Sabahın ilk saatlerinde oturduğunuz mahalle çalan kapı sesleriyle doluyor. Size ait olan evlerin kapıları, ansızın baskına gelen shinobilerce çalınırcasına vurulurken, sizden önce birkaç mahalle sakini kafasını uzatıyor camlarından. Kapıyı çalanların shinobiler olduğunu gördüklerinde ise, sessizce ve hiçbir şey söylemeden geri giriyorlar içeriye. Siz kapıyı açtığınız sıralarda da bu manzaraya şahitlik ediyorsunuz. Her ne kadar karakterleriniz farklı da olsa damarlarınızda akan kanın sandığınızdan daha benzer olmasından olsa gerek, ikiniz de aynı anda kapıyı açarak sonlandırıyorsunuz kapının vurulması şeklindeki kuru gürültüyü. İkiniz de karşınızda, siması tanıdık birer shinobi görüyorsunuz ve sanki senkronize olmuşlar gibi “Derhal Ishichou Binası’nın ikinci katında bulunan toplantı odasına bekleniyorsunuz. Bir göreve atandınız ve acil olarak yola çıkmanız gerek.” diyen shinobiler, yarattıkları onca gürültüyle dalga geçer gibi birden yok oluveriyorlar. Kısa bir göz göze gelme anından sonra, ikiniz de kapılarınızı kapatıyor ve görev için hazırlanmaya başlıyorsunuz.
Ishichou Binası’na geldiğiniz anda, etrafınızdaki shinobilerin size saygıyla karışık selamlamalarda bulunduğunu görüyorsunuz. Bu kişilerin Chuunin rütbesindeki shinobiler olduğunu söz konusu davranışlarından rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Gördüğünüz Jouninler ise, size gurur ve güven karışımı bakışlarla selam verirken, siz ikinci kata çıkıp belirtilen odaya giriyorsunuz.
Kapıyı açtığınız anda, kapının tam karşısında duran masanın arkasında bulunan sandalyede oturan, ancak kalıbı sebebiyle hiç de oturur gibi durmayan Yajima Juzo’yu gördüğünüz anda, atandığınız görevin alelade bir görev olmadığını anlayabiliyorsunuz. Masanın karşısında ayakta beklemeye başladığınız esnada, Juzo’nun çatık kaşları tüm vücudunuzu geziyor. Sizi yetersiz gördüğünü bakışlarıyla bile açıkça belli ederken, siz Juzo’nun bu bakışlarından pek de rahatsız olmuyorsunuz. Ne de olsa Juzo’nun stilinin bu olduğunu ve bu yüzden bu konuya takılmamanız gerektiğini biliyorsunuz. Ancak Juzo sanki bakışları yeteri kadar mesajını iletmemiş gibi “Ishichou-sama’nın bu görev için sizleri seçmesine inanamıyorum. Böylesine bir görev için daha donanımlı shinobilerimiz var, ancak O hala sizlerde bir şey görüyor.” diyor. Aslında olumsuz fikirleri bir romanı dolduracak kadar çokmuş gibi duran Juzo, konuyu daha fazla uzatmak istemiyor gibi “Daimyou-sama’nın bizzat kendisinin talep ettiği bu görev köyümüz açısından çok önemli. Göreviniz C-Rank, ancak sakın bunun basit bir görev olduğunu düşünmeyin.” diyen Jozu sadede gelmek istercesine “Göreviniz Daimyou-sama’nın kişisel asistanı olan Otake Takeru’ya temel shinobi eğitimi vermek. Kendisinin daha nitelikli bir kişisel asistan olma arzusu sonucu oluşan bu görevde, Minami Şehri’ndeki Daimyou-sama’nın kalesine gideceksiniz. Orada sizi bekleyen görevlilere, Daimyou-sama’nın mührünü taşıyan bu parşömeni vereceksiniz.” diyor. Parşömeni yavaşça size uzatırken “Eğer parşömeni kaybederseniz, görevinizi başarısızlıkla sonuçlandırmak dışında, Daimyou-sama’nın kalesine düşmanlar tarafından sızılmasına da sebep olabilirsiniz. Yani anlayacağınız, kaleye varana kadar parşömenin başına bir şey gelmemesine dikkat edin!” diyor. Son derece açık bu uyarıdan sonra ise “Göreviniz bir hafta ile 15 gün arasında değişen bir sürede olacak ve bu süre tamamen Otake Takeru’ya bağlı. Şimdi sorunuz yoksa gidin ve köyümüz adına iyi işler yapmayı başarın!” diyor.
Juzo yeterli açıklamayı yaptığını düşünerek sırtını yaslıyor. Siz de bir sorunuz bulunmuyor ise yola çıkmaya hazırsınız!
Out: Teslim aldığınız parşömen, sıradan bildiğimiz bir parşömen. Sadece açıldığında üzerine Daimyou'nun mührü bulunuyor. Bu parşömen cebinize sığabilecek durumda. Parşömeni hanginizin aldığını ve neresine koyduğunu belirtmeniz gerekmektedir.