[7. Gün - Gündüz Safhası] Orman

[Kita Usagi]

Chisa'dan bu denli net hamleler beklemiyordu. Önce Rakumei no Jutsu, ardından da kılıcı saplaması bu sebeple bir hayli şaşırtıcı gelmişti Usagi'ye. Chisa'dan korkup çıkardığı tekme hamlesini durdurması, sonrasında ise defansif forma geçmesi Usagi'nin işine gelmiş gibiydi. Rakumei no Jutsu'ya maruz kalmadan o katana hamlesini yeseydi şu an belki de ölmüştü. Kolunda bile bu kadar şiddetli bir acı yaratan hamle, daha hayati bir yerine gelse neler olurdu tahmin bile edemiyordu. İkinci bir Ganmaru hadisesi yaşamak ise istemiyordu.

Tabi, kılıcın saplandığı yerde herhangi açık bir yara görmemesi de Usagi'yi şaşırtan bir başka etmendi. Net bir şekilde saplandığını hissetmişti. Acısını ise hala daha hissediyordu. Lakin kolu hiç yara almamış gibi duruyordu. Özel bir yeteneği olmalıydı. Ya da bir teknik. Herhangi bir tekniğe hazırlandığını görmemişti oysa ki. Yine de hissettiği acı gerçekti. Bunu biliyordu. Acıyı iliklerine kadar hissetmesi, şu an bir genjutsuda olmadığını düşünmesi için yeterdi. Geriye kalan tek seçeneği özel bir yeteneğinin olmasıydı. Bunu öğrendiği iyi olmuştu. Belki bu durumu avantajına kullanabilirdi.

Kılıç hamlesini vücudunda hissettiği anda Suta'nın olay yerine bir hınçla dalıp Usagi'yi kurtarmış olması en başta ne kadar doğru bir karar verdiğini tekrardan fark etmesini sağlamıştı. Tabi, Chisa ile olan dövüşüne girmeden önce Suta'ya uyması gerektiği talimatları söylemesinin de yararını görmüştü. Aksi halde şu an çok farklı bir senaryoda olabilirlerdi. Bu senaryonun oluşmaması için elinden geleni yapacaktı. Suta'nın böyle bir şeye kalkışmayacağını biliyordu. Kendisi de bu işe bulaşmayacağı için, geriye kalan tek seçenek hemen önünde dizleri üzerinde durmakta olan Chisa'nın istemsizce ve bilmeden bu senaryoyu devreye sokması olurdu. Lakin onu engellemenin yolu da Usagi'nin elindeydi. "Pff. Amma çok iş."

Kafasında bir kaç plan oluşturabilmişti. Bu planlardan bazıları ise oldukça riskliydi. Şu an için ise risk almak istemiyordu. Bu sebeple en risksiz planını devreye sokacaktı. Bu plan için ise Suta'ya ihtiyacı vardı. "RAKUMEİ!" Suta'nın Rakumei no Jutsu uygulaması, Chisa'nın bir anlığına durmasını sağlamalıydı. Düzgün düşünememesini sağlayarak avantajı üstüne alabilirdi. Bu da bu dövüşü sıkıntısız bitirmesi için yeterdi.

Suta'ya seslenirken, aynı anda sol ön çarprazına doğru bir sıçrama hamlesi yapacaktı. Hem Suta'yı önünden çekmek, hem de Chisa'ya yaklaşıp aradaki mesafeyi biraz daha azaltmak istiyordu. Sıçarama işlemini yaparken de kolunun üzerindeki bütün acıyı yoksayıp Mizurappa için el mühürlerini yapacaktı. Normalden daha fazla chakra vererek Chisa'nın güzel bir duş almasından ziyade, sağlam bir yumruk yemesini amaçlıyordu. Chisa o yumruğu yediği gibi Suta'nın yeteneğini açıp saldıracağını düşünüyordu. Dövüşü çok uzatmadan, farklı senaryolara kaydırmadan bitirebilirlerdi böylece. Chisa'yı etkisiz hale getirip ekipmanlarını elinden aldıktan sonra onunla uzun, güzel bir konuşma yapacaktı.

[GM - Naruto]

Suta, aradaki mesafeyi hızla kapatıyor ve Chisa'ya doğru sıçramak için hareketleniyor. Ancak Chisa'nın kılıcıyla savunmaya geçtiğini gördüğünden olsa gerek, direkt olarak tüm vücuduyla Chisa'nın üzerine atılmıyor. Elinde katana olan bir shinobiye direkt olarak saldırmanın mantıksız olacağını düşünmüş olmalı panter. Bunun yerine Chisa'nın soluna doğru atılıyor arka ayaklarından güç alarak, ve Chisa'nın yanından geçerken sağ pençesini sola, Chisa'ya doğru savuruyor. Panterin patilerinden korkunç birer uzantı olarak çıkan ve son derece tehlikeli görünen pençeler Chisa'nın kendini korumak için hafifçe soluna doğru aldığı katanayla çarpışıyor havada. Pençeler ve katananın birbirine sürtünmesiyle sevimsiz bir ses çıkıyor ve kıvılcımlar yayılıyor çarpışma alanının çevresine. Suta saldırısının büyük kısmı karşılanmış olsa da Chisa'nın kılıcı ucundan tutarak desteklediği sol elinin bileğinden dirseğine doğru iki dikey kesi atmayı başarabiliyor. Chisa, kolunda ani bir yanma hissi ve acı belirirken Rakumei'yi uygulamak üzere kaşlarını çatıyor.

Usagi, Suta Chisa'ya doğru atılırken bağırışının çok da anlamlı olmadığını farkediyor. Nispeten kafası çalışan bir bir shinobi olduğu için Suta'ya vereceği sesli komutun Chisa'nın avantajına olacağını ve planı direkt açığa çıkararak Chisa'nın gözlerini kolayca kaçırmasına sebep olacağını biliyor. Bu sebeple ses çıkarmaktan vazgeçerek planladığı şekilde sol ön çapraza doğru sıçrıyor ve el mühürlerine başlıyor. Chisa o anda Usagi'nin vücudundan bir chakra hareketliliği seziyor.

O anda, hem Suta hem de Usagi Chisa'ya bakmaktalar ve Rakumei'nin sınırları içindeler. Chisa, tekniğini aktifleştiriyor ancak ne Suta, ne de Usagi korku belirtisi göstermiyorlar. Chisa halihazırda tekniğini her ikisi üzerinde de kullanmış olduğu için düşük seviyeli bu teknik bu noktada işlevsiz kalıyor. Chisa, bunun üzerine ekipman çantasına uzanıp bir sis bombası patlatıyor Suta ona doğru gürültülü bir şekilde kükrerken. Usagi ise çoktan el mühürlerini bitirmiş ve chakrasını yoğurmuş durumda. Sis bombasının patlaması ve Usagi'nin ağzından su püskürtmeye başlaması aşağı yukarı aynı zamana denk geliyor. Chisa, bombayı patlattığı gibi geriye doğru sıçramak üzere harekete geçiyor ancak yoğun su kütlesi sis bulutunu aniden dağıtıyor ve havadaki Chisa'yı vurmayı başarıyor. Usagi'nin sert bir darbe vurmak adına fazladan verdiği chakra işe yarıyor. Chisa darbeyi yediğinde halen havada olduğu için serbest bir şekilde geriye savruluyor ve normalde ineceği yerden 2 metre kadar daha geriye iniyor. İndiği anda sendeliyor ancak dengesini sorunsuzca sağlamayı başarıyor. Usagi'nin halihazırda chakra yoğurduğunu ve üzerine bir teknik geleceğini tahmin ettiği için saldırıya hazırlıklı oluşu bunda en büyük etken. Suta'nın gözlerinin ise mavi mavi parlamaya başladığını görüyor zemine temas ettiği gibi. Chisa yere temas ettiğinde katanasını kınına yerleştiriyor seri bir şekilde.

Usagi ve Chisa'nın arasında yaklaşık 7-8 metre var. Usagi, Chisaya göre Chisa'nın sağ ön kısmında kalmakta. Suta ise sol önde. Suta'yla Chisa arasındaki mesafe 5 metre kadar. Chisa, tekniğin etkisiyle büyük oranda ıslanmış durumda. Sis bulutu ise çoktan dağıldı. Alandaki herkes birbirini görebiliyor.

[Kita Usagi]

Suta'nın saldırısının ardından ortaya çıkan tiz ses karşısında yüzünü buruşturmadan edememişti. Ortaya çıkan kıvılcımlar ise sesin aksine güzel bir atfosmer oluşturmuştu Usagi'nin gözünde. Oturup bir anlığına izleyebilirdi bu ikilinin kapışmasını lakin buna ne zamanı ne de sabrı yeterdi. Hali hazırda yeterince sinirlenmiş olmasına rağmen, dövüş devam ettikçe bu sinirinin yavaş yavaş yatıştığını hissedebiliyordu.

Mizurappa için gerekli el mühürlerini bitirdiği anda Chisa'nın sis bombası attığını fark etmişti. Ağzından su kütlesini püskürtürken kaşlarını istemsizce çatmıştı. "Kaçamazsın!" Düşündüğü de doğru çıkmıştı. Rakibini havada vurabilmeyi başarmıştı. Suta'nın saldırısı için gerekli ortamı oluşturmuştu. Lakin kafasına dolan düşünce, Chisa'nın bu elektrik çarpması ile birlikte hayati tehlikeye girip girmeyeceğiydi. En başından beri öldürmek gibi bir niyeti yoktu. Bunu kendisine defalarca söylemişti. Lakin şu an durum pek o noktaya gidiyor gibi gelmemişti. Suta'ya da belirtmişti ne olursa olsun öldürmemesi gerektiğini. Ama şu an yeterince ıslak Chisa'ya saldırması durumunda cidden bunu başarabilirler miydi? Sadece bayıltmak için yeterince elektrik vermeyi başarabilir miydi Suta? Ne yaptığını bilen birisiydi Usagi'ye nazaran. İlişkilerindeki aklı başında olan kişi olmuştu her zaman Suta. Usagi daha çok sonucunu düşünmeden hareket etme yetisine sahip birisiydi. Önce vurup, ardından sorgulardı. Suta ise önce sorgulayıp, bütün olasılıkları kafasında tartıp ardından saldırırdı. Suta'nın Usagi'nin yanındaki görevi de buydu aslında biraz. Usagi'yi dizginlemek, ya da Usagi'nin kendisini dizginlemesine yardımcı olmak. Yine de, Chisa gibi sağlam bir kunoichinin tek bir vuruşta öleceğini düşünmüyordu.

Hızlı bir durum değerlendirmesi yaptı. Saç tokasını fırlatmıştı. Fırlattığı yerden geri de almamıştı. Bu sebeple elinde fırlatabileceği tek bir kunaisi kalmıştı. Belinde asılı katanayı Chisa kadar etkili kullanamazdı. Bu sebeple ona denk olamayacağından katanayı yok saymak zorundaydı. Patlayıcı parşömenini kunaiye bağlayıp fırlatabilirdi lakin bu durumda savunmasız kalırdı. Aradaki mesafe ise yakın dövüşe girmek için yeterli değildi. Elinde pek seçenek kalmamıştı. Suta'nın saldırması gerekiyordu.

"ŞİMDİ!" Suta'nın bunu anlayıp yeterince ıslanmış olan Chisa'yı elektrik ile vurmaya çalışacağını biliyordu. O sırada ise Usagi bu açıktan faydalanıp Chisa ile arasındaki mesafeyi azaltmak için koşusuna başlayacaktı son kalan kunaisini eline alırken. Suta'nın Chisa'yı vurması durumunda araya girmemek için koşusunu sonlandıracaktı. Olur da Chisa Suta'nın vuruşlarından bir şekilde kaçarsa elindeki kunaiyi fırlatarak dikkat dağıtacaktı, Chisa'nın tam göğüsüne doğru. Yeterince yaklaşabilmeyi başarırsa vücudunu yere yaklaştırıp elleri ile yerden destek alarak sağ ayağı ile Chisa'nın çenesine sağlam bir darbe indirecekti yukarıya doğru.

Her halükarda, kafasında dolaşan cümleler hala aynıydı. "Onu öldürmek istemiyorsun. Onu öldürmek istemiyorsun. Onu öldürmek istemiyorsun."

[Kotegawa Chisa]

Tch... Yaptığım planların tamamen hatalı olduğunu fark ettiğim anda kendimden nefret ediyorum. Sutashika-san'ın bana gelmeden önce hamlesini değiştirebileceğini ve Rakumei no Jutsu'nun ikilide işe yaramayacağını fark etmeliydim. Usagi-san'ın Jounin olmasına engel olma isteği ve yaşadığım acı düzgün bir şekilde düşünmeme engel oldu. Ustam bu yaptığım hatayı görseydi kesinlikle hayal kırıklığına uğrardı. Gerçi benle pek gurur duyduğunu da söyleyemem, her seferinde beni azarlıyor. Elbette son sefer istisna, orda hak etmediğim bir övgüyü almıştım... Aslında hak etmiş de sayılırım. Yani şimdi düşününce Ishigakure'de Iaido stilini icra eden pek bir kişi yok, doğal olarak onların arasındaki en iyi kişi olma şansına sahibim... Hmm... Olsun yine de ortalama bir shinobiyim. Bugün çok fazla hata yaptım... Yine de daha fazlasını yapmaya niyetim yok. Şu anda tam olarak istediğim pozisyonlardan birisindeyim. Rakiplerimle aramda belirli bir mesafe var ve katanam sonunda kınının içerisinde... İçerisinde ama garip bir şeyler var. Usagi-san öncesine nazaran çok daha sakin gözlerle beni izliyor. Açıkçası bu durum karşısında bayağı bir şaşırdım, zira daha da fazla öfkelenmesini bekliyordum. Karşısında savunmasız, pes ettiğini söyleyen bir kunoichi varken öfkelenen birisi, o kunoichi kendisine zarar verdikten sonra sakinleşmez. Yani genelde sakinleşmez ama sanırım Usagi-san'ın durumu biraz daha farklı... Artık Usagi-san ile daha da fazla konuşmak istiyorum. Onu tanımak, anlamak istiyorum lakin bunu sınavdan sonraya saklamam gerekecek gibi gözüküyor.

Sutashika-san ve Usagi-san ile aramızdaki mesafeyi bir çırpıda ölçtükten sonra suratıma bir gülümseme geldi. Yeni geliştirdiğim, sınav esnasında sadece bir kez kullanma şansını bulduğum tekniği kullanmak için ideal bir an gibiydi. Usagi-san geriye doğru kaçmayı tercih etmediği sürece saldırımdan kaçması imkansız gibi gözüküyor. Tabii onu hafife almamam gerek, her ne kadar psikolojik problemleri olsa da güçlü bir kunoichi.

Chakramı yoğurmaya başladığım esnada olabildiğince hızlı bir şekilde elimi katanama attım. Chakra yoğurma işlemi bittikten sonra da 'Hızlı Adımlar' adını verdiğim tekniği kullanarak Usagi-san'a yaklaşacağım. Katanamı en efektif şekilde kullanabileceğim menzile adımladıktan sonra kollarıma gönderdiğim chakranın yarattığı hızla birlikte katanamı çekecek ve Usagi-san'ın belini yatay bir şekilde keseceğim. Onu ortadan ikiye ayırmaya çalışıyormuşçasına keseceğim... Keseceğim ama böyle bir niyetim yok. Yani modum aktif olduğundan ötürü gerçekten de ikiye ayrılmayacaktır. Yoksa kendi köyümden bir shinobiye, daha doğrusu hiçbir insana karşı böyle bir şey yapamam. Çok canice olurdu, ben de cani bir insan değilim. Sadece biraz bencil ve inatçıyım. O da birazcık.

[GM - Naruto]

Chisa, elini kılıcına atıyor ve chakrasını odaklayarak yoğuruyor. Usagi, kelimesini bitirdiği anda Chisa hareketine başlamış oluyor. Aniden ileri doğru fırlayan Chisa, yerdeki kırık dalları ve yanmış yaprakları kaldırarak direkt bir çizgi çiziyor Usagi'ye doğru yaptığı hareketle. Suta anında kendini frenleyip duruyor. Suta'nın vücudu elektrikle çoktan kaplanmış durumda.

Usagi, Chisa'nın bu aşırı hızlı hareketini görünce Suta gibi kendini frenliyor. Gözünü açıp kapattığında Chisa önünde belirmiş oluyor ve çoktan kılıcını kınından çekmeye başladığını görüyor. Chisa öne attığı sağ ayağına tüm kuvvetini yüklemiş, ayaklarını kırmış ve belini de biraz bükmüş durumda. Belindeki kının uç kısmı kabaca gökyüzünü gösterecek kadar kılıcını bükmüş ve harekete hazır hâle getirmiş.

Bir adım geriye alıyor saldırıdan kaçmak adına Usagi. Chisa'nın kılıcı kını terk ederken metalinin açığa çıktığını görüyor, tekrar göz kırptığında ise Chisa'nın kılıcı çoktan kını terk etmiş, eli çoktan yana komple açılmış, Usagi'yi çoktan kesip geçmiş oluyor.

Usagi'nin beyni tekrar gözünü açıp kapattığında acıyı anca işlemiş oluyor. Geriye bir adım daha alıyor.

Bu esnada Chisa muazzam bir acıyla inliyor! Tüm vücudunu kaplayan bir şok dalgası ile sarsılıyor ve kasılıyor. Usagi'den uzağa, sola doğru istemsizce üç beş adım sendeliyor kendine gelmek adına. Üzerinden dumanlar çıkıyor ve ıslaklığı gidiyor Chisa'nın. Bununla beraber sırtında da bir pençe kesiği olduğundan emin. Usagi az çok olanları görmüş durumda.

Chisa, Usagi'ye saldırı yaparken Suta direkt olarak gerisin geriye dönüp, Chisa'nın sırtına var gücüyle bir pençe saldırısı yapmış durumda. Bu pençe saldırısıyla beraber oluşan elektrik patlamaları da Chisa'yı etkilemişe benziyor. Özellikle ıslak oluşu bu hasarı arttırmış gibi görünüyor.

Suta bir başka saldırı için Chisa'ya doğru atılmak üzere. Chisa, Suta'dan 2-3 metre uzaklıkta. Usagi, Suta'nın hemen arkasında.

Chisa: İyi hissetmiyorsun. Gövdene aldığın tekme darbelerini yok sayacak gücün kalmadı. Bunun üzerine aldığın elektrik darbeleri de acısını çıkarıyor. Sırtında hatırı sayılır bir pençe yarası mevcut ve çok fena yanıyor. Vücudun kasılmakta, ancak kasların kitlenmiş değil. Yorgun olmasan da tüm bu acılar birleştiğinde artık performansının düşüşe geçtiğini iyiden iyiye hissetmeye başlıyorsun. Nefes alış verişlerin derinleşiyor ve kontrolsüzleşiyor. Ensenden bir kaç damla terin sırtına doğru aktığını hissediyorsun.

Usagi: Az önce hissettiğin acının haddi hesabı yok, ancak bakışlarını karnına çevirdiğinde hiç bir şekilde bir yara görmüyorsun. Ne giysilerinde, ne de etinde. Kan akmadığından da eminsin. Acı tüm vücuduna yayılıyor karnından ve kafanı patlayacak cinsten bir ağrıya sebebiyet veriyor. Sanki durmaksızın soğuk su içiyormuşsun da, bu soğukluk beynini çiviliyormuş gibi. Bu his kesinlikle gitmiyor ve ne kadar kendini odaklasan da gitmeyecek gibi. Formu kötü olan birisi değilsin ancak bu saldırı seni sınıra yaklaştırmış gibi. Bu acı sana ölümü hatırlatıyor, fakat garip bir şekilde ölmeyeceğini biliyorsun. Sanki daha çok, ölümün bir provası gibi. Acı ciddi, ağrı ciddi, ancak kalıcı bir hasar yok. Hareket edebilecek ve kendini odaklayabilecek konumdasın fakat bu baş ağrısı seni takip edecek gibi görünüyor.

[Kita Usagi]

Bir göz kırpma süresinde yediği katana kesiği karşısında kalakalmıştı. Chisa'nın bu kadar hızlı bir şekilde hamle yapabileceğini düşünmemişti. Dışarıdan baktığında bu kadar güçlü olabileceğini de tahmin etmemişti Chisa'nın. Yine de olmuştu. Gözünü kapatıp açana kadar Chisa katanasını kınından çekmiş, Usagi'nin karnına aşırı derin bir yara açmıştı. Belki vücudu ikiye bölünmüş bile olabilirdi. Hissettiği acının başka bir açıklaması yoktu çünkü. Bu denli bir acıyı önceden sadece bir kez daha hissetmişti. Ganmaru ciğerlerini parçaladığı an. O an ağzından gelen kanın tadını hala hatırlayabiliyordu. Birazdan tekrardan tazeleyeceği gibi.

Tat alamıyordu. Acaba o kadar mı kötüydü? Ganmaru'dan bile? Elini karnına doğru götürüp havaya kaldırdı arından. Kırmızılık yoktu. Kıyafetinde tek bir iplik söküğü bile yoktu. Lakin hissettiği acı tam tersi olduğunu söylüyordu. Bir an sonra kafasını patlatacak bir ağrı, karnından yukarı doğru çıkmıştı. O anda bir Genjutsu içinde olabileceğini tahmin etti. Lakin öyle bir şey olsa, Suta'nın saldırısının da o genjutsu görüsünün içinde olması normal miydi? Chisa'yı görebiliyordu. Chisa Suta'nın pençesini yemişti. Yani genjutsuda değildi. Bu kızın gerçekten değişik bir yeteneği vardı. Tam olarak nasıl işlediğini bilemese de Genjutsu gibi çalıştığına emindi. Beynine ciddi acılar, ağrılar yolluyordu. Vurduğu darbeler bir şekilde fiziksel hasarlardan ziyade zihinsel hasara sebep oluyordu. Bunu hiç uğraşmadan mı yapıyordu, yoksa bir genjutsu tekniği miydi emin değildi. Lakin şu an buna kafa patlatamazdı. Zaten patlamaya hazır olan kafasını bu tarz yorucu beyin fırtınaları ile daha da zorlamamalıydı. Tek yapması gereken Chisa'yı yere sermenin yolunu bulmaktı.

Biraz önceki hamleyi tekrar yemesi durumunda gidişatın kendisine hiç yaramayacağına emindi. Aradaki mesafeyi açmalıydı. Uzaktan ninjutsu ile Suta'ya destek verebilirdi. Ya da hazır bu kadar yakınken temelli işini bitirebilirdi. Suta halihazırda Chisa'ya doğru atılmak üzereydi. Suta'ya bir şeyler söylemesi anlamsız kaçardı. Ona yardım etmek için bir Mizurappa daha deneyebilirdi lakin Suta önündeyken ve saldırmaya hazırken bunun da Suta'ya faydasından çok zararı olacağını biliyordu. Suta'yı vurması durumunda elektrik zırhı nedeniyle büyük hasar alabilirdi. Elinde pek fazla seçeneği yoktu. Riske girmek istemiyordu artık.

Usagi kendi sağ ön çarprazına doğru sıçrayacaktı. Bunu yaparken ise şimdilerde yeni bir isim verdiği özel yeteneğini kullanacaktı. Kanryû. Kristal parçalarının etrafında uçuşmasına izin verirken Suta'nın hamlesinin vurup vurmadığına bakacaktı tekrardan. Sıçramasından sonra Chisa ile arasındaki mesafenin bir kaç metreden fazla olacağını düşünmüyordu. Suta'nın hamlesini kaçırması durumunda Chisa'dan aynı tekniği tekrardan yiyebileceğini biliyordu. Bu sebeple bu sefer kendisini Chisa'ya koşmaya değil, Chisa'nın kendi üstüne gelmesine hazırlayacaktı. Biraz önceki gibi Chisa'nın tam önünde belireceğini biliyordu. Planını ise ona göre yapacaktı.

Sıçradıktan sonra kendisini yere iyice yaklaştırarak Kage Buyou için hazırlayacaktı. Sağ omuzunu Chisa'nın olduğu noktaya doğru çevirerek sol elini yere koyacaktı. Chisa önünde belirdiği anda ise Kage Buyou için tekmesini çıkartmaya şartlandıracaktı kendisini. Planının bu noktasını başarabilirse eğer havadaki savunmasız Chisa'nın arkasında konuşlanarak Garou Rendan ile cezasını kesmek istiyordu.

[Kotegawa Chisa]

Kırık dal parçalarının arasından ileriye doğru atıldığım esnada çevremdeki nesneler ile olan bağımı tamamiyle kopardım. Sutashika-san, ağaçlar ve toprak. İlk olarak siyahımsı bir renge büründüler, akabinde de tamamiyle ortadan kayboldular. Usagi-san'ın önünde bittiğimde görebildiğim tek şey köydaşımdı. Katanamın kabzasını kavrayan elimi harekete geçirdiğimde ise gözlerimin önünde temiz bir yol gözüktü. Zamanın yavaşladığını hissettiğim bu anlarda katanamın köydaşımın bedenini ortadan ikiye kesişini oldukça net bir şekilde gördüm. Bir saniyeden daha kısa bir süre içerisinde gerçekleştiğinin bilincinde olmama rağmen dakikalar boyunca onu kesmiş gibi hissetmeden edemedim.

Kesişimi bitirdiğim ve elimi sonuna kadar açtığım esnada sırtımda hissettiğim bir patlamayla birlikte kendime geldi. Hissettiğim olağanüstü acıyla birlikte çevremdeki nesneler tekrardan görünür vaziyete geçti. Acı dolu bir surat ifadesiyle birlikte kenara doğru birkaç adım sendelemek durumunda kaldım.

Derin, dengesiz bir şekilde soluklanırken aklıma Kaoru-san ile olan olay geldi. Orada bir anlığına da olsa öleceğimi düşünmüştüm, gerçekten de kötü bir durumdayım ama şimdiki kadar ağır yaralanmamıştım. Eğer dövüşmek için gerçekten inandığım bir sebebim olmasaydı büyük ihtimalle çoktan düşüp bayılmıştım. Açıkçası bu hamlemle birlikte dövüşü bitirmeyi arzulamıştım, zira daha fazla devam edebilecek gibi gözükmüyorum. En iyi ihtimalle bir saldırı daha yapabilirim fakat Sutashika-san'a zarar vermeden bunu nasıl yapabileceğimi bilmiyorum... Gerçi bunu bulmak da benim işimin bir parçası.

Sutashika-san üzerime atlayacak gibi gözüküyor ve katanamı hala kınına sokamadım. Soksam dahi vücudunun her tarafından elektrik fışkıran bir hayvana karşı metal bir objeyle savunma yapamam. Üzerime atladığı anda katanamı ileriye doğru saplayarak kafasından geçirmeye çalışabilirim, hatta büyük ihtimalle işe de yarayacaktır fakat ona zarar vermek istemiyorum. Ondan mümkün olduğunca kaçmalı ve dikkatimi Usagi-san'a odaklamalıyım. Başarabileceğimi biliyorum, sadece iyi bir plana ihtiyacım var.

Bir plan yaptım ama yaptığım plana pek fazla güvenmiyorum. Hissettiğim acı ve kaybettiğim kan miktarı düzgün bir şekilde düşünmeme engel oluyor. Yine de fazla bir seçeneğim yok, planımı uygulamam gerekiyor.

Öncelikle çapraz bir şekilde, Sutashika-san'ın arka kısmına düşebileceğim bir açıyla Hızlı Adımlar'ı kullanacağım. Bu şekilde hareket etmemin sebebi Sutashika-san'ın dönerken bir anlığına da olsa zaman kaybetmesini sağlamak. İkiliden olabildiğince uzağa geçecek ve ikisini de görebileceğim bir noktada olacağım. Sutashika-san'ın bana çok yakın olduğunu düşündüğüm taktirde tekniği bir kez daha uygulayarak ondan uzaklaşacağım. Sonrasında katanamı kınına sokarak Zukokku için el mühürlerine başlayacağım. Hedefim sadece Usagi-san'ı vurmak, Sutashika-san'ı jutsunun etki alanının dışında tutmak. Hareket ettiğimi gördüğü anda büyük ihtimalle bana doğru koşmaya başlayacaktır, bu yüzden pek sıkıntı yaşayacağımı düşünmüyorum. Lakin bu benim son çarem. Zukokku'yu kullandıktan sonra dövüşemeyecek duruma geleceğim. Eğer Usagi-san bu saldırıdan da sağ çıkarsa yapabileceğim bir şey kalmayacak.

Dediğim gibi bu planı yaparken kendimden pek emin değildim, yine de bundan başka bir şey yapamam. Sutashika-san'a zarar vermeden Usagi-san'ı hedeflemenin başka nasıl mümkün olacağını bilmiyorum. Az önceki gibi tekniğimi kullanarak ona yakınlaşmayı deneyebilirdim fakat kendisini göremiyorum, Sutashika-san buna engel oluyor. O devasa kediciği de geçmemin mümkünatı yok, özellikle şu halimle. Belki ona saldırmak gibi bir seçeneğim olsaydı farklı şeyler düşünebilirdim amaaaaaa dediğim gibi öyle bir seçenek yok.

[GM - Naruto]

Usagi sağ ön çaprazına sıçradığı gibi özel yeteneğini aktifleştirmek adına harekete geçiyor. Tam bu anda, Chisa Hızlı Adımlar tekniğini kullanarak 8 metre kadar uzağa ilerliyor ve Suta'nın sol arka çaprazında beliriyor. Aşağı yukarı aynı zamanlarda başlayan bu hareketler, yine benzer şekilde aşağı yukarı aynı zamanlarda sonlanıyor ve son pozisyonda Chisa'yla Suta arasında 7 metre olmuş oluyor. Usagi ise Suta'nın Chisa'ya göre arka kısmında, Suta'nın 2 metre kadar gerisinde bulunmakta. Suta, Chisa'nın harekete geçmeye başladığını farkettiği anda devasa gövdesini çevirip hızla Chisa'ya doğru koşmaya başlıyor. Suta, az önce de bu tekniğe şahit olduğu için Chisa'yı takip etmesi nispeten daha kolay oluyor.

Usagi'nin buz kristalleri oluşup çevresinde dönmeye başlarken, Suta Chisa'yla arasındaki mesafeyi birkaç metreye kadar indirmiş oluyor. Chisa ise bu noktada Zukokku'nun kısa olan el mühürlerinin sonuna gelmek üzere. Suta, son bir sıçrayışla Chisa'ya doğru fırlıyor ve pençesini savurmaya hazırlanıyor. Usagi Chisa'nın el mührü yapmaya başladığını görünce üstüne gelmeyeceğini düşünüyor. Ancak aradaki mesafeyi de göz önünde bulundurarak bir teknik uygulayacağını tahmin ediyor. Bu sebeple üzerine gelebilecek herhangi bir teknikten kaçınmak için kendini hazırlıyor.

Suta, devasa pençesini Chisa'nın karnına doğru savurup derin bir kesik atarken, Chisa'nın Zukokku tekniğinin oluşturduğu minik alev kütlesi elinden fırlıyor Usagi'nin olduğu yönde. Usagi alev kütlesini görüyor ve Chisa'nın saldırısını halihazırda beklediği için kolaylıkla hafifçe yana kaçarak kurtuluyor teknikten. Alev kütlesi Usagi'nin yanından geçip gidiyor. En azından Usagi öyle düşünüyor.

Chisa karnına inen pençe darbesiyle kontrolsüzce bağırırken, aynı zamanda elektriğin etkisiyle vücudu kasılıyor ve titriyor. Göz bebekleri yukarı, göz kapaklarına doğru kayıyor Chisa'nın. Kontrolsüzce birkaç adım atıyor geriye doğru sendelercesine. Bilinci hala açık, ancak ne vücudunun ne de zihninin kontrolü tam olarak kendisinde değil. Bayılmanın eşiğinde. Özel yeteneğinin istemsizce kapandığını hissediyor Chisa.

Usagi, minik alev kütlesi yanından geçip gittiği için rahatlamış durumda, Suta'nın Chisa'ya sağlam bir darbe vurduğunu görebiliyor. Chisa'ya doğru hareket etmeye hazırlanırken aniden arkasında korkunç bir patlama sesi duyuyor ve daha arkasını dönmeye fırsat bulamadan tüm vücudu alevlerin arasında kalıyor. Cehennem gibi şiddetli ve kavurucu ateş her yanını doldurup beynini adeta kaynatırken, gözlerinden alevler püskürdüğünü hissediyor Usagi. Çevresindeki minik buz kütlelerinin eriyip buhar olduğunu farkediyor vücudu acıyla kasılıp kıvranırken. Halihazırda zihni kuvvetli bir ağrıyla dolu olduğu için alevden dışarıya doğru hareket etmek için ilk adımını aldıktan sonra kontrolünü kaybederek diz çöküyor. Ellerini suratına götürüyor ve parmaklarını yüzüne bastırmaya başlıyor istemsizce. Yüzünü eşelercesine, acıdan kurtulmak için bilinçsizce yaptığı bir hareket bu. Nefes bile alamadığını hissediyor Usagi, refleksif olarak ciğerlerini her doldurmaya çalıştığında içine kor alevler dolar gibi oluyor.

Birkaç saniye sonra, küre şeklinde etrafta dönen alevler yok oluyor ve parlak turuncu yerini olağan gün ışığına bıraktığında yeniden nefes alabiliyor Usagi. Açlıkla, kontrolsüzce derin bir nefes alıyor. Öyle ki, aldığı nefes hafifçe eğik durumda olan üst vücudunu dikleştirecek kadar dolduruyor göğsünü. Nefes verirken eski, yamuk haline dönüyor vücudu. Birkaç kez tekrarlıyor bu hareketi. Ellerine bakıyor Usagi, gözleri hafif buğulu. Herhangi bir yara göremiyor, ne ellerinde ne de kollarında. Bakışlarını vücuduna çeviriyor. Kıyafetlerinin hafifçe tüttüğünü, yer yer parçalanmış ve yanmış olduğunu görüyor. Ancak vücudunda herhangi bir iz yok.

Hareket edebilecek takati bulabiliyor kendinde Usagi, ancak ayağa kalkmaya çalışması halinde dengesini koruyabileceğinden emin değil. Vücudu öyle bir acıyla yüklü ki, daha önce böyle bir şey hissedip hissetmediğine bile emin olamıyor. Özel yeteneği kapanmış durumda.

Usagi'nin görüşü buğulu olduğu için mesafe tayini yapamıyor, Chisa da benzer şekilde Usagi'yi göremediği için. Chisa, yarı açık gözleriyle tam karşısında ve dibinde olan Suta'yı seçebiliyor yalnızca yarım yamalak. Panter tekrar kükrüyor ve yeniden hareketlenmeye hazırlanıyor. Usagi, mesafesini kestiremese de biraz ilerisinde Suta olduğunu düşündüğü bir karaltı seçebiliyor buğulu gözleriyle. Görüşünde pembe bir şey yok.

Off Topic

Chisa'nın özel yeteneğinin kapandığını not etmeyi unutmuşuz. Bununla alakalı bir cümle eklendi.

[Kita Usagi]

Chisa tahmin ettiği gibi hareket etmemişti. Onun yerine araya mesafe koyarak uzaktan saldırmayı amaçlamıştı. Chisa'nın uzaklaşması ile Suta'nın onu takip etmesi de aynı zamanlarda olmuştu. Daha fazla uğraşmasına gerek kalmamıştı. Kalanını Suta halledebilirdi. Usagi'ye ise sadece izlemek düşüyordu. Suta Chisa'nın önüne konuşlanıp ilk pençesini indirmeden hemen önce Chisa el mühürlerini bitirip tekniğini uygulamıştı. Elinden fırlayan alev kütlesi üstüne gelirken yana kaçarak kurtulmuştu. "Hmph. Cidden bu muydu?" Kafasından bu düşünce geçerken Suta'nın pençesini indirdiğini görmüştü. "Sanırım bu kadarmış." İkinci cümlesini kurduğu anda beyni farklı bir şeyler hissetmeye başlamıştı. Sıcaklık mı? Özel yeteneğinin etrafı soğutması gerekiyordu ama. Isıtması değil.

Başta vücut sıcaklığının düşmesi dolayısıyla sıcakladığını hissettiğini düşünse de devamında ne olduğunu anlayabilmişti. Beyni o kadar acının arasında kavrama duyularını yitirmemişti. Adeta kavruluyordu. Beyninin yavaşça eriyip kafatasının içinde bir boşluk oluşturmaya başladığını hissediyordu. Gözlerinin olması gereken yerde sanki bir boşluk vardı. İçinde iki küçük alev olan iki küçük boşluk. Ciğerlerinin için sanki hava ile değil alevle doluyordu. O içeriye dolan alevler ise ciğerlerini parçalayıp iç organlarını yakmaya başlamıştı sanki.

İstemsizce ellerini suratına götürmüştü. Yüzünü koruması bir şey değiştirecekmiş gibi. Nefes almaya çalıştıkça ciğerlerine alevlerin dolmasını engelleyecekmiş gibi. Göz bebeklerinin yanmasını durduracakmış gibi elleri ile yüzünü kapatmıştı. Bu alev kütlesinden kurtuluşu yoktu. Artık burada can vereceğine kesin gözüyle bakıyordu. Bu alevlerin arasında yokolacaktı. Takım arkadaşları döndüğünde Usagi'yi bir kül yığını olarak bulacaktı. Hatta ormanın daha önceden yanması ve halihazırda her tarafta yanık izlerinin olması nedeniyle belki Usagi'nin küllerini bulamazlardı bile.

İçinde bulunduğu alev yokolduğu anda derin bir nefes almıştı. Zaten hasarlı olan ciğerleri bu teknik ile karşılaşmasını bitirince istemsizce derin bir nefes çekmişti. Yüksek ihtimalle Usagi'ye de küfrediyordu şu an. Tekrar tekrar nefes alırken ilginç şekilde hala yerlerinde duran gözleri ellerine kaydı. Bulanık da olsa görebiliyordu. Yani gözlerinin yerini alevler almamıştı. Hala sapasağlam duruyorlardı yerlerinde. Görüşü biraz bulanıklaşmış olsa da bazı şeyleri seçebiliyordu. Chisa'nın yeteneğinin sebebiyle yine herhangi bir fiziksel yara almamıştı. Bütün acıyı hissetmişti ama. Gözleri bu sefer ellerinden üstüne kaydığında kıyafetinin yer yer yanmış ve parçalanmış olduğunu fark etti. Chisa'nın daha önceki katana hamlesinde kıyafetine de bir şey olmamıştı. Şu anda ise tekniğin etkisi ile parçalanmalar ve yanıklar görüyordu. Bu sefer gerçekten öldürmeyi mi denemişti? Ya da tekniğin süresi mi bitiyordu? Belki de başka bir şey olmuştu. Lakin bu sefer gerçekten kıl payı döndüğünü anlamıştı. Daha önce ölüme bu kadar yaklaşmış mıydı? Bu dövüşte iki kere. Peki öncesinde? Bir kere. Hayatında üç kere tekrar tekrar öldüğünü hissetmişti. Gerçek anlamda hemde. Ama bu içlerindeki en kötüsüydü. Ve alevler yokolup vücuduna göz gezdirdiğinde bir sonraki saldırının direkt olarak kendisini öldürebileceğini biliyordu. Fiziksel hasar vermeyen tekniğinin süresi bitmeye başlamış olmalıydı. Kıyafetlerinin aldığı hasardan çıkartmıştı bu durumu. Bu da bir sonraki saldırıya izin vermemesi gerektiği anlamına geliyordu.

Buğulu gören gözleriyle kafasını kaldırıp baktığında önünde Suta olduğunu düşündüğü bir karartı seçebilmişti. Chisa görüş alanında değildi. Muhtemelen Suta engelliyordu görüşü. O an ise Suta'nın olduğuna şükretmişti. "Suta, bir kez daha saldırmasına izin verme." Sesinin ne kadar çıktığını, Suta'nın bunu duyup duymayacağını bilmiyordu. Onun bu işi bitireceğini biliyordu. Bir şey yapmayı düşünmüyordu bu sebeple. Sadece dizleri üstünde kalıp, bakışlarını Suta'dan ayırmayacaktı. Chisa tekrardan görüş açısına girip bir şeyler denemeye kalkışırsa Suijinheki ile kendisini korumayı deneyecekti. Kalan chakrası ile olabildiğince büyük ve geniş bir bariyer oluşturmaya çalışacaktı. En başından beri kendisini ve Suta'yı tutmamalıydı. Rakibi her ne kadar fiziksel olarak hasar vermeye çalışmasa da bir insanın beynine bu kadar acı yüklemek ciddi beyin hasarları oluşturabilirdi. Neyse ki artık bu dövüşün sona geldiğini biliyordu.

[Kotegawa Chisa]

İşten yeni geldim, mesaiye kalmıştım bayağı yorgunum. Yarın yazıcam akşama doğru.