Dağınık bir oda, dört bir yanı düşman ve başarısız shinobi dolu bir lider karşıladı bizi. Uzun süredir burada olduğu her halinden belli olan Ishı-chou’nun ruhu çekilmiş halini görünce görevde yaptığım hatalar derin bir karanlık olarak üzerime çöktü.
Yol boyunca hatta görevin bir kısmı boyunca dut yemiş bülbül olan Butsuo şimdi tam tersi bir şekilde konuşmaya epeyce istekliydi. Doğru ya da yanlış yaptığım hataları fazlaca vurgulamaya çalıştığını hissettim. Ve yüzümde acıklı bir gülümseme belirdi. Kendi tercihlerinin de olumsuz bir takım sonuçları olmuştu lakin bunları göz ardı ediyordu veya fark edemeyecek kadar gururluydu. Kazuo bir iddia koydu. Doğru, kesinlikle benim hatam lakin beni durdurmayan sendin değil mi? Hatsuka’nın yerine ilk olarak Kage’yle muhatap olmaya karar veren de sendin bunun o zaman yanlış olduğunu hissetmiştim lakin seni durdurmadım, bu benimde hatamdı. Yine de bunları söylemeyecektim, münazara yapmaya gelmemiştim buraya raporumu verecek ve dinlemek isterse kendi açıklamamı yapacaktım. Ishigakure ajanı? Yapma Butsuo. Kageden bizzat aldığımız görevde üçüncü bir kişi mi? Her neyse. Olabilir.
Butsuo lafı bıraktığında derin bir nefesi akciğerlerime doldurduktan sonra konuşmaya başlayacaktım. “Butsuo’nun anlattığı her şey doğru. Bu arada belirtmeyi muhtemelen unuttuğu bir kısım var. Taşlar hakkında söylediğimiz doğruydu, görevden kalma birer taşa sahibiz.
Bunun dışında görev hakkında diyebilecek pek bir şeyim yok sadece ufak bir öneri zihnime kazındı onu ekleyeceğim. Önemsiz olabilir lakin belki birkaç çıkarım yapmanıza olanak tanır.
Tanışmamızdan itibaren Sanraku sık sık taşlar için köye geleceğinden bahsetti, bunu zihnimde hep bir hırsızlık olarak canlandırmıştım lakin Seka’nın gitmeden önce söyledikleri bu konuda bir şüphelenmeme sebep oldu. Her şeyi söylerse buraya geldiklerinde ne konuşacakmışız. Bu tarz bir cümleydi ve gördüğünüz üzere epeyce yoruma açık. Sizinle bir anlaşma masasına oturmayı düşünüyor olabilirler biliyorum fazla çılgınca ama Sanraku’nun güveni bunu yapabileceğini söylüyor. Bunun dışında daha makul bir çıkarımsa, bu kaçırma operasyonuna içeriden birini dâhil edebileceklerini. Butsuo veya ben olma olasılığımız yüksek, Butsuo’nun da güzelce vurguladığı gibi gösterdiğim sıcak tavır benim olma olasılığım daha yüksek olduğunu söylüyor. Belki sadece söylemiş olmak için söylenmiş sözlerdir bilemiyorum. Bu konuda karar size kalmış, rütbeli bir shinobi tarafından gözetlensem hatta mümkünse gözetlensek daha iyi olur diye düşünüyorum. Yine de ne zaman gelecekleri meçhul bu da sıkıntılı bir durum tabi ki.”
Bu kısım bittiyse asıl mevzuya geçmeye bakalım. Yaptıklarımı açıklama aşamasına tabi izin alırsam. “Yorgun görünüyorsunuz ve baya uzunca bir rapor oldu. Yaptığım davranışların açıklamasını yapmak isterim elbette ama bunlar size bahanelerle dolu cümleler olarak gelebilir. İzniniz ve ilginiz olursa anlatmak isterim veya belki daha ciddi bir yargılanmayı hak ediyorumdur.”, diyecek ve alacağım cevaba göre cümleme başlayacak veya susacaktım.
“İlk hatamız, iddia mevzusu. Aslında ilk değil öncesinde Tsuchikage’ye gitmek gibi bir hata yaptık sanırım. Her neyse iddia mevzusunda kesinlikle yüzde yüz suçluyum.”, dedim ve durakladım saçlarımı karıştırdım ve devam ettim: “Bizi yakından takip ettiğinizi biliyorum biraz sıkıntılı olduğumu biliyorsunuzdur. Merak bu dünyada dizginleyemediğim tek şey olabilir bu yüzden daha öncede başarısız oldum. Yine aynı hikaye, iddiayı koyarken taşlar hakkında en ufak bir bilgi koparma amacım yoktu sadece bizi Kage’nin yanına götüren adam hakkında önemsiz birtakım sorular türetmişti kafam ve bende bunlara cevap ararken Tsuchikage mevkisine yakışır bir şekilde bunu kullandı ardından çokta geri dönme fırsatı vermedi. Elbette bu ders kitaplarında yer edecek kadar başarısız duygularını bastıramayan bir shinobi örneği olduğum gerçeğini değiştirmiyor.”, dedim. Burada keşke Butsuo beni durdursaydı demek istedim, insan içgüdüleri işte ne düşünürsen düşün göze göz, dişe diş mantalitesine uygun davranmak istiyor ama onları dinlemedim.
“Ben Butsuo’nun aksine o adamın söylediği kişi olmadığını anlamıştım lakin görevden önce isimlerimizin verilmiş ve antlaşmanın çoktan yapılmış olması inanılmaz derecede kısıtlamıştı bizi. Sözlü bir şekilde bir şeyler öğrenmek imkansıza yakın bir olguydu ve başaramamıştık da zaten, eğer Sanraku gelmeseydi gece daha kanlı yöntemler denemeyi düşündüm ama Hatsuka'nın durumu yüzünden bu da öncekinden daha muhtemel değildi.
Ve asıl kısım ihanetim. Göreve gönderirken her türlü yetkiye sahip olduğumuzu söylemiştiniz, öldürmek dahil. Butsuo tekniği bilmediği için sadece tek kişiyi baskıdan kurtarabileceğimi bilmiyor. Ve bu kişi olarak Sanraku’yu seçtim çünkü bu teknikle Sanraku’yu yakalamaya çalışsam hiçbir işe yaramayacağına neredeyse emindim. 15 kişi arasındayken gösterdiği rahatlık bunu bana net bir şekilde hissettirdi. Butsuo’nun önerisiyse açıkçası, hiç mantıklı değildi. Sanraku’nun ne olduğu belli, nasıl biri olduğu da. Üstelik Tsuchikage'yle konuşmak birazdan söyleyeceğim sebeplerden dolayı görev açısından bir ilerleme kaydettirmeyecekti bizlere, bence.
Geriye iki seçenek kaldı, bir şey yapmadan beklemek veya Sanraku’ya yardım etmek. İkincisini yaptım çünkü görevin amacı, taşlar hakkında bir şeyler öğrenmekti Kage’nin kapısından geçtiğimiz gerçekliklerin hiçbiri böyle bir bilgiye ulaşma potansiyeli sunmuyordu ki bize. Üstelik köyden gelecek shinobileri zaten bildirmiştiniz, Araştırma Merkezinde Sanraku epeyce dikkat çekmişti Kage'nin böyle haberdar olduğuna inanıyorum, bu durumda Sanraku'yu tanımıyorlarsa arkalarından iş çevirdiğiniz için sizi suçlayacaklardı. Tanıyorlarsa o zaman zaten muhtemelen o köyden çıkamazdık. Çıksak bile buraya gelirken yanımızda diplomatik bir savaş getirirdik ve bunun aksine hiçbir bilgi öğrenemezdik. Tsuchikage antrenman dövüşümüzde uyguladığı yüksek seviyeli teknikler ve gösterdiği ciddiyetle taşlar hakkında niyetini net bir şekilde belli etmişti.
Barış dedikleri bu ortamda çok güçlü olduğu belli olan bu taşların bilgisini sadece kendine saklamaları bile düzen hakkında yeterince şey ifade ediyor. Bundan dolayı bilgi alabileceğimiz tek kaynak Sanraku kalmıştı o an olmasa bile gelecekte olabilirdi. Hiçbir şey yapmasam da Sanraku’nun o shinobileri öldüreceği gerçeği de yadsınamaz tabiki. Bende ileri ki konuşmalarda ilişkileri iyi tutmak adına ona yardım olmanın en mantıklısı olduğunu düşündüm. Sanraku onları tek başına da öldürecekti bende dediğim sebeplerden dolayı kendime pay çıkarmak adına tekniğimi uyguladım. O an, görevin iyiliği için bir kahraman ihtiyacı yoktu, gereğini yapacak birine ihtiyacı vardı ve bende bunu yaptım en azından gereğinin bu olduğunu düşünerek. Elbette taşlara duyduğum kişisel merakımda beni bu konuda destekledi.
Tahminlerime göre shinobilerin ölmesiyle iki seçenek ortaya çıkacaktı. Görgü tanığı olmaması, bu kesinlikle umduğum bir durumdu. Köye dönebilir ve olaylarla bir bağlantımız olmadığını söyleyebilirdik ve her şey iyi giderse yaptığım şeyden ötürü Sanraku’nun bir nebze saygısını kazanmış da olabilirdik bilgiye ulaşma konusunda atacağımız birkaç adım daha. Diğer olasılık, Sanrakulara bahsettiğim ve Butsuo’nun anlattığı olasılık. Birileri olayı görmüş olsaydı, köyün başını belaya sokmayacak şekilde bir süre köyden uzak durmak. Hatta düşük bir ihtimal olan yanında kalma mevzusu gerçekleşir ve Sanraku’nun yanında kalırsam bu sürede yeni bilgilerle köye geri dönmek, yapabilirsem. Bu olasılık benim için kötü köy içinse yine iyi sonuçlar getirecekti. Muhtemelen ben bir shinobi tarafından avlanırken siz tüm olanları benim üstüme yıkabilir ve biraz da şanslıysak Butsuo’nun muhtemel elde edeceği bilgilerle ilerleme kaydedebilirdiniz. Butsuo’yu tekniğin dışında bırakmamamın olumlu bir sonucu da buradaydı. Kendisine neden Sanraku’yu ve kötü arkadaşını durduramadığı konusunda bir suçlama yöneltilme imkanı tanımayacaktı bu yaptığım.
İkisi de olmadı, üçüncü bir kişi planlarımı bozdu. Şuan buradayım lakin ters giden planım yüzünden buradaki varlığımın köyler arasında sıkıntı yaşatacağını düşünüyorum. Seka’ya bu yüzden durumum hakkında soru sordum, aldığım cevap yine buraya gelmememi gerektiriyordu bana kalırsa. Ama onların isminin bu sıkıntıyı biraz da olsa önleyeceğini ima etmesinden dolayı buradayım. Umarım haklıdır değilse bilmiyorum belki arka kapıdan çıkmama izin verirsiniz veya zindanda bir süre zaman geçirmem gerekebilir veya aklıma gelmeyen bir çözüm bulursunuz, dediğim gibi bilmiyorum.
Son olarak, tüm bu açıklamaları cümleleştirmem gerekirse yaptığım şeylerin doğru olmadığını biliyorum lakin görevin amacına ulaşmak için bunun olması gerektiğine inandım. Açıkçası, öğrendiğimiz şeylerde bu “yanlışımın” yoğun bir etkisi olduğunu da düşünüyorum. Son olarak köye gelmeme olasılığının asla tercihim veya isteğim olmadığını burada olmamın gösterdiğini düşünüyorum. Elbette bunun dışında görev konusunda epeyce başarısız olduğumuz konusunda diyecek bir şeyim yok.”, diyecektim. Eğer konuşmama gerek duymazsa o zaman susacak potansiyel yargılamayı bekleyecektim cümlelerim için veya belki direk cezalandırırım bilemiyorum…
► Show Spoiler