[Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Rüzgâr ve Kaya ülkeleri arasındaki doğal sınırı oluşturan geçit.
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm
[Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by GM - Naruto » September 17th, 2018, 4:49 pm

Günlerdir yollardasın. Kaç gün olduğunun senin karakterine sahip biri için pek de önemi yok. Zira sonuca ulaşmak için harcanılan yolların değersizliği karşısında, oturup hesap yapacak tıynette bir insan değilsin. Birkaç gün olması veya birkaç saat olması dahi önemsiz… Nitekim esas olan, yolun sonunda elde ettiklerin ve bu elde ettiklerinin sana “güç” çerçevesinde neler kattığı.

Yolculuğunu bu esas çerçevesinde yorgunluktan verilen molalar, yiyecek ve istirahat için durulan hanlar dışında aralıksız sürüyor. Vadiler aşılıyor, yeşillikler görülüyor ve sonra yer gök kahverengiye dönüyor. Kafanda belirlediğin rotanın ilk aşaması Asakura Geçidi oluyor. Kaya Ülkesi ile Rüzgar Ülkesi arasındaki geçişi sağlayan bu geçit ise, Asakura-yama bulunuyor. Dağın eteklerine vardığında, günün yok oluşunu ve gecenin emaneti teslim alışına şahitlik ediyorsun. Geçtiğin yolda dikkatini çeken kervan sayısı, aslında sana doğru yolda olduğunu anlatıyor. Ancak bunca kalabalık, senin gibi bir kaçak için her zaman tetikte olmayı da beraberinde getiriyor. Sessiz ve yalnız yolculuğundakinin aksine üstüne binen bu tedirginlik, yolculuğunun bu aşamasını daha zorlu kılıyor. Her bir kervan senin için potansiyel bir tehlike olarak belirirken, karşına çıkan beş adet konak seni selamlıyor.

Hemen hemen karşılıklı şekilde bulunan bu taş konakların yapı itibariyle birini diğerinden ayırmak bir hayli zor. Bütün konakların arka kısmında hayvanların dinlenmesi ve yiyecek-içecek ihtiyaçlarını gidermesi için bir alan bulunuyor. Beş konağın ikisinin arkasında üçer adet at ve bu atlar ile at arabalarına göz kulak olan birer kişi bulunuyor. Diğer üç konağın arkasında ise beşer tane at ve bu atlar ile at arabalarına göz kulak olan birer kişi bulunuyor. Bu kişilerin shinobi olduklarını söylemek ise güç. Kıyafetlerine ve hareketlerindeki salaşlıklara bakılırsa, bunlar sadece efendilerine kölelik yapan kişilerden ibaret. At arabalarının içlerini görmen, bulunduğun açı itibariyle mümkün olmasa da, arka taraflarının da kapalı olduğu ve bu sebeple içlerini görmenin imkansız olduğunu fark edebiliyorsun. Ancak atların ve at arabalarının kalitesine bakılırsa, bu at arabalarında çok değerli şeylerin olduğunu söylemek de mümkün değil.

Yolculuğunun bu aşamasında ilerlemene devam etmen mümkün, ancak daha ileride dinlenebileceğin bir yer olup olmadığı konusunda bir fikrin bulunmuyor. Konakların ötesindeki görüntüde de herhangi bir ışık şimdilik görünmüyor. Dolayısıyla bir müddet yürümeye devam edebileceğin gibi, bu konaklardan birinde duraklaman da mümkün.
Off Topic
Pasiflik süresi 48 saattir.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Saiki Ryouta
Posts:63
Joined:September 1st, 2018, 10:43 am

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by Saiki Ryouta » September 18th, 2018, 9:03 pm

Dünyayı gözleriyle görmek, yollarında yürümek, kokusunu koklamak. Kendi bedeninde bulunan kudretle bunu yapmak, her geçen saniye daha da içini şevkle doldurmuştu. Güç... Ağzından eksik etmediği tek şeydi. Neredeyse her şeyden vazgeçebilirdi. Fakat bunların arasında güç yoktu. Evet, güçlenmeliydi. Gözleri görüyordu ama ufak bir alanı. Yürüyebiliyordu ama normal bir şekilde. İki dağ arasından bir anda geçemiyordu mesela.

Yolculuğunda geçen her saniye, farkına vardığı tek şey; güçsüzlüğü olmuştu. Kendi isteklerini yapamayışı. Sınırlara takılması. Bu yüzden, içindeki fırtına daha da güçlenmişti. Farkına vardıkça, güçlemeyi daha çok istemişti. Herkesten daha çok, her şeyden daha güçlü. İstek... Sadece istekle bitmediğini biliyordu. Eğer başarmak istiyorsa, ne kadar acı çekiyor olursa olsun, her zaman ilerlemek zorundaydı. Vazgeçmek ise yapmayacağı tek şey olmalıydı. Korkmamalıydı ve üşenemeliydi. En önemliyse, kararlı olmalıydı. Her şeyden vazgeçebilicek kadar.

Hedeflerini oldukça yüksek tutmuştu. Ulaşmak istediği seviyeler inanması güçtü. Sabahın gelişiyle, üstüne vuran güneş... Hedeflerinden biriydi. Gecenin karanlığında beliren, insanların varlığını küçük hissettiren ay. Bir diğer hedefiydi. Kendince belirlediği son hedefse, dünyanın ta kendisiydi. Onlar kadar güçlü olmalıydı. Nasıl insanların varlığını anlamlandırıyorsa bu varlıklar, o da insanlar için değişmez bir şey olmalıydı. Belki de Ryouta deliydi. Bunlar da bir delinin saçmalarıydı. Ama eline bu tür var oluşlarla aynı seviyeye çıkma fırsatının en ufak bir parçası geçseydi, ömrünün sonuna kadar o parçayı kovalardı. Çünkü tam olarak böyle biriydi Ryouta.

Karşısına çıkan konaklara baktı. Düşüncelere daldı. Aklında birkaç fikir oluştu. Bunları değerlendirip, en iyi seçeneğe ulaştı. Bu seçeneği gerçekleştirmek için ilk adım olarak konaklardan birine geçmeyi seçti. Her ne kadar insanlarla birebir temasta bulunmak tehlikeli olsa da, şu saatten sonra yapabileceği pek bir şey yoktu. Rüzgar ülkesine elini kolunu sallaya sallaya gireceğini düşünmedi. Sonuçta bir yabancıydı ve ne idiği belirsizdi.

Planın ilk aşaması olarak, konağın tekine girecekti. Hangisine gireceği çok mühim değildi. Hepsi de büyük ihtimalle bir sürü ıvır zıvır işleriyle uğraşan, değersiz şeyler yığını taşıyan insanlar ile doluydu. Ama maksadı bu değildi. Kendine bir kapak oluşturmak. Yapmak istediği şey buydu. İnsanlardan gelecek şüpheleri en aza indirmek, düzgün bir şekilde yolculuğuna devam etmek. Aslında çok fazla şey değildi ama hayatın ne çıkaracağı belli olmuyordu.

Gözüne kestirdiği, arkasında beş tane at ve at arabası bulunan konaklardan birinin kapısını çalacaktı. Gördüğü kadarıyla, bu şekilde üç konak vardı. Bunlardan herhangi biri olması kafiydi. Kapının açılmasını beklerken ve açılırken, gayet rahat olacaktı. Sanki bu işi milyonlarca defa yapıyormuş gibi. Daha sonra kapı açılınca sakin bir şekilde konuşacaktı. Çok bir şey demeyecekti. Sadece birkaç kelime.

"Merhaba, Adım Nozaki, soyadım Kusuo. Gezginin tekiyimdir. Genellikle korumacılık yaparak geçimimi sağlarım. İş arıyorum!" Reddedilmemeyi umuyordu. Bu işlerden pek anladığı söylenemezdi.
Image
Künye
İsim: Saiki Ryouta
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.80
Kilo: 70
Köy: Kaçak (Ishigakure)
Element: Fuuton, Katon
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 400
Prestij: -
Kullanılabilir GP: 1

Motivasyon:
Güç Arzusu: Her sabah kalktığında, aklından geçirdiği tek bir şey olurdu. Daha güçlü biri olmak. Bu yüzden her türlü zorluk ve acıya göğüs germeye kararlıdır. Önündeki yol ne kadar zor olsa da, o yol üzerinde yürümekten asla vazgeçmeyecektir.

Komplikasyon:
Açgözlülük: Kendini güçlendirmek konusunda oldukça saplantılıdır. Ne kadar tehlikeli olsa da, eğer kendini güçlendirecek bir şey varsa, o şeyi takip edecektir. Güçlü bir silah, iyi bir teknik ya da daha başka şeyler. Bu uğurda kendini tehlikeye atmaya ve insanları katletmeye hazırdır.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 8
Potansiyel: 8
Varlık: 3
Zeka: 4
Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1

Ninjutsu
Shunshin - D Rank
Ayatsuito - D Rank
Ryuka no Jutsu - C Rank
Fuujin no Jutsu - B Rank
Suzaku no Jutsu - A Rank
Taijutsu
-
Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar: Standart Ekipman Çantası
10 metre Sentetik Misina(Normal)
2×Kondisyon Hapı(Normal)
1×Kan Hapı(Normal)
1×Chakra Hapı(Normal)
1×İyileştirici Hapı(Normal)
1×Patlayıcı Parşömen(Kötü)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by GM - Naruto » September 19th, 2018, 9:36 pm

Arkasında beş tane at ve at arabası bulunan konaklardan ilkine rahat ve kendine güvenerek giriyorsun. Kalabalığın gürültüsü senin girişini gizlerken, birkaç saniye içinde konağın zemin katının krokisini kafana kazıyorsun. Binanın tam ortasında yer alan girişin tam karşısında bir çıkış kapısı bulunuyor. Bu kapının konağın arkasında yer alan ve hayvanların bulunduğu alana çıktığını anlıyorsun. Bu kapının birkaç metre solunda, senin sağına düşecek şekilde, duvarla birleşik bir merdiven bulunuyor. Merdivenden bulunduğu kısma kadar gelen duvarda ise, iki adet büyük pencere bulunuyor. Karşıdaki kapının birkaç metre sağında arkadaki alanı gören bir cam bulunuyor. Sol tarafına denk düşen duvarda ise, herhangi bir cam bulunmazken, açılır-kapanır bir kapı bulunuyor. Bu kapıdan girildiğinde, mutfağa geçtiğini, tam o esnada elinde kocaman bir tepsi ile çıkan kişiden anlayabiliyorsun. Tek oda şeklinde bulunan zemin katın tavanında kocaman bir avize bulunuyor. Avizenin bir hayli eski olduğunu, ancak görüntü itibariyle heybetli durduğunu söylemek mümkün. Fakat zor temizlenebilir nitelikte olması da, avize eski bir görünüm katmıyor değil. 

Bakışlarını aşağıya indirdiğinde ise esas önemli detayı, yani bu odanın içine bakıyorsun. Birbirine paralel olacak şekilde, dikdörtgen biçiminde sıralanmış 12 masa görüyorsun. Bu masaların uzun kenarlarında 2 veya 3 sandalye bulunurken, kısa kenarında birer sandalye bulunuyor. Bunun dışında, bazı masalar fazladan sandalyelerdeki insanları da misafir ediyor. İki masa ise, birkaç eksik sandalyeye rağmen boş duruyor. Birkaç sandalye ise etrafa dağılmış durumda.

Genel itibariyle içeridekilerin keyifleri yerinde ve sarhoşluk belirtisi gösteren biri bulunmuyor. Koyu sohbetler giderek daha gürültülü bir hal alırken, herhangi birini belirlememiş olman nedeniyle, konaktakilere hitaben cümlelerini söylüyorsun. Ancak görünen o ki, sesin burada bulunan kişilere ulaşmıyor bile. Kapının önünde, kendine kendine konuşan bir meczuptan çok da farkın olmuyor bu dakikalarda.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Saiki Ryouta
Posts:63
Joined:September 1st, 2018, 10:43 am

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by Saiki Ryouta » September 21st, 2018, 10:09 pm

İçeriyi süzdü bir süre. Gözlerden uzak bir şekilde. Ardından konuşmasını yaptı. Kimse dönüp bakmamıştı. Kimse umursamamıştı. Yoksa işler böyle yürümüyor muydu? Yaptığı yanlış bir şey olmuştu sanırsa. Genellikle böyle kalabalık ortamlarda bulunmamıştı. Bundan sebep; böyle ortamlarda da konuşma fırsatı eline hiç geçmemiş gibi bir şeydi. Çoğunlukla pek konuşan bir insan olmaması da ayrı bir sebepti.

Gözlerini yuvarladı. Düşüncelere daldı. Aklına ilk gelen fikri benimsedi. Ortamı dinlemek, ortamı koklamak. Belki bunu yapabilirdi. Gözleri birbir insanların üzerini süpürdü. Can kulağıyla dinledi. Bir şeyler çıkarmak istedi. Ama duyduğu şeyler parça parçaydı. Ne olduğunu çıkaramamıştı pek. Sessizce iç çekti. Anlaşılan yine birileriyle içli dışlı olmak zorundaydı. Çenesinin bağının şimdiden ağrımaya başladığını hissetti.

Kafasını kaldırıp, yukarı doğru baktı. Avizeyi gördü. Bakışları dik dik bir süre avize üzerinde kaldı. Farklı hisler içine girdi. Hayaller diyarına dalmıştı. Kendini bir an avize olarak hayal etti. Daha doğrusu parlayan bir avize parçası. Çakma elmaslardan biri gibiydi. Alev aldı. Her yere ışık saçtı. Işığı gittikçe kuvvetlendi. Tüm konağı sardı. Sonra taşmaya başladı ışık.

Bir... Beş... On konak derken, oldukça yayılmıştı ışık. Bir anda güçlenen ışık, en sonunda tüm dünyayı çepeçevre sarmış, parlayan bir gezegen yapmıştı. Kendini dev bir ışık topu olarak görürken, ilk yaptığı şey; ayı yutmak oldu. Dev ışık topu biraz daha büyümüştü bu hareketten sonra. Ön kısmında bir sima belirmişti. Tam olarak bu kişi, Ryouta'ydı!

Ardından kendi ekseni etrafına döndü. Suratın karşısına aldığı şey, güneşin ta kendisiydi. Işık hızında seyahat ederek, oldukça hızlı bir şekilde güneşe ulaştı. Belli bir mesafe bıraktıktan sonra, ışık hızında giden, ışın lazerleri sıkmaya başladı güneşe. Her saldırı ufak hasar veriyordu ama sonuçta zarar veriyordu. Kararlılığını sürdüren Ryouta; sonsuz zaman sonra, güneşi oldukça küçültülmüştü. En sonunda ağzını açarak, güneşi vakumlayarak yuttu. Çok daha devasa bir ışık topuydu artık!

Bu sefer hedefi farklıydı. Sonsuz evrene döndü. Galaksilere baktı. Gezegenler, göktaşları ve yıldızlar... Gördüğü şeylerden sonra, dev ışık topu, kocaman altın sarısı dilini çıkararak, ağzını yaladı. Hedefleri bitmemişti. Devam ediyordu. Önüne gelen her şeyi yutmaya devam etti. Her yuttuğu şey de daha bir büyümüştü. Artık hemen hemen hiç kimse, kendisiyle boy olarak yarışamazdı.

Yolun sonuna geldiğinde, evrende var olan tek şey; sadece dev bir ışık topuydu. Bu dev ışık topu o kadar büyüktü ki, evrenin yüceliği karşısında bile hâlâ fark edilebilir bir şeydi. Öyle ki, mekanın kendisini germişti. Elastik zara bastıran ağır bir cisim gibi, içe doğru çökmüştü evren. Artık kaldıramayınca bu ağırlığı, mekan cam gibi param parça oldu. Dev ışık topu yani Ryouta, açılan bu boşluğa düştü. Sonsuz bir zaman boyunca düşmeye devam etti.

Hayalinden çıktığı zaman Ryouta, avizeye bakalı, en fazla birkaç saniye olmuştu. Parmaklarını birbirine geçirdi, elini sıktı. Öyle ki, tırnakları avuç içine batmıştı. Kendine kendine fısıldadı, aynı zamanda dişlerini sıkarken. "İstiyorum... Güçlü... Olmak... İstiyorum..." Bunları içinden geçirirken, bir yandan da masaları süzmeye başlamıştı.

Bu masalardan cana en yakın görünen kişileri seçecekti. En uygun masayı bulduktan sonra, oturup, kendini tanıtacaktı. "Merhaba, ben Kusuo Nozaki." Bu sefer işe yaramasını umuyordu. İyi ya da kötü bir tepki alacağını düşünüyordu.
Image
Künye
İsim: Saiki Ryouta
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.80
Kilo: 70
Köy: Kaçak (Ishigakure)
Element: Fuuton, Katon
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 400
Prestij: -
Kullanılabilir GP: 1

Motivasyon:
Güç Arzusu: Her sabah kalktığında, aklından geçirdiği tek bir şey olurdu. Daha güçlü biri olmak. Bu yüzden her türlü zorluk ve acıya göğüs germeye kararlıdır. Önündeki yol ne kadar zor olsa da, o yol üzerinde yürümekten asla vazgeçmeyecektir.

Komplikasyon:
Açgözlülük: Kendini güçlendirmek konusunda oldukça saplantılıdır. Ne kadar tehlikeli olsa da, eğer kendini güçlendirecek bir şey varsa, o şeyi takip edecektir. Güçlü bir silah, iyi bir teknik ya da daha başka şeyler. Bu uğurda kendini tehlikeye atmaya ve insanları katletmeye hazırdır.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 8
Potansiyel: 8
Varlık: 3
Zeka: 4
Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1

Ninjutsu
Shunshin - D Rank
Ayatsuito - D Rank
Ryuka no Jutsu - C Rank
Fuujin no Jutsu - B Rank
Suzaku no Jutsu - A Rank
Taijutsu
-
Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar: Standart Ekipman Çantası
10 metre Sentetik Misina(Normal)
2×Kondisyon Hapı(Normal)
1×Kan Hapı(Normal)
1×Chakra Hapı(Normal)
1×İyileştirici Hapı(Normal)
1×Patlayıcı Parşömen(Kötü)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by GM - Naruto » September 22nd, 2018, 11:50 am

Konağın içindeki dolu masaları süzerken, içlerinde en işine yarayacak olanı seçmeye çalışıyorsun. Her bir masada oturanları süzüyor, sana yardımcı olabilecek bir profile sahip olup olmadıklarını kontrol ediyorsun. Sırayla masa bazında elemelerini yapmaya başlıyorsun. Her ne kadar ümitsiz gibi durmasan da, buradaki kişilerin ne derece sana uyacağı konusunda şüphelerin uyanmıyor da değil. Dolayısıyla eleme kıstasını biraz daha genişletirken, tüm masaları gözden geçirmiş ve kendine uygun masayı seçmiş oluyorsun.

Toplamda 9 kişinin oturduğu, konağın ortalarında sayılabilecek bir masayı kendine hedef olarak belirliyorsun. Bu masanın kapıya dönük üç sandalyesi bulunuyor ve bu sandalyenin ortasında giyim-kuşamından ve tavırlarından kervan sahibi olan kişinin oturduğunu anlayabiliyorsun. Kel, top sakallı, çok da uzun boylu olmadığını düşündüğün, hafif toplu bu adamın sağında ve solunda birer kadın bulunuyor. Pek de güzel sayılmayan bu kadınların adamın parasını yediği açıkça belli oluyor. Ancak kimsenin bundan şikayeti olduğu da söylenemez. Her ne kadar kervan sahibi çok varlıklı gibi durmasa da, iki kadına yetecek parası olduğu kesin. Masanın iki ucunda ise, birer kişi oturmakta. Bu kişilerin genel durumu ise pek anlaşılabilir değil, diğer bir deyişle neden orada bulundukları, ne iş yaptıkları gibi konular senin için muamma. Sana arkası dönük sandalyelerde ise, toplamda dört kişi bulunuyor ve masadaki genel muhabbete bakılırsa, biri kadın olmak üzere bu dört kişi başka bir kervanın sahibi ve çalışanları. Arkadan gördüğün ve muhabbete kulak kabartabildiğin kadarıyla kadın bir eskorttan fazlası değil.

Gözüne kestirmiş olduğun bu dolu masaya yanaşarak, bir sandalye çekiyorsun ve top sakallı kervan sahibinin sağındaki bayanın hemen yanına oturuyorsun. Bu girişinle karşındaki diğer dört şahsı da görebiliyorsun, ancak tipleri çok da akılda kalıcı ve ehemmiyetli olmuyor senin için. Bu yüzden onlarla çok da ilgilenmeden doğruca kendini tanıtıyorsun.

Normal bir durumda masaya bu şekilde oturduğunda, insanların sana tip tip bakması son derece normalken, biraz alkolün etkisi ve biraz insancıl olmanın faydası ile kimse senin varlığını reddetmiyor. Aslında masanın kısa uçlarında oturan birer kişi sana tip tip baksa da, top sakallı kervan sahibi “Lanet olası sakemize bir ortak daha çıktı! Nozaki-kun’a bir bardak getirin çabuk!” diye bağırıyor kahkahalarla. Masadakiler de adamın bu kahkahasına eşlik ederken, konakta çalışan garson kadın hızlıca bir bardak getirmek için hareketleniyor. Kervan sahibi olduğunu düşündüğün adam “Ben Fukui Giichi.” dedikten sonra ilk önce sağındaki sonra da solundaki bayanları göstererek “Bunlar da şeker ve bal!” diyerek gülmeye başlıyor. Kadınlar “kikirik” gülüşlerle Giichi’ye eşlik ederlerken, bardağın masaya geliyor. Giichi hızlıca bardağına sake doldurduktan sonra kendi bardağını havaya kaldırıyor. Masadaki diğer kişiler de aynı şekilde bardaklarını kaldırırken Giichi “Nozaki-kun’a!” diyor.

Genel olarak masada şimdilik kabul görmüş gibi dursan da, kısa uçta oturan ikili hala daha temkinli bir duruş sergiliyor. Bu da üzerinde bir tehdit unsuru olarak baskı yaratıyor. Yine de masadaki genel havanın Giichi’nin tavırlarında da anlaşılacağı üzere oldukça olumlu olduğunu söylemek mümkün.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Saiki Ryouta
Posts:63
Joined:September 1st, 2018, 10:43 am

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by Saiki Ryouta » September 22nd, 2018, 9:56 pm

Bilmediği diyarlar, bilmediği ortamlar ve bilmediği kişiler... Her zaman karşısına çıkabilecek şeylerdi bunlar. Şu an bir gezgindi. Başı boş, aklında birkaç fikirle gezip dolaşan. Kendini adadığı yolda ilerlemeye çalışan. Dünya genişti ve adım atılacak çok yeri vardı. Rüzgar nereden eser, güç yolunda nereden kazanım elde eder bilemezdi. Bu yüzden, olabildiğince çok adım atması lazımdı. Olabildiğince çok gezmesi lazımdı. Olabildiğince çok insan tanıması lazımdı.

Kulağa uğraşması güç gelebilirdi. Herkesin yapabileceği bir şey hiç değildi. İnsanların gözünü de korkutabilirdi. Ama söz konusu Ryouta ise, gerisi teferruattı. Tıpkı şimdiki gibi. Yine bilinmeyen bir yer ve bilinmeyen kişiler. Etrafı tamamen bir bilinmemezlik içinde. Fırtınanın içinde kalmış bir ağaç gibi, hâlâ tutunmaya devam ediyordu. Kökleri, onun inançlarıydı. Bunlar olmaksızın, her şey katlanılamaz olurdu. Bir anlam ifade etmezdi.

Hayatın varlığı belki bir anlamdı. Ama inançlar olmaksızın yine de anlamsızdı. Kendi inancı ve hedefi için konuşmak gerekirse, kesinlikle bu şekildeydi. Geri adım atmak yok. Düşmek yok. Pes etmek ise hiç yok! Var olan tek şey; kendisi ve ilerleyişiydi. Her şey bir bütündü. Ryouta demek, ilerlemek demekti. Keza, tam tersi de öyleydi. Bir elmanın iki yarısı gibi. Eğer bir bıçak ile ayrılırlarsa, yapacakları tek şey; yavaş yavaş çürümek olurdu. Aynısını Ryouta yaşasaydı, kendisinden ilerleyişi çalınsaydı, o da yavaş yavaş çürürdü. Önce kararır, sonra dağılır ve en sonunda da yok olurdu.

Herkes kendi hikayesini kendi yazardı. Ryouta'nın hikayesine bir başlangıç vardı ama son yoktu. Onun yerine var olan tek şey; sonsuzluğun ta kendisiydi. Sonsuz olmak, sonsuzluk... Aradığı ama bulamadığı bir başka şey. Fikirlerin ve düşüncelerin ötesinde, bedenin ve maneviyatın da ötesinde. Var olan her şeyin ötesinde. Sonuçta her şeyin bir sonu vardı. Ama bu yolda, kendisinin bir sonu yoktu!

Karşısındaki insanlara baktı. Burayı seçmişti. Çünkü gayet basit bir sebebi vardı. İşine yarayacak en iyi yer burası gözükmüştü. Şimdi yapmasını gereken birkaç şey vardı. Öncelikle ortama uymalıydı. Daha sonrasında, buradan ne kazanabiliceğine bakmalıydı. Ondan sonra, eğer ki işine yarayan bir durum varsa, kendini sevdirmeliydi. Bu yüzden artık hamlelerini ortaya çıkarmalıydı.

Gözlerini Giichi'ye çevirdi. Beyaz dişlerinin tamamına gösterecek bir şekilde gülümsedi. Bunu olabildiğince içten yapmaya çalıştı. Daha sonra sake dolan bardağına baktı. İçki? Pek arası olduğu söylenemezdi. Ama şu an için bu oyuna devam edecekti. Bardağı parmak uçlarıyla tuttuktan sonra, havaya kaldırdı. Diğer herkes ile aynı şeyleri yaparken, aynı anda; "Şerefe ve yeni dostluğumuza!" diye konuştu.

Ardından tek dikişte bardağı boşalttı. Sakeyi de olabildiğince diline değdirmemeye çalıştı. Acı tadını almak istemedi. Gönderdiği yer boğazından aşağı doğru, midesiydi. Gülümseye devam ederken, "Anlat, Giichi-kun. Senin gibi bir baba yiğidin oldukça macerası vardır. Sırayla ilginç anılarımızı anlatalım." diyecekti. Giichi adlı şahsı överken, aynı zamanda ne iş yaptığı ya da nereleri gezdiği hakkında bilgi toplamaya çalışacaktı. Kısacası bir taşla iki kuş olayı.

Tüm bunları yaparken, beyni de arka planda çalışmaya devam edecekti. Anlatmak için kendi kafasında bir anı oluşturacaktı. Shinobiler ile ilgili şeyler işte. Kendisi de bir shinobi olduğu için, yalan bir hikaye de olsa, gerçekliğe yakın bir şey oluşturabileceğinden emindi.
Image
Künye
İsim: Saiki Ryouta
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.80
Kilo: 70
Köy: Kaçak (Ishigakure)
Element: Fuuton, Katon
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 400
Prestij: -
Kullanılabilir GP: 1

Motivasyon:
Güç Arzusu: Her sabah kalktığında, aklından geçirdiği tek bir şey olurdu. Daha güçlü biri olmak. Bu yüzden her türlü zorluk ve acıya göğüs germeye kararlıdır. Önündeki yol ne kadar zor olsa da, o yol üzerinde yürümekten asla vazgeçmeyecektir.

Komplikasyon:
Açgözlülük: Kendini güçlendirmek konusunda oldukça saplantılıdır. Ne kadar tehlikeli olsa da, eğer kendini güçlendirecek bir şey varsa, o şeyi takip edecektir. Güçlü bir silah, iyi bir teknik ya da daha başka şeyler. Bu uğurda kendini tehlikeye atmaya ve insanları katletmeye hazırdır.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 8
Potansiyel: 8
Varlık: 3
Zeka: 4
Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1

Ninjutsu
Shunshin - D Rank
Ayatsuito - D Rank
Ryuka no Jutsu - C Rank
Fuujin no Jutsu - B Rank
Suzaku no Jutsu - A Rank
Taijutsu
-
Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar: Standart Ekipman Çantası
10 metre Sentetik Misina(Normal)
2×Kondisyon Hapı(Normal)
1×Kan Hapı(Normal)
1×Chakra Hapı(Normal)
1×İyileştirici Hapı(Normal)
1×Patlayıcı Parşömen(Kötü)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by GM - Naruto » September 23rd, 2018, 8:55 pm

Sakelerinizi tek yudumda midenize indirdiğinizde, herkesin yüzüne belli belirsiz bir ekşime yerleşiyor. Her ne kadar gülmek için kendini zorlasan da, bu yüz ifadesinden sen de nasibini alıyorsun. Senkronize bir şekilde bardaklarınızı masaya koymanızın ardından Giichi'nin “şeker” olarak adlandırdığı kadın bardakları tekrar doldurmak için harekete geçiyor. Bu esnada sen de Giichi'ye hitaben cümlelerini söylüyorsun. Giichi ise ciğerden gelen bir kahkaha attıktan sonra “Tabiki, başıma gelenleri yazsam roman olur, roman!” diyerek bilindik ve aslında pek de ilginç olmayan bir hikayeye yapacağı işaret eden giriş cümlesiyle karşılık veriyor.

Giichi hikayesine odaklanmak için kısa bir süre sessiz kaldıktan sonra, masaya doğru kafanı uzatarak yanaşıyor. Boynu sanki olması gerekenden çok daha uzun gibi görünürken, kafasını bir sağa bir sola doğru hareket ettirmesi Giichi'ye korkutucu bir görüntü veriyor. Ancak hareketlerin tekrara düşmesi bu korkutuculuğu yok ederken “Bundan yıllar önceydi, ben o zamanlar bu kervan işlerine daha yeni girmişim. O zamanlar Konoha'nın ünlü tüccarlarından Enokida Suzu'nun yanından çalışmaya başlamıştım. Tanrı ruhunu bağışlasın, beni işe alana kadar epey zorlamıştı. Suzu-dono'nun yanında birkaç yıl kaldıktan sonra, beni ilk kez bir kervanın başında görevlendirmişti. Konoha'dan aldığımız mahsulleri Suna'ya götürecektik. O dönemde Konoha ile Suna'nın arası hemen hemen yeni düzelmişti. Bu yüzden ben de rahattım. Sonuçta Konoha'dan gelen bir kervana kimsenin zarar verebileceğini düşünmüyordum. Suzu-dono beni kaçak shinobilere ve kervanlara dadanan hırsızlara karşı dakikalarca süren bir konuşma ile uyardı. Yanıma bir koruma vereceğini söylemişti ama korumanın kendine hayrı yoktu. Neyse, uzatmayayım... Biz çıktık korumayla yola. Ben, koruma ve bir de hamal ile düştük Suna yollarına. Gittik de gittik... Ben sanıyorum ki hemen varırız, ama nerede!? Gece oldu gündüz oldu, biz daha gidiyoruz. Konoha'nın yeşilliği giderek yok olmaya başladı. O han senin bu han benim kalıyoruz, ama cepte de para bitmek üzere. Neyse, gece bir hana daha girdik. Suna'ya ne kadar kaldığını sordum oradaki bir tüccara. Tüccar bana ne sattığımı sordu, ben de Konoha'dan getirdiğim bakliyatları söyledim. Tüccar çok sevindi ve ne kadar ürün varsa almak istediğini söyledi. Düşündüm, Suna'ya gitsem, daha kaç günlük yolum var bilmiyorum. Adamlara da para veriyoruz... Geçmiş zaman tam fiyat hatırlamıyorum ama normalde 10000 Ryo'luk mal varsa, ben bu tüccara tüm malı 8000 Ryo'ya falan sattım. Giderleri de düştüğümde, iyi kardaydım. O gece orada kaldıktan sonra döndük Konoha'ya. Ama ben nasıl mutluyum, nasıl gururluyum... Suzu-dono'ya daha çok para kazandırmışım, adamın gözüne gireceğim diye uyuyamıyorum! Geldik biz Konoha'ya, kocaman gülüyorum... Aha suratım aynı Nozaki-kun'unki gibi. Başladım anlatmaya Suzu-dono'ya. Şu kadar kar ettik, bu kadar para kazandık... Böbürlendikçe böbürleniyorum ama ben anlattıkça adamın surat asılıyor. En son dayanamadım, sordum ne oluyor diye. Suzu-dono başladı beni tokatlamaya! Vurduğu yeri inlete inlete sokağa kadar çıktık! En sonunda Konoha ile Suna arasındaki anlaşma gereği malların Suna'ya gitmesi gerektiği, Suna'nın bu malları beklediğini söyledi! Az daha iki köy arası tekrar savaş çıkaracaktım! Suzu-dono'nun olayı toparlayana kadar göbeği çatlamıştı, ama sonunda halletti. Ben de yediğim dayakla kaldım işte!” diyerek kahkahalar eşliğinde başına gelen olayı anlatıyor. Masadaki herkes Giichi'nin kahkahalarına eşlik ederken, kadınların yalandan güldüğünü, kısa uçlarda oturan ikilinin ise temkinli bir şekilde güldüklerini fark ediyorsun.

Giichi doldurulan sake bardağını havaya kaldırdıktan sonra “Suzu-dono için!” diyerek içkisini ona ithaf ediyor. Masadakiler de bu onurlandırmaya eşlik ettikten sonra Giichi sana dönerek “Eee Nozaki-kun, kimsin necisin anlat bakalım...” diyerek sözü sana devrediyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Saiki Ryouta
Posts:63
Joined:September 1st, 2018, 10:43 am

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by Saiki Ryouta » September 25th, 2018, 11:00 am

Buna iyi bir hikaye mi diyorsun? Aptal orospu çocuğu, iki elinle bir siki doğrultamamışsın. Bunu da anlatırken hâlâ övünebiliyorsun. Bravo, seni gerizekalı herif! Tam olarak aklından geçenler bunlardı. Bu adamın işi nasıl batırışı ile ilgili bir hikayeydi. Elbette Ryouta, adamın nasıl bir gerizekalı olduğunu da gayet net anlamıştı. Ticarete aklı basıyor olabilirdi ama siyasetten bir bok anlamıyordu. İlk düşündüğü şey bu oldu.

Giichi'nin yaptığı konuşmadan çıkarılacak çok şey vardı. Bir kervan sahibi olması. Öncelikli olarak bunu doğrulamıştı. İkinci olarak, yolunun Rüzgar ülkesi, yani Sunagakure olması. Konuşmasıyla bunu da kanıtlamıştı. Ayrıca, pek kafasının çalışmadığını da anlamıştı. Fakat kendini işe aldırmak istiyorsa daha çok yolu vardı. Bu adam, shinobiler ile yatıp kalkan bir adamdı. Eğer shinobi vari bir hareket yaparsa, anında çakılırdı. Dikkatli ve planlı olmalıydı.

Bunları düşünedururken, içki masasında diğer herkesle aynı şeyleri yapıp, kahkahaya atmaya çalışmıştı. Bu adamı kesinlikle küçümsemiş ve eziklemişti. Ama bu adama ihtiyacı olduğunun da ayrı olarak farkındaydı. Bu yüzden olabildiğince ortama ayak uydurmaya çalışmıştı. Güler yüz, ilgi çekici şeyler. Kendini sevdirmeye çalışmak. Bu tarz şeyler işte.

İçkisini bu sefer tam içmemişti. Yarısından daha azdı içtiği miktar. Diken üstünde olan bir adamdı. Sarhoş olmak? Bunu yapsaydı, yolunda ufak bir kararlılık bile gösteremememiş olurdu. Baştan kaybetmiş olurdu. Dünyevi şeylerden uzaklaşmıştı. Sadece güç yoluna uzanan her şey ilgi alanıydı. Para? Eğer kendini güçlendirecek bir alanda kullanılacaksa çok önemliydi. Ama aksi takdirde, hiçbir önemi yoktu. Kadınlar? Aynı şekilde, ilgisi yoktu. Zaman kaybı, dediği ve düşündüğü şey bu.

Gerçek olan tek şey, güç. O yüzden şimdi de itin götüne soktuğu Giichi denen dallamaya güler yüz gösteriyordu. O yüzden köprüye geçene kadar ayıya, dayı diyordu. Belki kişiliksizce bir davranıştı. Belki de onursuzca. Bir hamleyle öldürebileceği olan birine boyun eğmek; işte tam olarak güç yolundaki kararlılığı buydu! Her şeyi yapabilirdi. Aklın sınırlarını almayacak şeyler dahi. Bu da sadece onlardan, ufak olanlardan biriydi işte.

Hikaye kısmına gelince... Artık kafasından oluşturacağı bir hikaye yazma kısmı gelmişti. Giichi'nin shinobiler ile içli dışlı olması kötü olmuştu. Ama bir shinobi olan kendisinin uyduracağı bir hikaye, elbette ki onun bileceğinden daha donanımlı olurdu. Fakat başka bir sıkıntı daha vardı. Kısa uçta oturan o ikili... Kendisine biraz garip his veriyorlardı. Shinobi olma ihtimalleri var mıydı, bilmiyordu. Ama dikkat etmekte fayda var diyerek, kafasına yazıverdi. Konuşma esnasında bu ikiliye dikkat etmeye çalışacaktı ayrı olarak.

Kadınlara gelince, gördüğü tek şey; Giichi'nin söğüşlenmesiydi. Hissetiği tek şey de iğrenmekti. Aklından geçen kurgu, salak Giichi'nin paralarını bu orospulara yediriyor olmasıydı. Buna da ihtimal olarak, %85 - %90 arası bir oran vermişti. Kendi kendine, bu aptal orospular bile seni kandırırken, benim seni kandıramam, trajikomik olurdu, diye düşündü.

Şimdi sıra cidden hikayeye geldi. Kafasında iki üç bir şey oluşmuştu. Shinobi görmüş ve ona zarar vermiş gibisinden şeyler anlatacaktı. Kendisinin koruma işi yapan biri falan olduğunu söyleyecekti. Kısacacı yalandan bir hikaye sıkacak, dümen yapacaktı. Ama hikayeyi gerçekçi bir dille anlatmaya özen gösterecekti. Giichi'nin beynine bir matkap edasıyla girmek, işte yapmaya çalışacağı şey bu olacaktı.

"Kendimi bildim bileli, o kervan senin, bu kervan benim gezerdim. Küçükken başlamıştım bu işe. İlk başlarda karnımı doyururdum sadece. Ufak da bir sapanım vardı. Öyle öyle zaman geçti. Canımı dişime takıp, kendime bir yay almıştım. Ama görmen lazım. Ne kadar da güzeldi! Birkaç sene boyunca benim yol arkadaşım oldu. Yine aynı şekilde kervan kervan geziyorum. Bir gün iyi bir iş çıktı, çok iyi para verdiler. İşte bizimki açgözlülük... Katıldık o kervana. Kaya ülkesindeydik. Sonradan anladım neden iyi para verdiklerini. Shinobilikle mi, ninjalıkla mı ne alakalı bir şeyleri taşıyorlarmış. Kervana kaçak shinobiler saldırdı. Birini tam omzunun altından vurdum. Yeminle yere mıhladım herifçioğlunu. Ama sonra bir yerden bir rüzgar yedim, yayımla birlikte yere yapıştım. Kalkıp bir ok çektim, yolladım. Senelik yayımdan çatır çutur sesler geldi. O an anladım bir şeyler oldu."


Soluklanırken aynı zamanda üzücü bir şekilde iç çekecekti. Sonra konuşmasına yine devam edecekti. "Neyse, o olayı güç bela atlattık. Bayağı zayiat verdik. İşte sonra ben de yayı tamir ettirmek için o gittiğim yerde birini buldum. Adama verdim yay ve cebimdeki son kuruşu, bekliyorum ki yapsın. Ama nerede... Bilmediğim bu kasabada, adamda yabancının tekiymiş. Nasıl oldu anlamadım, benim yay ve para uçup, toz oldu. Sonradan duydum ki, bunlar çete falanmış. Büyük kervanların gideceği yerlerden bu şekilde para kırıyormuş. Ben de kazandığımı köydeki yaşlı anam ve babama gönderiyordum normalde. Şimdi cepte para da kalmadı. Birkaç aydır karın tokluğunda orada burada işler yapıyorum. Böyle işte... Senin gibi havalı ve ilgi çekici değiiml. Fakir bir züğürdün tekiyim işte."

Konuşmasının ardından bardağında kalan içkiyi kafasına dikecekti. Acısını hissetirmeye çalışacaktı insanlara.
Image
Künye
İsim: Saiki Ryouta
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.80
Kilo: 70
Köy: Kaçak (Ishigakure)
Element: Fuuton, Katon
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 400
Prestij: -
Kullanılabilir GP: 1

Motivasyon:
Güç Arzusu: Her sabah kalktığında, aklından geçirdiği tek bir şey olurdu. Daha güçlü biri olmak. Bu yüzden her türlü zorluk ve acıya göğüs germeye kararlıdır. Önündeki yol ne kadar zor olsa da, o yol üzerinde yürümekten asla vazgeçmeyecektir.

Komplikasyon:
Açgözlülük: Kendini güçlendirmek konusunda oldukça saplantılıdır. Ne kadar tehlikeli olsa da, eğer kendini güçlendirecek bir şey varsa, o şeyi takip edecektir. Güçlü bir silah, iyi bir teknik ya da daha başka şeyler. Bu uğurda kendini tehlikeye atmaya ve insanları katletmeye hazırdır.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 8
Potansiyel: 8
Varlık: 3
Zeka: 4
Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1

Ninjutsu
Shunshin - D Rank
Ayatsuito - D Rank
Ryuka no Jutsu - C Rank
Fuujin no Jutsu - B Rank
Suzaku no Jutsu - A Rank
Taijutsu
-
Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar: Standart Ekipman Çantası
10 metre Sentetik Misina(Normal)
2×Kondisyon Hapı(Normal)
1×Kan Hapı(Normal)
1×Chakra Hapı(Normal)
1×İyileştirici Hapı(Normal)
1×Patlayıcı Parşömen(Kötü)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by GM - Naruto » September 25th, 2018, 10:09 pm

Hikayeni anlattığında, Giichi'ninki kadar bir tepki alamıyorsun. Kaldı ki, içinde bulunduğunuz duruma göre hüzünlü sayılabilecek bu hikayeyi yersiz olarak nitelendirmek bile mümkün. Masadakilerin kahkahaları ve heyecanı, yerini asık ve anlamsız suratlara bırakırken Giichi “Bu muhabbetin ağzına sıçtı ya!” diyor. Giichi'nin bu cümlesi masada bir uyanış yaratıyor ve herkes tekrar gülmeye başlıyor. Ancak yaptığın fakir edebiyatı çok da işe yaramış gibi durmuyor. Kendini acındırman, parasızlıktan dem vurman ve Giichi'ye yönelttiğin gereksiz pohpohlama masada bir hayli eğreti duruyor. Dolayısıyla ilk oturduğunda edindiğin ilginin üstünden dağıldığını hissediyorsun.

Masadakiler kendi aralarında muhabbeti döndürmeye devam ettikleri sırada, giderek silikleşen bir figür olmaya başlıyorsun. Hatta o kadar ki, artık boş bardağın bile dolmamaya başlıyor. Birazdan masadan kovulma kıvamına bile gelmen mümkün görünüyor. Bu yüzden son bir atış yapman, Giichi'nin yanında durabilmek için son bir deneme yapman gerekiyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Saiki Ryouta
Posts:63
Joined:September 1st, 2018, 10:43 am

Re: [Saiki Ryouta] Dünyaya Hakim Olmalıyım (Part 2)

Post by Saiki Ryouta » September 27th, 2018, 2:05 am

İç çekti... Başarısız olmuştu. Niye? Neden? Başarısız olmamalıydım, dedi. İnsanlar dramayı sevmez miydi? Niye bu şekilde biliyordu? Kendine bu soruları sordu. Açıkçası insan psikolojisinden anladığı hiçbir şey yoktu. Bildiği şeyler, kulaktan dolma, üç beş vasıfsız bilgi parçalarıydı sadece. Başarısızlığı getiren yegane faktör de buydu.

İnsanlara baktı. İçine ettiği ortama baktı. Masadaki herkesi teker teker boğası geldi. Ben sizden çok daha güçlüyüm! Sizden daha büyük bir amacım var! Hedeflerim var! Sizler! Sizler birer bok yığınısınız! Ben de parlayan bir elmasım! Size bir hikaye anlatmam bile, lütufdur. Bunun farkına varın! Tam olarak düşünceleri böyleydi.

Bu düşüncelerin dışarıya yansıması da, suratının sinirden kıp kırmızı olmasıydı. Fakat bu kırmızılaşma, ortamının içine ettiği için utanç duyduğu için bir gösterim olarak da görülebilirdi. Özellikle masadakiler için konuşmak gerekirse. En azından öyle umut ediyordu. Hâlâ bu adamlara ihtiyacı vardı. Hem de fazlasıyla. Güç! Bunu düşünerek motive oldu. Ortamın havasını değiştirmeliydi. Bu alt kimliğe ihtiyacı vardı.

İnsanlara teker teker baktı. Şu an yapmak üzere olduğu şey; kendi kitabında, en karanlık anılarından biri olacaktı. Kos kocaman Saiki Ryouta, yerin üstünde ve göğün altında bir numara olacak kişi, istenmemeye başladığı bu ortam da kalmak için, kendini küçük düşürecekti. Hayallerinin seviyesi ve şu anki durumunun manidarlığı, içler acısıydı. Kendisinden soğudu. Ama kararlılığını sürdürdü. Vazgeçmek yok! Aklında bunu döndürüp durdu.

Loş ışıkla aydınlanan bir oda. İçinde dağların ve denizlerin, ovaların ve kanyonların, güneşin ve ayın gravürleri vardı. Odanın ortasında bacakları çapraz bir şekilde oturan bir insan vardı. Bu kişi elbette Ryouta idi. Burası onun zihninin içinde bulunan odaydı. Kendi kendine burada düşünürdü. Burada planlarını yapardı. Yine burada tüm o kudretli şeyleri görür ve bir kez daha güçlü olmaya yemin ederdi. Burası onun en kutsal yeriydi. Hiç kimsenin giremeyeceği ve de bilemeyeceği yer.

Bu odanın içinde oturan Ryouta, dişlerini birbirine geçirdi. Birbirlerine sertçe geçen dişlerin, itici ve tiz sesi odanın içinde yankılandı. Ardından aynı sertlikte sıktığı ellerinden, sesler çıkmaya devam etti. Bir senfoni oluşturuyorlardı. Ama bu Ryouta'nın bilerek yaptığı bir şey değildi. Sinirliydi, hem de oldukça. İstemeden yapmıştı tüm bu şeyleri. Odanın içinde kendi kendine fısıldadı. "Sizler... Bir gün benim ellerim tarafından öleceksiniz." Şimdi yapacağı şey, en karanlık anlarının zirvesi olacaktı. Bunu yaşamış insanlar da muhakkak ölmeliydi! Ama şimdi; ama sonra. İntikam soğuk yenen bir yemekti sonuçta.

Yapmak üzere olduğu şey, bir fıkra anlatmaktı. Kafasından uyduracağı bir şey olacaktı. Herkesin sustuğu anı yakalayınca, konuşmaya girecekti. "Size bir fıkra anlatayım... Suna'lı biri, Konoha'ya gitmiş. Han'ın birinde dururken, kara kara düşünüyormuş. Ulan, diyor. 'Ben aşağıdan içki isterken, benim Suna'lı olduğumu anlarlar mı?' Geçiyor bir aynanın karşısına antrenman yapıyor.
'Bana bir zake... yok böyle anlarlar.'
'Bana bir szake, yok.' diyor. 'Böyle de anlarlar.'
'Bana bir sake... tamam. Böyle anlamazlar.'

Ve aşağıya iniyor. Geçiyor masaya, dirseklerini yaslıyor. Ardından sesleniyor. 'Barmen, bana bir sake!'
Adam, Suna'lıyı bir süre süzdükten sonra soruyor.
'Birader, sen Suna'lı mısın?'
Suna'lının eli ayağına dolaşıyor. 'Nasıl anladın?' diye soruyor.
Adam da, 'Burası resepsiyon. Bar karşıda...' diyor..."
Image
Künye
İsim: Saiki Ryouta
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.80
Kilo: 70
Köy: Kaçak (Ishigakure)
Element: Fuuton, Katon
Seviye: C - Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 400
Prestij: -
Kullanılabilir GP: 1

Motivasyon:
Güç Arzusu: Her sabah kalktığında, aklından geçirdiği tek bir şey olurdu. Daha güçlü biri olmak. Bu yüzden her türlü zorluk ve acıya göğüs germeye kararlıdır. Önündeki yol ne kadar zor olsa da, o yol üzerinde yürümekten asla vazgeçmeyecektir.

Komplikasyon:
Açgözlülük: Kendini güçlendirmek konusunda oldukça saplantılıdır. Ne kadar tehlikeli olsa da, eğer kendini güçlendirecek bir şey varsa, o şeyi takip edecektir. Güçlü bir silah, iyi bir teknik ya da daha başka şeyler. Bu uğurda kendini tehlikeye atmaya ve insanları katletmeye hazırdır.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 8
Potansiyel: 8
Varlık: 3
Zeka: 4
Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1

Ninjutsu
Shunshin - D Rank
Ayatsuito - D Rank
Ryuka no Jutsu - C Rank
Fuujin no Jutsu - B Rank
Suzaku no Jutsu - A Rank
Taijutsu
-
Genjutsu
-
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar: Standart Ekipman Çantası
10 metre Sentetik Misina(Normal)
2×Kondisyon Hapı(Normal)
1×Kan Hapı(Normal)
1×Chakra Hapı(Normal)
1×İyileştirici Hapı(Normal)
1×Patlayıcı Parşömen(Kötü)
Locked

Return to “Asakura Geçidi”