[Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Rüzgâr ve Kaya ülkeleri arasındaki doğal sınırı oluşturan geçit.
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by GM - Naruto » October 1st, 2018, 7:12 pm

Giichi ve masadakilerin yüksek desibelli muhabbetleri esnasında kendine bulacağın bir boşluk bekliyorsun. Bu esnada da kafandaki fıkranı şekillendirmeye başlıyorsun. Kader senden yana olacak ki, fıkran kafanda hazır olduğu anda bir sessizlik çöküyor masaya. Bu anın sana ait olduğuna dair aldığın sinyalin ardından fıkranı anlatmaya başlıyorsun. Üzerindeki silik bakışları fıkran boyunca devam ederken, bitiriş cümlenle birlikte Giichi'nin koca kahkahası masayı ve konağı inletmeye başlıyor. Masadakilerin de eşliği ile kahkahalar artarken, masadaki ilgiyi tekrar kazanmaya başlıyorsun. Giichi kahkahalarının arasında “Gerizekalı Sunalılar, hepsi aynı!” diyerek kahkahanın dozunu arttırıyor. Bu sırada bardağının sake ile dolmaya başladığını, masadaki diğer kişilerce Giichi'nin sözlerinin onaylandığını fark ediyorsun. Kahkahalar giderek azalırken Giichi “Bir tane daha yolla Nozaki-kun!” diyor.
Off Topic
Saiki Ryouta wrote:
September 1st, 2018, 12:08 pm
Çok konuşmaz, konuşmamaya özen gösterir. Ama sinirlenince, ağzına ne geldiyse söyler. Küfürler savurur, insanların akıl dahi edemeyeceği sözler söyler.
Kişilikten hafif bir sapma seziyorum, ilerleyen turlarda dikkatli olalım.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Saiki Ryouta
Posts:63
Joined:September 1st, 2018, 10:43 am

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by Saiki Ryouta » October 3rd, 2018, 10:31 pm

Bir tane daha? Bir tane daha...

Ryouta'nın iç dünyası. Yine aynı şekilde. Ama bu sefer öncekine nazaran daha karanlık. Tıpkı Ryouta'nın kendini alçaltıp, kalbini karartması gibi. Utanç. Aşağılanmışlık. Öfke... Şu an hissettiği karma karışık duygular bunlardı. Kendini alçaltmasından nefret ediyordu. Böylesi zayıf, aptal ve asalak orospu çocuklarından nefret ediyordu. Şu an bu ortamda nefret etmediği tek bir toz tanesi dahi yoktu. Dişlerini sıktı. İçinden güç, diye geçirdi.

Tekrar motive oldu. Zihnini sakinleştirdi. Sunagakure'den şimdiden nefret etmişti. Hedefine ulaştığı gün, o çorak toprakları insanlardan arındıracak ya da orada yeni bir düzen kuracaktı. Bir ülkeye, bir köye ulaşmak ne kadar zor olabilirdi ki? Ryouta için konuşmak gerekirse, zordu. Hem de çok zor! Tıpkı dünyanın en uzun dağının zirvesine ulaşmak gibi. Ama hiçbir şey farketmezdi. Güç uğrunda, değil dağları, dünyaları bile aşardı. Vazgeçmek yok! Bunu içinden tekrar tekrar geçirdi. Kazanacaktı. Her şeye ve herkese karşı. Dünyanın ya da evrenin bir numarası olmak. Yapacağı şey bu olacaktı!

Kendi iç dünyasında yine düşüncelere daldı. Derin derin nefes alıyordu. Farketmeden yapıyordu bunu. Zihni sakin olsa da, hâlâ gergindi. Fısıldadı. Sanırım bir tane daha anlatabilirim, kendi kendine dediği şey buydu. Bir fıkra. Başka bir tane. Evet, yapabilirdi. Yapacaktı da. Peki, bedeli ne olacaktı? Tarihine başka bir kara sayfa eklemek. Kendi özbenliğine ağır bir darbe vurmak. Yumruklarını sıktı. Bu dünyada güçten önemli başka bir şey yok! Güç her şeydir! Ve güç ile her şeyi düzeltebilirsin! Kendi kendine düşündüğü şeyler bunlardı.

Tek bir inancı vardı; güç. Tek bir yolu vardı; o da güç! Tek bir hedefi vardı; yine güç! Her kapı aynı yere çıkıyordu. O zaman duraksamanın alemi neydi ki? Aklına gelen fıkra fikrini düşündü. Gözleri bir sağa, bir sola dönerken; bunu anlatacağım, dedi. O sırada iç dünyasında kara bir delik belirdi. İçinden ahtapot vari, dokungaçlar çıktı. Kollarından, bacaklarından, boynundan ve karnından yakaladı. Ardından ışık hızında, kara deliğe doğru çektiler. Ryouta çekilirken ağzı açıldı. Küfürler savurmaya başladı. Ama sıkılmış olan boğazından dolayı, sesi adam akıllı çıkmadı. Dolayısıyla cümleleri de bir anlamsızlığa itildi. İçinden seçilen birkaç kelime içinde, kılcal damarları sikmek gibi, absürd birkaç küfür içeriyordu.

Dipsiz bir delikti, Ryouta'nın içine çekildiği yer. Ama güç varsa, bu deliğin dibi de var olurdu! O zaman kendini yolladığı bu utanç uçurumundan çıkabilirdi! Etrafındaki insanlara baktı. Son olacak orospu çocukları, diye geçirdi içinden. Aynı zamanda gülmeye çalışırken. İçkisinden bir yudum aldı. İç çekti. Tekrar insanlara baktı. Son kararını vermiş olsa da içinde hâlâ bir kararsızlık vardı. En kötü karar, kararsızlıktan iyidir; diyerek zihnini ayarladı. Pişmanlık yok! Ardından geçen ikinci şey de buydu. Nefesini ayarladı. Konuşmaya başladı.

"Uyarıyorum, bu fıkra +18. Benim gibi korumacılar genellikle erkek olur, +18 muhabbetler de aynı şekilde çok olur." İnsanları uyaracaktı. İçinden anlatma demelerini bekleyecekti. Şu an ortam onun için pozitif yöndeydi. Böyle bir bahane ile ortamdaki pozitif havayı da sürdürebilirdi. Ama eğer yok, anlat derlerse yine de anlatacaktı.

 "Yine Suna'lı herifin biri, bir gün devesiyle çölde gidiyormuş. Uzun zamandır çölde olduğu için adam artık dayanamamış. Adamın canı çok kötü bir şekilde, birini becermek istemiş. Ama bunu yapacak kimse olmadığı için, adamın aklına bir fikir gelmiş.

Acaba şu deveyi becersem mi? Aklından tam olarak bunu geçirmiş. Geçirmekle de kalmamış, geçmiş devenin arkasına. O sırada deve arkasına şöyle bir dönmüş, burun buruna gelmişler. Tabii Suna'lı adam vazgeçmiş. Ama deveye de sinir olup, inat etmiş. Adam bunu birkaç kez denemiş ve deve de her seferinde kafasını arkaya çevirmiş hep burun buruna gelmişler. Sonra nasıl olduysa Suna'lı adam, çöl ortasında bir kadın çığlığı duymuş. Bir de bakmış ki birkaç haydut, kadına saldırıyor. Neyse kadını adamların elinden kurtarmış.

Kadın da buna; 'Hayatımı kurtardınız. Dileyin benden ne dilerseniz. Ne isterseniz yapmaya hazırım.'

Suna'lı adam şaşırmış. 'Ne istersem mi?' diye sormuş.

Kadın da, 'Evet.' demiş.

Bizim Suna'lı da; 'O zaman söylüyorum. Lütfen şu devenin kafasını tutar mısınız?' "
Image
Künye
İsim: Saiki Ryouta
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.80
Kilo: 70
Köy: Kaçak (Ishigakure)
Element: Fuuton, Katon
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 400
Prestij: -
Kullanılabilir GP: 1

Motivasyon:
Güç Arzusu: Her sabah kalktığında, aklından geçirdiği tek bir şey olurdu. Daha güçlü biri olmak. Bu yüzden her türlü zorluk ve acıya göğüs germeye kararlıdır. Önündeki yol ne kadar zor olsa da, o yol üzerinde yürümekten asla vazgeçmeyecektir.

Komplikasyon:
Açgözlülük: Kendini güçlendirmek konusunda oldukça saplantılıdır. Ne kadar tehlikeli olsa da, eğer kendini güçlendirecek bir şey varsa, o şeyi takip edecektir. Güçlü bir silah, iyi bir teknik ya da daha başka şeyler. Bu uğurda kendini tehlikeye atmaya ve insanları katletmeye hazırdır.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 8
Potansiyel: 8
Varlık: 3
Zeka: 4
Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1

Ninjutsu
Shunshin - D Rank
Ayatsuito - D Rank
Ryuka no Jutsu - C Rank
Fuujin no Jutsu - B Rank
Suzaku no Jutsu - A Rank
Taijutsu
-
Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar: Standart Ekipman Çantası
10 metre Sentetik Misina(Normal)
2×Kondisyon Hapı(Normal)
1×Kan Hapı(Normal)
1×Chakra Hapı(Normal)
1×İyileştirici Hapı(Normal)
1×Patlayıcı Parşömen(Kötü)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by GM - Naruto » October 6th, 2018, 8:39 am

Fıkranın müstehcenliğini ortaya koymanın ardından, masanın kısa ucunda oturan erkekler dışında, masadaki tüm erkeklerin seni onayladığını görüyorsun. Hitap ettiğin kesimin aşağı yukarı anlatacağın müstehcenliği önemsemediği, hatta Giichi'ye bakarsan bunu yaşam standartı haline getirmiş olabileceği muhtemel duruyor. Dolayısıyla bu topluluktan aksi bir karar çıkma ihtimali de neredeyse yok gibi duruyor. Bu bilinç eşliğinde fıkranı anlatmaya başlıyorsun. Birkaç dakika önce kaybettiğin topluluk şimdi pür dikkat seni dinliyor.

Fıkranı bitirmenin ardından masada kopan büyük kahkaha amacına bir adım daha yaklaştığını gösteriyor sana. Üzerinde dolaşan kara bulutların anbean dağıldığını fark ediyorsun. Giichi'nin kahkahaları arasında “Kafasını... tut.... demiş.” dediğini duyuyor ve ardından tekrar kahkahaları ile ortamı inlettiğine şahit oluyorsun. Yarım dakikadan daha uzun süren bu faslın sonunda yaşaran gözler siliniyor, boşalan bardaklar dolduruluyor ve herkes fıkranın etkisinden kendisini kurtarmaya çalışıyor. Tam bu anda Giichi sana beklediğin sorulardan bir tanesi yöneltiyor. Giichi “Senin yolculuk nereye Nozaki-kun? Yolumuzun üstüyse seni de atalım oraya, belki arada bize fıkralar anlatır, neşemizi yerine getirirsin!” diyor.
Off Topic
Pasiflik süresi, son kez olmak üzere, 72 saat olarak değiştirilmiştir.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Saiki Ryouta
Posts:63
Joined:September 1st, 2018, 10:43 am

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by Saiki Ryouta » October 7th, 2018, 8:50 pm

İnsanlar bazen istediği şeyleri elde ederler. Bazen de tam tersi olur. Hayat bir bilinmemezlikten ibarettir. Dün belli ve bugün henüz yaşanmaya devam ederken; yarın bir muallak içindedir. Belki insanların dünü ve bugünü güvenli ve konforludur. Ama yarın için konuşmak gerekirse, denizin ortasında, dalgalara direnmeye çalışan ufak bir sal gibi de olabilirler. Hayat dedik işte, bilinmezdir ve sürprizlerle doludur.

İşte burada, bu durumun Ryouta'yı bağlama şekli geliyor. Sonuçları görmek gerekirse, istediğini elde etmişti. Giichi denen dallama, sonunda beklediği teklif ile gelmişti! Elbette bunu kabul edecekti. Tereddüt etmeden. Ki, kendisini küçük düşürmeler ve aptal aptal fıkralar sırf bu iş için ortaya atılmıştı. Bu kadar çaba ve emek... Sonunda başarılı olmuştu. Bir adım atmıştı. İnsanlara bu adım küçük gelebilir. Mânâsı olmayan, yararsız bir eylem. Ama Ryouta'nın kafasının içindeki şeyler bam başkaydı!

Bu dünyada her şey birikimdir. Böyle düşünürdü, bu esasa bağlı olarak eylemlerini oluştururdu. Bu birikim, tıpkı bir kurumuş göle; damla damla su biriktirmek gibiydi. Bazen bir damla atarsınız, bazen onlarca. Ama ne olursa olsun, hiçbir şekilde fark yapmazdı. Her attığınız damla, o göle giren ekstra bir damla olarak kayda geçerdi. Gölün varlığına katkıda bulunur, daha da büyütürdü onu. Ryouta'nın da düşünceleri böyleydi. Şu an güç yolunda biraz daha ilerlemişti. Birkaç adım atmıştı. Adımların sayısı çok muydu, yoksa az mıydı; işte bunu bilmiyordu. Fakat miktar değil, yaptığı iş önemliydi.

Kader... Muallak olan yarına hükmetmek. Yarının bilinmemezliğini hiçe sayıp, asla sürpriz yaşamadan bir hayat sürmek. Bu hayatı dilediğin bir şekilde yaşamak, ağzından dökülen en ufak şeylerin birer yasa ve hüküm olarak geçtiğini düşünmek. Böylesi bir insan, sizce de sınırları aşmış biri olmaz mıydı? Artık ölümlü sınıfını aşmış, ilahi bir alana geçmiş, çok güçlü bir varlık olmaz mıydı? Ryouta'ya göre öyleydi. Yolu, güç yoluydu. Ama yapmak istediklerinin en başında yarına hükmetmek vardı.

Yeterince güçlü olunca, gözlerinden kaçacak bir şey olmayınca; olacak bir şeydi bu durum. Yarını oluşturan tüm olasılıkları hesaplamak ve onları birer birer saf dışı bırakmak. Her şeyin ve herkesin üstünde olmak. Tüm bu tanımlar; güç yolunda zirveye ulaşmayı karşılıyordu. Aynı zamanda bilinmemezlik içinde olan yarını, dünyayı avuçları içine almış olmak demekti. Bunlar; asla ama asla vazgeçemeyeceği, keskin kurallardı.

Güç! Güç! Güç! Tekrar ve tekrar kafasından geçirdi. İsteğinin büyüklüğü; derin ve dipsizdi. Karanlık bir gölet gibi değildi. Ya da okyanusun en derin noktası gibi. Bir şeye benzetmek gerekirse, evrenin genişliği ve sonsuzluğu ile eşdeğerdi. Bu uğurda vazgeçmek denen şey: ölüm olurdu sadece. Varlığının sönmesi, hiçliğe karışması yani. Bir kıvılcım gibi: gelip geçici olmak istemedi. Aniden parlayıp, hemen sonrasında yok olan. Daha çok bir güneş olmaktı asıl istediği. Sayısız yıl boyunca parlamak ve bu sayısız yıl boyunca parlarken, kudretinden asla düşüş yaşamamak.

Başarılı olacağım! Evrenin kendisi kadar sonsuz olacağım! Şimdi yaptıklarım bu yol için ufak şeyler! Gerekirse daha büyük şeylerden vazgeçerim! Kollar? Bacaklar? Varlığım sürdürebilir olacaksa, her şeyden vazgeçerim! Vücudum, haysiyetim, onurum! Her şey ama her şey bu yolda anlamsız. Tek gerçeğim; güç. Ona ulaşmak, ellerimin arasında tutmak; isteğim bu. Benim bu isteğim ise sonsuzluğun ötesinde bir şeyler varsa; o zaman onunla aynı seviyededir! Ama onun ötesinde başka bir şey daha varsa, o zaman da onunla denktir! En yüksek noktayla isteğim eşittir! Ryouta'nın aklından geçenler bunlardı.

Giichi'ye baktı. Az önce içinde kopan fırtınadan eser yoktu. İçkisinden bir yudum alırken gülümsedi. İnci gibi parlak beyaz dişlerini gösterirken; "Rüzgar ülkesine gidecektim. Oradan da Sunagakure'ye geçmeyi planlıyordum. Aynı yere gidiyorsak, size zevkle katılırım." diyecekti. Şimdi sinsi ve kendini saklayan bir yılandı. Ama bir gün kanatlarını çırpan, durdurulmaz bir ejderha olacaktı.
Out: Teşekkürler.
Image
Künye
İsim: Saiki Ryouta
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.80
Kilo: 70
Köy: Kaçak (Ishigakure)
Element: Fuuton, Katon
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 400
Prestij: -
Kullanılabilir GP: 1

Motivasyon:
Güç Arzusu: Her sabah kalktığında, aklından geçirdiği tek bir şey olurdu. Daha güçlü biri olmak. Bu yüzden her türlü zorluk ve acıya göğüs germeye kararlıdır. Önündeki yol ne kadar zor olsa da, o yol üzerinde yürümekten asla vazgeçmeyecektir.

Komplikasyon:
Açgözlülük: Kendini güçlendirmek konusunda oldukça saplantılıdır. Ne kadar tehlikeli olsa da, eğer kendini güçlendirecek bir şey varsa, o şeyi takip edecektir. Güçlü bir silah, iyi bir teknik ya da daha başka şeyler. Bu uğurda kendini tehlikeye atmaya ve insanları katletmeye hazırdır.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 8
Potansiyel: 8
Varlık: 3
Zeka: 4
Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1

Ninjutsu
Shunshin - D Rank
Ayatsuito - D Rank
Ryuka no Jutsu - C Rank
Fuujin no Jutsu - B Rank
Suzaku no Jutsu - A Rank
Taijutsu
-
Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar: Standart Ekipman Çantası
10 metre Sentetik Misina(Normal)
2×Kondisyon Hapı(Normal)
1×Kan Hapı(Normal)
1×Chakra Hapı(Normal)
1×İyileştirici Hapı(Normal)
1×Patlayıcı Parşömen(Kötü)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by GM - Naruto » October 9th, 2018, 12:39 am

Giichi verdiğin cevabın ardından çoşkulu bir kahkaha patlattıktan sonra “Tamam o zaman, karar verildi!” diyor ve hemen sonra “Yolumuzun üzeri, sen de bizle geliyorsun Nozaki-kun!” diyerek duymayı beklediğin cevabı alıyorsun. Giichi bu haberinden sonra, masanın kısa ucunda oturan ve size göre sağda kalan adamı göstererek “Nozaki-kun, Ukon-kun ile tanış. Kendisi bizim sürücümüz ve aynı zamanda da korucumuzdur.” diyor. Senin masaya oturduğun andan beri uyuz bir şekilde seni takip eden Ukon, bu tanışma faslında da uyuzluğunu bozmuyor. Ancak seyahatinde bu adamın da Giichi ile yer alacak olması, onu daha detaylı incelemene neden oluyor. Sıradan sayılabilecek bronz tenli Ukon'un hemen hemen 180 santim boyu olduğunu ve vücudunun diri bir yapıya sahip olduğunu fark ediyorsun. Bu da hem bir sürücü hem de korucu olmak için yeterli fiziksel kapasite anlamına geliyor zaten. Sürekli uyuz bir halde durması da, bu özelliklerini pekiştirir cinste oluyor.

Masadaki diğer kişilerin sizinle seyahat etmeyecek olduğunu bilmek, Giichi ile aranı daha sıkı tutabileceğin anlamına geliyor. Ancak bir diğer taraftan, Giichi'nin başına gelecek olası bir kötülükte de şüphelerin senin üzerine yoğunlaşacağı kesin. Dolayısıyla sadece beleşe seyahat etmek için çıktığın bu yolda, gerçek bir korucu olarak hareket etmen gerekiyor gibi görünüyor. Bu da daha çok efor sarf etmek anlamına geliyor. Kafanda bu düşünceler hızla yayılırken Giichi “O zaman artık dağılma vakti dostlar! Yarın gün doğmadan harekete geçeceğiz! Uyuya kalan arkada kalır!” diyor büyük bir kahkaha ile. Yanındaki iki kadınla birlikte masadan kalkan Giichi'yi Ukon takip ediyor. Masadaki diğer kişiler de teker teker ayrılırken, geriye bir tek sen kalıyorsun. Bu sırada bir garson yanına yanaışıyor ve usulca “Efendim, hesabı şimdi mi ödeyeceksiniz yoksa ayrılırken mi?” diye soruyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Saiki Ryouta
Posts:63
Joined:September 1st, 2018, 10:43 am

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by Saiki Ryouta » October 11th, 2018, 6:31 pm

Hesap... Bu ne demek oluyordu şimdi?

Masadan herkes kalkmıştı. Giichi nereye gitmişti? Hesap nasıl Ryouta'ya kalmıştı? Bunlar cevabı bilinmeyen sorulardı. Karma karışık bir durum içinde bulmuştu kendisini. Bir sonraki adımı ne olacaktı? Bunu kafasında çevirip durdu. Ama aklında kesin olan tek bir şey vardı. Eğer Giichi gerçekten de kendisini dolandırmaya çalıştıysa, canına susamış demekti.

O kadar gururunu ve haysiyetini bir kenara fırlatıp, tüm bu saçma sapan işleri yaptıktan sonra; elde ettiği sonuç buysa, Giichi'nin anasını sikmek farz olmuştu. Giichi ya ölümü, bayılmak zannediyordu ya da ölümün ne demek olduğunu bilmiyordu. Ama sıkıntı yok. Ryouta işin aslını öğrenip, bu işi çözdükten sonra, yapacağı şey belli olacaktı. Eğer cidden bir dolandırılma vakası içindeyse, Giichi kesin olarak ölmüştü. Giichi'nin yanındakiler de dahil olmak üzere.

Garsona baktı. Aklından türlü türlü fikirler geçerken, ne diyeceğini kestiriyordu. Olayın nasıl buraya vardığını ciddi mânâda anlayamamıştı. Ama adaptasyon, Ryouta'nın yapabileceği bir şeydi. Duruma adapte olmak. Şu an yapması gereken şey buydu. Olayın şaşkınlığı ve içindeki fırtına vari öfkeyi bir kenara koymalıydı şimdi. Tüm bu aptal durumlardan sıyrılıp, kendine adam akıllı bir rota bulmak zorundaydı. Bir avuç hödüğün, onu dolandırabileceğine inanmadı, inanamadı.

Yumruklarını ve dişlerini sıkmak, her zaman sinirlenince yaptığı bir aktiviteydi. Ama bu sefer yapmamıştı. Çünkü yapmamalıydı. Durumdan sıyrılmak için gerekliydi. Daha önceden garsona doğrulttuğu gözleri, hâlâ bir sakinlik içindeydi. Bu da gerekli bir şeydi. Güldü. Ufak bir tebessüm yüzünden belirirken. Ardından ayağa kalktı. Bir yandan garsona da bakmaya devam etti. Hâlâ sakindi. Sükut içindeydi. Herhangi bir sıkıntı yoktu ve görünmüyordu. Gülmeye devam ederken, sandalyeyi çekip, kenara birkaç adım attı.

"Giichi denen arkadaş ödemedi mi? Her neyse, ha o, ha ben. Çokta farketmez. Hesabı getir, lavaboya uğrayıp geleceğim. Sonra neyse hesap, öderim." diyecekti. Ardından doğru lavaboya gidecekti. Bir planı vardı. O planı yürürlüğe koyacaktı. Bu durumdan kurtulacağından da emindi.

Lavaboya gittikten sonra, hemen bir tuvalet kabinine girecekti. Aklının derinliklerine yazdığı bir isim vardı. O kişi; Yuki Yasuchi idi! Portresini canlandıracaktı. Vücudundaki tüm detayları hatırlamaya çalıştı. Peki, niye bunları yapmaya çalışacaktı? Cevabı çok basitti; amacı onun suretine bürünmekti! Farklı bir görünüm alacaktı. En yakın zamanda tanıştığı ve ciddi mânâda aklına yazdığı bir kişi seçmeliydi. Bu şartları da bir tek Yasuchi sağlıyordu.

Henge no Jutsu... Akademide herkesin öğrendiği o jutsu. Bir gün bunu kullanacağı aklına gelmemişti. Ama kader, neyin ne olacağı belli değildi. Ryouta da böyle bir kaderin parçası olmuştu işte. Bu jutsuyu kullanarak, Yuki Yasuchi'ye dönüşecekti. Ardından lavabodan oldukça normal bir şekilde çıkıp, tüyecekti. Hedefi Giichi'yi bulmaktı. Onu bulup, tüm bunların ne demek olduğunu soracaktı. Eğer cevabı beğenmezse, istediğini bulamazsa, kesinlikle Giichi ölecekti.
Image
Künye
İsim: Saiki Ryouta
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.80
Kilo: 70
Köy: Kaçak (Ishigakure)
Element: Fuuton, Katon
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 400
Prestij: -
Kullanılabilir GP: 1

Motivasyon:
Güç Arzusu: Her sabah kalktığında, aklından geçirdiği tek bir şey olurdu. Daha güçlü biri olmak. Bu yüzden her türlü zorluk ve acıya göğüs germeye kararlıdır. Önündeki yol ne kadar zor olsa da, o yol üzerinde yürümekten asla vazgeçmeyecektir.

Komplikasyon:
Açgözlülük: Kendini güçlendirmek konusunda oldukça saplantılıdır. Ne kadar tehlikeli olsa da, eğer kendini güçlendirecek bir şey varsa, o şeyi takip edecektir. Güçlü bir silah, iyi bir teknik ya da daha başka şeyler. Bu uğurda kendini tehlikeye atmaya ve insanları katletmeye hazırdır.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 8
Potansiyel: 8
Varlık: 3
Zeka: 4
Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1

Ninjutsu
Shunshin - D Rank
Ayatsuito - D Rank
Ryuka no Jutsu - C Rank
Fuujin no Jutsu - B Rank
Suzaku no Jutsu - A Rank
Taijutsu
-
Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar: Standart Ekipman Çantası
10 metre Sentetik Misina(Normal)
2×Kondisyon Hapı(Normal)
1×Kan Hapı(Normal)
1×Chakra Hapı(Normal)
1×İyileştirici Hapı(Normal)
1×Patlayıcı Parşömen(Kötü)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by GM - Naruto » October 13th, 2018, 11:44 am

Garson ile konuştuktan sonra, lavaboya gitme bahanesi adamı şüphelendirmeye yetiyor. Böylesine basit ve alışılagelmiş bir yöntem ile hesabı ödemekten kurtulmaya çalışacağın, işletmesini yeni açan taze bir tüccar için bile yeteri kadar bilindik bir yöntemken, karşındaki garsonu bu bahane ile kandırman çok da mümkün olmuyor. Garsonun gözlerindeki inanmamışlık ile birlikte masadan kalktığında, garson “Efendim, size tuvalete kadar eşlik edeyim.” diyor nazik bir şekilde. Adamın bu cümlesinden taviz vermeyeceği ortadayken, sen de çaresiz bir şekilde planına sadık kalarak garsonla birlikte tuvaletin yolunu tutuyorsun.

Aklından sana kitlenen hesaptan kurtulmak için türlü senaryolar geçirdiğin sırada, yukarı kata çıkan merdivenlerde beliren Giichi, sinir katsayını arttırırken, içinde de bir umut doğuyor. Giichi uykulu gözlerle bir sana bir de garsona bakarken “Yahu Nozaki-kun, biz seni unuttuk.” dedikten sonra bakışlarını garsonda sabitliyor ve “Boş odan var değil mi?” diye soruyor. Garson Giichi’nin sorusunu olumlu bir şekilde cevapladığında, “Tamam yerleştir o zaman, ödemeyi yarın sabah ayrılırken yapacağız.” diyerek seni hem geceyi nerede geçireceğin hem de hesabı ödeme sorunlarından kurtarıyor.

Klasik tarzda sürgülü kapılarla birbirlerinden ayrılan odaların bulunduğu üst kata garsonla beraber çıkıp kalacağın odaya giriyorsun. Odada bir şilte ve tuvalet ihtiyacını gidermen için küçük bir bölme dışında pek bir şey bulunmuyor. Fiyatı ucuz görünen bu odada geceyi geçirmek senin için yeterli olduğu için de garsonun odadan çıkmasının ardından kendini uykunun kollarına bırakıveriyorsun.

Gün henüz daha yeni ağarmaya başladığı vakitlerde gözlerini açıyorsun. Güzel, deliksiz bir uyku tüm gücünü toplamanı sağlıyor. Aklında hala hesabın sana kitlenmesi ihtimali var olduğu için, derhal odadan çıkıp, dün gece yemek yiyip muhabbet ettiğiniz aşağı kata iniyorsun. Burada Giichi’yi ve Ukon’u bir şeyler yerken görüyorsun. İkisinin de hala burada oluşu seni oldukça rahatlatırken sana sırtı dönük olan Giichi’nin karşısında oturan Ukon eliyle sana gelmeni söylüyor. Ukon’un bu işareti ile arkasını dönen Giichi sabah mahmurluğunu üzerinden atamamış bir halde “Günaydın Nozaki-kun, bir şeyler yiyip yola koyulalım.” diyor.

Kahvaltınızı tamamlamanızın ardından Giichi yanınızdan ayrılıp hesabı ödüyor ve ardından masaya tekrar döndüğünüzde, Ukon’un sana yönelik uyuz bakışları Giichi’ye dönüyor. Birlikte konağın arkasına geçiyor ve burada yalaktan su içmekte olan kahverengi, cinslerine göre iri sayılabilecek bir atın yanına geliyorsunuz. Atın birkaç metre yanında beyaz, çok da yeni sayılmayan ve at arabasını tamamen kaplayan bir tenteye sahip at arabası bulunuyor. At arabasının bir yanından diğer yanına gelen oval tentede, at arabasının önünü ve arkasını kapatan kumaş parçaları da bulunuyor. Ukon atı at arabasının yanına getirip bağlantılarını yaptıktan sonra Giichi “Artık hazırız, hadi bakalım.” diyor. Ukon at arabasında sürücüye ayrılmış kısma geçerken, Giichi at arabasının içine giriyor. Ukon eliyle yanına oturmanı söylüyor sana ve sen de Giichi’nin sağ tarafına oturuyorsun. Oturduğun tahta çok rahat olmasa da, beklediğinden daha rahat geliyor sana. Bu şekilde yolculuğun da başlamış oluyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Saiki Ryouta
Posts:63
Joined:September 1st, 2018, 10:43 am

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by Saiki Ryouta » October 15th, 2018, 2:50 am

Sinirlenmişti. Hem de oldukça fazla. Garsonun kendisine olan tavrı, iyice deli etmişti kendini. Sinirden üstünü başını yırtası gelmişti. Pek tabii, garsonun tüm soyuna acayip farklı anlamlarda, yüzlerce küfür etmişti içinden. Daha sonra kendisini bir anda Giichi ile karşı karşıya bulmuş. Durumdan sıyrılmıştı. Açıkçası nasıl tepki vermesi gerektiğini düşünememişti. Ne demeliydi? Ya da ne yapmalıydı?

Sabah olmuştu. Yola çıkılmıştı. Hatta at arabasına çıkıp, oturmuştu. Aklında binbir düşünce vardı. Sonbahar gibiydi biraz zihni. Düşen yapraklar, esen rüzgar ve gri dünya. Bu şekilde tanımlanabilirdi içi. Farklı yerler, farklı insanlar. Bir süredir gözünün gördüğü şeyler bunlardı. Bazen garip hissederdi. Bazen de yalnız. Ama yolunun yalnızlıkla dolu olduğunu biliyordu. Bu yüzden bu tarz şeylere göğüs germeliydi. Aynı zamanda alışmalıydı. Bunlar zaruri meselelerdi. Çözümü olmayan şeyler. Tıpkı kendisine çizdiği rota gibi.

Gözleri boş durmadı. Süzdü, izledi. Yeni yerler, yeni umutlar. Peki, gerçekten kendi yolunda doğru olan şeyi mi yapıyordu? Bilmiyordu. Ama buna inanıyordu. Kararı kendisi vermişti. Verdiği kararlardan da pişmanlık duymak gibi bir saçmalığı yoktu. Saçmalıktan ziyade, öyle bir düşüncesi yoktu. İnanmak, en çok yaptığı şey buydu. Olumlu düşünmek. Bir diğer yaptığı çok şeydi. Keyfekeder olarak yapıyordu bunları. İşin aslı bu bir sorundu. Hem de büyük bir sorun.

Hayatını adadığı bir yol vardı. Bu yol için her şeyden vazgeçmeye ve her şeyi yapmaya istekliydi. Peki durum böyleyken, nedeni neydi; Bu plansız eylemler bütünün? Tesadüflere dayalı, sağlam hiçbir temele dayandırılmamış bir maceralar silsilesi idi, şu an yaptığı şey. Su akar yolunu bulur, derler. Biraz da öyle düşünüyordu. Ama yanıldığı bir konu vardı. Bir nehrin akışı, tabiatın doğal yasalarına tabiydi. Tüm kurallara uyardı. İsyan etmezdi. Yapabileceği şeyler belliydi, potansiyeli belliydi. Ama kendisinin yürüdüğü yol, öyle değildi. Doğal yasalara karşı geliyordu.

Varoluşun üzerine çıkmaya çalışıyordu. Bu şekilde dünyayla iç içe geçmişken bunu yapması imkânsızdı. Çünkü bir sistem vardı. İstese de istemese de bu sisteme dahil oluyordu. Akışı takip ediyor, diğer herkes gibi ilerliyordu. Fakat bu devran dönmeliydi. O gün gelmeliydi. Başkaldırısını göstermeli ve artık sistem içindeki bir varlık olmamalıydı. Ekosistem içinde bulunmamalıydı. Eğer bir ekosistem içinde olacaksa da, bu kendi kurduğu veya kuracağı bir şey olmalıydı. Doğal düzenin üzerinde olmalı ve klasik yolu izlememeliydi.

Kısacası yapması gereken şeylerden ilki; ortodoks yolu izlemekten vazgeçmek olmalıydı. İkincisi ise, heterodoks yolu seçmek olmalıydı! Dogmalara bağlı olmayan, kuralları takmayan bam başka bir yol. Kendisinin olmaya çalıştığı şey gibi olmalıydı yolu da. Madem pişmanlık yoktu, madem hiçbir sınır yoktu. Neden hâlâ normal yolları izlemeliydi? Niye yoldan çevrilen her insanın yapacağı haraketleri yapmalıydı? Niye? Neden? Aklında bir sürü soru vardı. Kendi kafasında oluşturduğu bu sorulara bir cevabı da vardı.

Basit ve de net! Bunu yapmak zorunda değildi. Tecrübeli değildi çünkü. Ya da tüm bunları fark edecek zamanı elde edememişti. Belki de bunları hiç düşünmemişti bile. Fakat şimdi bir cevabı vardı. Tüm bu şeyleri de düşünmüştü. Yine de hâlâ çözüm eksikti. Ya da yeterli değildi. İzlemesi gereken yol. Hâlâ bilmiyordu. Daha kestirme yol olduğunu biliyordu. Aslında bu tam tanımı karşılamamıştı. Kendisi için doğru olan yolun varlığını biliyordu. Yolu da biliyordu. Ama bilmediği şey; bu yolda nasıl yürümesi gerektiğiydi.

Belki de en başından beri bu yolun varlığını biliyordu. Hatta görüyordu. Ama yapamadığı şey, üzerinden nasıl geçmesi gerektiğinin cevabına ulaşmaktı. Bu yüzden, bu sorunu zihninin arkasına doğru atıyordu. Bu yüzden, bu sorudan kaçıyordu. Eğer bunu bilseydi, tereddütsüz oraya yürür müydü, içinden kesinlikle evet derdi. Fakat hakikat bu muydu? Tüm soruların veyahutta sorunların cevabını ve çözümünü biliyor da olabilirdi pekala. Ama bunlardan da kaçıyor olabilirdi belki. Açıkçası zihni karma karışıktı. Hâlâ kararsız olduğunun farkında vardı.

Kafasında yangın gibi yayılan bir ihtimal belirdi. Bir düşünce. Bu düşüncenin varlığının ihtimalini hayal ettikçe, zihni ve vücudu yeis içinde kaldı. Kendisinden tiksindi. Bildiği kişi olmadığını düşündü. Kendini yanlış tanıdığını düşündü. Bunca zaman, bu kadar yıl... Kendisini iradeli ve hiçbir şeyden çekinmeyen biri olarak görüyordu. Her şeyi yapabilecek, her şeyden vazgeçebilecek. Sürekli ve sürekli aynı kelimeler kafasının içinde dolaştı, durdu. Ne yapıyorum ben..? Aklından geçirdi.

Nefesini ayarlamaya çalışırken, içindeki fırtına daha da şiddetlendi. Elleri istemsizce kafasına gitti. Saçlarının arasına karıştı. Şu an yaptığı şeyin, garip olup olmadığına bakmadı. Düşünmedi bile. Çünkü kafasının içinde, her hücresini dolduran ve vücudunu acı içinde bırakan bir durum vardı. Bu durumu düşündükçe, kendisinin varlığının önemsizleştiğini hissetti. Tıpkı diğer insanlar gibi. Aklına masaj yapmaya çalışırken öldürdüğü yaşlı herif geldi. Adı neydi? Hatırlamaya çalıştı. Yasuchi ismiyle seslenmişti o adama. Ama ne yaptıysa, kafasında belirmedi ismi. Önemsiz insan.

Önemsiz insan. Bunu kafasında tekrar tekrar dolaştırdı. Ben de önemsiz bir insanım. Düşündüğü şey buydu. O adam gibi olduğunu hissetti. Herkes gibi olduğunu hissetti. Prangalara bağlı olduğunu hissetti. Sadece bedenini değil, ruhunu da yakalayan prangalar gibi. İçten içe her yeri zincirlenmişti. Potansiyeli yoktu. Gücü yoktu. Peki iradesi var mıydı? Bu soru, zihnini meşgul etti. Bağırmak istedi. Neyi vardı ki? Hiçbir şey! Hiçbir şey! Hiçbir şey! Sıfır! Bir kıvılcımdan ibaretti. Bir saniye bile varlığını sürdüremeyecek.

Her yeri boştu. Yakacak hiçbir şeyi yoktu. Diğer herkes gibi. Asla alev olamayacaktı. Niye!? Öfkelendi. Alev olmalıydı. Işığı da, ısısı da her şeyden ve herkesten kuvvetli olmalıydı. Fakat biliyordu, bu şekilde olmazdı. Olmayacaktı da. Hiçbir şeyden vazgeçmemişti. Hiçbir şeyi feda etmemişti. Sürekli kendi kendine tüm bunları yapabileceğini söylüyordu. Ne kadar doğruydu? Ne kadarı yanlıştı? Cevabı biliyordu. Şu ana kadar yaptığı eylemlerin bütünü, sözlerini yalanlıyordu. Tek bir tane doğru şey göstermek imkânsızdı. Kaçak hayatı, beklentileri; boş... Koca bir boşluktu şu ana kadar.

Kendini bırakmıştı. Denizin orta yerine. Gelen dalgalar bir ileri itiyordu, bir geri çekiyordu. İlerlememişti, geri de girmemişti. İşin aslı hiçbir şey yapmamıştı. Dalga nereye gittiyse, kendisi de oraya gitmişti. Kollarını sallamayı bile denememişti. Hiçbir şey denememişti. Sadece dalgaya bırakmıştı kendisini. İçten içe de bu şekilde ilerlediğine inanmıştı. Kendini inandırmıştı. Bilinci bunun doğru olmadığını, pek tabi biliyordu. Ama zihninin derinliklerine saklamıştı bu gerçeği. Şu zamana kadar yaptığı her şey gibi.

Korkuyordu. Gerçek mânâda korkuyordu. Yanlış eylemlerinin cezasını çekmekten korkuyordu. Bir başkası tarafından cezalandırılmaktan korkuyordu. Hem de bu korkuyu, iliklerine kadar yaşıyordu. Öyle ki, eylemlerini yaparken, yaptığı şeyin gerçekten izlediği yolda doğru bir şeyler olduğuna kendisini inandırıyordu. İçten içe biliyordu, attığı adım, sistemin içinde bulunan adımdı. Belki hedefine yaklaşabilirdi. Bir kazanç elde edebilirdi. Ama bu sistemin içinde olurdu. Hâlâ herkes gibi olurdu. Sistemde bulunan binlercesi ya da milyonlarcası gibi.

Cesareti de yoktu. Sistemden çıkmak için yoktu. Baş kaldırmak için yoktu. İlerlemek için yoktu. Ortada bir karar yoktu ki, pişman olsun. Yaşadığı en büyük sıkıntı bile cebinde eksik olan birkaç kuruştan ibaretti sadece. Bir yıldız, her zaman bir yıldızdır. Doğumunda da, ölümünde de. Değişmezdir. Fakat durumun istimarası yapıldığında, elde edilen sonuç; kendisinin sistem içindeki herhangi biri olmasıydı. Şu an bu düşünce zincirinin bu kafar uzaması bile kararsızlığının bir göstergesinden başka bir şey değildi. Adım atmaktan korkuyor olmasından başka bir şey değildi.

Artık kendisini sandığı kişi olmak istiyordu. Herhangi bir şeyden korkmak istemiyordu. Cesaretli olmak, güçlü olmak ve kudretli olmak. İstediği şeyler bunlardı. Ama hepsi bir sıraya tâbi idi. Önce korkmamalıydı. Sonra gerçekten her şeyi yapabilecek kadar cesur olmalıydı. Sistemden çıkmalıydı. Herkes gibi olmamalıydı. Bir kıvılcım değil! Sonsuz bir alev olmalıydı! Yıldızlar kadar parlak, yıldızlar kadar sıcak. Ondan sonra zaten güç ve kudret olabildiğince hızlı bir şekilde kendisini bulacaktı. Bulduğu cevap buydu. Bunun da doğru olduğunu biliyordu. Doğru olduğuna inandı. Uzun zamandır, inandığı en gerçek şey buydu.

Gerçeklerin ve yanlışların zihnini doldurduğu ve birbirine karıştığı şu anda, kafasının içindeki düğüm sonunda yavaş yavaş çözülmeye başlamıştı. Neyin yanlış ya da neyin doğru olduğunu artık kavrayabiliyordu. Düşünceleri, önceki gibi değildi. Daha net ve doğruydu. Kaçmak istediği şeyler artık gün yüzüne çıkıyordu. Artık daha fazla kaçmak yoktu çünkü. Korkmuyordu, korkularının üstüne gidiyordu. Bir kez daha zirveye çıkacağına inanıyordu. Ama bu sefer çıktığı zirve, en üst nokta olacaktı. Daha önce hiç çıkamadığı yer.

Belki çıkmış gibi düşünüyordu eskiden o zirveye. Stabil ve kararlı olduğunu. Ama her şeyin şimdi bir ilüzyon olduğundan emindi artık. Hayaldi; bilinendi ve bilinmeyendi aynı zamanda. Her şey birbirine girmişti. Keskin bir kılıçtı. Ama o da bir hayaldi. Hiçbir zaman keskin bir kılıç değildi. Kendisine şimdi baktığı zaman, her tarafı çürükler ile kaplı, kör bir bıçaktı sadece. Ama bu demek değildi, o bıçak hiçbir zaman keskin olmayacaktı. Yavaş yavaş bileyecekti kendisini. Her bileyişinde biraz daha iyi olacaktı, biraz daha keskin. En sonunda her şeyi kesebilecekti.

Şu ana kadar vardığı her yargıdan son derece emindi. Artık eylemleri, bu yargı üzerinden baz alınarak sürdürülecekti. Pişmanlık yok! Defalarca tekrar ettiği bu cümleyi, kafasından bir kez daha geçirdi. Şimdi yapacağı şey için; aynı durum içinde birçok kişi olsaydı, yoluna bu şekilde devam ederdi. Kimse onun gibi bir şey yapmazdı. Aklından dahi geçirmezdi. Ama o, aklından geçen şeyi yapacaktı. Bu konuda kararlıydı. Çünkü o Ryouta idi. Yerin üstünde, göğün altında; bir numara olacak kişiydi. Bu yüzden de onun yaptığı şeyler, sistem içinde bulunan diğer hiç kimsenin yapmayacağı şeylerdi.

Güç konusunda takıntılıydı. Şimdi yapacağı şey, belki aptalcaydı. Ama şu bir gerçekti ki, kendisine göre bu; onu güçlendirecek bir şeydi. Korkularını yenmek ve cesaretini kanıtlamak. Gerçekten olması gerektiği kişi olmak. Çabalayacağı, eylemini yürüteceği şey buydu. Ne kadar saçma ya da aptalca olacağı önemli değildi. Bunu yapacaktı. Vücudu içinde bulunan her hücre bunu istiyordu. Ruhunun en derin yerinden gelen bir istekti bu. Et ve kemiğin birleşimi gibi, ayrılmaz bir şeydi. Ryouta ve güç isteği. Ve bu konuda yapacağı şeyler ise; sınır tanımazdı. Konu bu oldu mu, pek rasyonel düşünmezdi çünkü. Mantık değil, istek söz konusu olurdu.

Şimdi artık eyleme geçme zamanıydı! Ayatsuito jutsusunu kullanıp, çantasından sinsice misina çıkaracaktı. Bu misina, yerden Ukon'un boğazına giderken; sol eliyle daha önceden kavradığı kunaiyi, Giichi'nin boğazına saplayacaktı. Bu şekilde onu öldürmeyi planlarken, kunai Giichi'nin boğazına girdiği anda misina Ukon'un boğazına sıkıca sarılmış olacaktı. Hiç beklemeden yapacağı bir diğer hamleyse, Ryuka no Jutsuyu kullanmak olacaktı. Hedef tabii ki de, misina ile boynu bağlanmış Ukon olacaktı. İkisini de bu şekilde öldürmeye çalışacaktı.

Ölümlerini olabildiğince sessiz ve hızlı bir şekilde yapacaktı. Yapmaya çalışacaktı. Tabii bu hamle zinciri, ıssızlığın ortasında olduğu zaman, üç kişi ve güneşin arasında olacaktı. Geriye kalan tek şahit, güneş olacaktı. Bu şekilde planlıyordu. Kısa, net ve öz. Tüm bunları yapmak istemesinin sebebi; çok basitti! O sebepse, elbette ki güçlenmek olacaktı. Bu kadar çaba ve emek sarf ettikten sonra, araçlarına girmek bir meseleydi. Ama bu feda edilebilirdi. Çünkü kendisinin düşündüğü şey bam başkaydı. Bu daha farklı bir güçlenmek çeşidiydi.

Artık daha korkusuzdu. Daha cesaretliydi. Bu onun açgözlülüğüydü. Sonuçları düşünmeksizin, güç yolunda kazanç için yapılmış bir atılım. Buna onun takıntısı veya komplikasyonu denebilirdi. Şu an kendini kanıtlıyordu. Her şeye ve herkese karşı, en çok da kendine karşı. Ben güçlüyüm! Ben korkusuzum! Ben cesaretliyim! Bu yüzden güçlenmek artık benim doğal hakkım! Tüm bu düşünceleri haykırıyordu, dünyaya ve evrene karşı.

Tabii ki bu hareket; mantıksızdı. Ama bu sefere mahsus bir şeydi. Kendi özünü unutmuştu. Kafası karışmış, güç yolundan saptığını hissetmişti. Kör bir bıçak olmak istememişti. Her şeyi kesebilecek bir bıçak; olmak istediği şey buydu! Artık eskisi gibi olmayacaktı. Planlarını kuracaktı. Dalgalara kendimi teslim etmeyecek, onlara karşı yüzecekti. Artık doğal düzeni takip etmeyecekti. Sistemden biri olmayacaktı. Bağımsız bir varlık olacaktı artık. Ayrıca öldürmenin getirdiği o nahoş ama aynı zamanda ilgi çekici hissi yaşayacaktı. Bunu tecrübe edecekti.

Artık kör bir bıçak olmayacaktı. Az bilenmiş bir bıçak olacaktı. Az olmasına rağmen, hâlâ bir şeyleri kesen ve öldüren bir kişi olacaktı. Tabii bu demek değildi; pervasız biri olacak, eylemleri çılgınlıkla dolup taşacaktı. Hâlâ ihtiyatlı ve tetikte olacaktı. Sadece eskisi gibi tereddüt etmeyecek, şekilden şekile girmeyecekti. Daha oturaklı ve yere sağlam basan biri olacaktı. Eğer bir yol yoksa, kendisine yol açan biri olacaktı!
Image
Künye
İsim: Saiki Ryouta
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.80
Kilo: 70
Köy: Kaçak (Ishigakure)
Element: Fuuton, Katon
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 400
Prestij: -
Kullanılabilir GP: 1

Motivasyon:
Güç Arzusu: Her sabah kalktığında, aklından geçirdiği tek bir şey olurdu. Daha güçlü biri olmak. Bu yüzden her türlü zorluk ve acıya göğüs germeye kararlıdır. Önündeki yol ne kadar zor olsa da, o yol üzerinde yürümekten asla vazgeçmeyecektir.

Komplikasyon:
Açgözlülük: Kendini güçlendirmek konusunda oldukça saplantılıdır. Ne kadar tehlikeli olsa da, eğer kendini güçlendirecek bir şey varsa, o şeyi takip edecektir. Güçlü bir silah, iyi bir teknik ya da daha başka şeyler. Bu uğurda kendini tehlikeye atmaya ve insanları katletmeye hazırdır.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 8
Potansiyel: 8
Varlık: 3
Zeka: 4
Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1

Ninjutsu
Shunshin - D Rank
Ayatsuito - D Rank
Ryuka no Jutsu - C Rank
Fuujin no Jutsu - B Rank
Suzaku no Jutsu - A Rank
Taijutsu
-
Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar: Standart Ekipman Çantası
10 metre Sentetik Misina(Normal)
2×Kondisyon Hapı(Normal)
1×Kan Hapı(Normal)
1×Chakra Hapı(Normal)
1×İyileştirici Hapı(Normal)
1×Patlayıcı Parşömen(Kötü)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by GM - Naruto » October 15th, 2018, 2:40 pm

Kafanda canlandırdığın planı uygulamak tek bir hamle bekliyorsun. Zihninin derinliklerinden, düşüncelerin arasından sıyrılan o beklenen komut geldiği anda, Ayatsuito tekniğinin de yardımıyla ekipman çantandan çıkardığın misinayı Ukon’un boğazına doluyorsun! Birden nefessiz kalan adam büyüyen göz ve gözbebekleri ile sana bakarken, atın kontrolünü de kaybetmeye başlıyor. Giderek hızlanan ve zigzaglar çizmeye başlayan atın hareketleri, muhtemelen at arabası içerisinde yatmakta olan Giichi’yi de kaldırıyor ve adam at arabasının ön tarafındaki kumaşı aralayıp size doğru kafasını uzattığı esnada elindeki kunaiyi Giichi’nin boğazına saplıyorsun! İki eliyle boğazını tutan adam geriye düşerken, sen de Ryuka no Jutsu için el mühürlerini tamamlıyor ve misinayı takip eden alevler Ukon’u sarmaya başlıyor! Bu noktada Ukon at arabasının kontrolünü tamamen kaybediyor ve bu da senin bir an at arabasından düşmene neden oluyor. Sağ omzunun üzerine sert bir düşüş gerçekleştirip yerde birkaç metre yuvarlanmanın ardından tek dizinin üstünde doğruluyorsun. Üstün başın toza bulanmış bir haldeyken, yanmakta olan at ve at arabasının senden uzaklaşışı seyrediyorsun. Her ne kadar yol şimdilik tenha da olsa, bu kimsenin olmayacağı anlamına da gelmiyor. Diğer bir deyişle, ticari olarak işlek kullanılan bir yolun üzerinde yanan bir at ve at arabasının elbette görüleceğinin farkına varıyorsun. Ayrıca henüz çıktığınız konaktan çok da uzaklaşmış durumda değilsiniz. Bu da sizinle aynı yönde yolculuğa başlayacak insanların belki de birkaç dakika sonra belireceği anlamını taşımakta.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Saiki Ryouta
Posts:63
Joined:September 1st, 2018, 10:43 am

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by Saiki Ryouta » October 16th, 2018, 10:41 pm

Kuşlar ölür yiyecek için, insanlar ölür zenginlik için...

Giden arabayı izlerken düşündüğü şey tam olarak böyleydi. Arabanın peşinden koşmadı. Koşmayacaktı da. Zenginlik aradığı şey değildi. Belki aradığı şey için bir araçtı. Ama güç yolunda ilerlemek için yapması gereken ilk şey; önce kendisini canlı olarak var olmaya devam ettirmekti. Yaşamıyorsa, varlığı yoksa her şey anlamsızdı. Gücü, elleri arasında tutamayacaksa, ne anlamı vardı ki? Dişlerini sıktı. Ters istikamette yürümeye başladı. Yolculuk devam ediyordu. Pes etmek yoktu.

Omzuna baktı. Aynı anda üstünü başını silkeledi. Yerde birkaç kez takla atmıştı. Ama görünen bir sıkıntı yoktu. Bu iyi bir haberdi. Eylemlerini, ancak sağlam bir vücut ile gerçekleştirebilirdi. Aksi takdirde, yolunun üzerine taş koymuş olurdu. Ve bu, tahammülsüz bir şey olurdu kendisi için. Derince iç çekti. Düşünceler... Kafasını toparlamaya çalıştı. Etrafını pür dikkat izliyordu. Aynı zamanda dinliyordu. Yoluna engel olacak bir şey istemiyordu. Dikkatli olmak zorundaydı. Her zaman tetikte. Çünkü tehlikenin nereden geleceği belli değildi.

Etrafını süzürken, aynı zamanda düşündü. Kendi iç dünyasındaydı yine. Bu sefer karanlık değildi. Aydınlıktı, tıpkı bir yaz günü gibi. Bu aydınlığın kaynağı, herhangi bir yerden gelmiyordu. Direkt olarak kendisinden geliyordu. Güneş gibi parlıyordu. Kendini kanıtlamıştı. Kendini, kendisine karşı kanıtlamıştı. Sanki artık eskisinden daha net görüyordu. Daha net duyuyordu. Artık onu bağlayan bir şey yoktu. Kuş gibi uçabilirdi. En azından hissettikleri böyleydi. Rahattı ve aynı zamanda huzurluydu. Aklında binbir düşünce olsa da, zihni berrak ve netti.

Yumruğunu sıktı. Ellerinin içinde barınan gücü hissetti. Ne yapabileceğini düşündü. Ne yaptığını da. Beyaz dişlerini gösterdi. Gülüyordu, neye güldüğünden ise emin değildi. Gülmek için birçok sebebi vardı. Belki artık korkak olmadığı için gülüyordu. Belki de gücünün farkına vardığı için gülüyordu. Ya da bam başka şeyler onu güldürüyordu. Ama bunu zihni bilmiyordu. Belki bilinçaltı biliyordu. Fakat bunlar önemsizdi. Önemli olan gülmek için tonlarca sebebi olmasıydı. Bu da doğru şeyi yaptığını gösteriyordu. Kararım... doğruymuş! İçinden bu şekilde geçirdi. Verdiği karar, çok doğru bir seçimdi ona göre.

Yürümeye devam ederken, aynı zamanda Henge no Jutsu uyguladı. Yine kıraathaneden birini seçmişti. Ama bu sefer ki kişi, Yasuchi değildi. İnce ve zayıf olan, her tarafı kırışıklarla kaplı olan elemandı. Çok benzetmek için çaba harcamamıştı. Çünkü gerek duymuyordu. Asıl nokta, yaşlı ve zayıf olmaktı. Ama başka önemli bir nokta daha vardı. O da diliydi. Yolculuğu esnasında bir şey fark etmişti. O da yalan söyleme konusunda yeteneksiz olmasıydı. Bazen yalanları yuttururdu insanlara ama tam olarak değil. Birkaç sıkıntı her zaman kapısında belirirdi.

Bu sefer o sıkıntıları önlemek için bir yola başvurmuştu. O da dilsiz olmak! Dilsiz bir yaşlı adam, her yeri kırış kırış ve oldukça zayıf! Kim böyle bir adama acımazdı ki? Ya da kim böyle bir insandan şüphelenirdi? Kendisine göre kimse. Belki birkaç aykırı insan yapabilirdi. Ama yeterince şanslıysa, o aykırı insanlara rastlamazdı. Şans? Şans aranan bir şey değildi. Bu yüzden bulanamazdı da. O yüzden bunun bilinci içerisinde olan Ryouta, işini şansa bırakmayacaktı. Tüm olasılıkları düşünüp, değerlendirmek. Onun tarzı buydu. Eskisinden daha sert ve kararlıydı birde. Bunu da hesaba katmak lazımdı.

Her zaman gözleri etrafını süzecekti. Tıpkı bir yılan gibi. En kuytu köşeler, gözlerinden kaçmayacaktı. O köşeler, hedefi olacaktı. Eğer kulakları, gözlerinden önce alarma geçerse, yapacağı şey belliydi. Daha önceden belirlediği kuytu bir köşeye geçmek. Ardından cüzzamlı biriymiş gibi yere yatmak. Buradaki amaç; gölgelenmek ve dinlenmek tarzı şeyler olabilirdi. İnsanlara bu fikri empoze etmek olacaktı yani amacı. Tabii insanlarla karşılaşacağı da ayrı bir muamma idi. Karşılaşırsa da tetikte olacaktı. Her an patlayabilecek bir yanardağ gibi.

Vücudu ve organları çalışırken, zihni de çalışmaya devam etti. Düşüncelere daldı. Serin bir ilkbahar günü gibiydi düşünceleri. Biraz yağmurlu, biraz rüzgarlı ama güneşin ışınlarıyla oldukça sıcak. Giichi'yi düşündü. Boğazına saplanan kunaiyi. Ukon'un boğazına sarılan misina ve alevlere kapılması. Hepsi bir film şeridi gibi zihninde akıyordu. Pişman değildi. Aksine oldukça mutluydu. Kazanmıştı. Kendine karşı, dünyaya karşı, evrene karşı. En önemlisi de, gerçek benliğinin bir ipliğini yakalayıp, ona ulaşmasıydı. Rahat ve huzurlu yolculuğundan vazgeçmişti. Bu tam olarak bir fedakarlıktı. Yeni yolunun ilk fedakarlığı.
Image
Künye
İsim: Saiki Ryouta
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.80
Kilo: 70
Köy: Kaçak (Ishigakure)
Element: Fuuton, Katon
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 400
Prestij: -
Kullanılabilir GP: 1

Motivasyon:
Güç Arzusu: Her sabah kalktığında, aklından geçirdiği tek bir şey olurdu. Daha güçlü biri olmak. Bu yüzden her türlü zorluk ve acıya göğüs germeye kararlıdır. Önündeki yol ne kadar zor olsa da, o yol üzerinde yürümekten asla vazgeçmeyecektir.

Komplikasyon:
Açgözlülük: Kendini güçlendirmek konusunda oldukça saplantılıdır. Ne kadar tehlikeli olsa da, eğer kendini güçlendirecek bir şey varsa, o şeyi takip edecektir. Güçlü bir silah, iyi bir teknik ya da daha başka şeyler. Bu uğurda kendini tehlikeye atmaya ve insanları katletmeye hazırdır.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 8
Potansiyel: 8
Varlık: 3
Zeka: 4
Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1

Ninjutsu
Shunshin - D Rank
Ayatsuito - D Rank
Ryuka no Jutsu - C Rank
Fuujin no Jutsu - B Rank
Suzaku no Jutsu - A Rank
Taijutsu
-
Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar: Standart Ekipman Çantası
10 metre Sentetik Misina(Normal)
2×Kondisyon Hapı(Normal)
1×Kan Hapı(Normal)
1×Chakra Hapı(Normal)
1×İyileştirici Hapı(Normal)
1×Patlayıcı Parşömen(Kötü)
Locked

Return to “Asakura Geçidi”