[Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Rüzgâr ve Kaya ülkeleri arasındaki doğal sınırı oluşturan geçit.
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by GM - Naruto » October 17th, 2018, 10:32 am

Asakura Geçidi’nde yaşananların ardından, ancak bir shinobinin olabileceği sakinlikle Henge no Jutsu uyguluyor ve kafanda canlandırdığın ihtiyara dönüşüyorsun. Etrafına bakındığında henüz kimselerin olmadığını görüyorsun. Aslında Asakura Geçidi gibi işlek bir noktanın, böylesine dingin olması Tanrı’nın sana bir lütfu gibi. Yine de içinde bulunduğun durumda, oturup Tanrı’ya dua edebilecek boş bir vaktinde bulunmuyor. Bu yüzden at arabasının gittiği yönde yürümeye devam ediyorsun. Bir ihtiyar olarak…

İlerlemenin üzerinde yarım dakika bile geçmeden, yolun işlekleşmeye başladığını fark ediyorsun. Ancak bu işleklik sadece tek yönlü oluyor. Seninle aynı istikamette hareket eden birçok at arabası, sanki sen hiç yokmuşsun gibi yanından geçip gidiyor. Bu esnada, ufukta beliren siyah dumanlar dikkatini çekiyor. Sanki vücudunun bir parçasıymış gibi içinde bir his yaratan bu siyah dumanlar, giderek griye dönmeye başlıyor. Her ne kadar dumanların çıktığı bölgeye çok yakın olmasan da burnuna iğrenç bir koku çarpmaya başlıyor. Yol üzerinde yer alan kayalar, pek de seni saklayabilecek büyüklükte olmasa da, bir ihtiyarın üzerine oturup soluklanabileceği büyüklükte. Tabi bu sadece görünen kısmı… Kayaların yerin altında devam edip etmediği konusunda çok da bir fikrin yok. Zaten şimdilik kullanma amacına göre bunun bir önemi de yok. Bu kayalar dışında yolunun üzerinde herhangi bir kuytuluk da bulunmuyor. Kaldı ki, yanından geçip giden insanlar için şu an o kadar önemsiz bir konumdasın ki, yolun ortasında dursan dahi herhangi birinin durup durmayacağı konusunda şüphelisin.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Saiki Ryouta
Posts:63
Joined:September 1st, 2018, 10:43 am

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by Saiki Ryouta » October 18th, 2018, 9:30 pm

Dumanın verdiği duyguyu hissetti. Beyninde oluşan elektriklenme, düşüncelere itti. Ölümün nahoş tadı... Bu olsa gerek. Düşündüğü şeyler bunlardı. Sadece iki cümle. Bilincinin derinliklerinde, dumandan gelen o tanıdık duyguyu garipsemişti. Ama çok önemsemedi. Ne olabilirdi ki? Giichi yok, Ukon yok ve Nozaki de yok. Var olan şey; gücün peşinde koşan bir varoluş. Belki bir hayalet. Belki bir canavar. Belki de şeytanın ta kendisi. Fakat bunlar önemsiz. Güç peşinde koşan kişi, hâlâ bir kimseydi. Varlığı gerçekti. İradesi de gerçekti. Güneşin doğuşu ve batışı kadar, her şey açık ve netti.

Adımlarını atarken, gördüğü insan kalabalığı hakkında pek bir şey düşünmedi. Kendisine kimse bir sıkıntı çıkarmamıştı. O da şimdilik bir sıkıntı çıkarmayacaktı. Yürümeye devam edecekti. Ne zamana kadar bilmiyordu. Belki uygun bir an gelene kadardı. Ama o uygun bir an neydi, cevabı bilmiyordu. Fakat geleceği zaman bunu hissedecekti. O zamana kadar her şeye dikkatini verecek, dışarıdan veriler elde edecekti. Garip şeyler, ilgi çekici şeyler ve ilginç ayrıntılar. Aynı yol üzerinde bulduğu araçları ve insanları bu kıstaslar altında değerlendirecekti.

Uygun bir an. Bu kıstaslar, bunun için gerekliydi. Belki bir araca biniverirdi. Belki de yine birilerini öldürürdü. Korkusu yoktu artık. Bir kimseleri öldürebilirdi. Eğer ellerinde yeterince güç varsa, tabii. Akılsız bir katil olmak istemedi. Planlı ve programı olan, bir kelle avcısı. Belki bu daha uygun bir isim olurdu. Bilemedi. Fakat Ryouta hâlâ Ryouta idi. Değişen birkaç şey dışında. İsimlere ya da başka abuk sabuk şeylere ihtiyacı yoktu. O, kendi olmak istiyordu sadece. Gerçek kendisi. Tabii, ayrı bir gerçek daha vardı. O da ne kadar gerçek kendisine yaklaşırsa, güce olan açlığının sınırlarının artmasıydı.

İsteğinin büyüklüğü, belki bir şeyler ile karşılaştırılabilirdi. Dünya üzerindeki en büyük dağ, bir başka insanın zenginlik isteği gibi. Yani hâlâ isteğinin sınırı, uzayı parçalayıp, zamanı delmemişti. Hâlâ bunun için zamanı vardı. Bir süre daha beklemeliydi. Gerçek Ryouta olduğu zaman, eşsiz olacaktı. Bir numara, her şeyin üstünde. İstek olarak tabii ki. Aynı zamanda güçlenecekti. Buna emindi. Sunagakure'ye olan yolculuğunda neler elde edebilirdi, bilmiyordu. Ama birkaç fikri de yok değildi. Çalabileceği bir kekkei genkai organı, bir fikirdi. Jutsu parşömenleri bir başkası. Güçlü silahlar, ninja ekipmanları. Kısacası net bir şekilde onu güçlendirecek şeyler. Peşinden koşacağı şeyler bunlar olacaktı.

Tüm bunları düşüne dururken, etrafını izlemeyi ve ayrıntıları kafasına yazmayı da ihmal etmedi. Dikkatli olmak ve her an tetikte olmak zorundaydı. Dikenlerle dolu yoldu, kendi yolu. Fakat bir gün, bu dikenlerin hepsi; kül, toz ve duman olacaktı. Attığı adımların altında ezilirken, çıkardıkları çatırdama seslerini zevkle dinleyecekti. Tüm bunlar... düşünmesi güzel, fakat uygulaması zor hedeflerdi. Ama söz konusu Ryouta ise, gerisi teferruattı. Ya ölüm, ya da zirveye ulaşmak. Daha farklı bir yorumla; hep ya da hiç. Varlığı devam ettiği sürece, aynı amaca hizmet edecekti. Vazgeçmeyecek, sürekli ileri adım atacaktı. Yürüdüğü yolun bir sonu olduğunu düşünmese bile, o yolda bulunan herkesi geçmek, şimdilik yeterliydi.

Güçlü kişiler... Aklının hep bir köşesinde bulunan bir gruptu. Onlara saygı duyarken, aynı zamanda gıpta da ediyordu. Kendisi ile aynı yola sahip olan bu insanları takdir ediyordu. Aynı yol olmasına karşın, onun önünde oldukları aşikâr idi. Kişinin kendine ya da karakterine değil, gücüne olan bir takdirdi bir nevi bu. Elbette işin birde diğer boyutu vardı. Bu da kendi hedefleriydi tabii ki. Ryouta, tüm bu güçlü insanlardan daha güçlü olacaktı. Geçmişte yaşaması, şimdi yaşaması fark etmezdi. Gelecekte yaşaması bile önemsizdi. Tüm varoluşun üzerinde olmak, hedefi buydu.

Eğer ki dünyada krallar varsa, o zaman onların tanrısı olurdu. Eğer ki dünyada tanrılar varsa, bu sefer onların kralı olurdu! Her şeyin ve herkesin tepesinde olmak. Hedefi buydu! Dünya üzerinde bulunan tüm sırlar, her türlü gizli şeyler. Elinde tutmak istediği bir diğer şeylerdi. Geçmişte saklı kalmış, insanların adını bile hatırlamadığı unutulmuş bilgiler. Astronomi, yıldızlar ve gezegenler... Çakra ve köken. Shinobiler. Büyülü yaratıklar. Eski kalıntılar. Garip kalıtsal yetenekler. Her şey ama her şey. Daha sayamadığı tüm ilginç ve garip, doğaüstü şeyler. Hepsine ulaşmak istedi! Hepsini avuçları içinde tutmak istedi.

Bir gün kendi efsaneni yazacaktı. Dünyanın kendisi yok olsa bile, efsanesi hâlâ devam edecekti. Mevcudiyeti, evrenin kendisi ile denk olacaktı. Asla sönmeyecek ve eskimeyecekti. Dillerden düşmeyecekti. Bu yüzden durmuyordu. Hâlâ devam ediyordu. Yaşlı bir insanın kimliğine bürünmüş olsa bile, kıyafetlerini o yaşlı insanın giydiği paçavralara benzetse bile durmuyordu. Durmayacaktı da. Önünde yürünmesi gereken bir yol vardı. Sonsuz uzunlukta bir yol.
Image
Künye
İsim: Saiki Ryouta
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.80
Kilo: 70
Köy: Kaçak (Ishigakure)
Element: Fuuton, Katon
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 400
Prestij: -
Kullanılabilir GP: 1

Motivasyon:
Güç Arzusu: Her sabah kalktığında, aklından geçirdiği tek bir şey olurdu. Daha güçlü biri olmak. Bu yüzden her türlü zorluk ve acıya göğüs germeye kararlıdır. Önündeki yol ne kadar zor olsa da, o yol üzerinde yürümekten asla vazgeçmeyecektir.

Komplikasyon:
Açgözlülük: Kendini güçlendirmek konusunda oldukça saplantılıdır. Ne kadar tehlikeli olsa da, eğer kendini güçlendirecek bir şey varsa, o şeyi takip edecektir. Güçlü bir silah, iyi bir teknik ya da daha başka şeyler. Bu uğurda kendini tehlikeye atmaya ve insanları katletmeye hazırdır.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 8
Potansiyel: 8
Varlık: 3
Zeka: 4
Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1

Ninjutsu
Shunshin - D Rank
Ayatsuito - D Rank
Ryuka no Jutsu - C Rank
Fuujin no Jutsu - B Rank
Suzaku no Jutsu - A Rank
Taijutsu
-
Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar: Standart Ekipman Çantası
10 metre Sentetik Misina(Normal)
2×Kondisyon Hapı(Normal)
1×Kan Hapı(Normal)
1×Chakra Hapı(Normal)
1×İyileştirici Hapı(Normal)
1×Patlayıcı Parşömen(Kötü)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by GM - Naruto » October 19th, 2018, 10:01 pm

Yaşlı adamın adamları durmaksızın ilerliyordu tozlu yolda. Yanından geçen hiçbir at arabası tarafından umursanmadan, gri dumanlara doğru gitmeye devam ediyorsun. Biraz ilerinde toplanan kalabalık, sana burada olan biten anlatıyor aslında. Burnuna gelen kötü kokular mide bulandıracak seviyeye yaklaşıyor. Yanık et ve yağ kokusu, havadaki tüm güzellikleri yok ederken, biraz ilerinde kusmakta olan insanları görüyorsun. Onların yanında usulca geçip gittiğinde, neredeyse küle dönmüş bir at arabası ve onun birkaç metre ilerisinde küllerin içinde simsiyah olmuş bir at görüyorsun. Atın biraz gerisinde ise, bir insan ait olması muhtemel kol ve bacaklar... Ortamda göremediğin tek kişi Giichi oluyor. Senin karnını doyuran, senin konaklamanı sağlayan, seni sorgusuz sualsin gideceğin yere bırakmak isteyen zavallı Giichi... Yanmış at arabasının içinde boğazındaki kunaiyle bütünleşmiş olması muhtemel olsa da, etrafta duraklamış at arabaları ve insanlar bu caniliği kimin yapabileceğini tartışıyor. Şimdilik 15 kadar at arabası ve yaklaşık 25 kişilik bir grup toplanmış durumda ve hem karşı yönden hem de senin geldiğin istikametten gelmeye devam eden at arabaları da bulunuyor. Onların da bu manzara karşısında en azından duraksayacakları kesin gibi. Biraz kulak kabarttığında ise “Bir hırsız mı?”, “Hayır, çalınan bir şey olsa at arabasını alırdı.”, “Kesin bir seri katil.”, “Zavallı attan ne istedi ki?”, “Bunu yapan insan olamaz!” ve “Acaba bunlar kimdi? Ishili shinobilere haber vermemiz gerekiyor.” şeklinde cümleler kulağına çalınıyor.
Off Topic
Bu aşamada iki seçenek önünde duruyor. İlk seçeneğin, olay mahallinde kalıp olan biteni izlemek ve olacakları görmek. İkinci seçeneğin ise yolculuğuna devam etmek. Yapacağın RP'ni hangi seçeneği seçtiğini belirterek bitirmen gerekiyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Saiki Ryouta
Posts:63
Joined:September 1st, 2018, 10:43 am

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by Saiki Ryouta » October 23rd, 2018, 12:05 pm

Bazı zamanlar vardır ki, bilinmezdir. Esrarengiz ve tahmin edilemez. Sadece olmak ister ve olur. Bir anda vuran kalp krizi gibi. Beklenmedik şekilde gelir. Farkına varıldığı zaman da çok geç olmuş olur. Şu an da, o zamanlardan biriydi işte. Zihninin derinliklerinden gelen bir haykırış, bir çırpıntı kendini gösterivermişti. Aklının her santimetre karesi doldurmuş, ikna etmişti kendisini. Her hücresi buna inanmıştı. Sonucunda da eylemler silsilesini gerçekleştirmişti. Olması gerektiği için olmuştu. Sebepsiz yere değil. Belli bir birikim, belli bir tecrübe söz konusuydu. Rastgele olan bir şey değildi bu.

Pişmanlık... Neden pişman olmalıydı ki? Düşünmüştü ve yapmıştı. Önünde milyonlarca seçenek olmasa da, yine de beş - on tane seçeneği vardı. Fakat seçtiği şey, Giichi ve Ukon'u oracıkta infaz etmekti. Bu seçeneğin sonucunda ortaya çıkan şey ise, oldukça tatmin ediciydi. Eskiden yaşadığı hayatın, renklerden yoksun olduğunu düşündü. Sanki dünya üzerinde var olan bazı şeyleri, tam olarak anlayamadığını düşündü. Daha spesifik olmak gerekirse, varlığı vardı. Ama sanki tam değildi. Yarım gibiydi. Ama şimdi... Daha netti. Varlığının bir kısmının tamamlandığını hissetti.

Ruhu vardı ama bedeni üzerinde tam kontrol sahibi değil gibiydi. Ya da tam tersi. Düşünceleri vardı, fakat ruhu üzerlerine tam kontrolü yoktu. Sanki ruh başkasına aitti. Kendi bedenin ruhu değil gibiydi. Artık öyle değildi. Prangalar kırılmıştı. Ruh ve beden, birbirinden asla kopmayacak şekilde, sonsuz bir düğüm ile bağlanmıştı. Artık bir bütündüler. Bu bütünlük, yaratılıştan beri var olmuştu sanki. Aynı şekilde sonsuzluğa uzanacak şekilde biraraya gelmişti. Tüm bunlardan dolayı, farklı hisler hissetmişti. Dünya bir an yabancı gelmişti kendisine. Sanki hiç bilmediği ve duymadığı, başka bir gezegen tekindeymişçesine. Ama doğru yerdeydi. Burası dünyaydı.

Kalabalığı dinledi. Suratında herhangi bir değişim yaşanmadı. Yaşanmayaktı da. Çünkü, tam olarak o, böyle biriydi. İnsanlar her zaman konuşacaktır. Asla ve asla susmayacaklardır. Bu doğanın bir kanunuydu. Aynı zamanda kuralı ve döngüsüydü. Tarihte incelediğimiz zaman; güçlü insanlar her zaman insanların onaylamadığı yolu seçmişlerdir. Var olan yolu değil, kendi yolunu seçmiş ve bulmuşlardır. Bu, onların sistemin bir bireyi olmama eğilimlerini kanıtlıyordu. Var olan sistem, içeridekileri kısıtlar. Kafes gibidir aynı. Özgür bir kuş, kafeste kalmaya dayanamayacaktır! Çünkü orası, onun hayalleri ve hedefleri için çok dardır.

Ryouta da aynı şekildeydi. Onu sınırlayan, kelepçeleyen şeylerden kurtulmak istemişti. Bu hamleyle de kısmen sıyrılmıştı. Artık tam olarak bir kaçaktı. Ama tüm bunlar önemsizdi. Yine aynı şekilde güçlü insanlara dönüp bakınca, görülen şey; her birinin güçlü olması dışında, korkusuz olmaları göze çarpıyordu. Eylemleri açıktı. Ve aynı zamanda doğrudandı. Çekinceleri yoktu tüm eylemlerinde. Doğru olduklarına inandıkları şeyleri yapıyorlardı. İnsanları kötü ya da iyi olarak değerlendirmelerini umursamadan. Onlar için tek bir gerçek vardı; o da kendi yollarından şaşmamak!

Aynısını şimdi Ryouta yapıyordu. Eylemlerini, kendi doğruları üzerinden yürütüyordu. Artık korkmuyordu da. Hâlâ ihtiyatlıydı. Ama bu ihtiyatlılık ve tetiktelik, güçlü zekasının bir ürünüydü. Akılsız işlerden uzak duruyordu. Güçlü biri, aynı zamanda zeki olmalıydı da. Aksi takdirde, daha güçlenmeden, varlığının son bulmasıyla karşılaşırdı. Bu hayat zordu. Ve bu dünya acımasızdı. Bir sürü gizli kaplanlar ve ejderhalar vardı. Eğer bir gün bu gizli uzmanlardan birine çattıysa, ölmesi pek muhtemeldi. Bu yüzden hâlâ düşük profilini korumak zorundaydı. En azından adam akıllı bir güç sahibi oluncaya kadar. Bu korkaklık değildi. Bu taktiksel bir hamleyi sadece.

Tıpkı şimdiki gibi. İnsanların ona cani dediğini duyarken, hiçbir şey hissetmedi. Sinirlenmedi de. Aslında biraz mutlu olduğunu söylenebilir bile. Çünkü eylemleri, artık farkedilebilir olmuştu. Kimse rüzgarda uçan bir yaprağa dikkat etmezdi. Ama bir fırtına, herkesin korunmasını ve saklanması gereken bir olay olurdu. O da bir fırtına yaratmıştı. Asakura geçidinin tam ortasına. Bu yüzden mutluydu işte. Bir fırtına olmuştu. Ve insanlar ondan korkmuştu. Kudretinden dolayı, artık saklanmaları ve kendilerini korumaya almaları gerekliydi.

Fırtına daha da şiddetlenecekti. Bir gün tüm dünyanın üzerini kapsayacaktı. Her yer, kap kara ve uğursuz bulutların gölgesinin altında kalacaktı. Duyulan tek şey, bir avuç insanın fısıldaşmaları olacaktı. Avuçları içinde olan dünya, artık onun malı olacaktı. İstediğini yapacak ve her şeye hakim olacaktı. Buyrukları, insanlar için göksel bir emir olacaktı. Onların tanrıları olacaktı. Tüm dünyayı altın bir çağa götürecekti. Kendi yaratacağı çağa. Tüm bunları düşündükçe, daha da fazla şevklendi. Oracıkta kahkahalarını ortaya çıkarası geldi ama kendini hemen dizginledi.

Ukon'un öldüğünden kesin emin olsa da, Giichi için aynı şeyleri söyleyemeyecekti. Bir şekilde hayatta kaldığını varsaydı. En iyisini düşün, en kötüsüne hazırlan. Bu onun düşünce sisteminde yer edinmiş, kritik görüşlerden bir tanesiydi. Bu yüzden peşine her an, bir ninja sürüsünün takılabileceğini düşünerek zihnini hazırladı. Ama yine de ölmüş olmasını umdu. Bu şekilde gereksiz sıkıntılardan kurtulabilirdi. Fakat tam tersi olsaydı, bunu da kendi avantajına çeviririrdi. Peşine düşen ninjaları, kendisi için bir bileme taşına dönüştürürdü. Bu şekilde potansiyelini sıkıştırıp, kendini iyice bilerdi. Gittikçe keskinleşen bir bıçak olurdu!

Artık sıra ne yapması gerektiğine gelmişti. Zihninde zaten bir karara varmıştı. Kurumuş ve kırış kırış olmuş derisiyle birkaç adım atacaktı ileriye. Kalabalığın içine girecekti. Ardından bağıracaktı. Su isteyecekti insanlardan. Ama dilsiz olduğu için ağzından çıkan şeyler, tabii ki de anlamsız birer çöp yığını olacaktı. Tabii bu da önemsizdi. Bu şekilde kendini daha iyi acındıracağını düşünüyordu. Su isteme olayının işe yaramayacağını bildiği için, insanların üzerinde bulunan mataraları gösterecekti. Bu eylemleriyle su istediğini belli etmeye çalışacaktı. Eylemleri bununla da sınırlı kalmayacaktı. Yakınlarda bir tahta ya taş bulup, onun yardımıyla yere su yazacaktı, büyükçe. Ama tüm bunları olabildiğince sefil bir şekilde yapacaktı. Sanki susuzluktan ölmek üzereymiş gibi. Aynı zamanda bu fırsatı kullanıp, birinin kendisine acıyıp, arabasına almasını planlayacaktı. Bunun yanında, etrafı da izleyecekti. Giichi ile ilgili bir şey olup olmadığına ya da garip bir şeyin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine bakacaktı. Elbette tüm bunları yaparken, bir yandan da Çakra rezervlerini kontrol edecekti. Yeterli olmasını umut ediyordu, bir süre boyunca.
Image
Künye
İsim: Saiki Ryouta
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.80
Kilo: 70
Köy: Kaçak (Ishigakure)
Element: Fuuton, Katon
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 400
Prestij: -
Kullanılabilir GP: 1

Motivasyon:
Güç Arzusu: Her sabah kalktığında, aklından geçirdiği tek bir şey olurdu. Daha güçlü biri olmak. Bu yüzden her türlü zorluk ve acıya göğüs germeye kararlıdır. Önündeki yol ne kadar zor olsa da, o yol üzerinde yürümekten asla vazgeçmeyecektir.

Komplikasyon:
Açgözlülük: Kendini güçlendirmek konusunda oldukça saplantılıdır. Ne kadar tehlikeli olsa da, eğer kendini güçlendirecek bir şey varsa, o şeyi takip edecektir. Güçlü bir silah, iyi bir teknik ya da daha başka şeyler. Bu uğurda kendini tehlikeye atmaya ve insanları katletmeye hazırdır.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 8
Potansiyel: 8
Varlık: 3
Zeka: 4
Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1

Ninjutsu
Shunshin - D Rank
Ayatsuito - D Rank
Ryuka no Jutsu - C Rank
Fuujin no Jutsu - B Rank
Suzaku no Jutsu - A Rank
Taijutsu
-
Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar: Standart Ekipman Çantası
10 metre Sentetik Misina(Normal)
2×Kondisyon Hapı(Normal)
1×Kan Hapı(Normal)
1×Chakra Hapı(Normal)
1×İyileştirici Hapı(Normal)
1×Patlayıcı Parşömen(Kötü)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by GM - Naruto » October 26th, 2018, 9:31 am

Meczup bir ihtiyardan daha fazlası olmadığın bu anlarda, adımlarını sürüyerek dermanı kalmamış bir şekilde ilerlemeye başlıyorsun kalabalığa doğru. İnsanlar hala daha seni fark edebilmiş değil ve bu yüzden de hareketlerin birisi tarafından algılanabilecek nitelikten uzak. At arabalarının arasından geçip insanlara yaklaştığında ise, bazı kişiler seni fark etmeye başlıyor. Kokunun mide bulandırıcı doğası giderek artarken, kalabalıktan birinin daha hızla koşarak yolun kenarına doğru gittiğini ve öğüre öğüre kusmaya başladığını görüyorsun. Yanık et kokusu, soluduğun havayla birlikte ciğerlerine nüfuz ederken, dilsiz biri olarak bir şeyler söylemeye çalışıyorsun. Bu anda uzun boylu ve orta yaşlarına yeni yeni adım atmış bir kişi sana dönüyor. Yüzünü buruşturmuş bir halde duran adamın, kokudan ve görüntüden bir hayli rahatsız olduğu ortada. Adama bir şeyler söylemek için çırpınırken, adam ne istediğini anlamak için sana doğru bir adım atıyor. Sen eline aldığın taş ile yere bir şeyler yazmak niyetinde olsan da, matarasını gösterdiğin anda adam belindeki matarayı çıkarıp sana uzatıyor bir şey demeden. Ne var ki yüzündeki ifade, ne acıma belirtisi gösteriyor sana ne de herhangi bir sempati barındırıyor. O kadar ki, adam matarayı sana verdikten sonra karşısındaki vahşi görüntüye tekrar dönüyor.

Sayende bir küle dönmüş olan at ve Ukon’dan sonra, at arabasındaki alevleri söndürmek için harekete geçen kalabalık kısa süre içinde bunu başarıyor. At arabasının içerisindeki malzemeler tamamen kül olmuşken, bir insan bedeni son derece belirgin bir şekilde gözüne çarpıyor. Yanmış ceset tam anlamıyla bozulmamış olsa da, boğaz kısmının hemen yanında yer yer erimiş, simsiyah kunai kendini hemen belli ediyor. Bu kunaiyi ilk fark eden sen olsan da, kısa bir süre sonra kalabalıktan biri “Yanmış bir kunai!” diye bağırıyor. Bu bağırmaya takiben, büyük bir gizem çözülmüş havasına bürünen kalabalıktan biri “Bunu bir shinobi mi yapmış?” diyor. Sana matarasını veren adam ise bu soruya cevap verircesine “Ancak bir kaçak bu vahşete neden olabilir!” diyor. Sesindeki öfke epey belirgin oluyor ve bu öfke kalabalığa yayılmaya başlıyor. Bir kişi at arabasına binerken “Yakındaki Ishigakure shinobilerine haber vermeye gidiyorum.” diyerek ortamdan ayrılırken, kalabalık da ufaktan dağılmaya başlıyor. İnsanların meraklarının yok olduğunu, işin içinde bir kaçak olunca az olda olsa insanların korkuya kapıldığını anlayabiliyorsun. At arabaları bir bir azalırken, ortamda 7 at arabası ve 12 kişilik bir grup kalıyor. Sana matarasını veren adam ise, uzunca bir süre sonra tekrar sana dönüyor ve “Matarayı alayım ihtiyar.” diyor gideceğini ima ederek. Sen her ne kadar yardıma muhtaç bir görüntü çizsen de, şimdilik kimse seni yanına almaya yanaşmamış duruyor. Zira giden at arabalarına binen kişilerin tamamı seni fark etmiş olsa da, hepsi de sanki hiç var olmamışsın gibi davranıyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Saiki Ryouta
Posts:63
Joined:September 1st, 2018, 10:43 am

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by Saiki Ryouta » October 29th, 2018, 4:37 am

Giichi... ölmüştü! Bu iyi bir haber miydi, yoksa kötü bir haber miydi, kestiremedi. Kafasında binlerce düşünce vardı. Fakat eyleme dökülmesi gereken sadece bir tane. Eğer ki tahmin ettiği gibiyse, bir gün Konoha shinobileri onu bulacaktı. Ne kadar erken ya da ne kadar geç olurdu, hiçbir fikri yoktu. Ama bu karşılaşmanın mutlaka bir gün gerçekleşeceğinden emindi. Bu yüzden, tek bir şeye ihtiyacı vardı. Ağzından düşürmediği ve düşüncelerinden eksiltmediği şeye, güce ihtiyacı vardı! Bir an önce güçlenmeliydi. En kısa sürede. Ne kadar hızlı, o kadar iyiydi. Zaman insanları beklemezdi çünkü.

Şimdiden ölümün tatlı fısıltılarını duymaya başlamıştı. Bir Shinigaminin kapısını çalıp, orağı ile başını boynundan sökeceği gün; sandığından çok daha yakın olabilirdi. Durumun ciddiyeti, işin mühimmiyeti bir kenara; şu an bile bir belirsizlik içindeydi. Tam olarak ne yapması gerektiğinden emin değildi. Tek bir şeyden emindi, o da bir an önce karara varması gerektiğiydi! Vardığı kararında, sonuna kadar arkasından durmalıydı. Her şeyi tölere edebilirdi, ama kararsızlığı asla! Bu yoluna taş koymak olurdu. Ki, yoluna taş koyan herkesi sebzeler gibi doğrardı. Sonlarının Giichi ve Ukon'dan daha kötü olacağından emin olurdu.

Gökyüzüne baktı. Matarayı adama geri verdi. Geri verirken, sırıttı. Çarpık ve çürük dişlerini gösterdi. Bazıları yarımdı, bazıları kap kara. Ama başka bir samimiyet ifadesiydi bu. Daha sonra, yine bilinmedik, rastgele harf parçaları ağzından döküldü. Kendince teşekkür ediyordu. Etmeye çalışıyordu. Ağzından çıkan kelimelerin teşekkür ederim demekle, en ufak bir ilgisi dahi yoktu çünkü. Tüm bunlar olduktan sonra yalpalayarak adım atmaya başladı. Hâlâ hedefi Suna idi. Bu fikirden vazgeçmemişti. Bu yüzden ileri adım atmaktan başka çaresi yoktu. Ve şimdilik, bu yaşlı adamın rolünü oynamaya devam etmeliydi.

Rüzgar ülkesi... Sunagakure... Ne elde edeceğini bilmiyordu burada. Ama şu anki kafa yapısı ile aklından geçen birkaç şey vardı. Burası onun yükselişinin başlangıcı da olabilirdi. Diğer bir şekilde, varlığının hiçliğe karışmasını sağlayacak yer de olabilirdi. Her zaman olduğu gibi, burası da bir bilinmemezlik içindeydi. Düşündü. Geleceği tahmin edebilmek, ne kadar da güzel olurdu. Bir gün bunu da yapmaya çalışacaktı. Bilinmemezlik bazen güzel sürprizler yapsa da, kötü şeylerin olma olasılığı da vardı. Neden olayları, var olmadan bilmiyordu ki? Zihninin derinliklerinde bulunan, yapılacaklar listesine bir madde daha ekledi.

Hâlâ tetikteydi. Durum şu an kritikti. Derince iç çekti. Durumun vaziyetini düşündü. Birkaç ay öncesine kadar, köyünde, normal bir shinobi gibi hayat sürüyordu. Bugüne bakınca, tamamen bam başka bir yaşam sürmekteydi. Kendini biraz kayıp hissetti. Biraz da özlem duydu. Geçmişe ve köyüne, özellikle de ailesine. Yabancılaşma hissi, biraz garipti. Kelimeler ile anlatılması güçtü. Sanki, adımlarının atılması gereken yer bile, önceden planlanmıştı. Sınırlar vardı. Sanki onları aşamıyordu. Fakat düşünceleri uzun sürmedi. Kısa kesti.

Bu histen zevk almaya başladı. Şöyle zevk aldı; burada, tanımadığı bir mekanda, daha önce yapmadığı eylemleri yapması ve bu eylemlerden dolayı kendini ufak ufak değiştirmesi, bir kazançtı. Ayrıca kararlılığıydı da. Bir fedakarlık gösterisi ya da diken kaplı yolda yürürken, acılara karşı göğüs germe politikasıydı. İnsanlar kolay yoldan köşeyi dönemezdi. Shinobilik de buna benziyordu biraz. Güçlü olmanın kolay yolu yoktu. Kırılmış kemikler ve akmış kanın üzerinden geçen adımlar vardı. Binlerce emek vardı. Gerekirse kanının son damlasını harcayıp, sonsuz ter ve gözyaşı dökmek vardı. Güçlü olmak için tüm bunlar gerekliydi.

Peki neden böyleydi ki? Buna aslında verebileceği birçok yanıt vardı. Düzinelerce desek, abartı olmazdı. Fakat en belirginlerinden bahsetmek gerekirse; bir insan ancak, savaş deneyimleri kazanarak güçlenirdi. Kendi gücünün farkına varmak ve o gücü tam olarak kavrayabilmek, bunları öncelikli olarak yapılması gereken şeylerdi. Önce kendini tanı demişlerdir. Her şey de olduğu gibi, bu iş de adım adımdı. Gücünün sınırlarını öğrenip, tam olarak anladıktan sonra, onu nasıl geliştirmen gerektiğini kavramak gerekirdi. Bu yine sürekli bir muharebe deneyimi gerektirirdi. Kendi gücünü kavramak bir yana, insanların nasıl dövüştüğünü öğrenmek ve neleri kombine ettiklerini kavramak, meseleydi. Ne avantajlı, ne değildir, bunları da bilmek önemliydi.

Bu tarz bilgiler, kağıt ile aktarılamazdı. Sadece dövüşerek olurdu. Dövüşmek, daha fazla dövüşmek. Tabii her şey adım adımdı. Sağlam bir temel gerekirdi. Temeli sağlam olmayan ama çok lüks ve pahalı bir bina düşünelim. Ne kadar ışıldarsa ışıldasın, temel olmaksızın bir işe yaramazdı. Her an çökebilirdi. Neyin ne olacağı yine belirsizlik içerisindeydi. Shinobilikte, yine buna benziyordu. Aslında hayatta var olan birçok şey ile paralellik gösteriyordu. Bu tarz örnekler çoğaltılabilirdi. Yani uzun lafın kısası, gözlemlemek ve tanımak, sonrasında bunları kavramak gerekirdi.

Tıpkı şimdi yaptığı gibi. Yürüyordu. Ama aynı zamanda etrafını gözlemliyordu. Bu gözlem, Shinobilik esaslarına derinlemesine bakmaktan farklı olsa da, aynı şekilde paralellik gösteriyordu. Hayatın içinde bulunan temel şeyler, aslında Shinobilik öğretileriyle iç içe geçmişti. Yani, hayatı yaşamak ve onu öğrenmek, aynı zamanda shinobiliği de öğrenmek anlamına geliyordu. Bu Ryouta'nın şimdi yaşadığı ani bir kavrayıştan çıkardığı bir anlamdı. Tekrar iç çekti. 'Hayat kısa ve yapacak çok şey var. Ömrüm sonsuz olunca, kudretim sonsuzluğu aşınca, var olan tüm sırları çözeceğim. O zaman gözlerimden hiçbir şey kaçamayacaktı.'

Kendi kendine bu kelimeleri mırıldandı. Hayatın kendisi bile bir bilinmemezlik içindeydi. O zaman nasıl bu gizemi çözmekten uzak dururdu ki? Mekanlar, varlıklar, sırlar ve bilgiler. Her şeyi fethedip, deşifre edecekti. Olmak istediği var oluş şekli buydu. Tüm bu çıkarımlardan sonra, sanki sakin gözleri daha bir parlak oluvermişti
Image
Künye
İsim: Saiki Ryouta
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.80
Kilo: 70
Köy: Kaçak (Ishigakure)
Element: Fuuton, Katon
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 400
Prestij: -
Kullanılabilir GP: 1

Motivasyon:
Güç Arzusu: Her sabah kalktığında, aklından geçirdiği tek bir şey olurdu. Daha güçlü biri olmak. Bu yüzden her türlü zorluk ve acıya göğüs germeye kararlıdır. Önündeki yol ne kadar zor olsa da, o yol üzerinde yürümekten asla vazgeçmeyecektir.

Komplikasyon:
Açgözlülük: Kendini güçlendirmek konusunda oldukça saplantılıdır. Ne kadar tehlikeli olsa da, eğer kendini güçlendirecek bir şey varsa, o şeyi takip edecektir. Güçlü bir silah, iyi bir teknik ya da daha başka şeyler. Bu uğurda kendini tehlikeye atmaya ve insanları katletmeye hazırdır.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 8
Potansiyel: 8
Varlık: 3
Zeka: 4
Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1

Ninjutsu
Shunshin - D Rank
Ayatsuito - D Rank
Ryuka no Jutsu - C Rank
Fuujin no Jutsu - B Rank
Suzaku no Jutsu - A Rank
Taijutsu
-
Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar: Standart Ekipman Çantası
10 metre Sentetik Misina(Normal)
2×Kondisyon Hapı(Normal)
1×Kan Hapı(Normal)
1×Chakra Hapı(Normal)
1×İyileştirici Hapı(Normal)
1×Patlayıcı Parşömen(Kötü)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by GM - Naruto » October 30th, 2018, 9:34 am

Yaşlı adam silüetindeki ilerlemenin ilk günü sonlandığında, Asakura Geçidi’nin ortalarında bulunan handa konaklamanı yapıyorsun. Gün boyu tek bir insanın bile yardım eli uzatmadığı bu ilerleyişinde kader ilk kez yüzüne gülüyor ve handa sana acıyan çalışanlar ücretsiz olarak yemek verip, kilerden bozma bir odada konaklamana müsaade ediyorlar. Kaldığın bu han epey büyük ve kalabalık, ancak yine de insanların seninle iletişime geçmek gibi bir amaçları olmuyor. Dolayısıyla birkaç kişiyle konuşmaya çalışsan da, sonuç senin açından değişmiyor.

Ertesi gün yolculuğuna kaldığın yerden devam ediyorsun ve gün sonunda Rüzgar Ülkesi sınırına varıyorsun. Burada seni karşılayan kalabalık bir shinobi grubu görüyorsun. Sunagakureli bu shinobilerin sınır kontrolünü sağladıklarını, gelen kervanları kontrol etmelerinden de rahatlıkla anlayabiliyorsun. Bu noktada en çok dikkatini çeken şey ise, bazı kervanlar kolaylıkla sınırı geçerken bazılarının ciddi aramalardan geçiriliyor olması oluyor. Olayla ilgili olarak kendi belli etmekten uzak bir şekilde kulaklarını keskinleştirdiğinde, Shinobi Birliği’ne dahil olan köylerden ve bu köylerin yer aldığı ülkelerden gelen kervanların rahatlıkla geçtiğini ancak diğer köy ve ülkelerden gelenlerin uzun aramalara tabi tutulduğunu anlayabiliyorsun. Sen de sınır geçmek için yaşlılığını ortaya koyuyor ve kendince iyi bir bahane bularak sınıra geliyorsun. Burada bulunan shinobilere Asakura Geçidi’nde soyguna uğradığını ve bu sebeple sana en yakın olan Rüzgar Ülkesi topraklarına yaya olarak geldiğini shinobilere iletiyorsun. Sunagakureliler ise bu olaya inanıyorlar ve hatta içlerinden bir tanesi bu işin Ishigakure’nin kontrolünde olan yerlerde olabileceğini, Ishigakureli shinobilerin işlerini yapmadığını bile söylüyor. Durumunu acıyan shinobiler sana dikkatli olmanı tavsiye ettikten sonra geçmene müsaade ediyorlar ve sen de Rüzgar Ülkesi’ne ilk adımı atıyorsun.

Ödüller

Detaylar:
  • Görev Sonu:
    • 25 GP
    • 0 Ryo
    • 1 PP
Sonuç:
  • Net:
    • 25 GP
    • 1 PP
Off Topic
Ödülleri verirken önceki konu da dikkate alınmıştır.

Rüzgar Ülkesi’ne giriş yapmış durumdasın, ancak bundan sonrası için konunun amacını belirleyerek GM istemen gerekiyor. Bulunduğun toprakların şu anda bilindik çöl toprakları olduğunu varsayabilirsin ve bu GM mesajında olanları anlatabilirsin. Yolculuk faslının bu aşamasını hızlı geçmiş olabiliriz, belki hanla ilgili planların da vardı ancak artık yol RP yapmana gönlüm el vermediği gibi, buna bağlı GM mesajı yazmaktan ben bile sıkıldım :lol:
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Saiki Ryouta
Posts:63
Joined:September 1st, 2018, 10:43 am

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by Saiki Ryouta » November 1st, 2018, 9:29 pm

Günler birbirini izlemişti. Yolculuğa çıktığından bu yana. Belki biraz yavaştı. Belki biraz hızlı. Bir fikri yoktu. Sadece tek bir doğrultusu vardı. O doğrultu boyunca da yürümüştü. Kayıplar, kazançlar... İnsanlar ve en sonunda ölümler. Birçok şey yaşamıştı aslında. İyi veya kötü. Çokta umurunda değildi...

Umutsuzca iç çekerek yoluna devam etti. Kayıp, kayıptır. Bu sefer kendisini arabasına alan kimse olmadı. Belki az önceki olaydan korkmuşlardı. Belki de başka bir şeyden. Ama nefesini boşa harcamak istemedi. Sessizce yürüdü. Kimi zaman yalpaladı, kimi zaman dengesi bozuldu. Ara sırada soluklanmak için bir kaya bulup, üzerine oturdu. Sessiz ve sıkıcı bir yolculuk oldu. Aksiyonu olmayan, sıradan bir yürümeydi.

Tabii Ryouta için çokta fark etmedi. Sıkılmak gibi önemsiz bir şey, hedeflerine uzanan yolda anlamsız ve de önemsizdi. O yüzden normal şekilde yolculuğuna devam etti. Han için şansı yaver gitmişti. Kalacak bir yer edinmişti. Konforsuzdu ama bedavaydı. Asıl nokta da buydu zaten. Pek uğraş harcamaması ve iki üç yalandan hikaye ile kendini kabul ettirmesi de daha bir iyiydi. Geceyi orada geçirdikten sonra, başka bir gün diye fısıldadı.

Başladığı yeni günde, yolculuğu bir süre daha devam etti. En sonunda da uzun zamandır peşinde olduğu, Rüzgar ülkesine vardı. Orada bulunan asayişten sorumlu shinobilere, uzun zamandır aklında kurguladığı yalanı söyledi. İnandırmıştı da kendisini. Bunda görünümünün büyük pay sahibi olduğu aşikardı. Fakat, bir şey fark etmişti ki, bu; günden güne yalan söylemekte daha iyi olmasıydı. Tecrübeden doğan bir nitelik miydi, bilmiyordu. İleride daha çok işe yarayacağını düşündü.

Rüzgar ülkesinin sınırlarını geçtikten sonra, burnunun en diplerine kadar kum kokan havayı çekti içine. Buralar sıcaktı. Aynı zamanda her yer sarıydı. Her zaman olduğu gibi, yine bunlar da önemsizdi. İnsanlardan sıyrılıp, yalnızlığa sarılınca; adımları sıklaştı. Tenhanın tatlı huzurunu hissettikçe, sıklaşan ve yalpalayan adımları, birden ağzına kadar güç ile doldu, taştı. Eğri beli, güneşi yararcasına yavaşça dikleşti. Yayılan ve genişleyen omzu, göğü ikiye yardı. Kırış kırış derisi, yavaş yavaş inceldi. En sonunda mat ama canlı bir deriye dönüştü. Dağınık ama sağlıklı saçlar, aynı şekilde ortaya çıktı. Ryouta, kendi görünümüne dönmüştü sonunda!

Ellerini birbirine paralel bir şekilde havaya kaldırdı. Parmakları arası olabildiğince açıktı. Gözleri ufkun sonuna doğru dikilmişti. Gür ve tok bir sesle sessizliğe haykırdı; "Dünyaya hakim olmalıyım!"
Image
Künye
İsim: Saiki Ryouta
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.80
Kilo: 70
Köy: Kaçak (Ishigakure)
Element: Fuuton, Katon
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 400
Prestij: -
Kullanılabilir GP: 1

Motivasyon:
Güç Arzusu: Her sabah kalktığında, aklından geçirdiği tek bir şey olurdu. Daha güçlü biri olmak. Bu yüzden her türlü zorluk ve acıya göğüs germeye kararlıdır. Önündeki yol ne kadar zor olsa da, o yol üzerinde yürümekten asla vazgeçmeyecektir.

Komplikasyon:
Açgözlülük: Kendini güçlendirmek konusunda oldukça saplantılıdır. Ne kadar tehlikeli olsa da, eğer kendini güçlendirecek bir şey varsa, o şeyi takip edecektir. Güçlü bir silah, iyi bir teknik ya da daha başka şeyler. Bu uğurda kendini tehlikeye atmaya ve insanları katletmeye hazırdır.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 8
Potansiyel: 8
Varlık: 3
Zeka: 4
Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1

Ninjutsu
Shunshin - D Rank
Ayatsuito - D Rank
Ryuka no Jutsu - C Rank
Fuujin no Jutsu - B Rank
Suzaku no Jutsu - A Rank
Taijutsu
-
Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar: Standart Ekipman Çantası
10 metre Sentetik Misina(Normal)
2×Kondisyon Hapı(Normal)
1×Kan Hapı(Normal)
1×Chakra Hapı(Normal)
1×İyileştirici Hapı(Normal)
1×Patlayıcı Parşömen(Kötü)
Locked

Return to “Asakura Geçidi”