[Geçmiş] Kimura'nın Masalları

Post Reply
User avatar
Amano Kagami
Kaçak
Kaçak
Posts:83
Joined:September 2nd, 2018, 12:45 pm
Künye:
[Geçmiş] Kimura'nın Masalları

Post by Amano Kagami » January 27th, 2020, 12:25 pm

Off Topic
Bu free serisi, Amano Kagami'nin Jikangan'a sahip oluş hikayesini anlatmaktadır.

Gece uykuları artık eskisi kadar derin olmuyordu. Bunun nedeninin ufak tefek hırsızlıkları olup olmadığını düşünecek durumda bile hissetmiyordu kendini. Babasına ulaşmanın verdiği ızdıraplı bir hayatın kucağına düşmüş olmak da yormuyordu onu. Küçük ellerine bulaşan günahların giderek artacağını ve babasına ulaşmak adına bulaştığı günahların bir gün boynuna ilmek dolayabileceğini hissedebiliyordu. Aslında sorunu da bu noktada baş gösteriyordu. Boynuna dolanan bir ilmekten sonrası… Ölüm korkusunu duyması için çok küçüktü ve Kagami ölümün ne demek olduğunu bile bilmiyordu. Bir canlının yaşamının son bulmasının fiziki anlamını kavrayabiliyordu elbette, ancak ölümün nasıl bir şey olduğu anlayamıyordu. Gecenin karanlığında ansızın açılan gözleri, ilk sorusunu soruyordu aslında…

Yer yatağından hafif doğrulduğunda, üzerindeki yırtık şilteyi kenara attı yavaşça. Annesinin işleri, en az kendisininki kadar kesattı ve yaşadığı evde bu affedilemezdi. Bu yüzden annesi, üzerine yatması gereken şilteyi küçük evladının bedenini sıcak tutması için üzerine örtmüştü. Kendisi ise sert zeminde, en az zemin kadar sert bir yastıkta uyuyordu. Bir süre öylece bakmakla yetindi annesi küçük çocuk. Ne hissetmesi gerektiğini bilmiyordu, ancak üzgündü. Hak ettiklerinin bu olmadığının farkındaydı, ancak kurallar hayatını çoktan sarmalamaya başlamıştı. Belki de bir ömür boyut hayatını yönlendirecek kurallar, daha doğdu evde gaddar bir şekilde karşısında duruyordu. Öyle ki, gözünün enfeksiyon kaptığı söylenen kadına en son pansumanın ne zaman yapıldığını bile hatırlamıyordu. Ancak içindeki üzüntünün yegane sebebi bu değildi. Orada sessizce ve çaresizce uyuyan kadın, minik oğlunun savrulduğu günahların farkında olmalıydı. Son günlerde eve getirdiği paradaki artış, bir körün bile dikkatini çekecek cinstendi. Fakat kadın sessizdi ve garip bir avuntunun peşinde gibiydi. Nitekim kurallar günahlara savruluşun; günahlara savruluş ise güzel bir yaşantı beklentisinin getirisiydi.

Üzerindeki şilteyi yavaşça annesinin üzerine örterken, gözlerini yavaşça ovuşturmaya başladı minik çocuk. Annesinin hastalığını biliyordu ve bu hastalık sonucunda en iyi ihtimalle annesinin kör kalacağını da. Buna rağmen babasının hor gören tavırlarını sürdürmesine anlam veremiyor, ancak kabullenmek durumunda kalıyordu. Nitekim kural kuraldı ve ev içerisindeki şu anki yaşam koşulları, ortaya koyabildikleri gelir kadardı. Belki de sadece kaybolan güzelliğine rağmen insanların beynine işleyen dili sayesinde bu yaşantıyı hak ediyorlardı. Küçük çocuğun günahlarının getirisi, bu kadarını bile hak etmiyordu.

Şiltenin getirdiği anlık sıcaklık duygusu, kadının bir anda gevşemesine neden oluyordu. Soğuktan katılaşmış vücudu hafifçe gevşerken, annesinin omzunu yavaşça sarsmaya başladı küçük çocuk. Onu uyandırmak istememesine rağmen, sesini duymak istediği belliydi. Birkaç homurtunun ardından tek gözünü açan kadın, minik çocuğun endişeli suratını gördüğü anda yerinden fırlamıştı. Birçok şeyi kabul etse de, hala çocuğuna –belki de sadece şimdilik- düşkündü. Çocuğun suratını avuçlarının arasına alan kadın, korkmuş bir şekilde ne olduğunu sordu usulca. Geceyi uyandırmaktan dahi korkan kısıklıktaki ses tonuyla sorulan soruya minik çocuk “Okaasan… Ölmekten korkmalı mıyım?” diye yanıt vermişti, aynı çekingenlikle. Gören tek gözü hafifçe yaşaran kadın, minik çocuğuna sarılıp onu göğsüne bastırırken “Bunlar nereden aklına geliyor… Yarın çok işimiz var, uyumalısın.” diyordu. Minik çocuğu yavaşça yer yatağına doğru götüren kadın, şilteyi tekrar minik çocuğun üstüne örterken “Sana bir masal anlatmamı ister misin?” diye sorduğunda, minik çocuk gözlerini bir kez açıp kapayarak cevap veriyordu. Kadın, minik çocuğun gümüş rengi saçlarını okşamaya başlarken “Tamam… Ama şimdi gözlerini kapat ve beni öyle dinle.” diyordu. Minik çocuk ise, gözlerini usulca kapatıyordu itaatkar bir şekilde. Gözlerini kapasa da, kulaklarını sonuna kadar kabartmıştı.
Last edited by Amano Kagami on January 27th, 2020, 5:29 pm, edited 2 times in total.
Künye
İsim: Amano Kagami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak (Chuunin)
Ryo: 98.750
Prestij: 8
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Kagami idealleri peşinde olan birisidir. Bu yüzden de köyden kaçmasına sebep olan soruların cevabını bulmayı amaçlamaktadır. Bu sorular kendinden başlayıp dünyaya yayılmaktadır. "Neden" ve "nasıl" şeklindeki bol soruları, bulduğu cevapların peşinden gitmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla Kagami ideallerini realiteye dökmeyi istemektedir.
Özellikler
Izena'daki Ev
Kagami, Izena adlı bir kuytu Yağmur Ülkesi köyünden bir eve sahiptir. Bu ev, onun rahatça saklanabilmesine, dinlenebilmesine ve maceraları arasında huzurlu bir vakit bulabilmesine olanak sağlar. Bu ev sebebiyle Kagami yorgunluğa ve dinlenmeye bağlı olan sağlık sorunlarından daha hızlı kurtulur, Izena'ya kısa sürede ulaşabileceği bir mesafedeyse avlanamaz ve bu evi değerli eşyalarını saklamak için kullanabilir.

Kagami'nin kısa sürede Izena'ya ulaşamayacağı ve avlanabilir olacağı durumlar GM tarafından gerekli turlarda bildirilecektir.

Kagami kurgusal sebeplerle bu eve olan erişimini kaybedebilir.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 6
Potansiyel: 9
Varlık: 7
Zeka: 7

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 2
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 2
[Potansiyel] Ninshuu: 5 (Favori)
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 5
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 5
[Zeka] İzcilik: 4
Mod
Jikangan

Ninjutsu
Raigami no Jutsu (B-Rank)
Ikazuchiwana no Jutsu (C-Rank)
Geliştirme Açıklaması: Tekniğin aktivasyonu için işaretlenen alana birilerinin girmesi gerekirken, yaptığı antrenmanlar sonucunda Kagami işaretlenen alan üzerinde kontrol sağlamıştır. Bu sayede teknik açıklamada yazıldığı gibi kullanılabilirken, Kagami teknik için konulan işarette ufak bir değişiklik yaparak, tekniği tek el Tora mührü ile istediği zaman aktif hale getirerek patlamayı gerçekleştirebilir.

Geliştirme Açıklaması: Tekniğin gerçekleştirilebilmesi için sabit cisimler işaretlenebilirken, Kagami teknik üzerindeki kontrolü sayesinde, canlı cisimlerin üzerine de işaret bırakabilmektedir. Bırakılan işaretin, teknik için sabit cisimlere konulan işaretten bir farkı bulunmamaktadır.

Geliştirme Açıklaması: Teknik için el mühürleri yapıldıktan sonra, Kagami iki elini kullanarak iki işaret bırakabilir. Bu işaretlerin ikisi de aynı olmak zorundadır. Yani bir işaret kendiliğinden patlayan, diğer ise Kagami tarafından yapılacak el mührü ile patlayan cinsten olamaz. Diğer bir deyişle, İki işaret de ya kendiliğinden patlayan cinsten ya da tek el mührü ile patlayan cinsten olmak zorundadır.
Kangehika (C-Rank)
Shunshin no Jutsu (D-Rank)


Taijutsu
Suiseiki (D-Rank)

Genjutsu
Kasumi Juusha (C-Rank)
Kuroshiki (D-Rank)
Okuninushi (B-Rank)


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
User avatar
Amano Kagami
Kaçak
Kaçak
Posts:83
Joined:September 2nd, 2018, 12:45 pm
Künye:

Re: [Geçmiş] Kimura'nın Masalları

Post by Amano Kagami » January 27th, 2020, 5:25 pm

Savaşın hemen öncesinde,
gözlerden uzak,
uzağın ise yakın olduğu topraklarda…

Güneş’in nadiren girdiği ancak buna rağmen sıcak, üç katlı bir konaktı Otane’nin yaşamını sürdürdüğü yer. En son konağından dışarıya ne zaman çıktığını kendisi de hatırlamıyordu. Bunun sebebi yaşı veya zihnini meşgul eden başka şeyler değildi. Otane, sadece düşünmek istediklerini düşünen ve hatırlamak istediklerini hatırlayan biriydi. Kendini mühürlediği kaderi bundan çok daha fazlasını yapmasına imkan tanıyordu, ama ne var ki Otane içtiği andı çiğneyemeyeceğini biliyordu. Kocasının bu dünyadan zamansız göçü, belki de ona kaldırabileceğinden çok daha fazlasını yüklemişti. Fakat Otane bundan şikayet edecek bir karaktere sahip değildi. Aslında bu yapısıydı kocasının ona düşkün olmasının sebebi. İkisinin birlikte yaşamı ve aralarındaki ilişki başlı başına bir öykünün konusu olabilirdi. Sürekli gıptayla bakılmanın verdiği mutluluğu bile sonuna kadar yaşayabilirlerdi. Ölüm bu mutluluğu sonlandırmaya çalışsa da, bu konuda başarılı olduğunu söylemek güçtü. Her şeye rağmen, Otane üç katlı konağının son katında yaşamaktan ve burada var olmaktan mutluydu.

Konağın alt katlarında, Otane’nin sadık hizmetkarları yaşamlarını sürdürüyorlardı. Aslında kendi kanındandı her biri, ancak aralarındaki ilişki, herhangi bir akrabalık ilişkisinden uzaktı. Her ne kadar Otane bu katı zinciri kırarak her bir hizmetkarına adeta evladı gibi kol kanat gerse de, hizmetkarlar nerede durmaları gerektiğini biliyorlardı. Yüzyıllardır süregelen bir teamülü hiçbiri yok edecek cürete sahip değildi. Kaldı ki, hizmetkarlardan hiçbiri de bu teamülden şikayetçi değildi. Hanenin başı Otane’ydi ve onlar da hanenin sürdürülmesi için yaşayan kişilerden ibaretti. Her birinin kaderi, daha doğduklarında yazılmıştı ve kader denilen kavram, Otane ve hanesi için değiştirilemez nitelikteydi. Sahip oldukları kudreti kaderle kıyaslamaları bile en sakıncalı düşüncelerdendi.

Otane ile birlikte konakta sabit olarak yaşayan 12 kişi bulunuyordu. Hanenin geri kalanı, zaman zaman konağa uğruyor, bir kısmı ise konağın yerini dahi bilmiyordu. Otane’nin görevi ise, hanenin sürdürülmesinden ibaretti. Bu yüzden konakta 12 kişi birbirinden değerli hizmetkarlardı. Bunların içinde Otane’nin öz oğlu Shingen de bulunuyordu ve hizmetkarların içerisinde herkesin hürmetle davrandığı birisiydi. Hanenin geleceğinin onda olduğu inan sayısı sadece konaktakiler değildi. Zaman zaman Otane’nin iyi dileklerine mazhar olmak isteyenler dahi, bir gün bu dilekleri Shingen’in ağzından duyacaklarını biliyorlardı. Buna rağmen, Shingen diğer hizmetkarlardan herhangi farklı bir muameleyle karşılanmıyordu. Sabah kalkış, akşam yatış saatleri ile yemek ve antrenman zamanları diğer hizmetkarların nasılsa, Shingen’inki de öyleydi. Genç yaşına rağmen, kendisine biçilen değeri ve mevcut konumunu olgunlukla karşılaması, belki de onu diğerlerinden bir parça öne çıkarsa da, Shingen’in asaleti buna engel oluyordu.

Hizmetkar grubunun en küçük üyesi ise Rintaro isimli biriydi. Anne ve babasının bir gece vakti soyguncu çetesi tarafından katledilişini izlemiş olmasına rağmen, pozitif tavırları bir anda hizmetkarlar arasında saygıyla karşılanmasına neden olmuştu. Otane’nin kapısına geldiğinde, sorgusuz sualsiz kabul edilmiş ve Otane adeta onu kendi evladı yerine koymuştu. Rintaro da, Otane’ye bir anneye karşı hissedilmesi gereken her türlü duyguyu hissederek bağlanmıştı. Ufak haşarılıkları göz ardı edilirse, davranış ve etkileri bakımından Rintaro’nun diğer hizmetkarlardan farklı olduğu söylenemezdi. Genellikle Shingen ile takılarak haneye adapte olmaya çalışıyordu henüz, ancak zaten damarlarında dolaşan kan Otane’ninki olduğu için bu konuda çok da zorlanmıyordu. Belki de bu yüzden, haneye yeni katılmış olmasına rağmen, bir anda herkesle iç içe oluvermişti bile.

Gecenin karanlığı yerine Güneş’e bırakmaya karar verdiği zamanlardandı. Otane, gece boyunca uyumamış ve kapısını çalacak hizmetkarın –ki bu kişinin Shingen olacağını ve beraberinde Rintaro’nun da gelebileceğini biliyordu- ona güzel haberleri vermesini bekliyordu. Hanenin Otane’den sonra en yaşlı üyesi olan Ogai, tüberkülozla uzun süredir mücadele ediyordu ve artık ne bu mücadele için ne de yaşamak için yeteri gücü kendinde bulamıyordu. Birkaç gün önce durumunun fenalaşması üzerine, hanedeki tüm hizmetkarlar onun için seferber olmuştu. Otane ise, bulunduğu kattan aşağıya inmemiş ve aralıklarla durumu hakkında bilgi almıştı. Fakat o gece, Otane hiçbir hizmetkarının kendisine haber getirmemesini istemişti. Hizmetkarlar bu arzuyu yerine getirmiş ve durumu giderek ağırlaşan Ogai’nin her an ölebileceğini dahi Otane’ye iletmemişlerdi. Buna rağmen Otane’nin kulağı, gelecek en ufak bir haber için kapıdaydı. Kendini bir isyankar gibi hissediyordu, zira kaderin farklı bir şekilde tekemmül etmesini arzuluyordu içten içe. Gözyaşları hem kendi isyanı hem de Ogai’nin düştüğü durum nedeniyleydi.

Kapısının iki kez tıklanmasıyla derin bir nefes alan Otane, gözyaşlarını sağ elinin tersiyle hafifçe silmesinin ardından hafifçe toparlıyordu düşen omuzlarını. Bakışlarını penceresinden gördüğü ağaçlardan ayırmadan kapıdaki hizmetkarını odasına kabul eden Otane, camdaki yansımasından görünen siluetine kondurduğu ufak bir tebessümle karşılıyordu hizmetkarı Shingen’i. Yüzünde boğuk bir hüzün bulunan Shingen, donuk bakışlarının ardından gizlediği gözyaşlarını içine akıtırken Otane “Benim değerli Shingen’im… Bir gün hepimizin karışacağı gibi, Ogai’m de zamana karıştı. Belki zaman bizlere verildi, ancak biz sadece zamanın emanetçileriyiz.” diyordu. Shingen bu sözlere karşılık mağrur bir şekilde başını sallamakla karşılık veriyordu, başka yapabileceği bir şey olmadığını bilerek. Ne var ki, Shingen yalnız değildi, Otane’nin de düşündüğü gibi. Shingen’in arkasında beliren Rintaro, hastalığından evvel çok da yaşlı olmamasına rağmen ihtiyar diye dalga geçtiği Ogai’nin bu göçüşünü kabullenebilmiş gibi durmuyordu. Shingen’in aksine, gözyaşları çokta kıyafetlerinin üstünü ıslatacak kadar akmıştı. Hıçkırıklarının arasına sıkıştırabildiği konuşmasıyla “Otane-sama… Ogai-san… Neden? Ben sadece dalga geçiyordum, o kadar yaşlı bile değildi!” diyordu. Bir isyanın ilk fitili niteliğindeki bu sözleri çok kez duymuş olan Otane’nin yüzündeki tebessüm artmaya başlıyordu. Rintaro’nun hıçkırıkları Otane için acı verici olsa da, en iyi tedavinin içten bir tebessüm olduğuna inanıyordu.

Ağaçlara sabitlediği bakışlarını önce zemine, ardından da sırtı dönük olduğu Shingen ve Rintaro’ya döndüren Otane, sıcak bir gülümsemeyle seyrediyordu iki hizmetkarını. Shingen, uzun boylu, fit, yakışıklı ve insana güven veren bir duruşa sahipti. Rintaro ise, daha yeni yeni gelişmeye başlayan bir erkeğin vücuduna sahip, uzun saçlarını toplayan, sevgisini gözyaşlarına bulamış bir gençti. İkisi de bu haliyle, bir evlatta olması gereken her şeyi gösteriyordu Otane için. Yavaş adımlarla iki hizmetkarına –evladına- hareketlenen Otane “Rintaro’m buna kader deniliyor. Hala gençsin… Anlamak ve kabullenmek senin için çok güç, biliyorum. Anne ve babandan sonra, Oiga’mı kaybetmiş olmak sana “neden” diye sorduruyor. Fakat kader bunu istemiyor. Bir gün umarım bunu anlarsın. Çünkü Rintaro’m zaman akmaya devam eder. Birileri zamana karışırken, başka biri zamanı devralıyor.” diyordu. Rintaro’nun hemen önünde duran Otane, Rintaro’nun saçlarını şefkatle okşamaya başlarken aslında iki hizmetkarına –evladına- hitaben “Oiga’m zaman karıştı ve zamanı devralan biri çıktı.” diyordu. Otane’nin ağzından bu cümleyi duymayalı uzun zaman olmuştu Shingen için. Rintaro açısından ise, bu daha ilkti ve onun için çok da anlamlı olduğu söylenemezdi. Bu yüzden Rintaro, gözyaşlarının ardına gizlediği anlamsızlıkla Otane’nin yüzüne baktığında, Otane’nin tıpkı yeni doğum yapmış ve sağlık bir bebeği dünyaya getirmiş bir annenin yaşadığı türden bir mutluluğun sıcaklığını görüyordu. Oiga’nın kaybedilişinin hüznünün yeni bir müjdeyle harmanlandığı bu anda, Otane “Onu bulun, Shingen’im… Ve işte bu kaderdir Rintaro’m… Belki de hanemizin kurucusunun ismiyle kutsanmış biridir… Kimura Kagami… Hayır, hayır… Ona Amano Kagami diyorlar.” diyordu.

Kimura Otane
Image

Kimura Shingen
Image

Rintaro
Image
Künye
İsim: Amano Kagami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak (Chuunin)
Ryo: 98.750
Prestij: 8
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Kagami idealleri peşinde olan birisidir. Bu yüzden de köyden kaçmasına sebep olan soruların cevabını bulmayı amaçlamaktadır. Bu sorular kendinden başlayıp dünyaya yayılmaktadır. "Neden" ve "nasıl" şeklindeki bol soruları, bulduğu cevapların peşinden gitmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla Kagami ideallerini realiteye dökmeyi istemektedir.
Özellikler
Izena'daki Ev
Kagami, Izena adlı bir kuytu Yağmur Ülkesi köyünden bir eve sahiptir. Bu ev, onun rahatça saklanabilmesine, dinlenebilmesine ve maceraları arasında huzurlu bir vakit bulabilmesine olanak sağlar. Bu ev sebebiyle Kagami yorgunluğa ve dinlenmeye bağlı olan sağlık sorunlarından daha hızlı kurtulur, Izena'ya kısa sürede ulaşabileceği bir mesafedeyse avlanamaz ve bu evi değerli eşyalarını saklamak için kullanabilir.

Kagami'nin kısa sürede Izena'ya ulaşamayacağı ve avlanabilir olacağı durumlar GM tarafından gerekli turlarda bildirilecektir.

Kagami kurgusal sebeplerle bu eve olan erişimini kaybedebilir.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 6
Potansiyel: 9
Varlık: 7
Zeka: 7

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 2
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 2
[Potansiyel] Ninshuu: 5 (Favori)
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 5
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 5
[Zeka] İzcilik: 4
Mod
Jikangan

Ninjutsu
Raigami no Jutsu (B-Rank)
Ikazuchiwana no Jutsu (C-Rank)
Geliştirme Açıklaması: Tekniğin aktivasyonu için işaretlenen alana birilerinin girmesi gerekirken, yaptığı antrenmanlar sonucunda Kagami işaretlenen alan üzerinde kontrol sağlamıştır. Bu sayede teknik açıklamada yazıldığı gibi kullanılabilirken, Kagami teknik için konulan işarette ufak bir değişiklik yaparak, tekniği tek el Tora mührü ile istediği zaman aktif hale getirerek patlamayı gerçekleştirebilir.

Geliştirme Açıklaması: Tekniğin gerçekleştirilebilmesi için sabit cisimler işaretlenebilirken, Kagami teknik üzerindeki kontrolü sayesinde, canlı cisimlerin üzerine de işaret bırakabilmektedir. Bırakılan işaretin, teknik için sabit cisimlere konulan işaretten bir farkı bulunmamaktadır.

Geliştirme Açıklaması: Teknik için el mühürleri yapıldıktan sonra, Kagami iki elini kullanarak iki işaret bırakabilir. Bu işaretlerin ikisi de aynı olmak zorundadır. Yani bir işaret kendiliğinden patlayan, diğer ise Kagami tarafından yapılacak el mührü ile patlayan cinsten olamaz. Diğer bir deyişle, İki işaret de ya kendiliğinden patlayan cinsten ya da tek el mührü ile patlayan cinsten olmak zorundadır.
Kangehika (C-Rank)
Shunshin no Jutsu (D-Rank)


Taijutsu
Suiseiki (D-Rank)

Genjutsu
Kasumi Juusha (C-Rank)
Kuroshiki (D-Rank)
Okuninushi (B-Rank)


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
User avatar
Amano Kagami
Kaçak
Kaçak
Posts:83
Joined:September 2nd, 2018, 12:45 pm
Künye:

Re: [Geçmiş] Kimura'nın Masalları

Post by Amano Kagami » February 26th, 2020, 5:07 pm

Savaşın hemen öncesinde
Yağmur Ülkesi'nde patlak verecek savaştan uzakta...

Yağmurun tenimde hissettirdiği soğukla açılan gözlerim gecenin karanlığı ile buluşuyordu. Bu zamansız ve ansız randevuyu sıkça yaşamış olmanın verdiği bezginlikle yerimden doğrulmaya tenezzül etmiyordum bu kez. Sert zeminin sırtımda yarattığı ağrı bile, bu randevudan daha haz verici bir hale gelmişti çoktan, ancak müstakbel partnerim ısrarla anlamıyordu bu sıkılgan tavrımı. Oysa hatırlamak istemiyordum bana dair geçmiş anıları. Tek emelim, kuracağım sorusuz gelecekte var olmakken, geçmişin sorularıyla yüzleşmek can sıkıcılık rütbesinden daha aşağılık bir düzeye inmişti bile. Ne var ki, bırakmıyordu peşimi hiçbir anı ve soru. Durmadan tekrarlanan bir döngünün tekrarlanmasını andırıyordu her şey. Gözlerimi kapattığım ana kadar kulaklarımda yankılanan, gözlerimi ağrıtan anılar, uyku halinde zihnime hücum ediyordu umarsızca. Her bir hücum sonucunda düşen kalelerim bir bir beyaz bayrak çekerken, içimde tek kalan savaşçı olan benliğim gözlerimi açmaya zorluyordu. Anneme ve onun gece anlattığı masallara dair hikayelerin her birini onlarca kez yaşamak ızdırabından kurtulmanın bir yolu bulunmuyordu. Her uyku hali bir savaş meydanıydı ve onlarca kez yenilmiş bir general olarak, önümdeki onlarca savaştan daha mağlup ayrılacağımın bilinciyle yaşamaya çalışıyordum. Bunu bilmek, onca mağlubiyeti tatmaktan bile daha beterdi.

Shiri ile yollarımız henüz yeni ayrılmış sayılırdı. Bir daha görüşüp görüşmeyeceğimizin bile garantisinin olmadığı hayatlarda, bir süre güvensiz yoldaşlar olmuştuk birbirimize. Kendi yollarımıza ayrılacağımız vakit, onun eksikliğini hissedeceğimi hiç düşünmemiştim. Fakat bu katliam dolu gecelerde, yanımda yalnız olmadığımı bilmemi sağlayacak kişilerin olmasını arzuluyordum. Shiri bunlardan birisiydi sadece… Togami… O da mı her gece bunları yaşıyordu acaba? İlk ve son konuşmamızdaki cümleleri sırayla aklımdan geçerken, çektiğim yalnızlığın onda da vücut bulup bulmadığını soruyordum kendime. Anıları peşini bırakmış ve yepyeni bir hayatı kucaklamış mıydı? Benim gibi uykusuzluk çukurunun dibinde nefes alıp vererek mi hayatını idame ettirebiliyordu? Ve en önemlisi, eğer bunları yaşıyorsa nasıl nefes alabiliyordu?

Yerimden hafifçe doğrulurken, bu kez anılarımın baş kahramanı Himura Junichi oluyordu. Beni bu karanlık dehlizlerden çıkarıp bambaşka karanlıklara sürükleyen kahraman… Tüm bu sorulara cevap bulma, köyü ardımda bırakma zırvalıklarının yegane sahibi olan Junichi’ydi ve işin enteresan tarafı, tüm bu zırvalıklarında haklı olmasıydı. Köyden ayrı geçirdiğim her bir gün kendim olduğumu hissediyordum. Fakat artık o kadar kendime dönmüştüm ki, kendim olmayı bile kabullenmek zor geliyordu yorgun zihnime. Her gece bir kez daha geçmiş anmak, geleceğimi parçalara ayırıyordu adeta. Bu yüzden de, Junichi’nin yanımda olmasını istiyordum bu anlarda. Bana söyleyeceği tek bir kelimeye, atacağı bakışa ve işin en acıklı tarafı öylece durmasına muhtaç olduğumu hissediyordum. Baştan beri olmak istemediğim şeylere sürükleniyordum.

Derin bir nefesle ciğerlerimi temiz havayla doldururken, aklımda biriken anıları da boşaltmak istiyordum vereceğim nefesle. Onlarca şey yaşamıştım, birçoğu ehemmiyetli şeyler olmasa bile. Fakat, son zamanlarda sadece çocukken anlatılan masalları anımsamam esas beni rahatsız eden şeydi. Birçok hatıramı canlandırabilecek kapasitede olan zihnim, sanki sadece anlatılan masallara odaklanmış gibiydi. İşin en kötü tarafı ise, bana her bir masalın baş kahramanıymışım gibi davranılmasıydı zihnimdeki dünyada. Ne bir masalı yaşamak isterdim ne de bir kahraman olmak… Fakat her uyku anı, bu arzumun müstakbel katiliydi sadece. Ağırlaşan bakışlarım ve kızaran kulaklarım gerçek dünya ile masallar arasındaki farkı anlatmaya yetiyordu oysa. Ben biçare yaşama peşinde koşan biriydim. Ne bir kahramandım ne de bir masal dünyasında yaşıyordum.

Kulağıma çalınan haberler, Ishigakure’nin kısa bir süre sonra Riaru ile karşı karşıya geleceğini söylüyordu. Bu nedenle bulunduğum toprakların kısa bir süre sonra kanla kaplanacağını biliyordum. Ne Riaru ne de Ishigakure umurumda değildi açıkçası. Sadece kazandığım özgürlüğümü bir oldu bittiyle çöpe atmak istemiyordum. Bu yüzden bu bölgeden uzaklaşmak niyetindeydim. Yolumun nereye çıkacağını bilmesem de, içgüdülerime inanarak ve aklımdaki masallardan kendimi uzak tutarak yürüyordum Yağmur Ülkesi’nin arsız topraklarında. Uyumamak için direnen vücudumla bunu nereye kadar sürdürebileceğimi bilmesem de, güvenli bir bölgede olmam gerektiğine gönülden inanıyordum.

Zihnimin bulanıklığı içerisinde kaybolan adımlarım, küçük bir yerleşkeye geldiğinde yorgunluğumu hatırlatıyordu. İsmi belki de kimse tarafından bilinmeyen, bilinse bile dillendirilmeyen bu küçük yerde kısa bir mola vermenin uygun olacağına inanıyordum. Yaklaşık birkaç saattir öylece yürüyordum ve Güneş hafiften varlığını göstermeye başlıyordu. Karanlığın aydınlığa kavuştuğu vakitlerde, sıcak bir çay ve ardından gelecek anısız bir uyku arzuluyordum. Bu uğurda, ufak bir dükkandan gelen hoş kokular, adımlarımın yönünü değiştiriyordu. Cebimde yiyecek almak için yeteri kadar para vardı. Buna rağmen çoğu zaman hesaplı olmak adına doğanın bize sunduklarıyla yetiniyordum. Fakat bugün hovardaca cebimdeki parayı harcamakta ve sıcak bir çayı mideme indirmekte kararlıydım. En önemlisi de rahat bir yatakta, deliksiz bir uyku çekme konusunda tavizsiz bir duruş sergiliyordum.

Ufak dükkandaki masalardan birine oturup siparişimi verdikten kısa bir süre sonra tüm kokusu içimi ısıtan çay geliyordu önüme. Başımla hafifçe bir teşekkür sunduktan sonra çaydan ufak bir yudum alarak kendime gelmeyi hedefliyordum. Sıcak çayla ısınan içimin bana sunduğu tatlı mutluluğu sonuna kadar çıkartırken, bardağın yarısını görmüş olmanın şaşkınlığını yaşıyordum. Bu hasrete karşı yüzümde dolan tebessüm bir yudum için daha çırpınırken, masama yakın bir yerden geçen garsona konaklayabileceğim bir yer olup olmadığını sordum. Birkaç bina ötede, pek de uğrak olmayan pansiyon tarzı bir yer bulunduğu bilgisine, bahşişi bol tutacağımı ima eden bir bakışla karşılık vermemin ardından bardağımdaki son yudumu da mideme indiriyordum. İçimde yayılan sıcaklığı sonuna kadar yaşadıktan sonra ise, masaya iyi sayılabilecek bir miktar ryoyu bırakıp çıkışa doğru yöneliyordum.

“Amano Kagami?” şeklindeki sesle irkilerek kapının kulpunu birkaç saniye öylece tutarak bekledim. Aklımda bu tanıdık olmayan sesin sahibinin ismimi nereden ve nasıl bildiği konularıyla birlikte, yakayı ele vermiş olup olmayacağım ihtimalleri hızlıca zihnime tecavüz ederken, sesin sahibi “Ben Kimura Shingen, rahatsız olmanı gerektirecek bir durum yok. Sadece konuşmamız gereken şeyler var.” diyordu. Adını vermenin bir sorun olmayacağını düşünen sesin sahibine doğru kafamı döndürdüğüm anda, sarı saçları ve mağrur duruşuyla sesin sahibini görüyordum. Yanında ise, güleç yüzlü, ergenlik dönemini yaşayan uzun saçlı çocuğu gördüğü anda çocuk “Merhaba Kagami-san, Rintaro ben!” diyordu onlarca yıllık bir dost edasıyla. Kendi masalarında oturmakta olan ikiliyi süzen bakışlarım birçok soruyu gizleme arzusundayken kapının kulpunu yavaşça bırakıp davet edildiğim masaya doğru yöneliyordum. Yavaşça kapıya yakın bir sandalyeye otururken, verdiğim karşılığın Rintaro isimli çocuğu bir hayli mutlu ettiğini, Shingen isimli yabancıyı ise rahatlattığını okuyabiliyordum. Ancak önemli olan, bu iki kişinin kim olduğuydu...
Künye
İsim: Amano Kagami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak (Chuunin)
Ryo: 98.750
Prestij: 8
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Kagami idealleri peşinde olan birisidir. Bu yüzden de köyden kaçmasına sebep olan soruların cevabını bulmayı amaçlamaktadır. Bu sorular kendinden başlayıp dünyaya yayılmaktadır. "Neden" ve "nasıl" şeklindeki bol soruları, bulduğu cevapların peşinden gitmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla Kagami ideallerini realiteye dökmeyi istemektedir.
Özellikler
Izena'daki Ev
Kagami, Izena adlı bir kuytu Yağmur Ülkesi köyünden bir eve sahiptir. Bu ev, onun rahatça saklanabilmesine, dinlenebilmesine ve maceraları arasında huzurlu bir vakit bulabilmesine olanak sağlar. Bu ev sebebiyle Kagami yorgunluğa ve dinlenmeye bağlı olan sağlık sorunlarından daha hızlı kurtulur, Izena'ya kısa sürede ulaşabileceği bir mesafedeyse avlanamaz ve bu evi değerli eşyalarını saklamak için kullanabilir.

Kagami'nin kısa sürede Izena'ya ulaşamayacağı ve avlanabilir olacağı durumlar GM tarafından gerekli turlarda bildirilecektir.

Kagami kurgusal sebeplerle bu eve olan erişimini kaybedebilir.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 6
Potansiyel: 9
Varlık: 7
Zeka: 7

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 2
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 2
[Potansiyel] Ninshuu: 5 (Favori)
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 5
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 5
[Zeka] İzcilik: 4
Mod
Jikangan

Ninjutsu
Raigami no Jutsu (B-Rank)
Ikazuchiwana no Jutsu (C-Rank)
Geliştirme Açıklaması: Tekniğin aktivasyonu için işaretlenen alana birilerinin girmesi gerekirken, yaptığı antrenmanlar sonucunda Kagami işaretlenen alan üzerinde kontrol sağlamıştır. Bu sayede teknik açıklamada yazıldığı gibi kullanılabilirken, Kagami teknik için konulan işarette ufak bir değişiklik yaparak, tekniği tek el Tora mührü ile istediği zaman aktif hale getirerek patlamayı gerçekleştirebilir.

Geliştirme Açıklaması: Tekniğin gerçekleştirilebilmesi için sabit cisimler işaretlenebilirken, Kagami teknik üzerindeki kontrolü sayesinde, canlı cisimlerin üzerine de işaret bırakabilmektedir. Bırakılan işaretin, teknik için sabit cisimlere konulan işaretten bir farkı bulunmamaktadır.

Geliştirme Açıklaması: Teknik için el mühürleri yapıldıktan sonra, Kagami iki elini kullanarak iki işaret bırakabilir. Bu işaretlerin ikisi de aynı olmak zorundadır. Yani bir işaret kendiliğinden patlayan, diğer ise Kagami tarafından yapılacak el mührü ile patlayan cinsten olamaz. Diğer bir deyişle, İki işaret de ya kendiliğinden patlayan cinsten ya da tek el mührü ile patlayan cinsten olmak zorundadır.
Kangehika (C-Rank)
Shunshin no Jutsu (D-Rank)


Taijutsu
Suiseiki (D-Rank)

Genjutsu
Kasumi Juusha (C-Rank)
Kuroshiki (D-Rank)
Okuninushi (B-Rank)


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
User avatar
Amano Kagami
Kaçak
Kaçak
Posts:83
Joined:September 2nd, 2018, 12:45 pm
Künye:

Re: [Geçmiş] Kimura'nın Masalları

Post by Amano Kagami » September 11th, 2020, 1:16 pm

Zaman… Artık kendisi için ehemmiyetini yitirmiş bir kelime… Gülen bir çocuğun gerçek mutluluğu… Mağrur bir adamın ifadesizliği… Kendisine inanmayan bir insanın duyduklarına inanmasını bekleyen iki insan sadece… Buna ancak gülebilirdim, başka bir şey yapmak bugüne kadarki yaşamıma ve düşüncelerime hakaretten başka bir şey olamazdı. Bu yüzden vücudumu saran gerginliği bir kenara bırakarak, omuzlarımı silktim sadece. Gevşemenin kollarıma, parmak uçlarıma, dizlerime ve ayak bileklerime kadar gitmesine müsaade ettim. Vücudum gevşedikçe özgürleşen zihnim, suratımda alaycı bir gülümsemeyi beraberinde getiriyordu sadece. Karşımda duran ve kendini Shingen olarak tanıtan adamın onca konuşmasından sonra beklediği tepkinin bu olup olmayacağını düşünmeden, bu gülümsemenin onca hikayeye bir hakaret olup olmayacağını umursamadan ve hepsinden de ötesi, kendimi bile kaile almadan… En son ne zaman bu kadar pervasız olduğumu hatırlayamayacak kadar sualle doluydum. Ancak şu anda, duyduklarım bir suali hak eden cezbedicilikten son derece uzaktı.

Ağzımdan çıkan son bir nefesle gülümsememi daha alaycı bir kıvama getirirken “Size ve hanenize esenlikler diliyorum. Neyi ve kimi aradığınız pek umrumda değil ve aradığınız kişinin gerçekten ben olup olmadığım konusunda da emin değilim. Fakat anlattıklarınız doğruysa, o kişinin ben olmadığını biliyorum.” dedim. Oturduğum yerden yavaşça doğrulurken vücudumun gerilmesine izin verdim. Damarlarımda dolaşan kanın kaynağından memnun olmasam da, kanın bana ait olması benliğimi savunmak için yeterli bir sebepti. Bu yüzden bakışlarımı Shingen isimli adamın üzerinden ayırmadan “Adım Amano Kagami. Ishigakureli Amano Sanjuro ve Amano Yumisa’nın oğluyum.” dedikten sonra dikleşmiş omuzlarımın yarattığı güvenle “Ve öylede kalacağım.” dedim. Başımla verdiğim ufak selamım, Rintaro isimli çocuğun gülümsemesiyle karşılaşırken Shingen isimli adamın yüzündeki memnuniyetsiz havayı okumam çok da zor olmuyordu. Yavaşça masadan avuç içlerimi ayırıp kapıya doğru yönelirken zihnim halen duyduğum saçmalıkları sindirmeye çalışıyordu.

Dükkanın kapısından çıkmaya birkaç adımım kalmışken başlayan ve ardımdan duyduğum son cümleler “Jikangan’ın gerçeklerini değiştiremezsin, Kimura Kagami. Aslını bilmesen de, inkar etsen de… Jikangan’ın sana bahşettiği şey Kimura Kagami olman. Bunu er ya da geç tadacaksın. Dileğim, Otane-sama’nın koruyuculuğunda buna mazhar olman.” oluyordu. Onca gülünç şeyden sonra, Shingen isimli adamın halen daha aynı şeylere inanıyor olması gerçekten akıl alır gibi değildi. Şu hayatıma kadar duyduğum onlarca abuk subuk şey hakkında sorular sormuş biri olsam da, bu duyduklarımın hiçbir soruyu hak etmediği gün gibi ortadaydı. Son duyduklarıma hafif bir göz ucuyla bakışa karıştırdığım gülümseme ile karşılık verdikten sonra dükkandan çıktım. Shingen’in veya Rintaro’nun ardımdan gelmesini beklemeden, gelseler de onlarla iletişime geçmek için ağzımı bile açmaya gerek olmadığını bilerek…

Kimura Hanesi… Kurucusu Kimura Kagami… Benim de bir Kimura Hanesi mensubu olduğum… Muhtemelen kan bağımın annem Yumisa’dan kaynaklandığı… Jikangan… Zamana hükmeden bir göz… Oiga isimli birinin vefatı… Jikangan’ın beni bulması… Otane isimli bir kadının bunları söylemesi… Nereden baksan saçma, tutarsız hikayeler silsilesi…

Küçük bir çocuğun gece yarısı korku dolu yüzünü görebiliyordu. Olmaması gereken bir yere kondurulmuş bir manzara kadar münzeviydi. Çocuğun yüzündeki gerçek korkunun izleri gecenin karanlığını daha da kasvetli kılıyordu. Üzerindeki şiltesini yanındaki kadının üzerine atan çocuğun yaşadığı korkuya rağmen barındırdığı masumiyete hayran hayran bakmak istiyordu sadece. Tek bir şilteyi kadının çocuğuna, çocuğunun da kadına vermesine karşı başka hangi duyguyu hissedebilirdi ki… Derin uykuda olan kadını hafifçe sarsan çocuğun, annesinin sesiyle huzur bulmayı arzuladığını görebiliyordu. Sanki bu manzarada tüm duygular ve hisler elle tutulabilir cinstendi. Çocuğun endişeli yüzü nedeniyle kadının olduğu yerden fırlaması, bir annenin yüreğinin ne denli büyük olduğunu gösteriyordu. Uykusuzluk, yorgunluk gibi kavramların bir anda silinip atıldığı ve saf şefkatin doğduğu bir sahneye, bir mucizeye şahitlik ediyor gibiydi. Çocuğun kısık sesle sorduğu soruyu ilk başta duyamamıştı ve içten içe soruyu tekrarlamasını arzuluyordu. O anda sanki başka bir mucize daha vuku buluyordu ve tüm sahne bir kez daha canlanıyordu kendisi için. Ancak bunu önemsemeden kulaklarını daha keskinleştirdi, bu kez çocuğun sorusunu duyabilmek için. Çekingen bir şekilde ölümden korkması gerekip gerekmediğini soruyordu zavallı çocuk… Bu yaşlarda düşünmemesi, aklına gelmemesi gereken şeyleri dillendiren çocuğun yüzündeki saf korkuyu görmek içini ürpertmişti. Kadının avuçları arasında bulunan çocuğun yüzü, gördüğü en kanlı sahneden bile daha elem vericiydi. Kadın tüm şefkatini göğsünde toplayıp çocuğun başını o şefkat alanına çektikten sonra bir masalı müjdeliyordu. Gerçekliği silip atıp zihni rahatlatabilecek belki de yegane yöntem olarak görüyordu bunu. O anda çocuğun bir komutla kapanan gözleriyle beraber, yüzüne dolan huzuru da fark edebiliyordu. Ölümden korkup korkmamak arasında arafta kalmış ve bu soruyla belki de en şen dönemini terörize etmiş çocuğun huzurlu ifadesi kendisini de rahatlatmaya başladı. Bir masal dinlemek belki kendisine de iyi gelirdi. Bu yüzden kadına odaklandı, eski güzelliğinden eser kalmamış olsa da… Kadın derin bir nefes aldı… Bir masalın ilk giriş cümlesinin ne olacağını bilse de, heyecanla o cümleyi duymak istiyordu. Kendisi için “Bir varmış, bir yokmuş” kadar anlamlı bir kavramı duymayı bu kadar arzuladığına da inanamıyordu. Çocuğun huzuru arttıkça, içinde daha mutlu bir benlik uyanıyor gibiydi. Belki de aradığı “hakikat” buydu. Togami’nin söyledikleri… Aslında her şeyin burada saklı olması…

Kadın masala başlamıştı, o muazzam giriş ile… Sonrası ise daha karmaşıktı, bir masalda olmaması gerekecek şekilde. Masalın kahramanı ne bir prensti ne de bir prenses… Kimura Kagami’ydi kahramanın adı… Az önce duyduğu isimle aynı olması kaderin küstah bir tesadüfü müydü? Tesadüflere ne zaman inanır olmuştu ki? Zihni bulanıklaşıyordu kontrolsüzce… Bedeninin zamana akışına engel olamıyordu, nasıl karşı koyabileceğini bilemese de… Kadının göğsünde huzur bulan çocuk yok oluyordu ve kendisi vücut buluyordu kadının kolları arasında. Başını okşayan kadın kucağındaki çocuğun değişimini önemsemeden tüm şefkatini aktarıyordu ve masalını anlatmaya devam ediyordu. Ancak anlamak ne denli zor olabilirse, o kadar zordu. Bu ne bir rüya ne de bir kabustu… Her şey yaşanıyordu ve yaşananları iliklerine kadar hissediyordu. Küçük çocuk kendi yerine geçip öylece izlerken, onunla göz göze gelmekten bile çekinir olmuştu. Bir şey demek için dahi ağzını açamıyor, kıpırdamaya tenezzül edemiyordu. Birkaç dakika boyunca… Belki de birkaç asır… Kim bilir? Kadın ise “Kimura’nın masalları işte böyle başlıyor.” diyerek sonlandırıyordu cümlelerini. Göğsüne yasladığı başını usulca yastığa bırakırken, uyuduğundan emindi uyanık olmasına rağmen. Kadının başını birkaç kez okşadığını, birkaç damla göz yaşı döktüğü ve küçük çocuğun hala izlemeye devam ettiğini görebiliyordu. Ancak uyuyordu…

Bunca yıldır uyuyor olabilir miydi?
Künye
İsim: Amano Kagami
Yaş: 19
Cinsiyet: Erkek
Element: Raiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak (Chuunin)
Ryo: 98.750
Prestij: 8
Ün: 10
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Kagami idealleri peşinde olan birisidir. Bu yüzden de köyden kaçmasına sebep olan soruların cevabını bulmayı amaçlamaktadır. Bu sorular kendinden başlayıp dünyaya yayılmaktadır. "Neden" ve "nasıl" şeklindeki bol soruları, bulduğu cevapların peşinden gitmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla Kagami ideallerini realiteye dökmeyi istemektedir.
Özellikler
Izena'daki Ev
Kagami, Izena adlı bir kuytu Yağmur Ülkesi köyünden bir eve sahiptir. Bu ev, onun rahatça saklanabilmesine, dinlenebilmesine ve maceraları arasında huzurlu bir vakit bulabilmesine olanak sağlar. Bu ev sebebiyle Kagami yorgunluğa ve dinlenmeye bağlı olan sağlık sorunlarından daha hızlı kurtulur, Izena'ya kısa sürede ulaşabileceği bir mesafedeyse avlanamaz ve bu evi değerli eşyalarını saklamak için kullanabilir.

Kagami'nin kısa sürede Izena'ya ulaşamayacağı ve avlanabilir olacağı durumlar GM tarafından gerekli turlarda bildirilecektir.

Kagami kurgusal sebeplerle bu eve olan erişimini kaybedebilir.

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 4
Kondisyon: 6
Potansiyel: 9
Varlık: 7
Zeka: 7

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 2
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 2
[Potansiyel] Ninshuu: 5 (Favori)
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 5
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 5
[Zeka] İzcilik: 4
Mod
Jikangan

Ninjutsu
Raigami no Jutsu (B-Rank)
Ikazuchiwana no Jutsu (C-Rank)
Geliştirme Açıklaması: Tekniğin aktivasyonu için işaretlenen alana birilerinin girmesi gerekirken, yaptığı antrenmanlar sonucunda Kagami işaretlenen alan üzerinde kontrol sağlamıştır. Bu sayede teknik açıklamada yazıldığı gibi kullanılabilirken, Kagami teknik için konulan işarette ufak bir değişiklik yaparak, tekniği tek el Tora mührü ile istediği zaman aktif hale getirerek patlamayı gerçekleştirebilir.

Geliştirme Açıklaması: Tekniğin gerçekleştirilebilmesi için sabit cisimler işaretlenebilirken, Kagami teknik üzerindeki kontrolü sayesinde, canlı cisimlerin üzerine de işaret bırakabilmektedir. Bırakılan işaretin, teknik için sabit cisimlere konulan işaretten bir farkı bulunmamaktadır.

Geliştirme Açıklaması: Teknik için el mühürleri yapıldıktan sonra, Kagami iki elini kullanarak iki işaret bırakabilir. Bu işaretlerin ikisi de aynı olmak zorundadır. Yani bir işaret kendiliğinden patlayan, diğer ise Kagami tarafından yapılacak el mührü ile patlayan cinsten olamaz. Diğer bir deyişle, İki işaret de ya kendiliğinden patlayan cinsten ya da tek el mührü ile patlayan cinsten olmak zorundadır.
Kangehika (C-Rank)
Shunshin no Jutsu (D-Rank)


Taijutsu
Suiseiki (D-Rank)

Genjutsu
Kasumi Juusha (C-Rank)
Kuroshiki (D-Rank)
Okuninushi (B-Rank)


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Post Reply

Return to “Yağmur Ülkesi”