[Kusagakure - Operasyon] Sayama Kumo & Kumo Sakuma & Kasumikage Teki

User avatar
Kasumikage Teki
Kusagakure
Kusagakure
Posts:343
Joined:October 22nd, 2018, 2:54 am
Künye:
Re: [Kusagakure - Operasyon] Sayama Kumo & Kumo Sakuma & Kasumikage Teki

Post by Kasumikage Teki » May 22nd, 2019, 5:06 pm

Dostuna bağırıp, iletmek istediklerini bitirdikten sonra tüm dikkatini tekrar düşmanlara vermişti Teki. Hazırlık yakalandıkları saldırı onların düzenini bozmuş ve planlama şanslarını ellerinden almıştı. Sadece gördüklerine odaklanır hale gelmiş ve kendilerini kötü duruma düşürmeye hazır bir halde saldırıya geçmişlerdi. Shinobi dünyasında belki de en yapılmaması gerekeni yapıyorlardı. Düşünmüyor ve ölüme davetiye veriyorlardı kendi elleriyle.

Teki'nin işine gelmişti bu durum. Pek güvenmediği jutsularından olan Bousen'i kullanacaktı ve düşmanın dikkatsizliğine sahiden ihtiyacı vardı. Kılcal görevinde karşılaştığı kendo kullanıcısının bu jutsuyu katanası yardımı ile ikiye keserek engellediği geldi aklına. Biraz güveni sarsıldı tekrardan. Gereksiz düşünceleri kafasından kovmak istercesine titredi vücudu istemsizce. Ağzından püskürtmeye başladığı kesici su kütlesi en öndeki elemanın karın boşluğunu delip geçtiği gibi farkına vardı durumun bir kez daha. Kendisini ezik görmesinin ona bir yararı yoktu. Aksine kendine duyacağı güvenden ve Sakuma'nın yanından olmasından alacağı güç ile düşmanları halledebileceğini bilmesi gerekiyordu. İkinci düşmanı da karın bölgesinden yaraladığı gibi vücuduna dolan güven ve adrenalin duygusu ile bırakmıştı gereksiz düşünceleri. İkinci adamın da aldığı yara ile yere düşmesinin adından sıra üçüncü düşmana gelmişti. Diğerlerinin yenilişini gördüğü için çok daha temkinliydi bu rakip. Öyle ki sağa doğru sıçrayarak Teki'nin saldırısından kaçmayı başarmıştı. Teki adamı mıhlayabilmek için jutsusunun yönünü değiştirecekti ki, içine dolan güven duygusu arka çaprazındaki sıcaklık duygusu ile kendini belli etmişti.

Teki'den kaçabilmeyi başaran adam suya yakalanmamıştı ancak alevden olan bir ejder başı tarafından vurulmuş, yutulmuş ve sürüklenmeye başlamıştı. Bousen'i durdurduğu gibi bir rahatlama kaplamıştı Teki'nin içini. Başarılı bir hamle yapmıştı ve tam zorda kalacağı zaman Sakuma yardıma yetişmişti. Akademi günleri geldi aklına. Sakuma ve Rei ile ilk tanıştıkları gün. Sahi... İlk ettikleri muhabbeti hatırlamıyordu bile. Hatta ne zamandan beri Rei olmadan yaşadıklarını bile unutmuştu. Sanki hiç var olmamıştı gibi hissetti o an. Hayatından çıkıp giden biricik dostunun yokluğuna alışmıştı. Aynı şekilde Sakuma ile gelişen dostluğuna da şaşırıyordu. Sanki hayatının başından beri onu tanıyor gibiydi. Ne zaman arkadaş olduklarını, ne zaman dost olduklarını, kayıplara karşı birbirlerini nasıl kolladıklarını, korkmadan ve tereddüt etmeden ona hayatını ne zamandan beri emanet edebilecek seviyeye geldiğini bilemiyordu. Kumo Sakuma sanki hayatının başından beri yanındaydı ve hayatının başından beri en değer verdiği kişilerdendi. Ona sahip olduğu için çok şanslıydı Teki. Alternatif bir dünyada Sakuma olmasaydı büyük ihtimalle Teki de tek parça halinde kalamazdı...

Sakuma'nın jutsusu sayesinde oluşan ejder başının mancınığa çarpması ile beraber büyükçe bir patlama doldurmuştu alanı. Etkisiyle hem çevre mancınıkları aleve bulamış, hem de patlama kuvveti ile dağılan parçalar yakındaki bir çadırı tutuşturmuştu. Teki de nasibini almıştı patlamadan. Etki ile geriye doğru savrulmuş ve dengesini kaybetmişti. Bir eli ile açılmamasını umduğu yarasını tutarken aniden Fuuma'ya kaymıştı gözleri. Büyük beyaz kaplan aniden önünde belirmiş ve Sakuma'nın başladığı işi bitirmeye gelmişti. Fuuma'nın belindeki geniş kesik çarpmıştı gözüne Teki'nin. Kaplanı zorluyor olduğu belliydi. Fakat Fuuma tüm haşmeti ile görevine devam ediyordu. Belli ki son enerjisi ile aktif ettiği Daitoppa ile önce Teki'nin yüzüne hoş bir esinti çarpmıştı. Sonra ise mancınıkları sarmış alevleri hareketlendirmiş ve çıldırmalarına sebep olarak sağlam durumdaki çadırlarında yanmasını sağlamıştı. Bulundukları surların içerisi artık yangın yerine dönmüştü. Çıldırmış alevler çadırları bir bir ele geçirmeye, mancınıkları işlevsizleştirmeye başlamıştı. Sağlam çadırlardan bağrışma sesleri geliyordu.

Cephedekilerin durumu merak konusuydu. Acaba onlara yardımcı olabilmiş miydi Teki ve Sakuma? Gyaku ne durumdaydı. Düşmanlar belli ki gelmeye devam edeceklerdi. O zaman Teki de savaşmaya devam edecekti. Zafer için, Kusagakure için ve bitmemiş hikayesi için...

Heybetli beyaz kaplanın yalpalanması ve zorlandığını belli etmesi ile Teki'nin yüzünde bir mutsuzluk belirmişti. Savaş alanı en çok onu zorlamıştı. Fakat hem Sakuma'yı, hem de Teki'yi kurtarmıştı Fuuma. Artık geri dönmeye ihtiyacı olduğu belliydi.

"Her şey için teşekkürler Fuuma! Sana hayatımı borçluyum!"

Arkaplanda savaşın konseri devam ediyordu. Sanki bu konserde hayatının başında beri Teki'nin mağruz kaldığı bir olguymuş gibiydi. Artık dikkatini çekmiyordu. Onu germiyordu. Karşısına çıkan düşmanların hayatlarını ellerinden almaya ve ölümden dönmeye alışmıştı. Evini unutmuş ve geri döneceğinden habersizdi. Daha 1 saat bile geçmemişti Kumo'nun ölümünün üzerinden. Fakat onu bile unutmuştu. Silah arkadaşının cansız bedeni artık zihninde kayıtlı bir görüntü değildi. Köye dönene kadar da hatırlayamayacaktı belkide. Buna rağmen üstünde anlamsız bir baskı vardı. Birisi tarafından izlenme hissi. İrkilerek arkasına bakmıştı Teki. Surların üstünde toplam yedi kişi onları izliyordu. Ellerinde silahları, yüzlerinde az önce ölen silah arkadaşları yüzünden oluşmuş sinir. Bekliyorlardı. Saldırabilirleri ancak yapmıyorlardı. Teki ve Sakuma'yı izleyen ve üstlerinde baskı kuran onlar değillerdi. Aksine. Onlar bu baskının sebebini biliyor gibi duruyorlardı.

Aniden alevlerin hareketlendiğini ve ortalarında bir girdap oluştuğunu görmüştü Teki. Girdabın orta yerinde bir kanal açılmış ve sonrasında koca bir deliğe dönüşmüştü. Yerini bir tünele bırakırken aniden yok olmuş ve alevlerin önünde bir silüet ve bir gölge belirmişti. Silüet yavaşça netlik kazanırken siyah giyimli, neredeyse kıyafeti ile aynı siyahlıkta saçlara sahip olan bir shinobi belirmişti karşılarında. İşlemeli kıyafeti, kara pelerini ve kınında hazır beklettiği wakizashisi ile büyük bir tehdit aurası yayıyordu etrafına. Ayrıca sağ gözünde anlamsız bir ışıltı vardı. Büyüyen, küçülen ve hareketine devam eden bir ışıltı. Kesinlikle iyi bir işaret değildi bu. Arkasında ise zar zor görülen başka biri vardı. Hatta orada olup olmadığı bile belli değildi bu ikinci kişinin. Pek seçilemeyen suratına taktığı ANBU maskesi orada olduğunun tek kanıtı gibiydi. Acaba asıl tehdit o muydu? Yoksa siyahlı olan mı?

Siyahlı shinobi belinde hazır tuttuğu wakizashisini yavaşça kınından çıkarırken içini bir heyecan kaplamıştı Teki'nin. Gyaku halen ortalıkta yoktu. Karşısındaki kişinin de basit bir Kendocu olmadığı belliydi. Kılıcını çıkardığı gibi gözündeki ışıltının hareketlenmesi Teki'nin otomatik olarak savunma pozisyonuna geçmesini haber etmişti. Patlama yüzünden geri savrulduğu için yere sapladığı katanasından uzaktaydı. Sırtında asılı duran Kitsune'yi tutmuştu kabzasından. Henüz çıkartmamıştı ancak gerekli olacağını anlayabiliyordu.

"Rakuo Washi"

Adam daha wakizashisini yarım çıkartmışken iki omzunun üstünde uzunca ikişer ışık hüzmesi belirmişti. Katlanmış, kıvrılmış ve sonunda parlayan beş wakizashiye dönüşerek Teki'nin hiç ummadığı bir şekil almışlardı. Karşısında kesinlikle normal bir rakip yoktu ve sahip olduğu kenjutsu yeteneklerinin yeterli gelip gelmeyeceğinden emin değildi. Kendisine aşıladığı güven halen yerindeydi. Fakat yenilecekse bile hak eden bir düşmana yenilecek olmanın garip duygusuyla da kaplamıştı.

"Funbo!"

Adamın omzunda oluşan beş wakizashiden ikisi hareketlenmiş ve mükemmel bir düzensizlikle ilerlemeye başlamıştı. Sağa gidiyor, sola gidiyor, zikzaklar çizerek Teki ve Sakuma'ya doğru ilerliyorlardı. Kitsune'yi kınından çıkardığı gibi iki eli ile sağlam bir şekilde tutmuştu Teki. Sakuma ile arasındaki boşluğu kapatmalıydı. Yarasını çok zorlamamayı umarak geriye doğru sıçrayacak ve Sakuma'nın yanına varmaya çalışacaktı. Bunu yaparken aynı zamanda gözleri ile wakizashileri takip etmeye odaklanacak ve kendisini savunabilmeyi deneyecekti. Gyaku'ya ihtiyaçları vardı. Sahiden Gyaku'ya ihtiyaçları vardı...
Image
ImageImageImage ImageImageImageImageImageImage


Künye
İsim: Kasumikage Teki
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Element: Suiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 30.000
Prestij: 2
Ün: 29
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Bilinmek ve Saygı duyulmak; Teki her zaman saygı duyulan bir insan olmaktan keyif almıştır. Her zaman daha güçlü olmak, tebrik edilmek ister. Bu yüzden de shinobiliğe çok önem verir. Her zaman kendisinin seviye olarak üstünde birileri olacağının bilincindedir ve bu duygu onun çalışmalarına daha fazla enerji harcamasına sebep olur.

Komplikasyon
Karanlık; Karakter Kusagakure ile Riaru arasında geçen savaşta yoğun zihinsel saldırılara maruz kalmıştır. Saldırılar sebebiyle, karakter karanlık ortamlarda sanrılar görmektedir.
Karakter yoğun çabalar sonucunda sanrıları bir nebze de olsa def edebilmeyi başarmıştır. Karakter eğer bir kaç metre önünü görebileceği bir ışık kaynağına sahipse sandırlara negatif bir etki altında kalmadan karşı koyabilir. Bu mesafenin altında, karanlık karaktere ne kadar yakınsa sanrıların şiddeti o kadar artar. Eğer karakter zifiri karanlıktaysa sanrılar standart kuvvetlerine ulaşır.
Sanrılar karaktere olmayan silüetler ve sesler şeklinde gelir. Bu sanrılar karakterin stres seviyesini hızla arttırır, rasyonel düşünmesini engelleyebilir. En ağır şeklinde karakterin bir ışık kaynağı bulana kadar kaçmasına sebebiyet verebilir.

Özellikler

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 6
Kondisyon: 6
Potansiyel: 6
Varlık: 6
Zeka: 5

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 3
[Çeviklik] Akrobasi: 3
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 3
[Kondisyon] Form: 8 (2. Favori)
[Potansiyel] Ninshuu: 7 (1. Favori)
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 2
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 1


Kekkei Genkai
Dokuton; Kyousui No Yoroi
Atlama;Zırh Rekleksi

Ninjutsu
Suiton; Suiwa
Suiton; Mizurappa
Suiton; Bousen No Jutsu
Ninpou; Kage Bunshin no Jutsu
Ninpou; Shunshin
Ninpou; Otonaku Ashi no Jutsu
Ninpou; Kuchiyose no Jutsu; Hiyaki


Taijutsu
Shigure Stili (A-Rank)
Shigure Kenjutsu; Hadan
Shigure Kenjutsu; Hade
Suiseiki Stili (C-Rank)
Suiseiki: Kaidan


Genjutsu

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Katana; Kitsune (İyi Kalite) (Aile Yadigarı)
Kar Küresi (Görev Hatırası)
Özel Üretim Siyah Termal Tulum
Özel Üretim Matara
Özel Üretim Bacak Aparatı (x2)
Özel Üretim Koruyucu Gözlük
Minik El Feneri
Zippo Çakmak
2 Kan Hapı (Normal)
1 Çakra Hapı (Normal)
2 Kondisyon Hapı (İyi)
2 İyileştirici Hap (Normal)
1 Yemek Hapı (Normal)
3 Kunai (Normal Kalite)
5 Shuriken (Normal Kalite)
5mt. Sentetik Misina (Normal Kalite)
1 Patlayıcı Parşömen (Normal Kalite)
2 Sis bombası (Normal Kalite)

User avatar
Kumo Sakuma
Posts:68
Joined:October 17th, 2018, 8:22 pm

Re: [Kusagakure - Operasyon] Sayama Kumo & Kumo Sakuma & Kasumikage Teki

Post by Kumo Sakuma » May 22nd, 2019, 5:39 pm

Düşmanlara doğru yolladığı sıcak kütle, beklediğinden çok daha fazlasını alıp götürdü ilerlerken. Teki'nin tekniğinden kaçan birini de yutarak mancınıkla buluşmasını izledi Sakuma. Çıkan patlamayı, patlamanın etkisiyle fırlayan parçaların etraftaki diğer mancınıklara, daha da önemlisi arkadaki çadırlardan birine sıçrayarak onları da alevler içine almasını zevkle izledi.

Fuuma'nın tekrar görüş alanına girdiğini fark etmesiyle ancak alabilmişti gözlerini alevlerden. Çok değil, henüz bir kaç dakika önce gördüğü haline kıyasla pek de iyi durumda sayılmazdı. Saldırısını yapmaya hazırlanırken duyduğu elektrik seslerinin Fuuma'nın rakibinden geldiğini biliyordu, ama bu seslerin hedefiyle buluşmuş bir tekniğe ait olduğunu şimdi anlıyordu. Fuuma'yı böyle görmek Sakuma'nın yüreğini burkmuştu. Dostunun ne kadar güçlü, dayanıklı ve dirayetli olduğunu hatırlatması gerekti kendine, odağını kaybetmemek için. Fuuma da bunu kanıtlarcasına, kendini toparlamak için Sakuma'nın yanından ayrılmadan önce savaş alanına son bir kez daha izini bırakmak istiyordu belli ki. Çıkardığı şiddetli rüzgar, henüz sönmemiş alevleri harlayarak inanılmaz bir hızla etrafa yayılmalarını sağlamıştı. Sakuma'nın kırmızı gözlerinden yansıyan alevler sanki koşuşturarak ve dans ederek etraftaki diğer mancınıkları ve çadırları da yutuyor, hepsi tek bir alev kütlesi halinde birleşiyordu. Ortalık cehenneme dönmüştü.

Sakuma gözlerini Fuuma'ya çevirdi. Koca dostunun nefes nefese kalması yüzünden hızlıca inip yükselen göğsüne baktı, ardından yarasının büyüklüğünü ve ciddiyetini tayin etmeye çalıştı. Güç bela, bir şekilde oturdu yerinde Fuuma. Sakuma'yla göz göze geldiler. Sakuma dostuna minnettar olduğunu belirtir bir şekilde gözlerini kapadı. Büyük ihtimalle yarasından çok Sakuma'yı burada bırakmak konusunda endişeliydi Fuuma. Sakuma'nın umduğundan çok daha fazla yardımcı olmuştu bugün, çok da iyi bir iş çıkarmıştı bu şahane yaratık. Tüyleri gibi bembeyaz bir duman bulutuyla birlikte kayboldu. En azından Fuuma güvendeydi artık, savaş daha çok kızışmadan zarar göremeyeceği bir yere gitmiş olması Sakuma'nın içini rahatlatıyordu bir nebze de olsa.

Fuuma'nın ayrılışıyla birlikte tuhaf bir his kaplamıştı ama tüm benliğini. İlk anda belki de yalnız hissettiğini düşündü. Şu anda ateş hattının ardında, düşman surlarının içinde, devasa alevlerin ortasında bir tek Teki ile kendisi vardı. Gyaku'dan bihaberlerdi, Fuuma gitmişti, arkalarından gelen birliklerin durumu hakkında hiçbir fikirleri yoktu. Hatta arkalarında bir birlik kalmış mıydı, bundan bile emin değildi. Etrafında tehdit unsuru olabilecek her şeyi ateşe vermişti, Teki ile kendisinin de bu sıcak duvarın içerisinde güvende hissetmesi gerekirdi aslında. Yanan çadırlardan sağ kurtulanların bu duvarı aşmasına imkan yoktu. Yine de, belki de artık kulağının alıştığı savaş seslerinin arkaplanda hala devam ediyor olmasından, tehdit altında hissetmekten alıkoyamıyordu kendini.

Tam da o anda gördü. Alevlerin ortasında bir hareketlenme. Alevlerin nizamlı dalgalanma örüntüsünü bozan, küçük bir girdap. Bir an küçük bir açıklık, sonraki an koca bir tünel. Ardından görüş alanında beliren bir silüet, ve arkasında başka bir gölge.

Silüet yavaş yavaş netlik kazandı. Uzun, ince, siyahlara bürünmüş bir adam. Yalnızca tek bir gözünü görebiliyordu Sakuma - o gözde de kesinlikle iyi haberler vermeyen bir parıltı vardı. Alevlerle ahenk içinde hareket eden bir ışıltı. Bu insanın içini devasa bir huzursuzlukla kaplayan adamın silüeti belirginleştikçe, arkasındaki gölge de netleşiyordu. Sakuma, suratının yalnızca yarısını görebildiği bu gölgenin ANBU maskesi taktığını fark etti. Ama öndeki adamın ağır varlığı ile arkadaki parlak alevler arasına saklanıyordu bu gölge, bir hayal bile olabilirdi aslında. Artık silüeti belirginleşmiş bu siyah saçlı adam çok daha büyük bir tehditti belli ki.

Henüz olayın şokunu atlatamamış, karşısında beliren bu iki varlığa dair gözlemlerini bitirememişken, gözünde tuhaf bir ışıltı taşıyan bu adam çoktan wakizashisini kınından çıkarmış ve Sakuma'nın daha önce şahit olmadığı bir tekniğe başvurmuştu bile. Adamın omuzlarından yükselen iki ışık hüzmesi bir şekilde beş tane havada sabit duran wakizashiye dönüşmüş, tüyler ürpertici bir "Funbo!" komutundan sonra ise iki tanesi Sakuma ve Teki'ye doğru hızla yol almaya başlamıştı. Sakuma bu wakizashilerin tuhaf bir rota izlediğini fark etti, doğrudan üzerlerine gelmiyorlardı. Garip zikzaklar çizerek ilerledikleri için varış süresini kestirmek çok zordu. Ama Teki'nin çarpışmasının çok daha erken olacağı barizdi.

Sakuma ne yapacağını kestirmek için hızla Teki'ye çevirdi başını, Kitsune'yi çoktan kınından çıkarmıştı bile. Fuuma olmadan kendini korumanın en hızlı yolu, en basit olan olurdu. Elini belindeki ekipman çantasına atarak son kunaiyi eline aldı ve bacaklarını omuz genişliğinde açarak pozisyon aldı. Her ne kadar zikzaklar çizerek geliyor olsa da, en azından wakizashi hedefi vuracak kadar yaklaştığında bunu anlayabilir, son anda zıplayarak wakizashinin ıskalamasını sağlayabilirdi. Eğer bu tuhaf wakizashi bir şekilde çok keskin dönüşler yaparak kendisini takip edebiliyorsa, o zaman kunaiyi kullanarak wakizashiyi sektirmeye çalışacaktı. Fuuma'nın yokluğunu bu kadar hızlı hissedeceğini tahmin etmemişti.
Image
Künye
İsim: Kumo Sakuma
Yaş: 18
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 180.000
Prestij: 4
Ün: 17
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Kurallar & Güçlenmek: Yaşadığı kayıpları, değer sarsılmasını ve benlik problemlerini unutmak için kendini görevlere ve shinobilik felsefesine vermiştir ve bu sayede ailesinin empoze ettiği hırsı ve mükemmeliyetçiliği köyün yararına kullanabileceğini fark etmiştir. Shinobi dünyasındaki kurallar daha sağlamdır, daha gerçektir. Onu yüzüstü bırakacak yalanlar yoktur. Ayrıca takımında verdiği kayıpların ardından, karşısına çıkan tüm tehlikelerle başa çıkabilecek kadar güçlü olmaya yemin etmiştir. Hem kendini, hem de tek dostu Teki’yi korumalıdır. Eğer çok iyi bir shinobi olursa, daha zor ve kritik görevleri yerine getirmesi gerekir – bunu da seve seve yapacaktır.

Komplikasyon
Karanlık: Karakter Kusagakure ile Riaru arasında geçen savaşta yoğun zihinsel saldırılara maruz kalmıştır. Saldırılar sebebiyle, karakter karanlık ortamlarda sanrılar görmektedir. Bu sanrılar genel olarak savaşla ilgili anıları içerirken, ileri seviyede korku nöbetlerine dönüşebilir. Karakter bu etkiler nedeniyle karanlık ortamlarda sağlıklı kararlar veremeyeceği gibi zihinsel kapasitesi düşmektedir. Özellik, komplikasyon etkilerinden kaçınıldığı sürece geçici olup; etkilerin yoğun bir şekilde görülmesi durumunda iyileşme süresi uzamaktadır.



Image



Özellikler

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 5
Kondisyon: 6
Potansiyel: 4
Varlık: 5
Zeka: 7

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 2
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 3
[Varlık] Empati: 3
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 3
[Zeka] İzcilik: 1


Kontrat
Fuuma | B-Rank | Kaplan

Ninjutsu
Shunshin | D Rank | Ninpou
Kullanıcı bir elinin işaret ve orta parmağını dışarı açar ve vücudundaki chakraya odaklanır. Ardından, kullanıcı aşırı hızla hareket etme kabiliyetini kazanır. Genelde kullanıcıya bakan kişiler onun birden yokolduğunu görür, ancak teknik sadece aşırı hızdan oluşmaktadır. Kullanıcı çevresel etmenleri kullanarak hareketini gizler ve birden yerinde varolduğu izlenimini verir. Kullanıcı teknik ile chakrası yettiği sürece istediği mesafeyi katetebilir, ancak teknik süresince başka teknikleri kullanamaz ve saldırı yapamaz, bütün odağı tekniği açık tutmak üzerine olmalıdır. Teknik havada hareket etmek için kullanılamaz. Teknik kullanılarak rakibe hızlıca yaklaşılabilir ve uzaklaşılabilir, ancak avantajlı bir pozisyona geçmek aşırı derecede zordur, zira bir çok kişi Shunshin ile yapılan hareketi görebilir ve farkedebilir.

Hibashiri | C Rank | Katon
Kullanıcı Tora mührünü yapar ve hedefine odaklanır, ardından ayağını yere vurur. Ayağını yere vurduğu noktadan itibaren, hedefine doğru yerden hızlıca ilerleyen çizgisel bir alev kütlesi yollar. Bu kütle hedefine ulaştığında onu yakmaya ve alevlerin içine almaya çalışır. Alevlerin ısısı yüksektir. Yerde ilerleyen alev kütlesi manevra yapabilir veya hedef değiştirebilir. Alevlerin hareketi süresince Tora mührü bozulmamalıdır.

Endan | C Rank | Katon
Kullanıcı kısa bir el mührü serisi ardından ağzında yağ biriktirmeye başlar. Yeterince biriktirdikten sonra bu yağı hedefine tükürür. Yağ ağızdan fırladığı gibi alev alır ve bir alev topuna dönüşür. Kullanıcı, daha fazla chakra harcayarak ağzında topladığı yağı arttırabilir, böylece oluşacak olan alev topu daha büyük olur. Kullanıcı yarım metre çapında bir küreden daha fazla yağ toplayamaz. Ağzında topladığı yağı 3 parçaya kadar bölüp ayrı ayrı fırlatabilir veya yağı tek seferde tükürmek yerine bir kaç saniye boyunca püskürtebilir. Alev kütlesi 15 metreye kadar dağılmadan ilerleyebilir. Hedef ile buluşup hasar verdikten sonra yağlar ve alevler yok olur.

Gouryuuka no Jutsu | B Rank | Katon
Ninja Tora mührünü yaparak aşırı derin bir nefes alır. Bu nefes alınırken kullanıcının göğsünde bir şişkinlik belirir. Kullanıcı ardından bir ejderhanın kafasına benzeyen bir alev topunu ortaya çıkarır. Bu alev topu sıradan alev toplarından kütle olarak hemen hemen aynı olsa da daha sıcaktır. Ejderha başı şeklindeki alev topu püskürtüldüğü düzlemde ilerler ve önüne çıkacak şeyleri eritebilecek bir sıcaklığa sahiptir. Bunun yanısıra alev topunu ejderha başına benzemesini sağlayan kısımları az da olsa sert ve dirençlidir. Bu sayede ejderha başı ince yapıları delebilir ve hedefine doğru ilerlemeye devam eder.

Karyuu Endan | B Rank | Katon
Ninja uzun sayılabilecek el mühürleri serisini Tora mühründe bitirir ve derin bir nefes alır. Bu aldığı nefes ile birlikte kullanıcının göğsünün ve yanaklarının bir hayli şiştiği görülür. Kullanıcının aldığı nefesi tazyikli bir şekilde dışarıya salması ile bir alev oluşur ve oldukça hızlı bir şekilde ilerlemeye başlar. Kullanıcı ağzından nefesini tazyikli bir şekilde vermeye devam ettiği sürece alev hızla ilerlemeye devam eder. Alev, önüne çıkan herşeyi yakar ve yutar. Kullanıcının 20 metre önünde düz bir alandaki her şey etkilenir.

Kuchiyose no Jutsu
Kullanıcı baş parmağını ısırır ve kanatır, ardından o elini yere sertçe vurur ve odaklanır. Bir kaç saniye sonra, yaratık o alanda aniden belirir. Eğer yaratık yeterince büyükse, kullanıcı onu sürer pozisyonda çağırabilir. Bu şekilde çağrılan yaratıklar "Kai" mührü ile anında geri gönderilebilir. Kullanıcı yara almışsa baş parmağını ısırmak yerine halihazırda akan kanını da eline sürerek kullanabilir.



Taijutsu
Ayatsu Stili | B Rank
Kullanıcı tek bir hamlede iç organları iflas ettirebilecek hamleler yapmayı öğrenir. Göğse yapılacak sert ve yerinde bir hamle karşı tarafı nefessiz bırakabilir veya böbreklere yapılan bir hamle ile rakibin tüm vücuduna yayılacak bir acı dalgası oluşturulabilir ve dikkati dağıtılabilir. Hamlelerin mükemmel bir isabet oranı ile yapılması gereklidir.

Kaiganshou | B Rank
Kullanıcı dirseğini kullanarak kendini rakibe fırlatır ve rakibin göğsünü hedef alır. Eğer dirsek rakibin göğsüne isabet ederse, rakip geriye doğru fırlar ve nefessiz kalır. Kendini toparlamakta güçlük çeken rakip ardından gelecek saldırılara daha açık bir hale gelir. Saldırı çok büyük bir acı verdiği gibi eğer aşırı güçlü bir şekilde uygulanırsa kaburga kemiklerini bile kırabilir.


Genjutsu
Kuroshiki | D Rank
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından tekniği aktif eder ve bir hedef seçer. Eğer bu hedef, kullanıcıya 15 metre veya daha yakındaysa, tekniğin etkisi altına girer. Tekniğin etkisi altında kalan hedeflerin herhangi bir duyusunu kullanıcı isteği doğrultusunda bozabilir. Gözler bulanık görmeye başlar, eller uyuşur, tad alınamaz, duyma mesafesi kısalır veya koku alamaz hale gelir. Duyurlar tamamen kapatılmaz, sadece bozulur. Yani hedef tamamen kör edilemez/sağır yapılamaz. Bu etkilerden aynı anda sadece 1 tanesi aktif edilebilir, ancak teknik bozulmadan bu etkiler arasında geçiş yapmak mümkündür. Maksimum 1 hedef bu tekniğin altında olabilir. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.

Shibou no Jutsu | B Rank
Kullanıcı Tatsu el mührünü yapar ve o anda baktığı kişiyi tekniğin etkisi altına alır. Tekniğin altına girmek için hedefin kullanıcıya bakmasına gerek yoktur. Tekniğin etkisi altında olan kişi her 5 saniyede bir, kullanıcı tarafından hunharca öldürüldüğünü görür. Bu görüntüler 2 saniye sürer ve aşırı derecede gerçekçidir. Kullanıcı eğer isterse görüntüleri istediği gibi ayarlayabilir. Hedef git gide konsantrasyonunu kaybeder ve kullanıcıdan korkmaya başlar. Kötü ve rahatsız edici hisleri kullanıcı ile bağdaştırır. Savaş alanında kişilere göz dağı vermek, konsantrasyonlarını bozmak ve gerçeklik ile illüzyon arasındaki bağı koparmak için kullanılır. Diğer şartlar altında, işkence yapmak için kullanıldığı bilinmektedir. Teknik 2-3 dakika kadar açık kalır, ardından tekrar uygulamak gerekir.

Omotsuki | A Rank
Kullanıcı uzun bir el mührü dizisi uyguladıktan sonra tekniğin etkisi altına almak istediği kişiyi boğazından yakalar. Hedefin gözleri aniden kullanıcının gözleri ile kenetlenir ve teknik başlar. Kullanıcı, teknik süresi boyunca hedefin anılarını gezebilir ve diğer eliyle bir başkasına dokunarak bu anıları aktarabilir, bu anıları zihnine kaydedebilir. Teknik, 1 haftaya kadar olan taze anılara çok fazla zorluk yaşamadan ulaşabilir ancak daha geriye gidildiğinde anılar bulanıklaşmaya başlar. En eski anılar ise sadece bir duygu parçası olarak algılanır. Teknik süresi boyunca hedef uyuşmaz veya teknik onu zaptetmez, bu durumu kullanıcının bir şekilde çözmesi gerekir. Genel olarak hedef önce bağlanır, ardından kullanıcı tekniği uygular. Uyuyan kişilere teknik uygulanabilir, bu varyasyonda kullanıcı elini hedefin alnına koyar ve tekniği başlatır. Göz kontağına ihtiyaç yoktur. Eğer kişi baygınsa teknik kullanılamaz. Hedef kişi, eğer uyumuyorsa anılarına ulaşıldığının farkında olur.


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Tantou (İyi Kalite)
3 Kunai (Normal Kalite)
5 Shuriken (Normal Kalite)
5mt. Sentetik Misina (Normal Kalite)
2 Patlayıcı Parşömen (Normal Kalite)
2 Sis bombası (Normal Kalite)
2 Kondisyon Hapı (İyi Kalite)
2 Chakra Hapı (Normal Kalite)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Kusagakure - Operasyon] Sayama Kumo & Kumo Sakuma & Kasumikage Teki

Post by GM - Naruto » May 28th, 2019, 12:37 pm

Teki : Kitsune'yi çekerek hazırda tutuyor, geri sıçramalarına başlayarak Sakuma'nın yanına konuşlanmayı deniyorsun.

Sana odaklı wakizashi ilerledikçe hareketlerindeki düzensizlik artıyor. Keskin bir dönüş yapıyor, havada yarım saniyeliğine kilitleniyor, ardındna tekrar müthiş bir hızla farklı bir noktaya, başıboş bir şekilde fırlıyor. İlerleyiş direk olarak seni hedeflemiyor olsa dahi wakizashinin bir şekilde sana kitlendiğini biliyorsun. Sen geriye atılınca hızlanıyor, yönünü Sakuma'ya çevirdikçe düzensiz ilerleyişi de sanki varmak istediğin noktaya doğru yaklaşıyor.

İlk sıçrayışınla birlikte Sakuma ile arandaki mesafeyi dört metreye kadar indiriyorsun. Işıktan oluşmuş wakizashi, düzensizliğini bırakarak net bir uçuşa geçiyor ayakların zemine temas ettiğinde. Son yaptığı çapraz ilerleyiş sonlanıyor, havada durduğu yarım saniyelik aralıktan sonra direk olarak üzerine, bir mermi edasıyla fırlıyor.

Wakizashi dibinde bitiyor, ilerleyişini kesmek için Kitsune'yi savuruyorsun. Kitsune, wakizashinin içinden geçerek boşa savrulurken engelsiz kalan wakizashi tam olarak istediği noktaya, hedefine büyük bir istekle saplanıyor.

Kalbine.

Vücuduna yüklenen acı, az önce karnına giren katananın acısını silip götürüyor. Vücudundaki damarlar çektiğin acıyla belirginleşirken, atmak istediğin çığlığı yutkunarak içine geri yolluyorsun.

Zihnine zerk eden acı kaslarının kontrolünü ele geçiriyor. Ayakların zemine kilitliyken, ellerin boşalıyor. Kitsune'yi düşürüyorsun. Karşındaki siyahlı adama bakıyorsun. Elindeki silahıyla birlikte, ek bir tepki göstermeye tenezzül dahi etmiyor. Ölümün ve galibiyeti çok normalmiş, doğanın sizlere sunduğu bir gerçekmiş gibi.

Wakizashi kalbinin derinliklerine giriyor. Kalbinin deşildiğini, içeride akan kanların vücudunda yarattığı sıcaklığı hissediyorsun. Titreyerek çevirdiğin bakışların göğsüne uzanıyor. Işık gözlerini rahatsız ediyor fakat o kadar saf ki.. Seni delip geçmesine rağmen, üzerine tek bir kan damlası bulaştırmadan, hayranlık uyandıran bir izlenim sergiliyor. Ve sen bu güzellikle büyülenirken, her saniye daha derine batıyor. O ilerledikçe, vücudun da artık teslim oluyor.

Gözlerin kararıyor. Dizlerinin üzerine çökerek yeryüzünde yaşamak için elinde kalan son 2-3 saniyenin keyfini, huzursuzluğunu kucaklıyorsun.

Sakuma : Teki'nin geriye sıçrayarak sana yaklaştığını görüyor, gelen saldırıya odaklanıyorsun. Çantandan çıkardığın kunaiye sarılıyor, gözlerini havada uçan wakizashiye kilitliyorsun. Düzensizliği kaotik bir düzene sahip aslında. Sağa sola uçuyor, bazen havada yarım saniyeliğine kilitli kalıyor, ardından yine müthiş bir hızla farklı noktaya gidiyor. Bu saçma ilerleyişe rağmen, sana kilitli olduğunu içten içe hissediyorsun.

Wakizashi sana yaklaşık dört metre yaklaşmışken müthiş bir hızla üzerine fırlıyor. Net, hedefini bilen bir ilerleyiş. Kendini sağ çapraza doğru fırlatıyor, wakizashi'yi atlatmaya çalışıyorsun.

Görüşün daha önce hiç olmadığı kadar aydınlanıyor.

Teki'yi görüyorsun. Göğsünden giren ışıltılı wakizashi çok basit bir şekilde onu yarıyor, srıtından çıkıyor. Gerçekçi tarafın ağır basıyor, bu darbenin geri dönüşü olmadığını çok iyi biliyorsun.

Ve görüşün, daha önce hiç olmadığı kadar kararıyor.

Wakizashi az önce bulunduğun noktada anlık olarak duruyor. Iskaladığını düşünüyorsun. Sıçramanın işe yaradığına inanıyorsun. Ancak ayakların zeminde sürünürken, wakizashi öncekinden daha hızlı bir şekilde atlıyor üzerine. Zeminden, yukarıya doğru. Kunaini savuruyorsun, ışıktan oluşan wakizashinin içinden geçip gidiyor.

Wakizashi ise seni delip geçiyor. Boğazının hemen altından giriyor. Etinin yarıldığını, vücudunun içinde ilerleyen wakizashinin omuriliğini parçalayıp geçtiğini hissediyorsun. Zihnine doluşan acı ince bir çığlık atmana sebep oluyor. Ve kasların. Onları kaybediyorsun. Önce elindeki kunaiyi düşürüyorsun, ardından vücudunu yere bırakıyorsun.

Yattığın yerden görebildiğin tek şey, dizlerinin üzerine çökmüş Teki. Yerinde, bilinçsiz bir şekilde duruyor.

Ağzından bir parça salyanın yana doğru aktığını hissediyorsun. Vücudundaki hiçbir şeye hakim olmadığını o anda farkediyorsun. Karanlığa koşan gözlerin belki. Elinde kalan son 2-3 saniyede manzaran alevler ve şişe geçirilmiş Teki oluyor.

İç hesaplaşmalarınız. Dakikalar önce kaybettiğiniz arkadaşınız. Başarısızlığınızın verdiği hayalkırıklığı. Gyaku'ya olan hiddetiniz, saygınız. Köyünüze olan bağlılığınız. Belki de hayatınızı bir hiç uğruna harcayışınız. Çimen. Kaya. Yağmur. Süren, biten savaşlar. Sonsuz barış vaatleri. Ve yine kanla, canla savaşıp toprakla bütünleşen shinobi dünyası.

Hayatınız boyunca yaptığınız çalışmalar. Antremanlarınız. Öğütleriniz. Emekleriniz. Tecrübeleriniz. Hepsinin 2-3 saniyede silinmesi ağır geliyor size. Ölürken bunları düşünmek de, ölümünüzü biraz anlamsız kılıyor. Ölmeden önce insanların rahatladığını düşünüyordunuz belki de. Tam tersi. Ne kadar kötü duygu varsa evrende sanki yaşam vücudunuzdan çekilmeden önce, vücutlarınıza giren wakizashilerden daha acı bir şekilde sınıyor sizi. Bilmemkaç gün önce yaptığınız ufak bir hatadan tutun, doğumunuzun yarattığı en olumsuz etkileri dahi o kısacık aralıkta en kötü şekilde hatırlıyor, pişmanlıklarını ceplerinize dolduruyorsunuz.

Son saniyeniz. Tüm anılarınız, geçmişten geleceğe büyülü bir şekilde siliniyor zihninizden. Işık, vücudunuzdaki silahlardan daha da parlak bir şekilde beliriyor. Hoş bir sıcaklık, ufak bir esinti. Tüm o sınamalardan sonra belki gerçek huzur vücudunuza doluyor. Bittiği için rahatlıyorsunuz.

Zaten ne anlamı vardı ki ? İyi ki bitti.

Zihninizi saran olumsuzluklar ışıkla beraber yok olurken, hiçlikten tekrar doğuyor, tekrar vücutlarınıza giriyor. Işık şiddetini kaybediyor. İçinde kaybolduğunuz ışık derin bir gölge ile yarılıyor. Yükseldiğiniz yerden zemine çakılıyorsunuz. Bir konuşmanın mırıltılarını duyuyorsunuz. Sakuma, birinin onu çekip aldığını hissediyor. Vücudu enerjiyle doluyor, bu yeni güç, onun tüm dengesini altüst ediyor. Yutkunuyor. Kaslarını tekrardan hissediyor. Başında diz çökmüş biri. Adam yerinden kalkarak Teki'ye yöneliyor. Gyaku.

Sakuma vücudunun kontrolünü kazanırken elini boğazına doğru getiriyor. Hiçbir şey yok. Ne ışıklar saçan wakizashi, ne koca bir yarık.

Teki aynı güç dalgasının vücuduna girdiğini, dengesini alt üst ettiğini hissediyor. Gözleri aralanıyor. Gyaku. Kaslarının kontrolünü tekrar kazanırken ilk işi vücudunu kontrol etmek oluyor. Ne ışıltılı wakizashiden iz var, ne de koca bir yarık bulunuyor vücudunda.

"Kâhinin öğrencileri." Alaycı, mırıltı halinde bir ses. Gözleriniz siyahlıya kilitleniyor. Tüm bu şova rağmen, baştan aşağıya gerçek.

Gyaku, Teki'nin yanında doğruluyor. Yenilenmiş olduğunu görüyorsunuz. Nefesleri düzenli, duruşu dik. Savaşın tüm yorgunluğunu atmış, yeniden doğmuş gibi. Kapıda her ne yaptıysa, kendini resetlediğini görebiliyorsunuz. Siz dibe çökerken, o tepeden bir giriş yapıyor.

"Shiba Mebae. Kizashi. Uyarılar yeterli olmalıydı." Mebae ismini az önce silinen hafızalarınızdan çekip alıyorsunuz. Önderlik ettiği takımla birlikte katledilen chuunin. Shiba Mebae. Shiba Gyaku. Zihniniz bağlantıları kurarken Gyaku doğruluyor yerinde.

Ayaklarınızın üzerinde durmaya çalışırken az önce sizi ele geçiren düşünceleri tartıyorsunuz. Tüm o karamsarlığı, sorgulamaları. Ve bundaki yapaylığı. Vücutlarınızın deşilmesinin genjutsu olduğunu anlamak için ekstra bir çabaya ihtiyaç yok. Ancak bu saldırıda deşilen şey vücutlarınız mıydı yoksa hisleriniz ve inançlarınız mı ? Öldüğünüzde, gerçekten bir hiç için öleceğinizi düşünmek birşeyleri baltalıyor.

Ayaklarınız hala titriyor. Acının kaynağı vücudunuzdan silinmiş olsa dahi, etkilerini hala hissediyorsunuz. Kendinizden geçmeye saniyeler kala toparlanmanız çok da iyi bir etki bırakmıyor yani üzerinizde. Halsizsiniz. Ve en acısı, içinide savaşmaya dair bir istek bulunmuyor. Karakteriniz buna ters belki. Belki de en çılgın atmanız gereken nokta. Ancak zihninize yerleştirilmiş bir parazit var sanki.

"Uyarılarınız birer savaş ilanıydı." Gyaku birkaç adım öne çıkıyor. Mızrağını kavrayan elden süzülen siyah dalgalanmaları görüyorsunuz. Bir grup insanı yok ederken sunduğu manzara ile aynı. Siyahlının suratında, nedense acı olarak tanımlayacağınız ifadeyle kaplanmış bir gülümseme oluşuyor.

Ardınızda savaş naraları işitiyorsunuz. Yaklaşıyor. Kusa güçleri olduğunu biliyorsunuz. Zamanında yetişebilirler mi ? Emin değilsiniz. Savaşın tüm belirsizliklerini düşününce buna güvenmek de saçma. Önünüzde, alevlerin ardında ise çığlıklar. Küfürler. Anlamadığınız bir dil gibi. Sadece birkaç kelime yakalıyorsunuz. Jashin-sama.

Teki yere düşmüş Kitsune'yi alıyor. Sakuma, az önce düşürdüğü kunaiye tekrar sarılıyor. Savaştan bezmiş halleriniz, sadece hayatta kalmaya odaklı gibi. İçinizdeki istek sadece buna yetiyor. Ruhunuzu parçalara ayırmasına rağmen siyahlıya saldırmak gibi bir isteğiniz dahi yok. Beyninizdeki parazit sizi yiyip bititirken, yapabileceğiniz tek şey hayatta kalmak oluyor.

Çığlıklar, küfürler yaklaşıyor. Alevlerden oluşan duvara bakıyorsunuz. Siyahlının ardına. Silüetler. Üç. Beş. Artıyor. Silüetler, birer alev topu olarak duvarı delip geçiyor. İnsan vücutları 'Jashin-sama'nın ismini haykırarak delicesine koşuyorlar. Vücutlarını sarmış alevler umurlarında dahi değil. Sizden çekip alınmış savaşma güdüsü sanki onların vücutlarına zerk edilmiş.

Hedefleri sizsiniz. Aranızdaki dört metrelik mesafe var, ortanızda, biraz ileride Gyaku. Ortalıkta dolanan alevli insanlar umurunda dahi değil, siyahlıya kiltili. Sonuna dek açılmış sezileriniz birşeyler yakalıyor. Sizin içinizden nasıl alındıysa savaşma güdüsü, Gyaku da sanki birşeylerden yoksun. Dakikalar öncesinde etrafa yaydığı auradan yoksun. Çevreyle bağlantısı kesilmiş, kafasında artık her ne amaç varsa sadece buna tutunuyor. Sakuma, Gyaku'nun birşeyleri kişiselleştirdiğini anlayabiliyor. Bu güdü onun zihnine yerleştiği anda, Gyaku ve siyahlı görüşünüzden kayboluyor.

Tekrar beliriyorlar. Kayboluyorlar, farklı bir noktada tekrar benlik kazanıyorlar. Mızrak, wakizashi ile çarpışıyor. Işıltılı wakizashiler her saniye farklı noktada beliren ikiliyi takip ediyor. Toprağı deşiyor, bir sinek gibi her noktaya erişmeye çalışıyor. Gyaku'nun adımladığı yerler siyah lekelerle dolarken ikilinin çarpışması tüm alev duvarını bir o yana bir bu yana savuruyor.

Siyahlının kaybolan benliği farklı noktalarda belirirken, onun ardında gizlenen şey tamamen açığa çıkmış oluyor. Füme renkte cübbesine sarılmış ANBU üyesi. Fazlasıyla cılız, uzun boylu. Maskesi suratına o kadar büyük geliyor ki, ara ara eliyle düzeltmek durumunda kalıyor. Baykuş. Sırtına asılı iki silahı çekiyor. Bir wakizashi ve bir tantou. Maskenin ardındaki gözleri Teki ile buluşuyor. Adam, sanki rakibin seçmiş gibi Teki'ye doğru koşmaya başlıyor.


Gyaku ve siyahlı alandan bağımsız. Her an her noktada belirebileceklerini biliyorsunuz. Asıl derdiniz, üzerinize hücum eden ölüm oluyor. Düzensiz olarak üzerinize koşan on kişilik grup. Alevlerle çevrili olmalarına rağmen bu onları etkilemiyor. Sizden uzaklıkları on yedi metre kadar. Onların dört metre gerisinde ise, alevlileri kendine siper ederek koşan bir ANBU üyesi.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Kasumikage Teki
Kusagakure
Kusagakure
Posts:343
Joined:October 22nd, 2018, 2:54 am
Künye:

Re: [Kusagakure - Operasyon] Sayama Kumo & Kumo Sakuma & Kasumikage Teki

Post by Kasumikage Teki » May 31st, 2019, 5:42 pm

Kendine güveni ve inancı ile devam ediyordu hamlelerine. Fiziksel olarak aldığı yaralar sorun çıkartıyor olsa da, halen başarılı olabileceğini düşünüyordu. Adımları ile dostuna doğru yaklaşıyor, bir yandan da üzerine gelmekte olan tehdidi gözlemliyordu...

Düzensiz bir ilerleyişe sahip olan wakizashi hem Teki'nin onu takip etmesini zorlaştırıyordu. Hemde potansiyel olarak saldırıyı savunabilme ihtimalini azaltıyordu. Hareketine aniden ara veren wakizashi yarım saniye kadar havada asılı kalmıştı. Sadece yarım saniye. Teki için çok daha yavaş ilerleyen bir yarım saniye. Artık saldırının gelmekte olduğunu net bir şekilde anlamıştı. Kaslarını sıkmış, hislerini yoğunlaştırarak saldırıya odaklanmaya başlamıştı. Wakizashi havada durduğu yarım saniyenin ardından bir mermi gibi Teki'ye fırladığında, Teki de savunma hamlesini yapmıştı...

Zamanlamasından emindi. Wakizashiyi durdurabilecek yeteneğe sahipti Teki. Biliyordu bunu. Fakat Kitsune'yi kendisini savunmak için savurduğundan bir terslik olduğunu anlaması uzun sürmemişti. Kitsune, wakizashinin içinden geçmiş, artık önünde hiç bir savunma kalmamış olan wakizashi Teki'nin kalbine büyük bir hızla saplanmıştı.

Karnındaki yara kaybolmuştu sanki o anda. Hiçbir şekilde hissedemiyordu o acıyı. Zira yeni deneyimlemeye başladığı farklı acı diğer tüm hislerini almıştı elinden. Kasılmış vücudu yavaş yavaş damarlarını belli etmeye başlarken bağırmak istemişti Teki. Acıdan kurtulmak için çığlık atmak istemişti var gücü ile. Bunu bile başaramamıştı.

Vücudunun kasılması azalmaya başlamıştı. Elleri boşalmış ve Kitsune'yi yere düşürmüştü. Rakibi Teki'yi hiç umursamıyordu. Zaten Teki'nin onu yenebilmesine imkan yokmuş gibi bir his yayıyordu çevresine. Aslında dövüşlerinin sonucu karşılaştıkları anda belirlenmişti. Teki kaybetmeye mahkum edilmişti o anda...

Kalbine saplanan ışık hüzmesine bakmaya başlamıştı Teki. Işık ne kadar parlaksa, acısı da o derece parlatmıştı Kusagakure ninjasını. Vücudu yavaşta son kalan enerjisini tüketirken diz çökmek zorunda kaldı Teki. Görüşü yavaşça yerini karanlığa bırakırken yaptıkları, yapacakları ve yapamadıklarını düşünmeye başlamıştı huzursuzca...

Her şey buraya kadardı.

Akademideki ilk günü gelmişti aklına. Mezun oluşu, ilk alın bandını takışı, takımıyla tanışması, yakın dostu ve ustasını kaybedişi, ailesi, kenjutsu eğitimleri ve klanı hakkında daha öğrenemediği onca şey...

Kafasındaki büyük soru işaretleri ile gidecekti bu dünyadan. Amacını bulamamış ve hedefine varamamış bir şekilde. Ne ailesi ne de Sakuma yanında olacaktı. Kitsune'yi bundan sonra kim kullanacaktı acaba?

Aniden vücuduna hücüm eden enerji dalgası ile kötü düşünceler dağılmaya başlamıştı kafasından. Hiç açılmayacağı gözleri yavaş yavaş aralanırken Gyaku'yu görmüş olmasıın garipliğini hissediyordu halen. Kas kontolüne tekrar sahip olduğunu fark ettiği gibi refleks olarak vücudunu kontrol etmeye başlamıştı. Ne vücuduna saplanan wakizashi oradaydı, ne de yarattığı büyük yarık...

"Gyaku-san?"

Gyaku tek parça halinde karşısında duruyordu. Kendini tamamen resetlemiş ve yenilemişti. Sahip olduğu enerji ve çevreye yaydığı aura hiç olmadığı kadar sağlam ve güven veriyordu. Kapıda ayrıldıklarından sonra kendisine ne yaptı ise işe yaramıştı. Yeni bir Gyaku vardı savaş alanında.

Kafasındaki tüm karamsarlık ve yenilmişlik duygusu ile doğrulmuştu olduğu yerde Teki. Fiziksel olarak ölmemişti ancak psikolojik olarak bir savaşı kaybetmişti. Ayakları titremeyi durduramıyor ve korkusunu kendisine hatırlatıyordu. Arkalarından duyulmayan başlayan Kusagakure birliğinin naraları yaklaşmaya başladıklarını haber veriyordu adeta. Zamanında yetişip yetişemeyecekleri ise bilinmeyen bir soru işareti durumundaydı.

Yere düşürdüğü Kitsune'yi aldığı gibi kontrol etmişti katanasını gözleri ile. Halen hayatta olup olmadığını tam idrak edememişken bu eylem iyi hissetirmişti kendisini. Gücünün ne kadarına hakim olabileceğini bilmiyordu. Gücünü kullanıp kullanamayacağını da... Tek isteği bir kez daha kaybetmemek, tek yapabileceği ise kendisini savunabilecek gücü toplamaya çalışmaktı.

Gyaku ve siyahlı adam aniden ortadan kaybolup takip etmesi zor ve üst seviye olduklarını belli eden bir dövüşe başlamışlardı. Sanki ışınlanıyorlarmış gibi bir yerde kaybolup, diğer yerde beliriyorlardı. Çarpışmaları çevrede oluşmuş olan alevleri dansa kaldırıyor ve bir şölen yaratıyordu. Güçleri ile savaş alanına şekil vermeye başlamışlarken Sakuma ve Teki için ise ayrı bir tehdit oluşmaya başlamıştı.

ANBU üyesi, suratına büyük gelen maskesini düzelttikten sonra sırtında asılı duran wakizashi ve tantouyu çekerek Teki'ye doğru koşmaya başlamıştı. Normal durumlarda kendisine güveni bol olan Teki ise bu durumda ne yapabileceğinden sahiden emin değildi.

Alevden duvarın arkasından bir canlı bomba edasıyla gelen Jashin sempatizanları ise tamamen ayrı bir tehdit unsuruydu. İlk saldırı dalgası onlardan gelecek gibi duruyordu fakat en büyük önemin ANBU üyesine verilmesi gerektiğini düşünebilmişti Teki. Kendisine iki eli ile tokat atmış ve sakinleşmeye çalışmıştı. Sakuma'nın da kendisini toparlayacağını düşünerek;

"Sakuma. ANBU üyesi asıl hedefimiz. Ancak hızlıca diğerlerinden de kurtulmalıyız. Zaten bir kez öldük. En azından nasıl bir his olduğunu artık biliyoruz. Tekrar yaşamamak için ise yapacağımız şey belli. Lütfen birbirimizi bırakmayalım." demişti dostuna. Önden gelmekte olan Jashin sempatizanlarını durdurabileceğini umarak Hadan pozisyonuna geçmişti. ANBU üyesi yeteri kadar yaklaşana ya da saldırıya geçene dek sempatizanların ayaklarını kesmeye ve hareketsiz bırakmaya çalışacaktı. Sakuma'dan da gelecek yardımı düşünerek başarabileceğini düşünüyordu. Başarılı olabilirse tüm dikkatini ANBU üyesine vererek, yakın dövüşe girmeye çalışacaktı. Yarası yüzünden kondisyon olarak yavaş kalsa bile, Sakuma'nın desteğinden güç alarak açık aramaya başlayacaktı.
Image
ImageImageImage ImageImageImageImageImageImage


Künye
İsim: Kasumikage Teki
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Element: Suiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 30.000
Prestij: 2
Ün: 29
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Bilinmek ve Saygı duyulmak; Teki her zaman saygı duyulan bir insan olmaktan keyif almıştır. Her zaman daha güçlü olmak, tebrik edilmek ister. Bu yüzden de shinobiliğe çok önem verir. Her zaman kendisinin seviye olarak üstünde birileri olacağının bilincindedir ve bu duygu onun çalışmalarına daha fazla enerji harcamasına sebep olur.

Komplikasyon
Karanlık; Karakter Kusagakure ile Riaru arasında geçen savaşta yoğun zihinsel saldırılara maruz kalmıştır. Saldırılar sebebiyle, karakter karanlık ortamlarda sanrılar görmektedir.
Karakter yoğun çabalar sonucunda sanrıları bir nebze de olsa def edebilmeyi başarmıştır. Karakter eğer bir kaç metre önünü görebileceği bir ışık kaynağına sahipse sandırlara negatif bir etki altında kalmadan karşı koyabilir. Bu mesafenin altında, karanlık karaktere ne kadar yakınsa sanrıların şiddeti o kadar artar. Eğer karakter zifiri karanlıktaysa sanrılar standart kuvvetlerine ulaşır.
Sanrılar karaktere olmayan silüetler ve sesler şeklinde gelir. Bu sanrılar karakterin stres seviyesini hızla arttırır, rasyonel düşünmesini engelleyebilir. En ağır şeklinde karakterin bir ışık kaynağı bulana kadar kaçmasına sebebiyet verebilir.

Özellikler

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 6
Kondisyon: 6
Potansiyel: 6
Varlık: 6
Zeka: 5

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 3
[Çeviklik] Akrobasi: 3
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 3
[Kondisyon] Form: 8 (2. Favori)
[Potansiyel] Ninshuu: 7 (1. Favori)
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 2
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 1


Kekkei Genkai
Dokuton; Kyousui No Yoroi
Atlama;Zırh Rekleksi

Ninjutsu
Suiton; Suiwa
Suiton; Mizurappa
Suiton; Bousen No Jutsu
Ninpou; Kage Bunshin no Jutsu
Ninpou; Shunshin
Ninpou; Otonaku Ashi no Jutsu
Ninpou; Kuchiyose no Jutsu; Hiyaki


Taijutsu
Shigure Stili (A-Rank)
Shigure Kenjutsu; Hadan
Shigure Kenjutsu; Hade
Suiseiki Stili (C-Rank)
Suiseiki: Kaidan


Genjutsu

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Katana; Kitsune (İyi Kalite) (Aile Yadigarı)
Kar Küresi (Görev Hatırası)
Özel Üretim Siyah Termal Tulum
Özel Üretim Matara
Özel Üretim Bacak Aparatı (x2)
Özel Üretim Koruyucu Gözlük
Minik El Feneri
Zippo Çakmak
2 Kan Hapı (Normal)
1 Çakra Hapı (Normal)
2 Kondisyon Hapı (İyi)
2 İyileştirici Hap (Normal)
1 Yemek Hapı (Normal)
3 Kunai (Normal Kalite)
5 Shuriken (Normal Kalite)
5mt. Sentetik Misina (Normal Kalite)
1 Patlayıcı Parşömen (Normal Kalite)
2 Sis bombası (Normal Kalite)

User avatar
Kumo Sakuma
Posts:68
Joined:October 17th, 2018, 8:22 pm

Re: [Kusagakure - Operasyon] Sayama Kumo & Kumo Sakuma & Kasumikage Teki

Post by Kumo Sakuma » June 2nd, 2019, 3:56 pm

Teki'nin Sakuma'ya doğru sıçrayarak yaklaştığını görünce rahatlamıştı ve kendine doğru gelmekte olan wakizashi'ye odaklanmıştı bu rahatlıkla. Halbuki önceliği Teki olmalıydı. Büyük salaklık yapmıştı. Tuhaf bir aurayla düzensizce yaklaşmakta olan wakizashiyi dandik bir kunaiyle savuşturabileceğini sanmıştı. Ne olursa olsun durdurulamayacaktı, o kadar belliydi ki. Olmayan gözleri Sakuma'ya kilitlenmişti wakizashinin, ve hedefiyle buluşmasını engelleyebilecek pek bir şey yoktu büyük ihtimalle. Belki üstün bir güç, belki ilahi bir müdahale durdurabilirdi ancak.

Teki'yi gördü o an. Sanki Teki orada değilmiş gibi delip geçmişti ışık hüzmesi. Durumu algılamak için vakte ihtiyacı yoktu. Bunun bir gün olacağını biliyordu. Bir gün Teki'yi son kez görecek, son kez konuşacaktı. Bir shinobi olarak sevdiklerini kaybetmek veya sevdiklerini kendinden mahrum bırakmak kaçınılmaz sondu zaten. Sadece pek çok shinobinin sonu bu kadar hızlı ve acısız olmazdı. Bu yüzden belki de sevinebilirdi. Teki belki de öldüğünü bile algılayamadan ayrılacaktı bu dünyadan. Temiz bir vicdan, hafif bir zihinle.

Kabullenmesi zor bu sahneye şahit olduktan sonra hayatta kalma içgüdüsünün direksiyona geçeceğini düşünmemişti, ama galiba kendisine gelmekte olan wakizashiden bir şekilde kaçabilmişti. Bir anlığına. Tekrar yola çıktığını gördü wakizashinin. Kunaisini kaldırdı. Nafile. Kunai sanki orada değilmiş gibi buluşmuştu hedefiyle. Bunun olacağını biliyordu.

Gırtlağından girmişti keskin acı. Sonra hissettiği ilk şey omuriliği olmuştu. Hayatında ilk defa hissediyordu. Kimse vücudunun parçalanışını an an hissetmemeliydi. Çığlık atmasına fırsat bile kalmamıştı. Sadece zihnini tutabilmişti bir anlığına, ama keşke bilincini kaybetseydi. Tüm kaslarının, ellerinin ve kollarının işlevsizleşmesine şahit oldu. Son kalan kontrol yetisini gözlerini açık tutmaya çalışıyordu. Arkadaki cehennem alevlerinin önünde, yere çökmüş olan Teki. Başı aşağı doğru düşmüş. Son göreceği şey bu mu olacaktı? Hayatta ettiği tek yemin Teki'yi korumakken, dostunun kendisinden önce öldüğü gerçeğiyle yüzleşmek mi zorundaydı ölürken? Koruyamadığı adamdan akan kanları mı görmek zorundaydı zihni kayıp gitmeden önce? Karanlığa kendini teslim etmeden önce?

Böyle bir hamle bitirmemeliydi hayatını Teki'nin. Belki çok daha güçlenmiş olsalar, böyle bir hamle bitirmeye yetmezdi zaten. Ama çok daha güçlü değillerdi. Bugün oldukları yerdelerdi. Ve belli ki yeterli değildi bu. Bir yere kadar götürebilmişti Teki'yi ve Sakuma'yı şu anda sahip oldukları güç. Bir üst lig için, savaşın sonunu görmek için, kilit insanları saf dışı bırakmak için yeterli değildi. Başarısız olmuşlardı.

Yıllarca uğraşmıştı halbuki bu noktaya gelebilmek için. Daha küçücük bir çocukken, hayal gücünü ve masumluğunu bırakıp bu dünyayı seçmişti. Ailesinin kurduğu mükemmeliyetçi baskılarla hiç de kolay olmamıştı üstelik bu yol. Yıllarca kendini zorlamış, en yüksek notları almış, en iyi başarıları göstermişti yaşıtları arasında. Akademideki başarı, rütbe atlamak, tamamlanmış görevlerin uzun bir listesi. Hiç biri garanti etmiyordu hayatta kalmayı. Beş para etmiyolardı şimdi. Yıllarca yaşadığı stres, korku, heyecan. Hepsi boşunaydı. Kaybettiği arkadaşları, kaybettiği rol modelleri, kaybettiği büyükleri. Koptuğu ailesi. Çektiği acılar. Ne anlamı vardı?

İnsanları etkilemek, insanları anlamak, insanları çözümlemek şu hayatta Sakuma'yı heyecanlandıran yegane şey olmuştu. Ama görünen o ki, o bile anlamsızdı. Doğru yorumladığı davranışlar, yakaladığı yalanlar, kopardığı itiraflar neye yaramıştı ki şimdi? Gene bu noktaya varmıştı, öldüğü noktaya.

Tüm bunları boşuna yaşadığı bir hayat belki de devam etmemeliydi zaten. Belki de bunlardan kurtulmak sandığı kadar kötü bir şey değildi.

Ancak hayatında hiç bir şeyin olduğu gibi kalmaması kuralı ölümde bile rahat bırakmıyordu Sakuma'yı. Tam huzura kavuşmuşken, çivileme bir şekilde yere çakılmıştı. Sonra ışığın tam tersi bir güç tarafından çekilip kaldırılmıştı yapıştığı hayali zeminden. Kontrolünü kaybetmiş olduğu kaslarını yavaş yavaş geri kazanıyordu. Parçalanmış olması gereken boğazına rağmen yutkunabiliyordu bir şekilde. Elini boğazına götürdü inanamayarak, hiçbir şey yoktu. Ne kan, ne yara. Başını kaldırdığında onu ölümden çekip çıkardıktan sonra başucundan kalkarak Teki'ye yaklaşan adamı gördü. Gyaku. Kendini hayata geri döndürmüş olmasından çok Teki'yi kurtardığı için minnettardı bu adama.

Hayatında hiçbir şey Gyaku kadar şaşırtmamıştı Sakuma'yı. En çaresiz anlarda beliriyor, en içinden çıkılmaz olaylardan kurtarıyor, her bu sefer bitti dendiğinde bir şekilde tersine çeviriyordu olanları. Ve yenilenmiş bir Gyaku duruyordu karşısında artık. Belli ki Sakuma ve Teki'nin çadırları ve mancınıkları yakarak, gelen düşmanları püskürterek kazandırdığı birkaç dakikayı gücünü tekrar toplayarak, savaşın o ana kadar kendisinde yarattığı yıpranmaları sıfırlayarak değerlendirmişti.

Siyahlı Gyaku'yla konuşmaya başladığında Sakuma ister istemez başını o yöne çevirmişti. Az önce kendisini öldüren kişi. "Shiba Mebae. Kizashi. Uyarılar yeterli olmalıydı." İki isim de bu savaş patlak vermeden önce adlarını acı haberlerle duydukları shinobiler. Shiba Mabae. Tüm bunlardan önce takımıyla birlikte katledilen bir chuunin olduğunu hatırlıyordu Sakuma, ama ilk defa soyadının Gyaku ile aynı olduğunu fark etmişti. Bir şeylerin kişiselleştiğini tam o anda fark etti.

Gyaku ile siyahlı yüzleşirken, yaşadıklarını sorgulama imkanı bulmuştu Sakuma da bir anlığına. Geriye dönüp baktığında, yaşadıklarının bir genjutsudan fazlası olmadığını görmek çok kolaydı. O an buna yenik düştüğü için çok sinirlendi kendine, böyle bir şeyi tahmin edemediği için, böyle bir oyuna düştüğü için. Genjutsu da olsa ölümü tattığı için, ve tattığından beri ölümden daha güzel bir şey düşünemediği için. Tüm bu anlamsızlık ve boşunalık içerisinde nihai huzur tünelin ucundaki ışık gibi parlıyordu. Ona ulaşmak tek amacı olmalıydı belki de. Uyandığından beri eski Sakuma değildi zaten. Hissettiği heyecan, korku, gerginlik, adrenalin. Hepsi yok olmuştu. Bir savaş alanında, sona bu kadar yakında, bu kadar sakin olabildiğine inanamıyordu. Hisleri alınmış gibi. Zihnine bir perde inmiş gibi.

Kusa güçlerinin savaş naralarını duydu sonra. Geliyorlardı, yok olmamışlardı. Hala güçlülerdi ve sesleri çıkıyordu. Belki de gerçekten bir kısmını kurtarmıştı bu mancınıkları yok ederek. Bir işe yaramıştı. Ama hepsi o kadar önemsiz geliyordu ki şu an. Ve karşıdaki alev duvarının ardından gelen düşmanlar. Savaşın başından beri beynini delip geçen o yabancı dilde bağırmaya devam ediyor, Jashin'in adını sayıklıyorlardı sanki onlara güç veren buymuş gibi.

Hayatın anlamsızlığına ikna olmuştu evet, ve çok değil az önce deneyimlemişti boşuna ölmenin nasıl bir şey olduğunu. Sadece bu yüzden hayatta kalacaktı. İki kere boşuna ölmemek için. Kaslarının kontrolünü kaybettiğinde düşürdü kunaisini aldı yerden. Teki'nin de Kitsune'ye tekrar sarıldığını gördü. Acaba onun zihninde de aynı düşünceler akıyor muydu şu anda? Teki'ye güç veren şey neydi?

Bir türlü ölmemekte direnen düşman sürüsü tabii ki alevler tarafından durdurulmamış, hepsi alev alev yanan birer gülleye dönüşmüş şekilde Sakuma ve Teki'ye doğru ilerliyorlardı. Gyaku ve siyahlı bir belirip bir kaybolarak kendi aralarında insan gözünün takip edemediği bir müsabakaya girişmiş, kendileri dışında olan biteni umursamıyor gibi duyuorlardı.

İkilinin ortadan kaybolmasının ardından siyahlının arkasında bir hayalet gibi asılı duran ANBU maskeli adam tekrar görüşünün odak noktası olmuştu. Teki'yi hedef almıştı. Gerekirse tüm hayat anlamını kaybetsin, gerekirse tekrardan ölsün, Teki'yi korumayı bırakmayacaktı Sakuma.

Teki'nin talimatlarını duyduğunda kaşlarını çattı ve başını sallayarak kararlılıkla onayladı duyduğu sözleri. Pozisyon alıp Tora mührünü yaptı ve Gouryuuka no Jutsu için hazırladı kendini. ANBU maskelinin tam önünde koşan güruhu hedef alacak ve maskelinin üzerine doğru geri püskürmelerini sağlayacaktı. Ruhundaki tüm boşlukla, tüm rahatlığıyla üfledi alevleri.
Image
Künye
İsim: Kumo Sakuma
Yaş: 18
Cinsiyet: Kadın
Element: Katon
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 180.000
Prestij: 4
Ün: 17
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Kurallar & Güçlenmek: Yaşadığı kayıpları, değer sarsılmasını ve benlik problemlerini unutmak için kendini görevlere ve shinobilik felsefesine vermiştir ve bu sayede ailesinin empoze ettiği hırsı ve mükemmeliyetçiliği köyün yararına kullanabileceğini fark etmiştir. Shinobi dünyasındaki kurallar daha sağlamdır, daha gerçektir. Onu yüzüstü bırakacak yalanlar yoktur. Ayrıca takımında verdiği kayıpların ardından, karşısına çıkan tüm tehlikelerle başa çıkabilecek kadar güçlü olmaya yemin etmiştir. Hem kendini, hem de tek dostu Teki’yi korumalıdır. Eğer çok iyi bir shinobi olursa, daha zor ve kritik görevleri yerine getirmesi gerekir – bunu da seve seve yapacaktır.

Komplikasyon
Karanlık: Karakter Kusagakure ile Riaru arasında geçen savaşta yoğun zihinsel saldırılara maruz kalmıştır. Saldırılar sebebiyle, karakter karanlık ortamlarda sanrılar görmektedir. Bu sanrılar genel olarak savaşla ilgili anıları içerirken, ileri seviyede korku nöbetlerine dönüşebilir. Karakter bu etkiler nedeniyle karanlık ortamlarda sağlıklı kararlar veremeyeceği gibi zihinsel kapasitesi düşmektedir. Özellik, komplikasyon etkilerinden kaçınıldığı sürece geçici olup; etkilerin yoğun bir şekilde görülmesi durumunda iyileşme süresi uzamaktadır.



Image



Özellikler

Profil
Güç: 3
Çeviklik: 5
Kondisyon: 6
Potansiyel: 4
Varlık: 5
Zeka: 7

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 1
[Çeviklik] Akrobasi: 1
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 1
[Kondisyon] Form: 2
[Potansiyel] Ninshuu: 2
[Varlık] Aldatma: 3
[Varlık] Empati: 3
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 1
[Zeka] Farkındalık: 3
[Zeka] İzcilik: 1


Kontrat
Fuuma | B-Rank | Kaplan

Ninjutsu
Shunshin | D Rank | Ninpou
Kullanıcı bir elinin işaret ve orta parmağını dışarı açar ve vücudundaki chakraya odaklanır. Ardından, kullanıcı aşırı hızla hareket etme kabiliyetini kazanır. Genelde kullanıcıya bakan kişiler onun birden yokolduğunu görür, ancak teknik sadece aşırı hızdan oluşmaktadır. Kullanıcı çevresel etmenleri kullanarak hareketini gizler ve birden yerinde varolduğu izlenimini verir. Kullanıcı teknik ile chakrası yettiği sürece istediği mesafeyi katetebilir, ancak teknik süresince başka teknikleri kullanamaz ve saldırı yapamaz, bütün odağı tekniği açık tutmak üzerine olmalıdır. Teknik havada hareket etmek için kullanılamaz. Teknik kullanılarak rakibe hızlıca yaklaşılabilir ve uzaklaşılabilir, ancak avantajlı bir pozisyona geçmek aşırı derecede zordur, zira bir çok kişi Shunshin ile yapılan hareketi görebilir ve farkedebilir.

Hibashiri | C Rank | Katon
Kullanıcı Tora mührünü yapar ve hedefine odaklanır, ardından ayağını yere vurur. Ayağını yere vurduğu noktadan itibaren, hedefine doğru yerden hızlıca ilerleyen çizgisel bir alev kütlesi yollar. Bu kütle hedefine ulaştığında onu yakmaya ve alevlerin içine almaya çalışır. Alevlerin ısısı yüksektir. Yerde ilerleyen alev kütlesi manevra yapabilir veya hedef değiştirebilir. Alevlerin hareketi süresince Tora mührü bozulmamalıdır.

Endan | C Rank | Katon
Kullanıcı kısa bir el mührü serisi ardından ağzında yağ biriktirmeye başlar. Yeterince biriktirdikten sonra bu yağı hedefine tükürür. Yağ ağızdan fırladığı gibi alev alır ve bir alev topuna dönüşür. Kullanıcı, daha fazla chakra harcayarak ağzında topladığı yağı arttırabilir, böylece oluşacak olan alev topu daha büyük olur. Kullanıcı yarım metre çapında bir küreden daha fazla yağ toplayamaz. Ağzında topladığı yağı 3 parçaya kadar bölüp ayrı ayrı fırlatabilir veya yağı tek seferde tükürmek yerine bir kaç saniye boyunca püskürtebilir. Alev kütlesi 15 metreye kadar dağılmadan ilerleyebilir. Hedef ile buluşup hasar verdikten sonra yağlar ve alevler yok olur.

Gouryuuka no Jutsu | B Rank | Katon
Ninja Tora mührünü yaparak aşırı derin bir nefes alır. Bu nefes alınırken kullanıcının göğsünde bir şişkinlik belirir. Kullanıcı ardından bir ejderhanın kafasına benzeyen bir alev topunu ortaya çıkarır. Bu alev topu sıradan alev toplarından kütle olarak hemen hemen aynı olsa da daha sıcaktır. Ejderha başı şeklindeki alev topu püskürtüldüğü düzlemde ilerler ve önüne çıkacak şeyleri eritebilecek bir sıcaklığa sahiptir. Bunun yanısıra alev topunu ejderha başına benzemesini sağlayan kısımları az da olsa sert ve dirençlidir. Bu sayede ejderha başı ince yapıları delebilir ve hedefine doğru ilerlemeye devam eder.

Karyuu Endan | B Rank | Katon
Ninja uzun sayılabilecek el mühürleri serisini Tora mühründe bitirir ve derin bir nefes alır. Bu aldığı nefes ile birlikte kullanıcının göğsünün ve yanaklarının bir hayli şiştiği görülür. Kullanıcının aldığı nefesi tazyikli bir şekilde dışarıya salması ile bir alev oluşur ve oldukça hızlı bir şekilde ilerlemeye başlar. Kullanıcı ağzından nefesini tazyikli bir şekilde vermeye devam ettiği sürece alev hızla ilerlemeye devam eder. Alev, önüne çıkan herşeyi yakar ve yutar. Kullanıcının 20 metre önünde düz bir alandaki her şey etkilenir.

Kuchiyose no Jutsu
Kullanıcı baş parmağını ısırır ve kanatır, ardından o elini yere sertçe vurur ve odaklanır. Bir kaç saniye sonra, yaratık o alanda aniden belirir. Eğer yaratık yeterince büyükse, kullanıcı onu sürer pozisyonda çağırabilir. Bu şekilde çağrılan yaratıklar "Kai" mührü ile anında geri gönderilebilir. Kullanıcı yara almışsa baş parmağını ısırmak yerine halihazırda akan kanını da eline sürerek kullanabilir.



Taijutsu
Ayatsu Stili | B Rank
Kullanıcı tek bir hamlede iç organları iflas ettirebilecek hamleler yapmayı öğrenir. Göğse yapılacak sert ve yerinde bir hamle karşı tarafı nefessiz bırakabilir veya böbreklere yapılan bir hamle ile rakibin tüm vücuduna yayılacak bir acı dalgası oluşturulabilir ve dikkati dağıtılabilir. Hamlelerin mükemmel bir isabet oranı ile yapılması gereklidir.

Kaiganshou | B Rank
Kullanıcı dirseğini kullanarak kendini rakibe fırlatır ve rakibin göğsünü hedef alır. Eğer dirsek rakibin göğsüne isabet ederse, rakip geriye doğru fırlar ve nefessiz kalır. Kendini toparlamakta güçlük çeken rakip ardından gelecek saldırılara daha açık bir hale gelir. Saldırı çok büyük bir acı verdiği gibi eğer aşırı güçlü bir şekilde uygulanırsa kaburga kemiklerini bile kırabilir.


Genjutsu
Kuroshiki | D Rank
Kullanıcı kısa bir el mührü dizisinin ardından tekniği aktif eder ve bir hedef seçer. Eğer bu hedef, kullanıcıya 15 metre veya daha yakındaysa, tekniğin etkisi altına girer. Tekniğin etkisi altında kalan hedeflerin herhangi bir duyusunu kullanıcı isteği doğrultusunda bozabilir. Gözler bulanık görmeye başlar, eller uyuşur, tad alınamaz, duyma mesafesi kısalır veya koku alamaz hale gelir. Duyurlar tamamen kapatılmaz, sadece bozulur. Yani hedef tamamen kör edilemez/sağır yapılamaz. Bu etkilerden aynı anda sadece 1 tanesi aktif edilebilir, ancak teknik bozulmadan bu etkiler arasında geçiş yapmak mümkündür. Maksimum 1 hedef bu tekniğin altında olabilir. Teknik açık kaldığı sürece chakra yer.

Shibou no Jutsu | B Rank
Kullanıcı Tatsu el mührünü yapar ve o anda baktığı kişiyi tekniğin etkisi altına alır. Tekniğin altına girmek için hedefin kullanıcıya bakmasına gerek yoktur. Tekniğin etkisi altında olan kişi her 5 saniyede bir, kullanıcı tarafından hunharca öldürüldüğünü görür. Bu görüntüler 2 saniye sürer ve aşırı derecede gerçekçidir. Kullanıcı eğer isterse görüntüleri istediği gibi ayarlayabilir. Hedef git gide konsantrasyonunu kaybeder ve kullanıcıdan korkmaya başlar. Kötü ve rahatsız edici hisleri kullanıcı ile bağdaştırır. Savaş alanında kişilere göz dağı vermek, konsantrasyonlarını bozmak ve gerçeklik ile illüzyon arasındaki bağı koparmak için kullanılır. Diğer şartlar altında, işkence yapmak için kullanıldığı bilinmektedir. Teknik 2-3 dakika kadar açık kalır, ardından tekrar uygulamak gerekir.

Omotsuki | A Rank
Kullanıcı uzun bir el mührü dizisi uyguladıktan sonra tekniğin etkisi altına almak istediği kişiyi boğazından yakalar. Hedefin gözleri aniden kullanıcının gözleri ile kenetlenir ve teknik başlar. Kullanıcı, teknik süresi boyunca hedefin anılarını gezebilir ve diğer eliyle bir başkasına dokunarak bu anıları aktarabilir, bu anıları zihnine kaydedebilir. Teknik, 1 haftaya kadar olan taze anılara çok fazla zorluk yaşamadan ulaşabilir ancak daha geriye gidildiğinde anılar bulanıklaşmaya başlar. En eski anılar ise sadece bir duygu parçası olarak algılanır. Teknik süresi boyunca hedef uyuşmaz veya teknik onu zaptetmez, bu durumu kullanıcının bir şekilde çözmesi gerekir. Genel olarak hedef önce bağlanır, ardından kullanıcı tekniği uygular. Uyuyan kişilere teknik uygulanabilir, bu varyasyonda kullanıcı elini hedefin alnına koyar ve tekniği başlatır. Göz kontağına ihtiyaç yoktur. Eğer kişi baygınsa teknik kullanılamaz. Hedef kişi, eğer uyumuyorsa anılarına ulaşıldığının farkında olur.


Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Tantou (İyi Kalite)
3 Kunai (Normal Kalite)
5 Shuriken (Normal Kalite)
5mt. Sentetik Misina (Normal Kalite)
2 Patlayıcı Parşömen (Normal Kalite)
2 Sis bombası (Normal Kalite)
2 Kondisyon Hapı (İyi Kalite)
2 Chakra Hapı (Normal Kalite)
User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Kusagakure - Operasyon] Sayama Kumo & Kumo Sakuma & Kasumikage Teki

Post by GM - Naruto » June 8th, 2019, 11:46 pm

Pozisyonlarınızı alıyor, üzerinize hücum edecek gruba karşı kendinizi hazırlıyorsunuz. Tüm bu kaosun ortasında ise, ışık ve karanlık kendi danslarını sürdürüyor. Çevrede kimse yokmuşçasına farklı noktalarda beliriyorlar. Gyaku alanın ortasında hücuma kalkmış güruhu umursamıyor. Siyahlı ise sizi göz ardı ediyor.

Teki, Hadan için kendisini hazırlarken Sakuma tekniği için gerekli olan chakrayı yoğuruyor, chakra havuzunun sınırlarını zorluyor. Savaşın üzerine yüklediği fiziksel yorgunluk ise henüz katlanabileceği seviyede.

İlk saldırı Teki'den geliyor. Kınından çektiği katanayı seri bir şekilde savurarak, üç chakra dalgasını salıyor rakiplerinin üzerine. Hedefi, rakiplere etkisi olmayacak öldürücü darbeler yerine ilerleyişlerini durdurmaya yönelik darbeler oluyor. Ve bunda zorlanmıyor. Üç chakra dalgası, ardı ardına koşan dört alevlinin bacaklarını parçalayıp geçiyor. Aleve bulanmış bedenler bacaklarını kaybetmeleriyle birlikte hızlarını koruyarak, taklalar eşliğinde devam ediyorlar yollarına. Dört bacaksız zemin ile buluştuktan birkaç saniye sonra ise Sakuma yoğurduğu chakrasını dışarıya salıyor.


Alanda adım atılmadık yer bırakmayan ikiliyi sizler de artık normal karşılıyor, gözlerinizi kendi savaşınıza odaklıyorsunuz. Ancak kısa bir aralıkta, ikilinin sabit bir pozisyonda dövüştüğüne şahit oluyorsunuz. Işıltılı wakizashiler yok oluyor, siyahlı yerden 6-7 metre yukarıda beliriyor. Sağ elindeki wakizashisinin ucu yere, kabzası ise tatsu pozisyonundaki avuçlarının arasında.

Gyaku ise zeminden güç almış, ileriye doğru atılmış bir pozisyonda bu anda. Mızrağı, çevresine siyah dalgalar yayıyor, hedefi ise siyahlı.

Tüm bu gürültülerin arasında, siyahlının sesi ikinizin de zihinlerinde yankılanıyor.

"Unmei."



Sakuma'nın oluşturduğu alev başı, direk olarak kalabalığın üzerine atılıyor. Alev topları, zaten alevle bütünleştikleri için teknikten kaçmak için çaba dahi sarfetmiyorlar. Ancak dehşetle dolu zihinleri, tekniğin yakmak kadar yıkmaya da yetkin olduğunu idrak edemiyor. Ejder başı, kalabalıkla buluştuğu anda, önüne gelen herkesi önüne katarak yoluna devam ediyor.

Aleve doymuş insanların, ANBU maskeli elemana doğru uçmasını, hatta onu da içine alıp savaşı erkenden bitirmeyi umuyorsunuz. Fakat benzer bir görüntü yakalıyor gözleriniz. Ejder başının görebildiğiniz kısmında, tam ortasında yine ufak bir girdap oluşuyor. Girdap bir göz atımlık anda koca bir koridora dönüyor ve kapanıyor. Açılıp kapanan yolun önünde beliren maskeli, koşusuna hız kesmeden devam ediyor.



Savunmanızı hazırlarken gökyüzüne bakıyorsunuz. Yağmur bulutlarının içinden bir wakizashi dalgası akıp geçiyor. Mancınıklarla yahut çuvallarla taşınabilecek şeylerle bağlantı kuramıyorsunuz. Zira sayı önce yüzleri buluyor, yüzler binleri kovalıyor. Gözleriniz, yağmur bulutlarını bulmak için çırpınıyor.

Tam bu esnada, mızrağın deştiği bedeni görüyorsunuz. Gyaku havada süzülüşünü tamamlerken, yine havada asılı siyahlının bedenini delip geçiyor. Siyahlının bedeni bir kağıt gibi ortadan ikiye ayrılırken, ikili tekrar gözden kayboluyor.



ANBU maskeli ile ilk temasa geçen Teki oluyor. Maskeli önce sağ elinde tuttuğu wakizashiyi vücudunun sol tarafına yöneltip bir batırma hamlesi yapıyor. Teki bu hamleyi bloklamak için kılıcını yönelttiği anda, maskeli wakizashi'yi geri çekerek diğer elindeki tantou ile Teki'nin kılıcını dış tarafa doğru yöneltiyor ve benzer bir saplama hamlesini bu sefer vücudunun sağ tarafından yapıyor.

Teki yarasının ona koyduğu sınırları zorluyor, ufak bir yarım adım hamlesi ile batırma hamlesinden kaçıyor. Yana doğru dönüşü sırasında, maskeli düz ilerleyişini bozmuyor. Attığı iki adım sonrasında tek ayağı üzerinde geri dönerek Teki ile yüz yüze kalıyor.

Bu dönüşü sırasında ise vücudunu adeta çoğaltıyor. Kendi bedeninden çıkıp giden başka bir silüeti direk olarak Sakuma'ya koşuyor.








Gökten yağan wakizashiler zemine hınçla saplanmaya başlıyor. Saplanma sesleri, duyduğunuz en hiddetli yağmurun sesiyle adeta dalga geçiyor. Yere saplanan silahlara bakıyorsunuz. Siyah, dumansı formdalar. Gerçekliklerine şüpheyle yaklaşsanız da saniyeler önce vücudunuza saplananların acıları hala zihninizde.

Yukarıdan gelen saldırının kapsamını hesaplayamıyorsunuz. Tüm alanı içine alıyor. Surların dışına ne kadar etki ediyor, fikriniz yok. Tek dikkatinizi çeken şey, tüm alana yağan wakizashiler maskelinin yahut maskelilerin çevresinden adeta sakınıyor.





Teki maskeli ile karşı karşıyayken, Sakuma kendisine koşan başka bir maskeli ile baş başa kalıyor. Onu inceleyebildiği kısa aralıkta, aralarında hiçbir fark göremiyor Sakuma. Maske birebir. Cübbesi birebir. Maskesinin suratına büyük gelmesi... Hiçbir fark yok.

Teki'nin karşısındaki maskeli, yüzünü Teki'ye dönmesine rağmen hafifçe eğilerek geriye doğru iki ufak sıçramaya yapıyor. Teki ise kılıcına sarılırken bacağında birşey farkediyor. Siyah, dumansı birşey bacağında patlayıcı parşömene dönüşüyor. Maskeli, Teki'den yaklaşık 10 adım uzakta, tek elini parşömeni alevlendirmek için hazırlıyor.


Sakuma ise hazırlıksız. Yakın dövüşe odaklı bir savunma planı yapmadığından tek yapabildiği elindeki kunai ile kendini savunmak oluyor. Direk yakın dövüşe giren, iki silahlı birine karşı ise çok fayda etmiyor bu. Maskeli ardı ardına iki hamle yapıyor. Teki'de uyguladığına benzer, defans kırmaya yönelik. Sakuma, maskelinin tantou ile yaptığı kesme hamlesini engellerken, maskeli wakizashisini çoktan Sakuma'nın karnına saplamış oluyor. Hemen sonrasında ise, siyah bir duman bulutuna dönüşerek kayboluyor gözden.

Sakuma karnının tam ortasına giren wakizashi sonrasında, acıyla çöküyor zemine. 4-5 metre ötesinde Teki'ye odaklı, sırtı Sakuma'ya dönük maskeli bulunmakta. Ancak tepki verebilecek, saldırabilecek durumda değil. Zira ölümden dönmüş bir yarı ölünün kaldıramayacağı bir acıyla yüzleşmekte. Karnına bakıyor. Saplı wakizashi metal formunu kaybederek, siyah dumansı bir forma bürünmüş. Gökten yağanlar ile birebir benzerlik taşıyor.

Ve bundan da ötesi, maskelinin kaybolmasıyla birlikte dokunulmazlığını da kaybediyor Sakuma. Binlerce wakizashi zemini kaplarken, maskelinin gidişiyle birlikte yoğunlukları da artmaya başlıyor. Sakuma kafasını gökyüzüne çevirdiğinde, wakizashilerin kendisini de içine alacak şekilde yağdığını idrak edebiliyor. Saniyeler.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Kasumikage Teki
Kusagakure
Kusagakure
Posts:343
Joined:October 22nd, 2018, 2:54 am
Künye:

Re: [Kusagakure - Operasyon] Sayama Kumo & Kumo Sakuma & Kasumikage Teki

Post by Kasumikage Teki » June 11th, 2019, 6:28 pm

Az önce içine çektiği derin nefesi vücudundan atıyordu sakince. Üstlerine hücum etmekte olan grup yaklaşmaya devam ederken Sakuma ile kendilerini hazırlamışlar ve duruşlarını sağlamlaştırmışlardı. Siyah ve Beyaz güç halen çevrede tehlikeli danslarına devam ediyordu. İkisi de çevreyi umursamıyorlar ve Sakuma ile Teki'nin ayrı bir savaş alanına sahip olmalarını sağlıyorlardı. Vezirler savaşın sonucunu belirlerken piyonlara düşen görev ise diğer taşların işlerini kolaylaştırmaktı...

Gerekli çakra depolamasını yaptıktan sonra Kitsune'yi bir kez daha Hadan için savurmuştu. Oluşan keskin çakra bıçakları, üstlerine gelmekte olan bilinçsiz ateş canavarlarının bacakları kesmeyi başarmıştı. Fakat Teki'nin beklediği gibi sonlanmamıştı hamlesi. Bacakları olmasa bile ilerlemelerine aynı hızda devam ediyordu yanmakta olan bedenler. Taklalar ata ata...

"Unmei."

Artık dikkat kesmeyi bırakmıştı Gyaku'nun savaşına. Yardım edebileceği bir şey olmadığını bilincindeydi. Kendisini tek hamlede yenmeyi başaran kişi ile tekrar karşılaşma ihtimalini bile düşünmek istemiyordu. Sadece Gyaku'ya güveniyordu. Tüm içtenliği ile. Bu sebeple siyahlı adamın söylediği şeyi bile tam anlayamamıştı. Sadece sesini duyduğunu fark etmişti...

Sakuma'nın oluşturduğu alevden ejderha başları Teki'nin hareketlerini durduramadığı canavarlara doğru ilerleyerek güzel bir darbe indirmişti. Zaten yanan vücutları saldırıdan etkilenmese de, tekniğin sahip olduğu yıkım etkisi karşı koyamamışlardı. Geriye doğru uçmaya başlayan yanan bedenler artık savaşın bir parçası olmaktan çıkabilirlerdi.

Teki'nin o an tek düşündüğü Sakuma'nın tekniğinin gücüydü. Saldırıya maruz kalan her beden daha yanmaya başlayarak geriye doğru uçuyorlardı ve Teki heyecanla olanları izliyordu. "Acaba ANBU maskeliyi de indirebilir miyiz?" diye düşündü fakat fazla pozitif bir düşünce içerisinde olduğunu anlaması uzun sürmemişti. Alevlerin arasında önce bir girdap, sonrasında ise kendisine bir koridor yaratan maskeli, hiç hızını kaybetmeden üstlerine koşmaya devam ediyordu. Belki Siyahlı kadar güçlü değildi. Belki de çok daha güçlüydü. Fakat ne olursa olsun bu savaştan kaçamayacaklardı...

Havadan düşmeye başlayan binlerce wakizashi ve Siyahlının bedenini kağıt gibi ikiye bölen Gyaku...

Gelişen duruma tam adapte olmayı başaramamıştı Teki. Çünkü ANBU ile yakın dövüşe geçmişti bile. Sol taraftan gelen wakizashi hamlesini durdurabileceğinden emindi. Düşmanı da aynı şeyi düşünmüş olacaktı ki aniden saldırısını geri çekerek diğer elindeki tantou ile Teki'nin Kitsune'sini durdurarak sağ taraftan ikinci bi saldırı yapmıştı.

"Siktir."

Yarasının vücuduna yolladığı acı sinyallerini anlık olarak unutmaya çalışarak, saldırıdan kaçmak için gerekli olan kaçış hamlesini yapmayı başarmıştı. Kendisini zorlamaya başladığını biliyordu. Aynı zamanda hissediyordu da. Vücudu halen tamamen alışamadığı acı duygusu ile savaşa devam etmeye çalışırken ,en azından şu anda tam kondisyonlu halinde olmayı istemişti Teki. Çünkü rakibi gücünü belli ediyordu. Teki'nin kaçış hamlesinden sonra tek ayağı üzerinde dönerek tekrar Teki'nin yüzüne bakmaya başlamıştı. Hiç zorlanmadığı belliydi ve dövüş yeni başlıyordu. Tüm bu hamleleri yaparken oluşturduğu klonu ise Sakuma'ya doğru koşmaya başlamıştı bile...

"Sahiden iyisin."

Oluşan yağmur sesi. Az önce gökte beliren binlerce wakizashinin zemine saplanırken çıkardığı korkunç ölüm yağmuru uğultusu. Bu büyük saldırının tam boyutunu kestiremiyordu Teki. Tekniğin sahibinin Siyahlı olduğunu düşünebilmişti sadece. Gyaku ile yaptıkları dans artık açık olarak Sakuma ve Teki'yi de etkilemeye başlamıştı. Fakat nedense maskelinin çevresine düşmüyordu wakizashiler. Siyahlı ortağını koruyordu. Teki'nin maskeli ile arasındaki uzaklığı koruması önemli bir durum olmuştu.

ANBU maskeli sonunda bakışlarını Teki'den çekerek yeni hamlesine başlamıştı. Vücudunu bükerek hafifçe eğilmiş ve geriye doğru iki ufak sıçrama yaparak Teki ile arasını açmaya başlamıştı. Rakibinin ondan uzaklaşmasını istemeyen Teki ise hamle yapabilme isteği ile Kitsune'ye sarılmıştı ve o sırada bacağında siyah dumansı bir formun patlayıcı parşomene dönüştüğü fark etmişti. Düşmanı ile arasında 10 adımlık bir mesafe oluşmuştu. Tekrar maskelinin yanına ulaşmalı ve parşomeni alevlendirmek için kaldırdığı elini kullanmasını engellemeliydi...

Tamamen refleks olarak başladı hareketine o anda Teki. Vücudundaki yaraları unuttu. Hissedebileceği acıları ya da yüzleşebileceği sonuçları umursayamadı. Zaten az önce ölmüştü ve şu an bile hayatta olup olmadığından %100 emin değildi. Sağ elinin işaret ve orta parmağını dışarı açmış ve Shunshin tekniğini aktif hale getirmişti. Eğer zamanında Maskeli'nin yanına ulaşabilirse hem ölüm yağmurundan korunabilir, hem de adamın parşomeni patlatmasını engelleyebilirdi. Tekniği başarı ile tamamlayıp adamın yanına ulaşırsa çoğunlukla yaptığı gibi Kitsune'yi kullanmayacak ve parşomenin yapımış olduğu bacağı ile maskeliye tekme atmaya çalışacaktı. En azından patlamayı durduramazsa bile bu sayede bir kez daha ölmeden düşmanına zarar verebileceğini düşünüyordu...
Image
ImageImageImage ImageImageImageImageImageImage


Künye
İsim: Kasumikage Teki
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Element: Suiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 30.000
Prestij: 2
Ün: 29
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Bilinmek ve Saygı duyulmak; Teki her zaman saygı duyulan bir insan olmaktan keyif almıştır. Her zaman daha güçlü olmak, tebrik edilmek ister. Bu yüzden de shinobiliğe çok önem verir. Her zaman kendisinin seviye olarak üstünde birileri olacağının bilincindedir ve bu duygu onun çalışmalarına daha fazla enerji harcamasına sebep olur.

Komplikasyon
Karanlık; Karakter Kusagakure ile Riaru arasında geçen savaşta yoğun zihinsel saldırılara maruz kalmıştır. Saldırılar sebebiyle, karakter karanlık ortamlarda sanrılar görmektedir.
Karakter yoğun çabalar sonucunda sanrıları bir nebze de olsa def edebilmeyi başarmıştır. Karakter eğer bir kaç metre önünü görebileceği bir ışık kaynağına sahipse sandırlara negatif bir etki altında kalmadan karşı koyabilir. Bu mesafenin altında, karanlık karaktere ne kadar yakınsa sanrıların şiddeti o kadar artar. Eğer karakter zifiri karanlıktaysa sanrılar standart kuvvetlerine ulaşır.
Sanrılar karaktere olmayan silüetler ve sesler şeklinde gelir. Bu sanrılar karakterin stres seviyesini hızla arttırır, rasyonel düşünmesini engelleyebilir. En ağır şeklinde karakterin bir ışık kaynağı bulana kadar kaçmasına sebebiyet verebilir.

Özellikler

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 6
Kondisyon: 6
Potansiyel: 6
Varlık: 6
Zeka: 5

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 3
[Çeviklik] Akrobasi: 3
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 3
[Kondisyon] Form: 8 (2. Favori)
[Potansiyel] Ninshuu: 7 (1. Favori)
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 2
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 1


Kekkei Genkai
Dokuton; Kyousui No Yoroi
Atlama;Zırh Rekleksi

Ninjutsu
Suiton; Suiwa
Suiton; Mizurappa
Suiton; Bousen No Jutsu
Ninpou; Kage Bunshin no Jutsu
Ninpou; Shunshin
Ninpou; Otonaku Ashi no Jutsu
Ninpou; Kuchiyose no Jutsu; Hiyaki


Taijutsu
Shigure Stili (A-Rank)
Shigure Kenjutsu; Hadan
Shigure Kenjutsu; Hade
Suiseiki Stili (C-Rank)
Suiseiki: Kaidan


Genjutsu

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Katana; Kitsune (İyi Kalite) (Aile Yadigarı)
Kar Küresi (Görev Hatırası)
Özel Üretim Siyah Termal Tulum
Özel Üretim Matara
Özel Üretim Bacak Aparatı (x2)
Özel Üretim Koruyucu Gözlük
Minik El Feneri
Zippo Çakmak
2 Kan Hapı (Normal)
1 Çakra Hapı (Normal)
2 Kondisyon Hapı (İyi)
2 İyileştirici Hap (Normal)
1 Yemek Hapı (Normal)
3 Kunai (Normal Kalite)
5 Shuriken (Normal Kalite)
5mt. Sentetik Misina (Normal Kalite)
1 Patlayıcı Parşömen (Normal Kalite)
2 Sis bombası (Normal Kalite)

User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Kusagakure - Operasyon] Sayama Kumo & Kumo Sakuma & Kasumikage Teki

Post by GM - Naruto » June 12th, 2019, 11:52 pm

Off Topic
Sakuma'ya bir pasiflik uyarısı atalım.
Teki : Parşömenin oluşumunu gördüğün anda, nefes almak için dahi duraksamadan tekniğini uyguluyor, zaten kısa olan mesafeyi hızla katediyorsun. Parşömenin oluştuğu sağ bacağını adama tekme atmak için savuruyorsun. Eli mühür pozisyonda, hızından dolayı ise sadece izlemekle yetiniyor. Yere saplanan silahların gümbürtüsü artıyor, kulağına ulaşan sesler bunlardan ibaret oluyor. Göz ucuyla baktığında, maskelinin yanında olmandan ötürü neredeyse üç metrekarelik bir alana hapsolduğunu anlayabiliyorsun. Tekmen hedefine ilerlerken aklına bir soru düşüyor. Sakuma. Sakuma bu üç metrekarelik alanın içinde mi ?


Sakuma : Maskeli adamın kaybolması ile birlikte çevrendeki açık topraklık, zemine saplanan wakizashiler ile kaplanmaya başlıyor. Her saniye değil, her salise bu alanın ufaldığını görebiliyorsun. Fakat hareket etmeye halin yok. Düşünmeye de halin yok. Gözlerinin önünde, belki 4-5 adım ötendeki açıklık alana bakıyorsun. Teki ve maskeli. Oraya ulaşabilsen, belki bir şansın olduğunu düşünüyorsun. Yere yapışık sağ dizini hafifçe hareketlendiriyorsun. Gökten bir mermi gibi inen wakizashi, bacağının üstünden koca bir yarık açıyor. Bacağını delip, bilek kıvrımını da aşarak zemine çiviliyor seni. Acıyla, refleksif olarak kendini ileriye atmaya çalışıyorsun. Ölmektense bir bacağını geride bırakmak çok daha mantıklı. Ancak ileriye atılmanla birlikte, geriye çekilmen bir oluyor. Bacağına saplı wakizashi, yerinden bir milim dahi oynamıyor. İkinci bir tane. Omzundan. Üçüncüsü, boynunun tam yanına. Dördüncüsü. İleriye uzattığın sol elin. Beşincisi, zemine yapışık sol ayağın. Altıncısı. Yedincisi. Onuncusu. Vücuduna giren wakizashiler o denli hızlı ve seri ki, her biri diğerinin acısını bastırıyor. Her bir acı, seni kendinden koparıyor. Kopan yaşamın, dumansı formdaki wakizashilerle beraber adeta buharlaşıyor. Başın öne eğiliyor. Ensene giren wakizashi, yavaş ilerleyen sonunu hızla bitiriyor. Gözlerin kapanıyor. Ölümden başka ikinci bir düşünceye fırsat vermeden kendini kaybediyorsun.

Teki : Tekmen adamla buluşuyor. Karnının sol tarafına. Çok güçlü değil, zira zarar vermekten daha çok, vereceği zararı maskeliye yansıtarak bir kumar oynuyorsun. Ve işe yarıyor da. Adam aldığı darbe ile hafifçe kıvrılırken, sol tarafa doğru iki metre kadar kayıyor. Bu esnada, boştaki eliyle bacağını kavrayarak seni de döndürüyor kayma ekseninde. Bu esnada, parşömeni patlatmak için hazırladığı mühürü bozduğunu farkediyorsun. Sakuma. Tekmen, bacağını belki de hayatını kurtarmış olman o an önemsiz oluyor senin için. Diz çökmüş, başı öne düşmüş. Ve vücudunu görmek için adeta çabalıyorsun. Zira vücuduna saplı ve saplanmakta olan o kadar çok silah mevcut ki, siyah dumanların arasında Sakuma'yı görmek özel bir çaba gerektiriyor. Karanlığın içinde adeta kayboluyor. Belki umutla tekrar yükseldiğin dostundan geriye hiçbir şey kalmamasına şahit oluyorsun. Yıldıztozu arşivlerine götürecek tek bir parça bile.




Tüm bu cehennemin ortasında, maskelinin 25 metre gerisinde siyahlı beliriyor. Yere konuyor. Sanki yerde hiçbir şey yokmuş gibi. Vücudunun hafifce öne eğik olduğunu farkediyorsun. Sağ kolu boşta sallanıyor, üzerindeki siyah kıyafetlere rağmen kumaşa işlemiş kızıllığı görebiliyorsun. Alabileceği en seri nefesleri aldığını, kendi nefesini dahi duyamazken adeta işitiyorsun. Güçlükle kaldırdığı sol eli yavaş bir şekilde mühürleri sıralıyor.

Gözlerin Gyaku'yu arıyor ve bulması çok uzun sürmüyor. Yerin göğün karanlığa bölündüğü alanda yine karanlıkla büzülmüş bir şekilde parlıyor. Mızrağı tertemiz duruyor. Ne savaşın izleri var, ne kesip biçtiği insanların kanıyla süslü. Olabilecek en rahat ve sakin şekliyle mühürlerini sıralıyor. Vücuduna saplanan wakizashiler sanki onu etkilemiyor. Sanki tüm bu manzara, Gyaku ve siyahlı için bükülüyor.




Teki : Gyaku'nun yaşaması anlamsız geliyor. Sakuma'nın karanlıkta kayboluyor oluşu da. Gökten, gördüğün en şiddetli yağmurdan daha şiddetli yağan wakizashiler tarifsiz bir hayranlık uyandırıyor. Islak topraktan oluşan zeminin dipsiz bir karanlığa dönüşmüş olması içini karartıyor. Hafifçe sıkılan bacağın ise seni gerçekliğe döndürüyor.

Maskeli, kayması durduğu anda, diğer elinin avuç içiyle göğsüne sert bir darbe indiriyor. O anda silahının kabzasını tuttuğu için, kabza ile desteklenmiş bir hamle oluyor bu. Geriye, sizin için ayrılan açıklığın sınırlarına dek sürükleniyor, vücudunu öne doğru eğerek hızını kesiyorsun. Ucu ucuna alanın sınırlarında kalıyorsun. Göğüs kafesinden ise keskin bir ağrı yükseliyor, nefes alışın zorlaşıyor.

Maskeli de size ayrılan pistin ucuna dek geçiyor, göğsüne vurduğu eliyle mühürlere başladığını görüyorsun. Bundan daha hızlı halletmen gereken şeye kayıyor gözlerin. Patlayıcı parşömen. Parşömen esen rüzgarla birlikte kaybolup gidiyor. Adama dönüyorsun. Mühür şekilleri fazla tanıdık geliyor. Siyahlının mühürleri. Birebir.




Bağrışmalar işitiyorsun. Surların giriş bölgesinden. Bunlar da tanıdık. Çimen. Kusa. Patlama sesleri takip ediyor bunu. Surların üzerinde, siyahlının gelişini izleyenlerin patlama seslerinden hemen sonra zemine uçuşlarına şahitlik ediyor. Karanlığı yararak geçiyorlar, karanlıkta kayboluyorlar. Bağrışmalar tekrar bastırılıyor. Zemine saplanan wakizashilerin sesi değil. Tüm alana, iğne deliği bırakmayacak şekilde düşen wakizashiler kulak tırmalayan bir ıslık sesiyle yerden yükseliyor. Hızla otuz santime çıkan wakizashilerin yerleri, aynı hızda doluyor.




Teki : Zeminden ilk yükselen kısım, siyahlıya yakın taraftakiler oluyor. Yükselen wakizashiler, adeta bir vücut olup siyahlının omzunun üstünde dört büyük kazık tarzı şeylere dönüşüyor. Bu oluşum tamamlandığı anda siyahlı, Gyaku'ya doğru uçuşa geçiyor. Yarasını umursamıyor.

Arka planda bunlar olurken, maskelinin çevresindeki wakizashiler de onun omzunun üzerinde bir bütünlük oluşturuyor. Siyahlının çevresindekiler kadar yoğun değil.

Suratına büyük gelen maskesi düşüyor. Bembeyaz bir ten. Suratının önüne dökülen siyah saçlar. Gözbebeklerine bakıyorsun. Siyahlıdaki ışıktılar birebir olarak onda da bulunuyor. Dudaklarının arasından, ıslık seslerini yaran bir kelime çıkıyor. "Hitsugi."

Kelimeyi zihninde tekrar döndürüyorsun. "Shiba Mebae. Kizashi. Uyarılar yeterli olmalıydı." Ses tonu. Birebir. Belki biraz daha ham. Arkaplanda uçuş yapan siyahlı. Gençliği.

Zihnin o kadar karmaşayla dolu ki, sağlıklı bir çıkarım yapamıyorsun. Sakuma'nın ölümü kafanı karıştırıyor. Çevrenin görüntüsü nutkunu kesiyor. Ölümden döndün. Zihninde parazit gibi seni sorgulamaya iten şeylerle savaşıyorsun. Siyahlının gençliği tam önünde duruyor.

Genjutsu. Dakikalar önceki ölümün gibi, birçok şey buna bağlı. Fakat hangi biri ? Sakuma'nın ölümü mü ? Siyahlının gençliği mi ? Vücudunda hissettiğin acının gerçekliğini sorguluyorsun. Gerçek gibi hissettiriyor. Wakizashiler. Bunlar da genjutsu mu ? Eğer onlar da öyleyse, tüm ölümler, savaştığınız dakikalar yanılsama olabilir mi ?

Düşünmeye aralığın olmuyor. Maskesi düşenle arandaki kısacık mesafe, onun üzerine atılmasıyla birlikte kısalıyor. Elindeki iki silah, omuzlarının üzerinde seni hedefleyen, bir mermi gibi ilerleyen dört kazık. Ne düşünmeye, ne de yaşamaya bir aralık bulamıyorsun.
Off Topic
Sakuma'nın konunun devamında yazmasına gerek yok. Geçmiş olsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
User avatar
Kasumikage Teki
Kusagakure
Kusagakure
Posts:343
Joined:October 22nd, 2018, 2:54 am
Künye:

Re: [Kusagakure - Operasyon] Sayama Kumo & Kumo Sakuma & Kasumikage Teki

Post by Kasumikage Teki » June 14th, 2019, 7:47 pm

Normal halinin aksine hiç düşünmeden başlamıştı hamlelerine Teki. Shunshin'i aktif ettiği gibi rakibine doğru büyük bir hızla ilerlemeye ve aralarındaki boşluğu kapatmaya başlamıştı. Her adımı ile ölümden biraz daha kaçtığını hissediyordu. Tekrar yakalanmamak umuduyla...

Yarasından ve vücudunda dolaşan acı hissinden yeteri kadar etkilenmemesi yararına olmuştu. Eli halen mühür pozisyonunda olan rakibine ilerleyişini sonlandırdığında halen canlıydı ve patlayıcı parşomen aktif hale gelmemişti. Yani tekme atmasını sağlayacağı bacağına halen sahipti. Çevrede yere saplanmakta olan wakizashilerin kulak tırmalayıcı sesi aynı senkron ile devam ediyordu. Sağ bacağını tekme hamlesi için adama doğru savurduğunda çevreye dikkat edebilme şansı olmuştu. Sayılarla arası iyi değildi Teki'nin. Hiçbir zaman da olmamıştı. Fakat ANBU ile küçük bir alanda bulunduğunu anlayabiliyordu. İki ya da dört metrekarelik bir alan. Dövüşleri için yeterli olabilirdi. En azından rakibinin de kendisinden çok uzaklaşamaması anlamına geliyordu bu durum. Ve Teki için en iyi opsiyon her zaman yakın dövüştü. Acaba Sakuma neredeydi? Güvende miydi? Bir yandan dostunun durumunu kontrol etmek istiyordu Teki. Fakat zorunlu olarak önceliği ANBU maskeli shinobiydi.

Darbe anı.

Planını başarı ile sonlandırmıştı Teki. Adama hızlıca yaklaşabilmiş, mühürlü elini attığı tekme ile bozmuştu. Adamın karnının sol tarafına indirdiği tekme ile ANBU'ya çok fazla zarar verememiş olsa bile rakibini yerinden oynatmış, elinin mührünü bozmuştu. Kazandığı ivmeyi sürdürmek istiyordu Teki. Hızlıca Kitsune ile saldırarak adama daha fazla zarar vermek istiyordu fakat ANBU maskeli boştaki eli ile Teki'nin bacağını kavrayarak, sahip olduğu kayma ekseninde Teki'yi de döndürmüştü.

Tam olarak o an bir kez daha büyük darbe yemişti Teki. Bir kez daha fiziksel bir şekilde değil, psikolojik olarak kaybetmişti dövüşü. Öldüğünü hissetmeye başlamıştı tekrardan. Az önce patlayarak parçalanma tehlikesi geçiren vücudunu umursamamaya başlamıştı. Gözleri acı içinde Sakuma'ya bakıyordu. Yerde diz çökmüş, bir ölüm bulutu gibi yağan wakizashi yağmurundan nasibini almıştı dostu. Vücuduna saplanmış silahları seçebiliyordu. Her saniye dostunun vücuduna en az beş wakizashi daha saplanıyordu. Ölümcül karanlığın için Sakuma'nın vücudu görünmez bir hale gelirken Teki, gözlerinden akmaya başlayan yaşlar ile sadece haykırabilmişti dostu için. Ondan geriye hiçbir şey kalmayana kadar...

"SAKUMAAAAAAAAAA!"

Bir kez daha cehennemi yaşıyordu Teki. Dostunu artık göremiyordu. Bağırışı boğazında acıya sebep olmuştu. Yorgundu ve vücudunun bitkinleştiğini, sınırlarını zorladığını algılayabiliyordu. Acı ve yaş dolu gözleri ile ANBU'ya doğru döndüğünde, arka tarafta Siyahlı'yı görmüştü bu sefer. Seri nefesler alıyordu Siyahlı. Sağ kolu boşta sallanıyordu ve kıyafetindeki kırmızı lekeler kendini belli ediyordu. Gyaku iyi gidiyor diye geçirmişti içinden. En azından burada hayatlarından olsalar bile Gyaku'ya güvenebilecekti Teki. Kusagakure için gerekli tüm hamleleri yapacağından emindi saygı duyduğu shinobinin. Zira Gyaku'nun kendisi, ölüm yağmurunun arasında vücuduna saplanan silahları umursamıyordu bile. Siyahlı ile yapacakları jutsu için mühürleri sıralamaya başlamışlardı bile. Duramazdı Teki. Ruhundaki ve bedenindeki tüm acıları yok sayarak savaşmaya devam etmeliydi. Son nefesini verecekse bile Kusagakure için yapacaktı bunu. Sonuna kadar...

ANBU ile senkronize ilerleyen hareketleri sonlandığı gibi göğsünde bir acı hissetmişti Teki. Tuttuğu silahın kabzasından destek alarak güzel bir hamle indirmişti Teki'ye ANBU. Darbenin etkisi ile geriye doğru dengesini kaybetmiş, ucu ucuna ölüm yağmuruna yakalanmaktan kurtarmıştı kendisini. Ağrı hissini sonuna kadar yaşıyordu. Nefes alışı zorlaşmaya başlamıştı ve artık ciğerlerine dolan her hava tanesi vücudunun yanmasına sebep oluyordu.

Tekrar ölmediğinden emin olduktan sonra hızlıca bacağına bakmıştı. Patlayıcı parşomenin bacağında olmadığını gördüğü gibi içini kaplayan rahatlama duygusu saniyelik bir fark ile yerini tekrar korku ve heyecana bırakmıştı. ANBU mühürlerine başlamıştı bile. Siyahlı ile tamamen aynı mühürleri yapıyordu.

Bağırışmalar. Kusa. Çimen... Ve gelen patlama sesi. Dostlarının sonunda buraya gelebilmiş olması mutlu etmişti Teki'yi. En azından yardıma kavuşmuşlardı. Hayatı burada sonlanacaksa bile Kusagakure ruhu bu savaş alanının içinden geçecekti. Gyaku önderliğindeki birlikler ilerleyişlerine devam edecekti. Teki ve Sakuma ise bir şehit olarak köyün saygısını kazanmış olacaktı. Teki için güzel bir son senaryosuydu bu...

Zemine saplanmış binlerce wakizashinin aniden yukarı doğru yükselmeleri ile düşüncelerinden çıkmak zorunda kalmıştı Teki. Kulak tırmalayan bir ses eşliğinde önce Siyahlı'nın yakınındaki wakizashiler yükselmeye başlamışlardı. Vücudumsu bir şekil alan wakizashiler Siyahlı'nın omuzları üstünde dört büyük kazık şekli almıştı. Dönüşüm tamamlandığı anda ise Gyaku'ya doğru saldırıya geçmişti Siyahlı. Sahip olduğu yaralar umurunda bile değildi.

Siyahlı'nın omzundakiler kadar olmasa da, aynı şekilde ANBU'nun da omuzlarında wakizashilerden bir bütünlük oluşmuştu. Suratına büyük gelmekte olan ANBU maskesi ise yere düşmüştü. İlk defa rakibini görmüştü o an Teki. Beyaz bir ten, siyah saçlar. Siyahlı'daki ışıltıların aynısına sahip olan göz.

"Hitsugi."

Beyni ve zihnine olan kontrolünü kaybetmişti Teki. Artık neyin gerçek neyin gerçek dışı olduğunu anlayamıyordu. Az önce ölmüştü. Sonra tekrar canlanmıştı. Hissettiği tüm acılar normal bir genjutsuda olması gerekenden çok daha gerçekçiydi. Sakuma sayesinde hiç öğrenmemiş olsa da Genjutsu dalının temel bilgilerine hakimdi. Hatta bu yüzden olur olmadık anlarda sanki ortada bir Genjutsu varmış gibi eli ile mühür yapar ve Kai! derdi. Fakat bu sefer sahiden olayı anlayamıyordu. Sakuma'nın ölümü gözünün önünden gitmiyordu. Peki gerçekten ölmüş müydü? Bu durumda ne zamandan beri jutsu etkisi altındaydılar. Vücuduna giren ışıltı gerçek miydi? Gyaku sahiden onları hayata döndürmüş müydü? Yoksa şu anda ölüydü ve sadece anlamsız düşünceler ile arafta kalmış bir şekilde sürünüyor muydu? Siyahlı'nın gençliği nasıl önünde durabiliyordu? Genjutsu bir beden ile mi dövüşüyordu bunca süredir. Maddeleşmiş bir ilüzyon ile mi kapışıyordu yoksa? Ne zamandır savaş alanındaydılar? Kumo halen yaşıyor olabilir miydi? Bugün Fuuma'yı görmüş müydü sahiden? Zombi kadın ile dövüşü ne derece gerçekti?

Beyni artık patlama seviyesine gelmişti Teki'nin. Gözleri daha fazla göz yaşı üretemiyordu. Kirli cildi, kan ve pislik dolu kıyafetleri, kurumuş gözleri ve yaşlı suratı ile üzerine saldırmakta olan ANBU'yu görebilmişti sadece. Büyük bir hızla dört tane kazık geliyordu üstüne. Gerçek ile bağlantısı tamamen kopmuştu. Önce istemsizce Kitsune'yi düşürmüştü elinden. Yavaşça dizlerinin üzerine çöküp, ölümü karşılamaya başlayacaktı ki bir düşünce geçti aklından birden bire...

"Daha fazla ne kaybedebilirim ki? Anne, baba özür dilerim..."

Ölüm hızla kendisine doğru yaklaşırken, tamamen tükenmiş haliyle gözlerini kapatarak tek elini gerekli mühüre getirmişti. Belki az sonra tekrar ölecekti. En azından alışkın olduğu bir son hareket yapacaktı. Çakrasını olabildiğince odaklayarak, ne olduğundan bile emin olamadığı genjutsu'yu bozmak için soz sözlerini dillendirmişti. Kasumikage Teki'nin hikayesi tek bir kelime ile sonlanıyordu...

"KAİ!"
Image
ImageImageImage ImageImageImageImageImageImage


Künye
İsim: Kasumikage Teki
Yaş: 20
Cinsiyet: Erkek
Element: Suiton
Seviye: C-Rank
Rütbe: Chuunin
Ryo: 30.000
Prestij: 2
Ün: 29
Kullanılabilir GP: 0

Motivasyon
Bilinmek ve Saygı duyulmak; Teki her zaman saygı duyulan bir insan olmaktan keyif almıştır. Her zaman daha güçlü olmak, tebrik edilmek ister. Bu yüzden de shinobiliğe çok önem verir. Her zaman kendisinin seviye olarak üstünde birileri olacağının bilincindedir ve bu duygu onun çalışmalarına daha fazla enerji harcamasına sebep olur.

Komplikasyon
Karanlık; Karakter Kusagakure ile Riaru arasında geçen savaşta yoğun zihinsel saldırılara maruz kalmıştır. Saldırılar sebebiyle, karakter karanlık ortamlarda sanrılar görmektedir.
Karakter yoğun çabalar sonucunda sanrıları bir nebze de olsa def edebilmeyi başarmıştır. Karakter eğer bir kaç metre önünü görebileceği bir ışık kaynağına sahipse sandırlara negatif bir etki altında kalmadan karşı koyabilir. Bu mesafenin altında, karanlık karaktere ne kadar yakınsa sanrıların şiddeti o kadar artar. Eğer karakter zifiri karanlıktaysa sanrılar standart kuvvetlerine ulaşır.
Sanrılar karaktere olmayan silüetler ve sesler şeklinde gelir. Bu sanrılar karakterin stres seviyesini hızla arttırır, rasyonel düşünmesini engelleyebilir. En ağır şeklinde karakterin bir ışık kaynağı bulana kadar kaçmasına sebebiyet verebilir.

Özellikler

Profil
Güç: 5
Çeviklik: 6
Kondisyon: 6
Potansiyel: 6
Varlık: 6
Zeka: 5

Beceri Listesi
[Güç] Atletizm: 3
[Çeviklik] Akrobasi: 3
[Çeviklik] El Hassasiyeti: 1
[Çeviklik] Saklanma: 3
[Kondisyon] Form: 8 (2. Favori)
[Potansiyel] Ninshuu: 7 (1. Favori)
[Varlık] Aldatma: 1
[Varlık] Empati: 1
[Varlık] Sosyalleşme: 1
[Zeka] Tıp: 2
[Zeka] Farkındalık: 4
[Zeka] İzcilik: 1


Kekkei Genkai
Dokuton; Kyousui No Yoroi
Atlama;Zırh Rekleksi

Ninjutsu
Suiton; Suiwa
Suiton; Mizurappa
Suiton; Bousen No Jutsu
Ninpou; Kage Bunshin no Jutsu
Ninpou; Shunshin
Ninpou; Otonaku Ashi no Jutsu
Ninpou; Kuchiyose no Jutsu; Hiyaki


Taijutsu
Shigure Stili (A-Rank)
Shigure Kenjutsu; Hadan
Shigure Kenjutsu; Hade
Suiseiki Stili (C-Rank)
Suiseiki: Kaidan


Genjutsu

Karakterin Üzerinde Bulunan Ekipmanlar/Eşyalar
Katana; Kitsune (İyi Kalite) (Aile Yadigarı)
Kar Küresi (Görev Hatırası)
Özel Üretim Siyah Termal Tulum
Özel Üretim Matara
Özel Üretim Bacak Aparatı (x2)
Özel Üretim Koruyucu Gözlük
Minik El Feneri
Zippo Çakmak
2 Kan Hapı (Normal)
1 Çakra Hapı (Normal)
2 Kondisyon Hapı (İyi)
2 İyileştirici Hap (Normal)
1 Yemek Hapı (Normal)
3 Kunai (Normal Kalite)
5 Shuriken (Normal Kalite)
5mt. Sentetik Misina (Normal Kalite)
1 Patlayıcı Parşömen (Normal Kalite)
2 Sis bombası (Normal Kalite)

User avatar
GM - Naruto
Game Master
Game Master
Posts:2605
Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm

Re: [Kusagakure - Operasyon] Sayama Kumo & Kumo Sakuma & Kasumikage Teki

Post by GM - Naruto » June 18th, 2019, 3:39 pm

Dizlerinin üzerine çöküyor, altüst olmuş dünyanı tekrar gerçeklikle doldurmayı umuyorsun. Yaşanan her şey olabildiğince gerçek. Aynı zamanda olabildiğince mantıksız. Bir yandan da bu mantıksızlığı kucaklıyorsun aslında. Elinde bir katana ile savaş alanına dalan biri olarak, belki de bu güçlerin arasında kalman mantıksız olan. Gerçekleşen her şey mantıklıyken, belki de güçsüzlüğün asıl mantıksız olan. Yahut idrak seviyenin diplerde sürünmesi. Yüzlere, binlere hitap eden kişilerin güç seviyesi gerçek belki de. Seviyen tüm bunları kabullenmen engelleyecek kadar dip olabilir mi ?

Bu kadar zayıf olabilir misin ? Sakuma bu kadar zayıf olabilir mi ? İmrenilerek bakılan siz chuuninler bu kadar zayıfken, ardınızda savaşan insanlar nerede ? Az önce duyduğun patlamalar, Kusa'nın haykırışları zafer nâraları mıydı ? Yoksa ölüme giden insanların bilinçsizliğinin eseri mi ?

Zira öyleyse, yarılan gökten boşalan silahların hepsini zemine çivileyeceğini biliyorsun. Kusa askeri gücünün zemine batacağını, karanlıkla kaplanacağını biliyorsun.

Tüm sorgulamaların asıl soruya getiriyor seni. Gerçekten, mantıksız gördüğün herşeyin sebebi olarak bellediğin genjutsunun etkisi altında mısın ? Yoksa tüm bu karanlıkta, tüm bu umutsuzluğu üzerinden atmak için öyle olduğunu mu umuyorsun ?

Cevabını alman çok uzun sürmüyor. Bozmaya çalıştığın chakra akışın, dillerinden dökülen büyülü sözcüğün sonuçlarını bekliyorsun. Karşılığını kan ile alıyorsun. Göğsünün sol ve sağ alt tarafından giren iki metal parçasını hissediyorsun. Gözlerini aralıyorsun. Siyahlının genç sureti ile burun burunasınız. Bomboş bakışları, parıldayan gözleriyle içine çökmüş karanlığı aydınlatıyor. Silahları biraz daha itiyor. Silahları vücudunun en derinlerinde dolaşırken, omuzlarında beliren iki siyah kazık yavaşça tenine yaklaşıyor. Vücudundan birkaç santim uzaka, sanki bir engelle karşılaşmış gibi yüzeysel olarak,hızla yayılıyor. Bir koza. Rahat bir yatak. Dinlenebileceğin uygun bir köşe.

Ardını asla göremeyeceğin bir tabut.

Boğazına dolan kan nefes alışlarını kısıtlıyor. Çok ihtiyacın yok. İçine çektiğin kısa birkaç nefes yetiyor sana. Siyah alan önce vücudunu sarmalıyor, ardından cehenneme bakan gözlerini. Düştüğün dipsiz karanlıkta, ölümü saniye saniye tadıyorsun.
Off Topic
Konu sonlanmıştır. Geçmiş olsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
Locked

Return to “Yağmur Ülkesi”