Bu sabah, enerjik bir şekilde yataklarınızdan kalkıp, güne güzel bir kahvaltıyla başlamak için hazırlıklara başladığınız sırada kapılarınız çalınıyor ve her ikinizi de siması tanıdık bir chuunin selamlıyor. Bunun ne anlama geldiğini gayet iyi bildiğinizden, en sonunda bu pasif hayattan kurtulup, aktif bir göreve verileceğinizi daha chuunin söylemeden anlıyorsunuz. Chuunin ise sizi haksız çıkartmayıp Jounin Haku Aisu'nun acilen sizi beklediğini, bir an önce Kusa-Chou Binasına doğru yola çıkmanız gerektiğini söyleyip, gözden kayboluyor.
Haliyle sizde, hazırlamaya yeltendiğiniz kahvaltıyı yarıda bırakıyor ve üstlerinize gündelik kıyafetlerinizi giyip, gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra Kusa-Chou Binasına doğru fırlıyorsunuz. Yer yer sizleri devriye görevlerinden hatırlayan esnafın selamlarına karşılık vermek zorunda kaldığınız için yavaşlasanız da, çok çabuk şekilde Kusa-Chou Binasına varıyorsunuz. Kimse size binaya girişinizde ve ilerleyişinizde engel olmuyor, yer yer size diğer shinobiler saygılı bir şekilde selam veriyor, ama çoğu zaman binadaki koşuşturmadan ve yoğunluktan nasibinizi alıp, bir hayalet misali aralarından sıyrılıp Haku Aisu'nun odasının önünde kendinizi buluyorsunuz. O an, ikinizin birbirini gördüğü ilk an oluyor ve hafifçe bir baş selamı verdikten sonra birbirinize, kapıyı çalıp içeri giriyorsunuz.
İçeri girip, kapıyı kapatmanızla masasında bir çok evrakla boğuşmakta olan Aisu size bir saniyeden daha kısa süren bir bakış atıyor. Hemen ardından ise evrakları incelemeyi sürdürürken, sizde göz ucuyla odaya bakıyorsunuz. Bir kaç kere Gyaku ile odasında görüştüğünüz odadan çok farklı. Her şey belli bir düzene oturtulmuş... Masayı kaplayan evraklar bile düzenli ve sıralı bir şekilde yerleştirilmişken, oda oldukça ferah ve temiz. Siz odayı incelerken, Aisu: "Hoşgeldiniz" diye söze giriyor aceleci bir tonda ve devam ettiriyor konuşmasını: "Sizi acele bir şekilde çağırdığım için kusura bakmayın ama malumunuz Jounin sınavı falan derken aşırı yoğunuz." Elindeki evraklardan bir tanesine mührü bastıktan sonra evrakları şöyle bir elinde toparlıyor ve kafasını kaldırıp gözlerinizin içine bakarken hafifçe gülümsüyor. "Sizleri alelacele çağırmamın sebebi Kannabi köprüsünün sınav alanı içerisinde olmasından ötürü kapalı olması ve bundan mütevelli Tenchi'de oluşan yoğunluk." duraksıyor ve o sırada sizde bahsettiği yerlerin nerede olduğunu şöyle bir kafanızda geçirip, kendinize hatırlatıyorsunuz. Kannabi ve Tenchi'nin Abeno ovasında bulunan ve Ateş ülkesine bağlanan iki ayrı köprü olduğunu anımsıyorsunuz. "Normalde bildiğiniz gibi güvenliği görevlendirdiğimiz shinobiler sağlardı. Ama son zamanlarda yaşadığımız shinobi eksikliğinden ötürü bizlerde orada güvenilir kişilere yetki verip, güvenliği sağlamalarını istedik. Normalde bir süredir bu sistem işliyordu ama Kannabi kapatılınca oluşan yoğunluk oradaki sivil korucuların baş edemeyeceği bir seviyeye ulaştı. Bu yüzden ikiniz oraya gidip, sınav bitene kadar düzeni sağlamanızı istiyorum. Orada tüm yetki sizde olacak ve korucular sizle birlikte hareket edecek." duraksıyor ve göz ucuyla duvardaki saate baktıktan sonra: "Bu görev için güvenebileceğimiz yegane kişiler siz ikinizdiniz. Yani size güvenimiz tam." diyor ve size güven verecek şekilde gülümsedikten sonra; "Eğer soracak bir sorunuz yoksa, yetişmem gereken bir toplantı var." diye sonlandırıyor konuşmasını masadaki evrakları hızla toplayıp, bir an önce odadan çıkmak ister gibi dururken.