Yeni Ame tarafı ise fikirleri gibi soyuttu. Davalarına saygı duyuyor, yöntemlerini ise onaylamıyordu. Yine de Shiri tüm bunların çevresinde bir karınca rolündeydi. Sadece bu topraklara başka bir krallık kurma gibi delice bir fikirle hareket eden, yolsuzun tekiydi. İlginç olan ise, benzer bir fikrin çevresinde bir ordu toplanırken kendi çevresinde, sadece tekrar buluşmak için sözleştiği Kagami vardı.
Onun da kendisinden farklı olduğunu düşünmüyordu. Son gittikleri o köhne kasabadaki düzen, aslında ne kadar alt tabakada olduklarının kanıtıydı. Shiri de Kagami de, bu toprakları henüz özümsememiş, uyum sağlayamamıştı. Birer turist, çılgınca fikirlerini kendi içlerinde saklayan birer misyonerlerdi. Köhne kasaba ise en azından Shiri'yi aydınlatan bir vahiy gibiydi. Baş kaldırmak için hazır değillerdi. Ve bunun güç ile en ufak bir alakası dahi yoktu.
Kagami ortak amaçlarına yönelik çizdiği yoldan ilerlerken, Shiri onlarca yoldan sapmış, boşlukta düşüncelerinin onu savurmasına izin vermişti. Kagami'nin yanlışları düzeltmeye yönelik hareketi, kendisini sorgulamaya itmişti. Eğer amacı gerçekçiyse, yöntemi de buna uygun muydu ? Savaşı gören gözleri, zihnine yanlışların düzeltilmesini değil cezalandırılması fikrini pompalarken düzeltmek istediği yanlışların sınırlarında dolanıyordu. İddia ettiği kadar özgür müydü ? Bu sınırlarda dansa kalkışabilecek kadar cesur muydu ? Kagami ile tekrar buluşabilecekse eğer bunların cevabını bulmuş bir şekilde karşısına çıkmak istiyordu. Cezalandırmak ile düzeltmek arasındaki farklı anlayarak amacına yürümek istiyordu. Ve bunlardan da önemlisi; Yağmur'un turisti değil yerlisi olarak varolmak istiyordu. Uyum sağlayacaktı. Yağmurun ilk kuralını uygulayacak, masumiyet karinesini zihninden çıkaracaktı. İsmini söylediğinde, bingo kitabından hatırlıyorlar mı sorusunu sormak zorunda kalmayacak; bir etki yaratacaktı. Eğer yanılıyorsa, kararları Kagami'ye bırakabilecek kadar olgundu. Zira, güç ve sırtını okşayacak bir ün peşinde değildi.
Düzeltilecek yanlışlar, yağan yağmurla beraber her insanın üzerine yapışıyordu. Güç ile otorite kurandan, otoriteye boyun eğenlere kadar. Şimdilik ısırdığı lokma dişlerini parçalamadığı müddet otoriteye boyun eğdirecek, otoriteye boyun eğenlerin ise hakettikleri deliklerde kalmalarını sağlayacaktı. Tüm bunları ise çantasındaki bir parça ekmek ve uzun süredir bilenmemiş kılıcıyla başarmayı umuyordu. Haliyle Kagami ile tekrar buluşabilme olasılığı, o adımladıkça azalıyordu.
Savaştan uzaklaştığı günün sonrasında Yağmur'un derinliklerine doğru ilerledi. Saklanmak gibi fikirlerden yoksun olduğu için yol varsa yoldan, yoksa etrafı en net görebileceği açıklıktan yürüdü. Ülke topraklarının ona getirdiği aksaklıkları sorgulamadan kucaklayacaktı. Göze batacak, çekiç yemek için bekleyecekti hatta. Kendini otorite belleyenlerin çekmek için, önce onlardan birine yakalanması gerekiyordu.