[Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Ülkenin en geniş vadisi.
Locked
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm
[Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Post by GM - Naruto » December 11th, 2018, 6:41 pm


Ryuji: Kafandaki çeşitli düşünceler ve planlarla, zaten pek de büyük olmayan köyde gezmeye başlıyorsun. Bir yandan da Juzo’yu bulmaya odaklandığın için, gözlerin sürekli çevreyle etkileşim halinde. Juzo kadar devasa bir adamı görmenin de zor olmayacağı aşikar. Sokakları adımlarken, Ishigakure’de oldukça sıradan bir gün geçtiğini düşünüyorsun. Haddinden fazla sakin.

Sırasıyla, Juzo’yu bulma ihtimalin olan bölgeleri dolaşıyorsun. Çok gecikmeden, denk geliyorsun Juzo’ya. Devriye bölgelerinde nöbet tutmakta olan birkaç shinobiyi azarlamakla meşgul olduğunu gördüğünde içten içe sırıtıyorsun. Tam da Juzo’dan beklenecek bir hareket. Shinobiler, Juzo’nun devasa cüssesi önünde şekilden şekile girerken bir süre bekliyorsun. Azar bittikten sonraysa, boğazını temizleyerek yaklaşıyorsun devasa yaşlı adama. Hala biraz sinirli görünüyor, ancak sen bu konuşmaya mental anlamda fazlasıyla hazırlıklı olduğun için sıkıntı yaşamadan başlıyorsun sözlerine. Basit -ancak saygı dolu- bir selamlamanın ardından ‘Kaya Ülkesi Daimyo’su-’ diye söze girdiğin an, sözlerini bölecek bir şey çarpıyor gözüne. Yanyana uçan iki beyaz kelebek görüyorsun, Juzo da aynı şeyi farketmiş olacak ki dikkati senden çekiliyor ve kelebeklere bakmaya başlıyor o da. Kelebeklerden biri, size doğru inişe geçerken diğeri yoluna devam ediyor. Gittiği istikamete bir bakış attığında, hedefinin Ishichou Binası olduğunu farkediyorsun. Kelebek, yaşlı adamın omzuna konuyor ve bir cümle söylüyor. Seni de, Juzo’yu da şaşkınlığa uğratan bir cümle: “Iya Vadisi, Takeru-Sama kaçırıldı.”

Yaşlı adamı belki de ilk defa bu kadar şaşkın görüyorsun, ancak benzer bir ifadenin senin yüzünde de oluşmuş olduğunu farkettiğin için pek de tuhaf bulmuyorsun bu durumu. Juzo, seni tamamen unutmuş gibi iri adımlarla hızlıca yürümeye başlıyor. Bir yandan, öfkeli bir şekilde homurdanmakta. İstemsizce, peşine takılıyorsun ve arkasından yürüyerek adımlarına ayak uydurmaya çalışıyorsun. Ishichou Binası’na gitmekte olduğunuzu anlaman oldukça kısa sürüyor, ancak binaya ulaşamadan bir shinobi beliriyor yanınızda. Juzo’nun kulağına bir şeyler fısıldadıktan sonraysa cevap beklemek üzere geri çekiliyor. Burnundan soluyarak: “Tamam, çağırın. Ama çabuk gelsin.” diyor ve yumruklarını sıkıyor. Yüzünde öfkeli bir ifade belirdiğini görüyorsun, ancak durum o kadar karmaşık ki ağzından bir kelime dahi çıkamıyor. “Lanet velet.” derken sesi oldukça karanlık geliyor kulaklarına. Volta atarcasına ileri-geri birkaç adım atıyor Juzo, bu esnada söylenmeye devam ediyor: “Kurumi. Delirtecek misin beni sen.” Bir süre daha adımlıyor kendi kendine, ardından orada olduğunu yeni farketmiş gibi sana dönüyor.

Ooki: Akademi Binası’ndan çıkıp Shumei’nin önerisi üzerine bir süre dinlenip kendine zaman ayırmaya karar kılmışken, sınıfa aniden dalan shinobi’nin talimatı üzerine koşar; hatta uçar adımlarla köy merkezine gidiyorsun. Talimatın Juzo’dan geldiğini, ve Juzo’nun başını çok yakın bir zamanda çok büyük bir derde soktuğunu bildiğin için ekstra çaba gösteriyorsun. Bir dakikalık bir koşunun ardından, sana söylenen yere geliyorsun ve kendi kendine söylenerek volta atan Juzo ve senin gibi bir chuunin olan Ryuji’yi görüyorsun. Sen yaklaşırken, Juzo Ryuji’ye dönüyor.

Ooki’nin gelmesiyle birlikte, Ryuji’nin farkettiği üzere Juzo’nun yüzündeki öfke ifadesi daha da artıyor ancak bir yorum yapmasına fırsat kalmadan Juzo konuşmaya başlıyor sert ve keskin bir ifadeyle: “Sen, çocuk. Mesajı duydun.” diyor Ryuji’ye hitaben. Ardından Ooki’nin yüzüne bakmadan devam ediyor: “Takeru Iya Vadisi’nde politik bir gezideydi. kaçırılmış. Oraya bir tim gönderip olayı araştıracağız, ancak hazırlık yapmamız gerekiyor. Siz ikiniz, koşmaya başlayın. Öncü ekip olarak gidiyorsunuz. Birkaç saatlik mesafede. Başarısız olmak seçenekleriniz arasında yok. Takeru'yu bulun ve tehdidi yok edin.” Burnundan derin bir nefes alıyor yeniden, sakinleşmeye çalışıyor gibi. Ooki’ye dönüyor bu kez, yüzünde öyle bir ifade var ki; Ooki resmen yüzlerce kiloluk bir yük altında gibi hissediyor kendini: “Sen. Bana kalsa zindana tıkardım seni. Ancak Kurumi senin gönderilmen için ısrar etmiş. Şanslısın ki Chou olan o.” Ryuji’ye bakıyor göz ucuyla, ancak Ooki’ye odaklı bir şekilde konuşmaya devam ediyor: “Bu çocuk, bu görevde senin üstün. Onun emrinden çıktığına, görevi tehlikeye sokacak bir şey yaptığına dair dair en ufak bir şey duyarsam Kurumi’yi de, Rikyu’yu da dinlemeyip seni kendi ellerimle gömerim.” Sözler karşısında, ikiniz de tepki veremiyorsunuz. Juzo her zaman ciddi ve disiplinli, bolca da kızgın; bunun gayet farkındasınız ancak sözlerinin altındaki ciddiyeti kolaylıkla hissedebiliyorsunuz. Bu yalnızca Ooki'nin başına açtığı işlerden mi ötürü, yoksa Takeru'nun kaçırılması krizinin durumda etkisi var mı emin olamıyorsunuz. Birkaç saniyelik duraksamanın ardından yeniden söze giriyor Juzo: "Hadi, ne duruyorsunuz? Koşmaya başlayın!"

Off Topic
Yazmayı unutmuşum, GM'iniz bendeniz Maxdown'dur. Pasiflik 48 saattir. İyi oyunlar dilerim.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Kotegawa Ooki
Posts:164
Joined:August 31st, 2018, 10:46 pm

Re: [Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Post by Kotegawa Ooki » December 11th, 2018, 11:35 pm

Shumei ile konuşmam bittikten sonra dersliği terk etmeye hazırlanıyordum ki telaşla içeri giren biri tarafından durdurulmuştum. Daha doğrusu durmak zorunda kalmıştım. Ben ne olup bittiğini anlamaya çalışırken Shumei'ye bir bakış atmış ama sadece onun karşımdaki kişiyi selamladığını görmüştüm.

Sonraki iki saniye boyunca beni çok rahatsız edecek iki cümle duymuştum. Acil olarak Juzo tarafından çağrılmıştım. Bu konuşmanın üstüne çağırılmam benim kafamda bazı şüphe bulutları oluştursada elimden bir şey gelmediğinden el pençe divan koşarak çağırıldığım yere gitmek durumunda kalmıştım.

Kapıdan çıkmadan hemen önce dönüp Shumei'ye bir selam vermiş ve tabana kuvvet meydana koşmuştum. Oraya varmam çok uzun sürmemişti. Juzo her zamanki gibi heybetli yapısıyla kule gibi dikiliyordu ve yine her zamanki gibi sinirliydi. Bu sefer ama komik bir şeylerde vardı. Adamın yanındaki bücür ,ki ben kendisini geçen seneki Chuunin sınavından tanıyordum, onu olduğundan dahada iri göstermişti.

İkilinin yanlarına geldiğimde benimle ilgili olmayan ve pekte hoş olmayan bir durumun olduğunu görmüştüm. Juzo'dan korktuğum için gözlerimi ondan kaçırarak verdiği açıklamayı dinlemiştim. Oldukça ironik bir olay gerçekleşmişti. Bizim Takeru bir yerlerde gezip tozarken kaçırılmış ve öncü birlik olarak bizim gitmemiz gerekiyordu. Kurumi-sama'nın neden beni bu göreve istediğini az çok anlayabiliyordum. Juzoya kalsa bırak böyle önemli bir görevi vermeyi beni olduğum yerde parça pinçik ederdi ki zaten bunu kendi ağzıylada doğrulamıştı.

Görevimizi öğrendikten ve şahsi bir tehdit aldıktan sonra koşararak Iya Vadisine gidecektim ki Juzoya bir şeyler sormam gerektiğini hissetmiştim. " Kaçırılma ile ilgili bir detay var mı? Kimler yapmış tam nerede olmuş ve benzeri şeyler? " diyecektim.

Sorularımı sorduktan ve cevaplarını alıp/alamadıktan sonra koşarak yola çıkacaktım. Giderken mümkün mertebe Juzo'nun yakınından gidip adamla aramdaki boy farkına bakacaktım.

Yolculuk sırasında üstüm olan Ryujiye " Bir birimizin yetenekleri hakkında bilgimiz olursa daha iyi olur. Basitçe ben sadece yumruk-tekme atabiliyorum. Judaichi stilinde hatrı sayılır bir becerim var. Onun dışında Kaon no jutsu kullanabiliyorum. " diyecektim.

Açıkçası Takeru'yu bırakın kurtarmayı onla uğraşmak bile istemiyordum ama bu yönde bir görev almıştım. Bunu Takeru için değilde köy için yaptığımı düşünerek kendimi avutmaya çalışacaktım. Hem bu benim için zor bulunur bir ikinci şanstı. Bunu yüzüme gözüme bulaştırırsam başım çok büyük bir belaya girerdi. Nasıl bir bela olacağını Juzo çok net bir şekilde açıklamıştı.

Bu kurtarma görevinde beni rahatsız eden yada en azından kendi içimde sindiremeyeceğim tek şey benle rütbece eşit olan birinin altında çalışmaktı ama bu konuda da ses etmeyecektim. Ryujiye karşı kişisel bir sorunum yoktu. Ayrıca neden böyle bir durumda olduğumuda anlayabiliyordum. Sadece bu durum hoşuma gitmiyordu.
Image
Künye
► Show Spoiler
Motivasyon/Komplikasyon/Özellik
► Show Spoiler
Profil
► Show Spoiler
Beceri
► Show Spoiler
Ninjutsu
► Show Spoiler
Taijutsu
► Show Spoiler
Genjutsu
► Show Spoiler
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar Standart
► Show Spoiler
User avatar
Yamato Ryuji
Posts:65
Joined:November 8th, 2018, 11:06 pm

Re: [Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Post by Yamato Ryuji » December 12th, 2018, 12:39 am

Kurmayı planladığım cümlelerin ilkini bile somutlaştıramadan lafımı bölen Choune no Jutsu kelebekleri, hazırladığım sözlerin geri kalanını önemsiz kılmıştı. Aldığımız haberin ardından gözlerimin büyüyüp kaşlarımın yumuşakça çatılmasıyla şaşkınlığım kendisini belli etmişti. İşin ilginç tarafı, Juzo-san da oldukça şaşırmış gözüküyordu. Kendisinde bu ve benzer duyguların barınabileceğini hiç düşünmezdim.

Genelde otoriter yapısını korumak için çevresindeki düşük seviyeli shinobileri yok sayan Yajima Juzo tarafından doğrudan hitap edilmek bir an için korkutsa da gururumun okşanmasına neden olmuştu. Direkt emirlerle beni göreve yolluyordu, hatta benim de emrimde çalışması için yanıma bir shinobi veriyordu. Bunlar, köy içerisindeki saygınlığımın gün geçtikçe daha da arttığının kanıtıydı.

Henüz Juzo-san tarafından dehlenmeden önce görevle ilgili detaylar soran Ooki-kun'un endişesini anlayabiliyordum. Fakat bu konuda hiçbir bilgimiz olmadığını biliyordum ve zaten araları son derece bozuk olan bu ikilinin daha fazla sağlıksız iletişim kurmaması için lafa ben atlayacaktım. "Hayır Ooki-kun." derken Ooki'nin bana yakın taraftaki omzuna yumuşakça dokunup burada durduğumuz her saniyenin vakit kaybı olduğunu hatırlatır şekilde kaş göz hareketleriyle gitmemiz gerektiğini anlatmaya çalışacaktım.

Bulduğu her fırsatta boyumun kısalığıyla dalga geçen, kız olmasına rağmen erkek gibi davranan, söylediği sözlerle düşüncelerinin aynı olmadığını yüz ifadeleriyle belli eden ve şahsi görüşümce mental kapasitesi ortalama bir insandan daha düşük olan Kotegawa Ooki; hem insan hem de shinobi olarak yetersizliğin sembolüydü gözümde. Fakat birlikte olan yolculuğumuz sırasında beni düşüncelerimden şüphelendiren bazı sorular sormuştu. Zihnim ona nereye kadar güvenebileceğimle ilgili zorlu senaryoları değerlendirirken o, görevin başarılı oluşu için planlar kuruyordu. Belki de düşündüğüm kadar da eksik biri değildi. Anlaşılan bunu görevimiz sırasında daha iyi anlayacaktım.

Yolculuğumuz sırasında anlattığı kadarıyla benim gibi taijutsu üzerine yoğunlaşmıştı Ooki-kun. Bana sorduğu sorunun cevabını bekletmeden kendisine verecektim, araya ufak şakalar sıkıştırmanın da aramızdaki samimiyeti artıracağı konusunda şüphem yoktu. "Ben de, yalnız daha çok tekme kullanıyorum. Rinjoushou. Tüh, keşke yanımıza bir de büyücü alsaydık." Sözlerimin ardından tek yanağımın kenarının yükselişiyle ortaya çıkan asimetrik sırıtışımla birkaç saniye boyunca ekip arkadaşımın gözlerinin içine bakacaktım. Birlikte gülmenin birbirimize olan güvenimizi pekiştireceğini düşünüyordum.
Image
Künye


İsim: Yamato Ryuji
Yaş: 16
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Para: 両 70.000
Prestij: 2 PP
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 5

Motivasyon:
Ryuji için shinobi olmak, eskiden kafasını stabil tutmaya yarayan tek uğraşı olduğu için kendisini zorlayarak yataktan kaldıran öpücükken yakın geçmişte fark ettiği büyüme, gelişme, özgüven duyguları annesinden beri iyi hissetmesini sağlayan tek neden olmuştur. Kişisel tatminini bu şekilde sağlamanın olumsuz yanları olup olmadığı düşünecek yaşa henüz erişmemiştir.

Özellikler -
Image
Profil


Güç: 6
Çeviklik: 7
Kondisyon: 6
Potansiyel: 4
Varlık: 3
Zeka: 4

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 3 (Favori)
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1
Image

Ninjutsu

(A-Rank) Raiton no Yoroi
Taijutsu

(Stil|B-Rank) Rinjoushou
(B-Rank) Shoufuu
(C-Rank) Reppuu

(Stil|D-Rank) Ninja Ekipman Ustalığı
Ekipmanlar

Ekipman Çantası
(Normal Kalite) 1 Kunai
(Normal Kalite) 2 Shuriken
(Normal Kalite) 4mt. Sentetik Misina
(Normal Kalite) 2 Patlayıcı Parşömen
(Normal Kalite) 2 Sis bombası
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Post by GM - Naruto » December 13th, 2018, 3:09 pm

Soru sormaya yeltense de gerek Juzo’nun sert bakışları, gerekse de yandan yandan gitmeleri gerektiğini anlatan Ryuji’nin kaş göz hareketleri sebebiyle kendini durdurabiliyor Ooki. Hemen ardından, başka bir söze ihtiyaç duymadan tüm gücünüzle koşmaya başlıyorsunuz. Birkaç saat süren ve neredeyse tamamen koşmakla geçen yolculuğunuzdan pek bir şey anladığınız söylenemez. Katettiğiniz yol yalnızca arkaplandaki renkler olarak görünüyor gözünüze yol boyunca. Durumun aciliyetinin farkında olduğundan dolayı herhangi bir mola vermiyor, konuşacağınız her şeyi ilerlemeye devam ederken konuşuyorsunuz.

Güneş, tepeden indikçe iniyor ve akşamüstü saatlerinde Iya Vadisi sınırlarına giriyorsunuz. Vadiyi tam anlamıyla görebilecek yüksekçe bir tepenin üstündesiniz. Birkaç saniyeliğine duraklıyor, vadiye göz atıyorsunuz. Yer yer yükseltiler, yer yer krater benzeri yapılar olan vadi devasa görünüyor gözünüzde. Vadinin büyük kısmını ağaç korulukları kaplıyor, ancak bir orman kadar büyük değil hiçbiri. Aralara serpiştirilmiş, bir kasaba büyüklüğünde olmayan yerleşim yerleri çarpıyor gözünüze 15-20’şer evlik. Burada yaşayan insanların geçimini odunculuktan ve marangozluktan sağladığını, neredeyse tüm Kaya Ülkesi’nin işlenmiş/işlenmemiş odun ihtiyacını buradan karışladığını hatırlıyorsunuz akademide aldığınız derslerden. Şuan yalnızca koruluklar boyutunda kalmış ağaçların belki de zamanında burada bir orman oluşturduğunu düşünüyorsunuz, ancak eski halinden eser yok gibi duruyor.

Vadi hakkında gözlemlerinizi yaptıktan sonra, bulunduğunuz tepeden aşağı doğru koşmaya başlıyor, gidip soruşturabileceğiniz bir yerleşim yeri aramaya başlıyorsunuz. Vadinin görünümü kuşbakışı aklınıza kazındığı için, çok da zor olmuyor bulmanız. Minik, kasaba dahi sayılamayacak bir yer burası. Konuşacak birilerini bulma düşüncesiyle, 15-20 binanın oluşturduğu kümeye giriyorsunuz. Odun depoları ve birkaç marangozhane dikkatinizi çeken ilk şey. Ortalık sakin görünüyor, işinde gücünde olan birkaç adam görüyorsunuz sadece.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Kotegawa Ooki
Posts:164
Joined:August 31st, 2018, 10:46 pm

Re: [Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Post by Kotegawa Ooki » December 13th, 2018, 10:25 pm

Soru sormak için hareketlensemde Ryuji tavırları ve Juzo'nun sert bakışları bunu yapmamı engellemişti. Kendimce gökyüzüne bakıp Minami şehrini düşünerek yine yeterince bilgi verilmeden bir göreve gittiğimizi düşünerek Ryujiye ayak uydurup koşmaya başlamıştım.

Ryuji ile kısa bir konuşmadan sonra onunda benim gibi Taijutsu ağırlıklı gittiğini öğrenmiştim. Yanımızda bir Ninjutsucu yada Genjutsucu olsaydı işler daha kolay olabilirdi. Şu an ki durumda bizim takım anca vurdu kırdı da iyiydi. Bu konu üstünde çok da kafa yormak istemiyordum. Sonuçta elimden gelen bir şey yoktu. Elimdeki imkanlarla idare edecektim.

Ryujinin yaptığa espiriye gülümseyerek " O dediğin veya bir Genjutsucu fena olmazdı ama zaten işimiz öncü olmak. Etrafı dolaşıp bizden sonra gelecekler için rapor tutmak dışında bir işimiz olacağını sanmıyorum. " diyecektim.

Yolculuğun geri kalanında fazla konuşmamıştık. Aralıksız koştuğumuzdan etrafta görülebilecek bir şey varsa ,ki büyük ihtimalle yoktu, hızımız yüzünden göremiyordum. Kaya ülkesi coğrafi olarak çok büyük bir ülke olmasada dağlık yapısı itibariyle bir yerden bir yere gitmek çok kısa sürmüyordu. Bu yüzden mevcut tempomuzla devam edersek oraya ulaştığımızda bitkin olacağımızdan korkuyordum. Hani sonrasında bir kavgaya girmek zorunda kalsak o yorgunlukla işimiz yaştı.

Yolculuk sırasında koşmak dışında bir şey yapmadığımızdan bende mevcut durum üzerine kafa yormuştum. Bu salak Takeru'nun yakalanması ve benim onu kurtarmak için görevlendirilmem komik bir şekilde ironik gelmişti. Onun dışında bunun nasıl yakalandığını merak etmiştim. Son zamanlarda bölgenin bazı sıkıntı vardı. Bu mal kesin halk sorunlarını dile getirirken her zamanki ukala tavırlarını takınıp onları kışkırtmıştır. Umarım onu yakalamadan önce veya yakaladıktan sonra temiz bir dövmüşlerdir. Belki o zaman akıllanırdı.

Adamdan ölmesini isteyecek kadar nefret etmesem bile dayak yemesi fikri hoşuma gitmişti. İmkanım olsa bende döverdim ama şu an için görevime odaklanacak ve onu imkanlarım el verdiğince kurtarmaya çalışacaktım. Ha ama ileride ne bileyim 3-5 yıl sonra onu sonucuna katlanmadan dövebileceğim bir senaryo doğarsa bunu değerlendirmekten de kendimi alı koymazdım. Belki bu malı kurtardıktan sonra Daimyo " Dile benden ne dilersen. " derdi ve bende " Bu sizin asistanı dövsem olur mu? " diye sorardım. Acaba isteğimi kabul eder miydi? Asistanını kurtardığımız için asistanını dövme hakkı kazanmak. Kabul ederse çok komik olurdu.

Vadiye tepeden bakan bir noktaya eriştimiz de bölgeye dikkatlice bakmıştım. Etrafta bir sürü mini köy vardı. Bu işimizi hem zorlaştıracak hemde kolaylaştıracaktı. Çok geniş bir kasaba yada benzeri beşeri yer olmadığından arama işleri kolay olurdu. Saklanmak daha zordu ama bu ufak köylerin sayısı ve bir birlerinden uzaklığı dikkate alınınca görülecek çok yer vardı. Geldiğimiz saatin tersliğide cabasıydı.

Vadiyi incelemeyi bitirdikten sonra aşağıya inmiştik. İndikten sonra doğrultumuzu bu ufak köylerden birine çevirmiş ve çok geçmeden istediğimiz yere varmıştık.

Etrafa baktığımda çok dikkat çeken bir şey görememiştim. Düşündüğüm gibi kapı kapı dolaşmak zorunda kalacaktık. Ryuji'ye dönüp " Hava iyice kararıp insanlar uyumadan işe başlayalım. En iyisi ayrılmak. Sen insanlara sor soruştur, evlere bak. Bende bu köyümsü yerin bir lideri yaşlısı falan var mı diye bakıp ondan bir şeyler öğrenmeye çalışayım. Sonra senin gibi bende etrafta aranırım. Zaten ufacık yer. Bağırsan duyulur. " dedikten sonra bir itiraz olmazsa en yakınımdaki yetişkin bir insanı durdurup " Buradan Daimyo'nun asistanı Otake Takeru geçti mi? Köyünüzün bir lideri var mı? Burasının bir adı var mı? " diye soracak ve bir liderin olduğunu öğrenirsem, o kişinin adresini ve/veya şu an bulunduğu yeri sorup oraya gidecektim.
Image
Künye
► Show Spoiler
Motivasyon/Komplikasyon/Özellik
► Show Spoiler
Profil
► Show Spoiler
Beceri
► Show Spoiler
Ninjutsu
► Show Spoiler
Taijutsu
► Show Spoiler
Genjutsu
► Show Spoiler
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar Standart
► Show Spoiler
User avatar
Yamato Ryuji
Posts:65
Joined:November 8th, 2018, 11:06 pm

Re: [Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Post by Yamato Ryuji » December 14th, 2018, 12:45 pm

Yol boyunca düşündüğüm şeyler daimyonun yardımcısını kimin kaçırmak isteyebileceği ve bundan nasıl fayda sağlayabileceğiydi. Düşman ülkeler, Otake Takeru'nün kilit adam olduğu gerçekleştirilmek istenen bazı icraatleri tehdit edici bulmuş olabilirdi. Ancak bu durumda muhtemelen kaçırmak yerine suikast düzenlemeyi tercih edilirdi. Fidye toplamak isteyen ufak boyutlardaki yeni bir kaçak organizasyon olabilirdi. Bu fikir de absürt durumlar ortaya çıkarıyordu, Otake Takeru küçük bir organizasyon için fazla büyük balıktı. Peki işin içinde şimdiye kadar haberimizin olmadığı büyük çaplı bir örgüt olabilir miydi? Yine de zaten büyümüş bir örgütün fidye için adam kaçırması mantıklı gelmiyordu. Belki bu kaçırılma, bölgedeki odun ticaretiyle ilgili olabilirdi.

İşin içinden çıkamadığım için zihnimi bulanıklaştıran düşüncelerimden vazgeçip görebildiklerime yoğunlaşmaya karar vermiştim.

Vadiye tepeden baktığımızda önümüzdeki görüntüyü olabildiğince harita haline getirip zihnime iyice kazıyacaktım. Görevimiz, yüksek ihtimalle vadinin bir ucundan öbür ucuna koşturarak geçecekti ve elimizde hiçbir net bilgi yoktu. Alt alta topladıklarımızla ilerlememiz gerekecekti.

Iya Kasabaları'nın alana dağılmış küçük ve çok sayıda yerleşim birimleri olması işimizi bölgeyi soruşturmayı oldukça zor hale getiriyordu. İki kişi olarak tamamını dolanmamız günlerimizi alacağa benziyordu. Tam da bunları göz önünden geçirdiğim sırada Ooki-kun'dan yarısına katılıp diğer yarısını pek beğenmediğim bir öneri gelmişti. Kapıları çalıp insanlara sorular sorabilirdim ama yalan söyleyip söylemediklerini bilemezdim. İnsanların evlerine doğrudan girip etrafı da arayamazdım.

Yolculuğa çıktığımızdan beri şekillendirmeye çalıştığım planlar zihnimde henüz oluşmaya başlamıştı. Kaçıranların kaçırdıkları adamı ya bir yerlere saklamaları ya da koşturmaya devam edip etraftaki herkesin ilgisini çekmeleri gerekiyordu. Ki plan saklanmak da olsa küçük yerleşim birimlerinde tanınmayan kişiler etraftakilerin dikkatini çekmiş olmalıydı.

Daimyo asistanının shinobilerden oluşan koruma timi olmalıydı. Bize kaçırılma haberinin Choune kelebekleriyle ulaştırılması da bu düşüncemi kanıtlıyordu. Olayın nasıl gerçekleştiğini bile bilmiyorduk. Adam gece yatağından mı kaçırıldı, gün ortasında etrafındaki korumalarla mı dövüşüldü? Düşüncelerim şekillendikçe evleri teker teker arama fikri daha da anlamsızlaşıyordu. Öncelikle bizi çağıran timi bulmalı ve fikir edinmeliydik, ardından yeni planlarla etrafı gözleyip hızlı şekilde görevi sonlandırabilirdik. Hem de bu sayede vadiyi araştırmaya yardım edecek daha çok insanımız olacaktı.

Nereye gitmemiz gerektiğini henüz bilmiyordum ama politik bir figürün ziyareti, öyle sanıyordum ki, yerleşim birimlerinde çabucak duyulan durumlardandı. Ooki çevrede görebildiği ilk kişiyi durdurup sorularını sıraladığı sırada yanında duracak ve cevap almasını bekleyecektim. Ardından planıyla ilgili pürüzleri kendisine anlatacaktım. "Ooki-kun, evlere bakmaya başlarsak şu anda hem bilgi eksikliğimizden, hem de iki kişiyle bunca kasabayı dolaşmanın alacağı zamanın uzunluğundan dolayı çok saçma bir işe kalkışmış oluruz." Ellerimle saçlarımın tepe noktasını kaşıyıp sırıtırken arkadaşımın kendisini aptal hissetmemesini sağlamaya çalışıp sonra da kendi kurduğum planı anlatmaya koyulacaktım. "Otake Takeru'yü korumakla görevli shinobiler olduğuna eminim. Önce onlarla buluşursak bilgi eksiğimizi kapatıp arama yapacağımız çevreleri daraltabiliriz. Böylece boşuna efor veya zaman sarf etmemiş oluruz." Bu noktada sorunumuz yine gitmemiz gereken yeri bilmememiz oluyordu ki bunun için benim de planım yoktu. "Otake'nin nerede kaldığını öğrenelim, orada çoktan bir karargah kurulmuştur. Ayrılalım, bunu soralım. Kaçırılma olayı muhtemelen sivillere duyurulmaması gereken bir durum, aklından çıkarma. En geç yarım saate yeniden burada buluşup öğrendiğimiz yere doğru yol alırız." Sözlerimin ardından yetersiz bir planla daha vakit kaybetmemek için sırtımı dönüp yürümeye başlayacaktım. Çevredeki insanlara vadinin politikasını yönetenlerin nerede olduğunu, politik ziyaretlerin nerede gerçekleştiğini, anlaşamazsak basitçe liderlerinin nerede olduğunu ve oraya nasıl gidileceğini soracaktım. Eğer insanların benimle konuşmak istemediği ya da bilgi vermek istemediği gibi tereddütlere düştüklerini hissedersem koluma bağladığım Ishigakure alınbandımı gösterip gülümseyecektim. Öğrenmek istediklerimi öğrenene kadar bu sorguyu kişiden kişiye devam ettirip ardından sözleştiğimiz üzere Ooki-kun ile buluşma noktamıza dönecek ve öğrendiklerimiz doğrultusunda harekete koyulacaktık.
Image
Künye


İsim: Yamato Ryuji
Yaş: 16
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Para: 両 70.000
Prestij: 2 PP
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 5

Motivasyon:
Ryuji için shinobi olmak, eskiden kafasını stabil tutmaya yarayan tek uğraşı olduğu için kendisini zorlayarak yataktan kaldıran öpücükken yakın geçmişte fark ettiği büyüme, gelişme, özgüven duyguları annesinden beri iyi hissetmesini sağlayan tek neden olmuştur. Kişisel tatminini bu şekilde sağlamanın olumsuz yanları olup olmadığı düşünecek yaşa henüz erişmemiştir.

Özellikler -
Image
Profil


Güç: 6
Çeviklik: 7
Kondisyon: 6
Potansiyel: 4
Varlık: 3
Zeka: 4

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 3 (Favori)
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1
Image

Ninjutsu

(A-Rank) Raiton no Yoroi
Taijutsu

(Stil|B-Rank) Rinjoushou
(B-Rank) Shoufuu
(C-Rank) Reppuu

(Stil|D-Rank) Ninja Ekipman Ustalığı
Ekipmanlar

Ekipman Çantası
(Normal Kalite) 1 Kunai
(Normal Kalite) 2 Shuriken
(Normal Kalite) 4mt. Sentetik Misina
(Normal Kalite) 2 Patlayıcı Parşömen
(Normal Kalite) 2 Sis bombası
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Post by GM - Naruto » December 15th, 2018, 4:58 am

Kasabaya giriyor, oldukça sakin olan sokaklarda yürürken konuşabileceğiniz birilerini arıyorsunuz. Yoldan çevirilip soru sorulacak insan arayan Ooki’nin gözüne, birkaç ev ilerideki bir marangoz dükkanı çarpıyor. Yaşlıca bir adam, dükkanın önündeki minik taburesine oturmuş ve elindeki minik bıçakla bir şeyler oyuyor gibi görünüyor. Dükkana doğru yaklaşıyor, yaşlı adamı selamlıyorsunuz. Yakın gözlüklerinin üstünden bakarak selamınızı alıyor yaşlı adam. Oturuyor olduğu için, açılmış tepesini görebiliyorsunuz. Meraklı gözlerle size bakarken, Ooki sorularını sormaya başlıyor. Takeru’nun ismini duyduğu an, yaşlı adamın yüzünde bir gülümseme beliriyor. Ooki’yi şaşırtacak şekilde, minnettar bir gülümseme: “Tabii tabii. Takeru-Sama sabah vakitleri buradaydı. Sağolsun, buralarda durumların hiç iyi gitmediğinin farkında olduğu için ziyarete gelmiş bizleri. Düzenin yeniden sağlanacağını, bölgeye maddi destek yapılıp işlerimizin yoluna koyulacağını söyledi. Çevre yerleşimleri geziyordu tek tek. Ama sanırım Maki’de olacaktı bu saatlerde.” Düşünceli bir ifade alıyor yüzünü ardından. “Siz kim oluyorsunuz?” Ryuji, planladığı üzere kolundaki alınbandını gösteriyor yaşlı adama. Pek emin olamasa da, ikna olmuş gibi görünüyor yaşlı adam. Konuşmasını sürdürüyor: “Maki Kasabası vadideki resmi işlerin yürütüldüğü yer. Yalnızca resmi daireler bulunduğu için çok küçük bir yerdir, pek sivil yaşamaz orada. Çok uzakta değil, Güneydoğuya doğru birkaç kilometre ilerlerseniz ulaşırsınız rahatça. Tepenin arkasında hemen.” Siz gitmeye hazırlanırken, mırıldandığını farkediyorsunuz adamın. Ancak sözleri size hitaptan ziyade kendi kendine konuşuyor gibi: “Yanında 5 shinobi daha vardı oysa ki, demek ki daha çok lazım. Takeru-Sama’ya da bu yakışır zaten.”

Başka kimseyle konuşmanız gerekmediği için, yaşlı adamdan aldığınız bilgiler karşısında teşekkür ediyor ve bahsettiği yöne ilerlemeye başlıyorsunuz. Ryuji’nin aklına adamın yalan söyleyebileceği gerçeği gelse de, elinde daha somut bir bilgi olmadığından en azından şimdilik inanmayı tercih ediyor. Fazla zaman kaybetmediğiniz için memnunsunuz, ayrıca Takeru’nun burada bulunma amacını da öyle ya da böyle öğrenmiş bulunuyorsunuz. Yanında beş shinobi güvenlik görevlisiyle gezdiği, aldığınız bir diğer bilgi. Koşunuz bu kez oldukça kısa sürüyor, ve bahsedilen kasabayı görüyorsunuz bir tepeyi aştıktan sonra. Ancak gördüğünüz tek şey ne yazık ki kasaba değil.Farkettiğiniz ilk şey, büyük bir yıkım oluyor. Parçalanmış birkaç ahşap bina, doğal bir şekilde oluşmadığı belli olan; jutsuyla yaratılmış gibi görünen taş ve toprak kütleleri. Dahası, ceset olduğuna inanmanız için çok fazla sebebiniz olan yerde yatan 9-10 silüet. Bazıları kandan tanınmayacak halde, birkaçının ise üzerindeki shinobi yeleklerini seçebiliyorsunuz. Giyimlerinden tahmin edebildiğiniz üzere, arada siviller de var gibi görünüyor. Ortam oldukça sessiz ve hareketsiz. Yalnızca oldukça lüks görünen bir arabaya bağlı olan atın sakin sakin önündeki yalaktan su içtiğini görüyorsunuz. Bunun dışında canlı görünen hiçbir şey yok.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Yamato Ryuji
Posts:65
Joined:November 8th, 2018, 11:06 pm

Re: [Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Post by Yamato Ryuji » December 15th, 2018, 4:29 pm

Durumun ciddiyetinden habersiz olan yaşlı adam, bize öğrenmek istediklerimizi anlatırken kafamı sallayarak dinliyor oluşumu belli etmeye çalışıyordum. Yüzümde ister istemez durumdan duyduğum memnuniyetsizliği belirten ifadeler oluşsa da çaktırmamaya çalışıyordum. Adamın son cümlesine kadar bir şekilde başarılı olabilmiştim de. Ancak son anda sinirlerimin bozulmasına hakim olamamış ve kendimi durdurma çabalarıma rağmen ağzımdan çıkacak sözleri susturamamıştım. "Tabi, kesinlikle... o yüzden geldik, doğru."

Maki Kasabası'na doğru yeniden yola koyulduğumuz sırada öğrendiklerimizi alt alta toplayıp bir sonuca varmaya çalışıyordum. Iya'ya vaat edilen maddi destek konusunda bu işten kimsenin zarar görebileceğini düşünmüyordum. Kaçırılma sebebinin bu olması şimdilik çok uzak bir ihtimaldi. Fakat elimde üzerinde düşünebileceğim başka ipucu yoktu. Durumu farklı açılardan değerlendirmem gerekiyordu. Aklıma gelen ilk ve doğal olarak saçma olan nedense mevzubahis maddi desteğin Takeru'nün karavanıyla birlikte gelmiş olmasıydı. Ama eğer öyle olsaydı adamı kaçırmaya gerek duymazlardı. Doğrudan karavanı soyup ortalıktan kaybolurlardı. Bu iş zihnimi gereğinden fazla meşgul ediyor ve gittikçe karmaşıklaşıyordu. Henüz bir sonuca ulaşabilmek için yeterli veriyi toplayamamıştım.

Maki'ye vardığımızda ihtiyacım olan bilgiyi edinebileceğimi düşündüğüm beş shinobiden oluşan koruma timiyle karşılaşmayı bekliyordum. Ancak beklediğim karşılaşma tam olarak bu değildi. Birkaç saniyeliğine de olsa hareketimi tamamen durdudan dehşet duygusundan görevimi hatırlayarak uyanıp kendime geldiğimde gördüklerimi analiz etmeye çalışacaktım. Yerde yatan vücutların bir kısmının canlı olup olmadıkları konusunda emin olamazken çoğunluğu kesinlikle ölüydü. Ne hiçbir görgü tanığımızın olmamasını, ne de umduğum gibi bize destek olacak ekibi bu halde bulmayı bekliyordum. Umudum yavaş yavaş körelmeye başlamışsa da kendimi elimden geleni yapmaya vermeliydim. En kötü ihtimalle Ishi'den gelecek destek ekibiyle birlikte bu durumu çözecektik.

Öncelikle canlı ve cansız bedenleri birbirinden ayırıp canlı olanları hayatta tutmaya çalışmamız gerekiyordu. Bu andan sonra zihnimde beliren her düşünceyi o anda ekip arkadaşıma aktaracaktım. Çünkü artık saniyelerle yarışmıyorduk. Kaybedeceğimiz her an aleyhimize işliyordu. "Ooki-kun, bedenleri kontrol edelim. Karavanın sağ tarafındakilere sen bak, solu ben alıyorum. Bulabileceğimizi sanmıyorum ama canlı birini bulursak yalağın yanına taşıyalım. Konuşabilecek hale gelene kadar hayatta tutmalıyız. Ayrıca cansız bedenlerin üstünü arayıp herhangi bir ipucuna denk gelmeyi ummamız gerekecek." Bize bahsedilen tim beş kişiden oluşuyordu. Gördüğüm kadarıyla Takeru'nün korumalarını ceketlerinden ayırt edebiliyorduk fakat tam olarak sayamamıştım. Önümdeki katliamdan umut yeşertmek pek mümkün olmasa da cesetleri sayarken beşten az shinobi ceketine denk gelmeyi umuyordum. "Shinobi ceketlerine dikkat et, öğrendiğimiz kadarıyla beş kişilik koruma timi vardı. Ishigakure'ye haber Choune no Jutsu'yla gönderildi. Yani kelebekleri bu beş kişilik timden birisi üfledi. Şansımız varsa hala hayattadır." Yardımı dokunacağını düşünmesem de elimizdekilerden üzerine plan kurmadığım son şey yarısı yok edilmiş binalardı. "En son binaları gezelim. Bir şey çıkacağını sanmıyorum ama elimizde başka bir şey yok." Yapabileceğimizi düşündüğüm her şeyi Ooki'ye anlattıktan sonra kendisine bahsettiğim gibi sol tarafa ayrılmak üzere harekete geçecektim. Fakat tam da dağılmadan önce aklımda yeni bir fikir ışıldamıştı. "Unutmadan! Başlamadan önce şu at arabasının içine bir bak. Yalakta yeniden buluşuruz." Bu sefer sözlerimi tamamladığıma emin olmak için bir saniye daha bekleyip harekete koyulacaktım. Verilen görevi başarıyla tamamlayabilmek için Maki'yi, Otake Takeru'yü kaçıranlarla aramızdaki köprü haline getirmek zorundaydım.
Image
Künye


İsim: Yamato Ryuji
Yaş: 16
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Para: 両 70.000
Prestij: 2 PP
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 5

Motivasyon:
Ryuji için shinobi olmak, eskiden kafasını stabil tutmaya yarayan tek uğraşı olduğu için kendisini zorlayarak yataktan kaldıran öpücükken yakın geçmişte fark ettiği büyüme, gelişme, özgüven duyguları annesinden beri iyi hissetmesini sağlayan tek neden olmuştur. Kişisel tatminini bu şekilde sağlamanın olumsuz yanları olup olmadığı düşünecek yaşa henüz erişmemiştir.

Özellikler -
Image
Profil


Güç: 6
Çeviklik: 7
Kondisyon: 6
Potansiyel: 4
Varlık: 3
Zeka: 4

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 3 (Favori)
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1
Image

Ninjutsu

(A-Rank) Raiton no Yoroi
Taijutsu

(Stil|B-Rank) Rinjoushou
(B-Rank) Shoufuu
(C-Rank) Reppuu

(Stil|D-Rank) Ninja Ekipman Ustalığı
Ekipmanlar

Ekipman Çantası
(Normal Kalite) 1 Kunai
(Normal Kalite) 2 Shuriken
(Normal Kalite) 4mt. Sentetik Misina
(Normal Kalite) 2 Patlayıcı Parşömen
(Normal Kalite) 2 Sis bombası
User avatar
Kotegawa Ooki
Posts:164
Joined:August 31st, 2018, 10:46 pm

Re: [Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Post by Kotegawa Ooki » December 15th, 2018, 5:30 pm

Evleri tek tek gezme önerim Ryuji tarafından reddedilmişti. Ona bağlı olduğum için daha doğrusu bu görev için üstüm o olduğu için onu dinlemekle yükümlüydüm ve öyle yapacaktım. Zaten söyledikleri de mantıklıydı ama yinede bir noktada biraz çemkirmem gerekiyordu. Eğer baştan Juzo'dan yeterli bilgi almama izin verseydi bu arama işi çok daha kolay olurdu.

Gülümseyerek " Haklısın ama en başta bu dediklerini Juzo'ya sormama izin verseydin büyük oranda zaman kazanırdık. " diyecek ve sorularımı sormak için uygun bir kişi arayacaktım.

Etrafa az biraz bakınca böyle birini bulmuştum. Bölgenin genel geçim kaynağı olan marangozlukla uğraşan yaşlı bir adamdı. Yanına gidip soruları sorduktan sonra cevaplar için beklemeye başlamıştım. Ona pat diye böyle şeyler sorduğumuzdan biraz temkinli bir tepki ile yaklaşmıştı.

Taker'nun hakkında olumlu bir şeyler duymak nedense içimi rahatsız etmişti. Can düşmanım diye bileceğim yegane kişinin övülmesi ve buna bağlı olarak düşündüğüm kadar kötü biri olmadığını anlamam benim açımdan pek hoş değildi ama kendimi politik davranıp bu köylüleri kandırmıştır diye avutmakla yetinecektim. Bu dediğim doğruda olabilirdi. Sonuçta şunu şunu yapıcam diyipte yapmayan politikacıların sayısı o dediklerini gerçekten yapanlardan misliyle kalabalıktı.

Ryujide sorularını sorduktan sonra bir kaç önemli bilgi öğrenmiştik. Bu adam Maki adı verilen bir kasabadaydı ve bölgenin yönetimide yine buradan sağlanıyordu. Bunun dışında yanında 5 kişilik bir Shinobi koruma birliği olduğunuda öğrenmiştik ki bu beni biraz ürkütmüştü. Sonuçta aşırı güçlü değildik ve 5 Shinobiyi saf dışı bırakabilen biri yada birileri pek ala bizide halledebilirdi.

Aldığımız direktifler doğrusunda Makiye vardığımızda bizi bir savaş ortamı karşılamıştı. Etrafta Doton jutsularının kullanıldığına dair bir yığın iz vardı. Jutsu eliyle üretilmiş taştan duvarları görünce istemeden de olsa gülümsemiştim. Aklıma Takeru'nun sağdan soldan duvar çıkartma isteği gelmişti.

Etraftaki yıkıma ve cesetlere biraz baktıktan sonra Ryuji onları incelememiz gerektiğini belirtmişti. Ben ise gidip, az önce gördüğümüz at arabasını incelemeyi düşünüyordum.

" Takeru'nun korumaları..." diyip etrafa bakındıktan sonra " zayıf kimseler değildi. Cesetlerin ceplerini falanda karıştır. Görevle ilgili bir kağıt v.s bulabilirsin. Eğer düşmanlardan birini haklamışlarsa onun üstünden de değerli birşeyler çıkabilir. Ayrıca bulursan Kunai, Sis bombası v.s ne varsa al. Cesetleri karıştırmak hoş olmasada..." diyip tekrar etrafa bir bakış attıktan sonra " onların durumuna düşmekten iyidir. " diyecektim.

Ölü Shinobilerin ekipmanlarını çalmak istemesede karşımızdakiler kesinlikle zayıf kimseler değildi. Etraftaki hasar bunu gayet açık bir şekilde kanıtlıyordu. O zaman onlara karşı elimizden geldiğince donanımlı olmak durumundaydık.

At arabasına doğru yavaş yavaş ve hayvanı ürkütmeden ilerlerken yavaşça arkamı dönüp " Onları..." diyip cesetlere bıraktıktan sonra " Bu halde bırakmayalım. Kargalar ve vahşi hayvanlar cesetlere saldırabilir. Bizden sonra gelecek tim'inde onları incelemesi gerekir. " diyecek ve yürümeye devam edecektim.

Burada ölen insanları tanımıyordum ama benzer bir şeyin başıma gelmesi ve cesedimin hayvanlar tarafından yenmesi pek hoşuma gitmiyordum. Düşüncesi bile beni rahatsız ediyordu.

At arabasının yanına gidince, yavaşça çevresini dolaşacak ve inceleyecektim. Sürücüyede bakıp üstünü başını inceledikten sonra bir elimde bir kunai ile arabanın kapısını açıp içeri bakacaktım.
Image
Künye
► Show Spoiler
Motivasyon/Komplikasyon/Özellik
► Show Spoiler
Profil
► Show Spoiler
Beceri
► Show Spoiler
Ninjutsu
► Show Spoiler
Taijutsu
► Show Spoiler
Genjutsu
► Show Spoiler
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar Standart
► Show Spoiler
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Post by GM - Naruto » December 16th, 2018, 4:39 am

Tepeden aşağı doğru temkinli bir şekilde iniyorsunuz. Saldırganların hala çevrede olma ihtimali aklınızın bir köşesine düşmüş olsa da, olayın şokuyla saldırı bölgesine bodoslama dalmanızı engellemiyor bu. Neyse ki, başınıza bir şey gelmiyor. Şimdilik. Aranızdaki konuşmayı tamamlıyor ve planladığınız üzere çevreye dağılarak ortamı incelemeye koyuluyorsunuz. Burası oldukça küçük bir yer. Öyle ki, Kaya Ülkesi’nin bu kadar içinde olmasa bir sınır karakolu olduğunu dahi düşünebilirsiniz. Birkaç yıkık dökük binadan oluşuyor. Sağlam pek bir şey kalmamış gibi ortada.

Ryuji: Konuştuğunuz üzere, at arabasının soluna doğru ilerliyorsun ve yerde yatmakta olan vücutları incelemeye başlıyorsun. Pek çoğunun ortak özelliği, korkunç derecede kanla kaplanmış olmaları. Vücutlarının çeşitli bölgelerinde kesikler, delikler ve künt yaralanmaya bağlı ezilmeler görüyorsun. Kırık kemikleri olanlar da mevcut aralarında. Özellikle aradığın için, shinobi ceketlerini sayıyorsun. Senin tarafında bulunan 6 cesetten yalnızca üçünün shinobi ceketi olduğunu tespit edebiliyorsun. Cesetlerin ceplerini karıştırmak seni biraz tuhaf hissettiriyor, ancak belirgin bir anlamı olan herhangi bir şey tespit edemiyorsun aramaların esnasında. Farkettiğin bir diğer husus, shinobilerin ekipman çantalarının olmadığı. Belki de saldırganlar tarafından alınmış olduklarını tahmin ediyorsun. Çevreye saçılmış, farklı noktalara saplanmış birtakım kunai ve shurikenler görüyorsun ancak hassas ninja aletlerinin bir yerlere saplandıktan sonra tekrar ne kadar verimle kullanılabileceğine emin olamıyorsun. Yine de istiyorsan, toplayabilirsin. Kısacası, faydalı bir şeye rastlamıyorsun. Ancak içinde bir şeylerin ters gideceğine dair kötü bir his var. Araştırman bittikten sonra yalağa geri dönüyorsun, Ooki’nin hala cesetleri incelemekte olduğunu farkettiğin için arabaya sen bakıyorsun. Oldukça lüks görünüyor, içinde genişçe ve konforlu gibi duran bir koltuk var. Yerde duran kovada ise birkaç şişe içki ve bir kupa. Bunun dışında özel bir şey görmüyorsun arabanın içinde. Huzursuzluğun devam ediyor.

Ooki: Ryuji’nin talimatı üzerine, at arabasının sağında kalan kısma ilerliyorsun sen de. Sırasıyla cesetleri incelemeye başlıyorsun. Senin tarafında yalnızca üç ceset mevcut. İlk vücut sivil gibi görünüyor, yaşlıca bir adam. Vücudu o kadar garip ve normalden uzak bir pozisyonda duruyor ki, içten içe iğreniyorsun durumdan. Ceplerinde herhangi faydalı bir şey bulamıyorsun. İkinci ceset, shinobi ceketine sahip. Ekipman çantası olmadığını farkediyorsun. Üçüncü cesede ilerleyecekken, kasabanın tüm sessizliğinde adeta irkilmene sebep olan sesi duyuyorsun. “Pşşt.” çok minik, zar zor duyabildiğin bir fısıltı bu. Nereden geldiğini anlayamıyorsun, bu esnada ses konuşmaya başlıyor yeniden: “Sakın beni duyduğunu belli etme. İşine devam et.” Nereden geldiğini anlayamadığın bu sözler karşısında kontrolünü zor da olsa sağlıyorsun ve hiçbir şey olmamış gibi üçüncü cesedin yanına gidiyorsun. Sırtında devasa bir yarık olduğunu farkediyorsun, shinobi ceketini adeta ikiye bölen bir yarık. Çömelip yüzüne baktığında, şok edici bir gerçekle karşılaşıyorsun. Bu shinobiyi tanıyorsun. Minami Şehri’nde, kalenin kapısında karşılaştığın jounin Ryoma’nın ta kendisi bu. Oldukça kötü görünüyor. Ancak en azından ölü olmadığı kesin. O da karşısında olan shinobinin sen olduğunu farkedince ufak çaplı bir şoka giriyor. Ancak zaman kaybetmemesi gerektiğinin farkında olduğu için hızlıca konuşmaya başlıyor. Yan dönük durumda ve yüzü aşağıya doğru bakıyor: “Sakince beni aramaya devam et. Çok zaman yok. Bu bir tuzak. Sizi izliyorlar. Benim yaşadığımı bilmiyorlar.” Nefes almakta oldukça zorlandığı belli. Konuşmak için adeta yaşamından harcıyor gibi: “Karşımda görmeyi beklediğim son insandın. Lütfen, Takeru-Sama’yı kurtar. Her şey aniden oldu. Başaramadım.” Sözlerinin yarısının bilinçsizce çıktığını farkediyorsun. Sonlara doğru, güçsüzleşiyor ve gözleri kapanıyor. Yalnızca yarı-ayık durumda, ancak yardım etmeye çalıştığına emin oluyorsun. Henüz ölü gibi görünmüyor. Hafif de olsa, göğsünün hareketlerinden nefes alabildiğini farkediyorsun. Gelgelelim, sınırında gibi gözüküyor.

Pozisyonel olarak bahsetmek gerekirse Ryuji, Ooki’nin yaklaşık 10 metre kadar gerisinde, arabanın yanında durmakta. Ooki ise Ryoma’nın vücudu önünde diz çökmüş pozisyonda. Etrafta bir hareketlilik yok.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Iya Vadisi”