Odanın içine hakim olan birkaç saniyelik sessizliğin ardından Ishichou “Sumida Yuma ve Hiroji demek… Bu isimleri hiç duymadım. Riaru’nun paralı bir asker grubuyla işbirliğine girmiş olması onun zayıfladığını gösteriyor. Bunu ayrı bir mesele olarak sonra değerlendiririz.” diyor. Koltuğunda hafifçe öne doğru gelen Ishichou yüzüne takındığı bilindik gülümsemesi ile bakışlarını üzerinizde gezdirmeye devam ederken “Sozen’in planı mantıklıymış aslında. Yazık oldu bile demek geliyor içimden.” diyor alaycı bir şekilde. Hemen ardından ise “Açıkçası Sozen’in cesedini inceliyor olmaları şu an bizim için bir anlam ifade etmiyor. Onun cesedinden elde edeceğimiz bilgileri kullanabileceğimiz bir teknolojimiz yok. Aslında buna gerek de yok.” diyor. Bu cümlesinden sonra gözlerindeki parıltısı artan Ishichou “Ne de olsa sizin gibi yetenekli shinobilere sahibiz.” diyor.
Sozen’in nasıl öldüğü veya onu nasıl öldürdüğünüzle pek ilgili gibi durmayan Ishichou yüzüne biraz düşünceli bir ifade takınırken “Sizinle dürüst konuşacağım Ryu-san, Butsuo-san… Şu an için içinde bulunduğumuz dünyadaki zayıf halka gibi görülebiliriz. Hatta bu sebeple, içinizden bazılarını rahatsız ediyor olsa da, Kaoru ve ekibiyle bir ittifak kurmuş durumdayız. Olası bir sıkıntıda karşımızda Shinobi Birliği bulunuyor… Bunun ne demek olduğunu anlayabiliyorsunuzdur. Her ne kadar Uzumaki Naruto sorunları oldu bittiyle veya önceki Kageler gibi doğrudan savaşa girerek çözecek bir yapıya sahip olmasa da, onun da sözünün bittiği bir yer olacaktır. Tüm diyalog yolları kapandığında ise geriye tek bir şey kalacak. Böylesine bir senaryoyu düşünmek dahi istemiyorum, fakat şu an tek başımıza olduğumuz gerçeğini de göz ardı edemiyorum. Gücümüze inansam da bir hayalperest değilim. Yapabileceklerimizin limitini biliyorum. Sırf bu yüzden, zaman zaman beni de tedirgin ediyor olsa da, Kaoru ve ekibine ihtiyacımız var. Kaç kişiler, neyine peşindeler, görmediğimiz kişiler ne kadar güçlü bilemiyoruz. Fakat bildiğimiz şey, gördüklerimizin bile saflarımızda olması için yeterli olduğu.” diyor. Sesindeki ciddiyeti tüm suratına yansıtmış bir halde hafifçe nefes alan Ishichou “Dürüst olacağımı söylemiştim. Kaoru’ya güvenemiyorum. Bize karşı yaptıklarını da unutmuyorum. Fakat şu an için bize elde edemeyeceğimiz istihbaratı kolaylıkla sağlıyorlar. Detaylarını size açıklamam zor olsa da, belki de Shinobi Birliği’nin dahi cevabını bulamadığı, hatta sorusunu bile soramadığı şeyleri biliyoruz. Bu da bizi bir adım öne çıkarıyor. Ancak biz Ishigakure’yiz… Kayadan irademizi yıkabilecek hiçbir şey olamaz. Bu yüzden de, Kaoru ve ekibine onlardan daha üstün olduğumuzu ortaya koymak zorundayız.” diyor. Bu bağlamda Ishichou’nun konuşmasının tam olarak nereye gittiğini kestiremeseniz de Ishichou “Sizden üç şey istiyorum… İlki, tüm bu konuşmaların ölünceye kadar aramızda kalması. Sadakatinize güvendiğim için mühürleme gibi tekniklere ihtiyaç duymuyorum. Sözünüz benim için en önemli mühürdür. İkincisi, Kaoru ve ekibiyle diyaloglarınızı olabildiğince arttırmanızı istiyorum. Böylece onlar hakkında daha fazla bilgiyi elde edebiliriz. Elbette bunun kolay olmadığının farkındayım, yani kalkıp da yoldan geçerken Kaoru’ya veya onlardan birine rastgeleceğinizi sanmıyorum. Olur da bir görevde veya bir olayda yollarınız kesişirse, bu konuda elinizden geleni yapın.” diyor. Bu anlattıklarının tam olarak anlaşıldığını görebilmek adına gözlerinizin içine delici bakışlar gönderen Ishichou “Üçüncüsü ve en önemlisi… Eğer olur da bir gün çaresizlik içerisinde Kaoru ve ekibine verilmesi gerekenden daha fazla taviz verirsem, beni uyarın. Eğer uyarınızı mantıklı gerekçelerle reddetmiyorsam da… Beni derhal ve tereddüt etmeden öldürün!” diyor. Sözlerini buz gibi bir sessizlikle ve belki de beklemediğiniz bir sonla bitiren Ishichou her ikinize de net ve sarsılmaz bir iradeyle bakıyor.