[Kumo Sakuma & Kasumikage Teki] Sezi

Sagano keşişlerine ev sahipliği yapan bambu ormanı.
Locked
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm
[Kumo Sakuma & Kasumikage Teki] Sezi

Post by GM - Naruto » July 16th, 2019, 11:05 pm

Karaltılı, gölgeli bulutlara bakıyorsunuz. Güneş ışıklarını kusursuz bir perde gibi kesen bulutlar çevreye tarifsiz bir grip ton katıyor. Bu griliği ise cırt bir beyazlık kucaklıyor. Çimen’in dipsiz yeşilliği pürüzsüz bir beyazlıkla kaplanmış durumda. Griliğe rağmen buradan yansıyan ışık gözlerinizi alıyor, başınızda son günlerde hiç dinmeyen baş ağrısını harlıyor.

Şikayet etmiyorsunuz. Zira ışık, parlaklık tutunabildiğiniz tek şey. Köy shinobileri peşi sıra ufak görevlendirmeler için koşuştururken siz evlerinize terk ediliyorsunuz. Uzun bir süre görev alamadığınız gibi kimse sizi rahatsız da etmiyor. Evlerinizde dinleniyorsunuz bu aralıkta. Asla sönmeyen ışıklar, bittikçe yenilenen mumlar, gölge yaratabilecek her şeyi dışarı atmanız hayatınızın bir parçası oluyor. Sizlerle birlikte aileleriniz de bu yaşama uyum sağlıyor. Dışarıdan belki siz de böyle gözüküyorsunuz. Karanlıkta duramıyor belki, ancak yaşıyor.

Fakat asıl senaryonun böyle olmadığını yaşayarak öğreniyorsunuz. Kâbuslarınız durmuyor. Takım arkadaşınızın ölümünü tekrar yaşıyorsunuz. Sakuma tekrar karanlığa gömülüyor, her bir hücresi deşiliyor. Teki. Teki için zaman zaman daha zor oluyor bu süreç. Zira tüm bu senaryolarda, acıdan farklı bir şeyle yüzleşiyor Teki. İzleyici. Kesip biçtiği, öldürdüğü tüm düşmanlarına rağmen en acı senaryolara birebir tanıklık ettiğini hatırlıyor tekrardan. Sakuma gözlerinin önünde ölüyor. Gyaku gözlerinin önünde ölüyor. Tüm görüşü karanlık bir cehenneme dönerken kendisi de karanlığa gömülüyor.

Ancak ayaktasınız. Bir şekilde yaşıyorsunuz. Bunun için eğitildiniz. Zihninizde hiç parazit barındırmadınız belki. Belki hiç böyle bir tecrübe yaşamadınız. Fakat hayatınız buna adanmış. Bundan güç alıyorsunuz. Soru işaretleriniz siliniyor. Neden savaştınız ? Çevrenize bakıyorsunuz. Ağlayan insanları, ağlamayan insanları, savaşın üzüntüsünü ve sevincini yaşayan insanları görüyor; bunlara sarılıyorsunuz.

Kusa galip geldi. Belki fazla kayıp verdi. Ancak sınır bölgesindeki yerel halkın rahat bir nefes aldığını biliyorsunuz. Belki siz geceleri uyuyamıyorsunuz. Birilerinin rahatça uyuduğu düşüncesine sarılıyorsunuz.

Gerçekten köyünü seven birer shinobiyseniz, düşündükleriniz tam olarak bu olurdu.

Sabah vakitlerinde, evlerinize görevli birer chuunin geliyor. Aydınlık odalarınızda ziyaret ediyor sizleri. Hava kararmadan Kusachou binasına gitmeniz gerektiğini söylüyor ve ayrılıyor. Hava kararmadan. Bu alışıldık. Alışılmadık olan, hastaneden ayrıldığınızdan beri sizinle hiçbir şekilde temasa geçilmemesi. Sadece cenaze çağrısı ki onu saymak geçmiyor içinizden. Gyaku sizinle görüşmüyor, görüşme çağrınız varsa da yanıtlamıyor. Sırt sırta savaştığınız birinden böyle bir dönüşü garipsiyorsunuz ister istemez. Yeni görevinin yoğunluğu… Sizleri görmesine engel olabilir mi ?

Hazırlıklarınız yaptıktan sonra Kusachou binasına ilerliyorsunuz. Gereğinden fazla kalabalık. Rütbeli, rütbesiz çoğu kişinin orada bulunduğunu görüyorsunuz. Boş bir dolaşma değil. Herkesin bir görev bilinciyle dolaştığını görebiliyorsunuz. Binanın içinde yoğunluk artıyor. Özellikle alt katlardaki zindana girişin çok daha katı bir şekilde korunduğunu görebiliyorsunuz.

Üstünüzü arayan chuunin sizi standart bir şekilde brifing odasına yönlendiriyor. Odaya giriyorsunuz. Abartı nizami bir düzenle karşılaşıyorsunuz kapının tam karşısındaki masada. Masanın üzerindeki herşey santim santim dizilmiş, normalde orada karşılaştığınız evrak yığını masanın yanına yerleştirilmiş raflı bir kitaplığa koyulmuş. Masanın bulunduğu platformun önünde saçma şekilde dizilmiş sandalyeler ise, odaya uyum sağlayacak şekilde dizilmiş. Masanın arkasındaki haritanın da yenilendiğini görebiliyorsunuz.

Gyaku’nun gidişi, Aisu’nun gelişi. Düzenin bu kadar değişebileceğini tahmin etmiyordunuz hiç biriniz. En ön sıralarda iki sandalyenin yanına birer gaz lambası koyulmuş. Sizin için hazırlandığına şüphe yok. Oturuyor ve yaklaşık on dakikalık bir bekleyişe başlıyorsunuz Aisu’nun gelmesi için.

Koridorlarda koşuşturmalar yaşanıyor, kalabalığın sessizliği endişe dolu bir şekilde deliniyor. Adım seslerini işitiyorsunuz, kapıya yaklaşıyor ve sakince açıyor. Resmi üniforması ile birlikte Gyaku’yu görüyorsunuz. Ayağa kalktığınızda arkasında ne yapacağını şaşırmış 6-7 chuunin de giriyor görüşünüze. Bazısı selam duruyor, bazısı kapıyı Gyaku’nun elinden almak için şekilden şekile giriyor. Gyaku eliyle hepsini def ederek giriyor içeriye. Ufak adımlarla platforma yürüyor.

Yerinize oturuyorsunuz. Gyaku sırtı size dönük, masadaki düzeni bozmakla meşgul. Kalemliği masanın köşesinden alıp ortalara itiyor. Birkaç kalemi yerinden alıp masanın farklı yerlerine koyuyor. Kağıtları dağıtıyor. Çocukça bir içgüdü. Ne konuşacağını düşünüyor aynı zamanda. “Sizi görmek istedim.” diyor sakince. Üniformasını çıkararak dağıttığı masanın üzerine oturuyor sakince. “Sanrılarınızın, beni görünce tekrar şiddetlenmesinden çekindim.” Duruyor. Mantığa oturtmanızı bekliyor. Düşünüyorsunuz. En karanlık anlar Gyaku’nun görüntüsüyle bölündü. Ancak en umutsuz anlarınız da Gyaku zihninizle oynarken zerk etti zihninize. Karşılık olarak ne vereceğinizi bilmiyorsunuz.

“Tesuri’nin güçleri karşısında salt bir gücün karşılığı yok. Ne kadar chakraya sahip olduğunuzun, kaç kiloyu kaldırabildiğinizin, kılıcı nasıl savurduğunuzun… Hiçbir önemi yok.” Hesap veriyor. Bunu net bir şekilde söyleyebiliyorsunuz. Kusagakure’nin liderinin, Kusachou’nun bu pozisyonda olması farklı hissettiriyor. “Gerçekliğe ne kadar bağlısınız ? Ne kadar adanmışsınız ? Cehennemi ne kadar rahat kucaklayabilirsiniz ?” Hesap verme pozisyonu basit bir sorgulamaya dönüyor. Hem kendisini, hem de sizi. “Önemi olan tek şey buydu. Ve bu, geçmenizi beklediğim bir sınav değildi. Cesurca savaştınız, düşmanın kalbine konarken kurtardığınız canların sayısını size veremem. Kusagakure nasıl bir bedel ödediyse, benim ödeyemediğim bedeli siz ödediniz.” Nefesleniyor. Günah mı çıkarıyor yoksa sizi mi pohpohluyor belli değil. Sadece dürüst olduğunu hissediyorsunuz. “Tesuri ile karşılaşmadan yaşayacağınız şeyler hakkında sizi uyaramazdım. Hepimizin kazandığı bir tecrübeydi. Bu sebeple, sizlerden özür dileyemem. Bana kızsanız da yaşanan herşeyin ödenmesi gereken bir bedel olduğunu düşünüyorum.” Cevap vermeye fırsat tanımıyor. “Bu yüzden Teki, Sakuma; karanlıkla yüzleşen sizlerin hakkını ödeyemem. Kumo’nun ismi benimle değil, sizlerle yaşayacak.”

Masadan kalkıyor, masanın ardındaki haritanın önüne geçiyor. İkinizin zihninde de, Gyaku’nun kafanızı kavradığı görüntüler birer flaş efektiyle çakarken tek parmağıyla bambu ormanına vuruyor. “Keşişlerden uzun süre önce yardım çağrısı aldık. Savaş sebebiyle bu çağrılara geri dönüş yapamadık ancak şu anda göz ardı edemeyiz. Zira keşişlerin derin bilgilerine rağmen henüz sorunu çözebilmiş değiller.” Hala cevap fırsatı vermiyor Gyaku. Belki konuşmak, belki duymak istemiyor. “Keşişlerin zamansız bayıldıkları, farklı noktalarda hiçbir zarar görmeden ayıldıkları biliniyor. Bu sürecin bazen günler sürdüğünü bildirdiler. Herhangi bir sağlık problemleri yok, yolladığımız iki medikal ninja bunu doğruladı.”

Tekrar masanın önüne dönüyor Gyaku. İlk kez net bir şekilde gözlerinize bakıyor. “Neler olduğunu çözmek için bir ekip göndereceğiz. Normalde bu görev için savaştan en etkilenen kişilerin rapor edilmesini istemiştim. Ancak göreve hazır olduğunuz bana bildirildi.” İzleniyor musunuz ? “Bu sebeple sizlerin gitmesini istiyorum. Köyden uzaklaşacak, sakin bir yere gideceksiniz. Bunun yararı olur mu ? Bilmiyorum. Zira sizlere ne olduğunu bilmiyorum.” Asıl cevap aradığınız yer. “Yaşadıklarınızı basit savaş sonrası sanrılar olarak düşünmek güç. Belki öyledir. Belki sandığınız kadar hazır değildiniz. Belki de Tesuri beklemediğiniz kadar güçlüydü. Bilmiyorum. Şüpheli olan şeyi size söylememek ise size duyduğum inanca ihanet olacaktır.” Ciddileşiyor, kısık sesi keskin bir ton alıyor. “Riaru cephesinde, insanların beyniyle oynayabilen, istediği gibi manipüle edebilen birinin varlığından bahsediliyor. Bu kişi hakkındaki en net kanıtımız kardeşimin katili aynı zamanda.” İki ucu keskin bıçak Gyaku’ya da saplandığında Gyaku’nun sizi konuşturmama amacına uyuyorsunuz. “Fukase Naegi. Bu konu hakkında daha derin şeyler öğrenmeden size açıklayamam. Siz de benzer bir etki halinde misiniz ? Üzgünüm, yine bilmiyorum. Zihinlerinizi alt üst etmeme rağmen elimde bir kanıt yok. Sadece sizlerin ve benim emin olmam gerekli. Sağ cebinizdeki görev ormandaki gizemi çözmek iken, sol cebinde kendinizi çözmenizi bekliyorum. Keşişler, bu konuda size yardımcı olabilir.”


Masanın önünde iki elini belinin biraz altında birleştiriyor. "Muhtemelen bu odada benimle son kez böyle bir görüşme gerçekleştiriyorsunuz. Ve yine muhtemelen bu sizinle yapabileceğim son rahat ve özel konuşma. Görevinizle, görevlerinizle, kendinizle ilgili ne sormak istiyorsanız zorun. Zira bu fırsatı bir daha yakalayamayabiliriz." Bir patlama bekliyor Gyaku. Saldırsanız da karşılık vermeyecek gibi. Sizden gelecek her şeyi kabullenmiş gibi duruyor.
Off Topic
Ben Zasetsu. Soru, sorun ve önerilerinizi bana iletin. Başkasına iletirseniz saplayabilirim. Planlanan pasiflik süresi 48 saattir.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Kumo Sakuma
Posts:68
Joined:October 17th, 2018, 8:22 pm

Re: [Kumo Sakuma & Kasumikage Teki] Sezi

Post by Kumo Sakuma » July 19th, 2019, 11:24 pm

Soğuk mevsimlere girmişlerdi artık. Bu kışa değin yaşadığı tüm kışlar, içini tarifsiz bir huzurun kaplamasına vesile olmuştu hep. Yaşadığı sorunların kaosunu ve endişesini kara gömer, pek sevdiği melankolisi ile sakince kabuğuna çekilirdi bu mevsimde. Yılın büyük bir kısmında köye hakim olan parlak renk cümbüşünün solmasıyla gözleri ve zihni rahatlardı. Zaten en sevdiği vakit tek başına geçirdiği vakit olduğundan odasına kapanarak ışıkları kapatır, perdeleri çeker, uzanıp dışarıdan gelen rüzgar veya yağmur sesinin ruhuna dinginlik katmasına izin verirdi. Köyün üzerini kapatan koyu gri tabaka sarıp sarmalıyor, tüm kötülüklerden koruyordu sanki Sakuma’yı.

Bunlar çok eskidenmiş gibi geliyordu şimdi.

Her tarafı ışık kaynağı dolu yeni odasının camından Kusagakure’yi kaplayan beyaz örtüye bakarken belki de ilk defa bulunduğu ortam, dışarıdan daha aydınlıktı. Hastaneden çıktıktan kısa bir süre sonra anne ve babasının kendisine acır gibi davranmasına katlanamayıp ayrılmıştı ailesinin evinden. Karanlıkla yaşadığı problemi kavrayamamışlardı. Anlamadıkları için aptalca sorular soruyorlardı. Vakti gelmişti zaten artık bu iki kişiden resmi olarak kopmasının, uzun yıllardır pek aile gibi değillerdi. Sakuma’ya aktarabilecekleri herhangi bir şey yoktu; ne erdem, ne değerler, ne akıl, ne de saygı. Bir tek varlıkları vardı, o da onların olabilirdi. Bir tek annesine veda edecek gibi olmuştu evden ayrılırken, ama aldığı sakinleştiricilerden pek bilinci yerindeymiş gibi durmuyordu zavallı kadının. Son 3-4 yıldır her gün olduğu gibi. Hiçbir şey demeden kapıyı çekip çıkmıştı. Babasının yüzünü zaten şeytanlar görsün.

Uzun süre insanlarla pek bir etkileşime girmemişti bundan sonra. Ne aile, ne dostlar, ne de köyün shinobileri. İşiyle alakalı rahatsız edilmedi hiçbir şekilde, şikayet de etmedi. Parlaklığa fazlaca alışmıştı, gözüne ışık direkt olarak tutulduğunda bile gözlerini kısmıyordu aralıksız bir şekilde maruz kaldığı için. Zaten görüşü karardığında karşılaşacağı kabusları bildiği için kısmamaya direnirdi alışmış olmasa bile. Beyaz örtüden yansıyan beyaz ışık artık gözlerini rahatsız etmiyordu dolayısıyla.

Her gece ve her gece boğuştuğu kabusların da uyutmamasıyla birleşince, korkunç bir hal alıyordu suratı. Derin ve koyu renkli çukurların üzerinde asılı, asla kapanmayan bir çift göz ve ölümü arzulayan boş bakışları. Neyse ki pek kişi maruz kalmıyordu bu görüntüye, havalar artık erken karardığından zamanında eve geri dönememekten korkuyordu. Bu yüzden olabildiğince insan içine çıkmamaya çalışıyordu. Savaş sonrası ne kadar nihilistleşmiş olsa da başka insanların bu korkunç manzaraya tanıklık etmeme hakkına saygı duyacak kadar kendindeydi.

Kabusları. Hep aynı şeyleri görüyordu, savaşın her saniyesi kazılıydı beynine. Hep aynı şekilde başlıyordu ve aynı örgüyü izliyordu. Cephenin ortasında, etrafı korkunç yaratıklarla sarılmış. Çehreleri ve yaydıkları vahşet belki de gerçekte olandan çok daha abartılı. Etrafında can veren herkes, can veren Kusalılar, can veren Kumo. Kaçınılmaz bir şekilde tekrar bir takım arkadaşını kaybetmiş olmak kabusunun ortasında başka bir kabus başlatıyor, kaybettiği dostu ve senseisinin de cephede savaşarak öldüğünü görüyordu. Daha sonra ise daha vurucu acılar takip ediyordu. Gyaku’nun ölümü. Kendi ölümü. Bir daha. Teki’siz kalması ve Teki’nin onsuz kalması. Siyahlı adamın ruhuna ve zihnine ettiği tecavüz, benliğini sıkıca kavrayıp parçalara ayırması, un ufak etmesi. Defalarca. Baştan ve tekrar tekrar.

Ama her gün uyanıyordu bir şekilde işte. Her gün uyanıyor ve zihnini kaplamaya çalışan bu zehirle mücadele ediyordu. İşi buydu. Savaşmak ve mücadele etmek. Henüz küçücük bir çocukken, ülkenin diğer yerlerindeki akranları bambaşka hayatlar sürdürürken, ömrünü buna adamaya karar vermiş ve bunun için eğitilmişti. Bunun için yontulmuştu ve temeli sağlam atılmıştı Sakuma’nın. Gerçek anlamda mücadele etmeyi erken yaşta öğrenmiş ve bundan zevk aldığını keşfetmişti. Sadece işi değildi bu, yaşama amacıydı. Sürekli çabalamak, zorluklara göğüs germek ve hep galip çıkmak. Bu yüzden hayattaydı, bu yüzden buradaydı ve bu yüzden hiçbir yere ayrılmayacaktı.

Bir onur madalyası gibi taşımak istediği bu kişilik özelliği onu ister istemez cephelerin önüne atıyor, etrafındaki insanların koruyucusu kılıyordu. Savaşta verilen kayıplar yüzünden Kusa halkının tam anlamıyla bir zafer coşkusu yaşayamıyor olması bu gerçeği değiştirmiyordu. Köyünü ve ülkesini korumuştu. Daha zayıf ve mutluluğu daha çok hak eden insanların böyle acılar yaşaması yerine Sakuma çekebilirdi bunlardı, seve seve yapardı. Bu yüzden içi rahattı.

Melankoli, gurur, hüzün ve bolca aydınlık barındıran, uzun gibi gelen ama özünde kısa olan pek çok günün ardından, bir insan yüzü görmüştü sonunda. Kusachou binasına çağırıldığını bildirmek için bir chuunin gelmişti yeni yuvasına. Açıkçası böyle bir çağrı beklemiyordu. Gyaku’nun hastanedeki son kabus temizliği seansından beri köy yönetimi tarafından adeta görmezden geliniyordu. Teki için de durumun aynı olduğunu biliyordu. Gücenmemişti hiç. İyileşmesi gereken koca bir köy vardı ortada ve savaş dönüşü tüm yetki Gyaku’nun omuzlarına bindirilmişti. Yalnızlık beklenmedik değildi.

Yapacak daha iyi bir şeyi olmadığı için hazırlanıp yola çıkmak için hiç oyalanmamıştı. Aynaya baktı. Gözünün altındaki koyu halkalar hala oradaydı. Sanki günün her saati boyunca ışığın altında duran kendisi değilmiş gibi hayalet beyazına bürünmüştü teni. Vücudunu sıkıca saran büstiyer artık üşümesini engelleyemediği için kalın siyah pelerinini üzerine geçirdi. Kapüşonu da kapatınca Sakuma’yı simsiyah bir silüete dönüştürmüş bu dış kabuk haricinde gözüken tek şey uzun çizmelerinin burunlarıydı. Gerçekten de gözüktüğü gibi hissediyordu, bir kara delik gibi.

Çok geçmeden Kusachou binasına varmıştı, Teki’nin hiçbir şart altında bu kadar çabuk hazırlanamayacağını bildiği için binanın etrafındaki duvarlardan birine oturarak Teki’yi beklemeye karar verdi. Uykusuzluk yüzünden beyazı da kırmızı irisleriyle aynı tonu almış olan gözlerini, gökyüzünü kaplayan koyu gri bulutlara sabitlemişti Teki karşısında belirene kadar.

Hastaneden çıktıktan sonra ilk defa görmüyordu tabii Teki’yi. Yine de sanki ölümünden beri ilk defa görmüş gibi bir dalgalanma hissetmişti ruhunda. Yaşadığı karanlık, ruhunun tam ortasında bir alev gibi yanıyordu ve kendisine o anları tekrar yaşatan bu suratı gördüğünde şiddetli bir rüzgar yemiş gibi bir an harlanıyor, bir an sönüyor, dev boyutlara ulaşıyor ve ardından nihayet sakinleşiyordu tekrar. Benzer bir hissi Gyaku’yu gördüğünde de yaşıyordu. Teki ile yıllardır sahip olduğu bu eşsiz ilişkinin böyle lekelenmesini kaldıramıyordu. O pislik herifin yaptıklarının Teki’nin çağrıştırdığı tüm o güzel hisleri ve anıları etkilemesine izin veremezdi. Koşarak Teki’nin boynuna sarıldı bu yüzden. Başka hiçbir şey demedi. Sessizce dönerek Teki’nin önünden Kusachou binasına girdi.

Her göreve çıkmadan önce mutlaka geldikleri bu oda, belli ki Aisu’nun Gyaku’nun yerini almasıyla bambaşka bir yere dönüşmüştü. Normalde, savaştan önce, brifing odasına gelirken şahit oldukları yoğun insan kalabalığının ve kaosa paralel bir dağınıklık hakim olurdu buraya da. Kapıdan girerken bunu beklemişti, alışkanlıktan. Ama harika bir tezatlık vardı onun yerine, her şey neredeyse hastalık derecesinde düzenli ve hizalıydı. Birtakım yeni eşyalar gelmiş, masanın arkasındaki büyük harita da yenisiyle değiştirilmişti. Önde, yanına birer gaz lambası yerleştirilmiş iki sandalyeyi gördü. Tarif edilemez bir his kapladı içini. İlk önce zavallı gibi hissetti, karanlıkta duramayan iki zavallı. Sanki özel bir bakıma muhtaçlarmış gibi sürekli kendileri için önceden hazırlık yapılması gerekiyormuş gibi. Acizlik iğrenç bir histi. Birileri Teki ve Sakuma’nın iyiliğini düşünüyordu, karanlığın pençesine tekrar düşmesinler diyeydi tüm bunlar tabii ki. Yine de.

Aisu gelene kadar beklemek üzere sessizce bu iki sandalyeden birine çöktü Sakuma. Gaz lambasının alevine kilitledi bakışlarını. Hala çekiyordu karanlık biraz onu. Alevin parlaklığının hemen ardında karanlığın olduğunu bilmek ve bu iki zıt varlığın birbiriyle dans etmesi tehlikeli bir biçimde çekici geliyordu. Alamıyordu gözlerini. Kapının açıldığını duyana kadar, yaklaşık on dakika, buradan ayırmadı bakışlarını.

Gyaku.

İçindeki alevin dalgalandığı o hissi tekrar yaşadı. Ama Gyaku’da yaşadığı his Teki’yle yaşadığından çok daha fenaydı. Kabuslarından kopabilmesi için Sakuma’yı tekrar tekrar yine aynı kabuslara daldıran bu adam, tahmin bile edemeyeceği kadar derinlerinde tetikliyordu karanlığı. Gyaku girdiğinde refleks olarak ayağa kalkmış, sonra Teki’nin oturduğunu görüp kendisi de çökmüştü tekrar sandalyeye. Nutku tutulmuştu. Bu kadar süre kendi başına terk edildikten sonra karşısında görmeyi beklediği en son kişiydi. Kusachou üniformasıyla görmek de hala garip geliyordu.

“Sanrılarınızın, beni görünce tekrar şiddetlenmesinden çekindim.”

Haklıydı. Ama haksızdı da. Ne diyeceğini bilemedi. Tabii ki tüm bu sanrılar Gyaku’yla koparılamaz bir şekilde bağlıydı Sakuma’nın da Teki’nin de zihninde. Ama günün sonunda kendilerini kurtaran da oydu. Çekip çıkarabilmek için ellerini biraz kirletmesi gerekmişti sadece.

Bunun sonrasında Gyaku’nun dudaklarından dökülenler, Sakuma’yı hazırlıksız yakalamıştı. O ana dek, ne yaşadıklarını çok büyük bir fedakarlık olarak görmüştü, ne de Gyaku’nun Sakuma ve Teki’ye bu kadar minnettarlık göstereceğini beklemişti. Belki de bir savunma mekanizması olarak yaşadıklarını küçümseme yoluna başvuruyordu. Sert mizaçlı komutanlarının savaşırken yapılan fedakarlıkların ve ölümün olağan bir şey olduğuna inandığına şüphe yoktu. Bu yüzden çok garip geliyordu Sakuma ve Teki’den kahramanmış gibi bahsetmesi. Ama işte, yaşadıkları şey ölümden çok daha beterdi. Gyaku’yu dinlerken bunları düşündükçe anlıyordu şimdi.

Ve anladıkça paniğe kapılıyordu. Kalp atışları hızlanıyor, parmak uçları karıncalanıyordu. Yeterince vakit geçmiş olmalıydı, şimdi Teki ve Gyaku’yu birlikte gördüğü ilk anda bir atak yaşayacak kadar zayıf değildi. Hayır, değildi. Oturduğu sandalyenin yanlarını tüm gücüyle sıkarak derin bir nefes aldı, Teki ve Gyaku’nun fark etmeyeceğini umarak. Gyaku’nun dediklerini dinlemeye odaklandı tekrar. Yeni görevlerinden bahsetmeye başlamıştı bile.

Yaşadıklarının açıklamasının ve çaresinin Gyaku’da olduğuna emindi nedense Sakuma. Belki de sırf tedavi etmeye çalıştı diye, tedavi edebileceğine inanmıştı. Tek umudu buydu çünkü. Ama görünen o ki Gyaku’nun da pek bir fikri yoktu. Belki Sakuma’nın keşfettiğinden veya keşfetmeye cesaret edebildiğinden daha fazlasını biliyordu şu anda, ama günün sonunda çözüme ulaşacak kişi Sakuma’ydı. Bu işte yalnızdı. Kendisini, kendisi kurtaracaktı. Açıkçası görev pek umrunda değildi şu anda, ama bir şekilde keşişlerle ilgili olması şairaneydi. Gyaku’nun da dediği gibi, belki keşişler kendi içlerinde ne olup bittiğini çözmelerine yardımcı olabilirdi.

Gyaku’nun ağzından çıkan tüm bu lafların içerisinde en korkutucusu, belki de ruhlarına yerleşen bu karanlığın açıklanamaz bir şekilde kontrolü ele alabilme ihtimaliydi. Sakuma ve Teki’nin başka birisinin kuklası haline gelebilecek olması. Baştan ayağa ürperdiğini hissetti. Kontrolü asla buna izin verecek kadar bırakmazdı, doğası gereği bırakamazdı. Mümkün olmamalıydı. Başını silkeleyerek kurtarmaya çalıştı kendini bu düşüncelerden.

"Muhtemelen bu odada benimle son kez böyle bir görüşme gerçekleştiriyorsunuz. Ve yine muhtemelen bu sizinle yapabileceğim son rahat ve özel konuşma. Görevinizle, görevlerinizle, kendinizle ilgili ne sormak istiyorsanız zorun. Zira bu fırsatı bir daha yakalayamayabiliriz."


Bu kelimeleri işittiğinde acı bir gerçeği fark etti. Savaş sonrasında, Gyaku’yu ister istemez çok sabit bir yere konumlamıştı hayatında. Günlerce ve gecelerce uyuyamadan karanlığa direnmeye çalıştığı hastane günlerinde tutunabildiği tek dal olan bu adam, sadece komutanı değildi artık. Sadece sırt sırta dövüştüğü bir yoldaş, yol gösterici bir lider değildi Sakuma için. Açıklayamadığı bir güven ve aidiyet hissediyordu Gyaku’ya karşı - her ne kadar yine bu adam tarafından karanlıkta bırakılmış olsa da sonrasında. Gyaku’nun direktifinde ilerlemek bir konfor alanı olabilirdi Sakuma için. Onu bir mentor olarak konumlamak o kadar doğal geliyordu ki. Dolayısıyla, bu görüşmenin herhangi bir şekilde “son” olması fikri iliklerine kadar rahatsız ediyordu. Kontrolü elinden bırakamayacağı, izin veremeyeceği başka bir şey daha.

“Gyaku-sama.” diye lafa girdi. Ayağa kalktı. Gyaku’nun da gözlerine bakmasını bekledi devam etmeden önce. “Şahsım adına konuşursam, üzerimde sandığınız gibi olumsuz bir etkiye sahip olmadığınızın altını çizmek isterim. Hastaneden çıktıktan sonra size teşekkür etme fırsatım olmadı.” Duraksadı, birazdan söyleyeceği şeyi ilk defa başkalarına itiraf ediyor olacağından boğazını temizleme ihtiyacı hissetti. “Cepheden döndükten sonra pek çok kez canımı almayı düşündüm. Zihnim sonsuza kadar lekelenmişti sanki. Bir çıkış yolu yoktu. Göremiyordum.” Hala Gyaku’nun gözlerinin içine bakıyordu. Gözlerini kırpmadan uzun süre açık tutabilmeye alışmıştı artık. Biraz korkutucu görünüyor olabilirdi tabii bu karşıdaki kişi için. “Siz olmaydınız, ben çoktan ayrılmıştım bu dünyadan. Çünkü sizin yardımlarınız olmasa, hastanede kabuslarımı her gün baştan yaşarken elimden tutmuş olmasanız, ben böyle bir acıyla asla başa çıkamazdım. Bunun için size minnettarım.”

Bir kaç adım atarak Gyaku’ya yaklaştı devam etmeden önce. “Bu görev için köyden ayrıldığımda, içimdeki karanlığı tek başıma yenmenin de bir yolunu bulacağım. Ve aydınlığa kavuşmuş olarak döndüğüm zaman, lütfen asistanınız olarak size yardımcı olmama ve sizden öğrenmeme izin verin.”

“Eğer bir yolunu bulamazsam, bu karanlığın beni ele geçirip kuklası haline getirmesi ihtimaline karşın, kendimi öldürmeye dahi hazırım. Yine de en güvende ve güçlü hissedebileceğim yer sizin yanınız olacaktır Gyaku-sama.”
Image
Künye
İsim: Kumo Sakuma
Yaş: 18
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 180.000
Prestij: 4
Ün: 17
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Kurallar & Güçlenmek: Yaşadığı kayıpları, değer sarsılmasını ve benlik problemlerini unutmak için kendini görevlere ve shinobilik felsefesine vermiştir ve bu sayede ailesinin empoze ettiği hırsı ve mükemmeliyetçiliği köyün yararına kullanabileceğini fark etmiştir. Shinobi dünyasındaki kurallar daha sağlamdır, daha gerçektir. Onu yüzüstü bırakacak yalanlar yoktur. Ayrıca takımında verdiği kayıpların ardından, karşısına çıkan tüm tehlikelerle başa çıkabilecek kadar güçlü olmaya yemin etmiştir. Hem kendini, hem de tek dostu Teki’yi korumalıdır. Eğer çok iyi bir shinobi olursa, daha zor ve kritik görevleri yerine getirmesi gerekir – bunu da seve seve yapacaktır.

Komplikasyon
Karanlık: Karakter Kusagakure ile Riaru arasında geçen savaşta yoğun zihinsel saldırılara maruz kalmıştır. Saldırılar sebebiyle, karakter karanlık ortamlarda sanrılar görmektedir. Bu sanrılar genel olarak savaşla ilgili anıları içerirken, ileri seviyede korku nöbetlerine dönüşebilir. Karakter bu etkiler nedeniyle karanlık ortamlarda sağlıklı kararlar veremeyeceği gibi zihinsel kapasitesi düşmektedir. Özellik, komplikasyon etkilerinden kaçınıldığı sürece geçici olup; etkilerin yoğun bir şekilde görülmesi durumunda iyileşme süresi uzamaktadır.



Image



Özellikler

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 5
Kondisyon: 6
Potansiyel: 4
Varlık: 5
Zeka: 7

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 2
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 3
[Varlık] Empati: 3
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 3
[Zeka] İzcilik: 1


Kontrat
Fuuma | B-Rank | Kaplan

Ninjutsu
Shunshin | D Rank | Ninpou
Kullanıcı bir elinin işaret ve orta parmağını dışarı açar ve vücudundaki chakraya odaklanır. Ardından, kullanıcı aşırı hızla hareket etme kabiliyetini kazanır. Genelde kullanıcıya bakan kişiler onun birden yokolduğunu görür, ancak teknik sadece aşırı hızdan oluşmaktadır. Kullanıcı çevresel etmenleri kullanarak hareketini gizler ve birden yerinde varolduğu izlenimini verir. Kullanıcı teknik ile chakrası yettiği sürece istediği mesafeyi katetebilir, ancak teknik süresince başka teknikleri kullanamaz ve saldırı yapamaz, bütün odağı tekniği açık tutmak üzerine olmalıdır. Teknik havada hareket etmek için kullanılamaz. Teknik kullanılarak rakibe hızlıca yaklaşılabilir ve uzaklaşılabilir, ancak avantajlı bir pozisyona geçmek aşırı derecede zordur, zira bir çok kişi Shunshin ile yapılan hareketi görebilir ve farkedebilir.

Hibashiri | C Rank | Katon
Kullanıcı Tora mührünü yapar ve hedefine odaklanır, ardından ayağını yere vurur. Ayağını yere vurduğu noktadan itibaren, hedefine doğru yerden hızlıca ilerleyen çizgisel bir alev kütlesi yollar. Bu kütle hedefine ulaştığında onu yakmaya ve alevlerin içine almaya çalışır. Alevlerin ısısı yüksektir. Yerde ilerleyen alev kütlesi manevra yapabilir veya hedef değiştirebilir. Alevlerin hareketi süresince Tora mührü bozulmamalıdır.

Endan | C Rank | Katon
Kullanıcı kısa bir el mührü serisi ardından ağzında yağ biriktirmeye başlar. Yeterince biriktirdikten sonra bu yağı hedefine tükürür. Yağ ağızdan fırladığı gibi alev alır ve bir alev topuna dönüşür. Kullanıcı, daha fazla chakra harcayarak ağzında topladığı yağı arttırabilir, böylece oluşacak olan alev topu daha büyük olur. Kullanıcı yarım metre çapında bir küreden daha fazla yağ toplayamaz. Ağzında topladığı yağı 3 parçaya kadar bölüp ayrı ayrı fırlatabilir veya yağı tek seferde tükürmek yerine bir kaç saniye boyunca püskürtebilir. Alev kütlesi 15 metreye kadar dağılmadan ilerleyebilir. Hedef ile buluşup hasar verdikten sonra yağlar ve alevler yok olur.

Gouryuuka no Jutsu | B Rank | Katon
Ninja Tora mührünü yaparak aşırı derin bir nefes alır. Bu nefes alınırken kullanıcının göğsünde bir şişkinlik belirir. Kullanıcı ardından bir ejderhanın kafasına benzeyen bir alev topunu ortaya çıkarır. Bu alev topu sıradan alev toplarından kütle olarak hemen hemen aynı olsa da daha sıcaktır. Ejderha başı şeklindeki alev topu püskürtüldüğü düzlemde ilerler ve önüne çıkacak şeyleri eritebilecek bir sıcaklığa sahiptir. Bunun yanısıra alev topunu ejderha başına benzemesini sağlayan kısımları az da olsa sert ve dirençlidir. Bu sayede ejderha başı ince yapıları delebilir ve hedefine doğru ilerlemeye devam eder.

Karyuu Endan | B Rank | Katon
Ninja uzun sayılabilecek el mühürleri serisini Tora mühründe bitirir ve derin bir nefes alır. Bu aldığı nefes ile birlikte kullanıcının göğsünün ve yanaklarının bir hayli şiştiği görülür. Kullanıcının aldığı nefesi tazyikli bir şekilde dışarıya salması ile bir alev oluşur ve oldukça hızlı bir şekilde ilerlemeye başlar. Kullanıcı ağzından nefesini tazyikli bir şekilde vermeye devam ettiği sürece alev hızla ilerlemeye devam eder. Alev, önüne çıkan herşeyi yakar ve yutar. Kullanıcının 20 metre önünde düz bir alandaki her şey etkilenir.

Kuchiyose no Jutsu
Kullanıcı baş parmağını ısırır ve kanatır, ardından o elini yere sertçe vurur ve odaklanır. Bir kaç saniye sonra, yaratık o alanda aniden belirir. Eğer yaratık yeterince büyükse, kullanıcı onu sürer pozisyonda çağırabilir. Bu şekilde çağrılan yaratıklar "Kai" mührü ile anında geri gönderilebilir. Kullanıcı yara almışsa baş parmağını ısırmak yerine halihazırda akan kanını da eline sürerek kullanabilir.



Taijutsu
Ayatsu Stili | B Rank
Kullanıcı tek bir hamlede iç organları iflas ettirebilecek hamleler yapmayı öğrenir. Göğse yapılacak sert ve yerinde bir hamle karşı tarafı nefessiz bırakabilir veya böbreklere yapılan bir hamle ile rakibin tüm vücuduna yayılacak bir acı dalgası oluşturulabilir ve dikkati dağıtılabilir. Hamlelerin mükemmel bir isabet oranı ile yapılması gereklidir.

Kaiganshou | B Rank
Kullanıcı dirseğini kullanarak kendini rakibe fırlatır ve rakibin göğsünü hedef alır. Eğer dirsek rakibin göğsüne isabet ederse, rakip geriye doğru fırlar ve nefessiz kalır. Kendini toparlamakta güçlük çeken rakip ardından gelecek saldırılara daha açık bir hale gelir. Saldırı çok büyük bir acı verdiği gibi eğer aşırı güçlü bir şekilde uygulanırsa kaburga kemiklerini bile kırabilir.


Genjutsu
Kuroshiki | D Rank
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından tekniği aktif eder ve bir hedef seçer. Eğer bu hedef, kullanıcıya 15 metre veya daha yakındaysa, tekniğin etkisi altına girer. Tekniğin etkisi altında kalan hedeflerin herhangi bir duyusunu kullanıcı isteği doğrultusunda bozabilir. Gözler bulanık görmeye başlar, eller uyuşur, tad alınamaz, duyma mesafesi kısalır veya koku alamaz hale gelir. Duyurlar tamamen kapatılmaz, sadece bozulur. Yani hedef tamamen kör edilemez/sağır yapılamaz. Bu etkilerden aynı anda sadece 1 tanesi aktif edilebilir, ancak teknik bozulmadan bu etkiler arasında geçiş yapmak mümkündür. Maksimum 1 hedef bu tekniğin altında olabilir. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.

Shibou no Jutsu | B Rank
Kullanıcı Tatsu el mührünü yapar ve o anda baktığı kişiyi tekniğin etkisi altına alır. Tekniğin altına girmek için hedefin kullanıcıya bakmasına gerek yoktur. Tekniğin etkisi altında olan kişi her 5 saniyede bir, kullanıcı tarafından hunharca öldürüldüğünü görür. Bu görüntüler 2 saniye sürer ve aşırı derecede gerçekçidir. Kullanıcı eğer isterse görüntüleri istediği gibi ayarlayabilir. Hedef git gide konsantrasyonunu kaybeder ve kullanıcıdan korkmaya başlar. Kötü ve rahatsız edici hisleri kullanıcı ile bağdaştırır. Savaş alanında kişilere göz dağı vermek, konsantrasyonlarını bozmak ve gerçeklik ile illüzyon arasındaki bağı koparmak için kullanılır. Diğer şartlar altında, işkence yapmak için kullanıldığı bilinmektedir. Teknik 2-3 dakika kadar açık kalır, ardından tekrar uygulamak gerekir.

Omotsuki | A Rank
Kullanıcı uzun bir el mührü dizisi uyguladıktan sonra tekniğin etkisi altına almak istediği kişiyi boğazından yakalar. Hedefin gözleri aniden kullanıcının gözleri ile kenetlenir ve teknik başlar. Kullanıcı, teknik süresi boyunca hedefin anılarını gezebilir ve diğer eliyle bir başkasına dokunarak bu anıları aktarabilir, bu anıları zihnine kaydedebilir. Teknik, 1 haftaya kadar olan taze anılara çok fazla zorluk yaşamadan ulaşabilir ancak daha geriye gidildiğinde anılar bulanıklaşmaya başlar. En eski anılar ise sadece bir duygu parçası olarak algılanır. Teknik süresi boyunca hedef uyuşmaz veya teknik onu zaptetmez, bu durumu kullanıcının bir şekilde çözmesi gerekir. Genel olarak hedef önce bağlanır, ardından kullanıcı tekniği uygular. Uyuyan kişilere teknik uygulanabilir, bu varyasyonda kullanıcı elini hedefin alnına koyar ve tekniği başlatır. Göz kontağına ihtiyaç yoktur. Eğer kişi baygınsa teknik kullanılamaz. Hedef kişi, eğer uyumuyorsa anılarına ulaşıldığının farkında olur.


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Tantou (İyi Kalite)
3 Kunai (Normal Kalite)
5 Shuriken (Normal Kalite)
5mt. Sentetik Misina (Normal Kalite)
2 Patlayıcı Parşömen (Normal Kalite)
2 Sis bombası (Normal Kalite)
2 Kondisyon Hapı (İyi Kalite)
2 Chakra Hapı (Normal Kalite)
User avatar
Kasumikage Teki
Kusagakure
Kusagakure
Posts:343
Joined:October 22nd, 2018, 2:54 am
Künye:

Re: [Kumo Sakuma & Kasumikage Teki] Sezi

Post by Kasumikage Teki » July 20th, 2019, 11:44 pm

Ter içinde uyanmıştı bir sabaha daha. Tekrar aynı rüyaları görmüştü. Gerçi artık rüya olduklarını düşünemiyordu bile. Kabuslardan oluşan karanlık bir lanet. Üstündeki örtüyü çabukça kenara atıp, yatağının yanında yanmakta olan lambaya dikmişti gözlerini. Ancak böyle çare buluyordu lanetine. Olabildiğince ondan kaçarak. Işık yüzünden minicik kalmış göz bebekleri ve gözlerini kırpmadığı için kızarmaya başlayan göz akına aldırmadan ışığa bakmaya devam ediyordu. Bir yandan her sabah böyle uyanmaya alışmış olduğunu fark edip kendisine kızıyordu o sırada. İyileşemediği için suçluyordu kendini. Bu hale düştüğü için utanıyordu kendinden. Gyaku'nun, Sakuma'nın ve kendisinin ölümünü düzenli olarak tekrar görüp, tekrar yaşadığı için nefret ediyordu her gününden. İstememişti bu hale gelmek. Hayalini kurduğu gelecek bu değildi...

15 dakika olmuştu bile yatağının yanındaki ışığa bakmaya başlayalı. Vücudundaki ter kurumuştu bu sırada. Kötü bir şekilde kokmaya başlayacağından emindi. Işıktan gözlerini ayırıp ayağa kalktığında bile penceresinden dışarı dikmişti gözlerini. İllaki bir ışık kaynağına ihtiyaç duyuyordu...

Karla kaplanmış manzaraya bakıyordu üstündeki kıyafetleri çıkarırken. Pencerenin aralığından esmekte olan soğuk rüzgar çıplak vücudu üzerinde dans ediyor ve yer yer titremesine sebep oluyordu. Hasta olmak gibi bir amacı olmadığı için soğuğu fark ettiği gibi gidip penceresini kapamıştı sakince. Halen dışarıya bakıyordu. Günün aydınlığından güç alıyordu adeta. Yatak örtüsü ve yastık kılıflarını da söktükten sonra hepsini yerde bohça haline getirmiş ve sırtlamıştı. Banyo almanın iyi bir karar olduğunu anladıktan sonra ayakları otomatik olarak yol almaya başlamıştı. Tamamen çıplak olduğunu unutmuş bir halde odasından dışarı çıktığı gibi Yamamoto ile karşılaşmış, babasının şaşkın ve garip bakışları arasında banyoya girerken onu fark etmemişti bile.

Sıcak suyun altında vücudunu dinlendirmeye başladığında gözleri yine bir ışık kaynağına kilitlenmişti bile. Evlerinin belki de en karanlık odası banyoydu. Bu sebeple odanın her bir tarafına gaz lambaları ve mumlar koymuştu Sencha. Evin kendisi yüzünden aldığı şekli gördükçe daha da mutsuz oluyordu Teki. Artık ailesine yük olmamak için evden ayrılmayı bile düşünmüştü. Belki Sakuma'nın taşındığı eve giderdi arada. Hoş... Dostuyla bayadır görüşmemişlerdi bile. Ortaya çıkan klan güçlerinden bile haberi yoktu Sakuma'nın. Gerçi Teki bile alışamamıştı halen bu duruma. Bir yandan vücudunu yıkarken öbür yandan zehir salgılıyordu vücuduyla. Oluşan katmanı çakrası ile sertleştiriyor ve kabuk haldeki zehri vücudundan söküp yere bırakıyordu. Geliştirecekti güçlerini. Geliştirecek ve dünyaya yayılmış Kasumikage'leri bulmaya çalışacaktı. Önce kendisini bulabildikten sonra...

Havluya sarılı vücudu ile banyodan çıkması ile beraber evde bir yabancı olduğunu fark etmişti. Bir chuunin... Yamamoto ile konuşuyordu ancak amacı onunla konuşmak değildi. Teki'yi gördüğü gibi ona doğru ilerlemiş ve Kusachou binasına çağrıldığını iletmişti ona. Hatta çoğul olarak söylemişti bunu. Yani en az bir kişi daha çağırılmıştı... Sakuma...

Chuunin ile konuşması bittiği gibi odasına çekilmiş ve hazırlanmaya başlamıştı. O sırada babasının kapıdan girmesi ile giyinmeyi durdurup ona dönmüş ve babasının söyleyeceklerine kulak kesilmişti;

"Sanırsam görev çağırıyor ha Teki?" Sevecen bir tavırla başlamıştı cümlesine Yamamoto. Yavaş adımlarla Teki'ye doğru ilerlemeye başlamıştı. "Şu anda çektiğin zorlukları anlayabiliyorum. Nasıl olduğunu algılayamasam da biliyorum içten içe." Yeteri kadar yaklaştıktan sonra sarılmıştı oğluna. Bu tarz hareketlerine alışkın olmadığı için şaşırmıştı içten içe Teki. "En azından geçeceğini biliyorum oğlum. Emin ol bir Kasumikage bunları aşacak güce sahiptir. Ki sen melez olmana rağmen güçlere sahip bir Kasumikage'sin. Benim oğlumdan da daha azı beklenemezdi zaten." Sözlerini bitirdikten sonra Teki'nin konuşmasına izin vermemişti Yamamoto. Güler yüzle Teki'ye biraz baktıktan sonra hiç cevap beklemeden odadan çıkmış ve her ne işi varsa onun başına dönmek üzere yürümeye başlamıştı.

"Kendine güven! Sen düşündüğünden daha iyisin!"

Sırtına astığı Kitsune ile Kusagakure yollarında yürüyordu Teki. Gündüzden aldığı güç ile, karanlığa yakalanmadan. Kusachou binasına doğru attığı her bir adımda çevredeki kalabalık daha da artıyordu. Tam bir görev yoğunluğu. Herkes bir yere yetişmeye çalışır haldeydi. Köyün halen eski haline dönemediği belli oluyordu. Telaş fazlalığı ve yoğunluk. Herkes ayrı bir işe ve sorumluluğa sahip. Teki ise kim bilir kaç gündür boş boş duruyordu. Annesinden yeni bir kenjutsu, babasından ise klan güçlerini kullanmayı öğrenmek dışında hiçbir şey yapmamıştı. Neredeyse Kusachou binasının önüne gelmişti ve o an adımları yavaşlamıştı Teki'nin. Sakuma'yı görmüştü ve nedense korkmuştu. Çok görüşememişlerdi onunla bu acılı süreç boyunca. Fakat kabuslarında bol bol ölümüne tanık olmuştu dostunun. İrkilme hissi vücudundan dolaşmaya başlamışken tekrar adımlarını hızlandırarak yanına gitmişti Sakuma'nın. Bir şey söyleyemiyordu. Sakuma da hiç bir kelime söylememişti ve bu durum Teki'nin daha da gerilmesine sebep olmuştu. Artık eskisi gibi arkadaş kalamayacaklarını düşünürken Sakuma ondan beklenmeyen bir hamle yaparak Teki'ye doğru koşmuş ve aniden boynuna sarılmıştı. Zihninde dolanan tüm karanlığı bir anlığıan aydınlığa boğmuştu bu hareketi ile Sakuma. İyileştirmişti Teki'yi. Sadece bir anlığına olsa bile başarmıştı bunu. Kendisi de Sakuma'ya sarılarak karşılık verdiğinde tamamen mutluydu. Sakuma gibi bir dosta sahip olduğu ve bu iğrenç durumu onunla beraber atlatabileceği için. Dostunun arkasından Kusachou binasına girerken hafif hafif görev heyecanını hissetmeye başlamıştı bile.

Standart prosedür uygulandıktan sonra Sakuma ile brifing odasına girmişlerdi. Eskiden Gyaku'nun olan oda Aisu'nun eline geçtiğini belli ediyordu. Eşyalar tamamen nizami bir şekilde dizilmişti ve masa üstü dahil her şey harika bir düzene sahipti. Etkilemişti bu durum Teki'yi. Kendisi de düzenli bir insan olduğu için rahat hissetmişti odada. Fakat bu duygu çok uzun sürmemişti. Kendisi ve Sakuma için odaya bırakılmış iki adet gaz lambasını gördüğü gibi utanç duymuştu tekrar. İnsanların kendisi için özel önlemler alması gerekiyordu ve bu acındırıyordu Teki'yi. Saldalyelerden birisine oturup Gyaku'yu beklemeye başladığında utancı ve gerginliğinden dolayı bacaklarını sallamaya başlamıştı bile.

Bacak sallama ve ışığa odaklanma ile geçen 10 dakikanın ardından önce koridordan gelen sesler, sonra ise açılan kapı ile Gyaku'nun geldiğini anlamıştı. Bunca zamandır görüşme şansı elde edemediği adamı şimdi kanlı canlı karşısında görmek garip hissettirmişti. Söylemek ve duymak istediği çok şey vardı...

“Sanrılarınızın, beni görünce tekrar şiddetlenmesinden çekindim.”

Enteresan bir cümle ile başlamıştı konuşmaya Gyaku. Sözlerine devam ederken bir yandan Teki'yi etkilemeye devam ediyordu. Artık Kusachou olan bu shinobinin neden bulunduğu konumda olduğunu anlayabiliyordu Teki. Bir yandan onunla sırt sırta savaşabildiği için gurur duyuyor. Öbür yandan bu hale geldiği için utanıyordu tekrar kendinden.

“Bu yüzden Teki, Sakuma; karanlıkla yüzleşen sizlerin hakkını ödeyemem. Kumo’nun ismi benimle değil, sizlerle yaşayacak.”

İrkilmişti Teki, Gyaku'nun sözleri biterken. Kendine güveni artmıştı. Gyaku, onlara vereceği görevi açıklamaya başlarken halen yerinden kıpırdayamamış, bir kelime bile söyleyememişti. Beklemediği şekilde başlayan günü beklemediği şekilde ilerliyor, o ise bundan keyif almaya çalışıyordu...

"Muhtemelen bu odada benimle son kez böyle bir görüşme gerçekleştiriyorsunuz. Ve yine muhtemelen bu sizinle yapabileceğim son rahat ve özel konuşma. Görevinizle, görevlerinizle, kendinizle ilgili ne sormak istiyorsanız zorun. Zira bu fırsatı bir daha yakalayamayabiliriz."

Evde geçirdiği süre boyunca hiç düşünmediği bir konuydu bu. Gyaku'ya söyleycek bir şeyi olup olmadığını bilmiyordu. Düşünmesi gerektiğinin farkındaydı ve o sırada Sakuma imdadına yetişmişti. Sanki önceden planlamış gibi sözlerine başlamıştı Sakuma. O konuşmaya devam ederken Teki ise bir yandan dostunu bekliyor, diğer yandan da söyleyeceklerini tartıyordu kafasında. Sakuma'nın ilgi çekici ve şaşırtıcı monoloğu bittiğinde ise konuşma sırası Teki'ye gelmişti...

"Açıkçası size karşı ne hissetmem gerektiğinden emin değilim." diyerek başlamıştı sözlerine. Gerginliği bacaklarını sallamaya başlaması ile kendini belli eder hale gelmişti. "Utanıyorum sadece. Bu hale geldiğim için. Fakat size karşı bir sinirim yok. Aksine mutlu bile olabilirim. Sakuma ve benimle yeteri kadar ilgilendiğiniz için." Bacaklarını çok fazla salladığını fark ettiği için ayağa kalkmıştı Sakuma gibi. "Ölseler daha iyiydi. Bu cümleyi asla unutamıyorum Gyaku-sama. Birisinin bana böyle diyebileceğini düşünemezdim. Hatırladıkça utanıyorum kendimden biraz daha. Ve düzelmek istiyorum daha fazla. Eski halime dönerek... Hatta daha da gelişerek hayatıma devam etmek istiyorum." Derin bir nefes almıştı son cümleyi söyledikten sonra, konuştuğu süre boyunca nefes almayı unuttuğunu fark ederek. "Sizden özellikle isteyebileceğim bir şey yok ancak bir konuda yardımınızı isteyebilirim. Bizi izlemesi için görevlendirilmiş kişiler vardır kesinlikle. Bu sebeple son günlerde ortaya çıkan güçlerimin farkında olduğunuzu düşünüyorum. Eğer iyileşmeyi başarır isem bana Kasumikage kökenlerimi daha da araştırabilmek için şans tanımanızı isteyeceğim. Eğer elinizde bilgi varsa paylaşmanızı, başka bir klan üyesinin varlığından haberdarsanız söylemenizi isteyeceğim." Sakuma'nın konuyu algılayamayacağını düşünerek elini Gyaku'ya doğru uzatmış ve avucundan zehir salgılamaya başlamıştı. Salgılanan zehri aktardığı çakra ile sertleştirdikten sonra hızlıca elini yumruk haline getirip, sertleşmiş zehri parçalamış ve sözlerine devam etmişti. "Eğer bana yardımcı olursanız güvenebileceğiniz bir shinobinin güçlenmesini sağlarsınız. Benim bağlılığım Kusagakure'ye ve size. Uğrunda da ne gerekiyorsa yaparım."
Image
ImageImageImage ImageImageImageImageImageImage


Künye
İsim: Kasumikage Teki
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Element: Suiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 30.000
Prestij: 2
Ün: 29
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Bilinmek ve Saygı duyulmak; Teki her zaman saygı duyulan bir insan olmaktan keyif almıştır. Her zaman daha güçlü olmak, tebrik edilmek ister. Bu yüzden de shinobiliğe çok önem verir. Her zaman kendisinin seviye olarak üstünde birileri olacağının bilincindedir ve bu duygu onun çalışmalarına daha fazla enerji harcamasına sebep olur.

Komplikasyon
Karanlık; Karakter Kusagakure ile Riaru arasında geçen savaşta yoğun zihinsel saldırılara maruz kalmıştır. Saldırılar sebebiyle, karakter karanlık ortamlarda sanrılar görmektedir.
Karakter yoğun çabalar sonucunda sanrıları bir nebze de olsa def edebilmeyi başarmıştır. Karakter eğer bir kaç metre önünü görebileceği bir ışık kaynağına sahipse sandırlara negatif bir etki altında kalmadan karşı koyabilir. Bu mesafenin altında, karanlık karaktere ne kadar yakınsa sanrıların şiddeti o kadar artar. Eğer karakter zifiri karanlıktaysa sanrılar standart kuvvetlerine ulaşır.
Sanrılar karaktere olmayan silüetler ve sesler şeklinde gelir. Bu sanrılar karakterin stres seviyesini hızla arttırır, rasyonel düşünmesini engelleyebilir. En ağır şeklinde karakterin bir ışık kaynağı bulana kadar kaçmasına sebebiyet verebilir.

Özellikler

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 6
Kondisyon: 6
Potansiyel: 6
Varlık: 6
Zeka: 5

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 3
[Çeviklik] Akrobasi: 3
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 3
[Kondisyon] Form: 8 (2. Favori)
[Potansiyel] Ninshuu: 7 (1. Favori)
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 2
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 1


Kekkei Genkai
Dokuton; Kyousui No Yoroi
Atlama;Zırh Rekleksi

Ninjutsu
Suiton; Suiwa
Suiton; Mizurappa
Suiton; Bousen No Jutsu
Ninpou; Kage Bunshin no Jutsu
Ninpou; Shunshin
Ninpou; Otonaku Ashi no Jutsu
Ninpou; Kuchiyose no Jutsu; Hiyaki


Taijutsu
Shigure Stili (A-Rank)
Shigure Kenjutsu; Hadan
Shigure Kenjutsu; Hade
Suiseiki Stili (C-Rank)
Suiseiki: Kaidan


Genjutsu

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Katana; Kitsune (İyi Kalite) (Aile Yadigarı)
Kar Küresi (Görev Hatırası)
Özel Üretim Siyah Termal Tulum
Özel Üretim Matara
Özel Üretim Bacak Aparatı (x2)
Özel Üretim Koruyucu Gözlük
Minik El Feneri
Zippo Çakmak
2 Kan Hapı (Normal)
1 Çakra Hapı (Normal)
2 Kondisyon Hapı (İyi)
2 İyileştirici Hap (Normal)
1 Yemek Hapı (Normal)
3 Kunai (Normal Kalite)
5 Shuriken (Normal Kalite)
5mt. Sentetik Misina (Normal Kalite)
1 Patlayıcı Parşömen (Normal Kalite)
2 Sis bombası (Normal Kalite)

User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Kumo Sakuma & Kasumikage Teki] Sezi

Post by GM - Naruto » July 25th, 2019, 1:34 am

Önce lafa giren Sakuma'ya kilitleniyor Gyaku. Suratındaki donukluğun, düşünceler arasında kaybolmuş suratının değiştiğini görüyorsunuz. Maskesine rağmen, herşeyi okuyabiliyorsunuz. Gözleri açılıyor, dudakları birkaç cümle sarfetmek için açılıyor. Sakuma'nın cümleleriyle birlikte bu açıklık büyürken, bir süre sonra tamamen kapanıyor dudakları. Birşeyler söylemek yerine tekrar dalıyor düşüncelerinin arasına. Saldığı, rahatlıkla dolduğu bacakları tekrar gerginleşiyor, karşınızda sert bir duvar gibi dikilmeye başlıyor. Sakuma'nın konuşması bittiğinde, Teki'ye odaklanmadan önce bir süre onun gözlerine kilitleniyor ardından yeni konuşmacıya.

Sakuma'nın sözlerinden sonra Gyaku'nun Teki'ye çok fazla odaklanamadığını görüyorsunuz. Dinliyor, Teki'nin gözlerinin içine bakıyor ancak kendisi çok farklı yerlerde. Başını hafifçe sallıyor sadece geçiştirmek için. Teki'nin cümleleri bittiğinde tekrar dönüyor Sakuma'ya. Cümleleri kendi zihninde seçerken fiziki bedeni Sakuma'ya emanet oluyor.

Sandalyelerin yanına koyulmuş gaz lambaları büyülü bir şekilde dans ederken duvarda oluşan gölgelere takılıyor gözleriniz. İrkiliyor, kararan gözlerinizi farklı yönlere çeviriyorsunuz. "Birer shinobi olarak yetiştirildiniz Sakuma. Hayatınızın büyük kısmını kişisel dürtüleriniz, düşleriniz, hisleriniz değil; bu kurallar oluşturuyor. Canını almak ? Hayır. Bunun için eğitilmedin. Ölmek ve yaşamak arasındaki ince ipte dans etmeniz gerekiyordu. Savaşın sonucunda yaşamın olduğu tarafa adım atmadınız, düştünüz. Ölümü düşünmek ise büyük bir eğri. Ne düşlerinde, ne hislerinde bu olmamalı."

Derin bir nefesle ara veriyor tekrardan. Gözleri gerçek benliğiyle Teki'ye kayıyor, tekrar geri dönüyor. "Karanlığın esiri olduğunu kabullenmişken bunu tek başına yenmeyi mi umuyorsun ?" Işık kaynaklarının dansı farklı bir etki ile şiddetleniyor, sönmeye yakın bir noktada tekrar hararetleniyor. Tüyleriniz vücudunuzdan ayrılmak için çabalarken karanlık düşleriniz aç birer hayvandan farksız, saldırıyor. Göz bebekleriniz büyürken zamanın geriye doğru akışına kapılıyorsunuz. Karanlıktan sizi çekip alan Gyaku'yu görüyorsunuz basit bir çadırın içinde. Ağızlarınız kapalı birer sedyede taşınırken kendinize yukarıdan bakıyorsunuz. Çevrenizi saran shinobileri görüyorsunuz. Yorgun suratlar, sargılı bedenler sizleri sırasıyla taşırken duyduğunuz bazı cümlelerin anlamsızlığını yakalıyorsunuz. Ve bir şeyi açıkça idrak edebiliyorsunuz. Yalnız olma lüksünüz yok, yolunuzu bulmanızın imkanı yok.

Sakuma'ya düşünmek için süre tanıyor Gyaku. "Lekeli olmadığınızı söylemiyorum. Sadece geri dönüşü olmayan bir noktada olsanız, bu köyün ölümlerinizi sizlerin ellerine bırakmayacak kadar sizlere bağlı olduğunu anlatmaya çalışıyorum." Teki'ye dönüyor, bu cümleden yahut tüm konuşmasından çıkarılacak anlamı tamamen Sakuma'ya bırakmış gibi.

"Ölseler daha iyiydi." Muhtemelen bunu ilk kez senden duyuyor. Sanki nasıl durduğunu tartmak için tekrarlıyor bunu. "Ömrümün büyük bir kısmını 'ölsem daha iyi' dedirtecek zincirlerler altında yaşadım Teki. Yaşıyorum ve özgürüm. Yaşıyorsun ve özgür olacaksın." Az önceki açık sözlerine nazaran daha üstü kapalı konuşuyor. Yüzündeki memnuniyetsizlik hafifçe dağılıyor. Duvardaki saate bakıyor, masanın üzerine yerleştirdiği eşyalarını aldıktan sonra üzerine geçiriyor yavaşça. "İstekleriniz yapılamayacak yahut düşünülmemiş şeyler değil. Öncesinde izin verin, nasıl Kusachou olunuyor onu öğreneyim. Sizler de zihninizdeki kara bulutlardan, önemsiz utançlardan kurtulun. Bunu, size verdiğim öncelikli emir olarak varsayın." Platformdan inerek aranızdan geçiyor, bu aralıkta iki eliyle ikinizin omuzlarına hafifçe dokunuyor. "Hızlı giderseniz yolunuz yarım günden biraz daha fazla. Hemen gidebilir veya sonraki sabahı bekleyebilirsiniz, daha geç olmaz. Karanlığa kalmayın." Söz hakkı tanımıyor. Odadan çıkıyor, onun çıkması ile birlikte Aisu giriyor odaya. Elleri göğsünde birleşmiş, yanınızdan ufak adımlarla geçiyor. Suratında ince bir gülümseme var. Masadaki dağınıklığı görünce alnında beliren damarı gözünüze sokuyor adeta, yine de gülümsemesi sabit size karşı. Normal bir surat ifadesinden ziyade, sanki içeride geçen konuşmaları tahmin ediyor yahut biliyor gibi. Bir şey söylemiyor, masasına oturuyor sadece.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Kumo Sakuma & Kasumikage Teki] Sezi

Post by GM - Naruto » July 29th, 2019, 11:57 pm

Off Topic
Kumo Sakuma ve Kasumikage Teki ilk pasiflik uyarılarını almıştır.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Kumo Sakuma
Posts:68
Joined:October 17th, 2018, 8:22 pm

Re: [Kumo Sakuma & Kasumikage Teki] Sezi

Post by Kumo Sakuma » July 31st, 2019, 10:48 am

Konuşurken Gyaku'nun suratının değiştiğini izlemek Sakuma için çok tuhaftı. Maskesiz nadiren gördüğü bu suratı, maskenin altından bu kadar net okuyabilmeyi beklemiyordu. Duymayı, belki de Sakuma'dan duymayı, pek beklemediği şeyler söylediğine şüphe yoktu. Gyaku Sakuma'nın gözlerine her kitlendiğinde kendi gözlerini kaçırmamak için bilinçli bir çaba sarf etmesi gerekti. Ağzından çıkan sözlerin o ana kadar kendine sakladığı gerçeği odanın ortasına bir bomba gibi bırakmasının yanında, Gyaku'nun bakışları sürekli kendini sorgulatıyordu Sakuma'ya. Dediklerinin öngöremediği bir olaylar zincirini tetiklemesi mümkün müydü?

Sıra Teki'ye geldi sonra. Utandığını söylemişti. Klasik Teki. Sakuma farkındaydı yaşadıkları şeyin kendi yetersizlikleri ile çok da ilgili olmadığının. Tabii ki çok daha güçlü olabilirlerdi. Ama Gyaku'nun da dediği gibi, gelecek şeye hazırlıklı olmaları imkansıza yakındı. Utanacak bir şey yoktu, sadece karanlık vardı kurtulmaları gereken. Keşke Teki de anlayabilseydi bunu. Boşu boşuna utanç ve pişmanlık gibi duygularla boğuşmasını istemiyordu dostunun.

Teki Gyaku'dan klanı hakkında daha çok şey öğrenme fırsatı istediğinde bu Sakuma için beklenmedik olmamıştı, çünkü Teki çocukluğundan beri üyesi olduğu klana fazlaca ilgi duyuyordu. Küçükken antrenmanlarından sonra babasına hikayeler anlatması için sürekli yalvardığını hatırlıyordu. Bir noktada Kusagakure'ye sonradan göçmüş bu ailenin kökenlerini keşfedecekti Teki, illa ki. Hatta bir ara klanın diğer üyelerini bulmak istediğinden de söz etmişti. Ama Teki'nin sözleri içerisinde tek bir cümle tüm dikkatini çekmişti. Son günlerde ortaya çıkan güçlerim mi? Teki neden bahsediyordu? Ne gücü? Gizli bir teknik mi? Bu sorular Sakuma'nın aklında sıra sıra akarken Teki'nin artık sustuğunu fark etti. Bu sessizlik dolayısıyla zihninin içinden çıkıp bakışlarını tekrar Teki ve Gyaku'ya odakladığında gördüklerini ise kesinlikle beklemiyordu.

Teki elini Gyaku'ya doğru uzattığında Sakuma henüz neler olduğunu kavrayamamıştı. Teki'nin avucunun içinden garip, yoğun bir sıvı geliyordu. Sakuma henüz neler olduğunu kavrayamadan akışkan olduğuna emin olduğu bu tuhaf madde donmuş, Teki'nin hızlıca elini yumruk yapmasıyla da parçalara ayrılarak yere düşmüştü. Ne?

Ancak Sakuma henüz neler olduğunu anlayamadan Gyaku lafa girmişti bile.

"Birer shinobi olarak yetiştirildiniz Sakuma. Hayatınızın büyük kısmını kişisel dürtüleriniz, düşleriniz, hisleriniz değil; bu kurallar oluşturuyor. Canını almak ? Hayır. Bunun için eğitilmedin. Ölmek ve yaşamak arasındaki ince ipte dans etmeniz gerekiyordu. Savaşın sonucunda yaşamın olduğu tarafa adım atmadınız, düştünüz. Ölümü düşünmek ise büyük bir eğri. Ne düşlerinde, ne hislerinde bu olmamalı."

Biliyordu bunun doğru olduğunu. Zaten sınırı olduğunu düşündüğü noktaya her yaklaştığında, kendine şu güne kadar hayatta kalmak için eğitildiğini hatırlatarak savmıştı ölme konusundaki kararlılığını. Düşüncelerini ve hislerini bastırabiliyordu eğer bir shinobi olarak yapması gerekenlerin önüne geçerlerse, normalde. Şu anda yaşadığı şey, kendi hakkında var bildiği pek çok limiti de sorgulattığı için hiç gideceğini düşünmediği yollara sokuyordu Sakuma'yı. Ve bu yolları ve karanlığı keşfetmekten alıkoyamıyordu kendini, tarif edilemeyecek derecede çekici geliyordu kendini karanlığın içine sırt üştü bırakma ve tüm bedeniyle birlikte zihnini yutmasına izin verme fikri. Ama daha iyiydi zaten artık. İlk döndüğü zamanki kadar şiddetli değildi bu düşüncelerin hiçbiri. Gyaku'nun dediğine geliyordu yani günün sonunda.

"Karanlığın esiri olduğunu kabullenmişken bunu tek başına yenmeyi mi umuyorsun ?"

Dikkatinin artık Teki'ye döndüğünü sanmışken Gyaku'dan gelen bu soru Sakuma'nın alnından girip ensesinden çıkmıştı. Kendini uzak kalmak istediği hatıraların ortasında buldu yeniden. Sakuma'nın hırslı ve kararlı tarafı belki hiçbir zaman tam anlamıyla kabullenemeyecekti bunun üstesinden tek başına gelemeyeceğini, ama tek başına yenebileceğini sanmanın neden aptallık olduğunu da açıkça görebiliyordu. Bilincinin yarı açık olduğu zamandan aklında kalan görüntüler ve bilinci kapalıyken duyduklarının yerleştiği bilinçaltından toplayabildiği kırıntılar birleşerek Sakuma'ya Hayır. dedi. Sizi taşıdılar, size baktılar, sizi tedavi ettiler kendileri de yaralıyken. Sizi karanlıkta bırakmadılar. Tek başınıza olsanız boğulurdunuz. Tek başınıza olursanız boğulursunuz.

Belki, tek başına yenebilirdi. Ama tek başına yenmemeye çalışmamalıydı. Bunu daha net görüyordu şimdi. Etraftan gelen yardıma açık olmalı, gerektiğinde yardım istemekten de çekinmemeliydi. Öbür türlü, görevden döndüğünde tam anlamıyla kurtulmuş olmayı ummak gerçekçi değildi. Ama geri dönüşü olmayan nokta hakkında söylediklerinde kesinlikle haklıydı. Eğer Gyaku'nun ima ettiği gibi olur da, bir gün Sakuma'nın zihni ve benliği artık kendisine ait olmazsa, Sakuma'dan önce alırlardı canını. Haklı olarak. Olması gerektiği gibi. Bu Sakuma'ya inanılmaz bir rahatlık veriyordu. Bir şeyler yanlış giderse, yerine geçen her kimse, etrafa zarar verme fırsatı olmadan etkisiz hale getirilecek olduğunu bilmek Sakuma'ya bu karanlığın içinde yürümek için cesaret veriyordu. Gyaku Teki ile konuşurken Sakuma istemsizce bunları düşünüyordu.

Gyaku masanın üzerinden eşyalarını toplamaya başladığında Sakuma dikkatini toparlayıp tekrar aralarına dönmüştü. Gyaku'nun cevabını ve ardından verdiği emri tüm benliğiyle kabul etti. Haklıydı.

Gyaku'nun yanlarından ayrılmasının ardından suratında tuhaf bir gülümsemeyle odaya girip masaya yerleşen Aisu'yu içten bir gülümsemeyle selamladı. Ardından Teki'nin sol kolunu sert bir şekilde çekerek kendisiyle birlikte odadan çıkardı. Kaşları çatıktı, dışarıdan sinirli durduğuna emindi. Ama sinirli değildi, sadece ciddiyetle ele alması gereken bir konu vardı. Koridora çıkarak brifing odasının kapısından biraz uzaklaştılar. Binanın içindeki kalabalığı ve telaşı umursamadan yolun ortasında durarak Teki'ye döndü.

"Yarın sabah ilk ışıkla birlikte yola çıkalım. Gün ışığının bir kısmını kaybettik artık bugün. Akşama kalacağız."

Son cümlesi, vermesi gereken tek gerekçeydi. Teki'nin de zaten aynı şeyi düşündüğünden şüphe etmiyordu. Bir an sonra Teki ile asıl konuşması gereken şeyi hatırladı. Dostunun tuhaf sıvıyı salgılandığı elini sıkıca tutarak havaya getirdi ve şunları haykırdı:

"BU NE!?"
Image
Künye
İsim: Kumo Sakuma
Yaş: 18
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 180.000
Prestij: 4
Ün: 17
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Kurallar & Güçlenmek: Yaşadığı kayıpları, değer sarsılmasını ve benlik problemlerini unutmak için kendini görevlere ve shinobilik felsefesine vermiştir ve bu sayede ailesinin empoze ettiği hırsı ve mükemmeliyetçiliği köyün yararına kullanabileceğini fark etmiştir. Shinobi dünyasındaki kurallar daha sağlamdır, daha gerçektir. Onu yüzüstü bırakacak yalanlar yoktur. Ayrıca takımında verdiği kayıpların ardından, karşısına çıkan tüm tehlikelerle başa çıkabilecek kadar güçlü olmaya yemin etmiştir. Hem kendini, hem de tek dostu Teki’yi korumalıdır. Eğer çok iyi bir shinobi olursa, daha zor ve kritik görevleri yerine getirmesi gerekir – bunu da seve seve yapacaktır.

Komplikasyon
Karanlık: Karakter Kusagakure ile Riaru arasında geçen savaşta yoğun zihinsel saldırılara maruz kalmıştır. Saldırılar sebebiyle, karakter karanlık ortamlarda sanrılar görmektedir. Bu sanrılar genel olarak savaşla ilgili anıları içerirken, ileri seviyede korku nöbetlerine dönüşebilir. Karakter bu etkiler nedeniyle karanlık ortamlarda sağlıklı kararlar veremeyeceği gibi zihinsel kapasitesi düşmektedir. Özellik, komplikasyon etkilerinden kaçınıldığı sürece geçici olup; etkilerin yoğun bir şekilde görülmesi durumunda iyileşme süresi uzamaktadır.



Image



Özellikler

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 5
Kondisyon: 6
Potansiyel: 4
Varlık: 5
Zeka: 7

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 2
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 3
[Varlık] Empati: 3
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 3
[Zeka] İzcilik: 1


Kontrat
Fuuma | B-Rank | Kaplan

Ninjutsu
Shunshin | D Rank | Ninpou
Kullanıcı bir elinin işaret ve orta parmağını dışarı açar ve vücudundaki chakraya odaklanır. Ardından, kullanıcı aşırı hızla hareket etme kabiliyetini kazanır. Genelde kullanıcıya bakan kişiler onun birden yokolduğunu görür, ancak teknik sadece aşırı hızdan oluşmaktadır. Kullanıcı çevresel etmenleri kullanarak hareketini gizler ve birden yerinde varolduğu izlenimini verir. Kullanıcı teknik ile chakrası yettiği sürece istediği mesafeyi katetebilir, ancak teknik süresince başka teknikleri kullanamaz ve saldırı yapamaz, bütün odağı tekniği açık tutmak üzerine olmalıdır. Teknik havada hareket etmek için kullanılamaz. Teknik kullanılarak rakibe hızlıca yaklaşılabilir ve uzaklaşılabilir, ancak avantajlı bir pozisyona geçmek aşırı derecede zordur, zira bir çok kişi Shunshin ile yapılan hareketi görebilir ve farkedebilir.

Hibashiri | C Rank | Katon
Kullanıcı Tora mührünü yapar ve hedefine odaklanır, ardından ayağını yere vurur. Ayağını yere vurduğu noktadan itibaren, hedefine doğru yerden hızlıca ilerleyen çizgisel bir alev kütlesi yollar. Bu kütle hedefine ulaştığında onu yakmaya ve alevlerin içine almaya çalışır. Alevlerin ısısı yüksektir. Yerde ilerleyen alev kütlesi manevra yapabilir veya hedef değiştirebilir. Alevlerin hareketi süresince Tora mührü bozulmamalıdır.

Endan | C Rank | Katon
Kullanıcı kısa bir el mührü serisi ardından ağzında yağ biriktirmeye başlar. Yeterince biriktirdikten sonra bu yağı hedefine tükürür. Yağ ağızdan fırladığı gibi alev alır ve bir alev topuna dönüşür. Kullanıcı, daha fazla chakra harcayarak ağzında topladığı yağı arttırabilir, böylece oluşacak olan alev topu daha büyük olur. Kullanıcı yarım metre çapında bir küreden daha fazla yağ toplayamaz. Ağzında topladığı yağı 3 parçaya kadar bölüp ayrı ayrı fırlatabilir veya yağı tek seferde tükürmek yerine bir kaç saniye boyunca püskürtebilir. Alev kütlesi 15 metreye kadar dağılmadan ilerleyebilir. Hedef ile buluşup hasar verdikten sonra yağlar ve alevler yok olur.

Gouryuuka no Jutsu | B Rank | Katon
Ninja Tora mührünü yaparak aşırı derin bir nefes alır. Bu nefes alınırken kullanıcının göğsünde bir şişkinlik belirir. Kullanıcı ardından bir ejderhanın kafasına benzeyen bir alev topunu ortaya çıkarır. Bu alev topu sıradan alev toplarından kütle olarak hemen hemen aynı olsa da daha sıcaktır. Ejderha başı şeklindeki alev topu püskürtüldüğü düzlemde ilerler ve önüne çıkacak şeyleri eritebilecek bir sıcaklığa sahiptir. Bunun yanısıra alev topunu ejderha başına benzemesini sağlayan kısımları az da olsa sert ve dirençlidir. Bu sayede ejderha başı ince yapıları delebilir ve hedefine doğru ilerlemeye devam eder.

Karyuu Endan | B Rank | Katon
Ninja uzun sayılabilecek el mühürleri serisini Tora mühründe bitirir ve derin bir nefes alır. Bu aldığı nefes ile birlikte kullanıcının göğsünün ve yanaklarının bir hayli şiştiği görülür. Kullanıcının aldığı nefesi tazyikli bir şekilde dışarıya salması ile bir alev oluşur ve oldukça hızlı bir şekilde ilerlemeye başlar. Kullanıcı ağzından nefesini tazyikli bir şekilde vermeye devam ettiği sürece alev hızla ilerlemeye devam eder. Alev, önüne çıkan herşeyi yakar ve yutar. Kullanıcının 20 metre önünde düz bir alandaki her şey etkilenir.

Kuchiyose no Jutsu
Kullanıcı baş parmağını ısırır ve kanatır, ardından o elini yere sertçe vurur ve odaklanır. Bir kaç saniye sonra, yaratık o alanda aniden belirir. Eğer yaratık yeterince büyükse, kullanıcı onu sürer pozisyonda çağırabilir. Bu şekilde çağrılan yaratıklar "Kai" mührü ile anında geri gönderilebilir. Kullanıcı yara almışsa baş parmağını ısırmak yerine halihazırda akan kanını da eline sürerek kullanabilir.



Taijutsu
Ayatsu Stili | B Rank
Kullanıcı tek bir hamlede iç organları iflas ettirebilecek hamleler yapmayı öğrenir. Göğse yapılacak sert ve yerinde bir hamle karşı tarafı nefessiz bırakabilir veya böbreklere yapılan bir hamle ile rakibin tüm vücuduna yayılacak bir acı dalgası oluşturulabilir ve dikkati dağıtılabilir. Hamlelerin mükemmel bir isabet oranı ile yapılması gereklidir.

Kaiganshou | B Rank
Kullanıcı dirseğini kullanarak kendini rakibe fırlatır ve rakibin göğsünü hedef alır. Eğer dirsek rakibin göğsüne isabet ederse, rakip geriye doğru fırlar ve nefessiz kalır. Kendini toparlamakta güçlük çeken rakip ardından gelecek saldırılara daha açık bir hale gelir. Saldırı çok büyük bir acı verdiği gibi eğer aşırı güçlü bir şekilde uygulanırsa kaburga kemiklerini bile kırabilir.


Genjutsu
Kuroshiki | D Rank
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından tekniği aktif eder ve bir hedef seçer. Eğer bu hedef, kullanıcıya 15 metre veya daha yakındaysa, tekniğin etkisi altına girer. Tekniğin etkisi altında kalan hedeflerin herhangi bir duyusunu kullanıcı isteği doğrultusunda bozabilir. Gözler bulanık görmeye başlar, eller uyuşur, tad alınamaz, duyma mesafesi kısalır veya koku alamaz hale gelir. Duyurlar tamamen kapatılmaz, sadece bozulur. Yani hedef tamamen kör edilemez/sağır yapılamaz. Bu etkilerden aynı anda sadece 1 tanesi aktif edilebilir, ancak teknik bozulmadan bu etkiler arasında geçiş yapmak mümkündür. Maksimum 1 hedef bu tekniğin altında olabilir. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.

Shibou no Jutsu | B Rank
Kullanıcı Tatsu el mührünü yapar ve o anda baktığı kişiyi tekniğin etkisi altına alır. Tekniğin altına girmek için hedefin kullanıcıya bakmasına gerek yoktur. Tekniğin etkisi altında olan kişi her 5 saniyede bir, kullanıcı tarafından hunharca öldürüldüğünü görür. Bu görüntüler 2 saniye sürer ve aşırı derecede gerçekçidir. Kullanıcı eğer isterse görüntüleri istediği gibi ayarlayabilir. Hedef git gide konsantrasyonunu kaybeder ve kullanıcıdan korkmaya başlar. Kötü ve rahatsız edici hisleri kullanıcı ile bağdaştırır. Savaş alanında kişilere göz dağı vermek, konsantrasyonlarını bozmak ve gerçeklik ile illüzyon arasındaki bağı koparmak için kullanılır. Diğer şartlar altında, işkence yapmak için kullanıldığı bilinmektedir. Teknik 2-3 dakika kadar açık kalır, ardından tekrar uygulamak gerekir.

Omotsuki | A Rank
Kullanıcı uzun bir el mührü dizisi uyguladıktan sonra tekniğin etkisi altına almak istediği kişiyi boğazından yakalar. Hedefin gözleri aniden kullanıcının gözleri ile kenetlenir ve teknik başlar. Kullanıcı, teknik süresi boyunca hedefin anılarını gezebilir ve diğer eliyle bir başkasına dokunarak bu anıları aktarabilir, bu anıları zihnine kaydedebilir. Teknik, 1 haftaya kadar olan taze anılara çok fazla zorluk yaşamadan ulaşabilir ancak daha geriye gidildiğinde anılar bulanıklaşmaya başlar. En eski anılar ise sadece bir duygu parçası olarak algılanır. Teknik süresi boyunca hedef uyuşmaz veya teknik onu zaptetmez, bu durumu kullanıcının bir şekilde çözmesi gerekir. Genel olarak hedef önce bağlanır, ardından kullanıcı tekniği uygular. Uyuyan kişilere teknik uygulanabilir, bu varyasyonda kullanıcı elini hedefin alnına koyar ve tekniği başlatır. Göz kontağına ihtiyaç yoktur. Eğer kişi baygınsa teknik kullanılamaz. Hedef kişi, eğer uyumuyorsa anılarına ulaşıldığının farkında olur.


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Tantou (İyi Kalite)
3 Kunai (Normal Kalite)
5 Shuriken (Normal Kalite)
5mt. Sentetik Misina (Normal Kalite)
2 Patlayıcı Parşömen (Normal Kalite)
2 Sis bombası (Normal Kalite)
2 Kondisyon Hapı (İyi Kalite)
2 Chakra Hapı (Normal Kalite)
User avatar
Kasumikage Teki
Kusagakure
Kusagakure
Posts:343
Joined:October 22nd, 2018, 2:54 am
Künye:

Re: [Kumo Sakuma & Kasumikage Teki] Sezi

Post by Kasumikage Teki » July 31st, 2019, 8:52 pm

"Hızlı giderseniz yolunuz yarım günden biraz daha fazla. Hemen gidebilir veya sonraki sabahı bekleyebilirsiniz, daha geç olmaz. Karanlığa kalmayın."

Sözlerini bitirdiği gibi odadan çıkmaya karar vermişti Gyaku. Dışarı çıkması ile odadaki boşluğu dolduran ise Aisu olmuştu. İçinde bir boşluk ile ortada kalmıştı Teki. Doyurucu bir cevap alabildiğini düşünememişti Gyaku'dan. Önceliklerinin o an için farklı olması gerektiğinin bilincindeydi ancak yine de planları hakkında yaptığı paylaşımların yeteri kadar üzerinde durulmadığını hissetmişti. Gyaku'nun sözlerini tartmaya başlamıştı kafasında bir kez daha. Sakuma ile istediklerinin yapılamayacak ya da düşünülmemiş olduğunu belirtmişti Gyaku. En azından buradan ele alınca yine elinde sıfıra sahip değildi. Şu görevi ve lanet olası sorunlarını atlattıklarından sonra Sakuma ile kendi hikayelerine devam edebileceklerini fark etmeye başlamıştı. Gelecekte onu neler bekliyor bilmese de, heyecan duymasına engel değildi hiçbiri.

Kolunda hissettiği hareketlilik ile birden olduğu yerde hareket etmeye başlamıştı Teki. İlk etapta ne olduğunu anlayamamış olsa da, odadan dışarı çıkartıldığında anca kendisine gelmiş ve onu çekenin Sakuma olduğunu fark etmişti. Kaşları çatık bir halde Teki'yi brifing odasından çıkarmış ve koridorda biraz ilerledikten sonra durmuştu Sakuma. Çevredeki kalabalığı ve telaşı hiç umursamadankonuşmaya başlamıştı dostu;

"Yarın sabah ilk ışıkla birlikte yola çıkalım. Gün ışığının bir kısmını kaybettik artık bugün. Akşama kalacağız."

Sakuma haklıydı. Yollarının uzun sürme ihtimali olabilirdi ve bu durumda eğer karanlığa kalırlarsa yaşanabilecekleri Teki tahmin bile edemiyordu. Kafasını onaylarcasına sallarken halen Sakuma'nın neden kaşları çatık ve sinirli durduğunu algılayamamıştı Teki. Sakuma ise tam o anda sanki unuttuğu bir şeyi hatırlamışcasına hamle yaparak Teki'nin sol elini kapıp, havaya kaldırmış ve "BU NE!?" diyerek haykırmıştı bina koridorunda...

O an güçlerinden Sakuma'nın da haberi olmadığını unutmuştu resmen Teki. Evde yalnız geçirdiği süre boyunca Dokuton antrenmanlarına zaman ayırdığı için artık klan gücü sanki hep kendisinde varmışcasına alışmıştı kendine. Bu yüzden de Sakuma'nın verdiği tepkiye şaşırmış, açık kalan ağzı ile havadaki eline bakmaya başlamıştı Sakuma ile beraber. Aynı pozisyonda geçen yaklaşık 3-4 saniyenin ardından ise birden hızlıca elini Sakuma'dan kurtarmış ve sanki saklamak istermişcesine diğer eli ile göğsü arasında kapatmıştı.

"Eheheheh... Resmen unuttum sana anlatmayı. Ancak burada olmaz. Önce dışarı çıkalım."

Hızlı adımlarla Sakuma'yı da alıp Kusachou binasından çıktıktan sonra biraz daha yürümeye devam etmiş ve yeteri kadar sessiz sakin bir yere geldiğinden emin olduktan sonra tekrar çevresini kontrol etme gereği duymuştu Teki. Ne onları izleyen, ne de dinleyen birisi olmadığına görece emin olduktan sonra ise iki elini önünde birleştirmiş ve zehir salgılayarak sözlerine başlamıştı;

"Şimdi öncelikle sana anlatmadığım için çok özür dilerim. Bu konuda ne desen haklısın." Ellerinden akmaya başlayan zehir yere damlamaya başlamıştı bile Teki konuşurken. Birleştirdiği ellerine çakra aktararak zehri sertleştirmiş ve kabuk içinde kalan eline dikkatlice bakması için Sakuma'ya 2-3 saniye vermişti. "Saçma bir şekilde Kasumikage klanının sahip olduğu kekkei genkaiyi kullanabildiğimi keşfettim. Halen alışma ve geliştirme evresindeyim ancak babamın anlattıklarına göre vücudumda özel hücreler var ve bu hücreler ile gördüğün sıvıyı yani klan zehrini salgılayabiliyorum. Gerçi şu an pek sıvı gibi durmuyor." Cümlesi bittiği gibi ellerini kapattığı kabuğu kırmış ve parçaların yere düşmesini beklemişti. "Bu gördüğün ise zehre çakramı aktardığımda olanlar. Zehir çakraya anında tepki verip serleşebiliyor. Bu şekilde hem zırh hem de silah olarak kullanabiliyorum. Henüz çok ustalaşmış sayılmam ancak savaş esnasında destek alabileceğim kadar yetkinim diyebilirim."

Sözlerini bitirdiğinde Sakuma'ya nefes alması ve anlattıklarını sindirmesi için zaman tanımayı tercih etmişti. Yeterli zamanın geçtiğini düşündüğünde ise "Bu arada zehir çok etkili bir zehir çeşidi değil ancak gayet kullanışlı gibi duruyor. Özellikle sorguda göz korkutmak için. Görevimizde ihtiyacımız olabilir." Suratına yerleştirdiği gülümseme ile ellerini silkeleyerek kalan zehir parçalarından da kurtulmuş ve elini Sakuma'nın omzuna atarak "Arayı kapatalım. Uzun zamandır bu kadar görüşmemezlik yapmıyorduk. Henüz havanın kararmasına yeteri kadar süre var. Madem yarın sabah yola çıkıyoruz biraz dertleşebiliriz. Yakınlarda gayet "aydınlık" bir takoyaki mekanı var. Ben ödüyorum." demiş ve cevap beklemeden yürümeye başlamıştı. Gündüzün kendisine verdiği rahatlama ile gözlerini yukarı, gök yüzüne dikmiş. Güneş ışığının gözlerine vereceği zararı umursamadan ezbere takoyaki dükkanına gitmeye başlamıştı...
Image
ImageImageImage ImageImageImageImageImageImage


Künye
İsim: Kasumikage Teki
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Element: Suiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 30.000
Prestij: 2
Ün: 29
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Bilinmek ve Saygı duyulmak; Teki her zaman saygı duyulan bir insan olmaktan keyif almıştır. Her zaman daha güçlü olmak, tebrik edilmek ister. Bu yüzden de shinobiliğe çok önem verir. Her zaman kendisinin seviye olarak üstünde birileri olacağının bilincindedir ve bu duygu onun çalışmalarına daha fazla enerji harcamasına sebep olur.

Komplikasyon
Karanlık; Karakter Kusagakure ile Riaru arasında geçen savaşta yoğun zihinsel saldırılara maruz kalmıştır. Saldırılar sebebiyle, karakter karanlık ortamlarda sanrılar görmektedir.
Karakter yoğun çabalar sonucunda sanrıları bir nebze de olsa def edebilmeyi başarmıştır. Karakter eğer bir kaç metre önünü görebileceği bir ışık kaynağına sahipse sandırlara negatif bir etki altında kalmadan karşı koyabilir. Bu mesafenin altında, karanlık karaktere ne kadar yakınsa sanrıların şiddeti o kadar artar. Eğer karakter zifiri karanlıktaysa sanrılar standart kuvvetlerine ulaşır.
Sanrılar karaktere olmayan silüetler ve sesler şeklinde gelir. Bu sanrılar karakterin stres seviyesini hızla arttırır, rasyonel düşünmesini engelleyebilir. En ağır şeklinde karakterin bir ışık kaynağı bulana kadar kaçmasına sebebiyet verebilir.

Özellikler

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 6
Kondisyon: 6
Potansiyel: 6
Varlık: 6
Zeka: 5

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 3
[Çeviklik] Akrobasi: 3
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 3
[Kondisyon] Form: 8 (2. Favori)
[Potansiyel] Ninshuu: 7 (1. Favori)
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 2
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 1


Kekkei Genkai
Dokuton; Kyousui No Yoroi
Atlama;Zırh Rekleksi

Ninjutsu
Suiton; Suiwa
Suiton; Mizurappa
Suiton; Bousen No Jutsu
Ninpou; Kage Bunshin no Jutsu
Ninpou; Shunshin
Ninpou; Otonaku Ashi no Jutsu
Ninpou; Kuchiyose no Jutsu; Hiyaki


Taijutsu
Shigure Stili (A-Rank)
Shigure Kenjutsu; Hadan
Shigure Kenjutsu; Hade
Suiseiki Stili (C-Rank)
Suiseiki: Kaidan


Genjutsu

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Katana; Kitsune (İyi Kalite) (Aile Yadigarı)
Kar Küresi (Görev Hatırası)
Özel Üretim Siyah Termal Tulum
Özel Üretim Matara
Özel Üretim Bacak Aparatı (x2)
Özel Üretim Koruyucu Gözlük
Minik El Feneri
Zippo Çakmak
2 Kan Hapı (Normal)
1 Çakra Hapı (Normal)
2 Kondisyon Hapı (İyi)
2 İyileştirici Hap (Normal)
1 Yemek Hapı (Normal)
3 Kunai (Normal Kalite)
5 Shuriken (Normal Kalite)
5mt. Sentetik Misina (Normal Kalite)
1 Patlayıcı Parşömen (Normal Kalite)
2 Sis bombası (Normal Kalite)

User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Kumo Sakuma & Kasumikage Teki] Sezi

Post by GM - Naruto » August 10th, 2019, 12:28 am

Günlük aktivitelerinizi yerine getiriyor, güneş tekrar batmadan evlerinize dönerek hazırlıklarınızı yapıyorsunuz. Ekipmanlarınız, yolculuk sırasında size yetecek birkaç öğünlük yemek ve çekmecelerinizde sakladığınız birer kibrit. Karanlıkta kaldığınızda bir ormanı yakmaktan dahi geri kalmayacağınız için, aslında bu kibritler en kritik ekipmanlarınızdan daha hayati geliyor sizlere. Huzursuz bir uyku çekiyor, güneşin kendini gösterdiği ilk dakikalarda evlerinizden çıkıyorsunuz.

Bu saatlerde köy derin bir sessizlik içinde. Sadece çevrede dolanan, son günlerde sayıları bir hayli artmış nöbetçi shinobiler. İşlerine odaklı olduklarını farkediyorsunuz. Yahut sadece fazla uykulular, sizi görmüyorlar bile. Köy girişindeki iki nöbetçi shinobi ise zımba gibi, muhtemelen yeni nöbet değişimi yaşanmış. Yol başında sizleri görmesiyle birlikte dışarıda dolanan shinobi önce kulübeye giriyor, ardından geri çıkıyor. Elinde özenle sarılmış birer paket görüyorsunuz. Sizler yaklaştırken paketlerin üst kısmını yırtıyor hafifçe, size adımlıyor. "Aisu-sama'nın talimatı." Birer kar küresi görüyorsunuz. Adam hafifçe sallıyor. Salladığında, kar kürelerinin müthiş bir şekilde parladığını görüyorsunuz. Işık saniyeler sonra yavaşça sönüyor. Sizlere veriyor bunları. "Döndüğünüzde masasına özenle yerleştirmenizi istiyor. Ama 'özenle' kısmını birkaç kez vurguladı." Ne oldukları hakkında pek fikri yok, zira sorgular gözlerle bakıyor bunlara. Geçip gidiyorsunuz.

Güneşle birlikte kalktığınız için günü fazlasıyla verimli kullanıyor, birkaç duraklama dışında aralıksız devam ediyorsunuz. Hafiften esen rüzgar kışın tüm soğuğunu iliklerinize dek iteliyor. Çok süratli değilsiniz. Yolları kapayan kar ilerleyişinizi yavaşlatıyor. Güneş batı tarafında pozisyon aldığında yoru yarılamış bir şekilde bir kasabaya sığınıyor, geceyi burada geçiriyorsunuz. Sabah ışığı ile tekrar düşüyorsunuz yollara.

Yarım günlük ilerleyiş, sizi ormanı görebileceğiniz bir tepeye kadar getiriyor. Bu uzaklıktan tahmin etmek zor, belki 30-35 metre bambuların uzunlukları. Yer yer o kadar sıklaşıyorlar ki bir bütün halini almışlar.

Ormanın size göre doğu tarafında, zemini karla kaplı olmayan bir patika görüyorsunuz. Muhtemelen sıklıkla kullanılıyor. Onun dışında görüşünüzde herhangi bir şey yok. Bu çevrede çok yerleşim olmasını da beklemiyordunuz zaten.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Kasumikage Teki
Kusagakure
Kusagakure
Posts:343
Joined:October 22nd, 2018, 2:54 am
Künye:

Re: [Kumo Sakuma & Kasumikage Teki] Sezi

Post by Kasumikage Teki » August 14th, 2019, 1:57 am

Pazartesi gününe kadar yazamama ihtimalim var. Vakit bulabilirsem yazmaya çalışacağım ancak en kötü duruma göre belirtmek istedim
Image
ImageImageImage ImageImageImageImageImageImage


Künye
İsim: Kasumikage Teki
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Element: Suiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 30.000
Prestij: 2
Ün: 29
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Bilinmek ve Saygı duyulmak; Teki her zaman saygı duyulan bir insan olmaktan keyif almıştır. Her zaman daha güçlü olmak, tebrik edilmek ister. Bu yüzden de shinobiliğe çok önem verir. Her zaman kendisinin seviye olarak üstünde birileri olacağının bilincindedir ve bu duygu onun çalışmalarına daha fazla enerji harcamasına sebep olur.

Komplikasyon
Karanlık; Karakter Kusagakure ile Riaru arasında geçen savaşta yoğun zihinsel saldırılara maruz kalmıştır. Saldırılar sebebiyle, karakter karanlık ortamlarda sanrılar görmektedir.
Karakter yoğun çabalar sonucunda sanrıları bir nebze de olsa def edebilmeyi başarmıştır. Karakter eğer bir kaç metre önünü görebileceği bir ışık kaynağına sahipse sandırlara negatif bir etki altında kalmadan karşı koyabilir. Bu mesafenin altında, karanlık karaktere ne kadar yakınsa sanrıların şiddeti o kadar artar. Eğer karakter zifiri karanlıktaysa sanrılar standart kuvvetlerine ulaşır.
Sanrılar karaktere olmayan silüetler ve sesler şeklinde gelir. Bu sanrılar karakterin stres seviyesini hızla arttırır, rasyonel düşünmesini engelleyebilir. En ağır şeklinde karakterin bir ışık kaynağı bulana kadar kaçmasına sebebiyet verebilir.

Özellikler

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 6
Kondisyon: 6
Potansiyel: 6
Varlık: 6
Zeka: 5

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 3
[Çeviklik] Akrobasi: 3
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 3
[Kondisyon] Form: 8 (2. Favori)
[Potansiyel] Ninshuu: 7 (1. Favori)
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 2
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 1


Kekkei Genkai
Dokuton; Kyousui No Yoroi
Atlama;Zırh Rekleksi

Ninjutsu
Suiton; Suiwa
Suiton; Mizurappa
Suiton; Bousen No Jutsu
Ninpou; Kage Bunshin no Jutsu
Ninpou; Shunshin
Ninpou; Otonaku Ashi no Jutsu
Ninpou; Kuchiyose no Jutsu; Hiyaki


Taijutsu
Shigure Stili (A-Rank)
Shigure Kenjutsu; Hadan
Shigure Kenjutsu; Hade
Suiseiki Stili (C-Rank)
Suiseiki: Kaidan


Genjutsu

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Katana; Kitsune (İyi Kalite) (Aile Yadigarı)
Kar Küresi (Görev Hatırası)
Özel Üretim Siyah Termal Tulum
Özel Üretim Matara
Özel Üretim Bacak Aparatı (x2)
Özel Üretim Koruyucu Gözlük
Minik El Feneri
Zippo Çakmak
2 Kan Hapı (Normal)
1 Çakra Hapı (Normal)
2 Kondisyon Hapı (İyi)
2 İyileştirici Hap (Normal)
1 Yemek Hapı (Normal)
3 Kunai (Normal Kalite)
5 Shuriken (Normal Kalite)
5mt. Sentetik Misina (Normal Kalite)
1 Patlayıcı Parşömen (Normal Kalite)
2 Sis bombası (Normal Kalite)

User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Kumo Sakuma & Kasumikage Teki] Sezi

Post by GM - Naruto » August 16th, 2019, 9:39 pm

Off Topic
Teki'nin pasifliğinde önceden bildirdiği için problem yok, Sakuma'nun pasifliğini ise önceki turdaki gecikmeden ötürü yok sayıyoruz. Kıps. Konu gidişatına etkisi olmayacağı ve sizlerin diğer konulardan geri kalmaması için bu tur iki oyuncu için de pas geçilmiştir.
Tepe, bambu ormanından çok uzak sayılmaz. Sadece zeminin engebeli olması, bu engebelerin ise kar ile örtülmesi nedeniyle ilerleyişiniz güçleşiyor. Sakuma birkaç kez bileğini burkma tehlikesi geçiriyor, Teki neredeyse üç adımında bir boş bir çukura gömüyor ayağını. Tepeyi indikten sonra görece düz bir zemine erişiyor, ormanın girişindeki açıklığa yürüyorsunuz.

Patika başlarda kullanımdan dolayı kardan temizlenmiş gibi görünse de ilerledikçe daha büyük bir özen gösterildiğini farkediyorsunuz. Girişte, bir bambu grubunun arasında ufak bir alet-edevat alanı yapılmış. Kuru ağaç dallarından yapılmış küreğimsi bir şeyler barınıyor burada. Yolların temizlendiği fikrini destekliyor. Ortam ise ormana giriş yaptığınız saniyeden sonra bir hayli kararıyor. Bambu tepelerindeki seyrek yapraklar, bambuların çok sık şekilde büyümesinden ötürü tepede adeta bir tavan oluşturmuş. Bu tavan ise üzerinde yüklüce bir kar birikintisini barındırıyor. Ormanın derinliklerinde aralıklarla şiddetli gıcırtılar ulaşıyor kulağınıza. Bu sesi bir şeylerin düşüşü takip ediyor. Görene dek anlam veremiyorsunuz bu seslere, birkaç adım sonra yakınınızdaki bir bambu grubu eğik pozisyonunu bozarak düzleşiyor, oluşturdukları doğal tavanı bozuyorlar. Gıcırtılar bambulardan, düşüş sesi ise bambuların düzelmesiyle zemine hücum eden kar birikintilerinden. Bir insanı tamamen kaplayacak kadar kar dökülüyor denebilir.

İzlediğiniz patika bambuların arasından akıp, yaklaşık bir kilometre sonra hafifçe sağa, yukarı doğru kıvrılıyor. Belirli aralıklarla girişteki gibi birkaç alet görüyorsunuz. Bambuların arasında ise görülebilen bir şey yok. Yoğunluktan ötürü on metre ileriyi dahi göremiyorsunuz zaten. Görüşünüzün açık olduğu tek alan patika.

Yüklerinden kurtulan bambuların dışında bir ses yok gibi. Sadece Sakuma, 300-350 metre sağ çaprazında bir bölgede bir sürtünme sesi duyuyor. Bir şeyler zeminden çekiliyor gibi.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Sagano Bambu Ormanı”