► Show Spoiler
İsim: Eikyuu Saikai
Yaş: 21
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 10,000
Prestij: 0
Ün: 10
GP: 0
Motivasyon
Ruhdöveni: Sai'nin ruhu, iradenin potası içinde eritilip şekillendirilmişti. Katana'nın yaratılışından farksız olarak, Sai, kendi ruhunu var etmişti. Ruhdöveni, herkes için farklı bir anlam iddia ettiği gibi, Sai'de de bambaşka bir anlamdaydı. Onun kendi "ruhdöveni", saplantılı olduğu arzularıydı. Arzuların ne olduğu veya nasıl ulaşılıp (ulaşılamayacağı) konuyla tamamen bağımsızdı. Sai, o an zihnindeki arzu ne ise, sanki tüm zamanlar boyunca hayatının amacı oymuş gibi davranıp; arzuladığı şeyi elde ettiği anda ise, gönül avcısı misali, bir başka saplantısına atlar dururdu. Hayat onun için, "bir şeyler elde etme" üzerine kuruluydu; bir şeyleri başarma ve onun verdiği hırs&tutku... Ne elde edildiği ise, daha önce ki cümlede sâklı, alakasız.
Devr-i Âlem: Ve günün birinde, Sai, arzusuna asla köy shinobisi olarak ulaşamayacağını anlamıştı. Kendi alınbandını çizmek gibi, herkesi öldürmek ve dünyanın en (boş) kötüsü olmak gibi gâyeleri yoktu. Sadece, bir gün burada olmak istemediğini hissetti; sakince görev yerini terk etti ve elini kolunu sallayarak dışarı çıktı. Çünkü, kimsenin görmediği sırlara - güçlere - bilgiye vâkıf olmalıydı. Devr-i âlem etmeliydi ki, kimsenin yapmadığı bir şeyi yaparak; kimsenin ulaşmadığı yeni ve gizemli dünyaların kapısını açabilsin. İlerlemek ve hayatına devam etmek. Yaşamak, yeni şeyler ve güçlü şeyler ve daha yüce şeyler!
Komplikasyon
Bulantı: Daha önce, Sai'nin kusursuz planı yapmaya; gerçekleştirmek istediği amaçlar doğrusunda, kendi hayatını ortaya koymaktan fazla da pişman olmayacak bir karakter olduğunu söylemiştik. O bir bulantı muzdaribi geçen adamdı, açıkçası. Evet, hala soğukkanlı bir rasyonel. Şöyle ki, Sai, her şeyin planlanabileceğini ve insan faktörünün olmadığına inanan bir deli(?) Bu durum, onun hamlelerinde, duygularına neredeyse hiç yer verememesine; yaptığı hamlelerin ise kusursuz olduğuna dair delüzyonlar görmesine yol açabilmekteydi. O, sırf kendi 'ruhdöveni' yüzünden; kendi duygularına ihanet etmiş bir adamdı. Ve asıl problem neydi, biliyor musunuz, Sai bunun pekâla farkındaydı ve bir gram umurunda değildi. Yazık ki ne yazık.