[Fukase Naegi] Sarı Adam

[Fukase Naegi]

Ayaklarını yerde sürüyerek disiplinin en temel disiplinlerinden birine geçerek çevresini izlemeye devam ediyordu. Alt ve üstkata uzanan merdivenler sağ tarafında, tam karşısında, ahşap masanın arkasında, soluk ten rengi üzerinde parlayan kızıl gözleriyle Naegi'yi izleyen Zanke ve arka çaprazında teredütle uzaklaşan Moaru'nun tam ortasında pozisyon almıştı Naegi. Bu durum Zanke'yi mutlu etmiş gözüküyordu suratında yerleştirdiği sırıtıştan anlaşıldığı kadarıyla.

Ortamdaki tansiyon sessiz geçen saniylerle beraber geometrik artışını sürdürürken Zanke ve merdivenlerden gelen senkronize sesle tepe noktasına ulaşmıştı. Merak ettiği tek bir şey vardı bu noktadan sonra bu sesler Çimen Ülkesinden hareket eden shinobiler mi aitti, Zanke'nin tuttuğu adamlara mı? Basit görünümlü olmak amele tipli olmak üzere altı kişi belirmişti kapının önünde. Tehditkar gözükmeye çalışsalarda onları Naegi'nin gözünde tehdit olarak gösterebilecek tek şey birkaçının belinden sarkan katanalardı. Karşısındakini küçümsemek korkutucu bir şey olmalıydı ama Zanke'nin tehditkar yapısı Naegi'yi buna itiyordu.

Çok uzun sürmeyecek sırıtışla beraber ''Esir almak mı?'' demişti devamı gelmeyecek bir şekilde Naegi Zanke'nin konuşmasına. Masasının üzerindeki kağıtları dağıtarak, bir şeyler arıyormuş gibi gözüken Zanke'nin cevabıysa elini arkaya götürüp fırlattığı metal cisimle gerçekleşmişti. Aralarında 5 metreye yakın bir mesafe vardı kafasının hizasında kendisine doğru tehlikeli bir cisim yaklaşıyordu. Bu ani hareketle beraber ne olduğunu bilmediği hareketlenme de sağ tarafından ne olduğunu kestiremediği bir hareketlenmeyi fark edebilmişti. Gerçekten macerasının bitebileceği bir duruma yakalaşmıştı sonunda. Sağ tarafından kendisine gelen şey hareket imkanını olabildiğince kısıtlamıştı. Arka tarafındaki Moaru'nun anlaşılmaz davranışları ise diğer bir riskti.

Düşünme süresinin olmadığınının farkında olarak reflekslerine güvenmek zorunda kalacaktı. Sağ kolunu kafasına doğru götürmekle beraber sol tarafına doğru da sol elinden güç alarak bir parande atacaktı ve uygun mesafeyi yetişebilirse Sanzengarasu ile bu kalabalık odayı daha da kalabıklaştıracaktı. Odanın kendisi için risk taşımayan tek tarafına, sol tarafına doğru olabildiğince kişiyi çekmesi gerektiğine inanıyordu. Ancak bu şekilde tek kaçış noktası olan merdivenlere ulaşabilirdi. Bu merdivenlere ulaşmak içinse her yolu kullanması gerektiğini biliyordu. Gerekirse tavanı bile kendisi için bir yol olarak kullanabilirdi.

[GM - Naruto]

Kafana doğru ivmelenen metal cismi görmenle birlikte hamlene başlıyorsun. Kollarını harekete geçiriyor, sol tarafa doğru takla atmak için hazırlanıyorsun. Metal cisim, yana doğru eğilmenle birlikte kafan ve sağ kolunun arasından hızla geçip odanın diğer ucundaki duvara saplanıyor.

Taklanın ilk kısmı tamamlandığı anda, yani ellerini zeminden çektiğin aralıkta mühürlerine başlıyorsun. Sol tarafa doğru attığın takla seni aynı zamanda, aşağı katın merdivenlerinden bu kata gelmiş üç kişiye de yaklaştırıyor. Üçü senin onlara yaklaşman sebebiyle saldırıya hazır bir pozisyona bürünüyor. Henüz ikinci mühre geçmişken, sağ ayak bileğine birşeylerin sarıldığını hissediyorsun. Gözlerin anlık olarak kayıyor. Zincir. Ucuna bağlı kama. Zincir bileğini tamamen sarmalamışken kamanın keskin kısmının birkaç santimi diz kapağına yakın bir noktadan giriş yapıyor bacağına. Fazla girmemiş olması sebebiyle çok acı hissetmiyorsun ancak beraberinde getirdiği tehlike, hissedeceğin acıdan çok daha büyük oluyor.

Zincirini bileğine geçirmiş adam sert bir hamle ile çekiyor seni. Taklanın henüz tamamlanmamış olması sebebiyle zaten bozuk olan dengen, adamın uyguladığı kuvvet ile tamamen bozuluyor. Önce kıç üstü yere düşüyorsun, ardından adam artçıl bir kuvvet uygulayarak seni kendine çekince sırt üstü yapışıyorsun yere. Baş kısmın, aşağı kata inen merdivenlere dönük. Görüş açına biri giriyor, kafandan birkaç santim uzakta. Sen yukarı kata çıkan merdivenlere ilerledikçe, o da sana doğru yaklaşıyor. Belinden bir bıçak çıkarıyor. Bıçağın ucundan akan yeşil sıvıyı görebiliyorsun. Geriniyor ve göğsüne doğru bir saplama hamlesi yapılıyor.

Çok hızlı çekilmiyorsun ancak kalkıp dengeni sağlamanı engelleyecek bir kuvvet uygulanıyor sağ bileğine. Adam zinciri çektikçe kama bacağına biraz daha batıyor, bileğinle yapacağın hareketlerde bunu da hesaba katmak gerekmekte. Başının hemen üzerinde sana saldıran adama ek olarak, zincirli elemanın yanındaki adam da sırtındaki tantouyu çıkararak sana doğru ilerliyor. Anlık olarak ilgilenmen gereken bir, ertesinde gelecek olan iki tehlike bulunmakta.

[Fukase Naegi]

Sol tarafına doğru attığı parendesiyle beraber Zanke'nin fırlattığı metal cisimden kaçabilmişti ve havada yakaladığını düşündüğü boşlukta jutsusu için el mühürlerini girmeye başarmıştı. Naegi'nin fark edemediği şeyse kendisine doğru gelen zincirle bağlanmış kamaydı. Sağ ayak bileğine sarılan zinciri fark ettiğinde ise tepki verebilmesi için çok geç olmuştu. Zincirin ucundaki kamaysa dayanılabilir bir acıyla dizine daha yakın bir noktadan saplanmıştı Naegi'ye. Zinciri elinde tutan adamın uyladığı kuvvetle beraber göt üstü yere serilen Naegi havada yakalanmasından dolayı geçici süreliğine bedeninin tüm kontrolünü kaybediyor. Bileğine uygulanan ikinci bir ani kuvvetle tamamen yere yapışan Naegi kamanın biraz daha saplandığını dizinin oradaki acının artmasıyla kavrayabiliyor.

Kafası merdivenlere dolayısıyla kendisine doğru yakalaşan 3 adama yakın olan Naegi kendisine doğru yaklaşan iki kişiyi fark ediyordu. Biri üzerinden yeşil damlalar akan tahminen zehirli olan bıçağıyla ilerlerken bir diğeriyse sırtındaki tantouya hareketlenmişti. Tüm bunlara ek zinciri elinden tutan adam Naegi'nin kalkmasını engellemek için elindeki zinciri çekiştiriyordu. Odaklanmasını engelleyip ne yapacağının kararına vermesini engelleyen çok fazla uyarıcı vardı. Dizinden yükselen acı ve süzülen kan, bileğine dolanmış zincir, elinde tuttuğu bıçağı Naegi'nin göğsüne saplamak üzere olan adam hatta ve hatta bu adamın bıçağından damlayan zehir damlacıkları.

Ayağa kalkabilecek bir durumunun olmadığını bunu denemesininse onu bacağından elde edebileceğinden korktuğu için bacağındaki zincirden kurtulmadan yerdeki pozisyonunun bozmamasına inanıyordu. Bir eliyle adamın yaptığı saldırı hareketini karşılayıp diğer eline alabilirse bir kunai alıp onu adama fırlatatabilirdi eğer yeterli boşluğu yaratabilirse. Fakat o boşluğu yaratamazsa diğer elini de $kullanıp üzerine çullanan adamın kendi momentumunu kullanıp onu ayaklarının uzandığı taraftaki duvara doğru fırlatmayı düşünüyordu. Tüm bunları gerçekleştirmesinin engeli ise bacağına bağlanmış olan zincirdi.

[GM - Naruto]

Bacağına zarar vermemek için yerdeki konumunu koruyor, konum olarak sana en yakın kişinin saldırısına hazırlanıyorsun. Baş tarafına yakın olan adam, tek dizinin üzerine çökerek batırma hamlesini yapıyor. Kolunun dış kısmını adamın el bileğine denk getirerek blokluyorsun bu hamleyi. Ancak güç seviyen adamınki ile yarışamıyor. Diğer elinle bloklamak için kullandığın kolu desteklemek zorunda kalıyorsun. Adamın bu batırma hamlesiyle birlikteyse, bacağına kamayı geçirmiş eleman çekmeyi bırakıyor.

Baskı vücudunun üst kısmına uygulanırken, adamı ayak kısmına fırlatabilecek seviyede bir kuvvet uygulayamıyorsun. Bu sebeple üst kata çıkan merdiven tarafından yani ayaklarının olduğu kısımdan gelen elemana karşı savunmasız kalıyorsun. Saplama hamlesi yapan ile kilit durumda kaldığınız için tantousu ile herhangi bir hamle yapmıyor adam. Ikınıyorsun. Bakışların, kafanın hemen üzerindeki surata kilitleniyor. Hayatta kalma dürtülerin de bir yere kadar engelleyebiliyor bu batırma hamlesini. Bıçak, göğsüne doğru ilerlerken asıl acıyı bacağında hissediyorsun.

Tantousunu elinde tutan adam, dizinin hemen alt kısmına ayağıyla bastırıyor. Bu baskı, zemin ile bacağın arasında kalan kamanın bacağını tamamen delip geçmesine neden oluyor. Bu acı kontrolünü kaybetmene neden olurken bloklamak için kullandığın kolun da tamamen yapışıyor göğsüne. Bıçağun uzunluğu kol kalınlığından biraz fazla, tenini saran kıyafete temas ediyor ancak delmiyor. Adam da senin etkisiz hale gelişinle birlikte uyguladığı baskıyı sabitliyor. Hissettiğin acı ise dudaklarının arasından ara ara birkaç inilti yaymana sebep oluyor.

"Kolay oldu." Herkes yerinde sabitken Zanke'nin sesi iyice kitliyor konumları. "On üç kişi az gelir demiştim ama... Tam bir hayal kırıklığısın Naegi-san. Sanırım o kafa ödülüne şüpheyle yaklaşmalıyım." Birkaç adım sesi duyuyorsun. Göğsüne yapışmış, bıçağı engelleyen sol kolun uyuşmaya başlıyor baskı nedeniyle. "Ona bakacağız artık. Yolculuğunda ayık mı olmak istersin Naegi-san, yoksa baygın mı ? Yolda göreceğin manzaraların gayet güzel olduğuna garanti verebilirim."

Bacağın tamamen yarılmış durumda. Kamanın kemiklerine zarar verip vermediğinden emin değilsin. Ancak adamın ayağı hala bacağına bastırdığı için şu an ayırt etmekte zorlanıyorsun. Üzerine, göğsüne geçmeye hazır bir bıçak. Hareket edemiyorsun. Bıçağı geri itecek bir güce de sahip değilsin. Çok fazla olasılık yok önünde.

[Fukase Naegi]

Göğsüne hareketlenen bıçak darbesinin kolunun dışı ile durdurmayı başarmış ve diğer koluylada karşısındaki duvara fırlatmak için adamın koluna asıldığında yeterli kuvvette sahip olmadığını fark etmişti. Hiç bir zaman yeteri kadar kuvettli olmamıştı zaten ama çölde geçirdiği yaşam kaslarını iyice bitik bir duruma getirmişti. Uyguladığı kuvvetin yetersiz olduğunu, adamın ayaklarını yerden kaldırmaya yetmediğini görünce sağ ayağındaki gerginliğinde geçtiğini gördü. Kapana kısılmıştı artık. Üstündeki adamın bıçağından akan zehirin kanına karışamaması için son çırpınışlarını gerçekleştiriyordu. Ta ki adamlardan bir diğeri kamanın saplandığı bacağına bastırmasıyla.

Tüm odayı bastıran bir çığlıkla şoka geçmişti. Bacağı yerindemiydi bilmek istiyordu ama kafasını kaldıramıyordu. Gözlerine sis perdesi inmiş gibiydi. Bunlar acıdan gözlerine toplanan gözyaşlarının yarattığı bulanıklıktı aslında. Acıyla beraber en yoğun hisettiği diğer bir hise sıcaklıktı. Sağ bacağını sarmaylayan bir sıcaklık. Bedeninden yayılan kanın sıcak kokusunuda alabiliyordu tüm bunlarla beraber. Fakat inatçı bir köpek gibi hala adamın koluna sarılmıştı. Birkaç gün önce sorasanız ölmeye hazın olan Naegi birkaç saniye daha yaşamak için bıçağın derisine temas etmesini engellemeye çalışıyordu.

Tüm bu durumun içerisinde Zanke'yi duyor sonra. Ne dediğini anlayamasada o ses tınısının ona ait olduğunu biliyor. Deri botlarının ahşapta üzerinde çıkırttığı tok sesi duyuyor. Zanke'nin sesi Naegi için biraz daha belirginleşiyor. Nasıl yolculuğa çıkmak istediğini soran bir soru. Her halükarda uzun bir yolculuğa çıkacağını biliyor eğer bilincinin bir şekilde ayık kalması gerekiyorsa. Gözleri kapandığı anda peşinden ayrılmayan kabusları boğazına yapışacak veya görece güzel olan manzaralar eşliğinde cellatına doğru yola koyulacak.

Uyuşmaya başlayan kolu bir cevap vermesi için işaret oluyor Naegi için. Göğsüne saplanmak üzere olan bıçağı ve bacağını düşünerek kısık ve hırıltılı bir ses tonuyla ''A-a-açık, açık'' diyerek göğsündeki baskının azalmasını umut ediyordu. Bu sefer ölümü kabullenemeye hazır değildi. Hala yaşamak istiyordu. Bu güzel manzaralar ironik bir şekilde işkenceli bir yola dönüşsede gözlerini sonsuza kadar kapatıp yokluğun içerisine hapsolmak istemiyordu.

[GM - Naruto]

İsteğini kelimelere döküyorsun. Zanke'nin olduğu taraftan ince bir kahkaha sesi geliyor. "Hayır." Zanke'nin cevabıyla birlikte, göğsüne bıçağı bastıran eleman diğer eliyle bıçağın kabzasına sert bir darbe indiriyor. Bıçağın ucu, 2-3 santim kadar göğsüne giriyor. Acıyla kıvrılıyorsun. Basit bir deşme değil bu, ilk kez yaralanmıyorsun. Bıçağın saplandığı yerde çılgınca bir yanma hissi başlıyor. Bıçağa karşılık uyguladığın kuvvet acıdan dolayı zayıflıyor. Adam kabzaya bir darbe daha indiriyor. Arada kalan kolunu çekiyorsun, bir darbe daha. Bıçak, göğüs kafesinden tamamen içeriye giriyor. Yanma hissi tüm vücuduna yayılırken, bacağındaki acıyı bu baskın yanma nedeniyle unutuyorsun. Vücudun uyuşuyor, ellerin iki yana düşüyor. Üzerine çökmüş adam ise kalkıp uzaklaşıyor senden. Vücudun içten içe yanarken dışarıdan üşümeye başlıyorsun. Göğsünden akan kanlar gıdıklar gibi dolaşıyor vücudunda, sıcaklığı hissedemiyorsun. Tamamen paralize oluyorsun.

"Teslimati siz yapacaksınız. Bu kadar kolay olmaz sanmıştım, paramın karşılığını verirsiniz en azından." Bir onay ifadesi görüyorsun üst kata çıkan merdivenlerde bekleyen adamların suratında. Uyuşukluk artıyor, gözlerin yavaşça kapanıyor.

Off Topic

2.konudan devam edeceğiz bay kaçak. Tenhada çocuk kıstırıp öldürmek kolay tabii. Düdüklendiniz. Bu konunun ödülü, sağ çıkmanız durumunda ikinci konunun sonunda verilecek. Bol şans.