Page 3 of 8

Re: [Kusagakure - Operasyon] Kitamura Susumu & Tsujihara Iori

Posted: March 2nd, 2019, 10:26 pm
by Kitamura Susumu
Pıtı pıtı çıkıverdik camdan hep beraber. Neden kapıyı kullanmadık, hiçbir fikrim yoktu açıkçası. Yine de bir sıkıntı çıkmamıştı, herkes durumu aşırı benimsemişken çıkıntılık yapma niyetim de yoktu. Vıcık vıcık çamura bıraktım kendimi ve zeminle bütünleşmeye hiç de hevesli olmayan bir şekilde yolun beni götürmesini bekledim sıklıkla. İlerleyişim sırasında bir yandan da bundan sonra olacakları düşünmeye çalışıyor, olaylara çok uzak bir pencereden bakmaya çalışarak durumu tartıyordum zihnimde. Pek net değildi düşüncelerim, ancak düzgün bir zemine ulaştığımızda bulanıklık yok olmuştu. Kendimi iyice düşüncelere bıraktım, sanırım bu bırakış Yutaka'nın umursamaz tavırlarına tuz biber ekiyor, kendi işine bakan düz nöbetçiler rolümü pekiştiriyordu.

Tesuri. Cepheden gelmesi bekleniyor. Acaba dönmüş müdür? Döndüğünde ilk nereye, peşinde kimlerle uğrar? İlk karşılaşmamızda o mavili piçi kurtarmıştı bizden, Shinji'nin öğrencisi olmasına rağmen o gün Tesuri'yle beraber dolandıklarına dair bir çok ağır basıyordu içimde. Acaba şu an göründüğümüz düz adamlardan ziyade, o mavili gibi önemli bşr yardakçıyla mıdır şu an? Yara, bere almış mıdır? Veya cephedeyken bu yerleşke ile bir şekilde haberleşmiş midir? Tesuri'ye odaklandım iyice evet, fakat bu arsızlığımdan değil, kafamda ona ve görüntüsüne, tavırlarına dair henüz çok flu olan planlar kuruyor olmamdandı. Kısaca, Tesuri'nin rolüne. Fakat bu henüz sınırlarının kapladığı kaba alan bile belli olmayan çok belirsiz bir plandı. Fırsatını buldukça yerleşkeye varmadan iyice tartıp düşünmem, uygulayıp uygulamayacağıma karar vermem gereken, riskli bir plan. Henüz yanımdakilere ses etmedim bu konu hakkında, zaten etrafta bu kadar gözcü varken meraklı kulaklara yakalanmaya da niyetim yoktu. Düşünmeye devam ettim kapıdaki nöbetçilerin bizden öncekilerin aksine bizi siklemeyişini kaçırmadan. Belki de öndekilerle kişisel bir olayları vardı, belki de biz çok salaktık ve yine kendimizi aşırı zeki sandığımız anlardan birinde, etrafımızdan olaylar geçip gidiyordu biz fark etmeden. İrdelemedim, huzurun yakışmadığı sokaklarda ilerlemeye devam ettim.

Bize elleşmeseler, Riaru ve hareketi çok da sikimde olmazdı sanırım. Kinshi'yi kurtarmaya gittiğimiz görevde bile tiplere üç beş çapulcu gözüyle bakmış, Yağmur Ülkesi'nin kendi problemi demiş geçmiştim. Dış politikaya hakim olmadığımdan değildi bu durum, aksine bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın kafasıydı. Fakat bu tutumun hatalı oluşunu sadece ben değil, tüm Çimen, hatta Kaya bile en acılı haliyle görmüştü. Kendi halinde yaşasın denilen yılan çığırından çıkıp aç gözlülüğe bürünmüş, eh, bizi de aydınlık ve masum köylerimizden kalkıp buralara gelmeye zorlamıştı. Halbuki burada yaşayanlar ne kadar da gamsız görünüyordu şu an, o aşina olduğumuz melankoliden uzakta. Riaru burada bunu sağlayabilmiş gibi görünüyordu, insanlar muhtemelen karışıklığın giderilmesinden, güvenliklerinin sağlanıyor olmasından memnundu. Alan memnun, satan memnun misali... Bugün olaylar büyür de bu sokaklara huzursuzluk taşımak zorunda kalırsam kendimi kötü hissetmeden edemeyecektim.

Bir süredir kafasına göre bizi yönlendirmekte olan Iori'nin sırtına bir bakış attım. Fakat kafamda ona dair tilkiler dolanamadan o bize döndü ve konuşmaya başladı. Ortamı kolaçan edip kabaca bir haritalandırmamızı istiyordu kafamızda. Bir de, birileri elleşirse benim konuşmamı. Kısık bir sesle gülüp, kafamı olur anlamında salladım yorum yapmadan. Çok iyi yalan söyleyebildiğimi düşünmesem de, sanırım kelimelerle aram Iori'ye göre daha iyiydi, haklı olabilirdi. Yutaka'nın ekleyecekleri var mı diye beklemeye başladım, her şey bitip karar verildiğinde, aksi bir fikir yoksa takıma uyacak ve ortamı onlarla beraber voltalamaya başlayacaktım.

Re: [Kusagakure - Operasyon] Kitamura Susumu & Tsujihara Iori

Posted: March 3rd, 2019, 2:06 am
by GM - Naruto
Bir sokağa dalıyor, yerleşke binasını merkez alacak şekilde daire çizmeye başlıyorsunuz. Düzenli sokaklardan ziyade dağınık binalarla çevrili olduğu için ilerleyişiniz de kaba tabirle zikzaklar halinde oluyor. Bazen bir sokağın dibine kadar gidiyor, bazen bir binanın bahçe kısmından geçiyorsunuz.

Aklınızda kalacak herhangi bir ayrıntı bulunmuyor. Binalar birbirine benzer. çoğunlukla iki katlı klasik yapılar. Dağılımlarındaki düzensizlik de eklenince her yer aynı gibi geliyor size. Bunun dışında terkedilmiş olarak varsayabileceğiniz tek bir yer görüyorsunuz. Birkaç evin köşesinde, onlara nazaran çok daha ufak tek katlı bir kulübe. Giriş kapısı çıkık, pencerelerinden biri kısmi olarak kırılmış. Ancak içerisi boş değil. Yanan büyükçe bir gaz lambası görüyorsunuz. Görebildiğiniz kadarıyla iki cübbeli ahşap bir masanın çevresinde oturuyor. Devam ediyorsunuz.

İlerleyişiniz sırasında yerleşke binası ve çevresini de inceliyorsunuz elinizden geldiğince. Tekrar tanımlamak gerekirse, iki katlı bir bina. Binanın çatısı düz değil, Köşelerden eğimli bir şekilde uzayarak, çatı kısmından yükselen bir kulenin yüzeyiyle birleşiyor. Ön tarafta, her katta ikişer adet cam bulunuyor. Camlar uzun ve dar. Belk bir insan genişliğinde. Tüm camlarda demir parmaklıklar bulunuyor. Kulenin uzunluğu ise göz kararı 60 metre kadar. Köşeli bir yapısı var ve ön tarafında toplam altı adet pencere bulunmakta. Kulenin arkası da aynı. Bu pencereler de şekil itibariyle binadakiler ile aynı ve demir parmaklıklara sahip. Binaya giriş ise geniş bir kapı aracılığıyla sağlanıyor.

Yerleşke çevresinde yine ikili üçlü gruplar halinde birçok cübbeli görüyorsunuz. Şimdiye dek çatılardaki arkadaşları da hesaba kattığınızda kabaca bir yüz kişiyi çoktan gördünüz. Yerleşke girişinde ekstra bir güvenlik yok. Çevresindeki insan sayısının 20-30 küsür olduğunu düşününce, kapıya iki kişi dikmenin bir anlamı da yok zaten. Siz çevresinde geniçe tur atarken, kasabaya sizden önce giriş yapmış ikiliyi de yakalıyor gözleriniz. Kalabalığın gözlerini üzerlerine çekerek yavaş adımlarla ilerliyorlar yerleşkeye. Kimseye birşey demeden kapıdan içeri giriyorlar. Yerleşke yaklaşık 10 metre çapındaki boş bir alanla çevrili. Bu on metre sonunda başlıyor binalar. Girişin tam karşısındaki bina muhtemelen bir toplanma alanı. Cübbelilerin yoğun bir şekilde girip çıktıklarını görebiliyorsunuz.

Takip edilmedinize eminsiniz. Ancak farkediliyorsunuz. Birkaç kişi geçerken sizi selamlıyor, bu üçü napıyor burada tadında bakışlar da yakalıyorsunuz. Başladığınız noktaya geri dönüş yapıyorsunuz. Çatısı boş olan, içeriden gelmeyen bir binanın dibine çörekleniyorsunuz.

Re: [Kusagakure - Operasyon] Kitamura Susumu & Tsujihara Iori

Posted: March 3rd, 2019, 5:19 pm
by Kitamura Susumu
"Madem her yer aynı, nasıl kaçacağımızın çok da bir önemi yok o zaman."

Voltalayışımızın bilmem kaçıncı dakikasında aklımdan geçen ilk düşüncelerdi bunlar. Her şeyin karman çormanlık içerisinde bu kadar aynı oluşu bana sıkıcı gelmeye başlamış, kafamda bir plan kurma keyfini benden çalmıştı. Halbuki ne güzel kurgulayacaktım her şeyi kafamda, çaktırmadan kaçarsak şu sokaktan yürürüz, yok hızlıca topuklayacaksak şu binaya atlarız falan diyecektim, ne bok yemeye aynıydı ki her şey? Takımın bir şeyleri düşünme kısmını üstlenmiş gibi hissediyordum, kaba kuvvet uygulayan tayfası olmaktan ziyade, işler böyle olunca da haliyle keyfim kaçıyordu. Fakat, benim keyfimden daha önemli şeyler vardı; geçirdiğimiz her dakika Kizashi'nin daha fazla acı çekmesi demek olabilirdi. Veya, cesedinin katılaşmasına eklenen bir süre.

Selam veren tiplere kafa sallaya sallaya yürümeye devam ettim başlangıç noktamıza geri dönerken. Buradan itibaren biraz daha fazla dikkat çekecektik deli danalar misali yürüyor olmamızdan. Muhtemelen de, görünümlerine büründüğümüz çapulcuların olmaması gereken bir yerdeydik. Herkesin yeri belli falan mıydı acaba? Ve herkes birbirinden haberdar mıydı? Gyaku bizi nasıl toplayıp emirleri herkesin içinde verdiyse, Tesuri de aynı şekilde buradaki güruhu yakın zamanda toplamış olabilirdi. Sorgulayıcı garip bakışlarla daha fazla karşılaşmamayı umut ederek devam ettim yolculuğuma. Tenha bir noktaya çekilmiştik sonunda fakat burada geçireceğimiz süre kısıtlı olmalıydı, birilerinin gelip ne ayak çekmesine mahal vermeyecek bir şekilde. Ortalık yerde şu an görünüm değiştirmenin sırası değildi, zaten tenhada adam indirmelik gizli saklı işlere girme anımız da olmamıştı. Şu an haklarında az da olsa bir şeyler bildiğimiz bu görünümlere sadık kalmalı ve kaleye ilerlemeli, gerekirse kale içerisinde dönüşmeliydik. Belki, Tesuri ile ilgili planlarım kalenin içini gördüğümde biraz daha şekillenebilirdi.

"Yerleşkeye." dedim tek bir kelime ile, basit ve net. Kendi görünümümü değiştirmediğim için diğerlerinin de böyle bir şeye kalkışmayacağından emin gibiydim şu an. Bizden önceki cüppeliler ellerini kollarını sallaya sallaya girmişti, belki bize de bir şey denilmezdi. Zaten, kapıda ekstra güvenlik de yoktu ancak kasabanın genelindeki gözcü sayısı beni hafiften korkutuyordu. Gyaku haklıydı, bir çarpışmaya girersek olası sonuçlar düşünmek isteyeceğimiz cinsten olmayacaktı. Fakat olur da birileri durdurur, sorgulamak için ya da sırf öylesine "Hayırdır?" çekerse keltoşun ortalarda olmadığını, nöbeti bir başka ikiliye devredip buraya dinlenmeye geldiğimizi söyleyebilirim. Bir sıkıntı olmadan içeriye girersem ortalığı elbette iyice bir inceleyeceğim, Kinshi'li görevden kalan bilgilerimi tazelemek adına. Alt kata inen bir merdiven falan var mı, varsa inebilir miyim, dikkat çeker miyim tartacağım. İnersem de, tenha bir köşe bulmaya çalışacağım ekibi çekmelik ve son bir plan yapmalık. Artık bu kadar yaklaşmış ve muhiti iyice kavramışken daha fazla gecikmemeliydik.

Re: [Kusagakure - Operasyon] Kitamura Susumu & Tsujihara Iori

Posted: March 4th, 2019, 2:05 am
by Tsujihara Iori
Binaların birbirlerine benzer oluşu ve sokakların karmaşıklığı kısa süre içerisinde burayı zihnimize kazıyamacağımıza işaret ediyordu. Bu bağlamda, çok da iyi bir hazırlık yapabilmiş değildik. Ancak bir, sıfırdan her zaman daha büyüktü. En azından epey bir arşınlamıştık bo kasabanın sokaklarını ve "tanıdık" seviyesine ulaşmıştık. Bu bağlamda, iyi bir iş çıkartmıştık belki de. Zamanı geldiğinde görecektik.

Yerleşke kalesi ise hatırladığımız gibiydi. Aynı kale olmadığının bilincindeydim ancak spesifik detayların benzer olması, bir amaca işaret ediyordu. Köyün binaları ile arasında on metre kadar bir tampon boşluğun oluşu da bir teknik ile buraya getirildiğini söylüyordu sanki. Eğer ellerinde böyle bir teknik varsa iyi hazırlanmışlardı bu "başkaldırı" işine. Teknik olmasa bile, eğer Yağmur Ülkesi'nin standart yapılardından biriyse haklarını vermek gerekirdi; epey avantajlı bir yapıydı. İki ihtimal, ikisi de Yağmur Ülkesi mensuplarının kaliteli bir Shinobi olduklarına dair kanıt gibiydi.

Başladığımız yere gelmiştik. Yolumuz üzerinde tek bir terkedilmiş bina ile karşılaşmıştık, onun içi de devriyeler ile doluydu. Belki de bu kalenin acil çıkışı orasıydı. Ancak bunu teyit edecek kadar civarda dolanmamıştık. Zira zaten çok fazla görülmüştük ve dikkat çekmeye başlıyor gibiydik. Bu bağlamda, yeni bir şeyler denemeliydik.

Susumu'nun konuşması ile, yapacağımız şey belli olmuştu. Herhangi bir şey söylemedim, sadece onaylar bir şekilde kafamı salladım. Her ne arıyor isek, kalede olma ihtimali aşırı yüksekti. Hem Kizashi, hem de kılıcım. Revir gibi bir yer mutlaka orada olmalıydı. Bir yandan Kizashi'ye yaklaşırken, bir yandan da kılıcıma yaklaşıyor gibi hissediyordum.

Kaleye doğru giden yol boyunca tek düşündüğüm şey kılıcım olmuştu. Sonunda ona kavuşabilecektim. Shinji ile bir şekilde karşılaşmalı, en azından yerini öğrenmeliydim. Eğer bunu da başarabilirsem son bir adım kalacaktı; kılıcımı tekrar elde etmek. Onu da bir şekilde başarabileceğime inanıyordum. Ancak bu inancın arkasında normalde düşüncelerimi takip eden mantıksal dizeler yoktu. Bir umuttan ibaretti aslında ve bu umut beni harekete geçiriyordu resmen.

Susumu'yu takip ettim. Konuşmayı onun yapmasına izin verecektim. Sessiz kalmayı zaten seviyordum, çok zorluk çekeceğimi sanmıyordum bu yüzden.

Re: [Kusagakure - Operasyon] Kitamura Susumu & Tsujihara Iori

Posted: March 6th, 2019, 12:57 am
by GM - Naruto
Tekrardan ara sokaklara dalıyor, yerleşkeye doğru ilerliyorsunuz. Ve tahmin ettiğiniz gibi dikkat de çekiyorsunuz aynı yüzleri tekrardan gördüğünüz için. Çatılardan birkaç kişi ne oluyor edasında el kol hareketi yapıyor, Yutaka ise aynı şekilde karşılık veriyor onlara. Birkaç küfür cümlesi de işitiyorsunuz bu arada. Açıklığa ulaşıyorsunuz.

Yutaka biraz yavaşlıyor ve tekrar o uzaklara bakan haline bürünüyor. Onun hızına ayak uyduruyorsunuz. Bu arada birkaç kişi daha selamlıyor Susumu'yu. Kenetleniyorsunuz. Yutaka hiçbir selama karşılık vermediği için birkaç küfür daha yiyor. Fukku'nun ortamdaki pozisyonu hakkında da genel anlamda bir fikir ediniyorsunuz böylece.

Yerleşkenin önünde bulunan alandaki insanlar standart. Birer savaşçılar ancak standarttan öteye gidemiyorlar. Bunları hareketlerinden okuyabiliyorsunuz rahatça. Ne duruşlarında, ne ekipmanlarını kuşanmalarında herhangi bir 'profesyonellik' yok. “Aşağıda da birileri var.” Yutaka sert bir adım atıyor dikkatinizi zemine çekmek için. Yerleşkeye giriyorsunuz.


Hatırladığınızdan farksız. Alt kat odalara ayrılmamış genişçe bir alan. Alanın tam ortasında geniş bir kolon bulunuyor. Sağ tarafta altı kişilik iki masa bulunmakta. Çevresinde insanlar oturuyor, yemek yiyor. Sol tarafta ise duvara yaslı 4-5 adet çuval görüyorsunuz. Bu çuvalların neyle dolu olduğunu anlayacak kadar da Riaru'cuların çuvallarına şahit oldunuz. Duvarın hemen önünde genişçe daire şeklinde bir masa daha bulunmakta. Masanın üzerinde bir harita, haritanın başında ise dört kişi.

Giriş kapısının tam karşısında, önceden de gördüğünüz spiral bir merdiven bulunmakta. Hatırladığınız kadarıyla merdiven ikinci katta bekleme odası tarzı bir yere çıkıyordu. Odanın diğer yarısı olan sol tarafta ise bir oda bulunmakta. İkinci kattan yukarıda ise, dışarıdan gözükmeyen ancak kuleye bağlantı olarak kullanılan bir 'ara kat' bulunmaktaydı. Binanın yapısı her ne kadar şimdiye dek hatırladıklarınızla örtüşsede üst katlarda değişikliklerin yapılmış olabileceği düşüncesi de zihninizde.

En basitinden, giriş katın sol uç köşesinde, zemine açılan bir kapağın varlığını farkediyorsunuz. Yaklaşık 2 kişinin sığabileceği bir genişlikte. Kinshi'yi kurtardığınız görevde bu tarz bir kapak var mıydı emin değilsiniz. Olsa dahi o karanlıkta ve yıkıntılarda görememiş olmanız da olası elbette. Yutaka'nın az önceki uyarısıyla da uyuşuyor bu kapak.

"Ne oldu ?" Odayı incelemeye devam ediyorsunuz. "Yoki !" Susumu kendi adının bağrılmasıyla birlikte, haritanın incelendiği masaya dönüyor. Cılız, sıska, suratından sinsilik akan biri ona doğru yürüyor.
Image
"Toami-sama nerede ? Onu alın diye yolladık, bu iki malı mı bulup getirdiniz ?" Getirdiniz. Kafasını hafifçe yana eğip kapıdan başka gelen var mı diye bakıyor. Keli aradığı belli. Şaşkın bakışlarla tekrar Susumu'ya dönüyor.

Re: [Kusagakure - Operasyon] Kitamura Susumu & Tsujihara Iori

Posted: March 7th, 2019, 6:36 pm
by Kitamura Susumu
Acaba biraz daha mı dolansaydık deli danalar gibi? Kasabanın çevresinde bir kaç ekstra tur daha atıp iyice dikkat çekebilir, hatta milleti yavaştan başımıza toplayabilirdik. Oluşturduğumuz yeni kalabalığın içerisinde de intihar bombacılarından hallice hareketlere girişip hazır herkesi toplamışken, teker teker indirmeyi deneyebilirdik. Tüm bunlar, artık sabırsızlanmaya başladığım için misafir olmalarını kabul ettiğim oyalayıcı düşüncelerdi. Elbette ki mantıklarını veya olabilitelerini hesap etmiyor, öylesine bir uğramalarına izin veriyordum milleti selamlayıp durmaya devam ederken. Yerleşkeye yaklaştıkça sabırsızlığım yerini anksiyeteye bırakmaya başladı: İçeriye girince ne olacaktı? Kizashi'yi nasıl bulacaktık, ki zaten burada mıydı? İşler nasıl ilerleyecekti ve birbirimizi nasıl kollayacaktık? Halla elle tutulur, hatları belirgin bir planımız yoktu ve bilgilerimiz sınırlı olduğu sürece de bu durum böyle devam edecekti.

Yutaka'ya cevabım kısık bir "Hm."dan öteye gitmedi. Yolculuk boyunca görüntüsünün sahibini biraz daha itin götüne sokmuş, bir on ya da beş dakika önceki aşıktan hallice tavırlarına geri dönmüştü. Bu, beni tekrar ucundan bir endişelendirse de artık oturup konuşacak, derdini öğrenecek vakti de geride bırakmıştık. Tek tesellim, etraftaki çapulcuların yaman birer yiğit gibi görünmüyor olmasıydı. Olası bir göte geliş durumunda Yutaka eminim ki bu tiplerin altından kolaylıkla kalkacaktı. Keza, Iori de aynı şekilde.

Etrafa bir göz gezdirip, hatıralarımı canlandırdım. Aşağı giden merdiveni hatırlıyorum: Kinshi'yi kurtarmaya gittiğimizde Iori'yle bu merdivende ayrılmış ve ayrı yönlere gitmiştik. O, yarıktan atlamayı tercih etmişti ve sonuç olarak benim çıktığımdan ayrı bir odaya düşmüştü. Ben ise kendi çıktığım odada bir adamı indirmiş, hayatımda ilk defa birini öldürmüştüm. Fakat daha sonra bu durumu üstelemedim. Etkilenmemiş değildim, ama ne zaman olacağını merak ettiğim, normal bir olaydı benim için. Üstümden atmam uzun sürmemişti yükünü. Kulenin bu kopyasına düşen payda da o odada kim vardı acaba? Meraklanmadan edemedim, aşağı yöneldim. Yerdeki parşömene yapışmış alnına kunai yiyen çapulcularla dolu olmaktan ziyade, millet yemek falan yiyor, takılıyor burada. İlginç geldi terk edilmiş haliyle hatırladığım bir yerin bu kadar canlı görünmesi bana. Savaşçı sayısının en yoğunlaştığı noktada Kizashi'yi tutuyor olmaları yüksek bir ihtimal diye geçirdim aklımdan. Fakat şaşırtmaca ayağına saçma sapan, dandik bir yere de saklamış olabilirlerdi adamı, bu düşünce etrafı voltalarken gördüğümüz yıkık ufak ev hakkında işkillendirdi beni birden bire. Bunu, aklımın bir köşesine attım, istiflenmiş diğer düşüncelerle arkadaş olacaktı ona ihtiyacım olan süre gelene kadar. Yerdeki kapaktan dikkatimi ortamdaki kafa sayısına çevirdim, en sonrasında ise adımın seslenildiği yöne döndüm.

Doğru, Yoki bendim. Ve adım şu yaşıma kadar gördüğüm en karizmatik adamın dudaklarından dökülüyor, beni ilk defa gerçek bir erkekle yüzleştiriyordu. Adamın suratını görmemle Tesuri hakkındaki tüm beğenilerim puf olup uçmuş, düşmana vermeme politikamı sorgular bir hale bürünmüştüm. Adeta, bacaklarım titriyor, yıllar sonra yeniden aşık olmanın tatlı tela-...

Şaka lan. Tek yumrukta indiririm ben bunu, tipe bak amına koyayım.

"Bulamadık ki adamı." diye normal davranmaya çalıştığım bir halde cevapladım kılkuyruğu. Yalan söyleme konusunda harika olduğumu düşünmüyorum. Hatta, son günlerde yalana sıkça başvuruyor olmak bana her seferinde bu konuda kendimi daha da geliştirmem gerektiğini hatırlatıyor. Fakat elbetteki kitaplara gömülüp bu sanatın inceliklerini öğrenecek, veya aldatma konusunda ünüyle bilinen birinden yardım isteyecek bir anda değilim. Elimdekilerle yetinmem gereken bir andayım ve elimde çok az bilgi var. En basitinden, bildiğim ve doğru olduğunu düşündüğüm tek bir şey var, o da önemli bir yalan söylüyorsam araya sıkıştırmam gerektiği. Bu yüzden Toami'yi bulamama yalanım sonrasında kafamı arkamdaki ikiliye, Fukku ve Mori'ye doğru savurdum adamla göz temasımı bozmazken. "Bu mallar da cepheye gidiyordu zaten. Son anda yakaladım. Yiyecekler şişleri haberleri yok." diye yalanı uzattım. Keli arayan gözlerine, sözel bir cevap vermeyecektim. Zira Yoki'nin partnerine nasıl davrandığını az çok bilsem de kelin ismini bilmiyor olmam benim için bir handikaptı. Bu yüzden adamın arkama bakma hareketini taklit ettim kafamı arkaya çevirip, kontrol ederek. Sonra, adama geri dönüp "Ne ayak?" anlamında göz kırparak kafamı salladım. Bir süre bu konuda salağa yatacak, adamın kelin ismiyle beraber nerede olduğunu sormasını umut edecektim.

Re: [Kusagakure - Operasyon] Kitamura Susumu & Tsujihara Iori

Posted: March 7th, 2019, 8:43 pm
by Tsujihara Iori
Yerleşkeye yaklaşmamızla beraber insanların bize olan tavrına daha çok maruz kalmıştık. Bu da görünümlerini edindiğimiz ikililerin nasıl bir insani ilişkilere sahip olduğunu gözlerimizin önüne seriyordu resmen. Yutaka'da onların şanlarını aratmayacak şekilde davranıyor, bu belki de işimize yarıyordu. Fakat çok da bu zatların görünümüne alışmamamız da gerekmekteydi zira birazdan cesetler bulunacaktı terkedilmiş kasabaya giden atlılar tarafından.

Aklımın bir köşesindeydi hep kılık değiştirmemiz ancak bunu şu anda hemen halledebileceğimiz bir pozisyonda değildik. Bununla beraber, aklımı kurcalayan başka bir mesele daha vardı. Kılıcımın nerede olduğu. Kendimi arada sırada çevreye bakarken bulmuştum ancak Shinji'yi görememiştim. Zaten muhtemen dışarıda dolaşmaktan ziyade bir yerlerde istirahat ediyordu, ancak benimki de bir umuttu işte.

Kalenin içine doğru ilerlerken, Yutaka'nın aşağıda da birilerinin olduğunu söylemesiyle dikkatim geri toplanmıştı. Bir şey söylemedim karşılık olarak zira daha da fazla dikkat çekmek istemiyordum. Ancak bir kaç ihtimal vardı. Ya revir, ya hücreler, diye düşündüm. Her ikisi de işimize geliyordu sanki. Uyumak için bir yerler olmaması gerektiğini geçirdim içimden. Bunun için en doğru yer üst katlar olacaktı. Bir şekilde aşağı katlara ilerlememiz, arayışımızı oradan başlatmamız mantıklı olabilirdi.

İçeriye girdiğimizde, genişçe bir salon karşıladı bizi. Hatırladığımız gibiydi mimari. Sanki bir fabrikadan çıkmış gibiydi kuleler, gerçekten bu kulelerin orjini bir teknik olabilir miydi? Önümüzde bir masa bulunuyordu üzerinde haritaların olduğu. Onun başında da üç dört kişi dikkatimizi çekti. Bununla beraber, biz de onların dikkatini çekmiş bulunduk. Pek meymenetsiz bir herif, Susumu'ya doğru konuştu.

Elemanın söylediği şeyler ve beklediği cevaplar bizi zora sokabilecek şeylerdi. Ancak içinden çıkılamaz bir durum da değildi. Susumu'nun bunu halledebileceğine dair güvenim tamdı. Ortalığı karıştırmanın daha zamanı gelmemişti, o yüzden olabildiğince doğal duracaktım ve Susumu'nun zaten konuşmaya başlaması ile beraber pasifliğe çekilecektim.

Ancak kendimi tutamadım.

Susumu'nun konuşması bittiği gibi, çekinceli bir ses tonu ile "Shinji-sama hala revirde mi?" dedim. Birden çıkıvermişti bu sözler ve muhtemelen bizim diğer iki kişiyi de gafil bırakmıştım. Ancak öğrenmeliydim. Eğer istirahatı hala devam ediyorsa görevimin 2. parçası da revirin yerini öğrenmek olacaktı. Ancak ona daha sonra da odaklanabilirdim. Suradıma masum bir ifade takmaya çalışmadım, zira beceremeyeceğimi biliyordum. Olabilecek en doğal şekilde durmaya çalıştım ve heriften gelecek herhangi faydalı bir cevabı aklıma yazmak için hazırlandım.

Umarım herşeyi elimize yüzümüze bulaştırmamışımdır.

Re: [Kusagakure - Operasyon] Kitamura Susumu & Tsujihara Iori

Posted: March 9th, 2019, 8:39 pm
by GM - Naruto
Susumu giriyor konuşmaya. İlk cümlesi bittiği saniyede adamın tek kaşı kalkıyor havaya. Dudağını konuşmak için açıyor, aynı anda Yutaka'nın yere sağlam bir tükürdüğünü duyuyorsunuz. Adamın suratında ise eş zamanlı bir 'ha ?' ifadesi oluşuyor Susumu'ya karşılık. Aynı anda gerçekleşen bu olayların sonrasında Yutaka konuşmayı deşip içinden geçiyor adeta. "Benden gizli ne içiyorsun abi sen ?" Susumu'nun hizasına kadar gelip suratına bakıyor garip garip. "Kadına adam dedi, kafaya bak. Duysa da vursa ağzına. Ehi." Adamın göremeyeceği cephedeki gözünü kırpıyor size.

Adam birkaç saniye, büyük bir ciddiyetle size bakıyor. Susumu'nun suratında oluşan ufak şaşkınlığa bakıyor, ardından memnuniyetsiz bir ifadeyle geriye dönüyor, bir küfür savuruyor, tekrar size çeviriyor suratını. "Neyinize güvenip iş veriyoruz ki. Aferin lan size." Sinirli bakışları devam ediyor, haritanın başındaki adamlara dönüyor. "Tekubi. Tsume. Vagonlu kapıp çıkın hemen. Toami-sama'yı bekletirsek Shinji-sama'nın kılıçlarını değil başka şeylerini hisedeceğiz içimizde." Haritanın önündeki ikili hızlı bir şekilde hareketlenerek yanınızdan geçiyor ve karargahtan ayrılıyorlar. Yan tarafta tıkınan birkaç kişinin gülerek sizin tarafa baktığını görüyorsunuz. Adam karargahtan ayrılanların arkasından bağrınıyor. "Bizim kele de bakının geçerken. Yoki içmiş sağ kalmış da, o piç kim bilir nerede sızdı." O da tükürüyor yere. Meymenetsiz suratı sinirlenince hepten çekilmez bir hal alıyor. Iori de o anda dalıyor söze. Adamın suratı hepten ekşiyor.

"Yok. Çıktı revirden. İki saate de gelir teftişe, o saate kadar getiremezsek kadını bak nasıl sikiyor bizi." Elini açıyor iki yana. "Öğrencisini atlatıyordunuz bakalım o gelince n'apacaksınız. İnin aşağı. Yurui'ye açıklayın kendinizi, ne halt yediğinizi." Mırıldanarak 5-6 küfür daha savuruyor haritanın başına geçerken.

Re: [Kusagakure - Operasyon] Kitamura Susumu & Tsujihara Iori

Posted: March 9th, 2019, 10:02 pm
by Kitamura Susumu
Yutaka'nın tükürmesiyle beraber bir kaşımı abartı bir şekilde kaldırıp, yere, mutsuz su damlacıklarının uçtuğu yere baktım. İğrendim amına koyayım, öyle hayvan gibi tükürülür mü? Erkek olmaya fazla kaptırdı sanırım Yutaka. Böyle üstüme üstüme gelir gibi oldu bir şeyler diyerekten. Beni düzeltiyor, gevrek gevrek hareketler sergiliyordu. Hala havada olan kaşımı indirdim, diğeriyle beraber çatmaya başladım. Doğru, Toami'nin kadın olabileceğini düşünmemiştim: Direkt erkek olduğunu farzetmem biraz cinsiyetçi bir yaklaşım mıydı? İçimden kıza hak verirken kaşlarımı çatmaya ve kardeşine atarlanmış bir abi profili çizmeye devam ettim. "Lan." diye üstüne doğru bir adım attım. Fakat, devamını getirmedim. Rolü abartıp kızın kafasını karıştırmanın bir alemi yoktu.

Kele dair sessiz aranışlarım ise cevapsız kalmıştı. Adama bir cevap vermek yerine mal rolü kesmem ise, onu bariz bir şekilde sinir etmişti. Neyse ki benim kele, bunlar da direkt kel diyordu. Bu da bir şey diyerekten kendimi avuttum, fakat bu avuntuya fazla tutunmamam gerektiğini hatırlattım kendime. Cesetlerin bulunması, çakma tiplemeler olduğumuzun keşfedilmesi an meselesi sayılırdı. Hazır aşağıya gönderiliyorken bir çözüm yolu bulmalı, kılıkları tazelemeliydik. Adamın dediklerine triplenmiş tavırlarla gözlerimi devirdim. "Arkamdan geliyodur sandım, bi' baktım yok adam. Bunlarla uğraşırken aramadım ben de, ne yapayım?" dedim kele ithafen. Bu sırada haritanın başında oluşmuş anlık hareketlenmeden faydalanarak nerenin haritası olduğuna bakmaya çalıştım. Kısa bir bakış olacaktı bu, haritayı ilk defa gördüğümü belli etmemeye çalışmalı, öylesine bir bakmış gibi yapmalıydım. Çok bir şey çıkarabileceğimi düşünmesem de, en azından denemedim demezdim sonrasında.

Yeni indirdiğim kaşım tekrar kalkmış, bir türlü huzur yüzü görmemişti şu amına koduğumun yerinde. Bu sefer şaşkınlığımın kaynağı Iori'ydi. Bu sorunun ardındaki mesajı alabiliyordum. Shinji'ye neden kafayı taktığını, görevimizin içeriğinde olmadığı halde neden ona ulaşmak istediğini tek bilen insan da bendim hatta. Kılıcını unutmamıştı, ona keza, ben de sözümü. Fakat önceliğim, daha doğrusu önceliğimiz Kizashi'ydi elbette. En azından umutlarım bu yöndeydi. Adamın cümlelerini bitirmesini ve bizi kışkışlamasını gitgide ifadesizleşen bir suratla bekledim. Ardından, anladığımı belirtircesine kafamı sallayıp, bizim ikilinin arkasına geçtim. "Yürüyün lan aşşa." yaptım bizimkilere, kaba saba böyle. Aşağıda neler olduğunu merak ediyordum zaten, iyi oldu bir nevi gönderilmemiz. Etrafa baktım başka merdiven falan var mı aşağıya inen diye, adamın kapaktan geçmemizi ima ettiğinden emin olmalıydım tekrar bir falso vermemek amacıyla. Shinji'nin kafayı taktığı hatunu da merak ediyordum elbette ancak, her merakım cevap alamıyordu bu hayatta sonuçta.

Her şey kesinleştikten sonra aşağıya iniş yolunda, oynak bir sesle uzata uzata "Yurui-saaaan." yapacaktım öncelikle. Belki bu sefer şakayla karışık girersem bu kılıbık kadar sinir etmem aşağıdakileri. "Biz bir halt ettik." diye devamını getireceğim. Tabii, aşırı ciddi biriyse falan ağzıma da sıçabilir, ayrı mesele. Fakat kılıbık dümdüz bir şekilde Yurui diye hitap ediyorsa öyle çok şey değildir diye düşünüyorum. Sonrasında adama, ya da kadına, Toami-san'ı bulamadığımızı, keli de durduk yere kaybettiğimizi falan anlatacağım, Fukku ve Mori'nin cepheye gitmeye yeltendiği kısımları da aktararak. Bu sırada da elbette etrafı inceleyip kafa sayımı yapacağım bir yandan. Umarım, aşağısı da bu kadar kalabalık değildir.

Re: [Kusagakure - Operasyon] Kitamura Susumu & Tsujihara Iori

Posted: March 9th, 2019, 10:35 pm
by Tsujihara Iori
Toami'nin erkek olmaması Susumu kadar beni de şaşırtmıştı. Tabii, bu şaşkınlık ismin cinsiyetini çözememiş olmamdan ziyade -sama denecek kadar mühim bir "kadının" bu işlerle bağı olduğuydu. Pektabii bu bir savaşçı da olabilirdi ancak gördüğüm kadarıyla Riaru ve yandaşları erkek çoğunluğa sahipti. Yani pek de görünürde kadın savaşçı veya yönetici bulunmuyordu saflarında. Eğer bu "Toami" bir "yönetici" sıfatına sahip ise Riaru'nun gerçekten nüfuzu tahmin ettiğimizden daha fazla olabilirdi. Genelde kadın yöneticiler bir hareketten ziyade halklarına daha çok bağlı olurlardı.

Eğer bir savaşçıysa da korkulması gereken biri olduğu zaten -sama ekini haketmesinden belliydi. Yine de, erkeklerin baskın olduğu bir yörede adını duyurabilmişse gerçekten kuvvetli olmalıydı. Bu iki durumda da Toami denilen kişiden biraz korkmamız veya temkinli yaklaşmamız gerektiğini çıkartmıştım. Hani, düşüncelerim saçma olabilir veya tutmayabilirdi ancak en kötüsünü kabul etmeliydik her zaman.

Şu anda olabilecek en kötü şey de kimliklerimizin açığa çıkmasıydı. Bunun iki yolu vardı, ya yüksek seviyeli bir shinobi durumumuzu farkedecekti, ya da cesetler bulunacak ve kasabaya haber gelecekti. İki çember de git gide daralıyordu. Shinji'nin revirden çıkmış olması ile beraber onunla karşılaşma ihtimalimiz artıyordu git gide. Cesetlerin olduğu yere ise bir kaç shinobinin ilerlediğini görmüştük. Her türlü bu kılıklardan kurtulmalıydık.

Aşağı inmemiz söylenince ise bunu avantaja çevirebileceğimiz fikri filizlendi aklımda. Muhtemelen kendimizi dar bir alana sokmuş olacaktık ancak kişi sayısı az ise bir şekilde kılıklarımızı aşağıda değiştirebilirdik. Bunu yaparken mecbur birilerini devre dışı bırakmamız gerekecekti ancak ona da sırası geldiğinde bakardık artık. Zaten herşeyden önce durum analizi yapmamız gerekecekti.

Susumu'nun "yürüyün." komutu ile beraber yürümeye başladım. Yutaka'ya yakın duracaktım. Tükürme meselesi tiksindirse de beni, görevin üzerinde değildi bu durum. Gerçi bu durumdan keyif alıyor gibi bir hali de vardı ama neyse. Aşağıda yapacağımız ne ise onu hallettikten sonra Shinji ile olan meselemi de halletmek adına bir plan yapmalıydım. Eğer iki saate kadar gelecekse bir şekilde Kizashi'yi bu süre içerisinde buradan uzaklaştırmalıydık. Eğer bunu yapamazsak kılıcımı geri alma fikrim zora düşecekti, böyle bir durumda gerçekten Kizashi'nin hayatını tehlikeye atmak istemiyordum. Bir kaç sefer karar alma mekanizmamı yerle bir etmiş olsa da bu durum, Kizashi'nin iyiliği için alacağım kararları etkilememeliydi. Bunun kesinlikle garantisini veremiyordum ancak.