[Jirou Ryu] Hiç Kimseden Biri

User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Jirou Ryu] Hiç Kimseden Biri

Post by GM - Naruto » July 16th, 2019, 11:39 am

Narihira’nın anlatımlarından sonra söz sırasının sana geldiğini anladığında, konuşmaya başlıyorsun. Önceliğin yol ve üzerinde tehlikelerken, bir yandan da kaçamak bakışlarla Narihira’yı süzüyorsun. Kageyasu ile yaşanan buluşma faslının ardından rahatlamış bir görüntü sergileyen Narihira’nın, yol boyunca aynı rahatlığı sürdürdüğünü rahatça fark edebiliyorsun. Ancak bu rahatlığının ardında, sürekli hareketli göz bebekleri, onun da tıpkı senin gibi çevreden gelecek tehditlere karşı tetikte olduğunu gösteriyor. Ufak detayları bile kaçırmadan ilerlemeye çalıştığı belli olan Narihira’nın bu hareketleri nedeniyle, zaman zaman onunla göz göze gelseniz bile, bu süreler göz açıp kapayıncaya kadar geçip gidiyor. Dolayısıyla ister istemez, Narihira’nın yol ile birlikte seni de gözlediğini düşünmeye başlıyorsun.

Tepenin yamacını sonlandırıp Yağmur Ülkesi’nin düz ve çalılık arazilerine doğru yöneldiğinizde, aklındakileri cümlelere dönüştürüyorsun. Sorularının ardından Narihira kısa bir süre sessiz kaldıktan sonra “Riaru’nun amacı malum… Amegakure ve hatta Yağmur Ülkesi’nin yönetimini ele geçirmek. Riaru bir ülkeyi yönetmek, geliştirmek ve ileri taşımak istiyor. Yöntemlerini veya meşruiyetini tartışabilirsin, ancak temel arzusu bu. Ancak bahsettiğim o bir avuç insan, bu amacın ardına saklanarak halka zulmediyor. Bir yöneticiden çok, haydut gibi davranıyor.” diyerek bu konudaki anlatımlarını sonlandırıyor. Narihira’nın bu cümleleriyle aslında Riaru’nun amacı konusunda bilgilerinin bunlarla sınırlı olduğu rahatlıkla anlayabiliyorsun. Zaten Narihira’nın bizzat Riaru ile bir irtibatı olduğu yönünde herhangi bir şey söylememesi ve sadece yanındaki insanların güvenini kazandığını belirtmiş olması, Narihira’nın Riaru tarafından bilinen biri olmadığı izlenimini bile çıkartabiliyorsun. Kaldı ki, Narihira’nın da kendini bundan farklı bir şekilde tanıtmadığının ve bu anlama gelecek bir üslubu da kullanmadığının farkındasın.

Ganmaru ile ilgili sorularına cevap vermek için kafasında cümlelerini toparlayan Narihira “Ganmaru ise ayrı bir olay… Onu çok tanıdığım söylenemez, sadece hakkında konuşulanları biliyorum. Ha, bir kez de beni görmezden gelmişti.” diyor gülümseyerek. Bu gülümsemesini bir sonraki cümlesine kadar kısa bir süreliğine de olsa tutan Narihira “Ganmaru’yu özetlemek için kana susamış demek yeterli olur sanırım. Belki Ishigakure’de de konuşulmuştur, birçok Ishigakureliyi öldürmüş diye duydum.” diyor. Bu anda açık bir yaraya tuz basmış gibi yüzü burulan Narihira kaçamak bir bakışlarına üzgün bir ifade yükledikten sonra “Onun dikkatini çekmenin bir yolu var, ancak o yol tahmin edebileceğin üzere bir hayli kanlı. Eğer Riaru’nun adamlarını biçmeye başlar ve Ganmaru’ya rakip olabileceğimizi gösterirsek, o da kendisini sahaya atacaktır. Bunun dışında onun dikkatini çekmeyi başarabileceğimiz bir plan bulunmuyor. Zaten bu yüzden onu ortaya çıkarmak için anlık durumlardan faydalanmamız gerektiğini belirtmiştim.” diyor. Bu cümlelerinin ardında bir şeyler sakladığı belli olan Narihira, kısa bir sessizliğin ardından “Dürüst olmak gerekirse, onunla bir dövüşe girmeyi de mantıksız buluyorum. Jounin rütbesindeki birçok kişiyi birkaç saniye içinde öldürebilen birinden bahsediyoruz! Kendi adıma konuşacak olursak, onun karşısında zerre şansım olduğunu düşünmüyorum.” diyor sakladığı sırrını açığa çıkartırken.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Jirou Ryu
Ishigakure
Ishigakure
Posts:292
Joined:September 1st, 2018, 8:08 pm
Künye:

Re: [Jirou Ryu] Hiç Kimseden Biri

Post by Jirou Ryu » July 16th, 2019, 10:48 pm

Oluşan sessizlik, aslında olabildiğince sesliydi. Tempolu koşmanın beraberinde getirdiği rüzgar zaman zaman sertçe suratımıza çarpıp, bize göz dağı verirken beraberinde bir uğultuda bırakıyordu. Bu uğultuya kimi zaman sert bir zemine basmanın getirdiği o tap sesi, bazen de yumuşak bir kar tabakasının ayaklarımızın altında ezilirken çıkardığı o vıcık sesi eşlik ediyordu; ama tüm bunların arasından, en çok hoşuma giden ses, Narihira-san'ın sesiydi. Bana yalnız olmadığımı hissettiriyor, bu belki de ölüm koşusunu biraz daha kabul edilebilir kılıyordu.

Bu noktada onu dinlemek, sadece bir şeyleri öğrenmek anlamına gelmiyordu benim için. Belki de bu yüzden sorularıma sessiz kaldığı o bir kaç saniyelik süreç, bana haddinden uzun gelmişti; çünkü içinde bulunduğumuz bu stresli ortam ve Kageyasu-san'ın bana hitaben söylediği sözlerinin ağırlığı, ortam sessizleştiğinde fırsat bulmuş pirina sürüsü gibi üzerime çullanıyordu ruhumu tüketmek için. Rüzgarın uğultusu rahatsız edici bir çığlığa evrilirken bastığımız zeminden çıkan sesler ölü bir adamın üzerine basmış gibi bir hissiyat uyandırıyordu içimde... Ve tüm bunların bana hatırlattığı tek şey, Yağmur Ülkesindeki savaştan başka bir şey değildi. O gün o savaşta, her şey son bulduğunda, kafamı gökyüzüne kaldırmayıp, çevremde gezdirdiğimde gördüğüm görüntünün rahatsız ediciliği ile aynıydı her şey.

Derin bir nefes, tüm bu ağırlığı kaldırabilmesi için ruhuma destek amaçlı ciğerlerime dolarken, Narihira-san konuşmaya başlamıştı. O an bir kez daha, kısacık anlığına çevreye kolaçan eden gözlerim Narihira-san'ın göz bebekleri ile buluşmuştu. Bu Narihira ile aramızda sık sık olan bir şeydi. Düşmanı kollayan gözler, bazen dostun bakışları ile kesişiyordu. Aslında belki de tamamen, Shinobi dürtüsünün getirdiği bir refleks ile yapıyorduk bunu. Tatsız bir deneyimin artıkları olarak, belki de yanımızdaki adama bile güvenemiyorduk tam olarak.

Benim artıklarım, henüz taze bir olayın artıkları olmasına rağmen, Narihira-san'ın nasıl bir hikayesi olduğunu bilemiyordum; ama o bakışlarda sadece düşmana değil, dosta karşı da olan bir temkinin izlerini sezebiliyordum. Bunu yadırgamıyordum; çünkü aynı izler, benim de gözlerimde vardı.

Narihira-san'ın, Riaru hakkındaki sözleri benim için tatmin ediciydi. Zira sadece Riaru hakkında yüzeysel bilgiler edinmemiştim. Bir çok varsayım ve Riaru'nun sınırın öbür tarafında da insanlar tarafından aynı gözlerle bakıldığını öğrenmiştim. Bizlerde Riaru'nun amacının bu olduğunu düşünüyorduk; ama belki de, onu daha yakından hissedenlerin ve faaliyetlerine en başından beri şahit olanların, çok daha farklı bir amacı görebileceklerini düşünerek hata yapmıştık. Zira Riaru, basit bir düşünceyi, devasa bir ideal haline çevirmiş, tehlikeli bir insandı. Ona fazla mana yüklemeye gerek yoktu. Yönetmek istiyordu ve bunu yaparken ne kadar zarar verdiğini umursamıyordu.

Bana göre en tehlikeli insan türünden biri olan, gözü kararmışlardan biriydi sadece.

Sohbetin diğer kısmı ise, başka bir tehlikeli insan türüne aitti. Zarar vermekten, bir şeyleri yok etmekten zevk alan insanlar, bana göre Riaru gibi insanlardan daha tehlikeliydi. Riaru gibi bir insan hedefleri uğruna zarar verirdi ve bu umurunda olmazdı; ama Ganmaru gibi insanlar zarar vermek için zarar verirdi ve bundan zevk alırdı. Bu durumu düşündükçe sinirlenmeden duramıyordum. Zira, onlarca İshigakure Shinobosi'nin bu adamın ellerinde, sırf ona zevk olsun diye öldürülmesi düşüncesi, Narihira-san'ın sözlerinden bağımsız bir şekilde aklıma kazınıyordu.

Bu iğrenç bir histi ve başlı başına Ganmaru ile gözümü karartarak savaşmam için bir nedendi. Ama tek sıkıntı, Kagayasu-san'ın aklıma kazınan sözleriydi. Bu görevi zorlaştırmak için değil, kolaylaştırmak için gelmiştim ve gerekirse buna katlanmak, boynumun borcuydu.

Gene de, Narihira-san gibi düşünmüyordum. En azından Ganmaru, beni o kadar korkutmuyordu. Bu kendime duyduğum güvenden değil, Kaoru ile savaşımdan sonra yıldızları görmüş biri olarak, yıldızların altındaki şeyler sadece o kadar da korkutucu gelmiyordu.

Yolun devamını takip eden gözlerim, zaman zaman sağa ve sola kayarken: "Şans, belirsiz bir şeydir Narihira-san. Bu yüzden ben ölüm kalım savaşlarında şansa inanmaktan çok, anın gerçekliğine inanırım." diye girdim söze rengi belli olmayan, stabil bir ses tonunda. "Eğer kabul edersen ve orada işler bir türlü istediğimiz gibi gitmezse, son çare olarak Ganmaru ile o dövüşe, tek başıma girmek istiyorum. Ama öncesinde tüm ihtimalleri, senin önderliğinde deneyeceğim ve sen artık bitti dediğin anda, yumruklarımı sıkacağım. Zira bu görevin benim için, başarısızlık gibi bir ihtimali yok." stabilin tonun kendinden emin ve kararlı bir tona yavaş yavaş evrildiği bir tempoda devam ettim sözlerime.

Bakışlarım ise kısa bir anlığına, bir kez daha Narihira-san ile buluştu.
Image
I'm Kita Usagi's bitch.
Künye
İsim: Jirou Ryu
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 235.000 Ryo
Prestij: 2 PP
Ün: 29
Kullanılabilir GP: 0 GP
Motivasyon
Tek adam olmak: Tüm dünyayı tek bir çatı altında toplama hedefi onun motivasyonudur. Bu sayede dünyadaki tüm gereksiz savaşları sonlandıracağına inanmaktadır ve gerekirse bunun için bir savaş daha çıkartmaya hazırdır.
Komplikasyon
Kanayan yara: Ailesinin ölüp ölmediğini bilmemek onun kalbine saplanmış bir hançer gibidir. Sürekli kanamasına, sürekli acımasına sebep olmaktadır. Her zaman aklının ucunda bu soruyla yaşamasına sebep olmaktadır ve kim bilir belki bu soru onun sonu olacaktır.


Özellikler
Yeni Avcılar Karakter Bingo Kitabı’nda bulunan bir kaçağı başarılı bir şekilde avlamış olduğu için shinobiler içerisinde daha tanınır hale gelmiştir. Bu tanınmanın getirisi olarak da, diğer shinobilerle girdikleri etkileşimlerde, daha saygı duyulur ve sözleri daha dinlenir olmaktadır. Karakterin durum içerisinde mantıklı hareketleri –mevcut stat ve becerileri de dikkate alınarak- diğer shinobiler tarafından fazla sorgulanmaz.

Bu özellik GP veya PP harcayarak geliştirilemez. Tamamen kurgusal bir yapısı bulunması nedeniyle, karakter bu özelliği kaybedebilir.

Üç Kişinin Sırrı Ishichou ile karakter arasında geçen konuşmalar sırasında karaktere verilen gizli görev nedeniyle, Ishichou’nun karaktere duyduğu güven artmıştır. Bu sayede karakter Ishichou’ya daha ulaşabilir olduğu gibi, karakterin bilgi erişimi, görüş alışverişi veya benzeri konularda Ishichou tarafından daha iyi bir yönlendirilmesi muhtemeldir. Bununla birlikte, Ishichou’nun artan güveni karakterler üzerinde başarı konusunda daha büyük baskı oluşturmaktadır. Karakter hatalı karar almaktan ve hatalı adımlar atmaktan çekinmektedir. Bu nedenle karakter, doğrudan bir aksiyon alırken daha öncekilere nazaran daha düşünceli bir şekilde hareket etmektedir.

Bu özellik karakterin diğer shinobi ve kişilerle etkileşimine herhangi bir etkide bulunmaz. Bununla birlikte tamamen kurgusal bir yapısı bulunması nedeniyle, karakter bu özelliği kaybedebilir.



Profil
Güç: 10
Çeviklik: 11
Kondisyon: 6
Potansiyel: 5
Varlık: 3
Zeka: 4

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 10
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
*[Kondisyon] Form: 10
*[Potansiyel] Ninshuu: 5
[Varlık] Aldatma: 1
*[Varlık] Empati: 3
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1


Ninjutsu
Shunshin, D-rank
Otonaku Ashi Jutsu, D-rank
Girigiri, D-Rank
Kizetsu no Jutsu, C-Rank
Choune no Jutsu, C-rank
Jintei, C-Rank
Raiton no Yoroi, A-rank
Raiyata, A-rank


Taijutsu
Musatsu Stili, B-Rank

Genjutsu
Kokuangyou no Jutsu, A-rank
Shibou no Jutsu, B-rank

Özel mod
Kage no Senshi

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
-Kaderin cilvesi sonucu elde edilen Wakizashi (Sırtında bulundurur)
-Özel Üretim Tantou (Belinde, ulaşımı oldukça kolay bir yerde bulundurur)
-Ryu'nun ekstra shinobi ekipmanlarını koymak için kullandığı özel üretim ekipman çantası (Sağ bacağında ulaşımı kolay bir yerde asılıdır.)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Jirou Ryu] Hiç Kimseden Biri

Post by GM - Naruto » July 18th, 2019, 10:41 am

Söze girmenle birlikte Narihira sürdürdüğü kaçamak bakışlarını senden esirgemeden seni dinliyor. Söylediklerinin ona ne kadar anlamlı geldiği konusunda bir fikir sahibi olamasan bile, Ganmaru ile teke tek dövüşme fikrini çok sıcak bakmadığını, kaybolan tebessümünden ve burkulan suratından anlayabiliyorsun. Ancak içinde bulunduğun durumu kavramış gibi ve aranızda herhangi bir ast-üst ilişkisi olmadığını belirtmek istercesine tebessümünü geri kazanan Narihira “Eğer bunu yapman gerektiği kanaatine ulaşırsan, senin durduramam. Fakat yine de başka seçeneklere daha çok şans verelim.” diyor özellikle şans kelimesinin üstüne diğer kelimelerinden daha fazla dikkat çekerek.

Yağmur Ülkesi içerisinde, senin için bilinmezlik içeren yollardan yaptığınız hızlı ilerleyiş, yaklaşık 15 dakikalık bir sessizlik içerisinde geçiyor. Bu süre zarfında her ikiniz de çevreden gelebilecek tehlikelere karşı pür dikkat bir halde ilerliyorsunuz. Bakışlarınız birbirinizi kontrol ve kollayan şekilde sürekli etrafınızda devinirken, Yağmur Ülkesi’nin kış yağmuru ile yüzleşmeye başlıyorsunuz. Isınan vücudunuzu serinletmek için size oldukça iyi gelen bu yağmur dalgası, ilerleyişinize herhangi bir şekilde ket vurabilecek nitelikte olmuyor. Sanki yaratıcı tarafından bedeninizin susuzluğunu gidermek için gönderilen bu yağmur, etrafınıza saran ekinsiz topraklara da can vermek istercesine yağıyor. Fakat bu anlarda içinizi serinleten yağmur, sizin için kısa bir mutluluk oluyor sadece. Neredeyse Narihira ile eş zamanlı olarak ufukta görünen insan kalabalığı, adımlarınızın hızının düşmesine neden oluyor.

Narihira ufukta bulunan insanları senin de fark ettiğini anladığı anda “Yakınlarda herhangi bir yerleşim yeri bulunmuyor. Riaru’nun adamları olma ihtimali var, yine de dikkatli olalım.” diyor. İçinde bariz bir çekince barındırmayan ancak yine de ihtiyatlı olmanın faydalı olacağını belirten bu cümlelerinin ardından Narihira ilerlemesine kaldığı yerden devam ediyor. Kısa bir süre içinde karşınızdaki insan kalabalığı sayıca belli olurken, çalılık bir alanın hemen girişinde duran grubun sekiz kişiden oluştuğunu görüyorsun. Tipleri neredeyse birbirlerinden ayırt edilemeyecek kadar sıradan olan bu insanların üzerlerinde, herhangi bir köye, ülkeye veya organizasyona bağlılığını belli eden bir işaret veya emare göremiyorsun. Bu anda seninle aynı detayları fark etmiş olan Narihira “Bu güzergah Riaru’nun silah sevkiyatı ve diğer yasadışı işleri için kullandığı yollardan. Adamların yüzleri de yabancı gelmiyor, Riaru’nun adamlarıdır.” diyerek daha net bir şekilde fikrini söylüyor. Ancak buna rağmen, ilerlemesinde herhangi bir çekince göstermiyor.

Sekiz kişiden oluşan gruba, onların da sizi net bir şekilde görebileceği bir mesafeye kadar yaklaşmanızın ardından, gruptan bir kişi öne çıkıyor. Ancak Narihira henüz daha adamın konuşmasına fırsat vermeden “Riaru-sama’nın yoldaşları değilseniz önümüzden çekilseniz iyi edersiniz!” diyor. Kendinden oldukça emin bir şekilde ağzından çıkan bu kelimelerin ardından, gruptaki havanın yumuşadığını rahatlıkla görebiliyorsun ve öne çıkan adam “Bizler de Riaru-sama ile beraberiz!” diyor. Bu cevabın ardından Narihira “Sizler Shinpi karargahından mısınız?” diye soruyor. Narihira’nın bu sorusu sanki grupta daha da rahatlatıcı bir hava yaratırken, öne çıkmış olan adam “Evet dostum. Siz neredensiniz?” diye soruyor. Bu sorununun üzerine Narihira “Yosu-san’ın adamlarındanız ve bazı bilgileri toparlamak için görevlendirildik. Ishigakure’den aldığımız bilgileri Ganmaru-san’a iletmemiz söylendi. Kendisi hala Shinpi karargahında mı, yoksa başka bir bölgeye geçti mi?” diye soruyor. Bu soru grupta ufak bir çekingenlik yaratmış gibi görünse de önde duran adam “Kendisi orada. Bizim yapacağımız sevkiyattan sonra başka bir karargaha geçecek.” diyor ve hemen ardından sanki oldukça önemli bir işin üstesinden geliyormuş gibi böbürlenerek gülmeye başlıyor. Narihira bu cevabın ardından yüzüne bir tebessüm kondururken “O zaman elimizi çabuk tutmamız lazım.” diyor. Fakat içten içe bu cümlenin farklı anlamlara çıkacağını rahatlıkla anlayabiliyorsun. Narihira sözlerinin ardından ufak adımlarla yürümeye başlarken, sen de ona eşlik ediyorsun ve Narihira neredeyse dudaklarını bile oynatmadan ve sadece senin duyabileceğin bir ses tonuyla “Öndeki adam ve soldan üç adam benim. Gerisini halledebilirsin, değil mi?” diyor. Ardından ise adımları hızlanmaya başlıyor, yüzündeki tebessüm artarken.

Karşınızda duran adamlarla aranızdaki mesafe yaklaşık 25 metre kadar. Narihira’nın sana bıraktığı adamların hepsi de, yarım metre aralıklarla yan yana durmakta. Hiçbirinin üzerinde kesici veya delici bir alet görünmese de, hepsinin bel hizasında bir ekipman çantası mevcut. Genel tavırları ise, herhangi bir saldırı beklediklerini göstermiyor. Narihira’nın sözlerinden sonra gayet rahat ve savunmasız bir görüntü çizdikleri söylenebilir.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Jirou Ryu
Ishigakure
Ishigakure
Posts:292
Joined:September 1st, 2018, 8:08 pm
Künye:

Re: [Jirou Ryu] Hiç Kimseden Biri

Post by Jirou Ryu » July 19th, 2019, 2:58 am

Narihira-san'ın dövüşme konusundaki olumsuz yaklaşımına rağmen, iyi bir insan ilişkisinin altında yatan en büyük temelin, anlayış olduğuna inanan biri olarak istemsiz bir hoşnutluk oluştu içimde. Ben onun neden dövüşe karşı olduğunu çok net bir şekilde anlarken, onun da benim neden son çare olarak bu yola başvurmaktan çekinmeyeceğimi anladığına emindim. En azından bazı şeyleri yansıtmamakta çok iyi olan o yüz hattında, anlayışın perçemlerini her gülümsediğinde otuz iki düşünü gördüğüm kadar net bir şekilde görebilmiştim.

Bu oldukça güven verici bir his olduğu kadar, aynı zamanda uzun zamandır hissetmekten çok uzak olduğum bir histi. Zira son zamanlarda çıktığım tüm görevlerde, neredeyse partnerlerim ile kurduğum ilişki, karşılıklı anlayıştan çok uzak, zayıf ilişkilerdi. Zaten bunların sonucunda yaşanan şeyler de, pek iç açıcı değildi. En azından aynı şeyin, Narihira-san ile yaşanmayacağını ön görmem, içimi rahatlatan, güven verici faktörlerden biriydi. Bu yüzden tüm o karşıt düşüncelere rağmen, önümüzde bizi bekleyen o sessizlikten önce, usulca Narihira-san'a fısıldamaktan çekinmemiştim: "Anlayışın için teşekkürler, sana güveniyorum Narihira-san." Adımlarımızın hızlandığı, yer şekillerinin yavaş yavaş değişmeye başladığı anlarda, benim son sözlerim ile dakikaların birbirini kovaladığı bir zaman aralığında, ilk koca sessizlik dalgası kıyılarımıza ulaşmıştı. Ne Narihira-san ne de ben, bu en fazla on beş dakika olduğunu tahmin ettiğim süreçte konuşmak yerine, dikkatimizi yola vermiş ve belki de bu zamana kadar konuştuklarımızı bu on beş dakikalık süreçte, sadece sindirmiştik. En azından ben yol boyunca sadece etrafımı kolaçan etmek yerine, zaman zaman Narihira-san'ın söylediklerini kafamda bir kez daha düşünmüş, özellikle Ganmaru konusu üzerinde durmuştum. Bu adamın ne kadar süre hayatımızın içerisinde olacağını bilemezdim; ama içinde olduğu süre zarfı boyunca, en önemli odak noktası olması gerektiğine neredeyse emindim.

Belki bu özgürce aldığımız nefesler bir süre sonra Ganmaru'nun iki dudağı arasında ya da sıktığı yumruklarının avuçlarında zincirlenmiş bir şekilde, kaderini bekleyecekti. Başarılı olur ya da olamazdık; ama her halükarda, bu özgürce nefeslerimizin süregelmesi için elimizden geleni yapmamız gerekiyordu. Gerisi belki Narihira-san'ın düşündüğü gibi belirsiz bir şansın talihine belki de benim inandığım gibi anın gerçekliğinde doğmuş bir fırsatın sürpriz yapmasına bakacaktı; ama şüphesiz bu anlara gelmemiz için bile, çok çabalamamız gerekiyordu. Ne kadar komik değil mi? İnsanların elinden geleni yaparak ulaştığı şeyin, tamamen şansa ya da fırsatlara yetecek kadar olması...

Zihnimde katılaşmaya başlayan bu ağır düşünceler, adeta kutsal bir suyun mistikliğini barındıran Yağmur Ülkesinin sınırlarında üzerimize yağmaya başlayan yağmur ile ıslanıp yumuşadı adeta. Yağmurun sadece bedenimi değil, zihnimi de rahatladığı bu anlarda ise, ilk misafirlerimiz ufukta gözüktü.

Derin bir nefes konsantrasyonumu artırması maksadı ile ciğerlerime dolarken, ufak bir baş sallaması ile Narihira-san'ın sözlerini onayladım sadece. Bu noktada kontrolü ona bırakmak en iyisi olacaktı. Nitekim bu kararımın adamlara yaklaştığımız ilk adımlardan sonra, ikinci sözleri ile doğru bir karar olduğuna emin oldum. Narihira-san kesinlikle işin erbabı biri olduğunu, benim için herhangi bir şekilde sıradan gözüken bu heriflerin tiplerinden onların Riaru'nun adamları olduğunu onaylaması ile kanıtlıyordu.

Grup ile aralarında geçen konuşma ise işin sadece saygı boyunu artırmıştı benim için. Zira tüm konuşma boyunca her bir sözünün, iyi seçilmiş ve planlanmış şeyler olduğunu fark etmiştim. Sözleri hem adamları rahatlatmak için bir zehir görevi görürken hemde adamların ağzından laf alan bir kanca görevi görüyordu. Tüm bunları ise bu zamana kadar harcadığı çabalar ile edindiği konum ve bilgilerle yapıyordu. Riaru, bana göre kesinlikle değerli bir cevheri elinden kaçırmıştı ve bunu fark ederse çok geçmeden Narihira-san'ı öldürmek için kollarını sıvayabilirdi. Tabii o bunu yapana dek, biz onun başını kesmezsek.

Konuşmanın iyi gözüken gidişatına rağmen, tüm konuşma boyunca bir kaç santim uzağında durduğum Wakizashi'yi çekmeye o kadar hazırdım ki, her an gözlerimin önüne kesilmiş bir boğazdan akan kan şelalesinin görüntüsü gelebilirdi. Nitekim Narihira-san'ın gruba hitaben yaptığı son sözleri grup için farklı bir anlama gelirken benim için o şelaleyi saniyeler sonra göreceğim anlamına geliyordu. Islak zemini ezen adımlarımız, gruba doğru yaklaşırken, gaipten geldiğini düşüneceğim kadar profesyonel bir şekilde konuşan Narihira-san'ın sözleri ile gözlerimdeki bakış, avını öldürmek için o son sıçramaya hazır yırtıcının gözlerindeki soğukluğa, acımasızlığa büründü.

Mesafe azalmaya devam ederken, Narihira-san ile senkronize bir şekilde hareket edecektim. İçimizden birinin önce saldırması, diğerinin işlerini zorlaştırırdı sadece. Ama aynı anda hareket edersek, ani bir ölüm karşısında grubun yaşayacağı o kısa anlık şok, ikimize de yetebilirdi. Bu yüzden Narihira-san harekete geçtiğinde hızlı bir Shunshin no jutsu ile sağdaki üçlünün en solda kalan elemanın dibine girecek ve Wakizashi'yi musatsu öğretilerinin öncülüğünde boğazına doğru ani ve ölümcül bir kesiş ile savuracaktım. Akabinde başarılı olursam, adamın canlı ile cansız olmak arasında gidip gelen bedeni yere düşmeden sırası ile ikiliye de Musatsu öğretilerinin ışığında boğazlarına ya da ölümcül olabilecek o an ulaşabildiğim herhangi bir noktalarına kesiş hamleleri ile saldırımı sürdürecektim. Bunu ten temiz ve en hızlı şekilde bitirmek istiyordum.
Image
I'm Kita Usagi's bitch.
Künye
İsim: Jirou Ryu
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 235.000 Ryo
Prestij: 2 PP
Ün: 29
Kullanılabilir GP: 0 GP
Motivasyon
Tek adam olmak: Tüm dünyayı tek bir çatı altında toplama hedefi onun motivasyonudur. Bu sayede dünyadaki tüm gereksiz savaşları sonlandıracağına inanmaktadır ve gerekirse bunun için bir savaş daha çıkartmaya hazırdır.
Komplikasyon
Kanayan yara: Ailesinin ölüp ölmediğini bilmemek onun kalbine saplanmış bir hançer gibidir. Sürekli kanamasına, sürekli acımasına sebep olmaktadır. Her zaman aklının ucunda bu soruyla yaşamasına sebep olmaktadır ve kim bilir belki bu soru onun sonu olacaktır.


Özellikler
Yeni Avcılar Karakter Bingo Kitabı’nda bulunan bir kaçağı başarılı bir şekilde avlamış olduğu için shinobiler içerisinde daha tanınır hale gelmiştir. Bu tanınmanın getirisi olarak da, diğer shinobilerle girdikleri etkileşimlerde, daha saygı duyulur ve sözleri daha dinlenir olmaktadır. Karakterin durum içerisinde mantıklı hareketleri –mevcut stat ve becerileri de dikkate alınarak- diğer shinobiler tarafından fazla sorgulanmaz.

Bu özellik GP veya PP harcayarak geliştirilemez. Tamamen kurgusal bir yapısı bulunması nedeniyle, karakter bu özelliği kaybedebilir.

Üç Kişinin Sırrı Ishichou ile karakter arasında geçen konuşmalar sırasında karaktere verilen gizli görev nedeniyle, Ishichou’nun karaktere duyduğu güven artmıştır. Bu sayede karakter Ishichou’ya daha ulaşabilir olduğu gibi, karakterin bilgi erişimi, görüş alışverişi veya benzeri konularda Ishichou tarafından daha iyi bir yönlendirilmesi muhtemeldir. Bununla birlikte, Ishichou’nun artan güveni karakterler üzerinde başarı konusunda daha büyük baskı oluşturmaktadır. Karakter hatalı karar almaktan ve hatalı adımlar atmaktan çekinmektedir. Bu nedenle karakter, doğrudan bir aksiyon alırken daha öncekilere nazaran daha düşünceli bir şekilde hareket etmektedir.

Bu özellik karakterin diğer shinobi ve kişilerle etkileşimine herhangi bir etkide bulunmaz. Bununla birlikte tamamen kurgusal bir yapısı bulunması nedeniyle, karakter bu özelliği kaybedebilir.



Profil
Güç: 10
Çeviklik: 11
Kondisyon: 6
Potansiyel: 5
Varlık: 3
Zeka: 4

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 10
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
*[Kondisyon] Form: 10
*[Potansiyel] Ninshuu: 5
[Varlık] Aldatma: 1
*[Varlık] Empati: 3
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1


Ninjutsu
Shunshin, D-rank
Otonaku Ashi Jutsu, D-rank
Girigiri, D-Rank
Kizetsu no Jutsu, C-Rank
Choune no Jutsu, C-rank
Jintei, C-Rank
Raiton no Yoroi, A-rank
Raiyata, A-rank


Taijutsu
Musatsu Stili, B-Rank

Genjutsu
Kokuangyou no Jutsu, A-rank
Shibou no Jutsu, B-rank

Özel mod
Kage no Senshi

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
-Kaderin cilvesi sonucu elde edilen Wakizashi (Sırtında bulundurur)
-Özel Üretim Tantou (Belinde, ulaşımı oldukça kolay bir yerde bulundurur)
-Ryu'nun ekstra shinobi ekipmanlarını koymak için kullandığı özel üretim ekipman çantası (Sağ bacağında ulaşımı kolay bir yerde asılıdır.)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Jirou Ryu] Hiç Kimseden Biri

Post by GM - Naruto » July 20th, 2019, 8:45 am

Narihira ile eş zamanlı olarak yaptığınız ilerleme, bir noktadan sonra iki avcının simultane saldırısına dönüşürken, Narihira'nın kınından çıkan katanası, yere düşen yağmur damlalarıyla birlikte sizinle konuşan adamın göğsünü ikiye ayırırken, sen de Shunshin no Jutsu ile ilk hedefinin hemen yanıbaşında bitiveriyorsun. Şaşkınlık ve ihanetin okunduğu gözlerle anlık temasının ardından içindeki Musastu savaşçısının ruhunu serbest bırakarak wakizashinin kontrolü ele almasına izin veriyorsun. Kınında çıkan wakizashin yere 20 derecelik bir açıyla ilk rakibinin boğazına kusursuz bir kesik atarken, üzerine sıçrayan kanı ve adamın boğuk çığlıklarını umursamadan wakizashin ile kesişlerine devam ediyorsun. Kolunu savurduğun ivmeden de faydalanarak, hafifçe kamburunu çıkartıyor, destek bacağını dizinden kırıyor ve bu sayede çevikliğini de bir üst noktaya taşıyabiliyorsun. Kendi etrafında yaptığın bir tam tur dönüşün ardından, kafan ikinci rakibinin göğüs hizasına denk gelecek şekilde duruyor ve ardından destek bacağından kuvvet alıp kamburunu da doğrultarak wakizashini yere 70 derecelik bir açı ile savuruyorsun. Rakibinin göğsünün üst kısmından başlayıp boğazını ve devamında çene kısmından burnunun birkaç santim yanına kadar uzanan kesik, wakizashini tamamen kızıl bir renge bürüyor. Geriye kalan son rakibin, saniyeler içine iki yoldaşının ölümüne şahitlik ederken, birkaç adım geri atmaya ve aradaki mesafeyi açarak savunma pozisyonuna geçme niyetinde gibi duruyor. Ne var ki çevikliğin, adamın bu beyhude çabasına acıyan bir bakış atmakla yetiniyor. Havaya kalkan wakizashini kalkış açısının tersinde yere indirirken, vücudunu bir kez daha döndürmeye başlıyorsun. Bu şekilde kazandığın ivmeden yararlanmaya devam ederken, wakizashini tekrar yerden yukarıya doğru kaldırdığında, rakibinin göğsüne derin bir kesik atıyorsun. Bu hamlenin ardından ise, son ölümcül hamleni yapmak adına, wakizashini bir kez daha aşağıya doğru savururken, rakibinin göğsündeki ikinci derin yara, tıpkı diğerleri gibi onun da dizlerinin üstüne çöküp yığılmasına neden oluyor.

Kızıla boyanmış wakizashinin üzerindeki kanı, son öldürdüğün rakibinin üzerine silip wakizashini temiz bir şekilde kınına yerleştirirken, Narihara'nın da aynı şekilde katanasını kınına soktuğuna dair sesleri duyuyorsun. Bakışların onunkiyle karşılaştığı anda, ikinizin de yüzüne sıçramış kanlar vahşi bir görüntü ortaya çıkarıyor. Narihira hiçbir şey söylemeden öldürdüğü adamlardan birinin üzerindeki kıyafetin temiz kısmından iki parça kumaş koparıyor ve bir parçayı sana attıktan sonra, elindeki parçayla yüzünü siliyor. Tam bu esnada Narihira "Bana bir tane ceset borcun var." diyor gülümseyerek. Onun ne dediğin tam olarak anlayamadığını belli eden bakışlarına karşılık Narihira yerdeki cesetleri gösterirken "Öndeki ve soldan üç adam benimdi. Yani bu da demek oluyor ki geriye kalan dört adam senindi! Neyse, bu seferlik benden olsun." diyor gülümsemesini bir kahkahaya dönüştürürken.

Yüzlerinizi silip, suratlarınızdaki kanlı görüntüden kurtulmanızın ardından Narihira "Sevkiyat ne kadar aksarsa biz de o kadar zaman kazanırız." diyerek buradaki katliamın nedenini açıklama ihtiyacı hissederken "Ancak cesetleri burada bırakamayız. Onları gizleyelim." diyor. Hemen ardından yüzüne yerleşen tebessümle "Hoş, yeteri kadar dikkatli olurlarsa yerdeki kanlardan durumu anlarlar ama... O noktada da yağmura güvenelim." diyor. Bu anda Narihira'nın öldürdüğü adamların üzerideki kesiklere baktığında, birkaç kesik ve saplamadan oluşan yaralanmaları görebiliyorsun. Bu yaralanmalardan yola çıkarak Narihira'nın elindeki katanayı kullanmayı bildiği yönünde hiçbir şüphen olmasa da, onun bir stil kullanıp kullanmadığı noktasında pek de bir fikrin olmuyor. Narihira bu anda etrafına bakınsa da, ortada cesetleri saklayabileceğiniz bir kuytuluk bulmak da zorluk çekiyorsunuz. Bu sebeple size biraz zaman kaybettirecek olsa da, her bir cesedi bölgenin farklı noktalarına taşıyıp güzergah üstü sayılamayacak noktalara bırakmaya karar veriyorsunuz. Bu sayede bir ceset bulunsa dahi, diğerini bulmanın biraz vakit alacağından yola çıkarak, mümkün olduğunca fazla zaman kazanmayı umuyorsunuz.

Cesetlerle işinizin bitmesinin ardından yağmur şiddeti bir miktar daha arttırırken, siz de ilerleyişinize kaldığınız yerden devam ediyorsunuz. Yolda kaybettiğiniz zaman ve sevkiyatın gelecek olması gibi nedenlerle, bu aşamada hızınızı birkaç kat arttırıyorsunuz. Bu noktada Narihira kısa bir süre sonra Shinpi karargahına varacağınızı söylemeyi de ihmal etmiyor.
Off Topic
Bu tur için hamlelerini genel itibariyle GM olarak ben yönettim. Ancak sonraki aşamalarda taijutsu tabanlı hamleleri daha detaylı anlatman gerekiyor. En azından birkaç hamleden oluşan wakizashi savuruşları gibi durumlarda, bu savuruşları nasıl yaptığın bir hayli önemli. Sadece Musatsu stiline göre demen açıkçası benim için yeterli değil. Yine bunun gibi, sırasıyla herkesin boğazına kesik atacaktım gibi bir anlatımı da yeterli görmüyorum. Niteliği itibariyle bu tür hamlelerin daha detaylı anlatılması gerektiğini düşünüyorum.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Jirou Ryu
Ishigakure
Ishigakure
Posts:292
Joined:September 1st, 2018, 8:08 pm
Künye:

Re: [Jirou Ryu] Hiç Kimseden Biri

Post by Jirou Ryu » July 21st, 2019, 1:09 am

Birilerinin canına kıyarken düşünmem gereken şey akan kanın mı yoksa yağan yağmurun mu yere daha çabuk ulaştığına dair bir şey olmamalıydı; ama her bir kesiş sonrası, belki de biraz daha soğuk ve ifadesiz bir hal alan bakışlarımın altında böyle salakça bir merak yatıyordu.

Kan ile karışmış yağmur suyunun o garip tonunda duraklarken bakışlarım, net ve acımasız kesişler ile buluşmuş cesetler çoktan anlamını yitirmiş, içi boş kabuklar haline gelmişti benim için. Belki artık birileri öldürdükten sonra vicdan azabı çekmeyecek kadar çok ceset bırakmıştım arkamda belki de sadece savaştan arta kalan öfkemin közleri hâlâ bir miktar ısı barındırıyordu içinde. En ufak esinti de, tekrardan çızırdayacak ve yakınına yaklaşan her şeyi o kontrolsüz ısısı ile yakıp, pişirecekti. Hangi senaryonun benim rolüme biçildiğini bilmiyordum ama içinde bulunduğum bu durumun özeti bundan ibaretti. Birileri ölüyordu ve benim tek düşündüğüm şey, kanın mı yoksa yağmurun mu daha hızlı aktığıydı. Bu durumda Narihira-san'ın öldürmemizi rol biçtiği her Riaru adamına acıyordum. Çünkü benim elimden gelen her ölüm, içinde bir tutam belirsizlik barındırıyordu içinde. Herhangi bir niyete sahip olmayan eller tarafından öldürülmek, boş yere ölmekten farksız olmamalıydı.

Akan kan ile yağan yağmurun birleşimini, evli bir çiftin düğününü izler gibi izleyen ben, bu hipnotize halden Narihira-san'ın sesi ile çıkmıştım. Bakışım söylediği sözü anlamak için yüzünde biterken, o gülümsemeyi gördüğümde, buradaki her bir cesedin sadece benim gözümde boş bir kabuktan ibaret olmadığını anlamıştım. Eğer biz öldürmeseydik, muhtemelen başkalarını zevk alarak öldürecek bu adamlar, kimsenin umurunda değildi sanırım. Bu yüzden işin bu kısmına daha fazla odaklanmak yerine, Nahira-san'ın sözlerine odaklanmaya karar vermiştim. Ne demek istediğini ise, sözlerinin devamında anlamış ve mahçup bir şekilde başımı eğerek karşılık vermiştim; çünkü aslında yaptığım bu ufak hata ne kadar onun umurunda olmasa bile, bu tarz durumlarda çok büyük sonuçlara sebep olabilirdi. Eğer Narihira-san dikkatli olmak yerine dikkatsiz davranıp, benim öldürdüğümü düşündüğü adamı fark etmese, ondan gelecek bir saldırı ile yaralanabilirdi. Dalgınlığım sonucu kaçırdığım bu detay bu sefer pahalıya patlamamıştı ama bir daha ki sefer patlamayacağı anlamına gelmiyordu.Bu yüzden kendime kızgın ve Narihira-san'a karşı mahçup hissediyordum.

Rahatsız etmeyecek bir şiddette yağan yağmurun bedenimi arındırmasına izin vermemin hemen ardından Narihira-san'ın sözleri ile cesetleri taşımaya başlamıştık. Bu noktada Narihira-san hareketleri garip bir şekilde çok umursamaz gelmişti bana. Gerçekten de buradaki ölümleri umursamıyor gibiydi; ama aslında dışarıdan baksan, onun naif ve Chisa-san gibi bir insan olduğuna yemin edebilirdim: fakat bu anda gördüğüm Narihira-san, tam anlamıyla bir katildi. Soğuk, acımasız ve profesyonel. Zira cesetlerdeki o net kesikler aynı zamanda onun öldürmekte ve o katanayı kullanmakta iyi olduğunu gösteriyordu bana. Chisa-san gibi sürekli gülümseyen ve gene onun gibi kılıç kulanan Narihira-san, onun aksine yumuşak değil, sert ve keskindi. Bu da onun ne kadar zor bir çocukluk geçirdiğinin kanıtıydı bana göre. Kimisi öldürmek için doğmasa bile, hayat şartları yüzünden öldürmek zorunda kalabiliyordu.

Hayatın döve döve keskinleştirdiği bir kılıçtı sanırım Narihira.

Zamanın aleyhimize işlediği bu anlarda, sessizce ama en azından benim açımdan düşüncelerle geçen bu taşıyış işlemi olması gerektiğinden uzun olsa bile sonlanmıştı. Her biri farklı noktalarda konuşlandırılmış cesetleri geride bırakmak ikimiz içinde çok zor olmamıştı. Aslında derdimiz bu cesetlerin bulunması değildi. İkimizde vakit kazanmak ve Ganmaru'yu olduğu yerde tutmak istiyorduk.

En azından içi boş kabuklar, bu şekilde işe yarayarak bir anlam kazanabilirdi.

Hızlandırdığımız tempoya ayak uydurmak istercesine hızlanan yağmura aldırmadan ilerlerken: "Akan kanın kokusu çabuk yayılır derler." diye söze girdim. Sertleşen yağmurun yoğunluğu sesimi bastırmasın diye olması gerektiğinden biraz daha şiddetli bir şekilde konuşmuş olmama rağmen, sözlerim ve ben sakindim. "Belki de bu cesetler Ganmaru'yu açığa çıkarabilir. O adamı bir köpekbalığı olarak düşünürsek, sekiz kişiden akan kanın kokusu ilgisini çekmesi için yeterli olur belki. " diye devam ettim Narihira-san'ın beni dinlediğine emin olduktan hemen sonra. Ganmaru gibi kana susamış adamlar, kaostan beslenirlerdi ve kaos en çok, ölümün olduğu yerde kol gezerdi. Emin değildim ama belki de çoktan Ganmaru'yu açığa çıkartacak hamleyi yapmış olabilirdik.
Image
I'm Kita Usagi's bitch.
Künye
İsim: Jirou Ryu
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 235.000 Ryo
Prestij: 2 PP
Ün: 29
Kullanılabilir GP: 0 GP
Motivasyon
Tek adam olmak: Tüm dünyayı tek bir çatı altında toplama hedefi onun motivasyonudur. Bu sayede dünyadaki tüm gereksiz savaşları sonlandıracağına inanmaktadır ve gerekirse bunun için bir savaş daha çıkartmaya hazırdır.
Komplikasyon
Kanayan yara: Ailesinin ölüp ölmediğini bilmemek onun kalbine saplanmış bir hançer gibidir. Sürekli kanamasına, sürekli acımasına sebep olmaktadır. Her zaman aklının ucunda bu soruyla yaşamasına sebep olmaktadır ve kim bilir belki bu soru onun sonu olacaktır.


Özellikler
Yeni Avcılar Karakter Bingo Kitabı’nda bulunan bir kaçağı başarılı bir şekilde avlamış olduğu için shinobiler içerisinde daha tanınır hale gelmiştir. Bu tanınmanın getirisi olarak da, diğer shinobilerle girdikleri etkileşimlerde, daha saygı duyulur ve sözleri daha dinlenir olmaktadır. Karakterin durum içerisinde mantıklı hareketleri –mevcut stat ve becerileri de dikkate alınarak- diğer shinobiler tarafından fazla sorgulanmaz.

Bu özellik GP veya PP harcayarak geliştirilemez. Tamamen kurgusal bir yapısı bulunması nedeniyle, karakter bu özelliği kaybedebilir.

Üç Kişinin Sırrı Ishichou ile karakter arasında geçen konuşmalar sırasında karaktere verilen gizli görev nedeniyle, Ishichou’nun karaktere duyduğu güven artmıştır. Bu sayede karakter Ishichou’ya daha ulaşabilir olduğu gibi, karakterin bilgi erişimi, görüş alışverişi veya benzeri konularda Ishichou tarafından daha iyi bir yönlendirilmesi muhtemeldir. Bununla birlikte, Ishichou’nun artan güveni karakterler üzerinde başarı konusunda daha büyük baskı oluşturmaktadır. Karakter hatalı karar almaktan ve hatalı adımlar atmaktan çekinmektedir. Bu nedenle karakter, doğrudan bir aksiyon alırken daha öncekilere nazaran daha düşünceli bir şekilde hareket etmektedir.

Bu özellik karakterin diğer shinobi ve kişilerle etkileşimine herhangi bir etkide bulunmaz. Bununla birlikte tamamen kurgusal bir yapısı bulunması nedeniyle, karakter bu özelliği kaybedebilir.



Profil
Güç: 10
Çeviklik: 11
Kondisyon: 6
Potansiyel: 5
Varlık: 3
Zeka: 4

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 10
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
*[Kondisyon] Form: 10
*[Potansiyel] Ninshuu: 5
[Varlık] Aldatma: 1
*[Varlık] Empati: 3
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1


Ninjutsu
Shunshin, D-rank
Otonaku Ashi Jutsu, D-rank
Girigiri, D-Rank
Kizetsu no Jutsu, C-Rank
Choune no Jutsu, C-rank
Jintei, C-Rank
Raiton no Yoroi, A-rank
Raiyata, A-rank


Taijutsu
Musatsu Stili, B-Rank

Genjutsu
Kokuangyou no Jutsu, A-rank
Shibou no Jutsu, B-rank

Özel mod
Kage no Senshi

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
-Kaderin cilvesi sonucu elde edilen Wakizashi (Sırtında bulundurur)
-Özel Üretim Tantou (Belinde, ulaşımı oldukça kolay bir yerde bulundurur)
-Ryu'nun ekstra shinobi ekipmanlarını koymak için kullandığı özel üretim ekipman çantası (Sağ bacağında ulaşımı kolay bir yerde asılıdır.)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Jirou Ryu] Hiç Kimseden Biri

Post by GM - Naruto » July 23rd, 2019, 3:14 pm

Yağmurun altında ettiğin sözlere Narihira sadece “Göreceğiz.” diyerek karşılık vermekle yetiniyor. Bölgeyi hızla terk etmenizin ardından, adımlarınızı daha da hızlandırıyor ve artık zamana karşı da bir yarış verdiğinizin bilinciyle, adımlarınızı bir öncekinden daha hızlı bir şekilde atmaya çalışıyorsunuz. Güneş tepedeki konumunu yavaş yavaş terk edip, daha soğuk bir havaya yerini teslim ederken, siz de varış noktanıza geliyorsunuz. Ağaçlık bir alanın ardına yapılmış ve taştan duvarlarla çevrili duran, dışarıdan bakıldığında çok heybetli olmasa da korunaklı görünen bir yapı sizi karşılıyor. Narihira ile beraber ağaçlık alanın son noktalarında kendinizi gizliyorsunuz ve bu sırada Narihira “Shinpi karargahı burası. Dışarıdan sağlam görünmese de, onu dayanıklı kılan içindekiler.” diyor. Bu aşamada, aradaki mesafe ve yerden yükselen yaklaşık iki metrelik duvarlar nedeniyle karargah binasını tam olarak göremiyorsun. Ancak bulunduğunuz açıdan binanın iki katlı olduğunu ve ikinci katın üstünde de ufak bir gözetleme kulesi olduğunu görebiliyorsun. Binanın oldukça ufak ve sadece bir insan kafası boyutundaki pencereleri dışında, başkaca dikkat çekici bir nokta göremiyorsun.

Bulunduğunuz alandan karargah dışındaki noktalara baktığınızda, herhangi bir canlının hareket ettiğine dair herhangi bir izlenimin bulunmuyor. Yaşayan tüm canlıların karargahın duvarlarının ardında olduğunu düşündüğün bu anlarda Narihira “Giriş yapısı yan tarafta. Orada giriş yapıyoruz ve ardından da içerideki durumu kokluyoruz. Yosu-san’ın emriyle buraya gönderildiğimizi ve karargahın herhangi bir şeye ihtiyacı olup olmadığını öğrenmeye geldiğimizi söyleyeceğim. Duruma göre hemen döneceğimizi veya bir gece burada kalacağımızı da belirteceğim. O yüzden sen de uyanık ol ve etrafta Ganmaru’ya dair bir koku olup olmadığına odaklan.” diyor. Bu sözlerinin ardından pek soru dinleme modunda olmadığını ve hemen harekete geçmek istediğini belli eden bir vücut hareketiyle bulunduğu ağaçtan bedenini ayırırken “Ne kadar yazık!” diyen bir ses ile Narihira olduğu yerde kalıyor. Tıpkı Narihira gibi sen de kafanı sesin geldiği yöne çevirdiğinde, birkaç metre ardınızda duran ağacın hemen önünde ışığın kırılarak bir insanın dışa hatlarına benzeyen bir cisme dönüştüğünü ve ağacın gövdesiyle aynı desenin giderek kaybolduğunu görüyorsunuz. Bu ağacın hemen yanındaki ağaçta da benzer bir durum ortaya çıkarken, iki cismin de bir insana ait olduğunu ve ağacın gövdesiyle kendilerini kamufle ettiğini anlayabiliyorsun.

Ağaçların hemen önünde yaklaşık iki metre uzunluğunda, siyah saçlı, yüzünde yara izleri olan ve kaslı bir vücuda sahip bir kişi ile 150 santim boylarında, biraz kambur duran, üç numara kesilmiş saçları, sivri çenesi ve kısık gözleriyle bir ucubeyi andıran görünümüyle iki kişi tam insan görünümünü kazanıyor. Yüzlerin kocaman gülümsemeler olan ikili oldukça tehditkar bir şekilde sizlere bakmaya başlarken, az önce duyduğunuz sesin sahibi olan uzun boylu kişi “Demek Ganmaru-san’ın peşindesiniz… Bu çok hoş!” diyor gülümseyerek. Bu cümlesinin ardından adamın yanındaki kişi “Onları canlı götürelim ve Ganmaru-san’ın onları nasıl parçaladığını izleyelim!” diyor daha tiz, hatta rahatsız edici bir ses tonuyla. Aranızdaki yaklaşık on metre bulunan bu iki kişinin vücutlarının olası bir dövüş için hazır olduğunu rahatlıkla gözlemleyebiliyorsun. Narihira ise, öfkesini sıktığı dişlerinden belli ederken “Karargaha bu kadar yakınken dövüşmek riskli olur. Onları buradan uzaklaştırmamız lazım ve karargaha da hiç gelmemelerini sağlamalıyız!” diyor. Bu sözlerini pek de gizli saklı dile getirmeyen Narihira, adamlardan çekinmediğini açıkça ortaya koyarken “Uzun boyluları severim! Diğerini sana bırakıyorum!” diyor, çarpık bir gülümsemeyle Bu sözleriyle beraber ağaçlık alanda hızla harekete geçen Narihira, katanasını hızla eline alırken, doğrudan uzun boylu adama doğru ilerliyor.

Narihira’nın sözleriyle birlikte odakları daha da artan ikiliden kısa olan, bakışlarını sana odaklıyor. Dövüşten kaçacakmış gibi bir izlenim yaratmayan adam, yine de ufak bakışlarla etrafını tarıyor. Tıpkı onun gibi sen de etrafına baktığında, ağaçlık bir alanda olması gereken her şeyin var olduğunu görebiliyorsun. Aranızdaki on metrelik mesafeye rağmen, ağaçlar sizlerin yapacağı hızlı hamleleri kısıtlayabilecek gibi duruyor. Bu sebeple, wakizashini savururken bile özellikle bir ağaca denk gelmemesi konusunda özenli davranman gerektiğini biliyorsun. Ancak şimdilik, içinde bulunduğunuz konum itibariyle aranızda on metre kadar bir mesafe mevcut ve önünde düz ilerlemen halinde sana engel teşkil edecek bir ağaç bulunmuyor. Birkaç metre sağında ve solunda bulunan ağaçlar ve rakibinin birkaç metre arkasında bulunan ağaçlar, şimdilik dikkat etmen gereken detaylar. Ayrıca adamın seni aşıp karargaha doğru ormanlık alandan çıkması halinde ise, işin tamamen sarpa saracağının da bilincindesin.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Jirou Ryu
Ishigakure
Ishigakure
Posts:292
Joined:September 1st, 2018, 8:08 pm
Künye:

Re: [Jirou Ryu] Hiç Kimseden Biri

Post by Jirou Ryu » July 25th, 2019, 12:31 am

Ritmi düşük bir ezgiyi andıran duruluğu ile konuşan Narihira, değişken bir hava durumunu andırıyordu. Bir an güneşli bir yaz sabahını andıran bu adam bazense bizi ıslatan bu Yağmur ülkesinin iklimi kadar soğuk olabiliyordu. Yazları sıcak kışları ise soğuk bir iklime sahip olan köyümün güzide insanlarına alışmış benim için zaman zaman uyum problemlerine sebep oluyor olsa da, Narihira-san'ı o güneşli bir yaz sabahını andıran haliyle hatırlamak, bu basit sorunu çabucak çözüyordu; çünkü ona yakıştırdığım profil, bir katilin soğukluğundan çok, samimi bir insanın sıcaklığıydı. Eğer gelecekte bir gün Narihira'yı hatırlamak için geçmişi irdelemek istersem, onu o gülen suratıyla bulmak isterdim; çünkü hayatımda yeteri kadar somurtkan insan vardı. Hatta yüzümü yansıtacak herhangi bir şeye baktığımda, onlardan biri her zaman yanımda oluyordu. Kısacası böyle gri bir hayata, gülümsemesi ile renk katabilecek insanlar, değerli kimselerdi gözümde.

Her bir adımda bir öncekinden daha hızlısını atmak istercesine hızlanan koşumuz bana küçüklüğümü hatırlatıyordu. Küçük bir çocukken, dördüncü büyük shinobi savaşının ardından köyü ele geçirmiş kış zamanı, henüz yeni yeni yağmaya başlamış zayıf kar tanelerinin altında koşarken amacım bugüne kıyasla, köye savaş alanından yeni dönmüş cesedin ya da yaralının ailem olup olmadığını öğrenmek içindi. Şimdi ise halen benim için çok önemli bir yer sağlayan ailem kadar önemli bir şey söz konusu olmalıydı ki, bu kadar hızlı bir şekilde koşuyordum. Ya da büyüdükçe ucuzlaşan dürtlerimiz, her şeyi hayatımızın en tepe noktasına koyup, onu önemli kılıyordu. Zira ben nereden bakarsam bakayım Ganmaru'nun teshişi ile ailemin teshişini aynı değerde göremiyordum; ama ayaklarıma bakacak olursak, ikisi de aynı değerde olmalıydı. Buna itiraz etmiyordum ama bir çocuğun saflığına olan hayranlığım, bu atmosferde bile artış gösteriyordu. Zira küçükken saf bir dürtü ile sadece sevdiğimiz insanları ve değerlerimizi korurken, büyüdükçe bir çıkar duygusu ele geçiriyordu her şeyi. Onu kalbinden atmaksa, tüm zehrini bedenine boşaltmış bir yılanın zehrini emerek çıkartmaya çalışmaktan çok daha zordu.

O zehri andıran bu ağır düşünceler, benzer dürtüler ile zihnimi kaplarken, beni bundan kurtaran bir kez daha Narihira oldu. Sanki onunla olan tüm konuşmalarımızın başlangıcında yatan amaç, birbirimizi daldığımız bu derin hallerden uyandırmaktı. En azından benim için ne zaman bir sessizlik çökse, duygular beraberinde getirdiği o ağır düşüncelerle birlikte açığa çıkıyor ve ne zaman önümü göremeyecek kadar aptallaşsam, Narihira-san'ın sesi orada oluyordu.

Söylediği sözler ile vücudumun refleks olarak siper aldığı ağacın gölgesinden kafamı uzatınca, karargahın girişini kaplayan sur benzeri yapılar gözüme gözüme battı. Bir shinobi için bu tarz şeyler kolay lokma olsa da, Narihira-san'ın asıl söylediği şey sıkıntı yaratan faktördü. Bir hırsız bir evin duvarını aşabilirdi kolayca; ama evin duvarını aştığında onu karşılayan herhangi bir yerini ısırdığında bırakmayacak gibi gözüken inatçı bir köpek olunca, o duvarı aşmasını sağlayacak sıçramayı yapmazdı. O hırsızın aksine, biz o sıçramayı da yapacaktık.

Zaten bir shinobi ile hırsızın arasındaki fark, o sıçramayı yapacak cesarette yatardı ya da artık o sıçramayı yapmasını sağlayan şeyin altyapısında ne yatıyorsa. Kimisi ona görev aşkı, kimisi köy aşkı, kimisi ise Narihira-san gibi ışıl ışıl parıldayan bir geleceğin aşkı için yapardı o sıçramayı.

Hepsinin ortak yönü ise o sıçramayı yapmış olmaları olurdu sadece.

Karargahı didik didik zihnime işleyip, ilmik ilmik dokuyarak da zihnime aktaran gözlerim, Narihira-san konuşmasının ikinci kısmına başladığında bu eylemi sürdürmeye devam etti; ama bu durum Narihira-san'ı dikkatli bir şekilde dinlememe engel olmadı. O konuştukça, işlerin artık netleştiğini hissedebiliyordum. Şansımızı ilk deneyeceğim yöntem, tamamen şansa kurulu bir yön olsa da, Narihira-san'dan çıkmış olması beni şaşırtmıyordu. O bana kıyasla gerçekten de şansa inanan bir insan gibi gözüküyordu; ama şans, tamamen iyi olabileceği gibi tamamen kötü de olabilirdi. Bunun en büyük kanıtı biz hevesle ve hayallerle bizleri harekete geçirecek o adımı atmak için hazırlanırken, kulaklarımıza gaipten gelmiş gibi duran o yabancı ağızlı sesti.

O ses öyle bir anda çıkmıştı ki, arkama dönüp bakmak istemiyordum. Bunun kötü bir hayal olduğuna inanmak gibi aptalca bir fikrin gölgesine sığınmak, orada barınmak istiyordum; ama arkamda varlığı hissedilmeye başlayan o kötücül hisse, bu shinobi olması için eğitilmiş bedenim refleks olarak tepki gösterip, yüzünü o tarafa doğru dönüyordu. Basit bir hatanın, sonucu tam karşımızda gururlu bir şekilde var olurken, en az Narihira-san kadar öfkeli ve kızgın hissediyordum. Zira, yaptığımız bu basit hata, sonuçları ağır olabilecek cinstendi.

Biri diğerine hiç benzemeyen bu ikili, iyi bir gizlenme Jutsusu ile bizi alt etmişlerdi. Biri fazlasıyla ağır bir görüme sahipken, diğeri daha zayıf ve çelimsizdi; ama her ikisinden açığa çıkan aura bana benzer geliyordu. Bu noktada onları ayıran şey birinin sıradan gözüken özgüvenli konuşması iken, diğerinin tiz ve itici konuşmasıydı. Bu fark öyle hissedebilir farktı ki, her ikisini de öldürmem gerektiğini bilmeme rağmen, dürtlerim kısa olanı parçalara ayırmak için daha da can atıyordu. Belki Narihira-san bunu hissettiği için belki de sadece gerçekten de uzun boyluları sevdiği için tercihini kas kütlesinden yana kullanırken, bana kalansa çelimsiz olan oluyordu.

Önce birbirimizi tartan bakışlarımız, hemen ardından sembolik bir şekilde çevreyi tartmaya başladığında, ikimizin de aynı detayları gördüğüne neredeyse emindim.

Belki bir yerlere önceden yerleştirilmiş tuzaklar olabilirdi; ama bunları ön görmek imkansız olduğu ve sadece böyle bir ihtimal yüzünden kendimi kısıtlamak aptallık olacağı için, bu tarz bir duruma düşmemek için dikkatli olmaya karar verdiğimde, ellerim ekipman çantama doğru çoktan yönelmişti. Ağaçların yoğunluğundan ötürü Wakizashi'yi gerekmediği sürece kullanmayacaktım. Ayrıca amacım şu an onu öldürmek değil, olabildiğince ormanın derinliklerine çekmekti. Bu yüzden parmaklarımın arasına sıkıştırdığım iki Kunai'yi, göğsüne doğru fırlatırken; iki şeyi test etmek istiyordum. İlki Kunaileri engellemek için bir silah kullanıp kullanmayacağı idi. Bunun sebebi ormanın içerisinde ışıltılı raiton jutsuları kullanmak istemediğim için, eğer iş Taijutsu'ya kayarsa karşımda nasıl bir şey olduğunu görmek istiyordum. İkinci sebebi ise nasıl bir tepki vereceğini görmek istememdi. Saldırgan bir tutuma sahip olduğunu aslında sözlerinden anlamak kolaydı; ama böyle bir tutuma sahip olması, saldırgan bir şekilde savaştığı anlamına gelecek diye bir kural yoktu. Bu yüzden tutumunu da görmek istiyordum. Bu sayede ona karşı nasıl savaşmam gerektiğine de hızlıca karar verebilirdim.
► Show Spoiler
Image
I'm Kita Usagi's bitch.
Künye
İsim: Jirou Ryu
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 235.000 Ryo
Prestij: 2 PP
Ün: 29
Kullanılabilir GP: 0 GP
Motivasyon
Tek adam olmak: Tüm dünyayı tek bir çatı altında toplama hedefi onun motivasyonudur. Bu sayede dünyadaki tüm gereksiz savaşları sonlandıracağına inanmaktadır ve gerekirse bunun için bir savaş daha çıkartmaya hazırdır.
Komplikasyon
Kanayan yara: Ailesinin ölüp ölmediğini bilmemek onun kalbine saplanmış bir hançer gibidir. Sürekli kanamasına, sürekli acımasına sebep olmaktadır. Her zaman aklının ucunda bu soruyla yaşamasına sebep olmaktadır ve kim bilir belki bu soru onun sonu olacaktır.


Özellikler
Yeni Avcılar Karakter Bingo Kitabı’nda bulunan bir kaçağı başarılı bir şekilde avlamış olduğu için shinobiler içerisinde daha tanınır hale gelmiştir. Bu tanınmanın getirisi olarak da, diğer shinobilerle girdikleri etkileşimlerde, daha saygı duyulur ve sözleri daha dinlenir olmaktadır. Karakterin durum içerisinde mantıklı hareketleri –mevcut stat ve becerileri de dikkate alınarak- diğer shinobiler tarafından fazla sorgulanmaz.

Bu özellik GP veya PP harcayarak geliştirilemez. Tamamen kurgusal bir yapısı bulunması nedeniyle, karakter bu özelliği kaybedebilir.

Üç Kişinin Sırrı Ishichou ile karakter arasında geçen konuşmalar sırasında karaktere verilen gizli görev nedeniyle, Ishichou’nun karaktere duyduğu güven artmıştır. Bu sayede karakter Ishichou’ya daha ulaşabilir olduğu gibi, karakterin bilgi erişimi, görüş alışverişi veya benzeri konularda Ishichou tarafından daha iyi bir yönlendirilmesi muhtemeldir. Bununla birlikte, Ishichou’nun artan güveni karakterler üzerinde başarı konusunda daha büyük baskı oluşturmaktadır. Karakter hatalı karar almaktan ve hatalı adımlar atmaktan çekinmektedir. Bu nedenle karakter, doğrudan bir aksiyon alırken daha öncekilere nazaran daha düşünceli bir şekilde hareket etmektedir.

Bu özellik karakterin diğer shinobi ve kişilerle etkileşimine herhangi bir etkide bulunmaz. Bununla birlikte tamamen kurgusal bir yapısı bulunması nedeniyle, karakter bu özelliği kaybedebilir.



Profil
Güç: 10
Çeviklik: 11
Kondisyon: 6
Potansiyel: 5
Varlık: 3
Zeka: 4

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 10
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
*[Kondisyon] Form: 10
*[Potansiyel] Ninshuu: 5
[Varlık] Aldatma: 1
*[Varlık] Empati: 3
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1


Ninjutsu
Shunshin, D-rank
Otonaku Ashi Jutsu, D-rank
Girigiri, D-Rank
Kizetsu no Jutsu, C-Rank
Choune no Jutsu, C-rank
Jintei, C-Rank
Raiton no Yoroi, A-rank
Raiyata, A-rank


Taijutsu
Musatsu Stili, B-Rank

Genjutsu
Kokuangyou no Jutsu, A-rank
Shibou no Jutsu, B-rank

Özel mod
Kage no Senshi

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
-Kaderin cilvesi sonucu elde edilen Wakizashi (Sırtında bulundurur)
-Özel Üretim Tantou (Belinde, ulaşımı oldukça kolay bir yerde bulundurur)
-Ryu'nun ekstra shinobi ekipmanlarını koymak için kullandığı özel üretim ekipman çantası (Sağ bacağında ulaşımı kolay bir yerde asılıdır.)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Jirou Ryu] Hiç Kimseden Biri

Post by GM - Naruto » July 26th, 2019, 2:10 pm

Narihira’nın yanında hızla ayrılışından geri kalır durmayacak hızda ekipman çantandan çıkardığın iki kunaiyi ucube görünümlü çelimsiz adam fırlatıyorsun. Narihira rakibinin göğsüne doğru yaptığı bir hamle ile onu birkaç metre de olsa geri sürüklemeyi başarırken, senin rakibin üzerine gelen kunailere karşı yüzündeki gülümsemesini arttırıyor. Kunailerin rakibinle arasında oldukça kısa bir mesafe kalana kadar yaklaşırken, çelimsiz adam birden kendini birkaç metre arkasında duran ağacın gövdesine doğru atıyor. Bu hamlesinin hemen ardından ağacın gövdesinde iki ayağı üzerinde yukarıya doğru hareket ederken, kunailerin de ağacın gövdesine saplanıyor. Rakibinin sinsi ve iğreti kısık gülüşleri kulağına yansırken, onun ağaçların üzerinden ilerleyerek arkana geçme çabası içerisinde olduğu sezebiliyorsun. Bu kısa sürede kafanda rakibinin ilerleyeceği bir güzergah çıkarmış olsan da, ağaçların fazlalığı rakibinin güzergahını her an değiştirmesine olanak sağlayacak gibi duruyor. Ancak şimdilik, beş metre yüksekliğindeki dalların üzerinden sola eğimli hareketlerle ilerleyecek gibi görünen rakibin, vücudunun da getirdiği avantajla oldukça hızlı hareket kabiliyetine sahip gibi görünüyor.
Off Topic
Evet, bir karışıklık olmuş. Wakizashi olarak düzeltildi. İleride benzer karışıklar söz konusu olursa, onları da wakizashi olarak değerlendirebilirsin.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Jirou Ryu
Ishigakure
Ishigakure
Posts:292
Joined:September 1st, 2018, 8:08 pm
Künye:

Re: [Jirou Ryu] Hiç Kimseden Biri

Post by Jirou Ryu » July 27th, 2019, 12:42 am

Vınlayarak ilerleyen iki kunai'nin, bir insanda oluşturması gereken tepkinin gülümseme olmadığına emin olarak süzüyordum bu ucubeyi. Aslında ucube demek doğru bir tabir olmazdı; zira ucube korkutucu şeylere söylenmesi gereken bir tabirdi; ama ne bu herif ne de bu herifin hizmet ettikleri beni korkutmuyordu. Korktuğum tek bir şey varsa oda başarısızlıktı. Bir başarısızlığı daha, haneme yazmak istemiyordum. Belki de bu içinde bulunduğum çaresizlikten ötürü, ölmek bile daha cazip geliyordu; ama ölmek için can atmadığım da kesindi.

İki kunai'nin tek bir hedefte buluşmasını arzu ediyor olmama rağmen bu kunailere o kadar ağır yük vermemiştim. Hedefim onu vurmak olmadığı için, tüm dikkatimi yapacağı hamleye vermiştim. Onu izlemek, tanımak ve bir kitap gibi okumak istiyordum. Bir savaşı kazanmanın, özellikle ansızın açığa çıkan savaşları kazanmanın anahtarı, bana göre önce rakibini öğrenmekten geçiyordu. Bir bilinmezliğe karşı savaş vermek kendinden daha güçlü bir insana karşı savaşmaktan daha zor bir olguydu benim için. Bu yüzden o, ağacı kullanarak kaçtığında üzülmek yerine mutluydum. Zira onun bu kısa vücudu ile ne kadar çevik olabileceğini görmüş ve ona karşı nasıl bir savaş rotası çizmem gerektiğini belirlemiştim. Hızlı bir insana karşı kazanmanın iki yolu vardı: ya ondan daha hızlı olmalıydın ya da ondan daha hızlı düşünmeliydin. Normal şartlarda ondan daha hızlı olabileceğimi sanmıyordum; ama tek bir jutsu ile işleri farklı bir boyuta taşıyabilirdim.

Bu yüzden o arkama geçmek için çabalarken hızlı bir şekilde Raiton no Yoroi kullanacak ve tam önüne geçecek şekilde, üzerine doğru hareketlenip çektiğim Wakizashi ile dik bir şekilde saplama hamlesi yapmak için kollarımı gerecek ve hedef olarak kendime boğazı seçecektim; ama bu noktada asıl amacım bu değildi. Eğer hızlı bir şekilde rota değiştirmeye kalkarsa, elimdeki Wakizashi'yi gittiği rotanın önünde bir ağaca saplanacak şekilde tüm gücüm ile fırlatacak ve yaptığım bir Kawarimi no Jutsu ile Wakizashi ile yer değiştirip ona ilk darbeyi vurmayı deneyecektim. Eğer işler planladığım gibi giderse, onu henüz havadayken yakalayabilirdim ve ayaklarım ile ağaçtan destek alıp kendimi iterek kazandığım tüm ivme ile tam karşısında bitip, o gülümseyen yüzüne sağlam bir yumruk indirebilirdim. Tabii tüm bunlar, Raiton no Yoroi ile kazandığım hıza tepki verebilecek kadar iyiyse gerçekleşebilirdi.

Gene de ben en kötü ihtimali düşünerek hareket edecek ve asla temkinsizlik yapmayacaktım. Bir elim sürekli ekipman çantamın yakınlarında kamp kuracak; ani bir hamleye karşı kunai çekmek için hazırda olacaktı.
Image
I'm Kita Usagi's bitch.
Künye
İsim: Jirou Ryu
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 235.000 Ryo
Prestij: 2 PP
Ün: 29
Kullanılabilir GP: 0 GP
Motivasyon
Tek adam olmak: Tüm dünyayı tek bir çatı altında toplama hedefi onun motivasyonudur. Bu sayede dünyadaki tüm gereksiz savaşları sonlandıracağına inanmaktadır ve gerekirse bunun için bir savaş daha çıkartmaya hazırdır.
Komplikasyon
Kanayan yara: Ailesinin ölüp ölmediğini bilmemek onun kalbine saplanmış bir hançer gibidir. Sürekli kanamasına, sürekli acımasına sebep olmaktadır. Her zaman aklının ucunda bu soruyla yaşamasına sebep olmaktadır ve kim bilir belki bu soru onun sonu olacaktır.


Özellikler
Yeni Avcılar Karakter Bingo Kitabı’nda bulunan bir kaçağı başarılı bir şekilde avlamış olduğu için shinobiler içerisinde daha tanınır hale gelmiştir. Bu tanınmanın getirisi olarak da, diğer shinobilerle girdikleri etkileşimlerde, daha saygı duyulur ve sözleri daha dinlenir olmaktadır. Karakterin durum içerisinde mantıklı hareketleri –mevcut stat ve becerileri de dikkate alınarak- diğer shinobiler tarafından fazla sorgulanmaz.

Bu özellik GP veya PP harcayarak geliştirilemez. Tamamen kurgusal bir yapısı bulunması nedeniyle, karakter bu özelliği kaybedebilir.

Üç Kişinin Sırrı Ishichou ile karakter arasında geçen konuşmalar sırasında karaktere verilen gizli görev nedeniyle, Ishichou’nun karaktere duyduğu güven artmıştır. Bu sayede karakter Ishichou’ya daha ulaşabilir olduğu gibi, karakterin bilgi erişimi, görüş alışverişi veya benzeri konularda Ishichou tarafından daha iyi bir yönlendirilmesi muhtemeldir. Bununla birlikte, Ishichou’nun artan güveni karakterler üzerinde başarı konusunda daha büyük baskı oluşturmaktadır. Karakter hatalı karar almaktan ve hatalı adımlar atmaktan çekinmektedir. Bu nedenle karakter, doğrudan bir aksiyon alırken daha öncekilere nazaran daha düşünceli bir şekilde hareket etmektedir.

Bu özellik karakterin diğer shinobi ve kişilerle etkileşimine herhangi bir etkide bulunmaz. Bununla birlikte tamamen kurgusal bir yapısı bulunması nedeniyle, karakter bu özelliği kaybedebilir.



Profil
Güç: 10
Çeviklik: 11
Kondisyon: 6
Potansiyel: 5
Varlık: 3
Zeka: 4

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 10
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
*[Kondisyon] Form: 10
*[Potansiyel] Ninshuu: 5
[Varlık] Aldatma: 1
*[Varlık] Empati: 3
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1


Ninjutsu
Shunshin, D-rank
Otonaku Ashi Jutsu, D-rank
Girigiri, D-Rank
Kizetsu no Jutsu, C-Rank
Choune no Jutsu, C-rank
Jintei, C-Rank
Raiton no Yoroi, A-rank
Raiyata, A-rank


Taijutsu
Musatsu Stili, B-Rank

Genjutsu
Kokuangyou no Jutsu, A-rank
Shibou no Jutsu, B-rank

Özel mod
Kage no Senshi

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
-Kaderin cilvesi sonucu elde edilen Wakizashi (Sırtında bulundurur)
-Özel Üretim Tantou (Belinde, ulaşımı oldukça kolay bir yerde bulundurur)
-Ryu'nun ekstra shinobi ekipmanlarını koymak için kullandığı özel üretim ekipman çantası (Sağ bacağında ulaşımı kolay bir yerde asılıdır.)
Locked

Return to “Yağmur Ülkesi”