Butsuo: Planladığın şekilde vücudunu konumlandırmayı başarabiliyorsun bu kısıtlı zamanında bile. Hareket kapasitenin bu denli yüksek olmasının atletizm becerine borçlu olduğunu biliyorsun. Kaya ejderle kafa kafaya geldiğiniz an, tüm gücünle ejderin sana doğru son hızla gelen burnuna geçiriyorsun kafanı! Beynin zonkluyor adeta. Korkunç bir çatırtı duyuyorsun. Alnında ani bir sıcaklık hissediyorsun. Ancak bunu düşünmeye vaktin yok, anın adrenalini seni öylesine sarmış durumda ki hiç beklemeden az önce kafa attığın ejderi yakalamak adına iki elini birden ileri doğru götürüyorsun. O anda, kaya ejderin az önce darbe vurduğun burun kısmında büyükçe bir göçük olduğunu farkediyorsun. Bununla birlikte, bu göçükten kafanın gerilerine doğru devam eden ve neredeyse gövde kısmına kadar ilerleyen devasa çatlaklar çarpıyor gözüne. Ancak hiç bir şey bitmiş değil. Ejder hızından hiç bir şey kaybetmeden seni itmeyi sürdürüyor. Tüm gücünle karşı koyuyorsun buna. Ayakların toprak zemine saplanıyor adeta sen geri geri sürüklenirken. Göğüs hizanda acı birkaç çatırtı duyuyorsun. Ancak ana kendini öylesine vermiş durumdasın ki, sesin nereden geldiğini algılayamıyorsun. Arkanda -daha doğrusu önünde- yerden kuvvet alırken zemini yarıp geçen ayaklarının izlerini görebiliyorsun. Birkaç metre kadar geriye sürüklendikten sonra kaya ejderin yavaşlamaya başladığını farkediyorsun. Ve bu yavaşlamanın tamamen senden kaynaklı olduğunu farkediyorsun.
Oldukça iyi olan formun, sınırlarını zorlaman konusunda sana oldukça yardımcı oluyor. Kendine hem güç vermek, hem de motive etmek adına bir haykırış kopuyor ağzından. Kaslarının şiştiğini ve belirginleştiğini hissediyorsun. Ejdere karşı uyguladığın kuvvet arttıkça, yavaşlıyor ve en nihayetinde toplamda 4-5 metre kadar ilerledikten sonra duruyorsunuz. Tam bu esnada, akrobasi yetekeklerin devreye giriyor. Aniden alt vücudunu ileri kaydırıyor ve ejderhanın çatlaklarla dolu olan kaya kafasını aşağıdan kavrayabileceğin bir pozisyona geçiyorsun. Hemen sonra, vücudunu sağa kaydırıyor ve ayaklarından destek alarak yukarı doğru fırlatıyorsun kendini. Bir an sonra, ejderin kafası kollarının arasında 180 derece dönmüş oluyor. Burun kısmı aşağı, alt çene kısmı yukarı dönen ejderhanın boynundan korkunç bir çatırtı yükseliyor ve kollarının arasındaki kafası ayrılıyor vücudundan. Artık hareket etmeyeceğini adın gibi biliyorsun. Yüzün tamamen sıcak bir şeyle kaplı, görüşün hafif bulanık ve kırmızı. Ancak kendini korkunç derecede iyi hissediyorsun. Chisa'ya çeviriyorsun kafanı, sana bakan köydaşının yüzündeki huşu dolu ifadeyi farkediyorsun.
Chisa: Sıçramanla birlikte, ustan geçiyor aklından bir milisaniyeliğine. Beraber geçirdiğiniz zamanda sana öğütlemiş olduğu çokça şey. Hala tam olarak anlamlandıramadığın, ancak yaptığın her şeyle birlikte adım adım yaklaştığın şeyler. Ne yapman gerektiği hakkında düşünmene gerek kalmıyor. Zaten biliyorsun. Belki de hep biliyordun. Tamamen doğal bir şekilde, herhangi bir efor bile sarfetmeden kılıcının kabzasına uzanıyor elin. Adım atmaktan veya kafanı sallamaktan farksız bir şekilde, müthiş bir doğallıkla kılıcın kolunun bir uzantısı haline geliyor parmakların kabzayı kavradığı anda. Sana birkaç dakika gibi gelen bu anın ardından her şey yeniden hızlanıyor. Kılıç ve kaya ejder dışında hiç bir şey görmüyorsun o an. Kınından çıkan uzvun, asaletle dalgalanıyor ve ağzı açık bir şekilde sana doğru fırlayan ejderi dik bir kesit olarak geçiyor.
Bir çatırtıdan ziyade, net bir ses işitiyor kulakların. Keskin bir ses. Hemen ardından gözlerin algılıyor manzarayı. Ejderin artık ikiye ayrılmış kafasının aradındaki belki de 1 milimetreden daha kısa aralıktan yeşil çimen zemini görebiliyorsun. Tam o anda, acı bir çatırtı sesi daha duyuyorsun. Ancak bu helak ettiğin düşmanından değil, senden geliyor. Böylesi bir darbeye dayanamayan katanan, ortaya yakın bir yerinden ikiye bölünüyor ve uç parçası yere düşmeye başlıyor. Bu sonucun, muhtemelen kalitesinden kaynaklı olduğunu tahmin ediyorsun. İşlevini gördü ve rakibini ikiye böldü, ancak bu esnada kendisini feda etti. Sen de yere doğru düşüyorsun. Artık tüm canlılığını kaybetmiş, parçalanmış bir heykelden farksız olan ejderin kafasının bir metre kadar gerisine. Kopmuş metal parçasının aksine senin düşüşün kontrollü ve nazik oluyor.
Butsuo'ya doğru çeviriyorsun kafanı. Yüzünün kıpkırmızı kanla kaplı olduğunu görüyorsun. Korkunç görünüyor, ancak korkunç olduğu kadar da kudretli. Hemen ardından, kollarının arasından yere bıraktığı kopmuş kaya kafayı farkediyorsun. Senin ona dönmenden bir an sonra, köydaşın da sana doğru çeviriyor yüzünü.
Butsuo&Chisa: Bir an birbirinize bakıyorsunuz. Ardından ikinizin de yüzü 40-45 metre kadar ilerinizdeki kubbenin tepesinde durmakta olan Koshiro'ya dönüyor. Koshiro'nun yüzünün ayrıntılarını seçemiyorsunuz, ancak donup kalmış gibi görünüyor. Biraz daha yakında olsanız, 'Ne?' dediğini duyabileceğinizi hissediyorsunuz.
Teki: Dışarıda olup bitenler devam ederken, kubbeyi parçalayıp dışarı çıkmak adına son hamlene odaklanmaya başlıyorsun. Bir yandan da Hiyaki'ye komut vermektesin. Dostun söylediklerini sen daha ona söylemeden biliyormuş gibi onaylıyor seni. Kılıcına uzanıyor ve tekniğinin adını fısıldıyorsun. Arka arkaya yaptığın üç kesiden ilki, tependeki kayayı hafifçe titretiyor. İkincisinin oluşturduğu çatlakları rahatlıkla görebiliyor gözlerin. Üçüncüsü ise, tepende bir kişinin rahatlıkla geçebileceği bir yarık oluşturuyor.
Butsuo&Chisa: Siz farklı bir şey yapmaya fırsat kalmamışken, Koshiro'nun tepesinde dikilmekte olduğu kubbenin sarsıldığını ve titrediğini görüyorsunuz. Sarı saçlı shinobi hafif sendeler gibi oluyor ancak toparlıyor kendisini. Aradan yarım saniye bile geçmeden, bu kez büyükçe bir toz bulutu kalkıyor kubbenin üstünden. Kubbenin içinden bir 'şeyin' kubbeyi zorladığını farkediyorsunuz. Koshiro istemsizce yüzünü korumak adına bir elini çenesinin altına getiriyor ve odağı üzerinde durduğu kubbeye kayıyor. Benzer şekilde, yine yarım saniye bile geçmeden kubbe bu kez çok daha şiddetli sarsılıyor ve tepesinden yukarı doğru kaya parçaları fırlıyor aniden. Koshiro, bir patlamanın şarapnellerinden kaçarcasına yukarı ve geri doğru sıçrayışa geçiyor darbeden kaçmak için.
Teki: Yarattığın boşluktan, muhtemelen bir süredir sizi hapis tutmakta olan shinobiyi görüyorsun bir anlığına. Bir eli çenesinin altında, ve sıçrama pozisyonunda. Parçalamış olduğun kaya zeminden birkaç santim anca yükselmiş.