[Shimada Kazuo & Oita Butsuo] Hırsız Kim?

[Shimada Kazuo]

Taşın shinobi çantasına sığmadığını fark eden Kazuo, taşı hemen cebine atıp odanın camından dışarı çıkmıştı fazla yüksek olmadığından chakraya ihtiyacı olmadığına karar vermişti. Sokağa inme konusunda herhangi bir problem yaşamasa da sivil insanların bakışlarının ağırlığını üstünde hissediyordu, heyecanın ve korkunun iç içe girmiş kokusu burnunu yoklarken çevresine bakındı Kazuo. Giriş kapısı yan tarafta olduğu için orada ne olduğundan bihaberdi aynı şekilde onlarda burada ne olduğundan bihaber diye iç geçirdi.

“Buranın shinobileri ya fazla acemi ya da kendilerine fazla güveniyorlar, ne çeşit bir baskında binanın etrafı sarılmaz anlamıyorum ama buna dert yanacak halim yok elbette.”

Sağ tarafa gitmeleri gibi bir seçeneği olduğunu düşünmüyordu Kazuo ayrıca birliğin karargahına gitmek gibi bir hedefi de yoktu. Bu görev boyunca aksini kanıtlayana kadar shinobi olan herkes benim düşmanımdır diye düşündü ve sol tarafa doğru yürümeye başladı. Koşmak gibi bir acemilik yapacak değildi lakin adımlarını yavaş tutacak kadar aptal da değildi.

Butsuo’nun yanından ilerlerken aklında yüzlerce düşünce vardı lakin hepsi öfkeyle harmanlanmıştı ve birbirinin içine geçmişti ve peşinde shinobiler varken uzun uzun bir konuyu düşünmek pek mantıklı da sayılmazdı. Sakin bir yer bulduğumuzda “Butsuo’ya durmasını söyleyeceğim ve bir istişare teklif edeceğim.”

[GM - Naruto]

Arka mahallelere doğru yaptığınız ilerleme, sizi kasabanın metruk yerlerine sürüklüyor. Kasabanın diğer bölümlerine nazaran daha çok gecekondu mahallesi tadında olan bu bölümde, kendinizi son derece güvende hissediyorsunuz. Etrafınızdaki yıkık dökük ve çoğunluğu tek katlı yapılar arasında, sizi görenlerin bile umursamadığı toprakların üzerinde bulunuyorsunuz. Buraya geliş yolunuzu kafanıza gayet iyi bir şekilde kazıdığınız için, olası bir geri dönüş durumunda zorlanmadan bunu başarabilecek durumdasınız. Yine de ortalık bir yerde durmaktansa, kıyıda köşede bir yere sığınmak sizin için daha güvenli görünüyor.

Kuytu bir noktaya kendinizi attığınızda, bu mahalleye gelen yolu net bir şekilde görebildiğinize emin oluyorsunuz. Böylece her ne kadar peşinizden gelenlerin varlığını bilmeseniz de, ilerlemeniz esnasında arkanızda dikkat çekici bir kişi veya grup görmemenize rağmen yine de tedbiri elden bırakmıyorsunuz. Bulunduğunuz nokta yıkılmış bir evden arda kalan taşlar oluyor ve aslında mahallede sizin gibi duran başkaca insanlar da bulunduğu için, şu an için dikkat çeken hiçbir yanınız bulunmuyor. Fakat üzerinizdeki kıyafetler ve buradaki yaşayan insanlara nazaran daha düzgün davranışlarınız olması, sizi ele verebilecek ince detaylar.

[Oita Butsuo]

"Bu işi şerefsiz Koji yapmış olmalı. Kalacağımız odaların, kimliklerimizin gizli olduğu söylenmişti. Eğer üçüncü bir kişinin işiyse epey yetenekli olmalı. İçeriden birileriyle çalışan bir üçüncü kişi de olabilir. Aklıma yan odaların boş olmama ihtimali de geliyor." Bir çırpıda söylemiştim uzun süredir içimde biriktirdiklerimi. Biraz öfke ve tedirginlik de etkiledi bu aceleciliğimi. Düşüncelerimi tam toparlayamadım bile. Bir hırsız olarak anılmak... Korkunç... Bu işi çözmeliyiz, hem de acilen!

Sakin olalım... Bu işi çözmek için neler yapmalıyız? Nereden başlamalıyız? Kaneru'nun başına gelenleri düşünürsek büyük ihtimalle bir kanıt bulamayacağız. Yan odaları bir gözden geçirmek istesem de suç mahalline dönmek oldukça tehlikeli. Sumio'nun sürekli izlendiğini biliyoruz. Onunla görüşmek de aynı derecede riskli bir iş. Kasabayı, kasabadaki işleyişi ve shinobileri bilen Kaneru'yla beraber bu işi çözmeye çalışmayı isterdim ama o seçenek de oldukça uzak ve riskli duruyor. Yine de bunlardan başka bir tercih hakkımız olduğunu sanmıyorum. Aklıma gelen bir başka fikir ise karaborsada taşları satacağımız hakkında dedikodular çıkararak taşlarla ilgilenenleri ortaya çıkarmak. Böylece bu taşı isteyen ve bu komploları hazırlayan kişilerin taşların izini kaybetmemek için hamle yapmaları gerekecek. Ne yazık ki bu işi gerçekleştirmek için gereken bağlantılara ve itibara sahip değiliz. Taşları alıp Ishigakure'ye dönmek de bir seçenek aslında ama hem adımızı temizlemeden gideceğimiz için neyle karşılaşacağımızı bilmiyorum hem de bu taşlardan daha fazla varsa ileride tehlike oluşturabilecek bir durum var demektir. Ayrıca başarısızlık... HAYIR!

Daha sakin bir şekilde tekrar söze girdim. "Bir şekilde Sumio'ya ulaşabilir miyiz? Adamın amacı para kazanmak olsaydı Kaneru'yla yaşanan olay tekrar yaşanmazdı. Aradığımız kişi Sumio olmayabilir ama bir şeyler bildiği, bu olaylarda bir görevi olduğu da kesin." Kısacık bir nefes arasından sonra devam ettim. "Sumio'nun her adımının izlendiğini biliyoruz ama acaba kaldığı yer de her zaman takip ediliyor mu? Yanlış hatırlamıyorsam Koji, Sumio'yu takip ettiklerini söylemişti, kaldığı hanla alakalı bir şey dememişti. Sumio'nun handa olmadığı bir zaman önceden hana girip bir şekilde onunla iletişime geçebiliriz. Riskli ama iyi bir başlangıç noktası gibi duruyor." Son olarak birkaç şey daha ekledim. "Bunların haricinde çok birlikte hareket etmesek daha iyi olur gibi. İkimizi beraber yakalamaları oyunun bittiği anlamına gelir. Ama dışarıda birimiz mücadeleye devam ettiği sürece kaybetmiş sayılmayız. Ah, bir de yeni kıyafetler bulmalıyız." Aslında bir hapishane kaçışı ayarlamak çok heyecanlı olabilirdi ama...

[Shimada Kazuo]

Rastgele yapılan dönüşler ve kararlar Kazuo’yu ve görev arkadaşını bir gece kondu mahallesine getirmişti, çoğunluğu tek katlı olan binalar yıkık dökük bir haldeydi, “Saklanmak için iyi bir mekan.”, diye düşündü Kazuo. Bunun yanı sıra meraklı gözlerin ağırlığını hissetmediğini fark etmişti, “Güzel.”, diye düşündü. “Buradaki herkesin kendi savaşı ve mücadelesi var kimse bizi umursamayacaktır.”

Elbette bunların hiçbiri sokak ortasında muhabbet yapmalarını sağlamayacaktı, güzel kuytu bir yer aradı Kazuo’nun solgun gözleri. Bir binadan arda kalan taşların arasına geçtiler çevreye hakim olabilecekleri uygun bir noktaydı. Kendileri gibi bir çok insan vardı. “Sadece bizden daha pisler ve daha fakirler. Küçükte olsa riskli.”, diye düşündü. Bu meseleyi biraz erteledikten sonra düşünmeye başladı.

“En büyük şüpheli Koji lakin bizi oyundan çıkararak ne elde edebilir ki? Gerçeğin üstünü örtebilir lakin böyle değil, bizim başımıza da birebir aynı olayın gelmesi sadece şüpheleri biraz daha üstüne çeker ve muhtemelen görevin rankını bir kademe daha yükseltir hatta belki bir dahaki sefere kapısının önünde bekleyen Chuuninler değil Jouninler olur. Bu yüzden aklıma aynı oyunu oynaması için tek bir sebep geliyor: zaman kazanmak. Bence belli bir zamana ihtiyacı var ve bunun sonucunda ne olacağını pek önemsemiyor, istediği tek şey işini sorgulamadan bitirebileceği bir boşluk. Elbette kesin yargı için daha çok erken.

Koji’ye direk şüpheli damgası vurmamalıyız her ne kadar iyi nedenlerimiz olsa da tek suçlu olarak onu düşünmek diğer ipuçlarını kaçırmamıza neden olabilir. Koji hakkında ki fikirlerine netlik kazandırabilecek kişi tüccardı eğer taşların bir delil olarak shinobiler de olduğunu söylerse o zaman Koji’den şüphelenmek için epeyce güzel bir sebebimiz olur. Tüccarla konuşmamız lazım.”

Düşüncelerini sonlandırdığında Butsuo söze girmişti onu dikkatlice dinledikten sonra konuşmaya başladı Kazuo. “Haklısın, Sumio ile konuşmamız lazım. Kıyafet değiştirmemizin yeterli olacağını sanmıyorum, beyaz saçlar ikimizi de kolaylıkla fark edilebilir kılıyor. Henge No Jutsu’yla daha sıradan birine dönüşelim. Ardından sen planın için Sumio’yla konuşmaya git bende biraz daha geniş çaplı araştırma yapayım. Birkaç saat içinde burada buluşuruz.”, dedikten sonra etrafa bakıncaktı Kazuo. Kendilerini gören biri yoksa, her gün alışverişini yaptığı bakkal amcanın suretine bürünecekti. 1.68’li boylarında, kısa siyah saçlı ve siyah gözlü birisiydi bu amca. Yüzü bolca güneş lekelerine ev sahipliği yaparken derisi de iyiden iyiye kırışmaya başlamıştı. Kıyafet olaraksa siyah bir tişört ve siyah bir pantolon tercih ederdi her zaman. Eğer birileri görüyorsa kendine daha sakin bir yer arayacak ve uygulayacaktı işlemi. İşlemi uyguladıktan sonra kasabanın yerlisi olması muhtemel, bir dükkana girecekti. Ramenci gibi…

[GM - Naruto]

Kafanızda planlarınızı tamamladığınızda, uygulamaya geçmek için hareketleniyorsunuz. Ancak planınızın en sıkıntılı noktası Sumio'nun kaldığı hanı tespit etme konusu oluyor. Chibu Kasabası'nda birçok han bulunduğu gerçeği karşısında, Sumio'nun kaldığı hana önceden girme yönündeki planınız, aslında her bir hana girip Sumio'nun orada kalıp kalmadığını sormak veya Sumio'nun kim olduğunu tespit edebilirseniz, fark edilmeden onu gözetleyip kaldığı hanı tespit etmek gibi ucu açık sonuçlara çıkıyor. Dolayısıyla bu konuda bir plan yapmamış olmanız, şu an için planın bu kısmını uygulayacak olan Butsuo'nun aslında sandığından çok da meşakatli bir yola girdiğini gösteriyor.

Kazuo planınızın kendisine düşen payı için Henge no Jutsu ile istediği görünümü elde ederken, ikiniz de bulunduğunuz noktadan ayrılmak için hareketleniyorsunuz. “Geniş çaplı araştırma” görevine kasaba yerlisi olan bir dükkandan başlama gayesi için ramenci tarzı bir yer bulmayı ümit ederken, Butsuo da sessiz bir şekilde ve henüz Kazuo'nun yanından ayrılmadan kendi rolünün üstesinden nasıl geleceğini planlıyor. Fakat kader, sizin sandığınızdan çok daha kurnaz çıkıyor. Birbirinizden ayrılmak için son rötuşlarınızı yaparken, bulunduğunuz döküntünün yolun diğer kısmına bakan tarafında Koji'yi görüyorsunuz.

Koji'nin zarif duruşuna eklediği tedirgin bakışları, sizi bir suçludan çok mağdur olarak gördüğünü itiraf eder gibi duruyor. Yavaş adımlarla size doğru gelirken, farklı bir görünümde olan Kazuo'nun kim olduğunu biliyor gibi çekinmeden yaklaşmaya başladığında “Çocuklar gerçekten çok üzgünüm! Bu olanları inanın şaşkınlıkla izliyorum!” diyor. Aranızda birkaç metre mesafe kaldığında ise “Bana gelen hırsızlık haberine ilişkin bilgide kimlikleriniz ve konakladığınız yer farklı bir şekilde söylenmişti ve ben de bu yüzden derhal hırsızların yakalanması yönünde talimat verdim. Fakat chakraların yoğunlaştığı yer bana bahsedilenden farklıydı. Bir terslik olduğunu anladım ve derhal yakalama emrini iptal ettim. Sizin de burada olduğunuzu anlayınca, bizzat gelmek istedim.” diyerek durumunu izah etmeye çalışıyor. Koji, durumun sandığı kadar basit olamayacağı konusunda öngörülü olacak ki iki elini de sizin görebileceğiniz bir şekilde size doğru uzatırken “Kafanızda bazı mantıksızlıklar ve saçmalıklar olduğunu anlayabiliyorum. Bana güvenmeme şeklinde fikirleriniz varsa, bunu da anlarım. O yüzden lütfen beni sorgulayın! Size yardımcı olmak istiyorum ama önce benim sizin yanınızda olduğumdan emin olmalısınız. Dilediğiniz soruya hiçbir şekilde yalan cevap vermeyeceğime, shinobi gururum üzerine yemin ederim!” diyerek size teslimiyetini bildiriyor.

[Oita Butsuo]

Orospu çocuğu! Olanca hızımla Koji'ye doğru uçacağım. Ayaklarımda çakra falan da biriktireceğim hatta. Yılan herifin elimden kaçmasına izin vermem. Yakasına yapışıp bir şeylerden emin olana kadar bırakmayacağım kibar piçi! İki elimle yakasından kıskıvrak yakalayacağım şerefsizi. Jounin mounin dinlemem amına koyim!

Şerefsiz gelmiş maval okuyor bize. Bu kadar ayrıntılı konuştuğuna göre önceden planlamıştır bu her boku. Kendi de diyor zaten güvenimizi kazanmak istediğini. Kim bilir ne iş için bizi kullanacak da sonra ihanet edecek. Güvenmediğim kişilerin başında geliyor şu an Koji.

Yetenekliymiş de şerefsiz. Bizi eliyle koymuş gibi buldu. Üstüne atlamamın bir sebebi de bu. Büyük ihtimalle ninjutsu konusunda bizi itin götüne sokar bu herif. Şimdiden yapışabilirsem kaba kuvvet kullanmamız gereken bir durumda avantaja geçerim.

Yakasına yapışmak için hamlemi yaptıktan sonra bağıra bağıra konuşmaya başlayacağım."Kes lan! Kimse bu kadar mükemmel olamaz. Rol kesiyorsun. Sana güvenmemizi istiyorsan seni zindana atmamıza izin ver ve bu iş bitene kadar içeride kal." Umarım güvenimizi kazanma ayağına bu teklifi kabul eder de içimiz biraz rahatlar... Koji'ye bir şeyler sorup cevap almamız ona güvenmemizi sağlayacak bir şey değil. Shinobi gururuna sıçtığım Koji'ye sadece bu olay çözülürse güvenirim. Olay çözülene kadar gözümde hep şüpheli olarak kalacak. Bizi eliyle koymuş gibi bulan adam biraz uğraşsaymış da bu işin arkasında olabilecek kişiyi de bulsaymış. Bir Kazuo'ya bir de belki Kaneru'ya güvenirim şu kasabada, gerisinin amına koyim!

[Shimada Kazuo]

Butsuo’nun neden yanından ayrılmadığını anlamamıştı Kazuo, burada birçok han olduğu belki doğruydu ama yine de birkaç tüccarla yapılacak konuşma Sumio’nun kaldığı yer hakkında birkaç ipucu verecektir diye düşünmüştü. “Tüccar arıyoruz, kaçak ninja değil.”

Yine de Butsuo kendi önerdiği ayrılma fikrinden cayarak bir süre daha Kazuo’nun yanında takılmaya karar vermişti, “Yanımda gezecekse Henge No Jutsu yapmalı.”, diye söylendi kendi kendine. Bugün tüm planları niyeyse Kami tarafından elinin tersiyle ittirilerek başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

En sonunda Butsuo kafasında bir şeyler oturmuştu derin bir “oh” çekti Kazuo. Bir şeyler yapacak olmanın verdiği heyecanla ayaklanırken yıkıntının diğer tarafında ki Koji’yi gördü. “Yine mi? Sıkıldım artık. Bir daha Butsuo’yla ayrılmayı teklif edersem Fuuinjutsu öğrenemeyeyim vallahi. Nedir bu? Tutkalla yapıştırılmış gibiyiz.”

Kazuo normalde kaçmayı teklif etmeyi planlasa da adamın tehditkar bir tavır sergilememesiyle beklemeye karar vermişti, tedirgin bakışlarıyla da verdiği kararın doğruluğunu fark etti. Koji kendi açıklamasını yaparken Kazuo onu doğru düzgün dinlememişti bile, yılan hikayesine dönen bu oyun onu çok sıkmıştı. “Yok, yanlış ihbar falan filan. Umurumda ve sikimde değil, görev boyunca Butsuo dışında hiçbir shinobi görmek istemiyorum.”, diye düşündü.

Butsuo’nun sözü bittiğinde kısa ve öz şekilde sordu: “Hanın ismini ver.”, dedi ve sustu. Bunalmış ve sıkılmıştı, tüccar ve Kaneru dışında kimseyle konuşmak istemiyordu, özellikle Koji’yle. Onla ilgili kararı Butsuo’ya bırakmaya niyetliydi.

[GM - Naruto]

Butsuo Koji'nin yakasına yapıştığı anda, Koji adeta bir duvar kadar soğuk ve tepkisiz duruyor. Butsuo bağıra bağıra söyleyeceklerini doğrudan Koji'nin beynine soktuktan sonra, Koji sadece “Tamam.” diyor. Teslimiyetçi tutumunun bir göstergesi olarak hayali bir kelepçeyi bileklerine geçiren Koji “Sumio Yamada'nın Hanı isimli yerde konaklıyor. Buraya gelmeden önce kasabadaki shinobilere sizi rahat bırakmaları konusunda talimat vermiştim zaten. Bu yüzden çekinmeden kasabada dolaşabilirsiniz.” diyor Kazuo'ya bakarak. Bakışları bir anda Butsuo'ya kaydığında ise “Beni zindana götürebilirsin, hatta Kaneru da orada. Her ihtimale karşı, kimsenin sabah yaşanan olay dolayısıyla sizin kılınıza zarar vermeyeceğini garanti ederim. Yaşananlar benim için büyük bir utanç ve umarım bunu ortadan kaldırmak için siz olayı çözene kadar zindanda kalmam size yetecektir.” diyor. Koji sanki birinizin kendisini götürmesini beklerken “Başka yapabileceğim bir şey yoksa beni zindana götürün ve oraya bizzat kilitleyin!” diyerek konuşmasını sonlandırıyor.

Bu arada, aklınızda aynı zamanda Koji'nin ismini verdiği hanın nerede olduğunu geçiriyorsunuz. Geçtiğiniz sokakları ve gördüğünzü tabelaları anımsarken, en sondan kasabanın işlek bir noktasında olan hanın yerini çıkarıyorsunuz. Bu da sizi Koji'ye bir soru daha sormaktan kurtarıyor sizi.

[GM - Naruto]

Off Topic

Her ikinize de benden bir pasiflik uyarısı! Tadını çıkarın!

[Oita Butsuo]

Siktiğimin herifi. Hala mükemmel olmaya devam ediyor. Umarım suçlu Koji'dir. Yoksa bu kadar mükemmel birinin yaşıyor olduğu gerçeğiyle yaşayamam. Sinirlerimi bozdu şerefsiz. Ağız tadıyla sinirlenemedik adam yüzünden. Adam öyle bir tavır takınıyor ki yanlış bir şey yaptığımız an biz suçlu olacağız o da mazlum olacak. Her adımımıza ekstra dikkat etmek zorunda bırakıyor bizi. İyi bir şey olsa bile zor bir şey. Yine aklımı karıştırdı...

Şu an yapılacak en doğru şey karakola gidip bir durum değerlendirmesi yapmak olsa gerek. Koji'yi tutukluymuş gibi götürmeyeceğiz tabii. Adamın halk arasında bir itibarı vardır, zedelemeye gerek yok. Hem muhalefet oluşturmamak için hem de kaçmak gibi bir durumu yok. Kaçmaya ya da ters bir hareket yapmaya kalkışırsa zaten suçlu olduğu ortaya çıkar. Karakolda Koji'yle ne yapacağımızı düşünürüz. Sonra da delil olarak taşlara geçici olarak el koymalıyız. Fazla tehlikeliler... Sonra da sorgu işlerine başlarız. Kafamda oluşan en uygulanası plan bu.

Koji'nin gözlerine biraz daha dik dik baktıktan sonra yavaşça ellerimi yakasından çektim. Cins herif... "Kazuo, ilk karakola gidip oradaki işleri halledelim derim. Ne dersin?" Aklımdaki şeyleri Koji etraftayken Kazuo'ya söylemeye niyetim yok. En azından şu an için. Fikrimi onaylaması durumunda Koji'ye "Hadi gidelim." diyeceğim normal bir şekilde. Bir tutuklu, şüpheliden ziyade bir arkadaş gibi görünmesini sağlayacağım. Hatta yolda biraz sohbet bile edebiliriz. Merak ettiğim şeyler de var hem. "Bizi nasıl buldun?" ile başlayıp "Ne zamandır burada görev yapıyorsun? Daha önce bu tarz bir olay oldu mu hiç?" tarzı sorularla devam edeceğim. Koji'nin düşünmekten çok konuşmasını sağlamalıyız. Bakarsın bir şeyler kaçırır ağzından. Kaçırmazsa da bilgi almış oluruz.