[Akane Misa] Esaret

Diğer ninja köylerine sahip ülkeler.
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Akane Misa] Esaret

Post by GM - Naruto » August 28th, 2019, 11:11 pm

İç düşünceler, sana yaverlik ya da daha başka bir tabirle eşlik eden tek şeylerdi. Düşünüyor, bağırıyor veya bazı anlar sadece titreyen kaslarının tetiklediği zincirlerden çıkan seslere kulak misafiri oluyordun. Aslında tüm bunlar bile sana senden vazgeçildiğini gösteriyor. Yalnızlığın o normal yaşantında çoğu zaman sana huzur verdiği anları anımsayınca için burkuluyor. Zira şu an edindiğin yalnızlığın seni sadece tedirgin ediyor. Bir çok şey düşünüyorsun ama bunların başını çeken şey, basit bir soru oluyor. Şimdi ne olacak? Bilmiyorsun. Gerçek anlamda bilmiyorsun... Fikir yürütmek bile şu noktada imkansız bir durum seni için. Ne düşünürsen, nasıl bir mantık yürütürsen yürüt aklına gelen her şeyin bir süre sonra içinde bulunduğun bu durumun kılıfına uymadığını fark ediyorsun.

Nefes almak bile canını acıtıyor bir yandan. Özellikle kırık bir burna sahip olduğunu unutup, burnunu kullanmaya çalıştığında sanki burun deliklerinden hava değil de, keskin bir bıçak geçiyormuş gibi hissediyorsun. Öte yandan kaburgaların, böbreklerin ve sırtın gibi çoğu yerin benzer ağrılardan, sızılardan nasibini almış durumda. Buraya ilk getirildiğin anı hatırlayınca, benzer bir durumda, hatta daha kötü bir durumda olduğunu düşünüyorsun... Tek fark bu sefer altına kaçırmamış olmak. En azından temiz olma hissiyatı, bu olumsuzluklar silsilesinde tek olumlu şey olarak gözüne çarpıyor... Hoş ne kadar içini rahatlatıyor ya da umurunda oluyor bilemiyorsun.

Ne kadar zaman geçtiğini kestirmek zor senin için; ama zihnin uyanık olduğu andan itibaren, belki de ilk defa dış etmenlerden gelen farklı bir ses duyuyorsun. Gürültülü bir şekilde kapatılan bir demir kapı, onun öncesinde ise rahatsız edici bir gıcırtı. Her ikisininde girişteki kapıdan geldiğine neredeyse eminsin.

Neler olduğunu merak edemeyecek kadar bitik olduğun bu anlarda, kulağına bir kaç saniye sonra adımlama sesleri gelmeye başlıyor. Yavaş ve belirli bir ritme sahip bu adımların tek bir kişiye ait olduğunu, ancak hücrenin yakınlarına vardığında duvara yansıyan gölgesinden anlayabiliyorsun. Senin için neredeyse tamamen bir dejavu denilebilecek bu anı bozan şey ise adımların sahibi hücrenin tam karşısında dikilince oluyor. Nagato olduğunu sandığın kişinin, belki de şu an bu hayatta en nefret ettiğin kişi olduğunu görünce hayal kırıklığına uğruyorsun; ama seni yaralayan asıl şey, ellerinde tuttuğu gaz lambasının yüzüne yansıyan ışıklarının aydınlattığı o alaycı ve küçümser bakış oluyor. Acıyormuş gibi bakıyor sana; ama bunu şefkatle değil, tamamen kınayarak yapıyor. Sanki karşısında hayatında görmüş olduğu en büyük hayal kırıklığına bakıyormuş gibi hissediyorsun ve o hayal kırıklığının senden başkası olmaması kendinden nefret edecek kadar çıldırmana sebep oluyor. Kenichi... Adeta gözleriyle seni paramparça ediyor. Her anlamda, o bakışların hedefi oldukça, daha fazla aşağılanmış hissediyorsun kendini.

Bu bir kaç saniyeden uzun sürüyor. Demir parmaklıklara mesafeli duran Kenichi, en sonunda: "Tam bir hayal kırıklığı, başka hiçbir şey değil." diyor sana bakarken ama daha çok kendiyle konuşuyormuş gibi. Bu sefer sözlerinde ne bir alaycılık ne de başka bir ciddiyetsizlik seziyorsun. Dümdüz ve sanki seni artık dalga geçecek kadar bile ciddiye almıyormuş gibi bir hali var. Demir parmaklıklara yaklaşıyor ve anahtar deliğini açıp, içeri giriyor. Öylece sana bakıyor, diyeceğin bir şey var mı diye. Hoş söyleyecek bir şeyin varsa bile ne kadar umursayacak, bunu bile kestiremiyorsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Akane Misa
Posts:57
Joined:February 28th, 2019, 8:04 am

Re: [Akane Misa] Esaret

Post by Akane Misa » August 29th, 2019, 2:49 pm

Doğduğumdan bu yana genellikle başarı ile yaptığım nefes alıp verme işini şimdi ise kırık bir burunla hiç yapamıyordum. Sanki kemikler birbirine yapışıp geçişi önlüyor gibiydiler. Gerçi yabancı olduğum bir acı değildi bu. Kemiklerim, bedenim, özellikle burnum.. Hepsi ilk geldiğim gün gibiydi. Hepsine alışıktım. Fakat bu alışıklık acıyı önlemeye yetmiyordu. ''En azından..'' dedim içimden. En azından ilki gibi pis ve pasaklı değildim. Henüz tuvaletimi kullanmamıştım. Kullanmak ise kesinlikle istemiyordum.

Uyanık bir vaziyette içimde saçma sapan düşünceler ile boğuştuğum bir anda farklı bir ses duyuyordum. İlk başta sesin ne olduğunu anlayamamıştım. Kulaklarım uzun zamandır görevini yapmıyordu nasıl olsa. Fakat o sesi beynimde taklit ederek bunun bir demir kapının kapatılma sesi olduğunu anlamıştım. Sonrasında ise bir gıcırtı.. Girişteki kapılar olduğunu varsayıyordum. Bİrisi buraya geliyordu. Kim olabileceğini tahmin etmek zor değildi açıkçası. Nagato olduğunu sandığım kişi düzgün adım sesleriyle birlikte bana yaklaşıyordu. Yine bir yerlere götürüleceğimi düşünüyordum. Fakat bu düşüncelerimi aklımdan sıfırlayan şey, gelen kişinin kafesin önünde dikilmesiydi. Zar zor nefes alan benim için, o anlık astım hastalarına dönmüştüm adeta. ''Kenichi..'' Diye yutkunabildim sadece.

Zihnimin derinliklerinde bir sürü hayalimin içinde olan bu adam alaycı ve küçümser bakışları ile karşıma duruyordu. İşte onu öldürme arzumun asıl etkeni buydu. Karşıdaki kişinin hisleri nedir bilmeksizin sergilediği tutumlar beni delirtiyordu. Fiziksel olarak bitmiş olmasaydım eğer zincir dinlemeden yumruk atmaya çalışacağımı biliyordum. Fakat bu sefer farklı olan bir şey vardı onda. Yüzündeki alaycı ve küçümser bakışları yan tarafa sıyırdığımda alttan keskin bir kılıç darbesi gibi hayal kırıklığını hissedebiliyordum. O bile.. O bile bu hisse kapılmıştı. İçimde büyüyen bu öfke alevini dışarı gösterme yolum yoktu. Fakat o an.. O an hayatıma karşılık bu adama bir yumruk atabilmeyi dilemiştim. Öyle bir yumruk atacaktım ki, yaşadığım her acı için ızdıraplar içinde kıvranacaktı. Beni anlaması sağlayacaktım. İmkansız..

Bİr süre sonra ise konuşmaya başlıyordu. Bu kez ise alaycı ve ciddiyetsiz bir şekilde bana hayal kırıklığımı söylüyordu yüzü yetmezmiş gibi. Ciddi olduğunu anlayabiliyordum. ''Hayal..Kırıklığı...''

Abimin anlattığına göre her şey güneşli bir günün aniden kararması ve yıldırımların çakmasıyla başlamıştı..
Rüzgarların kapı önündeki zilleri ittirmesiyle çıkan sesler odanın içini dolduruyordu. Babam ile abim dışarıda dururken duydukları tek şey annemin amansız çığlıklarıydı. Bir ileri bir geri giden babamın aklında tek soru cinsiyetinin ne olacağıydı. Onun için karısının bu çığlıkları normaldi. Önceki doğumdan tecrübe edinmişti. Kadınlar böyle varlıklardı onun için. Fakat abim için aynısını diyemezdim. Anneme bir şey olacak diye korkuyordu. Belki de o yaşta annesinden çıkacak olan şeyin bir yaratık olduğunu düşünüyordu. Her çığlıkta kafasını irkilerek yukarı kaldırıp babasına bakınca ondan güven aldığını sanırdı.

Yarım saat civarı bir süre geçmişti. Güneş sanki gökyüzüne küsmüş gibi geri geri kaçmıştı. Güneş'i esir alan kara bulutlar ise Kusagakure'yi fethediyor gibiydi. Zillerin çıkardığı sesler ile rüzgarın uğultusu bir ahenk içinde kulaklarına geliyordu. Bu seslerin artmasına karşılık annesinin sesi ise azalmaya başlıyordu. İlk başlarda ıkınma sesi ve nefes alışverişlerin uyumu duyulurken son kısımlarda bir değişiklik vardı. Babamın yüzündeki heyecan hala aynen duruyordu. Fakat abim fazla korkmuştu. Babasının sert yüz hatları ve kısa saçları artık ona güven vermiyordu. Neden dışarı çıkmıyorlardı? Diye düşünmüştü abim. Fakat kendine yarattığı salak prensiplere göre tedirgin olmayarak babasının yanında mert bir çocuk olacaktı. Babama göre adam olmak böyle yollardan geçiyordu..

Uzun bir aradan sonra dayanamayan abim, içeri girmeye yol alıyordu. Fakat tam bu sırada içeride bir harekektlilik görmüş ve yerinde bekleme kararı almıştı. Buzlu camdan gördüğü kadarıyla ebe elindeki bir şey ile birlikte dışarı geliyordu. Sabırlı olan abimin akisine babam, karısını bir an önce görmek niyetindeydi. Hal böyle olunca ebenin kapıyı açmasını beklemeden içeriye doğru kapıyı sertçe açıp annemin yanına doğru koşmuştu. Abimin söylediğine göre, içerisi kan götürüyordu. Ebe sakat işçilik çıkarmıştı. Bİr sürü kova ve bir sürü battaniye vardı her yerde. Salonun camı açılmış ve içeri yağmur damlacıkları sızmıştı. Ebenin kanlı suratında çaresiz bir yüz vardı. Ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. Babam karısının nabzını kontrol ederken abimin son duyduğu şey adını haykırışlarıydı. Ben kimsenin umurunda değildim. Yeni doğmuş, hayata yeni göz açmış, taze çığlıkları olan bir bebeğin taptaze umutları... Ebe malum sözleri kurmuştu kekeleyerek. ''Ü-üzgünüm.. Onu kaybettik.!'' Son nefesine kadar çığlık atan bu bebeği adama teslim ettikten sonra kapının önünde çıkış yapmaya hazırlanıyordu. ''Yapacak bir şeyim yoktu.. Sadece size bir kız verebildim. Tekrardan üzgünüm..''

Abim ise bir kez küçük benin yüzüne bakmamıştı. Onun Dünyası ölmüştü. Her şeyi, tüm kalbi.. Yerde kanlar içinde yatıyordu. Babası zorla da olsa yeni doğmuş olan bu kızı kollarının arasına aldı. Yüzüne bakmaya çalıştı bu yeni fidanın. Göz göze gelmişlerdi. Tam o sırada bebek ağlamayı kesmişti. Güneş açmış, zillerin çıkardığı ses durulmuştu. Damlanın sızdığı camdan umut aşılayan Güneş ışıkları dolduruyordu içeriyi. Kimisi için bir hayatın başlangıcıydı bu. Kimisi için ise bir Güneş'in batışı..


Evet.. Hayatım bir kişinin hayatına mağlum olmuştu. Peki annemin bağışladığı bu çaresiz insanın değeri bu muydu? Annemin hayatının değeri bu muydu? Eskiden de yalnızdım. Her zaman öyleydi. Fakat bu sefer bu hissettiğim yalnızlık başka bir şeydi. Doğduğumdan beri annemin ruhunu hep içimde hissederdim. Oralardan bir yerden sanki beni destekliyor gibiydi. Evet! Güneş ışığı.. Güneş ışığı annem olmalıydı. Her zaman karanlık fikirlere daldığımda karşıma çıkardı. Her zaman başarabileceğimi, bir şeylerin üstesinden gelmem gerektiğini söylerdi. Fakat şimdi.. Şimdi ise bu karanlık mahzende bırak Güneş ışığını, bana ulaşacağı bir delik bile göremiyordum. İşte.. Hissettiğim yalnızlık buydu. Sanki annemin ruhu içimden ayrılıyor gibiydi. Sanki.. Sanki beni terkediyor gibiydi.

''Hayatım boyunca insanların başarısını kıskandım. Onların çabalarını takdir edip ben de yapmaya gayret gösterdim. Fakat sonuç? İnsanların dalga konusundan daha büyük bir başarı sağlamış mıydım? İnsanların gözünde bir yer edebilmiş miydim? Abiminde senin yaptığın gibi hayal kırıklığı olduğumu söyleyen bakışlarından ve sözlerinden kurtulabilmiş miydim? Bu hayatta neyi isteyip yapabilmiştim? Böylesine boşlukta olan küçük bir kızın hayallerini, gün geçtikçe büyüyen düşlerini senin gibi bir adam nereden bilebilirdi?'' Sözlerime titreyen çenem ve tekrar yaşlar döken gözlerim dahil olmuştu. ''Annem benim hayatım pahasına can verdi. Fakat onun değerinde hiçbir şey yapamadım..'' Hafiften yükselen ses tonumun en sonda çığlık olarak çıkmasına engel olamamıştım. ''Peki ya ben bunun hayal kırıklığı olduğunu bilmiyor muyum?! Her gün.. Siktiğimin her günü insanların yüzüne ne zorluklara baktığımı senin gibi bir adam nerden bilebilir?!!!.'' En son da ise durularak düşen ses tonum gözyaşlarım ile başbaşa bırakıyordu beni. ''Siktiğimin Dünyasında masum hayalleri olan bu kızın, artık olamayacağını bilmesinin getirdiği hayal kırıklığını senin gibi biri... senin gibi biri nereden bilebilir?''
Image
Here comes the rain again
Falling on my head like a memory

Künye
İsim: Akane Misa
Yaş: 19
Cinsiyet: Dişi
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 15.000
Prestij: -
Ün: 10
Kullanılabilir GP: -

Motivasyon

Sefilsizlik
Chuunin olunca Misa amaç belledi kendisine. Özgürlüğü kısıtlananların bir temsilcisi olacaktı. Biliyordu.. Çoğu çocuğun şiddet gördüğünü, istemeden çalıştırıldığını.. Kendisi gibi olan çocukları, özellikle kız çocuklarını, kurtarmak ve gerekirse bu köyün adalet bağlamında kılıcı olmak istiyordu. Fakat sözünü bir şekilde başkalarını dinletebilmeliydi. Çıkıp kendini yırtsa bile onu dinleyecek kaç kişi vardı? Şuan ki haliyle kimse onu umursamazdı. Kendisi ne başarmıştı ki? Kim güvenecekti ona? Önemli bir şey başarırsa birileri onu dinlerdi. Yüksek makamlara gelmek istedi. Böylelikle önemli çalışmalar yapıp amacını tüm dünyaya duyurabilecekti.

Önemli bir konuma gelmenin zaman alacağını biliyordu. Boş boş bekleyemezdi. Şimdiden başlayacaktı çalışmalarına. Yardıma ihtiyaç çocukların kurtarıcısı olup özgürlüğüne kavuşturacaktı. Annesiz çocukların annesi olacaktı Misa. Tek amaçladığı şey buydu.


Özellikler

-


Profil

Güç: 9
Çeviklik: 8
Kondisyon: 5
Potansiyel: 3
Varlık: 3
Zeka: 2


Beceri Listesi

[Güç] Atletizm: 4
[Çeviklik] Akrobasi: 2
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 2
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1



Ninjutsu

Shunshin - Ninpou
Kullanıcı bir elinin işaret ve orta parmağını dışarı açar ve vücudundaki chakraya odaklanır. Ardından, kullanıcı aşırı hızla hareket etme kabiliyetini kazanır. Genelde kullanıcıya bakan kişiler onun birden yokolduğunu görür, ancak teknik sadece aşırı hızdan oluşmaktadır. Kullanıcı çevresel etmenleri kullanarak hareketini gizler ve birden yerinde varolduğu izlenimini verir. Kullanıcı teknik ile chakrası yettiği sürece istediği mesafeyi katetebilir, ancak teknik süresince başka teknikleri kullanamaz ve saldırı yapamaz, bütün odağı tekniği açık tutmak üzerine olmalıdır. Teknik havada hareket etmek için kullanılamaz. Teknik kullanılarak rakibe hızlıca yaklaşılabilir ve uzaklaşılabilir, ancak avantajlı bir pozisyona geçmek aşırı derecede zordur, zira bir çok kişi Shunshin ile yapılan hareketi görebilir ve farkedebilir.


Raiton no Yoroi - Raiton
Kullanıcı normal bir el mührü serisinin ardından vücuduna elektrik akımı salar. Bu akım, kullanıcının sinir sisteminin daha hızlı çalışmasını sağlar ve motor fonksiyonların performasını arttırır. Kullanıcı'nın refleksleri keskinleşir, daha hızlı hareket etmeye başlar. Algısında herhangi bir değişiklik olmaz fakat planladığı hamleleri daha hızlı yerine getirir. Teknik açık olduğu sürece Raiton dışında herhangi bir ninjutsu kullanamaz. Suiton saldırılarından ekstra hasar alır. Kullanıcıya teknik süresice aşırı yaklaşan kişiler bir elektrik akımı ile çarpılır. Teknik açık kaldığı sürece normal tekniklerden daha fazla chakra yer.

Taijutsu

Kendou - B Rank
Stilin disiplinini kavramaya devam eden kullanıcı kılıç ve benzeri silahlar ile nasıl blok yapılacağını öğrenir. Kullanıcının defans kabiliyeti yüksek derecede artar ve bir saldırıyı savunduktan sonra genelde sarsılmaz ve karşı saldırıya hazır olur.

Genjutsu

-


Sahip olunan eşyalar

-Katana(Orta kalite)

-Shinobi çantası
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Akane Misa] Esaret

Post by GM - Naruto » August 30th, 2019, 7:00 pm

Kenichi ile karşı karşıya kalmak seni çok geriye götürüyor. Hatta Kenichi'yi abinle bile özdeştiriyorsun. Aynı doğduğun an gibi dışlandığını, bu rolü bu sefer üstlenenin ise Kenichi olduğunu düşünüyorsun. Haksız sayılmazsın böyle düşünmekte; çünkü gerçek anlamda Kenichi sana seni gözden çıkarmış gibi bakıyor. Adeta güzel bir partinin ardından geriye kalan tüm pisliği temizlemek ona kalmış gibi, özellikle sana bakarken bir bıkkınlık ve nefret abidesi var Kenichi'nin üzerinde. Sen konuşmaya başladığın sırada, pozisyonunu tam senin karşına gelecek şekilde düzeltmekle meşgul olan Kenichi, bir yandan seni dinliyor. Ama ne yüzünde ne de hareketlerinde konuşmana dair bir tepki göremiyorsun. Adeta bomboş bakıyor sana. Bu yüzden Kenichi'ye içini döktüğün sırada bazı anlar boşa konuşuyormuş gibi hissediyorsun.

Uzunca sayılabilecek konuşmanın, vücuduna yansıması kocaman bir ağrı oluyor. Adeta nefes almak bile bedenini yıpratırken, acımasızca sıraladığın cümlelerin bedenini hırpalamaktan hiç mi hiç çekinmiyor. Ama buna rağmen, kararlılığı gözlerinden belli olan sözlerini Kenichi'ye tas tamam aktarabiliyorsun.

Kısa bir sessizlik anı oluşuyor sözlerinin ardından. Bu bir kaç saniyeden fazla sürüyor ve Kenichi bu sırada bomboş bakıyor sadece sana. Herhangi bir tepki bile göremiyorsun yüzünde. Bu sessizlik anından sonra ise Kenichi gülmeye başlıyor. Sanki hayatının en komik şeyini duymuş gibi, adeta kahkaha atıyor Kenichi. Tüm hücrenin, hatta buradan başlayıp koridorun sonundaki demir kapıya kadar her yerin bu gülüşten nasibini aldığını fark ediyorsun. Tam olarak neler olduğunu anlamakta güçlük çektiğin sırada Kenichi bir anda gülmeyi kesiyor ve dibine kadar girip, tek eli ile boğazını kavrıyor. Boştaki sağ eliyle ise yüzünün kısım kısım yerlerine düşmüş saçlarını, kulağının arkasından geriye atıyor.

Zar zor nefes alan sen, Kenichi tüm gücü ile boğazını sıkmaya başladığında karaya atılmış çaresiz bir balık gibi kıvranmaya başlıyorsun. Bu kıvranış ise adeta iflas etmiş kas ve kemiklerini delicesine tetikleyip, canını acıtmasına sebep oluyor. Zar zor gözlerini Kenichi'nin gözlerinde tuttuğun sırada ise Kenichi tüm o kana susamışlığı ve caniliği ile: "Asıl sen!" diyor: Asıl sen, benim hakkımda ne biliyorsun ki? Benim buralara gelmek için ne kadar kişinin götünü yaladığımı biliyor musun sen? Tek bir hamleyle kafasını koparabileceğim insanlara boyun eğmek zorunda olmanın ne kadar kötü bir his olduğunu? Burası hayatın tüm gerçekliği ile var olduğu yer. Senini gibi kolpa insanların var olamayacağı yer!" diye haykırıyor. Neredeyse bilincinin kapanacağı sırada ise boğazını sıkmayı bırakıyor. Sıkı bir öksürük krizine giriyorsun. Adeta ölecekmiş gibi hissettiğin o an ise gözlerin bir kez daha istemsizce Kenichi ile buluşuyor. Sana bir hiçmişsin gibi baktığı sırada: "En azından bana para kazandırırsın diye o gün seni öldürmeyip, buraya getirdim ama gerçek anlamda bir aptal olduğunu görememişim. Her anlamda yetersiz birisin Akane Misa... Seni elimde tutmak bana sadece ve sadece zarar verir. Öldürmek ise... Buna değmezsin bile." diyerek gözlerini destekleyen benzer bir tonda konuşmasını devam ettiriyor.

Sana doğru yaklaşıyor ve düşmek ile dik durmak arasında gidip gelen kafanı, çenenden tutarak yukarıya doğru kaldırıp, o kararsızlığından kurtarıyor. "Seni bırakacağım Akane Misa..." diyor düz bir şekilde. Bu sözleri hiç duymayı beklemeyen sen heyecanlanıyorsun haliyle; ama o an sinsi bir sırıtış Kenichi'nin yüzünü ele geçiriyor. "Tabii ufak bir armağan ile. Bunu gecen geceki verdiğin zarara karşılık olarak düşün."

Kenichi'nin ne demek istediğini anlamaya çalıştığın o sırada, sağ bacağının kaval kemiğine sert bir tekme geliyor! Bu o kadar keskin ve net bir acı ki, istemsizce çığlık atıp tüm hücreyi bu çığlın ile sarsıyorsun. "Tatsız bir görüntü." diyor Kenichi buruk bir ifade ile, etini delip yukarıya doğru fışkırmış kırık kemiğine bakarken. Canın o kadar acıyor ki, attığın çığlık ile gerilen vücudundaki diğer acıları kavrayamıyorsun bile. İstemsizce, aşağı doğru kayıyor gözlerin. Bir an önce vücudunun içinde, sana ait olan bir parçanın şimdi öksüz bir çocuk misali garip bir açıyla dışarıya çıkmış olması garip ve mide bulandırıcı bir his veriyor sana.

Kenichi usulca arkana doğru geçip sol koluna alıcı gözüyle bakıyor. Neler olacağını kestiriyorsun; ama Kenichi o sırada gözlerinin içine bakıp, seni dinlemek istiyormuş gibi duruyor. Konuşacak mecalin ise yok denecek kadar az.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Akane Misa
Posts:57
Joined:February 28th, 2019, 8:04 am

Re: [Akane Misa] Esaret

Post by Akane Misa » September 1st, 2019, 3:12 pm

Konuşmamın bitmesiyle birlikte sanki vücudum da bunu beklermişcesine bana sertçe tepkisini gösteriyordu. Fakat içimdeki ağırlığı en azından hafifletmiş gibiydim. Uzun zamandır kendimi dışarıya vuramamıştım. Kendimi kimseye açıklayamamıştım. Bunu ilk kez Kenichi ile yapmam ise kötü bir tesadüftü. Yine de.. Rahatlamış gibiydim. Tabii bunların yanında Kenichi'nin hiç değişmeyen yüz ifadesi vardı. Bu beni, ''Acaba boşa mı konuştum?'' düşüncesine itiyordu. En azından adamın yüzünde bir duygu parçası görmeyi bekliyordum. Kötü veya iyi.. Uzun bir sessizliğin ardından bozan yine Kenichi oluyordu. İşte şimdi beklediğim şeyi bana vermişti. Koskocaman patlattığı bu kahkaha, komik bir şey olmasının aksine diğer tüm anlamları taşıdığını anlayabiliyordum. Küçümser, umursamaz.. Bu kahkahanın tüm koridor tarafından net bir şekilde duyulduğundan emindim. Fakat kafamı kurcalayan şey ise, gerçekten bu kadar komik mi yoksa kendini mi zorluyordu? Öyle ki, bunun cevabını da saniyeler sonrasında almıştım.

Kenichi dibime kadar girip eliyle boğazımı kavrıyordu. Diğer boştaki eliyle ise saçlarımı kulağımın arkasına atıyordu. Ne kadar romantik. Değil mi Kenichi?.. Zar zor nefes alıyordum. En azından almaya çalışıyordum. Konuşmamı bitirdiğimde ise bu durum daha da zorlaşmıştı. Tam eskisine dönecekken Kenichi'nin boğazımı sıktığı eli buna engel oluyordu. Her yerimi acımaya başlamıştı. Boğazlarımı sıkıyordu fakat bu her yere etki ediyordu. Her an ölebilecekmişim gibi hissetmiştim. Ardından gözlerimi onu gözlerine zar zor diktiğim bir anda konuşmaya başlıyordu. O da başından geçenleri kısa bir özetle anlatıyordu. Ona göre ben gerçeklikten epey uzak bir insandım. Haklı, yaşadıklarım pek gerçeğe benzemiyordu.

Konuşmanın devamını zar zor dinleyebilmiştim. Ellerini boğazımdan çektiği anda öksürük krizine girmiş ve bunu kontrol edemez hale gelmiştim. Gözlerine acı dolu ve isyankar bir şekilde bakarken konuşmaya devam ediyordu. Beni öldürmeyeceğini ve buna deymeyeceğimi söylemişti. Beni para amaçlı tuttuğunu da söylemişti. Aksini düşünmüyordum zaten. Gerisi ise pek odaklanamadığım beni yermeye çalışan sözcüklerdi. Onu dinlemek istesem de kafamın aşağı yukarı hareketleri, ona aşırı yüklenildiğini gösteriyordu. Boğazım, kemiklerim, derim, kısacası her yerim acı halindeydi. En çok kalbim.. Onun yarasını ömür boyu iyileştirebilecek miydim? Onu bile bilmiyordum.

Kenichi bana biraz daha yaklaşıp sallanmakta olan kafamı tutup dikleştiriyordu. Beni bırakacağını söylüyordu. Beni bu lanet mahzenden salacağını ve tekrar köyümü görmemi sağlayacağını söylüyordu. Tekrar hayallerimin yeşereceğini, tekrar bir şeylerin peşinde koşmamı söylüyordu. Kenichi uzun zamandır söylediği en iyi şey buydu. Fakat sonrasında tatlının üstüne vişne koyarmışcasına eklediği ''Armağan.'' sözcüğü beni biraz çelişkiye sokmuştu. Bir zararın karşılığı armağan? Ne olabilirdi?...

Sonrasında ise hayatım boyunca tattığım en büyük acıyı tecrübe ettim. Bu hem zihinsel, hem fizikseldi. Dizime attığı tekme ile birlikte Kenichi'nin attığı kahkahanın iki katı büyüklüğünde bir çığlık attığıma yemin edebilirdim. Bu acı çok büyüktü. Fakat daha büyük olan şey yerinden çıkan kemiği gözlerim ile görmüş olmamdı. 19 yıl boyunca bana ait olan bu şey, şimdi benden vazgeçmiş gibi yerinden fırlamıştı. Peşpeşe attığım çığlıkların sebebi olan bu acı, diğer tüm acıları unutmama yol açmıştı. Bedenimde tek acı şuan bacağımdaydı. Hayır..aşağıya bakmayacaktım. Gerçi o kemiğin görüntüsü aklımdan çıkmıyordu. Bu da midemi alt üst etmişti.

Ben acı ile inlerken Kenichi arkama geçip sol koluma da aynı şeyi yapacağını gözleriyle söylüyordu. ''Hayır.'' Dedim içimden. Cezanın karşılığı bir armağan dememiş miydin? Bu kadarı fazlaydı. Neden bana acı çektiriyordu!? Bacağımın getirdiği acıdan mıdır? Yoksa az önceki konuşmamdan mıdır? Konuşmaya halim kalmamıştı. Sadece, ''Ne olur.. Yapma..'' diyecektim. Başka bir sözcüğün ağzımdan çıkacağını düşünmüyordum. Ne kadar içimde köyüme dönmem ile ilgili umutlar yeşerse de şuan olanlar bunların hepsini mahvedebilirdi. Hal böyle olunca Kenichi'den sadece bir iyilik ummak tek şansımdı.
Image
Here comes the rain again
Falling on my head like a memory

Künye
İsim: Akane Misa
Yaş: 19
Cinsiyet: Dişi
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 15.000
Prestij: -
Ün: 10
Kullanılabilir GP: -

Motivasyon

Sefilsizlik
Chuunin olunca Misa amaç belledi kendisine. Özgürlüğü kısıtlananların bir temsilcisi olacaktı. Biliyordu.. Çoğu çocuğun şiddet gördüğünü, istemeden çalıştırıldığını.. Kendisi gibi olan çocukları, özellikle kız çocuklarını, kurtarmak ve gerekirse bu köyün adalet bağlamında kılıcı olmak istiyordu. Fakat sözünü bir şekilde başkalarını dinletebilmeliydi. Çıkıp kendini yırtsa bile onu dinleyecek kaç kişi vardı? Şuan ki haliyle kimse onu umursamazdı. Kendisi ne başarmıştı ki? Kim güvenecekti ona? Önemli bir şey başarırsa birileri onu dinlerdi. Yüksek makamlara gelmek istedi. Böylelikle önemli çalışmalar yapıp amacını tüm dünyaya duyurabilecekti.

Önemli bir konuma gelmenin zaman alacağını biliyordu. Boş boş bekleyemezdi. Şimdiden başlayacaktı çalışmalarına. Yardıma ihtiyaç çocukların kurtarıcısı olup özgürlüğüne kavuşturacaktı. Annesiz çocukların annesi olacaktı Misa. Tek amaçladığı şey buydu.


Özellikler

-


Profil

Güç: 9
Çeviklik: 8
Kondisyon: 5
Potansiyel: 3
Varlık: 3
Zeka: 2


Beceri Listesi

[Güç] Atletizm: 4
[Çeviklik] Akrobasi: 2
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 2
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1



Ninjutsu

Shunshin - Ninpou
Kullanıcı bir elinin işaret ve orta parmağını dışarı açar ve vücudundaki chakraya odaklanır. Ardından, kullanıcı aşırı hızla hareket etme kabiliyetini kazanır. Genelde kullanıcıya bakan kişiler onun birden yokolduğunu görür, ancak teknik sadece aşırı hızdan oluşmaktadır. Kullanıcı çevresel etmenleri kullanarak hareketini gizler ve birden yerinde varolduğu izlenimini verir. Kullanıcı teknik ile chakrası yettiği sürece istediği mesafeyi katetebilir, ancak teknik süresince başka teknikleri kullanamaz ve saldırı yapamaz, bütün odağı tekniği açık tutmak üzerine olmalıdır. Teknik havada hareket etmek için kullanılamaz. Teknik kullanılarak rakibe hızlıca yaklaşılabilir ve uzaklaşılabilir, ancak avantajlı bir pozisyona geçmek aşırı derecede zordur, zira bir çok kişi Shunshin ile yapılan hareketi görebilir ve farkedebilir.


Raiton no Yoroi - Raiton
Kullanıcı normal bir el mührü serisinin ardından vücuduna elektrik akımı salar. Bu akım, kullanıcının sinir sisteminin daha hızlı çalışmasını sağlar ve motor fonksiyonların performasını arttırır. Kullanıcı'nın refleksleri keskinleşir, daha hızlı hareket etmeye başlar. Algısında herhangi bir değişiklik olmaz fakat planladığı hamleleri daha hızlı yerine getirir. Teknik açık olduğu sürece Raiton dışında herhangi bir ninjutsu kullanamaz. Suiton saldırılarından ekstra hasar alır. Kullanıcıya teknik süresice aşırı yaklaşan kişiler bir elektrik akımı ile çarpılır. Teknik açık kaldığı sürece normal tekniklerden daha fazla chakra yer.

Taijutsu

Kendou - B Rank
Stilin disiplinini kavramaya devam eden kullanıcı kılıç ve benzeri silahlar ile nasıl blok yapılacağını öğrenir. Kullanıcının defans kabiliyeti yüksek derecede artar ve bir saldırıyı savunduktan sonra genelde sarsılmaz ve karşı saldırıya hazır olur.

Genjutsu

-


Sahip olunan eşyalar

-Katana(Orta kalite)

-Shinobi çantası
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Akane Misa] Esaret

Post by GM - Naruto » September 3rd, 2019, 10:53 pm

İki sözcük, acıyla titreyen dudaklarından döküldüğünde Kenichi gözlerinin içine öylece bakıyor. O an sanki zaman senin için duruyor. Kenichi'nin bakışlarında sadece boşluk görüyorsun... Sanki sonsuz bir karanlığa bakıyormuş gibi hissediyorsun kendini. Vücudunu sarmış, kırılan kaval kemiğinden yayılan o acıyı bile kısa anlığına unutturuyor bu an sana... Ama sol kolunun bilek kısmında hissettiğin, o başka doku tekrardan seni o karanlıktan çekip kurtarıyor. Kenichi, sol elini kavrayıp, boştaki eli ile sol elini tutan zinciri, anahtar ile açıyor. Sol elin boşluğa düştüğü an ise, bileğinden kavradığı kolunu ters bir açıyla sert ve keskin bir şekilde döndürüp, sol kolunun dirsek eklemini kırıyor! Çok keskin bir acı ile daha kıvranan vücudun, dayanabileceği kısmı çoktan aşıyor ve gördüğün son şey, Kenichi'nin ifadesiz gözleri oluyor.

Acıdan bayılıyorsun.

Zamanın senin için anlamını yitirdiği ve belki de baygın olduğun anlarda rüyalar aleminde vakit geçirdiğin o anlar, gözlerini aniden açman ile son buluyor. Adeta kabustan sıçramış gibi, açtığın gözlerin hızla etrafını tarıyor. Kenichi'yi arıyorsun ama göremiyorsun. Tüm bunların bir rüya olabileceğini düşünüp, kırılan yerlerini yokluyorsun... Ama gram hissetmiyorsun orayı. Zaten hissetmemen üzere göz ucuyla baktığında, kolunun amatör bir şekilde sarıldığını görüyorsun. Dirsek itibaren bir tahta yardımı ile doğrultulmuş kolun ve bu tahta bir bez ile sarılmış. Bez ise boynundan koluna doğru gidecek şekilde ayarlanmış, bu sayede kolun sabit ve sallanmadan durabiliyor. Bacağında benzer bir yöntem ile sabitlenmiş. Bir sopa ve o sopa etrafına sarılmış sıkıca bir bez. Bunlaırn idare etmelik, basit yöntemler olduğunu o an hızlıca anlıyorsun. Kollarından ve bacaklarından gözlerini çekip etrafına baktığında ise oldukça sıradan bir salon karşılıyor seni. Çoğunlu ahşaptan olan eşyalar, bir kaç döşemeli koltuk ve genişçe bir alan kaplayan bir kitaplık. Ekstra oda var mı yok mu uzandığın yerden göremiyorsun. O sırada ise direkt salona bakan, dışarı kapısı açılıyor ve içeri ortalamadan biraz daha yaşlı bir kadın giriyor. Uyanmış olan sana göz ucuyla bakıp: "Uyandın demek." diyor gülümser bir tonda. Neler olduğunu anlamaya çalıştığın o anlar, gözlerine yansımış olmalı ki, kadın üstündeki kabanı çıkartıp bir yere koyduktan sonra: "Ormanda buldum seni yavrucum. Öylece atılmış ve terk edilmiştin. İdare etmelik bir şeyler yaptım ama acilen tedavi görmeli kırılan yerlerin. Burnun için yapacak bir şeyim yoktu üzgünüm kızım." diyor haline acımış bir şekilde.

Kadın ile ortalama bir saat geçiriyorsun. Genel olarak yaşadığın şeylerden ötürü içe kapanık olman sohbeti biraz kıt kılıyor; ama kadın her fırsatta seni neşelendirmeye çalışıyor. Bir kaç kez de neler olduğunu merak ediyor; ama bir şey demiyorsun. Bu süreçte kadının adının Haku olduğunu ve eski bir hemşire olduğunu öğreniyorsun. İki torunu olduğu, oğlunu savaşta kaybettiği ve kızını ise bir shinobi'ye gelin olarak verdiği gibi gereksiz bilgilerde öğreniyorsun ayrıca kadından. Bir saatin sonunda ise Takigakure shinobileri geliyor eve. Kim olduğunu ve neden burada olduğunu soruyorlar. İsmini ve burada olma sebebini söyledikten sonra ise apar topar seni evden alıp, köyün yakınında bir karargaha taşıyorlar. Kimliğin doğrulandıktan sonra ise Kusagakure'ye gönderilme işlemin başlatılıyor hızlıca. Yaralarına ise göz ucuyla bakıyorlar ama uzun bir tedavi gerektirdiği ve mevcut duruma ekstra ekleyecek bir şeyleri olmadığını söyleyip, köyüne emanet ediyorlar seni.

Bir günlük bir bekleyişin ardından sana eşlik edecek Kusagakure shinobileri karargaha varıyor. Bir at arabası ile gelen bu ekip, yanlarında iki kişilik bir ilk yardım ekibi ile geliyor. Ekip kırık kemiklerine bakıyor ama yapılan işin köye kadar seni idare edeceğini söyleyip, onlar da ekstra bir şey yapmıyorlar. İyileştirici hapları gibi şeyleri ise kemikleri yanlış kaynatma ihtimali bulunduğundan ötürü, vermiyorlar. Tek yaptıkları şey acını dindirmesi için ağrı kesici vermekten başka bir şey olmuyor.

Bir günün de yolda geçiyor ve bir günlük yolculuğun ardından kendini bir anda vatanında buluyorsun. Genel olarak yolculuk boyunca hem sen hemde sana eşlik eden shinobiler sessiz oluyor. Sana gereksiz sorular sormuyorlar ve çoğu zaman sordukları soru da mevcut sağlık durumunla ilgili oluyor. Direkt olarak hastaneye götürülüyorsun. Burnuna müdahale ediliyor, kolun ve bacağın ise direkt olarak alçıya alınıyor. Bir gün boyunca hastanede müşahede altında kaldıktan sonra sabah erken saatlerde odaya siması tanıdık gelen kadın bir shinobi giriyor. Göz ucuyla sana bakıyor ve: "Çok geçmiş olsun." diyor. Hemen ardından ise: "Biraz erken ama tüm olan bitenle ilgili bir rapor vermen lazım. Sen anlatacaksın ben yazacağım. Hazır olduğunda söyle, başlayalım." diye ekliyor.

Bunun üzerine derin bir nefes alıyor ve olan biten her şeyi kafanda şöyle bir geçiriyorsun konuşmadan önce. Tüm bu süreç ise derin bir iç çekmene sebep olup, içini burkuyor sadece.
Off Topic
Bu son turun. RP yapmana gerek yok, sadece raporu yazmış olduğun turunu yolla, konuyu bitirelim.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Akane Misa
Posts:57
Joined:February 28th, 2019, 8:04 am

Re: [Akane Misa] Esaret

Post by Akane Misa » September 4th, 2019, 12:07 am

Ben ve Kagami çalınan mallar için Takigakure'de araştırma halindeydik. Kimi zaman sokaklarda yattık kimi zaman ise insanların evlerinde konakladık. Amacımız kimliğimizin ifşa olmamasıydı. Haliyle alın bantlarımızı ve tehlike arz eden bir şey kullanmadık. Günler günleri kovaladı en sonunda iki adamın teslimatı konuşacağı yeri öğrendik. Kagami ve ben öğrendiğimiz bu yer olan restoranta müşteri gibi girerek bilgi almaya çalıştık. Bir nebze de başardık. Adamlardan biri Kenichi denilen bir herif. Bölgede yakuzalar ile çalıştığını öğrendik. İnsanların ondan korktuğu aşikardı. Beyaz saçlı ve sarı gözleri olan bu adam ayrıca oldukça formdaydı. Diğer herifler ise daha ezik ve düşük popüleritedelerdi. Onların sıradan haydutlar olduğunu düşünüyordum. Herifler mekanın gizli bölgesinde konuşup anlaştıklarında restoranı terkediyorlardı. Biz ise Kenichi yerine haydut görünümlü olanları takip etmeye karar vermiştik. Çünkü bana göre haydutlar malları satacak olanlardı. Hal böyle olunca ben önden haydutları izlemeye gitmiştim. Arkadan ise Kagami, Kenichi'nin gittiği yolu izleyip bana katılmıştı.

Herifleri bir depoya kadar takip ettik. Kendileri bu gizemli mekana girince malları burada olabileceğini ve haydutları yenerek görevi başarıyla bitirebileceğime inanmıştım. Böyle olunca kontrollü bir şekilde depodan içeri girdim. Fakat herifler bunu beklermişcesine karşı atağa geçmiş ve bizleri yenmişlerdi. Kısa bir süre sonra ise bunun Kenichi'nin düzenlediği bir oyun olduğunu anladım. Öyle ki, karşımda Kenichi duruyordu. En azından görebilene kadar. Gözlerimi kapadıkları itibaren Kagami'yi son gördüğüm yer çatıda onu beklerkendi. Bana göre çoktan can vermişti fakat kesin bir şey yoktu ortada.

Saatler geçmesiyle birlikte gözlerimi bir hücrede açıyordum. Bu hücrede yoğun bir eziyet altındaydım. Kimse dokunmasa bile kendi halimle o karanlıkta durmak ruh ve fiziksel halimi oldukça etkilemişti. Ne kadar orada tutulduğumu bilmiyordum. Tüm hislerden uzaktım. Bana uzun gelen bir süre sonra ise sürüklenerek beni arenaya alıyorlardı. Anladığım kadarıyla Kenichi, insanları dövüştürdüğü bir organizasyon düzenliyordu. Bunun yanında kaçakçılık da yapıyor olabilir, mümkündü. Beni tutmasının sebebi arenasında dövüştürüp bahis üzerinden para kazanmaktı. Yorgun argın çıktığım ilk dövüşü kazanmıştım. O dövüşten sonra bir yatak ve duş ile birlikte başka bir dövüşü bekliyordum. İnsanların benden beklentisi fazlaydı. Haliyle bu durum, Kenichi'nin bana olan arzusunu arttırıyordu. Her gün bir umut bekledim buradan çıkabilmek için. Adının Shinki olduğunu öğrendiğim adam eğer turnuvada 1. olursam kaçabileceğimizi söylemişti. Fakat işler yolunda gitmedi. Benim gibi bir sürü insan vardı. Kimisi halinden memnundu, kimisi ise oradan kaçmak istiyordu. Ben kaçmak isteyenlerdendim fakat pek başarılı olamadım.

İkinci dövüşte yenildim. Ve tekrar ilk hücreye benzer bir yere götürüldüm. Orada da bir süre kaldıktan sonra Kenichi gelip kolumu ve diz kemiğimi kırdı. Ellerimin zincirli olmasından dolayı tepki verebilmem sadece sesim ile mümkün oldu. En sonunda ise onun işine yaramayacağımı söyleyerek beni bırakma kararı aldı. Sonrasında bıraktığı yerdeki köylüler aracılığı ile ilk yardım aldım. Sonrasında Takigakure shinobileri ve Kusagakure shinobileri aracılığı ile köyüme getirildim.
Image
Here comes the rain again
Falling on my head like a memory

Künye
İsim: Akane Misa
Yaş: 19
Cinsiyet: Dişi
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 15.000
Prestij: -
Ün: 10
Kullanılabilir GP: -

Motivasyon

Sefilsizlik
Chuunin olunca Misa amaç belledi kendisine. Özgürlüğü kısıtlananların bir temsilcisi olacaktı. Biliyordu.. Çoğu çocuğun şiddet gördüğünü, istemeden çalıştırıldığını.. Kendisi gibi olan çocukları, özellikle kız çocuklarını, kurtarmak ve gerekirse bu köyün adalet bağlamında kılıcı olmak istiyordu. Fakat sözünü bir şekilde başkalarını dinletebilmeliydi. Çıkıp kendini yırtsa bile onu dinleyecek kaç kişi vardı? Şuan ki haliyle kimse onu umursamazdı. Kendisi ne başarmıştı ki? Kim güvenecekti ona? Önemli bir şey başarırsa birileri onu dinlerdi. Yüksek makamlara gelmek istedi. Böylelikle önemli çalışmalar yapıp amacını tüm dünyaya duyurabilecekti.

Önemli bir konuma gelmenin zaman alacağını biliyordu. Boş boş bekleyemezdi. Şimdiden başlayacaktı çalışmalarına. Yardıma ihtiyaç çocukların kurtarıcısı olup özgürlüğüne kavuşturacaktı. Annesiz çocukların annesi olacaktı Misa. Tek amaçladığı şey buydu.


Özellikler

-


Profil

Güç: 9
Çeviklik: 8
Kondisyon: 5
Potansiyel: 3
Varlık: 3
Zeka: 2


Beceri Listesi

[Güç] Atletizm: 4
[Çeviklik] Akrobasi: 2
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 2
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1



Ninjutsu

Shunshin - Ninpou
Kullanıcı bir elinin işaret ve orta parmağını dışarı açar ve vücudundaki chakraya odaklanır. Ardından, kullanıcı aşırı hızla hareket etme kabiliyetini kazanır. Genelde kullanıcıya bakan kişiler onun birden yokolduğunu görür, ancak teknik sadece aşırı hızdan oluşmaktadır. Kullanıcı çevresel etmenleri kullanarak hareketini gizler ve birden yerinde varolduğu izlenimini verir. Kullanıcı teknik ile chakrası yettiği sürece istediği mesafeyi katetebilir, ancak teknik süresince başka teknikleri kullanamaz ve saldırı yapamaz, bütün odağı tekniği açık tutmak üzerine olmalıdır. Teknik havada hareket etmek için kullanılamaz. Teknik kullanılarak rakibe hızlıca yaklaşılabilir ve uzaklaşılabilir, ancak avantajlı bir pozisyona geçmek aşırı derecede zordur, zira bir çok kişi Shunshin ile yapılan hareketi görebilir ve farkedebilir.


Raiton no Yoroi - Raiton
Kullanıcı normal bir el mührü serisinin ardından vücuduna elektrik akımı salar. Bu akım, kullanıcının sinir sisteminin daha hızlı çalışmasını sağlar ve motor fonksiyonların performasını arttırır. Kullanıcı'nın refleksleri keskinleşir, daha hızlı hareket etmeye başlar. Algısında herhangi bir değişiklik olmaz fakat planladığı hamleleri daha hızlı yerine getirir. Teknik açık olduğu sürece Raiton dışında herhangi bir ninjutsu kullanamaz. Suiton saldırılarından ekstra hasar alır. Kullanıcıya teknik süresice aşırı yaklaşan kişiler bir elektrik akımı ile çarpılır. Teknik açık kaldığı sürece normal tekniklerden daha fazla chakra yer.

Taijutsu

Kendou - B Rank
Stilin disiplinini kavramaya devam eden kullanıcı kılıç ve benzeri silahlar ile nasıl blok yapılacağını öğrenir. Kullanıcının defans kabiliyeti yüksek derecede artar ve bir saldırıyı savunduktan sonra genelde sarsılmaz ve karşı saldırıya hazır olur.

Genjutsu

-


Sahip olunan eşyalar

-Katana(Orta kalite)

-Shinobi çantası
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Akane Misa] Esaret

Post by GM - Naruto » September 4th, 2019, 12:36 am

Akane Misa

Detaylar:
  • Görev Sonu:
    • 50 GP
    • 110.000 Ryo
    • 2 PP
  • Başarısız Görev:
    • -25 GP
    • -20.000 Ryo
  • Zorunlu Tedavi Masrafları:
    • 3 x Kırık = 3 x 30.000 Ryo = 90.000 Ryo
  • GM Pasiflik Bonusu:
    • +20 GP

Sonuç:
  • Net:
    • 45 GP
    • 0 Ryo
    • 2 PP

Off Topic
Klostrofobi (Özellik)
Karakter, bir tutsak olarak zindanda geçirmiş olduğu acılı sürecin ardından kapalı alanlara karşı bir fobi geliştirmiştir. Kilitli kalmak, zincirlenmek, mahkum edilmek gece rüyalarına girecek düzeyde bir korku faktörü haline gelmiştir. Karakter dar ve kapalı bir ortamda kısa bir süreliğine bile kalsa travma sonrası stres bozukluğuna bağlı olarak anıları canlanmakta ve kendisini kötü hissetmeye başlamaktadır. Ortamdan uzaklaşmazsa, vücudunun ve zihninin kontrolünü kaybetmeye başlayabilir.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Diğer Ülkeler”