İsim: Kagami Jin
Yaş: 23
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.84
Kilo: 78
Köy: Kaçak (Kusagakure)
Element: Suiton
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Portre
Uzun beyaz saçlara sahiptir. Sol gözünün sol çaprazından sağ yanağının sağ çaprazına kadar inen bir kalıcı kesik izi vardır. Kesik izinin detayı geçmişte yazılmıştır. Vücut yapısı ve yüz hatları o kadar narindir ki erkek gibi giyinmediği taktirde kolaylıkla kadına benzetilebilir. Teni adeta bir cesedi andırır, bembeyazdır. Köyden kaçtığı günden beri simsiyah kapüşonlu bir cübbe giyer. Bu görünümü zaman zaman dikkat çekiyor olsa da çoğu zaman kalabalıkta bir köşeye geçip kendini soyutlaması için iyi bir giyim tarzı olduğunu düşünür. Kaçtıktan sonra üstünü çizdiği alın bandını cübbenin içinde sol pazusuna bağlamıştır ve dışarıdan belli olmaz.
Kişilik: Jin, insanlarla oyun oynamayı çok sever. Çocukluğunda başladığı oyun merakı zamanla kontrolden çıkıp korkutucu bir hale bürünmüştür. Adeta bir korku filminden fırlamış gibidir Jin. Gizemli konuşmayı, üstün zekasıyla birlikte karşısındaki insanla dalga geçmeyi sever. Kendisini pek sevmez çünkü genellikle insanlara karşı düşmanlık beslememiştir. Ama kontrol edemediği davranışlarıyla insanları kendisinden bir şekilde uzaklaştırmıştır. Fakat bu durum onun için bir dezavantaj değil zaman içerisinde avantaja dönüşmüştür.
Aldatmak, yalan söylemek, ikna etmek. Zaman içinde bu üç özelliğe sahip olduğunu anlamıştır Jin. Bu özelliklerini insanlara karşı kullanmaktan da hiç çekinmez. Yalnızlık duygusunu çok fazla yaşadığı için artık yalnızlığını pek hissetmez hatta olabildiğince arkadaşlık kurmaktan çekinir. Geniş çevre yapmayı sever fakat bu sadece işi düştüğünde işini halletmek içindir.
Şimdii buraya kadar Jin'in şerefsiz, adi olduğunu düşünmüş olabilirsiniz fakat asıl noktaya geliyorum.
İnsanlarla hayatı boyunca iyi ilişkiler kurmaya çalışmasına rağmen insanların onu sevdiğini hissedememiştir. Bundan dolayı derin bir sevgi açlığı hissetmektedir. Tek istediği şey kendini sevecek birini bulmak. Aynı zamanda Homoseksüel olması onu diğer insanlardan ayıran ve daha doğrusu onu yalnızlığa iten en önemli faktörlerden biri olmuştur. İnsanları sever diyemeyiz fakat kimseye düşmanlık beslemediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Sadece sevgi görmemiş, kontrolden çıkmış, terbiye almamış bir çocuktur.
Davranışları yaşını hiç yansıtmaz. Genelde çocuk gibi konuşur, çocuk gibi davranır. Böyle davranmayı sever çünkü insanları etkilemek için sevimli görünmek gerekir. Ama öyle insanlar vardır ki sevimli görünmek değil, tehlikeli ve baskıcı görünmek gerekir. İşte kendisini Shinigami olarak tanıtmasının sebebi budur. Ölüm Tanrısı gibidir, hayatını iyi yaşayan ve iyilik yapmış insanlara zarar vermez fakat kötülükle, sefaletle hayatını sürdürmüş insanlara acıyı tattırır.
Genel anlamda özet geçmek gerekirse sabit bir kişiliği olduğunu pek söyleyemeyiz. Kimisine göre iyi insandır kimisine göre kötü insandır fakat henüz kendini bile tam anlamıyla tanıyamamış olan Jin için hala bir çocuk diyebiliriz. Gülerken dişlerini sıkar ve "Shishishishi" şeklinde güler.
Özgeçmiş: Dünya'ya geldiğinde aslında iyi bir aileye sahipti Jin. Annesi ve babası oldukça iyi anlaşıyordu ve evliliklerinin minik meyvesini yetiştirmek için sabırsızlanıyorlardı. Taa ki Jin 4 yaşına gelene kadar. Annesi ölümcül bir hastalığın pençesine düşmüştü. Sayılı günleri kalan kadın çaresizce çocuğuna son kez bakıyordu.
Kaçınılmaz son gelmişti ve Jin'in annesi ölmüştü. Bu olaylara dayanamayan baba ise psikolojik anlamda yıkılıp kendini alkole vermiştir. Her gün Jin'e şiddet uygulayan, hakaret eden bir mahlukat vardı artık evde. Akademiye başlayana kadar bu hayata katlandı ve akademiye başladıktan sonra biraz olsun rahatladı. Artık okula gidiyor ve eve kolay kolay gelmiyordu. Shinobi olmak isteme sebebi sadece arkadaş edinmek ve birilerine yardım etmekti en başta. Sonradan gördükleri karşısında yapması gereken şeyin ne olduğunu öğrenecekti.
Okula gittiğinde beklediği ortamı görememişti Jin. Kiminle yakın olmak istese hep itiliyordu dışarı. Kimsenin onu sevmemesine rağmen, hiçbir suçu olmamasına rağmen parmakla gösteriliyor ve arkasından sık sık konuşuluyordu. İlk senesi bu şekilde geçtikten sonra zeki çocuk bunun nedenini sorgulamaya başlamıştı. Çok uzun sürmese de belli bir süre sorguladıktan sonra kendi kendisine bir cevap bulabildi sonunda. Evet insanlar üzerinde etkisi çok büyüktü. İyilik timsali bir karizmadan ziyade tehlikeli aura yayan bir karizmaya sahipti. O günden itibaren insanlarla oynamaya başlamıştır. Kelime oyunları yapıyor, laf arasında fark ettirmeden laf sokuyor, insanları manipüle ediyor yapıyor da yapıyordu.
Öyle veya böyle akademi dönemi bittikten sonra Geninlik dönemi başladı. Hayatının en güzel dönemlerinden biriydi belki de. Takım arkadaşlarıyla aralarında çok büyük bir bağ kurmadı fakat hocası onu fark etti kısa zamanda. Jin'in 3 özelliğini keşfeden hocası onu bir yola yöneltti. Bu 3 özellik: Jin'in zekası, karizması, gizemli yapısı. Evet; disiplinlerin en disiplini, en gizemlisi ve en zor öğrenileni olan Genjutsu yolunda Jin adım adım ilerlemeye başlamıştır bu dönemde. Gücüne güç katan bu gelişim Jin'i her geçen gün ileri taşıyordu.
Geninlik döneminde çıktığı görevleri başarıyla tamamlamıştır. Sorunsuz bir geninlik geçirmemiştir.
Genjutsu yolundaki istikrarlı çalışmaları ve çabalarıyla chuunin olabilmiş ve artık hayatının çok farklı bir dönemine adım atabilmişti Jin. Bu sırada iyice eve gitmemeye ve babasının suratını görmemeye başladı. Özel ilgi beslediği veya sevdiği kimse yoktu bu yüzden kaybedeceği bir şey de yoktu. Bu felsefeyle Chuuninlik döneminde basamakları başarılı bir şekilde tırmanmış ve büyük Chuunin sınavında görev almıştır. Sınavlar esnasında problem çıkaran bir şeyler oluyordu. Hem görevinden dolayı hem de kişisel prestijinden dolayı olayların bertaraf edilmesinde yardımcı olmuş hatta yüzünde büyük bir kılıç kesiğinin izi kalmıştır ve üstün başarılar göstererek diğer tüm chuuninler gibi Kagelerden övgü almıştı.
İlk kez bu sınavlarda Kage'leri gören Jin, Uzumaki Naruto'dan çok etkilenmişti. Hayranlığını gizleyemiyordu ne zaman onu görse yanakları kızarıyordu. Naruto'nun sıcak bakışları ve samimi tavırları Jin'in hayatı boyunca aradığı o sevgiyi taşıyordu.
Sınavların ardından kendine gelemeyen Jin tekrar düşünmeye ve sorgulamaya başlamıştı. Kusagakure'de geçirdiği uzun yıllar boyunca aradığı sevgiyi kimse de bulamamıştı. Bu durumu insanların yaşadıkları coğrafyanın kültüründen etkilenmesi olarak yorumladı kendince. Bundan dolayı planlarını yapıp hazırlandı. Zor bir şey olacaktı ama yapmamak için hiçbir sebebi yoktu. Köyünden kaçacak ve yepyeni diyarlarda yepyeni insanlar keşfedecekti. Belki bir yerlerde oynamayı bekleyen veya Jin'in aradığı mutlak sevgiyi ona verebilecek birileri vardır? Kalbindeki boşluğu dolduracak şey aradığı sevgi mi? Güven mi? Yoldaş mı? Bilmiyordu Jin.
Kalbindeki ve ruhundaki boşluğu doldurabilecek şeyi aramaya çıkmıştı Jin. Kusagakure ile bir derdi yoktu, kimseye bir düşmanlık beslediği de yoktu ama yapmak zorundaydı. Bu yüzden kimseye zarar vermeden olabildiğince zararsız bir şekilde köyünden uzaklaştı, uzaklaştı, uzaklaştı...
Motivasyon:
Shin: Kötü kişiliğe sahip insanlara zarar verip onların hayatlarını mahvetmekten özel bir haz alır Jin. Kimsenin kimseye acı çektirmeye hakkı yoktur. Acı çektiren acı çeker.
Kami: İyi insanlara zarar vermekten kaçınır Jin. Onları kandırıp kendince bir eğlence yaşayabilir ama zor durumda olan iyi insanlara yardım eli uzatmak Jin'in yaşama amaçlarından biridir. "İyi insanlar azaldı, onları korumam gerek."
Komplikasyon: -
Profil
Güç: 3
Çeviklik: 3
Kondisyon: 5
Potansiyel: 5
Varlık: 7
Zeka: 7
