[Tsujihara Iori & Kita Usagi] Gözcü
- Kita Usagi
- Ishigakure
- Posts:252
- Joined:September 11th, 2018, 3:23 am
İhtimalleri kafasında tartmıştı daha önceden, en olası ihtimale karşı da önlemini almıştı haliyle. Bir shinobi olarak bunun için eğitilmişti. Ne var ki, durum pek de düşündüğü gibi gitmemişti. Yaklaşık on beş dakikalık yürüyüşlerinin ardından grup birden durmuştu. Haliyle grubun ortasındaki ikili de istemsiz bir şekilde durmak zorunda bırakılmıştı. Usagi o an için Iori'nin kafasından geçenleri pek bilmiyordu. Ama kendi kafasından geçen düşünceler gayet netti. Herhangi bir saldırı olması durumunda direkt olarak karşı saldırıya geçmek için hazırlanmıştı. Tabi bu hazırlığının biraz gereksiz olduğunu bir kaç saniye sonra anlamıştı.
Etraflarını saran grup açılarak karşılarında nizami bir şekilde sıraya geçmişlerdi. Sağ baştan saydığında on dört kişinin hepsini net bir şekilde görebiliyordu. Bu durumda bir saldırı olmayacağını anlamıştı. Saldırmayı düşünüyorlarsa da işleri kolay olacak gibiydi zira bu şekilde bir strateji oluşturmak her babayiğidin harcı değildi.
Karşılarında duran temsilciden talimatlarını almıştı. Usagi'nin arkasını göstererek o yönde gitmeleri gerektiğini söylemişti. Gözden kaybolana kadar da izleyeceklerini belirtmişti. Usagi tam bu anda saldırmayı düşünmüş olsa da, adamların duruşlarından yola çıkarak onların da Usagi gibi bir saldırıya hazır olduğunu anlayabilmişti. Bu durumda arkasını dönüp geldiği yoldan geri dönmekten başka mantıklı bir seçeneği yoktu.
Yüzündeki ifadesizliği hiç bozmadan arkasını dönmüştü istemeye istemeye. Burada kendisini tutamayıp bu adamları öldürseler bile, bu hareketleri ileride büyük sıkıntılar yaratabilirdi. Böyle düşüncesiz bir hareket yapmayı çok istese de yapmaması gerektiğini hissediyordu. Iori ile birlikte yavaş yavaş geldikleri yönde geri dönerlerken tam olarak ne yapması gerektiğini de bilmiyordu. Nereye gidecekti? Ne yapacaktı? Neyi rapor edecekti? Kafasında bunlar dönerken bir yandan da yaptığı hareketlerin sonucunu tartıyordu. Bir yaptırıma maruz kalacak mıydı? İnisiyatifi alıp harekete geçmediği için ceza yiyecek miydi? Yoksa sessiz sakin öğrenebildiklerini öğrenip oradan uzaklaştığı için bir aferin mi alacaktı? Peki bu aferin yeterli olacak mıydı? Kamptaki o kendini beğenmiş ile kafası uçuk kadınla konuştukları sonucunda kafasında bu soru da yer edinmişti. Ne var ki, bu sorunun cevabını raporunu teslim edip sonucu görene kadar bilemeyecekti.
O yüzden, şimdilik adım adım ortak üsse doğru yürümeye başlamıştı. Aklından söyleyecek pek bir şey geçmiyordu. Bu sebeple Iori bir şeyler söyleyip muhabbet başlatmazsa üsse kadar sessiz, düşüncelerle dolu bir yürüyüş geçireceğini tahmin ediyordu.
Etraflarını saran grup açılarak karşılarında nizami bir şekilde sıraya geçmişlerdi. Sağ baştan saydığında on dört kişinin hepsini net bir şekilde görebiliyordu. Bu durumda bir saldırı olmayacağını anlamıştı. Saldırmayı düşünüyorlarsa da işleri kolay olacak gibiydi zira bu şekilde bir strateji oluşturmak her babayiğidin harcı değildi.
Karşılarında duran temsilciden talimatlarını almıştı. Usagi'nin arkasını göstererek o yönde gitmeleri gerektiğini söylemişti. Gözden kaybolana kadar da izleyeceklerini belirtmişti. Usagi tam bu anda saldırmayı düşünmüş olsa da, adamların duruşlarından yola çıkarak onların da Usagi gibi bir saldırıya hazır olduğunu anlayabilmişti. Bu durumda arkasını dönüp geldiği yoldan geri dönmekten başka mantıklı bir seçeneği yoktu.
Yüzündeki ifadesizliği hiç bozmadan arkasını dönmüştü istemeye istemeye. Burada kendisini tutamayıp bu adamları öldürseler bile, bu hareketleri ileride büyük sıkıntılar yaratabilirdi. Böyle düşüncesiz bir hareket yapmayı çok istese de yapmaması gerektiğini hissediyordu. Iori ile birlikte yavaş yavaş geldikleri yönde geri dönerlerken tam olarak ne yapması gerektiğini de bilmiyordu. Nereye gidecekti? Ne yapacaktı? Neyi rapor edecekti? Kafasında bunlar dönerken bir yandan da yaptığı hareketlerin sonucunu tartıyordu. Bir yaptırıma maruz kalacak mıydı? İnisiyatifi alıp harekete geçmediği için ceza yiyecek miydi? Yoksa sessiz sakin öğrenebildiklerini öğrenip oradan uzaklaştığı için bir aferin mi alacaktı? Peki bu aferin yeterli olacak mıydı? Kamptaki o kendini beğenmiş ile kafası uçuk kadınla konuştukları sonucunda kafasında bu soru da yer edinmişti. Ne var ki, bu sorunun cevabını raporunu teslim edip sonucu görene kadar bilemeyecekti.
O yüzden, şimdilik adım adım ortak üsse doğru yürümeye başlamıştı. Aklından söyleyecek pek bir şey geçmiyordu. Bu sebeple Iori bir şeyler söyleyip muhabbet başlatmazsa üsse kadar sessiz, düşüncelerle dolu bir yürüyüş geçireceğini tahmin ediyordu.
- Tsujihara Iori
- Kusagakure
- Posts:154
- Joined:August 30th, 2018, 10:53 pm
Re: [Tsujihara Iori & Kita Usagi] Gözcü
Beklediğim saldırı veya tehditkâr hareketler gelmemişti. Onun yerine, düz bir şekilde verilen cevap ile tüm niyetlerini belli etmişti adamlar. Kışkırtılmıyorduk, daha çok güdülüyorduk gibi. Önceki düşüncelerimle çelişen bu durum karşısında renk vermemeye çalıştım. Bundan ziyade, önüme odaklanmam gerekiyordu. Tutup heriflere kışkırtılmadığımdan saldıramazdım, direkt olarak açık bir savaşta değildik. Eğer öyle bir durumda olsaydık ve "tam" yetkim olsaydı, muhtemelen durum çok farklı olurdu.
Hem de çok.
Fakat şimdilik kuyruğumu bacaklarımın arasına sıkıştırıp yürümekten başka bir çarem yok gibiydi.
Usagi-san'a baktım kaşlarımı devirerek, ardından adamın "şu" yönden kastı olan istikamete doğru yürümeye başladım. Bu noktadan sonra artık bizi takip etmeyeceklerini umuyordum adamların zira artık yalnız kalıp konuşmamız gerekiyordu takım arkadaşımla. Şu aşamada burada bir arbede çıkarmanın da bir alemi yok gibiydi. O bağlamda, yürüyecektim.
Usagi-san'ın da beni takip ettiğinden emin olduktan sonra yürümeye devam edecektim. Beni takip etmiyorsa duruma göre bir hamle yapacaktım fakat ona o zaman karar verecektim. Tedibiri elden bırakmamak adına, dikkatlice yürüyecektim. Sağımda ve solumda konuşlanmış olan elemanlara da dikkat ederek tabii ki, ne olacağını hala yüzde yüz kestiremiyordum. Elemanlardan uzaklaştıktan sonra Usagi-san ile konuşmalıydık. Fakat ilk lafı onun etmesini bekleyecektim. O yüzden, adamlardan yeterince uzaklaşınca önce çevreyi inceleyecek, yalnız olduğumuzdan emin olunca da ona doğru dönüp söylemek istediği bir şey varsa dinleyecektim.
Eğer yoksa, kendi söyleyeceklerim de vardı tabii ki. Fakat laflarımı tam kurgulamak için uzaklaşmayı istiyordum şimdilik. Bununla aklımı doldurmak ve olası bir saldırı izini kaçırmak istemiyordum.
Kısaca, yürüyecektim. Son 15 dakikadır yaptığımız gibi.
Hem de çok.
Fakat şimdilik kuyruğumu bacaklarımın arasına sıkıştırıp yürümekten başka bir çarem yok gibiydi.
Usagi-san'a baktım kaşlarımı devirerek, ardından adamın "şu" yönden kastı olan istikamete doğru yürümeye başladım. Bu noktadan sonra artık bizi takip etmeyeceklerini umuyordum adamların zira artık yalnız kalıp konuşmamız gerekiyordu takım arkadaşımla. Şu aşamada burada bir arbede çıkarmanın da bir alemi yok gibiydi. O bağlamda, yürüyecektim.
Usagi-san'ın da beni takip ettiğinden emin olduktan sonra yürümeye devam edecektim. Beni takip etmiyorsa duruma göre bir hamle yapacaktım fakat ona o zaman karar verecektim. Tedibiri elden bırakmamak adına, dikkatlice yürüyecektim. Sağımda ve solumda konuşlanmış olan elemanlara da dikkat ederek tabii ki, ne olacağını hala yüzde yüz kestiremiyordum. Elemanlardan uzaklaştıktan sonra Usagi-san ile konuşmalıydık. Fakat ilk lafı onun etmesini bekleyecektim. O yüzden, adamlardan yeterince uzaklaşınca önce çevreyi inceleyecek, yalnız olduğumuzdan emin olunca da ona doğru dönüp söylemek istediği bir şey varsa dinleyecektim.
Eğer yoksa, kendi söyleyeceklerim de vardı tabii ki. Fakat laflarımı tam kurgulamak için uzaklaşmayı istiyordum şimdilik. Bununla aklımı doldurmak ve olası bir saldırı izini kaçırmak istemiyordum.
Kısaca, yürüyecektim. Son 15 dakikadır yaptığımız gibi.
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts:2605
- Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Tsujihara Iori & Kita Usagi] Gözcü
Size verilen "talimat" karşısında benliğiniz ve shinobi dürtüleriniz aksini yapma konusunda ısrarcı bir tutum gösterse de, akılcı bir davranışla "talimata" uymaya karar veriyorsunuz. Arkanızı dönüp size belirtilen güzergahta ilerlemeye başlıyorsunuz. Ara ara omuz üstünde arkanıza attığınız bakışlarda, adamların oldukları yerden kıpırdamadıklarını, ancak gözlerinin üzerinizde sabitlendiğini görebiliyorsunuz. Bu şekilde yaklaşık 15 dakika kadar ilerlemenizin ardından, adamlar gözden kayboluyor ve size de ormanlık alanda yalnız başınıza kalıyorsunuz.
Yürüyüşünüzü kesmenizin ardından, ikiniz de dikkatli bir biçimde etrafınızı kolaçan ediyorsunuz ve herhangi bir şekilde takip edilmediğinizden ve yalnız başınıza olduğunuzdan emin olmak istiyorsunuz. Hızlıca etrafı taradığınızda çevreden gelen herhangi bir hissiyatınız olmuyor. Ormanın içinde bir başınıza, yalnız bir şekilde konumlanmış durumda gibi hissediyorsunuz. Size eşlik eden adamların Yuma'nın emirlerini uygulama konusunda gösterdikleri kararlılığı da dikkate aldığınızda, adamların sizi takip etmemiş olduğuna ikna olmak durumunda hissediyorsunuz kendinizi. Ancak elbette adamların geri dönüp dönmediği, tekrar aynı noktaya ilerlemeniz durumunda karşılaşıp karşılaşmayacağınız gibi soru işaretlerini kafanızdan silip atmanız da mümkün olmuyor. Böylesine bir durumda, sadece konuşarak da işlerin çözülemeyeceğine dair hisleriniz sizi tedirgin ediyor. Fakat şu an için kendi aranızda yapacağınız konuşmalara, herhangi bir canlının şahit olmayacağına son derece eminsiniz.
Yürüyüşünüzü kesmenizin ardından, ikiniz de dikkatli bir biçimde etrafınızı kolaçan ediyorsunuz ve herhangi bir şekilde takip edilmediğinizden ve yalnız başınıza olduğunuzdan emin olmak istiyorsunuz. Hızlıca etrafı taradığınızda çevreden gelen herhangi bir hissiyatınız olmuyor. Ormanın içinde bir başınıza, yalnız bir şekilde konumlanmış durumda gibi hissediyorsunuz. Size eşlik eden adamların Yuma'nın emirlerini uygulama konusunda gösterdikleri kararlılığı da dikkate aldığınızda, adamların sizi takip etmemiş olduğuna ikna olmak durumunda hissediyorsunuz kendinizi. Ancak elbette adamların geri dönüp dönmediği, tekrar aynı noktaya ilerlemeniz durumunda karşılaşıp karşılaşmayacağınız gibi soru işaretlerini kafanızdan silip atmanız da mümkün olmuyor. Böylesine bir durumda, sadece konuşarak da işlerin çözülemeyeceğine dair hisleriniz sizi tedirgin ediyor. Fakat şu an için kendi aranızda yapacağınız konuşmalara, herhangi bir canlının şahit olmayacağına son derece eminsiniz.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kita Usagi
- Ishigakure
- Posts:252
- Joined:September 11th, 2018, 3:23 am
Re: [Tsujihara Iori & Kita Usagi] Gözcü
Adamların söylediği yönde ilerlemişlerdi, ve herhangi bir durumla karşılaşmamışlardı. Başta bir pusuya doğru yürüdüğü düşüncesi geçmişti kafasından, lakin adamlar gözden kaybolana kadar hiçbir şey olmamıştı. Şu andan sonra da olacağını pek düşünmüyordu. Etraflarında herhangi canlı bir varlığın kaldığını düşünmüyorlardı. Bu koca ormanlık alandaki iki kişiden fazlası değillerdi şu an. Yürüyüşlerini de kesmişlerdi, ilerlemeye devam etmeden önce konuşmaları gerekiyordu zira. Kamp alanına girdiklerinden beri baş başa kalıp konuşamamışlardı.
"Şimdi ne yapıyoruz? Üsse geri mi döneceğiz?" Bunu sormasının asıl nedeni, sunduğu seçenekten farklı, mantıklı bir seçenek ortaya çıkartabilme olasılığıydı. O insanları orada bırakmak konusunda da içi hiç rahat değildi. Belki Iori üsse dönmekten başka mantıklı bir seçenek sunabilirdi. Orada kaderlerine terk ettikleri mahkumlara yardım edebilecek bir seçenek. Bunu ümit ederek sormuştu sorusunu. Bu çaresizliğinin de ister istemez yüzüne yansıyacağını biliyordu. "O insanları orada kaderlerine terk etmek konusunda içim hiç rahat değil. Ama o an tek başıma karar alıp saldırmanın bencilce olacağını düşündüm."
Iori'nin cevabını bekleyecekti bu söylediklerinden sonra. Ne var ki, önündeki tek mantıklı seçeneğin her halükarda üsse geri dönmek olacağını düşünüyordu. Çünkü şu anki durumlarında başka mantıklı tek bir seçenek çıkacağını bile düşünmüyordu. Iori'de bu fikirdeyse eğer, onunla birlikte üsse doğru geri dönecekti. Eğer ki Iori'den başka bir fikir çıkarsa, takımın kas gücü şuan için Iori olduğundan dolayı onun dediği seçeneğe doğru yönelecekti ister istemez. Tek başına hareket etme durumu şimdilik Usagi için söz konusu değildi.
"Şimdi ne yapıyoruz? Üsse geri mi döneceğiz?" Bunu sormasının asıl nedeni, sunduğu seçenekten farklı, mantıklı bir seçenek ortaya çıkartabilme olasılığıydı. O insanları orada bırakmak konusunda da içi hiç rahat değildi. Belki Iori üsse dönmekten başka mantıklı bir seçenek sunabilirdi. Orada kaderlerine terk ettikleri mahkumlara yardım edebilecek bir seçenek. Bunu ümit ederek sormuştu sorusunu. Bu çaresizliğinin de ister istemez yüzüne yansıyacağını biliyordu. "O insanları orada kaderlerine terk etmek konusunda içim hiç rahat değil. Ama o an tek başıma karar alıp saldırmanın bencilce olacağını düşündüm."
Iori'nin cevabını bekleyecekti bu söylediklerinden sonra. Ne var ki, önündeki tek mantıklı seçeneğin her halükarda üsse geri dönmek olacağını düşünüyordu. Çünkü şu anki durumlarında başka mantıklı tek bir seçenek çıkacağını bile düşünmüyordu. Iori'de bu fikirdeyse eğer, onunla birlikte üsse doğru geri dönecekti. Eğer ki Iori'den başka bir fikir çıkarsa, takımın kas gücü şuan için Iori olduğundan dolayı onun dediği seçeneğe doğru yönelecekti ister istemez. Tek başına hareket etme durumu şimdilik Usagi için söz konusu değildi.
- Tsujihara Iori
- Kusagakure
- Posts:154
- Joined:August 30th, 2018, 10:53 pm
Re: [Tsujihara Iori & Kita Usagi] Gözcü
Sonunda yalnız kalabilmiştik. Bunun için epey uğraşmamız da gerekmişti aslında. Yuma ile muhattap olmak bu adamlara göre daha kolay olmalıydı sanki. Çevremi kolaçan ederken aklımda geçen saçma düşünceleri dağıtmaya çalıştım. Kimsenin bizi duyamayacağından emin olduğumda Usagi-san'a doğru dönecektim. O konuşmaya benden önce girdiğinden, öncelikle onu dinleyecek, ardından kendimi ifade edecektim.
"Dönmek sanırım en iyi plan olur." dedim Usagi-san'a bakarak. Ardından çevreye tekrar göz gezdirdim düşüncelerimi toparlarken. "Ben de kesinlikle o insanları orada bırakmak istemiyorum fakat son olanlardan sonra şansımızı zorlamak onları sıkıntıya düşürebilir." Dedim. Zira geleceğimizi biliyorlardı ve şu anda savunmalarını hazırlıyorlardı diye tahmin ediyordum. Yine de direkt geri dönemezdik. Üsse de haberimizi ulaştırmıştık, geriye dönmek sanırım yapacağımız en anlamlı şey olurdu.
"Üssün durumdan kabaca haberi var Suta sayesinde. Oradaki üslerimizden son kararı alıp buraya müdahale edelim. Buradaki insanları onların da başı boş bırakacağını düşünmüyorum." Diyerek laflarımı bitirdim. Usagi-san'ın da diyecek bir şeyi yoksa yola koyulacaktım ağaçlardan birine atlayıp. Olabilecek en kısa yolu bulmak için izcilik becerilerimi ve pusulamı kullanacaktım. Üsse vardığımızda gerisini düşünmeliydik.
Bu insanları orada bırakma niyetim yoktu. Bu adamların zulmünden kurtulmaları gerekliydi. Üsteki yetkililerin de benzer düşündüğünü az çok kestirebiliyordum. Normal şartlar altında kesinlikle zulümü görmezden gelemezdim ancak hassas bir duruma kürekle vurmamak gerekiyordu haliyle. Yoksa daha kötü şartlara evrilebilirdi durum. O yüzden dişimi sıktım ve olayların daha fazla sarpa sarmaması için temennimi içime gömdüm.
"Dönmek sanırım en iyi plan olur." dedim Usagi-san'a bakarak. Ardından çevreye tekrar göz gezdirdim düşüncelerimi toparlarken. "Ben de kesinlikle o insanları orada bırakmak istemiyorum fakat son olanlardan sonra şansımızı zorlamak onları sıkıntıya düşürebilir." Dedim. Zira geleceğimizi biliyorlardı ve şu anda savunmalarını hazırlıyorlardı diye tahmin ediyordum. Yine de direkt geri dönemezdik. Üsse de haberimizi ulaştırmıştık, geriye dönmek sanırım yapacağımız en anlamlı şey olurdu.
"Üssün durumdan kabaca haberi var Suta sayesinde. Oradaki üslerimizden son kararı alıp buraya müdahale edelim. Buradaki insanları onların da başı boş bırakacağını düşünmüyorum." Diyerek laflarımı bitirdim. Usagi-san'ın da diyecek bir şeyi yoksa yola koyulacaktım ağaçlardan birine atlayıp. Olabilecek en kısa yolu bulmak için izcilik becerilerimi ve pusulamı kullanacaktım. Üsse vardığımızda gerisini düşünmeliydik.
Bu insanları orada bırakma niyetim yoktu. Bu adamların zulmünden kurtulmaları gerekliydi. Üsteki yetkililerin de benzer düşündüğünü az çok kestirebiliyordum. Normal şartlar altında kesinlikle zulümü görmezden gelemezdim ancak hassas bir duruma kürekle vurmamak gerekiyordu haliyle. Yoksa daha kötü şartlara evrilebilirdi durum. O yüzden dişimi sıktım ve olayların daha fazla sarpa sarmaması için temennimi içime gömdüm.
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts:2605
- Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Tsujihara Iori & Kita Usagi] Gözcü
Üsse geri dönme konusunda fikir birliğine varmanızın ardından, hızlıca adımlarınızı üsse doğru çeviriyorsunuz. Her bir adımınızı sonuna kadar temkinli ve her an başınıza bir iş açılacakmış gibi bir düşünce ile atmanız nedeniyle ilerleyişiniz bu noktaya gelişinize nazaran daha uzun bir süre alıyor. Ancak yol boyunca hiçbir şekilde izlenmediğinizi ve size yönelik herhangi bir tehlikenin var olmadığına sonuna kadar emin oluyorsun. Bir süre sonra ise üsse varıyorsunuz.
Üs bölgenize varmanızın ardından köydaş shinobiler tarafından belirgin bir şekilde saygılı bir şekilde karşılandığınızı fark ediyorsunuz. Rütbeniz ve konumuza nazaran pek de uygun görülmeyen bu saygının ardından, yıllarca didinerek uğraştığınız başarılarınız olduğunun farkındasınız. Aslında giderek bu duruma daha alışmaya başlasınız da, bu tavırların üzerinizde ekstra baskı yarattığını da hissedebiliyorsunuz. Bununla birlikte Ishigakure shinobilerinin Iori'ye, Kusagakure shinobilerinin ise Usagi'ye benzer bir saygıyla yaklaşması, adınızın köyünüz sınırlarını aştığını size anlatıyor. Elbette diğer köy shinobilerinin size karşı gösterdiği tavırlar kendi köydaşlarınız kadar saygın bir şekilde olmasa da, yine de içlerinde belirgin bir saygı hissi barındığını hissedebiliyorsunuz.
Bölgedeki shinobilerin karşılamasının ardından vakit kaybetmeden görevinizle ilgili raporu vermek için Murano Rikyu ve Yudai Mitsuo ile görüşmek istediğinizi dile getiriyorsunuz. Konuştuğunuz shinobiler ikisinin bir toplantı halinde olduğunu belirterek sizi onların bulunduğu ve kamp alanındaki büyük çadırlardan birine götürüyorlar. Geldiğinizi içeriye haber veren bir shinobi hızlı bir şekilde dışarı çıkmasının ardından size eliyle içeriye girebileceğinizi işaret ediyor.
Daha önce girdiğiniz çadırdan farklı olan bu çadırın içerisine girdiğinizde sizi büyük bir masa karşılıyor. Masanın üzerinde bulunan büyük bir harita hemen dikkatinizi çekerken, bu haritanın Yağmur Ülkesi'ne ait olduğunu anlamanız çok da zor olmuyor. Haritanın üzerinde belli alanların işaretlendiği, belli rotalar çizildiği görülse de buna şimdilik kafayı yormuyor ve çadır içinde bulunan Rikyu ve Mitsuo'ya odaklanıyorsunuz.
Çadırın girişinin hemen karşısında bulunan ve masanın kısa kenarında bir sandalyede oturan Rikyu ve onun hemen sağ tarafında masanın uzun tarafında ayakta duran Mitsuo bakışlarıyla sizi karşılıyor. İkisinin yaptığı konuşmada Mitsuo'nun Rikyu'ya harita üzerinden bir şeyler anlattığını anlamanız çok da zor olmuyor. Ancak Mitsuo ve Rikyu sizin içeri girmenizle beraber konuşmalarını keserek size dönüyorlar. İkisinin de yüzünde ne gergin ne de rahat bir ifade bulunuyor. Konuştuklarını konu ciddi gibi görünse de, sizden alacakları haberlerden daha öte bir ciddiyeti olmadığı düşüncesi beliriyor içinizde. Bu noktada Mitsuo, Rikyu'nun konuşup konuşmayacağını göz ucuyla kesmesinin ardından, Rikyu'nun hafif bir baş selamıyla yetindiğini görerek konuşma işini kendisinin yapacağını anlıyor.
"Hoşgeldiniz." diyerek lafa giren Mitsuo, yüzüne yayılan bir tebessümle Iori açısından bilindik olan o rahat tavırlarına yelken açarken "Rikyu-san ile genel durumları konuşuyorduk." diyor sanki konuşmalarını kesmelerinde bir önem bulunmadığını vurgulamak ister gibi. Ancak Usagi bu anda Mitsuo'nun anlatmaya çalıştığından ziyade Rikyu'ya "-san" şeklinde hitap etmesine takılı kalıyor. Her ne kadar bir süredir beraber çalışıyor olsalar da, Rikyu'nun 5. Ishichou olması sebebiyle kendisinden basitçe "-san" şeklinde hitap edilmesini yadırgayan Usagi, Rikyu'nun bu tavra karşılık herhangi bir tepki vermemesi nedeniyle sessiz kalmayı tercih ediyor. Mitsuo ise hiç de umurunda gibi durmayan bu ufak detaya hiçbir şekilde takılmadan hemen arkasındaki sandalyeye yavaşça otururken "Neler yaptınız bakalım?" dedikten sonra bakışlarını Usagi'ye çevirerek "Şu panterin, Sutashika'ydı değil mi? Yuuta isimli birini getirdi, ancak açıkçası bir panterin getirdiği çocuğa pek de güvenemedik. Yani en azından ben güvenemedim..." diyor. tebessümünü esirgemeden. Ancak konuşmasının bitmediğini belli eden tavrıyla hareket eden Mitsuo "Çocuk güvende, istirahat ediyor. Panterin ise çocuğu bıraktıktan sonra kendi topraklarına geri döndü. O yüzden şimdilik elimizde pek bir şey yok." diyerek sözü size bırakıyor. Tüm bu konuşma esnasında Rikyu, Usagi'den ziyade bakışlarını Iori'nin üstünde gezdiriyor. Rikyu'nun bu bakışlarında herhangi bir tehdit bulunmasa da, Iori kendisini bir parça rahatsız hissediyor.
Üs bölgenize varmanızın ardından köydaş shinobiler tarafından belirgin bir şekilde saygılı bir şekilde karşılandığınızı fark ediyorsunuz. Rütbeniz ve konumuza nazaran pek de uygun görülmeyen bu saygının ardından, yıllarca didinerek uğraştığınız başarılarınız olduğunun farkındasınız. Aslında giderek bu duruma daha alışmaya başlasınız da, bu tavırların üzerinizde ekstra baskı yarattığını da hissedebiliyorsunuz. Bununla birlikte Ishigakure shinobilerinin Iori'ye, Kusagakure shinobilerinin ise Usagi'ye benzer bir saygıyla yaklaşması, adınızın köyünüz sınırlarını aştığını size anlatıyor. Elbette diğer köy shinobilerinin size karşı gösterdiği tavırlar kendi köydaşlarınız kadar saygın bir şekilde olmasa da, yine de içlerinde belirgin bir saygı hissi barındığını hissedebiliyorsunuz.
Bölgedeki shinobilerin karşılamasının ardından vakit kaybetmeden görevinizle ilgili raporu vermek için Murano Rikyu ve Yudai Mitsuo ile görüşmek istediğinizi dile getiriyorsunuz. Konuştuğunuz shinobiler ikisinin bir toplantı halinde olduğunu belirterek sizi onların bulunduğu ve kamp alanındaki büyük çadırlardan birine götürüyorlar. Geldiğinizi içeriye haber veren bir shinobi hızlı bir şekilde dışarı çıkmasının ardından size eliyle içeriye girebileceğinizi işaret ediyor.
Daha önce girdiğiniz çadırdan farklı olan bu çadırın içerisine girdiğinizde sizi büyük bir masa karşılıyor. Masanın üzerinde bulunan büyük bir harita hemen dikkatinizi çekerken, bu haritanın Yağmur Ülkesi'ne ait olduğunu anlamanız çok da zor olmuyor. Haritanın üzerinde belli alanların işaretlendiği, belli rotalar çizildiği görülse de buna şimdilik kafayı yormuyor ve çadır içinde bulunan Rikyu ve Mitsuo'ya odaklanıyorsunuz.
Çadırın girişinin hemen karşısında bulunan ve masanın kısa kenarında bir sandalyede oturan Rikyu ve onun hemen sağ tarafında masanın uzun tarafında ayakta duran Mitsuo bakışlarıyla sizi karşılıyor. İkisinin yaptığı konuşmada Mitsuo'nun Rikyu'ya harita üzerinden bir şeyler anlattığını anlamanız çok da zor olmuyor. Ancak Mitsuo ve Rikyu sizin içeri girmenizle beraber konuşmalarını keserek size dönüyorlar. İkisinin de yüzünde ne gergin ne de rahat bir ifade bulunuyor. Konuştuklarını konu ciddi gibi görünse de, sizden alacakları haberlerden daha öte bir ciddiyeti olmadığı düşüncesi beliriyor içinizde. Bu noktada Mitsuo, Rikyu'nun konuşup konuşmayacağını göz ucuyla kesmesinin ardından, Rikyu'nun hafif bir baş selamıyla yetindiğini görerek konuşma işini kendisinin yapacağını anlıyor.
"Hoşgeldiniz." diyerek lafa giren Mitsuo, yüzüne yayılan bir tebessümle Iori açısından bilindik olan o rahat tavırlarına yelken açarken "Rikyu-san ile genel durumları konuşuyorduk." diyor sanki konuşmalarını kesmelerinde bir önem bulunmadığını vurgulamak ister gibi. Ancak Usagi bu anda Mitsuo'nun anlatmaya çalıştığından ziyade Rikyu'ya "-san" şeklinde hitap etmesine takılı kalıyor. Her ne kadar bir süredir beraber çalışıyor olsalar da, Rikyu'nun 5. Ishichou olması sebebiyle kendisinden basitçe "-san" şeklinde hitap edilmesini yadırgayan Usagi, Rikyu'nun bu tavra karşılık herhangi bir tepki vermemesi nedeniyle sessiz kalmayı tercih ediyor. Mitsuo ise hiç de umurunda gibi durmayan bu ufak detaya hiçbir şekilde takılmadan hemen arkasındaki sandalyeye yavaşça otururken "Neler yaptınız bakalım?" dedikten sonra bakışlarını Usagi'ye çevirerek "Şu panterin, Sutashika'ydı değil mi? Yuuta isimli birini getirdi, ancak açıkçası bir panterin getirdiği çocuğa pek de güvenemedik. Yani en azından ben güvenemedim..." diyor. tebessümünü esirgemeden. Ancak konuşmasının bitmediğini belli eden tavrıyla hareket eden Mitsuo "Çocuk güvende, istirahat ediyor. Panterin ise çocuğu bıraktıktan sonra kendi topraklarına geri döndü. O yüzden şimdilik elimizde pek bir şey yok." diyerek sözü size bırakıyor. Tüm bu konuşma esnasında Rikyu, Usagi'den ziyade bakışlarını Iori'nin üstünde gezdiriyor. Rikyu'nun bu bakışlarında herhangi bir tehdit bulunmasa da, Iori kendisini bir parça rahatsız hissediyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Kita Usagi
- Ishigakure
- Posts:252
- Joined:September 11th, 2018, 3:23 am
Re: [Tsujihara Iori & Kita Usagi] Gözcü
Geldikleri yolu temkinli bir şekilde gitmelerinden mütevellit, dönüş yolu daha uzun sürmüştü. Tabi bu temkinli gitmenin biraz da Usagi'nin ciğerlerinden dolayı olduğu aşikardı. En azından Usagi için. Ciğerlerinin artık eskisi kadar kuvvetli olmaması nedeniyle bu tip durumlara düşmesi az çok endişelendiriyordu Usagi'yi. Shinobilik hayatına daha ne kadar süre bu şekilde devam edebileceği ile alakalı ciddi düşünceler dolaşıyordu kafasında. Aklında çok güzel bir hayat planı olsa da, Ganmaru sayesinde bu planı neredeyse tamamen sıfırlamak zorunda kalacağını düşünüyordu. Bu düşünceye ise uzun süredir sahip olsa da, bir türlü alışamamıştı. Bir ara shinobilik yerine yapabileceği meslekleri araştırmış olsa da, kafasına yatan hiçbir düşünce olmamıştı. Hayatında daha önce vazgeçmenin eşiğine bu kadar yakın olduğunu hatırlamıyordu. Gerçekten de savaş, her şeyi değiştirebiliyormuş.
Üsse vardıkları anda üsteki shinobiler tarafından gördüğü tavır, Usagi'ye her şeyi baştan düşünmesi için yeni bir kapı açmıştı. Köydaşlarından gördüğü bu saygıyı hak edip etmediğine pek emin değildi. Artık neredeyse kendisini koruyamayacak bir shinobi olmuştu. Bundan bir süre önce, köyde yaşadığı olay da bunu destekler nitelikteydi. Bir kız vardı. Daimyo'nun kızı. Usagi'nin Razan'ı öldürdüğünü iddia eden kız. İnsanların içinde, kendisini koruyamamıştı. Diğer shinobiler yardıma gelmişti. Tek başına yapabileceği bir şeydi aslında bu. Tabi normal şartlarda. Şu anki durumunda böyle bir şey pekte mümkün değildi. Yine de, yaptığı fedakarlıkların bu tarz bir sonuca çıkmasına içten içe sevinmişti. Ciğerlerini boşuna feda etmemişti. Ya da Usagi böyle düşünmek istiyordu. Bunun boşuna olmadığını düşünmek istiyordu. Bu saygınlık arttıkça, insanların kendisinden başarmasını beklediği şeylerin de kat kat arttığını hissediyordu. Ve Usagi bu beklentileri karşılayabilecek düzeyde değildi.
Görev raporunu vermek için Rikyu-sama'nın ve Mitsuo'nun yerini sormuşlardı. Kendilerini karşılayan shinobiler ise toplantıda olduklarını söyleyip ikiliyi toplantı çadırına götürmüşlerdi. Geldiklerini gören shinobilerden birisi içeriye hızlıca girip çıkmıştı. Ardından eliyle girebilirsiniz dedikten sonra topu Usagi ve Iori'ye fırlatmıştı.
Çadırdan içeriye girdiğinde başta gözleri bu karanlığa alışmak adına bir anlığına karartmıştı her tarafı. Gözleri kendisine geldiğinde dikkatini çeken ilk şey ise çadırın ortasındaki büyük masa olmuştu. Daha çok masanın üzerindeki Yağmur Ülkesi haritası. Haritanın üzerinde belli başlı yerler işaretlenmişti. Bu işaretlerin bir sürü nedeni olabilirdi ama bu, Usagi'nin üstüne düşünmesi gereken bir konu değildi. Şimdilik görev raporunu verip köyüne geri dönmek istiyordu.
Gözleri karanlığa alıştıktan ve Usagi'nin etrafa bakmasından hemen sonra Rikyu-sama ve Mitsuo'nun dikkatini çektiklerini fark etmişti. Aralarındaki konuşmayı bırakarak bakışlarını Usagi ve Iori'ye çevirmişlerdi. Buradan alacakları haberin önlerindeki haritadan daha önemli olduğunun ufak bir göstergesiydi bu. Rikyu-sama'nın baş selamına Usagi'de baş selamıyla karşılık vermişti."Rikyu-sama, Mitsuo-san."
Mitsuo'nun lafa girmesiyle birlikte konuşmalarında bir saygısızlık sezmişti. Rikyu-Sama'ya "-san" şeklinde hitap etmesi Usagi'ye bariz bir şekilde batmıştı. Bir köy liderine kısaca "-san" demesi Usagi'ye göre bariz bir şekilde saygısızlıktı. Ne var ki Rikyu-sama'nın bu duruma aldırış etmemesi üzerine Usagi bir şey söylemeyerek konuşmayı dinlemeye devam etmişti. Sandalyesine oturduktan sonra Suta'nın buraya geldiğini belirtmişti bakışlarını Usagi'ye çevirerek. Açık açık Suta'ya güvenmediği belli etmesi de Usagi'ye ve Suta'ya saygısızlık olarak algılamıştı biraz biraz. Ama buna o kadar da takılmamıştı. Bir noktada haklıydı sonuçta.
Sözün kendilerine bırakılmasının ardından ilk olarak Usagi söze girmeye yeltenmişti. Başını hafifçe Iori'ye çevirdikten hemen sonra tekrar Mitsuo'ya dönerek başlamıştı sözlerine. "İzninizle önemli detaylarını anlatıyorum Mitsuo-san. Görevimize başladıktan kısa süre sonra Yuuta ile karşılaştık. Bir çalılığın içine saklanmıştı. Suta'nın yardımı ile bulduk. Ardından Yuuta'dan aldığımız bilgiler doğrultusunda civar köylerdeki insanların Riaru'nun adamları tarafından civardaki bir kamp alanına götürüldüklerini öğrendik. Sonrasında Yuuta ile Suta'yı buraya gönderip, biz de yönümüzü kamp alanına çevirdik." Bir nefes alma duraklaması yaşadıktan sonra Mitsuo ve Rikyu'ya bakmıştı. Anlattıklarının ne kadar önemli olduğunu anlayabilmek için Mitsuo'nun tavırlarında bir değişiklik aramıştı. Arayı fazla uzun tutmadan konuşmasına devam etmişti. "Kamp alanına vardığımızda ise iki adet bayrakla karşılaştık. Birisi Riaru'nun bayrağıydı. Bayrak az çok aklımda, yeşil bir çemberin içinde yine yeşil renkte büyükçe bir çarpı işareti. Çarpı işareti yaprak motifi gibi duruyodu. Üzerinde bir yaprağın damarları gibi şekiller vardı." Bayrak bilgisinin Rikyu üzerindeki etkisine dikkat edecekti bu sefer. Ishigakure için ne denli ciddi bir sorunla karşı karşıya olduklarını daha iyi anlayabilmek adına. "Sonrasında kılık değiştirip kamp alanının içine sızıp bilgi almaya çalıştık. İçeri girdikten sonra bizi komutadaki adama götürdüler. Adamdan çok fazla bilgi çıkartabildiğimizi sanmıyorum."
Sözlerini bu kısımda noktalamıştı. Kafasında şimdiye kadar neler öğrendiklerini kodlayacaktı. Bu sırada da Iori konuşmak isterse ona söz hakkı tanımış olacaktı. Tabi susmasındaki en büyük neden de kimseye söz hakkı vermeden her şeyi anlatması olmuştu. Bu detayları görev raporunda da verebileceğini fark etmişti. Asıl beklediği, Rikyu-sama'nın söyleyeceği ya da anlatmasını isteyeceği şeyleri anlatmaktı. Fazlası değil...
Üsse vardıkları anda üsteki shinobiler tarafından gördüğü tavır, Usagi'ye her şeyi baştan düşünmesi için yeni bir kapı açmıştı. Köydaşlarından gördüğü bu saygıyı hak edip etmediğine pek emin değildi. Artık neredeyse kendisini koruyamayacak bir shinobi olmuştu. Bundan bir süre önce, köyde yaşadığı olay da bunu destekler nitelikteydi. Bir kız vardı. Daimyo'nun kızı. Usagi'nin Razan'ı öldürdüğünü iddia eden kız. İnsanların içinde, kendisini koruyamamıştı. Diğer shinobiler yardıma gelmişti. Tek başına yapabileceği bir şeydi aslında bu. Tabi normal şartlarda. Şu anki durumunda böyle bir şey pekte mümkün değildi. Yine de, yaptığı fedakarlıkların bu tarz bir sonuca çıkmasına içten içe sevinmişti. Ciğerlerini boşuna feda etmemişti. Ya da Usagi böyle düşünmek istiyordu. Bunun boşuna olmadığını düşünmek istiyordu. Bu saygınlık arttıkça, insanların kendisinden başarmasını beklediği şeylerin de kat kat arttığını hissediyordu. Ve Usagi bu beklentileri karşılayabilecek düzeyde değildi.
Görev raporunu vermek için Rikyu-sama'nın ve Mitsuo'nun yerini sormuşlardı. Kendilerini karşılayan shinobiler ise toplantıda olduklarını söyleyip ikiliyi toplantı çadırına götürmüşlerdi. Geldiklerini gören shinobilerden birisi içeriye hızlıca girip çıkmıştı. Ardından eliyle girebilirsiniz dedikten sonra topu Usagi ve Iori'ye fırlatmıştı.
Çadırdan içeriye girdiğinde başta gözleri bu karanlığa alışmak adına bir anlığına karartmıştı her tarafı. Gözleri kendisine geldiğinde dikkatini çeken ilk şey ise çadırın ortasındaki büyük masa olmuştu. Daha çok masanın üzerindeki Yağmur Ülkesi haritası. Haritanın üzerinde belli başlı yerler işaretlenmişti. Bu işaretlerin bir sürü nedeni olabilirdi ama bu, Usagi'nin üstüne düşünmesi gereken bir konu değildi. Şimdilik görev raporunu verip köyüne geri dönmek istiyordu.
Gözleri karanlığa alıştıktan ve Usagi'nin etrafa bakmasından hemen sonra Rikyu-sama ve Mitsuo'nun dikkatini çektiklerini fark etmişti. Aralarındaki konuşmayı bırakarak bakışlarını Usagi ve Iori'ye çevirmişlerdi. Buradan alacakları haberin önlerindeki haritadan daha önemli olduğunun ufak bir göstergesiydi bu. Rikyu-sama'nın baş selamına Usagi'de baş selamıyla karşılık vermişti."Rikyu-sama, Mitsuo-san."
Mitsuo'nun lafa girmesiyle birlikte konuşmalarında bir saygısızlık sezmişti. Rikyu-Sama'ya "-san" şeklinde hitap etmesi Usagi'ye bariz bir şekilde batmıştı. Bir köy liderine kısaca "-san" demesi Usagi'ye göre bariz bir şekilde saygısızlıktı. Ne var ki Rikyu-sama'nın bu duruma aldırış etmemesi üzerine Usagi bir şey söylemeyerek konuşmayı dinlemeye devam etmişti. Sandalyesine oturduktan sonra Suta'nın buraya geldiğini belirtmişti bakışlarını Usagi'ye çevirerek. Açık açık Suta'ya güvenmediği belli etmesi de Usagi'ye ve Suta'ya saygısızlık olarak algılamıştı biraz biraz. Ama buna o kadar da takılmamıştı. Bir noktada haklıydı sonuçta.
Sözün kendilerine bırakılmasının ardından ilk olarak Usagi söze girmeye yeltenmişti. Başını hafifçe Iori'ye çevirdikten hemen sonra tekrar Mitsuo'ya dönerek başlamıştı sözlerine. "İzninizle önemli detaylarını anlatıyorum Mitsuo-san. Görevimize başladıktan kısa süre sonra Yuuta ile karşılaştık. Bir çalılığın içine saklanmıştı. Suta'nın yardımı ile bulduk. Ardından Yuuta'dan aldığımız bilgiler doğrultusunda civar köylerdeki insanların Riaru'nun adamları tarafından civardaki bir kamp alanına götürüldüklerini öğrendik. Sonrasında Yuuta ile Suta'yı buraya gönderip, biz de yönümüzü kamp alanına çevirdik." Bir nefes alma duraklaması yaşadıktan sonra Mitsuo ve Rikyu'ya bakmıştı. Anlattıklarının ne kadar önemli olduğunu anlayabilmek için Mitsuo'nun tavırlarında bir değişiklik aramıştı. Arayı fazla uzun tutmadan konuşmasına devam etmişti. "Kamp alanına vardığımızda ise iki adet bayrakla karşılaştık. Birisi Riaru'nun bayrağıydı. Bayrak az çok aklımda, yeşil bir çemberin içinde yine yeşil renkte büyükçe bir çarpı işareti. Çarpı işareti yaprak motifi gibi duruyodu. Üzerinde bir yaprağın damarları gibi şekiller vardı." Bayrak bilgisinin Rikyu üzerindeki etkisine dikkat edecekti bu sefer. Ishigakure için ne denli ciddi bir sorunla karşı karşıya olduklarını daha iyi anlayabilmek adına. "Sonrasında kılık değiştirip kamp alanının içine sızıp bilgi almaya çalıştık. İçeri girdikten sonra bizi komutadaki adama götürdüler. Adamdan çok fazla bilgi çıkartabildiğimizi sanmıyorum."
Sözlerini bu kısımda noktalamıştı. Kafasında şimdiye kadar neler öğrendiklerini kodlayacaktı. Bu sırada da Iori konuşmak isterse ona söz hakkı tanımış olacaktı. Tabi susmasındaki en büyük neden de kimseye söz hakkı vermeden her şeyi anlatması olmuştu. Bu detayları görev raporunda da verebileceğini fark etmişti. Asıl beklediği, Rikyu-sama'nın söyleyeceği ya da anlatmasını isteyeceği şeyleri anlatmaktı. Fazlası değil...
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts:2605
- Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Tsujihara Iori & Kita Usagi] Gözcü
Off Topic
Tsujihara Iori ilk pasiflik uyarısını almıştır.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Tsujihara Iori
- Kusagakure
- Posts:154
- Joined:August 30th, 2018, 10:53 pm
Re: [Tsujihara Iori & Kita Usagi] Gözcü
Yerleşkeye vardığımızda direkt olarak Mitsuo-san ve Rikyu-san'ın olduğu çadıra doğru ilerlemeye başlamıştık. Direkt olarak raporumuzu verme niyetindeydik. Çevredeki insanların bize olan tavırları şimdi dikkatimi çekmiş olsa da çok fazla düşünmedim bu durum üzerinde ve Usagi-san ile ilermeye devam ettik.
Çadıra girdiğimizde Rikyu-san ve Mitsuo-san'yı bir harita başında toplantı yaparken bulmuştuk. Aşırı ciddi bir toplantı değil gibi görünüyordu. Biz içeri girdiğimizde Mitsuo-san o tescilli rahatlığı ile konuşmaya başlamıştı. Panterin yerleşkeye geldiğinden ve çocuğu tesim aldıklarından bahsetmişti. Sağ salim buraya varması içime su serpmişti biraz.
Usagi-san konuşmaya girip kabaca karşılaştığımız durumu açıklamıştı fakat kampta yaşadıklarımızdan bahsetmemişti. O kısma biraz ben girmeliydim sanırım. "Hiroji ve Sumida Yuma adında iki kişi yönetiyor kampı. Sivilleri toplayarak bir şeyler yapıyorlar fakat ne olduğunu çözemedik. Buraya çok uzak bir yerde değil. Çevre epey korumalı görünüyor fakat shinobi olma ihtimali olan sadece bu iki kişiyi gördük. Onun dışında çok da korunaklı olduğunu söylemem. Dertlerinin veya amaçlarının ne olduğunu kayda değer bir kesinlikle bilmiyoruz açıkçası Mitsuo-san. Konuşma çabalarımız pek olumlu olmadı ve bir noktadan sonra bizi oyaladıklarını düşünmeye başlayıp ortamdan ayrıldık. Kıştırtma çabaları olsa da herhangi bir müdahale yapmadık. En iyi seçeneklerinin teslim olmak olduğunu da belirttik. Benim düşüncem ülkenin durumundan faydalanıp kendi paralı asker gruplarını kurmuş birileri olduğu yönünde, fakat kesin bilgi diyemem." diyerek konuşmamı sonlandıracaktım.
Rikyu-san ve Mitsuo'san a da eşit miktarda bakarak, ikisini de hitap aldığımı belirtecektim konuşurken. Bir başka köyün önemli bir mensubuna karşı saygısızlık etmek istemezdim. Rikyu-san'ın beni süzüşü biraz garibime gitse de renk vermeyecektim.
Çadıra girdiğimizde Rikyu-san ve Mitsuo-san'yı bir harita başında toplantı yaparken bulmuştuk. Aşırı ciddi bir toplantı değil gibi görünüyordu. Biz içeri girdiğimizde Mitsuo-san o tescilli rahatlığı ile konuşmaya başlamıştı. Panterin yerleşkeye geldiğinden ve çocuğu tesim aldıklarından bahsetmişti. Sağ salim buraya varması içime su serpmişti biraz.
Usagi-san konuşmaya girip kabaca karşılaştığımız durumu açıklamıştı fakat kampta yaşadıklarımızdan bahsetmemişti. O kısma biraz ben girmeliydim sanırım. "Hiroji ve Sumida Yuma adında iki kişi yönetiyor kampı. Sivilleri toplayarak bir şeyler yapıyorlar fakat ne olduğunu çözemedik. Buraya çok uzak bir yerde değil. Çevre epey korumalı görünüyor fakat shinobi olma ihtimali olan sadece bu iki kişiyi gördük. Onun dışında çok da korunaklı olduğunu söylemem. Dertlerinin veya amaçlarının ne olduğunu kayda değer bir kesinlikle bilmiyoruz açıkçası Mitsuo-san. Konuşma çabalarımız pek olumlu olmadı ve bir noktadan sonra bizi oyaladıklarını düşünmeye başlayıp ortamdan ayrıldık. Kıştırtma çabaları olsa da herhangi bir müdahale yapmadık. En iyi seçeneklerinin teslim olmak olduğunu da belirttik. Benim düşüncem ülkenin durumundan faydalanıp kendi paralı asker gruplarını kurmuş birileri olduğu yönünde, fakat kesin bilgi diyemem." diyerek konuşmamı sonlandıracaktım.
Rikyu-san ve Mitsuo'san a da eşit miktarda bakarak, ikisini de hitap aldığımı belirtecektim konuşurken. Bir başka köyün önemli bir mensubuna karşı saygısızlık etmek istemezdim. Rikyu-san'ın beni süzüşü biraz garibime gitse de renk vermeyecektim.
Off Topic
Aşırı yoğun olduğumdan anca ve kısa yazıyorum, kusura bakmayınız.
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts:2605
- Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Tsujihara Iori & Kita Usagi] Gözcü
Söz sırasının size gelmesinin ardından konuşmaya ilk başlayan Usagi oluyor. Mitsuo ve Rikyu dikkatli bir şekilde Usagi’nin konuşmasını dinlemeye koyulurken Usagi de özellikle Mitsuo’nun tavırlarında bir değişiklik olup olmadığını anlamaya çalışıyor. Usagi konuşmasının ilk kısmını bitirdiğinde, Mitsuo dikkatli dinleyişi dışında fazla bir renk vermiyor. Bu yüzden de Usagi anlattıklarının önemi konusunda Mitsuo’nun düşüncelerini tam olarak sezemiyor. Her ne kadar becerileri bu amacı için kendisine yardımcı olsa da, Mitsuo’nun ifadesizliğinin ardındakileri okumakta yetersiz kalıyor. Usagi bayrak konusunda bilgileri vermeye başladığında ise bu kez odağını Rikyu’ya çeviriyor. Bayrağın şeklini detaylı bir şekilde anlatan Usagi, Rikyu’nun bakışlarındaki keskinleşmeyi ve bayrağın şeklini hafızasına kazıyışını rahatlıkla görebiliyor. Aslında bu hususun sadece Ishigakure için mi yoksa her iki köy açısından da mı önemli olduğu noktasında bir çıkarımda bulunamayan Usagi, yine de verdiği detayın bu ana kadar anlattıkları içerisinde en önemlisi olduğunu fark edebiliyor.
Usagi son cümlelerini toparladıktan sonra bu kez konuşma sırasını Iori alıyor. Iori tüm konuşmasını yaparken, Mitsuo ve Rikyu’nun aynı dikkatle kendisini dinlediklerini anlayabiliyor. Kişilerin isimleri ve sivillerin varlığı, Mitsuo ve Rikyu’da rahatsızlık yaratmış gibi görünürken Iori de konuşmasını sonlandırıyor.
Çadırın içinde geçen birkaç saniyelik sessizlik anında Mitsuo ve Rikyu’nun anlattıklarınızı özümsediğini hissedebiliyorsunuz. Bu sessizliği bozan Mitsuo olurken bakışlarını Rikyu’ya çeviren Mitsuo “Ne düşünüyorsunuz?” diye soruyor. Yüzünde düşünceli bir ifade belirmiş olan Rikyu ise “Elimizde daha fazla bilgi olmasını umardım.” diyor derinden gelen bir ses tonuyla. Bu esnada Usagi’ye kaçamak bir bakış atan Rikyu, sanki ondan daha fazla bilgi alamadığı için hayal kırıklığına uğradığını belli ediyor. Rikyu’nun cevabının üzerine Mitsuo “Elbette, bu haliyle elimizde pek bir şey yok gibi.” diyor. Rikyu’ya nazaran daha iyimser bir tavırda görünen Mitsuo her ne kadar bu haliyle olağan bir duruma karşı tepki veriyor gibi dursa da, Mitsuo’yu az çok tanıyan Iori içten içe onun da bir hayal kırıklığı yaşadığını sezebiliyor. Ancak bu aşamada sizi daha çok düşündüren kısım Sumida Yuma’nın sözlerini anımsamanız oluyor. Yaptığınız konuşmada benzer şeyleri farklı kelimelerle dile getirmiş olan Yuma’nın haklılığı ispatlarcasına yaşanan bu sahne içinizi acıtsa da bu aşamadan sonra yapacak bir şeyiniz olmadığının farkına varabiliyorsunuz.
Kısa bir sessizlik tekrar çadırın içinde hakimiyet sürerken, bu kez sessizliği bozan Rikyu oluyor. Mitsuo’ya bir bakış atmasının ardından, otoriter bir tavırla “Yine de üstüne gitmemiz gereken bir konu. Bir ekip yollamanın uygun olacağını düşünüyorum. Ne dersin?” diyor. Mitsuo ise aklından aynı şeyler geçer gibi yüzüne bir gülümseme yerleştirirken “Katılıyorum. Ancak Iori ve Usagi’yi biliyorlar. Onları tekrar gönderme riskini alamayız. Bir ekip ayarlayıp konuyla ilgileneceğim.” diyor. Mitsuo’nun bu sözlerini Rikyu başıyla onaylarken, siz bir kez daha Yuma’nın haklı çıkan sözleri ile karşılaşmış olmanın verdiği rahatsızlık hissini yaşıyorsunuz. Üzerinize çöken bu dumanlı havaya sezmiş gibi duran Mitsuo ise “Tamam, keşfiniz bizim için önemliydi. Suratlarınızı asmanıza gerek yok.” diyor. Rikyu ise Mitsuo’nun konuşmalarını desteklercesine yüzüne yerleştirdiği bir tebessümle “Her şeyi başarabileceğinizi düşünsek de bunu beklemek haksızlık olmaz mıydı? Hadi gidip dinlenin bakalım. Raporlarınızı bilahare hazırlarsınız, acele etmenize gekre yok.” diyor. Konuşmanın sonlandığını belli eden bu cümlelerin ardından başınızla selam verip çadırdan dışarıya çıkıyorsunuz. Ardından da dinlenmeye çekilmek için hareketleniyorsunuz.
Usagi son cümlelerini toparladıktan sonra bu kez konuşma sırasını Iori alıyor. Iori tüm konuşmasını yaparken, Mitsuo ve Rikyu’nun aynı dikkatle kendisini dinlediklerini anlayabiliyor. Kişilerin isimleri ve sivillerin varlığı, Mitsuo ve Rikyu’da rahatsızlık yaratmış gibi görünürken Iori de konuşmasını sonlandırıyor.
Çadırın içinde geçen birkaç saniyelik sessizlik anında Mitsuo ve Rikyu’nun anlattıklarınızı özümsediğini hissedebiliyorsunuz. Bu sessizliği bozan Mitsuo olurken bakışlarını Rikyu’ya çeviren Mitsuo “Ne düşünüyorsunuz?” diye soruyor. Yüzünde düşünceli bir ifade belirmiş olan Rikyu ise “Elimizde daha fazla bilgi olmasını umardım.” diyor derinden gelen bir ses tonuyla. Bu esnada Usagi’ye kaçamak bir bakış atan Rikyu, sanki ondan daha fazla bilgi alamadığı için hayal kırıklığına uğradığını belli ediyor. Rikyu’nun cevabının üzerine Mitsuo “Elbette, bu haliyle elimizde pek bir şey yok gibi.” diyor. Rikyu’ya nazaran daha iyimser bir tavırda görünen Mitsuo her ne kadar bu haliyle olağan bir duruma karşı tepki veriyor gibi dursa da, Mitsuo’yu az çok tanıyan Iori içten içe onun da bir hayal kırıklığı yaşadığını sezebiliyor. Ancak bu aşamada sizi daha çok düşündüren kısım Sumida Yuma’nın sözlerini anımsamanız oluyor. Yaptığınız konuşmada benzer şeyleri farklı kelimelerle dile getirmiş olan Yuma’nın haklılığı ispatlarcasına yaşanan bu sahne içinizi acıtsa da bu aşamadan sonra yapacak bir şeyiniz olmadığının farkına varabiliyorsunuz.
Kısa bir sessizlik tekrar çadırın içinde hakimiyet sürerken, bu kez sessizliği bozan Rikyu oluyor. Mitsuo’ya bir bakış atmasının ardından, otoriter bir tavırla “Yine de üstüne gitmemiz gereken bir konu. Bir ekip yollamanın uygun olacağını düşünüyorum. Ne dersin?” diyor. Mitsuo ise aklından aynı şeyler geçer gibi yüzüne bir gülümseme yerleştirirken “Katılıyorum. Ancak Iori ve Usagi’yi biliyorlar. Onları tekrar gönderme riskini alamayız. Bir ekip ayarlayıp konuyla ilgileneceğim.” diyor. Mitsuo’nun bu sözlerini Rikyu başıyla onaylarken, siz bir kez daha Yuma’nın haklı çıkan sözleri ile karşılaşmış olmanın verdiği rahatsızlık hissini yaşıyorsunuz. Üzerinize çöken bu dumanlı havaya sezmiş gibi duran Mitsuo ise “Tamam, keşfiniz bizim için önemliydi. Suratlarınızı asmanıza gerek yok.” diyor. Rikyu ise Mitsuo’nun konuşmalarını desteklercesine yüzüne yerleştirdiği bir tebessümle “Her şeyi başarabileceğinizi düşünsek de bunu beklemek haksızlık olmaz mıydı? Hadi gidip dinlenin bakalım. Raporlarınızı bilahare hazırlarsınız, acele etmenize gekre yok.” diyor. Konuşmanın sonlandığını belli eden bu cümlelerin ardından başınızla selam verip çadırdan dışarıya çıkıyorsunuz. Ardından da dinlenmeye çekilmek için hareketleniyorsunuz.
Off Topic
Son bir RP aldıktan sonra konuyu bitirebiliriz. Özellikle bir rapor vs yazmanıza gerek yok, ancak konu içerisinde yaşanan olaylar hakkında gizli kalmasını istediğiniz veya özellikle iletmek istediğiniz bir husus var ise, RP'nizde sadece bu hususu raporunuzda belirteceğinizi yazabilirsiniz.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.