Künye
İsim: Goutou En
Yaş: 19
Cinsiyet: E
Boy: 1.85
Kilo: 82
Köy: Kusagakure - Kaçak
Element: - Katon
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Portre
Görünüm:
Yaşıtlarına göre fazlasıyla yapılı ve uzun bir vücuda sahiptir. Ayda yılda bir mimik gösteren suratı ilk bakışta fazlasıyla soğuk bir görüntü sunarken, esir alındığı sıraca gördüğü muameleler yüzünden suratı ve vücudu bir çok yara izi taşır. Bunlardan en belirgini sol yanağındaki derin kesik ve kızgın, yarım bir shurikenin alnında bıraktığı yanık izidir. Siyah, şekilsiz saçları; kehribar renkli gözleriyle birleştiğinde aslında uyumlu bir görüntü sunar.
Dikkat çekmek yahut göze batmak gibi gayeleri olmadığından standart, siyah-gri tonlarında bol bir pantolon ve buna zıt olarak dar, siyah uzun kollu ile dolaşmaktadır. Boynunda, eski kıyafetlerinden kopardığı lacivert uzun bir kumaş parçası bulunur. Bunu zaman zaman soğuktan korunmak için yahut peçe olarak kullanabilmektedir.
Özgeçmiş: Yağmur sınırlarında, hem Yağmur’un hem Çimen’in unuttuğu bir kasabada açtı gözlerini. Savaş sonrası hırsızlar konağı olarak bilinen bu kasaba Çimen için korumaya değmezken, savaş sonrası ortaya çıkan Yağmur’un artıkları için uğrak bir noktaydı. Uğursuz, kasap işleten bir babanın; aslında terzilik yetenekleriyle herkesi kendine özendiren masum bir annenin oğluydu. Onu bekleyen kaderi kucaklamıştı En. Babasının ona bırakacağı kasap dükkanına layık biri olacak, aynı annesi gibi eli dikiş tutan biriyle evlenecekti. Doğduğu kasabada kurulabilecek en uç noktada hayal de bu olabilirdi zaten.
Meslekleri parayı, para sıcak bir yuvayı ve tok karınları, bu asgari ihtiyaçların karşılanması ise huzuru getirdi beraberinde. Dedesinden onlara kalan evde yaşıyor, tüm kasabanın imrendiği hayatı sürdürüyorlardı.
Fakat bu kasabanın sonraları hırsızlarla anılmasının bir sebebi vardı. Savaş sonrası kontrolü kaybeden Yağmur artık kaçakların yuvası olarak anılırken, En ve ailesinin yaşadığı kasaba, Çimen savunmasında bariz bir delikti. Yağmur’da karnını ve nefsini doyuramayanlar önce ufak tacizlerle, ardından büyük gruplarla düzenledikleri baskınlarla kasabada huzura dair hiçbir şey bırakmadı. En, sekiz yaşında bu yağmalamalardan birinde esir alınarak ailesinden koparıldı. Monoton yaşamından dolayı zaman kavramını tam anlayamamıştı En. İki yıl olduğunu düşünüyordu. Ailesinin sonundan habersizdi. Zihinsel varlığı ise bir süre sonra kendini korumak için bünyesinden kopmuştu.
Satıldığını hatırlıyordu En. Acı dolu bir taciz ve tecavüz serüvenini zihninden silmeye çalıştı. Gördüğü eziyetler gündelikti. Çalıştırılması nefes alabildiği bir aralıktı. Zorlanmamıştı En. Sinirlenmemiş, hüzünlenmemiş, nefretle dolmamış, kin tutmamıştı. Yaşadığı için hoşnuttu. Onun dışında ne hissettiğini anlayabilecek kadar tecrübe etmemişti bu yaşamı. Acıyı ve acı çektirenlerin surat ifadesini biliyordu.
Esir tutulduğu sürecin sonunda en son satıldığı grubun hatası yaşamında bir dönüm noktasıydı. Sınır güvenliğini arttıran Çiy üyeleri ile bu grubun arasındaki kanlı ve kısa dövüşün sonrasında özgürlüğüne kavuştu. Çiy, onu vahşi yaşama bırakacak kadar acımasız değildi. En Kusagakure’ye getirildi ve buradaki bir demircinin yanına yerleştirildi. Geçmişini geleceğine dönüştürebileceğine inanılan En, yine bir Çiy üyesinin insiyatifi ile akademiye kaydedildi. Hafızasında yer edinecek bir aralık değildi bu. Gününü olabildiğince akademide geçiriyor, kalan vakitlerinde koruyucu ailesine basit shinobi ekipmanlarının üretilmesinde yardımcı oluyordu. Yaşamı tadacak bir tecrübesi olmadığı için vakit geçirebildiği iki hobisi de bundan ibaretti.
Akademide ondan beklenenden daha başarılı olduğu söylenebilirdi. Ekipmanlara olan yatkınlığı ona büyük bir avantaj sağlamış, sonraları zihnine zerk eden cesur kişiliği birçok şeyi deneyip öğrenmesine ön ayak olmuştu. Sonrası hoş olmayan bir genin takımı ve çok da göze çarpmadan rütbe atladığı chunin sınavıyla sonlandı.
En ortalamanın üstünde yeteneğe sahip bir shinobiydi. Diğerlerinden farklı olarak onda eksik olan şey ise salt bağlılıktı. Çiy üyelerinin onu kurtarmış olmasını unutmuyordu. Fakat ortada daha fazlası yoktu. Kusa onun için bir konaklama alanı, karnını doyurabildiği bir yerden ibaretti. Öte yandan geçen yaşıyla birlikte, geçmişte yaşadıklarını farklı şekillerde yorumlamaya başlamış, shinobi düsturundaki yanlışlıkları ise bu çarpıklıkla irdelemişti.
Güç, güçsüzleri korumak için kullanılacak bir araç değildi. Güç, istediğini almak için en büyük yoldaştı. Nasıl seneler önce kendinden daha büyük bir gücün esiri olduysa, bu diğer yetisizler için de geçerliydi.
Shinobi düsturu ise bunu düzeltmek için çabalayan bir grup aptal optimistten farksızdı.
Keskin bir dönüş değildi bu En için. Sadece farkındalıktı. O anda ne olduğunu anlamadığı binlerce hatıra birer birer zihnine dolarken sadece farklı bir yol seçmişti En. Yaşadıklarından güç alıp, onu akademiye kaydettirenlerin umduğu gibi aydınlığın yolundan ilerlemektense; basitçe kendine ket vuran bağlılığından feragat etmişti.
Sekiz yaşında bir çocuğun normalleştirdiği gibi. Bir insan öldürülebilirdi. Esir alınabilirdi. Taciz ve tecavüz gündelik zevklerdi. Her kötülük onun zihnindeki tartıda normalleştirilebilirdi.
Zihnini yoğuran bu düşünceler vakit geçtikçe alnına geçirdiği köy simgesinin anlamını da silmeye başladı. Kısa ve basit bir savaştı bu. Yaptığı işleri her geçen gün anlamsız buldu, bu anlamsızlık karakterine işleyen agresiflikle harlanan bir aleve döndü. Chuunin sınavı sonrasında çıktığı görevlerden birçok olumsuz dönüt aldı En. Aşırıya kaçan tavırları ve bunları delice savunması zamanla köy zincirinden uzaklaştırılmasına sebep oldu. Kusa güçlerinin Riaru ile yaptığı savaş sonrasında sınır bölgesinde, görece olarak fazlasıyla önemsiz bir kasaba yerleşkesine atandı. Pasifize edilmek, En'in ne planlarına ne de karakterine uygun değildi. Rutin bir devriye görevinde görev aldığı yerleşkeden ayrılarak kendisini Yağmur topraklarına adadı.
Kişilik: Keskin bir küp. En’in oturmamış karakteri bir çok varyasyonu birbirinde barındıran, ancak sadece tek doğrultuda düşünebilen ilkel bir yapıda. Çalkantılı geçmişi onu yaşamayı öğrenmekten alıkoymuş, basit görevler ve işler peşinde koşan bir robottan farksız kılmıştı. Chuunin olmasıyla birlikte irdelediği şeyler ise en azından şimdiki alışkanlıklarını açıklamakta kullanılabilir.
En’in inandığı tek şey gücün ve hakimiyetin varlığı. Hak ve adaletin ölçütü, basitçe teraziye konan iki güç sahibinden ağır olanın ağzından dökülecek cümlelerdir. En, bu kadar basit bir düsturla hareket eder. Güçlü olduğu sürece doyacaktır. Güçlü olduğu sürece yaşayacaktır. Çocukluğundaki referans kendisi ise, güçsüz düştüğünde nelerle karşılaşacağının bir öngösterimi.
Hayata bakışı bu şekilde olunca, psikolojisindeki herhangi bir bozukluğu da kabul etmemekte En. Öldürmek, çalmak, gasp etmek, hakimiyet kurmak; onun zihninde yemek yemekle, su içmekle, sıcak bir banyo yapmakla eşdeğer. Ne kadar yemek yediyse, belki bir o kadar ölüm gördü En. Banyo yaptığında, vücudunun nasıl kullanıldığını hatırladı. Bu onda bir yara açmaktansa, bunları normalleştirmekten öteye gitmedi. Basitçe iyi ve kötünün aslında aynı amaca hizmet ettiğini anlayabiliyor En. Her şey yaşamak için.
Bu tarafsız ve sınırda dolaşan düşleri Kusagakure alınbandığını bıraktıktan sonra çok değişmiş sayılmaz, hatta pekiştiğini kanıtlayacak birkaç eylemi de gözlemlenebilir. Ailesiyle kurduğu pembe düşler dünyası dağılırken, bunu yapanların ne kadar eğlendiğini biliyordu. Sonsuz bir dünyada, gücü elinde tutanların zevki için yaratılmış birer objeydiler. Ve En, bunun hakkını fazlasıyla vermişti.
O bunu yapabildiyse ve güç sahibi artık kendisiyse, tüm bu objeler ona bahşedilmiş birer atıştırmalıktan farksızdı. Bir boğazı deldiğinde bundan sebepsizce, çılgın bir haz almıyordu belki ama dudaklarının kenarındaki hafif kıvrımı inkar etmeyecektir.
Motivasyon:
Güç
Hayat üzerine idealler, hayaller kurmak için fazla zorlu biri En. Bundan ziyade köyden kaçtıktan sonra Yağmur’daki yaşamı anlamaya ve kendini onun akışına bırakmaya karar vermişti. Bu topraklardaki kaos bazı insanları dehşete sürüklerken, En için aslında dünyadaki en zevkli sirklerden biriydi. En ise bu sirkteki tüm odağı üstüne çekmek istiyordu. Kaosun ortasında, en gözde insanı olmak ! Nam, şan, şöhretten ziyade; sadece Yağmur’daki taraflara, onlardan daha ‘normal’ ve kaotik birinin olduğunu göstermek.
Diğerlerinin dikkatini çekmek için koca bir kasabayı kulaksız bırakmak gerekiyorsa, En kulaklardan bir kasaba yapacak kadar heveslenecektir buna.
Komplikasyon: -
Profil
Güç: 4
Çeviklik: 7
Kondisyon: 6
Potansiyel: 3
Varlık: 4
Zeka: 6
İsim: Goutou En
Yaş: 19
Cinsiyet: E
Boy: 1.85
Kilo: 82
Köy: Kusagakure - Kaçak
Element: - Katon
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Portre
Görünüm:
Dikkat çekmek yahut göze batmak gibi gayeleri olmadığından standart, siyah-gri tonlarında bol bir pantolon ve buna zıt olarak dar, siyah uzun kollu ile dolaşmaktadır. Boynunda, eski kıyafetlerinden kopardığı lacivert uzun bir kumaş parçası bulunur. Bunu zaman zaman soğuktan korunmak için yahut peçe olarak kullanabilmektedir.
Özgeçmiş: Yağmur sınırlarında, hem Yağmur’un hem Çimen’in unuttuğu bir kasabada açtı gözlerini. Savaş sonrası hırsızlar konağı olarak bilinen bu kasaba Çimen için korumaya değmezken, savaş sonrası ortaya çıkan Yağmur’un artıkları için uğrak bir noktaydı. Uğursuz, kasap işleten bir babanın; aslında terzilik yetenekleriyle herkesi kendine özendiren masum bir annenin oğluydu. Onu bekleyen kaderi kucaklamıştı En. Babasının ona bırakacağı kasap dükkanına layık biri olacak, aynı annesi gibi eli dikiş tutan biriyle evlenecekti. Doğduğu kasabada kurulabilecek en uç noktada hayal de bu olabilirdi zaten.
Meslekleri parayı, para sıcak bir yuvayı ve tok karınları, bu asgari ihtiyaçların karşılanması ise huzuru getirdi beraberinde. Dedesinden onlara kalan evde yaşıyor, tüm kasabanın imrendiği hayatı sürdürüyorlardı.
Fakat bu kasabanın sonraları hırsızlarla anılmasının bir sebebi vardı. Savaş sonrası kontrolü kaybeden Yağmur artık kaçakların yuvası olarak anılırken, En ve ailesinin yaşadığı kasaba, Çimen savunmasında bariz bir delikti. Yağmur’da karnını ve nefsini doyuramayanlar önce ufak tacizlerle, ardından büyük gruplarla düzenledikleri baskınlarla kasabada huzura dair hiçbir şey bırakmadı. En, sekiz yaşında bu yağmalamalardan birinde esir alınarak ailesinden koparıldı. Monoton yaşamından dolayı zaman kavramını tam anlayamamıştı En. İki yıl olduğunu düşünüyordu. Ailesinin sonundan habersizdi. Zihinsel varlığı ise bir süre sonra kendini korumak için bünyesinden kopmuştu.
Satıldığını hatırlıyordu En. Acı dolu bir taciz ve tecavüz serüvenini zihninden silmeye çalıştı. Gördüğü eziyetler gündelikti. Çalıştırılması nefes alabildiği bir aralıktı. Zorlanmamıştı En. Sinirlenmemiş, hüzünlenmemiş, nefretle dolmamış, kin tutmamıştı. Yaşadığı için hoşnuttu. Onun dışında ne hissettiğini anlayabilecek kadar tecrübe etmemişti bu yaşamı. Acıyı ve acı çektirenlerin surat ifadesini biliyordu.
Esir tutulduğu sürecin sonunda en son satıldığı grubun hatası yaşamında bir dönüm noktasıydı. Sınır güvenliğini arttıran Çiy üyeleri ile bu grubun arasındaki kanlı ve kısa dövüşün sonrasında özgürlüğüne kavuştu. Çiy, onu vahşi yaşama bırakacak kadar acımasız değildi. En Kusagakure’ye getirildi ve buradaki bir demircinin yanına yerleştirildi. Geçmişini geleceğine dönüştürebileceğine inanılan En, yine bir Çiy üyesinin insiyatifi ile akademiye kaydedildi. Hafızasında yer edinecek bir aralık değildi bu. Gününü olabildiğince akademide geçiriyor, kalan vakitlerinde koruyucu ailesine basit shinobi ekipmanlarının üretilmesinde yardımcı oluyordu. Yaşamı tadacak bir tecrübesi olmadığı için vakit geçirebildiği iki hobisi de bundan ibaretti.
Akademide ondan beklenenden daha başarılı olduğu söylenebilirdi. Ekipmanlara olan yatkınlığı ona büyük bir avantaj sağlamış, sonraları zihnine zerk eden cesur kişiliği birçok şeyi deneyip öğrenmesine ön ayak olmuştu. Sonrası hoş olmayan bir genin takımı ve çok da göze çarpmadan rütbe atladığı chunin sınavıyla sonlandı.
En ortalamanın üstünde yeteneğe sahip bir shinobiydi. Diğerlerinden farklı olarak onda eksik olan şey ise salt bağlılıktı. Çiy üyelerinin onu kurtarmış olmasını unutmuyordu. Fakat ortada daha fazlası yoktu. Kusa onun için bir konaklama alanı, karnını doyurabildiği bir yerden ibaretti. Öte yandan geçen yaşıyla birlikte, geçmişte yaşadıklarını farklı şekillerde yorumlamaya başlamış, shinobi düsturundaki yanlışlıkları ise bu çarpıklıkla irdelemişti.
Güç, güçsüzleri korumak için kullanılacak bir araç değildi. Güç, istediğini almak için en büyük yoldaştı. Nasıl seneler önce kendinden daha büyük bir gücün esiri olduysa, bu diğer yetisizler için de geçerliydi.
Shinobi düsturu ise bunu düzeltmek için çabalayan bir grup aptal optimistten farksızdı.
Keskin bir dönüş değildi bu En için. Sadece farkındalıktı. O anda ne olduğunu anlamadığı binlerce hatıra birer birer zihnine dolarken sadece farklı bir yol seçmişti En. Yaşadıklarından güç alıp, onu akademiye kaydettirenlerin umduğu gibi aydınlığın yolundan ilerlemektense; basitçe kendine ket vuran bağlılığından feragat etmişti.
Sekiz yaşında bir çocuğun normalleştirdiği gibi. Bir insan öldürülebilirdi. Esir alınabilirdi. Taciz ve tecavüz gündelik zevklerdi. Her kötülük onun zihnindeki tartıda normalleştirilebilirdi.
Zihnini yoğuran bu düşünceler vakit geçtikçe alnına geçirdiği köy simgesinin anlamını da silmeye başladı. Kısa ve basit bir savaştı bu. Yaptığı işleri her geçen gün anlamsız buldu, bu anlamsızlık karakterine işleyen agresiflikle harlanan bir aleve döndü. Chuunin sınavı sonrasında çıktığı görevlerden birçok olumsuz dönüt aldı En. Aşırıya kaçan tavırları ve bunları delice savunması zamanla köy zincirinden uzaklaştırılmasına sebep oldu. Kusa güçlerinin Riaru ile yaptığı savaş sonrasında sınır bölgesinde, görece olarak fazlasıyla önemsiz bir kasaba yerleşkesine atandı. Pasifize edilmek, En'in ne planlarına ne de karakterine uygun değildi. Rutin bir devriye görevinde görev aldığı yerleşkeden ayrılarak kendisini Yağmur topraklarına adadı.
Kişilik: Keskin bir küp. En’in oturmamış karakteri bir çok varyasyonu birbirinde barındıran, ancak sadece tek doğrultuda düşünebilen ilkel bir yapıda. Çalkantılı geçmişi onu yaşamayı öğrenmekten alıkoymuş, basit görevler ve işler peşinde koşan bir robottan farksız kılmıştı. Chuunin olmasıyla birlikte irdelediği şeyler ise en azından şimdiki alışkanlıklarını açıklamakta kullanılabilir.
En’in inandığı tek şey gücün ve hakimiyetin varlığı. Hak ve adaletin ölçütü, basitçe teraziye konan iki güç sahibinden ağır olanın ağzından dökülecek cümlelerdir. En, bu kadar basit bir düsturla hareket eder. Güçlü olduğu sürece doyacaktır. Güçlü olduğu sürece yaşayacaktır. Çocukluğundaki referans kendisi ise, güçsüz düştüğünde nelerle karşılaşacağının bir öngösterimi.
Hayata bakışı bu şekilde olunca, psikolojisindeki herhangi bir bozukluğu da kabul etmemekte En. Öldürmek, çalmak, gasp etmek, hakimiyet kurmak; onun zihninde yemek yemekle, su içmekle, sıcak bir banyo yapmakla eşdeğer. Ne kadar yemek yediyse, belki bir o kadar ölüm gördü En. Banyo yaptığında, vücudunun nasıl kullanıldığını hatırladı. Bu onda bir yara açmaktansa, bunları normalleştirmekten öteye gitmedi. Basitçe iyi ve kötünün aslında aynı amaca hizmet ettiğini anlayabiliyor En. Her şey yaşamak için.
Bu tarafsız ve sınırda dolaşan düşleri Kusagakure alınbandığını bıraktıktan sonra çok değişmiş sayılmaz, hatta pekiştiğini kanıtlayacak birkaç eylemi de gözlemlenebilir. Ailesiyle kurduğu pembe düşler dünyası dağılırken, bunu yapanların ne kadar eğlendiğini biliyordu. Sonsuz bir dünyada, gücü elinde tutanların zevki için yaratılmış birer objeydiler. Ve En, bunun hakkını fazlasıyla vermişti.
O bunu yapabildiyse ve güç sahibi artık kendisiyse, tüm bu objeler ona bahşedilmiş birer atıştırmalıktan farksızdı. Bir boğazı deldiğinde bundan sebepsizce, çılgın bir haz almıyordu belki ama dudaklarının kenarındaki hafif kıvrımı inkar etmeyecektir.
Motivasyon:
Güç
Hayat üzerine idealler, hayaller kurmak için fazla zorlu biri En. Bundan ziyade köyden kaçtıktan sonra Yağmur’daki yaşamı anlamaya ve kendini onun akışına bırakmaya karar vermişti. Bu topraklardaki kaos bazı insanları dehşete sürüklerken, En için aslında dünyadaki en zevkli sirklerden biriydi. En ise bu sirkteki tüm odağı üstüne çekmek istiyordu. Kaosun ortasında, en gözde insanı olmak ! Nam, şan, şöhretten ziyade; sadece Yağmur’daki taraflara, onlardan daha ‘normal’ ve kaotik birinin olduğunu göstermek.
Diğerlerinin dikkatini çekmek için koca bir kasabayı kulaksız bırakmak gerekiyorsa, En kulaklardan bir kasaba yapacak kadar heveslenecektir buna.
Komplikasyon: -
Profil
Güç: 4
Çeviklik: 7
Kondisyon: 6
Potansiyel: 3
Varlık: 4
Zeka: 6