[Hitsujikai Waru] İlk Filiz

Rüzgâr ve Kaya ülkeleri arasındaki doğal sınırı oluşturan geçit.
User avatar
Hitsujikai Waru
Posts:34
Joined:August 31st, 2018, 11:28 am
[Hitsujikai Waru] İlk Filiz

Post by Hitsujikai Waru » September 2nd, 2018, 4:54 pm

out: Çok paslıyım, özür dilerim şimdiden.
Orta yaşlarında kumral saçlı kadın yayla kasabasına çıktığını düşündüğü patika yolunu tırmanıyordu. Hafif kemerli burnunun sağ tarafında orta boyda sayılabilecek bir et beni vardı, altın rengine kaçan ela gözleriyse havanın kuruluğundan ferini yitirmişti. Üzerindeki bol ince manto hem onu güneşten koruyor, hem de vücut hatlarının okunmasını zorlaştırıyordu. Nemsiz, yakıcı güneş terlemesini engelliyor; arada bir esen rüzgar ise ılık olmasına rağmen doğru nefes-alışverişinde ferahlama teklif ediyordu. Asakura-yama'nın, Kaya Ülkesi'nin geri kalan daha küçük tepelerini izleyen zirvelerinden birine doğru çıkmaktaydı bu yalnız kadın. İzlediği patikanın bir yanı uçurum, diğer yanıysa hemen hemen o uçurum yükseliğinde bir yamaçtan ibaretti. Dikenli otlardan ve patikayı oluşturan yumuşak toprak yolun kenarını süsleyen sararmış çimenlikten başka hayattan söz edilemezdi, hatta göç eden leylekler de olmasa yapayalnız bir yoldu bu.

Patikanın aşağısındaki düzlükten bakıldığında gözden kaybolacağı bir dönemece girdi kadın; bir kaç dakika sonra normalde beline kadar uzanan soluk yeşil saçları kafasını arkasında topuz yapılmış, herhangi bir benekten yoksun yüzlü Waru çıkıverdi düzlüğün kör noktasından kadının yerine. Bir kaç saattir bu durumdaydı, kendini genelevdeki dikkat çekmeyen kadınlardan birine dönüştürmüştü Henge tekniğiyle. Bu onu bir hayli yormuş olsa da yol üzerinde önceden duyduğu kafilenin onu görmesinden çekinmişti. Hem, uykusu her ne kadar bir ağacın rahatsız dalında olmuş olsa da uyanalı pek fazla olmamıştı. Dikkatli olmakta yarar vardı elbette ama her insan gördüğünde böyle yapması da pek akıllı adam işi değildi.

Kendisi farkında olmasa da düzlükteki yoldan bakıldığında bu iki kişinin farklı varlıklar olduğu anlaşılmazdı bile; silüetler aynıydı bol kıyafetlerden dolayı, ancak asıl sorun davranışlardı. Yakıcı güneşin ışığını yansıtan bembeyaz manto ve her ne kadar görünüşü değiştiyse de yürüyüş tarzı değişmeyen Waru, her iki halinde de o kadar uzaktan patikada süzülen bir hayalet gibi görünüyor olmalıydı. Çoktan hayalet olmuş olabilirdi de; bir haritasına veya rehbere sahip olmadığı bu yabancı topraklarda yaşadığı yerden yüz kilometre uzaklaşmamış adamların kulaktan dolma bilgileriyle hareket ediyordu. Daha önce bir ejderha mağarasına yönlendirilmediği için kendini şanslı saymalıydı. Gerçi bu sefer de ejderha mağarasına gidiyor gibi görünmüyordu; sazan balığının dağa tırmanabileceği nehri bırakalım, bir su birikintisinden bile bahsedilemezdi bu kuru yerde.

Hava kararmasına yakın kendisine uygun bir yer buldu ve soğuk gece için mütevazı bir kamp ateşi yaktı kendine. Onu belirli bir süre idare edebilecek yemeği ve suyu varmış gibi görünüyordu. Bu gece de sert zeminde; mantosuna sarılıp uyurken ertesi gün kendini hasta, kurtlar tarafından kemirilmiş veya soyulmuş olarak bulup bulmayacağını düşündü iç geçirirken. Ne yaptığını, hangi yöne gitmesi gerektiğini veya düşündüğü gibi yemeğinin ona yiyecek yeni bir şeyler bulana kadar yetip yetmeyeceğini bile kestiremiyordu. Altı aydır büyük yerleşkelerin yakınlarında, en azından insanların gerçekten kullandığı yollarda geziyordu ama ne cesaretse bugün bütün gününü bi' at arabasının bile geçemeyeceği bir patikayı takip ederek harcamıştı.

Aslında cesaret değildi sebebi. Bir süre önce parasının aşırı azaldığını fark etmişti, zaten bir süredir de günde bir öğünden fazla beslenemiyordu. Kendi yemeğini pişirip yiyemediği ve vahşiliğin içinde kendi suyunu bulamadığı için başkalarına muhtaçtı. Bir yerde uzun süre duramayacağını biliyordu. Annesine mektup göndermesi lazımdı, gerçi Kaya Ülkesi'ne geçtiğinden beri mektup göndermek de biraz zorlaşmıştı, bir mektubu takip etmek kolaydı. Yani gittiği yolun neresi olduğu ve nereye bağlanacağı bir bakıma belirli gibiydi. Yeteri kadar zeki biri; Waru'nun kalabalık ticaret yollarını takip ettiğini, ancak büyük şehirlerden kaçınarak sadece kasabalara uğradığını rahatlıkla okuyabilirdi. Bu yüzden Kaya Ülkesi'ne girdiğinden beri daireler çiziyordu, bir kaç kere korka korka aynı kasabaya ikinci kez uğradığı da olmuştu elbette. Son kasabada, yayla kelimesini duyduğundaysa da çocukluğundaki hikayelerin heyecanı kaplamıştı onu işte. Babası da annesiyle bir yaylada saklanmamış mıydı sonuçta? Bir taşla iki kuş vurmak istemişti tecrübesizliği ve yeterli beslenmemenin getirdiği salaklıkla.

Doğru ya, annesine gönderdiği mektupların ona ulaşıp ulaşmadığını dahi bilmiyordu. İlk bir kaç mektubu direk annesinin adına, Şehvet'in Sonu için rezervasyon yapmaya çalışan bir tüccar adıyla atmayı akıl etmişti. Sonrasında Kocakarı Aihachi'nin eski ve yaşlı bir sevgilisi olarak atmanın daha akıllıca ve eğlenceli olacağını düşündü. Kocakarı'nın hala yaşadığını düşünen adam iki haftada bir Şehvet'in Sonu'na geçen sürede yaşadıkları hakkında mektuplar atıyor ve Aihachi'yi ne kadar sevdiğini ve özlediğini belirtiyordu mektuplarda. Baba Hitsujikai'nin annesine artık hiç atamayacağı türde mektupların annesinin de hoşuna gideceğini düşünmüştü. Son mektubundaysa bir süre çobanlık yapacağını, o yüzden bir süre ona ulaşmasının zor olacağını yazmıştı. Bir hafta öncesiydi bu. Tekrar mektup göndermesi lazımdı.

Sahi, ne yapıyordu bu izbe yolda? Asıl yolda neden yürüdüğü belliydi, kanıtlayamayacağı bir nefsi-müdafaa cinayeti işlemişti. Üstelik öldürdüğü kişi kendinden yetkili başka bir shinobi'ydi. Ama asıl kaçış sebebi bu değil gibiydi. Annesinin çatısı altında işlemesi miydi cinayeti sebebi? Henüz kurumamış kan yüzünden akarken soğukkanlılıkla şok içindeki kadına durumu anlatması mıydı yoksa? Utanç da değildi, geçen zamanda bunun üzerine çok düşünmüştü. Kendini savunduğu için neden utansındı ki öz annesinden. Hitsujikai'ydi sebep. Hitsujikai'nin ölüm haberi hiç gelmemişti. Hitsujikai kaybolmuştu. Babasını bulmak için Waru da kaybolmalıydı. Annesi onun evi,mektupları da beline bağladığı halat olacaktı bu karanlık kuyuya inerken.

Hava ısısının düşmesiyle körüklemeye başladı biraz önündeki güçsüz ateşi, neyse ki soğuk; güçlü rüzgarlarla beraber gelmiyordu. Her ne kadar çaresiz, aç, fakir ve bu kaçışın sonunda ne olacağından bi'haber olsa da plansız değildi. Bir kaç hafta önce yalnız başına pek de hayatta kalamayacağını anlayınca daha tecrübeli birini bulması gerektiğini düşünmeye başlamıştı. Aylar önce, aranan kaçakların listesine baktığında; siyasi sürgünler, ün ve para için öldürenler, hainler arasında bir isim dikkatini çekmişti. Yakın zamanlarda aynı ismin bir handa zikredildiğini de duyar gibi olmuştu.

Ayako, bütün o karanlık ve çirkin yüzlerin arasından gülümseyen fotoğrafıyla öne çıkmıştı. Köyden neden kaçtığı belirli değildi, ancak hayatını katillik yapmak yerine soygunculuktan kazanıyor gibiydi. Bingo kitabındaki uyarılara bakılacak olursa, eğlenceli bir şekilde hem de. Bu kız da kendisi gibi zararsız ve narin görünmeyi silahı haline getirmişti, ama Waru'nun aksine silahını daha agresif kullanıyordu. Eğer genç adam hayatına devam etmek için daha tecrübeli birine güvenecekse, bunun kendi girişimiyle olmasının onun için daha güvenli olacağını düşünmüştü. Birinin yardım eli uzatması, birinden yardım istemekten daha tehlikeliydi her zaman. Bir şekilde bu kıza ulaşması gerekiyordu, yoksa Waru'nun on yedinci yaşını görememesi muhtemeldi.

Mantosunu uyku için hazırlarken ertesi gününün planını yaptı genç adam. Asakura Geçidi'ne yakın olmalıydı, kitapta yazanlara göre Ayako Rüzgar ve Kaya'nın sınırında faaliyet gösteriyordu. Bu sınırda tüccarlar ve siviller için neredeyse tek güvenli geçişin burası olması, kızın da yakınlarda olabileceğine işaretti. Ertesi gün, Asakura Geçidi'ne gidecekti. Bir süre yoğun ve kalabalık olduğunu duyduğu bölgede kalması doğru olurdu, sonuçta annesine yeni bir mektup göndermek için daha mükemmel bir yer olamazdı. Aynı zamanda kızı soruşturmak için değer biçilmez kaftandı bu yerleşke, şu an burada değilse bile yakınlarda mutlaka faaliyet göstermiş olmalıydı.

out: Resmen uyuyarak bitirdim. Karakterin tecrübesizliğinden ve ortamı tanımayışından dolayı direk Asakura Geçidi'ne gitmemin doğru olmayacağını düşündüm.
Image
Künye
İsim: Hitsujikai Waru
Yaş: 16
Cinsiyet: E
Element: Fuuton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin Kaçak
Ryo: 10.000 Ryo
Prestij: 0
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 15

Motivasyon
Annesi Chizu; Bir şekilde annesinden güvenilir bir haber almayı ve sonunda onun yanına geri dönmeyi planlıyor. Bunun yanında genel bir çerçevede babasını tekrar etmek ve annesinin hayatından kaybolan ve bir köşede ölen biri olmamak için hayatta kalmayı ve hayatta olduğundan onu haberdar etmeyi istemekte.

Profil
Güç: 2
Çeviklik: 7
Kondisyon: 4
Potansiyel: 5
Varlık: 6
Zeka: 6

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 3
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
Favori Beceri; [Zeka] Tıp: 3
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1


Ninjutsu
Fuuton: Shinkuutai, D-Rank
Taijutsu
Musatsu Stili, C-Rank
Genjutsu
Teishi no Jutsu, C-Rank
Kokohi no Jutsu, C-Rank
Jubaku Satsu, B-Rank
Kokuangyou no Jutsu, A-Rank


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Wakizashi, İyi Kalite
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Hitsujikai Waru] İlk Filiz

Post by GM - Naruto » September 4th, 2018, 7:10 am

Off Topic
Efenim, konunuzun GM'si bendeniz Fortius'tur. Konuyla ve görevle ilgili sorularınızı site üzerinden mesaj yoluyla bana yollamanızı, başka herhangi bir yönetici arkadaşı rahatsız etmemenizi rica ediyorum. Sonra kulaktan kulağa oynar gibi oluyoruz, hoş olmuyor. Peşinize kimsecikler takılmasın!

Kaçak hayatı zordur. Bu basit cümleyi deneyimlemek ise daha zordur. Kaçak olmayı seçtiğin ilk andan gözlerini uykuya teslim ettiğin bu ana kadar, yaşadığın hayat bu basit cümlelerin bir kanıtı niteliğinde. Tedirginlik uykunda bile seni yalnız bırakmazken, uykularının ansızın ve gereksiz bir şekilde gözlerini açman nedeniyle bölünmesi, artık senin için yeni bir şey değil. Bunun gibi daha niceleri... Bugününün de bu bağlamda diğerlerinden farksız olmadığını, ansızın açılan gözlerinle anlayabiliyorsun. Uykuya dalalı daha ne kadar oldu ki? Zihninin dalgınlığına bakarsan, en fazla iki saat. Kafanın içinde yoğun basınç ve uyuşukluk,mantıklı düşünmeni bile engelleyecek nitelikte... Vücuduna bakarsan, iki veya üç saat uyumuş olduğunu söylemek mümkün. Zira ellerin beynini patlatmak istercesine kafanı sıkarken, kuvvetinn yerinde olmasından, ancak bir yandan da bacaklarındaki lakayıtlıktan bunu anlayabiliyorsun. Fakat asıl olanı, yani Güneş veya Ay'ı aradığında, gözlerin Güneş loş, insanı rahatsız etmeyen ışıklarıya buluşuyor. Kuşluk vaktine denk gelen uyanışın, senin bir hayli uyuduğunu gösteriyor, en azından bir kaçak için. En son ne zaman bugünkü gibi deliksiz bir uyku çektiğini hatırlamaya çalışırken toparlanmaya başlıyorsun. Bir yandan da başlayacağın zorlu ve bilinmezlerle dolu yolculuğun öncesi böylesine güzel bir uyku ile ödüllendirilmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorsun. Etrafını saran bunca düşman varken, bugün için kendini kendine düşman yapmayacağına sevinerek yolculuğunun esas kısmına geçiş yapıyorsun.

Asakura-yama'nın eteklerine doğru geldiğin vakit, Güneş ışıklarının neredeyse tependen vurduğunu fark ediyorsun. Buraya kadar izlediğin yolda birkaç kervan ile karşılaşıyorsun. Ancak seni asıl tedirgin eden, bu kervanlara eşlik eden shinobiler oluyor. Alınbandlarını görmen nedeniyle shinobi olduğunu anladığın kişilerin seni tanıyacak olmaları ihtimaline karşı kendini sürekli tetikte tutuyorsun. Ne var ki, kader bugün tamamen senden yana olacak ki, hiçbir shinobinin dikkatini çekmiyorsun. Sanki orada hiç yokmuşsun gibi, göz göze geldiğiniz anlarda bile, kimsenin seni gördüğü söylenemez.

Bulunduğun noktada karşına çıkan ilk yerleşi alanı, beş adet eski taş konak oluyor. Hemen hemen karşılıklı bir şekilde bulunan bu konakların yapı itibariyle birini diğerinden ayırmak bir hayli zor. Hepsinin arka kısmında hayvanlarırn dinlenmesi ve yiyecek-içecek ihtiyaçlarını gidermesi için bir alan bulunuyor. Beş konağın ikisinin arkasında üçer adet at ve bu atlar ile at arabalarına göz kulak olan birer kişi bulunuyor. Diğer üç konağın arkasında ise beşer tane at ve bu atlar ile at arabalarına göz kulak olan birer kişi bulunuyor. Bu kişilerin shinobi olduklarını söylemek ise güç. Kıyafetlerine ve hareketlerindeki salaşlıklara bakılırsa, bunlar sadece efendilerine kölelik yapan kişilerden ibaret. At arabalarının içlerini görmen, bulunduğun açı itibariyle mümkün olmasa da, arka taraflarının da kapalı olduğu ve bu sebeple içlerini görmenin imkansız olduğunu fark edebiliyorsun. Ancak atların ve at arabalarının kalitesine bakılırsa, bu at arabalarında çok değerli şeylerin olduğunu söylemek de mümkün değil.

Yolculuğunun bu aşamasında ilerlemeye devam edebilirsin veya konaklardan birine girebilirsin.
Off Topic
Konu başlığı editlenmiştir. Pasiflik süresi 24 saattir.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Hitsujikai Waru
Posts:34
Joined:August 31st, 2018, 11:28 am

Re: [Hitsujikai Waru] İlk Filiz

Post by Hitsujikai Waru » September 6th, 2018, 11:56 am

Nemli toprağa her bastığında kırılan ince buz tabakasının çıtırtıları geliyordu sessizliğin içinde kulağına. Soğuk hava; gözlerini soğuk bir kurulukla yakarken, derisini attığı ilk adımda hissizleştirmişti çoktan. Bir tatlı su birikintisinin derinliklerinde gibiydi, ay ışığı bulunduğu yere zor ulaşıyor; ıslaklık, dondurucu soğuğa rağmen kaskatı kesilmesini engelliyordu. Ama su altında olmanın verdiği çerçevelenmiş hissi mevcut değildi; nemli ve soğuk hava olması olması gerektiği gibi ağır değil, tam tersine hafif ve soğuk bir esintinin getirdiği hafiflikteydi. Öyle ki bedenini hareket ettirmesi daha kolay geliyordu Waru'ya, burada gerçekten yürümek yerine süzülüyordu adeta. Ayağının altında çürük yapraklarla dolu toprağın üzerindeki kırağı bu kadar ince ve narin olmasa belki adımları çıtırtı çıkaracak kadar ağır değildi bile.

Gür ve sık iğneli çam ağaçlarının arasından gözlerine zor ulaşan dolunay daha ilk adımının etkilerini tanımaya başladığında tepesine gelivermişti. Artık bulunduğu küçük açıklığı daha net görebiliyor, etrafının büyük ve korkunç oni'lerle değil de büyük ve korkunç çam ağaçlarıyla kaplı olduğunun farkına varabiliyordu en azından. Toprak, çıtırtı çıkarmayacak kadar ıslak ölü yaprak ve otlarla doluydu. Zemine düşmüş damlalar çoktan donmuş olsa da orman, buzun mavimsi rengini yok edecek kadar boğuk yeşillikteydi. Öyle ki, ayın beyaz ışığı bile iğne yaprakların kurduğu sınırı geçtiğinde rengini kaybediyor ve salt görüş sağlayıcı bir araca dönüşüyordu. Bu açıklıktaki küçük habitatta genel geçer güzellik kavramlarına yer yoktu, doğanın pratikliği iş başındaydı.

"Geldin mi çocuk..." diye fısıldadı güçsüz bir ses. Konuştukça acı çeken birine ait gibi gelen ses, öyle sessizleşmişti ki cümlenin son bir kaç harfini duyamamıştı bile Waru. "Çök şuraya." diye devam etti, o ana kadar nereden geldiği belli olmayan ses bir anda ormanın açıklığındaki bütün ısıyı ve gürültüyü tek bir yerde birleştirirken. Sesin, yeni bulduğu kaynağını takip etmek için arkasını döndü Waru; ay ışığıyla aydınlanan geniş bir ağacın gövdesine sırtını dayayıp çökmüş insansı figür sanki olmamış gibi beliriverdi. Sanki daha çok, o arkasını döndüğünde ay ışığı bir spot lambası gibi karanlıkta kalan her şeyi aydınlatmış gibiydi.

Yüzünün yumuşak dokusu çoktan yerini çenesini kafatasına bağlayan bir kaç kas bağına bağlamış bir sima karşıladı tedirgin gözlerini önce. Üzerinde hala kararmış deri kalan göz çukurlarıyla göz göze geldiğinde bu insan kafatasının içinden dışarı kıvrılan koyu dalları fark etti önce. Korkak sessizliği içinde çıplak vücudu, daha doğrusu vücuttan kalanları incelediğinde bu sarmaşıkların bedenle bir arada olduğunu fark etti. Bu ölü erkek vücudunun üzerindeki nem, ayaklarını bastığı toprağın aksine kırağılaşmamıştı henüz. "Kimsin?" diye sordu Waru gözlerini cesetten ayırıp etrafına sesin gerçek sahibini arayan gözlerle bakarken.

"Senin geleceğinim, anınım, geçmişinim. Sana şekil veren kararlarım ben, kararlarının şekil verdiği...", ciğerlerine su biriken birinin çıkarabileceği seslerden birini çıkardı ceset, çenesi oynamamasına rağmen konuşan oydu, "Seni ve senden önce bir çoğunu var eden ve bütün kararlarını kontrol eden şeyim. Sen benim küçük bir parçamsın, ama sonuç olarak ben senim ve izliyorum. Korkma, ki yolun açık ve güzel olsun. Güven bana, ki benim çıktığım her yol açık ve baktığım her köşe güzeldir."

Gördüğü rüyanın etkisini üzerinden tamamen attığında çoktan geçidin yakınlarına vardığını fark etti genç adam. Böyle insanlardan uzak yaşamaya başladığından beri uyandığında rüyalarını daha rahat hatırlıyor, sıkıcı geçen uzun yürüyüşlerinde zihninin ona hediye ettiği hikayeler üzerine düşünüp zamanın akışını hızlandırıyordu. Hem bir süreliğine de olsa, sadece yürürken hayatının son zamanlardaki zorluğunu unutmak ve gerçek dışı şeyler üzerine düşünmek ona iyi geliyordu. Pes etmesini engelliyordu zihni Waru'nun görüşüne göre. Kişiliği her ne kadar buna yatkın olsa da içgüdüleri, bedeninin içinde saklı olan hayvan hayatta kalmak istiyor ve Waru'nun benliğini buna zorluyordu adeta. Henüz bir isim vermiş olmasa da rüyasında gördüğü orman kendi zihninde bu alt benliği temsil ediyordu onun için. Daha önce kuşlarla, köpeklerle, ağaçlarla konuşmuştu. Ama son zamanlarda, özellikle böyle amaçsız ve zor geçen zamanlarında orman korkunçlaşıyordu. Genç adama adeta, ölünce buraya geleceksin ve bir daha hiç ayrılamayacaksın; pes edersen ölürsün, seçimini yap ultimatomları veriyordu.

İnsanların sosyalliğe ihtiyacı vardı onun için. Uzun süre vücut aç kaldığında, kaslar bile hayatta kalmak için yiyeceğe dönüştürülüyordu sonuçta; uzun süre yalnız kaldığında da zihnin kendini bölüp etkileşime girecek birileri yaratması gayet normaldi. Tabi açlığın vücudu güçsüz düşürmesi gibi, elbet yalnızlığın da kötü bir etkisi olmalıydı. Waru henüz bunun ne olduğunu çözememişti. Ama yola çıktığında gördüğü at arabaları ve insanlar, bazıları alınbantlı shinobiler bile olsa onu rahatlatmış ve hatta bir açıdan mutlu bile etmişti. Bol kıyafetlerinin ve arkaya gergince çekilip düzenli bir topuz haline getirilmiş saçlarının onu Hitsujikai Waru olarak tanınmaktan koruduğunu düşünmek istiyordu. Uzun saçları genel görünüşünün büyük bir etkeni olduğundan onların toplu ve kısa görünmesi biraz daha maskülen bir tipleme olmasına ve onu aktif arayan birileri olmadığı sürece saklanmasına yarıyor gibi görünmüştü yol boyunca. Yine de altı aylık tecrübesine rağmen görüş alanına giren her insan gözden uzaklaştığında kendini şanslı hissetmekten alıkoyamıyordu.

Dört duvarı ve çatısı olan binaları gördüğü anda yolunun şimdilik sonuna geldiğine karar vermişti çoktan. En çok özlediği şeyin tabakta yenen sıcak bir yemek mi, yoksa onu gökyüzünden koruyacak bir çatı mı olduğuna karar veremeyecek durumdaydı artık zira. Hem belki karnını doyurduktan sonra insanı içgüdülerini bir kenara bırakıp asıl özlem beslediği annesine mektup göndermek için bir yol bulabilirdi. En yakınındaki konağın kapısından kibarca girecek, ziyaretçilerle ilgilenen kişiyi bulup ona yaklaşacak ve küçük sohbetlerle uğraşmadan konuşmaya başlayacaktı.

"Taze yemeğinizden bir porsiyon istiyorum lütfen. Bir de kağıt ve kalem verebilirseniz çok güzel olur."
Image
Künye
İsim: Hitsujikai Waru
Yaş: 16
Cinsiyet: E
Element: Fuuton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin Kaçak
Ryo: 10.000 Ryo
Prestij: 0
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 15

Motivasyon
Annesi Chizu; Bir şekilde annesinden güvenilir bir haber almayı ve sonunda onun yanına geri dönmeyi planlıyor. Bunun yanında genel bir çerçevede babasını tekrar etmek ve annesinin hayatından kaybolan ve bir köşede ölen biri olmamak için hayatta kalmayı ve hayatta olduğundan onu haberdar etmeyi istemekte.

Profil
Güç: 2
Çeviklik: 7
Kondisyon: 4
Potansiyel: 5
Varlık: 6
Zeka: 6

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 3
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
Favori Beceri; [Zeka] Tıp: 3
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1


Ninjutsu
Fuuton: Shinkuutai, D-Rank
Taijutsu
Musatsu Stili, C-Rank
Genjutsu
Teishi no Jutsu, C-Rank
Kokohi no Jutsu, C-Rank
Jubaku Satsu, B-Rank
Kokuangyou no Jutsu, A-Rank


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Wakizashi, İyi Kalite
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Hitsujikai Waru] İlk Filiz

Post by GM - Naruto » September 6th, 2018, 5:45 pm

Senin sağ tarafına düşen ilk konağa usulca giriyorsun. Kalabalığın gürültüsü sessizliğini daha da gizlerken, birkaç saniye içinde konağın zemin katının krokisini kafana kazıyorsun. Binanın tam ortasında yer alan girişin tam karşısında bir çıkış kapısı bulunuyor. Bu kapının konağın arkasında yer alan ve hayvanların bulunduğu alana çıktığını anlıyorsun. Bu kapının birkaç metre solunda, senin sağına düşecek şekilde, duvarla birleşik bir merdiven bulunuyor. Merdivenden bulunduğu kısma kadar gelen duvarda ise, iki adet büyük pencere bulunuyor. Karşıdaki kapının birkaç metre sağında arkadaki alanı gören bir cam bulunuyor. Sol tarafına denk düşen duvarda ise, herhangi bir cam bulunmazken, açılır-kapanır bir kapı bulunuyor. Bu kapıdan girildiğinde, mutfağa geçtiğini, tam o esnada elinde kocaman bir tepsi ile çıkan kişiden anlayabiliyorsun. Tek oda şeklinde bulunan zemin katın tavanında kocaman bir avize bulunuyor. Avizenin bir hayli eski olduğunu, ancak görüntü itibariyle heybetli durduğunu söylemek mümkün. Fakat zor temizlenebilir nitelikte olması da, avize eski bir görünüm katmıyor değil.

Bakışlarını aşağıya indirdiğinde ise esas önemli detayı, yani bu odanın içine bakıyorsun. Birbirine paralel olacak şekilde, dikdörtgen biçiminde sıralanmış 12 masa görüyorsun. Bu masaların uzun kenarlarında 2 veya 3 sandalye bulunurken, kısa kenarında birer sandalye bulunuyor. Bunun dışında, bazı masalar fazladan sandalyelerdeki insanları da misafir ediyor. İki masa ise, birkaç eksik sandalyeye rağmen boş duruyor. Birkaç sandalye ise etrafa dağılmış durumda.

Genel itibariyle içeridekilerin keyifleri yerinde ve sarhoşluk belirtisi gösteren biri bulunmuyor. Koyu sohbetler giderek daha gürültülü bir hal alırken, mutfağa yönelmekte olduğunu gördüğün bir çalışana usulca yaklaşıyorsun ve isteklerini sıralıyorsun. Yoğun çalıştığı her halinden belli olan adam sana sadece tek gözünü kırparak cevap veriyor.

Mutfağa yakın ve ortamı rahat görebileceğin boş bir masaya oturuyorsun. Birkaç dakika sonra ise, az önce konuştuğun çalışan masana bir tabak tonkatsuyu ve sosunu bırakıyor. Elinde diğer masalara getirdiği servisler bulunan adam, bunları dağıttıktan sonra, önlüğünün ön cebinden bir not defteri ve kağıdı da masana bırakarak mutfağa geri dönüş yapıyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Hitsujikai Waru
Posts:34
Joined:August 31st, 2018, 11:28 am

Re: [Hitsujikai Waru] İlk Filiz

Post by Hitsujikai Waru » September 7th, 2018, 10:36 pm

Benim güzel Aihachi'm;

Tanrı'nın, teninin rengi uğruna güneşi batırdığı turnam; beklediğin sazlığa ulaşıp sana besin olabilmek için akarsuya ters yüzen sazandan başka ne olabilir ki bu yaşlı Jirou. Kederim büyüktür, ki Tanrı beni bir sazan balığı olarak yaratmış; akarsuları da biz faniler yollarımızı kaybedelim diye sana ait kalbimden çıkan damarlar gibi karmakarışık yapıvermiş. Dilerdim ki ayaklanıp fanilerin güvenli ve sonu belli yollarından yürüyeyim sana, dilerdim ki şevhet yolunun sonunu bulup doyayım hoş sohbetine.

Ancak buralarda hava kuru benim güzel seslim. Serinlik ve su bulabilmek için yaylalara çıkmak istedim sana söylediğim gibi, yolumu bulamadım bir türlü. Burada ormanlar bile kuru ve sessiz, iyi insanlarla karşılaşmak zor derler su görmeyen yerde ama merak etme insanları ve beni nur tanem. Bir avcı yemeğini paylaştı benimle, yaşlı ve güçsüz gördüğü bu adamı geri çevirmedi hoş sohbetiyle. Verimsiz hasat zamanına rağmen yemeğini paylaştı benimle çiftçi bir aile, cebime zor zamanlar için kuruttukları yemeklerden koymadan salmadılar beni yoluma.

Serin esintiler bana sesin sakin sesini ilettikçe daha da özledim seni. Sana özlemim güç verdi bana karanlık rüyalarımda, sana olan özlemim tuttu beni bazen sürekli daireler çizdiğimi düşündüğüm yolumda. Ancak biliyorsun dönemem henüz geri sana, kendimi kaybettim çünkü son şafağımızda. Bulmam lazım benliğimi, aidiyetimi. Bazen düşünüyorum da, belki başka kayıpları bulurum kendi kaybolmuşluğumda. Eve dönüş yolunu bulamayanları geri getiremez evden ayrılmayan bir adam sonuçta. Ama merak etme döneceğim bir gün elim boş da olsa.

Bazen düşünüyorum da belki ben de yumurtadan yeni çıkmış bir turna kuşuyum senin gibi güzel Aihachi'm. Turna kuşları göç eden hayvanlardır bilirsin, belki benim de uçmadan önce göç etme vaktim gelmiştir. Bilemem. Ama huzuru bulduğumda geri döneceğim evime, bilirsin, göç eden kuşlar hiç unutmaz evlerini. Benim evim de sensin. Merak etme karnım tok, yemeğimi yerken yazıyorum bunları sana; narin burnun iyi koku alır, sana bunları yazdığım kağıdımdan yalan söylemediğimi anlarsın umarım. Keşke bu yaşıma rağmen hiç yara izim olmadığını da kanıtlayabilsem sana ama şimdilik ellerim olduğu sürece sana gönderdiğim mektuplara güvenmen lazım benim güzel Aihachi'm.

Büyük özlemlerimle,
Jirou
Cidden annesine yazdığı gibi yemeğini yerken yazmıştı mektubu. Sol eliyle kalemini kağıtta dikkatlice gezdirirken, sağ eli daha dikkatsiz bir şekilde yemeğini yiyordu. Neredeyse yazdığı her iki kelimede bir kendisinin ve mektubunun üzerinde gözlerin olup olmadığını kontrol ediyordu sakin göz hareketleriyle. Bu kadar şeyi aynı anda yapıyor olması yemeğini yemesinin bir hayli uzun sürmesine sebep olsa da lezzetli bir şeyler yemeyeli uzun zaman olduğundan dilinin sinirleri bundan gayet memnundu.

Son gördüğünde güneşin bulunduğu yere bakılırsa henüz öğleden sonra bile denilemezdi günün vaktine. Bitirdiği mektubu not defterinden koparıp bir zarfa sığacak şekilde katlayıp gereğinden fazla cebi olan pantolonunun ceplerinden birine koydu oturduğu yerde. Etrafında tıpkı onun gibi yolcuların gürültülerinin arasında yolunun geri kalan kısmını düşünmeye başladı. Uzun zamandır kendi kafasında oluşturduğu planlar çok küçük sebeplerden bile yerle bir olduğundan artık kendisine daha kısa vadeli yolar çizmeyi öğrenmişti. Her sakin zamanı, Waru için yeni bir yol haritası anlamına geliyordu artık.

Hala şu kızı bulmak istediğine emindi. Özellikle kendisi gibi insanlara ihtiyacı vardı ve bu ihtiyaç rüyalarının da gösterdiği gibi sadece maddi değildi. Geriye dönmek, daha doğrusu daha ileri gitmek istemese büyük şehirlerden uzakta bir köyde kendisine yeni bir hayat kurup unutulmayı beklerdi. Dünyanın nasıl döndüğünü bilmeyen, kitlelerden bihaber olan insanların yanında da buna rahatlıkla ulaşabilirdi elbet. Ama dönecek bir evi, henüz daha bilmediği bir amacı vardı; bu yüzden de dünyanın nasıl döndüğünü bilen birilerine ihtiyaç duyuyordu.

Bir süre etrafındaki masalara göz gezdirdi, göz bebeklerinin odaklandığı yerleri kulakları da takip ediyor ve insanların sohbetlerini Waru'ya taşıyordu. Sol elindeki kalem istemsizce not defterinin boş sayfasını karalamaya ve geçen gece gördüğü rüyasından kelimelerle beraber rüyasındaki adamı resmetmeye başlamıştı. Ama dünyanın nasıl döndüğünü bilen insanlara güvenemezsin. diye iç geçirdi kendi kendine. Yardım istemenin, gelen yardımı kabul etmekten daha güvenilir olduğunu öğretmişti geçen yedi ayı ona. Hatta bir keresinde cebindeki bütün paradan olmuştu neredeyse, ama kendisinin ulaşıp yardım istediği insanlar bu çaresizliğinde bile karşılık beklemeden ona el uzatmışlardı. Kaya ülkesinin uzak köylerinden birinde evlerinin bahçesindeki insanlardan yemek istediğinde güvensiz insanlar onu geri çevirmişti elbette, ama ona evlerini açan geniş aile bir günlüğüne de olsa hiç sahip olmadığı basit aile hayatını vermişti. Aslında düşününce, kaçak hayatı o kadar da kötü gelmiyordu artık Waru'ya; son altı ayda kendini ve dünyayı tanımaya başlamıştı.

Yine de, bu düşüncelerinin aksine Ayako denen kızı bulması lazımdı. Sora sora Konohagakure bile bulunurdu tabi, ama Konohagakure sabit bir yerdi. Sorarak uzun süredir o hayat tarzında hayatta kalmış bir shinobiyi bulmak pek hayli zor olmalıydı. Not defteriden karaladığı sayfayı koparacak, defteri ve kalemi düzenli bir şekilde elinde tutarken ona yemeğini veren çalışanın yakınından geçeceği anı bekleyecekti. Aynı süre zarfında etrafındaki masaların sohbetlerine kulak kesilmeyi planlıyordu. Belki yollarına eşlik edebileceği birilerini bulabilirdi. Ayako gibi düşündü bir süre; sivil, kolay kandırılabilir, az kişilik salaş bir grup kız için doğru av olurdu büyük ihtimalle. Waru da böyle insanlar için kulak kesiliyordu, uzun zamandır kaçan zayıf bir kurban olmasına rağmen avını koklayan bir avcı mantosunu giymesi zor olmamıştı da genç adam için. Sonuçta bir shinobiydi, öldürmek için yetiştirilmişti.

Çalışanı yakaladığında iki eliyle not defterini ve kalemini iade edecek ve nazik bir şekilde; "Bunlar için teşekkür ederim. Bir süre oturmayı düşünüyorum ancak yolluk bir şeyler ve matarama su da almak isterim ayrılmadan. Eğer bunları buradan temin edebilirsem bir haftalık yolluk, yemeğim ve kağıtlar için size borcum ne kadar olur? Bir de yakınlarda ülkeler arası mektup gönderebileceğim bir yer var mı?" diyecekti.
Image
Künye
İsim: Hitsujikai Waru
Yaş: 16
Cinsiyet: E
Element: Fuuton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin Kaçak
Ryo: 10.000 Ryo
Prestij: 0
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 15

Motivasyon
Annesi Chizu; Bir şekilde annesinden güvenilir bir haber almayı ve sonunda onun yanına geri dönmeyi planlıyor. Bunun yanında genel bir çerçevede babasını tekrar etmek ve annesinin hayatından kaybolan ve bir köşede ölen biri olmamak için hayatta kalmayı ve hayatta olduğundan onu haberdar etmeyi istemekte.

Profil
Güç: 2
Çeviklik: 7
Kondisyon: 4
Potansiyel: 5
Varlık: 6
Zeka: 6

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 3
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
Favori Beceri; [Zeka] Tıp: 3
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1


Ninjutsu
Fuuton: Shinkuutai, D-Rank
Taijutsu
Musatsu Stili, C-Rank
Genjutsu
Teishi no Jutsu, C-Rank
Kokohi no Jutsu, C-Rank
Jubaku Satsu, B-Rank
Kokuangyou no Jutsu, A-Rank


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Wakizashi, İyi Kalite
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Hitsujikai Waru] İlk Filiz

Post by GM - Naruto » September 8th, 2018, 8:29 pm

Masadaki kişilerin muhabbetlerine kulak kabarttığında, içlerinden hiçbirinin senin ilgini çekmediğini fark ediyorsun. Burada oturanlardaki genel hava, günü gününe geçinebilen ancak mutlu olmayı da başarabilen insanların neşeli bir günü tadında. Diğer bir deyişle, burada bulunanların Ayako'nun çok da bulaşacaği tipler olmadığı yönünde düşüncelerin ile farklı hedefler belirlemen gerekiyor. Dolayısıyla bu uğultunun içinde cümleleri tam olarak anlamaya çalışmanın verdiği yoğun çabadan kendini sıyırıveriyorsun. Zamanlaman harika olacak ki, tam bu esnada sana yemek ile kalem ve kağıt getiren çalışan senin yanından geçiyor. Kibarca bu çalışanı durdurmanın ardından, adama derdini anlatıp sorularını sıralıyorsun. Çalışan sana biraz beklemeni söyledikten sonra mutfağa gidiyor ve birkaç dakika sonra da geri dönüyor.

Masandaki boş sandalyelerden birine oturan çalışan “Galiba nerede olduğun konusunda pek bir fikrin yok, ha?” diyerek lafa giren çalışan, belki de haddinden daha fazla samimi bir ses tonuyla “Burada mektup gönderebileceğin bir yer bulman mümkün değil. Burayı ne sandın, Ishigakure veya Minami mi?” diyor. Etrafına biraz bakınıp kimsenin kendisine seslenmediğinden emin olduktan sonra ise “Buradan çıkıp yukarıya doğru gidersen, Asakura Geçidi'ndeki hana ulaşırsın. Orada rica minnet birilerine mektubunu taşıtabilirsin. Tabi ulaşacağı yere götürürler mi orası meçhul... Onlara ryo alıp mektupların burada yırtıldığına çok şahit oldum.” diyor. Çalışan bir kez daha etrafını kontrol ettikten sonra “Bak sana ne diyeceğim... Burada akşama kadar oturabilirsin. Yolculuğun için gereken yiyecek ve içeceği ayarlarım. Hatta mektubunu da tek parça halinde gideceği yere ulaştırırım. Mesaiden sonra ise beraber biraz laflarız... Ne dersin?” diyor sana. Niyetini kendince gayet net bir şekilde gözler önüne seren çalışan senden cevabını beklerken bir kez daha bakınıyor etrafına ve gülerek tekrar dönüyor sana.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Hitsujikai Waru
Posts:34
Joined:August 31st, 2018, 11:28 am

Re: [Hitsujikai Waru] İlk Filiz

Post by Hitsujikai Waru » September 8th, 2018, 10:17 pm

Avcılığın tecrübe gerektirdiğini söylemişti birileri zamanında genç adama. Şimdi iş sadece metaforda da olsa sözün doğruluğunu kanıtlamıştı kendine Waru. Halinden memnun emekçi adamların ve tüccarların sohbetleri her ne kadar ilgi çekici olsa da bir süredir insan sesi duymamış oluşu onu odaklanamaz bir vaziyete sokmuştu. Küçüklüğünden beri art arda sıraladığı kelimeleriyle ve dikkati ne kadar dağınık olursa olsun karşısındakini dikkatle dinleyen kulaklarıyla insanların saygısını ve ortamın dikkatini üzerine rahatlıkla çeken çocuk, şimdi etrafındaki basit sohbetlere bile kulak kabartamaz duruma gelmişti. Odaklanmak için gözlerini kapatmayı denediğinde, zihni insanların sohbetlerini bastırmış ve ona doğru yönelen han çalışanının ayak seslerine kilitlenmişti. Bu his yabancı değildi elbette, Kusagakure'deki yalancı huzurunu kaybettiğinden beri böyleydi; güvensiz ve tedirgin.

Adam, Waru'nun sözlerini dinleyip içeri gittiğinde kısa bir süre düşünmeye koyuldu kendi içinde. Tanımadığı, ses tonunu bilmediği ve en önemlisi nasıl çalıştığını bilmediği birinin şeklini almaya çalışmıştı biraz önce. Ayako gibi düşünüp, Ayako gibi av aramaya çalışmış ve başarısız olmuştu. Henüz akademi öğreniminde Henge tekniğini öğrenirken bu konudaki asıl noktayı kapmış olmalıydım. diye iç geçirdi. Kızı, onun gibi düşünmeye çalışarak bulması pek olası gelmiyordu Waru'ya artık. Onun gibi düşünebilseydi kıza ihtiyacı olmazdı zaten. Aptallığını uzun zamandır aç olduğu için yediği lezzetli yemeğin dikkat dağıtıcılığına verip kaybolmuşluğundan sıyrıldığında tekrar ona yaklaşan han çalışanının ayak seslerine odaklandı.

Halihazırda gereğinden fazla tedirgin Waru'nun masasına öylece oturarak hiç güzel bir başlangıç yapmamıştı adam. Bu konuda tepki gösterecek bir kişiliğe sahip olsa, bu hareketin ardından gelen babacan olmaya çalışan samimi kelimelerden sonra oradan kalkıp giderdi büyük ihtimalle bu güvensizliğinde. Bunun yerine tepkisizce oturup konuşan adamın yüzüne kilitlenmişti. Karşısındaki adamın kelimelerinin rahatlığı ve ilk kez gördüğü biriyle bu kadar kolay göz teması kurabilmesi, Waru'nun bol mantosunu gererek üzerine çekmesine sebep olmuştu istemsizce. Son altı aydır, kendini güvensiz hissettiğinde bunu yapar; sırtında bağlı duran wakizashinin bu hareketle omurgasına baskı uygulamasından güç alırdı.

Adamın her cümle arasında genç adam için sebepsizce etrafı gözetlemesiyle baktığı yerlere kayan odağına rağmen adamın kelimelerini tamamen dinlediğine emin olmuştu. Bu adama güvenmiyordu. Dinlence, üzerinde duran çatı ve sosyal etkileşim ihtiyacına rağmen henüz bir kaç dakika önce yardım istemenin gelen teklifi kabul etmekten çok daha güvenli olduğunu düşünüp bunun üzerine planlar kuruyordu. Karşısındaki girişken adamın cümlesi bittiğinde aklında çoktan oluşturduğu cevabı vermesi zor olmayacaktı; "Teşekkürler. Ama yoluma devam edeceğim ben. Çevrede tehlikeli soygunculardan bahsedildiğini duydum, tek başıma hava karanlığına kalmak istemem." derken eli mantosunun altından cüzdanına gitmişti. Amacını belirtmek ve ısrardan kaçınmak için cüzdanı adamın görebileceği seviyeye çıkardı dikkatini diyalogdan ayırmadan ve devam etti; "Yolluk hazırlamak zamanınızı alacaksa, bir sonraki durağıma kadar dayanabilirim sanırım. Bunun dışında borcum ne kadar acaba?"

Genç adam ödemeyi yaptıktan sonra handan ayrılmayı ve adamın tarif ettiği yere doğru yukarılara çıkmayı planlıyordu. Etrafa göz gezdirecek, eğer zamanı yeterse adamın bahsettiği hana kadar gidecekti. Bu sayede şu an bulunduğu yere göre belirli bir mesafede neler olduğu hakkında fikir sahibi olmak istiyordu. Ama hava karardığında, geri buraya dönmekti amacı.

out: Bundan sonra birinci tekil şahıstan yazmayı planlıyorum. Çok saçma cümleler ortaya çıkıyor ve gereksiz uzuyor böyle.
Image
Künye
İsim: Hitsujikai Waru
Yaş: 16
Cinsiyet: E
Element: Fuuton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin Kaçak
Ryo: 10.000 Ryo
Prestij: 0
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 15

Motivasyon
Annesi Chizu; Bir şekilde annesinden güvenilir bir haber almayı ve sonunda onun yanına geri dönmeyi planlıyor. Bunun yanında genel bir çerçevede babasını tekrar etmek ve annesinin hayatından kaybolan ve bir köşede ölen biri olmamak için hayatta kalmayı ve hayatta olduğundan onu haberdar etmeyi istemekte.

Profil
Güç: 2
Çeviklik: 7
Kondisyon: 4
Potansiyel: 5
Varlık: 6
Zeka: 6

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 3
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
Favori Beceri; [Zeka] Tıp: 3
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1


Ninjutsu
Fuuton: Shinkuutai, D-Rank
Taijutsu
Musatsu Stili, C-Rank
Genjutsu
Teishi no Jutsu, C-Rank
Kokohi no Jutsu, C-Rank
Jubaku Satsu, B-Rank
Kokuangyou no Jutsu, A-Rank


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Wakizashi, İyi Kalite
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Hitsujikai Waru] İlk Filiz

Post by GM - Naruto » September 9th, 2018, 10:30 pm

Asakura Dağı tüm heybeti ile yükseliyor yerden... Güneş tepedeki konumunu biraz daha batıya yönlendirmişken tekrar adımlamaya başlıyorsun. Yanında seni Asakura Geçidi'ne götürmeye yetecek, yani yaklaşık 2 günlük erzak bulunuyor. Su ise, seni baya idare edecek kadar çok... Durakladığın konaktan ayrılırken planların hazır olsa da, hangi plana uyacağına karar vermek zamana kalmış bir durum olduğu için, bu konulara çok da kafa yormuyorsun. Şimdilik sadece ilerlemek ve yol boyunca görmek istiyorsun.

Asakura Dağı'nın eteğinden zirvesine doğru ilerleyen, yan yana iki at arabasının rahatlıkla geçebileceği ve oldukça temiz bir yoldan ilerliyorsun. Yukarı doğru gidiş yönünün sağ tarafı dağa yaslanmış şekildeyken, sol tarafı boşluğa bakıyor. Ancak yol ile bu kenar arasında bir hayli mesafe olduğunu söylemek mümkün. Böylece aşağı inişlerde hayvanların huysuzluk çıkarmaları durumunda doğruca aşağıya uçma gibi bi hadise yaşanmasının önüne geçilmiş oluyor. Birkaç tane at arabasının sakin bir şekilde aşağıya inişini seyrederken, sen de yolu takip ederek Asakura Geçidi'ne doğru ilerliyorsun.

İlerlemen boyunca yolun yapısında herhangi bir değişiklik görmüyorsun. Bu yolun karşılaştığın diğer birçok yola göre bakımlı olduğunu söylemek artık senin için mümkün oluyor. Aynı zamanda, epey sık kullanılan bir yol olduğu da zihnindeki notlarda yerini alıyor. Geliş ve gidiş yönünden onlarca at arabası gelip geçerken, havanın giderek kararmaya başladığını görüyorsun. Ancak halen daha Asakura Geçidi'nin girişine varamamış olmak seni tedirgin ederken, bir at arabasını durdurup sürücüsünde Asakura Geçidi'ni ve hanı soruyorsun. Adam Asakura Geçidi'nin başlangıcına yaklaşık iki saatte ulaşabileceğini, hanın ise Asakura Geçidi'nin ortasında, yani bir günlük yol uzaklığında olduğunu söylüyor. Bu bilgileri verdikten sonra ise, sana başkaca bir yardımı olmadan yoluna koyuluyor.

Konuştuğun adamdan aldığın bilgiler çerçevesinde düşündüğünde, Asakura Geçidi'nin başlangıç noktasına vardığında havanın zifiri karanlık ve geri dönüşün senin için epey zahmetli ve tehlikeli olacağını fark ediyorsun. Bu sebeple de ilerlemene ara verip, geri dönüş yoluna koyuluyorsun. Hava tamamen karardığında ve göğü aydınlatan ay ve yıldızlar baş başa kaldığında, çıktğın konağa geri dönüş yapıyorsun.

Konak neredeyse bıraktığı gibi dururken, değişen şeylerin sadece kişiler olduğunu fark ediyorsun. Ancak seninle konuşan genç çalışan, senin girdiğini gördüğü anda inanılmaz bir mutlulukta elindekileri hızlı hızlı masaya bıraktıktan sonra, senin kalktığın masaya gidiyor ve elindeki bezle masayı hızlıca parlattıktan sonra, senin masaya oturabileceğini işaret ediyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Hitsujikai Waru] İlk Filiz

Post by GM - Naruto » September 11th, 2018, 12:23 pm

Off Topic
Sitenin yeni döneminin ve karakterinin ilk pasiflik uyarısını alıyorsun, ama son olsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Hitsujikai Waru
Posts:34
Joined:August 31st, 2018, 11:28 am

Re: [Hitsujikai Waru] İlk Filiz

Post by Hitsujikai Waru » September 11th, 2018, 7:42 pm

out: irl şu sıralar çok dikkat dağıtıcı şeylerle dolu, özür dilerim. tekrarı olmaz pasifliğin.

Aslında zamanımın yüzde doksanında ne yaptığımı bile bilmiyorum. Sanırım hayatımın büyük travmalarla dolu olmaması bunun sebebi, yahut kişiliğimin tembel oluşu. Tabi fiziksel olarak tembel değilim, çoğu kişiye göre her konuda çevik denilebilecek biriyim elbette. İstenen herhangi bir şeyi yapmaktan da çekinmedim şimdiye kadar. Kastettiğim tembellik düşünce tembelliği; gerizekalı değilim elbet, ama birinin gösterdiği yoldan gitmek ve söz dinlemek bir shinobi olarak kanıma işlemiş sanırım. Kendi halime bırakılsam hiç bir şey yapmam da demek istemiyorum, sonuçta daha önce defalarca kez düşündüğüm gibi uzak bir köye yerleşip unutulmayı beklerken başkalarının huzurlu diyebileceği bir hayat yaşayabilirken yollardayım.

Sadece, alışkın değilim. Adamın samimiyeti ve hoş sohbeti yedi-sekiz ay önce bana yeni arkadaş diye bağırırken şimdi tehlike fısıldıyor. Buna da alışkın değilim haliyle. Korkuyorum benliğimi oluşturan dayatma fikirlerin daha da parçalanmasından. Shinobilik hayatım boyunca bana anlatılan yoldaşlık, arkadaşlık kavramları bir gecede yok olduktan sonra normal görünen bütün insanlardan çekinmekten çok korkuyorum. Profesyonel bir katilim ben, korktuğum şey hiç bir zaman canımın yanması olmadı. Hayır. İnsanların, canlarını yakmam için sebep vermesi korktuğum. Her seferinde bunun daha kolaylaşması.

Konaktan koşar adımlarla çıktığımdan beri saatler geçmiş olmalıydı. Çekingenliğimle yüzleşmem için dünyanın o dört duvarın arasında olmadığına, benim orada kısılı olmadığıma inanmam gerekiyor olacak ki yoluma daha yeni başlamışken geri dönüş planımı kendi içimde onaylamıştım. Konaklara kadar olan yolu zaten biliyordum, şimdi hava kararmaya yaklaşırken yarım günlük mesafe kadar ilerisini de biliyorum. Eğer geri döndüğümde, kendimi zorlamak için kurduğum bu güven totemi hafifçe sallansa bile istediğim yönde bildiğim yolları izleyebilirdim hem.

Gecenin karanlığında, soğukla beraber kurumaya başlayan terimi sildim yavaşça. Arkamda topladığım saçlarımın, aradan kaçan bir kaç tutamının gün boyunca ensemin teriyle beraber bana işkencesi biteli on beş dakikadan fazla olmamıştı. Gündüz dinlemeye uğraştığım kafileler çoktan ayrılmış olmalıydı, ortamın insan gürültüsü bile yabancıydı. Tek tanıdık yüzün parıldayan gözleri ve gülümseyen dudaklarının gündüz beni tedirgin eden samimiyetini zihnimin derinlerine gömerken fazla orta yerde olduğunu düşündüğüm masaya yönelmiştim çoktan. Bugün bir arkadaş edineceğim. cümlesini kendi zihnimde tekrar ederken müteşekkir göründüğünü umduğum bir gülümsemeyle karşılık verdim önce masayı işaretine.

"Keşke şu bahsettiğin hanın ne kadar uzak mesafede olduğunu sormak aklıma gelseydi çıkmadan." dedikten sonra saf bi' şekilde gülecek ve elindeki masa bezini almaya yeltenecektim. "Ben daha gerilerde bir masaya geçeceğim, onu da silmeye zaman kaybetme ben hallederim. Mesain bitince görüşürüz dostum." diye ekledikten sonra daha köşelerde bir masaya, sırtım duvara gelecek şekilde oturacak ve uzun zamandır çalışamadığım insan gözlem yeteneklerimin pasını atmak için insanları izleyecektim.
Image
Künye
İsim: Hitsujikai Waru
Yaş: 16
Cinsiyet: E
Element: Fuuton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin Kaçak
Ryo: 10.000 Ryo
Prestij: 0
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 15

Motivasyon
Annesi Chizu; Bir şekilde annesinden güvenilir bir haber almayı ve sonunda onun yanına geri dönmeyi planlıyor. Bunun yanında genel bir çerçevede babasını tekrar etmek ve annesinin hayatından kaybolan ve bir köşede ölen biri olmamak için hayatta kalmayı ve hayatta olduğundan onu haberdar etmeyi istemekte.

Profil
Güç: 2
Çeviklik: 7
Kondisyon: 4
Potansiyel: 5
Varlık: 6
Zeka: 6

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 3
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
Favori Beceri; [Zeka] Tıp: 3
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1


Ninjutsu
Fuuton: Shinkuutai, D-Rank
Taijutsu
Musatsu Stili, C-Rank
Genjutsu
Teishi no Jutsu, C-Rank
Kokohi no Jutsu, C-Rank
Jubaku Satsu, B-Rank
Kokuangyou no Jutsu, A-Rank


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Wakizashi, İyi Kalite
Locked

Return to “Asakura Geçidi”