[Shimada Kazuo & Oita Butsuo] Hırsız Kim?

[Shimada Kazuo]

“Koji’nin teslimiyetçi ruhunu görebiliyorum.”, diye düşündü Kazuo “Ama onun gerçek olup olmadığı hakkında en ufak fikrim yok.”, diye ekledi. Butsuo’nun agresif tavrının aksine tamamen sessizdi Butsuo. Umursamaz gözlerinin ardında yaşıyordu duygularını. Bilinmemezlik hep korktuğu bir şey olmuştu ve Koji bunun cisimleşmiş haliydi sanki, yüzüne baktığında gördüğü şey zarif bir surattı, konuştuğunda duyduğu nazik bir tınıydı ama her şeye rağmen ona baktığında “Bir şey garip.”, diye düşünmüştü. Hiçbir şey yapmadığı halde onda sinsilik denen şeyin kokusunu almıştı, belki burnu yanıltıyordu kendisini lakin bunun üstüne bir de sabah ki olay kafasını tamamen bulamaça çevirmişti.

“Merak ediyorum.”, diye düşündü solgun gözleri bir nebze parlarken. “Bugünün sonuna geldiğim de, Koji hakkında ki düşüncelerimi.”

Koji hala Butsuo’ya bir tepki göstermediği gibi kendi kendini kelepçelemişti bu sırada Kazuo’nun sorusunu cevaplamış, ne kadar mahcup olduğunu yeniden dile getirmişti, hanın yerini zihninde canlandıran Kazuo, Koji’yi içinde barındırmayan ufak bir istişareyi barındırmayan bir konuşmayı tercih ederdi ama partneri bu konuşmayı sonra yapma niyetindeymiş gibi gözüküyordu.

Sessizliğini koruyarak onların yanında yürümeye başladı Butsuo gündelik hayat sorularını sorarken Kazuo tam anlamadığı “yanlış anlaşılma” olayını netliğe kavuşturmak istiyordu. “Aptallığımı maruz görün Koji-san lakin şu karışıklığı anlayamadım. Düzgün bir şekilde tekrar açıklayabilir misin?”, diyecekti. Nedenini bilmeksizin her zamanki saygılı tavrını takınmıştı ona karşın.

Hala tam bir düşünce kaosunun içindeydi, “Ya Koji’nin parmağının ucuna aldığı farelerden ibaretsek, bizi suçlu gibi gösterdikten sonra kendi ayaklarımızla zorlamadan “çaldığımız” taşlarla birlikte onlarca potansiyel düşmanın arasına götürüyorsa belki de her şey daha basittir, bir yanlış anlaşılmanın kurbanı olmuştur ki doğru anladıysam bu durumda da yine bu davada sağlam bir üçüncü kişinin olduğunu gösterir.”

Paranoyak kısmının kazanmasına izin vermek istese de bitirmek istediği bir görev vardı ve başarıya giden yol Kaneru’dan geçiyordu. En sonunda orta yolu bulmaya karar verdi yerleşkeye yakın olduğu bir yerlerde önerisini sunacaktı. “Koji-san yanlış anlaşılmazsan, Kaneru-san’ın gerekli önlemler eşliğinde dışarı çıkartılmasını tercih ederim.”, diyecekti. Butsuo içeri girip girmemek konusunda kendi kararını verebilirdi, Koji’yi zindana atmak konusunda epey istekli olsa da bunun pek bir anlam ifade etmediğini düşünüyordu Kazuo…

[GM - Naruto]

Bulunduğunuz noktadan Koji'yi gözaltına alan iki shinobiden ziyade, ona eşlik eden iki shinobi tadında ilerlemeye başlıyorsunuz. Koji bu noktada otoritenizi tamamen kabullenmiş bir şekilde, kolları yanına neredeyse sabitlenmiş bir şekilde ortanızda yürüyor. Aslında bu yürüyüş şekli sizin de işinize geliyor, zira Koji'nin olası bir kaçma hamlesine karşı verebileceğiniz en iyi refleksler, Koji'nin ortanızda olması durumunda oluyor. Ne var ki Koji'nin sizinkine uygun olarak attığı adımları, onun kaçmaya pek de niyetli olmadığını gösteriyor. Bakışları bile ayak uçlarının birkaç metre ilerisine sabitlenmiş bir şekilde yürüyor ve ne sizden bir adım ileride ne de geride yürümemek için çaba sarf ediyor.

Karargaha doğru başladığınız yürüyüşte ilk sorular Butsuo'dan geliyor. Koji adımlarındaki özeni ve bakışlarındaki sabitliği hiçbir şekilde bozmadan “Ben sensör tipi bir shinobiyim. Sahip olduğum yetenek sayesinde kasabadaki kişileri algılayabilir, onların nerede olduklarını bulabilirim. Zaten koruma birliğinin başına getirilmemdeki sebep de sahip olduğum bu yetenek.” diyerek ilk soruya cevabı veriyor. Butsuo'nun devam eden sorularına karşılık olarak ise “Koruma birliği lideri olarak buradaki ikinci senem. Ondan önce beş yıl kadar da burada koruma görevinde bulundum. Kasabanın yapısı gereği hırsızlık en çok karşılaşılan suç türlerinden biri. Zaman zaman shinobilerinde böyle işlere bulaştığı oldu elbet. Sonuçta para ve güç insanları kör edebiliyor. Ancak bu olayların hepsinin üstesinden gelindi. Fakat önceki yaşanan olayların hepsi maddi değeri olan şeyler üzerineydi... Chakra taşları gibi bir hırsızlık olayı ilk defa yaşanıyor. En azından benim buradaki görevim boyunca...” diyerek sorulara karşılık veriyor.

Koji'nin Butsuo'ya verdiği cevaplar bittiğinde, lafa yine bir soru işaretiyle Kazuo giriyor. Koji tavırlarında hiçbir değişiklik sergilemeden “Aptal olduğunuzu düşünmüyorum, böyle bir kanıya varmak veya ithamda bulunmak haddime değil.” diyerek lafa başlıyor ve hemen ardından daha önce size anlattığı şekliyle olayı bir kez daha anlatıyor.

Kasabanın işlek noktalarına gelmeye başladığınız vakit, Kazuo Kaneru'nun dışarı çıkartılması yönündeki talebini Koji'ye iletiyor. Koji bu talep karşısında duruşunu hiç bozmadan “Nasıl uygun görüyorsanız.” demekle yetiniyor. Ancak kasabanın işlek yerlerine girdiğinizde, Koji'nin ifadesi tamamen değişiveriyor. Yüzündeki o mahcup ifade silinip yerine güler bir yüz gelirken, omuzları dikleşiyor ve o zarif görüntüsünü umarsızca ortaya koyuyor. Fakat yine de, adımlarının sizden ileride veya geride olmamasına son derece dikkat ediyor. Bu şekildeki ilerlemeniz esnasında, alın bandı bulunan birkaç shinobi sizi görüyor ve size ters bakışlar atsa da, yanınıza bile yanaşmadan geçip gidiyorlar. Birkaç kez bu manzaranın aynısını tekrar yaşıyor ve bu şekilde koruma birliği karargahına kadar geliyorsunuz.

Koruma birliği karargahı önünde duran iki shinobi, tıpkı diğerleri gibi size ters ters bakarken Koji “Butsuo-san ve Kazuo-san hakkında vermiş olduğum talimatlar aynen geçerliliğini korumaktadır. Beni hiç görmeseniz bile, her birinizin onların can güvenliklerinden sorumlusunuz. Onlara gelebilecek en ufak zararın bedelini koruma birliği içerisinde herkes ödeyecektir. Onlardan gelecek her türlü yardım talebi koşulsuz bir şekilde yerine getirilecektir. Bu talimatlarımı gördüğünüz tüm shinobilere iletin.” dedikten sonra ikinize kısa bir süre bakıyor ve “Kaneru-san'ı zindandan çıkarıp Butsuo-san ve Kazuo-san'a teslim edin.” diyor. Hemen ardından ise sanki kendisiyle ilgili yapacağınız işlemi sorarcasına size bakıyor. Bu esnada kapıdakilerden biri binanın içerisinde giriyor, diğer ise olduğu yerde beklemeye devam ediyor.

[Oita Butsuo]

Arkadaş adam iç dünyamı alt üst etti. Adama sinirleniyorum, şüpheleniyorum falan ama sonra öyle bir mazlumlaşıyor ki sempati duymaktan kendimi alamıyorum. Şuna bak, kafasını bile kaldırmıyor yerden. Kaçmaya çalışacağı falan da yok bunun, adımlarını bile bize uydurdu. Gerçi kaçamayacağı bir pozisyonda olmasının da etkisi olabilir şu anki halinde ama... Yok yani, vallahi fazla masum bu.

Sensör shinobi olduğunu tahmin etmek zaten çok zor olmamıştı. Yine de teyit etmemiz iyi oldu. Masumluğuna inanırsak çok işimize bile yarayabilir bu yeteneği. 7 yıldır bu kasabada görev yapıyormuş ve bunun son 2 senesinde işin başındaymış. Konuşmasının geneli bende yine birkaç soru bıraktı ama önemli bir şeyler değil bence. Koji'nin konuşma stili böyle sadece gibi... Yani, hırsızlığın sık karşılaşılan bir suç olduğunu söyleyip para ve gücün insanları kör edebildiğini ekledikten sonra şimdiki gibi bir olayın ilk defa olduğunu söylemesine takıldım mesela. Ama cidden artık kendi iç karışıklığıma veriyorum olayı. Para, maddiyat da bir tür güçtür sonuçta. Demek istediği şeyin bu olduğunu zannediyorum. Bir de "En azından benim buradaki görevim boyunca" demesi böyle bir devamını anlatacak mı beklentisi getirdi. Belki Koji daha buralarda değilken benzer bir olay olmuştur tarzı bir fikre kapıldım. Ama gelmedi devamı. Olduysa bile bilmediğini belirtmek için demiş olsa gerek. Cidden her şeyden şüphe etmeye başladım. Hakkım var ama! Her şey gelebilir başımıza şu saatten sonra.

Benden sonra Kazuo da bir şeyler sordu ve Kaneru'nun salınmasını talep etti. Koji'nin şüpheli olması ve Kaneru'nun bizimle aynı duruma düşmesi aslında Kaneru'yu masum yapmaz. KAFAM KARIŞTI ULAN! Başımıza gelenler Kaneru'nun masumluğunu işaret ediyor ama her şeyin altından bir çapanoğlu çıkacak gibi hissediyorum. Böyle garanti olsun diye herkesi zindana atabilsek keşke... Kasabanın virane muhitlerinden daha kalabalık, işlek yerlerine gelirken Koji, Kazuo'nun teklifini kabul etti. Aynı zamanda tavrında da keskin bir değişikliğe gitti. İnsanlar arasında hemen eski haline döndü. Güzelinden gülen bir yüz, dik, güven veren bir duruş, zarafet... Şimdi neden böyle bir şey yaptı bu adam... Bizim amacımızı anladı bize mi yardımcı olmaya çalışıyor, Kendi itibarını mı korumak istiyor, bir taşla iki kuş mu vuruyor, ne yapıyor lan bu adam!? Kesinlik istiyorum artık, kesinlik! Bizi bu halde gören birkaç shinobi de oldu tabii. Pek hoş bakmadılar bize. Yine de bir şey de demediler.

Bu şekilde karargaha vardık. Kapıdaki korumalar da beklenen şekilde pis pis bize baktılar tabii ki. Postu deldireceğiz bu gidişle ama hadi hayırlısı... Koji bizden erken davranıp konuya girdi sağ olsun. Bizim güvenliğimizi ve rahatça görevimizi yapmamızı garantiye alacak emirler verdi shinobilere. Sonra da Kaneru'yla alakalı alınan kararı iletti. Kısa süren sessizlikten sonra da bize bakmaya başladı.

Bir süredir bu kasabadayız. Çeşitli olaylar atlatmış olsak da olayı çözmek için bir arpa boyu yol bile alamadığımızı hissediyorum. Sadece her şey daha fazla düğüm oldu, birbirine girdi. Aynı zamanda kasabadaki shinobilerin liderlerini zindana atmaya çalışarak onların nefretini de kazandık ki bana saçma geliyor. Bizim başımıza gelenlerden haberdarlarsa bize hak vermeleri gerekir.

Ortalık daha fazla karışmadan hızlanmamız gerekiyor. Biz burada birbirimize düşerken gerçek suçlu dışarıda başka oyunlar hazırlıyor olabilir. İlk olarak sorgularla başlamak mantıklı olacaktır. "Kazuo, istersen sen Kaneru-san'la görüş ben de Koji-san'la?" dedim bakışlarımı Koji'den çekip Kazuo'ya çevirirken. Yanımızda başka bir shinobi varken sorgu kelimesini kullanıp adamları daha fazla cıstaklamamak lazım. Kazuo için de bir sıkıntı yoksa Koji'den kağıt kalem ve oturup konuşabileceğimiz bir oda bulmasını isteyeceğim. Kafamda birkaç soru hazırladım. Hepsini teker teker soracağım ve cevaplardaki önemli kısımları da ne olur ne olmaz kağıda not edeceğim. "Sensörlük yeteneklerinizin sınırları nedir? Hissedebildiğiniz en uzak mesafe, ne kadar ayrıntılı hissedebiliyorsunuz, bu tarz şeyleri öğrenmek istiyorum." Böyle bir beceri hem suçlu için hem bizim için çok faydalı olabilir. Nedir, ne değildir öğrenmek lazım. "Bizim başımıza gelen olayı daha ayrıntılı anlatmanızı istiyorum. Öncelikle bizim yaşadıklarımız hakkında neler bildiğinizi anlatın. Ardından size gelen bilgiyle alakalı şeyleri öğrenmek istiyorum. Hırsızlık ihbarında bulunan kişi kimdi, çalındığı iddia edilen nesne neydi, size gelen bilgideki adres neresiydi ve şüpheliler kimdi, şüphelileri almak için görevlendirdiğiniz kişiler kimdi? Sonraki sorum ise biraz tavsiye istemek tadında olacak. Ne yazık ki... "Biz hiç görevlendirilmemiş olsak siz bu olayı çözmek için nasıl bir yol izlerdiniz? Bizim yerimizde olsanız ne yapardınız? Lütfen ayrıntılı bir biçimde açıklayın." Tavsiye tadında olması dışında belki aklını da karıştırabilir bu sorular. Yani... aynı zamanda bizim de aklımızın karışık olduğuna dair ipucu verse de aklımızın karışık olduğu çok da kanıt isteyen, gizli bir gerçek değil. Kendimizi zayıf göstermek işe de yarayabilir. Suçlu bir şekilde bu konuşmalardan haberdar oluyorsa göstereceğimiz en küçük zayıflık bile harekete geçmesi için bir işaret olabilir ve bizim hiçbir planımız yokken hırsızın harekete geçmesi işimize yarar. Hırsızı yemliyoruz aynı zamanda. Yakın bir zamanda bir hareketlilik olursa Koji'den şüphelenmek için bir nedenimiz daha olabilir yani. Son sorumda da Koji'nin fikrine başvuracağım. "Sizin aklınızdaki şüpheli listesinde kimler var ve sizce suçlu kim? Sebepleriyle beraber lütfen." Edineceğimiz bilgilerden sonra Kazuo'yla daha net bir plan oluşturabiliriz. Bu sorulardan sonra Kazuo'yla tekrar görüşüp bilgi paylaşımı yapar, sonra duruma göre devam ederiz. Şimdilik bana düşen tüm duyularımı sonuna kadar kullanmak ve Koji'nin cevaplarını kaydederken verebileceği bir boşluğu yoklamak.

[Shimada Kazuo]

Koji’yi takım arkadaşı ve kendi arasında durduğu bir formasyonda ilerlemeye başlamıştı Kazuo. Herhangi bir aşırılıkta bulunmayan Koji’nin uslu bir şekilde ilerlemesiyle ona eşlik eden iki shinobi gibi görünmüşlerdi Kazuo ve görev arkadaşı. “Ortada olması kaçmaya yeltenirse yine işimize yarar.”, diye düşündü Kazuo ama onun böyle bir şey yapmayacağını hissedebiliyordu.

Yola doğru ilerlerken Butsuo sorularını sormuştu, Kazuo’ysa Koji’nin cevabını dinlemeye başlamıştı bu sırada başı dikti ve solgun gözleri tam karşıya baksa da gördüğü tek şey sadece önü değildi kaçamak bakışlarla arada etrafı kontrol edip şüpheli bir durum/kişi olmadığından emin olarak kendini rahatlamaya çalışıyordu.

Koji’nin narin ses tonu kulaklarına dolarken kaçamak bakışları bir kenara bıraktı ve bir süre boyunca sadece önüne baktı. Kazuo’nun sensörlük hakkında bilgileri sınırlı olsa da küçük bir beyin fırtınasının ardından zihninden bir düşünce hızlıca geçip gitti: “Tüm köyde ki chakra akışlarını takip edebilen birinin epeyce üstün bir yeteneği olmalı.”

Koji’nin konuşmasının diğer kısmıysa kendi hikayesi hakkındaydı, edindikleri bilgileri işleri kolaylaştırmak yerine biraz daha zora sokan türdendi. “Yedi yıl. Bir yere bağlanmak için yeterli bir süre, bir yerden iyice bıkıp o yerden nefret etmek için de. “

Chakra Taşı’yla ilgili bir olay yaşanmış olsaydı işler biraz daha kolay olabilirdi lakin şans yine Kazuo’nun yüzüne tükürerek onları reddetmişti. Koji’den bir bilgi kırıntısı dahi alamayacağını anlayan Kazuo ondan umudu keserek yapbozun diğer parçalarına yönelmesi gerektiğine karar vermesine rağmen odalarına yapılan yanlış baskını tekrar sormuştu Koji’ye. Aldığı cevapsa tam bir hayal kırıklığıydı, az önceki cümlesini anlamadığını belirtmesine rağmen aynı cümleleri tekrardan kurmanın nasıl bir mantığı olduğunu merak ediyordu Kazuo. Aptal demek istedi kendisine lakin bu düşünce zihninde fazla ilerleyemedi, günün sonunda onun “sinsi kötü adam” rolünde kendisini alt etme ihtimali onu ürkütmüştü ve bir aptal tarafından yenilmek istememişti.

Biraz daha ilerleyince Kazuo Kaneru’yla yapacakları görüşme hakkında isteklerini Koji’ye sormuştu ve olumlu bir dönüt aldıktan sonra işlek yerlere geldiklerinde Koji’nin takındığı güleryüz ilgisini çekmişti mantığını kısa bir süre sonra kavrarken kendilerine tehlikeli bakışlar atan shinobilere Kazuo her zamanki gibi gülerek karşılık verdi.

Karargaha vardıklarındaysa, Koji’nin shinobilere söylediği şeylerle bir nebze de olsa rahatlayan Kazuo. güler yüzünü takındı ve sessizce beklemeye koyuldu. Butsuo’nun önerisine başını ileri geri sallayarak cevap veren Kazuo, Kaneru geldiğinde soracağı soruları düşünmeye başladı.


Kaneru karargahtan çıkmadan önce Kininaru Kimochi’nin el mühürlerini yaptı, ufakta olsa vereceği cevaplarda bir değişiklik yaratabileceğini düşünmüştü. Kaneru geldikten sonra özel sayılabilecek bir konuşma yapacak kadar diğerlerinden uzaklaştıktan sonra başlayacaktı cümlelerine:

“Merhaba Shimada Kazuo. Senin davanla ilgilenmek için buradayım ayrıca biraz da temiz hava almak isteyeceğini düşündüm. Sorularıma geçmeden önce olayı bir kere daha anlatmanı rica edeceğim lakin önceki ifadeni biliyorum bana söyleyebilecek ekstra bir bilginin olduğunu umut etmekten başka bir çarem kalmıyor zira eğer “suçlu” siz değilseniz şuan onu bulmaya yakın bile değiliz. Gün hakkında önemsiz gördüğünüz ufak detayları bile anlatmanızı rica ediyorum.”

[GM - Naruto]

İş bölümünüzü yapmanızın ardından, Butsuo Koji ile birlikte bina içerisine girerken, Kazuo da dışarıda Kaneru’yu beklemeye koyuluyor.

Butsuo; Koji ile bina içerisine girip konuşabileceğiniz rahat bir oda talep ediyorsun. Koji de kendi odasının yeterli olacağını söylüyor. Siz odaya doğru gittiğiniz esnada ise, az önce kapıdan içeriye giren shinobinin yanında duran bir diğer kişi görüyorsun. Narita Nori’nin erkek cinsiyetindeki birebir kopyası gibi duran kişinin Kaneru olduğunun anlamak senin için pek de zor olmuyor. Koji ile Kaneru’nun göz göze geldiği anda ise, Kaneru’nun utanarak kafasını öne eğmesi senin için fark edilen bir diğer detay oluyor.

Koji ile odasına çıktığınızda, Koji ilk önce sana bir kağıt kalem veriyor ve hemen ardından karşılıklı olacak şekilde oturuyorsunuz. Karşında rahat, ancak mahcubiyetini gizlemeyecek şekilde oturan Koji tüm ipleri senin eline bırakmış gibi duruyor. Sen de bu fırsattan yararlanarak sazı ele alıyorsun. Koji'nin yeteneklerine yönelik soruna karşılık Koji “Belirli bir menzilim olduğu söylenemez, yeteri kadar odaklandığımda epey uzak mesafelerdeki kişileri algılayabiliyorum. Biraz uzun sürse de Chibu Kasabası'ndaki herkesi sezmem mümkün olabilir. Ama dediğim gibi, bunun için uzun bir süre odaklanmam gerekiyor. Bu algılama içerisinde kiminin parmaklarını oynatışını dahi hissedebilirken, menzil arttıkça algılamadaki ayrıntılar düşüyor.” diyerek cevaplıyor.

Koji samimi tutumunu korumaya devam ederken, başınıza gelen olayla ilgili olarak sorularını yöneltiyorsun. Yaşanan bu olaydan duyduğu memnuniyetsizliği zaten dile getirmiş olan Koji, yüzünü biraz asarak yaşadığı mahcubiyetin dozunu arttırıyor. Zarif duruşu ve konuşması, tutuk bir adamın beyanlarına dönüşürken Koji “Sabah yaşanılan olayın sorumlusu benim, üzgünüm. Gelen ihbar Chakra taşlarının çalındığı ile ilgiliydi ve konu taşlar olunca, ekstra bir araştırma yapmaksızın derhal yakalama emri verdim. Hırsızlık ihbarını yapan kişi Sumio'nun yanında çalışan biriymiş, ben bizzat görmedim. Şüpheliler ise Daichi Honda ve Wakino Karyusai adında iki kişiydi. Bu kişilerin kervanlarda güvenlik personeli olarak çalıştığı söylenmişti. Onların kaldıkları yer, sizin kaldığınız hanın biraz ilerisinde bulunuyor. Sonrasını zaten anlatmıştım.” diyor. Konuşmasına kısa bir ara veren Koji, bakışlarıyla yeri tararken “Belki bilmek istersin, diğer iki kişi için belirtilen adrese gittiğimizde, Honda ve Karyusai'nin dün bir kervan ile yola çıktığını öğrendik. Anlayacağın bizi tamamen yemlemişlerdi ve ben de balıklama atlamış oldum!” dedikten sonra kısık bir sesle “Ne utanç verici!” diyor.

Sorduğun son soruların ardındna Koji'nin yüzünde alaycı bir gülümseme oluşuyor. Bu gülümsemenin seninle veya sorduğun sorularla alakası olmadığı az çok anlayabiliyorsun. Nitekim Koji “Butsuo-san, şu an bu kasabadaki herkes kadar şüpheliyim. Hayır... En az Kaneru-san kadar şüpheliyim. Saçma sapan bir karar ile kendimi ateşe attım, bana güvenmeniz gerekirken size arkadan saldırdım! Kasabadaki shinobilere örnek olmam gerekirken, onlara ihaneti gösterdim! Daha acısı, şu an suçsuz olan sizlere benim yüzümden şüpheli olarak bakılıyor. Bu yüzden Butsuo-san, benim gibi başarısız, güvenilmez ve bu olaylarda şüpheli olan birinin ne yapacağının çok bir önemi yok. Bu baskı ve psikoloji altında izleyeceğim yolu bilemiyorum, ancak olaya dahli olan herkes ile konuşup, ona göre bir yargıya varırdım.” diyerek durumunu açıklığa kavuşturuyor. Kısa bir sessizliğin ardından ise “Başta da söylediğim gibi, Kaneru-san'ın hırsızlık gibi bir suç işleyeceğini düşünmüyorum, ancak konu para ve güç olursa...” diyerek susuyor. Zaten bu cümlenin devamı senin için de bilindik oluyor. Son olarak Koji “Sumio'nun da çok masum olduğunu düşünmüyorum. Her ne kadar üstünde bir şüphe olmasa da, Kaneru-san'ın beyanlarını da dikkate almak gerekiyor.” diyor ve hemen ardından pes etmiş gibi iki elini yana açarken “Gördüğün gibi, bir çöpten farkım yok şu an!” diyerek konuşmasını sonlandırıyor.

Kazuo; Tekniğini aktif hale getirmek için gerekli el mühürlerini yapmanın ardından, Kaneru'yu beklemeye koyuluyorsun. Kısa bir süre sonra, az önce içeriye giren shinobinin yanında Narita Nori’nin erkek cinsiyetindeki birebir kopyası gibi duran kişiyi görüyorsun. Bu kişinin Kaneru olduğunun ispatına yönelik başka hiçbir şey göstermesine gerek olmuyor senin için. Shinobi de Kaneru'yu tanıtarak sana teslim ediyor, ancak shinobilerin sana olan bakışları hala sert duruyor. Hatta Koji'nin içeri geçmesinden sonra çok daha sert olduğunu söylemek mümkün.

Kaneru ile beraber rahat konuşabileceğin bir mesafeye ulaştığınızda, onun hakkındaki ilk gözlemin bir pişmanlığın içinde olduğu oluyor. Zira tıpkı Koji gibi kafası önünde ve aklındaki düşüncelerle boğuşur gibi duran Kaneru, epey de dalgın bir ifadeyle yanında ilerliyor. Bu esnada Kaneru ile konuşmanın doğru olduğunu düşünerek cümleye girdiğin esnada Kaneru da “Koji-san...” diyerek bir şeyler söylemek istiyor. Ancak üst üste gelen cümlelerden seninkiler galip geliyor ve Kaneru sakin bir şekilde seni dinlerken, sen de rahatça konuşuyorsun. Kaneru dalgınlığından taviz vermeden seni dinliyor ve konuşma sırası kendisine geldiğinde çok da aceleci davranmıyor. Sessizlik rahatsız edici bir boyuta ulaştığında Kaneru “Koji-san'ın bu halde olması benim suçum! Üzgünüm... Taşları ben çaldım... Hayır, taşları biz çaldık!” diyerek elini suratına götürüyor. Kaneru ellerini suratına götürüp parmak uçlarıyla gözlerinin yan tarafını ve göz altlarını tutuyor ve hafifçe aşağı çekiyor. Kısık bir hırlamayı andıran bir ses çıkarak Kaneru ellerini yüzünden çekerken “Sumio ile bu işi ortak planladık! İş bitince bana taşlardan bir tane verecekti, kendisi de yüklü tazminat alacaktı. Olayın tüm kurgusu bundan ibaret.” diyor. Ancak suskunluğu aslında hala daha konuşacağının ispatı oluyor ve bu yüzden sen sabırla beklemeye devam ederken Kaneru “Bu kadar değil elbette... Sumio ile birkaç kez bir araya geldik ve bu işi nasıl yapacağımızı planladık. Taşları doğrudan bana verip götüremezdim, daha doğrusu bu çok basit olurdu. Ortalığı karıştırmamız gerekiyordu ve bu yüzden bize bir kişi daha lazımdı. Çünkü Sumio şikayette bulunduğunda ben zindana atılacaktım ve suçsuz olduğum ortaya çıkana kadar orada kalacaktım. Suçsuzluğum ise başka bir hırsızlık ile ortaya çıkacaktı! Bu ikinci hırsızlık olayı için de başka birine ihtiyacımız vardı.” diyor. Sumio ile planlarının detaylarını anlatan Kaneru her ne kadar tekniğinin etkisi altında ise de, tüm bu samimiyet ve itiraflar senin için garip bir duygu uyandırıyor. Kaneru birkaç saniye sessiz kalırken, sen de anlattıklarını tekrar düşünüyorsun sadece.

Kaneru'nun sessizliği “Bak, bu işte Koji-san'ın hiçbir günahı yok! Onu gördüm... Yanında hiç bilmediğim bir shinobi ile karargahta yürüyordu. Fakat o zarif insan değildi artık... Bir suçlu gibi! Anlıyor musun? Ben sana her şeyi anlatıyorum, siz de lütfen Koji-san'ın üzerindeki şüphenizi kaldırın! Koji-san böylesine bir şeyle yaşayamaz!” diyor. İtiraflarının sebebini açıkladığını düşünen Kaneru bu noktada olayla ilgili anlatacaklarına geri dönüyor ve “Dediğim gibi, ikinci bir hırsızlık olayı daha yaşanmalıydı. Bu yüzden de Maita Shunso adında bir shinobi ile daha anlaştık, kendisi Koji-san'ın da oldukça güvendiği biriydi.” dedikten sonra Shunso isimli shinobinin eşkalini vermeye başlıyor. Bu noktada ise kafanda çizdiğin portre sana bir yerlerden tanıdık gelmeye başlıyor. Çok bilmediğin ama en az bir kez gördüğün birini tarif ediyor... Sizi kaldığınız hana getiren shinobiyi!

Kafanda çizdiğin portre gerçek bir şahısla eşleşiyor ve bu sırada Kaneru da olayla ilgili olarak bildiklerini anlatmaya devam ediyor. Kaneru “Bu ikinci hırsızlıkla birlikte benim üzerimdeki şüpheler en aza inecekti, belki de dışarı çıkacaktım.” dedikten sonra hafifçe gülümseyerek plandaki başarısını gözüne sokuyor. Hemen ardından ise yüzü tekrar düşüyor ve “İkinci hırsızlığın ne şekilde olduğunu bilmiyorum, ancak beni zindandan alan shinobinin söylediğine göre taşlar sizin kaldığınız yere konulmuş ve böylece siz de Koji-san'da şüphelenmeye başlamışsın. Bu düşüncenizde çok haklısınız, ancak olaylar anlattığım gibi...” diyerek konuşmasını sonlandırıyor.

[Oita Butsuo]

Kazuo'nun da plana onay vermesiyle işe koyulduk. Koji'ye isteklerimi belirttim. O da beni odasına götürüp kağıt kalem verdi. Odasına giderken az önce kapıda nöbet tutan shinobiyle yanında Nori'yi oldukça andıran birini de gördük. Artık nasıl bir genetik varsa... Biz Kaneru diye gelmiştik ama erkek Nori çıktı bu. Ama Nori'den farklı gibi de biraz. Koji'yle göz göze gelince başını eğdi. Utanç sonucu yaptığı bir hareket gibi. Başka bir iş var mı bu bakış kaçırmalarda diye şüphelenmedim değil. Ama aklıma en fazla gizli aşıklar olmaları ihtimali geldi ki davayla hiç alakası yok... Yine de not ettim bu kafa eğmeyi. Koji sayılan, sevilen biri olduğundan olsa gerek. Adamın şüpheli olduğu bariz olduğu halde bir sorguya çekiyoruz diye yemediğimiz pis bakış kalmadı. Kaneru bile onu zindana atmasına rağmen saygı duyuyor adama. Göreceğiz ama neymiş ne değilmiş. Cidden o kadar mükemmel bir adam mı acaba?

Koji, istediklerimi sağladıktan sonra her şeyi bana bıraktı. Söylediği gibi her soruma da cevap verdi. Ben de aklıma gelen her şeyi sordum tabii ki. Önce yeteneklerini öğrenerek başladım. Odaklandığı zaman tüm kasabayı sezebildiğine göre oldukça yetenekli olmalı. Eğer masumluğu kanıtlanırsa çok işimize yarayacak bir yeteneği var. Hırsızsa da işimiz zor. Her hareketimizi oturduğu yerden takip edebilir. Belki bu yüzden onu yakalamamızı istedi. Şüpheleri üstünden çektiği, kendini mazlum durumuna düşürdüğü gibi hiçbir şeyden de geri kalmayacak.

Sonraki soruma ise sorumluluğu kabul ederek ve özür dileyerek cevap vermeye başladı. Ne kadar inanmam gerektiğine emin olamasam da kibarlığına hafifçe başımı eğip, özrünü kabul ederek karşılık verdim. Verdiği bilgilere gelince, anlattıkları epey ilginç ve iyice planlanmış bir komplonun içinde olduğumuzu gösteren cinsten. Bu cevap pek çok şeyi açıklığa kavuşturduğu ve Koji'nin masumluğuna basit de olsa bir gösterge olduğu için beni mutlu etti. Tabii ki yine de şüphe etmekten geri durmayacağım.

Çaktırmadan tavsiyesine başvurduğumda ise alaycı bir gülümseme ile karşılaştım. Bu ifade heyecanımı arttırsa bile belli etmemeye çalıştım. Yetenekli bir sensör shinobi karşısında ne kadar işe yarayacaksa... Yemi yuttu mu acaba? Hiçbir fikrimizin olmadığını biliyor artık. Ona göre hamle yapması lazım.

Ben söyleyeceklerini heyecanla beklerken Koji yine yaptı yapacağını. Yine masum, suçumu kabul ediyorum ayağına yattı. ULAN PEZEVENK! TAŞI ÇALIP ÇALMADIĞINI BİLMİYOR MUSUN SEN!? ÇALMAYAN ADAM ZATEN BEN ÇALMADIM DER. ÇALAN ADAMIN DA EVET BEN ÇALDIM DİYECEK HALİ YOK. AMA SEN GELİP BEN DE EN AZ HERKES KADAR ŞÜPHELİYİM DİYORSUN. NE İŞSİN LAN SEN!? Bir de hala örnek olmam lazımdı falan diyor. Vallahi delireceğim! Az biraz güvenir gibi oluyorum adama yine ortaya, muğlak bir şeyler diyor. Suçsuzluğunu kanıtlamamızı mı bekliyor, nedir yani? Senin onurunu biz mi kurtaracağız kardeşim!? BİR EL AT OROSPU ÇOCUĞU GEBERİYORUZ!

Vereceği tavsiyeye de sıçayım senin! Herkes şüpheliymiş de, Kaneru'dan da şüphelenin, Sumio'dan da şüphelenin benden de şüphelenin, bıdı bıdı... ÇÖP HERİF!

Canımı sıktı pezevenk. Çaktırmamaya çalışarak "Biraz ara verelim Koji-san. Şüpheli de olsanız yeteneklerinizden faydalanmamızda bir sakınca yoktur herhalde. Bu süre içinde biraz odaklanıp tanımadığınız, şüpheli bir çakra bulabilecek misiniz bakabilirseniz çok yardımcı olur." dedim ve kağıt ve kalemi de alarak odadan dışarı çıktım. Dışarıda da sinirlerimin hafiften bozulduğunu belli etmemeye çalıştım. Gidip Kazuo'yu bulup öğrendiklerimi paylaşacağım. Benden pek bir şey çıkmadı ya da ben bir çıkarımda bulunamadım. Bakalım Kaneru'da neler varmış...

[Shimada Kazuo]

“Bu Kaneru, o olduğunu anlamam için shinobilerce getirilmesi veya ellerinin bağlı olmasına gerek yok Narita’nın erkek versiyonu zaten.“ , diye düşündü beyaz saçlı shinobi. Kaneru’yu getiren shinobinin kaya kadar sert suratına, sinir bozucu bir gülümsemeyle karşılık vermeyi tercih etmişti, Butsuo Koji’nin yanında olduğu sürece kimsenin kendisine bir şey yapamayacağına biliyordu bu yüzden küçük iğneler batırmak yerine alaycı gülümsemesiyle direk taaruza geçmişti. “Mimikler bazen saatlerce düşünülmüş kinayelerden fazlasını ifade edebilir.”


Kaneru yanına geldiğinde ortamdan uzaklaşmak için kendi çevresinde dönmesi gerekmişti ve bunu yaparken göz kırpmıştı, ortada bir hedef yoktu. Boşluğa yaptığı bu harekete alınıp sinirlenecek birisi olduğuna neredeyse emindi. Ama bildiği şeyler bunla sınırlı değildi, emir denilen gümüş zincirlerin oradaki tüm shinobileri sardığını da görebiliyordu Kazuo ve bu kendine özgür bir hareket alanı oluşturuyordu, bunun rahatlığıyla yapmıştı o hareketi zaten.

Diğer shinobilerden uzaklaşırken Kaneru’yu inceledi Kazuo, pişmanlığın içinde boğuştuğunu görmek pek zor değildi. “Önde bir kafa, sıçacakmış gibi bir surat.” Yeterli mesafeye geldiğinde konuşmaya girmeyi planlamıştı Kazuo lakin ağzını açtığı sırada Kaneru ’da atılmıştı lafa. Soruları soracak kişi ben edasıyla kulağını tıkayıp sözlerini ardı ardına söylemeye devam eden Kazuo en sonunda Kaneru’yu pes ettirmeyi başarırken konuşmasına bir zafer vurgusu vermişti istemsizce.

Kaneru’nun iyi bir dinleyici olduğunu söyleyebilirdi Kazuo ama konuşmasının ardından gelen derin sessizlik pek hoşlandığı türden değildi yine de Kaneru en sonunda lafa girmeye karar verdiğinde ağzından çıkan kelimelerse gerçekten hiç ama hiç hoşlanmadığı türdendi. “Bir itiraf.” Dün Kaneru’yla konuşurken ne duymak istersin diye sorsalar cevabı bir itiraf olurdu lakin sabahki olanlardan sonra beklediği şey bu değildi, bir ipucu bulma umuduyla başlamıştı konuşmasına ama aldığı şey bir itiraftı. “Çok çok kolay alınmış bir itiraf.”

“İyice paranoyak oldum çıktım, kimseye inanamıyorum.”

Buna rağmen Kaneru anlatmaya başladıkça, paranoyak tarafının gitgide kaybolduğunu fark etti Kazuo. Her şey o kadar uyumluydu, Kaneru’nun ağzından çıkan her kelime beyninde cisimleşiyor ve yapbozun uygun olan yerine ekleniyordu adeta. ”Buna nasıl karşı çıkabilirim?”, diye düşünürken kendini buldu duygu karmaşasının içinde boğulan shinobi lakin birkaç parça eksikti ve bu da son cümleleriyle tamamlandı. Kaneru’nun Shunso denilen shinobiyi sesli bir biçimde betimlenmesi, Kazuo’nun gözlerinin önünde bir resim canlandırdı, bulanık bir resim “Tanıdık bir yüz değil ama çok yakında gördüğüm bir yüz.” Ve en sonunda kim olduğunu anladı şimdi her şey kusursuz gözüküyordu yine de zorlayacağım o kusursuzluk içinde bir uyumsuzluk olabilir ve eğer varsa onu bulacağım diye düşündü, merakı körüklendi...

Cümleleri bittiğinde bir durum değerlendirmesi yapmak istedi ve kendini olayları dışarıdan izleyen biri olarak kendinin olmayan anıların içine girdi. “Sumio ve Kaneru anlaşır, ödüller Ishigakure’den alınacak yüklü bir miktarda tazminat ve Kaneru içinse basitçe doping.” Bu sırada hikayede ki küçük büyük fark etmeksizin boşlukları birazdan soracağı sorularla doldurmayı umut ediyordu bu sorular beklenmedik olacaktı. Eğer hala bir yalanın içindeyse, vereceği cevapların süresi ve tutarlılığı bunu belli edebilirdi. Meraksa bu soruları bulurken kendisine en çok yardımcı olan duyguydu...

“(?) Nihayetine ermemiş bir hırsızlık, tüccarların malı elinde ve kullanılabilir durumda. Zaman dışında pek bir kaybı yok verilecek tazminat çalınması söz konusu eserlerin maliyetini çıkarıp bir de bu riski almayı değecek kadar fazla mı ki?”

“(2. ?) Chakra Taşlarının nasıl kullanıldığı pek bilinmiyor, Kaneru ondan nasıl faydalanmayı planlıyordu, tüccar nasıl kullanıldığını biliyor mu?”

“(3. ?) Kaneru güç istiyor lakin niye? Narita Nori’nin gölgesinde kalması? Yoksa sadece her hayvanda olan “güçlü” olma isteği?”
“İşleri biraz karıştırarak tutulan üçüncü bir kişi, Maita Shunsuo. Bizi hana götürdü ve taşları odamıza bıraktı. İkinci bir suçlunun ortaya çıkması Kaneru’nun şüphelerini ortadan kaldıracaktı. Ve öyle de oldu.”

“(4. ?) Her şey istediği gibi gidiyordu, belki suçlanan bizler değil Koji olmuştu ama sonuçta Kaneru’dan neredeyse şüphelenmeyecek dereceye gelmiştik. Koji’ye duyduğu sevgi ve saygı bu kadar büyük mü her şeyi anlatacak ve o çok istediği gücü reddedecek ve hayatını kaydıracak kadar?

Çevrede ki shinobilere bağırdı, “Maita Shunsuo ve Sumio. Yerleşkeye getirilsin, ikisi de birbiriyle karşılaşmasın ve ikisi de farklı odalara götürülsün.”, dedi sözlerini dinleyip dinlemeyeceklerini bilmiyordu Koji’nin sözlerini dinledilerse öyle yapmaları gerekiyordu. Bu sırada zihnini yoklayacaktı, tazminat işlerinde ortalama ne kadar ödeneceği konusunda bir bilgisi yoksa shinobilerden bu konularla ilgilenen kişiyi çağırmasını isteyecekti tabi öyle biri varsa.

Ardından derin bir nefes çekti, uzun bir konuşma yapmayacaktı lakin hızlı bir konuşma yapacaktı ve dananın kuyruğunun kopacağı yer sanırım burasıydı. “Sumio’nun beklediği tazminat ne kadar civarındaydı, taşlar ne kadardı, taşları nasıl kullanacaktın bu yöntemi nereden öğrendin, Koji senin için ne anlam ifade ediyor, ablanla aran nasıl oldukça bana sorarsan oldukça hoş bir hanım?”, dedi. Cümleler arasında durmadı ve cevaplar için Kaneru’ya fırsat vermedi. Şimdi vereceği cevabı bekleyecekti, tutarlı ve hızlı cevaplar alıp almayacağını merak ediyordu. Konuşması hızlıydı lakin yine de hiçbir kelimeye yutmamaya özen gösterdi “Anlamadım?” cevabı genelde yalan uydurmak için zaman kazanma çabasıydı lakin “hebele hebele” diye konuşursa ona bu fırsatı gümüş tepsi de vereceğini de biliyordu bu durumda yapılan çıkarımlar pekte doğrul olmazdı...

[GM - Naruto]

Butsuo; Koji’den cevapları aldıktan sonra ondan isteğini belirtiyor ve Kazuo ile buluşmak için odayı terk ediyorsun. Koji’nin olumlu cevabının ne işe yarayacağı konusunda emin olmasan da, içinde ufak bir umut parçası ile binadan ayrılıyorsun. Elbette olumsuz bakışların üstünde keskinleştiğini hissederek…

Kazuo; Kaneru’nun itiraflarının ardından, Shunso ve Sumio hakkındaki talimatlarını kapıda duran shinobilere bağırarak duyurabiliyorsun. Shinobiler beklenmedik bu bağırma ve talep karşısında şapşal bir tavırla birkaç saniye birbirlerine bakıyorlar. Hemen ardından ise içeriye giriyorlar.

Genel; Kapıda duran iki shinobi telaşlı bir şekilde içeriye girerken Butsuo da binadan çıkış yapıyor. O anda ikiniz göz göze geliyorsunuz, ancak Kazuo yarım bıraktığı işine devam ederek Kaneru’ya hızlı bir şekilde sorularını iletiyor. Kaneru’nun bu hızlı soru faslına karşı tutukluğu birkaç saniye sürüyor sadece ve “Sumio ile tazminat konusunda hiç konuşmadık, para işleri benim anlayacağım şeyler değil. Taşların da fiyatını bilmiyorum, zaten ilgim fiyatından çok barındırdıklarıydı. Nasıl kullanacağım konusunda bir fikrim yoktu, ancak elimde taş olursa, araştırma yaparak ve gerekirse Iwagakure’ye giderek nasıl kullanıldıklarını öğrenmeye çalışacaktım.” diyor. Konu Koji’ye dair sorulara olunca Kaneru bir nefes alıp yutkunuyor ve “Koji-san benim için değerli, çünkü bizi burada her şeye karşı koruyan kişi o. Her türlü derdimizle ilgilenen, bize zarar gelmemesi için elinden geleni yapan biri. Bu olay ortaya çıktığında benimle ilk o konuştu ve bu suçu işlemeyeceğimi bildiğini söyledi. Bize yoldaşları olarak bu kadar güvenen birini yüz üstü bırakmanın utancını anlatmam mümkün değil. Kör oldum, bir günah işledim ve bunun bedelinin Koji-san’a sıçramasını istemiyorum.” diyip susuyor. Aslında bu minvalde söyleyeceği daha çok şey var gibi dursa da, sessiz kalışı da bir nevi cümleleri oluyor. Son olarak Kaneru ablası konusunda “Nori benim ablam, ama sadece biyolojik olarak… Buraya göreve geldiğimden beri görüşmedik, zaten köyde olduğum zaman da pek benimle ilgilenmezdi. Bilirsiniz, o daha çok kendine uygun erkekler ile takılmayı sever…” diyerek susuyor. Tüm bu konuşmalardan, Kaneru’nun Koji’ye ablasından çok daha fazla değer verdiğini anlayabiliyorsunuz.

Kaneru’nun son cümlelerine Butsuo da şahitlik ederken, Kaneru’nun konuşması esnasında kapıdan shinobiler çıktığını görüyorsunuz. Bunların Sumio ve Shunso için harekete geçen shinobiler olduğunu düşünüyorsunuz. Kaneru’nun konuşmaları bittikten kısa bir süre sonra ise, kapıda Koji’nin belirdiğini fark ediyorsunuz. Hızlıca yanınıza gelen ve yüzünde belirgin bir telaş ifadesi barındıran Koji, lafı dolandırmadan “Butsuo-san, Maita Shunso isimli shinobi… Dün sizi hana götüren… Şu an kasabanın sınırında ve kasabadan ayrılmak için var gücüyle ilerlemekte! Kazuo-san Sumio ve onun yakalanması için talimat vermiş, şu an en iyi adamlarımız onların peşinde!” diyor.

[Oita Butsuo]

Koji, isteğimi onayladı onaylamasına ama ne kadar etkili olur bilemiyorum. Bu taktiği denemek daha önce aklına gelmiştir herhalde. Üçüncü bir kişi olsaydı şimdiye bulmuş olurdu herhalde. Suçlu kendisiyse kimseyi bulamayacak zaten. Neyse, onu düşünmekten alıkoysa yeter şimdilik. Gözlendiğini falan sanar umarım...

Ben Koji'nin kendini oyalayacağı umuduyla odadan çıkarken etraftaki shinobilerin bakışlarının daha da sertleştiği dikkatimi çekti. Umursamıyor gibi görünerek yoluma devam ettim. İşimiz zaten yeterince zor, daha da zorlaştırmaya gerek yok. Bir de onları karşımıza alırsak iyice sıkıntıya gireriz. Hiç bulaşmamak en iyisi.

Dışarı açılan kapıya geldiğimde kapıda bekçilik yapan ikili hızla içeri girdi. Bir an bir şeyler olduğundan korksam da aralanan kapıdan Kazuo'yla göz göze geldik. Bir sıkıntı yok gibi duruyor. Hala Kaneru'yla konuşuyor. Beni dövmeye falan da gelmiyorlar belli ki... Ulan bu Koji başımıza telepatici çıkmasın bir de! Ama rastgele böyle bir şey yapsalar Kazuo bir tepki verirdi herhalde. O bir şeyler demiştir.

Kazuo, hala Kaneru'yla konuştuğu için yanlarına gitmek konusunda acele etmedim. Sonradan konuşmaya katılmam Kazuo'nun planını, programını bozabilir. Zaten bende de pek bir şey yok gibi o yüzden aceleye gerek yok.

Konuşulanların çoğuna yetişemedim. Sadece Kaneru'nun ablasıyla ilgili dediklerini duydum. Evet, kendine uygun erkeklerle takılmayı sevdiğine şüphe yok... İşte bu sıralarda kıyamet koptu. Kapı hızla açıldı ve içeriden shinobiler fırladı. Onların ardından da Koji geldi telaşla. Etrafımız sarıldı mı diye etrafa kısacık göz attım. Pek öyle bir manzara olmayınca Koji'yi beklemeye başladım. Bir şeyler mi buldu acaba... Koji, bizi çok bekletmedi ve hızlıca yanımıza geldi. Direkt konuya girdi ve söyleyeceklerini söyledi. Bizde biraz şaşkınlık var herhalde... Dün bizi hana götüren adam hiç aklıma bile gelmedi... Demek o yüzden shinobiler aceleyle ayrıldılar. Helal lan Kazuo! Bu başarın sonucu Nori'yle yemeğe çıkma hakkımı sana devrediyorum! Sevindim lan bir şeyler olduğu için!

Bir Kazuo'ya bir de Koji'ye baktım. Kaneru suçlu mu suçsuz mu hala bir bilgim yok. O yüzden "Kazuo, Kaneru hakkındaki kararın nedir?" diye sordum az önceki shinobiler gibi aceleyle. Biz de adamın peşine gitsek fena olmaz. Hem yanımızda Koji varken işler epey kolaylaşır. Kazuo cevap verdikten sonra da Koji'ye dönüp "Koji-san biz de gidelim. Yetenekleriniz Shunso'yu yakalamakta faydalı olacaktır." dedim. Ayrıca şimdi dile getirmek istemesem de herif birkaç çakra taşı da kendine ayırmış olsa gerek. Bir şekilde nasıl kullanıldığını da öğrendiyse... Shunso'yu yakalamak oldukça zorlu bir göreve dönüşebilir. Bir de Sumio'yu öldürmüş olması ihtimali var... Politik sıkıntılara yol açacak bir olaya dahil olmak istemem. Şu an koşmaktan ve umut etmekten başka çarem yok. O yüzden düşüncelerden sıyrılıp o işe girişeceğim.

[Shimada Kazuo]

Kazuo içeriye giren shinobileri izlerken umarım dediklerim için harekete geçerler diye düşündü, bunla aynı zamanda binadan çıkan Butsuo’yu gördü lakin ona bir şey demeden tekrar Kaneru’ya döndü ve aklında kurduğu cümleleri söyledi.

Pek bir cevap aldığı söylenemezdi aslında neredeyse sorduğu tüm soruları bilmiyorum diyerek yanıtlamıştı Kaneru. Birisi hariç, Koji hakkında sorduğu soruya aldığı yanıt birçok şeyi açık eden tarzdandı. Sevgi ve saygı dolu bir konuşmaydı, Kazuo sevgi denilen şeyin varlığından şüpheliydi, saygıysa çıkarlar uğrunda yapılan yalakalıktı çoğu zaman. Belki de kendisi sık sık yaptığı için böyle yorumluyordu.

Kaneru’nun cümlerinin sonuna gelirken kapıdan shinobiler çıkmaya başlamıştı, dediklerinin dinlenmesi hoşuna gitmişti. Keşke şu emir-komuta zincirinde biraz daha yükseklerde olsam diye düşündü birilerine emir vermek harika bir histi kendisi için.
Bu düşüncenin sonuna geldiğinde Koji telaşlı bir halde odadan çıkmıştı ve Kazuo’nun o an duymak istemediği neredeyse tüm şeyleri söylemişti. “Muhtemelen yakalanmadığımızı öğrendiğinden itibaren kaçma planlarına başlamıştır.”, diye fısıldadı kısık bir sesle çevresindekilerin onu duyup duymadığından bihaberdi.

Butsuo’nun sözlerini dinledi, “Narita Kaneru suçlu olduğunu itiraf etti.”, dedi soğuk bir ses tonuyla. Çevresinde ki shinobilerden birine “Onu zindana götür. Geri döndüğümde olay ve sorgu hakkında bir rapor yazacağım. Butsuo ve Koji-san muhtemel kaçağın peşinden giderken bende Sumio’nun yanına gideceğim hakkında yöneltilen iddialara verecek bir cevapları vardır belki.”, diyecek ve Sumio’yu almak için giden ekibin peşine takıldı.


Out: Kalitesiz rp için üzgünüm.