Boştaki elinle patlayıcı parşömeni çıkarıyorsun. Adam kunaiyi karnına itelemekle meşgul. Bu sebeple sağ omzu da vücuduna bir hayli yakın. Omzunun yakınlarındaki kafası kalabalığa dönük, işi adeta bir şova dönüştürüyor. Gücünü topluyor, hareketlerine bilinç katmaya çalışıyorsun. Parmaklarının arasından akan chakra parşömene aktarılıyor, parşömen ise adamın sırtına yapışıyor.
Parmaklarını yana açıyor, adamın sana kalkan olabileceğini umarak parşömeni ateşliyorsun. Gürültü. Ses. Ve sonsuz bir sessizlik, hayatta bir daha hiçbir zaman tadamayacağın bir acı.
Teki: Basınçlı su kütlesini adama doğru yöneltirken, serbest elinle silahının kınına yapışıyor çekiyorsun hışımla. Tek gözün üzerine ellerini salmış adamda, diğer gözün ise boğazını kucaklamak için hazırlanan Kitsune'nin üzerinde.
Şerit, yerde eğik bir şekilde çömelmiş adama ilerliyor. Su tekrar kana bulanırken, acı bir çığlık adamın göğsünde koca bir kesiğin habercisi oluyor. Sen ise, yeni bir kesiğin oluşmaması için harekete geçiyorsun. Sana doğru gelen Kitsune'ye karşılığık vücudunu geriye doğru salıyorsun. Ellerin sıkılığı azalıyor, sol bileğindeki el tamamen seni bırakıp yere düşüyor. Kitsune yaklaşıyor. Diğer silahını dik bir şekilde tutuyorsun. Geriye düşüyor, kendini zemine bırakıyorsun.
Ve zaman yavaşlıyor. Hemen arkanda hissettiğin çılgınca sıcaklık, karşısında bir yaprak tanesine döndüğün çılgınca bir kuvvet. Önce bir kuvvet dalgasıyla karşılaşıyor, ardından sırtına çarpan sert birşeylerle ileriye doğru inanılmaz bir hızla uçuyorsun. Kulaklarındaki çılgın savaş naraları, metalin ölümcül tınısı yok oluyor. Çınlamadan başka hiçbir şey duyamıyorsun.
Yüz üstü zemine çarpıyor, yerde 3-4 takla atıyorsun sürüklenirken. Bu taklaların esnasında, seni iten güç dalgasının etkisiyle geldiği yolu geri tepen Kitsune'yi görüyorsun bir anlığına. Görüşün bulanıklanşıyor. Yerde yatan, gözleri açık ölmüş birini görüyorsun. Üzerine elleri salan kişi.
İlerleyişin yavaşlıyor, sırt üstü sürükleniyorsun. Kumo'yu görüyorsun. Zeminde, yan dönmüş yatıyor. Karnından başlayarak göğsüne kadar çıkan bir yarık. Sol kolu, omzundan biraz aşağısından itibaren yok. Saçları, bir şekilde yanmış. Zamanın yavaşladığı saniyelerde, sağır kaldığın o anlarda derinden nefes aldığını hissediyorsun. Hatta işitiyorsun. Hırıltılı. Kesiliyor. Kumo, gözleri açık bir şekilde, zamanın yavaşlığına tezat bir hızla veda ediyor hayata..
Birşeylerin patladığının farkındasın. Ortalık dumanlarla kaplı. Az önce çevrenizi saran kalabalıktan eser yok bu sebeple. Patlayıcı hepsini yok mu etti ? Bu kadar şiddetli olmadığını biliyorsun. Öyle olsa, senin de parçalanacağının bilincindesin. Toparlanıyor, dizlerinin üzerine çökerek çevrene bakıyorsun. Sol tarafın, arkan ve birkaç metre ötene dek duman bulutları hüküm sürüyor. Sağ tarafındaki kalabalık, bulunduğunuz yeri izlemekten ziyade hücum eden yüzlerce insanla dolu. Seni görmüyorlar, patlamayı savaşın bir doğası olarak kucaklayıp ölüme yürüyorlar. Sağırsın. Ve görünmezsin.
İleride, 2-3 metre ötede bir silüet var. Az çok seçebiliyorsun. Zincirli eleman. O da dizlerinin üzerine çökmüş durumda, yavaşça kalkmaya hazırlanıyor. Kendi üzerinde hafif bir sersemlik var, sağır olman da cabası. Kitsune'yi durdurmak için kullandığın silah görünürde yok. Kitsune ise tahminen adamın bulunduğu taraflara doğru uçmuş olmalı. Sadece tahmin.
Kumo: Adam sol kolunu koltuk altına sıkıştırdığı için haliyle kolunun büyük bir kısmı da adamın sırt tarafında oluyor. Bu nedenle aktif hale getirdiğin parşömen adamı hedeflediği kadar sol kolunu da patlama kapsamı içine alıyor. Diğer yandan patlamanın yarattığı şiddet, adamın üzerine çarpışı karnına saplı kunai için itici bir kuvvet oluyor.
Patlamanın başlangıcıyla birlikte önce sol kolundan müthiş bir acı yükseliyor. Kopan gümbürtü, kolundan sonra kulaklarını hedefliyor. Savaşın tüm çılgın tınılarını sonlandırıyor, yerini hiç sonlanmayacak bir çınlamaya bırakıyor. Bir süre havada süzülüyor, yere temasında ise sürüklenmeye devam ediyorsun. Vücudunu hareket ettiremiyorsun. Başında ufak bir yanma hissi. Hemen önünde Teki'yi görüyorsun. Suratı sana dönük, sırt üstü bir şekilde sürükleniyor yerde. Nefes alışların zorlaşıyor, boğazın kanla doluyor. Öksürüp atmaya ise mecalin yok. Bu acıya dayanacak yetin ise hiç var olmadı. Savaş seslerinden uzaklaşıyor, sonsuzluk gibi gelen birkaç saniyenin ardından yavaşça gerçeklikten kopuyorsun. Senin hikayen burada sonlanıyor.
Sakuma: Vücudundaki yaraya bir parmak atıyor, Fuuma'yı çağırmak için hazırlanıyorsun. Gyaku da eş zamanlı olarak yerinden bir mermi gibi fırlıyor adama doğru. O andan itibaren, odağını Gyaku'dan çekiyor kendi yaşamına odaklanıyorsun. Fuuma, birkaç adım yanında oturur bir şekilde beliriyor. Gözleri kapalı, sanki ince bir meltemi kucaklarmış gibi birkaç saniye öncesinde. Çağrıldığı yer ise yanık et kokusunun dolaştığı, çılgınca bir yağmurla cıvıklaşan bir toprak. İnce kükremesi ilk memnuniyetsizliğini belli ederken, karşınızdaki kadının hedefi olduğunu anlaması için senin haykırmana gerek dahi kalmıyor. Mükemmel bir hızda kendini topluyor ve zemine geçirdiği sert pençeleriyle kendini ileri atmak için hazırlanıyor.
Kadının koşuşu fazlasıyla savsak. İki kolu, alışılmışın dışında serbest bir şekilde sallanıyor. Fuuma'nın atılmasıyla birlikte hızını biraz kesiyor, sen ise savunma pozisyonuna geçiyorsun. Aradaki mesafe Fuuma'nın bir sıçrayışına eşit. İlk hamlesini, sağ pençesini savurarak yapıyor Fuuma. Ufaktan ayağa kalkıyor bu esnada. Kadın geriye doğru eğiliyor, sırtı neredeyse zemine paralelken kendi çevresinde 360 deree dönüyor. Hemen ardından Fuuma hem dişlerini, hem de sol pençesini kullanıyor. Kadın ise, sanki bu hamlenin geleceğini bilirmiş gibi dönüşü tamamlandığında bir adım ileriden, bu sefer öne doğru eğilerek bir dönüş yapıyor.
Bu dönüşler esnasında kadının esnekliği ve çevikliği gözünden kaçmıyor. Adeta kemiksiz. Fuuma, kadını ikinci kez elinden kaçırmasının hırsıyla, kendisinin sağ ortalarında bulunan kadına, dönerek atılıyor. Zemindeki çamur, Fuuma'nın iki pençesiyle birlikte havaya kalkarken kadın da bu çamur kütlesiyle birlikte havaya süzülüyor. İkili yaklaşık 7-8 metre ötende. Kadının uçuş şekline ve hızına baktığında, yine 7-8 metre arkana doğru düşeceğini tahmin ediyorsun.
Hızı aynı zamanda kadını senin hizalarına oldukça seri bir şekilde ulaştırıyor. Sıçraması sonrasında havada hafifçe dönerek, başını yere doğru getiriyor kadın. Onun uçuşunu izlediğin esnada, yere çevrik kafası sebebiyle göz göze geliyorsunuz. Seri bir şekilde el mühürlerini sıraladığını görebiliyorsun, yavaşça geriye dönüyorsun kadının inişini takip ederek. Yerden yüksekliği 8 metre civarında ve düştükçe düşüyor.
Fuuma geçiyor yanından, bir rüzgardan farksız. "İnişine izin verme !" Kadın muhtemelen iki saniye sonra zemine düşecek. Yapacağı tekniği havada mı yoksa yerde mi yapacağına dair bir tahminin yok elbette, sadece Fuuma'nın iç güdüleri.