[Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Ülkenin en geniş vadisi.
Locked
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Post by GM - Naruto » January 2nd, 2019, 5:33 pm

Ooki: Adam, sözlerini dinliyor sakin sakin. Tehditlerine karşıysa bir tepki vermiyor. Bir süredir zarar görmemiş olmasının yanısıra pek dostça olmasa da adamla sohbet ediyor olman onu biraz rahatlatmış gibi. Hala nefes almakta zorlandığını rahatlıkla görebiliyorsun. Senin de durumun pek iyi sayılmaz gerçi. Sen birer birer tehditlerini savururken, direkt olarak gözlerinin içine bakmayı sürdürüyor. Bu sırada el ve ayaklarını rahatlatmak için sürekli kıpırdattığını görebiliyorsun. Durumunun gerçekten rahatsız edici olduğunu tahmin edebiliyorsun. bir elinin nerdeyse tüm parmakları kırık ve mosmor hale gelmiş. Yüzü neredeyse tamamen kan içinde, aynı zamanda gözlerine kan göllendiğini de farkediyorsun. Bu, büyük ihtimalle Ryuji’nin geçirdiği kafa darbesinin bir diğer etkisi. Ona baktığında, içinde herhangi bir acıma hissi oluşmuyor ancak aynı durumda olmak istemediğine emin oluyorsun. Size neden daha ölümcül bir şekilde saldırmadığını sorduğunda, acı bir gülümseme beliriyor adamın yüzünde. Gözlerini senden alıp gökyüzüne kaldırıyor ve bir süre bakıyor öylece. Ardından, söze giriyor: “Bana salak muamelesi yapmaya ne kadar daha devam edeceksin?” Gözleri yeniden sana dönüyor bu esnada: “Kasti olarak yenildiğimi mi düşünüyorsun? Sizi öldürmediğimi?” Gözleri büyüyor ve burnundan nefes veriyor, sinirlenmiş olduğunu görüyorsun: “Yapabilseydim, kemiklerinizi tek tek kırardım. Ancak her zaman her şey istediğin gibi gitmez. Shinobiliğin, daha da kötüsü hayatın bir gerçeği bu.” Ardından, sözlerini tamamlayamadan öksürmeye başlıyor, burnundan dolayı rahatça nefes alamadığını farkediyorsun. Nefesi rahatladığında, biraz sakinlemiş gibi konuşmaya başlıyor yeniden: “Olduğum durumdan memnun olduğumu sanıyorsan, yanılıyorsun Ishi shinobisi.”

Ryuji: Sessiz ve pür dikkat bir şekilde Hige’yi takip etmeye başlıyorsun. Karanlık mağarada ilerliyor, ilerliyorsunuz. Yürüdüğünüz yol pek geniş sayılmaz, 1.5-2 metre civarında. Yukarı baktığında, tavanı göremiyorsun. Yalnızca karanlık, en az 4-5 metre olmalı yüksekliği. Etrafı çok rahat göremesen de, ileride görebildiğin noktamsı ışık kaynağı ve az da olsa yansımalar sayesinde herhangi bir sakatlık olmadan yürüyebiliyorsunuz içlere doğru. Kafanda yaptığın hesaba göre, en az 60-70 metre katetmiş durumdasınız. Mağaranın bu kadar derine ilerliyor oluşu çekinmene sebep oluyor, ancak dışa yansıyan herhangi bir tepki vermiyorsun. Nihayetinde, mağaranın dar koridoru yavaş yavaş genişlemeye başlıyor ve büyükçe sayılabilecek bir alana ulaşıyorsunuz. Dikkatini çeken ilk şey, ortaya yakılmış büyükçe bir ateş. Alan geniş, tavan yüksek olduğu için dumanın çok sıkıntı çıkarmadığını ve havanın aşırı boğuk olmadığını farkediyorsun. Hemen sonra farkettiğin şey ise, duvar kenarında oturmakta olan bir adam. Beyaz tonlarındaki saçları basit bir şekilde arkaya doğru bağlanmış. Eski tip klasik bir hakama giymekte. Sırtını dayadığı kısmın hemen solunda, büyükçe bir bisento görüyorsun duvara dayanmış bir şekilde. Önüne serili bir parşomen görebiliyorsun, ancak üzerindeki şekilleri seçemiyorsun. Tüm dikkatiyle geniş parşomene bakmakta adam. Kazuya’nın bu olduğuna dair güçlü hislerin var. Hemen yanında, büyükçe bir kayaya urganla bağlanmış olan baygın bir adam görebiliyorsun. Tanımıyor olsan da, tahminlerin sana bunun Takeru olduğunu söylüyor. Kazuya’nın sağ eli, baygın adamın kafasını okşamakta. Ancak bu okşamanın, şefkat içerdiğini düşünmekte zorlanıyorsun. Daha çok sadistik bir nezaketi andırıyor. Hislerin, kaçmanı söylüyor. Dayanıyorsun. Ortamdaki kısa incelemenin ardından, alanda herhangi başka bir şey göremiyorsun. Geldiğinizi farketmiş olacak ki, kafasını kaldırıyor duvar dibindeki adam. Yüzünde, hafif bir sırıtma görebiliyorsun. Okşamayı bırakıp saçlarından tuttuğu gibi büyük bir hızla bağlı olduğu kayaya vuruyor baygın adamın kafasını. Bir inilti duyabiliyorsun. Hemen sonra, sol eliyle yanındaki bisentoyu kaldırıp sana doğru tutuyor adam. Bu esnada ağzından yalnızca bir kelime dökülüyor: “Yaklaş.”


Image
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Kotegawa Ooki
Posts:164
Joined:August 31st, 2018, 10:46 pm

Re: [Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Post by Kotegawa Ooki » January 2nd, 2019, 8:28 pm

Yavaş yavaş toparlandığım sırada adamla olan konuşmamada devam etmiştim. Bize karşı neden bu kadar kötü dövüştüğü merak ettiğim konuydu. Kaçırdığım veya anlayamadığım başka bir durum yoksa, ben bu adamın yerinde olsam bizi rahatlıkla öldürebilir yada en kötü ihtimalle planlarımı bozamayacak şekilde etkisiz hale getirebilirdim.

Adamı üstün körü tehdit etmiş olsamda beni pek ciddiye almamıştı. Belki ona bir şey yapmayacağımı düşünüyor, belkide kaybedecek bir şeyi olmadığı için sallamıyordu. Oda bir zamanlar benim gibi Shinobiyidi. O yüzden az çok başına neler geleceğini biliyordu. Onu köye teslim ettiğimizde sert bir sorgudan geçecek ve bunun sonucunda ya zindana atılacak yada idam edilecekti. Bir ihtimal kendi köyünede iade edilebilirdi ama oraya gidersede benzer bri durumla karşılaşması pek ala mümkündü. Gerçi İshigakure'nin ANBU birimi onu geldiği köy hakkında istihbarat toplamak için kullanabilirdi ama bu işlemde sorgu birimi için çok uzun sürmezdi. Her halükarda onu hayatının geri kalanını ölümden beter bir hücre veya idam bekliyordu.

Sorularım sonrasında beni terslemişti. Bariz bir şekilde konumunu unutmuştu. O esirdi. Ben ise o esir olmadan önce zarar verdiği şahıstım.

Konuşması sonrasında kaşlarımı çatarak " Belkide çok zeki değilsindir. Senin yerinde olsam bizim gibi 10 tanesini haklardım o pozisyonda." diyerek kısmen kendi kendime kısmende ona konuşacaktım. Sonrasında misinalarına bakıp hala sağlam olup olmadıklarını kontrol edecektim. Her ne kadar haklı sebeblerden oynaşsada yaptığı şey beni epey geriyordu.

Açıkçası ellerinin durumu beni zerre kadar üzmüyordu çünkü karşımdaki beni bu hale getiren bir düşmandı. O yüzden görevi engellemediği sürece parmakları morarmış, kolu kırılmış ölmüş gebermiş hiç umrumda değildi.

Bir sorun yoksa konuşmaya devam edecektim. " Başına gelecekleri tahmin edebiliyorsundur. Senin yerinde olsam işbirliği içinde olurdum. Bildiklerini detaylıca anlatman senin lehine olur. Sadece şu an olan olayları değil, köyün ve kaçak olarak yaşadığın hayat boyunca karşılaştığın ve bir şekilde İshigakure'ye yardımcı olabilecek şeyler. Mesela bir kaçağın yeri, amacı, gücü...v.s. veya o dediğin adamın sizi daha önce hangi işlerde kullandığı gibi. " diyecektim.

Ryujinin yaptığı sorguda öğrenmesi gereken hemen hemen her şeyi öğrendiğini tahmin edebiliyordum ama bu adam bu işten öncede bazı işler yapmış ve bazı ortamlarda bulunup bazı kişilerle tanışmıştı. Bu bazıların bir kısmı İshigakure için yararlı olabilirdi. Onun dışında kaçak olmadan öncede bir Shinobiydi. Önceden de düşündüğüm gibi köyü hakkında bize verebileceği bir bilgi değerliydi. Tabi yine önceden düşündüğüm gibi tüm bunları ANBU Sorgu Birimi halledecekti ama onun ağzından bir kaç şey alabilirsem raporumda güzel dururdu. Hem adamın köye ulaşana kadar nefes almaya devam edeceğinden emin değildim. Ryuji'nin başarısız olduğuna dair en ufak bir emarede onu öldürecektim.
Image
Künye
► Show Spoiler
Motivasyon/Komplikasyon/Özellik
► Show Spoiler
Profil
► Show Spoiler
Beceri
► Show Spoiler
Ninjutsu
► Show Spoiler
Taijutsu
► Show Spoiler
Genjutsu
► Show Spoiler
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar Standart
► Show Spoiler
User avatar
Yamato Ryuji
Posts:65
Joined:November 8th, 2018, 11:06 pm

Re: [Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Post by Yamato Ryuji » January 5th, 2019, 12:19 am

Mağara beklediğimden daha büyüktü. Birkaç metre ilerleyince karşımıza çıkacak salonu beklerken, aradaki mesafe hesap edemediğim kadar yanıltıcı çıkmıştı. Bu yüzden yürüdüğümüz yolu aklımın kenarlarına not ederek ilerlemiştim. Çok fazla seçenek olduğundan değil, zihnimi, karanlığın yanıltıcı olabileceğinden kaynaklanan endişelerime dayanarak canlandırmıştım.

Salona vardığımızda her hareketinden Kazuya, hatta, Kazuya-sama olduğunu belli eden adamı nihayet görebilmiştim. Otake Takeru'ye karşı olan acımasız hareketlerinden dolayı içimi ürperti kaplasa da bu negatif hislere dayanmalıydım. Görevimin en kritik noktasıydı belki içinde bulunduğum.

İçeriyi gördüğüm andan itibaren mücadele planlarımı kurmaya başlamıştım. Bulunduğumuz alan ve mağaranın genel yapısı itibariyle bu alanda gireceğim herhangi bir dövüşte patlama yaratmak, mağaranın içinde bulunan herkesin sonu demekti. İntiharı es geçsem dahi kurtarmaya geldiğim adamın canına kıyamazdım. Patlayıcı parşömenler olmadan da düşündüğüm suikaste yakın planları uygulamam çok zor olacaktı. Ne yapıp ne edip Kazuya ve Hige'yi dışarı çıkarmalıydım. Ayrıca Takeru ortamdayken dövüşmek, herhangi olumsuz durumda ikisinden birinin beni Takeru'nün canıyla tehdit edip teslim olmaya zorlaması ihtimalini bulunduruyordu.

Kazuya tarafından çağrıldığım anda hiç düşünmeden ileriye doğru bir adım attım. Kimliğim açığa çıkmış mıydı? Onları kandırmaya çalıştığımı belli etmiş miydim? İkna edici görünmem gerekiyordu, bu görüntüyü bazı sözlerle desteklesem iyi olacak gibiydi. Konuşurken ses tonumu olabildiğince Taka'ya benzetecektim. "Alın bantları Ishigakure'den geldiklerini gösteriyordu, iki kişiydiler."

Yarı gerçek sözlerimle büyük yalanımın etkileyiciliğini artırmaya çalışırken bir yandan da reflekslerimi hazırda bekletecektim. Ne yapacağını kestiremediğim Kazuya, benim için her an bir shinigamiye dönüşebilirdi. Yürüyüşümün akıcılığını bozmadan kendisine doğru bir adım daha attım. "Tam işlerimi bitirdiğim sırada destek ekibi geldi. O yüzden geç kaldım."

Sözlerimin arasında bulunduğum durumu tartmak zihnimi zorlasa da şu anda dert edebileceğim en küçük şeyin bu olması, hırsımı körüklüyordu. Elindeki aletle hasar verme ihtimalini en yüksek düzeyde tutan Kazuya, gözümü korkutuyordu. Şimdilik, onun ima ettiği kadar yanına yaklaşmayıp bisentosunun menziline girmeden sözlerime devam edecektim. Bir adım daha attım. "İşlerini tam bitiremedim."

Bu kadar yakına geldikten sonra gözümün korkusu, gözümün kararmasına sebep olmuş ve vücudumda salgılanan adrenalinle birlikte duyduğum coskuşuyu bastırmakta güçlenmeye başlamıştım. Aklımdaki tilkileri bir adım öteye taşıyarak uzak durmam neticesinde sadakatimin daha fazla sorgulanacağını düşünmüştüm. Kazuya'ya doğru bir adım daha attım. Artık kendisine iyice yaklaşacaktım. "Arkadan gelen ekip beni takip etmedi ama ne yöne gittiğimi gördüler. Burayı bulmaları çok uzun sürmez."

Burnuma uzatılmış bisentonun kesiciliğiyle göz göze gelmek, daha önceki dövüşlerimde çok yaklaştığım ölümü anımsatsa da sözlerime devam etmek üzere Kazuya'ya bir adım daha yaklaştım. Bu durumda adrenalinin salgılanmasını hisettiğimden beri kurduğum planım, bisentoyu ilk savuruşta boşa çıkarmaktı. Yani dikey bir kesiş hamlesine karşı Takeru'nün tersinde kalan sağ tarafıma doğru hızlıca adım alarak darbeyi savuşturup arkada kalan ayağımda biriktireceğim chakrayla birlikte Kazuya'nın kafasını arkasında bulunan duvara vurmak üzere hazırdım. Yatay bir hamleye karşı, eğer göğüs hizamda veya daha yukarı hamle yapıyorsa aynı hareketi eğildikten sonra, daha aşağıyı hedeflemişse zıplayarak ayağımın topuğuyla gerçekleştirecektim. En büyük ümidim bunlara ihtiyaç duymamaktı tabi ki de.

Arkamda bulunan Hige'yi de göz önüne aldığımda her durumda dezavantajım olacak bu dövüşü başlatmak benim için anlamsız olacaktı. Fakat Hige'nin beni Taka sanması, bana hızlı şekilde Kazuya'yı bitirebilme şansı tanıyordu. Reflekslerim ve aldatmacanın gücüyle bu çıkmazı kendi lehime çevirebilirdim. "Sanırım buradan gitsek iyi olacak... Kazuya-sama."

Off Topic
Final haftam ve bilgisayarım bozuldu arkadaşlar, çok üzgünüm. Haber vermeden yazamazsam buradan söylemiş olayım.
Image
Künye


İsim: Yamato Ryuji
Yaş: 16
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Para: 両 70.000
Prestij: 2 PP
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 5

Motivasyon:
Ryuji için shinobi olmak, eskiden kafasını stabil tutmaya yarayan tek uğraşı olduğu için kendisini zorlayarak yataktan kaldıran öpücükken yakın geçmişte fark ettiği büyüme, gelişme, özgüven duyguları annesinden beri iyi hissetmesini sağlayan tek neden olmuştur. Kişisel tatminini bu şekilde sağlamanın olumsuz yanları olup olmadığı düşünecek yaşa henüz erişmemiştir.

Özellikler -
Image
Profil


Güç: 6
Çeviklik: 7
Kondisyon: 6
Potansiyel: 4
Varlık: 3
Zeka: 4

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 3 (Favori)
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1
Image

Ninjutsu

(A-Rank) Raiton no Yoroi
Taijutsu

(Stil|B-Rank) Rinjoushou
(B-Rank) Shoufuu
(C-Rank) Reppuu

(Stil|D-Rank) Ninja Ekipman Ustalığı
Ekipmanlar

Ekipman Çantası
(Normal Kalite) 1 Kunai
(Normal Kalite) 2 Shuriken
(Normal Kalite) 4mt. Sentetik Misina
(Normal Kalite) 2 Patlayıcı Parşömen
(Normal Kalite) 2 Sis bombası
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Post by GM - Naruto » January 8th, 2019, 2:57 am

Ryuji: Kazuya’ya doğru adımlamaya başlıyorsun. Bir yandan, sözlerini sarfediyorsun sıraysıyla. Bu esnada, seni dikkatle dinliyor bir eli çenesini kaşırken. Aralarda, sen cümlelerini kurdukça kendi kendine mırıldanıyor düşünceli bir sesle: “Hmm. Ishigakure. İki kişi. İşlerini bitirirken destek ekibi geldi demek.” Bu esnada sana pek bakmıyor, önündeki parşomene odaklanmış durumda hala. “Ama işlerini bitiremedin. Şimdi de nerede olduğumuzu biliyorlar demek. Hmm.” Oldukça sakin, hatta ‘fazla’ sakin bir tavırda olması sebebiyle, durumdan işkilleniyorsun. Ancak hala ofansif bir tavırla karşılaşmamış olduğun için, biraz da işine düştüğün durumun vehameti göz önüne alındığında ani bir hareket yapmaktan çekiniyor ve bisentoyla burun buruna geliyorsun. Bu esnada, çok minik bir takım mırıltılar gelmeye başlıyor kulağına. Az önce duymadığına eminsin, ve ne Hige’nin, ne de Kazuya’nın sesine benziyor bu mırıltılar. Dahası, tanıdık bir ses olduğunu farkediyorsun.

Ooki: Kendi düşüncelerinle meşgulken, adamın sürekli elini ayağını oynatması iyiden iyiye dikkatini çekmeye başlıyor. Adamın nasıl sorgulanacağını, nasıl idam edileceğini düşünürken misinalara bakarken buluyorsun kendini. Bir an sonra, hafif bir telaş beliriyor içinde. Şüphende haklı olduğunu bir saniyenin çeyreği kadar zamanda farkediyorsun. Ve shinobinin elindeki misinaların çözülmeye başladığını da. Sen bunu farkettiğin an, nawanuke ile açılmış olduklarını tahmin ettiğin misinalar aniden gevşeyip adamın ellerini boşta bırakıveriyor! Gelgelelim, durumu farkedebildiğin için hazırlıksız yakalanmıyorsun. Rakibin kırık eline rağmen, büyük bir acı içerisinde görünse de el mühürlerine başlıyor. Ne yapabileceğinden emin değilsin, toprağa geri kaçmak mı? Seni fırlatmak mı? Yoksa zaman kazanmak için bir duvar çıkartmak mı? Emin olamıyorsun, ancak kısa ve net olmak zorunda olan bir hamle için fırsatın var. Zaman adeta yavaşlıyor gözlerinde, bir şeyler yapmak zorundasın!

Ryuji: Anlaşılmayan mırıltılar devam ederken, Kazuya burnunun dibinde tutmakta olduğu bisentosunu geri çekiyor ve tamamen sana odaklanıyor. Bakışlarındaki şeytani sinsiliğe karşı irkilmeden edemiyorsun. Az önceki dalgın halinin aksine, çok net kelimelerle konuşuyor bu kez: “Senin tek işin, gelecek olan destek ekiplerini oyalamak değil miydi, Taka? Hangi işlrini bitirirken geldi destek ekibi?” Yüzünde, korkunç bir sırıtma belirmeye başlıyor yavaştan. Öyle ki, adeta hareketsiz kalıyorsun bu korkunç sırıtma karşısında. Bisentoyu elinden bırakmadan, sağ elinin işaret ve orta parmağını parşomenin orta noktasına bastırarak hafifçe sana doğru itiyor. Parşomen yaklaştıkça, seslerin netleştiğini farkediyorsun: “..duğum durumdan memnun olduğumu sanıyorsan, yanılıyorsun Ishi shinobisi.” yanıt gecikmiyor: “Belki de çok zeki değilsindir. Senin yerinde-..” Ooki’nin ve kılığına girmiş olduğun Taka’nın sesini duyduğun an, adeta başından aşağı kaynar sular dökülüyor. Hiç beklemediğin bu durum karşısında, hareket bile edemeyecek kadar korkmuş buluyorsun kendini. Senin bu durumun karşısında, sırtışı büyüyor Kazuya’nın: “O mührün-“ diyor oldukça rahatsız edici bir tonda: “-bir anlamı olması gerektiğini bilmeliydin. Belki de planlarınızı esirinizin bu kadar yakınında yapmamalıydınız ha?” Sırtında beliren soğuk ter damlacıklarını hissedebiliyorsun. Kazuya ise oldukça sakin görünüyor, sana saldırma niyeti yokmuş gibi. Oturuşu bile değişmemiş durumda. Ve az öncekinin tersine, bisento seni tehdit edici bir pozisyonda dahi durmuyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Kotegawa Ooki
Posts:164
Joined:August 31st, 2018, 10:46 pm

Re: [Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Post by Kotegawa Ooki » January 9th, 2019, 12:58 am

Adamın sürekli kıpraşması sonucu şüphelerimi geçirmek için misinaları kontrol etmiş ve bunun sonucunda şüphelendiğim gibi misinaların çok basit bir jutsu ile çözüldüklerini fark etmiştim. O aklımda an ne öfke nede korku vardı. Biraz telaşlanmış olsamda düşünme kapasitemin büyük bir kısmı içten içe OROSPU ÇOCUĞU diye bağırıyordu. Böyle zor bir durumda olmasam belki bu düşüncem dışarıda vuracaktı.

Adam misinaları bozulur bozulmaz el mühürlerine başlamıştı. Ne yaptığını bilmesemde bildiğini bildiğim iki jutsuda benim için ayrı bir dertti. Kaya atması durumunda şu anki halimde en fazla bir tanesinden kaçınabilirdim oda belki. İkincisi beni direk öldürürdü. Yere kaçarsa az önce ona verdiğim taktikleri kullanarak beni öldürebilirdi veya mağaraya gidip planları altüst ederdi. Yani adam ne yaparsa yapsın ağzıma o yada bu şekilde sıçılacaktı.

Hiç zaman kaybetmeden elimdeki kunaiyi ilgili uzvumu çakra ile güçlendirmeye çalışarak atacaktım. Çakra kısmı olmazsa dümdüz atacaktım. Hedefim üst göğsüydü. Şanslıysam kalbine yada ciğerine saplanın onu öldürürdü. Daha az şanslıysam eline falan saplanıp mühürlerini bozup bana zaman kazandırabilirdi.

Kunayi attığım sırada boştaki elimimde Shinobi çantama gidip atmak için başka bir şey alacak ve aynı şekilde onu adama fırlatacaktım. Boştaki elimle aldığım kunaiyi atarken, önceden kunai tutan ve sonradan boşalan elimde çantaya gidip fırlatmak için başka bir şey alacaktı. Bunu bir döngü gibi karşımdaki adam ölene kadar yapmayı düşünüyordum.

Adamı etkisiz hale getirdikten sonra öldüğünden emin olup, ilk geldiğimiz köye doğru yürümeye başlayacaktım.
Image
Künye
► Show Spoiler
Motivasyon/Komplikasyon/Özellik
► Show Spoiler
Profil
► Show Spoiler
Beceri
► Show Spoiler
Ninjutsu
► Show Spoiler
Taijutsu
► Show Spoiler
Genjutsu
► Show Spoiler
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar Standart
► Show Spoiler
User avatar
Yamato Ryuji
Posts:65
Joined:November 8th, 2018, 11:06 pm

Re: [Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Post by Yamato Ryuji » January 10th, 2019, 11:08 pm

Bütün planım altüst olmuştu. Kandırmacayla elde edeceğim sürpriz faktörüyle üstün çıkacağım düşüncesi artık somutlaşmaktan çok uzaktaydı. Kazuya'yı aldatmaya çalışırken dikkatimi çeken parşömen, her şeyi darmadağın etmişti.

Hisettiğim heyecanı tamamen yok edip vücudumu kaskatı bırakan korkuya teslim olmuş vaziyetteydim. Ayrıca içinde bulunduğum durumun daha fazla sinirimi bozan yanları da vardı. Düşmanım tarafından fırçalanmak ve azarlanmak gibi...

Korkunun beni ele geçirmesine izin vermiştim ama bunun daha uzun sürmemesini sağlamalıydım. Yoksa görev suya düşecek, belki de hayatımdan olacaktım. Zihnimi düşünmek için zorlamaya çalışıyordum.

Ortamın sakinliğinden faydalanıp sağ arka tarafıma doğru bir iki adım atacaktım. Böylece iki düşmanımı da görüş alanıma almayı, herhangi bir saldırıya karşı gafil avlanmamayı amaçlıyordum. Edindiğim bilgiye göre hem Hige hem de Kazuya, taijutsu silahlarıyla dövüşüyorlardı. Taijutsu stili olarak anti silah sayılabilecek Rinjoushou'da yetkin olmam, bana bu bakımdan avantaj sağlayacaktı.

Kısa süreli sessizliğin ardından Kazuya'nın sözlerine yanıt vermem gerekecekti. Henge'yi bozup normal görünümüme döndükten sonra asimetrik sırıtmamla sözlerimi dudaklarımdan dökecektim. "Bana kaçırdığınız adamı canlı teslim edin, ben de ikinizin bu mağaradan canlı çıkmasına izin vereyim, böylece herkes kazanır." Kendisinden bahsederken kaşlarımla Otake Takeru'yü gösterecektim.
Image
Künye


İsim: Yamato Ryuji
Yaş: 16
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Para: 両 70.000
Prestij: 2 PP
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 5

Motivasyon:
Ryuji için shinobi olmak, eskiden kafasını stabil tutmaya yarayan tek uğraşı olduğu için kendisini zorlayarak yataktan kaldıran öpücükken yakın geçmişte fark ettiği büyüme, gelişme, özgüven duyguları annesinden beri iyi hissetmesini sağlayan tek neden olmuştur. Kişisel tatminini bu şekilde sağlamanın olumsuz yanları olup olmadığı düşünecek yaşa henüz erişmemiştir.

Özellikler -
Image
Profil


Güç: 6
Çeviklik: 7
Kondisyon: 6
Potansiyel: 4
Varlık: 3
Zeka: 4

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 3 (Favori)
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1
Image

Ninjutsu

(A-Rank) Raiton no Yoroi
Taijutsu

(Stil|B-Rank) Rinjoushou
(B-Rank) Shoufuu
(C-Rank) Reppuu

(Stil|D-Rank) Ninja Ekipman Ustalığı
Ekipmanlar

Ekipman Çantası
(Normal Kalite) 1 Kunai
(Normal Kalite) 2 Shuriken
(Normal Kalite) 4mt. Sentetik Misina
(Normal Kalite) 2 Patlayıcı Parşömen
(Normal Kalite) 2 Sis bombası
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Post by GM - Naruto » January 13th, 2019, 8:08 pm

Ooki: Adamın sürekli kıpırdanması seni işkillendirdiği için, ellerine dikkat kesiliyor ve misinaların çözüldüğünü farkediyorsun. Ancak, duruma tepki verebilmek için hala yeterince hızlısın. Kunaiyi kavradığın gibi, adama doğru fırlatıyorsun. Aranızdaki mesafenin kısa olması, senin faydana oluyor ve tam da hesapladığın şekilde, kunai adamın sol göğsüne saplanıveriyor. Aniden yüzündeki ifade değişiyor adamın, gözleri faltaşı gibi açılıyor. Birkaç saniye, ne yapacağını bilmiyor gibi gözüktükten sonra elleri mührü tamamlayamadan yavaşça düşüyor ve adamın öldüğünü anlıyorsun. Her ihtimale karşı adama yaklaşıp temkinli bir şekilde nabzını kontrol ediyorsun. Herhangi bir şey hissetmiyorsun. Derin birkaç nefes alıyor ve sakinleştiriyorsun kendini. Bir yandan da adama dikkat kesilerek çok tehlikeli olabilecek bir durumdan kaçındığın için kendini takdir ediyorsun ister istemez. İşin bittikten sonra, az önce geldiğiniz köye doğru ilerlemeye başlıyorsun.

Ryuji: Geriye doğru çekiliyorsun birkaç adım, bu esnada hengeni bozuyorsun. Göz ucunla görebildiğin Hige, durum karşısında adeta şok olmuş durumda. Ağzı açık bir şekilde, ikinizin arasındaki diyaloğu izliyor. Şuana kadar hiçbir şeyden şüphelenmemiş olduğunu rahatlıkla anlayabiliyorsun. Ancak asıl odak noktan Hige olmadığı için, daha fazla dikkat etme ihtiyacı hissetmiyorsun ona dair. Yine de, ondan gelebilecek herhangi bir saldırıya da hazırlıklı bir konumda bulunduğundan ötürü arkandan vurması çok olası gelmiyor sana. Zaten pek saldıracak gibi de durmuyor ya, ayrı konu. Yüzündeki asimetrik ve rahatsız edici sırıtmaya, daha da rahatsız edici bir sırıtmayla karşılık veriyor rakibin. Sözlerini ise yüzünde yumuşak, ancak bir o kadar da korkunç bir ifadeyle dinliyor kulaklarını kabartarak. Otake Takeru’yu gösterdiğinde, sağ elini kaldırıyor az önceki gibi. Hemen savunma pozisyonuna geçiyorsun, ancak adamın yaptığı tek şey yeniden Takeru’nun kafasını tutmak oluyor: “Bunu mu? Tamam, bana lazım değil zaten.” Takeru’yu bağlayan ipleri kavrayıp sertçe çekiyor, ve kocaman halatlar tel tel dökülüp yırtılıyor gözlerinin önünde. Sen hala durumu kavramaya çalışırken, boynundan tuttuğu gibi sana doğru fırlatıyor Takeru’yu. İstemsizce, üzerine gelen adamın vücudunu yakalamak için hazırlıyorsun kendini. Ancak Takeru’nun vücuduyla temas ettiğin an, yüzünü kavrayan kocaman bir el hissediyorsun. Her şey o kadar hızlı gerçekleşiyor ki, hızına güvenen sen bile net olarak algılayamıyorsun ne olup bittiğini. Yüzündeki koca el, seni korkunç bir güçle geriye ve yere doğru iterek sertçe yere yapıştırıyor! Kafan kayaların adeta içine gömülürken, gözlerin kararıyor. Elin teması yavaşça çekiliyor yüzünden. Ve zaten loş olan ortamda oldukça bulanık bir şekilde tepende heyula gibi dikilmekte olan devasa bir figür görüyorsun. Vücudunun her yeri, ancak özellikle başının arkası ve önceden yaralanmış olan karın-bacak bölgen acıyor. Zihnin karmakarışık durumda. Ancak farkediyorsun ki, bu adama karşı durman çok olası görünmüyor. Sağ kalman gerekli, en azından destek ekipler gelene kadar.

Ooki:
Köye doğru ilerlemeye başlıyorsun geldiğiniz yoldan, Her şey oldukça sakin görünüyor. Arada birkaç kez bilincini kaybettiğin için zamandan tam olarak emin değilsin, ancak en azından yarım saat-kırkbeş dakika geçmiş olmalı siz bu yolu geldiğinizden beri. Bir süre sessizliğin içinde yürüyorsun ve Ryuji’nin durumunu merak ediyorsun, ancak bu konuda yapabileceğin pek bir şey yok gibi görünüyor. Kasabaya ulaşmak üzereyken, daha önce farketmediğin bir şeye takılıyor gözlerin. İleride, 4 kişilik bir grup var gibi görünüyor. En ileridekini ilk bakışta tanıyabiliyorsun. Devasa yaşlı bir adam. Juzo. Arkasında ise maskeli, giri zırhımsı kıyafetleri olan üç shinobi bulunmakta. Hızla sana doğru koşuyorlar. Juzo, seni farkettiği an yüzünde garip bir ifade beliriyor. Kızgın olmak isteyen, ancak beceremeyen ve endişeli görünen bir adam gibi. Sana yaklaştıkları gibi aniden duruyorlar ve Juzo konuşmaya başlıyor telaşla: “Ooki! Neler oldu! Ryuji nerede? Takeru’yu buldunuz mu?”
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Kotegawa Ooki
Posts:164
Joined:August 31st, 2018, 10:46 pm

Re: [Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Post by Kotegawa Ooki » January 13th, 2019, 9:59 pm

Az önce ellerinin bağlı olduğu misinayı özen adamın göğsüne elimde tutmakta olduğum kunaiyi fırlattığımda en büyük korkum kunainin eline falan çarpıp el mühürlerini durdurmayacak kadar hasar vermeseydi. Yani eliyle yapacağı bir hamle sonucu sıyırır falan ve sorun yaşamadan mühürlerini bitirirdi. Böyle bir durumda tek şansım onun tekniği başlamadan benim ikinci kunai yada shurikeni ona isabetli bir şekilde atmamdı.

Her ne kadar kafamda en kötüsünü düşünsemde işler tamda planladığım gibi gitmiş ve attığım kunai göğsüne saplanıp bu orospu çocuğunun acınası hayatını sona erdirmişti.

İşimi sağlama almak için önce kendimi sakinleştirip bu ibnenin nabzını ölçmüştüm. Küfür etmekten çok hoşlanmazdım ama yinede bu adamın bana yaptıklarını düşününce ona hitabet ederken aklıma başka bir şey gelmiyordu.

Nabzını yokladığımda öldüğünü fark edip derin bir nefes alıp rahatlamıştım. Sonrasında ise yüzümü çatıp karnına bir tekme atıp " Cehennemde odunun bol olsun. " diyip ağzımdaki kan tadındaki sıvıyı suratına tükürdükten sonra ilk geldiğimiz köyün yolunu tutmuştum.

Yolculuğa başladığımda elime bir sopa falan almak gibi bir düşünceye daldıysamda vakit kaybetmemek için bunla uğraşmamıştım.

Attığım her adımda artan ağrılarım ilginç bir şekilde yine attığım her adımda hafifliyorduda. Bu ilginç fenomenin oluş sebebi arada bir kaybettiğim bilincimdi. Bir kaç adım belki de bir kaç yüz metre gidiyor ve bir anda tak diye yere düşüp bir süre sonra uyanıyordum. Bayılmalarım arasında ne kadar zaman geçtiğini kestiremesem de Ryujinin orospu çocuğuyla olan dövüşü sırasındaki gibi bir kaç saniyeden fazla olmamasını umarak ilerliyordum.

Yolculuğum sırasında başımdan geçenleride değerlendirmeye başlamıştım. Beni, orada sabit bir şekilde durup dinlenmek yerine bu köye kadar kamçılayan şey neydi? Hedefimi kendime soracak olsaydım, köyden bir atlıyı gelen Shinobileri bilgilendirmek için gönderip işleri hızlandırmak derdim ama eğer soru neden oturup dinlenmek yerine çabalıyorsun olsaydı, cevabım görev aşkı veya bana tanınan ikinci şansı değerlendirmek için demezdim. Elbette bu görevi batırmak istemiyordum ama ondan çok daha ağır bir şekilde bu şerefsizlere karşı hırslanmıştım. Beni yaralayan adamı öldürmüş olsamda bu yeterli gelmemişti. O göt veren yüzünden yaralanmış, onun yüzünden defalarca yere düşmüş ve yine onun yüzünden sağım solum kan ve çamur içinde kalmıştı. 1000 hayatı olsa her birinde vücudunun her bir santimine bir kunai saplasam yine yeterli gelmezdi. Yani beni kamçılayan asıl şey Takeru denen yavşağı kaçıranlar ve onların beni bir Genin gibi kasmadan etkisiz hale getirmelerinin beni kudurtmasıydı.

Yolculuğumun sonlarına doğru Juzo'nun eşlik ettiği bir ANBU birliğiyle karşılaşmıştım. Alınlarında ANBU yazmıyordu ama öyle tahmin etmiştim. Yanlarına yaklaştığımda Juzo'dan pek beklemediğim bir tepki almıştım. Endişesinin Takeru'nun ölmesine mi yoksa benim yaralarıma mı olduğunu anlayamasamda bu adamın benden ve genel olarak 200 yaşın altındaki herkesten haz etmeyen bir dinazor olduğunu hatırlayıp düşüncelerim boşuna olduğunu fark etmiştim.

Bana sorduğu sorular konusunda yüzüme belkide o güne kadar ki en sert ve ciddi ifadeyi takıp başta Juzo olmak üzere ANBU olduğunu düşündüğüm adamlara çevirip " BENİ İYİ DİNLEYİ ! " diyecek ve anlık bir duraksamadan sonra " Buranın ilerisindeki kasabadalar..." diyip parmağımla gösterdikten sonra " Oradaki mağaradalar. Yönünü meydana çizdim. Tüm korumalar ölü onlarla uğraşmayın. Ryuji adamların yanına tek gitti. Takeruda onlarla. İki kişiler. Biri Kyodaichi ustası, diğeri ise fuuton elementi ve katana kullanıyor. " diyerek Ryujinden öğrendiğim bilgileride onlara aktardıktan sonra " Beni boş verin oraya doğru gidin. " diyecektim.

Yaralarımın şu an için ölümcül olduğunu düşünmediğimden onların Ryujine yardıma gitmesi daha mantıklı görünmüştü. Tabi tıbbi konularda uzman değildim. Belkide ölümün soğuk kollarından bir adım uzaktaydım ama nefretin beni kamçılaması yüzünden buraya kadar gelmiştim.
Image
Künye
► Show Spoiler
Motivasyon/Komplikasyon/Özellik
► Show Spoiler
Profil
► Show Spoiler
Beceri
► Show Spoiler
Ninjutsu
► Show Spoiler
Taijutsu
► Show Spoiler
Genjutsu
► Show Spoiler
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar Standart
► Show Spoiler
User avatar
Yamato Ryuji
Posts:65
Joined:November 8th, 2018, 11:06 pm

Re: [Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Post by Yamato Ryuji » January 14th, 2019, 7:10 pm

Hige şaşkınlıktan küçük dilini yutmuş gibi dursa da Kazuya'nın hinlik peşinde olduğunu söylemek için müneccim olmaya gerek yoktu. Zaman kazanmaya yönelik sözlerimi ciddiye alıp esirini gerçekten barış içinde teslim edeceğini düşünmeme sebep olan yüz ifadesi, beni kandırmaya yetmişti. Hesapta buraya ben onu kandırmaya gelmiştim.

Suratımı taş parçalarının arasında bulduğum anda yüzünü tam seçemediğim dev adamın hızı ve gücü karşısında hayranlık duymaktan başka bir şey hissetmiyordum. Biraz da acı vardı tabi. Bu kadar hızlı şekilde nakavta yaklaşmam bana dövüşün amacını hayatta kalmak seviyesine indirgemem gerektiğini belirtiyordu.

İçerisinde bulunduğum durum hakkında hızlı bir gözden geçirme işlemi yapmam gerekiyordu. Görevim Otake Takeru'yü kurtarmaktı. Ona zarar verebilecek herhangi bir hareketten kaçınmalıydım. Fakat kurtarma operasyonunun başarılı olabilmesi için öncelikle hayatta kalmam gerekiyordu. Hayatta kalmak için de Kazuya'yı oyalamam. İkincil ekip için muhtemelen yeterince zaman geçmişti. Bu yüzden dövüşten galip çıkmama gerek yoktu, sağ kalsam yeterli olurdu.

Mağaranın dışına doğru giderek dövüşmek, Kazuya'yı Takeru'den uzaklaştıracağı için ilk etapta mantıklı bir fikir gibi gözükse de beni takip edeceğinden emin olamadığım için çöpe attığım bir fikir olmuştu.

Bulanık gören gözlerimi hızlı bir belertmeyle kendine getirdikten sonra belimi biraz yukarı kaldıracak ve normalde hedefi havayı bulması gereken fakat engel olmak isteyen olursa araya kaynayıp darbe almasına neden olacak iki tekmeyle ayağa kalkıp dengemi yeniden kurarak gardımı alacaktım.

Kazuya'ya karşı durabilmek için tek şansım Raiton no Yoroi'ydi ama el mühürleri için yeterince zamanım yoktu. Bu yüzden vakit kazanmak amacıyla ayağa kalkma hamlem sırasında elimi ekipman çantama atarak bir sis bombasına uzanacaktım. Ayağa kalkar kalkmaz bulunduğum noktaya fırlattığım sis bombasıyla varlığımı gölgeleyip birkaç adım geriye sıçrayarak yerimi gizleyecektim. Böylece Raiton no Yoroi açabilmek için yeterli vakti kazanmış olmayı planlıyordum.

El mühürlerimi tamamladığımda bedenime salacağım elektrik akımıyla tekniğimi tamamlayıp patlayıcı parşömen bağlı kunaileri giysilerimin kollarının içinden çıkarıp ekipman çantama geri koyacaktım. Patlama saldırılarını kullanmak burayı hepimizin mezarına dönüştürmek demekti. Ayrıca onlar olmadığında daha rahat tekme atabilirdim.

Ayağa kalkıp, sisle kaçış yapıp, yıldırım zırhımı aktifleştirdikten sonra üzerime hücum edecek bir adet Kazuya beklentisi içerisindeydim. Dövüş planım, saldırılarını savuşturarak hamlelerini boşa çıkarıp bulabildiğim açıklıklarda en hızlı tekmeyi vurduktan sonra geri çekilerek en az hasarı alırken yıpratıcı ve sinir bozucu küçük hasarlar vermek şeklindeydi.
Image
Künye


İsim: Yamato Ryuji
Yaş: 16
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Para: 両 70.000
Prestij: 2 PP
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 5

Motivasyon:
Ryuji için shinobi olmak, eskiden kafasını stabil tutmaya yarayan tek uğraşı olduğu için kendisini zorlayarak yataktan kaldıran öpücükken yakın geçmişte fark ettiği büyüme, gelişme, özgüven duyguları annesinden beri iyi hissetmesini sağlayan tek neden olmuştur. Kişisel tatminini bu şekilde sağlamanın olumsuz yanları olup olmadığı düşünecek yaşa henüz erişmemiştir.

Özellikler -
Image
Profil


Güç: 6
Çeviklik: 7
Kondisyon: 6
Potansiyel: 4
Varlık: 3
Zeka: 4

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 3 (Favori)
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1
Image

Ninjutsu

(A-Rank) Raiton no Yoroi
Taijutsu

(Stil|B-Rank) Rinjoushou
(B-Rank) Shoufuu
(C-Rank) Reppuu

(Stil|D-Rank) Ninja Ekipman Ustalığı
Ekipmanlar

Ekipman Çantası
(Normal Kalite) 1 Kunai
(Normal Kalite) 2 Shuriken
(Normal Kalite) 4mt. Sentetik Misina
(Normal Kalite) 2 Patlayıcı Parşömen
(Normal Kalite) 2 Sis bombası
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Yamato Ryuji & Kotegawa Ooki] Tutsak

Post by GM - Naruto » January 17th, 2019, 4:15 am

Off Topic
Out: Sanırım bir yanlış anlaşılma olmuş Ooki’yle ilgili. Ooki yürüdüğü esnada bilinç kaybı yaşamıyor. Dövüş esnasında aldığı darbeler sonucu birkaç kez bayıldığı için, dövüşün yaşandığı yere gelişleriyle şuan arasında ne kadar zaman geçtiğinden emin değil. Ancak en az yarım saat-kırk beş dakika olduğunu düşünüyor. Olay yalnızca bundan ibaret.
Ooki: Sert bir dille hızlıca kurduğun cümleleri dikkatle dinliyor Juzo ve arkasındaki ekip. Yalnızca Juzo’nun yüzünü görebildiğin için, diğerlerinin düşünceleri hakkında net bir fikir edinemiyorsun ancak Juzo’nun yüzündeki ifade gittikçe daha da sertleşiyor. Gözlerindeki telaşı görebiliyorsun. Hızlıca komut veriyor arkasındakilere: “Kame! Ooki’yle ilgilen. İşin bitince yanımıza gel. Hızlı davran. Saru ve Neko! Siz benimle geliyorsunuz.” Maskeli shinobiler, emirlere başlarını sallayarak karşılık veriyor ve ikisi Juzo’yla birlikte koşmaya başlıyor söylenen yöne doğru. Ooki’nin ‘Çakıl’ın bir üyesi olduğunu tahmin ettiği shinobi, duygusuz bir sesle Ooki’den yere oturmasını istiyor. Halihazırda durumu pek iyi olmayan Ooki, oldukça buyurucu bir tonda konuşan shinobinin söylediğini yapıyor ve yere çöküyor. Çakıl üyesi Ooki’nin önünde yere çöküyor ve ellerinde parlak, açık yeşil chakra hareleri beliriyor. Ellerini, sesindeki donukluğun zıttı olacak şekilde büyük bir narinlikle Ooki’nin sargılanmış göğsüne doğru götürüyor shinobi. Temas karşısında, ani bir serinlik ve rahatlık hissetmeye başlıyor Ooki. Az öncekinin aksine, biraz daha iyi nefes almaya başladığını hissediyor. Bir süre göğsüne müdahale ettikten sonra yeterli olduğunu düşünmüş olsa gerek ki, ellerini Ooki’nin yüzüne getiriyor bu kez shinobi. Yüzünde de aynı ferahlığı ve rahatlamayı hissediyor Ooki. Bir süre de burada oyalanıyor shinobi. Ardından ellerindeki parlaklık kaybolurken söze giriyor: “Kaburgan ve burnundaki kırıklar ciddi görünüyor, onlar için şuan bir şey yapamam ama yumuşak doku ve kasları biraz rahatlattım. Daha iyi hissediyor olmalısın. En azından hareket etmen kolaylaşacak. Yine de fazla riske girmeni önermem. Şimdi gitmeliyim.” Ooki’den herhangi bir cevap beklemeden, çöktüğü yerden kalkıyor ve az önce timin diğer üyelerinin koştuğu yöne doğru koşmaya başlıyor.

Ryuji: Kendini toplamakta zorlanıyorsun bir süre, ancak başında heyula gibi dikilen silüet sana saldırmaya yeltenmiyor. Bir kedi tarafından oyuncak haline getirilen bir fare gibi hissediyorsun kendini istemsizce. Gözlerindeki hafif bulanıklık düzelince, Kazuya’nın yüzündeki şeytani sırıtışı farkediyorsun. Aynada her gün gördüğün çarpık sırıtmanın, bu korkunç ifade yanında adeta sevimlilik abidesi olduğunu düşünüyorsun. Ayağa kalkmak için yaptığın hamle esnasında, yüz ifadesinde de vücudunda da bir değişiklik olmuyor. Hafif alaycı bir tonda konuşuyor yalnızca: “Avansın şimdi bitiyor, haberin olsun.” Ayağa kalkıyor, duruma göz gezdiriyorsun. Az önce sana doğru fırlatılan Takeru yaklaşık bir metre ilerinde yere kapaklanmış bir pozisyonda duruyor hareketsizce. Takeru’nun, Kazuya’nın umrunda olmadığını farkediyorsun. Yerdeki bir taş parçasından farksız gibi. Kazuya ise ürpertici bir heykel gibi dikilmekte ayakta: “Pelerinin güzelmiş.” Hige görüş açında değil. Zaman kaybetmeden sis bombasını fırlatıyor, geriye doğru zigzag şeklinde hareket ederek sisin içinde yerini kaybettiriyorsun. Raiton no Yoroi için gerekli el mühürlerini yaparken, başının arka kısmındaki ağrı iyiden iyiye şiddetleniyor. Kol yenlerindeki patlayıcı parşomen bağlı kunaileri ekipman çantana tıkıyor ve savunmaya geçiyorsun. Bir an sonra ise, beklediğin saldırı geliyor. Bir bağırışa eşlik eden güçlü bir hava akımı hissediyorsun önce, sol tarafından geliyor: “Daitoppa!” İçinde bulunduğun sis dağılırken, sağa doğru tökezliyorsun hafifçe. Odağını tamamen Kazuya’ya verip Hige’yi unuttuğunu farkediyorsun. Fuuton elementini kullandığını halihazırda bildiğin geliyor aklına, ancak bu unutkanlığın cezasız kalmıyor. Hızlı birkaç adımla dibinde biten Kazuya, bisentosunun sapıyla karnının sol tarafına sert bir darbe geçiriyor. Tam bu esnada, zırhından elektrik yediğini farkediyorsun Kazuya’nın. “Uuuu.” diye hafif bir ses çıkarıyor ve başını sağa sola sallıyor birkaç kez. Farkettiğin bir diğer şey, Kazuya’nın bisentosunun ‘sapıyla’ sana saldırdığı. Neden keskin tarafını kullanmadığını bilmiyorsun, bunu yalnızca bir oyundan ibaret gördüğü için mi? Kazanacağından emin olduğu için mi? Darbeyle zaten sendelemiş olduğun tarafa biraz daha ilerliyorsun ancak ayakta kalmayı başarabiliyorsun. Yönünü sol çaprazında kalan Kazuya’ya çeviriyor, arka taraftaki Hige’yi de görüş açına alıyorsun. Bir eli katanasında, diğer eli ekipman çantasına yakın bir konumda bekliyor. Kazuya tehditi hala sürdüğü için, Hige’yle fazla oyalanmıyor bakışların. Elektriğin etkisinden kurtulmuş gibi görünen Kazuya, bisentosunu birkaç kez döndürerek sana doğru bir adım atıyor. Hemen sonraysa bisentonun sapını, metalin başladığı yerdan tek eliyle tutuyor ve havada bir kez döndürdükten sonra sana doğru soldan sağa bir kesme hamlesiyle savuruyor. Yine sapıyla. Üst vücudunu geriye doğru çekerek iskiv atıyor ve hamleden kurtuluyorsun. Burnunun dibinden sıyrılarak geçen bisento sapı, bu kez tepeden inmeye başlıyor kafana doğru. Bir milisaniyelik boşlukta, Kazuya’nın sırıtışını farkediyorsun. Farkettiğin bir diğer şey, boştaki elinin avcunu sana doğru yöneltmiş olması. Avcunda bir sembol var, tanımıyorsun. Ancak içindeki bir ses çok kötü şeyler olmak üzere olduğunu söylüyor.
Off Topic
Out: Bu tur Ooki'nin üzerinde uygulanan medikal işlem esnasında geçen süreyi kapatmak adına yalnızca Ryuji yazacak. Ooki, sonraki turdan itibaren yazabilir. Ve yazdığında, bu GM'likte bahsedilen olaylardan hemen sonrasını anlatabilir. Arada ekstra bir bekleme süresi yok.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Iya Vadisi”