Künye
İsim: Moriai Jouichirou
Yaş: 18
Cinsiyet: E
Boy: 178
Kilo: 72
Köy: Kusagakure
Element: Fuuton
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Portre
Görünüm: Boş zamanlarında geleneksel kıyafetleri, görevler ve resmi işlerde ise shinobi kıyafetleri kullanan 18 yaşlarında sıra dışı bir fiziksel özelliği bulunmayan biridir. Mora çalan saçları ve saçlarının rengine çalan bir mavilikte gözleri vardır. Saçları omuz seviyesinde uzundur. Güçlü gözüken yaşıtlarına göre biraz daha ince bir vücudu vardır. Hareketleri sakin, mimikleri ise hareketsize daha yakındır.
Kişilik: Sıradan insanların geceleri uykuya daldıklarında görebildikleri bir gerçeklikte, günü yaşamak. Yıldızlar onlara fısıldarken rüyaları, cenettin ruhunu yeryüzünde hissediyordu. “Zuijin” adını verdiği bu varlıkları görmeye başladığından beri böyleydi. Rüyalarını başka insanlara inandırmaya çalışayı bırakması, insanların kendi rüyalarından başka bir şeyi umursamadığını farkettiğinde başladı. Başkalarının da aynı rüyaları gördüğünü düşünmüştü defalarca kez. Sadece kendisinin gündüzleri de rüyayı yaşamaya devam ettiğini farketmesi ise zaman almıştı. Zuijinleri kendisinden başkası göremiyordu, bunu biliyordu. Bu sebeple özel olduğunu düşünerek büyüyen egosunda, kendi zihnindeki Zuijinlerden başka kimseden tavsiye almadan yaşamaya devam ediyordu. Kendi gördüğü şeylerin gerçek olmadığını ve sadece kendisinin görebildiğini farkettiğinden beri, diğer insanlar ona alt tabakada yaşayan ve hiçbir şeyden haberi olmayan varlıklardı. Yaşadığı gerçeklik, diğerlerinden farklı bir gerçeklikti.
Susuzluk. Kendini bildi bileli bitmek bilmeyen bilgi isteği ve öğrendiği şeylerin çekiciliğini hızlıca yitirmesi sebebiyle Jouichirou susuzluk yaşıyordu. Birilerini pataklamak, insanları ortadan ikiye bölecek saldırılar yapmak veya dünyanın en güçlü shinobisi olmak Jouichirou'nun ilgi alanında değildi. İstediği tek şey bilebilmekti. Gerçeğin dokularını ne kadar iyi işleyebilirse, gündüz rüyasında o kadar sağlam basabileceğini düşünüyordu yeryüzüne. Öteki türlü akşama kadar ormanda kimsenin görmediği varlıklarla konuşan bir ucubeye dönüşecekti. Yaşadığı hayatta duygulara yer olmamasının sebebi buydu, her şey mantıklı olmalıydı. Fikrilerini, öğrendiklerini, çıkarımlarını sık sık yanında taşıdığı bir deftere yazar ve bilginin gelecek için kullanılabilir şekilde saklanması gerketiğine inanırdı.
Kahraman değil, görev adamı. Prensipleri ve iradesi etrafında dönen hayat bilinci, kahramanca davranışları engelleyici bir duvar gibi karşısında dikilmekteydi. İradesini kırabilecek tek şey bilgiye olan açlığı olmuştu hep. Bunun dışında benliği her koşulda öncelikteydi. Çoğunluk için azınlığın kurban edilmesi onun için problem değildi. Kendisi için ise çoğunluk feda edilebilirdi.
Eklentiler
Özgeçmiş: Varolduğu köyün; bir klanı bile olamamış küçük bir sülalesinin en genç ferdiydi Jouichirou. Öğrendiklerini kendi çabasıyla öğrenmiş, herhangi bir aile büyüğünden shinobiliğe dair bir ders almamıştı. Bilgiye olan açlığı belki de bu sebeple başlamıştı, bilgiye hiçbir zaman kolay ulaşamamıştı. Ona etrafa ninjutsular yağdırmayı veya tahtayı ortadan ayıracak bir tekme atmayı öğretecek bir aile büyüğü olmadığından Jouichirou zamanının çoğunu harcadığı yer olan zihniyle ilgili tekniklerde kendini geliştirmişti. Başkalarının zihinlerinde olanları görmeyi istediği kadar, onlara kendi zihninde olanları da göstermek istiyordu. Akademide eğitim alırken genjutsunun varlığını öğrendiğinde, gözlerinin içi parlamıştı. Shinobi hayatını bu doğrultuda yönlendirmişti ve yönlendiremye devam ediyordu.
- 18. Yaz'ının 2. görevi için gittiği Kawakami Kasabası'nda hayatında ilk defa hayatını kaybetmek ile burun buruna gelmiştir. Ölüm ile yaşamın arasına sıkıştığı dakikaları yaşarken, hali hazırda dünya gerçekliğinden uzakta geçirdiği hayatını etkileyecek ve ona bir yeni gerçeklik daha kazandıracak deneyimi yaşamıştır.
Kendisini hayata döndüren hastanede geçirdiği günler boyunca aklındaki tek şey gördükleri olmuş ve yaşadıkları dünyanın, yaşadıklarından daha fazlası olduğunu düşünmeye başlamıştır. Bilgiye olan açlığı ile tetiklenen düşünceleri, zaman zaman Jouichirou'yu dünya gerçekliğinden koparıp, görüleri içinde kaybolmasına ve dünyaya geri gönderiliş sebebinin daha büyük bir amacının olduğunu düşünmeye itmeye başlamıştır. Hali hazırda Zuijinler ile yaşamaya alışmış olmasına karşın, bu yeni tecrübe Jouichirou'nun stabil tavırlarını bir nebze olsun değiştirmeye başlamış ve diğerlerinden farklı oluşunu dışarıdan görülebilir hale getirmiştir.
Normal bir çocuk olarak başlayan hayatında, ilk zuijin ile tanışmasından sonra Jouichirou’nun yaşadığı gerçeklik, diğer insanların gerçekliğinden farklı bir yöne sapmış şekilde ilerlemişti. Trajedi ve travmadan uzak şekilde yaşadığı gerçekliğin farklı bir yer olmasını anlaması ise seneler sürmüştü. 7 yaşlarındayken ilk zuijinle tanışmıştı, 11 yaşında iken ise zuijinlerin başka insanlar için var olmadıklarını anlamıştı. Zuijinlerin sadece kendisi için var olmaları ise küçük çaplı bir travmaydı. Onlarla yaşamaya alışması, kendisini sosyal hayata mesafeli olmaya itmişti. Bu; bir yandan Jouihirou’yu yalnız bırakırken, bir yandan da diğer shinobiler arasında erişilemeyen biri haline getirmişti onu.
Chuunin rütbesi dağıttıkları sınavda başarılı bir performans sergilemiş olsa gerek ki, rütbe verilebilir biri olarak görülmüştü Jouichirou. Kimileri için rütbeyi alabilmek hayati bir başarı olarak gözükse de, Jouichirou için rütbenin bir anlamı yoktu. O gene aynı Jouichirou’ydu. Sınavın ardından ise istikrarlı bir şekilde görevlerini yerine getirmeye adamıştı kendisini. Gittiği her görevde zuijinleri esaretlerinden kurtarmak için öğrenebileceği bir şey var mı diye araştırma yapmaya devam ediyordu.
Motivasyon:
Zuijin Esareti
Jouichirou; kendi gerçekliğinden, dünya gerçekliğine geçmenin tek yolunun zuijinleri kendi gerçekliğindeki esaretinden kurtarmak olduğunu biliyordu. Neredeyse kendini bildi bileli etrafında olan zuijinleri kendi gerçekliğinden kurtarıp, dünyadaki gerçekliğe getirmesi gerekliydi. Onları unutarak dünya gerçekliğine dönmek seçenekleri arasında asla değildi. Onları gerçekliğe getirmenin bir yolunu bulmalıydı, ne olursa olsun.
Bilginin Peşinde
Jouichirou’yu hayata bağlayan en temel ihtiyaçlarından biri haline gelen “bilmek” isteğiydi. İlgisini çekmesi durumunda, herşeyini bilmeye duyduğu ihtiyaç onu bu hale getirmişti. Bilginin öğrenilmesi, kayda alınması, incelenmesi, kesinleştirilmesi Jouichirou için hayat enerjisiydi.
Komplikasyon:
Paranoid Şizofreni
Jouichirou her ne kadar kendi gerçekliğinin farklı bir yer olduğnunu farkında olsa da, bu onun bir vaka olduğunu değiştirmiyordu. Zuijinleri kontrol edemiyordu ve onların söyleyeceklerine karışamıyordu. Yaşadığı güne kadar bildiği zuijinleri tek bir anda değil, yavaş yavaş tanımıştı. Bu sebeple yeni bir zuijinle karşılaşmayacağı kesin değildi. Şu anda varolanların orada olduklarını bilse de, yeni karşılaşabileceği bir zuijine karşı tamamen savunmasızdı. Bu sebeple tanımadığı insanlarla diyalog kurmak için, onların gerçek insanlar olduğundan emin olması gerekiyordu ve bu konu, insanlara hayatında yer vermesi için zor bir durum oluşturuyordu.
Zuijin
Hatırlayabilidği kadarıyla ilk gördüğü zuijin Kajaeru'ydu. Tabi ilk gördüğü anda onun bir zuijin olduğunu bilmiyordu. 7-8 yaşlarında, rüzgardan çarpan penceresini geri açmak için başını camdan çıkardığında, karşısında cüppesinin içindeki Kajaeru'yu görmüştü. Yarı insan, yarı panter formundaki bu varlık Tori mührünü yapmış ellerini çenesinin biraz önünde tutuyordu. Dudakları ise parmak uçlarının üstüne doğru büzülmüş bir şekilde üflüyordu. Bunu neden yapıyordu, neden etrafa rüzgarlar saçıyordu, neden yarısı panterdi. Hiçbir anlam veremeden evden dışarıya çıkıp yanına gitmişti. Yanına gittiğinde ise bulduğu tek şey rüzgardan suratını döven sonbahar yapraklarıydı. Kajaeru'yu tanıma şerefne nail olduktan sonra, Kajaeru, Jouichirou için bir mentor görevi gördü. Onun shinobi dünyası hakkında anlattıkları, Jouichirou'ya verdiği hayata dair tavsiyeler onun karakterini oluşturmuştu. Her ne olursa olsun Kajaeru bir zuijindi ve aldığı tavsiyeleri kendi zihninden alıyordu. Tavsiyeleri kendisinden almasının ve bunların işe yarar olduğunu bilmesi, Jouichirou'nun egosunu yükseltiyordu.
11 yaşlarındaki ilk ciddi rakibi. Kajaeru'nun aksine, Ikhisi Jouichirou ile aynı yaştaydı ve seneler geçtikçe yaşlanmaya devam ediyordu. Kajaeru ise Jouichirou'nun onu ilk gördüğü gündeki gibiydi; ne yaşlanıyordu, ne de değişiyordu. Jouichirou, genin olmak için antrenman yaptığı dönemlerde ilk kavgasını Ikishi ile yaşamıştı. Gözleri zümrüt gibi parıldayan bu beyaz saçlı çocuk ile dakikalarca süren dövüşün ardından hem Jouichirou hem de Ikishi aynı anda yere yığılıp kalmıştı. Kajaeru'yu bir hayali arkadaşı olarak görürken hem Kajaeru'nun hem de Ikishi’nin birer zuijin olduğunu Ikishi ile tanıştıktan birkaç ay sonra farkedebildi. Akademide ve çevresindeki insanlara Ikıshi’den bahsettiğinde insanların daha önce öyle birini duymadıklarını öğrendiğinde gerçeklerin farkına varmaya başladı. Ikishi ise sürekli çevresindeydi. Tek elinde wakizashi, tek elinde kunai ve çevik vücudu ile sürekli rekabet arayan bir yapısı vardı. Kajaeru'nun daha evvel birden fazla elemente hükmettiğini görmüştü, Ikishi ise sadece raiton kullanabiliyordu. Düzen ve kurallar ile pek işi yoktu, düzenden bağımsız ortamlarda insanların kişiliklerini daha iyi yansıtabileceklerine inanan biriydi.
Anlamlandırılamayan. Kyuu’yu açıklayabilecek en güzel sıfat bu olmalıydı. Jouichirou'nun bugüne kadar hiç oyuncak ayısı bile olmamıştı. Bu oyuncak ayı kafalı insanın Joichirou'nun gerçekliğine nereden girdiğini, neden orada olduğunu anlayamıyordu. Kyuu’nun konuştuğunu daha önce hiç duymamıştı; anlatmak istediklerini hareketleri ile anlatır, yerinde duramaz, etrafta koşturur ve zıplardı. Bu hareketleri Ikishi’nin Kyuu’dan nefret etmesi için yeterliydi. Jouichirou'nun gerçekliği defalarca kez Ikishi ve Kyuu’nun savaşmasını görmüştü. Kyuu, shinobi yollarından bir haber bir şekilde; bir katana kullanıyordu. Hareketli yapısı sebebi ile dövüşürken rakibe saldırmaktan çok sıyrılmaya yönelik hareketleri kullanıyordu. Jouichirou; Kyuu’yu, Kajaeru'yu tanıdıktan hemen sonra tanımıştı. Kajaeru'yu anlamak için onunla konuşması, ondan öğrenmesi gerekirken; Kyuu sanki sonsuzluktan beri oradaymış gibi hissettirmişti. Sonsuzluğa kadar da orada olacakmış gibi.
Tenome... Bu Jouichirou'nun ona koyduğu isimdi. Onunla daha önce hiç konuşmamıştı veya savaşamamıştı. Diğer zuijinler ortada yoklarken ortaya çıkardı ya da diğer zuijinler onun varlığını hissettiklerinde ortadan kaybolurlardı kim bilir. Normal bir insanın neredeyse 1,5 katı uzunluğunda ve genişliğinde, dikenli bir sopa taşıyan, gözleri kızıl parlayan bir iblisti. Tenome'nin varlığını hatırlaması bile Jouichirou'ya adrenalin salgılatmaya yetiyordu.
Profil
Güç: 2Çeviklik: 4
Kondisyon: 5
Potansiyel: 4
Varlık: 8
Zeka: 7
