Sözlerin üzerine Hajime bir şey söylemiyor. Sadece anlattıklarını ne denli anladığını çözebilmek için sana bakmakla yetiniyor. Gözlerinin kapanmasına karşın Hajime de sırtını ağaca daha da yerleştiriyor ve dinlenme pozisyonuna geçiyor. Gözlerinin ağırlığı karşısında istekli bir dirençsizlik gösteriyorsun ve yavaşça uykuya dalıyorsun.
Güneş’in ışıklarının gözlerinin içine girmeye çalışması nedeniyle duyduğun rahatsızlıkla açıyorsun gözlerini. Üzerine örtülmüş ince, kahverengi bir battaniye seni ziyadesiyle sıcak tutmuş oluyor ve vücudunda bu sıcaklığın yarattığı mayışıklığı hissedebiliyorsun. Gözlerinle etrafını taradığında, Hajime’nin birkaç metre önünde bir şeyler yediğini görüyorsun. Diğer keşişler hala daha görüş alanının içinde bulunmuyor. Yavaşça üzerindeki battaniyeden kurtulurken Hajime hareketlenmeden dolayı kafasını sana çeviriyor ve son lokmasını ağzına atarken
“Günaydın.” diyor ne soğuk ne de sıcak bir şekilde. Önünde duran bir parça kurutulmuş ekmeği alarak yerinden kalkıyor ve yanına gelerek ekmeği sana uzatıyor. Hajime’nin pek konuşkan bir tavır içinde olmadığını, uyumadan önce söyleyeceği her şeyi söylemiş olduğunu düşünüyorsun. Bu yüzden pek muhabbete girmeye de çalışmayan Hajime eşyalarını toparlamaya başlarken, üstüne örtülmüş battaniyeyi de alarak katlıyor ve ağacın dibine bırakıyor. Hemen ardından ise sağ elinin baş ve işaret parmağını ağzına sokarak bir ıslık çalıyor. Çalınan bu ıslıktan birkaç saniye sonra ise tüm keşişler dört bir yandan bulunduğunuz alana doğru geliyor. Her birinin uykusuz geçirdiği zamanı gözlerinden anlayabilsen de vücutları oldukça dinç duruyor. Hajime ise, sana verdiği kurutulmuş ekmeği bitirip bitirmediğini kontrol ettikten sonra
“Hazırsanız devam edelim.” diyor.
Kurutulmuş ekmeği bitirmenin ardından ilerleyişiniz kaldığı yerden devam ediyor. Bu kez, adımlarını koşmaya yaklaşır derecede hızlı oluyor. Tüm yolu sükunet içinde geçirmeyi yeğleyerek, doğanın sesleri içinde yapıyorsunuz yolculuğunuzu. Güneş tepeye varıyor, sonrasında ise tekrar kaybolmaya yöneliyor. Ormanın içinde yaptığınız bu yolculuğun sonu ise, seni bildiğin topraklara çıkarıyor sonunda. Ateş Tapınağı’nın büyük girişi karşısında kaderinin belirleneceği zamana doğru ilerliyorsunuz. Gelişinizi gözleyen tapınaktaki keşişler ise, sizin gelişinizle birlikte kapıyı açmaya başlıyor.
Tapınağa girmenle birlikte, tapınakta bulunan keşişlerin bakışlarını bir kez daha üzerinde hissediyorsun. Bu kez bir yabancıdan ziyade suçluya bakan bu bakışların altında net bir negatiflik sezebiliyorsun. Ancak bununla birlikte, birkaç keşişin bakışlarını senden kaçırdıklarını da fark edebiliyorsun becerilerin sayesinde. Bu keşişlerin kaçan bakışlarını altında ise boşluk hissediyorsun sadece. Fakat bu anlarda kimse tek bir kelime konuşmuyor ve tüm iletişiminiz sadece bu bakışlardan ibaret oluyor.
Hajime ve etrafındaki keşişlerle birlikte, tapınakta dolanan keşişlerin bakışları altında, tapınaktan ayrılmadan önce herkesin toplandığı alana doğru gidiyorsunuz. Bu alanda en son yaşananlar kafanda bir kez daha cereyan ederken gözlerin birden Teika’ya ilişiyor. Alanın ortasında, adeta sizin gelişinizi beklediği her halinden belli olan Teika’nın bakışlarının altında ise ne negatiflik ne de boşluk hissediyorsun. Teika’nın hemen önüne geldiğiniz anda Hajime ile birlikte duruyorsunuz ve Teika
“Hoşgeldiniz Hajime-dono. Biraz geciktiniz, herhangi bir sıkıntı mı oldu?” diye soruyor. Hajime ise son derece rahat bir şekilde
“Biraz dinlenmeye ihtiyacımız oldu, hepsi bu.” diyor ve hemen ardından
“Sentoki-sama gelecek mi?” diye soruyor. Hajime’nin sorduğu soru üzerine Teika’nın yüzü hafifçe asılırken
“Sentoki-sama Kagi Hanım ile özel konuşmak istiyor. Ben de bunun için sizi karşıladım.” diyor. Hajime ise bu fikri pek beğenmemiş gibi bakışlarını düşürürken
“Kagi Hanım’a ben eşlik etmek isterim.” dedikten sonra ricadan çok iğnelercesine
“Senin için bir sıkıntı olmaz değil mi?” diyor. Teika, Hajime’ye karşı gelebilecek iradesi bulunmadığını vücut diliyle ortaya koyarken Hajime
“Pekala, gidelim.” diyor bu kez sana hitaben.
Hajime ile birlikte Teika’nın ve etrafta toplanan keşişlerin arasından ayrılıp, tapınak içine doğru hareketleniyorsunuz. Gittiğiniz yolları daha önce kat etmiş olduğun için, adımlarınızın sizi Bansai’nin odasına yönlendirdiğini rahatlıkla anlayabiliyorsun. Tıpkı düşündüğün gibi Bansai’nin odasının önüne geldiğinizde Hajime hafifçe kapıya vuruyor ve
“Sentoki-sama, Kagi Hanım’ı getirdim.” diyor. Sentoki’nin içeriden buyur eden sözlerinin ardından Hajime yavaşça kapıyı aralıyor ve senin geçmene olanak sağlıyor. Bu odaya son girdiğin anda itibaren değişen hiçbir şey olmadığını görebiliyorsun. Bansai’nin oturduğu noktada, bu kez bağdaş kurmuş bir şekilde oturan Sentoki ile göz göze geldiğinde, Sentoki’nin tüm olan bitene rağmen dingin yüzü dikkatini çekiyor. Odaya girmenin ardından Hajime de oda girmeye yeltendiği esnada Sentoki birden bakışlarını Hajime’ye çeviriyor ve
“Özel konuşmak istiyorum Hajime-san.” diyor, pek de ricacı gibi görünmeyen bir şekilde. Hajime ise bu sözler karşısında havada kalan ayağını yere indiriyor ve
“Kagi Hanım’ın anlattıklarını dinlemek isterim Sentoki-sama.” diyor. Sentoki ise yüzünde hiçbir mimik oynatmadan
“Özel dedim Hajime.” demekle yetiniyor. Bu sözler karşısında Hajime yavaşça kafasını eğip geriye doğru adımlıyor ve Sentoki sana yere oturmanı işaret ederken Hajime de odanın kapısını kapatıyor.
Sentoki ile baş başa kalmanla birlikte, odanın içindeki gerilimi de hissedebiliyorsun iliklerinde. Odanın içindeki sessizliği Sentoki pek bozmak istermiş gibi durmasa da, bu sessizliğin sürüp gitmesine de tahammül edemeyecek gibi duruyor. Bunun sonunda
“Uzun yoldan geldin, bir şeyler yiyip içmek ister misin?” diye soruyor sana. Hemen ardından da
“İstersen yerken de olan biteni konuşabiliriz.” diyerek lafı sana devrediyor.
Off Topic
Yol RP'si yaparak sıkmak istemediğim için uyanmandan tapınağa kadar olan süreci hızlı geçtiğimin farkındayım. Uyanışından tapınağa gelene kadarki süreçte herhangi bir konuşma vs. yapmak istemişsen, bunu dile getirebilirsin. Bir sonraki GM mesajında, o anları bir flashback yaşanmışçasına aktarabilirim.