[Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Diğer ninja köylerine sahip ülkeler.
User avatar
Chouwano Kagi
Kaçak
Kaçak
Posts:214
Joined:June 4th, 2020, 6:05 pm
Künye:
Re: [Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Post by Chouwano Kagi » June 6th, 2022, 5:39 am

Sekiz dakikalık bir okuma süresi yok lakin metnin genel olarak müzikal ahengi bu ezgi ile uyumlu. Bu melodi eşliğinde okursanız duyguyu daha iyi geçirebileceğim gibi hissettim ama. Okuyuculara sevgiler, saygılar.

Uzun bir süre sessizliğe gömüldükten sonra konuşmaya başlayan Daija'yı bütün dikkatiyle dinledi genç kız. Söylediği her kelimeyi aklının bir köşesine not etmeye gayret etti. Daija'nın her bir sözü içine ağır ağır darbeler vuruyor ve temrenlerle göğsündeki serhaddi delmeye çalışıyor gibi hissediyordu. Bu hisler içinde o serhat delindi mi delinmedi mi bilinmez "Evet." dedi usulca. "Bu dünyada benim yerime nefes alan bir başkası var."

"Evet, doğrudur. Dünya bir varlık deryasıdır. Zira Chouwano Kagi'ye, yani bana, bu dünyayı algılaması için türlü aygıtlar bahşedilmiştir. Bu bahşedilen aygıtlar tarafından saptanan her şey mutlaktır ki gerçek olmalıdır. İşte sorun da burada başlamaktadır. Gerçek olan nedir?"

Yere dokundu ve topladığı toz parçalarını eli içinde gezdirip döktü.

"İşte dokundum, işte kokladım. Bu tozu gerçek mi kıldı?" Başını olumsuz anlamda salladı. "Eğer dediğiniz gibi bu dünyayı 'var' kılmak için tek gerekli olan şey varlığından emin olduğum özümün var olmasıysa öyleyse havaya, suya, hayvanlara, insanlara ve sizlere niye ihtiyacım olsun Daija-san?"

Dedikten sonra yüzünde yorgun bir gülümseme oluştu. Tavana doğru hafifçe baktı ve baş parmağıyla birleştirdiği yüzük parmağıyla zemine birkaç kez ritmik olarak vurdu. Aklında kelimelerini toparlıyor gibi görünüyordu:

"Doğa daima bize hükmetmek ister. Bilemeyiz bilinçli midir yoksa bilinçsiz mi lakin nihayetinde sınar nice afetler ile bizleri. Birkaç asırdır -Dünya için göz kapatıp açma süresi olsa gerek- bir kaybolmuşun hediyesi ve bir hainin icadı ile doğayı doğaya karşı kullanır olduk. Söyleyiniz, Hashirama Senju değil miydi şu toprağa hükmetmekle kalmayıp içinden can hasıl eden? Nerededir o haşmetlinin cesedi? Nedir ahvali? Bir çocuğun çamurdan yaptığı evden farklı bir iş yapmadık, yapmıyoruz Daija-san. Ev oldu diye ne çamur amil oldu ne de çocuk çamurdan ev yaptı diye amir. Hayır Daija-san. Benim bu vücut bulmuş doğaya söz söylemeyişim bana edilen tembih veya emirden ileri gelmez. Yalnızca böyle bir isteğimin, doğaya karşı bir hükmetme arzumun olmayışından öte gelir. Söyleyiniz: Hiç iki eşit birbirine hükmedebilir mi?

Yüzünde birazcık daha ciddi bir tavır vardı. Sorularında gerçekten de samimi idi.

'İnsan! İnsan!' diyorsunuz. Nedir İnsan? Bilmiyorum. Farklı mıyız gerçekten bir balık veya kuştan? Ne ben küfürüm dünyaya, ne dünya kutsal bana. Eğer varsam dostlar ile varım. Eğer adımı zikreden bir kişi olmayacaksa nasıl var olacağım? Eğer ulaşırsam o ulviyete: uzlete. Söyleyin Daija-san n'olur bana? Var olmuş mu olacağım yoksa hiç var olmamış mı? Hangisi daha kötüdür? Bir diğeri bir ötekinden gerçekten de kötü müdür?

Nedir insan? Cana gelmiş olmak mı? 'Can! Can!' diyorsunuz nedir can? Ne canlı kılar beni de farklı eder bir kaşık veya taştan? Kesiniz bileğimi aktınız taşlara. Kagi, Kagi'liğini kaybeder mi? Bir gün vardım, bir gün yok olacağım. Bugün 'et ve kemiğimleyim', yarın toprak ve taş olacağım. Söyleyin Daija-san yoksa 'Can' dediğiniz ebedi olamayana mı denir? Hangisi daha kötüdür? Ebedi olmak mı fâni olmak mı?

İnsan isek bu yüzden insanız. Hepimiz kendimizle kaimiz. Bir ötekinin varlığından asla emin değiliz. Sizin karşınızda bu kelamları söyleyen ben, gerçekten de bir insan mıyım? Gerçekten de sizleri gözlerimle görüyor muyum? Gerçekten de bu kelimeleri aslında ben mi söylüyorum? Bunu bilemezsiniz, bilemeyeceksiniz. Bu yüzden bencil olmak en ulvi ve en akıllı insanın erdemidir. Bu erdemi kimi kamçılar kimi kucaklar. Yayılmalıdır bu yüce insan. Her şeye sahip olmalı ve her şeyi bilmelidir. Büyük bir açlıkla yapmalıdır bunu. Zira kendinden ötesi olmadığını bildiğinden yapar bunu. Bir koca ağaç gibi Daija-san. Ne kadar yükseğe gitmek istiyorsa o kadar dibe batmalıdır. O kadar karanlıkla haşır neşir etmeli, o kadar sömürmelidir. En nihayetinde ulaşırsa zirveye, yalnız olacağını bilmelidir. Bu erdemdir. Ne mutlu kucaklayanlara.

Ben bu erdemimi öylesine hor gördüm ki hiç oldu. Toprağın altında bir şey bırakmadım ki göğe yükseleyim. Havadan fazlası değilim artık. Çoğunuz özgürlük der buna, ben ise yalnızca 'ufak bir esinti olmak' diyorum. Ben yalnızca ağaçların arasından geçip, gidiyorum. Ben yalnızca bu rüzgar-ı bi mededin bitmesini bekliyorum.

Her birinizin kendince doğru bildiği değerleri var. Bu değerler kiminizi sabırla beklettirerek doğru anı gözlettiriyor; kiminizin ise sabır taşı dayanamıyor ve yüzyıllardır dikip koruduğumuz ahlak ahitlerini çiğnemeye itiyor. Eğer benim masum olduğumu bildikleri halde canıma kıymak istiyorlarsa bu onların doğrusudur.

Doğru denilen şey tek değildir. "Sen" ve "Ben" olduğu sürece doğrular, yanlışlar ve gerçekler asla ama asla «Tek» olmayacaktır. Benzer olabilirler, olabiliriz Daija-san. Ama asla «Tek» olmayız. İşte bu benim gördüğüm hilkattir.

Beni öldürmek isteyebilirler, sizi öldürmek isteyebilirler. Sizler de bir başkasını öldürmek isteyebilirsiniz zira bunu doğru bildiğiniz için yaparsınız. Birbirinize karşı galip gelecek olan ise hanginizin «Tek» olana yakınlığı değildir. Bileğinizin gücüdür. Bu insanın yaratılışıdır.
Hafifçe duraksayarak devam etti. "Hayır, bu dünyanın, hatta evrenin yaratılışıdır."

Yüzünde bir rahatlama ve şefkatli bir gülümseme vardı.

"Öyleyse vakit gelene kadar gelip gitmeye devam etmeliyim. Ölümün 'dehşeti' beni bazı şeyleri ötelemeye, öncelemeye itebilir. Bazı şeylerden alıkoyabilir fakat asla bana hükmedemez. Birisi beni öldürmeye çalışıyor diye haksız, beni korumaya çalışıyor diye haklı ilan edemem zira herkes kendi bulduğu "doğrunun" peşindedir. Benim gayem hepinizin doğrusunu öğrenebilmektir, bulduğum "doğrular" arasında hangisinin «Tek» olana daha yakın olduğuna karar verip onu savunmak değildir."

Gülümsemesi biraz daha neşeli bir hale geldi:

"Tabii ki bu demek değil ki bulduğum "doğrular" arasında elimdeki «Doğru» olandan daha makûlunu bulamayacağım inancındayım. Eğer bu inançta olsaydım çoktan..." Yüzündeki gülümseme birazcık söndü, yılgın bir ebseme dönüştü elini yumruk yapıp başparmağını boğazına dayadı ve yavaşça boğazının solundan sağına doğru çekti. Basitçe boğazını kesme işareti yapıyordu. Gülümsemesi yeniden canlandı derin bir nefes aldı ve "Huu." diyerek verdi. "Amma da çok konuştum"
Image
Künye
İsim: Chouwano Kagi
Yaş: 18
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak/Chuunin
Ryo: 34.250
Prestij: 1
Ün: 15
Kullanılabilir GP: 5

Motivasyon
Ölüm ölür. Biz ölmeyiz.

Kagi insanların et ve kemiğinin toprağa, ateşe karışmasıyla dünyayı terk edeceğine inanmaz. Zira insan dünya üzerinde yaptıklarıyla yaşar, bir insanın yaşamasının en büyük koşulu da düşünmektir. Eğer ki insanın düşüncesi dünya üzerinde zikredilir ve unutulmaz olursa o kişi ölmez ve dünyaya mutlaka geri döner. Zira Indra ve Asura'yı dünyaya geri gönderen güç verdikleri ant değil geleceğe aktarılan düşünceleridir. Buna binaen Kagi tıpkı İlk Keşiş gibi diğer insanlara yardım etmek ve onların gönlünü kazandıktan sonra dünya hakkında istintâc ettiği bilgi ve birikimlerini geleceğe aktarmak ister. Böylelikle Rinne'yi kırsa dahi ölmeyecek ve ya bedenen ya da fikren dünyada daima var olacaktır.

Korkutan karanlık değil ışıksızlık.

Kagi, Chagama'nın yanında geçirdiği bir yıl boyunca yaptığı meditasyonlar ve istiğrak ettiği iç dünyası ile üç büyük zehirden (Nefis, Nefret ve Cehalet) ve bütünüyle Ku/Çile'den kurtulduğuna inanır. Ruhun(Atman) kaplarının açıldığı ve ruhun mutlak çilesizliğe (Nirvana) gark edeceği sırada zihnini kontrol edememiş ve acı içinde kıvrandıracak derecede zihinsel hasar almıştır. Kagi halen daha gözlerini kapattığında kendisinin mutlak çilesizliğin kapısında olduğunu görmekte, hissetmektedir. Her uykuya dalışında kapıya parmaklarıyla dokunmakta, başını yaslamakta ancak kapıdan içeri bir adım atamamaktadır. Zira ne zaman kapıya doğru bir adım atsa ruhunu sıkıntılar basmaya başlar ve bir damla suyu olmaksızın Kaze no Kuni çölünde on fersah yürümüş gibi terlemeye başlar. Haliyle Ku'dan tam anlamıyla kurtulamadığı için de Rinne'de (Dünya ve Yeniden Doğma Döngüsü) hapis kalmıştır. Lakin işin özü şudur ki Kagi neyden korktuğu hakkında en ufak bir fikri yoktur. Bir bilinmezliğin peşinde parşömenlerden, yazıtlardan, keşişlerden ya da ufacık bir çocuktan edindiği bilgiler ile bilinmezliğini gidermeye çalışmaktadır.
Komplikasyon
Felekte hasılı bir insan.

Kagi, hiçbir varlığa hiçbir koşulda zarar verme gayesine girişmez. Bir kişi ölüm ve şerden gayrı bir şey getirmese bile kişinin ölümü hak ettiğine inanmaz. Eğer uygun koşullar ve dem oluşur da Kagi bir can ile on can arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsa ya onbirini de kurtaracaktır ya da aralarında bir seçim yapmayacaktır. Zira on kişinin katili olmak ile bir kişinin katili olmak arasında bir fark olduğunu düşünmez.
Özellikler

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 5
Kondisyon: 4
Potansiyel: 4
Varlık: 9
Zeka: 6

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 3 *Favori*
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 3


Ninjutsu

Shunshin (D Rank)

Taijutsu

Suiseki Stili (B Rank)
Suiseki: Gekiha (B Rank)

Genjutsu

Teishi no Jutsu (C Rank)

Fuinjutsu: Rank B

Mühürleme Sanatı Rank D: Mühürlenen Enerjiyi Arttırma
Mühürleme Sanatı Rank C: Obje Üstüne Enerji Mühürleme
Mühürleme Sanatı Rank B: Salınım Enerjisinin Artışı

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kunai (1)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Post by GM - Naruto » June 6th, 2022, 1:53 pm

Ağzından çıkan cümleleri Daija dahil herkes pür dikkat dinliyor. Ancak konuşmanı daha çok Daija’ya yaptığından dolayı, onun mimiklerini herkesinkinden daha net bir şekilde görebiliyorsun. Daija, kimi yerlerde konuşmana hak verircesine kafasını sallıyor kimi yerlerde ise yüzüne basit bir tebessüm konduruyor. Cümlelerindeki kelimelerle birlikte her bir hareketini özümseyen Daija, senin konuşmanın sonlanmasından sonra sanki tüm konuşmayı kendisi yapmış gibi gülümsüyor ve ardından yüzüne kondurduğu bir tebessümle konuşmaya başlıyor.
“Konuşmak iyidir Kagi… Düşüncelerin kafanın içinde kendi kendini yiyip bitirmesindense dile gelip gökyüzüne savrulması daha yeğdir.”

Bu cümlesinden sonra kafasını ortamdakilere çeviriyor ve her birine dikkatlice bakıyor Daija. Sanki senden de aynısını yapmanı ister gibi bir müddet bekliyor. En sonunda bakışlarını seninle birlikte Kaoru’nun üzerinde sabitliyor.
“Ogawa Kaoru… Tsukigakureli bir klanın son kalan üyesi. Klanı önce sürüldü, sonra da klan üyeleri tek tek katledildi. Kaoru, insanların bir arada yaşamasının imkansız olduğunu düşünüyordu. Ona göre insanlar vahşi varlıklardan ibaretti. Ancak şu anda, insanların gerçekten böylesine bir içgüdüye sahip olmadığını öğrenmek için yaşıyor. Kaoru’nun doğrusu, insanların vahşi olduğudur. Fakat bugün için Kaoru doğrusunu yanlışlamak için çabalamaktadır. Öyle değil mi Kaoru?”

Daija’nın konuşmasının ardından Kaoru, söylenenlerin doğru olduğunu tescil etmek için başını aşağı yukarı hareket ettirmekle yetiniyor. Yüzündeki, ilk gördüğün halindeki soğukluğun bir nebze gitmiş olduğunu ise net bir şekilde görebiliyorsun. Bu esnada Daija bakışlarını bu kez Rin’e çeviriyor ve konuşmaya başlıyor.
“Furuse Rin… Küçüklüğünde ailesinden ve arkadaşlarından görmediği eziyet kalmadı. Bu yüzden her zaman içine kapanık biri oldu. O günlerden beri, insanların neden birbirlerine eziyet ettiği sorup durmuş. Chakra bahşedilmiş insanların bunu neden başkalarına azap olması için kullandığına anlam verememiş. Bu yüzden, insanların birbirlerine eziyet etmekten uzak olduğu bir dünyanın hayalini kuruyor. Rin’in doğrusu, insanların birbirlerine karşı güçlerini yarıştırmaktansa onu her birinin huzuru için kullanmaları. Bugün için Rin doğrusunu var etmek için çabalıyor. Öyle değil mi Rin?”

Bu kez Daija ile bakışlarınızı sabitlediğiniz Rin, soluk teninde beliren bir kızarıklıkla gözlerini sizden kaçırıyor. Kendisinden bahsedilmiş olmasının verdiği utançla parmak uçlarını hareketlendiren Rin hafifçe başını sallayarak cevabını iletiyor. Ondan aldığınız cevabın ardından bu kez bakışlarınızı Seka’ya çeviriyorsunuz ve Daija bir kez daha konuşmaya başlıyor.
“Hakuryu Seka… Unutulmuş bir shinobi. Onu geçmişinden bilen birine bile sorsan adını veya yüzünü hatırlamayacaktır. Oysa Seka, her birinin hayatına bir şekilde temas etmiştir. Seka’nın insanlara karşı duruşu da buradan ileri geliyor. Seka’ya göre insanlar, kıymet bilmez varlıklardan ibarettir. Onlar için ne yaparsan yap, seni asla hatırlamazlar veya önemsemezler. Kişinin kendi menfaati her zaman ön plandadır. Oysa şimdi Seka, bu doğrusunu yanlışlamaya çabalamaktadır. Öyle değil mi Seka?”

Yüzündeki çekici gülümsemeden hiçbir taviz vermeyen Seka, mahrem bir sırrının dile getirilmiş olması gibi hafifçe çekingen bir tavır ortaya koyarken, söylenenleri diğerleri gibi başıyla onaylamakla yetiniyor. Bu onayın ardından ise Daija ile birlikte bakışlarınız Yurisa’ya dönüyor.
“Shiranui Yurisa… O bir dahi… Bunu laf olsun diye söylemiyorum, gerçekten onun yapabildiklerini hangimiz yapabilir inan bilmiyorum. Hiçbirimiz onun yeteneklerine erişemeyiz. Fakat Yurisa’nın bu yeteneklerini kendi çıkarlarına bile kullanmak istemediler. Onu bir canavarmış gibi dışladılar. Tanıdık bir hikaye belki… Uzumaki Naruto’da gibi… Fakat kimse ona Uzumaki Naruto gibi sonradan bile kucak açmadı. Hiçbir savaşın kahramanı olamadı ve hiçbir köyün kurtarıcısı olarak addedilmedi. Bu yüzden Yurisa, insanların riyakar olduklarına inanır. Eğer bir iyilik yaparsan, sen iyisindir. Ama o iyiliği yapana kadar şeytanın ta kendisisin… Gel gör ki, Yurisa bu doğrusunu yıkmaya, aslında ne yaptığımızdan bağımsız olarak herkesin içindeki iyiye ulaşmaya çabalıyor. Öyle değil mi Yurisa?”

Daija’nın bu sözleri Yurisa’nın yüzünde belirgin bir öfkenin var olmasına neden oluyor. Dişlerini sıktığını ve kendisi hakkında söylenen sözlere karşı duyduğu öfkeyi hissedebiliyorsun yanan bakışlarından. Başıyla, diğerlerine göre daha sert bir hareketle söylenenleri onaylayan Yurisa’nın duygularını diğerlerine nazaran daha çok dışa vurduğunu görebiliyorsun. Bu esnada Daija, Yurisa’dan aldığı cevapla bakışlarını Sanraku’ya çevirip konuşmaya başlıyor.
“Arita Sanraku… Nam-ı diğer Maei… İblisin Silüeti… Ona bu ismi vermeyi uygun gördüler, inanabiliyor musun? Bir insana iblis demeyi uygun gördüler. Neden biliyor musun Kagi? Çünkü Sanraku, Akademi’den 6 yaşında mezun oldu ve aynı yıl Chuunin rütbesine erişti. Bu yaşında katana dövmeye başladı. 10 yaşında Jounin oldu ve usta demircilerin yanında adı zikredilmeye başlandı. Ve 18 yaşına geldiğinde, artık Kirigakure’nin 7 Kılıç Ustasının tüm silahlarını kusursuz kullanabiliyordu. Muazzam, öyle değil mi? Peki ya sonra ne oldu? Kendi yoldaşları tarafından defalarca öldürülmeye çalışıldı ve defalarca bundan kurtuldu. Sorumlular belliydi, ancak kimse parmağını dahi oynatmadı. Sanraku ise, artık kendisinin kısıtlandığını düşünerek kendi katanasını dövdü ve tüm 7 Kılıç Ustası’nı da yendi. Bunun karşılığının bir mükafat olması gerekiyordu, öyle değil mi? Ancak Sanraku’ya verilen mükafat, onun peşinde yüzlerce kişiyi takmaktan ibaretti… Biliyor musun Kagi, Kirigakure’de doğan hiçbir çocuğa Sanraku ismi verilmemekte, ne acı… Bugün ise Sanraku, kendi yoldaşları ve yurttaşları tarafından yok edilmeye çalışılmış, ancak halen yaşamayı sürdürebilen birisi. Peki onun doğrusu ne? Döktüğü onlarca kan mı? Bir İblis olarak anılmak mı? Hayır… Sanraku güçlünün mükâfatlandırılmasının doğru olduğuna inanıyor ve tüm mücadelesi de bunun için… Öyle değil mi Sanraku?”

Sanraku’ya ilişkin sözlerin ardından Sanraku’nun yüzünde, kendisine ithaf edilen lakaba uygun bir gülümsemeyi görebiliyorsun. Kendisine yöneltilen soruya karşılık ise biraz sesli ve alaycı bir gülüşle taçlandırdığı baş sallama hareketiyle karşılık veriyor. Bunun ardından Daija Hajime’ye bakıyor ve tekrar konuşmaya başlıyor.
“Hajime’yi zaten tanıyorsun, onunla ilgili ekstra bir şey söylemem laf kalabalığı olacak sadece.”

Bu sözlerinden sonra Daija bakışlarını bir kez daha sana çeviriyor ve gözüne diktiği bakışlarını bir nebze daha ciddi bir boyuta getirirken tekrar konuşmaya başlıyorsun.
“Bana sorduğun soruların cevabı bende değil… Benim cevaplarım beni bağlar, seni değil. Cevap arıyorsan, o da sende, başkasında değil… Ama görüyorsun, burada hepimiz kendi doğrularımız için varız ve kendi doğrularımızı bulmak veya yalanlamak için birlikte hareket ediyoruz. Bu yüzden Kagi, senin de bizden biri olmanı istiyoruz.”

Sözlerinin sonuna heyecanı kendi belli eden Daija, etrafınızdaki kişilere tek tek gururlu bir bakış attıktan sonra bir kez daha sana dönüyor. Aynı gururlu bakışların altında Daija hafifçe gülümsüyor ve bir kez daha konuşmaya başlıyor.
“Benim doğru bildiğim, insanların doğrularını yaşamasından ibarettir. Niyetim iyiyi veya kötüyü ayırt etmek değildir. Hagoromo’dan beri yaşanan ayrışmanın son bulmasıdır. Çünkü esasen Hagoromo Yin ve Yang’ı bölerek bu ayrışmanın başı olmuştur. Oysa senin de sözlerinden anladığım üzere fark etmişsin ki, bir şeyin içinden iyiyi, diğerinin içinden kötüyü alamazsın. İkisi de bir bütündür ve ancak o bütünüyle var olur.”

Konuşmasını bu anda kesen Daija sana bir kez daha dikkatli bir şekilde bakıyor ve daha keskin bir bakış ile kararlılığını ortaya koymaya başlıyor. Aurası, içinde yaşadığı heyecanı dışa vururken Daija bir kez daha konuşuyor.
“Ey Kagi… İçimizdeki aydınlığın karanlığı, karanlığın aydınlığı olur musun? Ne varsa bu dünyaya, insana ve kendine dair, birlikte bulmaya razı mısın? Bil ki bu gönül ve buradaki dostlar senden razıdır ey Kagi…”

Daija sözlerini bu aşamada sonlandırırken, sana da sağ elini yavaşça uzatıyor. Ortamdaki tüm bakışların üzerinde kilitlendiğini ve herkesin ağzından çıkacak bir söze veya yapacağın bir hamleye odaklandığını hissedebiliyorsun. Daija’nın baskın aurası seni sarmaya devam ederken ortamdakilerin yarı şaşkın yarı heyecanlı bakışları, seni daha da kendine çekiyor. Ancak etrafında olan insanların her birinin tek beklentisi olduğunu hissedebiliyorsun… Senden gelecek bir cevap.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Chouwano Kagi
Kaçak
Kaçak
Posts:214
Joined:June 4th, 2020, 6:05 pm
Künye:

Re: [Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Post by Chouwano Kagi » June 6th, 2022, 9:57 pm

Kagi sözlerini bitirdikten sonra Daija'nın da isteği üzerine sırasıyla mağaradaki diğer insanlara bakmaya başladılar. Her birinin kendince bir hikayesi ve doğruları olduğunu anlattı. Her biri "açığa çıkan" sırlarını farklı bir tepki ile karşılıyordu. Hepsinin hikayesi bittikten sonra Daija, Kagi'nin sorduğu sorulara bir yanıt veremeyeceğini verse dahi bunun bireyden ötesini bağlamayacağından bahsetti. Kagi hafifçe gülümsedi. Zira kendisi bir noktada doğrulanıyordu. Eğer sorular ve yanıtları yalnızca bireyleri bağlıyorsa Daija'nın dediği gibi var olmak için özüyle var olmak yeterliydi. Geri kalana bir ihtiyaç yoktu.

Daija sözlerinin sonunda Kagi'nin de pek beklemediği üzere bir teklifte bulunmuştu. Daija'nın yüzünde mağrur bir gülümseme bulunuyordu lakin Kagi ise oldukça sakin ve şaşırmış bir ifade ile dinlemeye devam ediyordu. Daija birden çok doğrunun olduğunu kabul ediyor ve herkesin de kendi doğrusu ile yaşamaya devam etmesini arzuluyordu. Kagi bu sözlerden dolayı az da olsa hayal kırıklığı duymuştu. Zira Daija'nın sunduğu şey bir çözüm değildi. Var olan dünyanın zaten ta kendisiydi.

Hafifçe gülümsedi ve o şaşkın ifadesini kısmen de olsa korudu. Söze girdi: "Bir dostlar meclisine davet edilmek güzel bir duygu Daija-san eksik olmayınız. Lakin gerçekten birbirimizi tanıyor muyuz? Bu soruya evet veya hayır diyebilmek için yeterince bilgi sahibi miyim? 'Hepimiz kendi doğrumuzu arayacağız.' diyorsunuz. Ne mutlu ve yüce bir amaç lakin en nihayetinde vardığımız doğrular bizi karşı karşıya getirir ise ne yapacağız?" Bir eliyle üstünkörü olarak Sanraku ile Rin'i gösterdi. "Mesela Sanraku-san ile Rin-san'ı ele alalım. Söylediğiniz odur ki birisi mükafat ve farklılığın bireyler arasındaki güç farkından ileri gelmesini savunuyor. Bir diğeri ise insanların menfaatleri yerine bir diğerinin huzuru için çalışmaları gerektiğini arzuluyor. Bana soracak olursanız bu iki "doğru" yarınlarda değil bugünden çatışmaya başlamış olan iki "doğru".

Sözlerini bitirirken sağ eliyle "iki" işareti yapıyordu. Bu sırada herkese üstünkörü baktı ve elini düzelterek sözlerine devam etti.

"Eğer bu iki "doğrudan" birisi diğerine üstün ise bu iki doğrunun savunucularından birinin ötekini şimdiye kadar ikna etmesi gerekmez miydi? Diyorsunuz ki hangisinin iyi ve kötü olduğuna karar verecek olan mercii de siz değilsiniz. Öyleyse kimdir Daija-san? Rin-san ile Sanraku-san'ın sözleri mi birbirini ikna etmelidir? Kaç kişi gerçekten bildiği doğrudan vazgeçiyor ki? Eğer insanlar bu kadar kolay vazgeçebilseler ve hatalarını kabullenebilselerdi yüzyıllardır süregelen atalarımız hataları kabullenmeyi bir erdem sayar hale gelir miydi? Eğer birbirlerini ikna edemezlerse ne olacak? Birisi gücü dolayısıyla ile mükafatlandırılmayı beklerken diğeri o gücünden feraget etmesini ve güçsüzlerin huzurunu sağlaması için kullanmasını isteyecek. Bu çelişki nasıl çözülecek? Shuumatsu no Tani'ye giderek mi? "

Bu noktada kastettiği şeyin açık olduğunu düşünüyordu. Var olan dünya zaten Daija-san'ın aklındaki gibi bir hûlya ile gerçekleşmişti. Uzumaki Naruto herkesle dost olunabileceğini ve herkesin birbiri ile iyi geçinebileceğine inanarak dünya görüşünü oluşturmuştu. Bunun tam karşıtı olarak Uchiha Sasuke dostlukların geçiçi olduğunu insanları yalnızca bir büyük düşmanın birleştirebileceğini inancına varmıştı. Bu yüzden devletler yıkılacak, Bijuular yok edilecekti. Tek gerçek dostu olan Naruto'yu öldürecek ve yalnız başına kalarak bütün dünya, gücü fezadan azametli ve «Tek» olan Uchiha Sasuke karşısında birbiri ile iyi geçinmek zorunda kalacaktı. Hangisi haklıydı bilinmez, nihayetinde bu durum Shuumatsu no Tani'de çözülmüştü. Kagi sözlerine devam etti:

"Ayrışmayı Hagoromo-sama'nın getirdiğinden şüpheliyim. Hagoromo-sama bir şeyi ayırmadı o zaten ayrı olanı buldu. Çakra ise bu ayrılığın somut halde resmedilmesine yardımcı oldu." Etraftaki kandillerden birisini gösterdi. "Işık olmasaydı..." Bu sırada üzerindeki elbisenin beyaz bir noktasını gösterdi "Renkler olmazdı. Ve eğer gözümüz olmasaydı ışığın da bir manası olmazdı. Bahsettiğiniz ayrışma Hagoromo-sama'dan dahi eskidir Daija-san. Tahminim odur ki İnsan'dan da hatta dünyadan da eskidir. Yine tahminim odur ki zaman dediğimizin milyonda biri kadar dahi fark varsa bile evrenden de eskidir. Yang var zira biz varız. Yin var zira et yığınları olarak soyut şeyleri yaratıp dillendirebiliyoruz. Biz olduğumuz için Yin ve Yang yok, Ying ve Yang olduğu için biz varız. Kast ettiğiniz ayrışma insan kalarak üzerinde düşünebilecek bir şey değildir. Zaten bu yüzden benim doğrum 'insan' olarak kalmamaktır. Gerekiyorsa ötesine gidip üst-insan olmalı, gerekiyorsa berisine gelip alt-insan olunmalıdır."

Duruşunu düzelterek yüzünde oldukça resmî duran bir gülümseme oluştu.

"Çağrınız için minnettarım lakin dediğim gibi ne ben sizi tanıyorum, ne de siz beni tanıyorsunuz. Nasıl her nefes alan mahlûk sırf nefes aldığı için diğerleri ile aynı sofraya oturtulmuyorsa kanaatim odur ki her doğrunun peşinde olan da aynı mağaraya girmemelidir. Yanlış anlamayınız! Ne reddediyorum, ne kabul ediyorum çağrınızı. Yalnızca zaman istiyorum. Lakin bilmenizi de istiyorum ve tekrar ediyorum: Benim bir 'köküm' yoktur." Hajime'yi gösterdi. "Biliyorsunuzdur, duymuşsunuzdur ve belki de.." Hafif de olsa bir imada bulunuyordu "Görmüşsünüzdür, Sentoki'nin taraftarları ile Hajime'nin taraftarları çatışırken sıvışıp kaçmak istemiştim. Çünkü bu çatışmada kendime ait bir şey görmemiştim. Dünyadaki birçok şeye karşı da tavrım buna benzer olacaktır. Kimseye yük olmak istemem lakin kimsenin de bana yük olmasını istemem. Bu bağlamda teklifinizi kabul edersem bu bir nevî yalnızca zikrî bir söylemden öteye de gitmeyebilir. Hakeza unutmayınız ki beni en çok tanıyanınız olan Hajime benim buraya gelmemi istemiyordu zira huzurunuzu kaçırmaktan başka bir şey yapmayacağıma inanıyordu." Genç kız omuz silkti. "Söyleyeceklerim bu kadardır, karar yine sizlerindir."
Image
Künye
İsim: Chouwano Kagi
Yaş: 18
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak/Chuunin
Ryo: 34.250
Prestij: 1
Ün: 15
Kullanılabilir GP: 5

Motivasyon
Ölüm ölür. Biz ölmeyiz.

Kagi insanların et ve kemiğinin toprağa, ateşe karışmasıyla dünyayı terk edeceğine inanmaz. Zira insan dünya üzerinde yaptıklarıyla yaşar, bir insanın yaşamasının en büyük koşulu da düşünmektir. Eğer ki insanın düşüncesi dünya üzerinde zikredilir ve unutulmaz olursa o kişi ölmez ve dünyaya mutlaka geri döner. Zira Indra ve Asura'yı dünyaya geri gönderen güç verdikleri ant değil geleceğe aktarılan düşünceleridir. Buna binaen Kagi tıpkı İlk Keşiş gibi diğer insanlara yardım etmek ve onların gönlünü kazandıktan sonra dünya hakkında istintâc ettiği bilgi ve birikimlerini geleceğe aktarmak ister. Böylelikle Rinne'yi kırsa dahi ölmeyecek ve ya bedenen ya da fikren dünyada daima var olacaktır.

Korkutan karanlık değil ışıksızlık.

Kagi, Chagama'nın yanında geçirdiği bir yıl boyunca yaptığı meditasyonlar ve istiğrak ettiği iç dünyası ile üç büyük zehirden (Nefis, Nefret ve Cehalet) ve bütünüyle Ku/Çile'den kurtulduğuna inanır. Ruhun(Atman) kaplarının açıldığı ve ruhun mutlak çilesizliğe (Nirvana) gark edeceği sırada zihnini kontrol edememiş ve acı içinde kıvrandıracak derecede zihinsel hasar almıştır. Kagi halen daha gözlerini kapattığında kendisinin mutlak çilesizliğin kapısında olduğunu görmekte, hissetmektedir. Her uykuya dalışında kapıya parmaklarıyla dokunmakta, başını yaslamakta ancak kapıdan içeri bir adım atamamaktadır. Zira ne zaman kapıya doğru bir adım atsa ruhunu sıkıntılar basmaya başlar ve bir damla suyu olmaksızın Kaze no Kuni çölünde on fersah yürümüş gibi terlemeye başlar. Haliyle Ku'dan tam anlamıyla kurtulamadığı için de Rinne'de (Dünya ve Yeniden Doğma Döngüsü) hapis kalmıştır. Lakin işin özü şudur ki Kagi neyden korktuğu hakkında en ufak bir fikri yoktur. Bir bilinmezliğin peşinde parşömenlerden, yazıtlardan, keşişlerden ya da ufacık bir çocuktan edindiği bilgiler ile bilinmezliğini gidermeye çalışmaktadır.
Komplikasyon
Felekte hasılı bir insan.

Kagi, hiçbir varlığa hiçbir koşulda zarar verme gayesine girişmez. Bir kişi ölüm ve şerden gayrı bir şey getirmese bile kişinin ölümü hak ettiğine inanmaz. Eğer uygun koşullar ve dem oluşur da Kagi bir can ile on can arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsa ya onbirini de kurtaracaktır ya da aralarında bir seçim yapmayacaktır. Zira on kişinin katili olmak ile bir kişinin katili olmak arasında bir fark olduğunu düşünmez.
Özellikler

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 5
Kondisyon: 4
Potansiyel: 4
Varlık: 9
Zeka: 6

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 3 *Favori*
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 3


Ninjutsu

Shunshin (D Rank)

Taijutsu

Suiseki Stili (B Rank)
Suiseki: Gekiha (B Rank)

Genjutsu

Teishi no Jutsu (C Rank)

Fuinjutsu: Rank B

Mühürleme Sanatı Rank D: Mühürlenen Enerjiyi Arttırma
Mühürleme Sanatı Rank C: Obje Üstüne Enerji Mühürleme
Mühürleme Sanatı Rank B: Salınım Enerjisinin Artışı

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kunai (1)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Post by GM - Naruto » June 9th, 2022, 3:15 pm

Sözlerin bir kez daha Daija ve ortamdakiler tarafından dikkatle dinleniyor. Daija havadaki elini yavaşça indirirken sözlerinin arasında bazen gülümsüyor bazen de başıyla belli bir anlama gelmeye hareketler yapıyor. Ancak sen konuşmayı sürdürdükçe, yüzünde belirgin bir hayal kırıklığını görebiliyorsun. Ne var ki bu hayal kırıklığı, bir reddedilmenin verdiği çocukça bir his gibi geliyor sana. Daija da duygusunu bu yönde göstermekten imtina etmeden duruyor karşında. Tüm konuşman sonlandığında ise Daija bu kez yüzünü ortamdakilere dönüyor ve konuşmaya başlıyor.
“İki doğru varsa ve bugün çatışıyorsa, bugün neden burada bir aradayız sence Kagi? Sanraku ve Seka birbirine üstünlük sağlamak istese, şu an oldukları gibi sakin dururlar mı sence? Her insan bildiği doğrudan vazgeçebilir ve her insan doğrusunu kendisi yanlışlayabilir. Yeter ki buna niyeti olsun. Işık olmasaydı, renkler de olmazdı, bu doğru… Ancak rengi gören bir gözün yoksa, ışığın ne anlamı var ki? İstediği kadar renk olsun, her şey senin için karanlıksa ışığa mı inanacaksın yoksa karanlığa mı? Aynı şeyleri söylüyoruz, ancak farklı şeyleri düşünüyoruz.”

Bir süre sessiz kalan Daija, ortamdakilerin her birini babacan bir tebessümle süzüyor. Sanki her biriyle aynı düşünceleri aynı duyguları paylaşır gibi gülümseyen Daija, yüzündeki bu gülümsemeyi bozmadan devam ediyor konuşmaya.
“Hagoromo konusunda yanılıyorsun, üzgünüm Kagi… Farklı düşüncenden dolayı bu olayın derinine inmemiz çok da gerekli değil. Kaldı ki, bunu tartışmak da lüzumsuz. İster bu ayrışmayı yapanın Hagoromo olduğuna inan, istersen zaten var olduğunu düşün… Benim için önemli olan sonraki kelimelerin Kagi. Üst insan…”

Bu anda yüzündeki gülümsemeyi silip daha ciddi bir ifade takınan Daija yüzünü sana doğru dönerken, şimdiye kadar olmadığı kadar ciddi bir şekilde sana baktığını fark edebiliyorsun. Sanki zihnine girip her bir düşünceni tartacak kadar sana derinden bakan Daija hafifçe nefes aldıktan sonra tekrar yüzünü ortamdakilere dönüyor.
“Belki aklındakiler farklı ama, burada olanların hepsi üst insanın varlığına inanır. Neden biliyor musun? Çünkü bugün önümüzde neredeyse Tanrı gibi dikilen Uzumaki Naruto ve Uchiha Sasuke’nin varlığı, tüm bu düşüncelerimizin en büyük varoluş nedenidir. Uzumaki Naruto’nun barış dolu dünyasında herkese yer vardır, yeter ki Uzumaki Naruto’nun dostlarına zarar verilmesin… Peki mesela Yurisa? Uzumaki Naruto’nun dostlarından gördüğü zararın telafisini nereden bulacak? Peki ya Kaoru? Onun aile fertlerinin katledilmesine ses çıkarmayan hangi Kage’ye gidecek? Peki ya Hajime ve sen Kagi? Boynunuza ilmeği geçirmişlerken, Uzumaki Naruto’nun dostu olamayacak kadar kötü mü addedileceksiniz?”

Daija’nın sözlerinde beliren hırçınlığı ziyadesiyle hissedebiliyorsun. Esasen, Naruto ve Sasuke’ye karşı duyulan benzer öfkelerin varlığına şahit olmuş olman, Daija’nın sözlerinde ayrı bir duygu yaşatmıyor sana. Ancak ilk kez, bir kişinin Naruto ve Sasuke hakkında bu kadar korkusuz şekilde konuşabildiğini görüyorsun. Sırf bu yüzden bile Daija’yı dinlemeye devam etmek istiyorsun.
“Sana bizim yanımızda ol diye baskı yapacak değil, bunu sana saygısızlık sayarım. Ancak bizim yanımızda olursan, başaracaklarımıza gerçek bir dost olarak yardımcı olursun. Sana açık konuşacağım Kagi… Uzumaki Naruto, Uchiha Sasuke ve Shinobi Birliği… Yeni dünya bu üç ayak üzerine kurulu halde. Mesela Ishigakure… Bu birlik içerisinde yer almadığı için mağrur bir duruş sergiliyor ve her bir taraftan kuşatılıyor. Öbür yanda ise Kusagakure… Shinobi Birliği’nin sınırsız kaynakları kendilerine bahşediliyor… Chuunin Sınavı yapılıyor, belki duymuşsundur Kagi… Koskoca Sunagakure, Kusagakure’de bu sınavı düzenliyor ve Ishigakure kendisine lütfedilmiş gibi bir davetle bu sınavda yer alıyor. Kim bilir neyin peşinden gidiliyor, bir sınav bahanesiyle… Ama görüyorsun, bu üç ayak her zaman bulunuyor.”

Derin bir nefes alarak sözlerine ara veren Daija bakışlarını bir kez daha gözlerine odakladığında tekrar konuşmak için nefes alıyor. Ancak bir anda suskunluğa gömülüyor ve gözleriyle etrafındakileri tarıyor. Kafasından bir şeyler tartar gibi duran Daija en sonunda tekrar sana bakıyor ve bir kez daha konuşuyor.
“Amacımız, bu üç ayağı denklemden çıkarmak ve esas insanın ne olduğunu herkese göstermek. Koskoca savaşlar buna yeterli olmadı, ancak bizim olacağımızdan emin olabilirsin. Sonrasında ise, Yin ve Yang’ı tekrar bir bütün haline getireceğiz. Bizi tanımıyorsun, ancak biz de sen gibiyiz. Seni tanımıyoruz, ancak sen de biz gibisin. Bu yüzden, bu yolda birbirimizi tanıyacak yeteri kadar zamanımız var zaten. Bizimle birlikte ol ve hak edilen yeni dünyada, kendin gibi arafta kalan veya reddedilen veyahut farklılaştırılan insanların aslında var olmadığını herkese göster Kagi. Gel, bu dünyada mükafat da feragat da sen ol Kagi.”

Daija bu kez konuşmasını bitirdiğinde sana elini uzatmıyor. Daha açık ve net konuştuğu sözlerinin ardından senden duyacağı bir cevabı beklemeye koyuluyor. Ancak içinden bir ses, ne olursa olsun vereceğin cevap ile konuşmanın süreceğini veya sürmeyeceğini sana söylüyor. Daija ve diğerleri, bir kez daha bakışlarını senin üzerinde sabitliyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Chouwano Kagi
Kaçak
Kaçak
Posts:214
Joined:June 4th, 2020, 6:05 pm
Künye:

Re: [Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Post by Chouwano Kagi » June 14th, 2022, 5:17 am

Kagi'nin Daija'nın teklifini kabul etmemesi ve doğrusu pek de kabul edecek gibi durmaması Daija'yı komik bir ifadeye itmişti. Kagi bu ifadeye belirli bir anlam yüklememişti lakin Daija'nın devamında gelen sözleri "hayal kırıklığı" hissiyatının Kagi'ye naklolmasına sebep olmuştu.

Daija Rin ve Sanraku çatışıyorsa niye yan yanalar diye retorik bir soru sormuştu ve doğrusu Kagi de zaten bunu samimice sormuştu. İki kişinin şu an çatışmadığı kesindi ve muhtemelen daha yüksek olduklarına inandıkları ve tek başlarına güçlerinin yetmeyeceği bir ülkü çevresinde toplandıkları açıktı. Kagi'nin sorduğu bu ülkünün gerçekleştikten sonrasıydı. Sasuke ve Naruto, Madara'yı ve Kaguya'yı yenmek için müttefik olabilirdi lakin Kaguya ve Madara denklemden çıktığı anda ikili arasındaki fikir ayrılıklarının çözümü Shuumatsu no Tani'de bulunmuştu. Kagi bu soru ve yanıtın elzem olduğuna inanıyordu zira görülen oydu ki düşmanlarına karşı yapılan ittifak fikrî bir ittifak değil -ki Daija da bunu resmen kabul eder- öylesine bir birliktelik haliydi. İnsanın niyeti oldukça her yanlışından dönebilirdi, doğru, lakin asıl mesele zaten her insanın yanlışından dönmeye niyetinden de öte yanlışının olup olmadığını kontrol etmeye niyetinin olup olmaması idi. Unutulmamalıydı ki yanlışı kabullenmek insanın el değmemiş doğası değildi. Bu bir erdem idi.

Hagoromo hususunda yanıldığına inanmıyordu genç kız. Zira anlatılan oydu ki Hagoromo'dan evvela da pek neşeli bir hayat yaşanmıyordu. Hagoromo yalnızca insanın içindeki çakrayı dış dünyaya kitlelerce algılanabilen ontolojik şeyler olarak aktarabilmenin yolunu buldu ve bunu da insanlara sundu. Çakra'nın gerçekten de Kaguya ile geldiği de şüpheliydi zira Senjutsu artık herkesin vâkıfıydı. Senjutsu da bir Çakra idi ve Hagoromo'nun mirası olan Çakra'dan kesinlikle farklı dinamiklere sahipti. Çakra yalnızca bir araç idi. Çakrayı şekillendiren insanlar idi. Kagi yanıldığını düşünmüyordu zira Daija da zaten bu düşünceye karşıt bir veri sunmuyor, basitçe geçiştiriyordu.

Daija, Kagi'nin bahsettiği üst-insan tanımını farklı yorumluyor ve doğrusu Kagi'nin kastettiğinden epeyce farklı bir sonuca çıkıyordu. Kagi, üst veya alt-insanı insanî vasıflara uzaklıkla ölçüyordu. Erdemi reddeden, yaşamayı reddeden, topluma uyumsuz, deli ve nicesini bu iki sınıftan birisine katabilirdi. Üst veya altlık da aslında insan lisanının getirdiği bir tanımlama idi. Ormanda yaşayan ve tek kelime bilmeyen, yemeğini pişirmeden yiyen bir insan pekala bir barbar ve alt-insan sayılabilirdi ve bir fildişi kulesine kapanmış geceden gündüze yalnızca aklının içinde konuşan ve sohbetin şiddetiyle kafatasını kırmaya çalışan bir münzeviyi üst-insan sayabilirlerdi. Kagi için bunlar arasında fark yoktu. Kagi'nin isteği insanlık denen bu elem yükü üzerinden atmaktı. Bu belki tanrılığa giden yoldu belki de üzerine basılıp geçilen bir toz zerresine. Fark yoktu.

Uzumaki Naruto ve Uchiha Sasuke ise hem varlığıyla hem fikriyle aslında kendisinden pek de farklı "üst-insan" kimseler değil idi. Daha önce de addettiği gibi onları Daeva/Deva saymak mümkündü zira kaderleri ervah-ı ezelde tayin edilmiş iki ruhun yansımalarıydı. Ancak bu onları kendisine üstün kılmazdı. Sasuke ve Naruto'nun üstünlüğü Çakra ve fiziksel güç üstünlüğü idi. Ataların genetik mirası mutlaka bir etken idi lakin her insan bu önlerinde yükselen iki "tanrısal" Daeva'yı pekala geçebilirdi. Fiziksel güç ve Çakra ustalığı "tanrı olmak" için bir kıstas değildi. Eğer Daija ve takımı söylediği gibi Sasuke ve Naruto'yu ekarte edebilirse bu sözde "tanrılık" makamı yok olmayacak yerine kendileri geçecekti. Zira bahsedilen şey bir tanrılık değil en güçlü olma durumuydu.

Kaoru'nun ailesinin katlini, Yurisa'nın yaşadığı dışlanmışlığını ve belki de olayı kişiselleştirmek için Kagi ve Hajime'nin aranmasını işin içine katmıştı. Bu örnekler pek de bir anlam ifade etmiyordu. Kagi yalnızca yolunda gitmek istemiş lakin nihayetinde önce vücudu kontrol altına alınmak istenmiş sonra da bayıltılarak buraya getirilmişti. Kimse de Kagi'ye bunları yaparken izin istememişti. Kagi için özgür tinlilik en büyük nimetti lakin şu an etrafındaki herkes onu bu nimetten alıkoyuyordu. Yine de bu durum Kagi'yi şahıslara karşı belirli duygular biriktirmeye yönlendirmiyordu. Kimse kaderini doğarken yazmaz, başa ne geldiyse o çekilirdi. Eğer Naruto'nun emri ile öldürülecekse öyle olsun idi, direnebildiği kadar direnir gücü tükendiğinde ölümü kucaklardı. Kaoru ve Yurisa yaşadıkları geçmiş dolayısıyla dünyaya öfkeyle bakabilirlerdi, küfredebilir, lanetleyebilir ve intikam isteyebilirlerdi eğer bu hislerle dünyayı değiştirebileceklerine inanıyorlarsa işte kapı da oradaydı. Kader evvelden mi tayin edilir yoksa sonradan mı yazılır bilinmezdi lakin şüphesizdi ki her insan her eylemini kendisi belirlerdi.

Daija, Shinobi Birliği'nin vasfı ve yaptıklarından bahsediyordu. Chuunin sınavının Kusagakure'de yapılıyor oluşunu da bu vasıtayla öğrendi. Pek bir şey hissetmedi. Sunagakure'nin Kusagakure'de sınav düzenlemesindeki hinliği Daija'nın beklediği gibi görememişti. Kagi için bu hikaye pek de bir anlam ifade etmemişti. Başını sallayarak geçiştirdi.

Kagi Shinobi Birliği'nin de uzun bir ömre sahip olacağına inanmıyordu. Genç kız "tarihin genel olarak tekerrür ettiği" fikrini iptidai ve kolaycı bulurdu ve pek rağbet etmezdi lakin şu anki durumu Hashirama'nın Kagelik dönemiyle özdeşleştirmek mümkün idi. Akatsuki ve Madara beş ulusu -aynı Daija'nın kurduğu bu örgüt gibi- birbirine müttefik olmaya zorlamıştı. Naruto ve Sasuke'nin apaçık bir biçimde diğer uluslara üstün olması da barışı zorunlu kılmıştı. Bu birlik bu gerçeğin kabulünden başka bir şey değildi ve nihayetinde Sasuke ve Naruto da ölümsüz değildi. Bir an gelecek ve bu iki Daeva da dünyadan göçecek ve beş ulusu birbirine denk hale getirecekti. Kagi'nin öngörüsü oydu ki bu durum bilahare Shinobi Birliği'nin dağılmasına sebep olacaktı. Zira geçmişte Hashirama da her ne kadar Bijuu'ları dağıtarak bütün ulusları birbirine denk ve eşit tutmak isteyerek barışı sağlamak istese de daha büyük savaşların yolunu açmıştı. Zira Shinobi Dünyası'nda denklik barış getirmezdi. Eğer Daija gerçekten bu üç ayağın ortadan kalkmasını istiyorsa yapması gereken en zahmetsiz ve doğal şey beklemekti.

Daija'nın "emin olabilirsin" sözüne hafifçe gülümsedi Kagi. Cümlelerin sonundaki "Arafta kalan, reddedilen veyahut farklılaştırılan" kısmında gülümsemesi daha da belirginleşti. İçten içe "Öyle olsak ne olmasak ne" diye düşündü. Yüzünde ciddi ve biraz donuk bir ifade ile "Esas insanı göstereceksiniz demek..." dedi soğuk bir ses ile. "Nedir esas insan? Ne yapar, ne içer? Neye benzer. Yin ve Yang'ı birleştireceksiniz demek. Eğer dediğiniz gibi şu an birleşik değilse ve bu durum gerçekten bir anlam ifade ediyorsa ne değişecek muvaffak olduğunuzda? Daha fazla söze ihtiyacım yok. Bu iki sorumu yanıtlayın ve kararımı bildireyim."
Image
Künye
İsim: Chouwano Kagi
Yaş: 18
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak/Chuunin
Ryo: 34.250
Prestij: 1
Ün: 15
Kullanılabilir GP: 5

Motivasyon
Ölüm ölür. Biz ölmeyiz.

Kagi insanların et ve kemiğinin toprağa, ateşe karışmasıyla dünyayı terk edeceğine inanmaz. Zira insan dünya üzerinde yaptıklarıyla yaşar, bir insanın yaşamasının en büyük koşulu da düşünmektir. Eğer ki insanın düşüncesi dünya üzerinde zikredilir ve unutulmaz olursa o kişi ölmez ve dünyaya mutlaka geri döner. Zira Indra ve Asura'yı dünyaya geri gönderen güç verdikleri ant değil geleceğe aktarılan düşünceleridir. Buna binaen Kagi tıpkı İlk Keşiş gibi diğer insanlara yardım etmek ve onların gönlünü kazandıktan sonra dünya hakkında istintâc ettiği bilgi ve birikimlerini geleceğe aktarmak ister. Böylelikle Rinne'yi kırsa dahi ölmeyecek ve ya bedenen ya da fikren dünyada daima var olacaktır.

Korkutan karanlık değil ışıksızlık.

Kagi, Chagama'nın yanında geçirdiği bir yıl boyunca yaptığı meditasyonlar ve istiğrak ettiği iç dünyası ile üç büyük zehirden (Nefis, Nefret ve Cehalet) ve bütünüyle Ku/Çile'den kurtulduğuna inanır. Ruhun(Atman) kaplarının açıldığı ve ruhun mutlak çilesizliğe (Nirvana) gark edeceği sırada zihnini kontrol edememiş ve acı içinde kıvrandıracak derecede zihinsel hasar almıştır. Kagi halen daha gözlerini kapattığında kendisinin mutlak çilesizliğin kapısında olduğunu görmekte, hissetmektedir. Her uykuya dalışında kapıya parmaklarıyla dokunmakta, başını yaslamakta ancak kapıdan içeri bir adım atamamaktadır. Zira ne zaman kapıya doğru bir adım atsa ruhunu sıkıntılar basmaya başlar ve bir damla suyu olmaksızın Kaze no Kuni çölünde on fersah yürümüş gibi terlemeye başlar. Haliyle Ku'dan tam anlamıyla kurtulamadığı için de Rinne'de (Dünya ve Yeniden Doğma Döngüsü) hapis kalmıştır. Lakin işin özü şudur ki Kagi neyden korktuğu hakkında en ufak bir fikri yoktur. Bir bilinmezliğin peşinde parşömenlerden, yazıtlardan, keşişlerden ya da ufacık bir çocuktan edindiği bilgiler ile bilinmezliğini gidermeye çalışmaktadır.
Komplikasyon
Felekte hasılı bir insan.

Kagi, hiçbir varlığa hiçbir koşulda zarar verme gayesine girişmez. Bir kişi ölüm ve şerden gayrı bir şey getirmese bile kişinin ölümü hak ettiğine inanmaz. Eğer uygun koşullar ve dem oluşur da Kagi bir can ile on can arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsa ya onbirini de kurtaracaktır ya da aralarında bir seçim yapmayacaktır. Zira on kişinin katili olmak ile bir kişinin katili olmak arasında bir fark olduğunu düşünmez.
Özellikler

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 5
Kondisyon: 4
Potansiyel: 4
Varlık: 9
Zeka: 6

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 3 *Favori*
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 3


Ninjutsu

Shunshin (D Rank)

Taijutsu

Suiseki Stili (B Rank)
Suiseki: Gekiha (B Rank)

Genjutsu

Teishi no Jutsu (C Rank)

Fuinjutsu: Rank B

Mühürleme Sanatı Rank D: Mühürlenen Enerjiyi Arttırma
Mühürleme Sanatı Rank C: Obje Üstüne Enerji Mühürleme
Mühürleme Sanatı Rank B: Salınım Enerjisinin Artışı

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kunai (1)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Post by GM - Naruto » June 15th, 2022, 1:30 pm

Bu aşamada sözleri bir kez daha tükenen Daija, senden gelecek cevabı beklemeye başlıyor. Bu esnada Daija, yüzünde beliren mimiklerine benzer karşılıklar vererek dikkatini sende olduğunu göstermeye çalışıyor. Sorularını yönelttiğinde ise Daija hafifçe dudak büküyor öncelikle ve sonra yüzüne takındığı bir tebessümle konuşmaya başlıyor.
“Esas insan, eksikleriyle ve fazlasıyla var olandır. Eksikliğini veya fazlasını gizlemeyendir… Malum, eksikliği olan ya ezilmemek için kenara çekilir ya da fazlası olana yanaşır. Fazlası olan ise ya eksikleri olanı ezer ya da fazlasını arttırmak için diğer fazlası olanları yok eder. Günümüzde maalesef olduğu gibi olan bulmak çok zor… Kimi kendi yolunda gitmek ister, ancak gittiği yolun ne olduğunu bilmez. Gittiği yolu söylediğinde ise kendini haklı veya olağan görmek için türlü laflara sarılır.”

Daija ilk cümlelerini kurduktan sonra yüzüne bakıp hafifçe gülümsüyor. Sanki bu sözlerin muhatabı kendinmişsin gibi hissediyorsun, ancak Daija’nın konuşma yumuşaklığı içerisinde bu sözlerden sana batan bir yan da bulamıyorsun. Dolayısıyla, bu sözlere karşı belirgin bir tepki vermen çok da mümkün olmuyor ve dinlemeye devam ediyorsun Daija’yı.
“Esas insan Kagi, fazlasını ve eksiğini diğerlerine sunandır… İçinde bulunduğumuz dönemde ninshuu’nun birbirini anlamak olarak algılandığına şahitlik ediyoruz. Oysa birbirini anlamak yeterli değildir hiçbir zaman. Benim seni anlamamın sorunlara bir çözümü olacak mıdır? Aramızdaki anlaşmazlık, birbirimizi anladığımızda yok olacak mıdır? Hayır Kagi… Biz sadece farklılıklarımızı kabul ederek doğrularımız üzerinde ilerlemeye devam edeceğiz.”

Bu noktada sözlerine bir kez daha ara veren Daija hafifçe nefes alırken etrafındaki kişileri süzüyor tek tek. Sanki her birindne ayrı ayrı gurur duyar gibi bakan Daija bakışlarını bir kez daha sana çeviriyor ve tekrar konuşmaya başlıyor.
“Uchiha Sasuke ve Uzumaki Naruto… Birbirlerine anladıklarında ne oldu? Uchiha Sasuke fikirlerinin yanlış olduğunu kabullenip, Uzumaki Naruto’nun hayalindeki dünyanın yaratılmasına yardımcı oldu. Peki şu an Uchiha Sasuke nerede? Neden ona Gölge Kage diyorlar? Neden Konoha’da kalıp, karısı ve çocuğuyla bir bütün olarak yaşamıyor? Neden ihtiyaç anında beliriyor ve sonrasında tekrar yok oluyor?”

Daija konuşmalarına bir kez daha ara verirken, sanki senden bu soruların cevaplarını düşünmeni ister gibi bekliyor. Bakışlarıyla zihninden cevapları almak için sana odaklanan Daija senin herhangi bir şey söylemen imkan tanımadan tekrar konuşmaya başlıyor.
“Çünkü Kagi, Uchiha Sasuke özünde bir insan ve Uzumaki Naruto’nun onu anlaması yaşam şeklini veya düşünce tarzını değiştirmedi! Onlarınkine bir anlama değil, anlaşma da diyebilirsin. Uchiha Sasuke başından beri gölgede var olmak istiyordu, Uzumaki Naruto bunu kabullendi. Uzumaki Naruto, Uchiha Sasuke’nin yalnız olmamasını ve köyüne destek olmasını istiyordu, Uchiha Sasuke bunu kabullendi. Hepsi bu… Ne ötesi ne fazlası…”

Daija’nın bu konuşmasındaki hiddeti bir nebze de olsa damarlarında hissedebiliyorsun. Nabzının arttığını, kan akışının istemsizce hızlandığını fark edebiliyorsun. Daija ise yüzündeki bu hiddeti silmeden konuşmasına devam ediyor.
“Esas insan ise karşısındakinin kendisi gibi özgür düşünceleri olduğunu bilen varlıktır. Benim seni bir şeyler için bağlamama gerek yok, sen zaten özgürsün. Bana göre doğrun veya yanlışın olması senin özgürlüğünü elinden alabileceğim anlamına gelmiyor. Ancak esas insan, özgür olduğu için dilediğini yapan da değildir. Özgürlüğün yarattığı havayı ancak diğerlerinin özgürlüğü için var edersen esas insan olabilirsin. İnsan, buna mecbur olandır. Öyleyse, hangimiz gerçekten özgürüz?”

Sözlerinden sonra yüzüne ciddi bir şekilde bakmaya devam eden Daija, ellerini hafifçe arkasında birleştirirken yüzünü de tekrar ortamdakilere dönüyor. Her birine kısa sürede olsa baktıktan sonra bakışlarını üstlerinde gezdirmeye devam ederek konuşmasını sürdürüyor.
“Burada olanların hepsi bir şekilde kendi içlerinde sıkışmış insanlar. Doğru ve yanlışın ayrımında kalmış kişiler. İyi ve kötü onların içini bir şekilde parçalamış, hepimizi olduğu gibi. Ne kadar nötrüm de desen, kaderim buymuş da desen veya başka ne aklına gelirse gelsin, bu gerçeği değiştirmenin tek bir yolu var. O da Yin ve Yang’ı yeniden bir bütün yapmak. Yin ve Yang sadece insanın fiziksel ve ruhani ayrımından ibaret değildir, insanı insan yapandır. Çünkü insan ruhu ve bedeniyle bir bütündür. İşte Kagi… Yin ve Yang tekrar bir araya geldiğinde, gerçek insanın varlığına muvaffak olacağız. Bedenimizin ve ruhumuzun ayrılığının ortadan kalkması için çabalayacağız. Ne bedenimiz ruhumuza ne de ruhumuz bedenimize engel hale gelecek. Tüm bu bozulmuş ve adına sözde uyum denilen dünyada, gerçek uyumu bulacağız.”

Sözlerini kendine olan inancını son raddesine kadar vurgular şekilde bitiren Daija, bakışlarını bir kez daha sana çeviriyor sadece kafasını çevirerek. Bedeni hala daha ortamdakilere dönükken çevirdiği başıyla gözlerinin içine bakan Daija bu kez ne elini uzatıyor sana ne de daha önceki gibi bir soruyla veya davetle bitiriyor konuşmasını. Ancak bakışları, senden bir cevap umduğunu sana göstermeye yetiyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Chouwano Kagi
Kaçak
Kaçak
Posts:214
Joined:June 4th, 2020, 6:05 pm
Künye:

Re: [Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Post by Chouwano Kagi » June 27th, 2022, 8:16 am

Daija'nın söyledikleri Kagi için oldukça manasız ve çıkmaza sürüklenen sözcüklerdi. Yaptığı espriye nezaketen gülümsemiş olsa da pek yersiz ve çocuksu bulmuştu. Sözcükler akmaya devam ederken Daija "birbirini anlamanın yeterli olmadığını bu nedenle makûl olanın farklılıkların kabulü olduğu" teşekkülünde bir çözümde diretmeye de devam ediyordu. Birden fazla doğrunun olduğu hususlarda "Şu" olanın "Bu" olanı yalnızca farklı olduğu hususuyla kabul edeceğine inanmak ütopik bir fikirdi. İnsanlar zaten bir diğerlerinin kendisinden farklı olduğunu kabul etmişti. Kagi inanıyordu ki zaten bu suret ile köyler, kasabalar gibi yerleşimler üzerine somut birliktelikler kurulmuş hatta bunları soyut fikirlerle desteklemişler; Devlet, Lider, Ulus gibi kavramlarla pekiştirmişlerdi. Hiçbir insan birebir değildi ancak aralarında yaptıkları "sözleşmeler" üzere bu farklılıkları kabulleniyordu. Amalgamlaşan "farklılar" ilerleyen süreçte farklılıklarını yitirerek "tek" hale dönüyordu. Uzumaki Kushina, Konoha'da doğmamıştı lakin işte oğlu Ateş'in İradesi'ni temsilen Hokage-iwa'da yükseliyordu. Bu husus ise en nihayetinde varılacak bir <<tekliği>> işaret ediyor olsa da sorunsuz bir süreci işaret etmiyordu. Aslan, kaplan ve sırtlan birbirinden haz etmese de birbirini "tüketmek" üzere yemeksizin yan yana bulunabilirdi lakin aynı güruhun keçi veya ceylana karşı yaklaşımları aynı olmazdı. Bugünkü Beş Ulus'un oluşumu da bu husustan farklı değildi.

Daija, Uzumaki Naruto ve Uchiha Sasuke'ye kızıyordu ama aslında hem mecazen hem de somut olarak istediği her şeyi onlar yapmıştı. Sasuke ile Naruto anlaşmıştı. Bu doğruydu. Sasuke öyle ya da böyle köyüne dönmüyor ve dünyayı gizlice izleme arzusunu sürdürüyordu. Bu belki ortaya çıkmış sentez bir anlayışın ürünü olabilirdi lakin nihayetinde gerçekleşmiş şey Daija'nın isteğine pek de ters bir şey değildi: Farklılıkların kabulü. Zira Uchiha Sasuke'nin -Kagi'nin bildiği odur ki- zamanında işaret ettiği şey devletsiz bir düzen ve karanlıkta ikamet edecek olan tanrısal bir Daeva'nın dünyayı her an kontrol edip düzenlediği bir dünya idi. Farklılık olmayacak, yontulacaktı. Doğru tekti ve bu doğru Daeva'nın isteği üzerine belirlenecekti. Uzumaki Naruto ise basitçe "farklılıkların kabulünü" işaret ediyor ve Kagelerin çoğunluk ve hatta herkes tarafından kabul edilmiş kimseler olması gerektiğini belirtiyordu. Bu durum aslında Daija'ın aklında öngördüğü dünyanın çöküşüne de işaret ediyordu. Zira görüldüğü üzere uzlaşamayan, gri noktası olmayan iki kutbun çözümü ancak somut çarpışmalarla mümkün oluyordu. Rin ve Sanraku'nun aklındaki dünyalar da birbirine bu iki kutuptan daha yakın değildi. Daija -erdem gösterip- farklılıkların çözümünün gerçekten de büyük kavgalar ve bu kavgalar sonucunda bir tarafın diğer tarafı yok ederek tekliği sağlaması olduğu gerçeğini kabul etmedikçe ve hatta şevkle kucaklamadıkça ideaları topal olarak kalmaya devam edecekti.

Uchiha Sasuke ile Uzumaki Naruto'nun yaptığı bu "anlaşma" Daija'nın belirttiği ve sesindeki öfkeyle gösterdiği kadar "şeytani bir ikiyüzlülük" değildi. Eğer Uchiha Sasuke galip gelseydi Sasuke'nin yalnızlığı tüm dünyayı bağlayacaktı zira karar ve hakk mercii tek başına o olacaktı. Şu anki yalnızlığı ise yalnızca onu bağlayan mezkûr "farklılık" idi. Evet, Sasuke karanlıklarda geziyor ve -Kagi'nin sandığı odur ki- Shinobi Birliği'ini korumak üzere muhaberat işlerini görüyordu. Fakat bu durum farklılıkların kabul göreceği Naruto'nun dünyasına çelişki oluşturmuyordu. Eğer Uchiha Sasuke 9 Bijuu'yu mühürleyip çakra cephaneliği olarak kullanıyor, Rinnegan'ını aya yansıtıp Kagi'nin, Daija'nın ve nicesinin gönlünden geçenleri okuyor ve bir gece ansızın Uzay-Zaman Tekniği ile ışınlanıp birilerini öldürüyorsa; Evet, işte o zaman bu anlaşma bir "şeytani ikiyüzlülük" oluyordu. Bu "şeytani ikiyüzlü" anlaşma gerçekten var mıydı yok muydu, genç kız bunu bilemezdi lakin işte buradaydı. İşte karşısındaki de Sasuke'ye öfke dolu Daija idi. Ortada bir anlaşma yoktu; kayıtsız, şartsız bir teslimiyet vardı. Sasuke'nin idealleri, Naruto'nun ideallerine teslim olmuş ve ancak Naruto'nun ideallerinin el verdiği ölçüde şekillenebilmişti.

Daija'nın "Esas İnsan" tanımı Kagi'yi pek de etkilememişti. Genel olarak da bireysel saptama ve anlayışlarına dayanan bir tanım yapmıştı. Daija'nın tanımı özgürlüğü bir çelişki üzerine oturtarak açıklıyordu. Kagi'nin kendini diğerleri için harcaması gerekliliği ve bunu da asla mutlakiyete ulaşamayacak bir özgürlük uğruna yapma fikri pek de hoş gelmemişti. Daija'nın sözlerini duyunca ister istemez gözleri ve dudağı hafifçe büzülmüştü. Durumu komik ve garip bulduğu bir diğer husus ise bu "revolüsyoner" soslu güzel sözlerin salt olarak Sasuke ve Naruto ile savaşma fikrine ikna için söyleniyor olmasıydı.

Daija'nın son sözlerine kadar Kagi'nin ilgisini çeken hiçbir husus yoktu. Ta ki "Ruh" ve "Beden" denen olguların ayrılığı hakkındaki fikirlerine kadar. Kagi için bu Daija'nın ağzından çıkan en doğru şey idi. Anladığı oydu ki "Mutlak Özgürlük" denen şeyi de bu hususla sağlayacaklarına inanıyorlardı: Ruh ve bedenin yeniden birleşmesi. Bunun farkında olunması Kagi'yi memnun etmişti. Zira bu Kagi'nin de saptadığı "varoluşsal" sorunlardan bir tanesiydi. Bu dünyada Kagi'nin bir sureti vardı lakin bir Kagi daha vardı Kagi'den içeri. Bu durum Kagi'yi ne kadar kendisi olmaya zorluyordu ya da ne kadar kendisi olmamaya zorluyordu bilemiyordu. Yeni bir şey fark etmiş değildi Kagi fakat en azından kendisinden başka birilerinin bir şeylerin farkında olması onu mutlu etmişti.

Yin ve Yang hususunda bazı anlayış farklılıkları olduğu kanaatindeydi. Kagi için Yin ve Yang zaten bir arada bulunan bir şeydi. Her şey zıttıyla var idi. Sıcak varsa soğuk da olur, Ruh varsa Beden de var olurdu. Eğer bu ikilemden birisi eşitliği terk ederse o şey "yok" veya "var olmamış" olurdu. Kagi'nin Daija'nın sözlerinden anladığı şey onun Yin ve Yang arasında -olduğunu varsaydığı- sınırların kaldırmak istediği ve bu vecihle bazı eşiklerin atlanacağı şeklindeydi. Oysa Kagi'nin Yin ve Yang'ın birbirine arada fark kalmayacak kadar karışması ya mutlak bir yok oluşa ya da Yin ve Yang ile elde edilen kazanımların tamamının çöpe atılacağı iptidai, kaotik bir evren haline dönüşe işaret ediyordu. Yani gelecek olan şey ya bir mutlak yokluk ya da kaos idi. Kagi, hangisinin geleceğine pek emin değildi zira kendi iç dünyasının dinamiklerini anlasa da dış dünyanın dinamikleri onun elinde değildi. Buna karşın Daija bundan oldukça emin konuşuyordu. Daija yalnızca salt insan hakkında konuşuyor Yin ve Yang'ın bozulduğu durumda geri kalan ve kesindir ki çoğunluğu oluşturacak olan dünyaya ve hatta fezaya ne olacağı konusunda pek bir fikir ileri sürmüyordu.

Kagi için karşısında ve yanında oturan bu insan öbeği yalnızca bir takım kızgın ve belki de kıskanç topluluk idi. Kagi'yi de kendileri gibi görüyorlardı lakin Kagi'nin onlarla hiçbir alakası yoktu. Kagi kendini bu dünyadan soyutluyordu lakin bu demek değildi ki Kagi bu dünya onu reddettiği, almadığı veya yer vermediği içindi. Kagi dünyaya sığardı sığmasına lakin dünyalar Kagi'ye sığamazdı. Kagi'nin nötrlüğü iki tarafın da haklı veya haksız olduğu bilincinden ileri gelmiyordu, onun nötrlüğü bu hususun onunla alakalı olmamasından ileri geliyordu. Kagi'nin bedeni onun için bir et yığınından öte bir anlam ifade etmiyordu. Zaten Daija'nın, Sasuke'nin, Sentoki'nin hükmedebileceği de anca bu değersiz bedeniydi. Chouwano Kagi herkese ruh-i revan bağışlardı lakin o cana sığamazdı. Kagi'nin ruhu boğazı kesilmekle uçup göğe karışmazdı. O isterse yeniden doğar, isterse sonsuza dek yok olurdu.

Kagi öğreneceğini öğrendiğine inanıyordu. Önündeki insanların üzerinde şöyle bir göz gezdirip ciddi bir tavırdan hafifçe gülümseyerek çıktı "Öyleyse laflara sarılmadan: Reddediyorum. Zira yanlış yolda olduğunuza inanıyorum. Hem fikrî açıdan hem de icraî açıdan." dedi ve yavaşça ayağa kalkmak üzere doğrulmaya başladı. Ayağa kalktıktan sonra "Nedenini sorarsanız laf uzar sohbet olur, gün uzar yüzyıl olur. Varacağımız nokta ise bir adım öteye gitmez. Hem mademki yolumuz ayrılacak, var olan dünyaya karşı cephe alan sizin ve örgütünüzün hakkında ne kadar az şey bilsem o kadar iyi." Bir soluk verip devam etti. "İnsanlar ile kelimeler aracılığı ile anlaşabilmek gerçekten de zor." Hajime'ye dönerek "Hagoromo'nun neden Çakra'yı bir bağ biçiminde kullanmak istediğini şimdi daha iyi anlıyorum." Önce Daija'ya baktı ve sonra sırayla diğer insanlara bakmaya başladı ve en son da Yurisa'ya baktı. Onun içlerinde bir araç olarak en çok kullanılan kişi olduğu kanaatindeydi. "Söylemek istediğim tek şey şudur: Arayışta olan her kişi kaybolmuş değildir. Aramaktan korkmayınız. Belki de dendiği gibi arafta kalan, ikilemde kalan ve bir yere kabul edilmemiş insanlarızdır fakat söyleyiniz hangisi daha iyidir: İyi olarak doğmak mı? Yoksa büyük bir çaba ve gayret ile size kötücül olan tabiatın ve tabiatınızın üstesinden gelmek mi?" Daija'ya döndü. "Yapmanız gerekeni yapınız." Kagi sözlerini bitirirken uyutulmayı veya benzer bir tekniğin yapılmasını ve alındığı noktada uyanmayı bekliyordu lakin reddedilmeye karşı çocuksu tepkiler veren birisinin bir teknik ile kendisini öldürmesini de pek olası bir durum idi.

Kagi burada Daija dışında -ki aslında ona bile şüpheyle yaklaşıyordu- hiçbirinin gerçek anlamda Yin ve Yang'ı yıkma ideallerine sahip olduğunu sanmıyordu. Onlar yalnızca dünyaya bir noktada bağlanmak istiyordu. Sanraku bunu ölüme duyduğu arzu ile istiyordu, Yurisa ise şefkat ile lakin hiçbiri gerçekten de dünyaya büyük bir devrim idealiyle yanıp tutuşmuyordu. Bu insanlar Kagi kadar "devrimci" değildi. Onlar yalnızca insandı, "İnsan" olarak varlardı. Kagi onların başına geçip yok oluşu ululayamazdı.
Image
Künye
İsim: Chouwano Kagi
Yaş: 18
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak/Chuunin
Ryo: 34.250
Prestij: 1
Ün: 15
Kullanılabilir GP: 5

Motivasyon
Ölüm ölür. Biz ölmeyiz.

Kagi insanların et ve kemiğinin toprağa, ateşe karışmasıyla dünyayı terk edeceğine inanmaz. Zira insan dünya üzerinde yaptıklarıyla yaşar, bir insanın yaşamasının en büyük koşulu da düşünmektir. Eğer ki insanın düşüncesi dünya üzerinde zikredilir ve unutulmaz olursa o kişi ölmez ve dünyaya mutlaka geri döner. Zira Indra ve Asura'yı dünyaya geri gönderen güç verdikleri ant değil geleceğe aktarılan düşünceleridir. Buna binaen Kagi tıpkı İlk Keşiş gibi diğer insanlara yardım etmek ve onların gönlünü kazandıktan sonra dünya hakkında istintâc ettiği bilgi ve birikimlerini geleceğe aktarmak ister. Böylelikle Rinne'yi kırsa dahi ölmeyecek ve ya bedenen ya da fikren dünyada daima var olacaktır.

Korkutan karanlık değil ışıksızlık.

Kagi, Chagama'nın yanında geçirdiği bir yıl boyunca yaptığı meditasyonlar ve istiğrak ettiği iç dünyası ile üç büyük zehirden (Nefis, Nefret ve Cehalet) ve bütünüyle Ku/Çile'den kurtulduğuna inanır. Ruhun(Atman) kaplarının açıldığı ve ruhun mutlak çilesizliğe (Nirvana) gark edeceği sırada zihnini kontrol edememiş ve acı içinde kıvrandıracak derecede zihinsel hasar almıştır. Kagi halen daha gözlerini kapattığında kendisinin mutlak çilesizliğin kapısında olduğunu görmekte, hissetmektedir. Her uykuya dalışında kapıya parmaklarıyla dokunmakta, başını yaslamakta ancak kapıdan içeri bir adım atamamaktadır. Zira ne zaman kapıya doğru bir adım atsa ruhunu sıkıntılar basmaya başlar ve bir damla suyu olmaksızın Kaze no Kuni çölünde on fersah yürümüş gibi terlemeye başlar. Haliyle Ku'dan tam anlamıyla kurtulamadığı için de Rinne'de (Dünya ve Yeniden Doğma Döngüsü) hapis kalmıştır. Lakin işin özü şudur ki Kagi neyden korktuğu hakkında en ufak bir fikri yoktur. Bir bilinmezliğin peşinde parşömenlerden, yazıtlardan, keşişlerden ya da ufacık bir çocuktan edindiği bilgiler ile bilinmezliğini gidermeye çalışmaktadır.
Komplikasyon
Felekte hasılı bir insan.

Kagi, hiçbir varlığa hiçbir koşulda zarar verme gayesine girişmez. Bir kişi ölüm ve şerden gayrı bir şey getirmese bile kişinin ölümü hak ettiğine inanmaz. Eğer uygun koşullar ve dem oluşur da Kagi bir can ile on can arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsa ya onbirini de kurtaracaktır ya da aralarında bir seçim yapmayacaktır. Zira on kişinin katili olmak ile bir kişinin katili olmak arasında bir fark olduğunu düşünmez.
Özellikler

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 5
Kondisyon: 4
Potansiyel: 4
Varlık: 9
Zeka: 6

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 3 *Favori*
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 3


Ninjutsu

Shunshin (D Rank)

Taijutsu

Suiseki Stili (B Rank)
Suiseki: Gekiha (B Rank)

Genjutsu

Teishi no Jutsu (C Rank)

Fuinjutsu: Rank B

Mühürleme Sanatı Rank D: Mühürlenen Enerjiyi Arttırma
Mühürleme Sanatı Rank C: Obje Üstüne Enerji Mühürleme
Mühürleme Sanatı Rank B: Salınım Enerjisinin Artışı

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kunai (1)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Post by GM - Naruto » June 28th, 2022, 10:25 am

Sözlerine başladığın anda kullandığın kelimeler, bir anda tüm ortamın buz kesmesine neden oluyor. Daija hariç herkesin yüzünde beliren şaşkın öfkeyi görebiliyorsun. Ancak kimse, sana karşı en azından Daija’nın sakin duruşu nedeniyle bir hareket yapacak gibi görünmüyor. Bu sayede, tüm sözlerini söylemeyi başarıyorsun. Ortamdaki her bir kişinin yüzündeki öfkenin saf haline içine doldurduktan sonra Daija’ya dönüp sözlerini tamamlıyorsun. Daija’nın suratında ise hayal kırıklığının belli olduğu bir tebessüm bulunuyor. Bakışlarını hafifçe sana yönelttikten sonra gözlerini deviriyor ve yavaşça arkasını dönüyor.
“Madem yollarımız ayrılacak ve yapmam gerekeni yapmamı istiyorsun, o zaman dileğin gerçek olsun.”

Bu cümlelerinin ardından omzunun üstünde sana bakış atan Daija seni bir kez daha tepeden tırnağa süzüyor. Zihninin içinde binlerce düşüncenin çarpıştığı belli oluyor. Ancak en sonundan hafifçe senden uzaklaşmaya başlıyor. Bu sırada tekrar söze giriyor.
“Senin hakkında yanılmışım. Oysa bu kadere mahkum değildin.”

Birkaç adımın ardından olduğu yerde duruyor ve bu kez bakışlarını doğrudan Sanraku’ya çeviriyor. Sanraku’nun yüzünde bilmiş ve insanı rahatsız eden bir gülümseme bulunuyor ve o da doğrudan Daija’ya bakıyor. İkisi arasında bir şeyler olduğunu fark etmişsen de bunun ne olduğunu tam bilemediğin için beklemeye koyuluyorsun sadece. Bu esnada Daija bir kez daha söze giriyor.
“Niyetim seni Dünya’ya karşı kollamaktı, ancak sen bunu seçmedin. O zaman iradene saygı duyuyorum ve seni kollamıyorum. Bir masum olarak adın geçse de, karşımda durabilecek kadar masumiyetine inanmadığını görüyorum. Bu da seni herkesten farksız kılıyor.”

Daija’nın sözleri artık içini ısıtan havadan çok daha soğuk bir tavra bürünürken Sanraku ile bakışmaları sürüyor. En sonunda Daija uzaklaşmak için adımlamaya devam ediyor ve esnada son kez konuşuyor.
“Tamam, sen haklıydın Sanraku… Artık senindir. Sadece dostlarımızın işine yarayacağından emin ol.”

Daija, bulunduğunuz noktaya geldiğiniz yere doğru ilerlemeye başlarken, Sanraku’nun olduğu yerden önüne doğru ilerleyerek çıkış noktasıyla arana geçiyor. Bakışlarını ve gevşek gülümsemesini sende sabit tutarken “Üstüne kan sıçramasını istemeyen biraz açılsın.” diyor kendinden emin bir şekilde. Sanraku’nun bu sözlerine ilk tepki Kaoru’dan geliyor ve geriye doğru adımlamaya başlıyor. Onu takiben odadaki herkes geriye doğru ilerlerken, Hajime’nin de biraz isteksiz olsa da aynı şekilde davrandığını görüyorsun. Seninle arasında yaklaşık 10 metre kadar mesafesi bulunan Sanraku elinde tuttuğu katanayı kabzasından tutup kendi ekseni etrafında birkaç kez çevirirken sana hitaben “Karşılık verirsen daha mutlu olurum. Öbür türlü işin eğlencesi kaçıyor.” diyor avıyla oynayan bir avcı gibi. Bu noktada sonra bazı şeylerin kaçınılmaz olduğunu görebiliyorsun.

Son olarak, bulunduğu yerin hemen arkası tamamen kapalı bir halde. Yani arkan mağaranın taş duvarıyla örülü bir vaziyette. Mağaranın sağ ve sol duvarları arasında ise yaklaşık 10 metre mesafe bulunuyor. Yani bu açıdan mağaranın orta kısımlarında durduğun söylenebilir. Bununla birlikte, sağına ve soluna doğru bulunan insanlar, bu noktalarda yapacağın ilerlemeleri engelleyecek gibi görünüyor. Ayrıca, etrafta kaya parçaları bulunsa da, bunların Kawarimi’nin sınırlarını dikkate aldığında, teknik için uygun olup olmadığı noktasında da tereddütte kalıyorsun. Daija ise yavaşça gözden kaybolmaya başlıyor çıkış noktasında.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Chouwano Kagi
Kaçak
Kaçak
Posts:214
Joined:June 4th, 2020, 6:05 pm
Künye:

Re: [Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Post by Chouwano Kagi » July 5th, 2022, 12:18 am

Kagi'nin verdiği ret cevabı beklediğinden daha büyük bir düşmancıl hava oluşturmuştu. Göz ucuyla diğerlerine baktığında onlarda uzun süre aç kalmış köpeğin hırçınlığını gördü. Öfkeleri katbekat artıyordu. Kagi onlara şaşkın gözlerle -ve doğrusu biraz da iğrenerek- baktı. Daija omuz üzerinden bazı kelimeler söyleyerek ortamı terk etmeye hazırlanıyor ve yerini Sanraku'ya devrediyordu.

Daija yerini terk ederken "Kadere mahkumluk", "dünyaya karşı kollamamak" ve "karşısında durabilecek kadar masumluk" gibi mütekebbir bir tavır ile sözlerini söylemeye devam ediyordu. Kagi hafifçe gülümsedi. Az önce onların kendisi gibi, kendisinin ise onlar gibi olduğuna ikna etmek isteyen adam şimdi Kagi'yi herkesten farksız addetmişti. Daija'nın "yanılgısı" Kagi'yi iyi tanıyıp tanımamakla varılan sonuçla alakalı bir tespit değildi; Kagi'nin onları reddetmesiyle alakalı bir tespit idi.

Daija'nın "dostlarımıza yararlılık" ve Sanraku'nun da "Kan sıçratma" gibi söylemlerinden bazı şeylerin kaçınılmaz olduğu anlaşılıyordu. Sanraku'nun sözleri üzerine pek düşünmeye gerek yoktu lakin Daija'nın "dostlar" ile kast ettiği neydi, merak etmeden edemedi. Daija'nın ayrılması ve Sanraku'nun da uyarısı üzerine Hajime dahil hepsi meydanı boşaltmaya başlıyordu. Anladığı oydu ki Sanraku'ya umut ettiğini verse bile veya basitçe hızla kaçmak isterse diğerleri Sanraku'ya müteakip gelecekti. Kendisini korumaya yemin eden Hajime'nin dahi geri çekiliyor oluşu genç kıza gülünç fakat kabul edilebilir bir detay olarak görünmüştü. Birçok emare Kagi için yolun sonuna işaret etmekteydi.

"Umarım dileğini gerçekleştirirsin Daija." Sözlerine biraz ara vererek Sanraku'ya doğru sağ el önde sol el göğse bitişik, sağ ayak önde sol ayak çeyrek dönük bir Suiseki postürü aldı. "Ben Kagi. İnanıyorum ki bir gün yeniden buluşacağız."

Ne Daija'ya ne Hajime'ye ne de bir başkasına baktı. Gözleri yalnızca Sanraku'ya kilitlendi.

"Her şeyin rücûsu aslınadır.
Anılar, şahidine.
Hikayeler, ateşine.
Aşıklar, sözlerine.
Hepsi dönecektir nihayetinde özüne.

Şahin, zirvesine.
Nehir, dalgasına.
Bulut, deryasına.
Dünya, güneşine.
Kavuşmalıdır en nihayetinde.
Ancak öyle varılır tamamiyete."

Tükenmez bir çile ki bahtımın şitabı var.
Mihnete medar olan feleğe intisabı var.
Sabah yeli dahi olsa bize gird-i bad-ı gam.

Unutmayınız!

Bu rüzigar-ı bî mededin inkilâbı var.
"

Kagi'nin bu postürü alma sebebi Sanraku ile derin bir mücadele içine girme isteğinden değildi. Yedi kılıç ustasını bir nevî keyif için öldüren birisi karşısında şansının pek fazla olmadığını biliyordu. İçinde can havline benzeyen bir dürtü de yoktu. Yalnızca "işin eğlencesini" bozmak istemiyordu.
Image
Künye
İsim: Chouwano Kagi
Yaş: 18
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak/Chuunin
Ryo: 34.250
Prestij: 1
Ün: 15
Kullanılabilir GP: 5

Motivasyon
Ölüm ölür. Biz ölmeyiz.

Kagi insanların et ve kemiğinin toprağa, ateşe karışmasıyla dünyayı terk edeceğine inanmaz. Zira insan dünya üzerinde yaptıklarıyla yaşar, bir insanın yaşamasının en büyük koşulu da düşünmektir. Eğer ki insanın düşüncesi dünya üzerinde zikredilir ve unutulmaz olursa o kişi ölmez ve dünyaya mutlaka geri döner. Zira Indra ve Asura'yı dünyaya geri gönderen güç verdikleri ant değil geleceğe aktarılan düşünceleridir. Buna binaen Kagi tıpkı İlk Keşiş gibi diğer insanlara yardım etmek ve onların gönlünü kazandıktan sonra dünya hakkında istintâc ettiği bilgi ve birikimlerini geleceğe aktarmak ister. Böylelikle Rinne'yi kırsa dahi ölmeyecek ve ya bedenen ya da fikren dünyada daima var olacaktır.

Korkutan karanlık değil ışıksızlık.

Kagi, Chagama'nın yanında geçirdiği bir yıl boyunca yaptığı meditasyonlar ve istiğrak ettiği iç dünyası ile üç büyük zehirden (Nefis, Nefret ve Cehalet) ve bütünüyle Ku/Çile'den kurtulduğuna inanır. Ruhun(Atman) kaplarının açıldığı ve ruhun mutlak çilesizliğe (Nirvana) gark edeceği sırada zihnini kontrol edememiş ve acı içinde kıvrandıracak derecede zihinsel hasar almıştır. Kagi halen daha gözlerini kapattığında kendisinin mutlak çilesizliğin kapısında olduğunu görmekte, hissetmektedir. Her uykuya dalışında kapıya parmaklarıyla dokunmakta, başını yaslamakta ancak kapıdan içeri bir adım atamamaktadır. Zira ne zaman kapıya doğru bir adım atsa ruhunu sıkıntılar basmaya başlar ve bir damla suyu olmaksızın Kaze no Kuni çölünde on fersah yürümüş gibi terlemeye başlar. Haliyle Ku'dan tam anlamıyla kurtulamadığı için de Rinne'de (Dünya ve Yeniden Doğma Döngüsü) hapis kalmıştır. Lakin işin özü şudur ki Kagi neyden korktuğu hakkında en ufak bir fikri yoktur. Bir bilinmezliğin peşinde parşömenlerden, yazıtlardan, keşişlerden ya da ufacık bir çocuktan edindiği bilgiler ile bilinmezliğini gidermeye çalışmaktadır.
Komplikasyon
Felekte hasılı bir insan.

Kagi, hiçbir varlığa hiçbir koşulda zarar verme gayesine girişmez. Bir kişi ölüm ve şerden gayrı bir şey getirmese bile kişinin ölümü hak ettiğine inanmaz. Eğer uygun koşullar ve dem oluşur da Kagi bir can ile on can arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsa ya onbirini de kurtaracaktır ya da aralarında bir seçim yapmayacaktır. Zira on kişinin katili olmak ile bir kişinin katili olmak arasında bir fark olduğunu düşünmez.
Özellikler

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 5
Kondisyon: 4
Potansiyel: 4
Varlık: 9
Zeka: 6

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 3 *Favori*
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 3


Ninjutsu

Shunshin (D Rank)

Taijutsu

Suiseki Stili (B Rank)
Suiseki: Gekiha (B Rank)

Genjutsu

Teishi no Jutsu (C Rank)

Fuinjutsu: Rank B

Mühürleme Sanatı Rank D: Mühürlenen Enerjiyi Arttırma
Mühürleme Sanatı Rank C: Obje Üstüne Enerji Mühürleme
Mühürleme Sanatı Rank B: Salınım Enerjisinin Artışı

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kunai (1)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Post by GM - Naruto » July 8th, 2022, 9:50 am

Cümlelerin belki de Daija’nın kulağına hiç çalınmadan havada yok olurken, Suiseki için uygun bir duruş alıyorsun. Sanraku ise elinde tutmakta olduğu kınsız katanasını hafifçe ve biraz da aylakça oynatmaya başlarken bir yandan da seni süzerek “Suiseki mi bu? Yeterli mi sanıyorsun?” diyor. Sesindeki belirgin alaycılık ve Sanraku’nun yüzündeki gülümseme, esasen Sanraku’nun da tamamen söylediği gibi işin eğlencesinde olduğunu gösteriyor sana. Sanraku sağa sola doğru adımlar atarken, gözüne herhangi bir şekilde belirgin bir taijutsu duruşu sergiliyor gibi gelmiyor. Bu haliyle, elinde öylesine kılıç tutan yaşlı bir adamdan farksız görünen Sanraku kendi sorduğu soruya kendisi cevap verir gibi “Görelim.” dedikten sonra katanasını sol aşağıdan sağ yukarıya doğru gözüne gözüne sokarcasına yavaşça savuruyor. Sanraku’nun katanası havada durduğu anda, vücudunun sağ bacağının hemen üst kısmından sol omzuna doğru bir yara açıldığını fark ediyorsun! Tek bir anda kesilmiş gibi, açılan yaradan bir anda sızmaya başlayan kanla birlikte Sanraku gevrek bir gülümsemeyle katanasını yere doğru indirirken “Yeterli değilmiş.” demekle yetiniyor.

Sanraku’nun açtığı yara, kıyafetlerinin de yırtılmasına neden olsa da, hareket kabiliyetini etkileyecek türden değil gibi duruyor. Bir miktar etinin kesilmiş olmasına rağmen, açılan yaranın iç organlara kadar inmediğini anlayabiliyorsun. Etrafına kaçamak bir şekilde baktığında ise, herkesin ikiniz arasındaki savaşı izlemekten başka bir şey yapmadığını görüyorsun. Kimisi heyecanlı bir şekilde kimisi ise sıradan bir durumla karşılaşmış gibi bakıyor. Bu esnada Sanraku ise “Hadi ama küçük hanım… İsminin hakkını ver bari! Daija bile seni buraya kadar getirdiğine göre sakladığın bir şeylerinin olması lazım.” diyor. Sesindeki bariz alaycılığı bir an olsun gizlemek istemeyen Sanraku tekrar katanasını hafifçe oynatmaya başlarken bir anda yüzündeki sırıtışa rağmen sesinin ciddileştiğini fark ediyor ve Sanraku’nun “Hepsini göster bana!” dediğini duyuyorsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Post Reply

Return to “Diğer Ülkeler”