[Chouwano Kagi] Mestane

User avatar
Chouwano Kagi
Kaçak
Kaçak
Posts:214
Joined:June 4th, 2020, 6:05 pm
Künye:
[Chouwano Kagi] Mestane

Post by Chouwano Kagi » September 25th, 2020, 3:29 am

Yağmurun sesi sanki bu küçücük kulübenin çatısını delip geçiyordu. Kagi küçük camlarının birisinden yeniden dışarı baktı. Kimsenin yakınlardan geçmediğinden emin oldu. Taburesine yeniden oturdu. "Acaba yağmur daha da şiddetlenir mi" diye iç geçirdi. Bu bir kaygı değil tam aksine bir temenni idi. Zira çıkacağı bu yolculukta kendisinin en büyük örtüsü bu yağmur olacaktı. Bir yıldırım yakınlardaki bir ormana muazzam bir gürültü ile düştü. Küçücük kulübenin içi bile bir anlığına bembeyaz olmuştu. Gözlerini kapattı ve Chagama'nın öğrettiği üzere yağmurun ne kadar süre ve ne şiddette yağacağını anlamak için ellerini Zen-Mudra yaptı ve gözlerini kapattı. Şıp şıp şıp. Şıp. Ş-ş-ş.

Yağmur elbette bitmeyecekti ancak uzun bir süre de bu şiddettin üzerine çıkmayacağını öngördü. Örtüsünü başına doladı. Derme çatma bir biçimde sazlıktan yapılmış şemsiyesini de eline aldı. Kulübeye son kez göz gezdirdi. Ufacık bir yerdi burası. Muhtemelen Amegakurelilerin çevreyi gözetlemek için inşa ettiği nöbetçi kulübelerinden birisiydi. İçinde nemden çürümüş tabure dışında hiçbir şey yoktu artık. Kagi kapıyı açtı. Yağmur muazzam bir şiddetteydi. Ayağında çakra yoğunlaştırmak zorunda kaldı. Kapının açılması ile beraber elindeki sazlık şemsiye çoktan paramparça olmuştu. Dışarı çıktı ve kapıyı ittirerek kilidini taktı. İşte gidiyordu.

Yağmur ve rüzgar dolayısıyla gözünü zar zor açabiliyordu ancak bu hızda devam edemezdi. Bahsi geçen Ishigakure-Kirigakure kampının devriyeleri her an buradan geçebilirdi. Rüzgardan uçuşan saçlarını tutarak doladı ve cebinden çıkardığı bir tokayla bağladı. Shinobilerin koştuğu gibi bir postür aldı ve elinden geldiğince bir hızla koşmaya başladı. İlk kez Kusagakure'ye bu kadar yakındı. Eğer yakalanırsa ne diyecekti. Bir yalan ile bunu atlatabilirdi belki. Peki ya ne yalanı söyleyecekti? Mülteci, tüccar, gezgin? Peki ya gelen devriyelerden birisi arkadaşları olursa. O zaman ne diyecekti? Hiçbir yanıtı yoktu, o akıbeti hayal dahi edemiyordu. Öyleyse elzem olan yakalanmamaktı.

Bir süre koşuya devam etti ancak Yağmur etkisini azaltmaya başlamıştı. Yüksekçe bir ağaca çıktı ve çevreye kabaca göz attı. Yakınlarda bir ses yoktu. Daha fazla bekleyemezdi. Belki de kanchi-ninler çoktan onu fark etmişti. "Fazla mı paranoyak oldum acaba?" diye düşündü. Radikal bir karar aldı ve olduğu yere oturdu ve Zen-Mudra yaptı. Bir süre düşüncelerini bastırması gerekiyordu. Korkusunun sebebi yakalanmak ya da birileri tarafından öldürülmek olmadığını biliyordu ancak şu anki bu endişesine ibaret olacak başka bir koşul da yoktu. Derin derin nefes aldı. Birkaç dakika sonra sağ elini göğsüne doğru sol elini ise aşağı doğru götürdü ve iki elini de Jin-Mudra haline getirdi. Gözlerini açtı ve yoluna devam etti.

Az önceki gibi fazla hızlı değildi. Bir yere yetişmek istiyor ya da birilerinden kaçıyor gibi bir hali yoktu. Şu anki tek ihtiyacı onun nerede olduğunu bilmesiydi. Kampı geçmiş miydi? Bu bahsedilen yere yaklaşmış mıydı? Eğer yaklaştıysa ne tarafında kalmıştı bilmiyordu. Yağmuru nispeten daha az dibine düşüren bir ağacın altına geçti ve cebinden bir kağıt çıkardı. Bu kağıda bakarken aklında tutma zahmetine girmediği isim ve yerlerin adını görmeyi ummuştu fakat aksilik bu ya, Yağmur Kagi'nin incecik elbiselerini ezip geçmiş ve kağıttaki mürekkebe nüfuz etmişti. Küçük kağıtı yırttı ve küçük parçalar haline getirdi. Sonra da ağacın dibine attı. Çevresine şöyle bir baktı. Kaybolmuştu.

Aklında bir isim bolca muamma vardı. Zira dinlediği kimse zaten Takarada nedir, bilmiyordu. Kabaca yerlerini bildiren taslak da az önce toprağa geri dönmüştü. "Chagama olsa ne yapardı acaba?" diye düşündü. Chagama, Kagi'nin bu serüvenine zaten en başta karşı çıkardı. Zira o zaten Ateş Tapınağından bu yüzden kovulmuştu. "Shinobi Dünyası'nın barışı arzuladığı tek an savaşmak için biraz dinlenip nefes almak istediği andır." Belki haklıydı, belki haksızdı. Fakat artık fikirlerine karşı geldiği arkadaşları yoktu, ekseriyeti Akatsuki tarafından katledilmiş, Chagama'nın da o muhtemel haklılığı ona yük olmuştu. Kagi ise daha genç ve gördüğü rüyanın etkisinde olan masum bir kızdı. Gördüklerinin gerçek mi yoksa Chagama'nın dediği gibi yalnızca dem-i ahir sırasında zuhur eden hayaller öbeği mi olduğunu ayırt edemiyordu. Fakat bu dem-i ahirin kendisini değiştirdiğine fevkalade emindi.

Onun Chagama'nın yanından ayrılıp bu diyarlarda tecevvül etmesine sebep değişim isteğiydi. Eğer değişim arzulanmazsa insan mutlu olurdu. Eğer insan değişmeyen bir mutluluğun içinde ebed müddet kalırsa o artık insan olmazdı. Işığın kendisine zikrettiği de buydu. Chagama bir değişim istiyordu lakin bunun mümkün olmadığını da bildiriyordu. Kagi yalnızca kendisinin hayalinde tezahür olan dünyayı gerçekleştirmek istemiyordu. Chagama'nın haksız olduğunu da kanıtlamak istiyordu. Bu mazlum topraklarda dolanan bu Takarada söylentisi onun için biçilmiş kaftandı. Eğer umduğu gibi bu zuhur eden inanç kendi ideallerine uyan bir inançsa seve seve katılacaktı. Eğer fikir ayrılığı olursa onları dinleyecek ve yeni bir karar verecekti. Ya kendisini reddedecek ya da onları kendisine katılır hale getirecekti.

Fakat önce kendisini mezkur eşhasa ulaştıracak bir yol bulması daha elzemdi.
Image
Künye
İsim: Chouwano Kagi
Yaş: 18
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak/Chuunin
Ryo: 34.250
Prestij: 1
Ün: 15
Kullanılabilir GP: 5

Motivasyon
Ölüm ölür. Biz ölmeyiz.

Kagi insanların et ve kemiğinin toprağa, ateşe karışmasıyla dünyayı terk edeceğine inanmaz. Zira insan dünya üzerinde yaptıklarıyla yaşar, bir insanın yaşamasının en büyük koşulu da düşünmektir. Eğer ki insanın düşüncesi dünya üzerinde zikredilir ve unutulmaz olursa o kişi ölmez ve dünyaya mutlaka geri döner. Zira Indra ve Asura'yı dünyaya geri gönderen güç verdikleri ant değil geleceğe aktarılan düşünceleridir. Buna binaen Kagi tıpkı İlk Keşiş gibi diğer insanlara yardım etmek ve onların gönlünü kazandıktan sonra dünya hakkında istintâc ettiği bilgi ve birikimlerini geleceğe aktarmak ister. Böylelikle Rinne'yi kırsa dahi ölmeyecek ve ya bedenen ya da fikren dünyada daima var olacaktır.

Korkutan karanlık değil ışıksızlık.

Kagi, Chagama'nın yanında geçirdiği bir yıl boyunca yaptığı meditasyonlar ve istiğrak ettiği iç dünyası ile üç büyük zehirden (Nefis, Nefret ve Cehalet) ve bütünüyle Ku/Çile'den kurtulduğuna inanır. Ruhun(Atman) kaplarının açıldığı ve ruhun mutlak çilesizliğe (Nirvana) gark edeceği sırada zihnini kontrol edememiş ve acı içinde kıvrandıracak derecede zihinsel hasar almıştır. Kagi halen daha gözlerini kapattığında kendisinin mutlak çilesizliğin kapısında olduğunu görmekte, hissetmektedir. Her uykuya dalışında kapıya parmaklarıyla dokunmakta, başını yaslamakta ancak kapıdan içeri bir adım atamamaktadır. Zira ne zaman kapıya doğru bir adım atsa ruhunu sıkıntılar basmaya başlar ve bir damla suyu olmaksızın Kaze no Kuni çölünde on fersah yürümüş gibi terlemeye başlar. Haliyle Ku'dan tam anlamıyla kurtulamadığı için de Rinne'de (Dünya ve Yeniden Doğma Döngüsü) hapis kalmıştır. Lakin işin özü şudur ki Kagi neyden korktuğu hakkında en ufak bir fikri yoktur. Bir bilinmezliğin peşinde parşömenlerden, yazıtlardan, keşişlerden ya da ufacık bir çocuktan edindiği bilgiler ile bilinmezliğini gidermeye çalışmaktadır.
Komplikasyon
Felekte hasılı bir insan.

Kagi, hiçbir varlığa hiçbir koşulda zarar verme gayesine girişmez. Bir kişi ölüm ve şerden gayrı bir şey getirmese bile kişinin ölümü hak ettiğine inanmaz. Eğer uygun koşullar ve dem oluşur da Kagi bir can ile on can arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsa ya onbirini de kurtaracaktır ya da aralarında bir seçim yapmayacaktır. Zira on kişinin katili olmak ile bir kişinin katili olmak arasında bir fark olduğunu düşünmez.
Özellikler

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 5
Kondisyon: 4
Potansiyel: 4
Varlık: 9
Zeka: 6

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 3 *Favori*
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 3


Ninjutsu

Shunshin (D Rank)

Taijutsu

Suiseki Stili (B Rank)
Suiseki: Gekiha (B Rank)

Genjutsu

Teishi no Jutsu (C Rank)

Fuinjutsu: Rank B

Mühürleme Sanatı Rank D: Mühürlenen Enerjiyi Arttırma
Mühürleme Sanatı Rank C: Obje Üstüne Enerji Mühürleme
Mühürleme Sanatı Rank B: Salınım Enerjisinin Artışı

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kunai (1)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Chouwano Kagi] Mestane

Post by GM - Naruto » September 30th, 2020, 5:07 pm

Image

Yağmurun gazabına heba ettiğin küçük kağıdını, küçük parçalara bölüp doğa anaya sunmanın üzerinden bir gün geçiyor. Aklında kalan ufak tefek bir kaç bilgi ile kuzeye doğru ilerlemeni sürdürüyorsun. Yer yer yağmur hızlanıyor bazense tamamen durup kara bulutlar hafifçe aralanıp güneşin seni selamlamasına izin veriyor. Henüz tam olarak zemini çamurlu, iklimi ise bir hayli sert olan bu topraklara ne bedenen ne de ruhen alışmış sayılmazsın. Geriye gidip tekrardan Kusagakure'de yaşadığın o günlere dönmek hiç istemesen bile, bedenin bazen öyle hissetmen için özel bir çaba gösterdiğini düşünüyorsun. Çünkü bazen hayatında hiç ağrı hissetmediğin bölgelerin ağrıyor, bacakların bazen güçten hiç düşmemesine rağmen o çamurlu zeminde biraz daha yürümek istemiyor. Tabii tüm bunların aslında tamamen ruh halinle alakalı olduğunun farkındasın. Tıpkı yağmurun ritmi gibi bazen ruh halin iyi bir durumda olurken bazen gereksiz bir şekilde düşük oluyor ve o anlarda bir çok kez sığındığın gibi Jin-Mudra'ya sığınıyorsun.

Yolculuğunun başlangıcı senin açından şansız geçiyor. Çünkü büyükçe bir ormanda, yağmurun etkisiyle de kayboluyorsun ve yönünü tayin etmen shinobi öğretilerine rağmen neredeyse bir günü buluyor. Hem yabancı topraklarda olman hem de ilk defa bu kadar kuzeye ilerlemiş olman seni böyle bir talihsizliğe düşürüyor. Yaprakları ve dalları geniş büyükçe bir ağacın, kalın bir dalında geceyi geçiriyorsun. Pek rahat bir uyku olmuyor pek tabii, ama en azından kaçak hayatında pekte rahat uyku geçirmediğin için diğerlerinden pekte farklı hissettirmiyor bu sana.

Tutulmuş belinin acısı ile hiçte derin olmayan uykundan uyandığında, yağmurun durduğunu ve geride sadece nem ve ıslaklık bıraktığını fark ediyorsun. Güneş hiç alışık olmadığın şekilde gökyüzünde kendini gösterirken, bir kaç inatçı kuşun cıvıltısı ile tetikleniyor ve daha fazla oyalanmayıp, harekete geçiyorsun.

Bir süre ilerledikten sonra uzunluğu diğer ağaçlara kıyasla biraz daha uzun olan bir ağaca rastlayıp, ağacın tepesine çıkarak yönünü tekrardan tayin ediyorsun.

Hatırı sayılır süre yaşadığın bu topraklar için uzun sayılabilecek bir süre yağmayacağını düşündüğün yağmurun getirdiği rahatlıkla yolculuğuna devam ediyorsun. Yolculuğunun sadece bir saati daha ormanda geçiyor ve nihayetinde kendini ormandan kurtarıyorsun. Sık ağaçlardan sıyrıldığında seni bir nehir karşılıyor. Yağmurun etkisiyle seri bir şekilde akan bu nehir, orman ile kuzeye doğru devam edeceğin yolun arasında. Derinliği akıntıdan ve bolca yağmur aldığından ötürü bulanıklaşan sudan pekte belli olmuyor. Bu yüzden genişliğinin altı metre kadar olduğunu düşündüğün bu nehri bu sert akıntısı ile insanların nasıl geçebildiğini kendince merak edip etrafına şöyle bir bakıyorsun. Nehrin akıntısının aktığı yöne doğru baktığında ise deforme olmuş, oldukça eski taştan bir köprü görüyorsun. 150 metre kadar ötende olan bu yapıya doğru yürümeye başlıyorsun. pek âlâ, bu nehri basitçe ayaklarına chakra vererek geçebileceğinin bilincinde olsan bile, bunun gereksiz bir hareket olacağını düşünüyorsun. Zira kaçak hayatına giriştiğinden beri Kusagakure'de nispeten çok daha rahat geçen hayatına karşın zorlu kaçak hayatında bir çok şey öğreniyorsun. Tutumlu olmak bunlardan sadece birisi. Bu sadece parasal olarak değil, aynı zamanda chakra kullanımı olarak da işliyor sana. Her an her yerde tehlike altında olabilecekmiş gibi hissettiren o tartaklı his, chakranın her bir demine ihtiyacın olacakmış gibi hissettiriyor sana.

Nehrin diğer tarafındaki alan ise gene bir ağaçlık alan, ama dikkatli gözlerin orayı bir kaç saniye dikkatlice taradığında, bu ormanın arkanda bıraktığın kadar sık ağaçlarla kaplı olmadığını ve haliyle pek uzun soluklu olmadığını söylüyor sana. Sorunsuz bir şekilde taştan köprüyü kullanarak nehri aşıp, nispeten bu daha küçük ormana girdiğinde, insanların çokça kullandığını düşündüğün ormanın içerisine doğru ilerleyen çamurlu yolu takip ediyorsun. Bu yol normal bir tempoda yürümene rağmen 15 dakika kadar bir sürede bitiyor ve yol sola doğru kıvrılan başka bir sapakta son buluyor. Haliyle sapağı takip ediyorsun ve sapakta ilerledikçe ormanın üstünde kaldığını fark ediyorsun.

Yol seni sağı ve solu deforme olmuş tarlaların olduğu sulak bir araziye getiriyor. Yürüdüğün yol yağmurdan ötürü çamurlaşmış olsa bile sağında ve solundaki tarlalar gibi su altında kalmamış. Muhtemelen insan eli değmemesinden ötürü bu hale geldiğini düşündüğün tarlalara benzer şekilde olan başka tarlaları da daha önce görmenden ötürü pek şaşırmadan yoluna devam ediyorsun. Öte yandan bunun sebebini gayet iyi biliyorsun. Savaş ve onun beraberinde getirdiği tüm pislikler bu ve benzeri bir çok görüntüye sebep olmakta. Ne tarla biçebilecek insan gücü var ortada ne de o insan gücü olsa bile onlara rahatı sağlayacak bir düzen. Zira haydutların at koşturduğu bu topraklarda korunmadan bu tarz uğraşlara girişmek pekte kolay değil köylüler için. Nitekim ilerleyişin sırasında bir çok yıkılmış yapı görüyorsun. Bunların çoğu ya değirmen ya da bu tarlalarda çalışan eski çiftçilerin konakladığı tek odalı küçük yapılarmış. Şimdi o hallerinden bile eser yok. Ya tamamen çökmüş ya da zar zor ayakta duruyorlar.

Bir saat kadar daha ilerledikten sonra bir kaç günün sonunda ilk defa insanlar görüyorsun. Seninle aynı yolu kullanan bir kaç at arabası geçiyor yanından. Genelde yük arabası olan bu at arabalarında bir ya da iki insan oluyor ve her biri kafasına taktıkları hasır şapkanın altına sığınarak, senle göz teması bile kurmadan yanından geçip gidiyorlar. Bu da sana ileride bir yerde bir kasaba olduğunu düşündürüyor ve bu düşüncen biraz daha ilerlemenin ardından pekte yersiz olmuyor. Tahmini beş kilometre kadar ötende bir kasaba görüyorsun. Biraz rahatlamak ve Takarada hakkında bir şeyler öğrenmek için ideal bir yere benziyor. Hoş kafanı gökyüzüne doğru kaldırdığında güneşin tekrardan kara bulutlarla çevrelenmesi tüm bunlar olmasa bile bu kasabaya sığınmak dışında başka bir şans bırakmayacak gibi duruyor sana.

Zira, yağmur bir kez daha geliyor.
Off Topic
Selam, bendeniz Jirou Ryu. Pasiflik süreniz 48 saattir. Konu ile alakalı her türlü soru ve sorun için özelden ulaşabilirsiniz bana. Umarım keyfi bol, pasifliği az bir konu olur.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Chouwano Kagi
Kaçak
Kaçak
Posts:214
Joined:June 4th, 2020, 6:05 pm
Künye:

Re: [Chouwano Kagi] Mestane

Post by Chouwano Kagi » October 1st, 2020, 4:08 am

Kagi bu orman deryasında kaybolmuştu. Gittiği yeri bilmiyordu, zira güneşin nerede olduğunu bile tespit edemiyordu. Güneş olur da bir anlığına yüzünü gösterse bile hedefinden ne kadar saptığını hesaplayamıyordu. Yürüdü, yürüdü ve yürüdü. "Ne gülünç ama!" diye söylendi. Zira bu manasız yürümece onun için ilk değildi. Mağarada yaşadıkları halen daha dün gibi aklındaydı. Yerinde durdu ve etrafında bir tur atarak çevresine baktı. Acaba bu gördükleri de mi bir hayaldi? Genç kız telaşla ağaçlara dokundu. Hissediyordu, odunu, üzerindeki nemi ve yağmurun bıraktığı kokuyu. İçi bir nebze rahatlasa da, yine bir istiğrak haline olup olmadığı korkusu gönlünün bir köşesine yerleşti.

Kagi bu bilmediği topraklarda savrulmuş bir gemi gibi saatlerce bir o yana bir bu yana teveccüh etti. Fakat bırakın Takarada'nın yanına ulaşmayı bu ormandan dahi bir çıkış bulamadı. Zihnen yürümeye devam etmek istese de ayaklarının bu yolculuğu kaldıracak gücü artık kalmamıştı. Hava ise siyaha bürünmeye başlamıştı. Bulutların arkasına saklanan güneş yeryüzünü tamamen terk ediyordu. Çevresine bakındı ve bir ağaç kovuğu aradı. Birkaç dakika bu tarz bir ağaç arasa da istediğini bulamadı. Arama sırasında gördüğü büyük bir ağacın sağlam bir dalına çıktı. İçindeki huzursuzluk kendi kendine gidecek bir sıkıntıya benzemiyordu. Sakinleşmek için bağdaş yaptı ve iki elini bağrında birleştirerek Zen-Mudra yaptı. Gecenin karanlığı dört bir yanı sarana kadar iç dünyasına çekildi.

Nefes al.
Gördüğüm yalnızca aklımın bana gösterdiğidir. İşte rüzgar esiyor.


Yoksa bir bilinmezliğin içinde mi kaybolmuştu? Bilinmeyen neydi? İlim, deneyim ve anlayışın sınırlarına erişemeyen şey idi. Farklı, tanıdık olmayan, keşfedilmeyen ve tespit edilemeyen. Aklın yalnızca marûf olduklarıyla sınırlıydı. Aklın hiçbir zaman bu denli bir orman, bir yağmur ve çamur deryası görmemişti. Bu yeniydi. Öyleyse...

Nefes ver.
Bırak aklın seni azat olup terk etsin. Bırak rüzgarla gitsin.


Gönlünü ferah tutacak olan gözlerin, kulakların ya da tenin değildi. Onlar gelip geçiciydi. Bu orman malum olacaksa gönlüne olacaktı. Öyleyse git ey gönül! Terk et bu bedeni ve gözlerinle gör. Bu diyar ve alem Kagi'nin gönlünden büyük mü? Kendin gör!

Nefes Al.
Gönül gözünün gördüğü içeridir. Kırmızının sıcaklığı, Işığın sesidir.


Gözlerini aç. Yürü gönlünce. Görmek istediğini görene kadar. Koca bir ağaç, çamura bulanmış yapraklar. Hiç mi güneş yok? Onun yokluğu sen yok dersen yok. Bir nikuman ile kuru peksimetin arasındaki fark ancak sen var dersen var. Ay geceye, Güneş gündüze mi aittir? Yoksa geceler mi Ay'ın, gündüzler mi Güneş'indir? Kimse kimisine iye değildir. İkisi de aynı anda aynı yerdedir. Var olan senin görmek istediğindir.

Nefes ver.
Bırak gitsin rüzgar evinden, limanından. İleriye, ileriye.

Huu.



Kagi yeniden gözlerini açtı. Huzur hali birkaç saniye daha sürse de vücut ile akıl birbiriyle bu kadar içli dışlı olup farklı olan şeylerdi; soğuğun kavurduğu bedenin her yeri tutulmuştu. Bu gerçekliği mızrak gibi saplanan ağrılarla hatırladı. Ağır ağır hareket ederek iki koluyla vücudunu gerdi. İki eliyle birlikte önce baldırlarını sonra da belini ovaladı. Uhrevi sıkıntılarından bir süreliğine daha kurtulmuştu belki Kagi, ancak görünen oydu ki, bir süre de dünyevi sıkıntılar ile boğuşacaktı.

Yağmur dinmiş, güneş açmıştı. Bu topraklardaki nadir anlardandı bu. Kagi "Belki de ben istedim diye." diyerek sarkastik bir gülümseme ile selam verdi güneşe. Vücudunu ovalamayı bırakıp ayaklandı ve yattığı ağacın en üstüne çıkarak kendini araziye oryante etti. Koca ormana kocaman gülümsedi. Sırtında ağrı, yüzünde gülümseme ve gönlünde ferahlık ile işte, yeniden yola çıkıyordu.

~~

Kagi ormanları, nehirleri aştıktan sonra insanlarca kullanıldığında dair ibareler taşıyan bir yolu takip etti. Gerisinde bıraktığı ormana göre devede kulak kalan yeni bir ormanın içine uzanan bu yol Kagi'yi harap hale düşmüş bir memlekete çıkarıyordu. Sürülmemiş, ekilmemiş ve bitap bir halde bulunan nice nice tarlalar da Kagi'yi karşılıyordu. Biraz daha ilerleyince harabat binalar sıklaşıyordu. Kim bilir ne zamandır bu tarlalar gayri-faal haldeydi. Kim bilir kaç kişi geçimini bu tarlalardan sağlıyordu da artık açlık haline düşmüştü. Kagi'nin gözünden bir damla yaş geldi. "Bunu biz yaptık. Yapıyoruz."

Kagi bir süre daha bu ızdırap dolu yolu yürümeye devam etti. Yol uzadıkça israf olan bu zenginliğin büyüklüğü ile daha da muzdarip oluyordu. Çevresini daha fazla görmemek için başını öne eğmiş ve gözlerini kısarak yoluna devam etmişti. Bu sırada Kagi'nin ahenkli yürüyüşü dışında ses çıkmayan bu arazide yeni bir ses zuhur etmişti. Kagi heyecanla arkasını döndü. Bir at arabası geriden kendisine doğru geliyordu. Heyecanla söyleyeceği sözleri, ahengini düşünmeye başladı. Bu gelenlerin bir haydut ya da bir köye ait shinobiler olup olmadığı kaygısı bir anlığına bile aklına gelmedi. Yüzünde sersemce bir gülümseme ile onlara doğru bakmaya başladı. At arabası büyük bir gürültüyle Kagi'ye doğru geldi, Kagi onların duracağını düşünerek elini kaldırarak selam vermek istedi fakat at arabası sanki o hiç yokmuş gibi atına bir kırbaç daha vurdu ve gitti. Kagi çok bozulmuştu. At arabasının arkasından öylece bakakaldı.

At arabasının gittiği yolu takip etmek için adımlarını sıklaştırdı. Zira şu an insaniyetin bulunduğunu düşündüğü tek yer bu yolda izi kalan arabaydı. O arabanın izi kaybolmadan kovalarken arkadan yeni bir at arabasının sesi daha duyulur oldu. Arkasını yeniden döndü ve gelen arabaya doğru "Hey!" diye seslenerek elini salladı. Bu sefer birilerinin kendisine karşılık vereceğini umdu fakat yeni gelen at arabası da öylece geçip gitti. Kagi niye böyle davrandıklarını anlamıyordu ancak at arabalarının sıklaşması ile yakınlarda bir yerleşim alanının olduğu fikrine kabul oldu.

Düşündüğü gibi de ufukta bir yerleşim alanı görünür olmuştu. "Acaba doğru yerde miyim?" diye düşündü. Değilse bile oraya gitmek istiyordu. Zira birkaç gündür bir insan görmemiş, rahat bir yerde uyumamıştı. Kim bilir; belki bir arkadaş bile edinebilirdi. Köyü görmenin rahatlığı ile adımlarını gevşetmişti ancak yüzüne düşen yeni bir damla taneciği ile başını göğe kaldırdı. Bulutlar pek dost canlısı görünmüyordu. Köye gitmekten başka bir şansı da yok gibi görünüyordu. Yağmura yakalanmadan koşar adımlarla köye doğru ilerledi. Köye geldiğinde öncelikle genel insan yapısına kabaca göz atacak ve bir han bulmaya çalışacaktı.
Image
Künye
İsim: Chouwano Kagi
Yaş: 18
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak/Chuunin
Ryo: 34.250
Prestij: 1
Ün: 15
Kullanılabilir GP: 5

Motivasyon
Ölüm ölür. Biz ölmeyiz.

Kagi insanların et ve kemiğinin toprağa, ateşe karışmasıyla dünyayı terk edeceğine inanmaz. Zira insan dünya üzerinde yaptıklarıyla yaşar, bir insanın yaşamasının en büyük koşulu da düşünmektir. Eğer ki insanın düşüncesi dünya üzerinde zikredilir ve unutulmaz olursa o kişi ölmez ve dünyaya mutlaka geri döner. Zira Indra ve Asura'yı dünyaya geri gönderen güç verdikleri ant değil geleceğe aktarılan düşünceleridir. Buna binaen Kagi tıpkı İlk Keşiş gibi diğer insanlara yardım etmek ve onların gönlünü kazandıktan sonra dünya hakkında istintâc ettiği bilgi ve birikimlerini geleceğe aktarmak ister. Böylelikle Rinne'yi kırsa dahi ölmeyecek ve ya bedenen ya da fikren dünyada daima var olacaktır.

Korkutan karanlık değil ışıksızlık.

Kagi, Chagama'nın yanında geçirdiği bir yıl boyunca yaptığı meditasyonlar ve istiğrak ettiği iç dünyası ile üç büyük zehirden (Nefis, Nefret ve Cehalet) ve bütünüyle Ku/Çile'den kurtulduğuna inanır. Ruhun(Atman) kaplarının açıldığı ve ruhun mutlak çilesizliğe (Nirvana) gark edeceği sırada zihnini kontrol edememiş ve acı içinde kıvrandıracak derecede zihinsel hasar almıştır. Kagi halen daha gözlerini kapattığında kendisinin mutlak çilesizliğin kapısında olduğunu görmekte, hissetmektedir. Her uykuya dalışında kapıya parmaklarıyla dokunmakta, başını yaslamakta ancak kapıdan içeri bir adım atamamaktadır. Zira ne zaman kapıya doğru bir adım atsa ruhunu sıkıntılar basmaya başlar ve bir damla suyu olmaksızın Kaze no Kuni çölünde on fersah yürümüş gibi terlemeye başlar. Haliyle Ku'dan tam anlamıyla kurtulamadığı için de Rinne'de (Dünya ve Yeniden Doğma Döngüsü) hapis kalmıştır. Lakin işin özü şudur ki Kagi neyden korktuğu hakkında en ufak bir fikri yoktur. Bir bilinmezliğin peşinde parşömenlerden, yazıtlardan, keşişlerden ya da ufacık bir çocuktan edindiği bilgiler ile bilinmezliğini gidermeye çalışmaktadır.
Komplikasyon
Felekte hasılı bir insan.

Kagi, hiçbir varlığa hiçbir koşulda zarar verme gayesine girişmez. Bir kişi ölüm ve şerden gayrı bir şey getirmese bile kişinin ölümü hak ettiğine inanmaz. Eğer uygun koşullar ve dem oluşur da Kagi bir can ile on can arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsa ya onbirini de kurtaracaktır ya da aralarında bir seçim yapmayacaktır. Zira on kişinin katili olmak ile bir kişinin katili olmak arasında bir fark olduğunu düşünmez.
Özellikler

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 5
Kondisyon: 4
Potansiyel: 4
Varlık: 9
Zeka: 6

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 3 *Favori*
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 3


Ninjutsu

Shunshin (D Rank)

Taijutsu

Suiseki Stili (B Rank)
Suiseki: Gekiha (B Rank)

Genjutsu

Teishi no Jutsu (C Rank)

Fuinjutsu: Rank B

Mühürleme Sanatı Rank D: Mühürlenen Enerjiyi Arttırma
Mühürleme Sanatı Rank C: Obje Üstüne Enerji Mühürleme
Mühürleme Sanatı Rank B: Salınım Enerjisinin Artışı

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kunai (1)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Chouwano Kagi] Mestane

Post by GM - Naruto » October 1st, 2020, 4:11 pm

Kara bulutların hızla güneşi yerle yeksan etmesiyle birlikte sende adımlarını aynı ölçüde hızlandırıyor ve kasabaya doğru koşmaya başlıyorsun. Zeminin çamur olması koşarken seni biraz zorlasa bile bu performansından çokta bir şey kaybettirmiyor. Hızlı bir şekilde kasabaya yaklaştıkça, kasabanın görünüşü senin için daha bir anlaşılır oluyor. Kasaba, küçük bir göletin etrafına daire şeklinde yayılmış bir yerleşim alanı. Tahmini olarak en az 100 haneye ev sahipliğini yaptığını düşünüyorsun, ama pek tabii bu net bir sayı değil. Kasabanın çevresi tamamen çitlerle örülmüş, ama takip ettiğin yolun üzerindeki giriş tamamen açık ve ilerlediğin yol ise görebildiğin kadarı ile kasabanın içinden göletin olduğu yere kadar devam ediyor. Ayrıca sağına ve soluna baktığında tarlaların hâlâ varlığını koruduğunu görüyorsun. Kasabaya ilerledikçe tarlalar daha bir iyileşmiş bir hal alıyor. En azından su altında olmadıklarını görüyorsun, ama herhangi bir işlem görmedikleri de ortada. Bu da sana savaş öncesinde bu kasabanın insanlarının geçimini bu tarlalardan geçindiğini düşünmene neden oluyor.

Zemine düşen ilk yağmur damlasını takiben binlercesinin zemine doğru hızlıca ulaşması ile sende adımlarını hızlandırıyor ve çok geçmeden kendini kasabanın içine atıyorsun. Evlerin bir çoğunun ahşaptan olması dikkatini çekiyor ama bir çoğu isli ve hasarlı. Hatta içinde insanların yaşadığını gördüğün evlere tavanlarından su sızıyor. Sokaklar neredeyse boş sayılır. Oradan oraya koşuşturan bir kaç yaşlı insan dışında, çoğu köyde görmeye alıştığın oyun oynayan çocuklar bile yok. Bunu sert bir şekilde yağan yağmurun sebep olduğunu düşünerek ilerleyişini sürdürüyorsun.

Kasabanın içinde ilerledikçe görüntülerin pek hoş olmadığını görüyorsun. Özellikle bu kasabada zarar görmüş yapıların sayısı, daha önce gördüğün tüm kasabalardan daha fazla. Kuzeye yaklaştıkça bu durum dikkatini çekse bile ilk defa bu kadar çok hasar almış evi bir arada görüyorsun. Bu da sana savaşın sınırlarına ne kadar yaklaştığının bir göstergesi oluyor. İlerleyişini sürdürüyorsun bir han aramak için ve bu seni göletin oraya kadar getiriyor. Gölet köyün tam ortasında, 20 metre genişliğinde. Geldiğin yola bağlı, göletin sağından ve solundan devam eden iki ayrı yol var. Yollardan biri kasabanın ilerisindeki dağlık alana doğru giderken, diğeri ise kasabanın içinden, kasabanın diğer tarafına doğru devam ediyor. Haliyle sen sol taraftaki yolu seçip, kasabanın içerisindeki ilerleyişini devam ettiriyorsun.

Yağmur, tüm kıyafetlerini ve bedenini çok kısa bir sürede sırılsıklam ederken, hafifçe esmeye başlayan rüzgarla birlikte biraz daha hızlanıyor ve en sonunda aradığın yere benzer bir yapı buluyorsun. Geneli tek katlı, müstakil evlerden olan yapılardan daha farklı, üç katlı büyük bir bina seni karşılıyor. İçeriden gelen kalabalık sesten buranın bir han olabileceğini düşünerek içeriye doğru yöneliyorsun. Zira eskiden bir tabelası varsa bile, şu an bu yapının bir tabelası olmaması seni tahmin yürütmeye zorluyor. Neyse ki içeri girdiğinde, tahminin yersiz olmuyor. En az on masaya ev sahipliği yapan, pek büyük bir girişi olmayan bir mekan karşılıyor seni. İçerisi yarı yarıya dolu ve içeri girmenle birlikte kısa bir anlığına tüm gözler sana dönüyor. Çoğunun yerel halktan olduğunu düşündüğün yaşlı güruh rahatsız bir tutumla seni baştan aşağıya süzdükten sonra tekrardan önlerine dönüyorlar.

Gözüne kestirdiğin boş bir masaya oturuyorsun. Oldukça ıslanmış olman, seni ziyadesiyle rahatsız ve üşümüş hissettiriyor. Göz ucuyla insanlara baktığında, Kusagakure'deki hanlarda görmeye alışık olmadığın, ama bu topraklarda pek çok kez şahit olduğun mutsuzluk ve hoşnutsuzluk hali dikkatini çekiyor.

Sana doğru geldiğini fark ettiğin birinin adım sesleri ile tekrardan dikkatini kendinde topluyorsun. Elindeki boş tepsiyle birlikte üzerine doğru gelen atmışlarında, kel ve tombik bir adam, önce içeri girerken beraberinde getirdiğin çamur ve su birikintisine hoşnutsuz bir ifade atıyor, hemen akabinde ise bu görüntüye alışmış olmanın getirdiği bir alışkanlık haliyle baştan aşağı seni süzüyor dikkatli bir şekilde. Kısa bir süre sonra ise, "Hoşgeldiniz." diyor yaşlılığın getirdiği o yorgun ses tonuyla. "Yemek olarak sadece balık suyundan yaptığım sıcak çorbam var." diye sürdürüyor konuşmasını, sen isteyeceklerini sıralamadan önce.

Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Chouwano Kagi
Kaçak
Kaçak
Posts:214
Joined:June 4th, 2020, 6:05 pm
Künye:

Re: [Chouwano Kagi] Mestane

Post by Chouwano Kagi » October 1st, 2020, 9:13 pm

Kagi kasabaya ulaştığında yolda gördüğünden farklı bir görüntü ile karşılaşmıyordu. Harap halde bulunan onlarca ev kasabanın içine giden bu ana yolda bile çok fazla rastlanan bir görüntüydü. Çevresindeki tarlalar az öncekiler gibi kullanılamaz halde olmadığı halde yine de faal değildi. Bu köyde büyük bir geçim sıkıntısının olduğu bariz görünüyordu. Kagi kasabanın içinde gezdikçe harap olmayan evlerde de birilerinin yaşayıp yaşamadığını sorgulamaya başlamıştı. Zira sokaklar boş ve çok sessizdi. Genç denilebilecek kimseyi de daha görmemişti. Çevrede görünenler genellikle bakıma muhtaç ve buradan göçmeye gücü yetmeyecek olan yaşlılardı.

Bir süre daha ilerledikten gölete ulaşmış ve göletin sola uzanan sapağına girerek istediğine benzeyen bir yer bulmuştu. Bu bina genel olarak diğer yapılardan daha büyüktü ve nispeten daha kalabalık bir güruha ev sahipliği yapıyordu. Yine de emin olamamış bir süre gireni çıkanı izlemişti. Bir süre daha bu durumu devam ettirecekti fakat yağmur onu rahat bırakmayacağa benziyordu. Ayaklarını kabaca kapı eşiğine silse de çamur kolayca ayakkabılarından çıkacak gibi durmuyordu. Şalını üstünden çıkartıp suyunu sıktı ardından da daha fazla yağmura maruz kalmamak için de kapıyı açıp içeri girdi.

İçeride bir anda bütün gözler ona döndü. Bu gözler hoş gören bir nazara sahip değildi. Hoşnutsuzluk ve yorgunluk vardı. Derin bir soluk aldı ve içeriye girdi. Üzerinden düşen damlalar yağmurdan çıkınca azalır sanıyordu lakin sırılsıklam olduğu belliydi. İçeride yürüdükçe tahta zemini ıslatıyor ve yerin tozuyla da çamur ediyordu. O ilerledikten sonra içerideki mahalli insanlar da dikkatlerini Kagi'den çekmişlerdi. Belki de Kagi onlara bakmaya bıraktığı için bunu fark etmiyordu.

Usul usul ilerleyerek bir masaya oturdu ve şalını omzundan çıkartarak masanın üstüne koydu. Suyunu daha yeni sıkmıştı ancak şaldan sızan sular masanın bir kenarından yere dökülmeye başlamıştı. Hal böyle olunca yeniden şalı aldı ve dizlerinin üstüne koydu. Dışarıda rüzgara maruz kalınca hissiyatı köreliyordu ancak şu an rüzgarın kesilmesi ile suyun soğukluğunu iliklerine kadar hissetti. İki eliyle kollarını sıvazlamaya başladı. Bu sırada ufak ufak adımlarla gelen ihtiyarı gördü.

Onun yanına gelip kendisini karşılaması üzerine eliyle selam vermek istedi lakin gittikçe daha fazla üşümeye başlıyordu. Bu yüzden başını sallayarak "Teşekkür ederim oyaji!" diye yanıtladı soğuktan titreyen sesiyle. Kaç gündür düzgün bir şey yemiyordu. Hatırlayamadı. İki elini tokat halinde birleştirdi ve başını öne eğerek "Bir tas alabilirsem çok memnun olurum." İhtiyar ayrılmadan önce son bir isteği daha olacaktı. "Bir tane de bez verebilirseniz yaptığım dağınıklığı toparlayabilirim."
Image
Künye
İsim: Chouwano Kagi
Yaş: 18
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak/Chuunin
Ryo: 34.250
Prestij: 1
Ün: 15
Kullanılabilir GP: 5

Motivasyon
Ölüm ölür. Biz ölmeyiz.

Kagi insanların et ve kemiğinin toprağa, ateşe karışmasıyla dünyayı terk edeceğine inanmaz. Zira insan dünya üzerinde yaptıklarıyla yaşar, bir insanın yaşamasının en büyük koşulu da düşünmektir. Eğer ki insanın düşüncesi dünya üzerinde zikredilir ve unutulmaz olursa o kişi ölmez ve dünyaya mutlaka geri döner. Zira Indra ve Asura'yı dünyaya geri gönderen güç verdikleri ant değil geleceğe aktarılan düşünceleridir. Buna binaen Kagi tıpkı İlk Keşiş gibi diğer insanlara yardım etmek ve onların gönlünü kazandıktan sonra dünya hakkında istintâc ettiği bilgi ve birikimlerini geleceğe aktarmak ister. Böylelikle Rinne'yi kırsa dahi ölmeyecek ve ya bedenen ya da fikren dünyada daima var olacaktır.

Korkutan karanlık değil ışıksızlık.

Kagi, Chagama'nın yanında geçirdiği bir yıl boyunca yaptığı meditasyonlar ve istiğrak ettiği iç dünyası ile üç büyük zehirden (Nefis, Nefret ve Cehalet) ve bütünüyle Ku/Çile'den kurtulduğuna inanır. Ruhun(Atman) kaplarının açıldığı ve ruhun mutlak çilesizliğe (Nirvana) gark edeceği sırada zihnini kontrol edememiş ve acı içinde kıvrandıracak derecede zihinsel hasar almıştır. Kagi halen daha gözlerini kapattığında kendisinin mutlak çilesizliğin kapısında olduğunu görmekte, hissetmektedir. Her uykuya dalışında kapıya parmaklarıyla dokunmakta, başını yaslamakta ancak kapıdan içeri bir adım atamamaktadır. Zira ne zaman kapıya doğru bir adım atsa ruhunu sıkıntılar basmaya başlar ve bir damla suyu olmaksızın Kaze no Kuni çölünde on fersah yürümüş gibi terlemeye başlar. Haliyle Ku'dan tam anlamıyla kurtulamadığı için de Rinne'de (Dünya ve Yeniden Doğma Döngüsü) hapis kalmıştır. Lakin işin özü şudur ki Kagi neyden korktuğu hakkında en ufak bir fikri yoktur. Bir bilinmezliğin peşinde parşömenlerden, yazıtlardan, keşişlerden ya da ufacık bir çocuktan edindiği bilgiler ile bilinmezliğini gidermeye çalışmaktadır.
Komplikasyon
Felekte hasılı bir insan.

Kagi, hiçbir varlığa hiçbir koşulda zarar verme gayesine girişmez. Bir kişi ölüm ve şerden gayrı bir şey getirmese bile kişinin ölümü hak ettiğine inanmaz. Eğer uygun koşullar ve dem oluşur da Kagi bir can ile on can arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsa ya onbirini de kurtaracaktır ya da aralarında bir seçim yapmayacaktır. Zira on kişinin katili olmak ile bir kişinin katili olmak arasında bir fark olduğunu düşünmez.
Özellikler

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 5
Kondisyon: 4
Potansiyel: 4
Varlık: 9
Zeka: 6

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 3 *Favori*
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 3


Ninjutsu

Shunshin (D Rank)

Taijutsu

Suiseki Stili (B Rank)
Suiseki: Gekiha (B Rank)

Genjutsu

Teishi no Jutsu (C Rank)

Fuinjutsu: Rank B

Mühürleme Sanatı Rank D: Mühürlenen Enerjiyi Arttırma
Mühürleme Sanatı Rank C: Obje Üstüne Enerji Mühürleme
Mühürleme Sanatı Rank B: Salınım Enerjisinin Artışı

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kunai (1)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Chouwano Kagi] Mestane

Post by GM - Naruto » October 2nd, 2020, 10:50 am

Konuşmaya başlamanla birlikte adam bir kez daha seni baştan aşağıya süzüyor, ama bunu yaparken ondan herhangi bir art niyet sezemiyorsun. Tamamen soğuktan titreyen sesine ve vücuduna verilmiş bir tepki gibi gözüküyor. Bu noktada hafif bir şaşırma emaresinin izleri beliyor suratında, ama bu çabucak yok olup yerini düz bir ifadeye bırakıyor. Sen konuşurken bir kaç kere seni onaylarcasına kafasına sallıyor ve siparişini verdiğin kısımdan sonra söyleyeceklerinin bittiğini sanıp usulca arkasını dönüyor. Ama sen bir kez daha söze girerek onu durduruyorsun ve bu noktada bir kaç adım masadan uzaklaşmış olan yaşlı adam, geniş omzunun üstünden attığı bir bakışla seni dinlemeyi sürdürüyor.

Sen yeri temizlemeyi teklif ettiğinde, bir kez daha yüzünde şaşırma emarelerini görüyorsun, ama bu sefer çok daha belirgin ve net. Bir kaç saniye boş boş sana bakıyor ve ardından hafifçe tebessüm ediyor. Bu seni şaşırtıyor çünkü uzun zamandan sonra ilk defa içten bir şekilde gülümseyen birini görüyorsun. Adam başını bir kaç kere sallayıp, bu hareketini takdir ettiğini gösterdikten sonra: "Teşekkür ederim evladım." diye söze giriyor, bu noktada sen başta teklifini kabul ettiğini sanmış olsan da, yüz ifadesinden konuşmasını sürdüreceğini anlıyorsun ve araya girmiyorsun. "Ama bu benim işim. Eğer bu işi sana yaptırırsam, bu lanetli günler olması gerektiğinden çok daha yavaş geçer." Yüzünde ani bir değişim seziyorsun. Savaş, bu yörelerdeki her insan gibi, bu yaşlı adamı da pek yormuş. Yüzündeki o mağdur ve bıkkın ifadeden bunu gayet iyi anlayabiliyorsun.

Adam kafasını hafifçe öne doğru eğip, minnetini tekrardan gösterdikten sonra boştaki eli ile belini tutarak barın arkasındaki mutfağa doğru yönelip, kapıdan içeri girerek gözlerden kayboluyor.

Beş dakika kadar sonra tekrardan kendini gösteren yaşlı adam, bu sefer elindeki tepsi dolu bir şekilde sana doğru geliyor. Bir kase dolusu dumanı üstünde tüten çorba, yanında üç dilim kadar ekmeği ve istememiş olsan bile gene sıcak olduğunu anladığın bir bardak içecek aç olan karnını hafiften coşturuyor. Masana geliyor ve usulca tepsidekileri masanı diziyor. Çorba, krem renginde, balık gibi kokuyorken, bardaktaki şey bir kaç bitkinin karışımından oluşmuş çay gibi geliyor sana. Ekmekler ise hafif bayatlamış olmasına rağmen, yenmeyecek gibi değil. Sen, tüm odağını yemeklerine vermişken, adam sana doğru bir battaniye uzatıyor. "Al evladım, belli ki bu topraklardan değilsin. Yağmur sert vurmuş sana, hastalanma." diyor, sesindeki iyi niyeti ve şefkati iliklerine kadar hissediyorsun. Gözlerinde ise hafif bir parıldama var, sanki geride kalmış anıları hatırladığını gösteren.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Chouwano Kagi
Kaçak
Kaçak
Posts:214
Joined:June 4th, 2020, 6:05 pm
Künye:

Re: [Chouwano Kagi] Mestane

Post by Chouwano Kagi » October 2nd, 2020, 2:49 pm

Köye geldiğinden beri ilk kez tebessüm eden bir çehre görüyordu. Köyün zor bir dönemden geçtiği ortadaydı ancak Kagi anlamıştı ki bu hüzün bir iyi niyet zerresiyle yırtılıp atılabiliyordu. İhtiyarın gülümsemesi ile bir süreliğine de olsa üşümesi geçmişti fakat ihtiyarın sözlerine devam etmesi üzerine üşümesini biraz da ürpertiyle birlikte yeniden hissetti. Kagi yaşlının ne demek istediğini anlamamıştı. Lanetli günler de ne demekti? Adamın yüzündeki o tebessüm toz olup uçmuş ve yerini yeniden kasvetli bir ifade almıştı. Kagi hafifçe başını salladı, başka da bir şey demedi. İhtiyarın da selam verip belini tuta tuta içeriye doğru gitmesini acıyla izledi.

"Kader denilen şey neydi? Bir kitaba yazılmış kahin sözleri mi? Yoksa güzelce bir tepeye yerleşen şahsın yaptığı gözlemler mi?"

"Bilmiyorum" dedi, Kagi. "Ama değişebildiğini biliyorum."

Kagi bir yandan kollarını ısıtırken bir yandan da zemine boş boş bakıyor, bir şeyler düşünüyordu. "Lanet" ile kastedilen neydi? Bu yalnızca savaş günlerini tarif eden bir kelime gibi hissettirmemişti. Bu günlere sebep olan sanki savaşlarımız değil de sanki savaşlara neden olan asıl etkenin lanet olduğu gibi bir his oluşmuştu içinde. O bunları düşünürken kendisine doğru gelen ayak sesleri ile tefekkürü bitti. İhtiyar, Kagi için üstünde dumanı tüten bir tas çorba, çay ve ekmek getirmişti. Yüzünde küçük bir çocuğu andıran gülümseme ile ihtiyara doğru döndü Kagi. Gülümsemek hakkıydı zira gerçekten uzun süredir bir ev yemeği yememişti. Kagi iki elini birleştirerek teşekkür etmeye hazırlanıyordu ki ihtiyar bir battaniye uzattı. Kagi'nin üşüdüğü çok belliydi ancak hiç birisinin gelip de kendisine bir battaniye ikram edeceğini düşünmemişti. Kagi'nin gözleri parlamıştı bilmukabele ihtiyar da kendisine nazar ediyordu. Gözlerinde hüzünle karışık bir suret vardı. Kagi tebessüm etti. İçi yemeğe başlamak için can atıyordu, zira balık kokusu onun iştahını daha da kabartmıştı ancak o ihtiyar yine yanından ayrılmadan önce bir sual sormak istedi.

"Bu topraklardan, hüzün bırakıp handan, -ı alan nedir? Sizlerin ve bu yerin, laneti nedir, yâ oyaji?"
Last edited by Chouwano Kagi on October 6th, 2020, 12:44 am, edited 1 time in total.
Image
Künye
İsim: Chouwano Kagi
Yaş: 18
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak/Chuunin
Ryo: 34.250
Prestij: 1
Ün: 15
Kullanılabilir GP: 5

Motivasyon
Ölüm ölür. Biz ölmeyiz.

Kagi insanların et ve kemiğinin toprağa, ateşe karışmasıyla dünyayı terk edeceğine inanmaz. Zira insan dünya üzerinde yaptıklarıyla yaşar, bir insanın yaşamasının en büyük koşulu da düşünmektir. Eğer ki insanın düşüncesi dünya üzerinde zikredilir ve unutulmaz olursa o kişi ölmez ve dünyaya mutlaka geri döner. Zira Indra ve Asura'yı dünyaya geri gönderen güç verdikleri ant değil geleceğe aktarılan düşünceleridir. Buna binaen Kagi tıpkı İlk Keşiş gibi diğer insanlara yardım etmek ve onların gönlünü kazandıktan sonra dünya hakkında istintâc ettiği bilgi ve birikimlerini geleceğe aktarmak ister. Böylelikle Rinne'yi kırsa dahi ölmeyecek ve ya bedenen ya da fikren dünyada daima var olacaktır.

Korkutan karanlık değil ışıksızlık.

Kagi, Chagama'nın yanında geçirdiği bir yıl boyunca yaptığı meditasyonlar ve istiğrak ettiği iç dünyası ile üç büyük zehirden (Nefis, Nefret ve Cehalet) ve bütünüyle Ku/Çile'den kurtulduğuna inanır. Ruhun(Atman) kaplarının açıldığı ve ruhun mutlak çilesizliğe (Nirvana) gark edeceği sırada zihnini kontrol edememiş ve acı içinde kıvrandıracak derecede zihinsel hasar almıştır. Kagi halen daha gözlerini kapattığında kendisinin mutlak çilesizliğin kapısında olduğunu görmekte, hissetmektedir. Her uykuya dalışında kapıya parmaklarıyla dokunmakta, başını yaslamakta ancak kapıdan içeri bir adım atamamaktadır. Zira ne zaman kapıya doğru bir adım atsa ruhunu sıkıntılar basmaya başlar ve bir damla suyu olmaksızın Kaze no Kuni çölünde on fersah yürümüş gibi terlemeye başlar. Haliyle Ku'dan tam anlamıyla kurtulamadığı için de Rinne'de (Dünya ve Yeniden Doğma Döngüsü) hapis kalmıştır. Lakin işin özü şudur ki Kagi neyden korktuğu hakkında en ufak bir fikri yoktur. Bir bilinmezliğin peşinde parşömenlerden, yazıtlardan, keşişlerden ya da ufacık bir çocuktan edindiği bilgiler ile bilinmezliğini gidermeye çalışmaktadır.
Komplikasyon
Felekte hasılı bir insan.

Kagi, hiçbir varlığa hiçbir koşulda zarar verme gayesine girişmez. Bir kişi ölüm ve şerden gayrı bir şey getirmese bile kişinin ölümü hak ettiğine inanmaz. Eğer uygun koşullar ve dem oluşur da Kagi bir can ile on can arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsa ya onbirini de kurtaracaktır ya da aralarında bir seçim yapmayacaktır. Zira on kişinin katili olmak ile bir kişinin katili olmak arasında bir fark olduğunu düşünmez.
Özellikler

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 5
Kondisyon: 4
Potansiyel: 4
Varlık: 9
Zeka: 6

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 3 *Favori*
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 3


Ninjutsu

Shunshin (D Rank)

Taijutsu

Suiseki Stili (B Rank)
Suiseki: Gekiha (B Rank)

Genjutsu

Teishi no Jutsu (C Rank)

Fuinjutsu: Rank B

Mühürleme Sanatı Rank D: Mühürlenen Enerjiyi Arttırma
Mühürleme Sanatı Rank C: Obje Üstüne Enerji Mühürleme
Mühürleme Sanatı Rank B: Salınım Enerjisinin Artışı

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kunai (1)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Chouwano Kagi] Mestane

Post by GM - Naruto » October 6th, 2020, 12:23 am

Gülümsemen ve minnet duyan tutumun, adamın hüzünlü bakışlarını hafifçe aydınlatıyor. Nitekim gözlerinin içine dikkatlice baktığında, sana baktığında adamın kaybettiği bir şeylerini anımsadığını görebiliyorsun. Bir kaybın acısıyla birlikte oluşan o tekrardan bir araya gelme hissi, tam olarak anlayabileceğin ya da nitelendirebileceğin bir şey değil, ama adamın bakışlarına bir kılıcın çeliğine işlenmiş kadar net ve ömürlük olan bu ifade olabildiğince hissetmene neden oluyor. Bunu anlamana neden olan şeyin, shinobi öğretileri ya da kendi becerilerinle alakalı olmadığına ise oldukça eminsin. Bu adam, bir şeyleri saklama ihtiyacı duymuyor, pek tabii o kadar devasa duygular biriktirmiş gibi gözüküyor ki yarım asrı geçmiş bu fani yaşamında, istese istemese de bunları saklayamıyor gibi.

Adam hafifçe tebessüm edip, büzülmüş dudakları ile nazik bir baş selamı verdikten sonra görevinin başına dönmek üzere hareketleniyor, ama o sırada önünde mis gibi kokan yemeğin cezbedici cazibesine karşın sükunetini koruyor ve adam henüz bir kaç adım atmışken, bir kez daha onu durdurup sualini iletiyorsun. Bunun üzerine adam duraksıyor ve bir kaç saniye öylece önüne bakıp, sana doğru dönmüyor.

Bir kaç saniye sonra ise düşmüş bir yüz ifadesi ile sana bakınıyor. Kötü anıları hatırlamış olmanın getirdiği o rahatsızlık ile ellerinin hafifçe titrediğini görebiliyorsun. "Savaş..." diye giriyor konuşmaya fakat istemsizce yutkunması sözünü devam etmesine engel oluyor. "Savaş başta gözümüzü korkutmadı. Shinobiler arasında gelip geçici bir şey sandık. Hayatlarımızı etkilemez... İlk aylar öyle de oldu." duraksıyor ve o an yüzünde böyle bir düşünceye kapılmanın onun üzerinde ne kadar pişmanlık uyandırdığını görebiliyorsun. "Bir oğlum vardı. Uyarmıştı beni, gitmemiz gerektiğini söylemişti. Ama onu dinlemedim, bir çocuğun yersiz telaşı olarak gördüm." Titreyen ellerini zorla sıkıp, yumruk yapıyor. Ellerini öyle sıkıca sıkıyor ki, o yumruğu birine oturtmak istediğini anlayabiliyorsun. Biraz daha süzünce, yumruk atmak istediği kişinin kendisinden başka kimse olmadığını da gözlemliyorsun.

Hafifçe sakinleştiğinde, tekrardan gözlerinin içine bakıyor ve o an gözlerindeki tüm hayat ışığı sönmüş adam, tok ve yorgun bir ses tonuyla: "Ve bu bana bir oğula mal oldu. Ben de bundan sonraki yaşamımda kalan tüm günlerimi lanetli saydım." sözü bitiyor, daha fazla konuşmak istemiyormuş gibi gözüken bir tavırla sırtını bir kez daha sana dönüyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Chouwano Kagi
Kaçak
Kaçak
Posts:214
Joined:June 4th, 2020, 6:05 pm
Künye:

Re: [Chouwano Kagi] Mestane

Post by Chouwano Kagi » October 6th, 2020, 9:33 pm

Kagi sualini ilettikten sonra gözlerini adama dikti. Bazı yaraları deştiğinin farkına da adam sessizleşince fark etti. Kaybedilenler, acı ve zulüm. Savaş denilen şeyden korkmamak ne büyük gamsızlıktı. Ölümü, acıyı ve sefaleti bir oyuncak sanan, kendisine dokunmazsa varlığını bile umursamayacak olmak ne büyük gafillikti. Peki ya onu arzulayanlara ne demeliydi? Gücü, nefreti ve savaşı arzulayanlar, ne acınası sarhoşlardı. Keşke bilselerdi. Yaşlı adam bu gerçeği oğlunu kaybedene kadar anlamamıştı. Ödediği ceza ne büyüktü. Kagi bunu hiçbir zaman anlamayacaktı. Zira hiçbir zaman savaş denilen lanetin arzulayıcısı olmayacaktı.

İhtiyar, çocuğundan bahsetmeye başlayınca Kagi başını masaya doğru pişmanlıkla eğdi. Bayat ekmeklerden birini alarak yavaşça böldü. Malumu ilam etmenin bir faydası yoktu. Kagi bu lanetin ardında bir maksat aramıştı lakin yanılmıştı. Adama acıyan gözlerle bakarak yaralarını deşmeye, daha da üzerine gitmeye gerek yoktu. Adam sözünü bitirince bir şeyler demek üzere ağzını açtı ama bir şey demedi. Başını kaldırarak ihtiyarın arkasından baktı ve "Sorduğum için özür dilerim oyaji." dedi, hazin bir ses tonuyla. İki elini birleştirdi ve masaya doğru başını eğdi. Sessizce "İtadakimas." diye söylendi ve böldüğü ekmek parçasını ağzına attı.

Bir gencin ölmesi belki bir lanetti ancak lanetlenen kimseler, geride kalanlardı. O laneti geçerli kılanlar, kabul edenler de bir başkası değildi. Dünyevi ihtiras ve saplantılar Kagi gibi bir genç tarafından edilecek bir telkin ile yok olmayacaktı. Kagi de bunun farkındaydı; belki de ihtiyar da. Zira bu ihtiyarı kendisi yapan bu saplantı ve belki ihtiraslarıydı. Yok olamazlardı. En azından... Şimdilik.
Image
Künye
İsim: Chouwano Kagi
Yaş: 18
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Kaçak/Chuunin
Ryo: 34.250
Prestij: 1
Ün: 15
Kullanılabilir GP: 5

Motivasyon
Ölüm ölür. Biz ölmeyiz.

Kagi insanların et ve kemiğinin toprağa, ateşe karışmasıyla dünyayı terk edeceğine inanmaz. Zira insan dünya üzerinde yaptıklarıyla yaşar, bir insanın yaşamasının en büyük koşulu da düşünmektir. Eğer ki insanın düşüncesi dünya üzerinde zikredilir ve unutulmaz olursa o kişi ölmez ve dünyaya mutlaka geri döner. Zira Indra ve Asura'yı dünyaya geri gönderen güç verdikleri ant değil geleceğe aktarılan düşünceleridir. Buna binaen Kagi tıpkı İlk Keşiş gibi diğer insanlara yardım etmek ve onların gönlünü kazandıktan sonra dünya hakkında istintâc ettiği bilgi ve birikimlerini geleceğe aktarmak ister. Böylelikle Rinne'yi kırsa dahi ölmeyecek ve ya bedenen ya da fikren dünyada daima var olacaktır.

Korkutan karanlık değil ışıksızlık.

Kagi, Chagama'nın yanında geçirdiği bir yıl boyunca yaptığı meditasyonlar ve istiğrak ettiği iç dünyası ile üç büyük zehirden (Nefis, Nefret ve Cehalet) ve bütünüyle Ku/Çile'den kurtulduğuna inanır. Ruhun(Atman) kaplarının açıldığı ve ruhun mutlak çilesizliğe (Nirvana) gark edeceği sırada zihnini kontrol edememiş ve acı içinde kıvrandıracak derecede zihinsel hasar almıştır. Kagi halen daha gözlerini kapattığında kendisinin mutlak çilesizliğin kapısında olduğunu görmekte, hissetmektedir. Her uykuya dalışında kapıya parmaklarıyla dokunmakta, başını yaslamakta ancak kapıdan içeri bir adım atamamaktadır. Zira ne zaman kapıya doğru bir adım atsa ruhunu sıkıntılar basmaya başlar ve bir damla suyu olmaksızın Kaze no Kuni çölünde on fersah yürümüş gibi terlemeye başlar. Haliyle Ku'dan tam anlamıyla kurtulamadığı için de Rinne'de (Dünya ve Yeniden Doğma Döngüsü) hapis kalmıştır. Lakin işin özü şudur ki Kagi neyden korktuğu hakkında en ufak bir fikri yoktur. Bir bilinmezliğin peşinde parşömenlerden, yazıtlardan, keşişlerden ya da ufacık bir çocuktan edindiği bilgiler ile bilinmezliğini gidermeye çalışmaktadır.
Komplikasyon
Felekte hasılı bir insan.

Kagi, hiçbir varlığa hiçbir koşulda zarar verme gayesine girişmez. Bir kişi ölüm ve şerden gayrı bir şey getirmese bile kişinin ölümü hak ettiğine inanmaz. Eğer uygun koşullar ve dem oluşur da Kagi bir can ile on can arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsa ya onbirini de kurtaracaktır ya da aralarında bir seçim yapmayacaktır. Zira on kişinin katili olmak ile bir kişinin katili olmak arasında bir fark olduğunu düşünmez.
Özellikler

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 5
Kondisyon: 4
Potansiyel: 4
Varlık: 9
Zeka: 6

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 1
[Potansiyel] Ninshuu: 1
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 3 *Favori*
[Varlık] Sosyalleşme: 4
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 3


Ninjutsu

Shunshin (D Rank)

Taijutsu

Suiseki Stili (B Rank)
Suiseki: Gekiha (B Rank)

Genjutsu

Teishi no Jutsu (C Rank)

Fuinjutsu: Rank B

Mühürleme Sanatı Rank D: Mühürlenen Enerjiyi Arttırma
Mühürleme Sanatı Rank C: Obje Üstüne Enerji Mühürleme
Mühürleme Sanatı Rank B: Salınım Enerjisinin Artışı

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Kunai (1)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Chouwano Kagi] Mestane

Post by GM - Naruto » October 9th, 2020, 10:06 pm

Yağmurdan nasibini almış bedenin oturduğun kuru masa da, ıslaklığını yavaş yavaş yitirirken görevini kulaklarına devrediyor adeta. Dışarıda iyice hızlanan yağmur, gökyüzü ile yer küre arasında mekik dokurken oldukça ses çıkarmaya başlıyor. Adeta zemini, acımasız bir seyisin atını kırbaçlaması gibi kırbaçlıyor yağmur. Tıpkı senin, sohbeti getirdiğin nokta sonrası gün yüzüne çıkmış anılar ve acılar tarafından kırbaçlanan adam gibi. Adam, iyiden iyiye uzaklaşıyor senden ve son anda sarf ettiğin sözlere rağmen duraksamayıp, sadece tepsiyi tutmayan boştaki elini havaya kaldırarak bir kaç kez sağa sola önemsiz olduğunu söylercesine sallıyor. Sen ise bu tutum karşısında daha fazla olayı uzatmayıp, hızlıca burnunu işgal etmiş kokuların kaynağı olan yemeğine odaklanıyorsun.

Ağzına attığın ekmek parçasının hafiften tatlandırılmış bir şekilde, buğdayla yapıldığını anlıyorsun. Pek tabii ekmek taze değil, bayat ve bu yüzden ekmeği sade bir şekilde tüketmek yerine, çorbaya banarak tüketmeye başlıyorsun. Bu sayede hem ekmeğin bayatlığı yok olurken hem de balık çorbasının aroması ekmeğe geçince daha lezzetli oluyor. Yer yer bu şekilde bazense düz kaşıklayarak çorbanı tüketiyorsun, çaydan ise zaman zaman ağzını temizleme ihtiyacı duyduğunda yudumlar alarak tüketiyorsun.

Yemeğini afiyetle yediğin bu anlarda ise yağmurun sesinden ve içerideki sohbet eden yaşlıların çatallaşmış ses tonunun dışında, yeni bir ses duyarak irkiliyorsun. Hanın kapısı gıcırdayarak içeriye doğru açılırken, içeri iki tane cüppeli insan giriyor. Kafaları kapüşon ile örtülü olan bu ikili, bir kaç saniye etrafa göz attıktan sonra senin masanın iki öte sağında bulunan ve nispeten diğer masalardan çok daha uzak olan boş bir masaya oturuyorlar.

Her ikisi de masaya oturduktan sonra kapüşonlarını çıkartıyor. Her ikisinin de erkek olduğunu bu anda görüyorsun. Biri diğerine göre daha yakışıklı ve eli yüzü düzgün, kirli sakallı beyaz bir adamken, diğeri bu topraklardan olmadığını oldukça belli eden esmer bir ten rengine sahip. Keskin bir yüz hattını destekleyen sivri bir çenesine sahip olmasına rağmen koca burnu ve anlı yakışıklı gözükmesini oldukça engellemiş.

Etrafla hiç ilgilenmiyorlar ve kısa bir an seni onları süzdüğünü fark ettiklerinde bile oralı olmayıp, ellerini birbirine ovuşturup ısınmaya çalışıyorlar.

O sırada, yaşlı adam elinde bir paspas ile hanın mutfağından dışarı çıkıyor. Kapıya doğru yönelirken, içeriye yeni girenlerden beyaz tenli olan: "Babalık, önce bizle ilgilensen? Açlıktan perişan olduk yahu!" diyor tiz bir ses tonuyla. Yaşlı adam olduğu yerde duraksayıp, kapının önündeki çamurları işaret ediyor: "Şimdi silmezsem kurur zeminde. Kuruyunca çıkması zor oluyor. Şurayı bir halledeyim hemen sizle ilgileneceğim." diye cevap veriyor sakin ve saygın bir tonda. Bunun üzerine cevabı beyaz olandan beklerken, bir anda esmer olan lafa dalıyor: "Arkadaşım senden bir şey rica etti Oyaji! İki dakika işimizi gör, iki dakika da bu havada çamur kurumaz merak etme." diyor agresif bir tonda. Yaşlı adam önce zemine bir bakış atıyor ardından yeni müşterilerine, bir kaç saniye boş boş etrafına baktıktan sonra iç çekerek onların masasına doğru yöneliyor, bir eliyle belini tutarken.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Yağmur Ülkesi”