Zihninde oluşan rota, tamamıyla Kaoru'nun söyledikleri ile oluşmuş yapay bir rotaydı. Ayakları tamamen bu rotaya ayak uyduruyor olsa bile, Ryu'nun zihni ziyadesiyle bu ilerleyişten uzaktı. Ne soğuk havanın o amansız ısırıkları onu ilgilendiriyordu ne de düşman üstüne giderken tutunduğu bu acemice tutumun mevcudiyeti.
İlerleyişinin oluşturduğu gerçeklik, coğrafya bilgisinin açıklamayacağı bir formdaydı. Kaoru'nun tarif ettiği noktaya ilerleyişlerinden itibaren garip bir sık ağaçlık ile beraber ilerlemişlerdi. Bu onun alışık olmadığı bir şeyken, bu sık ağaçları kayalık bir geçit takip etmişti. Ryu, tam olarak bu durumu bu şekilde adlandırmıştı. Kayalardan oluşan bir geçit... Bu, aynı bir karı kocanın düğünleri sırasında ilerlediği o çiçek geçitleri gibiydi.
Bu noktada, bu geçit'i takip ettiklerinde istedikleri noktaya varmışlardı; ama vardıkları nokta hayal ettiği gibi değildi. Evet, aradıkları sığınağı bulmuşlardı; ama sığınağın girişi tamamen kayalar ile kapatılmıştı. Daha doğrusu bu giriş miydi bundan emin bile değildi. Bu noktada konuşmaya başlayan Butsuo'yu dinlemişti. Söylediklerini kısacak kafasında tarttıktan sonra, "Bence burada beklememiz bize bir şey kazandırmayacak. Burası bu sığınak yapıldığından beri böyle olabilir. Buna rağmen ayrılmakta mantıklı gelmiyor. En azından biri ayrılacaksa bu ben olmalıyım." diye söze girdi, ama hemen ardından son kısımda ne demek istediğini açıklamak için, "Gölge'yi kullanarak ilerleyip, sığınağın çevresinde bir tur atacağım. O zaman kadar sen burada bekleyip, benden haber bekle." diye devam ettirdi sözlerini.
Bu noktada Butsuo'nun itiraz edeceğini sanmıyordu. Zira söz konusu gizlilikle, ondan iyi olması mümkün değildi. O yüzden hızlıca modunu aktif edip, gölgelerden ilerleyebileceği bir rota oluşturup oluşturamayacağına bakacaktı.
Out: Bekletme için kusura bakmayın. Sınavlarım çok yoğundu, öte yandan okullar tatil edilir edilmez evime misafir geldi ve hâlâ bizde duruyorlar ülkenin mevcut sağlıksal durumundan ötürü. Ufak bir fırsat yaratıp yazabildim...