Bir Orman Kuytusu

Kusagakure'nin doğusuna bitişik olan orman.
Post Reply
User avatar
Kitamura Fuu
Kusagakure
Kusagakure
Posts:48
Joined:January 3rd, 2019, 5:36 pm
Künye:
Bir Orman Kuytusu

Post by Kitamura Fuu » September 29th, 2020, 6:31 pm

Image
"Bugün." dedi. "Bugün güzel bir gün." Uyanır uyanmaz dikkat kesildi, bütün evi dinleme koyuldu. Kuşların cıvıltısını, köyün gürültüsünü ve düşüncelerini duymadan sadece evin içini dinledi. En ufak çıtırtı, bir ses, bir sesleniş onu mutlu etmek için fazlasıyla yeterli olacaktı. Yatağından biraz daha enerjik kalkacaktı, kahvaltısını ederken daha bir iştahlı olacaktı, duş alırken, dişini fırçalarken giyinirken. Susumu evde olsaydı ve bir ses verseydi gün olduğundan da güzel olacaktı ama olmamıştı. Susumu yine yoktu evde. Derin bir nefes alıp şikayet ede ede kalktı yatağından. Gönlünce sövüp sayıyordu, evde kimse yoktu sonuçta. Onu duyacak bir kardeşi, terbiyesiz diye yaftalayacak biri yoktu. Yatağınıda toplamadı o yüzden, battaniyeyi katlamadan attı dağınık yatağın üstüne. Kıçını kaşıya kaşıya banyonun yolunu tuttu. Bu sırada küçük bir umut etrafa bakınıyor kapalı kapıları aralıyordu, belki hala uyuyordur ümidiyle ama açılan her kapı abisinin yokluğunu yüzüne yüzüne vurmaktan hiç geri durmuyordu. Kim bilir neredeydi, kiminleydi? Banyoya girdi, soğuk fayansların yataktan yeni çıkmış sımsıcak ayaklarına teması hiç hoş olmadı. Lakin bir kaç adımdan sonra alıştı ona, her şeye alıştığı gibi. Tek alışamadığı Susumu'nun yokluğuydu. Tıpkı annesi gibi. Hayal meyal hatırlıyor olsada kadının eksik bir figür olduğunu hala cam gibi hatırlayabiliyordu. Çabucak yüzünü yıkadı, soğuk su sayesinde iyice ayılmıştı. Aynada şöyle bir kendine baktı. Güzeldi hala, kendine göz kırptı ve bir erkek olsa kesinlikle peşinden koşacağına dair yeminler etti. Bu aslında kendini iyi hissetmek için kendi kendisine çıkardığı garip bir rutin olmuştu. Susumu'nun yokluğunda can sıkıntısından bir sürü uğraş edinmişti kendine bu da onlardan biriydi.

Kahvaltıyı basit tuttu, biraz kilo almıştı çünkü. Eritmek istiyordu basenleri kalçaları. Kahvaltısını da toplamadı tıpkı yatağını toplamadığı gibi. Susumu gelsindi toplasındı. Bugün biraz talim yapmak istiyordu. Güzel cam bir şişeye buz gibi su doldurduktan sonra içine de bir kaç küp buz attı. Odasına çıkıp yayını askısından indirdi, sadağındaki okları sayıp sadakta olmayan bir iki tane oku sadağa koydu. Şöyle bir shinobi yeleğine, ekipman çantasına baktı ama onları giymekten vazgeçti. Üstüne beyaz rahat bir tişört giydi altına da siyah kot şortlarını. Saçlarını toplamakla uğraşmadı yayını ve sadağını sırtına astıktan sonra bir eline doldurduğu buz gibi su şişesini diğer eline de bir kunai alıp ormana doğru yollandı.

Kendine güzel bir açıklık buldu ormanda. Yirmi yirmi beş metre kadarlık bir açıklığın etrafı çeşit çeşit ağaçlarla çevriliydi. Çimler çok uzun değildi. Açıklığın hemen girişinde - en azından Fuu'ya göre giriş olan kısmında - geniş bir kaya vardı. Kayanın etrafında güzel güzel çiçekler bitmişti. Sadağını sırtından çıkarıp kayaya yasladı. Suyundan bir yudum alıp suyu da sadağın yanına koydu. Bir tane oku sadaktan çıkarıp yayına yerleştirdi. Derin bir nefes alıp yayı gerdi. Gözüyle hedef olarak görebileceği bir şey aradı ancak birbirinin kopyası olan ağaçlardan başka bir şey bulamamıştı. Tam karşısında duran üvez ağacının ortalarından sarkan meyvelere nişan alıp okunu bıraktı. Ok havayı dele dele yaydan çıktı ve dümdüz istikametine devam etti. Kırmızı üvezlerle buluştuğunda bir tutam üvez yere düştü, ok ise yapraklar ve ağaç dalları arasında kayboldu. Sadağından ikinci bir ok çekti ve çabucak yerleştirip yayını gerdi. Yine aynı ağacın daha yukarıdaki bir dalına nişan aldı. Okunu bıraktı ve ok bir fedai gibi hedefine doğru uçmaya başladı. Bu sefer meyveler yerine dalın kendisini hedeflemişti. Ok üvez ağacının dalına 'tak' diye saplandı. Dal sallandı, bir kaç yaprak yere düştü ve başka ağaçların dallarında oturan kuşlar uçarak uzaklaştılar. Başka bir ok taktı yayına ve sol ayağıyla kayaya basarak kendini yukarıya doğru fırlattı, havada küçük bir takla attı, ters bir şekilde yere dimdik pozisyondayken okunu serbest bıraktı ve okun gittiği yöne ters bir şekilde iki ayağının üzerine iniş yaptı. Mükemmel bir iniş olmamıştı ama ok güzel bir şekilde hedefini bulmuştu. Takla atarken saçları rüzgarın akışına kendini bırakmış vücudu güzel bir postür almıştı.

Yaklaşık bir saat kadar böyle devam etti Fuu. Bu sırada sabah güneşi sırasını öğlen güneşine devretmişti. Sıcak havanın altında talim yapacak kadar çalışkan birisi değildi. Güzel bir ağacın, geniş bir dalında gölgelerin arasına uzanıvermişti. Bacağını dalın üstünden sarkıtmış sallıyordu. Burası güzeldi, havası güzeldi, atmosferi güzeldi, kuş cıvıltıları, yaprakların hışırtısı, barış dolu bir ortamdı. İnsanlardan da uzaktı tabi. İnsanlarla bir derdi yoktu, onlardan uzaklaşıp kendi kendine takılmayı seven, düşünceleri içinde bir o yana bir bu yana savrulan tiplerden değildi kesinlikle. Aksine olabildiğine sosyal bir tipti. Yeni çehrelerle tanışmayı, onları tanımayı, en sevdikleri şeyleri öğrenip onlar hakkında bildiklerini onlara karşı kullanmayı severdi. İstemsizce güldü. Malum olaydan beri pek yanaşmıyordu insanların yanına. Akan giden hayata pek karışmamayı tercih ediyordu. Çünkü birilerinin yanına gittiğinde hep aynı şey yanaşıyordu. Bir kaç kişi, gözlerini kaçamak kaçamak Fuu'nun üzerine dikiyordu. Fısır fısır aralarında bir şeyler konuşuyorlardı. Tema hep aynıydı. Esir düşen kızın acaba köye nasıl döndüğü. Bilgi mi satmıştı? Belki bedenini. Şu omzundaki yarasına bakın! Bıkkınlık gelmişti. Esir düşen kendisi bile bu durumu atlatmışken -çoğunlukla- elalemin diline pelesenk olmuştu bu mevzu. Ama alışacaktı, buna da alışacaktı. Nasıl her akşam uyumaya alışabildiyse korkmadan, nasıl yaralarını artık görmezden gelebiliyorsa, nasıl hayatına devam edebiliyorsa bununla yaşamaya da alışabilirdi, bu güç vardı onda.

Bulunduğu ağaçtan kayarak indi aşağı. Ekipmanlarını çıktığı ağacın dibine taşımıştı. Beraberinde getirdiği kunaiyi alıp ağaca belli belirsiz çizikler atmaya çalıştı. Daha sonra bu çiziklerden bir yüz çizdi Fuu. İki tane daha çizikle bir çift göz ekledi, ardından orantısız bir burunun altına çok kızdığı her halinden belli olan birinin ağzını yerleştirdi. Saçlarını da yaptıktan sonra çizdiği kafaya oranla oldukça küçük bir gövdeyi ve o gövdeye de uzuvları ekledi. Eserine şöyle bir baktı ve Susumu'nun daha kötü bir çizimini yapmadığı kanaatine vardı. Sadağından iki tane ok alıp birini yayı tuttuğu eline tutturdu, hızlı bir adımla ağaçtan uzaklaştı, ikinci bir adımda açıklığın diğer ucuna kadar geldi ve durduğu gibi yayını gerip attı. Susumu'nun bacağına bir ok saplıydı artık. Diğer oku da vakit kaybetmeden gerdi, derin bir nefes aldı, iyice odaklandıktan sonra çöp adam Susumu'yu tam kafasından vurdu. "Bu evden zırt pırt gittiğin içindi Susu-chan." diye fısıldadı kendi kendine. Okları almak için hızlı adımlarla ağaca yönlendi, bu sırada sol tarafından gelen bir ses duydu. Aldırmadan yoluna devam etti, ormanın ortasında ses duymak kadar normal bir şey yoktu sonuçta. Bir kaç adım attıktan sonra sesin geldiği yerde duran bir şey gözüne çarptı, bir siluet. Yürümeye devam ederken bir yandan da göz ucuyla silueti kesiyordu. Güzel giyimli biriydi bu, sarı sarı saçları vardı. Tam bir zengin çocuğu gibi duruyordu. Geçip gideceğini umarak yoluna devam etti. Ağacın dibine geldi, biraz su içti ve gene bir tane ok aldı eline. Çocuğun olduğu yere baktı tekrar çaktırmadan, hala oradaydı, gitmemişti. Bıkkın bıkkın nefes alıp verdi Fuu. "Burada da mı rahat yok kardeşim? diye sitem etti yanından geçip giden sincaba sessizce. Yayını çocuğun durduğu ağacın tam zıttı yönde duran bir ağacın dalına çevirdi. Hızlıca gerdi ve nefes aldı. Oku tam yaydan çıkartıyorken bir anda çocuğun yönüne döndü ve fırlattı okunu. Ok bir zıpkın gibi gitti ve çocuğun ayaklarının sağına saplandı.

"N'apıyorsun orada sapık gibi?"
Image
İsim: Kitamura Fuu
Yaş: 17
Cinsiyet: Dişi
Element: Fuuton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 0
Prestij:
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon

Herkes için adalet, eşitlik, özgürlük!

Başına gelen talihsiz olaydan sonra, kendi bile farkına varmadan etrafındaki adaletsizliklere eşitsizliklere kayıtsız kalamaz hale gelmiş bunu fark ettikten sonra da nerede bir problem gördüyse nerede birilerinin hakkının yendiğini düşünse orada olmuştur. Yaşadığı şeyleri kimsenin yaşamasını istememekte, bunun engellemek için elinden geleni yapmaktadır. Belki ütopik bir rüya ama, adaletsizliğin, eşitsizliğin olmadığı bir dünya bir köy yaratana kadar da durmayacaktır.

Özellikler
-

Güç:7
Çeviklik:9
Kondisyon:5
Potansiyel:2
Varlık:3
Zeka:4

Beceriler

[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 3
(F)[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 1
[Zeka] İzcilik: 1


Ninjutsu

Fuuton Tobikoshu no Jutsu
Kullanıcı Tori mührünü yapar ve ayaklarına odaklanır. Havayı ayaklarının altında sıkıştırır ve ani bir şekilde aşağıya verir. Bu, kullanıcının aşırı yüksek mesafeleri zıplayabilmesine olanak sağlar, ayrıca eğer kullanıcı düşerken bu tekniği uygularsa düşme hızını yavaşlatır ve nispeten daha rahat bir iniş sağlar. Teknik sadece 1 defa kullanılabilir, ardından mührü tekrar uygulamak gerekir.

Shunshin
Kullanıcı bir elinin işaret ve orta parmağını dışarı açar ve vücudundaki chakraya odaklanır. Ardından, kullanıcı aşırı hızla hareket etme kabiliyetini kazanır. Genelde kullanıcıya bakan kişiler onun birden yokolduğunu görür, ancak teknik sadece aşırı hızdan oluşmaktadır. Kullanıcı çevresel etmenleri kullanarak hareketini gizler ve birden yerinde varolduğu izlenimini verir. Kullanıcı teknik ile chakrası yettiği sürece istediği mesafeyi katetebilir, ancak teknik süresince başka teknikleri kullanamaz ve saldırı yapamaz, bütün odağı tekniği açık tutmak üzerine olmalıdır. Teknik havada hareket etmek için kullanılamaz. Teknik kullanılarak rakibe hızlıca yaklaşılabilir ve uzaklaşılabilir, ancak avantajlı bir pozisyona geçmek aşırı derecede zordur, zira bir çok kişi Shunshin ile yapılan hareketi görebilir ve farkedebilir.

Yami no Me
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından karanlıkta görebilme yetisini kazanır. Kullanıcı bu teknik ile önündeki 50 metreye kadar zifiri karanlıkta görebilir, ancak renkleri ayırt edemez. Teknik kullanıcı istediği sürece açık kalır ve hafif bir chakra yer.

Taijutsu

Yumi-dou Stili B-Rank
Kullanıcının yayı efektif bir şekilde, yani güç kaybı olmadan, germesi için gereken süre aşırı derecede kısalır. Her bir ok atışı arasındaki süre de buna bağlı olarak azalır. Ayrıca kullanıcı, görüş mesafesini kısıtlayan hava durumlarında da odaklanarak bu durumları yoksayabilir. Ne var ki bu eğitimin sonuçları, durumdan duruma farklılık gösterecektir.

Kaguya
Kullanıcı, yayı tuttuğu eliyle, yayı bırakmadan 3 ayrı tek el mührü uygular. Ardından elini boş olan yayda, hayali bir oku geriyormuş gibi çeker. Bu sırada, saf chakradan oluşmuş bir ok kullanıcının elinde oluşmaya başlar. Bu ok şekilsizdir ve mavi bir ışık hüzmesinden ibarettir. Okun oluşturulması 2-3 saniye kadar sürer, ardından anında atılabilir, zira oluşturulması tamamlandığında yay zaten gerili bir durumdadır. Ok herhangi bir şey ile temas edene kadar formunu bozmaz ve normal bir oktan daha yüksek hasar potansiyeline sahiptir. Hedefine çarptığı anda, hasar verdikten sonra mavi bir ışık huzmesi ile yokolur. Delici hasar verir. Ardı ardına kullanılmak üzere tasarlanmış bir tekniktir, lâkin chakra rezervlerini çabuk yorar.

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar

Yumi Yayı (Normal Kalite)
20 Adet Ok (Normal Kalite)
3 Kunai (Normal Kalite)
5 Shuriken (Normal Kalite)
5mt. Sentetik Misina (Normal Kalite)
1 Patlayıcı Parşömen (Normal Kalite)
2 Sis bombası (Normal Kalite)

"Birro gates takmış çipi, yeni villain."
User avatar
Kamado Toshiaki
Posts:17
Joined:July 30th, 2020, 7:54 pm

Re: Bir Orman Kuytusu

Post by Kamado Toshiaki » October 2nd, 2020, 6:12 am

Yine nöbette Kusa'nın duvarlarının üstüne manzaraya bakarak sigara içiyordum. Çok sıkıcıydı nöbet denen olay. Sabahları etrafta gezeyim, hava alayım falan, shinobilik yapayım da atmasınlar kafasında haftada bir yazdırıyorum kendimi. Onda da çok sıkılıp salıyorum görevi. Şu zamana kadar yüzde yüz bitirdiğim olmadı şu görev denen şeyleri. Hep bir eksiklik bir sorun çıkıyor. Neyse ki köyün havası çok iyi yav. Uzatıyorsun ayakları, rahat rahat esiyor hafif hafif esiyor... HUUAAAAHH!!! Bir anda esneme geldi. Demin dışarı saldığım sigara dumanı ağzımdan boğazıma tekrar girince öksürmeye başladım. Öksürürken sinirlenip fırlattım elimdeki sigarayı. Sosyal içiciyim ben. Öyle sürekli sigara içen bir adam değilim. Yanımdaki çocuktan almıştım bu sigarayı. Şöyle bir sigara sefası yapayım diye ama şu an tüm havamı kaçırdığı için uyuz olmuştum. Öksürdüm bir kaç kere. Neyse ki güzel esiyordu. Dumanı falan alıp götürmüştü Kusa'mın esintisi. Şöyle arkamı dönüp şehre baktım. Gülümsedim.

"Ne bir kelime konuştuk,
Ne işaret çektik birbirimize,
Fakat gerçektir seviştiğimiz
Gece çökünceye dek,
Göz göze gelmekle sade.
Bir saadet gibi hatırlıyorum,
Yasemin kokusu ondan,
Teneffüsü benden,
Bir yaz akşamı,
Kusagakure Duvarlarında."


Ulan! Öyle bir köydür ki bu, insana şiir yazdırır.

Dizlerimin üstünden destek alarak kalktım oturduğum taştan. Ayağa kalkıp gerindim ilk. Belimi açmak için sağa sola döndüm. Popoma yapışması olası kirleri sirkeledim. Sonra da sakince indim sokaklara. Nöbetin bitmesine daha saatler vardı. Bu yüzden her şeyi yavaştan alıyordum. Bir süre daha boş boş dolaştıktan sonra merkezin orada bir hareket fark ettim. Sorun çıkmıştı sanki. Normal bir Kusa shinobisi olaya doğru koşardı. Ben ise hemen topuklarımın üstünde döndüm ve gerisin geri koşmaya başladım. Sikerler bir de kavga eden köylüleri mi ayırayım? Baya koştum merkezden uzağa. Ormana ulaştığımda yavaşladım. Sakin sakin yürümeye başladım. Bir yandan da kendi kendime mırıldanıyordum. Geçen bir şarkı duymuştum. Melodisini hatırlamaya çalışıyordum. Böyle olunca çok sinir bozucu oluyordu ya. Bir iki notası çıkıyor, sonrası gelmiyordu ya. Bulsam rahatlayacağım bulamıyorum. "Affet... Iıı... Affffeeeett. Affet!" Böyle başlıyordu ama neydi?

"Aaffet!" Bir anda garip bir nota duydum biraz öteden. Hatta iki notaydı. Fııısstt, tak! "Affeet bu gece ölmek istedim!" Aha! Bulmuşum. Garip notalardı bu ama söylediğim müziğin devamını getirmemi sağlamıştı. Bir daha çıktı ses! Hemen o sese doğru döndüm. Teşekkür etmeliydim. Bu sesi çıkarana bir hediye vermeliydim. Bu hediye de, benimle kaliteli zaman geçirmekti tabi ki. Yakınlaştıkça birinin talim yaptığını fark ettim. Açıklıkta duruyordu bu yüzden biraz ötedeki ağacın arkasından izlemeye başladım. Normalde hiç düşünmeden çıkardım karşısına ama bu kişinin bir kız olduğunu fark etmiştim. Hatta, "güzel bir kız" olduğunu... Yüzümde bir gülümseme ile kızı incelemeye başladım. Size beğendiğim kız tipini 3. söyleyişim olacak. Simsiyah saçlar, bembeyaz ten... Dolgun vücut hatları. Kız bunların hepsini karşılıyordu. Oklarını almak için yapmış olduğu kukladan çıkarmak için ilerledi. Ben de tabi bir götüne baktım. Arka taraf önemlidir arkadaşlar. Puanladım içimden. 8 veriyorum. Çıplak görünce puan yükseltilebilir. Yürüyüşü de baya meleğimsiydi. Baya hoşuma gitmişti açıkçası. Pis pis gülümseyerek izliyordum kızı. Bir süre sonra yayını kaldırıp arkasını döndü bana. Bel girintisine baktım. Ne tatlı ilerliyordu o kıvrım. Ben kızın vücudunda kaybolmuşken bir anda dönüp okunu bana fırlattı. Kokup biraz geri kaçmasaydım bacağımdan vuracaktı! "Oha!" diye tepki verip tek bacağımın üstünde sektim.

Bana sapık gibi ne yaptığımı sordu kız. Şaşkın şaşkın ilk oka sonra da kıza baktım. Ardından da gülümsedim. Yere saplanmış olan okun yanından kibarca geçip açık alana geçtim. Şapkamı çıkarıp eğildim önünde. "Belki de sapığımdır." dedim pis pis sırıtarak. "Böyle bir güzeliğe her gün şahit olamıyorum." Tekrar doğruldum. Şapkamı kafama taktım ve sanki anons ediyormuş gibi "Kamado Toshiaki!" diye tanıttım kendimi. "Siz de gecenin hanımı olmalısınız." İnsanların ismini pek sormam. Daha çok kafamda kalacak takma adlar uydururdum. "Taliminizi sabote etmek istememiştim. Bir vatandaş olarak bizi koruyan shinobilerin çalışmalarını çalışmalarını görmek beni güvende hissettiriyor." dedim. "Eğer yalnız kalmak istiyorsanız gidebilirim ama birbirimizi daha yeni görmüşken bu kadar çabuk bırakmamalıyız." Sinsi gülümsememi daha da yaydım yüzüme.
Image
► Show Spoiler
Post Reply

Return to “Hiezu Ormanı”