Geçmişe Borçlu

Diğer gizli ninja köyleri.
Post Reply
User avatar
Okawa Ringo
Ishigakure
Ishigakure
Posts:251
Joined:February 25th, 2019, 1:04 am
Künye:
Geçmişe Borçlu

Post by Okawa Ringo » September 22nd, 2019, 3:31 am

Alamadığım cevaplara kızdım belki de, sinirim geçince oturup ağlamak yerine yenilgiyi kabullendim.
Hayatımda aldığım en güzel yenilgiydi belki de. Hala yaşıyorsam buna borçluyum.

"Sen Hoshi olmalısın. Seni burada bulabileceğimi söylediler."
Yüzüne bakmak için göz kaslarımı bir hayli aşağı zorluyordum. Boynumu ağrıtacak derecede kısa biriydi. Sanki bir ay önce doğmuş ve hemen gelişmiş bir bebek gibi! Sahi ya, kaç yaşındaydı ki? Tahminlerimi kendime saklamayı tercih ettim. Ciddiyetimi korumalı, neden burada olduğumu düşünerek geldiğim uzun yolun anlamına varmalıydım. Oldukça zordu. Bir sonuca ulaşmak için çabalamak, çabalarının her defasında koca bir boşluğa düşmesi... Çöp kutusuna attığım tüm sorgularım ve nedenlerimi oradan tekrar almalıydım. Karşımdaki, bana şu an yardım edecek, minik de olsa bir adım attıracak biriydi. Bu yolun sonu heba olan yıllarımı geri getirmeyecek olsa da, bana bir açıklama yapabilirdi. Hayat bu açıklamayı bana borçluydu.

"Yanlış söylemişler, geldiğin yoldan geri dön." Aldığım cevabın bir tokattan farkı yoktu. Beynimdeki yankılarını hissedebiliyorken, boğazımın kuruduğunu farkettim. Yutkunmadım, yutkunamadım. Titreyen ellerimi yumruk yapıp kafamı dik bir hale getirdim. Suratıma çarpan rüzgar ve gecenin karanlığında bir heykel gibi kalakalmıştım. Adam hala karşımda duruyor, suratıma bakmadan işiyle ilgileniyordu. Biraz ileride yanan minik bir ateşin aydınlattığı bahçedeydik. Toprağa sımsıkı tutunmuş olan bitki köklerini seçebiliyordum. Acele bir işi yoktu, beni tanımaya çalışıyor olmalıydı. Belki de zaman kazanıyordu. Ancak buna vaktim yoktu. Yoluma devam etmeliydim.

"Galiba dilin, boyun kadar kısa değil. Ne istediğimi gayet iyi biliyorsun. Bana numara çekmeye kalkacak kadar aptal mısın yoksa?"

Artık yutkunabilirdim. Kılıç kadar keskin sözleri düşlemiş, nedense ağzımdan bir türlü çıkmalarını sağlayamamıştım. Bana döndüğünü gördüm. Karanlıkta parlayan bir çift yeşil gözden başka bir şey hatırlamıyordum. İlk yanılgım sanırım buydu. Yaşlı bir adam yerine, daha da yaşlı bir kadın silueti karşıladı beni. Onlardan değildi. Hissedebildiğim kadarıyla, o cehennem zebanilerinden değildi. Uzaktım, her şeye uzaktım. Ama varış noktam beni bekliyor, tırmandığım dağın zirvesi bana parıldıyordu. Bu kadın bir basamaksa eğer, üstüne basmaya çekineceğim bir şey değildi.

"Kanın çok çabuk kaynıyor delikanlı. Seni anlıyorum. Soruların var, cevaplar istiyorsun." Ses tonu da suratı gibiydi, buruşuk ve kokuşmuştu. Derin bir iç çekti. Ciğerinden gelen hırıltıların çevremde kol gezdiğini duyabiliyordum. Belki de 100 yaşında falandı. Umrumda değil. Söyleyecekleri canımı sıkmasın yeter. "Cevap bulmak isteyen bir çok insan gelir buraya. Ama ne var biliyor musun?" dedikten sonra nefesi kesilirmişçesine durdu. Fakat kısa bir süre sonra yüzünde hınzır bir gülümseme patlak vermişti.

"Ben de her zaman cevap olmayabiliyor."

"Bu sefer bir cevabın olacak ama. Kosuke de böyle söylemişti. Onu yakalamak kolay olmadı, ama bir fare gibi köşeye sıkıştığında seni satmayı da unutmadı. Sanki onu bırakacakmışım gibi!" demiştim. Bu sözleri ağzımdan döker dökmez büyük bir aptallığın eşiğinden döndüğümü farkettim. Ona en büyük kozumu oynuyor, oyunu kaybediyordum. Ama buraya geldiğim kararlılık beni buna itti. Onu konuşturmak için gerekirse gücümü kullanacaktım. Bana borçlu olan insanlara karşı hayatımı bana geri veren yüce öğretiyi kullanmak tadacağım en büyük zevk olurdu herhalde. Ben aptallığıma bir an olsun yanmış ve tekrar moralimi yükseltmişken, buruşuk göz altlarında bir kıpırdanma, çenesinde ise bir isteksiz kasılma gördüm. Sanırım doğru yola girmiştim sonunda. Tıpkı düşündüğüm gibi, Kosuke kozunun işe yarayacağını biliyordum!

"Neden şaşırdın ki? Ben bile geçmişimi unutmuşken, o beni tanıdı. Onu teslim ettikten sonra özel izin alarak sorgulayacaktım fakat iş oralara gelmedi, kendini oracıkta öldürdü. Senin ismini kulağıma fısıldayarak can verdi."

"Ne söylediyse palavra! Kosuke ile yıllardır görüşmedim, yaptığı kanunsuzlukların hiç biriyle alakam yok..." dedikten sonra bir an duraksadı. Titriyordu, ama yavaştan. Onu kıstırıyor gibiydim. Değersiz hayatını buracıkta bitirebilirdim fakat zaten kısa bir süre sonra eceliyle giderdi. Fakat artık bana bir şeyler verip toz olmanın peşinde olduğunu biliyordum. Benim de istediğim buydu.

"Tapınak uzun süredir faal değil. Herkes ya öldü, ya da çok uzaklara gitti. Kosuke, geriye kalan son savaşçıydı. İcabına bakmışsınız işte, daha ne istiyorsun?" Sözlerindeki titreme, her geçen an daha da artıyordu. Sadece gitmek istiyordu, ancak söylemediklerini söylemeden onu bırakmayacaktım. Kim olduğunu artık daha iyi biliyordum. O, şüphesiz Kosuke'nin annesiydi. Onu bu pisliğe atıp daha sonra hiç bir şey olmamış gibi uzaktan onun nasıl bir canavara dönüştüğünü izlemişti. Kosuke benim kadar şanslı olamamıştı hiç bir zaman. Bu caniliğe ben de maruz bırakılmıştım fakat, Ishigakure beni bu çöplükten çekip çıkarmıştı. Karşımda duran mahlukattan iğreniyor, sebebi ne olursa olsun işlediği bu iğrenç günahla daha fazla yaşamasını da anlamsız buluyordum.

"Daha fazla kendini tutma istersen, istediğimi zor yoldan almayı sevmiyorum. Kosuke bunu iyi bilirdi!"

"Üstadlardan biri... Yağmur Ülkesi yakınlarında bir dojo açmıştı. Ama uzun süre önce öldüğünü duydum. Tek bildiğim bu kadar! Rahat bırak artık beni... Lütfen, lütfen bırak artık..." Süzülen gözyaşları, benim kalbimde bir yara açmamış aksine; nefretimi tamamen körüklemeye başlamıştı. Timsahtan farksız, canavardan bir tık uzaktı. Ona diyebilecek bir şeyim yoktu artık. İstediğimi almış, onu günah dolu hayatını sonlandırması için yalnız bırakabilirdim artık. Neden diye sormayacaktım... Dediğim gibi, hiç bir şey ama şu hayattaki hiç bir olgu; bunu çocuğuna yapmasını açıklayamazdı. Kafamı aşağıdan yukarı, yavaşça sallandırırken arkamı dönmeye başladım. Yüzüne bakmaya artık tahammülüm kalmamıştı. İlerlemeye başladım. Cılız bir hıçkırık, bir öksürük peşimi bırakmadı.

"Ölürken... Nasıldı? Benim yavrum... Benim oğlum.." Hıçkırıkları, gözyaşlarına karışmış; gecenin karanlığında bir senfoni oluşturmuştu. Fakat bu müzik benim için rahatlatıcıydı. Bir canavarın gözyaşlarını ve ağlayışını dinlemek kadar ruhuma iyi gelen bir şey olamazdı. Adımlarımı hızlandırdım. Bu eziyete daha fazla katlanmamak adına daha da ilerledim. Bir miktar daha gittikten sonra arkamı dahi dönmeden:

"Şüphesiz senden nefret ediyordu... Büyük ihtimalle ben de annemden nefret ederek ölürüm. Şimdi git de sessiz bir yerde kendini öldür. Senin gibi pisliklere bu dünyada ihtiyaç yok."
Last edited by Okawa Ringo on January 23rd, 2021, 10:58 pm, edited 2 times in total.
Image

Image
Künye
İsim: Okawa Ringo
Yaş: 17
Cinsiyet: Erkek
Element: Fuuton
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 15.500
Prestij: 0
Ün: 23
Kullanılabilir GP: 0
Motivasyon
Savaşçının Gururu
Shinobiliğe, köyüne, kendi ideallerine, yoldaşlarına büyük bir gururla bağlıdır. İnandığı bu değerler karşısında hakarete uğramak, küçük düşürülmek onun için zıvanadan çıkmaya yeter de artar. Bir görevi başarıyla tamamlamak, emirlere uymak, her zaman her durumda ne gerekiyorsa koşulsuz şartsız onu yapmak için hareket eder. Çok değer verdiği ve ona yeniden yaşadığını hissettiren shinobi felsefesi, hiç bir koşulda geri adım atmamasına ve karşılaştığı her problem karşısında sonuna kadar hırsla savaşmasını sağlar.
Komplikasyon
Esaret
Henüz doğru düzgün cümleler bile kuramayan küçücük bir çocuk iken yaşadığı ağır ve derin travmalar; dünyayı çok geç tanıması ve hiç bitmeyeceğini sandığı esaret, kurtuluşundan sonra bile bir çok psikolojik sıkıntıyı beraberinde getirmiştir.
Bu sorunları büyüdükçe aşmasına karşın özgürlüğünün kısıtlanması onun için kabus gibidir. Esir alınmak, hapsedilmek, bağlanmak, işkence görmek gibi durumlar onun tekrar eski anılarının canlanmasına neden olmaktadır. Unutulması zor olan bu derin yaralar, ona büyük acı verir ve düzgün düşünememesine, paniklemesine, ağlamasına, sinir krizleri geçirmesine neden olur.
Özellikler
Sır Tutucu
Karakter Ishichou'nun komutuyla yaptığı seyahat sonucunda başka bir shinobinin sırrına vakıf olmuştur. Bununla birlikte, Ishichou'dan görevde eşlik ettiği shinobinin bilmemesi gereken başka bir emir almıştır. Bu, Ishichou'nun karaktere güvendiğini göstermekle birlikte karakteri olası ters bir durumda sorumluluğu alması gereken birinci kişi haline getirmiştir.

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 7
Kondisyon: 7
Potansiyel: 6
Varlık: 3
Zeka: 3

Beceriler
Atletizm: 4
Akrobasi: 4 - Favori Beceri
El Hassasiyeti: 1
Saklanma: 3
Form: 2
Ninshuu: 1
Aldatma: 1
Empati: 1
Sosyalleşme: 1
Tıp: 1
Farkındalık: 3
İzcilik: 1

Mod

Jūryokugan

Efsanevi Yaratık

Kaya Kartalı | Gin

Ninjutsu

Fuuton - Furyuu - D Rank
Fuuton - Gyuki no Jutsu - C Rank
Fuuton - Kaiten Shuriken - C Rank
Fuuton - Renkuudan - B Rank
Fuuton - Sairi no Jutsu - B Rank [Gizli]

Ninpou - Shurikenshin - C Rank
Ninpou - Karasu Bunshin no Jutsu - C Rank
Ninpou - Shunshin - D Rank

Taijutsu

Ninja Ekipman Ustalığı - A Rank
Kullanıcının elinde kunai, bir tantou veya wakizashi kadar etkili bir ölüm silahına dönüşür, hasar potansiyeli aşırı yükselir. Kunainin dayanıklılığı yettiği sürece defansif hamlelerinin etkisi tavan yapar. Havada hareket eden shurikenleri veya kunaileri bir başka shuriken veya kunai ile çarptırarak yönlerini değiştirebilir, yüksek derecelerde falso hareketini böylece oluşturabilir, bu hareketleri düşerken veya zıplarken yapabilir.

Ekipmanlar/Eşyalar

Standart Shinobi Çantası
Kunai (Normal Kalite) x3
Shuriken (Normal Kalite) x5
Sis Bombası (Normal Kalite) x2
Patlayıcı Parşömen (Normal Kalite) x1
5 mt. Sentetik Misina (Normal Kalite)

Özel Üretim Cübbe
Kunai (İyi Kalite) x9
Shuriken (İyi Kalite) x10
Shuriken (Normal Kalite) x10
Shuriken (Düşük Kalite) x5
Patlayıcı Parşömen (İyi Kalite) x4
Patlayıcı Parşömen Bağlı Kunai x3
Fuuma Shuriken
5 mt. Zincir Halat
Sargı Bezi

Kan Hapı (İyi Kalite) x1
Kondisyon Hapı (Normal Kalite) x1
Yemek Hapı (Normal Kalite) x1
Chakra Hapı (Normal Kalite) x1
İyileştirici Hapı (Normal Kalite) x1

Ekipmanların Kıyafet Üzerinde Dağılımı
► Show Spoiler
意志

Kütüphane | Lejant
User avatar
Okawa Ringo
Ishigakure
Ishigakure
Posts:251
Joined:February 25th, 2019, 1:04 am
Künye:

Re: Geçmişe Borçlu

Post by Okawa Ringo » September 22nd, 2019, 4:52 am

Yediğim en amansız pusu, girdiğim en dolambaçlı çatışmaydı belki de. Gücümün kollarımdan çekildiğini hissettiğim her an, başımı öne eğip kendimi öldürerek ödüllendirmeyi istemiştim. Ancak bugün değil! Artık karşısında küçük bir çocuk yoktu, bunu öğretecektim. Hepsinin akıllarına kim olduğumu kazıyacaktım!


"Bir shinobi! Yuriko! Burada bir shino.." Son sözleri, tam boğazına sapladığım kunai ile kan dolu hışırtılara dönüştü. Ona dokunmak bile ziyadesiyle acı doluydu. Bunlar 'kapıcı' olarak tabir ettikleri tiplerdendi. Sıradan halk içinde dolaşır, bilgi toplayıp istihbarata dönüştürürlerdi. Dış dünyada vuku bulan her türlü olayı tapınağa gelerek anlatırlar ve tapınak yakınlarındaki yerleşim yerlerini gözetlerlerdi. Bu iki salağı burada bulmam iyi olmuştu. Onları bellerine asılı aptal yemek tencerelerinden tanıdım. Bakır çömlekler, hiç değişmiyor. Bunlardan yemek yemeyeli epey olmuştu aslında. Benim eğitimim yarıda kalmıştı maalesef. Ama istediğimi alamazsam bu iki aptalın hayatı da yarıda kalacaktı. Artık hareket etmeyen ve sesi kesilen adamın boynundan kunai'yi çekerek yere yığılışını izledim. Sonra gözlerimi bana doğru gelen adım seslerinin yönüne doğru çevirdim. Neyle karşılacağımı bilmiyordum, fakat hızla ileri atıldım. Bu saatten sonra durmaya da niyetim yoktu!

Metal sesi... Son nefesimi verirken, kulaklarımın işitmek isteyeceği en son ve en tatminkar ses olurdu. Ahenkle çevirdiğim kunai, karşımdaki herifin katanası ile buluştuğu her an; kulaklarım bu sesi ne kadar da sevdiğini haykırıyordu! Ama sevdiğim bir ses daha var, kesilen derinin çıkardığı kısık ama bir o kadar da tok sesi... Fışkıran kanın görüntüsünü de es geçemem, karşımdaki herifin savunmasını yıkmalı ve istediğimi elde etmeliydim. Sol elimdeki diğer kunai ışık hızıyla çekilmiş, emirlerime hazırdı. Kilitlendiğimiz pozisyonun galibi olup onu itebilmek amacıyla onu da kılıcıyla buluşturdum. Sert bir baskı kurmuştum üzerinde. İki kunai, çapraz bir vaziyette kılıcını istediğim yöne hareket ettirebilme gayesiyle yanıp tutuşuyordu. Bir süre bu güreşe devam ettikten sonra kendi eksenim etrafında dönerek hazırladığım sürpriz saldırılarıma geçtim. Hepsini bir şekilde karşılıyor ancak omzundan ve yanağından aldıkları kesikleri ise saklayamıyordu. Benden bir kaç adım uzaklaşıp nefeslenmek istedi. Buna izin vermedim, elimdeki kunaileri ona doğru yolladım. İlk yolladığım kunai karşısında biraz çevik davranıp katanasını yan çevirerek çarptırmayı başarmıştı. Diğeri ise belinin yanından sıyırarak geçmiş, büyük ihtimalle bir kaç küçük et parçasını da yanında götürmüştü. O an karşımda duran adam karşısında kazanmamın yakın olduğunu anlamıştım. O dangalak da bunu anlamış olacaktı ki, işin konuşmak kısmına geçmişti. Yalvarma kısmını ise iple çekiyordum...

"Kim olduğunu sanıyorsun sen! Daha da önemlisi, kim olduğumuzu biliyor musun!?" Sorusu kulaklarımda çınlarken tek yapabildiğim biraz gülümseyip onu onaylamak oldu. Elimde duran kunaiyi tekrardan tehditkar bir biçimde çevirirken gözlerimi kıstım. Sorusunu tüm içtenliğiyle cevaplayıp, artık soruları benim sorduğum kısıma geçmek istiyordum. "Maalesef, kim olduğunuzu gayet iyi biliyorum. Sana da güzel eğitim vermişler bu arada. Meşhur Dojonuzu bir ziyaret edeyim diye uğradım. Alınbandım burada pek hoş karşılanmadı ama. Sizi rahatsız ettim, bundan oldukça memnunum."

"Neyle uğraştığını hiç bilmiyorsun! Geri çekil, bu son uyarım! Yoksa seni uğruna savaştığım..."

"Uğruna savaştığım yüce Kashikoi Yolu ve diğer tüm bilge tanrılar adına lanetleyeceğim! Alevlerde erimeyecek, karanlıkta körelmeyeceğim BLA...BLA..BLA!" Dedikten sonra biraz nefes almış, yüzündeki şaşkınlığı izlemeye dalmıştım. Hayretler içerisinde olduğunu görebiliyordum. Anlayamayacak kadar aptaldı işte. Kör ve sağırdı, ben de onun gibi olabilirdim. Ama benim borçlu olduğum değerlerim ve hayatımı adadığım çok daha yüce bir yol vardı. Onun gibi bir it bunu anlayamazdı.

"Sen... Kimsin sen?" Şaşkınlığını üzerinden atmaya çalışıyor, cesur durmaya özen gösteriyordu. İki eliyle kavradığı kılıcını tekrardan sıktı. Tekrar konuştu: "Yeminimiz... Bunu bildiğine göre, bir zamanlar bizden biriydin? Doğru muyum!"

"Kafanda sadece patates yokmuş anlaşılan. Biraz beyin hiç de fena olmuyor! HAH! Ama bir yanlışın var gerizekalı, ben hiç bir zaman sizin gibi pisliklerden olmadım. Kim olduğuma gelirsek... Dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek isteyen biriyim sadece. Sizin yediğiniz bokları temizleyerek başlamaya karar verdim bende. Şimdi izin verirsen..." dedikten sonra elimdeki kunai hızlıca elimden çıkmış, rotasında hızlıca yol almaya başlamıştı. Şaşkın oğlan ise artık bakakalmaktan vazgeçmiş, sağa doğru ivmelenmişti. Ben ise onun kaçış yönünden saldıracaktım. Fakat bu sefer konuşmam güçtü. Bunshinlerimin konuşmak gibi bir yetenekleri yoktu çünkü. Tercih etmiyorlardı diyelim. Bunshinim; onun kaçış yönüne doğru ivmelenirken, konuşurken görmekten aciz olduğu gerçek bedenim havaya sıçramış ve onunla aynı hizaya gelmişti bile. Bunshinim ile kılıcını buluşturduğu an, gölgemi fark etmişti. Fakat onun için oldukça geçti. Havadan inerken, aynı hızla indirdiğim topuğum suratıyla buluşmuştu. Kendi bir yana uçarken, elinden fırlayan çok güvendiği kılıcı da yerle buluşmuştu. Yere ayaklarımı bastığım an tekrar ileri atılmış ve kontrolsüz bir şekilde düşen vücuduna önce bir kaç tekme, ardından yumruklar indirmiştim. En son ise avuç içimle buluşturduğum o değersiz suratını tüm gücümle yere çalmıştım. Kalkamayacağını umuyordum. Kalkamamıştı da. Yerde yatan bedeni hareketten kesilir kesilmez, ilerlemeye devam ettim. Tüm kararlılığımla. Ortamın sessizliğini bozan rahatsız edici sözler ise yerdeki piçin ağzından dökülmüştü.

"Aslan Yelesi-sama... Neden bu kadar geciktiniz..?"
"Aslan Yelesi ney lan? Kafana çok sert vurdum galiba! Çocukluğuna mı gittin lan puşt?!" diyebilmiştim gülerek. Beni neyin beklediğini ise duyduğum tehditkar ses ve chakra bütünlüğünden anladım. Ciddileşmem çok uzun sürmeyecekti.

"Birilerinin geldiğini duymuştum. Lakin senin gelmen beni çok şaşırttı Ringo. İçindeki savaşçıyı dinleyip shinobi oldun demek. PEH! Baban görse yüzüne tükürürdü..!"

Duyduğum ses kalıbı, içimde bir yerlerde korku tohumları ekili olduğunu biliyor olmalıydı. Babamı kullanması, sesinin bu kadar tanıdık gelmesi... Yüzümü karanlığa doğru çevirdiğimde bana doğru yaklaşmakta olan bir grup adamı seçebilmiştim. Sonunda hayatımı değiştirecek en büyük anılardan birine tanıklık edecektim. Son basamaklara yaklaştığımı artık biliyordum. Fakat hala anlam veremiyordum. O kadar yüzü aklımda tutmuştum, onu hiç hatırlamıyordum. Tek gözlü, olduğunca yaşlı ve güçlü gözüküyordu. Korkmuyordum, korkmayacaktım. Kendimce şaşkınlığım normaldi, fazla sürmesine izin vermedim. Gülümsemeye, hayır daha da güçlü kahkaha atmaya devam ettim!

"Ben yokken sirke dönmüş buralar! Fazla boşlamışım anlaşılan... Aslan Postu sen olmalısın." Dedikten sonra arkamda duran, az önce patakladığım herife dönerek sordum: "Bu arkadaşı tanımam gerekiyordu galiba... Hahahaha!"

Duruşunu bozmamış, üç adım kadar öne çıkmıştı. Ellerini önünde buluşturarak, savaşmaya hazır olduğunun sinyallerini veriyordu. Bende bir kaç adım ileri atıldım. Diğerlerinin karışıp karışmayacağını bilmiyordum fakat, benim için fark etmeyecekti. Kendimi birine kanıtlayacaksam, kendime kanıtlardım. Gelsinler bakalım... Bende hepsine yetecek taşşak vardı!

"Madem buralara kadar geldin; sana son dersini vereceğim Ringo, hazır mısın?" dedi. Gülerek karşıladım onu. Bana daha önce ders vermiş gibi konuşuyordu! Benimle hiç konuşmayıp yalnızca beni o kapıdan izleyen götlerden biri olmalıydı. Ama fark etmez, onu ve aptal derslerini tarihe gömmeye hazırdım. "Hay hay... Aslan Taşağı..." demiştim kısık gözlerimle.


"FUUTON: RENKUUDAN!"
Image

"DOTON: DORYUU HEKİ!"
Image


Ve bazen kendini bir çarpışmada buluverirsin. Cesur olman, yalnız olduğun gerçeğini değiştirmez. Bu gerçekle her yüzleştiğinde biraz daha yara alırsın. Ama peşinden gittiğin bir amacın olduğunda; aldığın her yara daha hızlı kapanmaya başlar.
Last edited by Okawa Ringo on September 30th, 2020, 3:25 am, edited 4 times in total.
Image

Image
Künye
İsim: Okawa Ringo
Yaş: 17
Cinsiyet: Erkek
Element: Fuuton
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 15.500
Prestij: 0
Ün: 23
Kullanılabilir GP: 0
Motivasyon
Savaşçının Gururu
Shinobiliğe, köyüne, kendi ideallerine, yoldaşlarına büyük bir gururla bağlıdır. İnandığı bu değerler karşısında hakarete uğramak, küçük düşürülmek onun için zıvanadan çıkmaya yeter de artar. Bir görevi başarıyla tamamlamak, emirlere uymak, her zaman her durumda ne gerekiyorsa koşulsuz şartsız onu yapmak için hareket eder. Çok değer verdiği ve ona yeniden yaşadığını hissettiren shinobi felsefesi, hiç bir koşulda geri adım atmamasına ve karşılaştığı her problem karşısında sonuna kadar hırsla savaşmasını sağlar.
Komplikasyon
Esaret
Henüz doğru düzgün cümleler bile kuramayan küçücük bir çocuk iken yaşadığı ağır ve derin travmalar; dünyayı çok geç tanıması ve hiç bitmeyeceğini sandığı esaret, kurtuluşundan sonra bile bir çok psikolojik sıkıntıyı beraberinde getirmiştir.
Bu sorunları büyüdükçe aşmasına karşın özgürlüğünün kısıtlanması onun için kabus gibidir. Esir alınmak, hapsedilmek, bağlanmak, işkence görmek gibi durumlar onun tekrar eski anılarının canlanmasına neden olmaktadır. Unutulması zor olan bu derin yaralar, ona büyük acı verir ve düzgün düşünememesine, paniklemesine, ağlamasına, sinir krizleri geçirmesine neden olur.
Özellikler
Sır Tutucu
Karakter Ishichou'nun komutuyla yaptığı seyahat sonucunda başka bir shinobinin sırrına vakıf olmuştur. Bununla birlikte, Ishichou'dan görevde eşlik ettiği shinobinin bilmemesi gereken başka bir emir almıştır. Bu, Ishichou'nun karaktere güvendiğini göstermekle birlikte karakteri olası ters bir durumda sorumluluğu alması gereken birinci kişi haline getirmiştir.

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 7
Kondisyon: 7
Potansiyel: 6
Varlık: 3
Zeka: 3

Beceriler
Atletizm: 4
Akrobasi: 4 - Favori Beceri
El Hassasiyeti: 1
Saklanma: 3
Form: 2
Ninshuu: 1
Aldatma: 1
Empati: 1
Sosyalleşme: 1
Tıp: 1
Farkındalık: 3
İzcilik: 1

Mod

Jūryokugan

Efsanevi Yaratık

Kaya Kartalı | Gin

Ninjutsu

Fuuton - Furyuu - D Rank
Fuuton - Gyuki no Jutsu - C Rank
Fuuton - Kaiten Shuriken - C Rank
Fuuton - Renkuudan - B Rank
Fuuton - Sairi no Jutsu - B Rank [Gizli]

Ninpou - Shurikenshin - C Rank
Ninpou - Karasu Bunshin no Jutsu - C Rank
Ninpou - Shunshin - D Rank

Taijutsu

Ninja Ekipman Ustalığı - A Rank
Kullanıcının elinde kunai, bir tantou veya wakizashi kadar etkili bir ölüm silahına dönüşür, hasar potansiyeli aşırı yükselir. Kunainin dayanıklılığı yettiği sürece defansif hamlelerinin etkisi tavan yapar. Havada hareket eden shurikenleri veya kunaileri bir başka shuriken veya kunai ile çarptırarak yönlerini değiştirebilir, yüksek derecelerde falso hareketini böylece oluşturabilir, bu hareketleri düşerken veya zıplarken yapabilir.

Ekipmanlar/Eşyalar

Standart Shinobi Çantası
Kunai (Normal Kalite) x3
Shuriken (Normal Kalite) x5
Sis Bombası (Normal Kalite) x2
Patlayıcı Parşömen (Normal Kalite) x1
5 mt. Sentetik Misina (Normal Kalite)

Özel Üretim Cübbe
Kunai (İyi Kalite) x9
Shuriken (İyi Kalite) x10
Shuriken (Normal Kalite) x10
Shuriken (Düşük Kalite) x5
Patlayıcı Parşömen (İyi Kalite) x4
Patlayıcı Parşömen Bağlı Kunai x3
Fuuma Shuriken
5 mt. Zincir Halat
Sargı Bezi

Kan Hapı (İyi Kalite) x1
Kondisyon Hapı (Normal Kalite) x1
Yemek Hapı (Normal Kalite) x1
Chakra Hapı (Normal Kalite) x1
İyileştirici Hapı (Normal Kalite) x1

Ekipmanların Kıyafet Üzerinde Dağılımı
► Show Spoiler
意志

Kütüphane | Lejant
User avatar
Okawa Ringo
Ishigakure
Ishigakure
Posts:251
Joined:February 25th, 2019, 1:04 am
Künye:

Re: Geçmişe Borçlu

Post by Okawa Ringo » November 24th, 2019, 12:41 am

Yüzümden düşen toprağın; tatmış olduğum mağlubiyetin ılık ve tozlu tadını, ağzımdan boşalan oluk oluk akan kanın; kalbimdeki tüm kırıklıklarını temsil ettiği o anı hatırladım. Öksürmekten nefes almamın imkansızlaştığı o an geldi tekrar aklıma... Tüm yenilgilerim içinde, en acı verici olanıydı. İlk kez bu dayanılmaz fiziksel acıdan çok kendime olan inancımın bir duman gibi havaya karışmasındandı tüm hüznüm ve gözyaşlarım. Her yenilgide olduğu gibi, bu sefer de zaman kavramının bir anlığına uçup gittiği, benliğimle baş başa kaldığım bir sınavdaydım...


"Ne oldu velet! Kafanı kaldıramıyorsun bile!"
Sözleri net duyamıyordu kulaklarım. Kulaklarım duysa, beynim kanla dolduğunu tahmin ettiğim ciğerlerimin derdiyle bir hayli meşguldü. Ona verdiğim güçlü darbelerin onu yıkamayışı, benim ise hayatımda ilk defa bu kadar esaslı dayak yemem... Sanırım ölüm kapımı tıklatıyordu. Ne vardı ki, yine de o kafamı kaldıracaktım. İstediğini ona verirsem, kendime küs kalarak ölecektim. Kafamı kaldırdım. Boynumu kıracakmış gibi sert bir şekilde yüklendim kaslarıma. Omuriliğimdeki her bir birim, dayanılmaz bir şekilde titriyor, parlıyor ve acıdan hissizleşen tüm sırtımda kendini soğukluk ve belirsizlikle belli ediyordu. Tüm bedenim kaskatı kesilene kadar sıktım kendimi. Suratımı ona doğrulttuğum an gülmeyi ihmal etmedim. Yanaklarım ve ağzım kan içinde kalmıştı belki. Hala kasılan kaslarımı sonuna kadar kullandım. Tüm gururumla, bir savaşçı gibi ölümden korkmadan; gülerek ölecektim!

"Kichiro-sama... Gücünüzden asla kuşku duymuyoruz, biliyorsunuz! Artık bu veletle daha fazla oynamayın! Bitirin işini gitsin!"

"Kes sesini Shou! Onu konseyden izin almadan öldüremem, sende bunu biliyorsun! Hem, artık karanlığa gömülebiliriz. İşlerimiz bitti. Çocuk bizi bulamayacak. Nereye gitse, kime sorsa bulamaz..." Kendi aralarındaki konuşmalar, yine kulaklarımın seçebileceğinden daha netti. Aslan taşak, sanki duyabilmem için bastıra bastıra söylüyordu. Buradaki şansı teptiğim zaman, kaderimden ve intikamımdan kilometrelerce uzaklaşacaktım. Bu acıyı bana yaşattırmak istiyor, beni öldürmeyerek ve beni bu acıyla yıllarca yaşatmak isteyerek aslında olabilecek en zalimce şeyi yapıyordu...

"Anladın mı Ringo? Aramızdaki güç farkını sana anlatabildim mi? Eğer bizi düşman bellemeyip, korkak bir it gibi ihanet etmeseydin benim seviyemde olabilirdin. Hayatını boşa harcadın evlat... İntikam yanılgısı seni tüketti. Artık bizi dert etmene gerek yok evlat. Karşıma benim seviyemde çıkabilmiş olsaydın, işler farklı olabilirdi. Şu halinle seni en fazla kafeste dövüştürüp keyiflenirim!"

Yaklaştığını hissettim. Azrailin keskin ve parlak bıçağını ensemde hissettim. Soğuk soğuk terleyen bedenim, titremeye başladı. Titrememesi için kastığım her bir kas fiberimi, her bir dişimi daha da kastım. Ancak çaresi yoktu, titriyor ve üşüyordum. Bana doğru gelen adımlarına ve tehditkar suratına karşı yapabileceğim hiç bir şey yoktu. Elimdeki kunai düşüp toprağa saplanmıştı. Orta parmağımı kunaiye takarak yapabildiğim en hızlı hamleyle onu elime aldım. Savaşmadan ölmeyecektim. Bu dünyadan yiğitçe dövüşmeden göçmeyecektim... İdeallerim uğruna atacağım bu son adım, beni ölüme götürse dahi doğru olduğunu bildiğim şeyi yaparak ölecektim! Kaptığım kunaiyi, bana biraz daha yaklaştığı an aşağıdan yukarı doğru savuracak, belki de tüm enerjimi kullanıp kendimi tüketecektim. Bilincim kapanacak, artık vücudumu ve duyu organlarımı dahi kontrol edemeyeceğim bir seviyeye gelecektim. O yüzden daha fazla düşünemezdim. Düşünmek için bol bol zamanım olacaktı. Öldükten sonrası ise, o kısmı düşünmeye artık gerek yoktu.

Adımlarını duyamamaya başlamıştım. Gözlerim ise bulanık görüyordu. Kanımla kaplı suratımdaki her bir damla kuruyarak yüzüme bir maske gibi yapışmıştı sanki. Ancak nefesi, gölgesi... Tam önüme adımlanmıştı! Geç kalmıştım... Hala harekete geçmemiş olmasını avantaja çevirmek adına saldırıma başladım. Onu görmeden, duymadan... Sadece hissederek elimdeki kunaiyi aşağıdan yukarıya, önce göğsüne sonra da kafasına bir yarma hamlesi tasarlayarak savurdum. İşe yarasın ya da yaramasın, sonuç olarak ölecektim. Ben ise bir kahraman gibi ölmeyi seçmiştim... "Ben... Savaşarak öleceğim lan! PİÇ!" Ağzımdan dökülen cümleler olmuştu. Sonucunda ise hamlemi yapmış, bir anlık boşluğunu yakadığım herifin çenesinden bir parçayı alabilmiştim. Bir kaç yumruk ve tekme indirişimin üstüne, kanını da akıtabildiğim için mutlu saydım kendimi. Lakin devam etmeyi reddeden vücudum artık bana itaat etmiyordu. Yere kapaklanacak gibi oldum. Geriye doğru sıçrayan herifin karşısında yere düşmeden; bir sağa bir sola sallarak dikiliyordum. Yüzümdeki ifade, artık her şeye hazır olduğumdu. Bunu anlamasını sağladım.

"Bak sen şu velede! Çoktan bayıldın sandım... Ama bizden bir kaç şey öğrenmişsin... Pes etmemek gibi. Şimdi meseleye geleyim. Seni öldüreceğimi kim söyledi?" Anlamıyor, anlayamıyordum. Beni öldürmeyecekse, neden? Babam mı? Ölmemi istemiyorlar mı? Onların merhametine mi kaldım ulan! Kendime, vücuduma ve yaşadığım hayata olan öfkemin doruk noktasındaydım. Tüm öfkem ciğerlerimde biriken kanla bir şelale gibi boşaldı ağzımdan. Öksürüğüm karşısında herkesin bir iki adım gerilediğini gördüm. Onları gösterdiğim direniş karşısında korkutuyordum. Onu yenememiş olmam ise, kendime acımamı sağlıyordu. Bir yandan hala bırakmayışım ise kendime tekrardan güvenmemi. İşte bu gurur için nefes alıyordum. Söylediğim her kelimenin boş olmayışı ise beni onurlandırıyordu.

"Senin merhametine mi kaldım ulan! Gel buraya! GEL ULAN! Savaşarak öleceğim dedim... DUYMADIN MI İT!"

"Duydum... Bak ne diyeceğim sana..." Kunaiyi iki elimle kavramış, artık saldırmasına kesin gözüyle baktığım o anı kolluyordum. Kendimi teslim etmek yerine odağımı yitirmemeye çalıştım. Tahminimce bilincimi yitirmeme yarım dakikadan az bir süre kalmıştı. Hayati bir yerine yapacağım bir saldırının hayaliyle son yarım dakikamı yaşamaktaydım. Fakat işler hiç de umduğum gibi gitmedi. O yarım dakika, bir saliseden kısa bir süre içinde tükenmişti. Bir anda suratıma doğru sıçramış, iki eliyle tuttuğu kafamı sağ dizine gömmüştü. Yavaşlayan reflekslerim ve tükenmiş kollarım, bu konuda bana hiç yardımcı olmamıştı. Tüm vücudumun uyuştuğunu hissetmemle elimdeki kunai yere düştü. Tüm gücümün vücudumdan çekildiğini hissetmemle yumuşak toprağa doğru düştüm. Gülümseyen suratım, oluk oluk kanayan her bir yaram ile bu hayatın son anlarını yaşıyordum. Ya da o an için, ben öyle sanıyordum.

"Eğer yaşayacak kadar taşaklıysan, yaşa bakalım... Yaşamak istediğin hayatı sana veriyorum Ringo!" Bunlar duyabildiğim cümleleriydi. Buradan sonrası ise duymayı istediğim ama bir çınlamayla kesilen seslerden oluşuyordu.

"Oğlum..."
Image

Image
Künye
İsim: Okawa Ringo
Yaş: 17
Cinsiyet: Erkek
Element: Fuuton
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 15.500
Prestij: 0
Ün: 23
Kullanılabilir GP: 0
Motivasyon
Savaşçının Gururu
Shinobiliğe, köyüne, kendi ideallerine, yoldaşlarına büyük bir gururla bağlıdır. İnandığı bu değerler karşısında hakarete uğramak, küçük düşürülmek onun için zıvanadan çıkmaya yeter de artar. Bir görevi başarıyla tamamlamak, emirlere uymak, her zaman her durumda ne gerekiyorsa koşulsuz şartsız onu yapmak için hareket eder. Çok değer verdiği ve ona yeniden yaşadığını hissettiren shinobi felsefesi, hiç bir koşulda geri adım atmamasına ve karşılaştığı her problem karşısında sonuna kadar hırsla savaşmasını sağlar.
Komplikasyon
Esaret
Henüz doğru düzgün cümleler bile kuramayan küçücük bir çocuk iken yaşadığı ağır ve derin travmalar; dünyayı çok geç tanıması ve hiç bitmeyeceğini sandığı esaret, kurtuluşundan sonra bile bir çok psikolojik sıkıntıyı beraberinde getirmiştir.
Bu sorunları büyüdükçe aşmasına karşın özgürlüğünün kısıtlanması onun için kabus gibidir. Esir alınmak, hapsedilmek, bağlanmak, işkence görmek gibi durumlar onun tekrar eski anılarının canlanmasına neden olmaktadır. Unutulması zor olan bu derin yaralar, ona büyük acı verir ve düzgün düşünememesine, paniklemesine, ağlamasına, sinir krizleri geçirmesine neden olur.
Özellikler
Sır Tutucu
Karakter Ishichou'nun komutuyla yaptığı seyahat sonucunda başka bir shinobinin sırrına vakıf olmuştur. Bununla birlikte, Ishichou'dan görevde eşlik ettiği shinobinin bilmemesi gereken başka bir emir almıştır. Bu, Ishichou'nun karaktere güvendiğini göstermekle birlikte karakteri olası ters bir durumda sorumluluğu alması gereken birinci kişi haline getirmiştir.

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 7
Kondisyon: 7
Potansiyel: 6
Varlık: 3
Zeka: 3

Beceriler
Atletizm: 4
Akrobasi: 4 - Favori Beceri
El Hassasiyeti: 1
Saklanma: 3
Form: 2
Ninshuu: 1
Aldatma: 1
Empati: 1
Sosyalleşme: 1
Tıp: 1
Farkındalık: 3
İzcilik: 1

Mod

Jūryokugan

Efsanevi Yaratık

Kaya Kartalı | Gin

Ninjutsu

Fuuton - Furyuu - D Rank
Fuuton - Gyuki no Jutsu - C Rank
Fuuton - Kaiten Shuriken - C Rank
Fuuton - Renkuudan - B Rank
Fuuton - Sairi no Jutsu - B Rank [Gizli]

Ninpou - Shurikenshin - C Rank
Ninpou - Karasu Bunshin no Jutsu - C Rank
Ninpou - Shunshin - D Rank

Taijutsu

Ninja Ekipman Ustalığı - A Rank
Kullanıcının elinde kunai, bir tantou veya wakizashi kadar etkili bir ölüm silahına dönüşür, hasar potansiyeli aşırı yükselir. Kunainin dayanıklılığı yettiği sürece defansif hamlelerinin etkisi tavan yapar. Havada hareket eden shurikenleri veya kunaileri bir başka shuriken veya kunai ile çarptırarak yönlerini değiştirebilir, yüksek derecelerde falso hareketini böylece oluşturabilir, bu hareketleri düşerken veya zıplarken yapabilir.

Ekipmanlar/Eşyalar

Standart Shinobi Çantası
Kunai (Normal Kalite) x3
Shuriken (Normal Kalite) x5
Sis Bombası (Normal Kalite) x2
Patlayıcı Parşömen (Normal Kalite) x1
5 mt. Sentetik Misina (Normal Kalite)

Özel Üretim Cübbe
Kunai (İyi Kalite) x9
Shuriken (İyi Kalite) x10
Shuriken (Normal Kalite) x10
Shuriken (Düşük Kalite) x5
Patlayıcı Parşömen (İyi Kalite) x4
Patlayıcı Parşömen Bağlı Kunai x3
Fuuma Shuriken
5 mt. Zincir Halat
Sargı Bezi

Kan Hapı (İyi Kalite) x1
Kondisyon Hapı (Normal Kalite) x1
Yemek Hapı (Normal Kalite) x1
Chakra Hapı (Normal Kalite) x1
İyileştirici Hapı (Normal Kalite) x1

Ekipmanların Kıyafet Üzerinde Dağılımı
► Show Spoiler
意志

Kütüphane | Lejant
Post Reply

Return to “Diğer Köyler”