Iwagakureli shinobinin son sözlerinin üstüne, Sanraku derin bir nefes alıyor. Hemen sağında ve solunda olmanız nedeniyle yüzünü görebildiğiniz Sanraku kederli bir ifadeyi yüzüne takınmasının ardından, gülümsemesini tekrar geri getiriyor. Suratındaki gülümseme ile beraber, pelerinini hafifçe araladığında, Kazuo parlak bir cisim görüyor gözünün ucuyla. Kesici bir aletin parıldamasından pek de farksız durmayan bu cismin şimdilik sadece Kazuo için gün yüzüne çıkması da, Kazuo’ya Sanraku’nun ne planladığını aşağı yukarı gösteriyor.
Bu esnada, Butsuo’nun önerisiyle Sanraku’nun bakışları ona doğru kayıyor. Butsuo’ya ters ters baktıktan sonra “Boğazın mı kurudu zibidi? Şuradan çıkalım ben sana çayın alasını içireceğim!” diyor. Her ne kadar Kazuo Sanraku’nun yüz ifadesini görmese de, Sanraku’nun yüzündeki çarpık gülümseme ile çatılan kaşlarını tahmin edebiliyor. Bu sözlerden sonra, Kazuo hamlesini yapmak için el mühürlerine başladığı anda, Sanraku bakışlarını hızla Kazuo’ya kaydırıyor.
Zanshuu no Jutsu eksini göstermeye başladığı anda, Sanraku hariç ortamdaki herkes üstlerine çöken ağır havayla yere çöküyor! Her ne kadar Kazuo el mühürlerine başladığı anda, karşınızda duran Iwagakure shinobileri bir hazırlık içine girişseler de, ansızın maruz kaldıkları hava basıncı onları yere çökmeye ve hareketsiz kılmaya zorluyor. Jutsudan etkilenmeyen Sanraku yüzündeki gülümsemeyi daha da arttırırken “Aferin zibidi, sende biraz yürek varmış!” diyor. Sanraku bu esnada katanasına doğru elini götürdüğünde ise, karşıda beliren otantik bir kadın durmasına neden oluyor!
Üzerine geçirdiği kapüşonlu bir pelerinle size doğru yaklaşan, kavruk tenli, bileklerinde takılar bulunan, boynunda bir kolyesi olan, 1.80 boylarında ve 20’li yaşlarında olan bu kadın, kendinden son derece emin bir şekilde, size doğru yaklaşırken, Kazuo’nun jutsusundan etkilenmemiş bir şekilde ilerliyor. Yüzünde çekici bir gülümse ve derin bakışlarıyla Iwagakureli shinobilerin arasından geçen kadın, yerde hareket etmek için kendini zorlayan ve sizinle konuşmuş olan shinobinin kulağına doğru eğiliyor. Dudaklarının yavaşça hareket ettiğini gördüğünüz kadın cümlelerini söylerken, shinobinin gözlerinin büyümeye başladığını, göz bebeklerinin küçüldüğünü, yüzünün giderek beyazladığını ve dudaklarının da tüm rengini kaybettiğini görüyorsunuz. Ne olduğuna anlam vermeniz şimdilik pek mümkün olmasa da, Sanraku’nun da sizinle aynı yüz ifadesine sahip olması olayların spontane geliştiğini size anlatıyor.
Kadın Iwagakureli shinobi ile konuşmasını bitirdiğinde tekrar doğruluyor ve üstünüzde gezdirdiği bakışlarına eklediği otantik ve çekici bir gülümsemeyle “Jutsunu bitirebilirsin yakışıklı… Zaten gidecekler, değil mi?” diyor. Bu sorunun muhatabı olan Iwagakureli shinobi kafasını zorla öne arkaya salladıktan sonra “Evet, herkes derhal geri çekilsin!” emrini veriyor. Bu kez şaşırma sırası Iwagakureli shinobilere geçerken, Sanraku “Seka-chan? Seni burada görmeyi beklemiyordum!” diyor.
İsminin Seka olduğunu öğrendiğiniz kadın ise “Belayı çeken bir adam olduğun için seni beladan uzak tutacak birine de ihtiyacın var. Bu da ben oluyorum. Olaylar daha da büyümeden gitsek mi?” diyor. Sanraku ise yüzündeki gevrek gülümsemeyle “Bu zibidileri de yanımıza almamız gerek. Madem ateşe attık, onları da çıkaracağız.” diyor ve hemen ardından “Yalnız çok soru soruyorlar, haberin olsun!” diyor.
Kazuo ortamda ayakta duran ender insanlardan biri olarak jutsusunu sonlandırdığında, Butsuo da Iwagakureli shinobilerle birlikte ayağa kalkıyor. Iwagakureli shinobiler halen daha bir bilinmezliğin içindeyken, sizinle konuşan Iwagakureli shinobi “Gidiyoruz!” diyerek net bir şekilde emrini veriyor. Her ne kadar diğer Iwagakureli shinobiler bu durumdan memnun görünmeseler de, bu emre biat ederek ortamdan ayrılmaya başlıyorlar. Seka ise “Vakit kaybetmeyelim, Iwagakure dışına çıkmamız için kısıtlı zamanımız var.” diyor. Sanraku bu düşünceyi kafasıyla onayladıktan sonra ise size dönüyor ve “Yürüyün bakalım zibidiler!” diyor.
Önde Seka, ardında Sanraku ve onun iki yanında sizler hızlı adımlarla Iwagakure’den ayrılmak için harekete geçiyorsunuz. Köyün çıkışından sonra zorlu dağlık arazilere bir kez daha giriyor, sessiz bir ilerleme sürecinden sonra ise, güvenli bir bölgeye geliyorsunuz. Iwagakure, bir dağın ardında kalmış haldeyken, siz de ilk molanızı veriyorsunuz. Sanraku bu noktada biraz nefes nefes kalmış gibi görünse de, bu durumun gerçek olup olmadığı konusunda tam emin olamıyorsunuz, zira daha önce yaşlı olduğu belli etmek için yaptığı hareketlere şahitlik etmiş durumdasınız. Seka ise giderek alışmaya başladığınız çekici ifadesiyle sizleri süzmeye başlarken “Sanraku ile belaya bulaştığınıza göre işler planladığınız şekilde gitmedi. Sizin gibi yakışıklı çocukların bu hali beni üzüyor. Iwagakure’yle bir anlaşmaya girdiğinize göre de taşların ne işe yaradığını bilmiyorsunuz, doğru mu?” diyor. Sanraku sessiz bir şekilde bir kayanın üstüne oturup bu konuşmayı dinlemeye devam ederken Seka “Biz şimdilik elimiz boş dönüyoruz, o yüzden size bilgi vermeyi de düşünmüyorum.” dedikten sonra çapkın ve imalı bakışlarla sizi bir kez daha tepeden tırnağa süzerek “Ama beni aksine ikna etmeniz de mümkün, heyecanla bekliyorum.” diyor.