[Chouwano Kagi] Ağlatırlar, güldürürler.

[Chouwano Kagi]

Sağındaki adam onu yeniden delilikle suçlayınca pek bir tepki vermedi fakat merak etmeden de edemedi. Bu tavrın yinelenmesinin sebebi Ateş Tapınağı'ndan gelmesi miydi yoksa delinin deli saçmalığına devam etmesine binaen miydi anlayamamıştı. Üstelemedi de zaten, nedendir bilinmez, üzerinde pek düşünmek istemedi.

Oduncunun işaret ettiği yöne doğru bakarak dinlemeye devam etti ve o sözlerini bitirince de başını sallayarak "Teşekkür ederim." dedi. İşaret edilen yöne doğru 1-2 adım attıktan sonra aklına bir şey gelmiş olacak ki, durdu. Arkasını dönüp tomrukları işaret ederek "Bunlar sipariş mi, satılık mı?" diye sordu.

[GM - Naruto]

Teşekkürüne pek de içten olmayan ve sanki refleksten ibaret olan bir baş sallamasıyla karşılık veren adam, senin hareketlenmenle daha rahatlamış görünüyor. Ancak adımların son anda yarıda kesip tekrar adama döndüğünde, adamın bir anda irkildiğini net bir şekilde görebiliyorsun. Adam sorduğun soruya sanki dünyanın en zor sorusuna ansızın yakalanmış gibi bir tepki veriyor. Bakışlarını senden ayırıp tomruklara yönlendirirken “Sipariş mi satılık mı?” diyerek soruna anlam vermeye çalışıyor. Hemen ardından ise “Perakende satmıyoruz biz, toptan veriyoruz. Sipariş veren de oluyor, sipariş vermeden gelip alan da var.” diyor. Bu esnada seninle konuşan diğer adam da bulunduğunuz yerden ayrılıp işine doğru adımlıyor.

[Chouwano Kagi]

Kagi, bir şeylerin ters gittiğine inanıyordu. Sorusuna yanıt aldıktan sonra birkaç saniye için bir şey demeden önce oduncuyu sonra da ormanı süzdü. Nazarını ormandan alıp göz ucuyla oduncuya baktı. Bu konuda anlamak istediği bir şey olup olmadığını tartmaya başladı. Adamın irkilmesinin bir usulsüzlüğe işaret ettiğine kani oldu fakat bu usulsüzlüğün ne olduğu üzerinde bir fikir oluşturamadı. En aklına yatanı ormanın kaçak kesiliyor olmasıydı ki, böylesine yol ağzı bir yerde böyle bir işe girişmek, Ateş Ülkesi gibi bir ülke içinde pek de akıl kârı sayılmazdı.

"Haa. Anladım." diyerek geçiştirdi. Tomruklara yeniden dönüp başını onaylama anlamında hafifçe sallayarak "Ne de güzellermiş." diye ekledi. Aklına bir muziplik gelmiş olacak ki, sırıttı. Adama doğru yeniden dönüp bir eliyle ağzını siper etti. Düşük bir ses tonu ile "Aman şunlara yakalanmayın da. Ne yapacakları belli olmaz bunların." diyerek başladı ve sonra toparlanıp arkasını dönüp kendisine işaret edilen yöne doğru ilerlerken "Haydin selametle." diyerek bitirdi.

Böyle bir şakayı, hele birisine kaygı veya korku verecek bir şakayı asla yapmazdı aslında. Fakat onların ağaç keserken çok rahat davranmaları ve bu işi uzun bir süredir yapıyor olması sebebi ile ağaçların öcünü bir nebze de olsa almak istemişti. Hoş, gerçekten düşündüğü gibi bu işte bir usulsüzlük var mıydı yoksa yalnızca oduncunun başka insanlarla iletişim kurmaktaki acemiliği miydi, bilemiyordu.

Eğer oduncu onu yolundan geri çekecek bir söz etmez veya bir şey eylemezse bahsedilen Tanzaku köyüne doğru yaptığı şakanın mutluluğu ve kötücül bir şaka yapmanın pişmanlığı ile ilerleyecekti. Eğer köye ulaşır ise insan içine karışmayacak ve temizlenmek üzere bir kaplıca arayacaktı.

[GM - Naruto]

Adamın ayrılacağı sırada ettiğin laflar, onun bir kez daha duraksamasına neden oluyor. Ancak bu kez elinle ağzını siper ederek söylediğin sözler adamın gözlerinde bir anlamsızlık doğuruyor. Buraya varışından bu yana yaşananlar ve bunlara verilen tepkilere bakıldığında, adamın sözlerini çok ciddiye aldığı söylenemez. Adam bir anda gözlerini devirirken “Tamam dikkat ederiz.” diyerek adeta seni geçiştiren, yarım ağızla kurulmuş bir cümleyle tüm konuşmayı bitirme arzusunu gösteriyor. Baştan bu yana senin akıl sağlığında sıkıntılar olduğu yönündeki görüşlere katıldığı belli olan adam başkaca bir şey söylemeden işine dönerken vedalaşma sözcüklerine başıyla gelişigüzel bir karşılık vermekle yetiniyor.

Seni durduran herhangi bir kişinin olmaması nedeniyle, sana tarif edilen yöne doğru ilerlemeye başlıyorsun. İlerlemen sıradan bir insanın adımlarından farksız oluyor ve ormanın içinde çok da aceleci olmayan bir şekilde ilerliyorsun. Uzun ve gür ağaçların arasında sıyrılıp nispeten daha açık bir alana vardığında, sana bahsedilen yol ayrımına geliyorsun. Tanzaku’ya gitme niyetin olduğu için diğer yolun nereye gittiğini pek umursamadan sağ tarafa doğru yöneliyorsun ve yaklaşık 100 metre ileriden bahsedilen kontrol noktasını görüyorsun.

Kontrol noktası iki adet muhtemelen prefabrik olan kulübenin birbirlerine bakacak şeklinde konumlandırılmasıyla oluşturulmuş görünüyor. Pek de büyük sayılmayan bu kulübelerin içerisinde kaç kişi olduğunu göremesen de, yapının 7-8 kişiden fazlasını alması olası görünmüyor. Karşılıklı ve aralarında 5 metre kadar bir mesafe olacak şekilde konumlandırılmış kulübenin dışında ise biri kadın biri erkek olmak üzere iki kişi görebiliyorsun. Giyinişleri standart shinobi kıyafetlerinden farksız görünüyor. Bununla birlikte, iki kulübenin yan tarafları ağaçlarla çevrili halde bulunuyor. Diğer bir deyişle, kulübeler sadece yoldan ilerlenmesi halinde işe yarar gibi görünüyor. Ormanın içine dalarak yapılacak bir yolculukta, kulübelerin pek de caydırıcı durmadığını söylemek mümkün.

[Chouwano Kagi]

Adamın yanından ayrıldıktan sonra kendisine işaret edilen yolda giderek devam etti. Adam az önceki şakasından pek de etkilenmediğinden o da üzerine pek düşünmedi. Kendine denileni yapar gibi bir hali vardı. Nihayetinde bahsedilen sapağa vardı ve sağdaki yoldan ilerledi.

Yürüdükçe ve zaman da ilerledikçe yavaş yavaş kendine geliyordu. İradesi yerine gelmiş gibiydi. Birkaç adım ileride bulunan, sözümona kontrol noktasını gördü. Kulübelere şöyle bir göz gezdirdi ve sonra da ihtişamlı ağaçlara baktı. Burada neyi kontrol ettiklerini düşündü. Zira adı geçen köyü koruyan kişiler de yanlış görmüyorsa shinobi idi. Ağır ağır adımlarla kulübelere doğru ilerlemeye başladı.

Ateş Ülkesi güzel bir yerdi fakat üzerindeki insanları pek de anlayamamıştı. Bu toprak üzerinde bulunanlar içinde en garip davranan oydu şüphesiz lakin sanki diğerleri de sanki pek farksız değildi. Kagi'nin bu garipliği soyut ve olmayan şeyler üzerine inatla düşünmesinden ileri gelirken Ateş İnsanları da somut ve ayan beyan olan şeyler üzerine düşünüyor gibiydi. Zâhir yanıltırdı, aslolan Bâtındı. Yoksa onlar bunu bilmiyor muydu?

Kagi bir süre de bunun üzerinde düşüne düşüne kulübeye kadar yaklaştı. Dalgın gözleri, sonunda shinobilerin hareketlerini görmezden gelemeyecek kadar yaklaştığında kendisini uyardı ve dalgınlıktan kurtularak shinobilere doğru gülümsedi. Elini kaldırarak "Selamlar!" dedi. Konuşmasına devam etmek istemişti ki buraya niye geldiği dahil, ne için geldiğini bile tam anlamıyla hatırlayamadı. Sanki oduncu ona buraya git dedi de gitmiş gibi hissetti. Eli havada, gözleri yerde bir süre düşündü ve bu sırada kolundaki çamur izini fark edince taşlar yerine oturdu.

"Ben." dedi neşeli bir sesle. "Bir kaplıca arıyordum." Bir utangaç ebsemdir, yüzüne oturdu. Hafifçe üzerini başını gösterdi.

[GM - Naruto]

Kontrol noktasına doğru ilerlemeye karar vererek adımlarını bu yöne doğru atıyorsun. Yürüyüşün hala sıradan bir insanın yürüyüşünden farklı durmuyor. Elbette bu sadece sıradan insanların bakış açısıyla söylenebilecek bir durum. İlerleyişin açısından herhangi özel bir biçim belirlemediğin için yetkin gözler tarafından ilerleyişindeki sıradanlığa rağmen bir shinobi olduğun anlaşılabilir durumda. Bunun en büyük sebebi, her ne kadar sıradanlığa yanaşmış olsan da içindeki shinobi iç güdülerinin sürekli tetikte kalması. Bu haliyle de normal gözlerle sıradan bir insan olduğun konusunda tereddüt bulunmazken, yetkin gözlerin kim olduğunu görmeleri olası görünüyor. Ancak bu konu kafandan pek de geçirmediğin bir durum olduğu için üzerinde durmuyorsun.

Kontrol noktasına yaklaşmaya başladığında ise senin selam vermenden önce iki shinobinin seni fark ettiğini görebiliyorsun. Aralarındaki konuşmayı ansızın kesseler de genel vücut hareketleri bir tehdide karşı alınmış tedbirleri yansıtmıyor. Oldukça rahat, ancak yine de bir shinobinin temkinli hareketleriyle bakışlarını sana çeviriyorlar. Bu esnada kadın shinobi erkeğe eliyle arkada kalmasını belirten bir işaret yaparak öne çıkıyor. Kadının öne çıkmasıyla beraber her iki shinobinin de alınlarındaki Konoha alın bandını görebiliyorsun. Orta yaşa yakın iki shinobi de seni dikkatli bir şekilde süzmeye başlıyor. Bu sırada da elini kaldırarak selamını veriyorsun. Kadın shinobi başıyla selamına karşılık verirken erkek shinobide herhangi bir hareketlenme olmuyor. Bulunduğu noktadan yalnızca seni gözlemlemekle yetiniyor.

Kadın shinobi ile aranızdaki mesafe 10 metreye kadar düştüğünde yüzüne oturttuğun ifadeyle konuşmanı yapıyorsun. Kadın shinobi doğrudan yüzüne odaklanmışken birkaç metre arkasında duran erkek shinobinin boydan aşağıya seni süzdüğünü görebiliyorsun. Kadın shinobi yaşına uygun, ancak bir tok bir sesle “Sana da merhaba. Demek kaplıca arıyorsun?” diyor biraz şüpheli bir ses tonuyla. Sorusunun ardından bir kez seni süzdükten sonra gözlerinin içine bakarak “Buralarda kaplıca bulabilirsin de…” diyor önemsiz bir detaydan bahsedercesine ve biraz da konuyu geçiştirircesine. Bakışlarını bir nebze daha keskinleştiren kadın shinobi "Kimsin? Nereden geliyorsun?" diyor sorgular bir tonla.

Son olarak, kadın shinobi 1.60 cm boylarında ve fit bir vücuda sahip. Erkek shinobi ise hemen hemen senin boylarında ve bir nebze hantal görünümlü. Her iki shinobinin de bellerine bağlı ekipman çantaları dışında ekstra ekipmanları görünmüyor.

[GM - Naruto]

Off Topic

Ekipman çantanıza ilişkin husus nedeniyle önceki turda düzenleme yapılmıştır. Normal şartlar altında dükkan konunuzda ve imzanızda ekipman çantanızın bulunmadığı yönünde bir ibare bulunmadığı için ekipman çantanızın var olduğu değerlendirilir. Zira free konularda gerçekleşen hadiseler, aksi belirtilmediği sürece, GM'li konulara etki etmemektedir. Ancak karakterinizin kaçak oluşu ve oynanış yönünden, her ne kadar dükkan konunuzda veya imzanızda ekipman çantanızın bulunmadığına dair açıklayıcı bir ibare bulunmuyor olsa da, ekipman çantanızın olmadığı kabul edilerek konu ilerletilmiştir.

Bu aşamada imzanıza ekipman çantanızın bulunmadığı yönünde bir ibare eklemeniz ve dükkan konunuzdaki ilgili gönderinize ekipman çantanızın kullanılamaz hale geldiği free konunuzu linkleyerek düzenleme yapmanız gerekmektedir.

[Chouwano Kagi]

Yolun üzerindeki iki shinobiyi görünce pek tepki vermedi Kagi. Sayılarının daha çok olduğunu tahmin ediyor ve geri kalanın da muhtemelen ormana dağıldığına inanıyordu. Varlığıyla iki shinobiye -oduncunun aksine- büyük bir tedirginlik vermediği için mutlu oldu. Kadın shinobinin yanına gelmesi ile selamını verip sözlerini söyledi.

Önce kadına sonra da yukarıdaki shinobinin gözlerine baktı. Kendisine mızrak gibi saplanan nazarlarını her zerresinde hissediyordu. Bıkkınlık? Güvensizlik? Belki de nefret? Bu nazarların arkasında her şey olabilirdi ve onun bu nazarlardan kurtulmak için yapabileceği hiçbir şey yoktu. O, her ne kadar bütün doğruyu ve gerçeği bütün kalbiyle söylerse söylesin yine de kendi bilgileri ile gerçeği özümsemedikçe "gerçeği" kabullenmeyeceklerdi. Onlar buradaydı, zira birisi onlara burada durmalarını söylemişti. Onlara şüphe etmesi söylenmişti. Öyleyse onlar gerçekten ve doğrudan da şüphe edeceklerdi. Çünkü onlara söylenen buydu.

Kadın sözlerini bitirirken Kagi hafifçe gülümsedi. Kimse ona bu yolculuğun kolay olacağından bahsetmemişti elbette. Lakin o, bu yolun çetinliğinin ne ihtişamlı işlere muvaffak olmuş olan insanlardan değil bilakis onların yardımcı olacağına inanarak çıkmışken çetinliğin yolun uzunluğundan, belki güneşten ve belki de şaşkın bir hayvan tarafından olacağına inanmıştı. Bu gülümseme biraz yorgunluğun ama daha çok hayal kırıklığının tatlı bir gülümsemesi idi.

Başını öne eğerek iki avcunu sinesinde birleştirdi. "Ben Kagi. Kısa yolculuğumun başlangıcı Ateş Tapınağı iken uzunca olanın başlangıcı sanıyorum ki Kawa no Kuni'dir." Sözlerini söylemek için kaldırdığı başını yeniden eğdi. "Memnun oldum."

[GM - Naruto]

Kadın shinobinin sözlerini dikkatle dinlemeye başladığı sırada, erkek shinobi de üzerindeki bakışları sabit tutarak yavaşça yanınıza doğru gelmeye başlıyor. Cümlelerin sonlandığı anda erkek shinobi kadın shinobinin hemen yanına geçiyor. Sözlerin her iki shinobinin yüzünde de herhangi bir ifade değişikliği yaratmıyor. Bu haliyle de iki shinobinin de vermiş olduğun cevaptan yeteri kadar tatmin olmadıkları sonucunu çıkarabiliyorsun. Bu aşamada empati becerilerin, her iki shinobinin de görev bilinciyle hareket ettiklerini, senden net ve rahatlatıcı bir cevap alamadıkları sürece bu bir nevi sorgulama olan işin devam edebileceğini sana fısıldıyor. Bununla birlikte, sosyalleşme yeteneklerin de karşındaki iki shinobinin bu yönde eğitimli kişiler olmaları nedeniyle, sözü evirip çevirdiğin veya ağdalı dilini kullandığın bir konuşma tarzının sonuca yönelik etkin bir sonuç doğuramayabileceğini sana söylüyor. Her ne kadar özünde hepiniz shinobi olsanız da, karşındaki iki kişinin bulunduğunuz konumda yetkili kişiler olduğunu sana hissettirmeye çalışacakların da yine becerilerin sayesinde kavrayabildiğin bir konu oluyor.

Cevabının üzerinden geçen kısa sessizlik sırasında kadın shinobi kafasını hafifçe, ancak tatmin olmamışçasına sallamakla yetiniyor. Bu aşamada erkek shinobi devreye giriyor ve “Nehir Ülkesi… Sonrasında Ateş Tapınağı demek…” diyor şüpheli bir ses tonuyla. Bu şüphenin senin içine de doğmasını istemiş gibi bir süre bekleyen erkek shinobi “İki lokasyonun arasında bir bağ varmış gibi gelmedi bana. Ve sadece bir kaplıca bulmak için bu kadar yol gelmek de pek makul gelmiyor kulağa… Sadece bir kaplıca bulmak için önce Ateş Tapınağı’na, ardından da buralara gelmen konusunda bir şeyler söylemek ister misin?” diyor. Erkek shinobinin tavrı, kadın shinobiye nazaran daha sert ve keskin görünüyor. Dolayısıyla, karşındaki iki shinobiden kafasını daha iyi çalıştıranın erkek shinobi olduğunu anlaman çok güç olmuyor. Ancak erkek shinobinin kıyasla daha üstün olduğu yönünde izlenim uyandırdığı zekası, sorulara daha tatmin edici cevaplar vermen gerektiğini de sana hatırlatıyor.

[Chouwano Kagi]

'Şu dünya' diye düşündü Kagi. 'Uzumaki Naruto'nun yarattığı şu dünya.' İçinde sanki bir bina yıkılıyormuş gibi hissetti. Belki de ev diyebileceği bir binaydı bu. İçinde olmaktan mutlu olacağı, güvenebileceği bir mekan. Korkmayacağı, içine girdiğinde tüm kaygılarından arınacağı, kalbe teskin edecek, huzursuz ruhuna huzur olacak bir yer. İşte o mekan burasıydı ve işte; yıkılıyordu. Tanrıların dahi kıramayacağı bu inanç sütunları; belki de adına Naruto denilmesi gereken sütunlar... Şimdi Kagi'nin gözünde bir toz yığınıymış gibi hissettiriyordu. Geçmişteki dünya nasıldı bilemezdi Kagi. Zira yaşamak ile duymak bir değildi şüphesiz lakin bu dünya da onun yaşamak istediği dünya değildi.

Çevresindeki insanlar daima onu bir şeye zorluyordu sanki. Her zaman onlarla bir münakaşaya girmeliydi, her zaman kendisini başkasına açıklamalıydı. Yoksa onlar arasında yer bulamıyordu Kagi. Ona asla yer vermeyeceklerdi. Dünya sözgelimi iyilerin veya kötülerin yönetiminde olursa olsun fark etmeksizin özgürlükten söz edilemiyordu. Zira iyi veya kötü diye bir şey yoktu. Ben vardı, biz vardı ve de en korkuncu şuydu ki, S E N vardı.

Genç kızın istediği tek şey işte şu patikadan yürümek ve gitmekti fakat gidemiyordu zira insanlar buradaydı. "Neden?" diye soruyorlardı. Kagi duraksamış hatta donakalmıştı. Zira insanların buradan şuraya gitmek için bir nedene ihtiyacı olduğu gerçeği yüzüne bir tokat gibi çarpmıştı. Onun "nedeni" denebilirdi ki yalnızca arzulamaktı lakin mutlaktı ki bu neden onlar için asla yeterli olmayacaktı.

Söylediği sözlerin bu iki shinobiyi ikna edeceğine çok da emindi oysa. Zira dediklerinde bir yalan veya kusur olmadığına emindi. Afallamıştı ve bu şapşal gülümsemesinin altında açıkça görünebiliyordu. İki avucunu göğe bakacak şekilde kaldırarak omuz silkti. "Ama doğrusu bu." Kadın shinobiye doğru baktı. Sanki erkeğe karşı onu ikna etmek istiyor gibiydi. "Ben gezgin bir keşişim, yolculuğumda bir çok yerden geçerim. Tabii ki birçok yer gezdim amma velakin ben size, son konduğum yeri belirtmek istedim." Erkeğe yeniden döndü. "Haklısınız, olmaz "Nehir" Ülkesi'nden buraya kadar kaplıca aramaya gelen fakat kaplıcaya dün ihtiyacım yoktu, bugün ise var. Mutlaktır ki insan içine karışmadan önce temiz olmaya ihtiyacım var." Kısa süreliğine yere bakarak sessizce düşündü sonra kısa aralıklarla ikisine aynı anda bakmaya devam etti. "Hikayemi katiyetle doğrulayacak kişiler, bahsettiğim üzere tapınaktadır. Yolda bir de oduncu kafilesi gördüm ama onlar sanırım ki hikayeme sizden de uzaktır."