[Jin Ryoken] Derinlerde Bir Yerde 2
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts:2605
- Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm
Off Topic
Sana bir adet pasiflik reçete ediyorum.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Jin Ryoken
- Ishigakure
- Posts:393
- Joined:August 31st, 2018, 5:11 am
Re: [Jin Ryoken] Derinlerde Bir Yerde 2
Sigarayı almamla birlikte çakmağı bana uzatmıştı. Çakmağı ateşleyip, konuşmam bitene kadar sigarayı yakmamı beklemişti. Ben konuşurken, sabırsızca yerinde sallanmaya başlanmıştı. Başlarda pek dikkat vermemiş olsa da, konuşmamın yarısında dikkatini konuşmama vermeye başlamıştı. Tomomi'nin suratı, söylediğim şeyleri anlamaya başladığında değişmişti. Yüzü düşmüş, kaşları çatılmış ve öfke ile alınma arasında gidip geliyordu. Mırıldanma ile konuşmamın arasına müdahale etmiş, ancak ben konuşmamı tamamlamıştım. Sanırım çok fazla sinirlenmişti, çakmağın söndüğünü unutup tutmaya devam bile etmişti.
Sigarayı geri uzattığımda hali düzelmişti. Aslında ona karşı laf sokma niyetinde değildim, ancak oldukça öküzce bir konuşma olmuştu. Sinirli bir şekilde sigarasını kaptıktan sonra, verdiği tepkinin oldukça doğal olduğunu anlamıştım. Konuşmamdan sonra, sinirli bir şekilde benden uzaklaşmaya başlamıştı. Yeni yaktığı sigarasını da attıktan sonra, keyfini baya kaçırdığımın farkına vardım. Kendini harcayan bir piç için fazla gururlu. Söylediklerimin hoş olmadığını biliyorum, ancak gerçek olan bu. Akademinin önünde tek başıma kalmıştım. Sanırım durumu düzeltmem gerekiyordu ancak peşinden koşturacak bir tipte insanda değildim. Denk gelirsem, özür dileme fırsatını yakalayabilirdim.
Akademiye doğru ilerlemeye başladım. Önce danışmanlığa bakacağım, olması gereken yerde ise ondan özür dileyeceğim. Sanırım konuşmamı şu şekilde kurabilirim.
"Özür dilerim Tomomi, bazen kelimeler bir anda ağzımdan çıkıyor. Keyfini kaçırdığım için kusura bakma."
Onunla denk gelmezsek direk öğretmenler odasına geçeceğim. Artık beni eğitecek birini bulmanın vakti geldi.
Out: Biraz kısa bir tur oldu farkındayım, ancak yazacak çok bir şey bulamadım kusura bakma Cynic-sama.
Sigarayı geri uzattığımda hali düzelmişti. Aslında ona karşı laf sokma niyetinde değildim, ancak oldukça öküzce bir konuşma olmuştu. Sinirli bir şekilde sigarasını kaptıktan sonra, verdiği tepkinin oldukça doğal olduğunu anlamıştım. Konuşmamdan sonra, sinirli bir şekilde benden uzaklaşmaya başlamıştı. Yeni yaktığı sigarasını da attıktan sonra, keyfini baya kaçırdığımın farkına vardım. Kendini harcayan bir piç için fazla gururlu. Söylediklerimin hoş olmadığını biliyorum, ancak gerçek olan bu. Akademinin önünde tek başıma kalmıştım. Sanırım durumu düzeltmem gerekiyordu ancak peşinden koşturacak bir tipte insanda değildim. Denk gelirsem, özür dileme fırsatını yakalayabilirdim.
Akademiye doğru ilerlemeye başladım. Önce danışmanlığa bakacağım, olması gereken yerde ise ondan özür dileyeceğim. Sanırım konuşmamı şu şekilde kurabilirim.
"Özür dilerim Tomomi, bazen kelimeler bir anda ağzımdan çıkıyor. Keyfini kaçırdığım için kusura bakma."
Onunla denk gelmezsek direk öğretmenler odasına geçeceğim. Artık beni eğitecek birini bulmanın vakti geldi.
Out: Biraz kısa bir tur oldu farkındayım, ancak yazacak çok bir şey bulamadım kusura bakma Cynic-sama.
İŞİNİN EN BÜYÜK TERÖRİSTİ !!!
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts:2605
- Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Jin Ryoken] Derinlerde Bir Yerde 2
Tomomi'nin bahçeye doğru ilerleyip gözden kaybolmasını izliyor, ardından akademiye giriyorsun. Doğal olarak danışmada Tomomi karşılamıyor seni, daha bir beş saniye kadar önce öfkelendirip kaçırdığın için. Çocuklar duruyor onun yerine hala masada. Sana avel avel bakıyorlar sen danışma masasına uğrayıp etrafa bakındığında. Bir şey sormanı bekliyorlar ancak sorsan da ne kadar mantıklı cevap verecekler, emin değilsin. Bir süre bu şekilde bakışıyorsunuz. Ardından, ufak bir dehşet dalgası kaplıyor iki çocuğu da. Neler olup bittiğini anlamaya çalışırken sağındaki koridorda hissettiğin hareketlilik dikkatini o yöne çekiyor.
Gördüğün şey, çocuklar kadar olmasa da, senin de hafiften bir tırsmana ve kötü anılarını anımsamana sebep oluyor. Cezayı abartmayı seven bir öğretmen veya garip aurasıyla herkesi korkutmayı başaran bir temizlikçi değil sizlere bu korkuyu yaşatan. Aksine ufak, tüylü, meymenetsiz ifadesi olmasa sevimli sayılabilecek yerden bitme bir yaratık geliyor koridordan sizlere doğru. Bir kedi bu, kaç yaşında olduğundan emin olmadığın ancak seni de çocukluğunda en az bu çocuklar kadar korkutmuş, sana antrenman ayağına türlü çileler çektirmiş siyah bir kedi. Kendinden emin gururlu adımlarla size doğru yaklaşmakta. Adının Kuro olduğunu ve bu ismi zamanında pek hoş olmayan şekillerde epey andığını hatırlayabiliyorsun.
Sizlere doğru iyice yanaşan Kuro beraberinde bir anı dalgası da getiriyor ve sen tekrar hatıralarınla başbaşa kalıyorsun bir süre. Öğretmenlerinin antrenman ve görev alıştırması ayağına sizleri bu kedinin pençelerine nasıl acımadan bıraktığı gözlerinin önüne geliyor. Sizlere verilen görevler doğrultusunda Kuro'yu yakalama, dar alanda zaptetme, çıktığı yerden geri indirme veya çaldığı şeyleri geri getirme tarzı görevleri defalarca sınıf arkadaşlarınla yaptığını hatırlayabiliyorsun. O günleri anımsamakla yetinmiyor, adeta tekrar yaşıyorsun Kuro'dan yediğin her bir tırmığı, işittiğin her bir tıslamayı. Söylentiler geliyor aklına, Kuro'nun bir çocuğu akademi binasının çatısına kadar kovaladığı ve üç gün boyunca oradan inmesine izin vermediğine dair kaynağı belirsiz dedikodular.
Kuro'nun hala hayatta olması seni şaşırtsa da çocuklarda yarattığı terör etkisine yüzde yüz hak verebiliyorsun bu yüzden. Kuro mağrur tavırlarını bozmadan iyice yanaşıp masaya sıçrıyor ve kendine rahat bir pozisyon bularak uyumaya başlıyor. Uykuya dalmadan önce sana tip tip baktığına yemin edebilirsin.
Çocuklar ise çoktan danışmadan kaçmış durumda.
Anı treninden inerek tekrar gününe odaklanıyor ve koridorda ilerlemeye başlıyorsun, öğretmenler odasına doğru. Tıpkı Kuro ve bahçe gibi, akademi binasının içi de pek değişmişe benzemiyor. Duvarların rengi farklıydı sanırsan, fakat önemli değil. Belki de sağındaki duvarda da çatlak yoktu sen küçükken. Bir de öğretmenler odasının kapısı değiştirilmiş. Eskiden ortasında kocaman buzlu bir cam bulunan dandik kapı, şimdi epey kaliteli görünen camsız bir ahşap kapıyla değiştirilmiş. Kapının önüne geliyorsun iyice. İçeriden konuşmalar gelmekte. Ne olduklarını seçemiyorsun ancak ara ara gelen kahkahalar nedeniyle öğretmenlerin kendi aralarında lak lak yaptıklarını tahmin edebiliyorsun.
Gördüğün şey, çocuklar kadar olmasa da, senin de hafiften bir tırsmana ve kötü anılarını anımsamana sebep oluyor. Cezayı abartmayı seven bir öğretmen veya garip aurasıyla herkesi korkutmayı başaran bir temizlikçi değil sizlere bu korkuyu yaşatan. Aksine ufak, tüylü, meymenetsiz ifadesi olmasa sevimli sayılabilecek yerden bitme bir yaratık geliyor koridordan sizlere doğru. Bir kedi bu, kaç yaşında olduğundan emin olmadığın ancak seni de çocukluğunda en az bu çocuklar kadar korkutmuş, sana antrenman ayağına türlü çileler çektirmiş siyah bir kedi. Kendinden emin gururlu adımlarla size doğru yaklaşmakta. Adının Kuro olduğunu ve bu ismi zamanında pek hoş olmayan şekillerde epey andığını hatırlayabiliyorsun.
Kuro
Sizlere doğru iyice yanaşan Kuro beraberinde bir anı dalgası da getiriyor ve sen tekrar hatıralarınla başbaşa kalıyorsun bir süre. Öğretmenlerinin antrenman ve görev alıştırması ayağına sizleri bu kedinin pençelerine nasıl acımadan bıraktığı gözlerinin önüne geliyor. Sizlere verilen görevler doğrultusunda Kuro'yu yakalama, dar alanda zaptetme, çıktığı yerden geri indirme veya çaldığı şeyleri geri getirme tarzı görevleri defalarca sınıf arkadaşlarınla yaptığını hatırlayabiliyorsun. O günleri anımsamakla yetinmiyor, adeta tekrar yaşıyorsun Kuro'dan yediğin her bir tırmığı, işittiğin her bir tıslamayı. Söylentiler geliyor aklına, Kuro'nun bir çocuğu akademi binasının çatısına kadar kovaladığı ve üç gün boyunca oradan inmesine izin vermediğine dair kaynağı belirsiz dedikodular.
Kuro'nun hala hayatta olması seni şaşırtsa da çocuklarda yarattığı terör etkisine yüzde yüz hak verebiliyorsun bu yüzden. Kuro mağrur tavırlarını bozmadan iyice yanaşıp masaya sıçrıyor ve kendine rahat bir pozisyon bularak uyumaya başlıyor. Uykuya dalmadan önce sana tip tip baktığına yemin edebilirsin.
Çocuklar ise çoktan danışmadan kaçmış durumda.
Anı treninden inerek tekrar gününe odaklanıyor ve koridorda ilerlemeye başlıyorsun, öğretmenler odasına doğru. Tıpkı Kuro ve bahçe gibi, akademi binasının içi de pek değişmişe benzemiyor. Duvarların rengi farklıydı sanırsan, fakat önemli değil. Belki de sağındaki duvarda da çatlak yoktu sen küçükken. Bir de öğretmenler odasının kapısı değiştirilmiş. Eskiden ortasında kocaman buzlu bir cam bulunan dandik kapı, şimdi epey kaliteli görünen camsız bir ahşap kapıyla değiştirilmiş. Kapının önüne geliyorsun iyice. İçeriden konuşmalar gelmekte. Ne olduklarını seçemiyorsun ancak ara ara gelen kahkahalar nedeniyle öğretmenlerin kendi aralarında lak lak yaptıklarını tahmin edebiliyorsun.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Jin Ryoken
- Ishigakure
- Posts:393
- Joined:August 31st, 2018, 5:11 am
Re: [Jin Ryoken] Derinlerde Bir Yerde 2
Tomomi'nin bahçeye doğru ilerleyip gidişinden sonra akademiye giriş yapmıştım. Doğal olarak onu danışmada çocuklara bıraktığı işleri devralırken görmem mümkün olmayacaktı. Çocuklar hala onun yerine duruyordu aynı yerde. Sanırım benim yüzümden bir süre daha burada beklemek zorunda kalacaklardı. Çocuklar danışma masasının etrafına baktığımda bir şey sormamı bekliyor gibiydiler ancak ne sorsam nasıl bir cevap alacağımı bilmediğim için sormamayı tercih etmiştim. Bir süre bakıştıktan sonra çocuklar hafiften dehşete düşüyor gibiydiler. Ne olduğunu düşünürken, koridorda olan hareketlilik her şeyi açıklığa kavuşturmaya yetecek bir hareketlilikti. Gördüğüm şey, benimde hafiften tırsmama ve zihnimdeki kötü anıları canlandırmama sebep oluyordu...
Kuro. Cezayı abartan öğretmenler, garip aurası ile milleti kaçıran temizlikçiden daha beter bir şey. Ufak, tüylü, kısmen sevimli bir kedi. Evet, çocukların niye dehşete düştüğünü çok rahat bir şekilde anlayabiliyordum. Koridordan bize doğru gelmeye başladığında, kötü anılarım daha fazla canlanmaya başlıyordu. Beni de zamanında bu çocuklar kadar korkutmuş, antrenman ayağına bir sürü çile çektirmiş bir kediydi. Kendinden emin bir şekilde bize yaklaşmaya devam ediyordu. Tavırlarından taviz vermemiş, sanki çocuklara çile çektirmeyi seven bir kedi gibiydi. Hayır hayır kedi değil, o Kuro...
Bu kedinin bize yaptıkları bir film gibi gözlerimin önünden geçmeye başlıyordu. Antrenman ve görev ayağına bu kedinin pençelerine doğru nasıl gittiğimi, Kuro'yu yakalamak için nasıl uğraştığımı hatırlıyordum. Dar alanda zapt etme, çıktığı yerlerden indirme, çaldığı şeyleri geri getirme gibi görevleri sınıf arkadaşlarımla beraber yapıyorduk. Bu bir işkence miydi yoksa görev miydi onu tam olarak bilemiyorum ancak hocaların bundan zevk aldığı kesin. Sanırım hoca olsam bende zevk alırdım. Kuro'ya bakarken yediğim her tırmığı, yaşadığım her acıyı sanki bir daha yaşıyor gibiydim. Bana karşı tıslaması ile korkmam, hatta aklıma gelen bir söylentiyle biraz daha tırsmıştım Kuro'dan. Kuro'nun bir çocuğu akademi binasının çatısına kovalayıp üç gün boyunca oradan indirmediği söylentisi. Kaynağı belirsizdi ancak oldukça garip ve korkutucu bir dedikoduydu. Hemde küçük çocuklar için...
Kuro'nun hala hayatta olması beni şaşırtıyordu. Aynı zamanda çocuklarda yarattığı o dehşet etkisini çok iyi anlayabiliyordum. Kuro, tavrını hiç bozmadan masaya atlamış ve uyumaya başlamıştı. Uykuya dalmadan önce ise bana tip tip baktığını görebilmiştim. Hatta bunu iddia edebilirdim. Çocuklar düşünceleri yaşayıp hissederken çoktan kaçmış durumdaydı. Anılarımın içinden kafamı sallayarak çıkmış ve günüme devam etmek için ilerlemeye başlamıştım. Kuro beni bir anda etkisi altına almıştı. Sonunda kurtulmayı başarmıştım etkisinden. Bir çocukları etkisi altına almıyor olması oldukça garipti.
Kuro ve bahçe gibi akademi binasının içi de değişmemişti. Duvarların rengi değişmişti. Sağımdaki duvarda duran çatlakta yoktu belki. Bunlar dışında birde öğretmenler odasının kapısı değiştirilmişti. Eskiden dandik, büyük buzlu cama sahip bir kapısı vardı. Şimdi ise kaliteli duran camsız bir kapı duruyordu. Kapının önüne geldiğimde içeride konuşmalar vardı. Ne olduğunu anlamıyordum ancak içeriden ara ara gelen kahkahaları duyabiliyordum. Aralarında sohbet döndürüyor olmalıydılar. Sağ elimle kapıyı bir iki kez tıklattıktan sonra içeriye girdim. Öğretmenlere selam verdikten sonra etrafıma bakmaya başladım. Hocalarımı hem anımsamaya çalışıyor, hemde Genjutsu hocası var mı diye bakıyordum. Göremezsem soracaktım.
"Merhabalar. Genjutsu hocası arıyorum. Konuşmam gereken önemli şeyler var."
Kuro. Cezayı abartan öğretmenler, garip aurası ile milleti kaçıran temizlikçiden daha beter bir şey. Ufak, tüylü, kısmen sevimli bir kedi. Evet, çocukların niye dehşete düştüğünü çok rahat bir şekilde anlayabiliyordum. Koridordan bize doğru gelmeye başladığında, kötü anılarım daha fazla canlanmaya başlıyordu. Beni de zamanında bu çocuklar kadar korkutmuş, antrenman ayağına bir sürü çile çektirmiş bir kediydi. Kendinden emin bir şekilde bize yaklaşmaya devam ediyordu. Tavırlarından taviz vermemiş, sanki çocuklara çile çektirmeyi seven bir kedi gibiydi. Hayır hayır kedi değil, o Kuro...
Bu kedinin bize yaptıkları bir film gibi gözlerimin önünden geçmeye başlıyordu. Antrenman ve görev ayağına bu kedinin pençelerine doğru nasıl gittiğimi, Kuro'yu yakalamak için nasıl uğraştığımı hatırlıyordum. Dar alanda zapt etme, çıktığı yerlerden indirme, çaldığı şeyleri geri getirme gibi görevleri sınıf arkadaşlarımla beraber yapıyorduk. Bu bir işkence miydi yoksa görev miydi onu tam olarak bilemiyorum ancak hocaların bundan zevk aldığı kesin. Sanırım hoca olsam bende zevk alırdım. Kuro'ya bakarken yediğim her tırmığı, yaşadığım her acıyı sanki bir daha yaşıyor gibiydim. Bana karşı tıslaması ile korkmam, hatta aklıma gelen bir söylentiyle biraz daha tırsmıştım Kuro'dan. Kuro'nun bir çocuğu akademi binasının çatısına kovalayıp üç gün boyunca oradan indirmediği söylentisi. Kaynağı belirsizdi ancak oldukça garip ve korkutucu bir dedikoduydu. Hemde küçük çocuklar için...
Kuro'nun hala hayatta olması beni şaşırtıyordu. Aynı zamanda çocuklarda yarattığı o dehşet etkisini çok iyi anlayabiliyordum. Kuro, tavrını hiç bozmadan masaya atlamış ve uyumaya başlamıştı. Uykuya dalmadan önce ise bana tip tip baktığını görebilmiştim. Hatta bunu iddia edebilirdim. Çocuklar düşünceleri yaşayıp hissederken çoktan kaçmış durumdaydı. Anılarımın içinden kafamı sallayarak çıkmış ve günüme devam etmek için ilerlemeye başlamıştım. Kuro beni bir anda etkisi altına almıştı. Sonunda kurtulmayı başarmıştım etkisinden. Bir çocukları etkisi altına almıyor olması oldukça garipti.
Kuro ve bahçe gibi akademi binasının içi de değişmemişti. Duvarların rengi değişmişti. Sağımdaki duvarda duran çatlakta yoktu belki. Bunlar dışında birde öğretmenler odasının kapısı değiştirilmişti. Eskiden dandik, büyük buzlu cama sahip bir kapısı vardı. Şimdi ise kaliteli duran camsız bir kapı duruyordu. Kapının önüne geldiğimde içeride konuşmalar vardı. Ne olduğunu anlamıyordum ancak içeriden ara ara gelen kahkahaları duyabiliyordum. Aralarında sohbet döndürüyor olmalıydılar. Sağ elimle kapıyı bir iki kez tıklattıktan sonra içeriye girdim. Öğretmenlere selam verdikten sonra etrafıma bakmaya başladım. Hocalarımı hem anımsamaya çalışıyor, hemde Genjutsu hocası var mı diye bakıyordum. Göremezsem soracaktım.
"Merhabalar. Genjutsu hocası arıyorum. Konuşmam gereken önemli şeyler var."
İŞİNİN EN BÜYÜK TERÖRİSTİ !!!
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts:2605
- Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Jin Ryoken] Derinlerde Bir Yerde 2
Off Topic
RP'lerine biraz daha özen göstermeni rica edeceğim senden. Yazdığım GM'liği birebir tekrar yazıyorsun çoğu zaman. Aceleden kaynaklı böyle oluyorsa pasiflik süresini kaldırabiliriz. Şu sıralar ben de geç yazıyorum zaten.
Erkek olan ise kızıl saçlı kadınla aynı güler yüzlülükle "Ryoken tabi ya bu!" diye cevap veriyor. Zaten üç öğretmen arasında en çok dikkatini çeken kişi de bu adam oluyor.
"Sen ne yapacaksın genjutsu hocasını ya?" diyerek devam ediyor konuşmasına adam. Uzun, kahverengi saçları olan bu adamın akademide genjutsu eğitimi verdiğini hatırladığın gibi, kendisiyle olan anılarını da anımsıyorsun birer birer. Sen ufakken gözlük takmadığını anımsıyorsun mesela en başta. Bir de suratının pek değişmediğini, hatta ne hikmetse yaşlılık emaresi göstermediğini de fark ediyorsun. Sanırsan, ismi de Izo'ydu. Naito Izo.
Tokubetsu Jounin Naito Izo
"Bizim eğitimler için biraz fazla gelişmiş değil misin sen? Heheh." diye tekrar lafa giriyor adam. Bu sırada toparlanan diğer kadın ayaklanıyor, gitmesi gerektiğini söyleyerek acele adımlarla çıkıyor. Kısa bir süre dağılıyor konuşmanız kadın yüzünden ancak hemen geri toparlıyorsunuz. "Konuşalım bakalım. Gel, otur şöyle." diyor Ito sana, bir eliyle yanındaki boş sandalyeyi göstererek. Kızıl saçlı kadın meraklı gözlerle ikinizi izlemekte ve bunu pek gizleme gibi bir niyeti de yok. Gayet doğal, konuşmanın üçüncü parçasıymış gibi takılıyor.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Jin Ryoken
- Ishigakure
- Posts:393
- Joined:August 31st, 2018, 5:11 am
Re: [Jin Ryoken] Derinlerde Bir Yerde 2
İçeri girmek için ani bir dalış yapmak ne kadar mantıklı bir seçimdi bilmiyorum. Buraya kadar gelmiş olmanın heyecanı olsa gerek, kapıyı tıklattıktan sonra herhangi bir şey beklemeden girmiştim içeri. Öğretmenler sohbetlerine bir süre ara vermemişti. Bunun içeri direk dalmamdan mı yoksa başka bir şeyden mi kaynaklandığını bilmiyorum. Cümlelerini toparlamalarını az bir süre kapıda dikilerek bekledim. Heyecanım, öğretmenleri görmüş olmakla birlikte daha çok artmıştı. Amacıma giden yolda, sonunda bilgi edinme fırsatı önümde duruyordu. Şimdilik olası bilgi kaynaklarım, iki kadın ve bir erkekti. Hangisinin veya hangilerinin bana yardımcı olacağı konusunda fikir edinememiştim onlara doğru bakınıp sorumu sorarken. Kadınlardan biri gülümseyerek, kim olduğumu hatırladığında en başta onun yardımcı olacağını düşünmüştüm. Diğer kadın hakkında ise, bilgi kaynağım olmayacağını anlamıştım toparlanmaya başlamasından. Zaten onu tanımıyordum, yüksek ihtimal yeni bir öğretmendi. Kızıl saçlı kadını ise anımsıyor gibiydim, saçlarına beyazlar düşmüştü ancak tam çıkartamıyordum.
Asıl bilgi kaynağımın, erkek olandan geleceğine kendisinin konuşmasından sonra daha çok emin olmuştum. Saçlarına beyazlar düşmüş kızıl saçlı kadın onun yanında daha sönük duruyordu benim için. Benim Ryoken olduğuma emin olmuşcasına konuştuktan sonra tebessümle karşılık vermiştim gülümsemesine. Bu adamı yavaş yavaş daha iyi hatırlamaya başlıyordum. Bu adam, akademide genjutsu eğitimi veriyordu. Ben küçükken, akademi zamanlarımda bu adam gözlük takmıyordu. Ben küçükken, bu adamla geçirdiğim vakitte suratı hala aynıydı. Yaşlanmamış gibi duruyordu. Bu nasıl oluyordu pek anlamamıştım ama, yaşlılığına dair tek detay gözlüğü gibi duruyordu. Onun dışında pek bir şey fark edemiyordum. Naita Izo, akademide genjutsu eğitimi veren hocam. Kendisiyle yıllar sonra yeniden denk gelmek biraz garibime gidiyordu. Genjutsu derslerini hep sevdiğim gibi, bu adamın derslerini büyük merakla dinler ve takip ederdim. Ara sıra peşinden koştuğum bile olmuştu bir şeyler öğrenmek için. Şimdi tekrardan peşinden koşacağım aklıma gelince, istemsizce gülümsemiştim Izo'ya doğru.
Yeni geldiğini düşündüğüm kadın toparlanarak çıkarken, Izo lafa girmişti tekrar. Aslında bende bu eğitimler için fazla gelişmiş olduğumu düşünüyordum ama, beni buraya yönlendirmişti Hotaru sensei. Ancak, buraya gelmiş olmak beni sıkmıyordu. Elde edebileceğim en ufak bir bilgi kırıntısı bile, bir okyanusa açılmanın anahtarı olabilirdi. Her bir detayı elde etmiş olacaktım. Izo oturmamı işaret ettikten sonra boş sandalyeye oturmuştum. Diğer kadın ise bizi dinlemek istiyor gibiydi. Benim için problem yoktu. Amaçlarımı kimseden saklayacak değildim sonuçta.
"Izo-sensei, buraya tekrardan uğramamın sebebi kendimi daha ileriye taşımak. Genjutsu konusunda, ustalaşmak istediğim bir alan var. İnsanların anılarını manipüle etmek, anılarına dalmak, anılarını allak bullak etmek, onlara oradan saldırmak. Benim amaçladığım, ustalaşmak istediğim şey bu. Bu konuda yardımınızı isteyecektim. Beni eğitmenizi, öğrenebileceğim en küçük bir bilgi bile benim için çok büyük bir bilgi olacaktır. Bu konuda ustalaşmadan pes etmeyeceğim. Sizden öğrenme şansım var mı? Beni yönlendirebilir misiniz?"
Diye sordum. Bana o öğretemeyecekse bile, en azından yönlendirebilirdi.
Asıl bilgi kaynağımın, erkek olandan geleceğine kendisinin konuşmasından sonra daha çok emin olmuştum. Saçlarına beyazlar düşmüş kızıl saçlı kadın onun yanında daha sönük duruyordu benim için. Benim Ryoken olduğuma emin olmuşcasına konuştuktan sonra tebessümle karşılık vermiştim gülümsemesine. Bu adamı yavaş yavaş daha iyi hatırlamaya başlıyordum. Bu adam, akademide genjutsu eğitimi veriyordu. Ben küçükken, akademi zamanlarımda bu adam gözlük takmıyordu. Ben küçükken, bu adamla geçirdiğim vakitte suratı hala aynıydı. Yaşlanmamış gibi duruyordu. Bu nasıl oluyordu pek anlamamıştım ama, yaşlılığına dair tek detay gözlüğü gibi duruyordu. Onun dışında pek bir şey fark edemiyordum. Naita Izo, akademide genjutsu eğitimi veren hocam. Kendisiyle yıllar sonra yeniden denk gelmek biraz garibime gidiyordu. Genjutsu derslerini hep sevdiğim gibi, bu adamın derslerini büyük merakla dinler ve takip ederdim. Ara sıra peşinden koştuğum bile olmuştu bir şeyler öğrenmek için. Şimdi tekrardan peşinden koşacağım aklıma gelince, istemsizce gülümsemiştim Izo'ya doğru.
Yeni geldiğini düşündüğüm kadın toparlanarak çıkarken, Izo lafa girmişti tekrar. Aslında bende bu eğitimler için fazla gelişmiş olduğumu düşünüyordum ama, beni buraya yönlendirmişti Hotaru sensei. Ancak, buraya gelmiş olmak beni sıkmıyordu. Elde edebileceğim en ufak bir bilgi kırıntısı bile, bir okyanusa açılmanın anahtarı olabilirdi. Her bir detayı elde etmiş olacaktım. Izo oturmamı işaret ettikten sonra boş sandalyeye oturmuştum. Diğer kadın ise bizi dinlemek istiyor gibiydi. Benim için problem yoktu. Amaçlarımı kimseden saklayacak değildim sonuçta.
"Izo-sensei, buraya tekrardan uğramamın sebebi kendimi daha ileriye taşımak. Genjutsu konusunda, ustalaşmak istediğim bir alan var. İnsanların anılarını manipüle etmek, anılarına dalmak, anılarını allak bullak etmek, onlara oradan saldırmak. Benim amaçladığım, ustalaşmak istediğim şey bu. Bu konuda yardımınızı isteyecektim. Beni eğitmenizi, öğrenebileceğim en küçük bir bilgi bile benim için çok büyük bir bilgi olacaktır. Bu konuda ustalaşmadan pes etmeyeceğim. Sizden öğrenme şansım var mı? Beni yönlendirebilir misiniz?"
Diye sordum. Bana o öğretemeyecekse bile, en azından yönlendirebilirdi.
İŞİNİN EN BÜYÜK TERÖRİSTİ !!!
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts:2605
- Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Jin Ryoken] Derinlerde Bir Yerde 2
Seni gülümser bir suratla dinliyor Izo. Lafın bittiği saniyede ise düşünmeden "Bunlar sana yardımcı olabileceğim konular değil." diyor gülümsemesini bozmadan. "Üstelik saldırmaktan kastın bu yetileri savaş alanında kullanmak ise, bunu pek başarabileceğini düşünmüyorum." diye ekleyip sandalyesindeki pozisyonunu düzeltiyor. Daha derli toplu oturmaya başlamasından konuşmaya devam edeceğini anlıyorsun, zaten o da açıklama yapmaya tekrar başlıyor.
"Bu tarz yetenekler bilgi toplama, insanları zaptetme gibi vakit isteyen ön hazırlıklar gerektirir. Anı manipülasyonunu savaş ortasında kullanmayı düşünmen pek akıllıca değil o yüzden." Gözlüklerini çıkarıp katlayarak masanın üstüne koyuyor bu sırada. Söylediklerini hazmetmen için bir kaç saniye bekleyip, konuşmaya devam ediyor. "Amacın bunları sadece genel anlamda öğrenmekse de, dediğim gibi yardımcı olamam bu konuda. Benim genjutsu alanındaki yeteneklerim daha farklı. İstersen akademi öğrendiklerinin üzerinden de geçebiliriz pek tabii."
Bir sessizlik çöküyor ortama. Kızıl saçlı kadın hala sizi dinliyor, tek fark gülümsemesi silinmiş durumda. Daha ciddi ve düşünceli bir hal almış sadece. Bu birkaç saniyelik sessizliğin ardından Izo dayanamayıp tekrar lafa giriyor bu sırada. "Sorgulama birimindekilerin yetkin olduğu konular bunlar aslında. Fakat onlara nasıl yaklaşırsın, yaklaşmayı geçtim nasıl sana bir şeyler öğretmelerini sağlarsın, gerçekten bilmiyorum."
"Bu tarz yetenekler bilgi toplama, insanları zaptetme gibi vakit isteyen ön hazırlıklar gerektirir. Anı manipülasyonunu savaş ortasında kullanmayı düşünmen pek akıllıca değil o yüzden." Gözlüklerini çıkarıp katlayarak masanın üstüne koyuyor bu sırada. Söylediklerini hazmetmen için bir kaç saniye bekleyip, konuşmaya devam ediyor. "Amacın bunları sadece genel anlamda öğrenmekse de, dediğim gibi yardımcı olamam bu konuda. Benim genjutsu alanındaki yeteneklerim daha farklı. İstersen akademi öğrendiklerinin üzerinden de geçebiliriz pek tabii."
Bir sessizlik çöküyor ortama. Kızıl saçlı kadın hala sizi dinliyor, tek fark gülümsemesi silinmiş durumda. Daha ciddi ve düşünceli bir hal almış sadece. Bu birkaç saniyelik sessizliğin ardından Izo dayanamayıp tekrar lafa giriyor bu sırada. "Sorgulama birimindekilerin yetkin olduğu konular bunlar aslında. Fakat onlara nasıl yaklaşırsın, yaklaşmayı geçtim nasıl sana bir şeyler öğretmelerini sağlarsın, gerçekten bilmiyorum."
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Jin Ryoken
- Ishigakure
- Posts:393
- Joined:August 31st, 2018, 5:11 am
Re: [Jin Ryoken] Derinlerde Bir Yerde 2
Izo-sensei bütün cümlelerimi güler yüzle dinlemişti. Bu güler yüzlülüğün ardında, bana bir şeyler öğretebileceğini umuyordum. Ancak, ilk kurduğu cümle içimdeki her şeyin bir anda solmasına sebep olmuştu. Yine de onu aynı şekilde dinlemeye devam etmiştim. Dikkatli ve meraklı bir şekilde. Ancak saldırmak kısmına gelince, konuyu biraz yanlış anladığını anlamıştım. Sanırım kendimi tam anlamıyla ifade edememiştim. Benim bunları zaten bir savaş alanında kullanma fikrim yoktu. Yeri geldiğinde, usta olduğum yetenekleri konuşturma fikri beni mest ediyordu. Bir savaşın sonrasında birilerini konuşturma fikri, onların yavaş yavaş eridiğini gördüğümde yüzlerinde oluşacak o garip ifadeyi görmek, insanların karanlık anılarını birer birer keşfetmek, işte bunlar beni bu alana yönlendiriyordu.
Oturuşunu düzeltmesi ile birlikte lafın arasına dalmama kararı almıştım. Sözlerinin devam edeceği belli oluyordu. En başta karşımda dümdüz duran birine karşı bu tür teknikler kullanamayacağımı tahmin etmiştim. Ön hazırlıklar gerekiyordu. Kullanacağım kişinin yüksek ihtimalle bana karşı hiçbir hareketi olmaması gerekmekteydi. Bunları sağlamak savaş ortasında olmazdı. Bunların haricinde, tekrardan bu konuda eğitim veremeyeceğini belirtmiş ve kendi alanlarının daha farklı olduğunu söylemişti. Akademi seviyesinde veya birazcık daha üstünde bir eğitim benim arzum değildi. Akademi seviyesinden çok üstlerde, kendi potansiyelimin bile üstlerinde bir eğitim benim arzumdu. En tepeye tırmanmak için potansiyelimi aşmak, kendimi zorlamak, bunun için her acıyı göğüslemek ve en sonunda, istediğim o yere, zirveye çıkmış olmak benim hayalimdi.
Ortama sessizlik hakim olmuşken söze girmeden önce düşünmeye başladım. Ne tarzda birinden eğitim alabilirdim? Izo-sensei'nin tanıdığı birileri var mıydı? Kızıl saçlı kadına gözlerim kaydı bu sırada. Gülümsemesi yok olmuş ve daha ciddi bir hal almıştı. Bir şeyler biliyor olabilirdi, gülümsemesi neden silinmişti? Abartıya kaçan bir şeyler söylememiştim, kötü şeylerde söylememiştim, gülümsemesinin silinmesi için bir şeyleri hatırlamış veya düşünmüş olmalıydı. Bu kadına da söz hakkı vermeliydik. En azından ona da bir soru yöneltmeliydim. Belki hareketleri kendini ele verebilirdi bir şeyler bildiği konusunda, ancak tam olarak emin değilim bu durumdan. Genede içimde kalmasındansa, harekete geçmek her zaman daha mantıklı.
Izo-sensei'nin son cümleleri Sorgulama birimi ile ilgili olmuştu. Onların yetkin olduğu bu konularda Izo-sensei'nin de dediği gibi, onlara yaklaşmak bile zorlu olabilirdi. Eğitim vermek bir yana, yaklaşma kısmı bile sıkıntılıydı. Ancak, hiçbir çarem kalmadığı durumda tek çarem bu olacak. Izo-sensei'nin cümleleri bittiğinde sandalyemde biraz daha doğruldum gülümseyerek. Cümlelerimin biraz daha içten gözükmesi için birazcık daha rahat tavırlar sergiliyordum.
"Savaşta kullanacağımı hiçbir zaman belirtmedim Izo-sensei. Saldırmam gereken zamanlarda saldıracağımı belirtmek istemiştim. Aynı zamanda, bu konuda genel bir eğitim benim isteğim değil. Kendimi sınırlarıma kadar zorlamak, bu işin ustası olmak benim isteğim. Sorgulama birimi dışında bu eğitimi verebilecek, yol gösterebilecek birisi yok mudur? Eğer başka birisi yoksa, tek çarem Sorgulama biriminden birisine yaklaşmak olacak. Her ne kadar zor olacağını bilsem de, denemekten bir şey kaybedeceğimi zannetmiyorum. Asıl denememekten çok şey kaybedebilirim."
Dedikten sonra kızıl saçlı kadına döndüm. O gülümsemesi neden yok oldu öğrenmem gerekiyordu.
"Konuşmamızdan sonra biraz daha ciddi bir hal aldığınızı görebiliyorum. Bir şey biliyor musunuz?"
Oturuşunu düzeltmesi ile birlikte lafın arasına dalmama kararı almıştım. Sözlerinin devam edeceği belli oluyordu. En başta karşımda dümdüz duran birine karşı bu tür teknikler kullanamayacağımı tahmin etmiştim. Ön hazırlıklar gerekiyordu. Kullanacağım kişinin yüksek ihtimalle bana karşı hiçbir hareketi olmaması gerekmekteydi. Bunları sağlamak savaş ortasında olmazdı. Bunların haricinde, tekrardan bu konuda eğitim veremeyeceğini belirtmiş ve kendi alanlarının daha farklı olduğunu söylemişti. Akademi seviyesinde veya birazcık daha üstünde bir eğitim benim arzum değildi. Akademi seviyesinden çok üstlerde, kendi potansiyelimin bile üstlerinde bir eğitim benim arzumdu. En tepeye tırmanmak için potansiyelimi aşmak, kendimi zorlamak, bunun için her acıyı göğüslemek ve en sonunda, istediğim o yere, zirveye çıkmış olmak benim hayalimdi.
Ortama sessizlik hakim olmuşken söze girmeden önce düşünmeye başladım. Ne tarzda birinden eğitim alabilirdim? Izo-sensei'nin tanıdığı birileri var mıydı? Kızıl saçlı kadına gözlerim kaydı bu sırada. Gülümsemesi yok olmuş ve daha ciddi bir hal almıştı. Bir şeyler biliyor olabilirdi, gülümsemesi neden silinmişti? Abartıya kaçan bir şeyler söylememiştim, kötü şeylerde söylememiştim, gülümsemesinin silinmesi için bir şeyleri hatırlamış veya düşünmüş olmalıydı. Bu kadına da söz hakkı vermeliydik. En azından ona da bir soru yöneltmeliydim. Belki hareketleri kendini ele verebilirdi bir şeyler bildiği konusunda, ancak tam olarak emin değilim bu durumdan. Genede içimde kalmasındansa, harekete geçmek her zaman daha mantıklı.
Izo-sensei'nin son cümleleri Sorgulama birimi ile ilgili olmuştu. Onların yetkin olduğu bu konularda Izo-sensei'nin de dediği gibi, onlara yaklaşmak bile zorlu olabilirdi. Eğitim vermek bir yana, yaklaşma kısmı bile sıkıntılıydı. Ancak, hiçbir çarem kalmadığı durumda tek çarem bu olacak. Izo-sensei'nin cümleleri bittiğinde sandalyemde biraz daha doğruldum gülümseyerek. Cümlelerimin biraz daha içten gözükmesi için birazcık daha rahat tavırlar sergiliyordum.
"Savaşta kullanacağımı hiçbir zaman belirtmedim Izo-sensei. Saldırmam gereken zamanlarda saldıracağımı belirtmek istemiştim. Aynı zamanda, bu konuda genel bir eğitim benim isteğim değil. Kendimi sınırlarıma kadar zorlamak, bu işin ustası olmak benim isteğim. Sorgulama birimi dışında bu eğitimi verebilecek, yol gösterebilecek birisi yok mudur? Eğer başka birisi yoksa, tek çarem Sorgulama biriminden birisine yaklaşmak olacak. Her ne kadar zor olacağını bilsem de, denemekten bir şey kaybedeceğimi zannetmiyorum. Asıl denememekten çok şey kaybedebilirim."
Dedikten sonra kızıl saçlı kadına döndüm. O gülümsemesi neden yok oldu öğrenmem gerekiyordu.
"Konuşmamızdan sonra biraz daha ciddi bir hal aldığınızı görebiliyorum. Bir şey biliyor musunuz?"
İŞİNİN EN BÜYÜK TERÖRİSTİ !!!
- GM - Naruto
- Game Master
- Posts:2605
- Joined:August 25th, 2018, 6:19 pm
Re: [Jin Ryoken] Derinlerde Bir Yerde 2
Seni dinledikten sonra "Anlıyorum." diye yanıt veriyor Izo sana. İfadesi bozulmamış durumda, hala aynı güler yüzlülükle konuşmaya devam ediyor. "Fakat dediğin gibi savaşta kullanmayacak da olsan, sana yine yardımcı olamam. Ne yazık ki dediğin gibi bir tanıdığım da yok." Yapacağı bir şey olmadığını belirtir bir pişmanlıkla suratını ekşitiyor. Sandalyesine az önceki rahatlığıyla tekrar yayılıyor yavaş bir şekilde.
"Başka genjutsu alanlarına dalmak istersen belki yardımcı olabilir ama. Benim konularım biraz..." diye tekrar lafa giriyor sen kızıl saçlıya dönmeden önce. Muzip bir şekilde göz kırpıyor sana, "Alt düzey." diye bitiriyor.
Konuşmanız bittiğinde kızıl saçlı kadına dönüyor, bir şey bilip bilmediğini soruyorsun.
Sonlara doğru iyice dalıp gitmiş olan kadın, sorunla birlikte hafiften bir sıçrıyor "Ha, ne?" diyerek. Toparlanıp saçını başını falan düzeltiyor ufak bir endişe ile. "Yok yok, benim de yardımcı olabileceğim bir konu değil Ryoken-kun." yapıyor ince bir sesle. "Benim uzmanlık alanım bile değil zaten, heheh." diye bitiriyor konuşmasını, tekrar güler yüzlü bir hal alıyor suratı. Az önce yaşadığı endişenin aniden muhattap alınmasından kaynaklandığını az çok anlayabiliyorsun. Yalan söylediğini düşünmüyorsun.
"Başka genjutsu alanlarına dalmak istersen belki yardımcı olabilir ama. Benim konularım biraz..." diye tekrar lafa giriyor sen kızıl saçlıya dönmeden önce. Muzip bir şekilde göz kırpıyor sana, "Alt düzey." diye bitiriyor.
Konuşmanız bittiğinde kızıl saçlı kadına dönüyor, bir şey bilip bilmediğini soruyorsun.
Sonlara doğru iyice dalıp gitmiş olan kadın, sorunla birlikte hafiften bir sıçrıyor "Ha, ne?" diyerek. Toparlanıp saçını başını falan düzeltiyor ufak bir endişe ile. "Yok yok, benim de yardımcı olabileceğim bir konu değil Ryoken-kun." yapıyor ince bir sesle. "Benim uzmanlık alanım bile değil zaten, heheh." diye bitiriyor konuşmasını, tekrar güler yüzlü bir hal alıyor suratı. Az önce yaşadığı endişenin aniden muhattap alınmasından kaynaklandığını az çok anlayabiliyorsun. Yalan söylediğini düşünmüyorsun.
Off Topic
Selamlar, bendeniz Kitamura Susumu. Konunuzun GM'iyim. Hep GM'iydim. Muhtemelen öyle de kalırım falan, ne bileyim.
Bu hesaba atılan PM'ler kontrol edilmemektedir.
- Jin Ryoken
- Ishigakure
- Posts:393
- Joined:August 31st, 2018, 5:11 am
Re: [Jin Ryoken] Derinlerde Bir Yerde 2
İstediğimi elde edemeyeceğimi düşünmemiştim. En azından, akademide böyle bir şeyi öğrenemeyeceğimi öğrenmiş oldum. Bir daha vakit kaybı yaşamamam için güzel bir bilgi olmuştu. Izo-sensei'nin tanıdığı birilerinin olmasını bekliyordum, ancak o da yoktu. Bu dakikadan sonra burada durmam, sadece boş yere çenemi yormama sebep olacaktı. Boş konuşmaları çekmek için burada değildim, daha önemli bir şey için buradaydım. Izo-sensei'nin kendi konularının alt düzey olduğunu söylediğinde gülümsememiştim. Daha ciddi bir hal almıştı yüz ifadem. Hotaru Sensei beni buraya yollarken bunun olacağını biliyordum. Buradaki konuların bana yetmeyeceğini biliyordum. Yine de, bir bildiği vardır diyerek gelmiştim ancak sonuç beklediğim gibi çıktı.
Kızıl saçlı kadın bir şey bilmediğini söylerken ben hala gülümsemiyordum. Gülümseyemiyordum. Yalan söylemediğinin farkındaydım ve bu daha kötü sonuçlar doğuruyordu. Buradaki kimse, bir şey bilmiyor muydu gerçekten? Koskoca akademide eğitim veriyorsunuz, benden daha uzun süredir buralardasınız ve bana yardımcı olacak tek bir kelimeniz yok mu? Lanet olsun. Başka yerlere gitmemin zamanının geldiğinin farkındayım, ancak gidebileceğim yerler çok kısıtlı. Sonuçta bir anda önüme bilgili birinin düşeceği yok, üstelik sorgulama timinden birini bulmam imkansıza yakın bir olay. Ishichou ile konuşamadım, Hotaru sensei beni buraya yolladı ve bunların da bir şey bildiği yok.
"Buraya gelmeden önce Hotaru-sensei ile konuşmuştum. Bu eğitim için köy dışına bile çıkabileceğimi söylemiştim ancak öncelikle buraya uğramamı söylemişti. Buradan istediğim sonucu elde edemedim, en azından bu konuda bilgili olduğunu düşündüğünüz birisi var mıdır? Onun yanına uğramam da iyi olacaktır. Az bir şey bilgisi olması bile yeterli, işin neresinden tutarsam benim için kar olacak."
Dedim. Sanırım bu son konuşmam olacak, vaktimi daha fazla harcamak gibi bir niyetim yok.
Kızıl saçlı kadın bir şey bilmediğini söylerken ben hala gülümsemiyordum. Gülümseyemiyordum. Yalan söylemediğinin farkındaydım ve bu daha kötü sonuçlar doğuruyordu. Buradaki kimse, bir şey bilmiyor muydu gerçekten? Koskoca akademide eğitim veriyorsunuz, benden daha uzun süredir buralardasınız ve bana yardımcı olacak tek bir kelimeniz yok mu? Lanet olsun. Başka yerlere gitmemin zamanının geldiğinin farkındayım, ancak gidebileceğim yerler çok kısıtlı. Sonuçta bir anda önüme bilgili birinin düşeceği yok, üstelik sorgulama timinden birini bulmam imkansıza yakın bir olay. Ishichou ile konuşamadım, Hotaru sensei beni buraya yolladı ve bunların da bir şey bildiği yok.
"Buraya gelmeden önce Hotaru-sensei ile konuşmuştum. Bu eğitim için köy dışına bile çıkabileceğimi söylemiştim ancak öncelikle buraya uğramamı söylemişti. Buradan istediğim sonucu elde edemedim, en azından bu konuda bilgili olduğunu düşündüğünüz birisi var mıdır? Onun yanına uğramam da iyi olacaktır. Az bir şey bilgisi olması bile yeterli, işin neresinden tutarsam benim için kar olacak."
Dedim. Sanırım bu son konuşmam olacak, vaktimi daha fazla harcamak gibi bir niyetim yok.
İŞİNİN EN BÜYÜK TERÖRİSTİ !!!