[Ishigakure] Cepheden Dönüş

Vadinin duvarlarına kazılarak yapılan anıt mezarlık.
Post Reply
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm
[Ishigakure] Cepheden Dönüş

Post by GM - Naruto » June 25th, 2019, 1:12 am

ImageImage
Chiyumi ile ayrılmanızın ardından geri dönüş yolunda yaşadığınız birkaç saldırıyı hırpalanmadan ve yara almadan atlatıyorsunuz. Sabah karşı bir vakitte Ishigakure'ye varmanızın ardından Nori'nin naaşını ve çok az da olsa yaşam belirtisi gösteren Shijo'yu hastanede yetkililere teslim ediyorsunuz. Ellbette bu süreçte içinizde birçok fırtına kopuyor ve birçok kez bu fırtınayı kendinizin yarattığını düşünüyorsunuz. Hatalar silsilesi barındıran hareketlerinizin o anlardaki anlamlarıyla neticesini birlikte düşündüğünüzde, bunun bedelinin insanların hayatı ile ödemiş olmasını anlamsız ve adaletsiz buluyorsunuz. Ancak hayat bu şekilde devam ediyor. Kimi anlamsızlıklar bir ölümle taçlandırılırken, kimi ölümler bir anlamsızlığın dostu oluyor. Siz ise kendinizi bu denklemdeki bilinmezlik olarak görüyorsunuz. Ryu liderliğini yaptığı bir grupta yaşanılan ve akabindeki ölümlere yönelirken, Chisa tüm yaşamı sorgularken buluyor kendisini. Mevcut yaralarınızın tedavisi için hastanede geçirdiğiniz birkaç günlük sürede, başka bir şey düşünmek sizin için pek de kolay olmuyor. Bu süre zarfında Shijo'nun durumuyla ilgili de herhangi bir bilgi sizinle paylaşılmıyor.

Hastaneden hemen hemen aynı zaman diliminde taburcu olmanızın ardından, yaşanılanlara ilişkin kısa bir raporu bizzat Ishichou'ya iletiyorsunuz. Genelde sakin ve eğlenceli görünen Ishichou'nun yüzündeki asıklık ve hoşnutsuz durum, tüm yaşanılanların özeti gibi oluyor. Bu savaşa çıkmadan önce atılan naralar ile Ishichou'nun yüzünü kıyasladığınızda, gerçekten savaşı kazanan tarafta olup olmadığınızı bile sorgulamaya başlıyorsunuz. Tüm yaşanılanlara rağmen Ishichou, sizlere teşekkür edip hayatta kalmış olmanızdan duyduğu mutluluğu anlatırken, sizler merak ettiğiniz diğer bir konuyu, Motoki'nin durumunu Ishichou'ya soruyorsunuz. Ishichou ise, Motoki'nin zindan sorgulanmakta olduğunu ve özellikle sizinle görüşmesinin yasak olduğunu belirtiyor. Ishichou'nun bu kati cümleleri sizi konuyu daha fazla kurcalamakta uzak tutmaya yeterken, Ishichou ekleyeceği son birkaç şey olduğunu söyleyerek bir süre yeni göre almayacağınızı, bu süreci dinlenerek geçirmeniz gerektiğini ve yeni verilecek görevlere hazırlık yapmanızı söylüyor. Bu cümlelerin ardında saklı olan ve kendinizi mental olarak bir an önce düzeltmenizi söyleyen alt metni anlamak ikiniz için de çok zor olmuyor. Siz odadan çıkmaya hazırlandığınız sıralarda ise, Ishichou savaşta hayatını kaybedenler için yakın zamanda bir tören düzenleneceğini ve Narita Nori'nin naaşını getiren sizlerin özellikle bu törende bulunması gerektiğini sizlere belirtiyor






Image
Senin için tüm yaşadıklarının dışında Ooki'nin başına gelenler de büyük bir merak konusu oluyor. Ooki'nin hastaneye getirildiği bilgisi kulağına ulaştığında, kendini doğruca hastaneye atsan da, Ooki'nin hayati bir tehlikesi olmadığını ancak yine de tedavi sürecinde olduğunu ve şu anda onunla görüşmenin mümkün olmadığını söyleyen birkaç Jounin nedeniyle, Ooki'yi hastanede ziyaret etmen mümkün olmuyor. Ancak bu durum Ooki konusunda senin araştırma yapmana neden oluyor. Bu araştırmalar neticesinde ise, Ooki'yle birlikte aynı bölgede görevli olan Chuunin Yamato Ryuji'nin bir patlamada öldüğü bilgisine ulaşıyorsun. Aslında bu haber senin neden Ooki ile görüşemediğine net bir cevap olurken, bir hafta sonunda Ooki taburcu oluyor ve onunla savaştan sonra ilk kez görüşme fırsatı yakalıyorsun.

Ancak bu süreçte Ooki'nin hiç kimseye yapılmadığı şekilde devriye merkezine çağrılması senin de dikkatinden kaçmıyor. Bir şekilde Ooki'nin başına kötü şeyler geleceğini sezerek onu takibe başlıyor ve sonunda daha önce konuşma fırsatı yakaladığın ve aranın bir nebze de olsa samimi olduğu bir Jounin'e rast gelerek Ooki'ye neler olacağını soruyorsun. Karşındaki Jounin senin üzgün bakışların arasında, elini omzuna koyup seni teselli etmek isterken "Aktif shinobilik hayatına son verildi. Ancak merak etme, hala bir shinobi olarak masa başı işleriyle uğraşmaya devam edecek." diyor. Aslında bu cümlenin oldukça erken bir emeklilik anlamı taşıdığını, daha o anlarda bile net bir şekilde kavrayabiliyorsun.






ImageImage
Zihninizin kabul etmediği geri dönüş yolu, sizin için kahırdan başka bir şey olmuyor. Cephede yaşadıklarınız, Usagi'nin durumu ve savaşın genel gidişatı gibi konular sizi öylesine hapsediyor ki aldığınız nefesin bile boşa olduğunu düşündüğünüz anlar geliyor. Yanınızda durumları aşağı yukarı sizin gibi olan birkaç tanıdık shinobinin genel yüz hatları da sizinkinden çok farklı olmuyor. Karşınızda gördüğünüz yüzler tamamen asılmış halde ve vücutlarındaki yaralanmalara rağmen ruhlarının hala savaş alanında olduğunu rahatlıkla görebiliyorsunuz. Belki de bu yüzden olsa gerek, içinde bulunduğunuz at arabasının vagon kısmında, tekerlerin bozuk yolda çıkardığı tıkırtılar dışında hiçbir ses duyulmuyor. Kimse nefes almıyor, göz kırpmıyor ve belki de hiçbirinizin kalbi atmıyor.

Ishigakure'ye vardığınızda, sokaklarda boşluklar ve büyük bir heyecanla sizi karşılayan bir avuç insan dikkatinizi çekiyor. Bir zaferi kutlamak için gelen insanların karşısına, savaşta yaralanıp daha fazla savaşamayacak halde bulunan insanları bulmanın derin bir hayal kırıklığı yarattığını anlayabiliyorsunuz. Ancak bu hayal kırıklığına rağmen insanların ağızlarından sizleri kutlayan ve her şeyin iyi olacağını söyleyen teselli cümleleri duyuyorsunuz. Her ne kadar onların sizden büyük zafer hikayeleri duymak istediklerini bilseniz de, konuşan insanlar oluyor, dinleyenlerse siz...

Ishigakure'deki durağınız doğruca hastane olurken, içinizdeki hırs ve burukluk birbiriyle doğru orantılı bir şekilde artıyor. Savaşın getirdiğin derin çöküntü, üzerinize işe yaramaz insan tohumları ekerken, savaş sürecinde bir kez daha birbirinizde ayrı düşüyorsunuz. Hemşireler tarafından yan yana olan iki odaya yerleştirilmenizin ardından, başınızdan geçen prosedür aynı oluyor. Yaralarınıza yapılan cerrahi müdahaleler, medikal shinobilerin yaralarınızı iyileştirmek için verdiği çabalar ve son olarak duyduğunuz içi boş telkin cümleleri... Her ikiniz de Usagi'nin durumunu sorsanız da, bu konuda size hiç kimse bir açıklama yapmıyor. Tek öğrenebildiğiniz, tedavi sürecinin devam ettiği oluyor. Bunu duyduğunuz anda ise, bir ölüm haberinden daha farklı bir tonu yakalayamıyorsunuz.

Bir haftalık bir sürenin ardından ise, ruhunuzda açılanlar dışında tüm yaralarınız tedavi edilmiş bir şekilde taburcu oluyorsunuz. Ishigakure'nin zaferiyle sonuçlanan ama karşılığında büyük zaiyatlar verilen savaşın bitmiş olması elbette sizi de mutlu ederken, savaşın sizden götürdüklerini de düşünmeden edemiyorsunuz. Hastaneden çıkmanızın ardından köy yönetimi tarafından bir süre daha görevlerden muaf tutulacağınız ve dinlenmeniz gerektiği yönündeki bilgilerle birlikte, günlük rutin hayatınıza dönüş yapıyorsunuz. Bu süre zarfında Usagi'nin durumu da netleşiyor ve sizlere onun hayatındaki zorlu sayfaya geçişi anlatılıyor. Savaştaki lideriniz, hayattaki dostunuzun bu durumu sizi elbette fazlasıyla üzüyor. Ancak savaşta ölenlerin anısına yapılacağı söylenen cenaze törenine davet edilişiniz, üzülmeniz gereken daha fazla konuyu gündeme getiriyor. Rehabilitasyon sürecinde Narita Nori'nin öldüğünü ve Amemori Shoji'nin de ölüm kalım savaşı verdiği bilgileri kayıpların ne derece üst düzeyde olduğunu sizlere söylüyor. Ishigakure'nin kayıplarının bu derece fazla olması, kazanılan zaferin ne şekilde elde edilmiş olduğunu da size hatırlatıyor.






Image
Gözlerini Ishigakure hastanesinde açıyorsun. Temizlenmiş ve bir hastane önlüğü giydirilmiş durumda buluyorsun kendini. Vücudun yer yer sarılmış. Herhangi bir ağrı hissetmiyorsun, ancak iyi hissetmen için herhangi bir sebebin olduğu da söylenemez. Beyninde binlerce farklı ses dönüyor, her biri farklı bir şey anlatıyor. Başını iki yana sallıyorsun, ve bu sırada saçlarının kısalmış olduğunu farkediyorsun. Kamp alanı alev alırken oluşan patlamada vücudunun bir kısmı yandığı geliyor aklına sonra. Muhtemelen saçlarının bir kısmı da bundan nasibini almış ve düzgün görünmesi adına kesilmiş. Kolundaki damar yolundan yavaş yavaş akan serumu görüyorsun. Birkaç dakika boyunca damlaları izliyorsun. Ishigakure'ye döndüğün ilk gün, hasta yatağına gelip senden rapor isteyen shinobilere tüm gerçekliğiyle anlattığın olaylar tekrar tekrar gözünün önünde canlanıyor. Konuşmak istemiyorsun, hatırlamak sana zor geliyor. Ancak tekrar tekrar bunları anlatmak varlığının özünü kurutuyor hastanede geçen günler boyunca.

Bir hafta kadar sonra taburcu edilip, evine dönüyorsun. Yabancı geliyor sana duvarlar ilk önce, ardından o tanıdık koku seni rahatlatıyor belki. Fakat kafanın arkasındaki o sinir bozucu kaşıntı geçmiyor. Ryuji'yi anımsıyorsun, patlamanın içerisinde yokoluş anı takip ediyor bu anımsamayı. Rahatsız oluyorsun, gıcırtı çıkaran pencereyi kapatıp yatağına yatıyorsun. Gereksiz haberlerle dolu gazeteyi çöpe atıp koltuğa yığılıyorsun. Sokaktaki bağırış çağırıştan bunalıp duşa giriyorsun su sesi ile kulaklarını tıkamak için.

İçinde bulunduğun bu kısır döngüyü kıran şey, devriye merkezine çağırılman oluyor. Ancak ilk kattaki görevlerin dağıtıldığı yer değil, ikinci kattaki memur kısmına. Pek umursamıyorsun. Gittiğinde seni bir "Chuunin" karşılıyor ve burada yaptığı işlerden bahsediyor biraz. Görev raporlarının kaydını tutmak, gerekli yerlere iletmek, devriyeler arası koordinasyonu sağlamak. "Önemli bir iş Ooki-san!" diyor sen ilgilenmezcesine omuz silkince. Ancak görevli aktif Shinobi'likten alındığını, buna rağmen Ryuji'nin mirasına saygısızlık olmaması adına teşkilattan uzaklaştırılmadığını söyleyip artık onunla beraber burada, bu ofiste çalışacağını söylemesiyle tüm dikkatin onda toplanıyor. Cenazeden sonra iş başı yapacağını da ekliyor dikkatinin onda olduğunu farkedince. Tekrar bir omuz silkiyorsun ve etrafına bakıyorsun. Evrak yığınları ve kargo kutuları. Kendini tekrar çözmek için yeterince vaktin var gibi görünüyor.






Image
Gözlerini açtığında, kendini soğuk bir odanın içinde, bir başına buluyorsun. Hayata dair anıların hızla beynine hücum ederken, savaş sırasında aldığın yaralar tekrar zihninde canlanıyor. Her ne kadar gözlerin boş beyaz tavanda kilitlenmiş olsa da, adını sık duyduğun öbür dünyanın bu şekilde olamayacağına inandırmaya çalışıyorsun kendini. Ancak zihninde dolan kızıla boyalı anılar, hayatta olmanın imkansızlığını vurguluyor her bir karesinde. Ölümün soğukluğunu içinde bulunduğun odanın soğukluğu ile karıştırdığın bu anlarda, bir kez daha kapanıyor gözlerin derin bir siyaha. Ruhun beyaz tavanı delip geçerken, her şeyi daha net görmeye başlıyorsun aslında. Ruhunun gökyüzünden yer yüzünü tarayan bakışları sadece hiçlikle yüzleşmek durumunda kalıyor.

Derinden gelen bir öksürük sesiyle kendine geldiğinde, boğazındaki yanma hissiyle büyük bir acı hissediyorsun. İki büklüm olan bedeninin üzerinde bulunan beyaz bir çarşafın, ağzından fışkıran kanlarla kırmızıya dönüşmesi, sana hala hayatta olduğunu söylüyor. Ancak öksürüklerin giderek sıklaşıp ciğerlerini ağzına getirirken, iki elinle ağzını kapatarak ağzından çıkacak olan kana engel olmaya çalışıyorsun. Bİrkaç dakika sonunda, ellerin tamamen kana bulanmış bir halde kendini toparlayabiliyorsun. Boğazındaki yanma ve ciğerlerindeki ağrıyla gözlerini içinde bulunduğun odada çevirdiğinde, Ishigakure’nin hastanesinde olduğunu anlıyorsun. Vücudunun hemen hemen her yerini saran bandajların arasında olup biteni düşünmeye koyulduğunda, en son hatırladığın anının ölmek için gözlerini kapadığın ana dair olduğunu fark ediyorsun. İçine dolan korku tohumlarından derin bir nefes alarak kurtulmak istediğin anda ise, ciğerlerine batan bir şeylerin olması nedeniyle yeni bir öksürük krizine tutuluyorsun. Aldığın nefesi tüm bu öksürüklerle dışarı bıraktığında, vücudunda yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu rahatlıkla anlayabiliyorsun. Nefes alışverişindeki zorlanma gözle görülür bir şekilde ortadayken, öksürüklerini duymuş olması muhtemel bir doktor odandan içeriye giriyor.

Bir mucizeye şahitlik edercesine gözleri parlayan doktor, sana hemen yanıbaşında duran sehpanın üzerinden bir bardak suyu uzatırken, hemen bardağın yanında duran bir hapı da uzatıyor sana. Zihnin olup bitene anlam vermekle o kadar meşgul oluyor ki, uzatılan hapı öksürüklerinin arasında yutarken, bir bardak suyu vakit kaybetmeden içiyorsun. Bu esnada doktor vücudundaki bandajları kontrol ederken, kana bulanmış çarşafı tamamen yere atıyor ve elinden boş bardağı alıp, bardağı tekrar sehpanın üzerine koyarken savaşta aldığın yaraları anlatmaya başlıyor sana. Doktor her bir bölgendeki yaraları detaylı bir şekilde anlattıktan sonra, bu yaraların geçici olduğunu ve vücudunda herhangi bir olumsuzluğa yol açmayacağını söylüyor. Ancak bu cümlelerinin ardından akciğerlerinin tüm bu olup bitenden hariç tuttuğunu belirtiyor ve ciğerlerindeki parçalanmanın müdahale edilebilir seviyenin üstünde olduğunu söylüyor. Bu cümlenin sonuç kısmı seni daha çok ilgilendirmesi nedeniyle, doktor lafı daha fazla uzatmadan artık eskisi gibi nefes alıp vermenin imkansız olduğunu, bu nedenle özellikle fiziksel aktiviteler sırasında kondisyon bakımından bir hayli zorlanacağını sana söylüyor. Bu zorlanmanın sayısal bir değerle ortaya konamayacağı ve zamanla kendi kendine bu zorlanma seviyesini tespit edebileceğini ekleyerek yanından ayrılıyor.

Bir haftalık rehabilitasyon sürecinden sonra hastaneden çıkıyor ve gündelik hayatına dönüyorsun. Köy yönetimi tarafından bir süre görevlere verilmeyeceğin bilgisini alarak, kısmen rahat bir dinlenme sürecine geçiyorsun. Bu süre zarfında ise, ciğerlerindeki sıkıntıyla nasıl baş edebileceğin düşüncesiyle zamanını geçirmeye başlıyorsun. Ishigakure'nin mevcut medikal bilgisi ve teknolojisi nedeniyle ciğerlerindeki bu sıkıntının hızlıca halledelimesi imkansız olsa da, Ishichou tarafından üzerinden çalışılan bir konu olması içini rahatlatıyor. Ancak bu bir haftanın sonunda, savaşta ölenlerin anısına yapılacak olan cenaze törenine davet edilmen, sana Ishigakure'nin de durumunu bir kez daha hatırlatıyor. Her ne kadar hastanede ve sonrasında geçirdiğin sürede savaşla ilgili detaylı bilgilere ulaşamamış olsan da, Ishigakure'nin beklenenden daha fazla zaiyat verdiği dedikoduları senin kulağına kadar ulaşıyor. Bu dedikoduları savaş alanında gördüğün manzaralar ile birleştirdiğinde ise, bunların sadece dedikodu olmadığını da rahatlıkla söyleyebiliyorsun.





Ishigakure’nin sıcak havası, ilk defa bu kadar soğuk hissettiriyor belki de sizlere. İliklerinize kadar işliyor, tüylerinizi diken diken ediyor ve kanınızı donduruyor. Yağmur Ülkesi’ndeki operasyonun köyünüze kazandırdıkları kadar kaybettirdikleri de yüzünüze vuruyor geçirdiğiniz bir hafta boyunca. Köyde boğuk da olsa çeşitli sesler yankılanıyor bu duruma lanet okuyan. Ancak herkes, o gün geldiğinde diğer her şeyi bir kenara bırakıyor ve cenaze töreni için yapılan hazırlıklara yardımcı oluyor. Ne olursa olsun, köy yönetiminin dünya üzerindeki diğer güçlere karşı gösterdiği dik duruşun etkileri seziliyor her köşede. Kaybedilenler arkasından üzülmenin hakkı olduğunu biliyor herkes, ancak yarının yeni bir gün olduğu ve yapılacak çok şey olduğunun bilinci mevcut. Köydeki hareketliliği siviller dahil herkes farkedebiliyor. Bir şeylerin yenileneceği ve değiştirileceği aşikar. Ancak bugün yas günü, ve köyün her bir ferdi yitip giden hayatlara saygı göstermek adına mezarlıkta toplanmış durumda. Yapılan sade tören oldukça sakin başlıyor ve bitiyor. Temiz bir sayfa açmak üzere, herkesin işinin başına dönmesi gerekmekte.


Off Topic
Out: Tüm katılımcılar birer tur rp dönsün, bu savaşı bitirelim.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Jirou Ryu
Ishigakure
Ishigakure
Posts:292
Joined:September 1st, 2018, 8:08 pm
Künye:

Re: [Ishigakure] Cepheden Dönüş

Post by Jirou Ryu » June 25th, 2019, 10:40 am

Anımsamak yüzlerce cesedin arasındayken boş boş kılıcıma bakarken yapmaya çalıştığım şeydi. Merak ediyordum doğrusu, daha önce bu Wakizashi bu kadar kana bürünmüş müydü? Ya da çamur diye bastığım şeyin aslında bir kan birikintisi olduğunu sonradan fark edebileceğim bir ortamda bulunmuş muydum? Cevabı aslında biliyor olmama rağmen bir şeyler arıyordum. Beni bu savaş alanından bir saniyeliğine bile uzaklaştıracak olsa bile bir şeyler... Ama bir nara tüm bu emeğimi her seferinde boşa çıkartıyordu. Sanki bu hayata o kunai'yi bana saplamak için ya da o kılıç ile beni kesmek için gelmişcesine üzerime bağıra bağıra koşan düşman ile göz göze geldiğimde ise bir ceset daha ve biraz daha kan tek ödülüm oluyordu. Artık duyabildiğim tek şey de ya düşmanlarımın naraları ya da acı çığlıları olmuştu.

Bazenleri istemsizce bir insanın daha önce hiç şahit olmadığı bir şeyden nasıl nefret ettiğini sorgulardım... Yani savaştan neden nefret ettiğimi; ama şimdi kendime hak veriyordum. Bu sevilecek bir şey değildi. Bu olması gereken bir şey hiç değildi. Bitmesini istiyordum, daha fazla savaşmak hiç istemiyordum ama her seferinde o kılıç köyümün için kalkıyor ve gene köyüm için iniyordu. Köyüme bu kadar kötülük yapmışken, bu kadar hasar vermişken yapabildiğim tek şeyi en iyisiyle yapmak istiyordum en azından.

Bir ses duymuştum o çığlıkların ve naraların arasından. Birinin ismimi bağırışını... Önce tepki vermemiştim. O cesetlerin arasından, düşmanların üzerime üzerime koştuğu ağırlıklı yöne doğru kilitlenmiş bir vaziyette bakmaya devam etmiştim. Bir kez daha duyunca ise istemsizce irkilip, yönümü arkaya doğru çevirmiştim. Hiroyuki-san bir şeyler söylüyordu. Ağzının kıpırdadığını görebiliyordum ama sesler çok belirsizdi. Kulağım çınlıyordu, belki de bu yüzden duymuyordum. El hareketi ile gelmemi söylediğinde ise yavaşça ona doğru yönelmiştim. Ona yaklaştıkça sesler daha anlaşılır olmaya başlasada kulağımın çınlaması devam ediyordu. Sanki bu kadar insan öldürdükten sonra Tanrı artık bana yeter diye uyarıyordu. Belki de gerçekten de artık yeterdi... Çünkü Hiroyuki-san köye geri dönmemi söylüyordu.

Umarsız bir baş sallaması ile sınırına gelmiş vücudumun daha ne kadar dayanabileceğini sorgulamadan bir geri dönüş yolculuğuna adımımı attım. Ama o adımlar ilerlemeden önce Hiroyuki-san'a kısa ve net bir şekilde, "Her şey için özür dilerim... Böyle olmasını istemezdim." dedim. Çatallaşmış ses tonum titrerken ise yolculuğa artık hazırdım.

Yolculukta bizlere eşlik edecek olan iki medic-nin yol boyunca bana kaybettiğimiz, korumakla yükümlü olduğumuz o insanları hatırlatacak iki obje gibiydi... Onlara her baktığımda buraya geliş yolundaki o hadiseleri hatırlıyordum ve ilginç bir şekilde kısmen tüm bunlara sebep olanlardan biri olan Motoki'nin şimdi benim tarafımda bana dost bir şekilde eşlik edişini izliyordum. Chisa-san'dan bir yanım nefret ederken diğer yanım hissizliğini koruyordu. Hoş aynısı benim içinde geçerliydi. Bir yanım kendimden nefret ederken diğer yanım hâlâ umut var diyordu.

İlerleyişin sancılı geçeceğini artık biliyordum. Emin falan değildim... Riaru nasıl bir savaşçı olduğunu bize göstermişti. Kılıcımı hiç kınına koymaya yeltenmemiştim bile. Nitekim yolculuk sırasında yediğimiz art arda sayılabilecek iki hain pusu beni haklı çıkartmıştı. Kılıçların, Jutsular'ın ve türlü türlü fikirlerin konuştuğu bu savaşları eksiksiz bir şekilde atlatabilsekte, şahit olduğumuz bu şeylerin Riaru'nun son büyük hamlesi olması neticesi ile Chiyumi ile yollarımız ayrılmıştı. Riaru'nun savaş taktiğini üstlere bildirmek zorundaydık ve Chiyumi bunun için gönüllü olmuştu. Ben ya da belki de Chisa'da gönüllü olabilirdi ama sanırım o hepimizden hızlı davranmıştı.

Chiyumi ile ayrılışımızın ardından bir nebze daha hızlanan yolculuğumuz elbette bir kaç pürüzle daha karşı karşıya gelsede bunlar bizi İshigakure'ye dönmekten alıkoyamamıştı. Bir ceset ve bir cesetten farksız bir yaralı ile bu köye dönmek başlı başına bir hayal kırıklığı olsa da, yapabileceğimiz tek şey ders çıkartmaktı. Özellikle Chisa'nın Shinobi olmak demenin bazen olduğundan daha kötü bir insan olmak gerektiğini anlaması gerektiğini düşünüyordum. Ama neticede ne olduysa benim liderliğini yaptığım bir paralel evrende olmuştu ve yaşanan her şey bir nevi benim becerisizlikliğimden başka bir şey değildi. Ama geçmişe dair bir şeyleri değiştiremezdim, o yüzden önüme bakacaktım.

Hastanede geçen bir kaç gün, akabinde onu takip eden İshichou ile buluşma ve raporlar ile dolu geçen ilk günlerin geneli kendi iç sesim ile olan yüzleşmemle geçmişti. Savaş alanında her bir detayı aklımda bir kez daha canlandırıp yaşarken ve hatalarımı görürken tek temennim bunlardan ders çıkarabilmekti.

İshichou ile olan görüşme sırasında işlerin ne kadar kötü olabileceğini o yüz ifadesinden anlamak benim için kolaydı. Bu bir varsayımdı ama işlerin sadece bizim için değil, diğer ekipler içinde iyi gitmediğini düşünüyordum. Bir savaşı kazandığımız söyleniyordu ama zaferi böyleyse mağlubiyetinin nasıl olacağını gerçekten düşünmeden edemiyordum. Hoş düşünmekte istemiyordum.

Derin bir nefes alırken karşılıklı olan sohbetin tek iç açıcı kısmı kurtarabilmiş olduğumuz gözüyle baktığım Motoki idi. Onun bir zindanda sorgulandığını ve onunla görüşmemin yasak olduğunu öğrenmem ise başka bir olumsuzluktu tabii ama en azından hayatta ve güvendeydi. Eminim ilerleyen zamanda aramıza katılacaktı.

İshichou bize bir süre dinlenmemizi söylerken, köyün içinde bulunduğu zor durumda aklıma gelen ve şimdilik yapabileceğimin en iyisi olan şeyi yapmakta çekinmedim. "Bu görev sonucu verilecek tüm parayı köyün giderleri için ayrılmasını istiyorum. Kendimi döndürebilecek kadar param var. Belki az ama elimden gelen bu." diyerek 100.000 Ryo kadar bir parayı köye bağışlayarak savaş dönüşü ilk hamlemi yapmıştım.

Şimdi sırada ise hatalardan ders alıp, köye daha iyi nasıl hizmet edebilirim bunu bulmaktı. Ama öncesinde bu savaşta canlarını ortaya koyan dostlarım için son bir görevimiz kalmıştı, onu halletmemiz gerekiyordu İshigakure olarak.

Out: Tüm shinobi arkadaşlarımı bu ekonomik zorlukta "@İshigakure ol" adı altında birlik olmaya davet ediyorum.
Last edited by Jirou Ryu on June 25th, 2019, 2:15 pm, edited 1 time in total.
Image
I'm Kita Usagi's bitch.
Künye
İsim: Jirou Ryu
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 235.000 Ryo
Prestij: 2 PP
Ün: 29
Kullanılabilir GP: 0 GP
Motivasyon
Tek adam olmak: Tüm dünyayı tek bir çatı altında toplama hedefi onun motivasyonudur. Bu sayede dünyadaki tüm gereksiz savaşları sonlandıracağına inanmaktadır ve gerekirse bunun için bir savaş daha çıkartmaya hazırdır.
Komplikasyon
Kanayan yara: Ailesinin ölüp ölmediğini bilmemek onun kalbine saplanmış bir hançer gibidir. Sürekli kanamasına, sürekli acımasına sebep olmaktadır. Her zaman aklının ucunda bu soruyla yaşamasına sebep olmaktadır ve kim bilir belki bu soru onun sonu olacaktır.


Özellikler
Yeni Avcılar Karakter Bingo Kitabı’nda bulunan bir kaçağı başarılı bir şekilde avlamış olduğu için shinobiler içerisinde daha tanınır hale gelmiştir. Bu tanınmanın getirisi olarak da, diğer shinobilerle girdikleri etkileşimlerde, daha saygı duyulur ve sözleri daha dinlenir olmaktadır. Karakterin durum içerisinde mantıklı hareketleri –mevcut stat ve becerileri de dikkate alınarak- diğer shinobiler tarafından fazla sorgulanmaz.

Bu özellik GP veya PP harcayarak geliştirilemez. Tamamen kurgusal bir yapısı bulunması nedeniyle, karakter bu özelliği kaybedebilir.

Üç Kişinin Sırrı Ishichou ile karakter arasında geçen konuşmalar sırasında karaktere verilen gizli görev nedeniyle, Ishichou’nun karaktere duyduğu güven artmıştır. Bu sayede karakter Ishichou’ya daha ulaşabilir olduğu gibi, karakterin bilgi erişimi, görüş alışverişi veya benzeri konularda Ishichou tarafından daha iyi bir yönlendirilmesi muhtemeldir. Bununla birlikte, Ishichou’nun artan güveni karakterler üzerinde başarı konusunda daha büyük baskı oluşturmaktadır. Karakter hatalı karar almaktan ve hatalı adımlar atmaktan çekinmektedir. Bu nedenle karakter, doğrudan bir aksiyon alırken daha öncekilere nazaran daha düşünceli bir şekilde hareket etmektedir.

Bu özellik karakterin diğer shinobi ve kişilerle etkileşimine herhangi bir etkide bulunmaz. Bununla birlikte tamamen kurgusal bir yapısı bulunması nedeniyle, karakter bu özelliği kaybedebilir.



Profil
Güç: 10
Çeviklik: 11
Kondisyon: 6
Potansiyel: 5
Varlık: 3
Zeka: 4

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 10
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
*[Kondisyon] Form: 10
*[Potansiyel] Ninshuu: 5
[Varlık] Aldatma: 1
*[Varlık] Empati: 3
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1


Ninjutsu
Shunshin, D-rank
Otonaku Ashi Jutsu, D-rank
Girigiri, D-Rank
Kizetsu no Jutsu, C-Rank
Choune no Jutsu, C-rank
Jintei, C-Rank
Raiton no Yoroi, A-rank
Raiyata, A-rank


Taijutsu
Musatsu Stili, B-Rank

Genjutsu
Kokuangyou no Jutsu, A-rank
Shibou no Jutsu, B-rank

Özel mod
Kage no Senshi

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
-Kaderin cilvesi sonucu elde edilen Wakizashi (Sırtında bulundurur)
-Özel Üretim Tantou (Belinde, ulaşımı oldukça kolay bir yerde bulundurur)
-Ryu'nun ekstra shinobi ekipmanlarını koymak için kullandığı özel üretim ekipman çantası (Sağ bacağında ulaşımı kolay bir yerde asılıdır.)
User avatar
Kotegawa Chisa
Ishigakure
Ishigakure
Posts:427
Joined:August 31st, 2018, 1:59 am
Künye:

Re: [Ishigakure] Cepheden Dönüş

Post by Kotegawa Chisa » June 25th, 2019, 1:48 pm

Binlerce, belki de on binlerce insanın vücudundan akan kan toprağı kızıla boyamak için yeterli olmuştu. Savaş esnasında bu manzarayı pek gözlemleme fırsatını yakalayamamıştım fakat ilk muharebe bittikten sonra düzgünce baktığımdan emin oldum. Cesetlerden yayılan iğrenç koku, etrafa saçılmış vücut parçalarıyla birleştiği anda gerçektende iğrenç bir görüntü oluşturuyordu. Yağmur Ülkesi'nin durmak bilmeyen yağmurları bile toprağa kazınmış kanı temizlemek için yeterli olmamıştı. Kimseyi kurtaramamış olmamız bir yana, buradaki çoğu insanın ölmesine neden olan kişi bizzat bendim. Bu görev boyunca bir çok hata yaptım, çaresizlik denilen o iğrenç duygunun esiri oldum fakat en sonunda pes etmedim. Savaş alanını gördüğüm anda biraz kendimden ve yaptıklarımdan nefret etmiş olsam da pes etmedim. Aksine bu yaşananların benim için bir ateşleyici olduğunu söyleyebilirim. Herkesten daha çok çalışmak için, herkesten daha güçlü olmak için bir nedene sahip oldum, hem de güçlü bir nedene. Bir daha insanların ölmemesi için, bir daha savaşların çıkmaması için en güçlü olmam gerekiyor.

Hiroyuki-san'ın isteği üzere savaş alanından ayrıldık. Görevimiz Shijo-kun'u sapa sağlam bir şekilde Ishigakure'ye götürmekti. Böyle bir görev aldığımız için mutluydum çünkü Shijo-kun'un hayatının tehlikede olduğunu biliyordum. Sahip olduğum tek arkadaşımı da bu savaş alanında kaybetmek istemiyordum.

Yol boyunca çeşitli zorluklarla karşılaştık, özellikle Riaru'nun geride kalan adamları bize büyük sıkıntılar çıkarttı. Gerilla taktiği kullanarak sürekli bize saldırmaya devam ettiler fakat hiçbir yara almadan kurtulmayı başardık. Yolun bir kısmında Chiyumi-san ile ayrıldık ve Ishigakure'ye olan yolculuğumuza devam ettik.

Shijo-kun'un durumu oldukça kritik olduğu için zamanla yarışıyorduk. Ne kadar yorulursak yorulalım durmadık ve yolculuğumuza tam hızda devam ettik. Bu sayede kısa bir yolculuğun ardından Ishigakure'ye varmayı başardık. Shijo-kun'u hastane yetkililerine teslim ettikten sonra Nori-san'ın cesedini de yetkililere teslim ettik. Sonrasında Ryu-san ile beraber beni hastaneye kaldırdılar. Pek uzun bir süre kalmadık fakat düşünmek için bolca zamanım vardı. Bu savaşın neden çıktığı hakkında, daha çok insanı nasıl kurtarabileceğim hakkında ve bir çok farklı şey hakkında düşündüm durdum. Bu savaşın neden çıktığı hariç bütün sorularımın cevaplarını bulabilmeyi başardım. Gerçekten de bütün bu yaşananlar binlerce insanın hayatını kaybetmesi için gerekli sebepler miydi? Hayır, değildi fakat olan oldu. Ne kadar istersem isteyeyim bir şeyleri değiştiremeyeceğimin farkına vardım, en azından şimdilik.

Hastaneden taburcu olduktan sonra Ishichou-sama ile görüştük ve raporumuzu verdik. Suratındaki ifade, Ishigakure'nin ne kadar kötü bir durumda olduğunu açıklar nitelikteydi. Savaşı kazanmıştık fakat karşılığında binlerce insan hayatını kaybetmişti. Ishichou-sama gibi iyi bir insanın bunlar yaşandıktan sonra gülümseyecek hali de yoktu.

Raporumuzu verdikten sonra Motoki-kun'un zindanda sorgulandığını, özellikle bizim onunla görüşmemizin yasak olduğunu söyledi. Açıkçası bu konuyu üstelemek, onunla görüşmek istiyordum fakat Ishichou-sama'nın tartışmaya girecek bir ruh halinde olmadığını anlayabiliyordum. Motoki-kun ile görüşmek istememin nedeni ona söz vermiş olmam. Onu koruyacağıma ve Ishigakure'de yeni bir hayata başlamasını sağlayacağıma dair söz vermiştim. Peki bu sözü tutabilecek bir insan mıyım? Hayır, henüz Ishigakure'de sözümü geçirebilecek kadar güçlü bir insan değilim. Yine de elimden geleni yapacağım ve onu koruyacağım.

Ishichou-sama'nın odasından çıkmadan önce Ryu-san ortaya bir fikir attı. Köy zor bir durumda olduğundan dolayı bu görevden kazandığı paranın tamamını Ishigakure'ye bağışlayacağını söyledi. O zamana kadar aklımda böyle bir fikir yoktu fakat onu duyduktan sonra bende aynı isteğimi Ishichou-sama'ya ilettim ve odadan çıktım.

Odadan çıktıktan sonra Onee-san'ın ne durumda olduğunu soruşturdum ve hastanede olduğunu öğrendim. Hızlıca oraya gittim ve onu görmek istediğimi yetkililere ilettim fakat onlar bana Onee-san ile görüşemeyeceğimi söyledi. Tanrıya şükürler olsun ki hayati tehlikesi kalmamıştı. Bunu duyduğum anda suratıma buruk bir gülümseme yerleşti. Hava kararana kadar hastanenin kapısında bekledikten sonra evime gittim. Ertesi gün Onee-san'a ne olduğuna dair kısa bir araştırma yaptım ve onunla birlikte görev yapan Ryuji-san'ın öldüğünü duydum. Onunla hiçbir zaman samimi olmamıştık fakat aynı yaşta olduğumuzdan dolayı akademide bir çok kez karşılaşma fırsatını bulmuştuk. Savaşa gitmeden önce de onunla ufak bir konuşma yapmıştık. Onun gibi bir Shinobi'nin ölmemesi gerekiyordu.

Onee-san tam olarak bir hafta sonra hastaneden taburcu oldu. Bu süre benim için çok ama çok zor geçti. Hava aydınlıkken hastanenin kapısında Onee-san'ı bekliyor, gece olduğunda ise evime geçiyor ve gözyaşlarına boğuluyordum. Bu gözyaşlarının en büyük sebebi Onee-san'ı merak etmem değildi. Savaş alanında ölen insanları hatırladıkça ağlamadan edemiyordum.

Onee-san hastaneden çıktıktan sonra ilk yaptığım şey ona sarılmak ve ağlamak olmuştu. Kendimi toparlamam biraz uzun sürmüştü fakat başarmıştım. Gözyaşlarımı silmiş ve onunla elimden geldiğince eğlenceli bir şekilde vakit geçirmiştim.

Kısa bir süre sonra Onee-san'ın devriye merkezine çağrıldığı haberini aldım. Onu takip ettikten sonra samimi olduğum bir Jounin ile karşılaştım. Onee-san'a ne olacağını sordum fakat aldığım cevap gerçekten de büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Jounin'in söylediğine göre Onee-san'ın shinobilik hayatına bir son verilmişti. O kadar iyi olmasına rağmen neden böyle bir şey yaptıklarını aklım almıyordu. Hala köye verebilecek yüzlerce şeyi olmasına rağmen neden onu emekli ettiklerini bir türlü anlayamıyordum. İtiraz etmek istiyordum fakat bunun ne zamanı, ne de yeriydi.

Uzun bir aranın ardından cenaze töreni zamanı geldi. Köyde genel olarak büyük bir hüzün vardı fakat insanlar yine de dik bir şekilde duruyor ve hayatlarına devam ediyordu. İşte o zaman anladım, Ishigakure'nin insanları Kaya gibi bir iradeye sahip. Benim de sahip olmam gereken bu özellikti.
Image
Künye
İsim: Kotegawa Chisa
Yaş: 16
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 140.000
Prestij: 0
Kullanılabilir GP: 0
Ün: 40

Motivasyon
Korumak!
Chisa hangi durumda olursa olsun zayıflara yardım eder. İlk başlarda insanlar tarafından kabul görmek için yapmasına rağmen zamanla düşünceleri değişmiş ve onları gerçekten isteyerek korumaya başlamıştır.


Komplikasyon
Kardeş - Kotegawa Ooki
Kardeşi onun hayatındaki en önemli şeydir. Onun gözünde kardeşi ulaşılamaz bir noktada bulunan kişidir. Yine de zarar görmesinden aşırı derecede korktuğundan dolayı var gücüyle ona destek çıkmak istemektedir. Bunu o kadar kafaya takmıştır ki bazen basit şeylerde bile onun yerine yapmak istemektedir.



Özellikler
Momoiro no Chibi - Kısaca Momo -
Chisa, Asakura'da tüccara karşılık beklemeden gerçekleştirdiği yardımlar sonucunda, Asakura çevresinde bu ünvanla bilinmektedir. Özellikle kervanlar ve tüccarlar tarafından fazlasıyla tanınan Chisa, mağdur durumdaki bir tüccarın sorunlarının halledilmesine ön ayak olduğu için fazlasıyla seviliyor.


Profil
Güç: 5
Çeviklik: 9
Kondisyon: 4
Potansiyel: 3
Varlık: 8
Zeka: 5

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 4
[Varlık] Sosyalleşme: 4 - Favori
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 1


Ninjutsu
D - Rank: Shunshin
B - Rank: Zukokku

Taijutsu
A - Rank: Iaido | Stil
B - Rank: Iaigiri
D-Rank: Hızlı Adımlar


Genjutsu
D-Rank: Görünmez Kılıç
D - Rank: Rakumei no Jutsu
C - Rank: Kanryousou
B - Rank: Mugen Onsa
A - Rank: Kokuangyou no Jutsu


Sensör
C - Rank: Meishou-dou

Modlar
Barış

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Katanacığım(Normal Seviye)
User avatar
Kita Usagi
Ishigakure
Ishigakure
Posts:252
Joined:September 11th, 2018, 3:23 am
Künye:

Re: [Ishigakure] Cepheden Dönüş

Post by Kita Usagi » June 26th, 2019, 3:36 am

Gözlerini açmıştı Usagi, bu olayı hiç beklememesine rağmen. Gözlerini bir daha açabileceğini hiç düşünmemişti. Savaş alanında, kendi kanına doğru vücudunu bırakırken hissedeceği son sıcaklığın kendi kanının sıcaklığı olacağını düşünmüştü. Şu an için ise, içinde bulunduğu ortamın soğukluğu bu düşüncesini onaylar nitelikteydi. Her ne kadar gözlerini açık tutmak için büyük bir çaba sarf etmiş olsa da, en sonunda gözlerinin kapanmasına engel olamamıştı. Belki de bu sefer, sonsuzluğa kapatacaktı gözlerini. Artık sadece siyahlık kalacaktı. Sonsuza kadar.

Gözlerini açmayı bekliyordu. Belki bir cehennem, belki bir cennet, belki de hiçliğin ortasında. Ama bir hastahane odasında, öksüre öksüre açmayı beklemiyordu gözlerini. Gözlerini açtığı gibi boğazındaki yanma hissi ile beraber çektiği acı ve üzerinde bulunan çarşafın Usagi'nin ağzından çıkan kanlar nedeniyle kırmızı olması Usagi'nin aklında tek bir sonuç doğurmuştu. "Hayattayım!"

Ne var ki, öksürük krizinin bitmek bilmemesi ve her öksürüşünde ağzından çıkan kan nedeniyle bu durumun çok fazla uzun sürmeyeceğini düşünmeye başlamıştı. Savaş alanında değil de, hastahane de öksürük krizinde kaybettiği kan nedeniyle öldü olarak bilinsin istemiyordu. Bu sebeple ağzını iki eliyle sıkıca kapatmıştı istemsiz bir şekilde. Aradan geçen bol acılı bir kaç dakika sonrasında kendisini toparlayıp etrafına bakınma şansına erişmişti.

Etrafına bakındığında Ishigakure hastahanesinde olduğunu fark etti. Ölmediğine dair başka bir kanıt. Vücudu neredeyse tamamen bandajlarla sarılıydı, üstündeki çarşaf kan kırmızısı olmuştu ve bu kırmızılık vücudundaki bandajlara da hafiften akmıştı. En son ne hatırlıyordu? Savaş alanında vücudunu delip geçen bir el, devamında gelen yoğun acı hissi ve kendisini yere doğru, kendi kanına doğru, kendi ölümüne doğru bırakışı. Gözlerini hastahane odasında açmanın verdiği rahatlık ile derin bir nefes almıştı. Tabi bu nefes alışının ardından tekrar bir öksürük krizine girmesi, Usagi için işlerin hiç iyi olmadığının bir göstergesiydi. Öksürük krizinin sonlarına doğru odaya giren doktor ile dikkatini doktora yöneltmişti. Geliyordu. Haberler, olanlar ve olacaklar.

Doktor bir hışımla gelip yanı başında duran sehpadan bir bardak su ve bir adet hap uzatmıştı. Usagi ise kendisine uzatılan hapı bir umutla alıp öksürüklerinin arasında yutmuştu. Usagi suyunu içerken, doktorda bandajları kontrol etmeye başlamıştı. Kan kırmızısı çarşafı yere atan doktor, Usagi'nin suyu bitirmesiyle bardağı elinden almıştı. Sonrasında doktorun lafa girmesiyle kendi vücudunda olan değişiklikleri öğrenmeye başlamıştı Usagi. Wakizashili çocuklardan aldığı kılıç darbelerinin ciddiyetini öğrenmişti. Savaş alanında yediği yumrukların, kesiklerin ciddiyetini öğrenmişti ve hepsi geçiciydi. Hiç bir sorun çıkartmayacaklardı. Tabi, doktorun henüz söylemediği bir yarası daha vardı Usagi'nin. Usagi ise bu yaranın neresi olduğunu adı gibi biliyordu. Omuzunda açılmış olan koca delik, ve bu deliğin devamında bulunan akciğeri. Akciğerinin parçalanması nedeniyle fiziksel aktiviteleri sırasında aşırı zorlanacağı, eskisi kadar normal nefes alamayacağı ve ara ara öksürük krizine gireceğini öğrenmişti. Bu öğrendikleri ise, Usagi'yi yıkmaya yetmişti. Ganmaru'ya çok içten bir küfür savurmayı da ihmal etmemişti. Bu zorlanmaların ise nasıl olacağını zamanla göreceklerini söyleyip odadan ayrılmıştı doktor. Hiç güzel haberler vermeyerek.

Hastahanede aldığı bir haftalık rehabilitasyonun ardından hastahaneden çıkıp gündelik hayatına dönmüştü. Gerçi bu hayatı çok gündelik sayılmazdı. Sonuçta gündelik hayatında rutin devriye görevleri alıyordu. Shinobilik mesleğini yerine getiriyordu. Bu sefer durum biraz daha iç karartıcıydı ve bir süre boyunca görevlerde boy gösteremeyeceğini öğrenmişti. Bu bilginin ardından huzursuzluğu artsa da, işin iyi tarafından bakmaya karar vermişti. Bu sayede daha rahat bir şekilde dinlenebilecek, ve daha kısa zamanda kendisini toparlayıp eskisi gibi olacaktı. Vücudundaki onca yarayı takmasa da, ciğerlerindeki sıkıntıyı nasıl çözebileceğini bilmiyordu. Ishigakure'nin şu anki teknolojisi bu durumu kurtarmaya yetmese de, Ishi-Chou'nun bizzat olayı ele alıp bir şeyler üzerinde çalıştığı bilgisini almasıyla içine büyük bir ferahlık serpilmişti. Köy Usagi'den vazgeçmemişti. Aynı şekilde Usagi'nin de köyden vazgeçmeye niyeti yoktu. Ishi-Chou'nun bulacağı herhangi bir çözümü, zorluğu ne olursa olsun yapmayı o an kafasına koymuştu.

Ishigakure'nin savaşta ölen shinobiler için bir cenaze töreni düzenleyeceği haberini aldığında ise bütün düşünceleri değişmişti. Ishigakure'nin durumu da kendi durumu kadar vahimdi. Beklenenden daha fazla zaiyat verdikleri laflarını duymuştu sağda solda. Tabi bu durumun farkında olması için bunları duymasına gerek yoktu. En yakından şahit olmuştu verdikleri zaiyatlara.

Cenaze günü hızlıca gelip çatmıştı. Cenaze töreni ise yine aynı hızda olup bitmişti. Sade ve temiz bir şekilde. Artık herkes Ishigakure'yi bir adım daha ileriye taşımak için çalışacaktı. Buna Usagi'de dahildi. Elinden ne gelirse, ciğerleri ne kadar izin verirse, o kadar çalışacaktı. Ishi-chou'nun da yardımıyla, yakın bir zamanda belki de eskisinden bile daha iyi bir şekilde Ishigakure için çalışmaya devam edecekti. Lakin şimdilik, yas gününün anısına evine gidip dinlenmeyi seçti. Vücudunun toparlanmasına izin vermeliydi.

Peki bu durumun intikamını almayacak mıydı? Tabiki alacaktı. Ya Ganmaru'dan, ya da Rairu'dan. İçindeki öfkeyi soğutacaktı. Zamanı gelince de, o soğuk öfkeyle yok edecekti yoluna çıkan bütün Ishigakure düşmanlarını.
Image
Künye
İsim: Kita Usagi
Yaş: 17
Cinsiyet: Dişli bir dişi.
Element: Suiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 142.500
Prestij: 4
Ün: 26
Kullanılabilir GP: 0

Özellikler
► Show Spoiler
Profil
► Show Spoiler
Mod
► Show Spoiler
Efsanevi Yaratık
► Show Spoiler
Ninjutsu
► Show Spoiler
Taijutsu
► Show Spoiler
Genjutsu
► Show Spoiler
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
► Show Spoiler
Jirou Ryu is my BITCH!
User avatar
Shimada Kazuo
Posts:123
Joined:September 1st, 2018, 1:31 am

Re: [Ishigakure] Cepheden Dönüş

Post by Shimada Kazuo » June 27th, 2019, 12:37 am

Son bir haftadır olduğu gibi çürümüş etin kokusuyla uyandım, ölümün soğukluğuyla bir oldum. Yaralarımı unutturan geride kalanlar için yerine getirilecek son bir görevin varlığıydı. Duvardaki takvime baktım o “lanetli gün” kırmızıyla işaretlenmişti ve üstünden geçen zamana rağmen ben o dairenin dışına çıkamamıştım. Tanıdık ve bir o kadarda yabancı suratlar, arkadaşlıklar ve düşmanlıklar hepsi iç içeydi. Açılması imkansız bir düğüm rüyalarıma musallattı.

Yorgundum, düzgün bir uykunun lüks olduğu bu zamanlar için normal bir durumdu elbet. Kaslarımın çığlıkları eşliğinde giyinebildiğim kadar düzgün giyindim.

Medikal shinobinin cümlelerini anımsadım, “Dövüşemezsin, köye gidiyorsun.” O an ne hissettiğimi merak ediyorum. Hayatımı kurtardığım için sevinmiş miydim yoksa köyüme daha fazla yardımcı olamadığım için kendime öfkelenmiş miydim? Hatırlayamıyorum. Savaşa dair her şey o kadar netken kendime ait anılardan yoksun kalmış olmam, kahkaha atmak istiyorum delicesine.

“Kazandık.”, demişti yüzüünü hatırlayamadığım shinobi. Başlangıçta sevinmiştim elbet ama haberler gelmeye başladıkça yeni şeyler düşünmeye başladım: Narita Nori öldü ama kazandık, Shijo ölümün kıyısında ama kazandık; Ryuji, Momoru ve ismini bilmediğim onlarca shinobi öldü ama kazandık. Biri daha kazandığımızı söylerse ona nasıl tepki vereceğimi ben bile kestiremiyorum. Kazanmadık asla kazanamayacağız. Savaşların kazananı olmaz sadece zararlı çıkanlar ve daha fazla zararlı çıkanlar olur.

Sokaklarda ilerlerken sanki hayatımın iki hafta öncesi asla varolmamış gibiydi, baktığım her yer zihnimde savaşa dair farklı bir anıyı canlandırıyordu. Zafer haberi bekleyen insanların karşısında yarım insanları görünce yaşadığı üzüntüyü anımsıyorum ister istemez. İki adım sonra onların buruk tesellilerini dinliyorum tekrardan. İhtiyacım yok demek istiyorum, demiyorum çünkü etrafta dinleyecek kimse yok.

Mezarlığa yaklaştıkça adımlarımın geriye doğru akmaya başladığını fark ettim. Çok fazla sorgulamama gerek kalmadan cevabımı buluyorum elbet, bu buluşma bir hesaplaşmayı barındırıyor benim için, Usagi. İçinde bulunduğu zor duruma düşmesinin nedeni benmişim gibi hissediyorum, o an elimden geleni yaptığımı bilmeme rağmen bu lanet his çevremden ayrılmıyor. Bana kızgın mı acaba?

En sonunda olmam gereken yere varıp içeri daldığımda Usagi’yi, Butsuo’yu ve nicelerini görüyorum ama asıl dikkatim göremediklerimde. Haklı bir hüzünün senfonisi eşliğinde geçip bekledim, tören olup bitti.

Bense tüm bu süre boyunca düşünme yetisini kaybetmiş bir mahlukat gibi öylece durmak dışında bir şey yapamadım. Nedenini biliyorum, tüm hayatım boyunca Büyük Savaş’ta ölen babamı küçümsediğim hiçbir şeyi değiştirmediğini iddia ettiğim ölümü geliyor aklıma. Şimdiyse ölenlere bir "kurtarıcı" gözüyle bakıyorum, değer veriyorum. Ve Uzumaki Naruto için yaptığım benzetme hala aklımda: “cesetlerin üstünde yükselen sahte kahraman” peki öyleyse niye kendimi Naruto gibi hissediyorum? Elbette bir kahraman değilim ama omzumda ölenlerin bıraktığı mirası birkaç tık daha ileri taşımanın ağırlığını hissediyorum. Tüm hayatım boyunca yanlış bir nefretin içinde miydim? Yoksa savaşın duygusallığı mantıklı düşünmemi engelliyor bilemiyorum hatta belki cevap daha basittir: “Bir musibet bin nasihatten iyidir.”

Öğreneceğim.


In a world without gold we might've been heroes!
Künye
İsim: Shimada Kazuo
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Boy: 1.86
Kilo: 72
Köy: Ishigakure
Element: Fuuton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 37.500
Prestij: 8
Kullanılabilir GP: 20

Motivasyon
Fuuinjutsu Öğrenmek: Fuuinjutsu’ya abartılı derecede bir ilgisi vardır, derinlikleriyle Fuuinjutsu öğrenmek hayatta ki tek hedefidir hatta. Bunun uğruna Shinobi olmaya karar vermiş, şuanda çıktığı sıkıcı görevlere katlanmasının tek sebebi bir gün Fuuinjutsu’da ustalaşma hedefidir.

Komplikasyon:
Merak Belası: Normalde mantıklı karar verme yetisine sahip olan Kazuo. Bir şeyi merak ettiğinde kontrol mekanizmasını tamamen yitirir bunun sonucunda mantıklı veya mantıksız kararlar alabilir. Normalde pek zararlı bir şey gibi görülmese de Kazuo’da ki seviye tamamen farklıdır, aniden bir şeyi merak eder ve bunun mantıklı bir merak olmasına gerek bile yoktur.. Örneklemek gerekirse “Cübbeli adamı gizlice takip et.” Görevindeyken aniden beynine doluşan “Adamın kafası kel mi acaba?” sorusuyla birlikte kendini aniden adamın üstünde bulabilir. Bu problem, bazı görevler de kendisine sıkıntı yaratmıştır.

Özellikler

Profil
Güç: 4
Çeviklik: 7
Kondisyon: 4
Potansiyel: 4
Varlık: 5
Zeka: 6

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 2
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 2
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1


Ninjutsu
Shunshin No Jutsu
Shinkuutai
Shinkuu Gyouku
Kaiten Shuriken
Zanshuu no Jutsu
Taijutsu
Musatsu - C Rank

Fuuinjutsu
► Show Spoiler
Genjutsu
Raigen
Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
► Show Spoiler
► Show Spoiler

Standart shinobi çantasına benzer çanta
Ödüller:
Hırsız Kim - C Rank
4. Yoklama
Chakra Taşları
[Ishigakure - Operasyon] Kita Usagi & Shimada Kazuo & Oita Butsuo
► Show Spoiler
User avatar
Oita Butsuo
Ishigakure
Ishigakure
Posts:318
Joined:September 1st, 2018, 2:42 pm
Künye:

Re: [Ishigakure] Cepheden Dönüş

Post by Oita Butsuo » June 29th, 2019, 12:38 pm

Bedenimin ve zihnimin hiç bu kadar birbirinden bağımsız olduğunu hatırlamıyorum. Bedenim bir at arabasının içinde, gözlerim tek noktaya odaklanmış ama odaklanmadan görüyor etrafımdaki donuk, ifadesiz suratları, kulağıma çalınıyor at arabasının tıkırtıları ama ne dinliyorum ne de duyuyorum onu. Kafamın içinde ise hala cesetlerle dolu bir savaş meydanı var. Cesetler artıyor, yığılıyor da yığılıyor birbirlerinin tepesine. Bitmiyor, bitmek bilmiyor bu kan banyosu... Kanları birbirine karışıyor insanların. Sembolik olarak doğru mesaj vermeye bu kadar yatkın bir olayın bu halde olması geliyor aklıma. Yine de şaşırmıyorum. Herhangi bir düşüncenin başına geldiği gibi tutup yakalamıyorum hiçbir düşünceyi. Hepsi bilincimde dolaşıyor ve akıp gidiyor. Ben özne değilim, sadece dışarıdan izleyen bir gözlemciyim. İnsanlar ölüyor, tekerler dönüyor, zaman durgun...

Arada bir dış bir etmen geliyor ve kısa süreliğine dünyaya dönüyorum. Uyuşmuş beynim tekrar acıyı hissetmeye başlıyor. Ölen onca köylüm, Usagi'nin durumu... Tüm vücudumda hissediyorum acıyı. Gözlerim sulanıyor, boğazım düğümleniyor, felç olup hareket edemez hale geliyorum. Sonra biraz zaman geçiyor ve tekrar uyuşuyorum. Her şey dönüp duruyor ama ben sadece izliyorum.

Bir süredir beraber göreve çıktığım Kazuo da benimle beraber dönüyor köye. Arada bir çaktırmadan ona bakmaya çalışıyorum. Pek beceremiyorum ama... Gelene gidene Usagi'yi soruyoruz zaman zaman. Hiçbir şey söylemiyorlar. Öldüğünü sanıyorum... Usagi o savaş alanında öldü ve bizim de savaşma gücümüz kırılmasın diye bize söylemiyorlar. Biliyorum böyle olduğunu. Savaşın ve shinobiliğin nasıl işlediğini biliyorum. Ama onlar bilmiyor ki bilmem hiçbir şey değiştirmeyecek. Bizler birer sayıyız, isim değil. Bu düzenin içinde eriyip gideceğiz zaten...

Köye geri döndüğümüzde tekrar gerçek dünyaya döndüm. İlk defa bir görevden sonra köye döndüğümde rahat ve güvende hissetmedim. Etrafta toplanan bir grup insan da beklediklerini bulamadı bizde. Niyetleri iyi, ellerinden sadece bu geliyor, biliyorum. Yine de hiçbirini görmek istemiyorum.

Daha sonra hastane günleri başladı. Kazuo'yla ayrı odalara düştük ve başımıza gelecekleri beklemeye başladık. Köye gelmek kafamda oynayan oyunu daha iyi hale getirmedi. Hala ceset tepeleri yükselmeye devam ediyor. Kafamdakilere kıyasla bedenimde yapılanlar hiç canımı yakmadı. Vücudumu daha rahat kullanabilir bir hale gelsem de daha rahat hissetmedim. Usagi'yi sordum tekrar. Aldığım cevapla bu sefer öldüğüne emin oldum. Belli ki buraya kadar dayandı ama bu hastaneyi ayakta terk edemedi. Göğüs kafesim kalbimi daha da sıkıştırırken dışarıdan izledim kendimi, hissettiklerimi. Her ne kadar kalbim patlasa da yanmadı canım.

Günlük düzene adapte olmak ise hepsinden daha zor geliyor. Kafam hala o savaş alanındayken burada olmamam gerekiyor. Benim yerim orası. Tek gözüm ölüm görürken öteki gözümün oynayan çocukları görmemesi lazım. Gözümü ölüm bürüsün istiyorum. Dinlenmek, cenazelere katılmak istemiyorum! O savaş alanına gidip savaşmak, savaşmak, savaşmak ve savaşmak istiyorum. O cenazelerden biri olmak istiyorum ben! Rahatlatmıyor içimi ne Usagi'nin hayatta olması ne de muzaffer olmamız. Sadece savaşmak, ait olduğum yerde olmak istiyorum...
Image
Künye
İsim: Oita Butsuo
Yaş: 18
Cinsiyet: Erkek
Element: Doton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 481.250
Prestij: 0
Ün: 31
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Hayaletin peşinde…

Butsuo, çocukluk aşkına adını duyurmak, hatta tekrar bir araya gelmek için yaşamaktadır. Bunun en kolay yolunun da ünlü olmak olduğuna karar vermiştir. Kumiko’nun duyduğunda gurur duyacağı, hoşuna gideceği hatta peşinden koşacağı bir ün.

Görev Bilinci
Butsuo, beklentisi veya umudu olmasa da dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeyi kendine görev edinmiştir. Bu görev sonucunda bir ödül veya sonuç beklediği bir görev değil, elde edilen tatminin sadece görevini yapmak olduğu bir görevdir. Ayrıca iyi bir insan olduğuna kendini inandırabilmesi konusunda iyi bir insan olmanın gerektirdiği eylemleri yapmasının faydalı olduğunu da fark etmiştir. Kafasındaki Kumiko’nun ideallerini de desteklemektedir bu görev. Butsuo, kendini daha iyi hissetmek için faydalı işler yapma gereksinimi duymaktadır artık.
Komplikasyon
-
Özellikler
Korucu
Karakter, Shirakami Vadi Ormanı'nda yaşanan hadise neticesinde, tüm dünyadan izole bir şekilde bu ormanda yaşayan halkın koruyucusu konumuna gelmiştir. Bizzat Ishichou tarafından bu göreve atanması neticesinde, söz konusu halk nazarında güvenilir ve her işlerini halledecek kişi olarak görülmektedir. Aynı zamanda, söz konusu halkın istekleri olması halinde, karakter bu görevlere öncelikli olarak atanacak kişidir. Bu sebeple, karakter başka kurguların içinde olsa dahi, söz konusu halktan talep gelmesi halinde, durum ne olursa olsun bu halka yardım etmek zorundadır.
Yeni Avcılar
Karakter Bingo Kitabı’nda bulunan bir kaçağı başarılı bir şekilde avlamış olduğu için shinobiler içerisinde daha tanınır hale gelmiştir. Bu tanınmanın getirisi olarak da, diğer shinobilerle girdikleri etkileşimlerde, daha saygı duyulur ve sözleri daha dinlenir olmaktadır. Karakterin durum içerisinde mantıklı hareketleri –mevcut stat ve becerileri de dikkate alınarak- diğer shinobiler tarafından fazla sorgulanmaz.

Bu özellik GP veya PP harcayarak geliştirilemez. Tamamen kurgusal bir yapısı bulunması nedeniyle, karakter bu özelliği kaybedebilir.
Üç Kişinin Sırrı
Ishichou ile karakter arasında geçen konuşmalar sırasında karaktere verilen gizli görev nedeniyle, Ishichou’nun karaktere duyduğu güven artmıştır. Bu sayede karakter Ishichou’ya daha ulaşabilir olduğu gibi, karakterin bilgi erişimi, görüş alışverişi veya benzeri konularda Ishichou tarafından daha iyi bir yönlendirilmesi muhtemeldir. Bununla birlikte, Ishichou’nun artan güveni karakterler üzerinde başarı konusunda daha büyük baskı oluşturmaktadır. Karakter hatalı karar almaktan ve hatalı adımlar atmaktan çekinmektedir. Bu nedenle karakter, doğrudan bir aksiyon alırken daha öncekilere nazaran daha düşünceli bir şekilde hareket etmektedir.

Bu özellik karakterin diğer shinobi ve kişilerle etkileşimine herhangi bir etkide bulunmaz. Bununla birlikte tamamen kurgusal bir yapısı bulunması nedeniyle, karakter bu özelliği kaybedebilir.
Profil
Güç: 11
Çeviklik: 7
Kondisyon: 9
Potansiyel: 2
Varlık: 3
Zeka: 3

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm(Favori): 12
[Çeviklik] Akrobasi: 7
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form(Favori): 6
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1


Ninjutsu
Doton: Domu
Doton: Doryuu Shiki
Ninpou: Otonaku Ashi no Jutsu
Taijutsu
A-Rank Juudaichi
A-Rank Headbutt
C-Rank Oukashou
Sensör
A-Rank Meishou-Dou
Genjutsu
-

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kan Hapı (İyi Kalite)
2xKondisyon Hapı (Normal Kalite+İyi Kalite)
Chakra Hapı (İyi Kalite)
5x Patlayıcı Parşömen (İyi Kalite)
5xÖzel Üretim Sis bombası
5xIşık Bombası
Post Reply

Return to “Mezarlık”