Heiken
Arkaplan:
Şu an bu satırları yazmama vesile olan şey, özel bir güç elde etmiş olmamdı. Benim için de bir hayli ilginç olan bu durumu defterime not etmek istedim. Konuyu anlatmak için son yaşadığım şeyden bahsetmem gerekiyor.
“Taş Köy”de yaşadığım deneyimlerin ardından kafamda birçok soru işareti vardı. Farklı şeyler düşünmeye başlamış, belki de yolumdan sapacak fikirler oluşturmuştum zihnimde. Tabii bu durum, şimdi anlatacağım hikayeyle pek de bağıntılı değil. Köyden ayrılışımla birlikte, kafamı delip geçercesine giren bir baş ağrısı vardı. Olay işte tam bu noktada başlıyordu. İlk başlarda bunu, acı çekerek ölen uzun saçlı elemanla bağdaştırıyordum. Benim için travmatik bir olaydı sonuçta. Bir süreliğine de olsa gerçekten zihnimde ansızın ölüm anının portresi beliriyordu. Birkaç gün sürdü sanırım. Evet, birkaç gündü.
Daha sonra unuttum. Daha doğrusu aştım. Bu dünyada nice acılar vardı. Benim de benzer acılar yaşayıp yaşamayacağım bile muallaktı. Bu yüzden kabullendim. Fakat gel gör ki, alnımın tam orta yerine saplanan bu bağ ağrısı hiç dinmek bilmedi. Bilakis, günden güne arttı. Benim için çekilmez olan bir periyoddu bu. Günden güne artan ağrı kafamın bütününe zerk etmek yerine, zamanla küçülüp tek bir noktayı hedeflemeye başlamıştı. Etkinin daraldığı yerse, alnımda bulunan “artı” işaretiydi.
Bu baş ağrısı bu şekilde süredururken, ben de tabii kendimce çözümler deniyordum. Günlük hayatımı idame ettirmeme engel olan bu sıkıntıyı çözmek, pek tabii bir zorunluluktu. Yine bu denemelerden biriydi. Sol elimin işaret ve orta parmaklarını bir araya getirip, chakramı alnımdan geçirdiğim an ilginç şeyler yaşandı. O an da alnımdaki “artı” işaretinin dikey çizgisi, 90 derece bükülerek yatayla üst üste bindi. Bu sırada alnımdaki tüm chakra, sanki suyun kendi yolunu bulması gibi sağ koluma oradan da sağ elime aktı.
İşte o an, daha önce bahsini dahi duymadığım bu gücü elde ediverdim. Tabii kökenlerini de düşünmeden edemedim. Kalıtsal olduğundan emindim. Sonuçta alnımdaki “artı” işaretiyle doğrudan bağıntılıydı. Ama bir soru işareti daha vardı. Neden şimdi? Bunun sebebi de büyük ihtimalle ilk insan öldürme deneyimimdi. Özellikle uzun saçlı. Tetikleyen şeyin bu olduğunu düşünüyorum.
“Taş Köy”de yaşadığım deneyimlerin ardından kafamda birçok soru işareti vardı. Farklı şeyler düşünmeye başlamış, belki de yolumdan sapacak fikirler oluşturmuştum zihnimde. Tabii bu durum, şimdi anlatacağım hikayeyle pek de bağıntılı değil. Köyden ayrılışımla birlikte, kafamı delip geçercesine giren bir baş ağrısı vardı. Olay işte tam bu noktada başlıyordu. İlk başlarda bunu, acı çekerek ölen uzun saçlı elemanla bağdaştırıyordum. Benim için travmatik bir olaydı sonuçta. Bir süreliğine de olsa gerçekten zihnimde ansızın ölüm anının portresi beliriyordu. Birkaç gün sürdü sanırım. Evet, birkaç gündü.
Daha sonra unuttum. Daha doğrusu aştım. Bu dünyada nice acılar vardı. Benim de benzer acılar yaşayıp yaşamayacağım bile muallaktı. Bu yüzden kabullendim. Fakat gel gör ki, alnımın tam orta yerine saplanan bu bağ ağrısı hiç dinmek bilmedi. Bilakis, günden güne arttı. Benim için çekilmez olan bir periyoddu bu. Günden güne artan ağrı kafamın bütününe zerk etmek yerine, zamanla küçülüp tek bir noktayı hedeflemeye başlamıştı. Etkinin daraldığı yerse, alnımda bulunan “artı” işaretiydi.
Bu baş ağrısı bu şekilde süredururken, ben de tabii kendimce çözümler deniyordum. Günlük hayatımı idame ettirmeme engel olan bu sıkıntıyı çözmek, pek tabii bir zorunluluktu. Yine bu denemelerden biriydi. Sol elimin işaret ve orta parmaklarını bir araya getirip, chakramı alnımdan geçirdiğim an ilginç şeyler yaşandı. O an da alnımdaki “artı” işaretinin dikey çizgisi, 90 derece bükülerek yatayla üst üste bindi. Bu sırada alnımdaki tüm chakra, sanki suyun kendi yolunu bulması gibi sağ koluma oradan da sağ elime aktı.
İşte o an, daha önce bahsini dahi duymadığım bu gücü elde ediverdim. Tabii kökenlerini de düşünmeden edemedim. Kalıtsal olduğundan emindim. Sonuçta alnımdaki “artı” işaretiyle doğrudan bağıntılıydı. Ama bir soru işareti daha vardı. Neden şimdi? Bunun sebebi de büyük ihtimalle ilk insan öldürme deneyimimdi. Özellikle uzun saçlı. Tetikleyen şeyin bu olduğunu düşünüyorum.
Başlangıç Safhası:
Basitçe tarif etmek gerekirse, kullanıcı bu modla mekânsal manipülasyon yapabilme yetisi kazanır. Tabii kendi içinde sınırları mevcuttur.
Kullanıcı, sol elinin işaret ve orta parmağını bir araya getirip kısa bir süre odaklanıldıktan sonra moda erişim sağlar. Mod açıldığı anda Dazai’nin alnındaki “artı” işaretinin dikey çizgisi, 90 derece bükülerek yatayla üst üste biner. Bu fenomen, modun açıldığını işaret eder. Mod açıkken minimal oranda chakra tüketir.
Mod, üstte bahsedildiği gibi, kullanıcıya mekanı manipüle etme yeteneği kazandırır. Başlık olarak geniş manaya sahip olsa da, Dazai’nin bu modda yapabileceklerinin sınırı vardır. Modun açılmasıyla birlikte Dazai, dünyayı katman katman görmeye başlar. Aslen bunun herhangi bir ek getirisi yoktur. Fakat mod sahibi için gerekliliktir.
Katman katman görme olayını detaylandıracak olursak; var olan her bir noktanın, uzaysal düzlemde sayısal karşılığı ve bir konumu vardır. Örneğin, dünya üzerinde herhangi bir noktayı koordinat dediğimiz sayısal ifadeyle belirtiriz. Mantık benzer işler. Fakat, Dazai’nin gördüğü şey, normal gözlerle görülmeyendir.
Uzay bir başka deyişle mekan, tüm çıplaklığıyla Dazai’nin gözlerinin önüne serilir. Daha somut bir şekle sokmak gerekirse, mekan denilen olgu içinde kalan herhangi bir konum, Dazai’nin gözüne birer nokta olarak gözükür. Bu noktaları kullanarak, modunu kullanılabilir kılar. Şu aşamada yapabildiği şey en temelde, uzaydaki noktaları yarmaktır diğer bir deyişle kesmektir aslında. Uygulayabildiği iki özellik de bunun bir yansımasıdır sadece.
Kullanıcı, sol elinin işaret ve orta parmağını bir araya getirip kısa bir süre odaklanıldıktan sonra moda erişim sağlar. Mod açıldığı anda Dazai’nin alnındaki “artı” işaretinin dikey çizgisi, 90 derece bükülerek yatayla üst üste biner. Bu fenomen, modun açıldığını işaret eder. Mod açıkken minimal oranda chakra tüketir.
Mod, üstte bahsedildiği gibi, kullanıcıya mekanı manipüle etme yeteneği kazandırır. Başlık olarak geniş manaya sahip olsa da, Dazai’nin bu modda yapabileceklerinin sınırı vardır. Modun açılmasıyla birlikte Dazai, dünyayı katman katman görmeye başlar. Aslen bunun herhangi bir ek getirisi yoktur. Fakat mod sahibi için gerekliliktir.
Katman katman görme olayını detaylandıracak olursak; var olan her bir noktanın, uzaysal düzlemde sayısal karşılığı ve bir konumu vardır. Örneğin, dünya üzerinde herhangi bir noktayı koordinat dediğimiz sayısal ifadeyle belirtiriz. Mantık benzer işler. Fakat, Dazai’nin gördüğü şey, normal gözlerle görülmeyendir.
Uzay bir başka deyişle mekan, tüm çıplaklığıyla Dazai’nin gözlerinin önüne serilir. Daha somut bir şekle sokmak gerekirse, mekan denilen olgu içinde kalan herhangi bir konum, Dazai’nin gözüne birer nokta olarak gözükür. Bu noktaları kullanarak, modunu kullanılabilir kılar. Şu aşamada yapabildiği şey en temelde, uzaydaki noktaları yarmaktır diğer bir deyişle kesmektir aslında. Uygulayabildiği iki özellik de bunun bir yansımasıdır sadece.
- Portal Oluşturma: Dazai, modu aktif ettiği an, dünyayı katman katman görmeye başlar. Gördüğü katman katman dünyanın seçtiği bir noktasına, portal açar. Portal bir başka deyişle kapı, aslında mekanı yarmaktan ibarettir. Sadece biraz daha karmaşık bir işlemdir. Yerleştirilen portal, kendi vücudunu transfer etmeye yarar. Düzlemsel dünyada yer aldığı için portal, dışarıdan herhangi bir fiziksel saldırıyla yok edilemez. Ancak benzer bir güce sahip bir insan yok edebilir. Portal ile transfer şöyle işler: Modu açmış kullanıcı, portallar arası transfer edilmek istiyorsa, yüzeye ikinci bir portal açar. İkinci bir portalı açmak için "kaplan" mührü yapıp kısa bir süreliğine odaklanması gerekir. İkinci bir portal açıldığında, daha önceden kurulmuş olan portal arasında bir kanal oluşturulur. Kullanıcı, ikinci portalı açtığı anda konumundan, daha önceden açılmış diğer portala taşınır. Taşınma işlemi mühür yapılmasıyla birlikte birkaç saniye sürer. İlk portalın bulunduğu noktaya ulaşmak da yine aynı şekilde kısa da olsa zaman gerektirecektir. Mesafenin boyu ile doğru orantılıdır.
Tabii bununla birlikte, kendi içinde sınırları da vardır. Portal, günde en fazla bir kere açılabilir. Bir kere kullanılan portal, bir daha kullanılamaz hale gelir. Taşınma işlemi gerçekleştiğinde, yok olur. Portal ile transfer sadece bir kişiyi destekleyebilir. Ek olarak, aynı anda iki portal bulunamaz bu aşamada. İkinci bir portal açıldığı anda, ilk portal bir saat içinde yok olacaktır. Taşınılan mesafe ne kadar uzunsa, kullanıcının üzerine de o kadar yük biner. Mesafeyle doğru orantılı bir şekilde chakra tüketir. Ayrıca bu transfer, vücudun dengesini bozabilir. Yaralı olduğunu varsayıp, çeşitli yerlerden kanaması olduğunu düşünürsek, yaralanmayı ve kan kaybını daha da kötüleştirir. Bu yetenek için kısa mesafe yerine uzun mesafe transferi daha işlevseldir. Bu yüzden bir saldırı değil, kaçma aracıdır. Kilometrelerce uzağa transfer edilmek ve düşmandan kaçınmak bu yeteneğin temel görevidir. Son olarak, mod kapalıyken portalın herhangi bir işlevi yoktur.
- Mekanı Yarmak: Moda kavuştuktan sonra ikincil olarak bu yeteneği kazanmıştır Dazai. İşleyişi oldukça basit olan bu yetenek, mekanı yarmaktan ibarettir. Katmansal dünyada gördüğü herhangi bir noktayı keserek gerçekleştirebilir. İşleyişi de şu şekildedir. Mod açıkken kolunu veya kılıcını eğri, dik veya yere paralel şekilde sallayarak mekanı kesen dalgalar oluşturur. İşin aslı bunu vücudunun her bir noktasıyla yapabilir. Fakat işlevsel değildir. Dalga olarak bahsedilen şey, fiziksel şeyleri yutabilen kararsız bir yapıdır. Temelde ışınlanmayla aynı işi yapar. Fakat kullanım şekli farklıdır. Dalga tarafından yutulan her şey, Dazai’nin bilmediği bir yere gider. Bu uzayın farklı yerleri de olabilir, bir başka paralel boyut da olabilir. Üzerinde kontrolü yoktur.
Kullanımı için örnek vermek gerekirse; kılıç savurularak oluşturulan dalga, verilen güç ve chakra miktarıyla doğru orantılı olan büyüklüğe sahip olur. Yine aynı orantıda yutma kapasitesine sahiptir. Yani burada asıl önemli olan kullanıcının fiziki gücü ve chakra miktarıdır. Dalganın temelde tek kullanım şekli vardır. O da yutmaktır. Fakat hem saldırı hem de savunma için kullanılabilir. Örnek olarak, kullanıcı önünde sabit bir şekilde dalga/yarık açarak, kendisine gelen saldırıları savuşturabilir. Tabii dalganın doyum noktasına ulaştığı zaman gelen saldırı artık yok sayamaz. Bir diğeriyse, saldırmaktır. Rakibe doğru kılıcını savurduğunda mekanı kesen dalgalar yollayabilir. Tabii savunmak için dalganın genişliğinin büyük olması gerekirken, saldırmak için o kadar da gerekli değildir. Daha ince ve daha küçük dalgalar yollayarak, daha az chakra tüketerek, yutmaktan ziyade kesicilik özelliğiyle saldırı yapabilir. Tabii dalganın hızı ve gücü için aynı şekilde kullanıcının fiziksel statlarına ihtiyacı vardır.
