Page 2 of 3

Re: [Fukase Naegi] Sarı Adam (Part 2)

Posted: April 20th, 2019, 10:40 am
by GM - Naruto
Bacağındaki sızı katlanabileceğin seviyeye geldiğinde kadını durduruyorsun. Kalkmadan önce ufak birkaç hareketle kendini de deniyorsun ayrıca. Yürüyebileceğini hissediyorsun. Zorlasan tempolu bir koşuya dahi kalkışabilirsin. Kadın onu durdurmanın ardından, bacağındaki sargıyı değiştiriyor. "Zorlama." diyerek ayaklanıyor.

Sırtını verdiğin ağacın gövdesinden destek alarak doğruluyorsun. Bir saat önceki halini düşününce, bulunduğun durumdan fazlasıyla memnunsun aslında. Özgürsün. Acı vücudundan ve zihninden çekilmiş. İçine çektiğin hava daha bir tatlı geliyor. İçecek birkaç damla temiz su olsa biraz daha ayılman mümkün.

Doğrulmanı beyaz saçlı adam memnuniyetle karşılıyor, sizden biraz uzaklaşarak devam ediyor çevreyi gözlemesine. Kadın ise çantasındaki ekipmanları düzenlemekle meşgul.

Etraf sessizleşiyor. Zemine çarpan su damlaları dışında, arada bir esen esintinin çıkardığı ıslıklar dışında herşey sakin. Fazla sakin. Bu sakinlik arttıkça beyaz saçlı eleman tedirginleşiyor. Belki onun tedirginliğinden belki de gerçekten birşeyler hissettiğin için sana da bulaşıyor bu. Çevrende bir tur atıyorsun. Birşey yok. Beyaz saçlı ise birşeyler görmüş gibi sağ tarafına odaklanıyor. Bakışlarını o tarafa çeviriyorsun.

Beyaz saçlının incelediği alan görüş açına girdiği anda, yoktan varolan bir peçeli kayarak önünüzde duruyor. Sol omzundan başlayan keskin bir hat, belinin sağ tarafına dek geliyor. Adam yarasına eliyle bastırsa da bu denli bir yarayı kapatamıyor elbette. Aldığı derin ve endişeli nefeslerin kesilmesini bekliyor kekelerken. "Ç-Çiy. Geliyor." Adamın sesini bastıran bir patlama gümbürtüsü. Arkanıza dönüyorsunuz, çekip alındığın vagonun bulunduğu taraf. Ağaç gövdelerinin arasında dolaşan duman bulutunu sekiz adet peçeli delip geçiyor. Ağaç dallarından, gövdelerinden destek alarak size doğru yüksek bir hızla gelmekteler. Seni kurtaran grubun üyeleri dışında herhangi birini göremiyorsun. Ancak birinden kaçtıkları bariz.

Beyaz saçlı eleman hızla sana yaklaşarak diğer tarafa doğru çekip adeta itiyor seni. "Gidin." Kol yeninden çıkardığı kunaiyi elinde bir tur döndürdükten sonra, yanınızda beliren yaralı adamın boğazına sanki havayı yararmışçasına saplıyor, geri çıkarıyor. Boğazından kanlar boşalan adam henüz yere düşmeye başlamışken, beyaz saçlı bu sefer belindeki çantadan bir patlayıcı kunai çıkararak adamın alnına yapıştırıyor ve çevresinde bir tur dönmeye başlıyor. Kazandığı ivmeyi ise, az önce öldürdüğü takım arkadaşını, muhtemel tehlikenin geldiği noktaya doğru fırlatmak için kullanıyor.

Kadının seni çekelemeye başlıyor diğer yöne doğru.

Re: [Fukase Naegi] Sarı Adam (Part 2)

Posted: April 21st, 2019, 7:24 pm
by Fukase Naegi
Peçeli kadının elinden yayılan yeşil chakra aurasıyla azalmaya başlayan ağrıları katlanılabilir bir seviyeye geldiğinde Kadına bu kadarının yeterli olduğunu söyleyip bacağını oynatmayı denemeye başlamıştı. Rahatça yürüyebileceği hatta kendisini biraz zorlarsa koşabileceğinden emin olmuştu ve ayaklanmak için yeltendiğinde kadının emriyle yerinde sabit durup bandajlarının son bir kez daha değiştirilmesini beklemişti.

Kırmızı ile kaplanmış bandajların yerini pamuk beyazlığındaki bandajlar aldığında sırtını dayadığı ağaçtan destek alarak ayaklanmıştı ve temkinli bir şekilde bacağına ağırlığını vermeyi denemişti. Göğsü ve bacağındaki acılardan arımasıyla beraber içine çektiği hava bile daha farklı gelmişti o anda. Peçeli kadın bakım yapmak için kullandığı eşyaları çantasına yerleştirirken Naegi çevreyi izliyordu. Beyaz saçlı adamın yüzündeki yaradan dolayı yarım kalan memnuniyeti ise içini biraz daha rahatlatmıştı.

Özgürlüğüne tekrar kavuşsa da grubu takip etme yükümlülüğü devam etttiği için birkaç dakika önce oturur pozisyondayken sırtını dayadığı ağaca bu sefer iki ayağı üzerinde dayanmış ve çevreyi izlemeye başlamıştı. Fazla sessizdi içinde bulundukları plato. Islak ağaç yapraklarından damlayan su seslerinin bile duyulabilidği bir sessizlik kaplamıştı çevrelerini. Fakat beyaz saçlı adam bir şeylerin farkındaydı ve sağ tarafına doğru hareketlenmişti. Herkesin yerinde sabit durduğu bir anda fazla dikkat çektiği için Naegi gözleri ile beyaz saçlı adamı takip ediyordu.

Avına kitlenmiş bir yırtıcı hayvan gibi sabit bir yöne bakarak ilerleyen beyaz saçlı adamla aynı yöne baktıklarındaysa orada bir anda var olan başka bir peçeliyi görüyor Naegi. Sol omzundan başlayıp sağ beline doğru uzanan kanlı bir kesikle dikilen peçeli eli ile yarasına bastırsada yaranın yüzey alanının büyüklüğünden dolayı bir etkide bulunamıyor. Zorlanarak aldığı nefesten sonra kısık bir sesle Çiy'in geldiğini söylemekten fazlasını yapamayan peçeli herkesi uyaramasada onun sözlerini bitirmesiyle gerçekleşen gürültülü patlama sesi grubun geri kalanı için neyin yaklaştığının sinyalini verebiliyordu.

Patlamanın arkasında bıraktığı koyu duman bulutunun içinden ağaç dalları ve gövdelerinden destek alarak bir ok gibi fırlayan diğer sekiz peçeli yüksek hızla grubun bulunduğu alana doğru biri ve birilerinden kaçıyor gibi ilerliyordu. Patlamanın da etkisiyle göz bebekleri genişlemiş şekilde neler olduğunu donmuş şekilde izleyen Naegi beyaz saçlı adamın önünde belirip onu itmesiyle kendisine gelebilmişti. Hafif tökezleyen adımlarıyla adamın söylediği gibi ilerlemeye çalışırken gözlerini adamın ne yaptığından alamamıştı. Eline çektiği kunaisini birinin boğazına saplayıp fışkıran kanlar eşliğinde çantasından çıkarıp ölmek üzere olan adamın alnına yapıştırdığı patlayıcı parşömeni gördüğünde Naegi gözlerini önüne çevrimiş ve kendisini çekiştiren peçeli kadına çevrimişti. Birazdan yükselecek olan patlayıcı parşömenin sesini beklerken kadının çekelemelerinden destek alarak diğer yöne doğru koşmaya çalışacaktı. Çantasından sol eline alacağı kunai ile ise bir nebze herhangi bir tehtide karşı hazır olmayı amaçlayacaktı.

Re: [Fukase Naegi] Sarı Adam (Part 2)

Posted: May 4th, 2019, 11:36 pm
by GM - Naruto
Hızlanıyorsun. Sen hızlandıkça peçeli kadın bir o kadar daha hızlanarak daha kuvvetli çekiyor seni. Gördüğün tedaviden ötürü çok zorlayıcı birşey değil bu. Ancak hissettiğin sızılar ve 'yaram açılır' tarzında bir korku kendini tutmana neden oluyor.


Bulunduğunuz yerden yaklaşık yirmi metre uzaklaştığınızda beyazlı dibinizde bitiyor. Sırtı dönük bir nevi koşuyor, engebeleri sanki arkasında gözü varmış gibi aşıyor. Tek odağı, arkadan size her ne yaklaşıyorsa o. Diğer sekizli de size katıldığı anda az önce fırlattığı ceset bombayı patlatıyor. Patlamayla birlikte adam da önüne dönerek normal ilerleyişine devam ediyor.

Patlamanın hedefi vurup vurmadığını bilmiyorsun. Tek farkedebildiğin şey hızlandığınız. Beyazlı sürekli geriye doğru tedirgin bakışlar atıyor. Diğer peçeliler ise tedirginlik kadar korkmuş hissini de yayıyorlar çevrelerine, bunu rahatlıkla hissedebiliyorsun. İlerleyişiniz esnasında artan ağaç örtüsü görüş açınızı kısıtladıkça, bu hisler daha da yoğunlaşıyor.

Kaçışınız yaklaşık on dakika sürüyor. Bu sürenin sonunda yavaşlamaya başlıyorsunuz. Diğerlerinden ziyade, biraz sen kaynaklı oluyor bu durum. Zira uyuşmuş vücudun kısa sürede nefes nefese kalıyor. Senin yavaşlamanı da fırsat bilerek herkes arka tarafa bakıyor. Peçelilerden biri, o titrek ses tonuyla beyazlıya yöneltiyor sorusunu.

"Atlattık mı ?"

Tüm olaylar, bu adamın sorusun beklermiş gibi anlık bir şekilde yaşanıyor. Ağaçların arasında beliren siyah bir çizgi hızla size doğru fırlıyor. Belki 100, belki 150 metre öteden. Ancak dibinizde bitmesi, bir göz kırpmalık aralıkta gerçekleşiyor. Bir kablo. Havada zarif hareketler çizerek, soruyu soran adamın tam olarak ağzından girerek, ensesinden çıkıyor. Enseden çıkan bu metal kablonun ucu, adamın içinden geçtiği anda dört yana bölünerek bir nevi pençe halini alıyor. Sonrasında ise, ikinci saniyesinde tam tersi yöne çekilerek, beraberinde adamla birlikte kaynağına doğru uçuşa geçiyor.

Balık yakalayan bir oltadan farksız. Peçeli aranızdan ayrıldığı anda, etrafındaki herkes seni geniş bir çemberin içine alıyor. Beyazlı, kablonun geldiği yöne dönük. Tek eli geride, sanki seni bir el atımlık mesafede tutmak istiyor. Diğer elinde ise belinden çektiği bir tantou bulunmakta. Seni az önce iyileştiren kadın ise doğu tarafında pozisyon almış durumda. Herkesin elinde bir silah, farklı bir ekipman.

Tüm grup tetikte beklerken, henüz ekstra bir hazırlık yapmaya fırsat tanımadan farklı bir hareket yakalıyor gözlerin. Güneye odaklı beyazlının tarafından. Güneydoğu kısmında, benzer mesafede bir hareketlilik yakalıyorsun.

Re: [Fukase Naegi] Sarı Adam (Part 2)

Posted: May 5th, 2019, 9:48 pm
by Fukase Naegi
Bedeninin ulaşabileceği maksimum hıza kademeli olarak hızlanıyordu. Hissedeceği acından olmasa da yaralarının tekrar açılmasından dolayı var olan korkusundan dolayı kendisini sınırlandırıyordu fakat adımlarınını her geçen saniye biraz daha hızlandırmasıyla önündeki peçeli kadın kolundan daha fazla asılıp daha hızlı sürüklüyordu Naegi'yi. Birkaç saniye içerisinde beya saçlı adam da Naegi'nin arkasında belirmişti. Nasıl olduğunu anlaşılmayacak şekilde geriye doğru attığı adımlarla koşuyordu.

Engebeleri zorlanmadan aşan beyaz saçlı adam tüm odağını gelebilecek risklere yöneltmişti. Diğer sekiz peçeli adamında Naegi ve peçeli kadına katılmasıyla beyazlı adamın fırlattığı ceset bombanın sesi yükselmişti. Sesin yükselmesiyle de beyazlı adam önüne dönmüş ve ilerleyişe dikkat etmişti.

Patlamadan yükselen kara dumanlarla beraber ne olduğunu öğrenmek için kafasını her arkasına çevirdiğinde beyaz saçlı adamın tedirgin bakışlarıyla karşılaşıyordu Naegi. Grubun geri kalanındaysa korku hakimdi. Kimse neler olduğunu anlamamış bir biçimde hızlanmaya devam ediyordu. Doğru yönde ilerlediklerini umut ederek topografyanının ve ağaçların biraz daha sıklaştığı görüşün azaldığı alana doğru ilerlemişlerdi bile. Görüş açışısın daralması içten içe bir huzursuzluk yaratmıyor da değilid.

Yaklaşık 10 dakika içerisinde nefes nefese kalmış Naegi yüzünden tüm grup yavaşlamak zorunda kalmış ve çevreyi gözlemlemeye başlamışlardı. Herkesin içine düşen tedirginlik peçelilerden birinin titreyen sesiyle sorduğu soruyla beraber beyaz saçlı adama yönlendirilmiş fakat cevap vermesine vakit bile kalmadan salileseler içerisinde bir tel havada adeta dans edermişçesine yol alarak peçelinin ağzından girerek ensesinden dışarıya püskürttüğü kanla beraber çıkmış ve bir pençe şeklini almıştı. Birkaç saniye içerisinde ise peçelinin tahminen ölü bedeni telin kaynağına doğru peşinde bıraktığı kan izleriyle yola çıkmıştı. Naegi çığlık atmamak için kendisinini zor tutmuş ve gözlerini beyazlı adama doğru çevirmişti doğrudan. Beyazlı adam Naegi'nin bir atımlık mesafesine yaklaşarak bir eline tantousunu çekmiş ve sonraki saldırıyı bekler gibi bir forma bürünmüştü. Beyazlı adamla beraber grubun geri kalanı da Naegi'nin çevresinde bir çember oluşturmuşlardı.

Hala nefesini düzeltmekle uğraşan Naegi'yse bir elindeki kunai ile dövüş stilinin getirdiği formlardan birine bürünerek refkleslerine ve önündeki beyazlı adama güvenmek zorunda kalacaktı.

Re: [Fukase Naegi] Sarı Adam (Part 2)

Posted: May 25th, 2019, 11:29 pm
by GM - Naruto
Kunaini çekiyor, gelebilecek olan herhangi bir saldırı için savunma pozisyonuna geçiyorsun. Çevreni saran insanlar da benzer pozisyondalar. Sadece beyazlının, her an fırlayıp gidecekmiş gibi bir duruş sergilediğini görüyorsun. Kaosun başlangıcı için herşey hazır gözüküyor.

Ancak saniyeler önce dökülen kana tezat bir şekilde sessizlik hakim çevreye. Yaşanan seri patlamaların oluşturduğu yanık kokusu burnuna ulaşıyor. Duman ise yağmur ve rüzgar sebebiyle anında bastırılıyor. Dakikalar birbirini kovalarken, çevrendeki insanların endişelerini koklayabilmene rağmen belirli bir disiplinden çıkmadıklarını görüyorsun. Kaçma yanlısı birkaç cümle duyuyorsun. Ancak eyleme geçmiyor, hepsi beyazlının ağzından çıkacak cümleyi bekliyor. Az önce beyazlının başka bir peçeliye yaptıklarını görünce, bunu ister istemez sorguluyorsun.

Vakit geçtikçe beyazlı postürünü bozmamasına rağmen birkaç kişinin gevşediğini görüyorsun. Tam bu anda kulağına bir ıslık sesi ulaşıyor. Batı tarafı. Başını çevirdiğinde, iki metal kablonun, güney tarafında çevreni sarmış iki peçelinin göğsünü yarıp geçtiğini görüyorsun. Kablolar zemine çapraz geliyor, delip geçtikleri bedenden zemine saplanarak gerginleşiyor. Henüz uyanmamış reflekslerin buna yanıt veremezken, batı tarafındaki ağaçların arasından birinin size doğru uçtuğunu görüyorsun. Ellerinde birer wakizashi, havada bir tüymüş gibi süzülüyor. Ayaklarının dibinde, zemine kitlenmiş kablolar ise bu adamın iki yanından geçip giderek, batı tarafındaki bir ağaca sabitlenmiş.

Ana hareketi beyazlıdan bekleyerek omzunun üzerinden ona bakıyorsun. İleriye doğru birkaç adım atıyor, ardından kendini ağaçların arasına salıyor. Güney tarafında, ağaçların arasında size doğru süzülen bir başkasını daha görüyorsun. Beyazlı da direk olarak ona odaklanmış durumda.

Sağından iki, solundan bir peçeli batı tarafından yaklaşana hareketlenirken, bir ıslık sesi daha ulaşıyor kulaklarına. Tekrar batı tarafı. Ağaçlar arasından süzülen adamın hemen üstünden ivmeleniyor. Bir şekilde, bu kablonun direk sana hedeflendiğini hissediyorsun.

İki, belki üç saniye. Adamın ve kablonun sana ulaşması için gereken sürenin birkaç göz atımlık aralıkla sınırlı olduğunun farkındasın.

Re: [Fukase Naegi] Sarı Adam (Part 2)

Posted: May 26th, 2019, 3:01 am
by Fukase Naegi
Beyaz saçlı adamın çevresinde peşi sıra savunma pozisyonuna geçen peçelilerle beraber sol eline tutuşturduğu kunai ile birlikte savunma pozisyonuna geçmişti Naegi. Çığlıklar, patlamalar ve dökülen kanların sesleri yerlerini düzensiz soluk alış verişler ve ağaç yapraklarına çarpan su damlalarına bırakmıştı. Saniyeler yerini dakikalara bırakırken ormanın arkalarında bıraktıkları kısımdan tüten yanmış ceset kokusu burunlarına tüm rahatsız ediciliğiyle hücüm etmeye başlamıştı. Kokuyla beraber mızmızlanmaya, endişelerini dile getirmeye başlayan peçeliler olsa da beyaz saçlının ağzından bir kelime çıkmadıkça adımlarını bile atmıyorlardı. Sözler sadece havaya karışmış birkaç cümle olarak kalmıştı.

Uzun bekleyiş devam ederken birkaç peçelinin vücudunun gevşediğini ve postürünün bozulmasıyla sessizlik dolayısıyla yıldırım gibi gürleyen bir ıslık sesi duyulmuştu batı tarafından. Yine aynı metal kablolar havada bir kırbaç gibi salınarak ilerliyordu. İki peçelinin göğsünü yarıp kanlar eşliğinde bir ucu toprağa saplanan kabloların diğer uçları ardışık ağaçlara tutturulmuş ve saplandığı bedenlerin içerisinde gerginleşmişlerdi. Az önce hedef alınsa vurulabileceğinin farkına varan Naegi önce gözleri ardından da bedeni ile kabloların geldiği yön olan batıya yönelecekti. Kabloların ardından havada bir kuş tüyü kadar rahat süzülen ellerine wakizashi tutturan adamı fark etmişti.

Önündeki beyaz saçlı adam ise birkaç adım atarak kendisini ağaçların arasına atmıştı. Kendisine bir hedef belirlemiş ve avına kitlenmiş bir kartal gibi hedefine ilerliyordu. Beyaz saçlının da gitmesiyle kendi başının çaresine bakmak zorunda olduğunun daha da iyi farkına varan Naegi altında olduğu riskleri hesaplamaya çalışıyordu ve tüm bunlara ilave olarak kendisine doğru geldiğini fark ettiği bir kablo daha çıkmıştı üzerine süzülen adamın geldiği taraftan. Havada süzülen bu kablonun neler yapabildiğini görmüş biri olarak ilk önceliğinin ondan kaçmak olduğunu biliyor ama kablonun manevra kabiliyeti kaçabileceğinden emin olmasını zorlaştırıyordu.

Ne yapıp yapamayacağından emin olduktan sonra beyaz saçlı adamdan boşalan bölgeye doğru bir manevra yapacak ve bu manevrayı uygularkende en azından havadan üzerine doğru iyice yaklaşan wakizashli adamın ilk hamlesini engellemek için sol elinde tuttuğu kunaiyi ona doğru fırlatıp sağ eline yeni bir kunai çecekcekti. İleriye yani güneye doğru yaptığı manevranın hemen ardından bedenini hem sağ hem de sol tarafından gelen saldırıları görebileceği bir açıya çevirmesi gerekeceti. Yakın dövüşe bu yaralarla girmek en iyi seçeneği değildi fakat yapabilecek başka bir şeyi de yoktu. Naegi'nin tek şansı ölmemek için içinden edeceği duaların sayısını arttırmaktı.

Re: [Fukase Naegi] Sarı Adam (Part 2)

Posted: June 2nd, 2019, 3:59 pm
by GM - Naruto
Elindeki kunaiyi batı tarafından üzerine süzülen adama fırlatıyor, beyaz saçlını boşalttığı alana doğru adımlıyorsun.

Önde adam, ardında havada süzülen kablo. Karşısında senin fırlattığın kunai ve iki yanından batıya doğru atılan peçeliler. Havada süzülen adam, fırlattığın kunaiyi iki wakizashisini zarif bir şekilde çevirerek blokluyor. Bu sırada süzülme yönünü hafifçe aşağıya kırıyor, tek ayağıyla zemine temas ettikten hemen sonra, yüksek bir ivmeyle ileriye atılıyor.

Süzülen adamın suratındaki maskeyi gördüğünde, hafızanın stabil kısmındaki ANBU kelimesini yakalayabiliyorsun. Hareketlerindeki akışkanlık, 'ne yapacağını biliyor' havası da bunu kanıtlar nitelikte. Yeni ivmesiyle birlikte, senin iki yanından fırlamış iki peçelinin arasından geçip gidiyor. Bu kısa aralıkta yaptığı zarif wakizashi hareketleriyle kana buluyor görüşünü. Zorlanmıyor, havayı keser gibi. Artık ardında kalmış kablodan daha hızlı ve hafif sanki.

Çevren savaş gürültüsüyle sarılıyor, insanların son nefesini verirken çıkardığı, kanla dolu boğazların seslerini işitiyorsun. Karşındaki ANBU'nın sanki talim yapıyormuş gibi yaydığı rahatlıkla birlikte kendini bir av gibi hissediyorsun. Kunai tutan elini sıkıyor, kendini hazırlıyorsun. Mesafeler kısalırken, görüşün biri tarafından engelleniyor.

Yaralarını saran kadın. Birkaç adım önünde kayarak duruyor, savunma pozisyonuna geçiyor. Sol eli senin hafifçe önünde, sağ elinde bir tantou.Ölüme teslim duruşu saniyeler içerisinde kaderiyle buluşturuyor onu. Havadan süzülen ANBU tekrar zemine, kadının birkaç adım dibine yöneliyor. Zemine temas ettiğinde, direk olarak havaya sıçrıyor. Gözünü kapıyor, açıyor ve suratına bulanmış kanların sıcaklığıyla irkiliyorsun. Önce kadının havaya yükselen sol elini görüyorsun kana bulanmış gözlerinin arasından, hemen sonrasında kadının göğsünü delip geçen kablo. Birkaç santim ilerliyor, ardından hızla geriye çekilerek kadını önünden çekip alıyor.

Ölen kişilerin sesleri çevrende yankılanmaya devam ediyor. Etrafta süzülen, geçtiği yerlere ölüm saçan birer sinek gibiler. İki, belki üç saniye içerisinde gerçekleşmiş uyuşmuş reflekslerinin uyum sağlayamayacağı bir hız. Kunaine sarılırken kendini güvende hissedemiyorsun.

Çevrende bir tur atıyorsun. Yere dökülmüş yedi ceset. Kalan üç dört kişi kendi içlerinde bir daire oluşturmuş, kendi canlarının derdine düşmüş. Ağaç tepelerine bakıyorsun. Çevrenizdeki iki ağacın tepesinde çökmüş aşağıyı, sizi izleyen iki maskeli. Birisi senin yaklaşık 4 metre solundaki bir ağaçta. Muhtemelen kadını harcayan kişi de bu. Diğeri ise, yirmi beş metre sağ çaprazındaki bir ağaçta. Peçelilere odaklı.

Durdurmak için elinden birşey gelmeyeceğini biliyorsun. Kafanı kurcalayan tek soru, kadını harcayan ANBU seni de rahatlıkla öldürebilecekken neden es geçtiği.

Re: [Fukase Naegi] Sarı Adam (Part 2)

Posted: June 3rd, 2019, 6:38 pm
by Fukase Naegi
Sol elindeki kunaisini fırlatmasıyla beraber birkaç minik adımla kendisini beyaz saçlı adamdan boşalan alana atmış ve bekleme pozisyonuna geçmişti. Herhangi bir etkide bulunamayacağını bile bile fırlattığı kunaisi kolayca püskürtülmüş fakat istediği gibi süzülmeisini bir parça yavaşlatabildiğini zannetmişti Naegi. Yavaşça yere süzülen adamın vücudu ve maskesi biraz daha belirginleşmiş ve Neagi'nin hafızasının hala parçalanamamış tarafında kalan anılardan birkaç tanesi uyarmakla yetinmişti. Üzerinde bir hayvanı veya hayvanımsı bir canlıyı anımsatacak şekilde rekli işlemeler bulunan maskeli adam parmak uçlarının zemine değmesiyle beraber tekrar yükselmesi de bir olmuştu.

Tüm bu durumu korku ve görece hayranlıkla takip eden Naegi maskenin zihnindeki temsili olan ANBU kelimesinin ne anlama geldiğini hatırlamasada korkması gerektiğini bilecek kadar da bu kelimenin neleri temsil ettiğini biliyordu.

Kazandığı yeni ivmeyle beraber yükselmeye ve ilerlemeye devam eden adam üzerine doğru atılan birkaç peçeliyi zorlanmadan, sanki ellerindeki wakizashiler bir insan vücudunu değil de hava da dans ediyormuşcasına, cansız bedenlere çevirmiş ve arkasında koca bir kan bulutu ile ilerlemeye de devam ediyordu. Maskelinin hareketine devam edişiyle beraber kendisinin bir av ve karşısındakininse son saniyeye kadar avıyla oynamak isteyen bir avcı olduğunu anlayan Naegi içine düştüğü dehşetten dolayı ne ölmek üzere olan birinin son çığlığını ne de boğazı kesilen birinin hırıltılı yardım çağrılarını duyabiliyordu. Biraz daha kendine gelmesi için görüşünü kapatacak bir bedene ihtiyacı olduğunun farkında olduğunu bilmesede maskeli ile arasına giren peçeli kadın sayesinde içine düştüğü dehşet çukurundan kendisini çekip çıkarabilmişti.

Peçeli kadın Naegi'nin önüne kayarak geçtiğinde derin bir pişmanlık içerisine girmişti. ''Kaç'' demek istemişti kadına fakat dudaklarını açacak kadar da cesur değildi. Kadının Naegi'nin önüne geçmesiyle maskeli adam tekrardan alçalmaya başlamış ve parmak uçlarının zemine tekrar değmesiyle çevreye kanlar saçması bir olmuştu. Yüzüne fışkıran sıcak kanlı irkilmiş olan Naegi korkuyla boşta olan eliyle beraber karnını tutuyordu. Kadını delen kabloların kendisini de deldiğine inanıyordu ama birkaç santim aşağıya kaydırdığında gözlerini maskeliden çıkan kabloların ucuna götürdüğünde kadına saplanmış kablonun tıpkı diğer kurbanlarında da olduğu gibi gerilerek bilinmezliğe doğru çekip almıştı kadını Naegi'nin ellerinden.

Bu son saldırıyı da atlatmasıyla kollarını gevşetmiş ve çevresini izlemeye başlamıştı. Sivri sinek gibi çevrede uçan ve canını veren bedenleri saymanın sınırı gelmezdi ve ayakta duran insan sayısı yerde kanlar içerisinde yatanlara göre çok azdı. Hatta onları bile saymak için efor harcamasına gerek kalmacağına inanıyordu birkaç saniye içerisinde. Ağaçların tepesinde birkaç maskeli ve ortalıkta ellerinde kılıçlarla yükselip alçalan başka bir maskeliye karşı kaçma veya savaşma şansı olmadığının da bilinciyle beraber beklemeye başlamıştı. Kendisinden emin bir şekilde beklemesinin sebebi ise şuana kadar defalarca ölebilecekken ölmemiş olmasıydı. Bu adamların kendisini bir şekilde canlı istediklerini anlayabilecek kadar zeki biriydi Naegi yada her halükarda ölmek üzere olan bir ahmaktı.

Re: [Fukase Naegi] Sarı Adam (Part 2)

Posted: June 10th, 2019, 5:11 pm
by GM - Naruto
Sağ tarafındaki dörtlüden bir kişi cesaretini topluyor, yaklaşık 7-8 metre ötesindeki ağaca konuşlanmış maskeliye doğru sıçrıyor yerden. Kalanlar aralarındaki daireyi daraltırken, umutsuz gözlerle peçelinin gidişini izliyorlar. Maskeli eleman ise istifini bozmuyor, sadece çöktüğü yerde ayaklanarak saldırıyı bekliyor.

Peçeli adamın çöktüğü dala ulaştığı anda elindeki wakizashiyi savuruyor. Maskeli geriye iki adım atıyor. Peçeli batırma hamlesiyle devam ediyor. Maskeli, dar alanda ustalıkla dolu bir yarı adım atıyor, peçelinin direk olarak ağaç gövdesine çarpmasına izin veriyor. Sinirle geriye dönen peçeli kontrolünü kaybederek wakizashisini fırlatıyor maskeliye. Maskeli kafasını hafifçe sağa eğiyor, fırlayan wakizashiden kaçıyor. Tüm bu hareketler, birebir bir dövüşten ziyade maskeli tarafından haykırılan bir 'Dur' çağrısı oluyor. Peçeli ise saldırıları boşa çıktıkça, daha hırsla hareket ediyor. Dakikalar önce grup arasında gördüğün koordinasyon, beyaz saçlının buradan ayrılmasıyla sonlanmış gibi duruyor. Zira aşağıda kalan üç peçeli korku dolu gözlerle izliyorlar sadece. Yardım etmiyorlar, durmasını söylemiyorlar. Kazanmasını umarak bekliyorlar.

Maskeli ise daha fazla uyarıya yer bırakmıyor. Peçelinin seri taijutsu hamlelerini ustalıkla bloklarken, elindeki wakizashiyi sakince tam kalbinin ortasına yerleştiriyor. Peçelinin yerinde donması sayesinde, ölümünü saniye saniye izleyebiliyorsun. Maskeli, yaşam gözlerinden silinene dek çekmiyor wakizashisini. Öldüğünden emin olduktan sonra, peçelinin vücudunu yavaşça ağaçtan aşağıya itiyor. Güç farkının ne denli bariz olduğunu idrak eden tek kişi sensin. Peçeliler için de açıklayıcı bir rehber oluyor bu.

Alışmış bir şekilde izliyorsun bunları. Başı tahmin edilebilir, sonu ise en başından belli bir dövüş. Zaten teslim olmuş vücudun, savaşın heyecanından yoksun duruyor. Peçeli zemine mıhlanırken, ayaklarının birkaç adım önüne bir wakizashi saplanıyor. Başını hafifçe kaldırdığında, sana yakın olan ağaçtan, seni izleyen maskeli tarafından fırlatıldığını anlayabiliyorsun. wakizashinin kabzasına misinalar aracılığıyla iki kunai bağlanmış. Kunailere ise, yine misinalar aracılığı ile birer patlayıcı parşömen. Maskelide tehditkar bir aura yok. Parşömenler ise patlamaktan ziyade, davetkar bir şekilde duruyorlar.

"Fukase Naegi." Fısıltıdan hallice, cana yakın bir ses. Suratında akan kan kadar sıcak. Başını senden yaklaşık on beş metre uzaktaki maskelilere çeviriyor işaret etmek istercesine. Hepsi diğer maskeliye odaklı. Saldırma gibi bir niyetleri yok. Çömeldiği ağaç dalı üzerine serilerek oturuyor. "Çiy. Hala anlamadıysan." Kusagakure. ANBU. "Shiba Mebae ve üç genç shinobimizin ölümünden sorumlusun. " Herkesin tekrar tekrar söylediği şeyleri o da dillendiriyor. "Hayatta kalmaya değer olduğunu kanıtla. Kanıtla ki sonrasında konuşabilelim." Gözlerini göremiyorsun ama başının hareketlerinden önce önüne fırlattığı wakizashiye, ardından da peçelilere baktığını anlayabiliyorsun. İstediği şey fazlasıyla net.

Beyaz saçlıya dair bir iz yok.

Re: [Fukase Naegi] Sarı Adam (Part 2)

Posted: June 11th, 2019, 9:31 pm
by Fukase Naegi
Kollarını serbest bırakmış ve ortalığın yatışmasını bekleyen Naegi'nin sağ tarafındaki peçelilerden birisinin içerisinde gereğinden fazla üretilen adrenalinle birlikte ağaçta konuşlanmış maskelilerden birinin üzerine doğru sıçramasıyla başlamıştı curcuna. Arkasında bıraktığı diğer peçeliler aralarından eksilen bir kişiden dolayı oluşturdukları çemberi daraltırken gözleriyle havada ölüme doğru süzülen arkadaşlarını izliyorlardı. Arkadaşlarının ilk saldırısı ile karşısındaki maskeliyi birkaç adım geri attırtmasıyla içlerinde oluşabilecek umut sonraki hamlelerle yavaş yavaş azalmaya başlamıştı. Maskeli adamın kendisine doğru gelen tüm saldırılardan sakince sıyrılmasıydı onlar için bu umutu azaltan. Fakat maskelinin bu dövüşmek istemediğini ve birazda küçük gören tavırlarının karşısındaki her yeni saldırısıyla geri püskürtülen fakat daha büyük bir hırsla gözü dönmüş peçelinin ufak şansına da inanmıyor gibi değillerdi. Aşağıda sadece üç kişi kalmışlardı ve eğer ağaçların tepesinde savaşan peçeli bunu başarabilirse kendilerinin de kazanabileceklerine inanabilirlerdi.

Maskeli ile peçeli kavga ede dururken bir saniyelik bir göz açıp kapama süresiyle az önce göğüs göğüse vuruştuğundan emin olduğu maskeli ve peçeli ikilisinden, kalbine saplanan wakazashi ile acısız bir ölüme kavuşan peçeli ve kılıcı kavrayan maskeliye dönüşmüştü gözünün önündeki sahne.

Aşağıda iyice daralan çemberleri veye üçgenleri içerisinde şoke olmuş biçimde dakikalar önce birer klon gibi hareket eden peçeliler tüm düzenlerini ve umutlarını kaybetmiş sonlarını beklerken Naegi bekleyişine devam ediyordu. Tüm bunların yaşanacağını biliyordu ve kalan üç kişinin de diğerleri gibi bir köşede kanlar içerisinde ölmesini bekleyip sıranın kendisine gelmesini bekliyordu. Sıranın kendisine geldiğiniyse ağçaların birindeki maskelinin fırlattığı wakizashinin önüne saplanmasıyla anlamaya başlamıştı. Önündeki toprağa saplanan wakizashinin uçlarına bağlanan tel misinaların birer uçları ağaçlara saplanmış kunailere tutturulmuş ve kunailerin uçlarına da birer patlayıcı parşömen bağlanmıştı. Naegi kafasını hafifçe yukarıya kaldırdığında kılıcın sahibi olan maskeli ile göz göze bakınır haldeydi. Adını fısıldamıştı maskeli adam sonrada bilincinin açık olduğu son birkaç gündür devamlı olarak duyduğu geçmişi yüzüne vurulmaya başlamıştı. Katlettiği çocuklar yine yüzüne vuruluyordu fakat maskelinin sesinde veya duruşunda hiçbir tehditkar tavır da bulunmamaktaydı.

Naegi'ye kendisini kanıtlamasını söyleyen maskeli gözleriyle gösteremese kafasıyla yaptığı işaretlerle anlaşılmıştı ne yapılmasını istediği. Önünde yatan kılıcı ve ölümü bekleyen peçelileri gösteriyordu. Yapıcak pek fazla bir şey yok gibi gözküyordu artık Naegi için. Derin bir nefes alıp verme sonrası birkaç el mühürünü girdikten sonra ''Kasumi Juusha'' diye fısıldamış ve karşısındaki 3 peçelinin çevresinde katran vari maddeden oluşmaya başlayan klonlarının akabinde önündeki toprağa saplanmış olan kılıca kavramak için bir kolunu uzatacak ve saplanmış kılıcı kavramasıyla beraber peçelilere doğru olan ilerleyişne başlaymayı plalıyordu.