Aoi Ino

Karakterlerinizi yaratacağınız bölüm. Bu işleme başlamadan önce tüm rehberleri okuduğunuzdan emin olun!
User avatar
Aoi Ino
Posts:1
Joined:February 3rd, 2022, 9:58 pm
Aoi Ino

Post by Aoi Ino » February 4th, 2022, 8:53 pm

Künye

İsim: Aoi Ino
Yaş: 18
Cinsiyet: Dişi
Boy: 165
Kilo: 50
Köy: Kaçak -Bingo Kitabı- (Kusagakure)
Element: Katon
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin


Portre

Görünüm: Buz mavisi gözlere ve soluk, bembeyaz bir tene sahip olsa da bunların tam zıttı olacak şekilde simsiyah bir giyimi vardır. Üzerinde siyahtan başka bir renk pek görülmemiştir, ayrıca kullandığı dudak boyaları ve göz altı kalemleri de aynı koyuluktadır. Köpek dişleri normal bir insanınkinden daha uzun ve sivridir, gülümsediğinde veya konuşurken en belirgin özelliği bu olabilir. Kemiksi yapıdaki hoş yüzü pek çok insan tarafından 'güzel' olarak nitelendirilse de, tarz olarak ölü bir gelini andırdığı için 'korkunç' kelimesini kullananların sayısı da pek az değildir. Sarı ve gür saçlarını genelde çift tarafta simetrik kuyruk şeklinde bağlar. Boynuna tasma şeklinde bağladığı siyah bez, karanlık parti elbiseleri ve bileklerinden dirseklerine kadar dolanan ip şeklindeki koyu renk bileklikler ile kesinlike bir shinobiye benzememektedir.
Image
Özgeçmiş: İki sıradan Jounin'in tek çocuğu olarak doğmuştu. İsimleri bile önemsizdi, ve hep önemsiz kalacaktı. Hayattaki tek gerçek başarıları, kendi solgun ve renksiz ruhlarına rağmen cıvıl cıvıl ışıldayan, ateş gibi canlı bir ruhu dünyaya getirmekti muhtemelen. Fakat elbette zaman geçtiktçe diğer herkesin diğer herkese yaptığı gibi onun da renklerini çalıp soldurmakta, kan kırmızısı bir gülden basit bir tarla otuna dönüştürmekte gereken payı yerine getireceklerdi.

Tekdüze ve monoton bir aile hayatı yaşamıştı Ino. Başka bir seçenek yoktu belki de. Ebeveynleri sık sık devriye görevlerine çıkarlardı, bu tip zamanlarda sokaklar tek arkadaşıydı küçük kızın. Sokaktaki diğer çocuklar mı? Hayır. Hiçbir zaman yaşıtlarıyla uyumlu olamamıştı. Etrafındaki tüm çocuklar kendilerine yukarıdan öğretilenleri yapıyor, düşünmeleri gerektiği söylenen şeyleri düşünüyor, yapmaları gerektiği söylenen şeyleri yapıyorlardı. Oyunlarının kuralları bile buna göre hazırlanmıştı. Hatta Ino bir keresinde yapraktan yontarak yaptığı shurikenlerle iki takım halinde oynanacak şekilde tasarladığı shinobi-kaçak kovalamacası oyununu önerdiğinde, bunu 'fazla tehlikeli' bulmuşlar ve saklambaç oynamaya devam etmişlerdi.

Hissettiği bu derin yalnızlık hissinden kurtulmak için istediği şey çok bir şey değildi aslında. Kendi gibi yaratıcı, enerjik, kafa dengi bir arkadaş. Ama yoktu ve uzun bir süre de olmayacak gibiydi. Ino da akademide yapabileceği tek şeyi yaparak hızlı mezun olmak adına derslerine ağırlık verdi. Elbette eğlenmeyi de gözardı etmiyordu bu süreçte, fakat akademinin bahçesinde bulduğu devasa solucanı tahta bir çubuğa bağlayıp diğer çocukları kovaladığı günün ardından sert bir uyarı almış ve bunu bir daha yapması yasaklanmıştı.

Genin olduğunda da durum aynıydı. Dışarıdan bakıldığında oldukça enerjik, deli dolu, hatta biraz fazla hiperaktif birisiydi... fakat bu köy kuralları ve tüm bu shinobi hiyerarşi sistemi gün geçtikçe daha saçma ve sıkıcı bir hale geliyordu kendisi için. Gelecek giderek daha karanlık ve soluk bir hale gelmeye başlamıştı. Ancak hayatını tümden değiştirecek olan bir olay, tam da bu sıralarda yaşanacaktı.

Bir antreman sırasında takım arkadaşı kunai fırlatırken dengesini kaybedip Ino'nun üzerine düşmüş ve beraber bir süre yokuş aşağı yuvarlanmışlardı. Kızın dudağı patlamış, Ino'nun ise dirseği kanamıştı ama mesele kendi yaraları değildi... kızın üzerinden akan kan, sarı saçlarının önünden süzülüp diline değdiği anda bir şeyler hissetmişti. Geri kalan hayatını öncekinden ayıran, bir daha hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını garantileyen bir histi bu.

Chuunin olduğu süreç boyunca bu tip şeyleri zihninden olabildiğince uzak tutmaya çalışmıştı tabii ki, bu da en azından akademik olarak başarı sağlamıştı kendisine. Ancak geceleri sık sık gördüğü o tuhaf rüyalar ve gün batımında 1-2 saniyeliğine gördüğü halüsinatif tepkilerin şiddeti giderek artmaya başlamıştı.

Ino kan içmek istiyordu.

Kimseye anlatamazdı. Anlatacak kimsesi de yoktu zaten, ama olsa bile... bunu kiminle nasıl paylaşabilirdi ki? İhtiyacı olan şey içini döküp rahatlamak değildi nitekim. Daha fazlasını istiyordu. Daha yeni Chuunin olmuş biri olarak giderek köydeki sorumluluğunun artacağının farkındaydı, bu yüzden bu olayı ve bu... 'açlığı' zihninden ne kadar erken uzaklaştırabilirse o kadar iyiydi. Uzaklaştıramadı.

Yamazaki Takedo hep çalışkan bir shinobi olmuştu. Fiziksel anlamda şişman ve yetersizdi ama azimliydi. Akademideki mükemmel başarısının ardında yetenek namına hiçbir şey olmasa da, hayatta başka hiçbir eğlencesi ve uğraşı olmaması onu bu anlamda bir makineye dönüştürmüştü. Sıkıcı ve ruhsuz bir adam olması Takedo'nun kendi suçuydu belki de. Fakat o gece köyden birkaç kilometre uzaktaki bir kervan koruma görevine gideceği partnerin Aoi Ino olması kesinlikle onun suçu değildi. O gece bir Chuunin'in hayatı son bulacak, diğerininki ise sonsuza kadar lanetlenecekti.

Neden ıslık çalardı ki insanlar işerken? Arkasından hiçbir şey yokmuşçasına yürüyüp boynundaki atardamara sapladığı kunai sonrasında keskin köpek dişlerini çocuğun boynuna geçirdiğinde düşündüğü tek şey buydu Ino'nun. Kumlara dökülen çiş sesleri damlalara dönüşerek yerini sessizliğe bıraktı. Sınav kağıtlarını sınav süresinin yarısında teslim etmesiyle tanınan çocuğun bağıracak zamanı bile olmamıştı. İronik.

En son ne zaman bu kadar içten gülümsemişti Ino? Çocukken mi? Ne fark ederdi ki... o gün geri kalan hayatının ilk günüydü. Çocuğun cesedine dönüp bakmadı bile. Elinin tersiyle siyah rujuna karışmış olan kanı sildi. Her zamanki kadar güzel gözükmüyordu belki, ama hiç olmadığı kadar hayat doluydu. Takedo'nun hayattaki tek gayesi alın bandını taşımak ve alın bandı kafasının üzerindeyken kendisine söylenenleri yapmaktı. Ino, yapabileceği en mükemmel iyiliği yaparak kendininkini çıkarıp çocuğun cansız bedenine fırlattı. Buyursun, iki alın bandı ile ne yaparsa yapsındı.


Kişilik: Mental olarak öyle über müthiş sağlıklı biri denemez. Hatta... bunun çok daha azı ile tarif etmek daha kolay aslında, ama bunu yüzüne karşı yaparsanız kırıcı birisi olmuş olursunuz. Ino kronik depresyon, anksiyete, hiperaktivite ve aşırı doz pozitiflik arasında bir yerlerdedir. Ya da birçok yerde. Ruh hali saniyeler içinde sıfırdan yüze, yüzden sıfıra değişiklik gösterebilir, hatta çoğu zaman kendisi bile durumun farkında değildir.

Hayatını iki kavramın üzerine kuracak olsa bunlar muhtemelen özgürlük ve kuralsızlık olurdu. Shinobi sisteminden nefret etmesinin sebeplerinden biri de bunlardır mesela. On sekiz yaş gerginliği ve otorite anksiyetesi birleşince böyle saçma sapan şeyler çıkabiliyor demek ki. Eğlenmeyi iyi becerir ama mesela. Küçük şeylerden dopamin salgılayabilmenin ne kadar değerli bir şey olduğunun farkındadır. En umutsuz, en karanlık anlarda bile Ino'yu gülümserken görmek mümkündür. Gözleri kıpkırmızı ve makyajı ağlamaktan akmış olabilir belki, ama konumuz bu değil.

Tatlış sevimli hayvanlara bayılır. Bu kadar esnek ve bağımsız biri olarak belki de tek kırmızı çizgisi budur. Yavru bir kediyi kurtarmak için kendi hayatını riske atabilir. Aslında bunu, kedinin hayatını kurtardıktan sonra beş dakikalığına falan karnını mıncırabilmek için yapar. Yani gerçekten iyi bir insan mıdır Ino? Eh, daha kötüleri görülmüştür illa ki. Etik ve ahlak kavramlarının ikisinden de uzak, ikisinden de yoksundur en nihayetinde.

Normalde durup dururken birinin canını yakacak kadar sadist de değildir. Ama mesela o gün bir şey olmuştur, yediği patates kızartması fazla tuzludur, yolculuk boyunca güneş tek taraftan sadece sol yanağını yakmıştır, saatlerce diline takılan şarkının ismini bir türlü hatırlayamamıştır falan... işte o zaman "kolay gelsin" diyerek çıktığı ramencinin karaciğerine sırf cevap vermediği için sekiz tane senbon saplayabilir. Ha, dükkandan çıktıktan sonra bir miyavlama sesi duysun mesela, yine cıpcıvıldak olur bir anda.

Motivasyon: Sirk Arkadaşları
Doğduğu günden bu yana arkadaşlık kavramının ne demek olduğunu bir defa bile deneyim edemeyen Ino'nun emin olduğu tek şey, bu dünyada yalnız olmadığıdır. Kendisi gibi olan, topluma adapte olamamış diğer shinobileri bir araya toplayarak mevcut düzenden uzak, özgür, sadece kendi kuralları ile yaşayan bir aile kurmayı hayal etmektedir.

Komplikasyon: Kırmızı ve Lezzetli
Ino insan kanına karşı olağandışı bir açlık duymaktadır. Ağır duygu-durum değişiklikleri ve anlık anksiyeteler bu açlığını körükleyebilir veya azaltabilir. Kan içmesinin (veya içmemesinin) fiziksel olarak bir etkisi bulunmamaktadır, fakat haftalar boyunca içmediğinde kontrolünü kaybedebilir, geçici süreli hafıza kayıpları, ağlama krizleri, saldırganlık eylemleri gibi belirtiler gösterebilir ve tehlikeli bir deliye dönüşebilir.


Profil

Güç: 3
Çeviklik: 3
Kondisyon: 5
Potansiyel: 1
Varlık: 15
Zeka: 3
Post Reply

Return to “Karakter Yaratımı”