[Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Diğer ninja köylerine sahip ülkeler.
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm
[Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Post by GM - Naruto » April 26th, 2022, 2:53 pm

Hafifçe doğrulmaya başladığında, kendini bir mağaranın içinde buluyorsun. Yer yer birleşerek sütun oluşturmuş, yer yer tek başına varlığını koruyan sarkıtlar ve dikitlerle dolu mağaranın zemini gayet düz görünüyor. Böylece, aslında bulunduğun yerin doğal bir oluşum olduğunu, ancak insan elinin değmiş olduğunu anlayabiliyorsun. Buna rağmen, sarkıt ve dikitlere dokunulmadığı ve onların doğal yapısına zarar verilmediğini görmek, nedense seni bir nebze olsun rahatlatıyor. Tüm bunların yanında, mağaranın yan duvarlarına sıralanmış gaz lambaları, mağaranın için yeteri kadar aydınlanmasına imkan tanıyor. Gözlerin, mağarada bir çıkış veya giriş kapısı arasa da, henüz her bir karanlık boşluğu ayırt edebilmiş bulunmuyorsun. Gözlerin etrafı taramaya devam ederken, bir anda senden birkaç metre ötedeki bir sarkıta sırtını yaslamış ve uyuklamakta olan Hajime’yi görebiliyorsun. Sanki bu anda, bakışların onu dürtmüş gibi uyandırırken Hajime derin bir utanca düşmüş gibi hızlıca ayağa kalkmaya çalışıyor. Yenik düştüğü uykusunu bir acizlik olarak gördüğü bakışlarından belli olan Hajime ayakları üstünde durmaya başladığı sırada “Kendini iyi hissediyorsun değil mi? Aç veya susuz musun?” diye soruyor. Her ne kadar fiziksel kondisyonunda hiçbir sıkıntı olmadığını bilsen de, tüm bunların bir rüya veya genjutsu olma ihtimaline karşı kendini yokluyorsun. Ancak tüm hislerin ve shinobi dürtülerin, bu anların gerçek olduğunu, vücudunda hiçbir ağrı veya sızı bulunmadığını ve açlık veya susuzluk hissetmediğini sana haykırıyor.
Off Topic
Konuya, önceki konunuzun sonunda yaşananlara dair karakterinizin durumunu içeren bir RP yazmanız gerekmektedir.

Konunuza bakan GM'iniz Fortius olarak, konuda bu aşamada pasiflik sınırı bulunmadığını belirtirim. Ancak ilerleyen aşamalarda pasiflik süresinin tekrar konulacağını bilmenizde fayda var.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Chouwano Kagi
Kaçak
Kaçak
Posts:214
Joined:June 4th, 2020, 6:05 pm
Künye:

Re: [Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Post by Chouwano Kagi » April 29th, 2022, 4:36 am

Kagi sözlerin tartılıp söylendiği bu ortamın aurasını tanımlayamamıştı. Hajime'nin kelimelerin sahibine saygı duyduğuna inanıyordu lakin ondan hissettiği şeyi tanımlamak istese buna korku derdi. Yurisa ise tam aksine bir neşe hissettiriyordu oysa yüzünde tek bir mimik yoktu. Bu hislerin rüzgar olup teni okşadığı ortam son sözlerin edilip Yurisa'nın gözbebeklerinin yerine gelmesiyle son buldu.

Gözleri yerine geldiğindeyse sendeledi. Vücudunun bir araç olarak kullanılması Kagi'nin de düşündüğü üzere pek de zahmetsiz bir hususmuş gibi durmuyordu. Beklediğinin aksine Yurisa yaşanan olay ve konuşmalardan pek de haberdar görünmüyordu. Hajime'nin kısa bir özetinden sonra kendisine dönerek "Eve dönüyoruz." demesini ve Yurisa'nın tepkisin, yadırgadı. Ev ile kastedilen şeyin farklı bir husus olup olmadığını sorguladı zira Yurisa'nın onu ihtiyarın isteği ile kaçırmaya çalıştığını bizzat kendisi belirtmişti. Hajime ile Yurisa'nın atışmalarından sonra Yurisa az önceki yaşadıklarının bir etkisi olsa gerek ki sendeleye sendeleye yanına geldi. O üzerine doğru yürürken çekingen ve sorgulayıcı bir tavırla Yurisa'ya baktı. Bu sırada söze giren Hajime'yi yan gözle dinlemeye koyuldu. "En sorunsuz" diye belirtilmesi üzerine "Nasıl yani?" diyerek yarım ağızla bir soru sordu. Bu sırada Yurisa'nın mühür yapıp elini Kagi'nin alnına koyması ile "Off." diye söylendi ve ardından omuzlarına ve göz kapaklarına binen tonlarca ağırlık hissine dayanamayarak kendisini bıraktı.
Bir damla su sesiyle gözlerini açtı ve başını sağa doğru çevirdi. "Demek o kadar derin." diye söylendi, karşısında duran ve bir tutam marul parçası yiyen kar beyazı bir tavşan ile bakışarak. Usulca ayaklanıp oturdu. Bu sırada tavşan marulunu ağzını şapırdata şapırdata yemeye, şaşkın ve belki de sorgulayıcı bakışlar ile Kagi'ye bakmaya devam ediyordu. Sessizce onu izledi. Biraz bekledikten sonra "Neyin içindeyim böyle?" diye sordu. Tavşandan herhangi bir yanıt gelmedi. Marulları ağzına hızlı hızlı depmeye ve küçük ağzını hızlı hızlı sağa sola oynatmaya devam etti. Kagi göğe doğru baktı ve birkaç toz parçası bir süre sonra örüntü oluşturacak şekilde dönmeye başladı. Tavşan son marul parçasını ağzına atmadan önce "Çok garip. Tadı neredeyse yok ama yemeden de edemiyorum." diye söylendi.

Son lokmasını da yiyen tavşan toz olup uçtu ve ardından görünmez bir dalın üstünde pinekleyen bembeyaz bir karga oldu. "Gözlerini açmadığın sürece bilemeyeceğiz." dedi. "Senin bildiğinden fazlasına haiz değilim, olmamam da. Görmek için gözlerine muhtacım." Kagi sessizliği bir süre bozmadı. "Bu yaşadıklarım gerçek miydi?" Karga kanatlarını açmadan kendini yere bıraktı ve düşer düşmez toz oldu. Kaginin ayakları altından bir köstebek olup çıktı. "Bilmem. Söyle bakalım: Peki ya ben gerçek miyim?" Zıplayıp yere bir daha girdi. Sadece sesi yankılanır oldu. " 'Gerçek, gerçek' diye söylenip durduğun da ne ola ki?" Su olup bir anda Kagi'nin ayağını koyup yer bildiği yerde çağlamaya başladı. "Gerçek dediğin ne ki? 3 yaşından beri bir kozanın içinde olmadığın ne malum ki? Seni saran şeyin koza olduğu ne malum? Yurisa'nın sana bir oyun oynadığı ne malum? Ya da bir taşın üzerinde kıvranıp bebekler gibi uyumadığın ne malum? Farkları ne ki?" Kagi hiçbir şey söylemedi. "Ya ben gerçek miyim? Sen dışında hiç kimse için değilim. Kimse için değilim. Fakat işte sen beni görüyorsun. Görerek var olduğuma inanıyorsun. Beni senin gerçekliğinde yaşatıyorsun. Öyleyse bir başkasının gerçekliğinde yaşamaktan niye çekiniyorsun? Aradığın Bodisatvlık farklı gerçeklikler üzerine değil mi?" Kagi'nin yıldız eylediği tozlar birer birer yok olmaya başladı. "Dünya'nın, Madara'nın, Sentoki'nin ya da Yurisa'nın gerçekliğinde yaşamanın bir farkı yok. Hepsi aynı ölçüde gerçek. Aynı ölçüde «yalan»." Sular kurumaya bir ağaç olup yükselmeye kondu. Bembeyaz köklerden bembeyaz odunlar yükseldi, dallar ve yapraklar çıktı. Matsuoka ağacını nasıl hatırlıyorsa öyle görünür oldu. Nihayetinde ağacın ortasından bir yarık açıldı. Gittikçe genişledi ve iki beyaz el yarığın iki kenarını tutarak dışarı çıktı. Çıkan şey bir insan idi. Kendisine pekala benzeyen bir insan. Yalnızca daha beyaz, daha soluk idi. İki tane de göğe tavşan kulağı gibi uzanan boynuzu vardı. Kagi'nin yanağını tutarak bir anne şefkati ile okşadı. "Gerçek bildiğine dönme zamanı." dedi ve her şey bir anda karanlığa gömüldü. Kagi bir kez daha gözlerini açtı.

Yavaşça yerinden kalktı. Sopsoğuk taş zemine yatmış gibi duruyordu lakin herhangi bir yorgunluk, kırgınlık veya tutulma belirtisi hissetmiyordu. Aklı az önce gördüğü 'rüyadan' yavaş yavaş kurtuluyordu. "Beni neden uyuttular ki?" diye düşündü. Etrafını yokladı ve nerede olduğunu anlamaya çalıştı. Ne beklediğini bilmiyordu lakin bir mağarada uyanmayı beklemediği kesindi. Sarkıt ve dikitleriyle oldukça eski ve korunmuş bir mağarada olduğuna kâni oldu. İncelediği sarkıtlardan birisinde de başında bekleyen ve uyuklayan Hajime'yi gördü lakin seslenmeden etrafı gözlemeye devam etti. Hajime'nin onu fark etmesi ve soru sorması üzerine yattığı yere şöyle bir bakarak "Garip ama iyiyim." dedi. Hajime'ye döndü ve gülerek "Eğer uyuduğum vakit güneşi devirmediyse bir gün içinde ikinci kez bu soruyu duydum." dedi. Kendisinin söyleyecek başka bir sözü de yoktu. Boynunda tasma ayağında pranga yoktu belki ama nihayetinde Ateş Tapınağı'nda ne idiyse burada da öyle hissediyordu.
Image
Künye
İsim: Chouwano Kagi
Yaş: 18
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak/Chuunin
Ryo: 34.250
Prestij: 1
Ün: 15
Kullanılabilir GP: 5

Motivasyon
Ölüm ölür. Biz ölmeyiz.

Kagi insanların et ve kemiğinin toprağa, ateşe karışmasıyla dünyayı terk edeceğine inanmaz. Zira insan dünya üzerinde yaptıklarıyla yaşar, bir insanın yaşamasının en büyük koşulu da düşünmektir. Eğer ki insanın düşüncesi dünya üzerinde zikredilir ve unutulmaz olursa o kişi ölmez ve dünyaya mutlaka geri döner. Zira Indra ve Asura'yı dünyaya geri gönderen güç verdikleri ant değil geleceğe aktarılan düşünceleridir. Buna binaen Kagi tıpkı İlk Keşiş gibi diğer insanlara yardım etmek ve onların gönlünü kazandıktan sonra dünya hakkında istintâc ettiği bilgi ve birikimlerini geleceğe aktarmak ister. Böylelikle Rinne'yi kırsa dahi ölmeyecek ve ya bedenen ya da fikren dünyada daima var olacaktır.

Korkutan karanlık değil ışıksızlık.

Kagi, Chagama'nın yanında geçirdiği bir yıl boyunca yaptığı meditasyonlar ve istiğrak ettiği iç dünyası ile üç büyük zehirden (Nefis, Nefret ve Cehalet) ve bütünüyle Ku/Çile'den kurtulduğuna inanır. Ruhun(Atman) kaplarının açıldığı ve ruhun mutlak çilesizliğe (Nirvana) gark edeceği sırada zihnini kontrol edememiş ve acı içinde kıvrandıracak derecede zihinsel hasar almıştır. Kagi halen daha gözlerini kapattığında kendisinin mutlak çilesizliğin kapısında olduğunu görmekte, hissetmektedir. Her uykuya dalışında kapıya parmaklarıyla dokunmakta, başını yaslamakta ancak kapıdan içeri bir adım atamamaktadır. Zira ne zaman kapıya doğru bir adım atsa ruhunu sıkıntılar basmaya başlar ve bir damla suyu olmaksızın Kaze no Kuni çölünde on fersah yürümüş gibi terlemeye başlar. Haliyle Ku'dan tam anlamıyla kurtulamadığı için de Rinne'de (Dünya ve Yeniden Doğma Döngüsü) hapis kalmıştır. Lakin işin özü şudur ki Kagi neyden korktuğu hakkında en ufak bir fikri yoktur. Bir bilinmezliğin peşinde parşömenlerden, yazıtlardan, keşişlerden ya da ufacık bir çocuktan edindiği bilgiler ile bilinmezliğini gidermeye çalışmaktadır.
Komplikasyon
Felekte hasılı bir insan.

Kagi, hiçbir varlığa hiçbir koşulda zarar verme gayesine girişmez. Bir kişi ölüm ve şerden gayrı bir şey getirmese bile kişinin ölümü hak ettiğine inanmaz. Eğer uygun koşullar ve dem oluşur da Kagi bir can ile on can arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsa ya onbirini de kurtaracaktır ya da aralarında bir seçim yapmayacaktır. Zira on kişinin katili olmak ile bir kişinin katili olmak arasında bir fark olduğunu düşünmez.
Özellikler

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 5
Kondisyon: 4
Potansiyel: 4
Varlık: 9
Zeka: 6

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 3 *Favori*
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 3


Ninjutsu

Shunshin (D Rank)

Taijutsu

Suiseki Stili (B Rank)
Suiseki: Gekiha (B Rank)

Genjutsu

Teishi no Jutsu (C Rank)

Fuinjutsu: Rank B

Mühürleme Sanatı Rank D: Mühürlenen Enerjiyi Arttırma
Mühürleme Sanatı Rank C: Obje Üstüne Enerji Mühürleme
Mühürleme Sanatı Rank B: Salınım Enerjisinin Artışı

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kunai (1)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Post by GM - Naruto » May 6th, 2022, 10:45 am

Yüzündeki gülümsemeyle verdiğin cevaba karşılık Hajime de yüzüne bir tebessüm takınıyor ve “Yeni bir gün.” demekle yetiniyor. Hajime hafifçe üstünü başını düzeltmeye başlarken “Köye pek uzak değiliz, ancak burası köydekilerin uğrayacağı bir yer de değil. Burası bir inziva yeri olduğu için pek rahatsızlık veren kimse olmaz.” diyerek bir açıklamada bulunuyor, bulunduğunuz yer ile ilgili olarak. Kıyafetlerinin düzgün bir hale geldiğine inandığında ise yavaşça ucu karanlık yeri gösteriyor ve “Gidelim mi?” diye soruyor seni bekletmek istemediği belli edercesine.

Sarkıt ve dikitlerin arasında adımlamaya başlamanızla birlikte, Hajime’nin gözlerinde bir tutam pişmanlık ve bir tutam da heyecan görebiliyorsun. Sana attığı kaçamak bakışlardan çıkardığın bu sonuca ilişkin Hajime “Buralara geri döneceğimi düşünmüyorum. En azından buna yüzüm olacağını. Fakat iş sana verdiğim söz olunca, benim de yapabileceğim başka bir şey kalmadı.” diyerek kendisini açıklama gereği hissediyor. Konunun özünü zaten bildiğin için, bu muhabbeti çok da uzatmak ister gibi durmayan Hajime adımlarına devam ediyor ve sen de aydınlanan yerleri görmeye başlıyorsun.

Attığın her adım yeni bir karanlığı aydınlatırken, aslında yürüdüğün yerlerin geçtiğin yerlerden pek de bir farkı olmadığını görebiliyorsun. Yaklaşık birkaç dakikalık yürüyüş, mağaranın büyüklüğü ve genişliği konusunda sana aşağı yukarı bir tahminde bulunma imkanı da tanıyor. Ne var ki, buraya kadar olan kısımda dikkatini çeken en büyük ayrıntı, mağara içerisinde bir çıkış kapısı veya buna benzer bir cismin olmadığı oluyor. Bu aşamaya kadar, mağaraya bir şekilde bir yerden girilmişse dahi çıkışa ilişkin, en azından yürüdüğün yere kadar, herhangi bir şey göremiyorsun. Birkaç adımını ardından ise, bu kez aydınlığın daha geniş bir boşluğa yayıldığını görebiliyorsun. Mağaranın duvarlarında geniş bir çember gibi sıralanan gaz lambaları, mağara içindeki dairesel bir holü olabildiğince aydınlatıyor ve bu sayede gözlerin ilk kez Hajime dışında farklı insanları görmeyi başarıyor.

Geniş hol içerisinde düzensiz bir şekilde bulunan kayalar hemen dikkatini çekerken, sarkıt ve dikitlerin artması bulunduğunuz yeri daha otantik göstermeye yetiyor. Bununla birlikte, mağaranın duvarlarında sıralanmış gaz lambaları ortamı daha mistik ve gizemli bir hale getirirken, gördüğün insanlar dikkatinin mağaradan ziyade insanlara yönelmesine neden oluyor. Bu bağlamda, bakışların ilk olarak sana en yakın olan kişiye dönüyor.

Bir kayanın üzerine bacak bacak üzerine atarak oturmuş ve adeta gelişini bekliyor gibi duran otuzlu yaşlarında, uzun boylu sayılabilecek kadın ile bakışların temas ettiği anda, kadının çekici bakışlarının seni süzdüğünü fark edebiliyorsun. Oldukça esmer teni üzerine geçirmiş olduğu kapüşonlu bir pelerin ile daha da esmer hale gelirken, kadının takıları ve gözleri ile dudakları adeta parıl parıl parlıyor. Hem cinsin olmasına rağmen kadın bakışlarından hissettiğin çekicilik seni rahatsız edip gözlerini kaçırmak istemene neden olurken Hajime kadını tanırcasına “Hakuryu Seka.” diyor. Dudaklarını hafifçe yalayıp başıyla sana selam veren Sekan’nın yanından yavaşça geçtiğiniz sırada, Seka’nın hala seni süzdüğünü hissedebiliyorsun.

Hakuryu Seka
Image
Bir taşın üzerinde bıraktığınız Seka’nın ardından, gözlerin bir anda Yurisa’yı görüyor. Bir boşlukta mühürler yaptığını gördüğün Yurisa seninle göz göze geldiği anda, sanki elindeki oyuncağı seninle paylaşmak istemeyen bir çocuk gibi sana sırtını dönüyor ve mühürlerini yapmaya devam ediyor. Hajime ise Yurisa’ya pek ilgi göstermeden yavaş adımlarını atmaya devam ediyor.

Birkaç adımın ardından bu kez gözlerin, sol taraftaki bir sütuna yaslanmış adamı görüyorsun. 185 cm boylarında, upuzun üstten topladığı ve belinden aşağı süzülen parlak sarı saçları ile oldukça dikkat çekici olan, mavi gözleriyle kusursuz bir tabloyu tamamlar gibi bir izlenim bırakan adamın bakışları pek de sıcak gelmiyor. Dizlerinin altına kadar gelen, siyah botlarının üstüne beyaz bir hakama giymiş olan, hakamanın paça kısımları botların içinde bırakan, üst kısmında ise beyaz, vücudunu saran dar bir kosode buluna, bel bölgesinde ise, üzerinde bir sembol bulunan siyah bir kuşak saran adam, daha çok Hajime’ye neredeyse acır gibi bakışlar atıyor. Yakası dik ve diz kapaklarından biraz daha aşağı kadar uzanan haorisi ile tertemiz ve neredeyse kusursuz bir giyimi sembolize eden adam arada bir parça huzursuz görünen bakışlarını sana da atarken Hajime “Ogawa Kaoru.” diyerek adamı tanıtıyor.

Ogawa Kaoru
Image
Kaoru’nun tam karşısına, senin ise soluna denk gelen ve nispeten daha geniş bir alanda göğüs hizasında kollarını bağlamış olan bir kadın göz göze geldiğin bir diğer kişi oluyor. Beyaz teni ve yüzündeki donuk ifadesiyle aşağı yukarı karakterini ortaya koyan, tüm vücudunu kaplayan siyah, dar bir tulum, tulumun üstünde ise beyaz, modern, dirseklerinden itibaren iki parçaya ayrılan bir keşiş cübbesi bulunan kadın, yine de içinden gelen bir parça sıcaklığı da senden esirgemiyor. Nitekim sen daha selam vermeden başıyla sana ve hemen ardından Hajime’ye saygılı bir şekilde selam veren kadının ardından Hajime “Furuse Rin.” diyerek kadını da sana tanıtıyor.

Furuse Rin
Image
Gördüğün üç kişinin ardından etrafında başka bir kişi olup olmadığına ilişkin bakışlarını gezdirirken, sol arka tarafından kayaya vurulan bir metalin sesini duymanla birlikte, bakışlarını bu yöne çeviriyorsun. Nispeten ışığı daha az düştüğü bir noktada, elindeki katanayı önünde duran kayaya hafifçe vuran adamı gördüğün anda, yüzünü pek seçemediğin adam “Nası’, afili bi' şekilde fark edildim mi?” diyor gevrek bir ses tonuyla. Katanasını vurmayı bırakıp hafifçe ışığın daha aydınlattığı bir noktaya doğru ilerlediğinde beyaz dağınık saçları olan, beyaz keçi sakallı, sol gözünde bezden yapılma bandajı bulunan, 1.80 cm boylarında, üzerinde gri, kirli görünen bir kıyafet, boynundan omuzlarına inen yer yer yırtık ve etekleri parçalanmış pelerini bulunan yaşlı adamı daha net görmeye başlıyorsun. Elindeki katanayı yer saplamak istermiş gibi hafifçe yaptığı iki hamlenin ardından yaşlı adam Hajime’yi kastederek “Adımı bu lavuğun ağzına aldıracak değilim.” dedikten sonra gevşek bir şekilde gülümsemeye başlıyor. Bu esnada boştaki eliyle sol gözündeki bezi düzelten yaşlı adam “Arita Sanraku ben. Duydun mu hiç? Duymadıysan şaşırırım.” diyor kendinden emin bir şekilde. Ancak bu esnada Hajime “Adınızı değil belki ama Maei olan lakabınızı duymuş olabilir.” diyor biraz tedbirli bir ses tonuyla.

Arita "Maei" Sanraku
Image
Hajime’nin bu cevabının ardından Sanraku’nun yüzünde kocaman bir gülümseme beliriyor. Elindeki katanasını hafifçe sallamaya başlayan Sanraku “Sana da dönek diye lakap takmışlar, buna ne diyorsun?” diyor. Bu sözlere bozulduğu her halinden belli olan Hajime bir adım atıp öne doğru ilerlerken Sanraku “Vay be, sende biraz yürek varmış, ha zibidi?” diyor gevşek bir şekilde ve hemen ardından “Ama bugün şanslı günün. Yanında böylesine bir hanımefendi varken, suratına kan sıçratamam.” diyor ağzında yavan duran bir beyefendilikle. Tam bu esnada biraz arkanda beliren Seka “Sanraku, rahat bırak onları.” diyor samimi bir ses tonuyla. Sanraku ise bakışlarını biraz daha keskinleştirip tebessümünü bir kat arttırırken “Seka-chan, ne zaman bir dediğini iki ettim ki?” diyor ve başıyla sana selam verdikten sonra hafif bir ıslık çalarak Kaoru’nun olduğu yere doğru ilerlemeye başlıyor.

Sanraku’nun ıslıkları arasında Seka Hajime’ye hitaben “Huyunu biliyorsun, aldırma.” diyor. Hajime ise ilk önce hafifçe sana bakıp ardından ıslık çalarak ilerleyen Sanraku’ya bakarken “Biliyorum. Yine de sağol.” demekle yetiniyor. Fakat sanki gözleriyle bir şeyleri arayan Hajime yanınıza gelen Seka’ya “Bu kadar mıyız?” diye soruyor. Seka ise odadaki herkese göz attıktan sonra bakışlarını Hajime’ye çevirirken “Yetmez mi?” diyor gülümseyerek. Hajime ise hafif mahcup bir ifadeyle başını öne eğmekle yetiniyor. Oluşan bu sessizlikten istifade etmek ister gibi bir anda sana doğru dönen Seka “Eee, senin olayın neymiş bakalım?” diyerek seninle konuşmaya çalışıyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Chouwano Kagi
Kaçak
Kaçak
Posts:214
Joined:June 4th, 2020, 6:05 pm
Künye:

Re: [Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Post by Chouwano Kagi » May 8th, 2022, 3:04 am

Hajime'nin "Gidelim mi?" sorusu üzerine başıyla onaylayarak yanıt verdi ve o önde genç kız arkada oldukça derin ve geniş bir komplekse sahip mağaranın içinde yürümeye başladılar. Hajime'nin suratında saklayamadığı ifadeler Kagi tarafından kolayca yakalanıyordu. Hajime de ifadelerinin bu denli açığa çıktığının farkında olacaktı ki durum üzerine bir iki kelam söyleme hissi hasıl olmuştu. Kagi söylenen sözlere yine başıyla onaylayarak yanıt verdi zira olayın iç yüzünü az çok anlayabiliyordu.

Mum ışığından gayrı bir ışığın görünmediği daraltıcı koridorlar nihayetinde bir geniş oda ve hatta hole açılır olmuştu. Bu geniş alanın içinde ise başka insanlar vardı. Kagi ister istemez heyecanlanmıştı. Zira ortam oldukça otantik görünüyor, mağaranın havası ister istemez insanı heyecanla karışık bir gerilime itiyordu. Hakeza genç kız nerede olduğunu, kimlerle karşılaşacağını ve onlara adımlarıyla beraber neler getirdiğini bilmiyordu.

İçeri girer girmez pek genç durmayan lakin çekiciliğinden bir şey kaybetmeyen bir kadının bakışları ile karşılaştı. Bir anlığına afallayan Kagi bakışlarını kaçırsa da Hajime'nin takdimi üzerine yeniden ona doğru bakarak hafif bir baş selamıyla karşılık verdi. Kadının bakışlarının "yakıcılığını" onunla iletişimi kestiğinde dahi hissetmeye devam etmişti. Bu yüzden gözleri hızla yeni birisini aradı ve tanıdık bir yüz olarak Yurisa'yı gördü. Onu görünce hafifçe gülümsese de hisleri pek karşılıklı değildi. Yurisa ona öyle ya da böyle kızgın olacaktı ki Kagi'ye karşı bir tepkide bulunmamış hatta sırtını dönüp el mühürleri yapmaya devam etmişti.

Sağ tarafında ise iyi giyimli, iyi görünümlü uzunca bir adamla karşılaştı. Tarzı oldukça dikkat çekici olsa da yüz ifadesi pek de dost canlısı bir çağrışım bırakmıyordu. Kaoru adındaki bu adamın bakışları kendisinden ziyade Hajime'ye işaret ediyor gibiydi. Kagi kısa bir süreliğine Hajime'ye bakıp ardından Kaoru'ya döndü ve az önceki gibi bir baş selamı yaparak devam etti.

Kaoru'nun tam karşısında ise yine hoş giyinimli bir kadın bulunuyordu. İfadesi Kaoru'dan bile oldukça soğuk görünmesine karşın daha takdim edilmeksizin selam vermesi ile sıcakkanlı olduğu izlenimini Kagi'ye geçirebilmişti. Onun selamı üzerine o da aynı derecede bir selam vererek başını eğdi. Bu sırada arka tarafında duyduğu tiz bir metal sesi ile ister istemez irkildi ve döndü.

Kılıcıyla kayaya vurarak dikkat çeken bu kişi nispeten karanlık bir yerden nükteli sözlerini söyleyerek çıktı. Üstü başı eski ve geçirip gördüğü kavgalardan ziyadesiyle payını almış bir hali olan yaşlı adam çıktı. Hajime'ye karşı oldukça agresif bir tavır ile cümlesine yeniden başladı ve kendini tanıttı. Sorusu üzerine başını hafifçe sağa-sola sallayacaktı ki Hajime, Sanraku'nun "Maei" lakabından bahsetti. Bunun üzerine Kagi'nin baş selamı vermesine vakit kalmaksızın ikili arasında bir gergin ortam hasıl oldu. Hajime'ye "dönek" diye yakıştırmada bulunması üzerine Hajime kışkırdı ve Sanraku'ya doğru bir adım attı. Bunun üzerine gerginliğin vitesi daha da yükselirken Kagi ister istemez göz devirdi. Kavganın ortasında kalmamak için bir adım geri gitmeye hazırlanıyordu ki Seka'nın sesini arkasında hissetti.

Seka'nın sözü muktedir olsa gerekti ki Sanraku onu ikiletmeden geri çekilmişti. Hajime'yi de teselli ettikten sonra önce Hajime ve en son Kagi olmak üzere üçü de etrafı gözlemeye başladı. Görünen oydu ki "daha fazlaları" vardı ve genç kız emindi ki Yurisa'nın vasıtasıyla konuşan kişi aralarında değildi. Bu insanlar da kimdi, neyin nesilerdi bilmiyordu fakat Hajime'nin Yurisa'yı yola getirdiği, Yurisa'nın ise Kagi'yi bir bakışı ile alt ettiği denklemde Hajime'nin dalga konusu olup acıyarak bakan gözlerin hedefi olarak konumlanıyor olması Kagi ile bu geri kalan altı kişi arasındaki güç farkını epeyce açığa vuruyordu.

Kagi gözlerini açtığında bir mağara içinde uyanmayı beklememişti. Bir sığınak gibi gibi çevresi uzunca sarp tepelerle örülmüş, içinden bir nehir akan köy ve birbirleriyle hararetli fakat neşeli sohbetler eden ahali hayal etmişti. En azından Hajime'nin betimlemesinden anladığı bu idi fakat nihayetinde onların "hepsini" görmüş de değildi.

Seka'nın sorusu üzerine holün içinde şöyle bir göz gezdirdi ve Kaoru'ya doğru hareket eden arkası dönük Sanraku'ya doğru baktı ve ardından Seka'ya dönerek "Benim adım Kagi. Memnun oldum." dedi ve bir baş selamı daha verdikten sonra devam etti. "Bahse değer bir hikayem yok. Yalnızca gelir ve giderim. Burada bir cemâlin gözlerine bakabilmem vaat edildi, bakmaya geldim. " Bir sıkıcı gerçeğin ve korkunun tesiri olaraktan bir ifade ile bir ekleme yapmadan da edemedi. "Adım Bingo Kitabı'nda. Umarım onları buraya çekmeye ve sizleri rahatsız etmelerine sebep olmam. Bunun için şimdiden özür dilerim." dedi ve yeniden başını eğdi.
Image
Künye
İsim: Chouwano Kagi
Yaş: 18
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak/Chuunin
Ryo: 34.250
Prestij: 1
Ün: 15
Kullanılabilir GP: 5

Motivasyon
Ölüm ölür. Biz ölmeyiz.

Kagi insanların et ve kemiğinin toprağa, ateşe karışmasıyla dünyayı terk edeceğine inanmaz. Zira insan dünya üzerinde yaptıklarıyla yaşar, bir insanın yaşamasının en büyük koşulu da düşünmektir. Eğer ki insanın düşüncesi dünya üzerinde zikredilir ve unutulmaz olursa o kişi ölmez ve dünyaya mutlaka geri döner. Zira Indra ve Asura'yı dünyaya geri gönderen güç verdikleri ant değil geleceğe aktarılan düşünceleridir. Buna binaen Kagi tıpkı İlk Keşiş gibi diğer insanlara yardım etmek ve onların gönlünü kazandıktan sonra dünya hakkında istintâc ettiği bilgi ve birikimlerini geleceğe aktarmak ister. Böylelikle Rinne'yi kırsa dahi ölmeyecek ve ya bedenen ya da fikren dünyada daima var olacaktır.

Korkutan karanlık değil ışıksızlık.

Kagi, Chagama'nın yanında geçirdiği bir yıl boyunca yaptığı meditasyonlar ve istiğrak ettiği iç dünyası ile üç büyük zehirden (Nefis, Nefret ve Cehalet) ve bütünüyle Ku/Çile'den kurtulduğuna inanır. Ruhun(Atman) kaplarının açıldığı ve ruhun mutlak çilesizliğe (Nirvana) gark edeceği sırada zihnini kontrol edememiş ve acı içinde kıvrandıracak derecede zihinsel hasar almıştır. Kagi halen daha gözlerini kapattığında kendisinin mutlak çilesizliğin kapısında olduğunu görmekte, hissetmektedir. Her uykuya dalışında kapıya parmaklarıyla dokunmakta, başını yaslamakta ancak kapıdan içeri bir adım atamamaktadır. Zira ne zaman kapıya doğru bir adım atsa ruhunu sıkıntılar basmaya başlar ve bir damla suyu olmaksızın Kaze no Kuni çölünde on fersah yürümüş gibi terlemeye başlar. Haliyle Ku'dan tam anlamıyla kurtulamadığı için de Rinne'de (Dünya ve Yeniden Doğma Döngüsü) hapis kalmıştır. Lakin işin özü şudur ki Kagi neyden korktuğu hakkında en ufak bir fikri yoktur. Bir bilinmezliğin peşinde parşömenlerden, yazıtlardan, keşişlerden ya da ufacık bir çocuktan edindiği bilgiler ile bilinmezliğini gidermeye çalışmaktadır.
Komplikasyon
Felekte hasılı bir insan.

Kagi, hiçbir varlığa hiçbir koşulda zarar verme gayesine girişmez. Bir kişi ölüm ve şerden gayrı bir şey getirmese bile kişinin ölümü hak ettiğine inanmaz. Eğer uygun koşullar ve dem oluşur da Kagi bir can ile on can arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsa ya onbirini de kurtaracaktır ya da aralarında bir seçim yapmayacaktır. Zira on kişinin katili olmak ile bir kişinin katili olmak arasında bir fark olduğunu düşünmez.
Özellikler

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 5
Kondisyon: 4
Potansiyel: 4
Varlık: 9
Zeka: 6

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 3 *Favori*
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 3


Ninjutsu

Shunshin (D Rank)

Taijutsu

Suiseki Stili (B Rank)
Suiseki: Gekiha (B Rank)

Genjutsu

Teishi no Jutsu (C Rank)

Fuinjutsu: Rank B

Mühürleme Sanatı Rank D: Mühürlenen Enerjiyi Arttırma
Mühürleme Sanatı Rank C: Obje Üstüne Enerji Mühürleme
Mühürleme Sanatı Rank B: Salınım Enerjisinin Artışı

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kunai (1)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Post by GM - Naruto » May 16th, 2022, 10:14 am

Seka’nın sorusunun ardından kendini tanıtıyorsun ve cevabını veriyorsun. Seka, aldığı cevaptan pek memnun olmuş gibi durmasa da çekici bakışlarını üzerinden çekmeyi de düşünmüyor gibi duruyor. Daha önce benzer sorulara verdiğin benzer cevaplara dair aldığın memnuniyetsiz bakışlar ile Seka’nınkiler arasındaki fark da bu noktada ortaya çıkıyor. Onun yarattığı çekici aura, ister istemez ilginin kendisine yönelmesine ve karşısındakinin kendini baskı altına hissetmesine neden oluyor. Devam cümlelerine karşın ise Seka çarpık bir gülümsemeyle karşılık veriyor ve “Bingo Kitabı’na girmişsen ne olmuş ki? Kim bilir hangi palavranın ardından adını lekelemişlerdir. Yoksa burada olmazdı zaten.” diyor kendinden emin bir şekilde.

Aranızda geçen bu kısa muhabbet esnasında, Seka’nın tüm ilgisi senin üzerine toparlanmış gibi duruyor. Ne Hajime ne de ortamdaki diğer kişilere bakışlarını yöneltmeyen Seka, adeta içindekileri okumaya çalışır gibi duruyor. Normalde rahatsız edici olarak nitelendirilmesi mümkün bu bakışlar ise, Seka’nın karakterinden mi yoksa yaydığı auradan mı bilinmez, ilginç bir şekilde böylesine bir rahatsızlık yaratmıyor. Nitekim, Hajime de aranızdaki konuşmayı bölmeye veya bu konuşmaya müdahil olmaya çalışır gibi durmuyor.

Seka, bir an için konuşmayı devam ettirmek ister gibi dursa da, bir anda bulunduğunuz yere çöken ağır bir hava cümlelerinin boğazında düğümlenmesine neden oluyor. Gözlerinin yavaşça açılmaya başlamasıyla bakışlarını ilk kez senden kaldıran Seka etrafına bakınırken, hissettiğin bu ağırlığı içerideki herkes tarafından fark edildiğini veya hissedildiğini anlayabiliyorsun. Fakat bu çöken ağırlık, kendini kötü hissettirmiyor sana. Sanki tanıdık bir hava, bilindik bir nefes gibi çöküyor omuzlarına ve ciğerlerine dolmaya başlıyor. Etraftaki diğer insanlar da, ilk baştaki şaşkınlığı attıktan sonra bir anda iki yana sıralanmaya başlıyor. Birkaç metre önünde ve sağ tarafında Seka ve Sanraku yerini alırken, sol tarafında Kaoru ve Rin’in konumlandığını görüyorsun. Hajime ile ikiniz ortada kalmış bir şekilde dururken, bir anda ardından daha önce konuştuğun tanıdık sesi duyuyorsun.
“Yerine geçmeyecek misin Hajime?”

Odada yankılanan ses, nereden geldiğinin anlaşılmasını imkansız kılarken, Hajime kendisine verilmiş bir emir gibi hissettiği bu cümlelerle utangaç bir şekilde Seka ve Sanraku’nun yanında yerini alıyor. Bu aşamada, iki tarafında sıralanmış insanlar yere yönelttikleri bakışlarıyla sesin sahibini beklemeye koyulurken bir anda arkanda hissettiğin garip bir aurayla, hızlıca arkanı dönüyorsun. Karanlığın içinden gelen adım sesleri giderek yakınlaşırken yavaş yavaş hafif esmer tenli, bordo ve yukarıya dikilmiş saçları olan, normal boylarda, orta yaşlı bir görünüme sahip, sıradan sayılabilecek kıyafetlerinin üzerine dik yakalı bir pelerin giymiş adamı görüyorsun. Sağ gözünde bir yara izi olan adam sol gözüyle yeteri kadar keskin bir bakışı senin üzerinde tutarak ilerlemeye devam ediyor.
“Davetime icap ettiğin için minnettarım Kagi. Ben Daija.”

Daija
Image
Sesi görünüşüne kıyasla oldukça tok ve olgun duran Daija, adımlarını yavaş yavaş sana yaklaştırmaya devam ediyor. Hemen yanına kadar geldiğinde, yüzünde beliren hafif bir tebessümü görebiliyorsun. Tek gözüyle bakışlarını sende sabit tutan Daija yavaşça elini sana doğru tokalaşmak için uzatıyor.
“Sadece benimle değil, diğer dostlarımla da tanışmanı istedim. Umarım senin için bir sakıncası yoktur.”

Bu sözlerinden sonra Daija, bakışlarını ilk kez senden çekiyor ve etrafınızdaki diğer kişileri bakışlarıyla selamladıktan sonra tekrar sana bakıyor. Daija’nın gelişinden beri arkan diğerlerini dönük olduğu için onların verdiği tepkiyi göremiyorsun, ancak hislerin burada bulunan herkesin Daija’ya duyduğu sonsuz saygının varlığını sana anlatmaya yetiyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Chouwano Kagi
Kaçak
Kaçak
Posts:214
Joined:June 4th, 2020, 6:05 pm
Künye:

Re: [Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Post by Chouwano Kagi » May 23rd, 2022, 3:17 am

Kagi'nin verdiği yanıtlar Seka'yı pek de memnun etmiş gibi durmuyordu. Buna karşın Seka'nın kendisi üstünde uyguladığı aura baskısı genç kızı bir noktada cümlelerini yeniden toparlama isteğine zorlasa da bu isteğinin önüne kendi iradesi değil odanın içine dolan bir başka baskın aura oluyordu.

Odaya dolan ağır hava yalnızca Kagi'yi değil Seka dahil herkesi etkiliyor gibi duruyordu. Seka'nın aurasından daha baskın olduğu kesindi lakin Seka'nınki kadar mücbir bir şiddeti olduğu söylenemezdi. Bu ağır auranın altında az önce tanıdığı herkes sırayla belirli bir yöne doğru ilerlemeye koyulmuştu. Kagi hem auranın etkisini hafifletmek hem de ne olduğunu anlamak için odağını diğer insanların hareketlerine vermişti ki bu sırada tanıdık bir ses inin her bir yanında yankılanır oldu.

Hajime'yi yerine gitmesine salık veren bu ses Yurisa'nın ağzından duyduğu ses ile pekala aynıydı. Verilen "emir" üzerine Hajime dalgınlığın verdiği utanç ile Sanraku ve Seka'nın yanına doğru ilerlemeye başladı. Adım sesleri gittikçe gürleşiyor ve aynı az önceki ses gibi yankısı her taraftan duyuluyordu. Her bir adım ile Kagi'nin üzerindeki o aura daha da etkisini gösteriyordu. En nihayetinde Kagi arkasını dönüyor ve adımların sahibini görür oluyordu.

Beklediği gibi bir "ihtiyar" tiplemesi yoktu karşısında. Hem Hajime'nin duyduğu saygı ve tasviri ve hem de kullandığı kelimelerin oldukça kadim çağrışımlara atıfta bulunuyor oluşu Kagi'yi aklında Bansai'den bile yaşlı bir tiplemeyi tasavvur etmeye itmişti fakat yanıldığı bariz idi. Giyinişi ile alakalı pek de bir fikir sahibi olmadı fakat ister istemez yara izi bulunan göz çukuru dikkatini çekmişti. Odada bulunan herkes bir noktada bir hayat mücadelesi vermiş gibi duruyordu.

Daija'nın sözleri üzerine "Davetiniz için ben teşekkür ederim." dedi ve uzanan eli tutarak tokalaştı. Yeniden toparlandıktan sonra "Elbette bir sakıncası yok. Hepsi nevi şahıslarına münhasır kimseler." diyerek sözlerini noktaladı. Kagi bu yola zaten farklı kimse ve şeyleri tanımak üzere çıkmıştı ve hepsinin hikayelerini gerçekten de merak etmekteydi. Genç kızın önünde bir bilinmezlik vardı ve bu ister istemez onu hem heyecanlandırıyor, hem de ürkütüyor idi.
Image
Künye
İsim: Chouwano Kagi
Yaş: 18
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak/Chuunin
Ryo: 34.250
Prestij: 1
Ün: 15
Kullanılabilir GP: 5

Motivasyon
Ölüm ölür. Biz ölmeyiz.

Kagi insanların et ve kemiğinin toprağa, ateşe karışmasıyla dünyayı terk edeceğine inanmaz. Zira insan dünya üzerinde yaptıklarıyla yaşar, bir insanın yaşamasının en büyük koşulu da düşünmektir. Eğer ki insanın düşüncesi dünya üzerinde zikredilir ve unutulmaz olursa o kişi ölmez ve dünyaya mutlaka geri döner. Zira Indra ve Asura'yı dünyaya geri gönderen güç verdikleri ant değil geleceğe aktarılan düşünceleridir. Buna binaen Kagi tıpkı İlk Keşiş gibi diğer insanlara yardım etmek ve onların gönlünü kazandıktan sonra dünya hakkında istintâc ettiği bilgi ve birikimlerini geleceğe aktarmak ister. Böylelikle Rinne'yi kırsa dahi ölmeyecek ve ya bedenen ya da fikren dünyada daima var olacaktır.

Korkutan karanlık değil ışıksızlık.

Kagi, Chagama'nın yanında geçirdiği bir yıl boyunca yaptığı meditasyonlar ve istiğrak ettiği iç dünyası ile üç büyük zehirden (Nefis, Nefret ve Cehalet) ve bütünüyle Ku/Çile'den kurtulduğuna inanır. Ruhun(Atman) kaplarının açıldığı ve ruhun mutlak çilesizliğe (Nirvana) gark edeceği sırada zihnini kontrol edememiş ve acı içinde kıvrandıracak derecede zihinsel hasar almıştır. Kagi halen daha gözlerini kapattığında kendisinin mutlak çilesizliğin kapısında olduğunu görmekte, hissetmektedir. Her uykuya dalışında kapıya parmaklarıyla dokunmakta, başını yaslamakta ancak kapıdan içeri bir adım atamamaktadır. Zira ne zaman kapıya doğru bir adım atsa ruhunu sıkıntılar basmaya başlar ve bir damla suyu olmaksızın Kaze no Kuni çölünde on fersah yürümüş gibi terlemeye başlar. Haliyle Ku'dan tam anlamıyla kurtulamadığı için de Rinne'de (Dünya ve Yeniden Doğma Döngüsü) hapis kalmıştır. Lakin işin özü şudur ki Kagi neyden korktuğu hakkında en ufak bir fikri yoktur. Bir bilinmezliğin peşinde parşömenlerden, yazıtlardan, keşişlerden ya da ufacık bir çocuktan edindiği bilgiler ile bilinmezliğini gidermeye çalışmaktadır.
Komplikasyon
Felekte hasılı bir insan.

Kagi, hiçbir varlığa hiçbir koşulda zarar verme gayesine girişmez. Bir kişi ölüm ve şerden gayrı bir şey getirmese bile kişinin ölümü hak ettiğine inanmaz. Eğer uygun koşullar ve dem oluşur da Kagi bir can ile on can arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsa ya onbirini de kurtaracaktır ya da aralarında bir seçim yapmayacaktır. Zira on kişinin katili olmak ile bir kişinin katili olmak arasında bir fark olduğunu düşünmez.
Özellikler

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 5
Kondisyon: 4
Potansiyel: 4
Varlık: 9
Zeka: 6

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 3 *Favori*
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 3


Ninjutsu

Shunshin (D Rank)

Taijutsu

Suiseki Stili (B Rank)
Suiseki: Gekiha (B Rank)

Genjutsu

Teishi no Jutsu (C Rank)

Fuinjutsu: Rank B

Mühürleme Sanatı Rank D: Mühürlenen Enerjiyi Arttırma
Mühürleme Sanatı Rank C: Obje Üstüne Enerji Mühürleme
Mühürleme Sanatı Rank B: Salınım Enerjisinin Artışı

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kunai (1)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Post by GM - Naruto » May 23rd, 2022, 5:42 pm

Daija’nın uzattığı eli sıktığın anda, ruhuna dolan bir huzur dalgasını hissedebiliyorsun. Bunun dışsal bir etki olduğunun farkında olsan da, içine dolan bu huzur duygusunun gerçekliğine kendini kaptırmadan edemiyorsun. Bu nedenle, tokalaşmanız normal bir tokalaşma süresinden biraz daha uzun sürüyor ve sözlerini tamamladıktan sonra Daija yüzüne gülümsemeyle bakarak elini hafifçe sallayıp çekiyor. Bir an için Daija’nın elini bırakmamaya yönelik bir duygu seni esir almaya çalışıyor, ancak gerçeklik kavramın ve shinobi duyguların seni bu duyguya boyun eğmekten alıkoyuyor. Daija elini hafifçe sırtına koyduktan sonra seni yavaşça iterek yan yana yürümeye başlıyorsunuz. İki yanınıza dizilen insanların arasından sıyrılıp mağaranın bir ucuna geçiyor ve sırtınızı mağaraya dönüyorsunuz. Böylece, Daija’nın yanında etraftaki diğer kişileri de görebiliyorsun ve her birinin farklı duygularla sana baktığını görebiliyorsun. Üzerine yoğunlaşan bu bakışlar ise sanki görünmeyen bir aura tabakasıyla emiliyor ve kendini olumlu ve olumsuz tüm duygulardan uzak bir noktada hissediyorsun. Daija ise bakışlarıyla diğer yoldaşlarını süzdükten sonra eliyle herkese oturabileceğini işaret ediyor. Bu noktada dikkatini çeken şey, Daija’nın hareketlerindeki estetik ve nezaket oluyor. Nitekim Daija, ancak herkesin oturmasından sonra kendisi de yere oturuyor ve senin de yanına oturmanı bekliyor.

Daha önce benzer yaşanmışlıklarına ilişkin sahneler bir kez daha zihnine vücut bulurken, düşüncelerin Daija’nın mağaraya yayılan bir ekoyla yaptığı konuşmayla bölünüyor.
“Sizleri buraya kadar yormamın sebebi, her birinizin Kagi ile tanışmasını arzulamamdır. Kiminiz duymuştur, Kagi Ateş Tapınağı’nın eski başrahibi olan Bansai-dono’yu öldürmekle suçlanıyor ve bu yüzden adı Bingo Kitabı’nda yer alıyor. Oysa biz, onun böylesine alçak bir eylemi gerçekleştirmediğini gayet biliyoruz. Kimileri diyor ki, farklı düşündükleri için yaptı, kimileri de güçlü olduğu için. Hepsi safsata, hepsi yalan… Tek gerçek, Kagi’nin böyle bir şeyi bırakın yapmayı, buna meyletmediğidir.”

Daija’nın sözleriyle üzerine kilitlenen bakışlar daha da hisli bir şekle bürünüyor. Herhangi bir tehlike barındırmayan bu bakışların altına olmak seni rahatsız etse de, içten içe bunca süredir tatmadığın bu bakışlarla karşılanmak insansı yanını da okşuyor. Bu esnada Daija bir kez daha söze giriyor.
“Hajime, Kagi’nin masumiyetine inanıp, onun masumiyetine zarar gelmesini engellemeye ant içmiş. Onu hepimiz tanıyoruz, doğrunun peşinde olmayı arzulayan biri. Öyle ki, yeri geldiğinde bize bile sırtını dönüp doğruyu aradı. Ne gururlu bir var oluş, ne gıpta edilen bir yaşam. Aranızda onu hor gören bakışlar görüyorum, etmeyin! Doğruyu aradı diye dostunuzu yermeyin! Zehri doğru sanmak insanı insan yapandır. Kimse zehre doğru dedi diye, doğru olmaktan vazgeçmiş değildir. Ne doğru tektir ne de zehir. Aslolan, doğruyu aramaktır.”

Daija’nın sözleri bir kez daha mağaranın duvarlarını titretirken, özellikle Sanraku’nun yüzündeki alaycı gülümsemenin arttığını fark edebiliyorsun. Sanki sözleri üzerine alınmış gibi gülümseyen Sanraku’nun bakışlarında ise, Hajime’ya karşı az önce beslediği duyguların var olmadığını sezebiliyorsun. Aslında bu bile, Daija’nın sözlerinin ne denli geçerli kılındığını sana gösterebiliyor. Bu noktada ise Daija bir kez daha söze giriyor.
“Kagi de sizin benim gibi bir arayışın içinde. Chagama-dono’nun öğretilerini almış, kendi yolunda yürüyen bir yolcu. Ha sen gibi ha ben… Ruhum yakın hissetti kendisine bu yüzden ve duymak istedim sözlerini, arzularını. Kim bilir kaçıncı tekrardır bu Kagi için, lakin bir dost sohbetiyse konu, önemi var mıdır bilmem kaçıncı tekrarın?”

Bu aşamadan sonra Daija’nın sözlerini sonlandırdığını fark ediyorsun. Ruhunun bir yanı onun konuşmaya devam etmesini arzuluyor, diğer yanın ise onun isteğini yerine getirmek. Zihnin ise senin varoluşunu sağlayan yegane şey oluyor bu anlarda. Az önce üzerinde dolaşan bakışların, bu kez keskin ve dikkatli bir şekilde ortaya konulduğunu hissediyorsun. Sanki Daija’nın seni dostu olarak görmesine karşılık, aksi bir adım atman halinde, tüm bu bakışların seni binlerce kez keseceğini hissediyorsun. Oysa hiçbirinin suratında en ufak bir düşmancıl hava hissetmiyorsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Chouwano Kagi
Kaçak
Kaçak
Posts:214
Joined:June 4th, 2020, 6:05 pm
Künye:

Re: [Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Post by Chouwano Kagi » May 27th, 2022, 1:51 am

Genç kız, Daija'nın elini tuttuğunda hiç hissetmemesi gereken hisleri hisseder oldu. Bunun kendi içinden gelmediğini, dış dünyanın kendisini buna zorladığını bildiği halde bunları hisseder oldu. Kagi'nin içi huzurla dolsa da içinin içi ürkmeden edemedi. Bu ikilem arasında Daija'nın elini sıkıp sallamaya donuk bir yüz ile devam etti.

Kendini bu histen kurtardıktan sonra eli sanki bir ani hareket yapıyormuşçasına bıraktı. Kendisini biraz toparladıktan sonra Daija'nın da dürtmesi ile arkasını dönüp yürümeye başladı. İnin içindeki diğer kimselerin her biri kendisine ayrı bir göz ile bakıyordu lakin Kagi bu nazarların tekinin dahi anlamını çıkaramıyor ve doğrusu bunun mağaranın etrafını saran bu aura tabakası ile alakalı olduğunu düşünüyordu.

Daija'nın oturmasıyla beraber genç kız da oturdu ve Daija kendisini takdim ederken yere bakarak sessizce dinledi. Sözleri kendine göründüğü o ilk zamanki gibi değildi. Daha alelade ve karşısındakinin rahatlıkla anlayabileceği bu sözlerin muhatabının kendisi ile alakalı olmamasına bağladı. Nitekim nihayetinde Hajime'yi de diğerlerine ve özellikle Sanraku'nun tehditlerine karşı savundu. Bu sözler sonrasında Sanraku'nun yüzüne baktığında Daija'nın onu kolayca ikna edebildiğine şahit oldu. Genç kız dinlemeye devam etti.

Yeniden kendisini takdim ederken Kagi'nin içinde o garip duygular kabarmaya devam ediyordu. Öyle ki Daija'nın sözleri bitip konuşma sırasının kendisine geldiğini bildiğinde bile Daija'nın devam etmesini arzuluyor idi. Dış dünyanın ona böylesine saldırmasına karşın Kagi kendi varlığını hissediyor, hissetmek için çabalıyordu. Çevresinde dolanan -teknik olduğunu varsaydığı- bu şeyin etkisini ancak sözleri ile kırabilir olduğuna inandı. Onun sermayesi yalnızca sözü idi. Ötesi berisi yoktu. Derince bir soluk aldı

"

Sizinki kadar kudretli olmasa gerek lakin ben de bir shinobiyim. Birkaç güne kadar bu daima benim kaçmak istediğim bir kimlik idi. Zira bu kelime bana hiçbir zaman hoş hissiyatlar getirmiyordu. Halen getirmiyor aslında fakat bu artık benimle özdeşleşmiş ve istemeden de özümsediğim bir kimliğim. Kaçamayacağım bir kimliğim. Artık kaçmayacağım bir kimliğim. Zira en nihayetinde beni bu sohbet-i hemdeme getiren de bu kimlik değil midir?

Bir shinobinin başına en kötü ne gelebilir? Hatake Kakashi'nin sunduğu seçeneklerdeki gibi görevin başarısızlığı ya da arkadaşlarının ölmesi midir? İkisi de başıma geldi, aynı anda geldi. O ana kadar hiç öleceğimi düşünmemiştim. Nihayetinde bir yöne doğru koşarken başladım kendim ile konuşmaya. Neden kaçıyordum? Neden ölmek istemiyordum? Neden birileri beni öldürmek istiyordu. Bu soruların yanıtlarını benden başka kim verebilirdi ki?
" Kendini takdim ediyormuşçasına ufak bir jest yaptı "Nihayetinde yaşadım. Köyüme ise geri dönemedim. Muazzam bir karanlığın içinde tek başıma kaldım. Hiçbir şey göremedim. Adımımdan başka hiçbir ses duyamadım. Hiçbir şey yiyemedim. Burnum koku alamaz oldu. Bütün dünyam bu koca hiçliğin içindeydi; bütün dünyam aslında koca bir hiçlikti."

"Düşüncelerimden başka hiçbir şeyim yoktu. Gerçeklikte hiçbir payım yoktu." Sağ elinin işaret parmağı ile başını gösterdi. "Düşündüğüm şeylere yanıt düşünmediğim, kontrol etmediğim düşüncelerimden gelir oldu. Dünyam aklımın içinde kurulur oldu. Söyleyin öyleyse bu delilik değil midir?" Yanıt beklemeden devam etti. "Ne olduğumun ben de farkındayım. Bu bir uyanamadığım rüya. Hoşuma giden fakat görünen o ki gerçek olmayan yalnızca göz kapaklarımın altında hasıl olan bir rüya! Öyleyse söyleyiniz bana: Gerçek bildiğiniz şey nedir? Yalnızca bir kelime midir? Yoksa elle tutulur bir şey midir? Gerçekten de inançlarımızdan hali olan vazgeçilmesi küfür olan kutsal bir şey midir?"

Az önce bakmaya çekindiği Seka'ya bütün isteğiyle, şehvetli arzusuyla, bıraksalar koynuna girecekmişçesine baktı. Sözlerini tam olarak onun gözlerine bakarak devam etti. "Buraya gelene kadar birçok insani vasıftan kurtulduğuma inanırdım, kurtulduğuma işaret eden ikna edici emareler de vardı elbet. Alınmayın Seka-san lakin buraya gelmeden evvel güzelliğine destan yazılanların da gözlerine bakar idim lakin Kami şahit, size baktığım gibi bir şeyi asla hissetmedim." Daija'ya döndü: "İşte bakınız gözlerime. Ne büyük bir saygı vardır size karşı. Söylediniz; beni bu yola koyan Chagama'dır. Kami şahit, ona bakmadım size baktığım gibi. Ne o istedi, ne ben verdim. Ağzına bakıp konuşsun istemedim. Sizden ister oldum."

Önündeki topluluğa söylev veriyormuşçasına döndü: "Söyleyiniz bana. Gözlerimi burada açınca mı yeniden insan oldum? Nedir bu hissimin kökeni?
"
Last edited by Chouwano Kagi on May 27th, 2022, 1:58 pm, edited 1 time in total.
Image
Künye
İsim: Chouwano Kagi
Yaş: 18
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak/Chuunin
Ryo: 34.250
Prestij: 1
Ün: 15
Kullanılabilir GP: 5

Motivasyon
Ölüm ölür. Biz ölmeyiz.

Kagi insanların et ve kemiğinin toprağa, ateşe karışmasıyla dünyayı terk edeceğine inanmaz. Zira insan dünya üzerinde yaptıklarıyla yaşar, bir insanın yaşamasının en büyük koşulu da düşünmektir. Eğer ki insanın düşüncesi dünya üzerinde zikredilir ve unutulmaz olursa o kişi ölmez ve dünyaya mutlaka geri döner. Zira Indra ve Asura'yı dünyaya geri gönderen güç verdikleri ant değil geleceğe aktarılan düşünceleridir. Buna binaen Kagi tıpkı İlk Keşiş gibi diğer insanlara yardım etmek ve onların gönlünü kazandıktan sonra dünya hakkında istintâc ettiği bilgi ve birikimlerini geleceğe aktarmak ister. Böylelikle Rinne'yi kırsa dahi ölmeyecek ve ya bedenen ya da fikren dünyada daima var olacaktır.

Korkutan karanlık değil ışıksızlık.

Kagi, Chagama'nın yanında geçirdiği bir yıl boyunca yaptığı meditasyonlar ve istiğrak ettiği iç dünyası ile üç büyük zehirden (Nefis, Nefret ve Cehalet) ve bütünüyle Ku/Çile'den kurtulduğuna inanır. Ruhun(Atman) kaplarının açıldığı ve ruhun mutlak çilesizliğe (Nirvana) gark edeceği sırada zihnini kontrol edememiş ve acı içinde kıvrandıracak derecede zihinsel hasar almıştır. Kagi halen daha gözlerini kapattığında kendisinin mutlak çilesizliğin kapısında olduğunu görmekte, hissetmektedir. Her uykuya dalışında kapıya parmaklarıyla dokunmakta, başını yaslamakta ancak kapıdan içeri bir adım atamamaktadır. Zira ne zaman kapıya doğru bir adım atsa ruhunu sıkıntılar basmaya başlar ve bir damla suyu olmaksızın Kaze no Kuni çölünde on fersah yürümüş gibi terlemeye başlar. Haliyle Ku'dan tam anlamıyla kurtulamadığı için de Rinne'de (Dünya ve Yeniden Doğma Döngüsü) hapis kalmıştır. Lakin işin özü şudur ki Kagi neyden korktuğu hakkında en ufak bir fikri yoktur. Bir bilinmezliğin peşinde parşömenlerden, yazıtlardan, keşişlerden ya da ufacık bir çocuktan edindiği bilgiler ile bilinmezliğini gidermeye çalışmaktadır.
Komplikasyon
Felekte hasılı bir insan.

Kagi, hiçbir varlığa hiçbir koşulda zarar verme gayesine girişmez. Bir kişi ölüm ve şerden gayrı bir şey getirmese bile kişinin ölümü hak ettiğine inanmaz. Eğer uygun koşullar ve dem oluşur da Kagi bir can ile on can arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsa ya onbirini de kurtaracaktır ya da aralarında bir seçim yapmayacaktır. Zira on kişinin katili olmak ile bir kişinin katili olmak arasında bir fark olduğunu düşünmez.
Özellikler

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 5
Kondisyon: 4
Potansiyel: 4
Varlık: 9
Zeka: 6

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 3 *Favori*
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 3


Ninjutsu

Shunshin (D Rank)

Taijutsu

Suiseki Stili (B Rank)
Suiseki: Gekiha (B Rank)

Genjutsu

Teishi no Jutsu (C Rank)

Fuinjutsu: Rank B

Mühürleme Sanatı Rank D: Mühürlenen Enerjiyi Arttırma
Mühürleme Sanatı Rank C: Obje Üstüne Enerji Mühürleme
Mühürleme Sanatı Rank B: Salınım Enerjisinin Artışı

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kunai (1)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Post by GM - Naruto » May 27th, 2022, 1:47 pm

Off Topic
GM - Naruto wrote:
January 17th, 2022, 2:56 am
Zamanında bir oyuncumuz Oğuzhan Koç’un “Heyecandan” isimli şarkısını rpsinde geçirmiş ve kendisine gerçek dünyada var olan şarkıların bu evrende var olmadığını, bu şarkıları geçirmenin evrenin ruhuyla bağdaşmadığını dile getirmiştik. Her ne kadar söz konusu şarkıyla RP’nde geçirdiğin Bektaşi nefesini bir tutmanın çok doğru olmayacağı düşünülse bile, nevi itibariyle benzer bir durum olması karşısında bunun gibi bir uyarıda bulunmamamızın, uyarı yaptığımız arkadaşa haksızlık olacağını düşünüyorum. Her ne kadar, karakterin açısından söz konusu Bektaşi nefesi karakterine uygun vs. gibi görünse de, gerçek dünyaya ait bu tür atıf ve referansların sınırlı tutulması gerektiğini düşünüyoruz.
Daha önce benzer şekilde olan bir durumda uyarıda bulunmuştuk. Bu uyarıyı tekrar hatırlatmam gerekiyor sanırım. RP'den uyarıyla ilgili bölümleri düzenlemenin ardından konuya GM mesajı yazılacaktır.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Chouwano Kagi] Tavşan (2. Bölüm)

Post by GM - Naruto » May 27th, 2022, 3:12 pm

Daija’nın yarattığı huşu ortamının içerisinde aldığın derin nefes tüm bakışların üzerinde sabitlenmesini sağlıyorsun. Daija da tıpkı ortamda bulunanlar gibi gözlerini gözlerine kilitliyor ve sanki sen daha konuşmadan zihninden geçenleri okumaya başlıyor. Ancak bu duygudan herhangi bir rahatsızlık duymuyorsun ve konuşmaya başlıyorsun.

Tüm konuşman, adeta nefes alınmadan dinleniyor. Söylediğin her bir sözün, ortamda bulunan kişilerce düşünüldüğünü hissedebiliyorsun. Bu hissiyat, seni konuşmaktan veya cümlelerini oluşturmaktan hiçbir şekilde alıkoymuyor. Üzerindeki bakışlarda ne bir ön yargı ne de başkaca bir yargılama hissediyorsun. Bu sayede cümlelerin zihninde kurgulandığı gibi akıp gidiyor.

Sözlerin Seka’ya yöneldiğinde, Sanraku hariç herkes sana bakmaya devam ediyor. Seka’nın suratında beliren çekici bir tebessüm ve Sanraku’nun Seka’ya yönelttiği azgın ihtiyar bakışları dışında, başkaca bir tepki gelmiyor sözlerine. Daija’ya dönüp cümlelerini kurduğunda, zikrettiğin saygının bir karşılığı olduğunu hissediyorsun ruhunda. Tekrar ortamdakilere dönüp konuşmanı sonlandırdığında, bu kez Daija sana kilitlediği bakışlarıyla ortamdakileri sırayla süzmeye başlıyor.

Daija’nın dostları olarak gösterdiği kişilere yönelttiği bakışlara iştirak ettiğinde, her birinin söylediğin sözler üzerine düşündüğü hissedebiliyorsun. Ancak içlerinden herhangi birinin konuşmaya dahil olmak gibi bir arzusu olmadığını da fark edebiliyorsun. Yaklaşık bir dakikalık süren sessizliğin ardından ise Daija hafifçe bir nefes alarak konuşmaya başlayacağının işaretini veriyor.
“En başından başlayalım o zaman Kagi. Bizleri ve kendini shinobi olarak addediyorsun, peki shinobi nedir ve kime denir? Doğrusuyla yanlışıyla ninshuu’nun ne olduğu konusunda fikir sahibisin, öyle değil mi? Bugün shinobi denilen kişiler, gizli köylerin temel askeri birliklerindekilere deniliyor. Gizli köyler yokken, paralı olarak savaşan klan mensuplarına shinobi deniliyordu. Gel gör ki, ne sen ne de bizler, herhangi bir köyün veya klanın mensubu olarak hareket eden kimseler değiliz. Bu yönde bir aidiyet duygumuz bulunmuyor. O zaman bizler shinobi sayılır mıyız? Salt chakramızı kullanmak mı bizi shinobi yapıyor? Hayır… Bizler shinobi değiliz Kagi. Bu yüzden kaçman gereken bir kimlik yok aslında. Sen Kagi’sin, hepsi bu. Ne ötesi ne berisi… Zaten senin burada olmanı arzulamam da bundandır. Bir shinobi değilsin ve ruhun bir shinobi olamayacak kadar özgür!”

Daija’nın öncekilere göre nispeten uzun konuşması bir soluk arasıyla son buluyor. Daija’nın yüzünde oluşan tebessümü görmenin ardından diğerlerine baktığında, Daija’nın sözlerini hepsinin paylaştığını hissedebiliyorsun. Bunun sorgusuz sualsiz bir kabul olmadığını, gerçekten hak vererek bu düşünceye iştirak edildiğini anlayabiliyorsun. Bakışların tekrar Daija’ya döndüğünde, Daija bir kez daha konuşmaya başlıyor.
“Hatake Kakashi… Ne kudretli ne saygı duyulası bir insan. Ona karşı dostu da düşmanı da bu saygıyı besliyor, hak ediyor da. Lakin ne denli kudretli olursa olsun, o da görev ve arkadaşlık kavramları arasında sıkışıp kalmış bir shinobiden ibaret. Sözlerimi ona karşı bir saygısızlık olarak düşünme, asla bunu yapmam. Kendimi lanetlerim, ancak ona saygısızlık yapamam. Fakat görünen gerçekler, iki kelam etmemiz gerektiğini gösteriyor. Aksi, diline, düşüncene saygısızlık oluyor.”

Konunun Hatake Kakashi’den başlaması, Daija’nın kelimeleriyle ifade ettiği saygının bir diğer yansıması olarak geliyor kulağına. Konuşması sırasında Daija’nın sergilediği tüm tavırda da bu saygıyı hissedebiliyorsun. Bu yüzden, Daija’nın bu sözlerinde herhangi bir yalan veya kandırmaca hissetmiyorsun. Daija ise konuşmasına aralıksız bir şekilde devam ediyor.
“Başına ne gelmişse gelmiş, ancak dünya koca bir hiçlikten fazlası. O dünyanın içinde sen de varsın ve bu tek başına hiçlik olmamasını sağlıyor. Zaten zihninde var olan bu hiçliği ruhunda hissetmiş olsaydın, ne şu anda derdini anlatırdın bize ne anlamak isterdin derdini. Dünya hiçlikten değil, varlıktan ibarettir ve o varlığın özü kendindir.”

Daija cümlelerini kurarken, az önce senin yaptığın gibi sağ elinin işaret parmağıyla kalbini işaret ediyor. Keskin yüz hatlarına rağmen yüzündeki gülümseme, sözlerinde samimi bir hava yaratıyor. Ancak daha konuşacağı, söyleyeceği şeyler olduğunu düşündüğün için Daija’nın hareketlerine ve sözlerine net bir tepki vermiyorsun.
“Hissettiğin şey ne delilik ne de dahilik. Olması gerekenin belki biraz üstü belki biraz aşağısı. Ancak olan olmuş ve kalan kalmış. Dünyanı aklında şekillendirmenin nesi kötü? Onu bu haliyle kabullenmek mi yaraşır? Shinobi diye adlandırıldın diye, düşünmeyi reddetmen mi lazım gelir? Bu dünyada senin yerine nefes alıp veren başka biri mi vardır? Elbette dünyanı şekillendirecek olan düşüncelerindir. Gördüklerimiz birdir, lakin anladıklarımız bambaşka. E o zaman ne diye delilik dersin düşünebildiğine şükredeceğine?”

Sözlerini yüzünde hafif bir tebessüm ve alışagelmediğin bir şekilde hafif bir latifeyle bitiriyor Daija. Sanki gerildiğini hissettiği ve karamsarlığın çöktüğünü anladığı ortamı, konuşmasıyla dağıtmak ister gibi gülümsüyor sadece. Ortamdakilerin belli belirsiz tebessümü de Daija’nın çabalarını olumlu anlamda etkiliyor ve Daija senin sol omzuna eline koyarak konuşmasına devam ediyor.
“Bu ne bir rüya ne bir kabus, olması gerekeni vücut bulması sadece. Ancak buradaki sorun, bu vücut bulan gerçekliğe dair sana bir söz tanınmaması ve daha kötüsü üstüne kelam etmemenin emredilmesi. Konuş Ey Kagi, konuş! Senden kıymetliyse bu toprak, niye hükmedebilirsin ona? Senden kudretliyse yıldırım, niye avuçlarında sıkıştırabilirsin onu? Senden harlıysa alev, niye yakmaz çıktığı uzuvlarını? Senden güçlüyse fırtına, niye seni savuramaz ağaçları titretirken? Senden derinse okyanus, niye boğulmazsın kabı vücudunken?”

Bu aşamada Daija, özellikle “toprak”, “yıldırım”, “alev”, “fırtına” ve “okyanus” kelimelerinin üzerine basa basa konuşuyor ve ses şiddetinde fark edilir bir artış meydana geliyor. Sanki tüm bu doğal oluşumlara bir meydan okuma, bir savaş çağrısı gibi geliyor kulağına. Ancak böyle bir savaş olsa, Daija’nın galip taraf olacağına sonuna kadar emin hissediyorsun kendini. Zihnin ise, bu hususta sana özel kalabilmeye halen devam ediyor.
“Sen zaten bir insansın Ey Kagi, etten kemikten. İçine doldurdukları duyguyu köreltmeye meyletmişler, hepsi bu. Oysa bıçak da sensin bileme taşı da… Ne küfürsün bu dünyaya ne dünya kutsal sana. Yegane sen varsın, ha bir de istersen dostlar… Ancak yanlış yoldalar, görüyorsun hepsini. Biz doğruyuz diyenin ağızlarından çıkan kelamları! Onlar değil miydi seni yanlış diye kovalayan, ardından da masum olduğunu bile bile sana kıyan? Doğru tekse, doğru bunun neresinde? Yanlış tekse, masuma yanlış demeye el verir mi vicdan? Hissinin kökenini merak ediyorsan, arz ettim sana Ey Kagi başından… Ha sen, ha ben, ha beşer… Ha Kagi, ha Chagama, ha Daija… Hilkat Ey Kagi, hilkat… Evveli de ahiri de hilkat! Sana doğru olan biziz diyemem, karşımda hilkat!”

Daija’nın gülümsediğini daha net görüyor gözlerin. Ancak bu kez, özellikle son “hilkat” derken kastettiğinin kendin olduğunu anlayabiliyorsun. Daija ise sözlerini burada kesecek gibi görüyor. Söyleyeceği bir şeyler varsa bile, en azından biraz soluklanmak veya seni dinlemek gayesinde olduğunu anlayabiliyorsun. Ortamda bulunan diğerlerinin ise halen daha konuşmaya niyetleri yok gibi görünüyor. Bu da sana, arzu edersen konuşabileceğin bir ortam yaratıyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Post Reply

Return to “Diğer Ülkeler”