[7. Gün - Gündüz Safhası | Kurosawa Haru - Okawa Ringo] Teçhizat Tentesi

[GM - Naruto]

Haru, oluşturduğu taştan mızrağı sırtına takıyor. Ardınan aralarındaki konuşmaları gerçekleştiriyor takım. Haru ve Ringo, yemek yedikten sonra kendilerine sınav boyunca ev sahipliği yapmış olan üslerinden ayrılıyorlar Teçhizat Tentesi'ne gitmek üzere.

Son günün vermiş olduğu adrenalinle daha önce katetmiş olduğunuz bu yol süre olarak aşağı yukarı aynı olsa da çok daha hızlı geçmiş gibi hissettiriyor. Göz açıp kapayıncaya dek tentelerin yerleştirilmiş olduğu koruluğun girişinde buluyorsunuz kendinizi. Takribi yirmi dakika daha ilerlediğiniz takdirde Teçhizat Tentesi'ni görebileceğiniz bir konumda olabileceğinizi biliyorsunuz.

Off Topic

Pasiflik süresi 24 saattir. 24 saat içerisinde yazmayan oyuncuların yerlerinde sabit kaldığı varsayılacaktır.

Rplerinizde karakterinizin genel düşünce akışı dışında çok ekstra bir tasvir beklentimiz bulunmamaktadır, ancak pasiflik sınırları içerisinde istediğiniz stilde yazmakta özgürsünüz.

[Kurosawa Haru]

"Her şeyin çözüleceği gün." dedi gözlerini kısıp ufka doğru bakarken. Ormanlık alanı ufkuna alıp koşmaya devam etti kar saçlı kız, ardında bıraktığı gelecek biletlerini düşünürken. Bir yandan yanlış yaptığına inanıyordu, bir yandan da bunun kazanmak için gerekli olan adım olduğuna inanıyordu. Güneşin irrite edici ışıkları, kuklacı kızın paçavraya çevirdiği cübbesinden içeri hafif hafif doluyordu, günlük Kunoichi kıyafetinde bakılacak bir şey varmış gibi. "Tekrar hatırlatayım Ringo. Tereddüt etmek yok. Acımak yok. Uyarımızı onlara yaptıktan sonra çekip gitmek ellerinde. Başlarına geleni onlar seçmiş olacaklar. Bunu aklından çıkarma. Buradan muzaffer olmadan dönmemize imkan yok."

Koruluğun içine girerlerken kapüşonunu örtmüş, gözlüklerini takmış haldeydi. Taş mızrağını eline aldı hızla ilerleyişini sürdürürken. Sıkıca tuttu onu, hayatında hiç yere mızrak düşürmemiş olmasına rağmen. Ölüm kalım durumları yaşamıştı daha önce, ancak bu çok farklıydı. Kendini kanıtlamak zorundaydı. "Herhangi bir şekilde lafım kesilirse, bana karşı saldırıya geçerlerse hazırlan. Mızrağım elimden çıkarsa, bu senin işaretin olacak. Hazırlıklı ol, gölgelerdeki elim, gözüm." dedi dostuna.

Planladıkları gibi, alanı görebilecekleri en uzak yakınlığa ulaşmak için hızla gidişatını sürdürdü. İçindeki gerginliği zafere dönüştüreceğine gökteki aya güvendiği gibi güveniyordu.

[Okawa Ringo]

"Öyle görünüyor." dedi saçlarını savurup yanında yürüyen kar saçlı kıza bakarken. Tok sesi, kendinden emin düsturunu bir kez daha gözler önüne sererken, düşünceli bir tavra bürünmemek için bir yandan elinden geleni ardına koymuyordu. Taşıdığı bir sorumluluk ilk kez bu kadar yük bindirmiyordu sonuçta. Ormanın sessizliğine bırakmıştı kendini. Orman yolu gözlüyor, aldığı risklere aldırmadan adımlarını peşi sıra atmaya devam ediyordu. Zor ama kolay. Kolay ama anlamlı. Bazen zoru oynamayı, bazen ise kolayı kucaklamayı severdi Ringo. Bir yandan da kulaklarını işgal ediyordu mırıldanmalar.

"Tsch. Burası park değil, ben de çocuk değilim. Sen olabilirsin belki, yarmagül." dedi. Sert ama bir o kadar da muzip. Derin bir nefes aldı ve sözlerinin ardından Haru'yu kafasıyla onayladı. "İşte aynen o şekil."

Yürümeye devam etti yoldaşıyla. Onun başını kapüşonu ile örttüğünü gördükten sonra aynısını yaptı. O da cübbesini örttü ve ekipmanlarını yokladı. En çok da ellerindeki ganimeti. Kullanmalarına gerek kalsın istemiyorlardı. Burada yapacakları seçimler sınav için ne kadar doğru olsa dahi, ilerisi için azap dolu olabilirdi. Ringo pek azap duyacak biri değildi ama cam kırıklarına basmak gibi işte. Biraz inletiyor, sonra yürüyorsun. Ringo da ne olursa olsun yürümeye devam edecekti. Emeklemesi gerekse dahi.

"Ben her şeye hazırlıklıyım. Sen hazırlıklı ol. Korkum başkaları değil, köydeki arkadaşlarım. Güçlüler ve ağızları iyi laf yapar. Kanayım deme."

Sözleriyle vedalaştıktan sonra sıra takım arkadaşı ile vedalaşmaya gelmişti. Bunun bilincindeydi. Onunla birlikte bir süre daha yürüyecek, tenteyi görmeye çalışacaktı. Ardından ise o gidecek, Ringo bir sürelik de olsa bekleyecekti. Destek bir kuvvet gibi, son koz gibi. Bununla ilgili bir problemi yoktu. Temennisi, Haru'nun bir zarar görmemesiydi. Bunu sağlayacaktı. İlerlemeye devam ederken son kez gökyüzüne baktı. Zira savaşırken gözünde beliren kan perdesi dünyayı flu görmesini sağlıyordu.

"Güven bana."

[GM - Naruto]

Haru ve Ringo benzer zamanlarda kapüşonlarını kapatıyorlar ve ilerleyişlerini sürdürüyorlar. Bir noktada, tenteye iyiden iyiye yaklaştıklarını düşündüklerinde Ringo geride kalıyor. Haru ise tenteyi rahatça gözlemleyebileceği kadar mesafeyi ilerlemek adına ayrılıyor takım arkadaşından. Ringo, dikkat çekmemeye çalışarak alanın tam ortasına yerleştirildiğini bildiği tenteyi görmeye çalışıyor Haru yanından ayrıldıktan sonra. Lakin, açıklığı az çok seçebilecek durumda olsa da tenteyi göremiyor. Buradan yapabildiği en mantıklı çıkarım, orada bir tente olmayışı.

Haru: Ringo'yu geride bıraktıktan sonra dikkatli bir şekilde ilerliyorsun ağaçların ve çalıların arasından. Çevrende dikkatini cezbedecek herhangi bir şey olmuyor. Sen de başkalarının dikkatini çekmemek için elinden geleni yapıyorsun. Ringo'yla ayrıldığın noktaya kıyasla tenteyi barındıran alanı daha net görebilecek ve seni güvende hissettirecek bir lokasyon arıyorsun. İlerleyişin sürerken, alan gözünde gittikçe netleşmeye başlıyor. Ancak dikkatini çeken şey, bugün alanda bir tentenin olmayışı. Çok daha tuhaf bir manzara var karşında.

Ringo, yaklaşık 35-40 metre gerinde. Senin ise alanın sınırına uzaklığın 10 metre kadar. Alanın tam ortasında, önceden tentenin merkezine gelen noktada garip bir düzenek seçiyor gözlerin.

Zeminden birbirlerine doğru eğimli olarak yükselen 4 tane çubuk bulunmakta. Bu çubuklar yaklaşık 4-5 cm kalınlığında ve sağlam çelikten yapılma gibi görünmekteler. Yerden 3-4 metre kadar yüksekte, orta noktada birleşen bu çubuklar bakıldığı zaman basit bir piramidi andırıyorlar. Çubukların birleştiği üst orta noktadan ise yaklaşık 1 metre uzunluğunda kalın bir zincir sarkmakta. Kalın zincirin ucunda, piramidimsi yapının ortasında ise çapı yaklaşık 2-2.5 metre gibi görünen bir küre bulunuyor. Küre tamamen çelikten yapılmış ve içi görünmüyor. Kürenin üzerinde, göbek kısmında dikdörtgen şekilli bir şey görüyorsun. Üzerinde hafif bir pırıltı var, ancak ne olduğunu seçemiyorsun.

Alanda kimse yok.

[Okawa Ringo]

Yarmagül ilerledi, plan başladı. İçinde çatışma yaşadığı tek bir problem vardı aslında. Bir şeylerin yanlış gidebilme ihtimali kemiriyordu tüm kemiklerini. Hissedebildiği her dokusunda uğursuzluk seziyordu. Bir yandan ise zafer ve galibiyetin çok yakında olma ihtimaliyde dolup taşıyordu yüreği. Yutkundu ve adımlarını devam ettirdi dikkatli bir şekilde.

Haru ile ayrıldıkları noktadan pek bir şey görebildiği söylenemezdi aslında. Güvenli bir noktada beklemeyi seçmişti. Tentenin yerini az çok biliyordu. Açıklığı seçebiliyordu. Ancak daha fazlası yok. Detayları seçebilmek için biraz daha ilerlemeye başlaması gerekiyordu. Çünkü bir şeylerin ters olduğu, shinobi hisleri ile düşünebildiği tek şey idi. Tente varmış gibi hissedemiyordu. Bir tente yok, peki ne var ?

Dikkatli ve yavaş adımlarla ilerleyecekti. Ortam ile ilgili daha fazla şey bilmek istiyordu fakat bu şimdilik önceliği değildi. Plana uygun hareket etmeliydi. Onu kimse görmemeli, sezmemeliydi. O nedenle çok da fazla yaklaşmayacağının farkındaydı. Bitki örtüsünü saklanmak için kullanacaktı. Adımlarını devam ettirirken aklında beliren konum, Haru'yu görüp duyabileceği, bir terslik anında hızlıca müdahale edebileceği bir mesafeydi. Ardından duracaktı. Buna uygun olarak sessiz ve gizli bir şekilde ilerlemeye devam etti.

[Kurosawa Haru]

Gülerek karşılık verdi Ringo'ya, bugün istediğini söylemesine izin verecekti. Dünyanın tüm yükünü omuzlarına verdiği dostuna yanıt verecek değildi. Geride bıraktı onu, alana yaklaştı. Gözlerini kısıp alana baktığında ise bu çirkin, grotesk yapının karşısında ne yapacağını kestiremiyordu. Saldıracak mıydı? Bunu yıkması mı gerekiyordu? Emin değildi.

Bir süre alana girmeyecek, alanda olana bitene göz atacaktı. Plan bu şekildeydi zaten, planı uygulamaya devam edecekti bir süre daha, en azından.

[GM - Naruto]

Ringo, alanı net görebilmek adına gizli ve sessiz bir şekilde biraz daha ilerliyor ve Haru'ya yaklaşıyor. Bitki örtüsünü gizliliğini korumak için kullanıyor bu esnada. Haru'ya olan mesafesi 10 metre, açıklığa olan mesafesi 20 metre olacak kadar yol katettikten sonra alandaki garip düzeneği farkediyor.

Zeminden birbirlerine doğru eğimli olarak yükselen 4 tane çubuk bulunmakta. Bu çubuklar yaklaşık 4-5 cm kalınlığında ve sağlam çelikten yapılma gibi görünmekteler. Yerden 3-4 metre kadar yüksekte, orta noktada birleşen bu çubuklar bakıldığı zaman basit bir piramidi andırıyorlar. Çubukların birleştiği üst orta noktadan ise yaklaşık 1 metre uzunluğunda kalın bir zincir sarkmakta. Kalın zincirin ucunda, piramidimsi yapının ortasında ise çapı yaklaşık 2-2.5 metre gibi görünen bir küre bulunuyor. Küre tamamen çelikten yapılmış ve içi görünmüyor. Kürenin üzerinde, göbek kısmında dikdörtgen şekilli bir şey görüyorsun. Üzerinde hafif bir pırıltı var, ancak ne olduğunu seçemiyor Ringo.

Bir 5-6 dakika kadar bekliyorsunuz. Herhangi bir hareket yok.

[Kurosawa Haru]

Alana bakmaya devam edecekti. Bir süre daha burada olacağını düşünüyordu.

[Okawa Ringo]

"Normal değil, hiç değil."

Düşündü genç adam. Bir sınav parşömenini ele geçirmenin son gündeki önemi bariz belliydi. Buna rağmen alanda kimseyi göremeyişi tek bir sonuca çıkıyordu. Kimse gelmedi, ya da gelmek istemedi. Bunun mantık süzgecinden geçebilmesi de pek mümkün gözükmüyordu zaten. Çünkü bu ihtimale inanacak biri de değildi. Planlarını yaparken herkesin kendilerinin düşündüğü gibi davranmayacağının bilincinde olarak yapmışlardı. Evet, kimse bodoslama atlamayacaktı bu oyuna. Ringo'nun yüzünde bir gülümseme belirirken kaşları az da olsa çatıldı.

"Hayır, bal gibi de buradasınız..." Anlık olarak odağını Haru'dan çekerek ortama kulak verecekti. Fakat bunun için yeterli biri değildi. Sensör kabiliyetlere sahip değildi, pek zeki sayılmazdı da. Bu eksikliğinden kurtulmanın en iyi yolunu da biliyordu. Her zaman güvendiği gibi Gin'e güvenecekti. Hızlıca baş parmağını ısırdıktan sonra çağırım tekniğini kullanmak üzere elini yere vurdu. Gin belirdikten sonra ise kendisini neden diken üstünde hissettiğinin bir sonucu olarak tüm cümlelerini net ve hızlı bir şekilde kurarken harekete geçecekti.

"Birileri burada olabilir. Çalılıklara bak. Hızlı ol, irtifanı yükselt, kimseyle dalaşma. Tek çığlık tehlike. Art arda iki çığlık ise temiz."

Sözlerini olabildiğince kısa tutmuş, hızlıca çıkarmıştı ağzından. Sonrasında ise kartalına harekete geçmesini belirten işareti gözüyle vermişti. Böyle bir alanda yapabileceği mantıklı bir hamle vardı. Dar alanda üstün olabileceği rakip sayısının az olduğunun da bilincindeydi. Sürpriz saldırı şansı onda olmadığı sürece bunların hiç bir anlamı yoktu. Haru alana girmeyi seçerse, onun arkasından bir belanın gelmeyeceğinden emin olmalıydı. Bunlara gerek olmaması ise en iyimser ihtimal olsa gerek. Kimsenin olmaması ihtimali ne kadar büyük olursa olsun buna bel bağlayacak kadar salak değildi.

Cümlelerinin başından sonuna kadar geldiğinde ise kendini daha çok gizleyebilecek, daha güvenli bir saklanma lokasyonu bulabilmeyi umuyordu. Böyle bir konumu belirlerse, hızlıca oraya geçerek saklanmaya devam edecekti. Gin'den gelecek sinyale göre bir sonraki yapacağı hamleyi belirlemeyi düşünüyordu.

[GM - Naruto]

Ringo: Gin'i çağırıyorsun. Dostun hemen önünde ince bir sis bulutunun içerisinde varolduktan sonra, ona doğru konuşuyorsun seri ve sessiz bir şekilde. Senin bu gizlenme çabalarına oda ortak oluyor ve olabildiğince yere çöküyor, heybetli vücudunu gizlemeye çalışıyor olası meraklı gözlerden. Lafların bitince ise Gin konuşmaya giriyor.

"Ağaçların üzerinden çalıları göremem. Çalıları görebilmek için ağaçların arasına girmem gerekiyor. Böyle bir durumda ise benim normal bir kartal olmadığımın fark edilme olasılığı yüksek. İstediğin şeyi tam olarak yapamayabilirim." diyor. Sen ise bu cevabı duyunca, daha iyi bir saklanma yeri bulma hamleni erteliyorsun partnerin senden bir cevap beklediği için.

Haru: Ortam aynı şekilde sakin. Hâlâ birilerini görmüş değilsin. Saklanmaya devam ediyorsun. Ringo'nun hayvanını çağırdığını ve onunla konuştuğunun farkındasın.