[3. Gün - Gündüz Safhası | Kurosawa Haru] Teçhizat Tentesi

[GM - Naruto]

"Az kaldı." kızın cümlesi zihninde yankılanmayı sürdürürken kafandan binlerce farklı düşünce geçiyor birkaç salise içinde. Bu esnada rakibinin yeni bir yumruk için boştaki kolunu gerdiğini ve vücudunu hafifçe yan döndürdüğünü görüyorsun. Rakibinin omuzları neredeyse düz bir çizgi halinde önündeyken saliseler sonra üzerine gelecek darbeyi karşılamak adına ayağını bir adım geriye atıyor ve geride kalan bacağını gerdirerek savunma duvarını güçlendiriyorsun.

Rakibinin 'kasti' olarak çok sayıdaki boşluğuna ve açık noktana vurmak yerine neden 40 santimlik bir kalkana isabet aldığını tam o anda farkediyorsun. Bu bir savaş değil, en azından şuan için. Bu bir ego savaşı. Bu bir güç gösterisi.

Adının Satori olduğunu birkaç saniye önce öğrenmiş olduğun kız, geride kalan omzunu ve buna bağlı olarak kolunu müthiş bir hızda öne doğru savuruyor ve adeta omuzları yer değiştiriyor vücudu dönerken. Bir an önce diğer kolunun olduğu yerde, artık üzerine adeta ıslık çalarak gelen bir yumruk var. Tekniğine hazırlanıyor, toprak sütunu çıkarmak için yumruğun kalkanla temas etmesini bekliyorsun. Bunun belki de hatalı bir karar olabileceğini farkediyorsun o an.

"OUKASHOU!" Kız, vahşi bir kaplan edasıyla haykırırken bu haykırışa pek çok ses karışıyor. Havayı adeta yararak gelen ve ıslık misali bir ses çıkaran yumruk, daha öncekilerin toplamından bile daha güçlü bir 'DONK' sesi ve acı bir çatırdama. Kalkanı tutan kolun yumruğun etkisiyle vücuduna doğru savruluyor. Yerden destek almakta olan ayaklarının altından kayıp gittiğini hissediyorsun toprağın. Bu kez yalnızca bir uzvun değil, tüm vücudun zangır zangır titriyor dişlerine kadar. Yumruğun oluşturduğu şok dalgasıyla etrafınızdaki tüm sis hiç olmamış gibi aniden dağılıyor. Kalkanının sol üst kenarından ortasına kadar ilerleyen bir çatlak oluşuyor gözlerinin önünde.

5-6 metre kadar kayıyorsun geriye doğru toprak zeminde. Önünde, yere basan ayaklarının toprakta ve çimende bıraktığı izleri görebiliyorsun. Uygulayacağın tekniğe dair tüm odağın, biriktirdiğin chakran, kurduğun planın. Hepsi az önce hiç olmamışçasına yok olan sis bulutu gibi yokoluveriyor kontrolün dışında. Karşında adeta, karanlık bir aura yayan bir canavar varmış gibi hissediyorsun. Ve bu canavar yalnızca kalkanını hedeflediği için istemsizce şükran duyuyorsun.

Son pozisyonda, az önceki konumundan 5-6 metre geride durmaktasın. Vücudun kalkanına darbe yediğin anla aynı şekilde durmakta. Sol kolun gerçekten çok acıyor, ancak kırık-çatlak gibi ciddi bir hasar olduğunu düşünmüyorsun. Kalkan tüm gücü emmiş olmalı. Tüm odağın tam karşındaki kunoichide. Rakibin ise yumruğu attığı şekilde pozisyonunu korumakta. Vücudunun herhangi bir noktasının bile kıpırdamadığını hissediyorsun.

Satori'nin durmuş olması, kafanı toparlaman ve çevreyi gözlemlemen için fırsat veriyor sana. Rakibin ve rakibinden 4-5 metre kadar uzakta, sol önünde durmakta olan iki shinobi hala tentenin altında. Sen ise yumruğun etkisiyle tentenin dışına sürüklenmiş durumdasın. Hiç bir zaman pek anlaşamadığın güneş, bulutsuz bir gökyüzünden izliyor seni.

Satori, vücudunu dikleştirerek iki kolunu birden yukarı doğru kaldırıyor ve derin bir nefes verirken el ayaları alta bakacak şekilde yavaşça aşağı doğru indiriyor göbek hizasına kadar. Ardından daha defansif gibi görünen bir stansa geçiyor. Öndeki ayağı dizinden hafifçe kırık bir şekilde, ayak baş parmağı sana bakacak şekilde önde. Diğeri ise düz durmakta. Bir kolu hafifçe önde durmakta, benzer şekilde dirsekten kırık durumda ancak eli rahat. El ayası sana bakmakta. Diğer kolu ise hafifçe geriye ve yana yönelmiş durumda. Benzer şekilde rahat duruyor. Sen hareket etmedikçe, hareket etmeye pek niyeti yok gibi.

Diğer iki shinobiden siyah tenli olan, ortama ilk girdiğin anda sırtında asılı olan tanımlayamadığın cihazı yere dayamış ve sağ kolunu onun üzerine atmış durumda. Gayet rahat bir pozisyonda olup biteni izliyor gibi görünüyor. Nispeten daha açık tenli olan diğerinin ise, siyah tenli shinobinin omzunda açmış olduğun mızrak yarasının üzerine ellerini koyduğunu görebiliyorsun. Ellerinden yeşil bir ışık yayılmakta shinobinin. İkili rahat bir ifadeyle bir sana, bir de Satori'ye bakmaktalar. Aralarında bir şeyler mırıldandıklarını duyuyorsun, ancak kelimeleri seçebilecek kadar yakında değilsin.

Son konumda, Satori tam karşında ve aranızda 5-6 metre kadar bir mesafe var. Diğer iki shinobi Satori'nin sağında, senin sol ön çaprazında durmaktalar. Satori'yle aralarında 4-5 metre kadar bir mesafe var.

[Kurosawa Haru]

Mızrağını dövme haline geri döndürecekti. Işıklı çubuğun ışık ipliklerine dönüşüp koluna dönmesiyle: "Sonunda dövüşmeyi bilen biri. Soyumuz tükendi sanmıştım." dedi Haru yüksek sesle, ciddiyetini bozmadan. Aldığı darbenin ciddiyetinin farkındaydı. Kıza düşman değildi, hatta çok takdir ediyordu. Çok güçlüydü o, savunmasız değildi. Bir taarruz aracıydı. Yine de Haru kendine güveniyordu. Kızdan daha iyi olduğunu düşünüyordu. Biliyordu. Haklı olduğunu kanıtlayacaktı. "Habersiz saldırdığım için üzgünüm. En başından beri bana yapılanı yaptım. Darılmayın lütfen." mimiksiz, ruhsuz şekilde devam etti sözlerine. Hala dünkü hayal kırıklığını üzerinden atmaya çalışıyordu.

Düşünebilecek bir miktar zamanı olmuştu, nefes alıp verebileceği ufak bir boşluk. Kız nasıl görüyor? Etrafındaki Chakra değişimlerini sezerek. Neyden kaçtığının bir önemi yok. "Kaçabiliyor. Kıvrak bir vücudu var. Refleks süresi çok kısa."

Ama Haru, kısa'dan çok daha kısa bir zaman birimi biliyordu. Mızrağını gerçeğe dönüştürdüğü zaman aralığı.

Hızlıca geriye parendeler atarak rakibiyle arasındaki mesafeyi artıracak, etrafındaki çakra değişimlerini fark edemeyeceğini düşündüğü bir konuma gelecekti. Parendeler atmasının sebebi, Gerçekliğin Kumaşı'nın tekrar varoluş süresini yakalayabilmekti. Konuştuğu süreyle beraber bu zamanı yakalamış olacaktı. Son parendesini attığı sırada eli sırtına gidecek, gerçek mızrağını çıkaracaktı. Gerçek mızrağını arkasından çekecek, fakat aynı anda dövmesine tekrardan Chakra aktarmaya başlayacaktı. Kız, onu takip etse bile bunu yapmaya devam edecekti ama, defansif bir pozisyona geçmiş olmasının onun peşinden gelmeyeceği düşüncesine bağlanmıştı. Gerçek mızrağıyla, kızın üzerine, göğsüne doğru bir Issen tekniği uygulayacaktı. Kızı vurmak istemiyordu, kaçmasını istiyordu.

Issen tekniğini uyguladığı anda ise sağ eliyle tuttuğu gerçek mızrağı bırakacak, kızın bulunduğu konuma, omzuna doğru, hayali bir mızrağı saplama hareketi yapar gibi ileri doğru hızla ilerletmeye başlayacak, ardından kızla arasındaki mesafenin 10 santim eksiği kadar uzunlukta türeteceği mızrağını bir anda omzuna saplamaya çalışacaktı. Yaptığı ilk hayali saplama hareketiyle mızrağının ilk halinin direkt ivmeli bir hale geçmesini sağlayacaktı.

Bu hareketin oldukça çirkin olduğunun da elbette farkındaydı, ama Ay'ın ona sunduğu yardımları "çirkin" olarak nitelendirmemeye özen gösteriyordu, sadece zafere giden yolda kullandığı bazı araçlardı. Kim Haru'ya doğru dürüst davranmıştı ki zaten, şimdi Haru öyle davranacaktı?

[GM - Naruto]

Mızrak, ışıklar saçarak elinden yok olup koluna geri dönerken ruhsuz bir şekilde cümlelerini sarfediyorsun. Cevap gelmiyor karşı taraftan. Pozisyonunu korumakta Satori. Saniyeler ilerliyor. Geriye doğru parende atmaya başlıyorsun biraz daha zaman kazanmak adına. İlk taklanı bitirdiğin anda, eski konumuna göre 4-5 metre kadar geride oluyorsun. Ancak farkettiğin en önemli şey, Satori'nin sana doğru koşmaya başlamış olması.

Satori'nin hareketsizliğinin, savunma pozisyonuna ilk geçtiği anda edindiğin izlenimi doğrularcasına yalnızca 'senin' hareketsizliğine bağlı olduğunu anlıyorsun. İkinci parendeni atmak üzere bacaklarından güç alıyor ve dizlerini kırarak geriye doğru sıçrıyorsun yeniden. Sen mesafeyi olabildiğince açmaya çalışırken, Satori belli bir mesafede kalmaya çaba gösteriyor gibi. İkinci taklanı da attıktan sonra, rakibinle aranda 6-7 metrelik bir mesafe oluyor yeniden. Bu işin böyle devam edeceğini anladığın için, yere inerken elini sırtındaki gerçek mızrağına atıyor ve Issen için savuruyorsun. Aynı anda, yeniden kullanabileceğin kadar zaman geçtiğine emin olduğun Gerçekliğin Kumaşı'na odaklanıyorsun.

Savurulan mızraktan fırlayan chakra dalgası son sürat rakibine ilerlerken, Satori'nin vücut postürü inanılmaz bir şekilde değişiyor gözlerinin önünde. İpleri kopmuş bir kukla misali üst vücudu ve kolları aniden boşluğa düşerken her iki dizi birden kırılıyor ve beli geriye doğru eğilmeye başlıyor rakibinin. Bir an sonra, keskin chakra dalgası Satori'nin az önce göğsünün olduğu hizadan geçiyor ve arkadaki boşluğa doğru ilerliyor. Sağ elindeki mızrağı bırakıp Gerçekliğin Kumaşı'nı aktive ediyorsun tam o anda.

Mızrak müthiş bir hızla elinde uzarken Satori'nin vücudu düzelmeye ve eski konumuna gelmeye başlıyor. Bir şeyleri fark etmiş olacak ki; sol omzunun sana doğru, sağ omzunun ise geriye doğru yönelmeye başladığını ve yeni yeni dikilmekte olan vücudunun hafifçe sağa doğru dönmeye baş görüyorsun. Ancak bu kez, Gerçekliğin Kumaşı'nın hızı üstün geliyor. Mızrak keskin bir darbeyle hamleyi savuşturmaya çalışan ancak tam manasıyla başaramayan Satori'nin sağ omzunun dış kısmını delip geçiyor. Saldırıdan kurtulmak için girdiği bu açı sebebiyle çapraz olarak saplanan mızrağın ucunun, Satori'nin omzundan bir parça et kopardığını ve kanlı parçanın yere düştüğünü görebiliyorsun. Az önce Satori'ye ait olan parçanın kopmasıyla birlikte, mızrak boşa çıkıyor.

Satori'nin burnundan derin bir nefes verdiğini ve pozisyonunu düzelttiğini görüyorsun. Omzuna bakmıyor bile, ancak yüzünün hafifçe buruştuğunu görüyorsun bir anlığına. Gerçekten acımış olduğunu kolaylıkla tahmin edebiliyorsun. Koşmaya başlamadan hemen önceki pozisyonunu yeniden oluşturmaya başlarken dövüşünüzün başından beri ilk defa sana hitaben konuşuyor rakibin: "Böyle davranmaya devam edersen kırılan tek şey kalkanın olmayacak Kurosawa Haru-san."

[Kurosawa Haru]

"Ünüm boyumu aşmış..." diye geçirdi aklından Haru, bir yandan mızrağını tekrar bozup iplikler haline dönüştürürken elindeki gerçek mızrağı da yere saplayacaktı. Yaptığı ani saldırıyla rakibine biraz hasar verebilmişti. Ama önemli olanı, saldırı niteliklerini fazlaca daraltmıştı. "...Kalbimi de mi kıracaksın?" dedi, zorlama olduğu her halinden belli olan sahte hüzünlü ve şaşkın sesiyle. Kışkırtmaya çalışıyordu onu. Özgüvenini ona karşı kullanacaktı.

İnanılmaz bir dövüşçüydü Satori, onu tuzak kurmadan birebir dövüşerek yenemeyeceği fikrine tamamen alışmıştı. Aşırı atletik ve esnek vücudu, onu insan gibi gözükmeyecek kadar komplike hareketleri normal birer hareketmiş gibi yapabilmesine olanak sağlıyordu. Belki Haru kadar iyiydi, muhtemelen çok daha iyiydi.

Satori tekrardan o duruşu almıştı, defansif olan pozisyonuna geçmişti. "Makine gibi kız." diye düşündü. Kusursuz sarsılmaz duruşu, yaptığı işte ne kadar iyi olduğunu bağırıyordu. Kışkırtmaya biraz daha devam ederse, üzerine doğru koşacağına inanıyordu. "Elinin içine n'oldu? Rengi bi' garip." dedi şaşkın bir ses tonuyla tekrardan. Tüm stratejisi kızın ona doğru koşması üzerineydi. Az önce yaşananlardan sonra Haru'nun arayı açmasına izin vereceğini düşünmüyordu. Acaba kız, davranışlardaki niyeti de anlayabiliyor muydu? Sadece Chakra değişimlerini değil, aynı zamanda geleceği hissedebilmek anlamına gelirdi bu. Kızı kandırıp zarar verebildiği tek an, gerçeklik dışı bir şey kullandığı an olmuştu. Gerçekliğin Kumaşı hakikaten de gerçekliği büken bir ödüldü. Belki de kızın hasar almış olmasının tek nedeni, Haru'nun fizik kurallarını hiçe sayabilen bir tuhaf objeye sahip olmasıydı. Düşüncelerinde boğulmadan savaşa odaklanması gerektiğini hatırladı. Aynı zamanda Chakra'sını mümkün olduğunca koruması gerektiğini de hatırladı, zira daha dövüşeceği iki kişi daha vardı. Mümkün olduğunca hızlı şekilde fişini çekmeliydi kızın. Eğer kız üzerine koşmaya başlamazsa, bir iki adım geriye doğru atacaktı.

Kız üzerine koşmaya başladığı zaman Gansetsukon'un tam mühürlerini uygulayacaktı Haru. Gansetsukon tekniğini Doryuu Shiki ile kullanmaya başladığından beri bu kombinasyona bir isim vermişti, açan çiçek, Saku. İki tekniği aynı anda icra edebilmesine yarıyordu. Kızın Chakra değişimlerine hakim olabildiğinin farkındaydı, ama bunun kapsamı hakkında fikir sahibi değildi. Aralarında iki metre kaldığı anda da ayağını yere vurup tekniğini aktive edecekti. Önce yerden bir Doryuu Shiki sütunu çıkacaktı, Satori'nin tam ayağının altından, 10 derece açıyla, geldiği yöne doğru. Kızın bunu fark edebileceğinin pek tabii ki farkındaydı. Fakat Gansetsukon'un tam mühürlerini uygulamasının sebebi buydu. Kız bir şekilde dengesini bozmamak için daha farklı davranacaktı, Haru'nun yaratacağı boşluk da bu olacaktı.

Yerden üç adet mızrak çıkaracaktı Haru. Biri direkt kızın bulunduğu yerin üzerine, yere doksan derece açı yapacak şekilde, biri kızın Haru'ya doğru koşmaya devam edebilmesi halinde bulunacağı konuma, yerden fırlatılmış şekilde, birisi de direkt Haru'nun üzerine doğru, yerden fırlatılmış şekilde gelecekti. Mızraklar çıktığı anda Haru da kendine gelen mızrağı yakalayabileceği bir pozisyona geçecekti. Kız eğer üçünden de kaçabilirse, Haru'ya bir boşluk yaratılmış olacaktı, yerden kendine doğru gelen mızrağı yakaladığı anda mızrağını Nagatsu tarzına göre çevirmeye başlayacaktı. Muhtemel Taijutsu ataklarını defansif tarzıyla savuşturabileceğine inanıyordu.

[GM - Naruto]

Satori, sarfettiğin cümleleri ifadesiz bir suratla dinliyor. Sen cümlelerini bitirdiğinde ise tek bir cümle çıkıyor ağzından, az önceki uyarısını hatırlatırcasına: "Sen bilirsin." Üzerine koşmaya başlamıyor, bu yüzden bir adımını geriye doğru hareketlendirmeye başlıyorsun. Bu esnada rakibinin bir elini göğsünün üzerine götürdüğünü ve tek bir el mührü yaptığını görüyorsun. Elini yumruk haline getirip işaret ve orta parmağını yukarı doğru açıyor. Geriye doğru ikinci adımını alıyorsun. Tam o anda ise Satori tam önünde, dibinde bitiveriyor. Aranızda yarım metre kadar bir mesafe ya var ya yok.

Satori Shunshin'ini yeni bitirdiği için ilk anda alabileceği bir hamle yok. Ancak sen de herhangi bir hamleye başlamış değilsin. Muhtemelen hamlelerinize başlama zamanlarınız aynı olacak. Gerçekliğin Kumaşı'nı yeniden aktif edebilmek için 2-3 saniyen olduğunu biliyorsun.

!

Message from: GM - Naruto

Bir önceki turda yazdığın üzere, elindeki gerçek mızrağı yere bırakmış durumdasın. Onu yerden alıp saplamaya çalışman turunun zamanlamasıyla bağdaşmayacağı için o hamleni yapmamış olduğunu varsayıyoruz. Bununla birlikte; 'Mızrağımı Nagatsu tarzına göre çevireceğim.' tarzı bir anlatımdan ziyade stilin tasvirini inceleyip bu 'çevirme' şeklini hayal edip bu şekilde kendinizi ifade etmenizi bekliyoruz.

[Kurosawa Haru]

Satori'nin ne denli tehlikeli yumruklar atabildiğinin farkındaydı, bu yakınlık Haru'nun işine gelmiyordu. Rakibinin ne kadar hızlı hareket edebileceğini bilmiyordu ama, belki de ani yer değiştirişi ona bir anlık boşluk yaratabilirdi. Yanında bittiği anda geriye doğru sağ adımını atacak, ve attığı adımını yere vurarak ve rakibinin tam altından, yere doksan derece açı yapacak şekilde, mümkün olan en hızlı şekilde fırlayacak bir Doryuu Shiki uygulayacaktı. Amacı rakibinin ayaklarını yerden kesmek, tam anlamıyla havaya fırlatmaktı. Kızı roketleyecekti! Havadayken akrobatikliğini kullanamazdı, bu da Haru'ya aradığı açığı oluşturabilirdi. Kızı fırlattığı anda ise bir sonraki hamlesini uygulayacaktı.

Kızı fırlatamazsa da, muhtemel yumruklara dikkat ederek, gerekirse yarım kalkanını kullanarak geri doğru kaçmaya hazır olacaktı, zaten bir ayağı gerideydi ve bunu sürdürebilirdi.

[GM - Naruto]

Doryuu Shiki için odaklanıp chakranı konsantre ediyor ve sağ ayağını geriye doğru hareketlendirmeye başlıyorsun. Rakibinin sol kolunun ise, avına fırlayan bir yılan misali üzerine savrulduğunu görüyorsun göz ucuyla. Tekniğini uygulamak üzere sağ ayağını geriye almaya başladığın salisede başlıyor rakibinin hareketi. Bu, anlık pozisyon değişiminden faydalanıp savunmanda bir açıklık bulduğu ve bunun üzerine hareket ettiği hissini uyandırıyor sende istemsizce. Su misali en ufak bir çatlaktan bile içeri sızabilecek kadar esnek bir varlık hissediyorsun karşında.

Sağ ayağın geriye doğru giderken, gövdenin sağ kısmı da harekete eşlik etmek istercesine minimal olarak geriye kayıyor. Gövdenin sol kısmı ise diğer yarısının hareketini dengelemek istiyormuş gibi hafifçe öne kayıyor. Anlık gelişen ve normal bir gözle farkedilemeyecek bu olay, rakibinin saldırısının başlatıcısı oluyor bir manada. Sana göre sağ aşağıdan sol yukarı doğru, dümdüz bir yumruk çıkıyor rakibinden. Ve geriye attığın ayağın zemine temas ettiği anda, sol göğsünde muazzam bir basınç hissediyorsun. Ayağın toprakla temas ettiği an, Satori'nin yumruğu senin göğsünle temas ediyor. Öyle ki, gövdenin resmen geriye doğru savrulduğunu hissediyorsun.

Tekniğin ise, yumruğu yediğin an aktifleşiyor. Rakibinin ayaklarının altından aniden fırlayan sütun, karşındaki kunoichi'yi yukarı doğru fırlatmaya başlıyor. Yediğin yumrukla aniden nefesin kesilirken vücudun oksijene kavuşabilmek adına istemsizce hafifçe öne eğiliyor. Satori görüş açından tamamen çıkarken, az önce Satori'nin olduğu yerde bir sütun var artık.

[Kurosawa Haru]

Fırlatmıştı onu, savunmasız bırakabilmişti. Artık kız istediği gibi davranamayacaktı, bunun için bir darbe almış olması önemli değildi, kazanmaya yakın olduğunu hissediyordu. Zor durumdaydı, ama sonu görebiliyordu. En azından, görebildiğini umuyordu.

Kızın yerini tayin edecekti önce gözleriyle, ardından elleriyle Gansetsukon tekniğinin tam mühürlerini yapacaktı. Yerden hızla 3 adet mızrak fırlayacaktı birbirine paralel olarak. Ortadaki mızrak, tam mızrak ona vardığı zaman Satori'nin bulunacağı yerde, diğer iki mızrak da geçen seferki gibi havada manevra yapmaya çalışırsa kaçacağı yerlere nişan alınmış olacaktı. Havadaki yaralı kuşu vurabilmek ise, ya Haru'yu çok öne geçirecek, ya da bu savaşı bitirecekti.

Çalışmaları sonucu Gansetsukon mızraklarını yerden çok yüksek hızlarda çıkarabildiğini fark etmişti, bunu kullanmaktan çekinmeyecekti. Namlusundan fırlamış bir zıpkın gibi ilerleyecek mızraklar, rakibinin kaçamayacağı şekilde ona ilerleyecekti.

Eğer ki kız bir şekilde üç mızraktan da kurtulmayı başarırsa, Gerçekliğin Kumaşı'nı kullanarak birkez daha aynı taktiği uygulayacaktı. Elini, bir mızrak tutuyormuş gibi ileri doğru götürürken mızrağın kızın sol omzunun on santim berisinde oluşturacak, kızın sol omzuna doğru bir saplama hareketi daha uygulayacaktı kız yere düşmeden. Eğer nefesi ona izin verirse elbette.

[GM - Naruto]

Nefesini zar zor toparlamaya başlıyor, daha tam manasıyla kendine gelememişken el mühürlerini yapmaya ve yeniden chakrana odaklanmaya koyuluyorsun. Bu riskli hareketin, rakibin hala havadayken tekniğini uygulamana imkan sağlıyor. Gelgelelim girdiğin bu pozisyonda başarıya ulaşamaman halinde karşılaşabileceğin sonuçlar konusunda fikirsizsin. El mühürlerini tamamlıyor, vücudunu hafifçe yukarı kaldırarak rakibini görüyor, devamında fırlayan mızrakların gidişatını izlemeye koyuluyorsun.

Rakibin, 2 metrelik sütunun üzerinde bir 2 metre kadar daha havada görünüyor. Düşüş evresine geçmiş olduğunu algılayabiliyorsun. Toprak mızraklar hızla rakibine ilerlerken, daha önce karşılaşmış olduğun manzaranın çok benzeri canlanıyor yeniden gözlerinin önünde. Satori havada adeta ipleri kesilmiş bir kuklaya dönüşüyor. Uzuvları normal insan anatomisine hakaret edecek düzeyde garip bir hale bürünüyor. Havada grotesk bir görüntü oluşuyor ve rakibin kırılmış bir oyuncak bebek gibi düşmeye başlıyor yere. Normalde bu şekilde düşen birine tüm mızrakların isabet etmesini beklersin, fakat garip bir şekilde hiç bir mızrak isabet etmiyor rakibine sanki denk gelmiş gibi.

Bu manzara karşısında Gerçekliğin Kumaşı'nı aktive etmek üzere chakranı odaklamaya başlıyorsun. Kondisyon ve form çalışmaların kesilmiş olan nefesini düzenleme ihtiyacı hissetmeden ve hiç bir ara vermeden bu hamlene başlamana fırsat veriyor. Gelgelelim, önümüzdeki birkaç saniye boyunca nefeslenmenin şart olduğunu hissediyorsun. Rakibin sütunun tepesinin hizasına gelmişken, birden vücudunu toparlıyor ve ipleri yeniden bağlanmışçasına düzgün bir pozisyona geçiyor. Vücudunu öne eğip sağ kolunu yukarı doğru çektiğini gördüğün anda mızrak ucunu Satori'nin sol omzunun hizasına getirmiş oluyorsun. Gerisi, yalnızca hafif bir itişe bakıyor.

Ancak bu noktadan itibaren, işler planladığın gibi gitmemeye başlıyor. Satori'nin sol eli, avcu açık bir şekilde mızrağın önünde beliriyor ve mızrak rakibinin omzu yerine eline saplanıyor. Parçalanan etin sesi duyulurken, rakibin sol elini omzundan uzaklaşacak şekilde dışa doğru açıyor. Mızrak, rakibinin sol elinin gövdesine bakan kısmından çıkarken elini yarıp geçiyor. Bu olay gerçekleştiği anda, halihazırda fiziksel bir formu olan mızrağın ve dolaylı olarak sağ kolun da istemsizce sağa doğru eğimleniyor ve yana doğru sendeliyorsun. Rakibinin ise beklemeye niyeti yok gibi. Rakibinin gövdesinin öne, yani sana doğru eğimlendiğini görüyorsun. Yarım saniye bile geçmemişken, Satori'nin sağ yumruğu düşme momentumunun eklenmiş gücüyle suratında patlayıveriyor!

Gözlerin bir anlığına kararırken yüzünde hissettiğin tek şey yüksek şiddetli acı olmuyor. Sıcak bir sıvı akıyor dudaklarının üzerinden, ve o anda nefes alma ihtiyacını artık geride bırakamıyorsun. Tüm acını unutarak derin bir nefes alıyorsun oksijen açlığıyla. Ağzına kan tadı geliyor. Boynunun geriye doğru savrulduğunu hissediyorsun. Dengeni sağlamak için bilinçsizce geriye bir adım alıyorsun, ancak yeterli gelmiyor. Birkaç adım daha attıktan sonra anca toparlayabiliyorsun kendini. Gözlerin görmeye başladığında, farkettiğin ilk şey Satori'nin yeniden yüzünü hedef almış olan parçalanmış sol yumruğu. Az önceki su gibi akışkan hali tamamen yokolmuş, karşında adeta bir dağ gibi yükselen bir Satori görüyorsun.

[Kurosawa Haru]

"Kız form mu değiştiriyor?" dedi bir anda içinden, yumruğu yediği anda. "Demek ki bir formun içindeyken saldırılardan bu kadar kaçamaz. Mesela şu an." dedi, yumruğu yediği ve gözlerinin karardığı saniye. Gözleriyle göremediği o birkaç anlık zaman, düşüncelerini netleştirebildiği bir zamandı. "Tamamen saldırı, defansif saldırı ve tamamen kaçış. Çok da zor değil." dedi kendince.

Gözlerini açtığı anda ise suratına doğru gelen bir yumruk görmüştü. Ne yapacağını bilmiyordu ama, akrobatik yeteneklerini kullanabilirdi. "Kız nasıl yapıyordu?" bir anda ipleri kesilmiş bir kukla gibi davranabiliyordu. "Eklemlerinin yerlerini falan değiştiriyor", bir anda dizden yukarısını bırakmak. "...Ben de yapabilirim..."

Ayaklarını hiç hareket ettirmeden vücudunun dizden yukarı kısmını geriye doğru eğecekti kızı gördüğü anda, tıpkı kızın Issen'den kaçtığı gibi. Bu yumruktan kaçış olacaktı. Kızın bunu nasıl yaptığını izlemişti. Direkt onun yaptığı şeyi denemiyordu, muhtemelen beceremezdi de, sadece gördüğü şeyi kendince yorumluyordu. Ardından, geriye doğru dönüş momentumunu sürdürerek bu yumruktan kaçış hareketini geriye doğru bir parendeye tamamlayarak atarak kızın boynuna ciddi bir tekme atmayı hedefliyordu sağ ayağıyla. Bunu yapabilmek için yumruktan kaçtığı anda parende hareketini tamamlayacak şekilde ellerini geriye doğru yere koyacak ve hem yerden, hem de momentumundan güç alarak kızın nefesini kesebilecek tarzda bir tekmeye tamamlayacaktı dönüşünü.