[Amano Kagami] Çiseleyen Yağmur

User avatar
Amano Kagami
Kaçak
Kaçak
Posts:83
Joined:September 2nd, 2018, 12:45 pm
Künye:
Re: [Amano Kagami] Çiseleyen Yağmur

Post by Amano Kagami » July 24th, 2019, 2:09 pm

Kesici aletlere pek ilgisi olan biri olamamıştım hiçbir zaman. Ekipman çantamda taşıdığım ve genel işlevi itibariyle katana, wakizashi ve benzeri aletlerin yanına yaklaşamayacak kunai ve shurikenleri, kaçak da olsam bir shinobi olmanın getirisi olarak tutuyordum yanımda. Konuşmam sırasında Maguro’yu izlerken, bu ilgimin neden olmadığını da daha net anlayabiliyordum. Bir ustanın narin dokunuşları olarak adlandırılabilecek hareketlerin her biri doğanın saf halinde barındırdığı bir ahengi anımsatıyordu. İnsan elinin değmediği topraklarda yeşeren bitkilerin kokusunu içime çeker gibi, gürbüz ağacın tüm sıcaklığı yok eden gölgesinde serinler gibi, uçurum yüksekliğinden akan şelalenin coşkusunu izler gibi, bir katananın tamamlanmasına şahitlik ediyordum. Lafzi yorumların boyunduruğunda sıkışan kelimelerimden çok daha ilgi çekici olan bu anlarda, gönlümün içerisinden susmak ve öylece izlemek geliyordu. Bir katana, tenime oldukça yakınken, sadece parıltısına ve görkemine bırakmak istiyordum kendimi. Belki de bu yüzden, sözlerim yine karışık gelecekti kulağa, ancak tıpkı Tatsu’ya söylediğim gibi, Maguro’ya da sözlerimde yalan olmadığını açıkça belirtmiştim. Bu sebeple sözlerimin yaratabileceği bir girdabı kaldıracağını düşünüyordum.

Konuşmamın sonlanması akabinde Maguro katanayı hala dikkatle incelemeye devam ediyordu. İçimden bir parça, onun beni dinlediği konusunda bile tereddüde düşmeye başlarken, Maguro’nun bayık ancak keskin bakışları, saf bakışlarımla kesişiyordu. Bu bakışı tamamlayan bir gülümsemeyle ettiği ilk laflar, içimi ısıtsa da Izena’nın ne kadar dibe battığını da gösteriyordu aslında. Yüzümdeki tebessümü hiç silmeden ve konuşmaya müdahale edebileceğimi gösteren hiçbir mimik ortaya koymadan, Maguro’yu dinlemeye koyuluyordum sadece. Onun yarattığı saygı havası iliklerime kadar işlerken, Tatsu’nun ne demek istediğini daha iyi anlayabiliyordum. Ancak Maguro’nun devam eden konuşması, ciddileşen bakışları eşliğinde beni sorgulamaya dönüyordu. Bu konuda ona hak vermem gerekiyordu, zira bir yabancının köyle ilgili bir şeyleri eşelemesi hoş karşılanabilecek bir durum değildi elbette. Bu yüzden Maguro’nun sorgulamaya dönen bakışlarına uçarı bir tepki vermekten kaçınacaktım. Olmak istediğim gibi davranmaya devam edecek ve yüzümdeki saygın tebessümü koruyacaktım sadece. Fakat yine de, Maguro’nun karşımda bu kadar baskın olması da içten içe beni rahatsız ediyordu. Bu duyguya alışmaya başlamaya karar verdiğim sırada ise, Maguro yüzünde bir kez daha beliren saf sırıtışıyla çay teklifinde bulunuyordu.

Maguro’nun son sözlerinin üzerine, konuşma sırasının bana geçtiğini anlayarak “Size zahmet vermek istemem.” diyecektim sadece. Bu cevabım hem olumlu hem de olumsuz bir anlamı içinde barındırıyordu. Dolayısıyla doğrudan bir cevap vermek yerine, Maguro ile aramızdaki iletişimi bu boyutta tutmaya karar vermiştim. Cevabımı olumlu yorumlaması durumunda, konuşmaya başlamak için önüme çayın konmasını bekleyecek, ardından Maguro tekrar masaya oturduğunda, çaydan bir yudum alarak teşekkür edecektim. Bu teşekkürümü bir yudumla daha süsledikten sonra ise, tekrar konuşmaya başlamayı planlıyordum. Maguro tarafından cevabım olumsuz bir şekilde değerlendirilirse de, konuşmaya başlayacağım uygun anı bulacak ve hemen akabinde cümleleri sıralayacaktım. Lakin, her iki ihtimalde de söyleyeceklerim değişmeyecekti.

Aklımdan çay ile ilgili olasılıklar dönerken, bir yandan da yapacağım konuşmayı şekillendiriyordum. Maguro’nun sorusu aslında son derece yerindeydi. Benim kim olduğum veya ne istediğimden ziyade, cevapların bana ne katacağını sorması, aslında benim de bulmak istediğim bir cevaptı. Bu sebeple sesli düşünme tadında geçecek konuşmama katana gibi kesici aletlerle başlamayı düşünüyordum. Maguro ile bir bağ kurmam gerekiyorsa, bunu onun bildiği dili kullanarak yapmalıydım. “Açıkçası doğrudan bu soruyu duymayı beklemiyordum Maguro-san, ancak ettiğim birkaç kelamın boşa gitmemiş olduğunu bana daha iyi anlatamazdınız.” diyerek içinde övgü barındıran bir giriş cümlesi seçecektim kendime. Bu övgüyü laf olsun diye veya içi boş bir cümle olarak söylemiyordum, gerçekten de içimde beliren saygı tohumlarını Maguro’ya göstermek istiyordum. Bu sebeple cümlelerimin ardından oluşan kısa sessizliği yüzümdeki tebessümle doldururken “Katanalar konusunda ehil biri olduğunuzu düşünüyorum. Açıkçası katanaya veya benzer aletlere ilgisi olan insanlara hep imrenmişimdir.” diyerek esas konuya girmeyi amaçlıyordum. Tatsu’nun aksine Maguro’nun sözlerimi doğrudan anlayabileceğini düşünmeye başlamamdan dolayı, cümleleri çok eğip bükmeyi düşünmüyordum. Bu sebeple konuşmama “Bir katanayı tutabilirim, onu savurabilirim ve katanayla birilerine zarar verebilirim. Ancak bunları salt hayvani iç güdülerimle gerçekleştirmiş olurum. Buna karşın sizin gibi katananın yolundan giden insanlar benim gibilerden her zaman farklı olurlar. Bu konularda çok bir bilgim yok ancak her bir yolun farklı olduğunu ve içlerinde saygın düşünceler barındırdığını biliyorum. Bir katanayı tutuş şekliniz dahi başlı başına fark yaratan bir durum… Bir de bu katanalara hayat veren kişiler vardır. Kimisi metali döverek kimisi ise sizin gibi onu tamamlayarak bir katanaya hayat verir…” diyecektim. Bu cümlelerimin ardından bakışlarımı masanın üzerinde duran katanaya yoğunlaştıracaktım. Maguro’nun bakışları altında, onun ustası olduğu bir konu hakkında böylesine yorumlar yapmam çok hoş karşılanmayabilirdi, fakat bu noktada iyi bir açıdan kendi hikayemi bağlayabileceğimi düşünüyordum. Birkaç saniyelik sessizliğin ardından “Sonunda gözlerinizin önünde kusursuz bir tablo yer alır. Metale bir çekiç darbesinin eksik vurulması, tsubanın bir parça yamuk takılması veya kabzaya yapılan sarmanın olması gerekenden gevşek olması… Sadece tek başına tüm manzarayı yok edebilir, öyle değil mi?” diyecektim. Cevabını beklemediğim bir soruyla Maguro’yu konuşmanın içine çekmeye çalışırken, bu konuda teyide muhtaç biri olduğumu da ona belli etmeyi planlıyordum. Sessizlik bir kez daha odada yankılanırken, son birkaç cümlem için bakışları Maguro’ya çevirecektim tekrar.

Maguro’nun saf gülümsemesini görmek, umduğum tek şeydi. Bu sayede doğru yolda olduğumu görebilecektim. Ne var ki, onun suratında farklı bir ifade belirmesi, beni durdurmaya yetmeyecekti. Bu sebeple kendi tebessümümü Maguro’dan esirgemeden “Bir katanaya can veremem Maguro-san, ancak yitip giden bir köye el uzatmak istiyorum. Buna ne hakkım olduğunu bilmiyorum, ancak bana katmasını umduğum birçok şey var… Ben anlamasam bile, kusursuz bir katanaya can vermenin size ne kattığını anlatabilirsiniz. Hislerimin çok farklı olmadığını düşünüyorum. Bugüne kadar kendimle verdiğim uğraşın, artık bir hayata dönmesini arzuluyorum. Bu yüzden Izena ile ilgili sorunları bilirsem, kendime bir değer katacağıma inanıyorum. Açıkçası ne kendimin ne de bu köyün yitip gitmesine göz yummak istemiyorum.” diyecektim. Haddinden fazla uzun ve sıkıcı bir konuşma olabilirdi bu. Ancak belki de ilk kez Togami ve Shiri’den sonra birine düşüncelerimi bu kadar saf haliyle sunuyordum. Bakışlarımı Maguro’nunkinden kaçırmadan yaptığım konuşmamın sonunda ise “Bunu Tatsu-san’a da söylemiştim, ancak ne kadar anladığı konusunda bir fikrim yok. Fakat bunu sizin daha iyi anlayacağınızı umuyorum Maguro-san…” dedikten sonra bakışlarımı biraz yumuşatarak “Izena her şeye sahip olup hiçbir şeyi olmayan bir köy… Dışarıdan baktığımda bunu net bir şekilde görebiliyorum. Aynen kendi içime baktığımda gördüklerim gibi.” diyerek konuşmamı sonlandıracaktım. Sonrası tamamen Maguro’nun elindeydi ve tek temennim beni biraz da olsa anlamasaydı.
Künye
İsim: Amano Kagami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak (Chuunin)
Ryo: 98.750
Prestij: 8
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Kagami idealleri peşinde olan birisidir. Bu yüzden de köyden kaçmasına sebep olan soruların cevabını bulmayı amaçlamaktadır. Bu sorular kendinden başlayıp dünyaya yayılmaktadır. "Neden" ve "nasıl" şeklindeki bol soruları, bulduğu cevapların peşinden gitmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla Kagami ideallerini realiteye dökmeyi istemektedir.
Özellikler
Izena'daki Ev
Kagami, Izena adlı bir kuytu Yağmur Ülkesi köyünden bir eve sahiptir. Bu ev, onun rahatça saklanabilmesine, dinlenebilmesine ve maceraları arasında huzurlu bir vakit bulabilmesine olanak sağlar. Bu ev sebebiyle Kagami yorgunluğa ve dinlenmeye bağlı olan sağlık sorunlarından daha hızlı kurtulur, Izena'ya kısa sürede ulaşabileceği bir mesafedeyse avlanamaz ve bu evi değerli eşyalarını saklamak için kullanabilir.

Kagami'nin kısa sürede Izena'ya ulaşamayacağı ve avlanabilir olacağı durumlar GM tarafından gerekli turlarda bildirilecektir.

Kagami kurgusal sebeplerle bu eve olan erişimini kaybedebilir.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 6
Potansiyel: 9
Varlık: 7
Zeka: 7

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 2
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 2
[Potansiyel] Ninshuu: 5 (Favori)
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 5
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 5
[Zeka] İzcilik: 4
Mod
Jikangan

Ninjutsu
Raigami no Jutsu (B-Rank)
Ikazuchiwana no Jutsu (C-Rank)
Geliştirme Açıklaması: Tekniğin aktivasyonu için işaretlenen alana birilerinin girmesi gerekirken, yaptığı antrenmanlar sonucunda Kagami işaretlenen alan üzerinde kontrol sağlamıştır. Bu sayede teknik açıklamada yazıldığı gibi kullanılabilirken, Kagami teknik için konulan işarette ufak bir değişiklik yaparak, tekniği tek el Tora mührü ile istediği zaman aktif hale getirerek patlamayı gerçekleştirebilir.

Geliştirme Açıklaması: Tekniğin gerçekleştirilebilmesi için sabit cisimler işaretlenebilirken, Kagami teknik üzerindeki kontrolü sayesinde, canlı cisimlerin üzerine de işaret bırakabilmektedir. Bırakılan işaretin, teknik için sabit cisimlere konulan işaretten bir farkı bulunmamaktadır.

Geliştirme Açıklaması: Teknik için el mühürleri yapıldıktan sonra, Kagami iki elini kullanarak iki işaret bırakabilir. Bu işaretlerin ikisi de aynı olmak zorundadır. Yani bir işaret kendiliğinden patlayan, diğer ise Kagami tarafından yapılacak el mührü ile patlayan cinsten olamaz. Diğer bir deyişle, İki işaret de ya kendiliğinden patlayan cinsten ya da tek el mührü ile patlayan cinsten olmak zorundadır.
Kangehika (C-Rank)
Shunshin no Jutsu (D-Rank)


Taijutsu
Suiseiki (D-Rank)

Genjutsu
Kasumi Juusha (C-Rank)
Kuroshiki (D-Rank)
Okuninushi (B-Rank)


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Amano Kagami] Çiseleyen Yağmur

Post by GM - Naruto » July 29th, 2019, 4:02 am

Maguro zahmet lafına karşılık sadece bayık bayık gülümseyerek karşılık veriyor ve kalkıyor, evin sağ tarafındaki sürgülü kapıya ilerliyor. Nazikçe açtıktan sonra, bir otuz saniyeliğine kadar loş karanlığın içerisinde kayboluyor. Katana ile tek başına kalıyorsun. Bir süre bakışıyorsun onunla, üzerinde herhangi bir şey dikkatini çekmese de oldukça bakımlı olduğunu anlayabiliyorsun. Onun dışında geri kalan bütün önemi manevi olsa gerek, diye düşünüyorsun.

Maguro elinde iki bardak çay ile geliyor. Bardaklar olabildiğince sade ve kulpsuz, onları ufak bir tepsi ile taşıyor. Masanın üzerindeki kılıcın yanına koyuyor, ardından seni dinlemek için beklemeye başlıyor. Çayı yudumladığında, epeydir sıcak birşeyler içmediğini hatırlıyorsun. Sıcak sıvı boğazından akıp miğdene inerken için titriyor, kemiklerin mutlulukla sızlıyor. Gözlerini bir anlığına kapatıyorsun, açtığında resmen yeni bir sen varmış gibisin. Bir kaç yudum daha alıyorsun, bir süre sonra kendini toparlıyorsun. Daha zinde hissediyorsun resmen, epey ihtiyacın varmış buna meğer, diye düşünmeden edemiyorsun.

Maguro'ya katana ile alakalı sorunu sorduğunda, başıyla onaylıyor ve "Sadece manzarayı değil, kullananı da yok eder. Yoldaş dediğin güvenilir olmalıdır." diyor, ardından çayından derin bir yudum alıyor. Sen geri kalan laflarını bitirdiğinde ise, tekrar o garip ciddiyetin Maguro'nun bayık gözlerinin arkasında parladığını hissediyorsun. "Bir ronin gibi, kendine yeni bir usta mı arıyorsun Kagami-kun?" Kendi kendine sırıtıyor senden gözlerini kaçırarak, kısa bir süre sonra bakışları tekrar seni yakalıyor. Ardından kısa bir yudum alıyor neredeyse bitmiş çayından ve ciddiyetini koruyarak "Yardım teklifinde bulunan da ilk kişisin. Hayret." diyor, bu sefer daha canlı bir sesle.

"Ülkenin durumu vahim. Yarınımız pek belli değil. Otorite yerlerde, her şehir, kasaba, yöre eskisi gibi kendi hayatta kalmaya çalışıyor. Bunları biliyorsundur zaten epeydir geziyorsan. Takdir edersin ki böyle bir durumda, direkt olarak birisini 'bizden' kabul etmemiz biraz zor. Tabii kimse seni alıkoymuyor şuradaki rastgele terkedilmiş bir eve yerleşmeni. Seni çıkartacak olsak bile buna pek bir gücümüz de yetmez sanki. Ama yine de, yapmak istediğin şey için sanki biraz daha burayı tanımalı ve anlamalısın önce, gibime geliyor. Derdin sadece fiziksel yardımsa dediğim gibi, sana istemediğin kadar problem bulurum çözecek."

Derin bir nefes alıyor, bakışlarının arkasındaki ilginç ciddiyet ve hissiyat hala devam ediyor; "Demek istediğim eğer derdin Izena'ya yardım edip içindeki boşluğu doldurmak veya kendini aramak, yeniden keşfetmekse, önce biraz burayı tanı ve burasının da seni tanımasına izin ver. Eğer Izena seni kabul ederse, zaten yapmak istediğin şey kendiliğinden olacaktır."

Seri bir şekilde, tekrar o ciddiyet kayboluyor. Hafif kısık bir sesle, "Bir çay daha?" diyor Maguro.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Amano Kagami
Kaçak
Kaçak
Posts:83
Joined:September 2nd, 2018, 12:45 pm
Künye:

Re: [Amano Kagami] Çiseleyen Yağmur

Post by Amano Kagami » August 1st, 2019, 1:16 pm

Çay teklifine karşılık verdiğim cevap neticesinde Maguro'nun bayık bakışları arasındaki gülümseme, cevabımın olumlu karşılandığı sonucunu doğuruyordu. Maguro çayları koymak için yerinden kalkıp katana ile beni bir süre baş başa bırakırken, zihnimdeki yoğunluk sıradan görünen bu bakımlı katananın manevi bir değerinin olduğu düşüncesiyle doluyordu. Ancak Maguro'nun iki bardak çay ile kaybolduğu karanlıktan çıkmasının ardından, odaya dolmaya başlayan çay kokusu, tüm benliğimi ve düşüncelerimi adeta ele geçiriyordu. Bardakların üstünden çıkan dumanla yayılan koku burnumdan tüm uzuvlarıma yayılıyordu ve bu keskin aromalı koku ağzımda özlenen bir tadı yaymaya başlıyordu. Tıpkı Maguro, bu ev ve katana gibi sade olan, kulbu bulunmayan bardakları taşıyan tepsiyi katananın hemen yanına bırakan Maguro'ya başımı eğerek teşekkürümü sunarken, ruhumun bir yudum için yaşadığı krizi yansıtmamak kendimi mümkün olduğunca baskılamaya çalışıyordum. Maguro konuşmak için beni beklerken, aklımdaki tüm düşünceler tek bir yuduma odalamaya başlıyordu. Sonunda bardakla buluşan dudaklarıma henüz daha çay temas etmeden, o keskin aromalı kokuyu ciğerlerimden çıkarmayacakmışçasına içime çekmeye başlıyordum. Başlı başına bu kokuyla bile ruhum huzur buluyordu ve akabinde dudaklarımla buluşan çay, tadıyla başka bir diyarın kapısını aralıyordu. Gözlerim yavaşça ağzımda yayılan tada eşlik etmek istercesine kapanıyor, dilim aldığı tattan hiçbir şekilde feragat etmek istemiyor gibi çayın boğazımdan geçmesein engel oluyordu. Çay yavaş yavaş boğazımdan mideme doğru süzülüyor ve sanki her bir damlası içimi ısıtıyordu. Ne zamandır sıcak bir içeceğe hasret kalan bünyem, adeta bir yudum çayla doluyordu. Midemde yaşanan o eşsiz kavruk his kemiklerimden iliklerime nufüz ediyordu. Bir yudum daha almak için çırpınan ruhum, birkaç dakika önceki anlaşılmazlığından çoktan sıyrılmış bir haldeydi. Tek isteği, bu aromalı koku ile sarhoş olup tadıyla yok olmaktı demek, bariz bir abartı olarak görünse de gerçekler tam anlamıyla bu yöndeydi. Ruhumun bu yersiz ancak haklı arzunu dindirmek istercesine aldığım birkaç yudumun tadını sonuna kadar çıkartmamın ardından ise gerçek hayata dönüş yapmam gerektiğini fısıldıyordum kendime. Gözlerim hafifçe aralanırken, yüzümde beliren memnuniyet ifadesi yaşadığım duygu patlamasının sadece ufak bir temsili gibi kalıyordu. Ancak daha mutlu ve daha zinde olduğum aşikardı. Bu da uzun bir konuşma öncesi beni ziyadesiyle motive ediyordu.

Konuşmam belki de gereğinden fazla uzun ve karmaşıktı. Ancak içinde bulunduğum ruh haline nazaran yapabileceğimin en sadesi ortaya koymuştum. Bunun yanından Maguro'nun sıradan biri olmadığı düşüncesiyle, kendim ifade ederken basitliğe yaklaşma gibi bir endişem de bulunmuyordu. Bu nedenle kendimi bir kez daha olduğu gibi ifade ederken, Tatsu'dan aldığım anlamsız bakışlarla karşılaşmayacağımı düşünüyordum. Nitekim sözlerim sonlandığında, bu kez Maguro'nun sırası geliyordu. Elbette ondan benim kadar açık ve dürüst bir konuşma beklemiyordum. Niyetim, sadece beni anlamasından ibaretti. Ne var ki Maguro'nun ilk sorusu, bu kez beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Bir ronin gibi kendime yeni bir usta aradığımı sorması, niyeti ne olursa olsun sözlerimin bir an anlaşılmadığı yönünde bir tedirginlik uyandırdı içimde. Kendime bir usta ya da bir yer aramıyordum, bunu ifade edebildiğimi düşünüyordum. Izena benim için sadece bir basamaktan ibaretti. Bu köyün benim için yeni bir ev olma ihtimali vardı, ancak şu an için çaresizce kendisine sığınacak bir liman arayan tipte biri değildim. Önceliğim kendimi bulmak olması nedeniyle, dudaklarımda bir parça burulmayı Maguro'nun görmesinde bir beis yoktu. Nahoş sorusuna vereceğim bir cevap mevcuttu, ancak Maguro'nun sözlerine devam edeceğini düşündüğüm için şimdilik sadece çayın o eşsiz aromasına yönlendirdim kendimi. Höpürdetmeden, aldığım yudumu sessizce mideme doğru indirirken, içimde bir kez daha yayılan sıcaklığı verdiği hazzı dudaklarımın ardında gömdüm. Bardağımı hem masayı hem de bardağı incitmemek adına yavaşça yerine bırakırken, gözlerimi ve dikkatimi bir kez daha Maguro'ya yönlendiriyordum.

Maguro'nun sözleri bir çay daha isteyip istemediğimi sormasıyla sonlanırken, başta yaşadığım burukluk yerini bilinmezliğin getirdiği bir macera hissine bırakıyordu. Tebessümüm tekrar suratımda belirginleşirken, bardaktan aldığım son yudumun ardından, çay teklifine karşılık yine aynı cevabı kullanacaktım: "Size zahmet vermek istemem." Maguro'nun bir kez daha çay koymaya gitmesi durumunda, düşünecek fazladan zamanım olacaktı. Aksi durumda, hızlı bir düşünme faslı ile Maguro'nun sözlerini tartıp bir cevap vermem gerekecekti. Her halukarda, Maguro'nun sözlerinin altında yatan birkaç temel vardı. Bunlardan ilki, Izena'nın da Yağmur Ülkesi'ndeki diğer köylerden pek bir farkının bulunmadığıydı. Bunun aksine bir durumla karşılaşmayı beklemiyordum, ancak Maguro'nun sözlerinin Tatsu'nunkilere nazaran daha temkinli olduğu ortadaydı. Aslında bu temkinli davranışın nedeni de Maguro'nun sözlerinin içindeydi. Benim bir yabancı olduğumu, herhangi bir çekince göstermeden, ancak misafirperverliği de elden bırakmadan söylemişti Maguro. Bu konuda haksız da değildi. Bana ait olan bir toprak parçasına gelen herhangi birisine doğruca inanacak veya güvenecek değildim. Kaldı ki, onca zamanı beraber geçirdiğim Shiri'ye bile bir dost olarak güvenmemiştim. Aramızda güvensizliğe dayalı güvenli bir ilişki vardı sadece. Bu nedenle Maguro'nun ne demek istediğini rahatlıkla anlayabiliyordum. Bana bıraktığı açık kapıdan içeri girebileceğimi söylüyordu, fakat buradaki esas sıkıntı, Izena'nın ufak da olsa bir yenilik karşısında nasıl davranacağıydı. Sokaklarında insanların suratlarına yansıyan güvensizliğe şahit olmuştum. İnsanların beni görmezden geldiğine, hatta yollarını değiştirdiğine... Tüm bu yaşananlardan sonra, uzak diyarlardan buraya göçmüş ve bir Izenalı olmak isteyen biri gibi davranmamın bana bir katkı sağlayacağını düşünmüyordum. Eğer bu köyde kendimi bulmayı umuyorsam, bu köye bir şeyler katarak beni tanımalarını sağlamalıydım. Böylece ben Izena'yı, Izenalılar da beni daha rahat kavrayabilirdi.

Maguro'nun yeni bir çay servisi yapması durumunda, içimi dolduran o sıcaklığı bir kez daha tatmak için, çayımdan bir yudum alacaktım. Eğer yeni bir bardak çay gelmezse de, dudaklarımı hafifçe ıslatarak konuşmaya başlamayı planlıyordum. Her halükarda, sözlerime yeni bir usta arama konusundaki soruya cevap vererek başlama niyetindeydim. Ancak Maguro'nun sonraki sözleri, aslında söylemek istediklerimi anladığını gösterdiği için bu konuya girmenin bana bir katkı sağlayacağı konusunda emin değildim. Bu nedenle "Kendimi bulmak için bir ustaya ihtiyacım olacaksa, bu ustayı aradığımı söyleyebilirim. Ancak şu anda bir ustadan ziyade, ilk önce sizin de anladığınız üzere, kendimi anlamam gerekiyor." diyerek girişimi yapacaktım. Bu cümlelerle, bir yandan Maguro'nun kafasındaki düşünceleri tasdik ederken bir yandan da sorusunun çok da doğru olmadığını olabildiğince nazik bir şekilde açıklamış olacağımı düşünüyordum. Akabinde ise "Ama Haklısınız Maguro-san... Izena'daki sıradan bir yabancıyım şu anda. Burayı tanımayı da gerçekten çok isterim. Fakat sokakları arşınlarken insanların bir yabancıya karşı takındıkları temkinli tavrı net bir şekilde görebildim. Her ne kadar Tatsu-san bana birkaç şeyi anlatacak kadar sıcaklık gösterdiyse de, sizlerin bu irfanı haklı nedenlerle Izena'daki herkese sirayet edebilmiş değil." diyecektim. Sözlerimin samimiyetinden şüphe duyulmaması için bu zaman kadar takındığım tavırdan daha farklı davranmayacaktım. Ayrıca Izenalıları herhangi bir şekilde zan altında bırakacak şekilde bir anlam yaratacak sözlerden de uzak durmaya gayret edecektim. Maguro'nun gözlerinin içine bakarak yaptığım konuşmaya "Bu köyün önde geleni olmanız nedeniyle sözlerinize kaşrı durmayacağım Maguro-san. Fakat takdir edersiniz ki, sokaklarda geçireceğim zamanlarla Izena'nın beni ne kadar tanıyacağı konusunda şüphelerim var. Tatsu-san Izena'nın halen daha Yağmur Ülkesi'ne bağlı olduğunu belirtmişti. Ayrıca köydeki shinobilerin geri çağrıldığından ve arada sırada yetkililerin de geldiğini söylemişti. Ancak sonrasında Izena'da üretilenlerin bir kısmının haraç olarak verildiğini söyledi..." dedikten sonra kısa bir mola verecektim sözlerime. Tatsu'yu herhangi bir şekilde zan altında bırakmadan, aramızda geçen samimi bir sohbetten bahseder gibi söylediğim bu cümlelerinin ardından ise "Vergi veya yardım değil... Haraç." diyecektim sözlerimde asıl vurgu yapmak istediğim noktayı belirterek. Bu aşamada Maguro'nun konuşmanın nereye gideceği yönünde aşağı yukarı bir fikri olacaktı ve niyetim de bu yönde devam ettirmekti. Vücuttan ilk önce salgılanmaya devam eden zehri atmak gerektiğini düşünüyordum ne de olsa.

Birkaç saniyelik sessizliğin ardından Maguro'nun gözlerinden gözlerimi ayırmadan ve onun dinginliğini tehlikeye sokmadan "Izena'nın birçok sorunu olduğunu söylediniz ve sanırım bu da onlardan sadece bir tanesi. İçimde yanan ateşi görebildiğinize göre bir yerlerden başlamam gerektiğini düşünüyorum. Izena şu anda muhtemelen anlayabileceğimin ötesinde karışık duygular içerisinde. Yarını belli olmayan topraklarda, yarını belli olmayan insanların, yarınları için yeni tohum atmalarını şu aşamada kimse bekleyemez. Bu yüzden tek amacı mevcudu korumak olan Izena'yı ne kadar anlarım bilemiyorum. Ancak Izena'ya bir şeyler verebilirsem, Izena'ya geçmişin izlerini bir parça gösterebilirsem, bu durumda ben Izena'yı, Izena da beni daha iyi tanıyacaktır." diyecektim. Sözlerimin açık hedefi belliydi ve aslında sadece yapmak istediklerim için birkaç bilgi kırıntısı arzusuyla söylenen sözlerdi bunlar. Fakat içinde başına buyruk hareket edecek bir serseriyi barındırmıyordu. Ham fikirler ile arzulananların dile getirilmesinden ibaret bu cümlelerimin, Maguro tarafından yoğrulmasını istiyordum. Bu nedenle açık açık bir şeyler yapmayı teklif etmektense bir şeylerin yapılması gerektiğini teklif etmenin daha doğru olacağına inanıyordum. Sözlerime, kısa bir nefes molası ile kesilmesinin ardından "Ancak elbette sonuçlar Izena'yı ilgilendireceği için başıma buyruk hareket edecek değilim. Bu köyün önde geleni olarak, sizin aklınıza yatan yolun dışına çıkma gayesi taşımıyorum. " diyecektim. Zihnimde şekillenen son cümlem için bakışlarımı daha derin ve keskin bir hale getirirken "Tek arzum, içimdekileri görmeniz ve onlara eşlik etmeniz olur Maguro-san. Bu yolda Izena'nın kaybedecekleri muhakkak olabilir, bunu inkar edemem. Ancak geçmişin güzelliklerini tekrar yaşamak ve miras bırakmak için bazen pek belli olmayan yarınları riske atmak gerekir." diyerek sonlandıracaktım konuşmamı. Bu sözlerimle Maguro'nun samimiyetini de sorgulayacaktım aslında içten içe. Neticede şu anda konuştuğu kişi, Izena ile hiçbir bağlantısı olmayan bir yabancıydı sadece. Dolayısıyla bu yabancının yapacağı bir şeylerin doğrudan Izena ile irtibatlanması oldukça düşük bir olasılıktı. Maguro'nun vereceği cevabı da bu olasılık çerçevesinde değerlendirecektim. Her ne kadar sözlerim dürüst olsa da, tıpkı benim Izena'ya yabancı olduğum gibi Maguro da bana yabancıydı ve bir yabancının sözlerine harfi harfine inanmamam gerektiği, yaşadığım hayat bana gayet net bir şekilde anlatmıştı.
Künye
İsim: Amano Kagami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak (Chuunin)
Ryo: 98.750
Prestij: 8
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Kagami idealleri peşinde olan birisidir. Bu yüzden de köyden kaçmasına sebep olan soruların cevabını bulmayı amaçlamaktadır. Bu sorular kendinden başlayıp dünyaya yayılmaktadır. "Neden" ve "nasıl" şeklindeki bol soruları, bulduğu cevapların peşinden gitmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla Kagami ideallerini realiteye dökmeyi istemektedir.
Özellikler
Izena'daki Ev
Kagami, Izena adlı bir kuytu Yağmur Ülkesi köyünden bir eve sahiptir. Bu ev, onun rahatça saklanabilmesine, dinlenebilmesine ve maceraları arasında huzurlu bir vakit bulabilmesine olanak sağlar. Bu ev sebebiyle Kagami yorgunluğa ve dinlenmeye bağlı olan sağlık sorunlarından daha hızlı kurtulur, Izena'ya kısa sürede ulaşabileceği bir mesafedeyse avlanamaz ve bu evi değerli eşyalarını saklamak için kullanabilir.

Kagami'nin kısa sürede Izena'ya ulaşamayacağı ve avlanabilir olacağı durumlar GM tarafından gerekli turlarda bildirilecektir.

Kagami kurgusal sebeplerle bu eve olan erişimini kaybedebilir.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 6
Potansiyel: 9
Varlık: 7
Zeka: 7

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 2
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 2
[Potansiyel] Ninshuu: 5 (Favori)
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 5
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 5
[Zeka] İzcilik: 4
Mod
Jikangan

Ninjutsu
Raigami no Jutsu (B-Rank)
Ikazuchiwana no Jutsu (C-Rank)
Geliştirme Açıklaması: Tekniğin aktivasyonu için işaretlenen alana birilerinin girmesi gerekirken, yaptığı antrenmanlar sonucunda Kagami işaretlenen alan üzerinde kontrol sağlamıştır. Bu sayede teknik açıklamada yazıldığı gibi kullanılabilirken, Kagami teknik için konulan işarette ufak bir değişiklik yaparak, tekniği tek el Tora mührü ile istediği zaman aktif hale getirerek patlamayı gerçekleştirebilir.

Geliştirme Açıklaması: Tekniğin gerçekleştirilebilmesi için sabit cisimler işaretlenebilirken, Kagami teknik üzerindeki kontrolü sayesinde, canlı cisimlerin üzerine de işaret bırakabilmektedir. Bırakılan işaretin, teknik için sabit cisimlere konulan işaretten bir farkı bulunmamaktadır.

Geliştirme Açıklaması: Teknik için el mühürleri yapıldıktan sonra, Kagami iki elini kullanarak iki işaret bırakabilir. Bu işaretlerin ikisi de aynı olmak zorundadır. Yani bir işaret kendiliğinden patlayan, diğer ise Kagami tarafından yapılacak el mührü ile patlayan cinsten olamaz. Diğer bir deyişle, İki işaret de ya kendiliğinden patlayan cinsten ya da tek el mührü ile patlayan cinsten olmak zorundadır.
Kangehika (C-Rank)
Shunshin no Jutsu (D-Rank)


Taijutsu
Suiseiki (D-Rank)

Genjutsu
Kasumi Juusha (C-Rank)
Kuroshiki (D-Rank)
Okuninushi (B-Rank)


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Amano Kagami] Çiseleyen Yağmur

Post by GM - Naruto » August 9th, 2019, 4:34 am

Maguro tekrar bir çay getiriyor sana kısa bir aranın ardından. Çaylanıp tekrar kendi içinde yenilenmiş bir enerji bulduğunda, konuşmaya başlıyorsun. Maguro hiç seni kesmiyor ama "anlıyorum" dermişçesine kafasını da sallamıyor. Odağının sende olduğunu biliyorsun, o hususta bir sıkıntı yok. Dediklerini de anlıyor gibi, yani en azından kelimeleri anlıyor. Onun ötesinde, suratında bir tepki göremiyorsun.

Sen laflarını bitirince, "Kagami-kun," diyor ve çayından kalan son yudumu içiyor, ardından derin bir nefes veriyor; "Sana bir büyük tavsiyesi; istekilerin hakkında açık ve net ol." Ardından gözlerinin içine bakıyor ciddiyetini göstermek adına, ardından bakışlarını elindeki çay bardağına götürüyor ve onu eliyle masada geriye itiyor nazikçe.

Bakışlarını tekrar sana çeviriyor; "Çünkü gerçekten ne istediğini anlamadım ve anlama kabiliyetime de güvenim tamdır." diyor ve derin bir nefes veriyor. Gülüyor istemsizce, arkasında "kusura bakma" ifadesi var bu gülümsemenin. Kısa bir sessizlik oluyor ve ciddiyet tekrar yavaşça Maguro'nun suratına oturuyor. Derin bir nefes ile tekrar konuşuyor; "Lafın etrafında dönüp dolaşıyor gibisin veya ben epey yaşlandım. Benden veya bu köyden tam olarak ne istiyorsun Kagami-kun? Sohbet etmek istiyorsan edelim, misafirler hoşuma gidiyor. Çay da yapıveririm hemen. Ancak benden istediğin şey sanırım sohbet değil."

Dikkatlice seni izliyor bayık gözlerle Maguro. Konunun gidişatı tamamen farklı bir yöne kaymış durumda. Bundan önce anlattıklarının da pek bir alakası kalmamış gibi, Maguro'nun konuşmayı resmen sıfırlar nitelikteki sorusu sebebiyle. Yine de ses tonu normal ve sakin, bir tehdit veya bıkma sezmiyorsun. Hala odağı sende.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Amano Kagami
Kaçak
Kaçak
Posts:83
Joined:September 2nd, 2018, 12:45 pm
Künye:

Re: [Amano Kagami] Çiseleyen Yağmur

Post by Amano Kagami » August 9th, 2019, 2:17 pm

Başlangıçtaki tüm hevesim avuçlarımın içerisinde yavaşça kayıp gidiyordu. Oysa karmaşık dünyamda bir parça hevesin peşinden koşturmaya yer yoktu. Nitekim heves denilen şey, bir şeylerin tutkulu bir şekilde arzulanması değildi, sadece geçici bir arzudan ibaretti. Bu yüzden onca karmaşıklığımın içinde en azından kendimi bulmak adına uzatmaya çalıştığım elin, insanlara anlamsız gelen cümleler arasında gömülüp gitmesinden yorulmaya başlamıştım. Maguro’nun sözleri içime saplanırken, kalkıp gitmenin doğru olacağını düşünmeye başlamıştım. Yanlış bir yerde miydim? Yanlış bir hevesin peşinden mi koşturuyordum? Bu insanlarla gerçekten muhatap olmalı mıydım? Vahşi bir hayvandan beni ayıran düşüncelerimin kelimelere bürünmüş halini idrak edemeyen kişilerde miydi sorun yoksa aslında vahşi bir hayvandan farklı değil miydim? Ve daha nice soru işaretleri… İkinci çayımdan aldığım yavaş yudumlarla beraber suratımda kaybolan tebessümün yerine hangi ifadeyi kondurmam gerektiği konusunda bile bir fikre sahip değildim artık. İnsanları statülerine göre kodlayan veya onların işe yarayıp yaramayacağı gibi statükocu bir tutumum hiçbir zaman olmamıştı, fakat giderek içimde vahşileşen hislerim beni bunlara yönlendirmeye çalışıyordu. Tatsu’nun tam bir yaşlı bunak, Maguro’nun ise her ne kadar arzu etmediğini söylese de koltuğundan vazgeçmeye hiçbir zaman niyeti olmamış, konu istekleri olduğunda her bir duyusu sonuna kadar açık, ancak bilmek istediklerine sıra geldiği kör, sağır ve dilsiz olan bir piç kurusundan ibaret olduğunu söyleyen düşüncelere zihnimin içinde yıldırım gibi çakıp, yeni bir musibetin doğuşuna tohum atarken, dinginliğimi bir yudum çayla sağlamaya çalışıyordum.

Suratımdan sildiğim tebessümün yerine, Maguro’nun bayık bakışlarına karşılık olarak keskin, ancak içinde sinir ve tehdit barındırmayan bakışları ile karşılık vermeye başlayacaktım. Elimdeki bardağı ne sert ne yumuşak bir şekilde, fakat bir bardak çayı daha arzu etmeyen bir adam edasıyla masaya koymamın ardından “Anlıyorum Maguro-san, tavsiyenizi dikkate alacağım.” demekle başlayacaktım. Her şeyin sıfırlandığı ve onlarca dakikanın kanaatimce çöpe gittiği bu sohbetin ardından bu kez kendini bilemez bir adamın takınabileceği bir gerçeklikle devam edecektim cümlelerime. Buraya geldiğimde her şeyi yalansız ve olduğu gibi anlatacağım yönünde kendime verdiğim sözü tutmak için oldukça büyük çaba gösterirken, Shiri’nin başvurduğu genjutsuyu buradaki insanlara uygulamak konusundaki “bir genjutsuyla kandırmaya çalışmak ahmaklıktan ve adilikten başka bir şey olmazdı” şeklinde düşüncemde ne denli yanıldığımı da görmüş oluyordum. Yüzüme tokat gibi çarpan bu gerçekliğe içimden gönderdiğim sinsi bir tebessümün ardından “Söyleyeceğim sözler sizi rencide ederse kusura bakmayın. Ancak anlama kabiliyetinize güvenerek, içine düştüğüm durumu da anlayabileceğinizi düşünerek kötü bir niyetimin olmadığını zaten bilebilirsiniz.” şeklindeki cümlelerim konunun esas girizgahı olacaktı.

Aldığım derin bir nefesin ardından yüzüme yerleştirilebilmesi en mümkün tebessümü takınırken “Izena’yı siz nasıl görüyorsunuz, bilemiyorum. Ancak gerek Tatsu-san’ın gerekse sizin konuşmalarınızdan çıkardığım birkaç sonuç var. Bunlara karşılık benim düşüncem ise Izena’nın yaşanılacak bir yer olmaktan uzak olduğu! Onlarca kaynağınız ve baştan beri söylediğim gibi, onlarca nesle aktarabileceğiniz güzellikleriniz varken, kusura bakmayın ama içine düştüğünüz durumu bahane ederek kılınız dahi kıpırdatmıyorsunuz! Siz hayatta kalmaya çalıştığınızı söyleseniz de yaşamak nefes almaktan ibaret değildir!” diyecektim. Cümlelerimin olması gerekenden agresif çıkmaması için mümkün olan tüm gayretimi sarf ederken “Neler yaşadınız inanın bilmiyorum! Açıkçası bunları bilmemin işe yarayıp yaramayacağından da emin değilim! Zamanında bir köye bağlı birisi olarak, hayatta kalmak adına tüm dayatmalara katlanabilirdim. Fakat daha ufak bir çocukken böyle bir yolda yürüdüğüm takdirde kendim olamayacağını gördüm, hissettim. Benim ufak yaşta gördüğüm, hissettiğim şeyler Izena için de geçerli! Otoriteye bağlı, ancak otoritenin umurunda olmayan bir yerdesiniz! Kim olduğunu bilmediğim ama yaşamak adı altında ruhunuzu sattığınız haydutlara haraç vererek yaşadığınızı düşünüyorsunuz. Izena’nın adı geçtiği an geçmişteki güzelliklerden bahsediyorsunuz! Söylesenize Maguro-san, bir torununuz olduğunda ona geçmişteki güzelliklerden bahsedip bugün kokan nefesine razı olması gerektiğini öğütlemek mi istersiniz yoksa torununuzun bir ozanının kitabını okurken sizin isminizi köyü adına savaşmış bir kahraman olarak görmesini mi?” diyecektim. Tane tane ve kelimelerin üzerine basa basa yaptığım bu konuşmanın bir gaz verme amacına dönüşmemesine özellikle dikkat ederken, sade bir şekilde anlatmak istediğime odaklanacaktım. Maguro’nun gözlerinden gözleri ayırmadan, mümkünse gözlerimi kırpmadan yapacağım bu konuşmanın, onun ruhunda nasıl sirayet ettiğini görmeyi arzuluyordum.

Cümlelerimin arasına koyduğum kısa sessizlik, söz sırasının Maguro’ya geçmediğini belli edecek kadar kısa olacaktı. Maguro’nun ilgisini saf bir şekilde tuttuğuma dair inancıma sığınarak “Bana gelirse Maguro-san… Bir avare olma niyetinde değilim. Bir köye yerleşip kaderime razı gelerek kendimi bulamayacağımı da biliyorum. Bir yerden başlamalıyım ve Izena’yı kendim gibi gördüğüm için, buradan başlamak istiyorum. Köyünüzü benden daha iyi tanıyorsunuzdur ve benim de köyü tanımamı istiyorsunuz. Ancak ben bu haliyle Izena’yı yeteri kadar tanıyorum. Hatta kendimi bildim bileli Izena’yı tanımış olabilirim! Sözlerim belki iddialı ve yaşanmışlıklarınızı bilmeyen biri için akılsızca gelebilir. Bu benim açımdan hiçbir sorun teşkil etmiyor! Bu yüzden Izena ve kendim için bir şeyler yapmam gerekiyor. Ve buna, şu anda Izena için en büyük sıkıntı olarak gördüğüm haraç verdiğiniz haydutlardan başlamam gerektiğine inanıyorum. Bu haydutlar kimlerdir, nerededirler, kaç kişidirler, diğer köylere benzer bir şekilde Izena’ya çökmek yerine neden sadece haraca bağlıyorlar? Sizden bunların cevabını istiyorum!” diyecektim. Sözlerimin bu kez çok daha açık olduğunu ve belki de kulağa ürkütücü geleceğinin farkındaydım. Bu yüzden kendimi bir çukura atarken, sırf kendi bencilliğimde bir köyü yok etmek istemezdim. Bu sebeple son olarak “Benim Izena ile hiçbir bağım yok ve olası bir olumsuzlukta Izena’yı tehlikeye atacak da değilim! Yapmak istediklerime Izena'da cesaret edebilecek biri var mı bilmiyorum, fakat sizden dinlediğim kadarıyla bunu yapabilecek kimse yok! Bu yüzden eğer başarırsam, Izena başındaki büyük bir sorundan kurtulmuş olur. Eğer başaramazsam, konunun zaten Izena ile bir ilgisi olmaz ve yarının ne getireceğini bilemeden, yaşadığınızı düşünmeye devam edersiniz. Ama esas sorun şu Maguro-san… Bunun için bana ne diyeceksiniz?” diyecektim. Tüm konuşmam sonlanana kadar gözlerimi Maguro’dan bir saniye dahi ayırmayacaktım ve sonrasında onun ağzından çıkanları dikkatle dinleyecektim. Izena’nın ve kendimin kaderini bu konuşma sonunda belirlemiş olacağımızı umuyordum.
Künye
İsim: Amano Kagami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak (Chuunin)
Ryo: 98.750
Prestij: 8
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Kagami idealleri peşinde olan birisidir. Bu yüzden de köyden kaçmasına sebep olan soruların cevabını bulmayı amaçlamaktadır. Bu sorular kendinden başlayıp dünyaya yayılmaktadır. "Neden" ve "nasıl" şeklindeki bol soruları, bulduğu cevapların peşinden gitmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla Kagami ideallerini realiteye dökmeyi istemektedir.
Özellikler
Izena'daki Ev
Kagami, Izena adlı bir kuytu Yağmur Ülkesi köyünden bir eve sahiptir. Bu ev, onun rahatça saklanabilmesine, dinlenebilmesine ve maceraları arasında huzurlu bir vakit bulabilmesine olanak sağlar. Bu ev sebebiyle Kagami yorgunluğa ve dinlenmeye bağlı olan sağlık sorunlarından daha hızlı kurtulur, Izena'ya kısa sürede ulaşabileceği bir mesafedeyse avlanamaz ve bu evi değerli eşyalarını saklamak için kullanabilir.

Kagami'nin kısa sürede Izena'ya ulaşamayacağı ve avlanabilir olacağı durumlar GM tarafından gerekli turlarda bildirilecektir.

Kagami kurgusal sebeplerle bu eve olan erişimini kaybedebilir.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 6
Potansiyel: 9
Varlık: 7
Zeka: 7

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 2
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 2
[Potansiyel] Ninshuu: 5 (Favori)
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 5
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 5
[Zeka] İzcilik: 4
Mod
Jikangan

Ninjutsu
Raigami no Jutsu (B-Rank)
Ikazuchiwana no Jutsu (C-Rank)
Geliştirme Açıklaması: Tekniğin aktivasyonu için işaretlenen alana birilerinin girmesi gerekirken, yaptığı antrenmanlar sonucunda Kagami işaretlenen alan üzerinde kontrol sağlamıştır. Bu sayede teknik açıklamada yazıldığı gibi kullanılabilirken, Kagami teknik için konulan işarette ufak bir değişiklik yaparak, tekniği tek el Tora mührü ile istediği zaman aktif hale getirerek patlamayı gerçekleştirebilir.

Geliştirme Açıklaması: Tekniğin gerçekleştirilebilmesi için sabit cisimler işaretlenebilirken, Kagami teknik üzerindeki kontrolü sayesinde, canlı cisimlerin üzerine de işaret bırakabilmektedir. Bırakılan işaretin, teknik için sabit cisimlere konulan işaretten bir farkı bulunmamaktadır.

Geliştirme Açıklaması: Teknik için el mühürleri yapıldıktan sonra, Kagami iki elini kullanarak iki işaret bırakabilir. Bu işaretlerin ikisi de aynı olmak zorundadır. Yani bir işaret kendiliğinden patlayan, diğer ise Kagami tarafından yapılacak el mührü ile patlayan cinsten olamaz. Diğer bir deyişle, İki işaret de ya kendiliğinden patlayan cinsten ya da tek el mührü ile patlayan cinsten olmak zorundadır.
Kangehika (C-Rank)
Shunshin no Jutsu (D-Rank)


Taijutsu
Suiseiki (D-Rank)

Genjutsu
Kasumi Juusha (C-Rank)
Kuroshiki (D-Rank)
Okuninushi (B-Rank)


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Amano Kagami] Çiseleyen Yağmur

Post by GM - Naruto » August 12th, 2019, 7:30 pm

"Şimdi bir dakika." diyor Maguro ve ellerini önünde birleştiriyor, başını bir kaç derece sola yatırıyor. Bayık bakışları çatıyor, çehresi biraz sertleşiyor. "Sen şimdi bana bütün gün sokaklarında gezdiğim, iyi gününü de kötü gününü de yaşadığım köyü benden daha iyi bildiğini mi söylüyorsun?" bir kaç saniye sana bakıyor bu şekilde, ardından temiz bir gülümseme patlatıyor canını sıkan cinsten ve kafasını sağa sola sallıyor. Ellerini salıyor.

"Gençliğin ateşi muhteşem bir şey." Diyor, ardından suratı yavaş yavaş tekrar ciddileşirken seni süzüyor. Bu bekleyiş içinde dolaşan siniri dizginlemeye çalışmakla geçiyor senin için. "Kagami-kun. Senden rica ettiğim şeyi yapmak yerine bana hala bir şeyler anlatma derdindesin. Ama yine de misafirimsin, daha iyi yapacak bir şeyim yok, muhabbeti devam ettiresim de var zaten. Farklı perspektifler falan." Hafifçe sırıtıyor, her zaman seni evinden kovabileceğini de belli ettikten sonra otoriteyi üzerinde toplayarak konuşmaya başlıyor.

"Kafanda dolaşan ideallerin tatlı tadından olsa gerek, gerçekliği pek irdeleyemiyor gibisin. Öncelikle, içinde bulunduğumuz durumla alakalı pek bir şey konuşmadık. Ben sana ülkenin genelinden bahsettim, o kadar. Nereden çıkartıyorsun bunu kabullendiğimi, kabullendiğimizi veya bir bahaneler silsilesi içinde yaşadığımızı? Tatsu'nun sana ne dediğini bilmiyorum, ancak emin ol o da bir köşeye çöküp ölümü bekleyecek birisi değildir. Beni tanıyalı da sanırım bir on beş dakika falan oluyor. Bu kadar mükemmel bir şekilde nasıl tanıyabilirsin ki karşındakini? Başkalarından bahsetmediğine göre sadece Tatsu-san ve ben ile muhattap olduğunu tahmin ediyorum, ikimiz üzerinden nasıl köyün bütün sosyal yapısına nail olduğunu sanabiliyosun ki? Emin ol yaşamanın sadece nefes almaktan fazlası olduğunu bilebilecek kadar çok şey yaşadım Kagami-kun. Tatsu-san'ın da bu konudaki düşüncelerinin ilk çocuğunu kucağına aldığında değiştiğini biliyorum." Gülüyor tekrar kafasını bir sağa bir sola sallarken, çok hafif bir şekilde. "Torundan ziyade bir oğlum vardı Kagami-kun. Oğlumu 4. Shinobi savaşında kaybettim. Onun adının geçtiği bir şiir kitabı varsa bana getirmeni çok isterim." Ciddiyetini bozmuyor bunları söylerken ve gözlerini yakalıyor bakışları. "Ama emin ol hayatta olsa da muhtemelen o hayatımızı sattığımızı iddia ettiğin 'haydutların' lafını dinlememizi isterdi. Çünkü onlar haydut değil, Kagami-kun, onlar Yağmur Ülkesi Daimyo'sunun kuvvetleri. Yani bu toprağın haklı sahibinin iradesine bağlı Shinobi'ler. İma ettiğin şey, ülkemize karşı başkaldırı. Yağmur ülkesi geçmişi hakkında az çok bilgin vardır diye düşünüyorum Kagami-kun. Bu durum geçici. Ama bir gün, ama bir sene, ama beş sene. Izena, Yağmur Ülkesi, hatta dünya, daha beter badireler atlattı. Bir çok şey yaptık bu badireleri aşmak için. Ancak yapmadığımız tek bir şey var; o da ülkemize sırtımızı dönmek."

Derin bir nefes alıyor. "Sana gelince Kagami-kun..." diyor senin lafını tekrar ederek, sırıtıyor. "Izena bir köy, sen ise bir insansın. İkiniz arasında bir benzerlik olması benim kavrayabileceğim bir şey değil. Bununla beraber seni sadece on dakikadır falan tanıyorum, iç dünyanı bilemem. Nasıl düşündüğünü bilemem. Senin düşüncelerin, yapmak istediklerin veya yapabileceklerini varsayamam. O yüzden sana soruyorum ve anlamaya çalışıyorum, 'Kagami-kun, ne istiyorsun?', fakat sen bana ne istediğini anlatmak ve yapabiliyorsam sana yardım etmeme izin vermek yerine daha beş dakikadır tanıdığın bir kaç kişi üzerinden bütün köyün sosyolojik analizini yapmakta direniyorsun."

Duruyor ve derin bir nefes vererek üzerindeki ateşi ve alevi atıyor, tekrar acı acı gülümsüyor ses çıkartmadan. Ardından daha yumuşak ve biraz yorgun bir ses tonuyla "Izena'yı tanı derken sana insanları kavra, anla demek istememiştim. Pektabii bunu da yapmak istiyor olabilirsin fakat ben içinde bulunduğumuz durumu daha iyi öğren, eğer yardım etmek istiyorsan doğru düzgün yardım et demek istemiştim. Yanlış anlattıysam kusura bakma. Dediğim gibi, buraya gelip bizi tehdit etmeyen tek yabancı gibi bir şeysin. Senin gibi birileri bu yörede hala hayattaysa kaybetmek istemem, istemeyiz. Eğer bize yardım etmek senin de iç dünyanı rahatlacaksa, neden olmasın. Eğer rahatlatmayacaksa, aradığın şey başka bir şeyse, eğer ben yardımcı olabileceksem, çaresine bakmaya çalışırız." diyor, konuşmasını sonlandırırken.

Son cümlesini söylerkenki gülümsemesi bir öncekilere göre kesinlikle sinir bozucu değil, hatta o kadar sıcak ve içten ki, bayık gözlerinin biraz olsun açıldığını seziyorsun. Anında bu açıklık geri kapansa da, bir anlığına içten olduğunu farkedebiliyorsun. Her ne kadar sana bir ton laf saymış olsa da bunları senin bir araba lafına karşı ettiği için saygısızlıktan ziyade bulunduğu durumu açıklayıcı bir şekilde söylediğini anlayabiliyorsun. Tabii bu senin sinirini bozuyor mu yatıştırıyor mu o kısım senin bileceğin iş. En azından pek bir art niyeti olmadığını biliyor gibisin.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Amano Kagami
Kaçak
Kaçak
Posts:83
Joined:September 2nd, 2018, 12:45 pm
Künye:

Re: [Amano Kagami] Çiseleyen Yağmur

Post by Amano Kagami » August 16th, 2019, 12:45 pm

Sessizce dinliyordum Maguro’nun ağzından çıkan sözleri. Onca lafıma vereceği cevabın birkaç kelimeden veya cümleden ibaret olmayacağını biliyordum. Ancak ne var ki, niyetimi ve arzumu söylememe rağmen hala daha anlaşılmaz oluşumdan dem vurulması sinirlerimi harekete geçiriyordu. İstediğim şey gayet net ve basitti… Izena’yı bu pejmürdelikten çıkarıp bahsettikleri eski günlerine ulaştırmak… Ancak bunu anlamak Maguro için de zordu anlaşılan. Ya onu gözümde fazla büyütmüştüm ya da gerçekten içimde yaşadığım karmaşa fazlasıyla dışarıya yansıyordu. Yine de duygularımı yüzüme yansıtmadan ve büyük bir sabırla dinlemeye devam ediyordum Maguro’yu. Sözleri keskin ve beni yetersiz kabul etse de, şu anda misafir olan taraftım. Bu da sessiz kalmamı gerektiren yegane şeydi.

Maguro’nun Izena’nın Yağmur Ülkesi’ne bağlı olduğunu söylemesi benim için şok edici bir gerçek değildi. Nitekim Tatsu da Yağmur Ülkesi’nden gelen yetkililerden bahsetmişti. Ne var ki verilen haraçtan bahsetmiş olmama rağmen, Maguro halen daha haydutlardan değil Yağmur Ülkesi’nden bahsediyordu. Bu işte bir tezatlığın olduğu gün gibi ortadaydı. Bağlı olunan köye haraç verilmeyeceğini akademi sıralarına yeni oturmaya başlayan bir çocuk dahi rahatlıkla bilebilirdi. Buna karşın Maguro’nun konuyu bu şekilde bağlaması, onun hakkındaki şüphelerimi de arttırıyordu. Elbette bu durum ona karşı geleceğim veya fikirlerimi direteceğim anlamına gelmiyordu. Ne de olsa Maguro’nun da belirttiği gibi on beş dakikadır birbirimizi tanıyorduk.

Son sözleriyle beraber halen daha benden vazgeçmediğini samimi bir şekilde ortaya koyan Maguro’ya karşı, aslında içten olmayan fakat ancak keskin gözlerle samimiyetsizliği ortaya konabilecek bir tebessüm göndermiştim. Samimiyetsizliğimin Maguro tarafından keşfedilmesinin bir önemi de yoktu aslında, neticede ben ona, o da bana onca laf etmişti. Kısa bir sessizliğin ikimize de iyi geleceği düşüncesiyle doğrudan konuşmak yerine suskunluğumu sürdürmeye karar kılmıştım. Bu sürede Maguro’nun sözleri bir kez daha zihnimde yankılanıyor ve her bir kelime tekrar bir anlam kazanıyordu. Derin bir nefesle beraber “Niyetim saygısızlık yapmak veya rencide edici sözler söylemek değildi. Konuşmamız başladığından beri açık bir şekilde kendimi anlattığımı düşünüyorum. Hala bana niyetimin ne olduğunu sormayın, bunu ikimizin de anlamış olduğunu biliyorum.” diyecektim. Durumun bu olup olmadığının bir önemi yoktu aslında, zira tekrar tekrar içimdeki derin boşluğu anlatma niyetinde değildim. Birbirimizi anlamayarak da konuşmanın devam edebileceğini ikimiz de biliyorduk. Bu yüzden “Söylediklerinizde haklısınız, bu köydeki en yetkili kişi sizsiniz. Benim düşüncelerime gençlik ateşi, kendini bilmezlik, anlamsızlık veya bambaşka isimler takabilirsiniz, bundan gocunmam. Bir arayış içerisinde olduğumu söylemiştim ve henüz daha cevabımı bulamadan sizin takacağınız bir isimden rahatsız olmam. Ancak Maguro-san…” dedikten sonra bakışlarımı biraz keskinleştirerek “Sadece Tatsu-san ile konuşmuş olsam da bu köyün Yağmur Ülkesi’ne bağlılığına dair şüphelerim var. Benden daha iyi bilirsiniz, ancak Yağmur Ülkesi’nin Izena’dan haraç adı altında bir şeyler alacağını sanmıyorum. Hele ki ürettiklerinizi alacağını hiç düşünmüyorum. Bu konu benim haddimi aşacaktır, ancak Izena içindeki bu durum sanırım sizi bir hayli ilgilendiriyordur.” diyecektim.

Bu cümlelerimin ardından vereceğim kısa bir moladan sonra “Dayatmaya odaklı, insanları kandıran ve belirli bir zümre için çalışan düzenlerden hoşlanmıyorum. Bu düzenlerin en küçüğünden en büyüğüne kadar olanları içimde acı bir tat bırakıyor. Bu yüzden Izena’nın halen daha Yağmur Ülkesi’ne bağlı olduğunu söylemeniz, başınızın çaresine bakmanızın ötesine geçmiyor benim nezdimde. Ancak belki sadece şimdilik bir yabancıyım… Bir yabancı olarak tutunacağım bir dal bulduğumu düşünüyorum. Her ne kadar bu dalın beni taşıyıp taşıyamayacağını kestiremesem de, denemek zorundayım. Bu yüzden sözlerinizi kılavuz kabul edeceğim Maguro-san.” diyecektim. Yüzüme takındığım tebessümün Maguro’nun son andakilere eş değer olduğuna emin olduktan sonra “Izena’ya yardım etmek istiyorum ve bunun için ne yapmam gerektiğini bana söyleyin. Belki bu içimi rahatlatır ve kendimi bulmamı sağlar, fakat aksi durumda Izena’nın üzerine bir çizik atarak başka yerlerde kendimi bulmaya çalışırım.” diyecektim. Sözlerimin bir kez daha samimi olmasına dikkat ederek yapacağım konuşmada, ne Izena’nın bana ne de benim Izena’ya muhtaç olmadığım alt metnini sonuna kadar vurgulamaktan kaçınmayacaktım.
Künye
İsim: Amano Kagami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak (Chuunin)
Ryo: 98.750
Prestij: 8
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Kagami idealleri peşinde olan birisidir. Bu yüzden de köyden kaçmasına sebep olan soruların cevabını bulmayı amaçlamaktadır. Bu sorular kendinden başlayıp dünyaya yayılmaktadır. "Neden" ve "nasıl" şeklindeki bol soruları, bulduğu cevapların peşinden gitmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla Kagami ideallerini realiteye dökmeyi istemektedir.
Özellikler
Izena'daki Ev
Kagami, Izena adlı bir kuytu Yağmur Ülkesi köyünden bir eve sahiptir. Bu ev, onun rahatça saklanabilmesine, dinlenebilmesine ve maceraları arasında huzurlu bir vakit bulabilmesine olanak sağlar. Bu ev sebebiyle Kagami yorgunluğa ve dinlenmeye bağlı olan sağlık sorunlarından daha hızlı kurtulur, Izena'ya kısa sürede ulaşabileceği bir mesafedeyse avlanamaz ve bu evi değerli eşyalarını saklamak için kullanabilir.

Kagami'nin kısa sürede Izena'ya ulaşamayacağı ve avlanabilir olacağı durumlar GM tarafından gerekli turlarda bildirilecektir.

Kagami kurgusal sebeplerle bu eve olan erişimini kaybedebilir.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 6
Potansiyel: 9
Varlık: 7
Zeka: 7

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 2
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 2
[Potansiyel] Ninshuu: 5 (Favori)
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 5
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 5
[Zeka] İzcilik: 4
Mod
Jikangan

Ninjutsu
Raigami no Jutsu (B-Rank)
Ikazuchiwana no Jutsu (C-Rank)
Geliştirme Açıklaması: Tekniğin aktivasyonu için işaretlenen alana birilerinin girmesi gerekirken, yaptığı antrenmanlar sonucunda Kagami işaretlenen alan üzerinde kontrol sağlamıştır. Bu sayede teknik açıklamada yazıldığı gibi kullanılabilirken, Kagami teknik için konulan işarette ufak bir değişiklik yaparak, tekniği tek el Tora mührü ile istediği zaman aktif hale getirerek patlamayı gerçekleştirebilir.

Geliştirme Açıklaması: Tekniğin gerçekleştirilebilmesi için sabit cisimler işaretlenebilirken, Kagami teknik üzerindeki kontrolü sayesinde, canlı cisimlerin üzerine de işaret bırakabilmektedir. Bırakılan işaretin, teknik için sabit cisimlere konulan işaretten bir farkı bulunmamaktadır.

Geliştirme Açıklaması: Teknik için el mühürleri yapıldıktan sonra, Kagami iki elini kullanarak iki işaret bırakabilir. Bu işaretlerin ikisi de aynı olmak zorundadır. Yani bir işaret kendiliğinden patlayan, diğer ise Kagami tarafından yapılacak el mührü ile patlayan cinsten olamaz. Diğer bir deyişle, İki işaret de ya kendiliğinden patlayan cinsten ya da tek el mührü ile patlayan cinsten olmak zorundadır.
Kangehika (C-Rank)
Shunshin no Jutsu (D-Rank)


Taijutsu
Suiseiki (D-Rank)

Genjutsu
Kasumi Juusha (C-Rank)
Kuroshiki (D-Rank)
Okuninushi (B-Rank)


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Amano Kagami] Çiseleyen Yağmur

Post by GM - Naruto » August 17th, 2019, 3:52 am

Sakin tavırların tebessümünde samimiyetsizliği taşısa da, Maguro'nun tavrında pek bir değişikliğe sebebiyet verdiğini sanmıyorsun. Senin laflarını sakince dinliyor ancak Tatsu ile olan konuşmanı ve tereddütlerini söylediğinde yüzünün ekşidiğini görüyorsun. Sana karşı değil de konuya karşı bir ekşime gibi, sen lafını devam ettirdikçe ise git gide yok oluyor ancak o tatsızlık yüzde bir bile olsa suratında bir yerlerde kalıyor. Sen lafını bitirince, konuşmak için tekrardan derin bir nefes alıyor.

"Köyde herkes bu durumu aynı şekilde değerlendirmiyor. Tatsu ve diğerlerine göre bu bir haraç; çünkü ellerinden zorla alınıyor. Fakat bu madalyonun bir yüzü." Masada duran kılıcı tsubası üzerinde çeviriyor. Bu çevirme kılıcın uç tarafının baktığı yönü değişmiyor, kılıç sadece yuvarlanıyor tsuba üstünde nazikçe. Metalin üst tarafı alta, alt tarafı da üste geliyor. "Diğer taraftan da gereksiz ve tamamen saçma bir çarpışmaya kilitlenmiş durumda Daimyo ve ona bağlı kuvvetler. Bulabildikleri her türlü kaynağa ihtiyaçları var. Bunun adına da hak sahibi oldukları topraklardan istedikleri gibi vergi alabilirler. Aç bırakmasalar da yemeği yetiştirebilmek için gerçekten uğraşmamız gerekiyor. İnsanların buna neden haraç dediğini anlayabiliyorum. Bence değil." Laflarını söylerken biraz burkulduğunu ve rahatsız olduğunu fark edebiliyorsun.

Ardından gelen laflarını da bir süre daha sindiriyor. Kısa bir sessizliğin ardından lafa giriyor; "Şu 'haraç' meselesi dışında yardımcı olabileceğin şeyler de var aslında. Izena'nın halkı epey yorgun ve bir çok şeye yetişebilecek nüfusu yok. Fakat bunun bir çıkarı var. Şehirde gezdiysen görmüşsündür, su değirmenlerimiz var. Bu değirmenler elektrik üretiyor. Elektrikle çalışan bir çok araç gerecimiz de var ancak değirmenler işlevsel değil. Değirmenleri bir süredir çalıştırmanın düşüncesi içerisindeydim ancak nasıl yapacağımı pek bilemedim. Belki senin fikrin bunu değiştirebilir."

Gülümsüyor, ardından tekrar önündeki kılıca bakıyor. "Farklı perspektifler önemli. Hem de insanları tanımış olursun bu süreç içerisinde. Izena'ya da bir faydan dokunur."
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Amano Kagami
Kaçak
Kaçak
Posts:83
Joined:September 2nd, 2018, 12:45 pm
Künye:

Re: [Amano Kagami] Çiseleyen Yağmur

Post by Amano Kagami » August 28th, 2019, 11:31 am

Maguro’nun konuşmasını onun takındığı dinginliği kopyalayarak dinliyordum. Ağzından çıkan kelimeler, her ne kadar benim köy hakkında fazla yorumda bulunduğumu açıkça söylemişse de, Izena’yı daha iyi anlamama neden oluyordu. Özellikle haraç konusundaki görüş ayrılıkları karşısında Izena’da görünmeyen bir savaşın olduğu aşikardı. Halkın haraç diye nitelendirdiği bir husus, köyün önde geleni tarafından bir zorunluluk olarak addediliyordu. Ne var ki bu durum öyle basitçe görmezden gelinebilecek değildi. Halkı bir arada tutacak kişinin halka görüş ayrılığı yaşaması, Izena’nın ve benim geleceğimi muhakkak ki etkileyen bir durumdu. Bu sebeple, ilgimi bu noktada tutmaya karar vermiştim çoktan. Maguro’nun yaşadığı yer ve Izena’da gördüklerimin zıtlığı ile birleşen bu düşünde, Maguro’yu ve halkı daha iyi sorgulamam ve tanımam gerektiği anlamına geliyordu. Bu konuda Maguro’nun haklı olduğunu söyleyebilirdim, ancak bu durum onun aleyhine de işleyebilirdi. Fakat Maguro’nun kendinden eminliği, işimin zor olduğunu da açıkça ortaya koyuyordu. Bu sebeple kimin tarafında durmam gerektiğini daha iyi belirlemem gerekecekti.

Konu Izena’ya geldiğimden beri ilk dikkatimi çeken su değirmenlerine geldiğinde, zaten aklımdaki düşünceleri dile getirmiş oluyordu Maguro. Yaptığı teklif, benim de yapmak istediklerime uyuşuyordu. Ayrıca bu işi halletmem, halkın beni tanımasına da daha iyi olanak sağlayacaktı. Maguro’nun bahsettiği madalyon kuramı burada da işleyecekti. Yani ben halkı tanırken, halk da beni tanıyacak ve Maguro da beni gözlemleyecekti. Bir kaçak olarak Yağmur Ülkesi’ne bağlı bir köyde bulunmamın ne derece doğru olduğunu bilemiyordum. Fakat köy ve dolayısıyla ülke adına faydalı bir şeyler yapabilirsem, geçmişimin önemsiz olacağının farkındaydım. Nitekim tarih bunu fazlasıyla göstermişti bize. Geçmişimizde yaşanan savaşların içerisindeki gizli örgütlerin büyük shinobi köylerinde nasıl geliştiği apaçık ortadaydı. Bu yüzden, bu konu en son endişelenmem gerekenler listesi içerisinde yer edinmişti.

Maguro’nun konuşmasının sonlanmasının ardından, sıranın bana geldiğine ve konuşmayı daha fazla uzatmama gerektiğine kanaat getirmiştim. Bakışlarımı Maguro’nun elindeki katanadan gözlerine doğru çevirdiğim sırada “Izena’ya geldiğimde bu durum dikkatimi çekmişti. Bu konuyla ilgili elimden gelen ne var bakarım. Ancak bana yardımcı olabilecek ve bu işlerden anlayan kişilerle de konuşmak, onlarla yardımlaşmak isterim.” diyecektim. Maguro’nun bana isim vermesi ve onları nerede bulabileceğim konusunda bir şeyler söylemesinin ardından ise, başkaca bir şey olup olmadığını soracak ve yanından ayrılmak için müsaade isteyecektim. Sonrasında ise aldığım isim ve bilgilerle birlikte Tatsu’nun yanına bir kez daha uğramayı planlıyordum. Her ne kadar bir camcı olsa da, konuyla ilgili olarak onunla da konuşmak niyetindeydim. En azından değirmenlerin başına gelenleri, bu işleri bilmeyen biri olarak ondan duymak ve eğer Maguro isimler verirse, bu kişilerin nasıl tipler olduğunu ona sorma niyetindeydim.
Künye
İsim: Amano Kagami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak (Chuunin)
Ryo: 98.750
Prestij: 8
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Kagami idealleri peşinde olan birisidir. Bu yüzden de köyden kaçmasına sebep olan soruların cevabını bulmayı amaçlamaktadır. Bu sorular kendinden başlayıp dünyaya yayılmaktadır. "Neden" ve "nasıl" şeklindeki bol soruları, bulduğu cevapların peşinden gitmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla Kagami ideallerini realiteye dökmeyi istemektedir.
Özellikler
Izena'daki Ev
Kagami, Izena adlı bir kuytu Yağmur Ülkesi köyünden bir eve sahiptir. Bu ev, onun rahatça saklanabilmesine, dinlenebilmesine ve maceraları arasında huzurlu bir vakit bulabilmesine olanak sağlar. Bu ev sebebiyle Kagami yorgunluğa ve dinlenmeye bağlı olan sağlık sorunlarından daha hızlı kurtulur, Izena'ya kısa sürede ulaşabileceği bir mesafedeyse avlanamaz ve bu evi değerli eşyalarını saklamak için kullanabilir.

Kagami'nin kısa sürede Izena'ya ulaşamayacağı ve avlanabilir olacağı durumlar GM tarafından gerekli turlarda bildirilecektir.

Kagami kurgusal sebeplerle bu eve olan erişimini kaybedebilir.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 6
Potansiyel: 9
Varlık: 7
Zeka: 7

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 2
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 2
[Potansiyel] Ninshuu: 5 (Favori)
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 5
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 5
[Zeka] İzcilik: 4
Mod
Jikangan

Ninjutsu
Raigami no Jutsu (B-Rank)
Ikazuchiwana no Jutsu (C-Rank)
Geliştirme Açıklaması: Tekniğin aktivasyonu için işaretlenen alana birilerinin girmesi gerekirken, yaptığı antrenmanlar sonucunda Kagami işaretlenen alan üzerinde kontrol sağlamıştır. Bu sayede teknik açıklamada yazıldığı gibi kullanılabilirken, Kagami teknik için konulan işarette ufak bir değişiklik yaparak, tekniği tek el Tora mührü ile istediği zaman aktif hale getirerek patlamayı gerçekleştirebilir.

Geliştirme Açıklaması: Tekniğin gerçekleştirilebilmesi için sabit cisimler işaretlenebilirken, Kagami teknik üzerindeki kontrolü sayesinde, canlı cisimlerin üzerine de işaret bırakabilmektedir. Bırakılan işaretin, teknik için sabit cisimlere konulan işaretten bir farkı bulunmamaktadır.

Geliştirme Açıklaması: Teknik için el mühürleri yapıldıktan sonra, Kagami iki elini kullanarak iki işaret bırakabilir. Bu işaretlerin ikisi de aynı olmak zorundadır. Yani bir işaret kendiliğinden patlayan, diğer ise Kagami tarafından yapılacak el mührü ile patlayan cinsten olamaz. Diğer bir deyişle, İki işaret de ya kendiliğinden patlayan cinsten ya da tek el mührü ile patlayan cinsten olmak zorundadır.
Kangehika (C-Rank)
Shunshin no Jutsu (D-Rank)


Taijutsu
Suiseiki (D-Rank)

Genjutsu
Kasumi Juusha (C-Rank)
Kuroshiki (D-Rank)
Okuninushi (B-Rank)


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Amano Kagami] Çiseleyen Yağmur

Post by GM - Naruto » September 21st, 2019, 6:44 pm

"İsim vermekten ziyade beraber gidelim diyecektim aslında." diyor ve ayağı kalkıyor yavaşça, onu takip ederek sen de ayaklanıyorsun. Maguro bu sırada salondaki bir çekmeceden bir çift eski anahtar alıyor ve haorisinin cebine sıkıştırıyor, ardından elini nazikçe dışarıyı gösterecek şekilde açıyor, sen de ses etmeden bahçeye çıkıyorsun. Bahçeyi aşıp sokağa çıkıyorsunuz ve meydana doğru yürümeye başlıyorsunuz.

Dar sokaklardan geçip nehri takip eden yola çıkıyorsunuz. Etraf epey aydınlanmış ve insanlar uyanmışa benziyor, herkes kendi işiyle uğraşmakta. Kimisi dükkanının önünü temizliyor, kimisi bir grup insan elinde aletlerle köy dışına doğru yürüyor. Bir eleman kendi çatısını tamir etmeye çalışıyor ufak tek katlı evinin. Maguro geçerken selamlaştıklarını fark ediyorsun. Kısa bir yürüyüşün ardından, meydana varıyorsunuz. Meydanın sol tarafındasınız dağa göre. Maguro da bu tarafta bulunan değirmen binasına yöneliyor.

"Burayı işleten ve bakımını yapanlar devlet çalışanıydı. Artık pek otorite kalmayınca bu yörelerde, gitmek zorunda kaldılar. Çevrede pek bir insan yok bunun nasıl çalıştığını veya çalıştırıldığını bilen. Ama köyün işleyen bir elektrik ağı var, yani bunu çalıştırabilirsek bir çok insan mum yakmaktan kurtulacak. Sanırım senin gibi bir çok diyar görmüş bir Shinobi'nin az da olsa bir fikri vardır bu şey hakkında." diyor Maguro ve lafını bitirdiğinde değirmen binasının girişine gelmiş oluyorsunuz. Anahtarla kapının kilidini açıyor ve paslanmış demir kapıyı ittirerek aralıyor. Biraz daha yüklenerek tamamen açtıktan sonra, içeriden gelen bayat hava karşısında suratını ekşitiyor, ardından kırık bir gülümseme ile seni içeri buyur ediyor.

İçerisi dar ve dikdörtgen bir oda aslında. soluna doğru uzayıp gidiyor. Uzunluğu bir 7-8 metre kadar var, yana genişliği ise 2 metre kadar bu odanın. Tavanı ise epey yüksek dışarıdan gördüğün gibi.

İçeriye girdiğinde sol tarafında kalıyor kapı. Sağ tarafındaki duvar çeşitli makinelerle dolu. Eğer onlar olmasa burası dikdörtgenden ziyade bir kare olacakmış izlenimi veriyor. Makinelerin çoğu çarklı ve dişlilerden, pistonlardan oluşuyor. Hepsi durgun ve ağır bir yağ kokusu sinmiş ortama. Taş zemine yayılan yağ lekelerini de seçebiliyorsun. Bazen öyle yoğunlaşıyor ki bu yağ kokusu, damağında hissediyorsun tadını.

Kapıdan bir 4-5 metre ileride, duvardan çıkan kocaman silindiri görüyorsun. Bu silindir bir insandan daha geniş, dışarıdaki su değirmeninin ortasından geçen silindir olmalı. Silindir genişçe bir zincir ile diğerlerinden farklı görünen bir makineye bağlanıyor. Bu makine de diğer bütün makinelere çeşitli zincir, çark ve kablolarla bağlı. Silindir döndüğünde bu makinenin aksamının döndüğünü ve bu makinenin de diğerlerini çalıştırdığını az çok anlayabiliyorsun. Ancak silindir şu anda dönmüyor, gözle görülür bir sıkışma veya takoz da yok gibi.

İçerideki ışık epey az, loşun da altında. Her ne kadar sezgi ve algıların keskin olsa da bu ışık seviyesi odanın diğer ucunu görmeni engelliyor.

Maguro sana bakıyor ellerini önünde birleştirip. Bir şeyler söylemeni bekliyor gibi.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Yağmur Ülkesi”