Cümlelerini dikkatle dinleyen Sentoki, takındığın tavra karşılık benzer bir yüz ifadesiyle başını birkaç kez öne ve arkaya salladıktan sonra “Hay hay… Nasıl arzu edersen.” diyor son derece kendinden emin bir şekilde. Hemen ardından oturduğu yerden yavaşça doğruluyor ve odaya girdiğin kapıya doğru yöneliyor. Bu esnada adeta odanın içinde yokmuşçasına rahat bir şekilde ve seni umursamazca hareket eden Sentoki, sürgülü kapıyı yavaşça aralıyor. Kapı, sadece Sentoki’nin dışarıya görebileceği kadar dar bir şekilde aralanırken Sentoki, dışarıda olması nedeniyle göremediğin birine “Toparlanın.” diyor. Sentoki’nin bu emri bir keşişten ziyade, bir ordu liderinin son taarruzu öncesi verdiği bir emir gibi çınlıyor kulağında. Emrini vermesinin ardından kapıyı yavaşça kapatan Sentoki, yerinden kalkarken takındığı tavırla yerine tekrar oturuyor.
Odanın içinde geçen sessiz ve göz temasının dahi olmadığı yaklaşık on dakikanın ardından, odanın sürgülü kapısı hafifçe tıklanıyor ve dışarıdan tanımadığın bir ses “Herkes hazır Sentoki-sama.” diyor. Bu cümlenin ardından Sentoki sanki seni hayatında ilk kez görmüşçesine sana bakıyor ve “Gidelim mi?” diyor. Kendinden emin iki insanın çarpışması tadında geçen yalnız görüşmeniz de bu şekilde sonlanıyor. Sentoki önden sana kapıyı açıyor ve karşında duran iki keşiş doğrudan seni süzmeye başlıyor. Alıştığın bakışların altında yanına gelen Sentoki ile birlikte, yeni liderin seçildiği alana bir kez daha ilerliyorsun. Ancak bu kez fark, kaderi belirlenecek olanın keşişler değil, senin olman oluyor.
Yürüyüşünüzün ardından alana vardığında, keşişlerin dairesel bir şekilde toparlanmış olduğunu görüyorsun. Kapıdan çıkar çıkmaz kendini bu dairesel alanın içinde buluyorsun ve karşında simaları tanıdık keşişleri görüyorsun. Hajime de gördüğün bu keşişlerden biri olurken en çok dikkati çeken şey, hemen karşında yan yana dizilmiş keşişler ve sıradan sivil biri oluyor. Yan yana dizilmiş ve karşında mahcup bir ifadeyle duran kişilere baktığında, en solda Soetsu’yu görüyorsun. İki elini önünde birleştirmiş halde dururken bir suçlunun pişmanlığını gözlerinden okuyabiliyorsun. Soetsu’nun hemen yanında, seni Ateş Tapınağı’na getiren Motoichi’yi görüyorsun. Soetsu’ya benzer bir şekilde duran Motoichi de özellikle sana bakınmaktan kaçınıyor gibi duruyor. Motoichi’nin yanında isimlerini bilmediğin beş keşiş daha görüyorsun. Bu keşişler konusunda bir fikrin yok gibi dursa da, Sentoki’nin bahsettiği kişiler olduğunu düşünüyorsun. En sağda ise, tüm bu keşişlerden farklı olarak Tonaki’li Ota’yı görüyorsun. Ota’yı gördüğün anda, bir anda ona rastladığın anları, sana verdiği çorba ve ekmek aklına geliveriyor. Ota’nın yüzünde ise, diğerleri gibi mahcup bir ifade duruyor sadece.
Sentoki, tüm bu yüzleri görmen ve onlarla ilgili düşüncelerini toparlaman için bir süre bekledikten sonra soldan başlayarak karşındaki kişilerin isimlerini saymaya başlıyor. Bu isimleri bir tanıtmadan ziyade hatırlatma gibi yapan Sentoki “Soetsu… Motoichi… Sakamato Yugoro… Ueto Shumkichi… Kamei Katsumoto… Miyasato Kitahachi… Mitsuguri Murai… Ve Ota.” diyor. Hemen ardından sana kaçamak bir bakış attıktan sonra Sentoki karşıda duran bu kişilere dönüyor ve “Kagi Hanıma sizden bahsettiğimde yarınızın ismini bilmediğini, akıbetleriniz konusunda ise hiçbir fikri olmadığını söyledi. Şimdi… Hanginiz başlamak ister?” diyor. Konuşmasının başı son derece sıradan görünen Sentoki, sorusunu olabildiğince sert ve otoriter bir şekilde dile getiriyor. Karşındaki kişilerin tamamının bu tavırdan etkilendiğini rahatlıkla görebiliyorsun. Bu aşamada da öne çıkan ilk kişi Sakamato Yugoro oluyor.
Bir adım öne atmasının ardından başı öne eğik bir şekilde duran Yugoro “Bu olayın başlangıç ayağı ben ve Shumkichi’dir. Bansai-sama’nın öğretilerinin pasifliği karşısında düşüncelerimizi engelleyemedik. Bunun sonunda da Chagama-sama’nın öğretilerine erişmeye nail olduk! Bu konuda Bansai-sama ile görüştük, ancak bir sonuç alamadık. Geriye de tek seçeneğimiz kaldı.” diyor. Yugoro’nun Chagama’dan bahsetmesi, bir anda ister istemez dikkatini arttırırken, bu kez isminin Shumkichi olduğunu öğrendiğin keşiş öne çıkıyor ve “Her ne kadar Hagoromo-sama’nın mirasından bahsedilse de, gördük ki tek gerçek keşişlerin kendisini üstün görmesiydi. Bu yüzden Chagama-sama’nın öğretilerine sığındık ve bunun yayılmasını arzuladık. Onun kendisi gibi sürgün edilmiş fikirlerinin yaşaması ve sürgünün artık sona ermesi gerektiğine inanıyorduk. Ancak Bansai-sama, bu yolun önündeki en büyük engeldi. Bu nedenle, Chagama-sama’nın kılıcına ihtiyacımız vardı.” diyor.
Shumkichi’nin konuşmasının ardından bu kez olduğu yerden Ota hareketleniyor ve başını yerden kaldırırken “Chagama-sama’nın bize verdiği en büyük armağan Chouwano Kagi’dir! Şükürler olsun ki, O da bizim arzumuzu gördü. Ateş Tapınağı’nın yozlaşmasına O da kani geldi ve bu yolda bize, Chagama-sama’ya destek olmaya karar verdi! Tonaki fakir kalmış bir köy ve Ateş Tapınağı fakirlerin koruyucusu olarak görüyor kendini. Bu yüzden buraya gelmeleri konusunda bir talepte bulunduk. Oysa tek beklediğimiz Chouwano Kagi’nin ta kendisiydi! Yugoro ve Shumkichi’nin gelişinin ardından Chouwano Kagi de köye geldi ve olan biteni ona anlattık. Şükürler olsun ki, O da bizim arzumuzu gördü!” diyor.
Ota’nın ardından bir kez daha lafa giren Yugoro “Bansai-sama’yı bizim öldürmemiz halinde, Ateş Tapınağı kaldığı yerden devam edecekti her şeye. Ellerinde bir avuç hain olacaktı ve konu kapanacaktı! Her şey aynı olduğu gibi devam edecekti. Bu yüzden bu işi, ancak Chagama-sama’nın kılıcı Chouwano Kagi yapabilirdi! Bu kapsamda tüm planımızı da Tonaki’de hazırladık.” diyor. Bu aşamada Soetsu omuzlarını dikleştirirken “Kagi’nin tapınağa girişi sessiz ve barış içinde olmalıydı. Bunun için de nereye gelmesi gerektiği anlatıldı. Orada Motoichi’yle buluşacak ve yolunu aydınlatmaya çalışan bir kişi gibi davranacaktı. Böylece doğruca Bansai-sama’ya ulaşabilmesi mümkündü. Onun işini bitirdikten sonra, hiçbir şey olmamış gibi çıkacak ve kendisini ben koruyacaktım. Planımıza göre, sabah Bansai-sama’nın cesedini de ben bulacaktım. Tüm şüpheler Kagi’nin üstünde olsa bile, elinizde bir kanıt bulunmayacaktı. Çünkü Bansai-sama’yı en son gören de, öldükten sonra ilk gören de ben olacağım için Kagi’nin ismi asla lekelenmeyecekti. Bu aşamadan sonra, Kagi’nin serbest bırakılması dışında hiçbir şey yapılamayacaktı, aksi bir davranışa öğretileriniz izin de vermezdi! Kagi tapınaktan ayrıldıktan sonra da, diğer ekiple buluşacaktı.” diyor.
Soetsu’nun sözlerinin ardından bu kez ismini Mitsuguri Murai olarak öğrendiğin keşiş konuşmaya başlıyor ve “Kagi ile ormanlık alanda buluştuktan sonra, ona son havadisleri aktaracaktık. Onu doğru zaman gelene kadar saklayacaktık. Fakat bu aşamaya geçmeden önce tüm planımızda hesaba katmadığımız bir şey yaşandı. Hajime’yi hiç düşünememiştik.” diyor. Bu sözlerin ardından herkesin bakışları birden Hajime’ye kayarken, Hajime’nin yüzünde de öfkenin arasına sıkışmış bir şaşkınlık görebiliyorsun. Bu aşamada sözü tekrar devralan Soetsu “Bansai-sama’nın ölümünün ardından yeni lider seçilecekti. Bu seçimin ne şekilde olacağını hepimiz biliyorduk. Bu yüzden öncelikle Hajime’nin lider olması gerektiği düşüncesini keşişler arasında yaydık. Kutudan iki isim çıktığında, yapılacak şey de belliydi. Sentoki ile Hajime arasında yapılacak müsabaka, yeni lideri tayin edecekti. İkisinin kapışmaya başlaması sonrasında, biz devreye girecektik ve her ikisini de öldürmeyi başardıktan sonra, bir karışıklık yaratacaktık. Bu karışıklıktan sıyrılacak kişi de tabi ki Kagi olacaktı. O çoktan tapınaktan ayrılmış olduğu için, tüm bu olayların dışında kalacaktı. Murai ve ekibi onu birkaç gün gizledikten sonra, tapınaktaki karışıklığı son vermek adına, Kagi tekrar gelecekti. Bansai-sama’nın son sözlerini miras alan kişi olarak duruma müdahale edecek ve Ateş Tapınağı’nın yeni lideri olacaktı! Böylece Chagama-sama’nın öğretileri gerçek değerine ulaşacaktı!” diyor.
Soetsu’nun bu konuşmasının ardından Motoichi konuşmaya dahil oluyor ve “Ancak Hajime’nin kendisi yerine Kagi’yi olaya müdahil etmesi, tüm planlarımızı alt üst etti. Bu ana kadar Kagi kimseye zarar vermeyen insan konumunda olduğu için, elbette bu mücadeleye de dahil olamayacaktı! Sonucunda da tüm karışıklık yaratma planımız alt üst oldu. Kagi için en güvenli yol, ismi temize çıkana kadar Konoha’da kalmaktı. Kim böylesine bir cinayeti işleyip de sonrasında hiçbir şey olmamış gibi Konoha’ya gidebilirdi ki!?” diyor.
Az öncesine kadar karşında bir suçlu gibi boyunları bükük duran kişilerin, şu anda ne ölümden ne de lanetlenmekten korkmayan bir tavırda durması dikkatini çekiyor. Her birinin sana kilitlenen bakışları, adeta müjdelenmiş bir kişiye duyulan hayranlığı gösteriyor. Yürüdükleri yolda, hem kendilerinden hem de senden emin duran bu bakışlara karşılık Sentoki hafif çatık bakışlarını sana yönlendirirken “Dinlediklerimize bakılırsa, buradakilerden birini bile tanımadığına yemin edebilirim.” diyor hafif alaycı bir tonda ve herkesin rahatlıkla duyabileceği bir ses tonuyla. Keşişler arasında dehşete düşmüş öfkeli bakışlar bir kez daha üzerine toplanırken Sentoki “Hadi anlat bakalım Kagi Hanım… Tüm bu insanları tanımadığın ve her şeyin bir yalandan ibaret olduğunu!” diyerek sözü sana bırakıyor.