[Kotegawa Ooki & Kotegawa Chisa] Zorlu Öğrenci

Kaya ülkesinin başkenti ve en büyük şehri.
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm
[Kotegawa Ooki & Kotegawa Chisa] Zorlu Öğrenci

Post by GM - Naruto » September 3rd, 2018, 4:13 pm

Off Topic
Efenim, konunuzun GM'si bendeniz Fortius'tur. Konuyla ve görevle ilgili sorularınızı site üzerinden mesaj yoluyla bana yollamanızı, başka herhangi bir yönetici arkadaşı rahatsız etmemenizi rica ediyorum. Sonra kulaktan kulağa oynar gibi oluyoruz, hoş olmuyor. Kunainiz keskin olsun!

Sabahın ilk saatlerinde oturduğunuz mahalle çalan kapı sesleriyle doluyor. Size ait olan evlerin kapıları, ansızın baskına gelen shinobilerce çalınırcasına vurulurken, sizden önce birkaç mahalle sakini kafasını uzatıyor camlarından. Kapıyı çalanların shinobiler olduğunu gördüklerinde ise, sessizce ve hiçbir şey söylemeden geri giriyorlar içeriye. Siz kapıyı açtığınız sıralarda da bu manzaraya şahitlik ediyorsunuz. Her ne kadar karakterleriniz farklı da olsa damarlarınızda akan kanın sandığınızdan daha benzer olmasından olsa gerek, ikiniz de aynı anda kapıyı açarak sonlandırıyorsunuz kapının vurulması şeklindeki kuru gürültüyü. İkiniz de karşınızda, siması tanıdık birer shinobi görüyorsunuz ve sanki senkronize olmuşlar gibi “Derhal Ishichou Binası’nın ikinci katında bulunan toplantı odasına bekleniyorsunuz. Bir göreve atandınız ve acil olarak yola çıkmanız gerek.” diyen shinobiler, yarattıkları onca gürültüyle dalga geçer gibi birden yok oluveriyorlar. Kısa bir göz göze gelme anından sonra, ikiniz de kapılarınızı kapatıyor ve görev için hazırlanmaya başlıyorsunuz.

Ishichou Binası’na geldiğiniz anda, etrafınızdaki shinobilerin size saygıyla karışık selamlamalarda bulunduğunu görüyorsunuz. Bu kişilerin Chuunin rütbesindeki shinobiler olduğunu söz konusu davranışlarından rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Gördüğünüz Jouninler ise, size gurur ve güven karışımı bakışlarla selam verirken, siz ikinci kata çıkıp belirtilen odaya giriyorsunuz.

Kapıyı açtığınız anda, kapının tam karşısında duran masanın arkasında bulunan sandalyede oturan, ancak kalıbı sebebiyle hiç de oturur gibi durmayan Yajima Juzo’yu gördüğünüz anda, atandığınız görevin alelade bir görev olmadığını anlayabiliyorsunuz. Masanın karşısında ayakta beklemeye başladığınız esnada, Juzo’nun çatık kaşları tüm vücudunuzu geziyor. Sizi yetersiz gördüğünü bakışlarıyla bile açıkça belli ederken, siz Juzo’nun bu bakışlarından pek de rahatsız olmuyorsunuz. Ne de olsa Juzo’nun stilinin bu olduğunu ve bu yüzden bu konuya takılmamanız gerektiğini biliyorsunuz. Ancak Juzo sanki bakışları yeteri kadar mesajını iletmemiş gibi “Ishichou-sama’nın bu görev için sizleri seçmesine inanamıyorum. Böylesine bir görev için daha donanımlı shinobilerimiz var, ancak O hala sizlerde bir şey görüyor.” diyor. Aslında olumsuz fikirleri bir romanı dolduracak kadar çokmuş gibi duran Juzo, konuyu daha fazla uzatmak istemiyor gibi “Daimyou-sama’nın bizzat kendisinin talep ettiği bu görev köyümüz açısından çok önemli. Göreviniz C-Rank, ancak sakın bunun basit bir görev olduğunu düşünmeyin.” diyen Jozu sadede gelmek istercesine “Göreviniz Daimyou-sama’nın kişisel asistanı olan Otake Takeru’ya temel shinobi eğitimi vermek. Kendisinin daha nitelikli bir kişisel asistan olma arzusu sonucu oluşan bu görevde, Minami Şehri’ndeki Daimyou-sama’nın kalesine gideceksiniz. Orada sizi bekleyen görevlilere, Daimyou-sama’nın mührünü taşıyan bu parşömeni vereceksiniz.” diyor. Parşömeni yavaşça size uzatırken “Eğer parşömeni kaybederseniz, görevinizi başarısızlıkla sonuçlandırmak dışında, Daimyou-sama’nın kalesine düşmanlar tarafından sızılmasına da sebep olabilirsiniz. Yani anlayacağınız, kaleye varana kadar parşömenin başına bir şey gelmemesine dikkat edin!” diyor. Son derece açık bu uyarıdan sonra ise “Göreviniz bir hafta ile 15 gün arasında değişen bir sürede olacak ve bu süre tamamen Otake Takeru’ya bağlı. Şimdi sorunuz yoksa gidin ve köyümüz adına iyi işler yapmayı başarın!” diyor.

Juzo yeterli açıklamayı yaptığını düşünerek sırtını yaslıyor. Siz de bir sorunuz bulunmuyor ise yola çıkmaya hazırsınız!

Out: Teslim aldığınız parşömen, sıradan bildiğimiz bir parşömen. Sadece açıldığında üzerine Daimyou'nun mührü bulunuyor. Bu parşömen cebinize sığabilecek durumda. Parşömeni hanginizin aldığını ve neresine koyduğunu belirtmeniz gerekmektedir.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Kotegawa Ooki
Posts:164
Joined:August 31st, 2018, 10:46 pm

Re: [Kotegawa Ooki & Kotegawa Chisa] Zorlu Öğrenci

Post by Kotegawa Ooki » September 4th, 2018, 1:04 am

Sabahın köründe klasik bir şekilde kapım çalmış ve daha önceden de alışık olduğum üzere bu şekilde göreve çağrılmıştım. Aslında içimden sövmeden de edemiyordum çünkü artık teknoloji çağındayız. Bir mail falan atsanız olmuyor mu? Yada ne bileyim arayın dakikanız yoksa bile çaldırın ben geri ararım.

Kapımdan baktığımda kardeşiminde kapısının çalındığını görmüştüm. Zaten karşı karşıya oturduğumuz onu görmek çokta zor değildi. Dikkatimi çeken bir diğer şeyde mahalle sakinlerinin bizden önce gelen gidene bakıyor olduğu olmuştu. Meraklı olmaları neysede gelenlerin Shinobi olduğunu anladıktan sonra dağılmaları biraz ilgimi çekmişti. Ciddi bir mesele olacağını falan düşünüp korkup mu kaçmışlardı? Yoksa Shinobi işleri falan diyip mi vazgeçmişlerdi. Shinobiler özelliklede iyi olanları soylular kadar olmasa bile İshide tanrı gibi bir şeydi. Bende bir Shinobiydim. Belki komşularım bunu bilmiyordu.

Gelen görevliler bir göreve çağrıldığımı belirtmişlerdi. Görünüşe göre aciliyeti olan bir görevdi. O yüzden kıyafetlerimi giyip eşyalarımı toparladıktan sonra doğrudan oraya gitmiştim.

Binaya gittiğimde ilk fark ettiğim şey herkesin bizi bir selamlaması, bir saygı göstermesi olmuştu. Kötü bir Shinobi değildim. Hayır, Taijutsuda hatrı sayılır bir yeteneği olan bir Chuunin olarak İshigakure'nin askeri kuvvetlerinin bel kemiğini oluşturan bir sınıfın bir bireyiydim ama burada altı vurgulanması gereken kelime " üyesi " idi. Yani benim dışımda da böyle insanlar vardı ve hiçbirinin böyle bir saygı aldığını görmemiştim. Başka bir değişle işin içinde başka bir şey vardı. İçgüdülerim beni yanıltmıyorsa bu büyük ihtimalle zor bir görevin bize kakalanacak olmasıydı.

Bir odaya girdiğimizde bizi İshichou'nun yardımcısı gibi bir şey sayılabilecek Yajima Juzo idi. Bu adama karşı olan duygularım melankonikti. Şöyle ki kendisi bir çok yönden bana benziyordu. İlk olarak bir Taijutsucu olduğu gibi işlerini güçle halletmeye çalışan bir adamdı. Ben kavgacı biri değildim ama ağzım iyi lafta yapmazdı. Yani bende bazen belkide çoğu zaman, işlerimi kaba kuvvete dayanarak hallediyordum. Bu tabikide sadece fiziksel kaba kuvvet değildi. Mesela bazen rütbemi ve toplumda Shinobiliğin bana getirdiği avantajları kullanıyordun. Örneğin kiramı geciktirdiğim zamanlarda Shinobi olduğum için biraz daha fazla müsemma gördüğüm doğruydu.

Günlük zılgıtımızı yedikten sonra görevin detaylarını öğrenmeye başlamıştık. Bu adam birazda babamı andırıyordu. Oda boş boş insanlara bağırmayı severdi. Belkide yaşlılık böyle bir şeydi. Kesinlikle yaşlanmak istemiyordum, en azından bu karşımdaki adam gibi sinir bozucu bir moruk olacaksam genç ölüp cesedimi güzel bırakırdım.

Juzoya bakıp verebileceğim en resmi selamı verdikten sonra " O zaman Efendim bize izin verirseniz gidelim. Eskilerinde..." diyip sözümü epey vurgulayıp adama bakarak " dediği gibi erken kalkan yol alır. " diyecektim.

Eğer bir şey olmazsa kapıdan çıkacak ve tam çıkacağım sırada kapıyı tutup arkamı dönerek " Efendim, sizin için çok iyi bir Taijutsu ustası diyorlar. Bende Judaichi stilinde kayda değer bir beceriye sahibim. Belki bir gün bana bir sparring için zaman ayırırsınız. Eminim sizden öğreneceğim çok şey vardır. " dedikten sonra yüzüme bir gülümseme takıp " Tabi beliniz falan sizi zorlamazsa. " diyerek götümde roket varmışçasına odadan kaçacaktım çünkü sonrasında bana yapabileceklerinden ölesiye korkuyordum.

Dışarı çıktığımda parşömeni yüzeysel olarak inceledikten sonra binadaki yetkili biriyle konuşup parşömene çok benzeyen iki tane daha hazırlatacaktım. Elde böyle bir şey yoksa düz iki parşömen alıp içlerine trol yüz ifadesi çizip resimin altına " KANDIRDIM " yazıp birini kardeşime birinide kendime alacaktım. Bu parşömenler bir çeşit dublör yada günah keçisi gibi işlev görecekti. Olurda biri bize bunlar için saldırır yada bir hırsız yaklaşırsa yanlış olanı alacaktı. En azından umudum bu yöndeydi.

Çıkmadan önce tuvalete girip parşömeni göğüslerimin arasına sakladıktan sonra bir ip yada en kötü ihtimalle misina ile iki yönden çaprazlamasına gövdeme sabitleyecektim. Hoş göğüslerimin arasından da düşmesi pek mümkün değildi ama en kötünün en kötüsü olur ve yeri tespit edilirse direk çekip alamazlardı.

Her şey hazır olduğunda yola çıkacaktık. Kardeşime dönüp " Valla bu göreve niye biz seçildik anlamadım. Açık konuşmak gerekirse böyle önemli bir parşömeni böyle basit bir görev için niye kullanıyoruz onuda anlamadım. Yada Juuzo'nun dediği gibi neden biz gidiyoruz? Yani Kalede zaten hali hazırda onu eğitebilecek Shinobiler yok mu? Sanırım eğitim amacıyla paravan bir görev falan yapıyoruz. O yüzden çok dikkatli ol. Zaten bir arkadaşımdan velet çeteleri olduğunu duydum. Birde sağda solda 1'e 5000 dalarım diyen kendini bilmez kaçaklar türemiş. " dedikten sonra yola koyulacaktım.

Eğer bize gitmek için uygun bir araç yada benzeri bir ulaşım metodu hazırlamadılarsa önce trenleri sonrada o bölgeye giden kervanları kontrol edecektim. En kötü ihtimalle ikimiz bir başımıza yayan gidecektik.
Image
Künye
► Show Spoiler
Motivasyon/Komplikasyon/Özellik
► Show Spoiler
Profil
► Show Spoiler
Beceri
► Show Spoiler
Ninjutsu
► Show Spoiler
Taijutsu
► Show Spoiler
Genjutsu
► Show Spoiler
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar Standart
► Show Spoiler
User avatar
Kotegawa Chisa
Ishigakure
Ishigakure
Posts:427
Joined:August 31st, 2018, 1:59 am
Künye:

Re: [Kotegawa Ooki & Kotegawa Chisa] Zorlu Öğrenci

Post by Kotegawa Chisa » September 4th, 2018, 3:40 pm

Harika bir rüya görmekle meşguldüm, pembe bir unicornun üzerinde gökyüzünde uçuyor ve insanları kurtarıyordum. Ne zaman güzel bir rüya görsem bir şekilde yarıda kesilmek zorunda kalıyordu. Çoğu zaman biricik kedim Pamuk yüzünden olsa da, arada bir bugünki gibi kapı çalınmasıyla kesildiği de oluyordu. İlk Chuunin olduğum zamanlarda bu olay gerçekten moralimi bozmasına rağmen şimdi tam tersine mutlu olmamı sağlıyor. Kapımın çalınması önemli bir göreve gidip onlarca insana yardım edebileceğim anlamına geliyordu! Açıkçası yerimde duramıyordum. Gözlerimi açtığım gibi kucağımda uyuyan Pamuk'u nazikçe alıp yatağın boş kısmına bırakıp kapıya doğru koştum. Kapının önünde birkaç saniye durup lacivert, çiçek desenli geceliğimi düzelttikten sonra suratıma büyük bir gülümseme yerleştirip kapıyı açtım. Karşımda tamda tahmin ettiğim gibi bir shinobi duruyordu. Hemen hazırlanıp Ishichou Binası'ndaki toplantı odasına gitmemi söylemişlerdi. Sözlerini bitirdikten sonra birden ortadan kaybolmuştu. Tam o sırada Onee-san ile göz göze geldim. Büyük ihtimalle aynı göreve atandık, onunla aynı göreve gidebileceğim için aşırı mutluyum. Yanımda Onee-san varken başarısız olmayacağımıza adım gibi eminim!

Hazırlıklarımı yaptıktan sonra evden çıkmış ve yan komşuma gittim. Kendisi ellili yaşlarında tek başına yaşayan, Ayano adında bir teyzeydi. Beni ilk gördüğünde hiç ama hiç dışlamamış sayılı insanlardan birisidir kendisi. Zamanla aramızdaki ilişki ilerledi, şimdilerde ise göreve gittiğimde Pamuk ile ilgilenmesi için anahtarlarımı ona bırakıyorum. Kapıyı açtığında biraz uykulu gözüküyordu, büyük ihtimalle onu uyandırmıştım. "Ayano-san, uykundan uyandırdığım için çok çok çok çok çok özür dilerim ama acil bir göreve gitmem gerekiyor. Rica etsem ben görevdeyken Pamukla ilgilenir misin?" Ayano-san her zamanki gibi nazik bir şekilde beni kırmayıp, bu bencilce isteğimi kabul etmişti. Tekrardan özür dileyip anahtarları ona teslim ettikten sonra Onee-san'ı beklemeye başlamıştım.

Onee-san evden çıktıktan sonra onunla beraber yürümeye başladık. Yolda yürürken aşırı derecede heyecanlıydım, bizi ne tarz bir görevin beklediğini merak ediyordum. "Onee-san, Onee-san! Sence bizi ne tarz bir görev bekliyor? Sabahın köründe kapımıza geldiklerine göre oldukça önemli bir görev olmalı! Bu sefer kimlere yardım edeceğimi görmek için sabırsızlanıyorum!" Benim aksime Onee-san pek heyecanlı gözükmüyordu. Uykusu bölündüğü için birazcık sinirli görünüyordu o yüzden konuşmayı uzatmamaya karar vermiştim.

Kısa bir yürüyüşün ardından Ishichou Binası'na varmıştık. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki bir an yerinden çıkacak sandım. Suratımda mutluluğumu belli eden devasa bir gülümseme ile yoluma devam ederken etrafımızdaki Shinobilerin bize bakışları gözümden kaçmamıştı. Bazıları sadece bakmayı kesip yanımıza gelmiş ve saygıyla karışık bir şekilde selamlamışlardı. Selamların çoğu Chuunin rütbesindeydi fakat bazı Jouninler de bizi aynı şekilde selamlamıştı. Açıkçası aşırı derecede şaşırmıştım, ne tarz bir göreve gidiyorduk da bu kadar saygı görüyorduk?

Toplantı odasına girdiğimizde kalp atışım daha da hızlanmıştı. Masanın sonunda oturan kişi Juzo-san'dan başkası değildi. Kendisi biraz sert mizaçlı olmasına rağmen köyüne aşırı bağlı olan shinobilerden biriydi. Ayrıca aşırı derecede ünlüydü. Karşımda bu kadar önemli birini görünce istemsizce heyecanlanmıştım.

Juzo-san'ın karşısında dikilirken bakışlarıyla bizi yetersiz gördüğü rahatlıkla belli oluyordu. Biraz hayal kırıklığına uğramıştım ama onun böyle biri olduğunu bildiğim için kafama takmama gerek yoktu. Juzo-san bakışlarıyla bizi ezdikten sonra birde konuşarak ezmeye başlamıştı. Konuşması sırasında dikkatimi çeken ve moralimi tekrardan yerine getiren kısım Ishichou-sama'nın bizzat biz ikimizi seçmiş olmasıydı. Aşırı derecede gururlanmış ve içimdeki heyecan birkaç kat daha artmıştı. Ishichou-sama tarafından seçilmek aşırı derecede önemli bir göreve gönderildiğimizin işaretiydi. Az önce karşılaştığımız Shinobilerin neden bize saygıyla baktığı da bu şekilde açıklanmış oluyordu.

Juzo-san görevimizi anlattığında açıkçası hayal kırıklığına uğramıştım. Ben birilerine yardım etmem gereken önemli bir görev bekliyordum fakat Daimyo'nun kişisel korumasını eğitmemiz isteniyordu. Açıkçası böyle bir göreve gitmek istemiyordum fakat reddetme gibi bir şansım da yoktu. Ishichou-sama tarafından bizzat seçilmek büyük bir onurdu ve bunu reddedemezdim.

Juzo-san konuşmasını bitirdikten sonra önce Onee-san, sonrasında ben onu selamlayarak kapıya doğru yöneldik. Kapıdan ilk olarak Onee-san çıkmıştı, aslında tam olarak çıkmamıştı. Tam çıkacağı sırada kapıyı tutup Juzo-san'a ufak bir laf atmış ve kaçmaya başlamıştı. Bense birden öne eğilerek konuşmaya başlamıştım. "Juzo-san, Onee-san'ın yaptığı saygısızlık için özür diliyorum lütfen kabul edin! Doğduğundan beri böyle birisi olmuştur, lütfen üstüne gitmeyin." Juzo-san'ın cevabını aldıktan sonra ağır adımlarla kapıdan çıkmıştım.

Onee-san'ın kişiliği doğduğundan beri böyleydi, yani sorunlu. Büyüklerine saygı göstermez, her zaman işlerini yumruklarıyla çözmeye çalışır, insanlara yardım etmede pek gönüllü birisi değil. Yine de onu mükemmel yapan özellikleri bunlar. Eğer bunlardan biri bile olmasaydı Onee-san, benim saygı duyduğum Onee-san olamazdı.

Kapıdan çıktığım gibi Onee-san'ı aramaya başladım. Birkaç dakika binanın içinde onu aramama rağmen bulamadım, bende kapının önünde beklemeye karar verdim. Onee-san gelir gelmez elime parşömeni sıkıştırmıştı. bu kadar önemli bir parşömeni bana emanet edecek kadar güvenmesi beni aşırı derecede gururlandırmıştı. Parıldayan gözlerle Onee-san'a bakıyordum ki konuşmaya başladı. Bana birkaç soru sormuştu, açıkçası cevaplarını bende bilmiyordum. Konuşmasının sonunda oldukça önemli bir teori ortaya atmıştı. Dediği gibi paravan bir görevde olabilirdik, gözden kaçırılmaması gereken bir detaydı.

"Onee-san, bana parşömeni emanet ettiğin için çok teşekkür ederim canım pahasına koruyacağım! Maalesef diğer sorularına cevap veremeyeceğim ama dediğin gibi paravan görev olma ihtimali var. Dediğin gibi kaçaklara ve çocuk çetelerine dikkat edeceğim! Açıkçası bu göreve çıkmak istemiyorum fakat Ishichou-sama tarafından bizzat seçilmek harika bir onur! O yüzden elimizden geldiğince kısa sürede halledip geri dönelim!"

Konuşmamı bitirdikten sonra Onee-san'ı takip etmeye başladım.
Image
Künye
İsim: Kotegawa Chisa
Yaş: 16
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 140.000
Prestij: 0
Kullanılabilir GP: 0
Ün: 40

Motivasyon
Korumak!
Chisa hangi durumda olursa olsun zayıflara yardım eder. İlk başlarda insanlar tarafından kabul görmek için yapmasına rağmen zamanla düşünceleri değişmiş ve onları gerçekten isteyerek korumaya başlamıştır.


Komplikasyon
Kardeş - Kotegawa Ooki
Kardeşi onun hayatındaki en önemli şeydir. Onun gözünde kardeşi ulaşılamaz bir noktada bulunan kişidir. Yine de zarar görmesinden aşırı derecede korktuğundan dolayı var gücüyle ona destek çıkmak istemektedir. Bunu o kadar kafaya takmıştır ki bazen basit şeylerde bile onun yerine yapmak istemektedir.



Özellikler
Momoiro no Chibi - Kısaca Momo -
Chisa, Asakura'da tüccara karşılık beklemeden gerçekleştirdiği yardımlar sonucunda, Asakura çevresinde bu ünvanla bilinmektedir. Özellikle kervanlar ve tüccarlar tarafından fazlasıyla tanınan Chisa, mağdur durumdaki bir tüccarın sorunlarının halledilmesine ön ayak olduğu için fazlasıyla seviliyor.


Profil
Güç: 5
Çeviklik: 9
Kondisyon: 4
Potansiyel: 3
Varlık: 8
Zeka: 5

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 4
[Varlık] Sosyalleşme: 4 - Favori
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 1


Ninjutsu
D - Rank: Shunshin
B - Rank: Zukokku

Taijutsu
A - Rank: Iaido | Stil
B - Rank: Iaigiri
D-Rank: Hızlı Adımlar


Genjutsu
D-Rank: Görünmez Kılıç
D - Rank: Rakumei no Jutsu
C - Rank: Kanryousou
B - Rank: Mugen Onsa
A - Rank: Kokuangyou no Jutsu


Sensör
C - Rank: Meishou-dou

Modlar
Barış

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Katanacığım(Normal Seviye)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Kotegawa Ooki & Kotegawa Chisa] Zorlu Öğrenci

Post by GM - Naruto » September 4th, 2018, 10:29 pm

Ooki'nin gereksiz ve yersiz konuşmasının yarattığı etkiyi dinginleştirmeye çalışan Chisa, Jozu'nun daha da çatılan kaşları ile ödüllendirilirken, Ooki çoktan odadan çıkmış oluyor. Chisa da Jozu'nun bütün öfkesini tek başına omuzlarken, yavaş yavaş odadan çıkıyor ve kapıyı kapatıyor. Sanki içeride kalan kendileriymiş gibi, çekinerek, yavaş yavaş...

Chisa Ooki ile Ishichou Binası'nın dışında buluştuğu sırada, Ooki kafasındaki düşünceleri gerçekleştirmek için sıradan iki parşömene troll yüz ifadesi çiziyor ve altına metni yazıyor. Bu konuda çok da becerikli olduğu söylenemese de, dikkatli bakan gözleri çizilen şeyin neye benzetilmek istendiğini anlayabiliyor. Esas parşömeni ise bir misina yardımıyla düşündüğü şekilde göğüslerinin arasına sabitliyor. Binanın dışında sahte parşömeni Chisa'ya vermesinin ve sahte parşömenleri ikiniz de ekipman çantalarınıza koymuş bir şekilde yola çıkıyorsunuz.

Her ne kadar Ooki trenle Minami'ye gitmeyi umsa da, tren ve hatta ray bile Ishigakure için bulunmayan bir teknoloji olduğu için bu hayali suya düşüyor. Kervan ile seyahat etme seçeneği ise, kimsenin beleşe birini kervana almak istememesi, hele ki iki shinobiyi -ki bu shinobilerden birinin fiziksel görünümü nedeniyle insanların temkinli yaklaşmaya çalıştığı alenen ortadayken- hiç almak istememesi neticesinde yok olurken, son ihtimal olan yayan seyahate mahkum oluyorsunuz.

Minami şehrine varmak için yaptığınız birkaç günlük yolculuk esnasında, bu görevde yaşayabileceklerinizi, görevin başarılı olması için yapmanız gerekenleri, görev esnasında yaşayabileceğiniz aksaklıkları ve göreve ilişkin aklınızdan geçen diğer konuları konuşuyorsunuz. Gece saatlerinde şehrin girişine doğru gelmeye başladığınızda ise, Minami'nin en üst noktasında tüm heybetiyle duran ve neredeyse ışıklarıyla tüm şehri aydınlatan Daimyou Kalesini görebiliyorsunuz. Gideceğiniz yerin orası olduğu konusunda aklınızda hiç şüphe olmasa da, gecenin bu vaktinde gitme konusunda ufak tereddütler yaşıyorsunuz. Şehrin girişine biraz daha yaklaştığınızda, normal Ishigakure'nin teslim olduğu karanlığın bu şehre hiç uğramadığını ve aydınlık sokaklara birçok evin ve dükkanın da eşlik ettiğini görebiliyorsunuz.
Off Topic
Uzun uzadıya yol RP'si yapmanıza gerek yok. Yol süresince görevle ilgili yaptığınız konuşmaları yazmakla yetinebilirsiniz.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Kotegawa Ooki
Posts:164
Joined:August 31st, 2018, 10:46 pm

Re: [Kotegawa Ooki & Kotegawa Chisa] Zorlu Öğrenci

Post by Kotegawa Ooki » September 5th, 2018, 12:42 am

Jozunun yanından arkama bile bakmadan tüydükten sonra planladığım şekilde işlerimi halletmeye başlamıştım ama kardeşimin odadan çıkması biraz daha uzun sürmüştü. Aslında bu yüzden biraz pişmanlık birazda endişe duymuştum çünkü Juzo bana kızıp ona patlayabilirdi. Sağı solu belli olmayan yaşlı bir deliydi o. Yaşlılardan hiç hoşlanmıyordum. Sürekli bir şeyler hakkında söylenip yer falan istiyorlardı. Mesela yemek sırasına giriyorsun yaşlının biri bir anda sıranın en başına kafasına göre geçiyor. Laf etsen ayrı bir dert etmesen ayrı bir dert.

Parşömeni uygun bir şekilde koruyup sahtelerini hazırladığımda kafamı kurcalayan en büyük şey kardeşimin sahte olanı gerçek sanmasıydı. Kafasına hafifçe parmağımla vurup " Sahte olanı sana verdim. Gerçi bir tanede bende var sahteden. Parşömeni benden almaları senden almalarından daha zor. " dedikten sonra parşömenin yerini göstermek için sol işaret parmağıma göğüs arama bir kaç kere tık tık diye vuracaktım.

Her şey hazır olduğunda yola çıkmıştık ama büyük bir sorunumuz vardı. O an görevin hararetiyle burada tren olmadığını unutmuştum. Kervan seçeneği de bizi istememeleri yüzünden iptal olmuştu. Aslında göreve tek çıkmış olsam güvenlik veya benzeri bir sebeb sunup bir şekilde kendimi kabul ettirirdim ama aynısını kardeşim için söylemek mümkün değildi. Görünüşü sebebiyle çok dışlanan biriydi. Bazen ona böyle davrananların ağzını gözünü dağıtmak istiyordum ama sayıları o kadar fazlaydı ki köyde insan kalmayacağından korkuyordum.

Derin bir iç geçirdikten sonra sol kolumla solumda duran kardeşimin kafasını sarıp kendime doğru çekip iyice sıktıktan ,kendimce sarıldıktan, sonra " Boş ver onları. Hem dediğin gibi koskoca İshichou seni bu göreve özel olarak istemiş. Üç beş gerzek tüccarın ne düşündüğü çokta önemli mi? Hem kesin babamın çulsuz versiyonlarından başka bir şey değillerdir. " diyerek ona moral vermeye çalışacaktım.

Başka çaremiz olmadığından görevi yürüyerek yerine getirmek zorunda kalmıştık. İshi iyi hoş köydü ama adından da anlaşılacağı üzere dağ taştan ibaretti. Bunlar dışında birde içi kaya taş dolu vadilerimiz falan vardı. Aslında bunun büyük bir sebebi küçük bir köy olmamızdı. Büyük ülkelerle kıyaslayınca bizim ülkemiz en iyi ihtimalle onların coğrafyasında bir bölge olurdu. Kendi ülkemi küçümsediğimden değil ama bu zamana kadar diğer büyük devletler tarafından niye ilhak edildiğimizi bilmiyordum. Gerçi politikadan hiç anlamazdım. O yüzden bunu bilmemem normaldi.

Yolumuz bir kaç günlüktü. Bu süre içerisinde gün ışığından mümkün olduğunca yararlanıp sadece geceleri durmuştuk. Hatta iyi bir Ay ışığı varken biraz daha yürümüştük.

Yolculuğumuzun başlarında kardeşime " 7-15 arasında bir süremiz var. Eğiteceğimiz kişinin nasıl biri olduğunu bilmiyoruz. Çakra eğitimi vermenin bir sonuç vereceğini sanmıyorum ama deneriz. Fiziksel eğitim vermekse gerekesiz. O sürede ona şınav mekik falan çektirsek en fazla %10'luk 15'lik bir ilerleme kaydeder. Oda saf fiziksel güç açısından. Bu yüzden mümkün olduğunca teknik yaklaşalım. İlk 3 gün kunai, shuriken ve benzeri temel ninja ekipmanları ile yakın dövüş teknikleri gösteririz. Sonrasında ilerlemesine göre Judachi ve katana eğitimi verilir. " diyecek ve katanadan bahsederken dönüp kardeşimin belinde olan silaha bakacaktım. " 6. gün ona bir test yaparız. Şey gibi ben başıma çorap falan geçirir onu soymaya kalkarım. Tepkisine göre devam eder yada bir sonraki gün bitiririz eğitimi. Gerçi ben eğitebildiğimiz kadar eğitmekten yanayım ama duruma göre bu konuda karar verebiliriz. " demiştim.

Yolculuğumuzun ikinci gününde ise " Bu sekreterin eğitim mevzusunun nasıl olacağını bilmiyoruz. Yani tüm gün bize ayrılmayabilir. Gün içinde çok kısıtlı bir süremiz olacağına dair bir his var içimde. " demiştim.

Yolculuğumuzun son gününde " Off Kami çarpsın bu taş yığınları sıktı artık. Taş taş taş. Koskoca ülkede başka bir şey yok mu? Gidip ufak ülkelerden birini falan işgal edelim. Bu kadar çeşitsizlik akla zarar. Babam bu yollarda tüccar olarak kafayı iyi yememiş. Gerçi çok sağlamda sayılmaz. Gençliğim Minami yollarında harcandı. " diyip kadeşimin koluna yapışıp yalvarır bir ifade ve tonla " Kami için bir şey yap. Sıkıntıdan patlayacağım. " demiştim.

Şehre vardığımızda hava çoktan kararmıştı. Saat geç olduğu için gidip gitmeme korusunda emin değildik ama şehir İshigakure'ye kıyasla gayet canlıydı. Hem mecazi hemde gerçek anlamıyla burası gece olmasına rağmen daha bir canlı ve aydıklıktı.

Kardeşime dönüp " Bence gidelim. Elimizdeki parşömen riskli iş sonuçta. " diyecek ve kapılara doğru yürümeye başlayacaktım. Kapılarda kendimi tanıtıp görev için geldiğimizi söyledikten sonra içeri girmeye çalışacaktım.

Başarılı bir şekilde içeri girebilirsem kardeşime " Çatıların oradan gidelim. " diyecek ve istemden de olsa bölgenin katlı yapısını görünce iç geçirip " En azından yerden yüksekte olalım ki daha az sıkıntı çıksın. " diyecek ve çatıların üstünden şehrin en tepesine doğru gitmeye başlayacaktım. Bu sırada olası bir saldırıya karşı iki muştamı da elime alıp herhangi bir saldırıya karşı hazırda bekleyecektim. Yolculuğun büyük bir kısmı dağ taş arasında geçmişti. Çoğu zaman önümüzüde arkamızıda büyük bir netlikte görebiliyordum ama şimdi bilmediğimiz kalabalık bir şehirde gece vaktiydi.
Image
Künye
► Show Spoiler
Motivasyon/Komplikasyon/Özellik
► Show Spoiler
Profil
► Show Spoiler
Beceri
► Show Spoiler
Ninjutsu
► Show Spoiler
Taijutsu
► Show Spoiler
Genjutsu
► Show Spoiler
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar Standart
► Show Spoiler
User avatar
Kotegawa Chisa
Ishigakure
Ishigakure
Posts:427
Joined:August 31st, 2018, 1:59 am
Künye:

Re: [Kotegawa Ooki & Kotegawa Chisa] Zorlu Öğrenci

Post by Kotegawa Chisa » September 5th, 2018, 1:08 pm

Onee-san, parşömeni korumak için beni seçtiğinde büyük bir duygu karmaşası içine girmiştim. Heyecandan ağzımı açamıyor, mutluluktan ise neredeyse ağlayacaktım. Benim için Ishichou-sama tarafından seçilmekten daha büyük bir onurdu bu. Onee-san'ın sonunda benim gücümü kabullendiği anlamına geliyordu. Öyle güç takıntısı birisi değilimdir ama Onee-san tarafından onaylanmak beni aşırı derecede mutlu etmiş, gururlandırmış ve heyecanlandırmıştı. Kendi hayal dünyamda parşömene bakıp gurur duyarken alnıma gelen bir parmak darbesiyle kendime geldim.

Onee-san bana verdiği parşömenin sahte olduğunu öğrendiğimde şok olmuş, birazda utanmıştım. Az önce yaptığım hareketler, söylediklerim yüzünden kendimden utanmıştım. Onee-san'ın böyle önemli bir görev için benim gibi bir yaratığı seçmesine imkan yoktu. Yine de söylediklerinde haklıydı, parşömenin Onee-san'dan çalınması daha zor. Kendisi yumruk yumruğa dövüşte aşırı derecede iyidir, bu dünyada onu yenebilecek fazla insan olduğunu düşünmüyorum. Ama parşömenin bana emanet edilmemesi, henüz Onee-san tarafından kabul görememek moralimi azda olsa bozmuştu.

Moralim bozuk bir şekilde Onee-san'ı takip ederken bir anda bir kervanın önünde durmuştuk. Kafamı kaldırdığımda karşımdaki adamın bana olan korkunç bakışlarını gördüm. Pembe derisi, saçları olan simsiyah gözlere sahip canavardan başka bir şey değildim. Zaten düşük olan moralim daha da düşmüştü. Onee-san'a ayak bağı olan bir canavardan başka bir şey değildim. Ishichou-sama'nın beni seçme sebebi büyük ihtimalle Onee-san yüzündendi. Kardeşi yanında olursa daha rahat olacağını düşündükleri için beni göndermişlerdir. Benim gibi yeteneksiz bir yaratığa uymayan bir görev olduğu belliydi zaten.

Beni depresif düşüncelerimden uyandıran şey Onee-san'ın sarılması ve söyledikleri olmuştu. Ishichou-sama bu göreve bizzat Onee-san ve beni istemişti. Böyle önemli bir göreve sırf Onee-san rahat olsun diye birilerini seçecek değildi. Onee-san henüz bana tam anlamıyla güvenmiyor olabilir ama önemli değil! Herkesten daha çok çalışıp, daha çok işler başarıp ona kendimi kabul ettireceğim! Ishichou-sama tarafından bizzat seçilip gönderildiğim bu görevde elimden gelenin en iyisini yapacağım ki Onee-san beni kabul etsin.

Moralim yüksek bir şekilde yola çıkmıştık. Yolculuğun ilk gününde Onee-san eğitimi nasıl yapacağımız hakkında bir fikir ortaya atmıştı. Tam olarak kötü bir fikir değildi ama pek hoşuma gittiği de söylenemez. Planındaki eksik gördüğüm kısımları belirtme gereği duydum. "Onee-san, görevde sadece temel shinobi eğitimi vermemiz söyleniyordu. Zaten eğitim verdiğimiz kişi bir dahi değilse Iai veya Juudaichi öğretemeyiz. Onları temel seviyede öğretmek için bile birkaç aya ihtiyacımız olacaktır. Test konusunda söylediklerin mantıklı ama! Sana karşı çıkıyormuş gibi görünmeyi istemem, planın harika."

İkinci günümüzde ise görevimizle alakalı başka bir şeyler söylemişti. "Yolculuk yaklaşık bir gün daha sürecek, yani 3. günün sonunda orada olacağız. Dördüncü gün işe başlarsak onu eğitmek için sadece bir haftamız olduğu anlamına gelir. Geri dönüş içinde üç gün gerektiği için fazla zamanımız kalmıyor."

Yolculuğun son gününde ise Onee-san etraftaki taşlardan bunaldığını belirtmişti. Konuşmasının sonunda koluma yapışarak sıkıntıdan patlayacağını söylemişti. Son hareketinin üzerine gülmeden edememiştim. "Onee-san, biraz daha dayan birkaç saat içinde şehre varacağız. Daha önce hiç gitmedim ama oranın çok hareketli bir şehir olduğunu duymuştum. Eminim seni eğlendirecek bir şeyler buluruz."

Yolculuğumuz kelimenin tam anlamıyla harika geçmişti. Yol boyunca Onee-san ile Daimyou'nun asistanını nasıl eğiteceğimiz hakkında tartışmış ve havadan sudan konuşarak boş yapmıştık. Onee-san biraz sıkılmıştı, açıkçası düz taşlıklarda koşmak normalde beni de sıkardı fakat yanımda Onee-san olduğu için hiç ama hiç sıkılmamıştım. Aksine bugüne kadar yaptığım en eğlenceli yolculuk olduğunu bile söyleyebilirim.

İlk defa bir şehirde bulunduğum için karşılaştığım manzara beni büyülemişti. Minami'nin en tepesinde bulunan heybetli, ışıldak Daimyou Kalesi harika bir manzara oluşturuyordu. Ishigakure'nin aksine Minami aşırı derecede aydınlık ve işlekti. Gecenin bu saati olmasına rağmen dükkanlar hala açıktı ve insanlar sokaklarda geziyordu. Gerçekten harika bir manzaraydı.

Şehre girmeden önce Onee-san kaleye gitmeyi önermişti. Suratımda büyük bir gülümsemeyle onu onayladıktan sonra peşinden Daimyou Kalesi'ne doğru ilerlemeye başlayacaktım.
Image
Künye
İsim: Kotegawa Chisa
Yaş: 16
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 140.000
Prestij: 0
Kullanılabilir GP: 0
Ün: 40

Motivasyon
Korumak!
Chisa hangi durumda olursa olsun zayıflara yardım eder. İlk başlarda insanlar tarafından kabul görmek için yapmasına rağmen zamanla düşünceleri değişmiş ve onları gerçekten isteyerek korumaya başlamıştır.


Komplikasyon
Kardeş - Kotegawa Ooki
Kardeşi onun hayatındaki en önemli şeydir. Onun gözünde kardeşi ulaşılamaz bir noktada bulunan kişidir. Yine de zarar görmesinden aşırı derecede korktuğundan dolayı var gücüyle ona destek çıkmak istemektedir. Bunu o kadar kafaya takmıştır ki bazen basit şeylerde bile onun yerine yapmak istemektedir.



Özellikler
Momoiro no Chibi - Kısaca Momo -
Chisa, Asakura'da tüccara karşılık beklemeden gerçekleştirdiği yardımlar sonucunda, Asakura çevresinde bu ünvanla bilinmektedir. Özellikle kervanlar ve tüccarlar tarafından fazlasıyla tanınan Chisa, mağdur durumdaki bir tüccarın sorunlarının halledilmesine ön ayak olduğu için fazlasıyla seviliyor.


Profil
Güç: 5
Çeviklik: 9
Kondisyon: 4
Potansiyel: 3
Varlık: 8
Zeka: 5

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 4
[Varlık] Sosyalleşme: 4 - Favori
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 1


Ninjutsu
D - Rank: Shunshin
B - Rank: Zukokku

Taijutsu
A - Rank: Iaido | Stil
B - Rank: Iaigiri
D-Rank: Hızlı Adımlar


Genjutsu
D-Rank: Görünmez Kılıç
D - Rank: Rakumei no Jutsu
C - Rank: Kanryousou
B - Rank: Mugen Onsa
A - Rank: Kokuangyou no Jutsu


Sensör
C - Rank: Meishou-dou

Modlar
Barış

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Katanacığım(Normal Seviye)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Kotegawa Ooki & Kotegawa Chisa] Zorlu Öğrenci

Post by GM - Naruto » September 6th, 2018, 6:48 am

Kaya Ülkesi'nin sahip olduğu yükseltili coğrafyaya rağmen, insanoğlunun sınır tanımazlığının bir göstergesi gibi karşınızda duruyor Minami Şehri. Çeşitli yükseltilere sahip bu şehrin, bir zamanlar dağlık bir alan olduğuna inanmak hayalperestlikle açıklanabilir ancak. Heybetli bir dağa sırtını dayayan Daimyo Kalesi'ni ise, bu sınır tanımaz dönemin en büyük mimari başarılarından biri olarak görmek mümkün.

Şehrin girişine geldiğinizde, sizi iki Chuunin karşılıyor. Bu iki tipi daha önce gördüğünüz söylenemez, ancak adamlar sizin alınbandlarınızı görünce, doğruca kendilerini tanıtıyorlar. Siz de onlara kendinizi tanıtıyor ve hemen ardından bir görev için Minami'ye geldiğinizi söylemekle yetiniyorsunuz. Doğal olarak iki Chuunin yardımcı olabilecekleri bir durum olup olmadığını soruyorlar ve bir ihtiyacınız olursa Minami'deki shinobilerin konuşladığı binanın yerini tarif ederek buradan yardım isteyebileceğinizi anlatıyorlar. Aranızdaki meslektaş muhabbeti sonlandığından, siz de görevinize devam ediyorsunuz.

Kalenin önünden çıkan yol tüm şehri ikiye yararak ayaklarınızın dibine kadar gelirken, sizin tercihiniz binaların çatılarından ilerlemek oluyor. Doğal shinobi içgüdüsü olsa gerek, çatılardan ilerlemek size daha güvenli geliyor. Bir yandan da şehri hafif bir kuş bakışı tadından izleme fırsatı yakalıyorsunuz. Genel anlamda Ishigakure'ye nazarana daha hareketli olan bu şehrin, yüksekten bakıldığında sarı ışıklar altında daha güzel göründüğünü fark ediyorsunuz. Henüz daha şehrin kurulu olduğu üst katlara çıkmadan böylesine güzel bir görüntü ile karşılaştığınız düşünüldüğünde, Daimyo Kalesi'nden görünen manzarayı hayal bile edemiyorsunuz. Dikkati elden bırakmadan, ama şehrin görsel tadını da çıkarmayı ihmal etmeden yaptığınız ilerlemenin sonunda, Daimyo Kalesi'nin önünde buluyorsunuz kendinizi.

Aşağıdan bakıldığında daha küçük görünen kale, sırtını dayadığı dağ ile bütünleşmiş bir şekilde, gözünüze çok daha heybetli görünüyor. Hemen önünde, tüm Kaya Ülkesi'nin belki de en önemli zanaatkarlarının yaptığı, ince detaylarına kadar düşünülmüş taş işlemeli bir sur bulunuyor. Bu sur kaleyi çevrelerken, tıpkı kale gibi, dağ ile birleşiyor. Bir koruma amacı sağlamasından ziyade, kaleye görsel bir hava katması için yapıldığı aşikar olan bu bir metre yüksekliğindeki sur, iki buçuk insan yüksekliğindeki bir taş kapıyı da bünyesinde bulunduruyor. Kalenin girişi olan bu taş kapının da işlemlerinde büyük emekler ve üstün bir işçilik olduğu hemen kendisini belli ediyor.

Kapının önünde duran iki koruma görevlisi, herhangi bir alınbandı takmadığı için sizin için ilk başta güvensiz görünüyor. Ne var ki adamların yanına gittiğinizde, sizlerin alınbandını fark eden bu iki kişi de shinobi olduklarını belirtiyor. Biri Jounin, diğer Chuunin rütbesinde olan bu iki shinobi de size pek tanıdık gelmiyor. Neticede, bu kişilerin uzun zamandır burada olduğu düşünüldüğünde, bu çok da şaşılacak bir durum olmuyor sizler için. İki shinobiden Jounin olan ile konuşmanıza devam ederken, ona basitçe görevinizi anlatıyorsunuz. Jounin ise sizin bu göreve atandığınızı gösteren ve kaleye giriş yapmanızı sağlayacak olan, Daimyo'nun mührünü taşıyan parşömeni sizden istiyor. Jounin, bu parşömeni teslim etmenizin ardından kaleye giriş yapabileceğinizi size belirtiyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Kotegawa Chisa
Ishigakure
Ishigakure
Posts:427
Joined:August 31st, 2018, 1:59 am
Künye:

Re: [Kotegawa Ooki & Kotegawa Chisa] Zorlu Öğrenci

Post by Kotegawa Chisa » September 6th, 2018, 2:18 pm

Üç günlük uzun bir yolculuğun ardından bu muazzam şehrin girişine gelmeyi başarmıştık. Girişten dağın eteğinde bulunan heybetli Daimyo Kalesi'ni rahatlıkla görebiliyorduk. Mimari işlerden pek anlamasam da bu yapıtın bir şaheser olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Işıklarıyla neredeyse Minami Şehri'nin tamamını aydınlatan bu şaheser bugünki son durağımız olacaktı. Açıkçası bu tarz bir göreve çıkmak için pek istekli olduğum söylenemez. Daimyo'nun asistanının kişisel istekleri yüzünden buraya gönderilmemiz aşırı derecede saçma. Bizim bir korumayı eğitmekten daha önemli görevlerimiz var, mesela insanlara yardım etmek. Yine de bizzat Ishichou-sama tarafından seçildiğimiz için işimizi layığıyla yerine getirip geri dönmeliyiz. Bu yüzden moralimi bozmadan, suratımda büyük bir gülümsemeyle görevi tamamlayıp geri dönmeyi planlıyordum.

Şehrin girişinde bizi tanımadığım iki Chuunin karşılamıştı. Alınbandlarımızı gördükleri gibi kendilerini tanıtmışlardı. Aynı şekilde Onee-san ile beraber kendimizi tanıttıktan sonra görev için Minami Şehri'ne geldiğimizi söylemiştik. Karşılaştığımız Chuuninler oldukça iyi insanlara olsa gerek ki hemen yardımcı olabilecekleri bir şeyler olup olmadığını sormuşlardı. Konuşmamızın sonunda ise Minami Şehri'ndeki shinobilerin kaldığı binanın yerini tarif etmişlerdi. Kısa bir sohbetin ardından ise yollarımızı ayırarak Daimyo Kalesi'ne doğru olan yolculuğumuza devam ettik.

Daimyo Kalesi'ne Onee-san'ın önerisiyle beraber binalarından çatılarından ilerlemeye başlamıştık. Yaptığı öneri oldukça yerindeydi, şehir aşırı derecede kalabalık olmasa da kalabalıktı. Parşömenlerin çalınma ihtimali olduğu için çatıdan gitmek daha güvenliydi. Sonuçta böyle önemli bir parşömeni taşırken karşınıza nasıl birisinin çıkacağından emin olamıyorsunuz.

Çatılardan ilerlerken beni aşırı derecede heyecanlandıran bir manzarayla karşılaşmıştım. Gecenin bir vaktinde bu kadar hareketli bir şehri yukarıdan izlemek tabii ki keyifliydi ama beni heyecanlandıran şey bu manzara olmamıştı. Bir yandan koşar, bir yandan da şehri izlerken gözüme onlarca kıyafet çarpmıştı. Hepsi de son moda ürünü olan ve Ishigakure'de bulunması çoooook ama çoooook zor olan kıyafetlerdendi. Bluzlar, tişörtler, etekler, şortlar, elbiseler... Ishigakure'de bulamayacağım güzel kıyafetlerin hepsini alıp gitmek istiyordum. Gidip hemen almak istiyordum fakat kendime engel olmayı başarabilmiştim. Yine de görevimizi bitirip dönerken tonlarca kıyafet almayı planlıyordum.

Daimyo Kalesi'nin önüne geldiğimizde kapının önünde alınbandı takmayan iki koruma görevlisi duruyordu. Pek güvenilir durdukları söylenemezdi ama bu koca kalenin önünde beklediklerine göre shinobi oldukları belliydi. Yanlarına gittiğimizde ise birinin Jounin, diğerinin Chuunin olduğunu öğrenmiştik zaten. Jounin olan ile konuşmamıza devam ederken kısaca görevimizi anlatmıştık. Jounin kaleye girmemiz için bizden parşömeni göstermemizi istiyordu. Suratımda büyük bir gülümsemeyle Onee-san'a dönerek "Onee-san parşömeni ver de içeriye girelim." dedim. Hemen ardından ise bizimle konuşan Jounin'e dönerek devam ettim. "Eğitim vereceğimiz kişinin nasıl biri olduğunu biliyor musunuz? Daimyo'nun kişisel asistanı olması dışında hiçbir şey bilmiyoruz."
Image
Künye
İsim: Kotegawa Chisa
Yaş: 16
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 140.000
Prestij: 0
Kullanılabilir GP: 0
Ün: 40

Motivasyon
Korumak!
Chisa hangi durumda olursa olsun zayıflara yardım eder. İlk başlarda insanlar tarafından kabul görmek için yapmasına rağmen zamanla düşünceleri değişmiş ve onları gerçekten isteyerek korumaya başlamıştır.


Komplikasyon
Kardeş - Kotegawa Ooki
Kardeşi onun hayatındaki en önemli şeydir. Onun gözünde kardeşi ulaşılamaz bir noktada bulunan kişidir. Yine de zarar görmesinden aşırı derecede korktuğundan dolayı var gücüyle ona destek çıkmak istemektedir. Bunu o kadar kafaya takmıştır ki bazen basit şeylerde bile onun yerine yapmak istemektedir.



Özellikler
Momoiro no Chibi - Kısaca Momo -
Chisa, Asakura'da tüccara karşılık beklemeden gerçekleştirdiği yardımlar sonucunda, Asakura çevresinde bu ünvanla bilinmektedir. Özellikle kervanlar ve tüccarlar tarafından fazlasıyla tanınan Chisa, mağdur durumdaki bir tüccarın sorunlarının halledilmesine ön ayak olduğu için fazlasıyla seviliyor.


Profil
Güç: 5
Çeviklik: 9
Kondisyon: 4
Potansiyel: 3
Varlık: 8
Zeka: 5

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 4
[Varlık] Sosyalleşme: 4 - Favori
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 1


Ninjutsu
D - Rank: Shunshin
B - Rank: Zukokku

Taijutsu
A - Rank: Iaido | Stil
B - Rank: Iaigiri
D-Rank: Hızlı Adımlar


Genjutsu
D-Rank: Görünmez Kılıç
D - Rank: Rakumei no Jutsu
C - Rank: Kanryousou
B - Rank: Mugen Onsa
A - Rank: Kokuangyou no Jutsu


Sensör
C - Rank: Meishou-dou

Modlar
Barış

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Katanacığım(Normal Seviye)
User avatar
Kotegawa Ooki
Posts:164
Joined:August 31st, 2018, 10:46 pm

Re: [Kotegawa Ooki & Kotegawa Chisa] Zorlu Öğrenci

Post by Kotegawa Ooki » September 6th, 2018, 3:14 pm

Kardeşim verdiğim teklifin bir kısmını beğenmemişti. Aslında haksız sayılmazdı. Bir iki haftada Judaichi yada İado'yu öğrenecek adam/kadın bıraksın sekreterliği Kage falan olsun ama benim kastım adamı bu işin uzmanı yapmak değildi. Mesela Judaichi için konuşursak duruşları, sert yumruk atmayı ve yumruk atarken vücudunun ağırlığını hızı düşürmeden yumruğa eklemek gibi en temel şeyleri öğretirdim. Yoksa kalkıp bu kısıtlı sürede kadını Judaichi Dünya Şampiyonu yapmak gibi bir amacım yoktu. Sahi böyle bir şey gerçekten var mıydı? Judaichi olmasa bile boks turnuvası vardır. Acaba Shinobileri kabul ediyorlar mı? Bir gün denemek lazım.

Kardeşimin yaptığı bazı açıklamaları dinledikten sonra " Lan yoksa yolculuğuda mı bu süreden sayıyorlar? Yok yok öyle bir şey yoktur. " diyecektim şaşkın bir şekilde kendimi teselli edercesine.

Chisa'ya sunduğum teklifi oda kabul etmiş ve doğrudan işe koyulmuştuk. Zaten söylediği gibi eğer yolculuğumuzda bu süreye sayılıyorsa kaybedecek tek bir saniyemiz bile yoktu. Kapıya geldiğimizde bizi tanımadığımız iki Chuunin karşılamış ve çok uzun olmayan bir muhabbetin ardından yola koyulmuştuk. Ben biraz daha detaylı arayacaklarını tahmin ediyordum ama kafamızdaki alın bandı bir çok şeyi bizim için çözmüştü. Bu aslında bir açıdan bir güvenlik açığıydı çünkü bu tarz şeyler kimlikler falan rahatlıkla kopyalanabilirdi. Gerçi temel Shinobi becerilerini elde etmiş bir insan evladı için bu tarz yerlere sızmak çocuk oyuncağıydı. Kimsenin bakmadığı bir anda surdan yukarı doğru dümdüz yürümek yeterdi. Koca bir şehrin her karşını kontrol edemeyecekleri için Shichifukujinle aranız bozuk değilse yakalanmanız pratikte imkansız gibi bir şeydi.

Kaleye yine benim istediğim gibi çatılardan gitmiştik. Açıkçası kalabalığın arasına girmek hem zaman kaybettirir hemde gereksiz risk oluştururdu. Tabi İshigakure gibi göreceli düz bir yere kıyasla Minamide çatıdan Kaleye gitmek daha zordu çünkü sürekli yukarı doğru hareket ettiğimiz için daha fazla efor sarf etmemiz gerekiyordu.

Bu sırada şehri seyretmeyide unutmamıştım. Kardeşimin gözüne baktığımda onunda bundan zevk aldığını anlayabiliyordum ama ikimizin zevk alma sebebi farklıydı. Benim için burası özünde ilginç ve daha önce görülmemiş bir yerdi. Hani hiç bilmediğim ve görmediğim bir şelaleyede gitsem aynı yada en azından benzer ve yakın duyguları hissederdim ama o daha çok burada yapabileceği alışverişi düşünüyordu. Benim böyle bir ihtiyacım yoktu. Çünkü ihtiyacım olan herşeyi İshigakurede de elde edebiliyordum. Elde edemediklerimde genelde İshide olupta benim paramın yetmediği şeylerdi. Gerçi burada o tarz şeylerin daha ucuz olma durumu olabilirdi ama burayı karış karış araştırıp fiyat soracak zamandan yoksunduk.

Sonunda kaleye varmıştık. Derin bir nefes alıp biraz soluklandıktan sonra kapıyı dikkatlice incelemiştim. Oldukça güzel bir kapıydı ama güzel olduğu kadarda büyük ihtimalle pahalıydı. Mesela daha ucuz ama aynı işlevi yani korumayı sağlayacak bir kapı yapıp Akademinin Kütüphanesini geliştiremezler miydi? Kütüphane ileri jutsular açısından oldukça yetersiz kaynaklara sahipti. Zate Daimyo sistemini hiç anlamamıştım. Benim gibi ortalama bir Shinobinin bile tek yumruğuyla ölüp gidecek bir adam nasıl oluyorda ülkeyi yönetebiliyordu? Saçma ve anlamsızdı ama uğraşmak istemediğim bir konuydu. Dünyada değiştirmek istediğim pek çok konu vardı ama pek azın gücüm yeter, gücüme yetenlerinde pek azıyla uğraşırdım. Ben doğmadan çok önce oluşmuş bu sisteme karşı gelip dertsiz başıma dert alacağıma kendimi akıntıya bırakıp sürüklenmek daha iyiydi. Hem Daimyo inse yerine kim geçecekti? Kurumi mi? Bir kere onda liderlik vasfı yoktu.

Kapının önünde alın bandı olmayan iki Shinobi ile karşılaşmıştık. Biraz konuştuktan sonra kağıt karşılığında bize içeri sokabileceklerini söylemişlerdi. Kardeşim hemen atlayıp bu heriflere güvendiği gibi birde görevin içeriğini açıklamıştı. Elimde tuttuğum muştanın herhangi bir yanı ona gelmeyecek şekilde kafasına yumuşak bir şekilde yukarıdan aşağıya yumruk atıp adamlara dönecek ve sahte parşömeni verdikten sonra sadece bu ülkenin Shinobilerinin bir şeyi söyleyip adamlardan bir tepki beklerken ek olarak " Juzo-chanla hiç tanıştınız mı? Çok şeker bir genindir. " diyecektim.

Aynı sırada ayağımla kardeşimi dürttüğüm gibi muştalarıda sıkıca sıkıp olası bir saldırıya karşı kendimi hazırlayacaktım. Belki içgüdülerim beni yanıltıyordu, belki yanıltmıyordu ama çok sevdiğim güzel bir söz vardı. Başarısız olacağına, hazırlıklı ol.
Image
Künye
► Show Spoiler
Motivasyon/Komplikasyon/Özellik
► Show Spoiler
Profil
► Show Spoiler
Beceri
► Show Spoiler
Ninjutsu
► Show Spoiler
Taijutsu
► Show Spoiler
Genjutsu
► Show Spoiler
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar Standart
► Show Spoiler
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Kotegawa Ooki & Kotegawa Chisa] Zorlu Öğrenci

Post by GM - Naruto » September 7th, 2018, 9:31 am

Kapıda bekleyen shinobiler sizin parşömeni vermenizi beklerken, ilk lafa giren Chisa oluyor. Otake Takeru ile ilgili sorusunu yönelttiği sırada, Ooki de vereceği sahte parşömeni hazırlıyor. Jounin Chisa’nın sorusuna “Takeru-sama açıkçası bizimle çok iletişime geçmez, ancak bildiğimiz kadarıyla epey inatçı biri. Kafasına taktığı şeyleri yapma konusunda ondan daha iyisini duymadım. Çoğu insanın bu yüzden ondan çekindiğini biliyorum, bunun dışında belirtebileceğim bir şey yok.” diyor. Tabi bu sırada Ooki’nin Chisa’ya yapmış olduğu harekete ters bir bakışla bakmayı da ihmal etmiyor. Ooki’Nin bu davranışını çok da onaylamadığı belli olan Jounin Ooki’nin kendisine uzattığı parşömeni alırken, Ooki’nin cümlelerine “Uzun zamandır buradayım, bu yüzden köyümüzde şu an genin olan kişileri tanımıyorum.” demekle yetiniyor.

Jounin Ooki’ye verdiği cevap sırasında parşömeni açıyor ve karşısında gördüğü şeyden pek de hoşlanmadığını, hatta sinirlendiğini yüz hatlarıyla belli ediyor. Ardından ise yanındaki Chuunin’e “Arkadaşları sorguya alıyoruz!” diyor. Chuunin hızla çantasından bir kunai çıkarırken, Jounin “Ters bir hareket yapmaya kalkarsanız, karşılığını fazlasıyla alırsınız! Ellerinizi görebileceğim bir şekilde bana doğru uzatın!” diyor. Jounin’in sözlerinin son derece ciddi ve tehditkar olduğunu söylemek mümkün. Bu yüzden ters bir hareketinizde, hemen karşınızda duran Jounin’in ve Chuunin’in sizi etkisiz hale getirmek için hamle yapacağı son derece açık!
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Minami Şehri”