[Kotegawa Chisa] Kervan Koruyucusu

[Kotegawa Chisa]

Tsugi-chan ve Rei-kun'un içlerinde büyük bir cevher sakladıklarını biliyordum. İlk görevlerinde olmalarına rağmen, ilk kez gerçek bir düşmanla karşılaşmalarına rağmen soğukkanlılıklarına kaybetmiyorlar. Açıkçası onların yerinde ben olsaydım şu an korkudan kaskatı kesilmiş olurdum. Genin dönemimde çıktığım görevlerde yaşadığım korkuyu hala net bir şekilde hatırlayabiliyorum. Görev boyunca hiçbir şekilde aksiyona girişmemiş olmamıza rağmen köye her dönüşümde üzerimden büyük bir yükün kalktığını hissederdim. O koca kapıdan içeriye girene kadar asla rahat edemezdim... Fakat eğitmekle yükümlü olduğum çocuklar hiçte öyle değil. Onlara cümlelerimi ilettikten sonra suratlarında oluşan ifadelerden, kendilerinden ne kadar emin olduğunu anlayabiliyorum. Kesinlikle beni şaşırtmaya çalışmak için ellerinden geleni yapacaklar ve şaşırtacaklar da!

Toshinobu-san'a sözlerimi ilettikten sonra el mühürlerine başladım. Açıkçası bu kısımda biraz şanslı olduğumuzu söylemeden edemeyeceğim. Eğer Toshinobu-san ve adamları etrafımızı sarmayı tercih etseydi jutsumu hepsinin üzerinde kullanamazdım. Hal böyle olunca büyük bir avantaj elde etmiş olduk ve benim bu avantajı boşa harcamak gibi bir niyetim yok. Toshinobu-san ve yanında bulunan iki kişi hariç hemen hemen herkes şaşırmış durumda. Tsugi-chan ve Rei-kun'un onların işini rahatlıkla halledebileceğine dair herhangi bir şüphem yok. Asıl sıkıntı benim karşımdakileri halledip halledemeyeceğimde.

Olabildiğince hızlı bir şekilde üçlünün görüş alanına girdim ve planımı uygulamaya başladım. Katanama çakramı aktarabildiğimden ötürü kabzasına da aktarabileceğimi düşünmüştüm fakat yanılmışım. Ama önemli değil çünkü istediğim etkiyi almayı başardım. Katanamı olabildiğince hızlı bir şekilde çektim ve Toshinobu-san'ın karın boşluğuna vurdum. Beni geç fark ettiğinden dolayı herhangi bir tepki verme şansı olmadı.

Toshinobu-san darbenin etkisiyle beraber birkaç metre geriye doğru savruldu. Ayakta durmakta zorlanıyor gibi gözüküyordu fakat toparlanması pek uzun sürmeyecektir. Bu süre içerisinde yanımda duran ikiliyi halletmem gerekiyor fakat nasıl yapacağım? Solumda duran el mühürlerini yapmaya başladı bile, sağdaki ise katanasını çekti ve üzerime doğru savurmaya başladı. Sadece ikisinden birini halledebilirim gibime geliyor. Hangi saldırıyı yemem daha mantıklı olacaktır?

Açıkçası iki saldırıyı da yeme gibi bir niyetim yok. Sol tarafımda bulunan rakibim sensör yeteneklerimle dahi sezemediğim bir jutsuyu gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Yani hala jutsuların elementlerini falan fark edebilecek kadar yetenekli değilim fakat saldırının nereye hedeflendiğini sezebilmem gerekirdi... Sanırım daha çok çalışmam gerekiyor!

Suratım henüz ikisinin de net bir şekilde görebileceği noktada iken Rakumei no Jutsu'yu aktifleştirdim. Hemen ardından bakışlarımı sağ tarafa çevirdim ve katanamı kınından yarım bir şekilde çekerek saldırısını bloklamaya çalıştım. Eğer buraya kadar herhangi bir sıkıntı yaşamadan gelebilirsem ilk yapacağım iş katanalı adamın ayaklarına bir çelme takarak yere düşürmek olacak. Sonrasında arkamdaki adama döner ve jutsu yapan adama, Toshinobu-san'a yaptığım gibi katanamın kabzasıyla göğüs bölgesine doğru bir darbe vururum.

[GM - Naruto]

Rakumei no Jutsu’yu aktif hale getirmenle birlikte yüzüne takındığın sert ifade, her iki tarafındaki adamın da bir anda duraksamasına neden oluyor! Bu duraksama sana yapmayı planladığın hamleler için yeterli süreyi sağlarken, kınından çıkartmış olduğun katananı savurarak sağ tarafında bulunan adamın katanasına bir darbe indiriyorsun. Aldığı bu darbe ile katanası hala elinde bulunan adamın kolu tamamen havaya kalkarken, yaptığın çelme hamlesiyle birlikte adam bir anda kendini yerde buluyor. Kazandığın ivmeden faydalanarak ve sol tarafındaki adamın duraksaması sayesinde bu kez yönünü sana doğru jutsu yapmaya çalışan adama çeviriyorsun. Bu noktada katananın kabzasını adamın göğsüne doğru vurmayı başarıyor ve bu darbe adamın geriye savrulmasına neden oluyor. Bu iki hamle sayesinde iki yanındaki adamın olası saldırılarını engellemeyi başarmış olsan da, Toshinobu’nun da kendisini toparlaması için yeterli zamanı kazanmasına neden oluyorsun. Bu noktada Toshinobu doğrudan bir saldırı yapmaktan çekinir gibi dururken çakrasında hareketlenmeler olduğunu sezebiliyorsun.

[Kotegawa Chisa]

Geçmişimde yaşadığımın aşağılayıcı mağlubiyetlerin sayesinde kendimi geliştirmeye devam ettim. Kaoru-san'a karşı kılıcımı çektiğim anda çaresizliğin nasıl bir his olduğunu, ustamla olan tek taraflı dövüşümüzde katanamı nasıl daha iyi kullanabileceğimi, Motoki-kun ile olan dövüşümüzde ise kolayca kırılabilen bir kalbe sahip olduğumu öğrendim. Sıradan bir insan için aşağılayıcı durumlarda kaldım fakat hepsinden canlı çıkabildiğim için, hiçbirinde düşüncelerime ters düşmediğim için kendimden gurur duyuyorum. Yaşadığım her mağlubiyetin ardından bir şekilde ayağa kalkmayı ve ilerlemeyi başardım. Artık düşmanlarımın karşısında kendimden emin, dik bir şekilde durabiliyorum! Açıkçası bu olaylar yaşanmadan önceki Chisa, Toshinobu-san ve grubuna karşı savaşıyor olsaydı ne yapacağından emin olamazdı. Sonuçta Iaido stilini öğretilerinin içinde birden fazla düşmanla nasıl savaşmam gerektiği yazmıyor. Ama dediğim gibi, yaşadıklarım sayesinde ne yapmam gerektiğini biliyorum! Bugün kesinlikle dizlerimin üzerine çökmeyeceğim çünkü yanımda korumam gereken insanlar bulunuyor!

Rakumei'yi aktifleştirdikten sonra tamda istediğim gibi bir boşluk yakalamayı başardım. Biricik katanacığımla olabildiğince hızlı bir şekilde bana doğru katanasını savuran adamın katanasına vurdum. Kolu tamamen yukarıya doğru savrulan adama basit bir çelme takarak yere düşürdüm. Hemen ardından arkamı döndüm ve jutsu yapmaya çalışan adamın göğsüne mümkün olduğunca sert bir şekilde vurdum.

İkiliyi kısa bir süreliğine saf dışı bıraktıktan sonra bakışlarımı Toshinobu-san'a çevirdim. Gözlerinden saldırmaya çekindiğini görebiliyordum fakat çakrasında dalgalanmalar mevcuttu. Onun bana saldırmasına izin vermemem gerektiğinin de farkındaydım. Katanamın keskin olmayan yüzünü tekrardan onun karın bölgesine doğru bütün gücümle savurdum. Bu saldırımda başarılı olabilirsem tekrardan anlık bir boşluk yakalayabileceğimi düşünüyorum. O boşluğu katanamı kınına sokmakla değerlendireceğim. Hemen ardından ise konuşmaya başlayacağım. "Toshinobu-san kazanmanızın imkanı yok! İstediğim takdirde ilk saldırımla beraber sizi ve yanınızdakileri öldürebilirdim fakat bunu yapmak istemiyorum. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın Jotaro-san'a ulaşmayı başaramayacaksınız. Neden savaşmayı kesmiyoruz? Dediğim gibi onun bizzat mahkemeye çıkmasını sağlayacağım. Her ne kadar suçlarını gizlemekte usta olsa dahi eğer gerçekten de bir suçu varsa Ishigakure bunu kesinlikle bulacaktır... O yüzden bana ve Ishigakure'ye güvenin!"

[GM - Naruto]

Toshinobu’daki hareketliliği sezmenin ardından, onun el mühürleri yapmasına fırsat tanımadan yerinden hareketleniyor ve katananı elinde çeviriyorsun. Bu şekilde keskin olmayan tarafıyla savurma hamleleri yapabilecek bir konuma geliyor ve var gücünle Toshinobu’nun karın bölgesine sağdan sola olacak şekilde katananı savuruyorsun! Kendisini bu savurma hamlesine karşı koruyamayan Toshinobu, aldığı darbeyle sağ tarafına doğru savruluyor ve yere düştükten sonra birkaç takla atıyor. Yine de savaşmaya devam edeceğini gösterir bir kararlılıkla ayağa kalkmaya çalışan Toshinobu’ya bir kez daha saldırmak yerine, katananı kınına sokuyor ve Toshinobu’ya karşı cümlelerini kuruyorsun.

Yüzündeki acı ifadesiyle cümlelerini dinleyen Toshinobu tatmin edicilikten uzak bir ifadeyle sana bakarak “Sen sadece bir shinobisin ve bir shinobi olarak tek yapabileceğin savaşmak! Jotaro gibi bir pisliği hangi mahkemeye çıkarırsan çıkar, o yine kurtulacak! Çünkü orada sen katananı kullanamayacaksın! Üstlerin sana “işin bitti, gidebilirsin” diyecek ve sen de gideceksin! Bu dediklerini denediğimizi söyledim, ancak sen hala bir suçlu koruyor ve onu mahkemeye çıkartacağını söylüyorsun! Kendinden utanmalısın! Belki bizi öldürebilirsin ve bunu yapmadığın sürece saldırmaya devam edeceğiz!” diye haykırıyor. Bu cümleleriyle tekrar ayağa kalkan Toshinobu ile aranda 5 metre kadar bir mesafe olduğunu kestiriyorsun. Bununla birlikte sağ tarafında katana kullanan ve sol tarafında da jutsu yapmaya çalışan adamın ayaklanmış bir halde beklemede olduklarını fark ediyorsun. İkisi ile de aranda yine yaklaşık 5 metre kadar bir mesafe mevcutken Toshinobu kafasını aşağı ve yukarı bir kez sallamasının ardından katana kullanan adamın sana doğru saldırıya geçtiğini, Toshinobu ve diğer adamın da doğruca sana yönleneceğini düşündüğün bir jutsuyu gerçekleştirmek adına çakralarını şekillendirmeye başladıklarını fark ediyorsun. Tüm bu yaşananlar esnasında, Tsugi ve Rei’nin bulunduğu bölgeden de çakra hareketleri sezsen de, olumsuz herhangi bir algı uyandırmayan bu sezgiler dövüşüne tüm odağınla devam etmene olanak sağlıyor.

[Kotegawa Chisa]

Planladığım gibi saldırımı başarıyla tamamladım ve konuşmamı yaptım. Toshinobu-san her ne kadar acı içerisinde olsa da gözlerinden hala pes etmediğini anlayabiliyordum. Onu ikna etmek için elimden geleni yapmış olmama rağmen bir kez daha bana ve Jotaro-san'a saldırmaya çalışacağından emindim. Öyle de oldu... Toshinobu-san ayağa kalktıktan sonra konuşmaya başladı. Onun sözlerini dinledikçe gözlerimdeki kararlılık ortadan kaybolmuş ve yerini üzüntüye bırakmıştı. Bunun sebebi kesinlikle yaptıklarımdan pişman olmam veya kötü olduğu iddia edilen birini koruyor olmamdan kaynaklanmıyordu. İçimdeki üzüntünün tek sebebi istemediğim, iyi olduğunu düşündüğüm insanlarla dövüşmek zorunda kalmak. Ne kadar uğraşırsam uğraşayım tekrardan ayağa kalkacaklarını biliyorum. Lakin her ne kadar bunu yapacak olduğumdan dolayı üzülsem de katanamı çekmeye devam edeceğim. Ayağa kalkamayacaklarına emin olana kadar katanamı çekeceğim ve pes etmelerini sağlayacağım!

Jotaro-san, gerçekten de iddia ettikleri kadar kötü bir insan dahi olsa onu korumaya devam edeceğim. Yağmur Ülkesi'nde yaşadığımız savaşta da düşüncelerim aynıydı... Heizo-san oldukça kötü kalpli bir insandı fakat ölmeyi hak etmiyordu. Onlarca yoldaşımızın hayatını almış olmasına rağmen hak etmiyordu! İçinde bulunduğumuz Dünya'nın üzerindeki hiçbir insan ölümü hak etmiyor! Çünkü herkes değişebilir! Heizo-san'ın son anlarında söylediği cümleler, bunca zamandır doğru yolda olduğumu kanıtladı. Her ne kadar geç olsa dahi o değişmeyi başardı! Bu yüzden insanlara olan umudumu asla yitirmeyeceğim ve onları değiştirmek için elimden geleni yapacağım.

Toshinobu-san konuşmasını bitirdikten sonra kafasını hafifçe salladı ve bana saldırmak için hazırlanmaya başladılar. Toshinobu-san ve sol tarafımdaki adam beni hedefleyen bir jutsunun el mühürlerini yapmaya başladılar. Bu sırada sağ tarafımda kalan katanalı adam ise bana saldırmak için harekete geçmeye başladı. Üçüyle de aramızda yaklaşık 5'er metrelik birer mesafe vardı. Bu sırada Tsugi-chan ve Rei-kun'un olduğu bölgeden çakra hareketlenmeleri hissetmeye başladım. Lakin içimde herhangi bir kötü his oluşmadı.

İlk olarak yapacağım şey Kokuangyou no Jutsu'ya çakra akıtmayı kesmek oldu. Artık bana hiçbir yararı bulunmayacak bir jutsuya çakramı harcamanın herhangi bir anlamı yoktu. İkinci olarak yaptığım şey ise Shunshin'i kullanarak Toshinobu-san'ın yanına gitmekti. Yeterli olduğunu düşündüğüm bir mesafeye kadar yaklaşacak ve sonrasında sol ayağımla suratına sert bir darbe indireceğim. Eğer başarılı olursam tekrardan Shunshin kullanarak diğer jutsu yapanın yanına kadar sokulacak ve katanamı kınından yarısına kadar çekerek, kabzasıyla karın boşluğuna bir darbe vuracağım. Hemen ardından ise dikkatimi katana kullanan adama yönlendireceğim. Eğer hesaplamalarım doğruysa ben hareketlerimi bitirene kadar aramızda yaklaşık 4-5 metrelik bir mesafe kalmış olur. Menzilime girdiği anda katanamı kınından çekecek ve bütün gücümle adamın katanasına vuracağım. Amacım katanasını elinden bırakmasını sağlamak. Sonrasında oluşacak boşlukta karnına bir tekme atıp onu kendimden uzaklaştıracağım. Olurda planım mükemmel bir başarıyla tamamlanırsa tekrardan katanamı kınına sokacak ve bir kez daha konuşacağım. "Kaya Ülkesi'nin adaletine güvenmiyor olabilirsiniz fakat sizden bir kez daha bana güvenmenizi istiyorum. Dediğiniz gibi belki de birileri bana işimin bittiğini, gidebileceğimi söyleyecek fakat onları dinlemeyeceğim. Aklımda tırnak tanesi kadar büyük bir şüphe olduğu sürece bu işin peşini bırakmayacağım... Zamanında birilerinin sizin güvenlerinizi karşılıksız bıraktığını anlayabiliyorum fakat ben onlar gibi değilim. O yüzden... Lütfen bana güvenin ve kılıçlarınızı indirin."

[GM - Naruto]

Etrafını saran üç kişiye karşı kafanda oldukça hızlı bir plan oluşturuyorsun ve shinobiliğin sana getirdiği bu serilik içerisinde planını derhal uygulamaya koyuyorsun! Kokuangyou no Jutsu’yu tamamen ortadan kaldırmanın ardında hızlı bir şekilde Shunshin no Jutsu ile bir anda Toshinobu’nun önünde bitiveriyor ve o daha ne olduğunu anlayamadan suratına alttan yukarıya doğru bir tekme atıyorsun! Aldığı bu darbeyle geriye doğru savrulan Toshinobu’nun düşüşünü beklemeden, bir kez daha Shunshin ile hareketleniyor ve jutsu hazırlığında olan adamın hemen dibinde bittiğin anda kınından yarısını çektiğin kananın kabzasını adamın karnına indiriyorsun! Bu adamda karnına aldığı darbe ile geri savrulurken bu kez tam arkana düşen katanalı adama doğru hamleni yapıyorsun. Katananı bu kez kınından tamamen çekip şaşkınlık içinde olan adamın katanasına doğru savurduğun anda ise, hiç olmaması gereken bir şey yaşanıyor. Katanasına vurmak istediğin adamın yüzündeki şaşkın ifade birden donukluğa dönüşürken, senin hamlenle katanası havaya savrulan adam birden dizleri üstüne çöküyor. Adamın yere çökmesiyle birlikte Jotaro’yu gördüğün anda ise neler olup bittiğini az çok anlayabiliyorsun!

Dizleri üstüne çöken adamın yüzündeki hissizlik giderek artarken, tam sağına doğru düşen adamın yaşam belirtilerinin azaldığını anlıyorsun. Adamın sırtının üst kısımlarına saplanmış tantouyu gördüğün anda bakışların bir şimşek gibi Jotaro’ya kayarken, Jotaro ürkek ve çekingen bir şekilde “Sizlere yardımcı olmak istedim.” diyor. Gözlerinin önünde ölmek üzere olan adamın bu düşüşü sanki Toshinobu ve diğerleri için de zamanı durdurmuş gibi olsa da, bu kısa şokun ardından Toshinobu’nun “JOTARO! SENİ OROSPU ÇOCUĞU!” diye bağırdığını duyuyorsun. Az öncesine kadar yüzlerinde çekingen tavırlar okuduğun Toshinobu ve diğer adamın, attığı savaş narasıyla birlikte bu kez tamamen dikkatsiz, öfke ve intikam duygularıyla üstünüze doğru hareketlendiklerini görüyorsun. Vahşi hayvanlar gibi herhangi bir jutsu veya dövüş duruşu sergilemeyen bu saldırının birkaç saniye içine sana ve Jotaro’ya ulaşacağını kestirebiliyorsun. Tsugi ve Rei tarafında da işler daha kızışıyor ve tıpkı Toshinobu gibi onlar da topyekun bir saldırı için hareketlenmeye başlıyor.

[Kotegawa Chisa]

Toshinobu-san'a attığım tekmenin ardından olabildiğince hızlı bir şekilde arkamı döndüm ve diğer jutsu yapan adamın karnına katanamın kabzasıyla vurdum. Geriye yapmam gereken tek bir şey kalmıştı, o da katanasıyla beraber üzerime koşan adamın katanasını elinden düşürmesini sağlamaktı. Katanamı kınından son bir kez daha çektim ve bütün gücümle katanasına vurdum. Katanalarımız çarpışmadan önce adamın suratının aldığı ifade dikkatimden kaçmadı. Kısa bir süre içerisinde şaşkınlıkla dolu olan gözler bir anda yerini donuk bakışlara bıraktı. Hemen ardından ise dizlerinin üzerine çöktü. Yere düşen adamın arkasından ise kısa saçlarıyla, olmayan kaşlarıyla beraber Jotaro çıktı.

Dizleri üzerine çökmüş olan adam kendini yere bıraktığında ise sırtının üst kısmına saplanmış olan Tantou'yu görmeyi başardım. Öfkeli bakışlarımı Jotaro'ya çevirdiğim anda her zamanki gibi ürkek bir şekilde bize yardımcı olmak istediğini söyledi. Bu sözleri söylerken herhangi bir şive kullanmıyor olması da dikkatimi çekti fakat bunun üzerinde duramayacak kadar öfkeliydim.

Birkaç saniyelik şokun ardından Toshinobu-san bağırarak ayağa kalktı ve üzerimize doğru koşmaya başladı. Onun hemen ardından ise katanamla karnına vurduğum adamda üzerimize doğru gelmeye başladı. Normalde, bir shinobi olarak Jotaro'yu korumam gerekiyordu fakat ben öfkeme yenik düştüm.

Jotaro'ya doğru bir adım attım ve boşta olan elimle yumruk atmak için gerildim. "Sana yardımcı olmanı söyleyen olmadı!" diye bağırdıktan sonra bütün gücümle suratına sert bir yumruk indirdim. Bütün uğraşlarımı boşa çıkardığı için, gözlerimin önündeki bir insanı öldürmeye çalıştığı için öfkeliydim. Ama en çokta onu kurtarmak için herhangi bir şey yapamadığım için kendime öfkeliydim. Lakin sakin bir şekilde düşünme yetimi kaybetmemiştim. Bakışlarımı etrafımda gezdirdim ve hemen bir plan oluşturdum.

İlk yapacağım şey üzerime doğru koşan Toshinobu-san ve adamdan kurtulmak olacak. Menzilime girdikleri anda Rakumei'yi kullanacak ve bir boşluk yaratacağım. Hemen ardından katanamın keskin olmayan kısmıyla Toshinobu-san'ın karnına vuracağım. Sonrasında ise katanamın kabzasını kullanarak diğer adamın göğsüne vuracağım.

Eğer buraya kadar başarılı olabilirsem "Rei, Tsugi! Buradaki adamı alın ve Ishigakure'ye götürün! Ne olursa olsun ölmesine izin vermeyin! Size güveniyorum!" diye bağıracağım... Buraya bir saatten biraz daha uzun bir sürede ulaşmayı başardık. Tsugi-chan ve Rei-kun bütün hızıyla köye doğru koşarlarsa 15-20 dakika içerisinde oraya varabilirler. Yolda adamın kanamasını durdurabilirlerse zamanında yetişmeyi başarabilirler. Onların yokluğunda buraya epey bir zorlanacağımı biliyorum fakat umrumda değil, önemli olan karşımdaki adamın yaşamasını sağlamak.

[GM - Naruto]

Jotaro ile göz göze geldiğin, yüzüne takındığın ifade adamı daha pısırık bir ruh haline sürüklerken suratına indirdiğin yumrukla beraber adamın burnunun kırıldığını rahatlıkla hissediyorsun. Büyük bir acıyla inleyerek burnunu tutan Jotaro’nun avucunun arasından sızan kanlar, hemen önündeki adamın akan kanına karışırken dikkatini Toshinobu ve diğer adama yönlendiriyorsun. İkili korkusuzca ve hiçbir çekince göstermeden Jotaro’ya ve dolayısıyla sana doğru koşarken, aradaki mesafenin yeterli olduğunu düşündüğün anda Rakumei no Jutsu’yu aktif hale getiriyorsun. Yaydığın tehditkar ve ölümcül aura doğrudan Toshinobu ve diğer iki adamı sarmaya başlarken, Toshinobu’nun öfkeden delirmiş gözlerinde hiçbir değişiklik göremiyorsun. Sanki salt iradesiyle yaydığın havayı yok etmeye çalışan Toshinobu yine de senin saldırı yapman için yeterli açığı sana veriyor ve katananın keskin olmayan kısmıyla Toshinobu’nun karnına vurduğun anda, Toshinobu’nun ağzından bir miktar kanın fışkırdığını görüyorsun. Ancak buna takılmadan hamleni tamamlamak için Rakumei no Jutsu’dan Toshinobu’ya nazaran çok daha fazla etkilenmiş duran diğer adama dönüyor ve ona da katananın kabzasıyla vurarak adamın yere kapaklanmasına neden oluyorsun. Bu noktada ne Toshinobu ne de diğer adam tekrar ayaklanmak için hareket etmek için çabalasa da, dövüşün başından beri vurduğun darbeler neticesinde artık zorlanmaya başladıklarını görüyorsun. Buna rağmen yüzünü gördüğün Toshinobu’nun gözlerinde yanan öfkenin hiçbir şekilde kaybolmadığını da görebiliyorsun.

İki adamı da geçici süreyle de olsa etkisiz hale getirmenin ardından yerde yatan adamın Ishigakure’ye götürülmesi için Tsugi ve Rei’ye emirlerini veriyorsun. Şu an için bir kargaşanın içinde olan ikili, aldıkları bu emirle rakiplerini bir şekilde atlatarak yanına geliyorlar ve Rei yerde yatan adamı omzuna aldıktan sonra sadece sana kafalarını sallamakla yetinerek bölgeden ayrılıyorlar. Böylece Jotaro’yu öldürmek istediğim grupla baş başa kaldığında, Tsugi ve Rei’nin kapıştığı adamların iki tanesinin yerde yattığını, diğerlerinin de dövüşmek için çok enerjisinin bulunmadığını görebiliyorsun. Bu sıralarda diğer adam göğsünü tutarak hala dizleri üstünde dursa da Toshinobu’nun ayağa kalktığını ve ağzına dolan bir parça kanı tükürmesinin ardından gözlerini sana kilitlemiş bir şekilde durduğunu fark ediyorsun. Öfkeden kuduran bakışlarıyla birlikte Toshinobu “Bundan sonra Asakura’da adın, en lanetli kişilerle anılacak! Bizi hayal kırıklığına uğrattın! Jotaro’nun eline bulaşan kan seninkinde de var!” diyor. Bu cümleleriyle beraber Toshinobu’nun tekrar bir saldırı için hazırlandığını fark etsen de bu saldırının cılız olacağı yönünde sezgiler içinde uyanıyor. Seni yenemeyeceklerini çoktan kavramış gibi duran grubun diğer üyeleri ise soluk soluğa kalsa da hala saf bir nefret aurası yaymaya devam ediyor.

[Kotegawa Chisa]

Jotaro'ya yumruk atmak için gerildiğim anda Ishichou-sama'nın sözleri kulağımda bir kez daha çalındı... Bu yaptığımla beraber Ishigakure'nin namına zarar vereceğimi, Ishichou-sama'nın güvenini kaybedeceğimi biliyorum fakat umrumda değil. Jotaro'nun yaptığı şeyin yapan kişi Ishichou-sama dahi olsa aynısını yapmayı tercih ederdim. Gerilir, kolumda gücümü toparlar ve onun suratının ortasına bütün gücümle bir yumruk atardım!

Suratımdaki öfkeli ifadeyi korurken gerdiğim kolumu ileriye, Jotaro'nun suratına doğru tüm gücümle savurdum. Bütün gücümle savurduğum yumruğumdan sadece burnunun kırılmasıyla kurtulması sıradan bir tüccar olmadığını gösteren bir kanıttı. Sıradan bir insana bu yumruğu attığım takdirde en azından dizlerinin üzerine çökmesi gerekirdi... Açıkçası Jotaro'dan şüphelenmem için bir çok neden bulunuyor. Gerek zaman zaman şivesiz konuşması, gerekse bir insanı soğukkanlılıkla öldürebiliyor oluşu beni şüpheye itiyor. Her ne kadar onun hakkında kötü düşünmek istesem dahi kötü alışkanlığım olan komplo teorileri aklıma amansızca akın ediyor.

Yine de kendimi bu düşüncelerden sıyırmam pek zor olmadı çünkü karşımda yenmem gereken rakiplerim bulunuyordu. Üstüne üstlük bir de ayaklarımın altında ölüm kalım mücadelesi veren birisi... Hal böyle olunca hızlıca arkama döndüm ve planladığım gibi Toshinobu-san ve yanındaki adama hamlelerimi yaptım. Başarılı da oldum fakat buna sevinecek zamanım yoktu. Rei-kun ve Tsugi-chan'ı hızlı bir şekilde yanıma çağırdıktan sonra cümlelerimi aktardım. İkili de oldukça soğukkanlı bir şekilde başlarını sallayarak beni onayladılar ve adamı sırtlayarak Ishigakure'ye doğru ilerlemeye başladılar.

Bu sırada ikilinin dövüştüğü kişilere bakışlarımı çevirme şansını yakaladım. Açıkçası beklediğimden daha iyi bir iş çıkararak beni şaşırttıklarını söylemem gerekiyor. İki kişiyi bayıltmayı başardılar, üstüne üstlük kalanların da yürüyen ölülerden farkları yok. Sanırım tahmin ettiğimden bile daha yetenekliler...

İkili yanımızdan ayrıldıktan sonra Toshinobu-san ayağa kalktı. Ağzındaki kanı tükürdükten sonra öfkeli gözlerini bana dikti ve konuşmaya başladı. Söylediklerinin tamamen saçmalıktan ibaret olduğunu düşünmeme rağmen sonuna kadar dinlemeye devam ettim. En sonunda ise konuşmaya başladım. "Oradan bakıldığında söylediğin şeyleri umursayan birisi gibi mi görünüyorum? Eğer birilerine yardım edebileceksem, birilerinin zarar görmesini engelleyebileceksem Dünya'nın en kötü insanı olarak dahi tanınmaya razıyım!" Kısa bir ara verdikten sonra konuşmama devam ettim. "İntikam arzusunun gözlerinizi ne denli kör ettiğinin farkında bile değilsiniz! Arkadaşınızın sırtına bir kılıç saplandı fakat hala hayattaydı! Onu kurtarabilirdiniz fakat ne yaptınız? Bir aptal sürüsü gibi öfkenize yenik düştünüz ve onu bu hale getiren adamı öldürmeye çalıştınız! Size defalarca bana güvenmenizi söylememe rağmen tekrardan intikam denilen o iğrenç zinciri devam ettirmek için ayağa kalktınız. Gerçekten de istediğiniz şey, kaybetmeyi göze aldığınız şeylerden daha mı değerliydi? Hem de hiçbir şey kaybetmeden istediğiniz sona ulaşabilmek gibi bir yol gözlerinizin önünde dururken!"

Konuşmamı bitirdikten sonra bakışlarımı anlık olarak Jotaro'ya çevirdim ve ne halde olduğunu kontrol ettim. Onun gibi gizemli bir insana güvenmemin imkanı yok, o yüzden dikkatli olmam gerekiyor. Sırtımdan bir saldırı yemek istemiyorum... Jotaro'ya baktıktan sonra tekrardan önüme döndüm ve "Hala dövüşmeye devam mı edeceksiniz? Yoksa Ishigakure'ye gidip arkadaşınız hayat mücadelesi vermekle meşgulken onun yanında mı olacaksınız?" dedim.

[GM - Naruto]

Toshinobu ve beraberindekiler, senin sözlerini pür dikkat dinlerken, Toshinobu ve yanındaki adam dışında gruptaki kimseden dövüşmeye devam edeceklerine dair sinyal alamıyorsun. Bu durum konuşmana bir parça daha özgüven katarken, özellikle Jotaro’nun ciddi bir şekilde yaraladığı adamdan bahsetmenle birlikte Toshinobu ve diğer adamın da gardının indiğini fark ediyorsun. Sözlerin bu noktada öncekilere nazaran daha işe yaramış gibi duruyor ve Toshinobu öfkeli suratından pek taviz vermeden “Bu kez sözlerinde haklısın. Ancak haklı olduğun tek konu, arkadaşımızı düşünmemiz gerektiği.” diyor. Bu cümleleriyle beraber aslında dövüşün resmi olarak da sonlandığının haberini veren Toshinobu “Ancak hiçbir şey burada kalmayacak! İntikam kötüdür, iğrençtir diye boş laflar etmekte üstüne yok. Anlaşılan sen yaşadığımız acıları tatmadın! Umarım tatmazsın da… Fakat Jotaro için hiçbir şey bitmedi! Onu bulacağız ve canını alan biz olacağız!” diyor. Bu kararlı sözlerinin ardından Toshinobu “Ishigakure’ye gidiyoruz.” diyerek grubunu Tsugi ve Rei’nin ardından gidecek şekilde yönlendiriyor.

Tüm bu konuşmalar sırasında kaçamak bakışlarla Jotaro'ya baktığında ise, acıyla burnunu tutmaktan başka hiçbir şey yapmadığını görüyorsun. Toshinobu ve ekibinin gidiş haberini verdikleri anda ise suratında görebildiğin tek yer olan gözlerinin parladığını da anlık olarak yakalayabiliyorsun.